pomaklarin_sesi_7 - pomakların sesi gazetesi
Transkript
Pomak Dili, Kültürü, Tarihi, Haber ve Yorum Gazetesi | Aylık Gazete | Ekim 2014 Sayı: 7 | 5.00 TL PODEF İLK GENEL KURULUNU GERÇEKLEŞTİRDİ GOLTZ PAŞA'NIN “MAKEDONYA SEYAHATİM” ADLI KİTABINDAN KARACAOVA'YA DAİR BİLGİLER Ahmet GÖKBAYRAK ≫ Sf. 18 G eçtiğimiz Mart ayında kurulan Pomak Dernekleri Federasyonu (PODEF) ilk genel kurulunu 20 Eylül Cumartesi günü Bursa’da gerçekleştirdi. Türkiye’de Pomakların yaşadığı pekçok ilden bine yakın katılımcıyla gerçekleşen genel kurulda delegeler, önümüzdeki üç yıl boyunca PODEF’i yönetecek yönetim ve denetim kurulu üyelerini seçti. İlginin yoğun olduğu genel kurul sonrası PODEF, bazı eleştirilerin de odağı oldu. ≫ Sf. 3 ∎BALKAN YARIMADASI KİMİN? “Balkanlar, Pomakların ana ve ata yurdudur. Türkiye’de de, Bulgaristan’da da, Yunanistan, Kosova, Makedonya ve Arnavutluk’ta da yaşayan Pomakların öz yurdudur.” Mehmet DEMİR yazdı... ≫ Sf. 5 ∎POMAKLAR, ETNİK SORUN VE ANADİLDE EĞİTİM TALEBİ ∎POMAK KÜLTÜR DERNEKLERİ VE LİDERLİK SORUNU “Türkiye’de yaşayan Pomakların ‘Pomakça’ diye anılan farklı bir anadilleri olduğu için, anadil meseleleri vardır ve bu hakkı talep etmeleri gerekiyor.” Hasan UYGUN yazdı... ≫ Sf. 7 “STK’lar siyasi partilere, özellikle iktidara yakın kuruluşlardır, ancak mesele “Pomak” kimliği olduğundan beraberinde tartışmalara neden olmuştur...” Nesrin Sipahi KIRATLI ≫ Sf. 8 yazdı... 2 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ekim 2014 DOĞRU BİLDİĞİMİZİ YAZIYORUZ P omakların susmayan sesi, nefesi, özgün, özgür ve bağımsız gazetesi Pomakların Sesi 7. sayısına ulaştı. Yola çıkarken bunun bir ilk olduğunu ifade etmiştik. Hâlâ daha öyleyiz. Gücünü okurlarından alan, sadece doğru bildiğini yazan, hiçbir çıkar grubuna ve iktidar oyunlarına tevessül etmeyen Pomakların Sesi gazetesi, bağımsız gazeteciliğin örneği olarak da tarihi geçecektir elbet, ancak desteklerini çektikten sonra yola devam edemeyeceğimizi sananları biraz hayal kırıklığına uğrattık, kusara bakmasınlar. 7. sayısında gazetemiz araştırma, inceleme ve yorum yazıları ağırlıklı oldu. Yoğun bir süreçten geçen Pomakların gündemini değerlendirmeye ayırdık bu sayı- çalışmalar hikâyelere yansıdı. Hikâyeler de sayfalarımızı. mıza. Bu ilk çalışmaların Pomakça yazmak isteyecek PODEF’in ilk genel kurulunda yaşanan eksiklikler, başka yazarları da cesaretlendireceğini umuyoruz. sonrasında oluşan tartışmalar ve tarafların konuyla il- Yol uzun. Çıkacak daha çok sayımız, yazacak daha çok gili değerlendirmelerini yansıttık sayfalarımıza. konumuz var. Ama dilimiz, kültürümüz ve tarihimiz Öte yandan yine bir ilk olarak Pomakça derslerini başlattık bu sayımızda. Pomakça hocamız Nesrin Sipahi Kıratlı’nın desteği ve katkılarıyla gelecek sayılarımızda da Pomakça derslerimiz devam edecek. vazgeçilmezimizdir. Dilimizi ve kültürümüzü yaşatmak, tozlu sayfalarda, arşivlerde kalan tarihimizi ortaya çıkarmak için attığımız bu adımların “tarafsız” bilim insanlarına da ışık olmasını diliyoruz. Pomak edebiyatının belki de nüveleri sayılabilecek ilk Pomakların Sesi █ GAZETENE SAHİP ÇIK! Dünyada bir ilki gerçekleştirerek Pomaklar’a yönelik ilk matbuu yayını çıkaran ekip, tarihsel sorumluluğunun bilinciyle, bir ilki başarmış olmanın heyecanını yaşarken, bu heyecanı siz okurlarıyla da paylaşmak istiyor. Gazetemize abone olarak bu heyecanı sizler de yaşamak ister misiniz? █ YAZIŞMA ADRESİMİZ [email protected] [email protected] ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ █ ABONELİK Yıllık: 60 TL Altı Aylık: 30 TL Pomakların Sesi Gazetesi █ Yerel Süreli Yayın Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mehmet DEMİR █ Adres: Talatpaşa Mh. Arslangazi Cd. İkizler İşhanı No: 1/12 Kağıthane - İstanbul Basım Yeri: MANART Yayıncılık ve Turizm A.Ş. - Osmanağa Mah Nüshetefendi Sk. No: 18/A Kadıköy - İstanbul █ Tel: 0 850 511 15 30 █ www.manart.com.tr Banka Hesap Bilgisi: Mehmet Demir - Ziraat Bankası Çağlayan Şb. - IBAN: TR180001000935063787845002 Mehmet Demir Tel: 05316580282 █ Hasan Uygun Tel: 0537 419 21 56 Baskı Tarihi: Ekim 2014 *Yayınlanan yazıların her türlü sorumluluğu yazarlarına aittir. Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ 3 POMAK DERNEKLERİ FEDERASYONU İLK GENEL KURULUNU GERÇEKLEŞTİRDİ ► POMAKLARIN SESİ GAZETESİ G eçtiğimiz Mart ayında kurulan Pomak Dernekleri Federasyonu (PODEF) ilk olağan genel kurulunu 20 Eylül Cumartesi günü Bursa’da gerçekleştirdi. Türkiye’de Pomakların yaşadığı pekçok ilden yüzlerce katılımcıyla gerçekleşen genel kurulda, 6 Pomak derneğinden oluşan delegeler, önümüzdeki üç yıl boyunca PODEF’i yönetecek genel başkan ile yönetim ve denetim kurulu üyelerini seçti. Tek listeyle girilen seçimde, kurucu genel başkan Bayram Erat koltuğunu korurken, yönetim ve denetim kuruluna yeni üyeler seçildi. Türkiye’de, Pomakların ilk büyük örgütlü gücü olarak ortaya çıkan Pomak Dernekleri Federasyonu, 2009 yılında Eskişehir, Alpu ilçesi Osmaniye Beldesi’nde kurulan ilk Pomak kültür derneği ve eş zamanlı olarak 2010 yılında İstanbul’da şekillenen Demokrat Pomaklar Platformu’yla birlikte hayat bulan sürecin bir parçasıdır aslında. 2-3 yıl gibi kısa bir sürede Eskişehir Pomak Kültür Derneği ve Demokrat Pomaklar Platformu’nun öncülüğünde ardı ardına kurulan dernekler, 2014 yılına gelindiğinde bir federasyon çatısı altında birleşti ve Türkiye’nin ve Balkanların en büyük örgütlü Pomak gücünü oluşturdu. “PODEF genel kurulu, pek çok açıdan da hayal kırıklığı yarattı.” Daha birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’de Pomakları sivil toplum örgütlerinde, kendi sorunları etrafında bir araya getirmek hayal gibi görünürken, öncü gücün çaldığı bu mayanın tuttuğu bugün görülüyor. Nitekim Bursa, Orhangazi’deki Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde 20 Eylül günü, Türkiye’nin Genel kurul salonunun girişine asılan pankartta “birlik” vurgusunu öne çıkarken, genel kurul salonu dahil hiçbir yerde Pomakçaya yer verilmemesi, PODEF’in anadil konusundaki samimiyetsizliğinin açık bir göstergesiydi. dört yanından bir araya gelen Pomaklar da bu örgütlü gücün bir meyvesiydi aslında. Tabii genel kurula yurt dışından, Balkanlardan da katılımcılar, Pomak misafirler bekleniyordu, ancak beklenen misafirler gelmedi ve uluslarası bir organizasyona dönüştürelebilecek genel kurul fırsatı kaçırılmış oldu. Genel kurula gelmeyen sadece Balkanlardaki Pomaklar değildi öte yandan, davet edildiği belirtilen AKP dışındaki siyasiler de nedense katılmadı. Yanı sıra demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının eksikliği de hissediliyordu. Bu eksiklikler nedeniyle bir anlamda AKP şovuna dönüşen 20 Eylül’deki PODEF genel kurulu, pek çok açıdan da hayal kırıklığı yarattı. Henüz Pomak derneklerinin üzerinde uzlaştığı bir Pomak tanımı yokken, genel kurulda divan başkanlığı yapan İnegöl Pomak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği (İNPOD) Denetim Kurulu üyesi Hasan Aksu’nun, İzmir Pomak Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (İZPOD) Başkanı Ercan Çokbankir tarafından hazırlanan ve Pomakları İskit soyuna dayandırarak Türk olarak tarif eden bildirisinin genel ve kabul görmüş bir görüş gibi okunması tepkilere neden oldu. “Pomakların Sesi gazetesinin genel kurula getirilmesi yasaklandı” Genel kurulda Hasan Aksu’nun ardından söz alan AKP’li yerel yöneticiler ve siyasiler de Pomakların Türklüğüne vurgu yapmayı ihmal etmedi. 20 Eylül’de genel kurul salonunda bu gelişmeler yaşanırken, öte yandan federasyonu genel kurula hazırlayan ekip de, ilk sayısından bu yana Pomak dernekleri ve kuruluş aşamasındaki federasyonun faaliyetlerini öne çıkaran, onları dün- 4 Ekim 2014 rüterek Bulgaristan’daki siyasi süreçler hakkında görüş belirtme yetkisi verilmemiştir ve buna hakkı da yoktur. Hatırlatmak isteriz ki, HÖH/DPS, eski rejimin gizli servisi DS tarafından kurulmuştur ve Bulgaristan’da yaşayan Pomaklara hiçbir yardımı olmamıştır. HÖH/DPS, Bulgar ve Türk gizli servisleriyle birlikte, Pomak etnik kavramının güçlenmesine karşı çalışmaktadır ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ yaya duyuran ses olan Pomakların Sesi gazetesinin genel kurula getirilmesini yasakladı. Bağımsız ve tarafsız yayıncılığı ilke edinmiş olan Pomakların Sesi gazetesine 20 Eylül günü uygulanan bu yasaklama Pomakların tarihine kara bir leke olarak geçecektir. “Avrupa Pomak Enstitüsü, bir tebliğ yayınlayarak yeni yönetimi eleştirdi” 20 Eylül’deki tartışmalı genel kurul, AKP’nin Balkanlardaki siyaseti doğrultusunda muhaliflerin de budandığı bir operasyona dönüşürken, açık bir şekilde oylanan tek listenin de göstermelik olduğu görüldü. Genel kurul sonrası bir bildiri yayınlayan Genel Başkan Bayram Erat ise, gelişmelerin sadece olumlu yönlerine değinerek süreci, “Umut Dolu Bir Başlangıç” olarak değerlendirdi. Genel kurula 1000’e yakın Pomak ve Pomak dostunun katıldığını belirten Erat, bildirisinde Pomakların Sesi gazetesini de federasyonun faaliyetleri arasında sayarak, “kültürümüzün ortaya çıkarılması, yaşatılması ve tanıtılması için birlikte bir çok proje”nin üretildiğini belirtti. Bildirisinde genel kuruldaki konuşmasını özetleyen Genel Başkan Erat, federasyonun faaliyetlerini şu şekilde özetledi: “Pomak tarihi ile ilgili çok az çalışma yapılmıştır. Tarihimizi ortaya çıkarmak için bilim adamları, akademisyen ve araştırmacılar ile temasa geçilmiş, araştırma va çalışmalar başlatılmıştır. Balkan tarihinde Pomaklar sempozyum serisi başlatılmış ve İstanbul, Çanakkale, İzmir, Çan / İlyasağa Çiftliği Köyü’nde ol-mak üzere dört sempozyum düzenlenmiştir ve bu çalışmalar artarak devam edecektir. PODEF olarak POMAK TARİH VAKFI kurulması çalışmaları başlatılmıştır.” Bildirinin son kısmında ise kararlaştırılan yeni dönem çalışma programına yer verildi. Fakat genel kurul sonrası yeni dönem çalışmalarına henüz başla- yamadan PODEF, yeni bir tartışmayla sarsıldı. Kendilerine genel kurulda söz hakkı verilmeyeceğini bildikleri için, davet edildikleri halde katılmayan Avrupa Pomak Enstitüsü temsilcileri, genel kuruldan birkaç gün sonra sosyal medyada bir “tebliğ” yayınlayarak yeni yönetimi eleştirdi. Avrupa Pomak Enstitüsü’nün tebliği özetle şöyle: “PODEF, Türk gizli servisleri tarafından yönetilmediğini kanıtlamalıdır” - Pomaklar eski çağlardan kalma bir halktır. Pomaklar yaşadıkları herhangi bir ülkede milliyetçi olamazlar. Onlar sadece Pomak vatansever olurlar ve bununla gurur duyarlar. Tüm Pomaklar, anadili Pomakçayı konuşurlar. Türkiye’deki Pomak derneklerinin yönetim kademelerine Pomakça bilmeyen ve konuşamayan kişilerin alınması kabul edilemez. Bu kişiler, Türkiye Cumhuriyeti tarafında yürütülen asimilasyonu kabul etmiş sayılırlar ve Türkiye’de Pomak etnik kimliğinin güçlenmesine engel olmamalıdırlar. Pomaklar dünyanın her neresinde olursa olsun, gerçek Pomak olarak, kendi kimliklerini korumalıdır. Türkiye’deki Pomak örgütleri, Pomakların Türkiye’de ayrı bir etnik grup olduklarını, resmi olarak tanınmaları için, henüz devlet kurumlarını ikna edememişlerdir. Pomak örgütlerinin, Pomakların etnik kimliklerine karşı hareketler, haklarına saldırı veya asimilasyon eylemleri yapılması dışında, herhangi bir devletin siyasi süreçlerine katılmaları kabul edilemez. - PODEF, Türkiye devletiyle bir bağlantısı olmadığını, Türkiye devleti veya Türk gizli servisleri tarafından yönetilmediğini, aynı şekilde Bulgaristan gizli servisleriyle bağlantısı olan BAL-GÖÇ örgütüyle hiçbir ortak yönü olmadığını açıkça belirtmeli ve hareketleriyle kanıtlamalıdır. - PODEF’e Bulgaristan’da HÖH/DPS ile görüşme ve müzakere yü- - AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜ, Bulgaristan’da artık Pomaklara, “Bulgar-Muhamedanlar” veya “Bulgar-Müslümanlar” denmemesi konusunda başarılı olmuştur. PODEF’in de Türkiye’deki POMAKLARA, “Pomak Türkleri” denmemesi için mücadele vermesi gerekiyor. - POMAKLAR her zaman Avrupalı olmuşlardır ve daima Avrupalı kalacaklar. Türkiye’deki Pomaklar, bu Avrupa halkının çocuklarıdır. PODEF, Türkiye’deki POMAKLARIN Avrupalı görünümünü güçlendirmek için büyük gayretler içine girmelidir, aksi takdirde Asya’da yeni ve genç bir etnik kimlik ortaya çıkacak. Onun adı da, “Pomak Türkleri” olacak. Ancak Türkiye’deki Pomak örgütlerinin gayret ve çabalarıyla, bu karamsar tahmin engellenebilir. Avrupa Pomak Enstitüsü Başkanı Efrem Mollov imzalı “tebliğ”in ardından cevaben bir bildiri yayınlayan PODEF Genel Başkanı Bayram Erat ise suçlamalara yanıt vererek, bildirinin sahte olduğunu, doğru olsa bile Avrupa Pomak Enstitüsü’nün PODEF’e tebliğ gönderme yetkisinin olmadığını ifade etti. Konuyla ilgili tartışma sosyal medyada sürerken Pomakları bir araya getirmek için yola çıkan federasyonun daha ilk adımında birlikten uzağa savrulması eleştirilere neden oldu. Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ 5 BALKAN YARIMADASI KİMİN? lendirip ilgili fikri benimserler. İşte bu iki tip insan içinde, bilgisi çok ve ► Mehmet DEMİR geniş olan birinci kısımdakiler her zaman daha şanslı olmuşlardır ve bu kişilerin hayata bakışları her zaman daha sağlıklı ve doğru olmuştur. Bu insan tiplerinden ikincisi, benimseir konu hakkında fikir yürüteyip savunduğu fikre hâkim değildir. bilmek için bilgiye ihtiyaç duOnu düşünmeden savunur ve az bilyulur öncelikle. Araştırmak, özümgisi sebebiyle alt edilmesi kolaydır. semek gerekir benimsemek için. Bu Bu yüzden de, insanın inandığı, gübilgi bazen hissedilir bazen de hisse- vendiği her ne fikir var ise, o konuda dilmeden elde edilir. Yani kişiler, önce iyi bir bilgi düzeyine erişmek sağlıklı veya sağlıksız, doğru veya şarttır. İleride yüzünü kızartacak, yanlış da olsa, bir olgu için bilgiye hatta onun sonunu getirecek bir dumuhtaçtırlar. Bilgiler gerçekçi olma- ruma varmamak için, benimsenen filıdır. Bu bilgiler de paylaşıldıkça kirler sağlam olmalıdır. gün yüzüne çıkar. B Dünyada çok eski devirlerden bugüne dek çok sayıda fikir akımı, ideoloji olmuştur. Bunlardan bazıları siyasete, idareye yönelikken bazıları kültüre, tarihe, dile, dine ve insanın özüne yönelik olmuştur. İşte, bu fikirlerin, ideolojilerin, çeşitli alanlarda var olan bu gibi düşüncelerin milyonlarca savunucusu da var olagelmiştir. “İnsanın inandığı, güvendiği her ne fikir var ise, o konuda önce iyi bir bilgi düzeyine erişmek şarttır.” Geçmişi bir yana bırakalım ve bugüne gelelim. Bugün de aynı şekilde dünyayı yorumlamaya, çeşitli boyutlarıyla onu anlamaya ve yönetmeye dair fikirler ve bu fikirlerin savunucuları var. Bu büyük insan kitlelerinden herhangi birisi yakından incelenirse, o insan kitlesindeki her kişinin, ilgili görüşe dair bilgisinin aynı olmadığı görülür. Bunlardan bazıları, o fikir dünyası hakkında çok bilgi elde edip fikri ona göre benimserken, bazıları da çok kısıtlı, yüzeysel bir bilgi ile görüşlerini şekil- dolayı bu zorunlu göç sürecini hızlandırdı. Önce “Çöken Osmanlı İmparatorluğu ve yerine kurulan Türkiye” meselesini biraz açalım. Türkiye, tarihte Osmanlı Devleti ve onun gibi birçok Anadolu halklarının devlet ve beyliğinin kurulduğu bir coğrafi alan olması açısından önemli bir ülkedir. 18. ve 19. yüzyılda iyice artan savaşlar dünyadaki halklar açısından çok büyük sorunlar, belalar yaratan olaylar, mezalimler, katliamlar, baskılar, sürgünler artarak dünyada yaşanmış (özellikle eski Osmanlı coğrafyası Türklerinin) Türkiye’yi merkez görmesi so“Pomaklar dini inançları nucunu doğurmuş gibi görünmeknedeniyle Osmanlı tedir. Çünkü yakın tarihe kadar, Türkiye dışındaki Türk toprakları, başka İmparatorluğu”nun milletlerin idaresi altındaydı. Günüyanında yer aldı.” müzde bunlardan bazıları özgürlükSiyaseti biraz geriye itip biz burada lere kavuştu, bazıları ise halen daha insani, daha öz bir konuya ge- bağımlı. çelim. Kendimize yönelik düşünüş“Balkanlarda yaşaması lere varalım. Bizler, Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Balkanlar’da yagereken halkların hepsi şayan Pomak Halkı olarak, yaşadığıkendi ülkelerine, mız yerler konusunda büyük sıkıntopraklarına olması tılar, sürgünler, acılar, mezalimler yaşadık. Özellikle 1800 ve 1900’lü gerektiği kadar bağlı yıllarda hızlanan ve sonraları çeşitli değiller” dalgalar halinde gelişen zorunlu göç hareketleri ile Balkanlarda yaşayan Bugün, Türkiye Cumhuriyeti, devlet POMAKLARIN büyük bir kısmı, geleneği, ekonomisi ve diğer özelkendi topraklarından ana ve ata yur- likleriyle Türk Dünyası içinde merdundan uzağa, şimdiki Türkiye’mize kezde durmaktadır. Bu Türk devleti, zorla, cebren ve şiddet kullanılarak dünya Türkleri için önemli bir hayat “ya öleceksiniz ya da buraları terk alanıdır. Türk dünyası bölgelerinin edeceksiniz” denilerek, adeta kökle- birbirine yakınlaşması, toplaşması rinden kopartılarak göç ettirildi. Bu açısından bütünleştirici bir yapıdagöçlerin çeşitli dönemlerde, çeşitli dır. Bu özellikler, Türkiye’nin karaksebepleri vardı, ancak temel sebep- teri dolayısıyladır ve Türkiye’yi lere baktığımızda, “Osmanlı İmpa- yöneten siyasî iktidarlar kim olursa ratorluğu’nun” çöküşü, Balkanlarda olsun değişmeyecektir. Dolayısıyla, güç kaybetmesi, egemenliğini kay- Osmanlı Devleti’nin yıkılması ile betmesi, biz Pomakların dini inanç- Balkanlar’da yöneticileri Türk olmalarından dolayı Osmanlı İmparator- yan çeşitli devletlerin idaresi altında luğu’nun yanında yer almamızdan kalan Müslümanlar, Türkiye’yi 6 Ekim 2014 yüzyıllardır bugünkü Pomakça olan antik Slavcayı konuşuyoruz? Neden Türkçeyi Türkiye’ye göç ettiğimizde bilmiyorduk? Neden Kiril alfabesini kullanıyorduk? Türkçeyi, Türkiye’de öğrendik! Kendini Pomak Türk’ü görenleredir bu sorularım? Bana göre Bulgarlar, Macarlar Hıristiyan Türkü’dür. Pomakların önce topraklarını sonra da dilini alıp antik Slavcayı (bugünkü Pomakça) geliştirerek Bulgarca diye bir dil türetmişlerdir. Dil bilimcilere buradan çağrımdır, lütfen bu konuyu araştırıp gün yüzüne çıkarınız! ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ “anavatan”, “merkez” olarak görür olmuşlardır. Bu yazıda, Balkanlarda yaşayan Pomaklar olarak bizim, “anavatan” algımızdaki kısmî bir hatayı belirtmek isterim. Yukarıda bahsettiğim gibi, Türkiye’nin konumu ortada. 18 ve 19.’cu. yüzyıldan bugüne dek Balkanlar’dan Türkiye’ye göç eden ailelerin sayısı ve durumu, buna karşılık boşaltılan Balkan bölgelerindeki Pomakların, Boşnakların, Tatarların, Arnavutların, Patriotların, Türklerin vb sayısı ve durumu da ortadadır. Bu veriler bize sonuçları gösteriyor ve bunlar iki kısma ayırmak mümkün. İşin ilk kısmı tarihe dair olandır. İkinci kısmıysa bugüne dair ve söz konusu kısım, bu yazının amaç edindiği nokta üzerinden geçiyor. O da Balkan yarımadasında yaşayan halkların, orada, o coğrafyada yaşaması gereken halkların kendi topraklarına dairdir. “Balkanlar, en az bu bölgede bulunan diğer halklar kadar, POMAKLARIN da öz topraklarıdır.” Tarihteki bazı durumlar, gördüklerim, tecrübelerim ve bugünkü bazı olgular bana, Balkanlar’da yaşaması gereken halkların hepsinin, Balkanlar’daki kendi ülkelerine, topraklarına olması gerektiği kadar bağlı olmadıklarını gösteriyor. Bu sonuca, bu ülkedeki Pomakların, atalarının doğup büyüdükleri bölgelerde kendi haklarını ve kendi varlıklarını korumak konusundaki zayıflıklarından varıyorum. Bizler Bulgaristan’da, Yunanistan’da, Bosna’da, Kosova’da, Makedonya ve diğer ülkelerde Pomaklar olarak haklarımızı, durumlarımızı güvenceye almak, atalarımızın topraklarında kendimizi rahat hissetmek istiyorsak ilk önce buna kendimizi inandırmak zorundayız. Yazının başında söz ettiğim gibi insan, savunduğu veya inandığı bir fikre dair önce bilgi edinmeli ve bu fikri kendisi tam olarak sahiplen- melidir. Meselenin bizi de aşan boyutları olduğunu biliyorum. Her şey bizde bitmese de, her şeyin başında biz duruyoruz. Bunu bilmek durumundayız. Balkanlar, en az bu bölgede bulunan diğer halklar kadar, POMAKLARIN da öz topraklarıdır. Balkan yarımadası, bugün orada yaşayan Arnavutlar, Makedonlar, Sırplar, Bulgarlar, Karadağlılar, Yunanlılar gibi birçok milletin atalarının Balkanlar’a yerleşmelerinden önce ve o sırada POMAKLARIN da yaşadığı bir bölgeydi. En az diğer halklar kadar Pomaklar da Balkan yarımadasının üzerinde hak iddia edebilme durumundadırlar, çünkü onlar o toprakların en eski, kadim halkıdırlar. Ayrıca Balkanlar’ın tarihinin yanında, Balkanlar’a hangi halkın en çok değer kattığına bakacak olursak orada Pomak halkını göreceğiz. İsmini bile Pomaklardan alan bu bölgenin her tarafı, Pomakların yaptıkları, dil, kültür ve tarihi ile doludur. “Biz Pomaklar neden yüzyıllardır bugünkü Pomakça olan antik Slavcayı konuşuyoruz?” Rodoplar’da, Balkan yarımadasında Pomaklar üzerinde yapılan ilk araştırma çalışmaları bile bize, Kosova muhitinde, Makedonya muhitinde, Bulgaristan ve diğer muhitlerde konuşulan Pomakçanın, çok eski dönemlere (bazı yönleriyle Osmanlı öncesine) dair izleri halen taşıdığını göstermektedir. Basit bir örnek vermek gerekirse Pomaklar üzerinden alınan kan örnekleri ve yapılan testler göstermiştir ki en bozulmamış, diğer halklara en az karışmış antik Slav halkı olduklarıdır. Örneğin tarihlerinde hiç Türkçe konuşmamışlardır. (Azeri, Tatar, Özbek, Türkmen, Kazak vb halklar Türk’tür ve dillerini günümüze kadar taşımışlardır.) Şimdi burada Pomakları Türk göstermek isteyenlere bir sorum var, madem öyle biz Pomaklar neden “Pomak halkının tarihi yeniden, sil baştan yazılmalı.” Pomakların tarihi, çok eskidir. Osmanlı Devleti’nin uzun hüküm dönemlerinin de öncesine gidecek kadar derindir. Bunların izlerini bugün bile, bir Pomakça sözde, bir geleneğin uygulamasında, bir şehrin adında, bir kişinin yüzünde bulmak mümkündür. Balkanlar, Pomakların ana ve ata yurdudur. Bulgaristan’da da, Yunanistan’da da, Kosova, Makedonya ve Arnavutluk’ta da yaşayan Pomakların öz yurdudur. Bunları söylerken, bölgede yaşayan diğer halklarla en ufak bir kavgaya girmiyorum. Balkanlar herkesin yaşayabileceği bir yerdir. Pomaklar gerçeği bilmeli, bilinçlenmelidir. Diğer bilmeyenlere de öğretmelidir. POMAK DERNEKLERI FEDARASYONU (PODEF) bu konu üzerinde çalışmalar yapmalıdır. Yarın Türkiye’de, Bulgaristan’da, Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk ve Kosova’da başka bir zamanda, başka bir bölgede nüfus sayımları yapıldığında bir Pomak, Balkanlar’ın kendisine de ait olduğunu bilerek, fikrini ortaya koymalı. İşte bu yüzden insan, gerçek bilgiye ulaşmalı, ondan güç almalı ve bu şekilde de kendisine güç vermelidir. Pomak halkının tarihi yeniden, sil baştan yazılmalı. Gerçekler gün ışığına çıkarılmalıdır. Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ 7 POMAKLAR, ETNİK SORUN VE ANADİLDE EĞİTİM TALEBİ ► Hasan UYGUN T ürkiye’de Pomak kurumları da dahil, Pomaklarla ilgili görüş belirten neredeyse herkeste benzer bir yaklaşım var: “Türkiye’de yaşayan Pomakların etnik sorunu ve anadilde eğitim talebi yoktur.” Bizce bu doğru ve gerçekçi bir yaklaşım değildir. Çünkü Türkiye, Pomakları ayrı bir etnik grup olarak tanımış bir ülke değildir. Türkiye’de Pomakların etnik sorunu olmadığını söylemek ya onları etnik bir grup olarak tanımamak ya da anadilde eğitim hakkı dahil, pek çok hakkın elde edilmiş olması anlamına gelir. Ancak Türkiye’de Pomaklar dahil, hâlâ hiçbir etnik grubun anadilde eğitim hakkı yoktur. (Bu ayrıma da dikkat: seçmeli ders ve özel eğitim ile anadilde eğitim hakkı aynı şey değildir.) Doğrudur, Bulgaristan veya Yunanistan’daki kadar ayrımcılığa tabi tutulmamıştır Türkiye’de Pomaklar. Ayrıca sadece onlar için hayata geçirilen etnik, siyasal veya dinsel bir zulüm politikasından bahsedemeyiz. İyi veya kötü herkese neyse onlar da aynısından nasiplenmiştir. Fakat son beş-on yıldır Pomakların örgütlenmelerine ses çıkarmayan ve bu durumu (yani örgütlü Pomak gücünü) Balkanlardaki dış siyaseti için nasıl kullanacağının hesabını yaban bir ülkedir öte yandan Türkiye. Nitekim Bursa’daki PODEF genel kurulunda yaşananlar ve son günlerde AKP’nin Pomaklara olan ilgisi de buna yöneliktir. Türkiye, Pomakları tarihsel bağlam dahilinde, geçmişte Balkanlarda oynadıkları rol nedeniyle diğer halklardan farklı bir yere koyar ve onların Müslüman kimliklerini sömürerek Türklük kavramı içinde değerlendirir. Türkiye’nin resmi politikası budur. Hal böyle olunca, 20 Eylül’de gerçekleşen PODEF genel kurulunda söz alan AKP Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk ve Divan Başkanı Hasan Aksu dahil konuşmacıların neredeyse hiçbiri Pomakları ayrı bir etnik olarak tanımlamadığı gibi, hepsi de Pomakların TÜRK olduğunu vurguladı. Hem de salonu dolduran yüzlerce Pomak’ın gözlerinin içine baka baka. Tabii Pomaklar da bunu alkışladılar! Federasyon Başkanı Bayram Erat ise, genel kuruldaki konuşmasında Pomakları, Antik Slav dillerinin bir lehçesi olan Pomakçayı konuşan bir halk olarak tanımlarken, anadilde eğitim talepleri olmadığını da ekledi. Oysa anadil, ana sütü gibi haktır. Ve diğer devşirmeci zihniyetin aksine, Federasyon Genel Başkanı Bayram Erat’ın sözlerine itibar edeceksek, o zaman şu soruyu sormamız da kaçınılmaz oluyor: Antik Slav dillerinin bir lehçesi olan Pomakçayı konuşan bir halkın anadilde eğitim talebi neden olmasın? Anadilleri kendileri açısında çok mu önemsiz? Yoksa anadilde eğitim talebini bölücülük olarak mı görüyorlar? Eğer öyleyse neden “Pomak” kimliği altında bir sivil toplum örgütlenmesine gerek duyuyorlar? Yoksa birileri Pomakların duygularını mı istismar etmeye çalışıyor? Dil, kültür, tarih diyerek onları dolambaçlı yollardan (İskit, KumanKıpçak, Trak, Arian vs) Türk yapmak, Türkleştirmek için mi? Pomakların bin yıllardır konuştukları dili yok sayarak ve bu dilin gramerine, etimolojisine hiçbir şekilde başvurmayı düşünmeden salt bazı ideolojik motivasyonlar ve devşirme ruhuyla Pomaklara tarih üretenler elbette onları ayrı bir etnik grup olarak da tanımlamazlar. Onlara göre Pomaklar tarihin belli bir döneminde Slavlaşmaya çalışmışlar ancak çok şükür ki Osmanlı yetişmiş ve onlara tekrar Türk olduklarını hatırlatmıştır. Bizce PODEF’in genel başkanı tarafından da ifade edilen resmi görüşün aksine, Türkiye’de yaşayan Pomakların “Pomakça” diye anılan farklı bir anadilleri olduğu için, anadil meseleleri vardır ve bu hakkı talep etmeleri gerekiyor. Ve Türkiye’de Pomaklara anadilde eğitim hakkı tanınıp uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınmadıkça da etnik sorun varlığını sürdürecektir. Sorun şu ki, Pomak sivil toplum kuruluşlarını ekonomik birtakım vaatlerle elinde tutmaya çalışan ve Balkanlardaki ekonomik ve siyasal planları, projeleri için geçmişte olduğu gibi bugün de Pomakları bir Truva Atı gibi kullanmak isteyen devşirmeci zihniyetten kurtulmak gerekiyor öncelikle. Ne diyelim, yanlış hesap elbette bir gün “Bağdat’tan geri dönecektir”, fakat belki bunun için de biraz daha zaman. Çünkü her şey daha yeni başlıyor. 8 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ekim 2014 Türkiye’de Pomak Kültür Dernekleri ve Liderlik Sorunu ► Nesrin Sipahi Kıratlı Nesrin Osmanova İspova E skişehir’in Alpu ilçesinde bir köy momasının, annesinin ağzından yazdığı ve sosyal medyaya taşıdığı Pomakçayla Türkiye’de başlattığı Pomak oluşumu elbette ki takdire şayandır. 2009 yılında, Osmaniye beldesi Pomakları’yla, ilk Pomak Kültür Derneği’ni kurarak ve daha sonra Bulgaristan Avrupa Pomak Enstitüsü Başkanı Efrem Mollov’un ve üyelerinin de katılımlarıyla çeşitli etkinlikler düzenleyerek Pomakla- “PODEF’in genel kurulunda ön büro elemanı gibi gelen Pomakların adrın sesini Türkiye’de ve Balkan- larını yazdım. Yüzyıllar sonra gözlerindeki ışığı ve ana dillerini hâlâ konuştuklarını gördüm” larda duyurmuştur. “Liderlik, otorite kullanımı değil, insanları güçlendirmektir.” bu olu- şuma gönüllü destek sundum. Ancak geçmişin karanlığını aydınlatmak kolay olmayacaktır, çünkü Pomak kimliğinin gölgede kalmasının en belirgin sebebi geçPomak Dernekleri Federasyo- miş tarihte güçlü bir liderlerinin olnu’nun (PODEF) başkanlığını madığı gibi, akademik desteğinin Mehmet Demir’den devralan Bay- de bulunmamasıdır. ram Erat yönetiminden sonra ise, Güçlü ve başarılı liderler arkasına her ne kadar sessizliğe bürünüp, milyonlarca insanı alarak toplumdernek yönetiminde bulunmasa da ları zirveye ulaştırırlar. Liderlik, her fırsatta eteğinde biriktirdiği taş- otorite kullanımı değil, insanları ları fırlatmak için fırsat kollayarak güçlendirmektir. Lider teorisi aynı sadece sosyal medya paylaşım site- zamanda tarihsel felsefenin de bullerinde sisli bir pusuda beklemek- maya çalıştığı bir teoridir. Ancak lider değiştiren toplumlar başarısıztedir. Pomak derneklerinin, PODEF ça- lığa mahkûmdur. tısı altında toplandıktan sonraki temel amacı Türkiye’de yaşayan Pomakların dil, tarih, kültür ve geleneklerini yaşatmak olduğundan, Zira Türk dünyasına damgasını vuran İsmail Gaspıralı’nın fikirlerini akademik platforma taşıyan Turan Yazgan gibi aydınlar saye- sinde İsmail Gaspıralı, bugün ölümünün 100. yılında anılmaktadır. 93 Harbi’nden sonra 6 Balkan ülkesine serpilen Pomaklar her ülkede asimilasyon ve entegrasyon yaşadıklarından bugün geleneksel çok renkli giysileri gibi, çok sesli tartışmalara da sahne olmaktadır. “Genel kurula Bulgaristan ve Balkanlardan hiç kimsenin gelmemesi ise üzüntü vericidir.” Sosyal medyada, etnik kimlikleriyle ilgili yapılan tartışmalara, PODEF’in 20 Eylül’de Bursa’da düzenlediği genel kurul da eklenmiştir. Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Genel kurula olumlu ve olumsuz bakış açımı “ne şiş yansın ne kebap” mantığıyla değil, rasyonel olarak ortaya koyacağım. 9 PODEF’in genel kurulunda ön büro elemanı gibi gelen Pomakların adlarını yazdım. Yüzyıllar sonra gözlerindeki ışığı ve ana dillerini hâlâ konuştuklarını gördüm, katılanlar “Pomak” sevdasıyla coştu, yoksa yüzyıllar geçti, elbette ki bugün hepsi Türkiyeli ve TC vatandaşıdır. Genel kurulda tüm konuşmacılar Pomakların Balkanlardan, Bulgaristan’dan geldiğine işaret ederken, genel kurula Bulgaristan ve Balkanlardan hiç kimsenin gelmemesi ise üzüntü vericidir. “STK’lar siyasi partilere, özellikle iktidara yakın kuruluşlardır” Oysa Pomak organizasyonlarının başladığı ilk dönemlerde Balkanlardaki kardeşlerimizle aynı çizgide yürünmüş, bu durum ilerleyen zamanda siyasi faktörler eklenerek yön değişmiştir. Dernekler, STK’lar siyasi partilere, özellikle iktidara yakın kuruluşlardır, ancak mesele “Pomak” kimliği olduğundan beraberinde tartışmalara neden olmuştur; çünkü PODEF’in ilk kurulduğundan bugüne Bulgaristan Avrupa Enstitüsü’ne bakış açısı değişmiştir. Sadece Genel Başkan Bayram Erat tarafından davet edilen ve sunum yapmasına izin verilmeyen Efrem Mollov, daha önce İzmir’de de bir etkinliğe davet edildiği halde aynı akıbete uğradığı için genel kurula katılmamış ve dolayısıyla diğer Balkan ülkelerinden davetliler de katılma- mıştır. Oysa Çanakkale’de düzenlenen sempozyumda Efrem Mollov’a sunum verilmiş ve Pomak halkı tarafından ilgi ve sevgiyle karşılan- PODEF’in, Bursa’da gerçekleştirdiği ilk genel kurulunda Hasan Atılgan’la bir çay molası esnasında. mıştır. Bu nedenle Avrupa Pomak Enstitüsü, PODEF’e “komünike” adı altında bir nota yazmış ve PODEF cevap vermekte gecikmese de cevap ve genel kurul içeriğinin farklı olduğu ancak genel kurula katılanlarca fark edilmektedir. Yoksa PODEF’in cevabı yazıldığı gibi olsaydı Pomak Enstitüsü’nün “komünike” yazmasına gerek kalmazdı. “Pomakların Sesi gazetesi, emeğe saygıyı hak etmektedir” Balkanlar bir tarafa, genel kurulda gördüğüm en önemli olumsuzluk, uzun bir süredir Mehmet Demir tarafından basımı gerçekleştirilen “GLASIT NA POMATSİTE”-“POMAKLARIN SESİ” gazetesinden söz edilmemesidir. Oysa gazete adından da anlaşılacağı gibi Pomakların dil, tarih ve kültürünün yaşatmak için yayın yapan tarafsız bir gazetedir, sesini Türkiye ve Balkanlarda duyurmaktadır. İsmail Gaspıralı sadece Kırım Türklerini değil dünya Türklerini uyandırmak amacıyla yayınladığı Tercüman gazetesi sayesinde ismini duyurmuştur. Bu nedenle bir ilk olan Pomakların Sesi gazetesi, emeğe saygıyı hak etmektedir. Bu anlamda Türkiye’de “Pomak” oluşumunu başlatan ve Pomakların Sesi gazetesinin sahibi olan Mehmet Demir’e; özverisiyle, Pomak değerleriyle ve sabahlara kadar çalıştığına şahit olduğum gazetenin editörü Hasan Uygun’a teşekkür eder, annemin Pomak olması, Pomakların kalbi Rodoplar’da doğup acı tarihleriyle büyümem, Pomak kimliğine olan sevgimle gazeteye gönüllü olarak destek vermekten duyduğum mutluluğu tüm Pomak halkıyla paylaşıyor, PODEF’e başarılar diliyorum… Siyasilerin ise zamanla PODEF’i hangi çizgiye taşıyacağını siz değerli okuyucuların takdirine sunuyorum. 25 Ekim 2014 10 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ekim 2014 POMAKÇA ÖĞRENİYORUZ Pomakça: Hint-Avrupa dilleri ailesinden, Güney Slav dillerine bağlı bir dildir. Bulgarcaya (ve Makedoncaya) çok yakındır ve bu iki dil arasında (büyük oranda) karşılıklı anlaşabilirlik mümkündür. Ancak Pomakçanın eğitim dili olmaması nedeniyle dil çok fazla gelişememiş ve bölgedeki diğer Slav dilleriyle ayrımı derinleşmiştir. Karacaova Pomakçası: Zdravo! Ya sım Hasan, ut gorniyut selo. Na nas Gulupçeni ni vikat. Ti ut kuaysi? Kak tavikat?* *Merhaba! Benim adım Hasan. Yukarı köyden. Bize Gulupçeni derler. Sen kimlerdensin. Adın ne? Zdravo! Ya sım Fatme. Ut dualniyut selo. Kade moreto şoaye. Niya sme İbrimçavi. Muyat ubayko e malim* *Merhaba! Benim adım Fatma. Aşağı köyden. Denize yakın olan. Bize İbrimçavi derler. Babam öğretmendir. (Kaynak: tr.wikipedia.org) Dilin Yapısı: Pomakların konuştukları dil Güney Slavca dil gurubunun bir şivesidir. Kiril Alfabesi ile yazımı daha kolaydır. Bilinen beş tane şive veya ağzı vardır: Rodop Bölgesi Pomakçası: Zdravey! Az cam Hasan, ot gorno selo cam. Nas ni zovat Gulupçeni. Ti ot kotri ci kak te zovat?* Zdrasti! Ot dolno celo cam blizo do moreto. Nas ni zovat İbrimçavi. Bubayko e muallimin* Lofça yöresi Pomakçası (Bulgarcaya benzer) Rodop bölgesi Pomakçası (Bulgarcaya benzer) Batı Trakya bölgesi Pomakçası (Bulgarcaya benzer) Drama, Karacaova ve Tikveş bölgeleri Pomakçası (Makedoncaya benzer) Gora (Arnavutluk) Pomakçası (Makedoncaya benzer) (Kaynak: tr.wikipedia.org) *Merhaba! Benim adım Hasan. Yukarı köyden. Bize Gulupçeni derler. Sen kimlerdensin. Adın ne? *Merhaba! Benim adım Fatma. Aşağı köyden. Denize yakın olan. Bize İbrimçavi derler. Babam öğretmendir. Ekim 2014 11 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Örnek Kelimelerle Karşılaştırmalı Kiril Alfabesi* А-а (a) - Атмосфер (Atmosfer): Atmosfer Б-б (bı) - Братко (Bratko): Erkek kardeş Г-г (gı) - Грозде (Grozde): Üzüm Д-д (dı) - Домати (Domati): Domatesler Е-е (e) - Есен (Esen): Sonbahar Ж-ж (jı) - Жаба (Jaba): Kurbağa З-з (zı) - Зашто (Zaşto): Neden И-и (i) - Искра (İskra): Kıvılcım Й-й (i kratko) - Йордан (Yordan): (Bulgarca isim) Yordan К-к (kı) - Крава (Krava): İnek Л-л (lı) - Лека нощ (Leka noşt): İyi geceler М-м (mı) - Маса (Masa): Masa Н-н (nı) - Напред (Napred): İleri О-о (o) - Орехи (Orehi): Cevizler П-п (pı) - Пловдив (Plovdiv): Plovdiv (Bulgaristan’da yerleşim yeri.) Р-р (rı) - Риба (Riba): Balık С-с (sı) - Село (Selo): Köy Т-т (tı) - Тракия (Trakiya): Trakya У-у (u) - Уста (Usta): Ağız Ф-ф (fı) - Фатма (Fatma): Fatma Х-х (hı) - Хитър (Hitır): Akıllı Ц-ц (tsı) - Цар (Tsar): Çar Ч-ч (çı) - Чаша (Çaşa): Bardak Ш-ш (şı) - Широка (Şiroka): Geniş Щ-щ (şte) - Щъркел (Ştırkel): Leylek Ъ-ъ (ı) - Ъгъл (Igıl): Köşe Ь-ь (ermalık e) - Kendinden sonra gelen harfi yumuşatır. Ю-ю (yu) - Юнак (Yunak): Kahraman Я-я (ya) - Яйце (Yaytse): Yumurta Дж (ce) - Джемал (Cemal): Cemal Kişi Zamirleri (Rodop Şivesi): Аз Ти Той Тя То Ние Вие Те (Az) (Ti) (Toy) (Tya) (To) (Nie) (Vie) (Te) Ben Sen (eril) O (dişil) O (nötr) O Biz Siz Onlar Аз съм Хасан Az sım Hasan (Ben Hasan’ım) Ти си Али Ti ci Ali (Sen Ali’sin) Той е Мехмет Toy e Mehmet (O Mehmet’tir) Тя е Фатма Tya e Fatma (O Fatma’dır) То е дете To e dete (O çocuktur) Ние сме Помац Nie sme Pomatsi (Biz Pomakız) Вие сте лоши Bie ste loşi (Siz kötüsünüz) Те са добър целача Te ca dobır tselaça (Onlar iyi adamlardır) Kişi Zamirleri (Karaova Şivesi): Яс Ти Ту Та То Ния Вия Тия (Yas) (Ti) (Tu) (Ta) (To) (Niya) (Viya) (Tiya) Ben Sen (eril) O (dişil) O (nötr) O Biz Siz Onlar Яс съм Хасан Ya sım Hasan (Ben Hasan’ım) Ти си Али Ti ci Ali (Sen Ali’sin) Ту йе Мехмет Tu(o) ye Mehmet (O Mehmet’tir) Та йе Фатма Ta ye Fatma (O Fatma’dır) То(у) йе дете To(u) ye dete (O çocuktur) Ния сме Помаци Niya sme Pomatsi (Biz Pomakız) Вия сте лоши Viya ste loşi (Siz kötüsünüz) Тия са арни чувеци Tiya ca arni çuvetsi (Onlar iyi adamlardır) *Bu çalışmada esas alınan alfabe, günümüz Bulgar Kirilcesidir. Sayfalarımızdaki Pomakça dersleri de ağırlıkla bu alfabede verilecek. Ancak bu alfabenin Karacaova Pomakçasını tam olarak karşıladığı da söylenemez. Aynı şey Makedon Kirilcesi içen de geçerlidir. Diaka (nereye), miaçka (ayı) veya miak-miağk (yumuşak) kelimelerinde olduğu gibi, yan yana gelen iki sesli (ia) harf, tek bir harftir aslında. O ve a sesli harflarinin yan yana geldiği buna benzer (koaye - kimdir) başka örnekler de verilebilir Karacaova Pomakçası’ndan. Bu yüzden Pomakça’nın tüm şivelerini kapsayacak bir alfabe çalışması gereklidir belki de (PS). 12 Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ние С Учиме Ромашко - Nie S Uçime Pomaşko - Pomakça Öğreniyoruz Pomakça Fiil Çekimleri (Rodop Şivesi) Pomakça Fiil Çekimleri (Karacaova Şivesi) НЕДЕЛЯТА (NEDELYATA) HAFTANIN GÜNLERİ АЗ СЪМ ЛОШ (Az sım loş) Ben kötüyüm ЯС СЪМ ЛОШ (Yas sım loş) Ben kötüyüm Понеделник (Ponedelnik) Pazartesi ТИ СИ ЛОШ (Ti ci loş) Sen kötüsün ТИ СИ ЛОШ (Ti ci loş) Sen kötüsün ТОЕ ЛОШ (Toe loş) O (eril) kötü ТУ ЙЕ ЛОШ (Tu ye loş) O (eril) kötü ТЯ Е ЛОША (Tya e loşa) O (dişil) kötü ТА ЙЕ ЛОША (Ta ye loşa) O (dişil) kötü ТО Е ЛОШО (To e loşo) O (nötr) kötü ТО ЙЕ ЛОШО (To ye loşo) O (nötr) kötü НИЕ СМЕ ЛОШИ (Nie sme loşi) Biz kötüyüz НИЯ СМЕ ЛОШИ (Niya sme loşi) Biz kötüyüz ВИЕ СТЕ ЛОШИ (Vie cte loşi) Siz kötüsünüz ВИЯ СТЕ ЛОШИ (Viya cte loşi) Siz kötüsünüz ТЕ СА ЛОШИ (Te ca loşi) Onlar kötü ТИЯ СА ЛОШИ (Tiya ca loşi) Onlar kötü, Вторник (Vtornik) Salı Сряда (Sryada) Çarşamba Четвъртък (Çetvırtık) Perşembe Петък (Petik) Cuma Събота (Sıbota) Cumartesi Недела (Nedela) Pazar MEVSİMLER Пролет (Prolet) İlkbahar Лято (Lyto) Yaz Есен (Esen) Sonbahar Зима (Zima) Kış Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ 13 Ние c Учиме Ромашко - Nie s Uçime Pomaşko - Pomakça Öğreniyoruz AİLEMİZİ, AKRABALARIMIZI TANIYALIM ДА ЗАПОЗНАЕМ СЕМЕЙСТВОТО СИ РОДНИНИТЕ СИ Anne* АНА-ana (R), НАНКА-Nanka (K) Baba БУБА-buba (R), УБАЙКУ-ubayku (K) Kardeş БРАТЕ-brate (R), БРАТ-brat (K) Nine НЕНЕ-nene (R), НАНА-nana (K) Dede ДИДЕ ДЯДО-dide dyado (R), БАБУ-babu Hala АЛА-ala (R), АЛА-ala (K) Oğul-evlat СИНЕ-cine (R), СИН-cin (K) Kız çocuğu Elti ЕТЪРВИ-etirvi (R), ИТАРВА-itarva (K) БАЛДАСКА-baldaska (K) Kaynata СВЕКЪР-svekır (R), СВЕКЪР-svekır (K) Amca АМУДЖА-amuca (R), МИДЖУ-micu (K) ДОЩЕРЙА-doşteria (R), ЌЕРКА-kierka (K) Küçük Kız Kaynana КАДОНЧЕ-kadonçe (R) МОМИЧКА-momiçka (K) СВЕКЪРВА-svekırva (R), СВЕКЪРВА-svekırva (R), Kızkardeş СЕСТРА-sestra (R), СЕСТРА-sestra (K) Teyze ТЕТЕ-tete (R), ТАТАТИЗА-tata-tiza (K) Baldız БАЛДЪЗ-baldız (R), *Bu çalışmada Rodop Pomakçası’yla Karacaova Pomakçası lehçelerine yer verilmiştir. Kısaltmalarda (R) Rodop, (K) ise Karacaova lehçesidir. (Danışman Öğretmen: Nesrin Osmanova İspova / Nesrin Sipahi Kıratlı) 14 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ekim 2014 Помацки Расказни / Pomatski Raskazni / Pomakça Hikâyeler Galeni ga sa ne zemat / Sevenler kavuşamaz* ► Uyarlama: Mustafa Bozol T aya babiçka veçe ya nema – umré. No fafse kato mina pukray neynata koaşta faf Startsevo, struva mi se, çi şa sa pukaje na kapiyata prigarboana i pak şa mi razkaje kakva kamatna e bila neynata parva drujka –Minka. O ihtiyar kadın artık yok, öldü… Startsevo köyünde onların evinin yanından her geçişimde, bana öyle geliyor ki, kapıda beli bükülmüş halde görünecek ve ilk arkadaşı olan Minka’nın ne kadar güzel olduğunu anlatacak. İ siga ima kamatni momi, ama katu Minka druga ne sam videla. Aga razrejeş karpuza, kakva e – neynite buzki beha takiva. Pak aga te pugladneşe sas çernite çereşi –uçinki– da te izpiye. Nablijeşe li bayrém, tri jeni nimujeha da ya napletat za sal den. Na çetriset plitki ya redeha. A nah plitkite –nah pet mesta rupove. Aga tragneşe da varvi, tsonkaha katu dûziye çanove. Şimdi de güzel kızlar var, ama Minka gibi başka birisini görmedim. Karpuzu kestiğin zaman nasılsa –onun yanakları öyleydi. Ayrıca sana siyah kiraz gibi gözleriyle baktığı zaman seni içerdi. Bayram yaklaştı mı, üç kadın bütün gün saçlarını örmeye yetişemezdi. Saçlarını kırk örgüye bölerlerdi. Saç örgülerinin beş yerinde çıngıraklar olurdu. Yürümeye başladığında bir dizi çan gibi çınlardı. Ama i galenikat î si gu bîvaşe. To beşe ut drugu selu, ut Boevo. Duhodaşe fafséka veçer, nagizdanu sas pisana anteriye i pisan poyas, sas beli çorape i kendasan ağlık, primetnat prez ramu. Skrişom katu mrazçitsa priblijavaşe koaştata na Minka. Ama onun sevdiği oğlan da iyiydi. O başka köydendi, Boevo’dan. Her gece gelirdi, yazma entari ve yazma kuşak ile, beyaz çorap ile ve kendasan mendil ile süslenirdi, onu omuzundan atardı. Mrazçisa gibi gizlenerek Minka’nın evine yaklaşırdı. İ pusred noş, kuga fafsiçku zaspaşe, Minka puleka-puleka izlizaşe na kôşke. Boevçenu pak dunésaşe utnékade stobur, vazpraveşe gu vaz duvara i katu kateritsa se drapvaşe. İ tıy, durde zapeyat petli, se galeha, Minka ut mene niştu nikrieşe. Vannoaş Boevçeto beşe î dal mlogu kamatna mirizma. Takova livanto niyde nimojeşe da sa nayde, ama to imaşe gulém merak nah Minka, ta fsiçku î nahodeşe. Ve gece yarısından sonra, herkes uyuduğunda, Minka yavaş yavaş köşke çıkardı. Boevo’lu yine bir yerlerden merdiven getirirdi, onu duvara dayardı ve sincap gibi tutunurdu. Ve böyle horozlar ötene kadar söyleşirlerdi. Minka benden hiçbir şey gizlemezdi. Bir keresinde Boevo’lu çok güzel bir koku bile vermişti. Böyle lavanta hiçbir yerde bulunamazdı, ama onun Minka’ya büyük sevgisi vardı, her yere o da gidiyordu. Pet gudini sa galiha i işteha da sa zîmat, ama bubaykutu nah Minka beşe mlogu ursuz çilék. Edna veçer Boevçetu provodi mumare da mu iskat Minka. Dubre, ama bubayku î sa fkisnal, izpadil fsiçki nahvoanka, a mumiçetu taptal sas sarvulete. Tugava î rekal, çi şte î utréje glavata na kitûk, ama nema da ya dade faf drugu selu. Tri nedeli Minka nimojeşe da sa izpravi. Beş sene birbirini sevdiler ve almak Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ 15 Помацки Расказни / Pomatski Raskazni / Pomakça Hikâyeler istediler, ama Minka’nın babası çok uğursuz bir adamdı. Bir akşam Boevo’lu Minka’yı istemek için dünürler gönderdi. İyi, ama babası ona köpürdü, herkesi dışarı kovaladı, kızı da çarıklarla dövdü. O zaman dedi ki kafasını kütükte kesecek, ama onu başka köye vermeyecek. Üç hafta Minka kendine gelemedi. Drug poat bubaykutu pak priçeka Boevçetu, ama nimuja da gu hvane. Samu mu fafzöa stobura, saseçe gu za darva i gu izguré. Başka sefer babası tekrar Boevo’luyu bekledi, ama onu yakalayamadı. Yalnızca merdiveni aldı, odun olarak kesti ve onu yaktı. Boefçetu spre da duhoda. Kakvo stana sas negu, nimojahme da sa setim. Boevo’lu gelmeyi bıraktı. Ona ne oldu, anlayamadık. Ut balnu Minka sa pubole, buzkite î uvehnaha, uçinkite î nahvoatre. Pubole sa i nistana. Pumina sa po adralez, kugatu fafsiçku be nasvetilu. Üzüntüden Minka hastalandı, yanakları çöktü, gözleri dışa fırladı. Hastalandı ve kalkmadı. Hıdrellez geçti, ne zaman ki her yer çiçeklendi. Sled neya nahboarje si utide i mayka î. A bubayku î puludé. Vieşe katu besnu kuça samiçek faf koaştata. A edna utirka ya zapali. Pratiha gu faf ludnisa i sa nivoarna. Onun ardından annesi de çabuk gitti. Babası da delirdi. Evde yalnız başına kuduz köpek gibi uluyordu. Bir sabah evi yaktı. Onu tımarhaneye gönderdiler ve dönmedi. Tıy stava, galeni ga sa nizimat. Böyle olur, sevenler birbirine kavuşamaz. *Kaynak: http://promacedonia.org/ “Bejeştim prez godinite. Rodopski Sladkodumtsi” isimli kitaptan. Anlatan: Hristo TOPOV Derleyen: Petko Veliçkov Düzenleyen: Vladimir Ardenski Orta Rodoplar Pomakçasına çeviren ve Türkçeye tercüme eden: Mustafa BOZAL NOT: Boevo, Smolyan iline bağlı Rudozem ilçesinin birkaç km yakınında bir köydür. 16 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ekim 2014 Помацки Расказни / Pomatski Raskazni / Pomakça Hikâyeler Царни Царвени - Tsarni Tsarveni - Kan Kırmızı* bulut dağa doğru yükselirken. Bakmış ki bulut yukarıya, Araplar aşağı doğru gidiyor. Aşağı doğru koşmuş elinde sopayla. Üç erkek iki de kadın varmış. Erkekler suya yakınmış. Ova geniş. Beni kim görür ki, diye geçirmiş aklından. Güneş batmak üzereydi. Birkaç adım kalmıştı dağın ardında saklanması için. pa, fatile da si plakat. Da mu samoliat. Uon pa na Amiet Beg, muputsarnale tiya sivite uoçite. Jenska muya da vide i nata ke mu samiatne. Videal na videal izpratil kravite kade sieltu, mu saskrial pud idna miga. Ud dumka, isparlian stap, gu stiege u ratsite. Na tiya maşkite mu sa O gene bir karaltı görmüş, bir yavil pu naprin. Budalesti Arapinte - Biz karşıya geçmek. Yunan, Avrupa demiş. ► Hasan UYGUN A pa nişto na pravil Amiet na İsin Beg. İ nanka mu i uba mu taka sa vieruvat. Bratyata da i pitiş, idien su idien ne se znayat. Şo ye uon liesin bîl ud glavata. “Kandırmışlar onu âkim bey” mu vele pa ta starata. Maşkoto mu mouçe, uona kutu prazna vudunitsa. Hüseyin Bey’in oğlu Ahmet, hiçbir şey yapmamış sanki. Annesi babası buna inanıyor. Kardeşlerine sorsan, zaten birbirlerinden haberleri yok. Neymiş, safçaymış biraz. Annesi de “Kandırmışlar onu hâkim bey” diyor. Kocası ağzını açmazken, o boş değirmen gibi, durmadan konuşuyor. Naka ispadne, arnu ke gu izvençam. Ke ma sukarşam ta pulivinata glava. Ke gu pitam, da videme şo e va rabota. Sluşi bre, işam tro zardiniego ke istrayşay nozite. Birikiet za idna rasa sa fatiy. Sa tragnay naguore. Sa mitnay u tiya kapinite, guol guol! İ gazut misayşari. Çıksın, bir güzel benzeteceğim. O yarım kafasını kıracağım. Soracağım bakalım, işin aslı neymiş. Bak dinle, az daha canımdan oluyordum. Bereket bir dala tutundum. Kendimi yukarı çektim. Çırılçıplak daldım böğürtlenlerin içine. Ve popom çizildi. Uon pa videal idna tsarnatiya, tam i idien oblek stanal kade planinite. Videal oblekut na gore, Arapite na dolu. Na dolu budnal s staput. Trite maşki i dvete jeni bile. Maşkite kard vodata bile. Poleto gulem. Sirikal koy ke ma vide bre. Slontse ke zaydişe. Nekoy reçuk im’şe ostanatu za da saskriye puzad planinata. Aslına bakarsan, gözü dönmüş Ahmet Bey’in, o ela gözleri... Dişi sinek görse afetmeyecek. Bakmış olacak gibi değil, inekleri köye doğru sürüp kendini bir tümseğin** ardına gizlemiş. Elindeki tütsülenmiş, ayva dalından sopayı sıkıyor. Erkeklere görünmüş Çekaye timlitsa da sa prave. Yas önce. Salak Araplar, yalvarmaya, utad biy, ut rekata. Ka da koyrinş- ağlamaya başlamışlar. tiyte. Ut tam ke i parçekay Ara- Pa Tsarviençe i uon sa skrıl put idna pinte. Noyk, tsırdnoy sa pravi, ut miga. Da ne sa fate na Amiet Beg. stra umrey, çeki çeki niema nikoy? Da ne iskaje pu silatu, pu candarSlagi slagi ke izludam. Şo sa pra- mayte. Si mouçe pud migata. viya viya Arapini. Pariçkite ke si zevam, svatba ke pravam na sinut. Tsarviençe de başka bir tümseğin Yagu sa pravi tsal magare. Pa kakvo ardına gizlemiş kendini. Ahmet idno zabuşnu i idna visoka traska, Bey’e görünmek istemiyor. Olan kumarta viyat. Yas smaknat, soy su biteni anlatmasın köylülere, ihbar gayki. Oblekvite inapoyniy u idna etmesin jandarmaya diye. Sesini çıkarmadan tümseğin ardında torba. Na glavata nuosam. durmuş. Karanlığın basması beklediler. Ben nehrin öteki tarafındaydım. Na tu, kade niegu pu blisko şo bil, Gavur tarafında. Orada karşıla- “kes be!” mu riekal Amiet Beg, na yacaktım Arapları. Beklerken Arapinut. A pa, po Turtsku mu lagece, gece yarısı oldu, korkudan fial. öldüm, ama gelen giden yoktu. Kendi tarafında olan Arap’a, Ne oldu bu Araplara, düşün “kes be” demiş Ahmet Bey. düşün kafayı yiyeceğim. Payımı Türkçe konuşmuş onlarla. alıp oğluma düğün yapacağım. Arapinut pa znayal tro Turtsku. Sa Eşek yaşına geldi. Sazlıkta göz nauçieal u Stambol. gözü görmüyor, sivrisinekler uğulduyor öte yandın. Soyunmu- Arap da biraz Türkçe biliyormuş. şum, üzerinde sadece donum var. İstanbul’da öğrenmiş. Giysilerimi bir torbanın içinde. - Biz karşıya geçmek. Yunan, AvBaşımın üstünde taşıyorum. rupa mu riekal. Gidimisi tsarni bilki mu riekal Amiet Beg, Tsarvinçe ku çul! Pu zad migada. Su tu stapud mu ripnal na varztiya. Muysukarşial glavite. Ulan kara yaratıklar demiş Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ahmet Bey, tümseğin ardındaki videy ya duşata ya ublekvite, si Tsarvinçe de duymuş onu. Elinde velam draş duşata Mimiedov, Çlasopayla atlamış üzerlerine. Kafanuv Mimiet! Ke naydeme idna larını patlatmış. vreyka neg'de isfarliana. Ke sa Tiya jenite, ut tam tsikat pa. Ka da uviyme su niya. Ta ka sivil na ustavide, ut setud idna ziliena cemsa, candarmaytska, skinal mi gu kapi- nuviş. nite. Saskril dieka saskril. Ne mo- Peki ben nasıl geldim eve? Az jile da gu naydat. Ama Tsarviençe sa iz grabnal. Tiya çovetsata tam, daha boğuluyordum lan! Ağzıma glavite krıf mu tiçat. Tsarni tsarveni su doldu. Burnumdan fışkırdı. mu sa pravile glavite. Bir yandan giysilerimi bırakmak 17 GÖNDERİN YAYINLAYALIM Pomakça şiirlerinizi Öbür yanda kadınlar da ağlayıp duruyormuş. Bir de ne görsün, seddin üzerinde yeşil bir jemse, jandarmalar geliyor. Hemen kendini böğürtlenlerin ardına atmış. Saklanmış nereye saklanmışsa. Bulamamışlar onu. Ama Tsarviençe enselenmiş. Adamların kafalarından kan akıyormuş tabii. Kan kırmızı olmuş kafaları. da istemiyorum, ancak ya giysilerimden ya da canımdan olacağımı anlayınca, kendi kendime dedim ki, canını kurtarmaya bak Memedov! Bir yerlerde sarınacağın bir çuval bulursun nasıl olsa. Öyle çırılçıplak kalmazsın. Taka taka si duydiey doma, ka da - Bittin sen, mu rikal komutanut, i zastrata. Birikiet kuykiata kray gu işrapkal kak na trebe. sielo. Yas doma vleziy, slontseto - Bittin sen, demiş komutan. Bi ugriya. güzel de benzetmiş onu. Öyle öyle sabaha doğru gelebil- Acıyın bana, ben yapmadım. Kaçtı dim eve. Allah’tan evim köyün dıkomutanım, te orda, pud kapinata! şında. Eve adımımı attığımda - Acıyın bana, ben yapmadım. güneş neredeyse doğmak üzeKaçtı komutanım, işte orada, böreydi. ğürlenlerin ardında. Ama pa Gospot gu miluval, tiya Arapinta umni bile, mu kajale na komutanut. Mu riek'le, “Öbürü yaptı komutan. Bu masum. Biz tanımayız bunu.” Ama Allah da seviyormuş onu, Araplar akıllı insanlarmış, doğruyu anlatmışlar komutana. Demişler ki, “öbürü yaptı komutan. Bu masum. Biz tanımayız bunu.” Taka sa utkinal Tsarviençe. Smartna rabota, ama şo ki çiniş, sinut çike svatba. Anlayacağın pis iş, ancak ne yaparsın, oğlana da düğün parası lazım. NOTLAR *Hikâye, büyüklerimden öğrendiğim ve köyümüzde (Küplü Nahiyesi - Meriç Edirne) hâlâ konuşulan Karacaova (Trastenik) Pomakçası lehçesiyle yazıl- Böyle sıyırmış paçayı Tsarviençe. mıştır. (H.U.) A, yas, ka si duydiey doma? Bre ke sa udavay işam tro. Mutskata mi sa napouni voda. Pu nosut mi ispadna. Za oblekvite da ne ustavam sa maçam ud idna strana, ama ka **Aslında “tümsek” betimi, burada Pomakçadaki “migâ” kelimesini tam olarak karşılamamaktadır. Pomakçada migâ, iki tarla arasındaki yükseltili sınırdır. (H.U.) (poeziya), hikâyelerinizi (raskazni), derlediğiniz masalları (prikazna), şarkı sözlerini (pesna), deyimler ve atasözlerini ait oldukları şiveyi belirterek gönderin, yayınlayalım! İletişim: pomaklarinsesi@ pomaklarinsesi.com www.pomaklarinsesi.com 18 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ekim 2014 GOLTZ PAŞA'NIN “MAKEDONYA SEYAHATİM” ADLI KİTABINDAN KARACAOVA'YA DAİR BİLGİLER ► Ahmet GÖKBAYRAK Y aşadığım kasaba olan Erdek’te sadece yazları açık olan kitapçıyı dolaşırken tesadüfen gözüme Goltz Paşa’nın Makedonya Seyahatim adlı kitabı çarptı. Ayak üstü incelemeye başladım. Dizini açtığımda aradığım iki kelime vardı sadece; Pomaklar ve Karacaova. Ne göreyim? Goltz Paşa kitabında dört yerde Karacaova’dan bahsetmiş. Bahsettiği yerlerde Karacaova hakkında eşsiz, hattın inşası başladı. can alıcı ve bir o kadar da ilginç bilgiler mevcut. Çok heyecanlandım. Selanik limanını Vardar ve Üsküp ovalarına bağlayan Manastır hattı, İlk işim kitabı satın almak oldu. ana hat olmasa da buraların tarım Kitap, Türkiye İş Bankası’nın Kültür Yayınları’ndan çıkmış. Kitabı ürünlerini dünya pazarlarına taşıAlmanca’dan Türkçe’ye çeviren ise yacağı için önem taşıyordu. OsEşref Bengi Özbilen. Kitabın arka manlı ordusunda görev yapan Goltz kapağında kitapla ilgili aşağıdaki Paşa bu güzergâh boyunca bir seyahate çıktı. Seyahat notlarında yazı mevcut: hem yöreyi tanıttı hem de bu hattın “Goldz Paşa usta bir yaratacağı ekonomik hareketliliği gazeteci gibi gördükle- anlattı. Kitabıyla Alman okuyucurinin ayrıntılı bir tablo- lara, Alman sermayesinin Doğu’da yaptığı büyük yatırımlardan birini sunu çiziyor” tanıtmayı amaçlıyordu. “Rumeli vilayetleri, Avrupalı büyük devletlerin Osmanlı İmparatorlu- Goltz Paşa’nın usta bir gazeteci ğu’na nüfuz mücadelesinin ön cep- gibi, gördüklerini tarih, etnoloji, hesiydi. 1872’de Baron Hirsch’le sosyoloji ve istatistik verileriyle örimzalanan demiryolu imtiyaz söz- düğü metni, yüz yıl önce tarihe kaOsmanlı Rumelisi’nin leşmesiyle başkent İstanbul’dan Vi- rışan yana’ya ve Batı Avrupa’ya uzanan ayrıntılı bir tablosunu çiziyordu.” İşte Goltz Paşa yüz yıl önce tarihe karışan Osmanlı Rumelisi’nin ayrıntılı çizdiği tablosunda Karacaova’nın da coğrafyasına, tarihine, etnografisine ve ekonomisine dair ayrıntılı, can alıcı ve bir o kadar da ilginç vurgular yapmış. Aşağıda Goltz Paşa’nın Karacaova ile ilgili verdiği bilgileri sayfa numaraları vererek siz değerli okuyucularımıza aktarıyoruz. “Karacaova bulunduğu yer kadim dünyanın Almopia bölgesiydi.” 25. ve 26. sayfalar “Sonra batıda Niausta Dağları, daha ileride muhtemelen eteklerindeki kardan dolayı böyle adlandırılan ulu Kaymakçalan, ‘kaymak hırsızı’ vardı; kuzeybatıya ve kuzeye doğru haritalarda Payak Planina (Payak Dağı) diye gösterilen Gömence Balkanı uzanıyordu. Hemen arkamızda, doğudaki alçak dağlar çemberi tamamlıyorlardı. Bu çemberin içinde kalan ve bizim burada bir bakışta her tarafını gördüğümüz yer, bir zamanların Makedonya’sı, İskender İmpa- ratorluğunun beşiği idi. Körfezin batısındaki Olympos’un uzantıları, eski çağın Pierii Montes’i idiler. Sonra bugün haritalarda Doxa diye gösterilen Vermius Mons (günümüzde Vermion dağları, eski adı Kara Kamen Planina- Kara Taş dağları) ve Vodina’ya daha yakın olarak Sela- Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ nik’in tam batısında Mons Citarius bulunurlardı. Onun kuzey yamacında derin bir koyakta Vodina yer alır. Burası bir zamanlar Makedonya’nın ilk başkenti olan Edessa’ymış. Kaymakçalan ve Niçe Planina (Niçe Dağı) bir zamanlar Mons Bora idiler. Oradan doğuya Vardar’a doğru bugünkü Karacaova (Meglen) yöresinin ve Payak Planina’nın bulunduğu yer kadim dünyanın Almopia bölgesiydi.” 59. sayfa “(Büyük İskender’den önce Selanik’in kuzeyinde Trak veya İliryan kökenli yerel bir yönetici olan Aleksandr) Önce tüm Makedonya Ovası’nın yanı sıra Almopia (Karacaova) ve Mygdonia’nın hakimiyetini ele geçirdi. Batı topraklarını Niçe Planina’ya, hatta Pydna’ya ve sahile kadar genişletti. Burada hâlâ bir Trak kabilesi olan Bottiaerler yaşıyorlardı.” “Burası bütün Makedonya’daki en bereketli yermiş” 146, 147 ve 148. sayfalar “Kendine has kapalı bir bölge olan ve bir zamanlar devletten neredeyse tamamen bağımsız başına buyruk mahalli bir beyin de (Gazetemizin 4. sayısında “Karacaova’nın Bilinmeyen Tarihi” başlıklı yazımızda bahsettiğimiz Bizans’a isyan eden Slav kabile lideri İlitsa) yönetmiş olduğu Karacaova, tabiatı bakımından daha ilginçtir. Malesef kısıtlı zamanım oraya gitmeme imkân vermedi; fakat Hahn Vodina’dan gidip bu “SİSLER DİYARINI”* gezmişti ve orasını Reise Durch die Gebiete des Drin und Vardar adlı kitabında tasvir etmektedir. Kuzeyden gelip 19 Vartikop’un pek uzağında olmayan bir mahalde dağ kitlelerinden fışkıran ve Nicia ile birleşip Yenice gölüne dökülen Moglenitza’nın yüksek dağlarla çevrili havzası tarafından teşkil edilir. Küçük nehrin çıkışı dar ve önemsizdir, ama daha yukarıda dağlarda güzel bir vadi teşkil eder. Burası bütün Makedonya’daki en bereketli yermiş ve orada arazi çevrede olduğundan iki kat hatta üç kat daha pahalıymış. “Bir çok tarla yılda üç ürün verir. Havası çok sağlıklıdır ve her yerden fışkıran kaynak suları nadir bir güzelliğe sahiptir. Araziye Lukawetz Hanı’ndan (Vodina’nın kuzeyinde demir yolunun sırtındaki tepe) bakıldığı zaman daha güzel bir manzara düşünülemez.’’ diye sürdürüyor tasvirini Hahn. “Sıra sıra köyler ağaçların arasına saklanmış. Toprak yılın büyük bir 20 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ekim 2014 6. yy’da Belarus ve Ukrayna düzlüklerinden Makedonya coğrafyasına inen Sagudet adlı Slav kabilesi Karacaova’ya Sisler diyarı anlamına gelen MOGLENA adını vermiş. kısmında yeşil; ovayı çevreleyen dağlar güzellik bakımından onunla yarışıyorlar ve bir zarafetin bekçileriymiş gibi görünüyorlar.” “Biber Diyarı” Karacaova Batıda Kaymakçalan ve Niçe Planina, kuzeyde “dik bir duvara benzeyen” yüksek Kozuf silsilesi ve doğuda sivri tepeli Payak yamaçlarıyla birlikte yüzölçümü sekizyüz kilometre kareyi bulan vadiye iniyorlar. Güney tarafını Vartikop’tan gelen demiryolunun tırmandığı ve üstünde bizim gezimize başlamış olduğumuz silsile kapatıyor. Burada haritaların sadece küçük bir kısmını gösterdikleri elli dört köy ve mezra bir arada bulunuyorlar. Karacaova’ya “BİBER DİYARI” da denebilir; çünkü başlıca ürünlerinden biri kırmızı biberdir. Bununla sadece bütün yarımadanın değil, bilakis yabancı ülkelerin de ihtiyacını karşılar. Bu ürün Mısır’a ve Fransa’ya büyük miktarlarda gönderilir, ama pi- yasaya hiçbir zaman saf olarak çıkmıyormuş, bilakis nohut unu ve kırmızı toprakla karıştırılıyormuş. Yani tağşiş etmeyi Sisler diyarında da biliyorlar. Hahn 1863 yılında toplam üretimin 265.000 okka (1 okka=1.25 kg) olduğunu belirtiyor. Burada ipekçilik de gelişmiştir. 1863 yılında ipek böceği hastalığının başladığı ve verimin düşük olduğu zaman 88.000 okka kozaymış; bugün çok daha fazla olmalı. Karacaova yöresi etnografik bakımdan ilginçtir. Ortaçağ’da burada Bulgarlar yaşıyormuş ve Bizans İmparatoru Bulgarkıran Vasil buraya özel bir sefer yapmış, baş şehir Moglena’yı (Karacaova) eteklerini yıkayan suyun mecrasını değiştirerek ve surların altında lağımlar açtırarak zaptetmiş. Bölgenin ileri gelenleri ile bölgeyi koruyan askerleri esir olarak götürmüş ve halkı kendi askerlerinin insafına terk etmiş. Sonra bu küçük bölgeye Ulahlar gelip yerleşmişler. Türklerin fethi Yörükleri getirmiş. Bunlar da iki ayrı kabileye bölünmüşler. Birin- cisi olan Fatihan ülkeye ilk giren ordunun mensuplarıymış. Diğerleri olan Konyarlar ancak bir yüzyıl sonra gelmişler. Orada bulup boyun eğdirdikleri BULGARLAR İSLAMİYETE geçmişler123 fakat kendilerine has bir lehçe ile konuştukları dillerini bugüne kadar muhafaza etmişler. Ulah (Notyalı) din adamları çok sonra Muhammed’in öğretisini kabul etmiş, kısmen de Bulgarları örnek almışlar.124 Bugün İslamiyet’in en ateşli taraftarlarıdırlar. Şimdi birleşmiş olan Yörük kabilelerine Bulgarca ve Ulahça yabancı kalırken bu Ulahlar da dillerini korumuşlar. Böylece bu küçük bölgede üçten az olmayan -her halükarda bilinen Rumca ile dört- ayrı dil konuşuluyor. Sultan Mahmud’un (II. Mahmud) reformlarına kadar bütün bölge ilk Türk fatihlerinin komutanlarının soyundan gelmekle övünen Sırımbaşı** ailesinden bir beye tabi imiş. Daha elli yıl önce hiçbir yabancı Karacaova yöresine gelmeye cesaret edemezmiş. Burası bugün Arnavutluk’un yüksek kesimlerinin olduğu gibi kendi içine Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ kapanık olarak yaşamış; sadece hükümet tarafından takip edilenler orada emin bir saklanacak yer buluyorlarmış. Şimdi sisler diyarında her yer sütliman.” 21 “Kaymakçalan adı muhtemelen Yörükler ve Osmanlılar tarafından verildi” Kitabın editörü Emre Yalçın ise 123 ve 124 sayılı dipnotlarla muğlak kalan yerleri açıklıyor: Muhtemelen İslamiyeti kabul eden Bulgar kökenli Pomaklar kastediliyor. 123 Karacaova Ulahları Müslüman’dır (Notyalılar), ancak başka yörelerde yaşayan Ulahlar Hıristiyanlığın farklı mezheplerine bağlıdır. 124 Ayrıca düzeltme yapma gereği duyduğumuz bir kısım vardır. Goltz Paşa “Kaymakçalan ve Niçe” dağlarını iki ayrı dağ olarak belirtmiş. Oysa haritalarda Kaymakçalan dağları Niçe (Nidje) dağı olarak gösterilir. Bizim Pomak yaşlılarımız ile günümüzde Karacaova’da hâlâ yaşamakta olan yerli Makedonlar da Kaymakçalan dağına “Niçe Planina” (Niçe dağı) diyorlar. Niçe dağına Kaymakçalan adı muhtemelen Goltz Paşa 1843 yılında Doğu Prusyalı aristokrat bir ailede doğdu. Yörükler ve Osmanlılar tarafından verildi. min hatırasıdır. Ülkesine döndükten NOTLAR Biraz da, bize ata memleketimiz sonra terfiler aldı ve çeşitli komu- * Goltz Paşa bazı yerlerde Karacaova’dan SİSLER DİYARI olarak bahsetmiş. GeçKaracaova hakkında ayrıntılı, can tanlık görevlerine getirildi. Birinci miş 4. sayıda ‘’Karacaova’nın Bilinmeyen alıcı ve ilginç bilgiler veren Goltz Dünya Savaşı’nın ilk yılında Bel- Tarihi’’ başlıklı yazımızda 6. yy’da Belarus çika cephesinde görevliydi. 1915’te ve Ukrayna düzlüklerinden Makedonya Paşa’yı tanıyalım. tekrar Osmanlı İmparatorluğu’nda coğrafyasına inen Sagudet adlı Slav kabiGoltz Paşa 1843 yılında Doğu Prus- görevlendirildi. Irak cephesindeki lesinin Karacaova’ya Sisler diyarı anlayalı aristokrat bir ailede doğdu. 5. Ordu komutanlığına getirildi. mına gelen MOGLENA adını verdiğinden Berlin Askeri Akademisi’ndeki eği- Halil Paşa komutasındaki 6. Ordu bahsetmiştik. timi, katıldığı savaşlar dolayısıyla ile beraber İngiliz kuvvetlerinin ** Karacaovalı Yörüklerin Türkiye’de kesintilerle sürdü. Katıldığı savaşlar geri çekilmesinde rol oynadı. 19 iskan oldukları yerlerden biri de Edirne’nin ve muharebelerle ilgili yazmaya Nisan 1916’da İngilizlerin Kutüla- Meriç ilçesine bağlı Seremköy köyüdür. başladığı kitapların sayısı yıllar mare’de teslim olmasından iki hafta Seremköy adının Sırımbaşı ailesinin adıyla alakalı olduğunu düşünmekteyiz. Seremiçinde iki düzineye yaklaştı. 1883- önce bir hastalık sonucu vefat etti. köyün 1924 nüfus mübadelesinden önceki 95 döneminde Osmanlı ordusunda adı Lulu köy olup mübadeleden sonra Sereform çalışmalarını yürüten ekipte remköy adını almıştır.Sırımbaşı/Serembagörev aldı. Goltz Paşa adı bu döneşı’ndan Seremköy. Edirne ili, Meriç ilçesine bağlı Küplü Nahiyesi 22 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ekim 2014 POMAK KÖYLERİNİ TANIYALIM ► Pomakların Sesi Gazetesi TARİHİ 1 922 yılına kadar bir Rum köyü olan Küplü, Kurtuluş Savaşı’nda sonra Rumların burayı terk edip Yunanistan’a gitmeleriyle boşalmıştır. 1924 mübadelesinden sonra ise Selanik/Karacaova’dan gelen Pomak muhacirler Küplü’ye yerleştirilmiştir. Küplü’ye yerleştirilen Pomaklar, Karacaova’da yerleşik üç Müslüman köyden oluşmaktadır. Bunlar sırasıyla Çernişevo, Trestenik ve Gabrişta köyleridir.* KÜLTÜR K üplü’ye gelenlere Pomak, Rumlarla birlikte oturmuş olanlara ise Gacal denmektedir. Gacallar Türkçe, Pomaklar da Pomakça denen bir dil konuşmaktadır. Okuma yazma oranının artmasıyla Pomaklarda da Türkçe konuşulması artmıştır. Pomakların ana yurdu Balkanlardır. Rodop bölgesi denir ve Rodop Dağları Bulgaristan’ın güneyi Yunanistan’ın kuzeyinde bulunmaktadır. Pomak kelimesi ne anlama geli- Pomak dili hangi gruba mensup? yor? Güney Slavları dil ailesine bağlıdır. Pomak kelimesi Pomakça ve Bul- Bulgar, Makedon, Sırp, Hırvat, garcada ‘Pumogni’ demektir. Yani Çek, Slovakya, Slovenya, Boşnak, ‘yardım eden’ anlamına gelir. Polonya ve Ukrayna Güney Slav dil ‘Pomaç’ ise yardım eden kişi de- ailesine mensuptur. İyi Pomakça mektir. Bu bir süre sonra halk ara- bilen biri bunlarla rahatlıkla anlaşasında değişerek Pomak adını bilir. almıştır. Yani Pomak köyleri dendiPomakça Türkçe - Bulgarca veya ğinde bunlar Osmanlı’ya yardım Makedonca karışımı bir dil eden köyler anlamına gelir. Günümidir? müzden 130 yıl öncesine bakıldığında ise böyle bir isme rastlanıl- Pomakça, Makedonca’nın bir lehmamaktadır.** çesi olarak görülebilir. COĞRAFYA E dirne ilinin Meriç ilçesine bağlı Küplü beldesinin batısını Meriç Nehri çevirir. Bu nehirle köy arasındaki uzaklık bir buçuk kilometredir. Bu kısım verimli bir ovadır. Şerit halinde güneye uzanır. Kasabanın doğusu sırtlarla çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 125 metredir. Kuzeyinde 4 km uzaklıkta Subaşı Beldesi, güneyinde 3 km uzaklıkta Adasarhanlı Köyü, kuzeydoğusunda 4 km uzak- Ekim 2014 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ lıkta Büyükaltıağaç köyü vardır. Meriç ilçesi, Küplünün 11 km kuzeyinde kalmaktadır. Küplü 11 km’lik asfalt yolu ile Meriç ilçesine, aynı yolla Uzunköprü ilçesine ulaşmaktadır. Küplü’nün il merkezi Edirne’ye uzaklığı 102 km’dir. Küplü’nün İpsala, Keşan ve Enez ilçeleri ile de yol bağlantısı vardır. 23 İKLİM B eldenin iklimi, Trakya Karasal iklimi etki alanı içerisindedir. EKONOMİ Küplü’nün tek caddesine yukarıdan bir bakış. Foto: Meltem Eğne B eldenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Belde halkı, beldenin batısından geçen Meriç Nehri’nden çeltik ekiminden yararlanmaktadır. En fazla üretilen mahsul çeltiktir. Sırasıyla buğday, ayçiçeği, süpürge, mısır ve fasulye üretilir. Çevrede fasulye ile ün yapmıştır. Günümüzde Yunanistan'ın Edessa (Vodina) bölgesinden yapılan göçün sonunda yerleşilen Küplü beldesinde 1960-70’li yıllara kadar ipek böcekçiliğinin de yapıldığı ancak günümüzde getirisi düşük ve zahmetli bir iş olması nedeniyle tamamen terk edildiği görülmüştür. ____________________ Kaynak: http://www.kuplu.bel.tr/belde.htm Notlar: *Bu konuda, Küplü Belediyesi’nin resmi internet sitesinde her ne kadar üç köyden bahsedilse de, yine Karaova’ya bağlı Prebadişte köyü sakinlerinin bir kısmının da 1924’ten sonra Küplü’ye yerleştiklerini söyleyebiliriz. (PS) **Küplü Belediyesi’nin resmi internet sitesindeki 130 yıl bilgisinin aksine, Pomak kelimesi için en az 250 yıllık bir geçmişten bahsetmek mümkün. Hatta Osmanlının Balkanlara gözünü diktiği 1400’lü yıllardan itaberen sayarsak, en az 600 yüz bir geçmişle karşılaşırız. Fakat Pomak kelimesinin şimdilik en erken kaydı, ünlü keşiş, Paisy Khilendarski’nin 1762 yılında kaleme aldığı Istoriya Slavyanobolgarskaya (Slav Bulgarlarının Tarihi) isimli eserinde görünmektedir. (PS) Küplü’de tek tek bayramlaşmanın yapıldığı geleneksel bir bayram sabahı. İstanbul’a 293 km uzaklıktaki Küplü’ye, özel araçla 3 saat 21 dakikada gitmek mümkün. Ayrıca her gün biri gündüz saat 13.00’te, diğeri de gece 24.00’te Esenler/Otogar’dan kalkan otobüsler mevcut. 24 ГЛАСЪТ НА ПОМАЦИТЕ • GLASIT NA POMATSİTE • POMAKLARIN SESİ Ekim 2014 POMAK MUTFAĞI ∎ KUZU KAPAMA ► Jülide BAŞKUR [email protected] facebook.com/julide.baskur R ahmetli Babaannemin mutfaktaki peçkada pişirdiği etli, tavuklu kapamaların tadı hâlâ damağımda. Şimdi her ne kadar onun gibi yapmaya uğraşsam da olmuyor. Gerçi o günlerde tavuklu kapama, kümeste beslediğimiz horozlardan yapılırdı. Eti çok lezzetli olurdu ve odun ateşi bir başka tat katardı. Çok büyük bir merakla horozun tüylerinin ve iç organlarının temizlenmesini izlerdim. Sonra da horoz parçalanır ve haşlanırdı. Açık söylemek gerekirse tavuk parçalamayı ve temizlemeyi o yaşlarda, yani ilkokul yıllarında öğrendim diyebilirim. Sonra eve yayılan harika kapama kokusu ve yanında evde mayalanan yoğurtla yapılmış mis gibi ayran :) Hepinize lezzet dolu günler dileğiyle :) Malzemeler ∎ 1 kg kuzu kemikli et ∎ 2 bu bardağı pirinç ∎ 2,5 su bardağı etin haşlama suyu ∎ Karabiber ∎ 1 adet soğan ∎ 2 yemek kaşığı tereyağ Yapılışı Bir tencede veya düdüklüde kuzu etini iyice yıkayıp pişirelim. Pirinci sıcak ve tuzlu suda 15 dakika kadar haşlayalım. Kapamayı yapacağımız kapta, yemeklik doğradığımız soğanı tereyağ ile kavuralım. İyice yıkanmış pirinci ilave edip kavuralım. Etin haşlama suyunu koyup, sonra da etleri üzerine dizelim. Üzerine karabiber çekelim. Ya fırında ya da üzerine folyo kapatıp ateşte pişirelim. Afiyet olsun! ∎ SHOPSKA SALATASI (BULGARİSTAN) B u salata malzeme olarak bize yabancı olmamakla birlikte, tarz olarak farklılık gösteriyor. Bulgaristan ziyareti sırasında, bu salatanın sunulmadığı bir yer yok diyebilirim. Masaya ilk olarak bu salata geliyor ve sonra ana yemek servis ediliyor. Aslında sağlık açısından ve diyet yapanlar için muhteşem bir seçenek. Malzemeler Yapılışı ∎ 3 adet domates ∎ 2 adet salatalık ∎ 2 adet közlenmiş kırmızı biber ∎ 1 adet soğan ∎ 3 adet siyah zeytin ∎ Rende sert beyaz peynir, sirke, zeytinyağı tuz Soğanları piyazlık doğrayalım. Domates ve salatalıkları normalden daha iri parçalar halinde doğrayalım. Bu salatanın özelliği iri doğranmış olmasıdır. Közlenmiş kırmızı biberleri de doğrayıp, ortada yığın görünümü verelim. Üzerine bol beyaz peynir rendeleyip, zeytinle süsleyelim. Arzuya göre yağ, sirke ve tuz ilave edelim. Tuz ilave ederken dikkatli olun çünkü ben peynirden dolayı gerek duymuyorum. Afiyet olsun!
Benzer belgeler
Добре дошил Помаци! - pomakların sesi gazetesi
█ GAZETENE SAHİP ÇIK!
Dünyada bir ilki gerçekleştirerek Pomaklar’a yönelik ilk matbuu
yayını çıkaran ekip, tarihsel sorumluluğunun bilinciyle, bir ilki
başarmış olmanın heyecanını yaşarken, bu heye...
pomaklarin_sesi_4 - pomakların sesi gazetesi
Ayda bir kez yayınlanacak olan Pomakların Sesi gazetesi şimdilik yılda 12 sayı çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’de, hatta dünyada bir ilki gerçekleştirerek Pomaklar’a yönelik ilk matbuu yayını
çıkaran...
pomaklarin_sesi_3 - pomakların sesi gazetesi
Türkiye’de, hatta dünyada bir ilki gerçekleştirerek Pomaklar’a yönelik ilk matbuu yayını çıkaran
ekip, tarihsel sorumluluğunun bilinciyle, bir ilki başarmış olmanın heyecanını yaşarken, bu
heyecanı...
pomaklarin_sesi_5 - pomakların sesi gazetesi
Ayda bir kez yayınlanacak olan Pomakların Sesi gazetesi şimdilik yılda 12 sayı çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’de, hatta dünyada bir ilki gerçekleştirerek Pomaklar’a yönelik ilk matbuu yayını
çıkaran...
pomaklarin_sesi_2 - pomakların sesi gazetesi
Pomak Kültür Derneği 2 Mart 2013’te İstanbul’da bir ilki gerçekleştirerek bu konuda ilk
adımı attı. Panelde, akademisyenler ve araştırmacılardan oluşan bir grup, tanıklıklara ve
bilimsel verilere d...