PDF SAYI 111 - Hayat Online
Transkript
Sayfa: 18 Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği Şemsiyesi Altında “Elele” Sloganıyla İşbirliği Yapan Listeler Frankfurt Yabancılar Meclisi Seçiminde Başarılı Oldular 18. Euro Finance Week’te Bu Yıl İlk Kez İslami Bankacılık Konferansı Sayfa: 17 DİTİB Hessen’den IGMG Hessen Bölgesine Nezaket Ziyareti Hasene Derneği Mülteciler İçin Acil Kış Yardımı Başlattı Sayfa: 11 Sayfa: 13 Hayat Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir Aylık Üc re tsiz Gaze te / Kosten lose Mo nat lich e Zeit ung • S a y ı / N r . : 1 1 1 • Yıl/Jah re: 12 • A ralık / De zember 20 15 / Safer 1 437 Allah İle Kul Arasındaki Aracısız Yol DUA Sayfa 06 12. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması Leverkusen Smidt-Arena’da Yapıldı Dua’ya Muhtacız! Dr. Yusuf IŞIK 05 Mahmut AŞKAR Sömürü 07 M.Salih AYDIN Gurbet Mektupları 24 21 A. Engin KARAHAN Göç Olgusundan Yerleşiklik Olgusuna Gençlik Çalışmaları 20 Yaşar CİMŞİT Çalışmayan Bayanlar Yurtdışında Geçen Süreleri Borçlanarak SSK’dan EMEKLİ Olabilirler. 15 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir İnsan Olarak İhtiyacımız DUA! [email protected] Impressum / Künye S Sinan AKTÜRK ları ise onlara hiçbir şeyle cevap veremezler. Onlar olsa olsa ağzına su gelsin diye iki avucunu açana benzer ki, o, ona gelmez. Kâfirlerin duası hep bir sapıklık içindedir.” Yine Efendimiz (s.a.v)in hadislerinden bir kaç örneği burada zikredelim. “Kime dua kapısı açılırsa ona rahmet kapıları açılır. Allah’ın en çok sevdiği şey kendisinden afiyet istenilmesidir. Dua başa gelen için de gelmeyen için de faydalı olur. Kazayı ancak dua önler. Onun için duaya sarılmalısınız.” Tirmizî. “Allah katında duadan daha kıymetli bir ibadet yoktur.” Tirmizî. “Kulun, Rabbine en yakın olduğu hâl, secde hâlidir. Onun için secdede duayı çoğaltın!” Müslim. Yaşadığımız bu günlerde herhalde duaya olan ihtiyacımız had safhadadır. Neden mi; işte hepimizin gözleri önünde Suriye`de yaşananlar, Filistin`de yaşananlar, Mısır`da yaşananlar, Irak`ta yaşananlar v.s. Bunların hangisine yürek dayanır. İnsan olma haysiyetini yitirmiş zalimlerin yaptıkları bu zulümlerden kurtulmak için gücümüz yetmeyince yapabileceğimiz tek şey dua değil mi? Tabiki dua ama bunu sadece Allah`tan istemekle kalmayıp O`nun istediklerini yapmak için de her türlü gayreti göstermeliyiz. Rabbimize niyazda bulunmalıyız. Aynı zamanda da elimizden gelenleri de yapmalıyız. Her müslüman bilmektedir ki Allah “ol” dedi mi olur. Herhangi bir şek ve şüphemiz yoktur. Ama yukarıda belirtilen ayet ve hadislerden anlaşıldığı gibi istemek ve gayret etmek gerekir. Yapmış olduğumuz duanın hemen yerine gelmesini beklerken acaba bu duanın kabul olması için nasıl bir gayret içerisindeyiz bunu da dik- Dualarımızda herhalde samimi değiliz ki Allah`ın rahmetinden yeteri kadar istifade edemez olduk. Yeteri kadar derken, hakettiğimiz ve istediğimiz kadar rahmetten nasiptar olamaz olduk. Bildiğim bir şey varki Allah`ın rahmetinin genişliği sayesinde ayakta durabildiğimizdir. Yoksa yaptıklarımız helak olmamız için ne gerekiyorsa o boyuttadır. kate alabiliyor muyuz. Dua derken sadece bizim yaptığımız duaları anlamamalıyız. Hani bizim değerlerimizde önemli olan bazı dualar vardır ya onları da unutmayalım. Mazlumun duası, yetimin duası, yaşlının duası, masumun duası, alimin duası gibi. Galiba bizler bunları unuttuk gibi ne dersiniz. Eskiden bizler yukarıda belirttiğimiz bazılarının duasına önem verirdik. Bu önem günümüzde kayboldu gibi. Bir iş yaparken anne babamızın duasını almadan başlamazdık. Yetimin başını okşayıp ihtiyacını giderirken bizlere yaptığı duaları unutur olduk. Mazlumun, yolda kalmışın ihtiyacını giderirken bizlere yaptıkları duayı unutur olduk. Daha da vahimi birbirimize dua etmez olduk. “Mümünin mümine duası makbuldur” şiarını unutur olduk. Dualarımızda herhalde samimi değiliz ki Allah`ın rahmetinden yeteri kadar istifade edemez olduk. Yeteri kadar derken, hakettiğimiz ve istediğimiz kadar rahmetten nasiptar olamaz olduk. Bildiğim bir şey varki Allah`ın rahmetinin genişliği sayesinde ayakta durabildiğimizdir. Yoksa yaptıklarımız helak olmamız için ne gerekiyorsa o boyuttadır. Ya Rabbi Senden hayırlı bir ömür, hayırlı bir rızık, hayırlı bir aile, hayırlı evlatlar, sağlık sıhhatb afiyet, huzur ve en önemlisi ümmet için birlik ve beraberlik istiyoruz. Kabul eyle!.. Amin Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Not: Kıymetli Mustafa Macit Bey`in mahdumu Fatih dünya evine girmiştir. Macit ve Erdem ailelerini tebrik eder; iki cihan saadeti dilerim. HAYAT Yayın Kurulu Aylık Ücretsiz Gazete Aralık- Dezember 2015 Safer 1437 Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Dr. Yusuf Işık, Oğuz Üçüncü, Mehmet Ateş, Fikret Ekin, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, A.Engin Karahan M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk, İskender Güngör, Ali Atik, Halit Erdemir, Murat Kubat Sinan AKTÜRK editör Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz. hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal evgili dostlar! İnsan varlık olarak kendisinden üstün varlıklara her daim ilgi duymuştur. İnsanlık tarihinde bunların örneklerini görmekteyiz. İslam Tarihi olarak da adlandırabileceğimiz Peygamberler Tarihinde de bunların örneklerini görmekteyiz. İbrahim Aleyhisselamin devrinde Nemrut, Musa Aleyhisselam döneminde Firavun örneklerini pekçoğumuz bilmekteyiz. İnsan fıtratı her daim kendisine bir destekçi bir kurtarıcı aramaktadır. Kimisi bunu değişik tabiat ritüellerinde, kimisi putlarda, kimisi de izmlerde aramaktadır. İnanç, insan fırtatının ihtiyacı olan bir durumdur. İnancın bir ilahi bir de sonradan insanlar tarafından ortaya atılmış pekçok çeşidi vardır. Dinler, inancın ilahi şeklini, izmler vs. bunun insanlar tarafından ortaya atılmış şeklini oluşturmaktadır. Kendi adımıza bizler müslüman olduğumuz için inancın ilahi boyutu olan dinleri ve tabiki özelde İslam Dinini dikkate alıp hayatımıza rehber edinmeye çalışıyoruz. Dinimiz İslam`ın temel kaidelerini bilen herkes bilir ki; insanın Allah ile arasındaki en saf ve temiz yol DUA`dır. Yine Allah-u Teala Kur`an-ı Kerim`de pek çok defa duanın önemini vurgulamıştır. Bu ayetlerden birkaçını burada zikretmek isteriz. Bakara Suresi: 186. Ayet; “Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.” Rad Suresi 14. Ayet; “Gerçek dua O'nadır. O'nun dışında yalvarıp durduk- ❬ ❬ 03 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.eu Baskı: Sunprint GmbH Offenbach HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Yeneroğlu: “İnsan Onurunun Yüceltilmesi Devletin Asli Sorumluluğu Olduğu Kadar Hergün Sınanan Normatif Bir İddiadır.” İ stanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına seçildi. Yeneroğlu seçimin ardından yaptığı ilk basın açıklamasında, “Yaşanan savaşlar, terör, ayrımcılık, ötekileştirme ve ekonomik sömürü bizleri her geçen gün temel insan haklarının ayaklar altına alındığı bir dünya ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bireysel hak ve özgürlükleri ve insan onurunu yüceltmeyi temel ahlaki referans olarak kabul eden bir anlayışla dünyadaki bu olumsuz gelişmelere muhatap olmak, yakından takip etmenin ötesinde sesimizi yükseltmek ve idealinde ihlalleri ortadan kaldırmak durumundayız. İnsan onurunun korunmasının Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en temel ilkesi olduğu gerçeğinden hareketle ülkemizin insan hakları alanında daha da ileriye gitmesi idealimizdir.” dedi. İnsan hakları alanında Türkiye ve dünyadaki gelişmelere değinen Yeneroğlu, “Hiç şüphe yok ki, her bir vatandaşımızın temel hak ve hürriyetlerden mahrum bırakılmadan hayatını sürdürmesi kadim siyasal bilincimizin temelini dokuyan ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesinden hareketle devletin asli sorumluluğunu tarif ettiği kadar her gün sınanan normatif bir iddiadır. Bu bağlamda ülkemiz insan hakları alanında İnsan Haklarını İnceleme Komisyonumuzun da katkıda bulunduğu önemli mesafeler kat etmiştir. Bundan sonra da insan onurunu zedeleyen hiçbir uygulamanın meşru görülemeyeceği ve gösterilemeyeceği inancıyla komisyon olarak görevimizi yürütecek, siyaset ve taraflar üstü insan hakları konusunda hassasiyetin artması yönünde gerekli çalışmaları yapacağız. İnsan hakları alanında ülkemiz dışında diğer ülkelerdeki gelişmelerin takibi de bizler için zarurettir. Özellikle de vatandaşlarımızın, soydaş ve akraba topluluklarımızın yaşadıkları ülkelerde maruz kaldıkları ayrımcılık ve hak ihlalleri konularında yapacağımız çalışmalarla meclisimizi ve kamuoyunu bilgilendireceğiz. İnsan hakları uygulamalarını inceleme ve çözümler önerme, uluslararası alanda insan hakları konusundaki gelişmeleri izleme ve komisyonumuza yapılan başvuruları inceleme gibi yasal olarak belirlenmiş sorumluluklarımızı eksiksiz bir şekilde yerine getirmek için çaba göstereceğiz. Bu süreçte birlikte görev icra edeceğimiz komisyon üyelerimize de başarılar diliyorum.” açıklamasında bulundu. Küresel gelişmelerin insan hakları ile ilgili yeni sınavlar doğurduğunu belirten Mustafa Yeneroğlu açıklamalarına şöyle devam etti: “Anayasamızda, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan insan hak ve hürriyetleri, dünyanın değişik bölgelerinde yaşanan savaşlar ve göç hareketleri neticesinde yeni sınama alanlarına maruz kalmaktadır. Özellikle de Suriye’deki terör ve iç savaş nedeniyle ülkemize ve Batı ülkelerine yönelik devam eden mülteci akımı, milyonlarca kişiyi insan onuruna yakışır bir hayattan mahrum bırakmıştır. Öte taraftan ekonomik ve refah seviyesi yüksek Batı ülkelerinde göçmenlere yönelik farklı bir boyutta yaşanan insan hakları ihlalleri üzerinde durulması gereken bir diğer konudur. Bu durumda komisyonumuz küresel göç hareketlerinin insan hakları açısından sonuçlarının da takipçisi olacaktır.” dedi. ❬ 04 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 haber Almanya’daki Müslümanların Oluşturduğu Sivil Toplum Kuruluşları Paris’teki Terör Saldırılarını Kınadı K öln'deki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nde (DİTİB) düzenlenen basın toplantısında 8 sivil toplum kuruluşu Paris'teki saldırıları kınayarak hayatını kaybedenler için taziyelerini iletti. Basın toplantısına DİTİB'e ilaveten Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM), Almanya İslam Konseyi (Islamrat), İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ), Almanya Müslümanları Merkez Konseyi (ZMD), Almanya Faslılar Merkez Konseyi (ZRMD), Almanya Boşnak İslam Toplumu (IGBD) ve Almanya Ahmediye Cemaati temsilcileri katıldı. Sivil toplum kuruluşları adına açıklama yapan Dr. Zekeriya Altuğ, terörün amacının insanlar arasında ayrılık yaratıp toplumları bölüp parçalamak olduğuna işaret etti. Altuğ, İslam'ın bir barış dini olduğunu ve bu tür terör eylemlerinin asla kabul edilemeyeceğini belirtti. Saldırıların din, dil, ırk ayırt etmeksizin tüm dünyayı çok üzdüğünü dile getiren Altuğ, "Önemli olan bizleri ayırmaya çalışan bu terör eylemlerinin tuzağına düşmemek, tam aksine toplum olarak daha çok kaynaşmalıyız. Sadece biz Müslümanlar değil, kiliseler olsun, diğer dinler ve toplumsal aktörler olsun, hep birlikte irtibata geçip birlikte konsensüs oluşturma yönünde adımlar atmak gerektiğini düşünüyoruz. Teröre 'siz bizi bölmek istediniz ama tam aksi oldu, biz daha fazla bir araya gelip kaynaştık ve bu toplumda bir- likte devam edeceğiz' mesajı vermeliyiz" dedi. Gerek cami saldırılarının, gerekse sığınmacılara karşı saldırıların Avrupa'da, Paris saldırılarından önce de yapıldığını hatırlatan Altuğ, "Paris saldırısından bir gün önce Köln'de bir DİTİB camimize saldırı oldu. Bu noktadaki endişelerimiz zaten yüksek oranda ve had safhadaydı, bu endişeler daha da arttı. Dikkatli olmak zorundayız. Korkuya mağlup olup bunun günlük yaşamımızı etkilemesine izin vererek teröristlerin amacına ulaşmasına izin vermemeliyiz. Emniyet önlemlerini alıp, dikkatli şekilde normal yaşantımızı sürdürmeye gayret etmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu. ATİB Genel Başkanı İhsan Öner: “Suriye Türkmenlerinin Sesini Duyun” A TİB Genel Bakanı İhsan Öner, son günlerde Suriye’de şiddetlenen iç savaşta Bayır-Bucak Türkmenlerinin bir toplu imhayla karşı karşıya kalmaları üzerine aşağıdaki basın açıklamasını yapmıştır: Türkiye’nin, Irak ve Suriye gibi komşularında, özellikle dış müdahaleler sonucunda bir türlü dinmeyen iç savaş, Türkiye için de giderek ciddi bir tehdit oluşturmaya başladı. Haftalardan beri Esed rejimini koruma adına Rusya’nın da iç savaşa müdahil olması ve bugün, Türk hava sahasını ihlal etmelerinden dolayı, bir Rus savaş uçağının düşürülmesi gibi gelişmeler de, endişemizi daha da artırmaktadır. Bu kaos ortamında, özellikle kendi kaderlerine terk edilmiş Suriye Bayır-Bucak Türkmenlerine karşı sürdürülen topluca katliam ve sürgünlerin giderek artmasından ayrıca büyük üzüntü duymaktayız. Bölgedeki her etnik grubun arkasında bir bölge veya dış güç bulunurken, Türkmen kardeşlerimizin kaderine terk edilmemelidir. Irak ve Suriye gibi ülkeler, ne Rusya’nın ne de ABD gibi diğer Batılı ülkelerin, insan kanı ve canı üzerinden güç göstergesi yapacağı yerler olmaktan kurtulmalıdır. Temennimiz ve duamız, farklı ırk veya inanç sahibi olsalar da, bütün bölge halkına bir an önce barış ve kardeşliğin yeniden geri dönmesidir. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Dua’ya Muhtacız! [email protected] ua etme ihtiyacı insanda yaratılıştan vardır. Bu sebepledir ki, bütün dinlerde dua mevcuttur. Üstün bir varlığa inanan her insan, şu veya bu şekilde dua eder. Dua insanda fıtrîdir ve özellikle sıkıntılı anlarında Allah’a dua etmek, sadece samimi olarak Allah’a inananlara has bir durum değildir. Allah’a ortak koşanlar da bu gibi durumlarda Allah’a yönelir ve O’na dua ederler. Çünkü insan, yaratılışı itibariyle inanma ve dua etme ihtiyacı hisseder. Bu durum, tabiatında yüzmek olan ördek yavrusunun daha dünyaya gelir gelmez su araması gibidir. Fakat nasıl ki temiz, güzel ve berrak suları bulamayan pek çok ördek, çamurlu su birikintilerinde kendilerini oyalar. Öyle de, Allah’ı bilmek, O’na dua etmek fıtratında yaratılan insan, yaratıcısını bulamayınca bu ihtiyacını başka şeylerle tatmine çalışır. Ya Mekke müşrikleri gibi putlara, ya Hz. İbrâhîm’in kavmi gibi gök cisimlerine tapar, onlardan yardım bekler. Veya günümüzde bir kısım ateistlerin, yani Allah’a inanmayanların yaptığı gibi, tabiatı/doğayı ilâhlaştırır, Allah’ın yarattığı doğayı putlaştırırlar. Allah yerine başka şeylere tapan ve onlardan yardım umanlar hakkında âyette şöyle buyurulur; -“Hak dua, ancak Allah’a yapılandır. O’ndan başka dua ettikleri şeyler, onların isteklerini hiç bir şeyle karşılayamazlar. Onların hâli, kuyu başında durup, ağzına su gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimse gibidir. Halbuki o su, onun ağzına gelecek değildir. İnkârcıların duası boşa gitmiştir.” (Ra’d:1314) Günümüzde sadece beş vakit namazın veya belli bir kısım ibadetlerin sonuna sıkıştırılarak küçültülen dua, gerçek hayatın ve hayat ötesinin en büyük lâzımıdır. Hayatı, duasız düşünmek mümkün değildir. Yaşadığımız hayat, baştan sona kadar duadan ibarettir. Dua, Allah’ın rızasının şifresi ve cennet yurdunun da anahtarıdır. Dua, ‘kul’dan Rabb’e yükselen kulluk nişanı, alâmeti ve işareti ve Rabb’den ‘kul’a inen rahmet simgesidir. Daha doğrusu o, Allah ile kul arasında olan münasebetin odak noktasıdır. Dua, insanı basamak basamak Hakk’a yücelten mukaddes bir mi’raçtır. Allah’ın rahmetinin üzerimizde dolaşması, dua sayesindedir. Dua, aynı zamanda gazabın da paratoneridir. Evet, hakkımızda rahmeti ve rızayı kazandıran, gazap ve öfkeyi uzaklaştıran tesirli bir kulluktur dua. Bize bakan yönüyle dua, istemektir. Biz maddî ve mânevî ihtiyaçlarımızı Rabbimizden isteriz. Dünya imtihan yeri, ahiret de mükâfat yeridir. Onun için biz bu dünyada ibadet eder karşılığını âhirette alacağımızı ümit ederiz. Aslında, ibadetin özü olan dua için de aynı şey geçerlidir. Fakat Allah’ın bir lütfu olarak dualarımızın, dünyada da bir D ❬ ❬ 05 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 Dr. Yusuf IŞIK dosya Dua, ‘kul’dan Rabb’e yükselen kulluk nişanı, alâmeti ve işareti ve Rabb’den ‘kul’a inen rahmet simgesidir. Daha doğrusu o, Allah ile kul arasında olan münasebetin odak noktasıdır. Dua, insanı basamak basamak Hakk’a yücelten mukaddes bir mi’raçtır. Allah’ın rahmetinin üzerimizde dolaşması, dua sayesindedir. takım faydalarını görebiliriz. Dua, rızkın genişlemesine, sağlığın artmasına ve ömrün bereketlenmesine vesile olur. Dua, hazinesi sonsuz, kerem ve ihsanı bol olan Allah’tan istemektir. O, bir şeye “ol” deyince olur. Bir isteği yerine getirmekle hazinesi eksilmez. Dua, hayırı çeker ve zararı savar. Dua, insanı belâdan korur, inmiş ve inecek musîbetlere karşı bir kalkandır. Belâların tesirini azaltır. Dua, düşmanların hile ve desiselerini boşa çıkarır. Üzüntü ve sıkıntılarını defeder, insanın ruhunu tasalardan arıtıp temizler. Dua, Ruhun gıdasıdır. Dua, bütün problemlerin çözüm kaynağıdır. Küçük büyük bütün problemler, Allah’a havale edilerek ve O’na sığınılarak çözülebilir. Dua, insana bir şifa ve rûhî bunalımlara karşı koruyucu bir sağlık tedbiridir. Çünkü bu gün artık biliniyor ki, bir çok hastalığın temelinde mânevî/ psikolojik sebepler yatmaktadır. Dua, insanı diğer canlı varlıklardan ayıran en büyük özelliktir. Ahirette mutlu bir hayat yaşamak bu dünyadaki ibadet ve dualarla mümkündür. Allah’ın rızası O’na yürekten yapılacak dualarla kazanılabilir. Dua, kulun Yüce Allah’ın gazabından emin ve uzak olmasına vesile olur. Dua, kişinin Allah’a yakın olduğu şuuruyla onda bir güvenlik hissi doğurur ve kaygılarını giderir. Dua, kişinin gücünü artırır, faaliyetlerine canlılık katar, şuur düzeyinin yükselmesine ve idrakinin güçlenmesine vesile olur. Dua eden kimsenin kendisi ve çoluk-çocuğu ıslah olur ve malı da bereketlenir. Kendisi de ayrıca salih amel işlemeye muvaffak olur. .......... Dar ve sıkıntılı zamanlarda dua etmek sıradan insanların yapacağı şeylerdendir. Zaten sıkıntılı zamanlarda dua etmeyen insana raslamak pek mümkün değildir. Yiğit adam, eli bol, gönlü ferah ve işi denk olduğu zaman dua eden, Allah’ı hatırından çıkarmayan insandır. İşte böyle rahat zamanlarda dua eden, yalvarıp gözyaşı döken insanlara Yüce Allah, sıkıntılı anlarında yardım elini uzatır. Diğer taraftan; ibadet yapmamak ve dua etmemekten dolayı ruhları aç kalan nice insan vardır ki, çağdaşlığın bütün lüks ve konforu, ellerindeki servet ve imkânlar onları mutlu edememiştir. Huzurdan mahrum olan bu zavallılar, vicdanlarıyla yüzleşmekten korkarlar. Onların çılgınca eğlence ve kahkahaları iç âlemlerinde tutuşan yangını maskelese bile, kendilerini için için kemirmekten asla kurtaramaz. Hatırdan hiç çıkarmamak gerekir ki, rûhun da beden gibi bir çok ihtiyacı vardır. Bu hususları gözden uzak tutan yanlış düşünce ve tavırlar, bugün insanlığı rûhen hastalıklara ve sıkıntılara sürüklemekte, kıvrandırmakta, gönül huzurundan mahrum bırakmakta ve onun felaketine yol açmaktadır. İçimiz îman nuruyla parlamadıkça, ruh yaralarına merhem olan ilâhî emirler yerine getirilmedikçe, ibadet ve dualarla içimizi aydınlatmadıkça ne içimizin kasveti kaybolur, ne de dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşabiliriz. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 06 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 haber IGMG Kadınlar Teşkilatı Tarafından Organize Edilen 12. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması Leverkusen Smidt-Arena’da Yapıldı I GMG Kadınlar Teşkilatı tarafından organize edilen 12. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması finali yapıldı. İki ayrı yaş grubunda yapılan yarışmada 10-13 yaş grubunda Hamburg Bölgesinden Ayşenur Şaplak, 14-18 yaş grubunda ise Hessen Güney Bölgesinden N. Zümra Ergün birinciliği elde etti. Avrupa’nın dört bir yanından gelen Kur’an aşıkları IGMG Kadınlar Teşkilatı 12. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Yarışması için 5 Aralık’ta Leverkusen Smidt-Arena’da buluştu. IGMG teşkilatlarında eğitim gören talebeler arasında yapılan Kadınlar Teşkilatı (KT) Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması finalinde şube ve bölgeler arası elemelerini geçerek final yarışmasına katılmaya hak kazanan 8 genç kız yarıştı. Avrupa’nın dört bir yanından gelen 4 binden fazla kişinin katıldığı programda konuşan IGMG KT İrşad Başkanı Nermin Şeker, “Kur’ân’ı Kerîm’in isimlerinden birisi de ‘Nur’dur. Nurun anlamlarından biri ise etrafı aydınlatan ve görmeye yardım eden ışıktır. Bu nedenle biz Rabbimizin Nisa suresi 174. Ayetinde buyurduğu: ‘Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden bir delil geldi, size apaçık bir nur indirdik.’ ayetinin mealini bu yıl afişlerimizde öne çıkardık.” dedi. Şeker şöyle devam etti: “Bu yarışmalarımızla bizler hayatı Kur‘an merkezli düşünme, anlama ve inşa etme gibi ulvi bir hedefi amaçlıyoruz. Diğer taraftan bu Kur‘an yarışmaları Kur’anla yüzleşmemize neden olurken, ayrıca Allah‘a vermiş olduğumuz kulluk sözümüzü yeniden hatırlama imkânı da sunmaktadır bizlere. Allah korkusunu gönlüne yerleştiren bütün söylem ve eylemlerini bu hassasiyetle yapan insanlar yetiştirmektir bu 10-13 yaş grubunda 1. Ayşenur Şaplak (Hamburg) 14-18 yaş grubunda 1. Nesibe Zümra Ergün (Hessen Güney Bölgesi) programların amacı. Bundan dolayı 16 bölgemiz 34 şubemizde açtığımız hafızlık kurumlarımızda hafızlık ön hazırlık ile birlikte 580’i kız öğrenci olmakla şuan toplam 855 yavrumuz hafızlık eğitimi yapmaktadır.” IGMG KT Başkanı Hatice Şahin konuşmasında İslam Toplumu Millî Görüş’ün düşünce yapısı ve eylemleri tam bir ahenk içinde olduğuna dikkat çekerek, “Bundan dolayı, hayra teşvik etmeyi düstur edinen teşkilatımız, ‘Ümmetimin en şereflileri, Kur’an’ı ezberleyenlerdir.’ hadîsi şerifine mazhar olmak için, Hafızlık Kurslarını teşvik etmektedir. Kur’an insanlık tarihinin en büyük inkılâbını gerçekleştirmiştir, Câhiliyye toplumundan insanlığa önderler çıkar- mıştır. İnsanlığa insanlık değerini vermiş, eşitlik ve hürriyet ilkelerinin, ilk seslendiricisi olmuştur.” dedi. Hatice Şahin, mülteciler hususuna da atıfta bulunarak bu bağlamda Müslümanların sorumluluklarını hatırlattı. Şahin “Dün hicret etmiş olduğumuz bu ülkelerimizde, bugün ensar görevini üstlenmiş durumundayız. Mülteci kardeşlerimize, ablalık, abilik yapmaktayız.” şeklinde konuştu. IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün de programa katılarak bir selamlama konuşması yaptı. Ergün; “Yarışmacıları, hocalarını ve anne-babalarını tebrik ediyorum” dedi. Yarışmacılar Kur’ân-ı Kerîm’i hem ezber, hem de yüzünden okuyarak en güzel tilavet için gayret ettiler. 4’er genç kızın yer aldığı iki kategoride önce 10-13 yaş grubunda, sonra da 14-18 yaş grubunda finale kalan talebeler yarıştı. Jüri başkanlığını Esmanur Erdener yaptığı yarışmada heyecanla beklenen sonuçlar şöyle oldu: 10-13 yaş grubunda 1. Ayşenur Şaplak (Hamburg), 2. Zeynep Yücetaş (Güney Hollanda), 3. İman Uçan (Alpes), 4. Kübra Sıla Sevinç (Württemberg) 14-18 yaş grubunda ise Hessen Güney Bölgesinden Nesibe Zümre Ergün KT 12. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması birincisi olarak anons edildi. İkinci Viyana’dan Nesibe Oğultay, üçüncü Berlin’den Firdevs Mutlu olurken dördüncülüğü Hessen Kuzey temsilcisi Berfin Kaya elde etti. Mâide-i Kur‘an 12. Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması kapsamında Mâide-i Kur‘an programı yapıldı. 2010 yılı Türkiye Kur’an Tilavet Yarışması birincisi Ayşe Elif Koçal’ın yanı sıra Hatice Kübra Ataş, Tuğbanur Batman, Emine Tunç ve Gülsüm Nur Yalçın Kur’an ziyafeti sundular. Hafızlık sunumu 12. Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması gündeminde hafızlık sunumu da yer aldı. IGMG teşkilatlarında hafızlığını tamamlamış ve hafızlık tespit sınavına müracaat etmiş 5 hafız sahneye davet edildi. İkbal Börek moderatörlüğünde yapılan sunumda hafızlar Kur’an’ın muhtelif yerlerinden ilk ayeti okunan surenin devamını okudular. Hafızların tamamı ayetlerin devamını kusursuzca ezberden okumayı başardı. Hafızlık sunumunda ayrıca T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan sınavda hafızlık icazetini alan Şuheda Batman’a hafızlık taçı takılarak icazet töreni de yapılmış oldu. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Sömürü [email protected] nadolu’nun en ücra köşelerinin birinden İstanbul’a ilk defa (1971) gelmiştim. Sirkeci Tren İstasyonu’nun önünden akıp giden kalabalığın içinde ilerlerken, aniden bir kadın karşıma dikildi: “Kocam Bakırköy Hastanesi’nde ağır hasta olarak yatıyor. Onun yanına gidecek dolmuş param yok. N’olur, Allah rızası için bana yardım edin” diyerek sızlanmaya başladı. Geçmiş gün, tam hatırlayamamakla birlikte, üzerimde son derece inandırıcı bir intiba uyandıran bu pejmürde görünümlü kadına, istediği miktar olan bir veya ikibuçuk Lira’yı çıkarıp vermiştim. Bir gün sonra yine aynı güzergahta, ilk defa İstanbul gibi bir büyük şehri görmüş olmanın verdiği acemilikle aval aval dolaşırken, aynı kadın yine önümde peydah oldu ve dünkü sözlerini aynısını tekrarlamaya başladı. İlk karşılaştığımızda kadına karşı beslediğim merhamet duygularım, bu sefer öfkeye dönüşmeye başladı: “Sen, dün aynı sözlerle benden para isteyen kadın değil misin?” diyene kadar, kalabalığın içinde kadının kayıplara karıştığını gördüm. Köln Tren İstasyonu’nun bitişiğindeki metroda tramvay beklerken, takriben kırk yaşlarında, düzgün kıyafetli bir kadın, yavaştan bana doğru yaklaşarak önüme dikildi: Gayet düzgün bir Almanca ve sanki başkalarının duymasından utanıyormuşcasına, uygun bir ses tonuyla; “Rahatsız ettiğim için özür dilerim. Bilet alacağım ama bir Euro eksiğim var, acaba bana yardımcı olabilir misiniz?” dedi. Üstbaşı gayet düzgün olduğu gibi, ifade tarzında da bir “hanımefendilik” vardı. Bu ve benzeri taleplerle sık sık karşılaştığım için pek itibar etmek istemesem de; gerçekten de ya dediği gibi bir durumla karşı karşıya ise, diyerek bir vicdan muhasebesi yaptım. “Gerçeği söylediğinizden şüphem olmasına rağmen, çok inandırıcı konuştuğunuz için size A ❬ ❬ 07 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 Mahmut AŞKAR dosya Dinî değerlerimizden, millî değerlerimize, sağlığımızdan vicdanî duygularımıza kadar, toplum olarak, sömürülmeyen tarafımız kalmadı. bir Euro veriyorum” dedim. Birkaç hafta sonra Köln Tren Garı’nda yine aynı kadın karşıma dikildi. O beni tanımamıştı ama ben onu düzgün kıyafetinden hemen tanıdım. Daha ağzını açar açmaz, biraz sert bir edayla; “Sana bir defa para verdim ama artık yok!” dediğimde, kadın oracıkta kayıplara karıştı. İstanbul’da karşılaştığım olayla, kırk yılı aşkın bir zaman sonra Köln’de karşılaştığım olay arasında sadece ifade tarzında bir farklılık var: Biri, sözde ağır hasta kocasının yanına gidecek yol parası için dilenirken, diğeri de, güya yol parasının eksik kalanını tamamlamak için el açıyordu. İkisinin de ortak yönü; pazarlanan mağduriyet sayesinde, merhamet, acıma veya yardımlaşma gibi şaha kalkan insanî duygular üzerinden hedefe ulaşmaktır. Böylesi dilenci tacirler yüzünden, duraklarda, köşebaşlarında karşılaştığımız gerçek ihtiyaç sahibi el açanları da bu sefer görmemezlikten geliyoruz. Türkiye’nin hemen hemen her köşesinde karşılaşabileceğimiz Suriyeli mültecilerin içler acısı durumu, Türk Halkı’nın merhamet duygularını harekete geçirmiştir. Böylesi bir ortamda özellikle kadın dilencilerin tamamına yakını “Suriyeli” olarak karşımıza çıkması ise, mağdur olan insanların daha da mağdur olmasına sebep olmaktır. Bebekli dilenci İstanbul-Sultanahmet’te yürüken, tramvay durağının yanıbaşında, akşamın soğuğunda beton kaldırım üzerinde, resimde gördüğünüz kadın ve kucağındaki çocukları görünce tüylerim diken diken oluyor. Dilenmenin de bir ahlâkı vardır, diyorum kendi kendime... Bebek yaşta çocukların bu şekilde istismar edilmesine, yetkili yetkisiz kimsenin aldırış etmemesini ülkem ve halkım adına ayrı bir utanç sebebi olarak görü- yorum. Kadının yanına yaklaşıyorum: “Nerelisiniz?” diye sorduğumda, “Antepli” cevabını alıyorum. Yalan söylediğinden eminim. Kadını konuştururken cep telefonumla resim çektiğimi gören kadın, “çekme!” diyerek şiddetli bir tepki gösteriyor. “Bu çocuklara şu soğuk havada acımıyor musun? Onları niye buraya getirdin?” sorusundan son derece rahatsız olduğunu görünce, oradan uzaklaşmak mecburiyetinde kalıyorum. Bu halk hep böyle duyarsız ve umursamaz mıydı?... Vicdan ve merhametten yoksun, Allah korkusu olmayan bir zalim dilenci kadının kucağındaki (aslında esaretindeki) bu bebekler, oradan gelip geçen yetkili, yetkisiz, aydın, cahil yüzlerce insanın hiç mi dikkatini çekmez? Aklım Almanya’ya gidiyor: Böyle bir manzarayı gören sıradan Alman vatandaşı bile hiç tereddüt etmeden yetkili mercilere bu durumu ihbar ederdi. Yine Sultanahmet çevresinde yarı açık bir kahvehaneye çay içmek maksadıyla oturuyoruz. Nargileden çıkan duman ve fokurdu, tavla taşlarının çıkardığı sese karışınca, ön taraftaki müzisyenleri görmek kadar duymak da zorlaşıyor. Bozuk bir ses tonuyla yapılan anonsun ardından, ön cephede sahneye benzer yerde bir semazen paydah oluyor. Kimsenin oralı olmadığı, nargile fokurdusu, tavla şakırdısının hâkim olduğu bir ortamda, üç-beş turist müşteri çekme uğruna buna gerek var mıydı?... Bir milletin ortak kültürel değerleri bu kadar değersizleştirilirken, soğuk bir Aralık akşamı kaldırımdaki bebeklere ses çıkarmayanların bu manzaradan da rahatsız olmayacaklarından emin olabilirsiniz. Organik ev yemekleri Anadolu’nun dört bir yanından göç eden insanların oluşturduğu bir İstanbul kenar semtinde dolaşırken bir dükkanın (resimde gördüğü- HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir nüz) levhası dikkatimi çekiyor: “Organik Ev Yemekleri”. Şaşkınlığımı gizleyemiyorum... Türkiye’de rağbet gören her şey öylesine bir şuursuzca tüketime maruz kalıyor ki, bu gidişatın sonunda toplum ahlâkının tamamıyla erozyona uğramasından korkarım. Tabiî bir hayattan, çok kazanmak ve tüketmek adına sunî, fabrikasyon veya “plastik hayata”a geçiş yapalı beri, moda tabirle, yeniden organik (doğal) hayatı ❬ 08 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 haber veya beslenmeyi keşfettik. Herşey bir kenara, İsTelevizyon kanallarında çörek otu reklamı tanbul’un bir kenar semtinde mahalle bakkalın- yapanlar, Hz. Peygamber’den rivayet edilen bir da “organik ev yemekleri”ni nasıl okumak la- hadisin arkasına sığınırken, yardımsever insanzım?... ların samimi duygularını sömürenler sokak orDinî değerlerimizden, millî değerlerimize, tasında bebekleri kaldırımda yatırırken, birkaç bardak çay satma uğruna kahvehanede semazen sağlığımızdan vicdanî duygularımıza kadar, döndürürken, bizim gözüaçık bakkalımızın da toplum olarak, sömürülmeyen tarafımız kalma- “organik ev yemekleri” satmasını, galiba bizden dı. başka yadırgayan yok. Deutz’a Atanan Türk Komiser Türk Derneklerine Nezaket Ziyaretlerine Başladı K öln Emniyet Müdürlüğü göçmenlerin yoğun yaşadığı bölgelere kendi ülke vatandaşlarından Polis memurları atanma işlemini sürdürüyor. Mülheim Kalk ve Deutz semtlerinden sorumlu Türk kökenli Komiser Mehmet Karapınar'ın genç yaşta vefaatının ardından aynı bölgeye yine Türk kökenli Komiser Özlem Tekin hanım göreve atadı. Deutz İslam Kültür Derneğini ziyaret eden Özlem Tekin cemiyet idarecilerinden faaliyetleri hakkında bilgi alıp cuma cemaatıyla sohbet etti. Deutz İslam Kültür Derneği Baş- kanı ve KölnUyum Meclis üyesi Ali Esen derneğin Köln belediyesi bünyesiyle iç içe çok yönlü olarak çalışmış entegrasyona katkı sağlayarak 1996 yılından beri faaliyetlerini sürdürdüğünü ifade etti. Türk Komser cemaatla yaptığı konuşmasında her türlü kriminal ya da sıkıntılarında sürekli dialog halinde olmayı umduğunu belirtti. Bölge komseri Özlem Tekin hanıma Cemiyet idarecilerinin hazırladığı aşure ve çay ikramı yapıldı. DİTİB Genel Başkanı Porz Mevlana Camii’ni Ziyaret Etti D İTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu, beraberinde Köln Din Hizmetleri Ataşesi Ahmet Dilek ve DİTİB Genel Sekreteri Dr. Bekir Alboğa ile birlikte, Köln bölgesinde faaliyet gösteren Porz Mevlana Camii’ni ziyaret etti ve kermes programına katıldı. Porz Mevlana Camii Dernek Başkanı Ömer Bayazıt; "Genel Başkanımız Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu’nun camimizi ziyaret etmesi, kermes programımı- za katılması ve sorunlarımızı dinlemesi bizleri son derece sevindirmiştir" dedi. Genel Başkan Aşıkoğlu da konuşmasında "böyle bir faaliyeti gerçekleştirmiş olmalarından dolayı Porz Mevlana Camii’nin din görevlisini, dernek başkanını ve yönetim kurulu üyelerini tebrik ediyorum. Ayrıca bu güzel hazırlığın yapılmasında, bu hizmetlerin tanıtılmasında katkısı olan kadın kollarımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. ALMANCA KUR'AN MEALİ Al-Quran Al-Karim Cemiyetlere ve İşadamlarımıza Fırsat, Programlara Gelen ve Almanca Meal ile (100 Adet 250,- Euro) İslamı Tanımak İsteyen Misafirlere Verilebilecek En Güzel Hediye Paket Halinde Almak İsteyenlere Posta Ücretini Biz Karşılıyoruz 13,5x19,5 cm Orta Boy Karton Kapak İki Renk Baskılı Sipariş İçin: [email protected] · Handy: 0171-1970212 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Hayırda Koşmak ve Yarışmak [email protected] nsan tarafsız kalamaz. Mutlaka bir taraf olur. Taraf olması da gerekir. Aslolan şey bir taraf olup olmadığı değil, neyin tarafı olduğu ve niçin taraf olduğu sorularına verdiği cevapta yatmaktadır. Hak ve haklının tarafı olmak da var, haksızlık ve haksızın yanında yer almak da var. Zalime destek çıkmak da var, mazlumun elinden tutmak da var. İyilik ve güzelliği çoğaltan tarafta yer almak da var, kötülüğü yaygınlaştıran bir yerde durmak da var. Hayırı yaygınlaştırmak da var, şerre ortak olmak da. Seçim bize ait. Biz tarafız. İyilik ve güzelliklerin çoğalması, kötülük ve çirkinliklerin azalması için çabalamanın, erdemli olmayı hayatına prensip kılmış kimselerden olma, ahlaklı yaşamanın çabası ve tarafındayız. Dünya hayatı bir meşgaledir. Doğum ile ölüm arasına sıkışmış hayatımız bebeklikten yaşlılığa doğru akan bir nehir gibidir. İnsan dünya hayatında çabalar, koşar ve elde etmeye çalışır. Kimi zaman çabalar ama istediğimiz şeyi elde edemeyebiliriz. Bir ömür boyu elde etmek istediğimiz, ulaşmak isteyip de ulaşamadığımız ideal ve hayallerimizin peşinden sürükleniriz. Hatta peşinden koştuğumuz şeylerin ne kadar peşinden koşmaya değer şeyler olduğunu bu telaş içerisinde farketmeden ilerleriz. Kimi zaman öyle bir yarışırız ki, ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı düşünecek vakit dahi bulamayız. Oysa hayatı anlamlı kılacak şeylerin peşinden koşmak hayatı değerli kılacaktır. Eğer bir yarış söz konusu ise, bir koşuşturmaca var ise; bu günahta ve kötülükte yarışmak yerine iyilik ve güzellikte yarışmak olarak şekillenmelidir. Zira her bir günah ve kötülüğün bu dünyada olmasa dahi ahirette bizi sıkıntıya sokacak bir bedelinin olacağını, orada boynumuza asıl- İ ❬ ❬ 09 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 Murat KUBAT mış bir yük gibi duracağını takdir etmeliyiz. Öyle bir yük ki, terketmek istesek dahi peşimizi bırakmayacak, kaçmak isteske dahi kurtulamayacağımız bir yük. Kaldı ki günah olarak ifade edilen kötülüklerin bu dünyada da bedelini ağır bir şekilde ödüyoruz; gerek bireysel, gerekse toplumsal olarak. İşte o yüzden dualarımızda, bu dünyada da, ahirette de iyilik vermesi için Rabbimize niyazda bulunuyoruz. Zira biz, zerre miktarı hayır işleyenin de, zerre miktarı şerre ortak olanın da bunların karşılığını göreceği güne iman ediyoruz. İyilik ve kötülük, güzel ve çirkin, günah ve sevap yarışıyor. Bu yarışta, biz hangi tarafı beslersek o taraf galip gelecektir. Biz hangi tarafı desteklersek o yan güçlenecektir. Bugün dünyada olumsuz gelişmeler olumlulara galebe çalıyor maalesef. Bugün ümmet coğrafyamız kan ağlıyor. Nereye dönüp baksak kan ve göz yaşı görüyoruz. Neden? Neden bu durumdayız? Başımıza gelen olayların sorumlusu kim? Sorumluları dışarda mı arayacağız yoksa bu sorumlulukta bizim de bir payımız var mı? Hayrı ve hasenatı çoğaltması ve yaygınlaştırması gerekenlerin bu olumsuz tabloda elbette bir payı var. İnsan olmanın ahlaki bir sorumluluğu vardır. İnsan kalmanın erdemli bir yönü olmalıdır. İslam’ı tercih etmiş olmanın bir duruşu olmalıdır. Bizim tarafımız bu noktada belli; erdemli olmaktan yana; iyilik ve güzelliklerden yana, mazlum ve mağdurlardan yana; ezilen ve horlananlardan yana; yetim ve öksüzlerden yana; kimsesiz ve çaresizlerden yana; kısacası insanlıktan yana. Bir taraf olmamızın, bir tarafta yer almanın sorumluluğunu ihmal etmeden yürüyeceğiz. Zihnimiz, kalbimiz ve eylemlerimiz tarafı olduğumuz yöne doğru olacak. Tarafı olduğumuz yön ile eylemlerimizin yöneldiği yön farklılık göstermeyecek. Dualarımızın yöneldiği yön, ibadetlerimizin yöneldiği istikamet eylemlerimizi, eylemlerimiz dualarımızı besleyecek. Elimizden ne geliyorsa! Yoldaki bir engeli kaldırmanın dahi ibadetin bir cüzü olduğu dini kabul ettik. İyilik ve güzelliklere teşvik eden, insanca yaşamayı ve yaşatmayı önceleyen bir dinin mensuplarıyız. O halde bize durmak yakışmaz, koşmalı ve yarışmalıyız; iyilik ve güzelliklerin çoğalmasına, yaşanabilir bir dünyanın oluşmasına katkı sağlama adına. dosya Türk Kökenli Alman Vatandaşları Almanya'nın Seçim Sonuçlarını Doğrudan Belirleyecek Güçte A vrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Genel Başkanı Süleyman Çelik, 2017 yılında Almanya'da yapılacak genel seçimlerde Türk kökenli Alman vatandaşlarının Almanya'nın seçim sonuçlarını doğrudan belirleyecek güçte olduğunu söyledi. Çelik, UETD'nin Rheinland Pfalz ve Köln şubeleri tarafından Neuwied kentinde düzenlenen "Kardeşlik ve Demokrasi Şöleni" programında konuştu. Türkiye'de yapılan genel seçimlere Avrupa'dan ve özellikle de Almanya'dan yüksek bir katılım olduğunu hatırlatan Çelik, artık Türkiye'deki seçimlerin geride kaldığını ve burada yaşayan Türk toplumunun yüzünü Almanya'da yapılacak seçimlerine çevirmesi gerektiğini ifade etti. Almanya'da bir milyon civarında Türk kökenli seçmenin bulunduğunu ve Almanya'da yaşayan Türklerin oylarının Almanya seçimleri için önemli olduğunu belirten Çelik, "Bizim oylarımızın yüzde 50'sini bugün iktidar ortağı Hristiyan Demokrat Parti (CDU) alsa tek başına iktidar oluyor. Bizim oylarımızın dörtte birini 67 yıllık Hür Demokrat Parti (FDP) alsa baraj altında kalmaktan kurtulacak ve parlamentoda yer alacaktı. Bundan sonra buraya Avrupa'ya dönüyoruz, UETD olarak sosyal, kültürel ve siyasi olarak burası için, buraya yönelik çalışacağız" dedi. Avrupa'nın Türkiye'de gelecek seçimlerde seçim bölgesi yapılmasına ilişkin çalışma başlatılması konusunda Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun söz verdiğini dile getiren Süleyman Çelik, "Bundan sonraki seçimlerde sadece oy vermeyeceksiniz, Avrupa'nın seçim bölgesi olmasıyla kendi aranızdan milletvekilleri çıkartacaksınız" ifadesini kullandı. Düzenlenen etkinlikte sahne alan ilahi grubu, mehter takımı ve semazenler izleyicilerden büyük alkış aldı. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 10 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 haber Prof. Dr. İlber Ortaylı’dan “Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne Türk-Alman İlişkileri” Konulu Konferans P rof. Dr. İlber Ortaylı, AKP’nin İslam ve Osmanlı’yı kullandığına dikkat çekerek, yapılanlar için, “Haydutlukla bu işler olmuyor” dedi. Ünlü profesör Köln Üniversitesi’nde verdiği “Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne Türk-Aman ilişkileri” konulu konferansta çarpıcı tespitler yaptı. Türk Üniversiteliler Derneği’nin (Türk ÜniD) düzenlediği konferansın soru cevap kısmında soru soran bir öğrenci, Türkiye’deki mevcut iktidarın Osmanlı’ya geri dönüş iddiasında olduğunu, bir çok Avrupalı Türk’ün de kendisini bu akıma kaptırdığını hatırlatarak, “Büyük çoğunluk, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in 2023’te sonlanacağı ve Yeni Türkiye ile Osmanlı’ya geri dönüş olacağını düşünüyor. Görüşünüz nedir?” diye sordu. Osmanlıya Geri Dönülemez Osmanlı’ya geri dönüş” fikrinin sürükleyicilerinden birinin de kendisi olduğunu hatırlan Ortaylı, “700. Yıl törenleri dolayısıyla Başbakanlık’ta kurulan komisyona girmiştim. Hükümette koalisyon vardı, bunlar değildi. Bir haylı törenler, bir hayli yayınlar yaptık. Lampir Türk dedikleri, bizim Osmanlı Devleti dediğimiz büyük devlet, tarihte Roma’dan sonra, bugünkü gibi değildi, kozmopolittir. Çeşitli milletlerin, dillerin, dinlerin bir arada yaşadığı belirgin ölçüde kurumsallaştığı bir yerdir” dedi. “Buna zaten dönülmez” diyen Ortaylı, “Bu bir çin porseleni gibidir, kırıldıktan sonra yapışmaz. Yapışsa aynı şey olmaz. Ne eski rengi verir, ne de o tın tın sesini verir” dedi. Yeni Türkiye İşini Bir Dosyanın İçine Koysunlar Derim Türkiye Cumhuriyeti’nin imparotorluğun son kalıntısının yeniden dirilişi olduğunu kaydeden Ortaylı, “Bu cumhuriyeti kuran insanlar bu imparatorluğun subayları, son komutanlarıdır. Öyle bir sınıf da gelmez, 2023’te bulunmaz onlar” dedi. “İnşallah 2023’te çok daha müreffeh günlerimiz olur” diyen Ortaylı, “Şu Ye- Prof. Dr. İlber Ortaylı: Türk televizyonlarını fazla izlemeyin. Çocuğa git onu dinle nasıl derim, yanlış konuşuyor. Türk gazetelerini de takip edin diyemiyeceğim. Değişik gazeteleri takip etmekte fayda var. Çok uzun coğrafyalardan buralara kadar gelmişiz. Türkiye büyük bir devlettir. Harf inkılabının gayesi Türkçeyi lehçelerden kurtarmaktır. ni Türkiye’yi kurma işini bir dosyanın içine koysunlar derim. Önümüzde hakikaten çok çetin meseleler olduğunu Paris’teki saldırılarda gördünüz” dedi. Huzursuz İnsanların Sağlıklı Politika Geliştirmeleri Mümkün Değil! Türk halkının diğer milletler gibi büyük meziyetleri ve iğrençlikleri olduğunu kaydeden Ortaylı, “O meziyetlerle buralara kadar gelmişiz. Fakat bu çetin bir yol” dedi. Tartışmasız hiç kimseyi kabul etmeme, karşılaştırmalı okuma yapma tavsiyesi yapan Ortaylı, “Osmanlı şahaneydi diye Cumhuriyet’e saldıranlara siz kulak vermeyin. Onlar Osmanlı’yı da beğenmiyorlar. Garip garip adamlar var. Adam kendini rahatsız hissediyor. Maalesef Türkiye’de bir takım akımlar, çok yakın mazide sosyalizm, bugün de muhtemelen insanların dini duygularına, uhreviyatına hitap eden İslam bu gibi gruplar tarafından kullanılmaya çalışılıyor. İşte biz Osmanlı’yı kuracağız... Kazara Osmanlıyı kursa başka bir şey ararlar. Çünkü huzursuzlar. Huzursuz insanların sağlıklı bir politika ve proje geliştirmeleri mümkün değildir” dedi. Demokrasinin Yürümesi İçin Kanun Hakimiyeti Gerekir Haydutlukla Olmaz Türkiye’de kanunların askıya alınması, milletin malına çökülmesine tepki gösteren Prof. Dr. Ortaylı, “Bir memlekette demokrasinin yürümesi için kanun haki- miyeti gerekir. Kanun hakimiyeti için mülkiyete, hakka, hukuka saygısı olan, huzur sahibi ve huzur arayan insanlar gerekir. Haydutlukla bu işler yürümüyor” dedi. Kanunun Olmadığı Bir Toplum Yaşamaz Başka bir soru üzerine Türkiye’de yaşanan rahatsızlık verici şeyleri hatırlatan Ortaylı, “Kanunun olmadığı bir toplum yaşamaz. Bunu size anlatmaya gerek yok, bu memlekette kanun var. Türkiye’de federasyon falan yürümez kardeşim. Hiç mümkün değil” dedi. Konferansta tarihi Türk-Alman ilişkilerinden örnekler veren Ortaylı, “Tarihte bir Türk-Alman dostluğu yoktur” dedi. Türkiye’nin Osmanlı’dan beri Fransa ve İngiltere ile daha fazla dostluğu olduğunu belirten Ortaylı, Osmanlı Avusturya ile savaşırken bile, savaştığı askerlerin bir çoğunun Alman askerleri olduğunu kaydetti. Dış Türklerle Sağlıklı İlişkiler Partizanlarla Olmaz Üniversiteli gençlerin kendilerine tavsiyelerini sorduğu Ortaylı, “Almanya ile sınırlı kalmayın. Çok iyi İngilizce öğrenin” dedi. Türkiye’nin diyaspora Türkleri ile ilişkileri sorulan Ortaylı, “Türkiye’nin dışarıdaki Türklerle ilişkileri sağlıklı değil, eskiden de değildi. Sağlıklı ilişkiler öyle hükümetin tuttuğu partizanlarla olmaz” dedi. Ortaylı, bütçesi olan bir diyaspora bakanlığına ihtiyaç olduğunu belirtti. Deutz Kültür Cemiyeti Kapılarını Birlikteliğe Araladı D eutz Kültür Cemiyetinin her yıl düzenlediği barış kardeşlik ve entegrasyon temalı açık kapı etkinliğine, bu yıl ilgi yine yoğun oldu. Deutz Kültür Cemiyet Başkanı Selahattin Esenlik "Her yıl tekrarını yaptığımız bu çalışmada, sürekli yeni ilk kez gelen misafirleri görmemiz bizi motive ediyor. Dernek çalışmaları İslam dini hakkında yöneltilen sorularla karşılaşıyoruz. Geçtiğimiz Ramazan ayında derneğimize yardım için gelen özelde Suriyeli genelde sığınmacılar hakkında da yapılan faaliyet hakkında da kendilerine bilgiler aktardıklarını ifade etti. Köln Uyum Meclis üyesi Ali Esen ve IGMG Köln Bölge idarecilerinin de ziyaret ettiği açık kapı gününde misafirlere ikram verildi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 11 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 haber HASENE Avusturya–Almanya Sınırında Mültecilere 1.300 Ekmek Dağıttı A vrupa’ya doğru mülteci akını her geçen gün artarak sürüyor. Ülkelerinde yaşanan savaş ve çatışmalardan kaçarak, daha rahat bir yaşam kurmak amacıyla Avrupa’ya ulaşabilen mülteciler sınırlarda kayıt edilerek gitmek istedikleri ülkelere doğru yönlendiriliyor. Avusturya – Almanya sınırında Schärding ve Neuhaus arasındaki sınır geçiş noktasından onbinlerce sığınmacı giriş yapıyor. Mülteci akınının yoğunluğu sebebiyle sınırlarda kurulan çadırlarda bekletilen sığınmacılara devlet kurumları ve yardım kuruluşları yardım ulaştırıyor. Hasene Derneği Schärding sınır geçiş noktasında Almaya’ya geçmek için bekleyen binlerce mülteciye 1.300 ekmek dağıttı. Yardımların ulaştırılmasında görev yapan Hasene Avusturya Linz temsilcisi Bayram Ali Kukal çalışmalar hakkında bilgi verdi: “Buraya günlük otobüslerle ve polis denetiminde ortalama 4 ila 6 bin arasında mülteci getiriliyor. Mülteciler Avusturya tarafında yer alan Schärding’de bekletiliyor, Almanya tarafında yer alan Neuhaus’ta kurulan çadırlarda gerekli kayıt işlemleri yapılarak gönderilecekleri yerlere yönlendiriliyor. Suriye’den, Irak’tan, Afganistan’dan gelen mülteciler var. Mülteciler arasında ha- Hasene Derneği Mülteciler İçin Acil Kış Yardımı Başlattı nımlar ve çocuklar var. Mülteci olmak bilhassa kadınlar ve çocuklar için daha bir zor durum. Havalar soğumaya başladı. Çadırların köşelerine tüp ısıtıcılar konulmuş fakat soğukların sertleşmesi ile bunlar da yeterli gelmeyecek. Çadırın zemini tahta ile kapanmış ve insanlar tahta zemin üzerinde yatıyor. Geçiş noktalarında olağanüstü bir durum ve yoğunluk var. Gerekli kayıt işlemlerinin ardından gidilecek ülke ve kalınacak yerlere göre işlemler devam ediyor. Buradaki çadırlarda mülteciler işlemleri tamamlanana kadar 10 saatten 2 güne kadar süre bekletiliyor. Çadırlarda devletin yardım kuruluşları sıcak yemek çıkarıyor. Ekmek ihtiyacı olduğu için bizler de ekmek yardımında bulunduk. Linz’teki yardım sever esnaflarımızın ve şubelerimizin destekleriyle 1.300 ekmek yardımını kamplardaki mültecilere ulaştırdık. Bunun yanında fırınlarda yaptırdığımız börekleri de mültecilere ikram ettik. Önümüzdeki günlerde ekmek yardımlarını sürdüreceğiz. Ayrıca kurban etlerinden yaptırdığımız konserveleri de yine sınırdaki kamplarda dağıtacağız; kuru fasulye, pirinç, makarna ve nohut gibi kuru gıda yardımları da ilerleyen günlerde çadırlarda kalan mültecilere ulaştırılacak.” S oğuklar bastırdı. Soğuklar geceleri eksi dercelerde. Kış ayı, başını sokacağı bir evi, yakacağı odunu, üzerine çekeceği battaniyesi olmayanlar için korkulu geçiyor. Bilhassa mülteciler bu durumdan fazlasıyla etkileniyor. Yaşanan savaştan dolayı ülkelerini terketmek zorunda kalmış mülteciler soğukların başlamasıyla birlikte daha zor bir süreç geçiriyor. Kış ayı için uygun olmayan çadırlarda kalan mülteciler havaların soğuması ile birlikte zor günler geçiriyor. Geçtiğimiz yıllarda soğuklardan dolayı çocukların ve yaşlıların yaşamını yitirdiği haberleri basına yansımıştı. Bu sene de soğukların milyonlarca mülteciyi olumsuz etkileyeceğe düşünülüyor. Hasene Derneği başlattığı acil kış yardımı ile zor şartlar altında yaşama tutunan ve soğuk kış günlerinde bir battaniyeye, kışlık bir giysiye ihtiyaç duyan mültecilere ulaşmayı düşünüyor. Yardımseverler 20 €’luk bir yardımla bir battaniye ve kışlık giysiyi mültecilere gönderebilecek. Kış yardımı bilhassa Avrupa’ya ulaşmaya çalışan ve Türkiye’de yaşama tutunmaya çalışan mülteciler için kullanılacak. Bağışçılar 31 Aralık tarihine kadar yardımlarını ulaştırabilecek. Hasene Derneği geçtiğimiz sene Reyhanlı, Kırıkhan ve Osmaniye’de mültecilere 5 bin battaniye, 16 bin 500 kışlık giysi dağıtmıştı. Avrupa’ya mülteci akını devam ediyor Yaklaşık 5 yıldır Suriye’de süren savaş milyonlarca insanı yerinden etti. Komşu ülkeler kapasitelerden fazla mülteciye kapılarını açtı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)’nin verdiği bilgilere göre; Suriye’ye komşu ülkelerdeki kayıtlı mülteci sayısı 4 milyon 185 bin 302’ye yükseldi. Türkiye’de 2 milyon 72 bin 290, Lübnan’da 1 milyon 78 bin 338 ve Ürdün’de 628 bin 175 kayıtlı mülteci bulunuyor. 7.6 milyon kişi ise ülke içerisinde yer değiştirmiş bir durumda. Son aylarda Avrupa’ya yüzbinlerce mülteci geldi. Yetkililer kış ayının Avrupa’ya mülteci akınını azaltacağını ifade ediyor. Diğer taraftan Balkan rotası olarak ifade edilen güzergah üzerinden on binlerce mültecinin Avusturya ve Almanya’ya girişleri devam ediyor. Güzergah üzerinde belli noktalarda bekletilen, içlerinde çocukların ve bebeklerin de bulunduğu mülteciler yaktıkları ateşle ısınmaya çalışıyor. Avrupa ülkeleri mültecilerin soğuktan ölmemesi için önlem alıyor. Sınırlarda kurulan çadırlar ise soğuk kış günleri için uygun değil. Yardımda bulunmak için 20 €’luk yardımlarla sizler de soğuktan etkilenen mültecilere battaniye ve kışlık elbise yardımında bulunabilirsiniz. Havale bilgileri: IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V. Kreissparkasse Köln IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 BIC: COKSDE 33 Amaç: 0009972 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 12 ❭ haber Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Kuzey Teşkilatından, "Önce Ahlak ve Maneviyat" Konulu Program 31.08.2011 12:34 Page 1 W e t z l a r Jugentherberge`de gerçekleşen programa hanımefendilerin katılımı yoğun oldu. Açılış Kur`an-ı Kerim`i ile başlayan programa konuşmacı olarak; IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz, Türkiye`den Saliha Erdin, IGMG Genel Merkezden Remziye Veziroğlu ve IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Kuzey Teşkilatı Başkanı Naile Atsız katıldılar. İlk olarak IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz 45 dakikalık yoğun içerikli bir seminer sundu. Daha sonra Türkiye`den Saliha Erdin; Aileiçi Ahlak ve Maneviyat" konulu seminerini sundu. Özellikle kaynana ve gelinler arasındaki meselelere de değinen Erdin, katılımcı- İBADETE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIN DİYE... lar tarafından pür dikkat dinlendi. IGMG Genel Merkez Hatibesi Remziye Veziroğlu; "Ahlak ve Maneviyatın Önemi" konulu seminerini sundu. Son olarak IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Kuzey Teşkilatı Başkanı Naile Atsız, iki seminer sundu. "Günümüzde Ahlak ve Maneviyatın Yozlaşması" ve "İslam, Şuurlu Müslüman ve Mücadele" Sunumlardan sonra sorulara da cevaplar verildi. Dilek ve temennilere de cevaplar verildikten sonra; IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Kuzey Teşkilatı Hafızlık Kurslarında yetişen 8 kız talebe katılımcılara tanıtıldı ve hafızlık çalışmaları hakkında bilgiler verildi. Yine bu 8 kız talebeye çeşitli hediyeler verildi. HACI ADAYLARININ DİKKATİNE HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ HİZMETİNİZE SUNUYORUZ Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz IGMG Kassel Ayasofya Camiinde İhsan Sohbeti www.hacdunyasi.de - HAC'DA YÜK PROBLEMİNE SON 11.90 - KALİTE GARANTİSİ - İADE GARANTİSİ - LÜX HEDİYELİK PAKET IGMG Kassel Ayasofya Camii Başkanı Mehmet Sarıoğlu; "ilk defa gerçekleştirdiğimiz bu sohbetimiz beklentimizin üzerinde bir katılıma sahne oldu. İnşallah her hafta Salı günleri devam ettirmek istediğimiz bu sohbetlerimiz bizlerin yaptıkları çalışmaları herkese duyurma açısından da önemlidir. İnşallah Cemiyet İmam Hatibimiz İsmail Ertan hocamızın devam ettireceği bu sohbetlere tüm kardeşlerimizi bekliyoruz" dedi. Yapılan sohbetlerin ardından cemiyetin ikramı misafirlere sunuldu. - 20 SET VE ÜZERİ SİPARİŞLERDE POSTA ÜCRETİ BİZDEN HED HAC S İYELİK ETLER İMİZ HEDİYELİK SETİMİZDE BULUNAN MALZEMELER seccade - takke - kina - tesbih - esans - misvak - sürme - namaz başörtüsü Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224 Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected] Birlikte Çıkacağız Bu Basamakları Kurumsallaşma · . . . Kurumunuzu geleceğe birlikte hazırlayalım Elemanlarınızı toplumsal ve hukuki ihtiyaçlara göre eğitelim Yapısal gelişiminizi birlikte ilerletelim Kurumsallaşmanızı Almanya şartlarına uyarlayalım Basın / Siyaset · · · Basın ilişkilerinizi geliştirelim Siyasi çalışmalarınızı hızlandıralım Faaliyet ve çalışmalarınızın hak ettikleri değeri görmelerini sağlayalım iTiBAR EN euro'dan I GMG Hessen Bölgesine bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Kassel Ayasofya Camii çevre esnafına bir İhsan Sohbeti gerçekleştirdi. IGMG Genel Merkezden İhsan Sohbetleri Sorumlusu Ali Börek Hocanın da katıldığı sohbete ilgi yoğundu. Yaklaşık 20 esnafın katıldığı ve cemaatten de katılımın olduğu sohbet oldukça neşeli bir ortamda gerçekleşti. Engin Karahan Religion&Recht Consulting İrtibat : Mobil : 0151 16 70 58 45 Mail : [email protected] Web : www.religion-recht.de HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 13 ❭ IGMG Hessen Bölgesi Wiesbaden Şubesi Hicri Yılbaşı Resepsiyonu Verdi Ç evrede bir ilk olan bu güzel çalışmada takdimciliği Cemiyet İmam Hatibi Mehmet Ergün hocaefendi yaptı. Türkçe ve Almanca olarak yapılan program, açılış Kur`an`ı ile başladı. Abdullah Sağış hocaefendinin okuduğu Kur`an-ı Kerim`den sonra Wiesbaden Cemiyet Başkanı Cemil Kazmacı katılanları selamladı ve düzenlenen güzel programın gayesini anlattı. Daha sonra tanışma bölümüne geçildi. Dr. Tarık Ali (Mısır), Dr.A.rahim el Magribi (Fas), Seyyid Ahmed (Hindistan), Abdullah el Cezairi (Cezayir), Muhammed Hagi (Fas), Naim el Sibtar (Kosova), Eddin Liyayiç (Bosna), Nuh Dalkıran ve Turgay Aydın ve Murat Özden (DİTİB), Osman Boz- kaya ve Abdul Akpınar (Vikz), Nureddin Arul BIG Partisi Hessen Başkanı. Ve IGMG Wiesbaden`den Başkan Cemil Kazmacı. KİB Başkanı Lütfullah Kutlucan ve Cemiyet İmâmi Mehmet Ergün hocaefendi hazır bulundular. Daha sonra Grup Esmau`l Hüsna`dan Kemal Dorul ney üfleyerek çok güzel bir atmosfer oluşturdu. Hep beraber söylenilen Taleal bedru aleyna ilâhîsi ve ikram ile program sona erdi. haber Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 DİTİB Hessen’den IGMG Hessen Bölgesine Nezaket Ziyareti D iyanet İşleri Türk İslam Birliği Hessen Bölge Başkanlığına yeni seçilen Salih Özkan ve ekibi Rüsselsheim`da bulunan IGMG Hessen Bölge Merkezine bir nezaket ziyaretinde bulundu. IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz ve ekibi tarafından kapıda karşılanan DİTİB Hessen yöneticileri birlikte toplantı salonunda kısa bir program gerçekleştirdiler. Programda IGMG Hessen Bölge Başkanı kısa bir konuşma yaparak; “Bölge merkezimize gerçekleştirilen bu nazik ziyaretten ziyadesiyle memnun olduk. Kardeş teşkilatların yaptıkları bu tür ziyaretler birbirimize kenetlenmemiz açısından oldukça önemlidir” dedi. Yine DİTİB Hessen Başkanı Salih Özkan da yaptıkları ziyaretten dolayı memnuniyetlerini dile getirdi. İki bölge yöneticileri de yaptıkları çalışmalar hakkında birbirlerini bilgilendirdiler. Ve beraberce yapılabilecek çalışmalar hakkında da fikir alışverişinde bulundular. HAYAT Y Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir eni faaliyet dönemine giren Avrupa Türk İslam Birliği sırasıyla NRW, BW, NS ve Hessen bölgeleri ile Belçika’da bölge toplantıları düzenledi. Bölge yönetimi kurulu ile dernek başkan ve yöneticilerinin katıldığı toplantılarda yapılan çalışmalar değerlendirilerek yeni faaliyet döneminde yapılması planlanan programlar konuşuldu. ATİB Merkez Heyetinin de hazır bulunduğu toplantılarda birimlerle ilgili bilgilendirmeler yapılırken, katılımcılar görüş ve tekliflerini sundular. Toplantıların açış konuşmasını yapan ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, Avrupa’nın siyasi gündemini değerlendirerek, başta terör olayları olmak üzere ırkçı faaliyetlerin verdiği endişeye ve bu konudaki siyasilerin tutumuna değindi. Öner, “Bu topraklarda varlığımızı sürdürebilmemiz için kendi kültürümüze her geçen gün daha da sarılmalıyız. Dinimizi, dilimizi ve tarihimizi iyi bilmeliyiz. Kendi kökünden kopan nesillerin bugün ne hale geldiğini hepiniz biliyor ve yakından takip ❬ 14 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 haber ATİB Bölge Toplantılarını Tamamladı ediyorsunuz. Biz ATİB olarak kurulduğumuz günden bu yana değerlerimize bağlı kalarak yaşamanın önemine vurgu yaptık kendi değerleriyle barışık toplumların daha güçlü olduğunu her fırsatta dile getirdik. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle milli ve manevi değerleri zayıf olan gençlerin ne idüğü belirsiz olan kötü niyetli guruplar tarafından kullanıldığına hep beraber şahit olduk. Tüm bu olanlar söylemlerimizde ne kadar haklı olduğumuzu göstermektedir. Bu yüzden her derneğimiz kendi bünyesinde kültürel faaliyetlere ağırlık vermelidir” diye konuştu. ATİB Ahde Vefa Programları Devam Ediyor A vrupa Türk İslam Birliği, NRW, NS ve BW bölgelerinde gerçekleştirdiği “Ahde Vefa Programları” serisine bir yenisini daha ekledi. Geçtiğimiz günlerde ATİB Hessen Bölgesin’ de gerçekleştirilen programa ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, merkez heyet, Hessen Bölge başkan ve yöneticileri, dernek başkanları ile dernek üyeleri katıldılar. Daha önceki programlarda olduğu gibi bu programda da okunan kasideler ve Kur-an‘ ı Kerim tilaveti teşkilatımızda hizmet etmiş merhum ve merhumelerinin ruhlarına hediye edildi. ATİB Darmstadt Emir Sultan Külliyesi‘ nin ev sahibliğinde gerçekleşen anma programında ATİB Kurucusu Dr. Ali Batman teşilatçılık hayatında birlikte hizmet ettiği ama bugün aramızda olmayan mensublarımızla ilgili unutamadığı hatıralarını paylaştı. Ardından ATİB Genel Başkanı İhsan Öner‘ de yaptığı kısa konuşmada ahde vefanın önemine değindi. „Bizler için bu teşkilatın her üyesinin ayrı bir önemi var“ diyen Genel Başkan İhsan Öner, „eşinden, işinden ve çocuklarından zaman ayırarak türlü fedakarlıklarla hizmet etmiş bize bugün faaliyetlerimizi gerçekleştirdiğimiz, ibadetlerimizi rahatça yapabildiğimiz bu külliyelerin inşasında büyük emekler vermiş ahirete intikal eden kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz“ diyerek sözlerini sonlandırdı. Oldukça duygulu anların yaşandığı program katılımcılar için hazırlanan ikramlarla son buldu. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 15 ❭ Çalışmayan Bayanlar Yurtdışında Geçen Süreleri Borçlanarak SSK`dan EMEKLİ Olabilirler. Ocak 2016’da Gelecek Zamlardan Etkilenmemek İçin Uzman Desteği Alarak Müracaat Etmenizi Tavsiye Ederiz. [email protected] ısa adı SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) olan 05.05.2008 tarihinden itibaren tüm çalışmaları ve birimler bir çatı altında toplayarak daha verimli ve kolay hizmet etmek için SSK, BAĞ-KUR ve EMEKLİLİK SANDIĞI`ndaki hizmetler birleştirilmiş gibi olsa da emeklilik ödenekleri yine önceki gibi ayrı ayrı sandıklara ödenmektedir. Bundan dolayı İşçi kesintileri SSK’da; Esnaf, Sanaatkar, Çiftçi ve İsteğe Bağlı Ödenekler BAĞ-KUR’a; ve Devlet memurları ise Emeklilik Sandığına prim öderler. 3201 sayılı 08.05.1985 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu olan kısacası (SGK) ‘’Yurtdışında Çalışan Türk Vatandaşlarının Yurdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlik Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’’ 22.05.1985 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarih itibari ile yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla Türk vatandaşlarının yurt dışında geçen sürelerinin borçlanma yoluyla sosyal güvenlikleri değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Mavi kartlı olanların SGK yurt dışı borçlanması ve yurtdışı çalışma başlangıçlarını SGK başlangıcı saydırmak için davaya gerek kalmadı. Torba yasa ile mavi kartlı gurbetçiler yapamadıkları yurtdışı borçlanmaları artık davasız yapabilecekler. Yeni kabul edilen yasayla davaya gerek kalmadan yurtdışı çalışmalarını başlangıç kabul edilerek daha erken ve daha yüksek aylıkla emeklilik alabilecekler. Mavi Kart sahiplerine, borçlanarak emeklilik için başvurduklarında SGK tarafından Türkiye vatandaşlığından izinle çıktıkları halde emeklilik için borçlanamıyacakları bildiriliyordu. Halbuki vatandaşlıktan çıkmadan önceki yurt dışındaki geçen seneleri veya çalışılan süreleri borçlanabilmek mümkün, mahkeme açarak verilmeyen haklar alınıyordu. ARTIK YURTDIŞI BAŞLANGICI DAVASIZ KABUL EDİLİYOR: Yasa Türkiye de meclisten geçti, başlangıçları saydırmak için davaya gerek kalmadı. Türkiye ile sosyal güvenlik sözleşmesi olan K 2 .5 yıldır başkanlık görevini başarıyla sürdüren Ayşe Hümeyra Ergün, yapılan istişareler sonucunda görevini, yine bölge yürütme kurulu üyesi olan, Mecbure Yıldırım’a bıraktı. Bölge merkezinde yapılan proğramda IGMG Genel Merkezden Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin, IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Özcan Kuri ve BYK`dan Ayhan Karaman ve Cezmi Şaplak da hazır bulundular. Mecbure Yıldırım daha önce 5 yıl kadar Tuttlingen Cemiyeti Kadınlar Teşkilatı Başkanlığı, son 3 yıl ise Bölge Kadınlar Teşkilatı İrşad Başkanlığı görevini yürütüyordu. IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin konuşmasında hizmetlerinden dolayı Ayşe Hümeyra Ergün’e teşekkür ederken, yeni başkan ❬ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 Yaşar CİMŞİT dosya Türkiye’de hiçbir hizmeti olmayan ev kadınları yurtdışı borçlanmalarını 5510 sayılı Yasanın 4.1/b maddesi gereği Bağ-Kur kapsamında yapar, yurt dışında geçen 20 seneyi borçlanıp Bağ-Kur`dan emekli olabilirler. ükelerdeki yurtdışı çalışma başlangıcının Türkiye’de emeklilik için iş başlangıcı sayılması kabul ediliyor. “MADDE 30- 3201 sayılı kanunun 5’inci maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. ‘Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce akit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların akit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.’ Ev kadını Türkiye`de ve Almanya`da hiç çalışması yok. Borçlanmayı hangi kurum kapsamında yapabilir? Türkiye’de hiçbir hizmeti olmayan ev kadınları yurtdışı borçlanmalarını 5510 sayılı Yasanın 4.1/b maddesi gereği Bağ-Kur kapsamında yapar, yurt dışında geçen 20 seneyi borçlanıp Bağ-Kur`dan emekli olabilirler. Eğer yurt dışında kısa dönem bir çalışma, meslek eğitiminden dolayı prim yatırılmış ise yani bir sigorta girişleri varsa ve bunu Türkiye`de sigortaya giriş günü olarak saydırabilirlerse, ayrıca en son bir 4a (SSK) çalışmaları varsa ve borçlanmalarını buradan yaparlarsa, SSK dan emekli olabilirler. Bu bilgiler mavi kart sahibi kadınlar için de aynen geçerlidir. Artık davasız erken emeklilik böylece mümkündür. Aynı zamanda yüksek emekli aylığı alınabilecektir. Sizden gelen sorularınız ve cevapları. Soru: Ben Fatma Doğru 21.12.1968 Almanya doğumluyum 1987 yılında evlendim. İlk çocuğum 1988 ikinci çocuğum 1990 yılında ve üçüncü çocuğum 1994`te dünyaya geldiler. Almanyada ilk işe başlama tarihi 1996 yılında ne kadar ödemem gerekir kaç yaşında emekli olabilirim. Cevap: Fatma Doğru Hanım, mutlaka Türkiye`de bir SSK başlangıcınızı yapmayı ihmal etmeyiniz. Vatandaşlık durumunu bildirmemişsiniz? Şayet Türk Vatandaşıysanız, 5150 günden borçlanarak hemen emekli olabilirsiniz. Soru: Ben Asiye Denizdelen 28.05.1951 doğumlu, 1971 yılında evlendim ilk çocuğum 1972 yılında Türkiye`de doğdu. İkinci çocuğum 1975 Almanya`da dünyaya geldi. İlk defa 1976 yılında işe başladım. 1988 yılında Alman Vatandaşlığına geçtim. 1998 Ağustos`ta Türkiye`de SSK`lı olarak 1 ay çalıştım. Türkiye`den borçlanarak emekli olabilir miyim? Nasıl olabilirim? Cevap: Asiye Hanım, Türkiye SSK`sı olduğundan dolayı, Bağ-Kur dan değil SSK`dan emekli olabilir, Alman vatandaşlığı emekli olmanıza engel değil, birinci çocuğunuzun Türkiye`de dünyaya geldiğinden emekliliğinize bir etkisi olmaz. 25.12.2015 kadar müracaat edildiğinde 48.800 TL ödeyerek hemen emekli olabilirsiniz. Soru: Ben Firuze Aldağ 12.09.1969 doğumluyum. Evlilik yoluyla 1986 yılında Almanya`ya geldim. İlk çocuğum 22.11.1988 oldu ve 3 çocuğum var. 1992 ve 1998. 2003 yılına kadar ev hanımıydım. 2005`ten sonra 2011 kadar Minijob olarak işe çalıştım. 2014`te 30 günlük Türkiye`de SSK`lı olarak çalıştım. Türkiyeden nasıl emekli olabilirim? Ne kadar ödemem gerekir. Cevap: Firuze Aldağ hanım Türkiye SSK`lı çalışmasını tamamladığınızdan dolayı şayet Türk Vatandaşı iseniz 44 yaşında ve 5225 günden borçlanarak emekli olabilirsiniz. Yaşar Cimşit Sosyal Danışman ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Emeklilik Danışma Merkezi Gräfenau str.20, 67063 Ludwigshafen. E-Mail: [email protected] GSM: 0172 7063816 Tel: 0621-629 029 55 Faks: 0621- 685 675 72 IGMG Freiburg Donau Kadınlar Teşkilatında Nöbet Değişimi Mecbure Yıldırım’a başarılar diledi. Ayşe Hümeyra Ergün arkadaşlarından helallik isteyerek, kendisine yardımcı olan herkese teşekkür etti. Mecbure Yıldırım ise, kendisini bu göreve layık gördükleri için, herkese teşekkür etti. IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Özcan Kuri hizmetlerinden dolayı Ayşe Hümeyra Ergün’e teşekkür, yeni başkana ise başarılar diledi. Karşılıklı hediyeleşmeler ile, proğram son buldu. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 16 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 haber IGMG RNS Bölgesi Sabah Namazı Buluşmaları Bu Sefer Dannstadt’ta Gerçekleşti IGMG RNS Bölgesi Germersheim Selimiye Camii Yöneticileri Kan Bağışında Bulundu İ I GMG RNS Bölgesi İrşad Başkanlığı tarafından üç haftada bir organize edilen sabah namazları buluşmaları bu sefer Dannstadt şehrindeki Ümmet-i Muhammed Camiinde eda edildi. Kalabalık bir cemaat topluluğu ile başlayan sabah, namazdan önce çevre cemiyetlerin imamları ile Yasin-i Şerif ve dualar okundu. Kılınan sabah namazının ardından Viernheim Sultan Ahmet Camii İmam Hatibi Nihat Çiftçi kısa bir zikir yaptırdı. Daha sonra IGMG RNS Bölge İrşad Başkanı Erol Ergün, IGMG RNS Bölge Başkanı Şerif Aslanı kısa bir selamlama konuşması yap- ması için mikrofona davet etti. Aslan herkesi selamlayarak bölge çalışmalarından bahsetti. Alınan yeni bölge merkezi hakkında bilgi vererek herkesin bu konuda duyarlı olacağını ve destek vereceğini ümit ettiğini ifade etti. Son olarak Mannheim İmam Hatibi Hasan Çakmak kısa sohbetinde Peygamber Efendimiz döneminde yaşananlardan örnek vererek herkesin o dönemlerden ders çıkartması gerektiğini ifade etti. Mehmet Akif Camii İmamı Abdullah Demir yapmış olduğu dua ve Cemiyetin vermiş olduğu kahvaltı ile programı sonlandırıldı. IGMG Frankenthal, Polis İle Ortaklaşa Gençlere Seminer Verdi I GMG RNS Bölgesi Frankenthal Hicret Camii geçtiğimiz günlerde Frankenthal Polisi ile ortaklaşa gençlere ve yönelik "gençlik ve şiddet, korunma yolları" adı altında bir seminer düzenlendi. Seminer Hicret Camiinde Frankenthal polisinin gençlik dairesinden Polis memuru Michael Glaser tarafından sunuldu. Programa Hicret Camii Başkanı Nadir İdare ve Hicret Camii İmam Hatibi Şevki Aksoy, IGMG RNS Bölgesi Basın Yayın Başkanı ve Frankenthal Uyum Meclisi Üyesi Mehmet Çalay, muhasib Zeki Açıkgöz, VIKZ İmam Hatibi Yaşar Bezgin, DİTİB İmam Hatibi Menderes Yazıcıoğlu ve gençler katıldılar. Daha sonra kısa bir tanışma yapıldı. Güzel ve samimi bir ortamda geçen seminerde Glaser gençlere çok önemli açıklamalarda bulundu. Gittikleri ortamları tanıştıkları arkadaşlarını çok iyi seçmeleri tavsiyesinde bulundu. Şiddetin kötü bir şey olduğunu kötü sonuçlar doğuracağının altını çizdi. Sorunların şiddetle değil de sakin bir kafa ve bilinçli bir şekilde çözüm yollarının aranması gerektiğini söyledi. Gençlere katılımlarından dolayı teşekkür ederek seminer dizilerinin devam edeceğini söyledi. Programın sonunda gençlerin hazırlamış oldukları ikramlar yenildi ve Türk çayı içilerek vedalaşıldı. slam Toplumu Milli Görüş RNS Bölgesine bağlı faaliyetlerini sürdüren Selimiye Camii geçenlerde çeşitli kuruluşlarla desteklenen kan bağışı kampanyasına cemaati ve yöneticileri ile birlikte katıldılar. Cemiyet Başkanı Orhan Uçar; “İnsanların en hayırlısı insanlara fay- dalı olanıdır” düsturu ile hizmet veren teşkilat zor durumda olan insanlara faydalı olabilmek için bu tür çalışmalarda yer aldıklarını ifade etti. Önümüzdeki dönemde de çeşitli çalışmalarla hizmetlerine devam edeceklerini söyledi. Frankenthal’de “İslam ve Hristiyanlık’ta Barış” Konulu Toplantı F rankenthal`de hersene yapılan yuvarlak masa toplantılarının bu seneki konusu "İslam ve Hristiyanlıkta Barış" konusu işlendi. Daha önceden böyle bir konunun seçilmesi son dönemde Pariste üzücü olayların meydana gelmesiyle aynı zamana denk gelmesi katılımcıların da ilgisini çekti. Toplantı Luther Kilisesinin konferans salonunda gerçekleştirildi. Programa Frankenthal Uyum Meclisi Başkanı Serap Yılmaz, IGMG FT Milli Görüş Hicret Camii Başkanı Nadir İdare ve İmam Hatibi Şevki Aksoy, Eğitim Başkanı Şenol Kar ve Hakan As, VIKZ adına İmam Hatip ve Pedagog, Uyum Meclisi Üyesi Yaşar Bezgin, DİTİB Başkanı Salif Erdoğan ve İmam Hatib Menderes Yazıcıoğlu, Uyum Meclis Üyesi ve IGMG RNS Bölgesi Basın Yayın Başkanı Mehmet Çalay, Luther Kilisesi Papazı Martin Henninger, Belediye Uyum Meclisi Yazı İşleri Müdürü Bernd Schönhard ve dinleyiciler katıldılar. Programa davet edilen Osnabrück Üniversitesinde Öğretim görevlisi olan Profesör Merdan Güneş, İslam dini hakkında çok güzel ve önemli açıklamalarda bulundu. İslam Dininin Terörle bir bağlantısının kesinlikle olmadığını bilakis İslam dininin barış dini olduğunu ayetlerle açıkladı. Önyargıların bu tür çalışmalarla biraz olsun aza indirgenmesi gerektirdiğini vurguladı. Daha sonra Papaz Henningerde Hristiyanlıkta da şiddetin olmadığını birlikte yapılacak programlarla bunları insanlığa anlatmamız gerektiğini söyledi ve ev sahibi olarak katılanlara teşekkür etti. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 17 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 haber Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği Şemsiyesi Altında “Elele” Sloganıyla İşbirliği Yapan Listeler Frankfurt Yabancılar Meclisi Seçiminde Başarılı Oldular 2 9 Kasım 2015 tarihinde yapılan Frankfurt Yabancılar Meclisi Seçimlerine Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği´nin şemsiyesi altında “Elele” sloganıya işbirliği yaparak giren 7 liste´den seçilen Frankfurt Yabancılar Meclisi üyeleri ile Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalıșma Birliği Frankfurt Griesheim Yunus Emre Kültür Merkezinde yapılan toplantıda bir araya gelerek seçimi değerlendirdiler. Toplantıda yapılan analitik değerlendirmede Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği´nin şemsiyesi altında “Elele” sloganıya işbirliği yaparak giren 7 liste seçimde așağıdakı sonuçları aldığı tesbit edildi: Liste Oy Oranı Oy Sayısı Seçilen Aday Sayısı 1 LA 1,8% 6373 1 4 - EU 9,3% 33656 3 6 - ULF 2,9% 10442 1 16 -YEKV 1,6% 5738 1 23 - TDF 2,6% 9251 1 30 - TKF e.V. 2,3% 8199 1 32 - A.I.V. 4,0% 14434 2 Toplam 24,5% 88093 10 Bu sonuçlara göre ișbirliği yapan listelerimiz genel oyların % 24,5 %´ünü ve 37 sandalyeden 10´unu yani % 27´isini alma bașarısını göstermiștir. Seçimlerin sonuçlarına genel olarak bakıldığında Frankfurt Seçim ve İstatistik Dairesinin Frankfurt Yabancılar Meclisi nedeniyla bu sene yayınladığı istatistik verilerine göre Alman pasaportu olmayan 177.445 seçmenden 25.399 Türk asıllı (Türk asıllı seçmenin genel seçmene göre oranı % 14,3) olduğu Frankfurt´ta seçilen 37 Yabancılar Meclisi üyesinden 25´inin (% 67,6´sı) Türk isimli olması, Türkiye asıllı seçmenlerin seçimlerde ne derece belirleyici olduğunu ve diğer milletlerden seçmenlerin sandığa rağbet etmediklerini, seçmenlerin genelde kendi milletlerinden olan kiși yada listelere oy verdiği varsayımında Türk asıllı seçmenlerin üzerine düșeni yaptıklarını açıkça göstermektedir. Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalıșma Birliği șemsiyesi altında “Elele” sloganıyla ișbirliği yapılan listelerden seçilen yabancılar meclisi üyeleri ile Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalıșma Birliği bundan sonra da aynı ișbirliğini devam ettirmeye ve önümüzdeki dönem Frankfurt Yabancılar Meclisi çalıșmalarında daha etkin olmayı hedeflemekte belirledikleri - Seçimlerde seçme ve seçilme hakkı! - Eğitim ve iș hayatında șans eșitliği! - Yabancı düșmanlığı, Irkçılık, Antisemitizm ve İslamofobya’ya karșı mücadele! - Entegrasyona evet! Asimilasyona hayır! - Çok dilliliğin teșvik edilmesi, çiftdilli anaokulların ve anadil derslerinin yaygınlaștırılması için! Müslümanların kurumsal entegrasyonuna imkan! - Müslüman sosyal hizmet kurumlarının olușturulmasına destek! - Sosyal konut yapımına teșvik - Savaș mültecilerine sığınma hakkı! Savașlara son! - Radikal gençliğe hayır! Özgüvenli gençliğe evet! - Çoğulcu ve yașamaya değer bir Frankfurt için! hedeflere ulașmayı amaçlamaktadırlar. 29 Kasım 2015 Frankfurt Yabancılar Meclisi Seçimin de ișbirliği yapan Frankfurt Yabancılar Meclisi üyeliğine seçilen, așağıda isim ve irtibat bilgilerini verilen Liste 1 – Liste Aktiv (LA) Seçilen aday: İsa Çöl (e-Mail: [email protected] – Tel.: 0163/7853570) Liste 4 – Emigranten Union (EU) Seçilen adaylar: Asım Tozoğlu, Yakup Ürün, Süheyla Tozoğlu (irtibat: Asım Tozoğlu - e-Mail: [email protected] – Tel.: 0178/2696958) Liste 6 – Unabhängige Liste Frankfurt (ULF) Seçilen aday: Erdal Kına (e-Mail: [email protected] – Tel.: 0178/4135636 Liste 16 - YUNUS EMRE KULTUR VEREIN (YEKV) Seçilen aday: Abdullah Kaya (e-Mail: [email protected] – Tel.: 160/98907073) Liste 23 – Türkisch-Deutsche Liste Frankfurt (TDF) Seçilen adaylar: Bilal Can (e-Mail: [email protected] – Tel.:0173/4673021) Liste 30 Türkischer Kultur- und Freundschaftsverein e.V. (TKF e.V.) Seçilen aday: Muhammed Metin (e-Mail: [email protected] – Tel.: 0177/5562122) Liste 32 – Ausländische Interessenvertretung (A.I.V.) Seçilen adaylar: Rahmi Şeker (e-Mail: [email protected] – 0177/8353727) Dr. Hüseyin Kurt (E-Mail [email protected] – 0177/9762795) arkadașlarımız yukarıda belirtilen ortak belirlenen hedefler çerçevesinde Frankfurt´ta yașayan seçmenlerimiz ve vatandașlarımızın sorunlarını Frankfurt Yabancılar Meclisi ve etkin olacakları diğer kurum, komisyon ve olușumlarda nezdinde dile getirmek ve çözümler üretmek için çalıșacaklardır. Seçmenlerimiz ve vatandașlarımız seçilen arkadașlarımıza belirtilen irtibat bilgileri üzerinden ulașarak, Frankfurt Yabancılar Meclisi´nde gündeme gelmesini istedikleri sorunlarını iletebilirler. Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalıșma Birliği ve çalıșma birliğimizin șemsiyesi altında “Elele” sloganıyla ișbirliği yapan listelerimizden seçilen Frankfurt Yabancılar Meclisi üyeleri, seçmenlerimize, sandığa yansıttıkları teveccühleri ve güvenleri için teșekkür ederiz. Gelecekte güzel bir Frankfurt için, göçmenlerin Frankfurt için bir zenginlik olduğunu göstermek için, sadece listelerimizi tercih eden seçmenlerimize değil, tüm seçmenlere hatta tüm Frankfurt´a hizmet etmeyi hedeflediğimizin bilinmesini istiyor ve önümüzdeki dönem Frankfurt Yabancılar Meclisi yeni dönem çalıșmalarının tüm Frankfurt halkına hayırlı olmasını diliyoruz” dendi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 18 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 haber 18. Euro Finance Week’te Bu Yıl İlk Kez İslami Bankacılık Konferansı A vrupa’nın finans sektörünü 18 yıldır biraraya getiren ve alanındaki en önemli organizasyonlarından olan Euro Finance Week Frankfurt Kongre merkezinde başladı. Finans sektörünün önde gelen yöneticilerinin ve uzmanlarının katıldığı Euro Finance Week’in açılış konuşmasını Grup başkanı Dr. Nader Maleki yaptı. Dr. Thomas Schäfer (MdL), Dr. Michael Meister (MdB) ve Avrupa Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Dr. Vitor Constancio da birer konuşma yaptı. 18. Euro Finance Week, bu yıl da 40`ın üzerinde konferans ve konusunda uzman yüzlerce katılımcıyla gerçekleşecek. Açılış konferansının bu yıl ki konusu; İslami bankacılık konvensiyonel bankacılık sistemine karşı bir alternatif midir ve İslami bankacılık güncel ekonomik Avrupa sorunlarının çözümüne katkı sağlayabilecek midir? konuları masaya yatırıldı. Haftanın açılış konferansına, geçtiğimiz aylarda Euro bölgesinin ilk İslami banka lisansını Almanya Banka Gözetim Kurulu’ndan (Bafin) alan, Kuveyt Türk Bankası’nın yüzde yüz iştiraki KT Bank AG Ceo’su Kemal Ozan da konuşmacı olarak katıldı. Euro Finance Week’in İslamic Finance ilk oturumunda konuşan ve soruları yanıtlayan KT Bank Ceo’su Kemal Ozan; “Dünyada hızla pazar payını arttıran İslami bankacılık Euro bölgesinde çok yeni. Farklı bir iş modeli olmasına rağmen ilgiyle karşılanması memnuniyet verici” dedi. Bu konferansta ki amaçlarının; başta katılımcılar ve finans sektörü olmak üzere, İslami ve etik değerlere uygun bankacılık sistemini anlatmak olduğunu belirten Kemal Ozan, konuşmasının devamında bilinen bankacılık sistemiyle İslamic Finance arasındaki farklılıkları, İslami bankacılığın avantajlarını dile getirdi. İslami Bankacılığın İslami kurallara göre şekillendiğini vurgulayan Ozan, İslam`ın yasakladığı endüstrileri finanse etmediklerini, spekülasyondan uzak durduklarını, reel sektöre destek verdiklerini ve bu yolla ekonomiyi daha stabil hale getirme yönünde katkıda bulunduklarını ifade etti. Hedef kitlelerinin Almanya’da yaşayan müslümanların yanısıra etik değerlere önem veren müslüman olmayan müşteriler olduğunu da sözlerine ekleyen Kemal Ozan, “ırk, dil ve din ayrımı yapmaksızın tüm müşterilere hizmet sunmayı amaçlıyoruz“ dedi. Prof. Dr. Bernhard Emunds, Prof. Dr. Martin Büscher, Dr. Helge Wulsdorf, Uğurlu Soylu ve Peter Kruschel‘in katıldığı konferansın ikinci bölümünde, Almanya’da yeni olan İslami bankacılığın geleceği ve ne gibi yenilikler getirebileceği tartışıldı. Köln’de Buhurizade Mustafa Itri ve Johann Sebastian Bach'ın Düeti Y unus Emre Enstitüsü, Almanya’nın Köln kentindeki bir kilisede Klasik Türk Müziği sanatçısı Buhurizade Mustafa Itri ile Klasik Batı Müziği sanatçısı John Sebastian Bach’ın eserlerinin icra edildiği bir konser düzenledi. Enstitü’nün Köln Kültür Merkezi tarafından “Neuapostolische” kilisesinde düzenlenen konser, Itri’nin “Segah Bayram Tekbiri” ile başladı. Konser, daha sonra tambur ve duduk taksimi, Bach’ın “Air on G String” ve Itri’nin “Segah Salat-ı Ümmiye” eseriyle devam etti. Konserde tambur sanatçısı Murat Aydemir, viyolonsel sanatçıları Çağ Erçağ ile Serdar Mamaç ve duduk sanatçısı Ertan Tekin, iki bestekarın seçme eserlerinden oluşan repertuarlarıyla Doğu ve Batı’nın ezgilerini sergilediler. Yunus Emre Enstitüsü Köln Müdürü Dr. Yılmaz Bulut, Türk Alman ilişkilerinde bu iki önemli bestekarı bir araya getirip sentezlerini sunarak bir dostluk havası es- tirmek istediklerini belirterek, “Doğu ile batının birbirinden çok uzak, birbirinden ayrı, birinin ötekinin karşıtı olarak algılanmamasını istiyoruz. Bu nedenle böyle bir konserle buna anlam katmak istedik, toplumları birleştirmek ve dostlukları arttırmak istedik” dedi. Türkler ve Almanlar tarafından yoğun ilgi gören konser, salonu dolduran çok sayıda dinleyici tarafından büyük alkış aldı. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 19 ❭ “DİTİB İslami Düşünceleri Destekleme Programı” Dördüncü Çalıştayı Yapıldı D İTİB-Akademisi, “DİTİB İslami Düşünceleri Destekleme Burs Programı”nın master ve doktora öğrencilerine yönelik tertiplemiş olduğu dördüncü çalıştayıyla yeni öğretim yılına girdi. Bu kapsamda 25-27 Kasım 2015 tarihlerinde Almanya’daki çeşitli üniversitelerin İslam İlahiyat, İslam Din Eğitimi ve İslam Bilimleri bölümlerinde okuyan öğrenciler Köln DİTİB-Akademisinde bir araya geldi. DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu çalıştayda yaptığı konuşmasında İslam İlahiyatı’nın disiplinlerarası bir bölüm olduğunu, dolayısıyla sadece temel İslam bilimlerinden Tefsir, Hadis, Kelam, Fıkıh veya Tasavvuftan ibaret olmadığını vurguladı. Aşıkoğlu, bunun yanında Din Bilimleri, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi, Din Felsefesi ve Dinler Tarihi alanlarını da içerdiğini ifade etti. Üçüncü bölüm olarak da yardımcı disiplinlerin (Dil Bilimleri gibi) dikkate alınması gerektiğini söyleyen Genel Başkan Aşıkoğlu, o halde İslam İlahiyatını kompleks bir yapı ve gelecekte önem arz eden bir bölüm olarak görülmesi gerektiğini belirterek, çalıştaya katılan öğrencilere başarılar diledi. Düzenli tertiplenen çalıştayların amacı öğrencilerin kişisel gelişimini desteklemek, aralarındaki iletişim bağlarını güçlendirmek amacıyla yeni bir atölye konsepti ile desteklenmekte olup, bununla öğrencilerin somut bir ürün ortaya koymaları, bilimsel çalışmalardaki çekimserliklerini yenmeleri ve kendilerini deneyecek bir ortamı bulmaları sağlanmıştır. Konseptlerden ilki olan Speech-Atölye, öğrencilerin eğitimlerini sürdürdükleri İslam İlahiyat Merkezlerinde tartışma grupları, konferanslar ve seminerler düzenlemelerini içermektedir. DİTİB Akademisi’ne bağlı olarak faaliyet yürütecek Save Book Atölye ismi altında da Almanya’daki İslam İlahiyat Merkezleri Bibliyografya ve Dokümantasyon Merkezi’nin oluşturulması hedeflenmektedir. Son olarak Script-Atölye kapsa- mında ise öğrencilerin eğitim seviyeleri çerçevesinde makale, kitap değerlendirmeleri ve kitap özetleri gibi deneyimlerle kendi yeteneklerini görünür hale getirmeleri ve bunu bir ‘İslami Düşünceler Dergisi’ kapsamında sunmaları tasarlanmıştır. Bu atölyenin birincil amacı özellikle Almanya’da kurulmuş olan İslam İlahiyat Merkezleri’nin yaptığı kendi yayınlarının içeriklerini tartışma konusu yaparak bu konudaki bilimsel çalışmaların önünü açmaktır. Bu konuda DİTİB Eğitim, Araştırma ve Yayın Hizmetleri Müdürü Taner Yüksel sadece bilimsel çalışmalar yapmanın yetmediğini, asıl önemli olanın bu tür çalışmaların tanınmasının ve üzerinde tartışılabilmesinin gerektğini ifade etti. Çalıştayın moderatörlüğünü DİTİB Eğitim, Araştırma ve Yayın Hizmetleri Müdürü Taner Yüksel ve DİTİB Akademi Bürosu Araştırma Görevlisi Ulrich Paffrath, DİTİB İslami Düşünceleri Destekleme Burs Programı’nın koordinatörlüğünü ise DİTİB Akademi Bürosu Görevlisi Murat Şahinarslan üstlenmiştir. “DİTİB İslam Düşüncelerini Destekleme Burs Programı”, Almanya’da İslam araştırmalarına içten bir bakış açısına ulaşma konusuna ve nitelikli genç akademisyenlerin yetişmesine katkıda bulunmaktadır. Bu çerçevede master ve doktora öğrencilerinin İslam düşüncesinde bilimsel kaynak ve metotlara ulaşmaları hedeflenmektedir. Bu çerçevede özellikle şu alanlardaki master ve doktora alanları desteklenmektedir: İslam İlahiyatı/Araştırmaları, İslam Bilimleri, Din Eğitimi, Din Bilimleri, Arap Dili ve Edebiyatı/Oryantalizm şeklindedir. Ayrıca başka bölümlerde öğrenim görmekte olan fakat orjinal İslam kaynaklarının kullanımı sayesinde Almanya’daki İslam araştırmalarına önemli bilgi katkısında bulunacak başvuru sahibi öğrenciler de dikkate alınmaktadır . “DİTİB İslam Düşüncelerini Destekleme Burs Programı” içerik ve maddi destekten oluşmaktadır ve bu programın seçilmiş katılımcılarına programlar düzenlemektedir. Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 haber DİTİB-ZSU 8. Kitabevini ve İlk Öğrenci Evini Açtı D İTİB Sosyal Dayanışma Merkezi (ZSU) Köln, Münster, Berlin, Frankfurt, Münih, Nürnberg, Stuttgart’tan sonra Hannover’de 8. kitabevini ve ilk öğrenci evini düzenlenen törenle hizmete açtı. Açılışa; Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay, DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Din Hizmetleri Ataşeleri, ZSU Genel Müdürü, Eyalet Birliği ve Gençlik Birliği Başkan ve Yöneticileri, yerel yöneticiler, bölge dernek din görevlileri, dernek yöneticileri ile çok sayıda davetli katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından program DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu’nun selamlama konuşmasıyla başladı. En güzel yatırım insana olan yatarımdır İslam`ın, insanı insan yapma sanatı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Aşıkoğlu özetle şöyle konuştu; “Güzel bir Cuma gününde iki mutlu olayı birlikte yaşıyoruz. İlim, irfan yuvası bir kitabevi ile ilim, irfan tahsil etmek üzere öğrencilerimize imkân sağlamak için hazırlanan öğrenci evinin açılışını idrak edeceğiz. DİTİB olarak gayemiz sizlerden aldığımız güçle çocuklarımızın eğitimi için bu imkanları oluşturmaktır. Şu anda 8 kız ve 5 erkek olmak üzere 13 ayrı şehirde öğrenci evi hazırladık, bunların bir kısmı faaliyete geçti, bir kısmı da en kısa zamanda geçecek. Bugün en geniş kapsamlı öğrenci evimizi açmış bulunuyoruz.“ Eğitim olmazsa olmazlarımızdandır Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay’da günün anlam ve önemine binaen yaptığı konuşmasında; “Hissiyatımı anlatmam için bugün içinde bulunduğumuz bu merkezin açılması beni son derece mutlu etmiştir. Eğitime çok önem veriyorum. Eğitim olmazsa olmazlarımızdandır. Külliye olarak adlandırdığım bu mekânın eğitim alanında yapacağı çalışmalarla bir merkez olacağına inanıyorum. Bu külliyenin hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese canı gönülden teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından üniversite öğrencilerine sıcak bir yuva ve ev ortamı, huzur, dostluk, güven ve kalitenin hâkim olduğu, nezih bir mekânın oluşturulduğu öğrenci evinin ardından, dini, kültürel ve sosyal içerikli kitapların yanı sıra, diğer hediyelik eşyaların ve hac malzemelerinin de yer aldığı 5 bine yakın ürün çeşidinin sergilendiği kitabevinin açılış programına geçildi. DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Suat Okuyan’ın yaptığı dua eşliğinde kitabevi ve öğrenci evinin açılış kurdelası Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay, DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ve ZSU Genel Müdürü Ali Özdemir tarafından kesildi. Açılış sonrası öğrenci evi ve kitabevi gezildi. DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu günün anısına Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay’a Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınlamış olduğu “Anadolu’da İslam Kültür ve Medeniyeti“ adlı kitabını hediye etti. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Göç Olgusundan Yerleşiklik Olgusuna Gençlik Çalışmaları [email protected] erinin ilk yazısında göç sonrası özellikle Almanya’da gelişmeye başlayan gençlik çalışmalarını ele almıştık. Göç ve göçmenlik olgusunun bu zaman diliminde ortaya çıkan gençlik çalışmalarının temelinde bir şekilde hep var olduğunu ifade etmiş, bu çalışmaların çerçevesini ortaya koyan temel kıstasların göç tecrübesi, kimlik muhafazası, yabancılık hissi, birarada tutunabilme, dînin sonraki nesillere aktarımı olduğunu ifade etmiştik. Günümüzdeki duruma yöneldiğimizde artık Türkiye’den Avrupa’ya gerçekleşen ilk göçü yarım yüzyıl geride bırakmamızla birlikte, temel paradigmalarda da bir kaymanın ortaya çıktığını görüyoruz. Özellikle göç ve göçmenlik paradigması gitgide yerleşiklik paradigması ile yer değiştirmekte. Bir ülkeden diğer ülkeye bizatihi göçme fiilini tecrübe etmiş olanların zaman dilimlerinde iyi hizmet etmiş olan unsurlar, paradigmanın yerleşikliğe kaymasıyla birlikte işlevliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilmekteler. Göç sonrası gençlik çalışmaları da bu paradigma değişiminden etkilenen önemli unsurlardan biri olarak karşımızda durmakta. Mevcut Türk kökenli kurumlardaki gençlik çalışmalarında paradigma fiilen değişmiş olsa da, zihnen bu değişikliğin çalışmalara daha tam olarak yansımadığını görüyoruz. Çalışmaların muhatabı olan gençler bizatihi göçü ancak büyüklerin anlatımından tanımaktalar. Kendileri ile göç etmiş olmanın arasında iki nesillik, hatta üç nesillik bir mesafe oluşmuş durumda. Babalarının ve dedelerinin doğup büyüdükleri, sosyalleşmelerinin gerçekleştiği toplumsal çerçeveyi ve kültürel arka planı kendilerinin tecrübe etme imkanları olmadı. Babaları ve dedelerinin sonradan katıldıkları ve farklı olarak algıladıkları bu toplumun gerçekleri onlar için hayatları boyunca tecrübe ettikleri tek gerçeklik oldu. Ataları için eksiklik ve fazlalığın içiçice geçtiği ve onların yabancılıklarını pekiştiren toplumsal düzen torunlar için bilinebilir tek düzen haline geldi. Kendi ailelerinin ve tanıdıkları çevrenin yaşadıkları göç sonrası tecrübeler onlar için sadece bir anlatı ve söylemden ibaret olmaya başladı. Kendileri için bunları tecrübe etmek mümkün olmadığı gibi, genelde olumsuz tecrübelerin aktarıldığı bu tarihi devr almakta dahi zorluk çekmekteler. Gençlik çalışmalarının muhatap kitlesinde nesnel bir değişimin ortaya çıkmış olmasına rağmen, bu durum çalışmaların çıkış noktasına ve hayata geçiriliş şekline halen yansımış değil. Yapı ve içerik boyutu ile Türkiye kökenli gençlik kurumlarında halen göç paradigması geçerliliğini korumakta. Günümüzde bazı noktasal değişiklikler yapılmış olsa da, temelde bir değişim sözkonusu değil. Mesela Din eğitiminde son yıllarda yerel dile de yer veriliyor olunsa da, dil değişimi müfredatın ve öğretim metodlarının ciddi manada gözden geçirilmesine sebep olmamıştır, daha çok mevcudun bire bir yerel dile tercümesi ile yetinilmiştir. Muhatap kitle içindeki değişim ile çalışmaların şeklindeki sabitlik biraraya gelmesiyle birçok kurumda gençlik çalışmaları bir döngü içine girmiş durumda. Göç sonrası ortaya çıkan ve göç olgusundan doğan sıkıntılar ile mücadele, bunları aşmak ve eksikliklerini S ❬ ❬ 20 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 A.Engin KARAHAN dosya Belki bundan çok daha vahim olan ise, gençlik çalışmalarına katılım sağlayan gençlerin arasında dahi bu çalışmalardan etkilenenlerin oranlarının çok düşük olmasıdır. Kendi bünyesindeki gençler için dahi cazibe oluşturmakta zorluk çeken bir gençlik çalışması haliyle kendi iddiasına göre ulaşması gereken insan sayısının ve potansiyel olarak gerçekten de ulaşabileceği sayının çok gerisinde kalmakta. tamamlamaya endeksli olan çalışmaların dert edindiği kitle artık büyümüş ve kendileri çocuk sahibi olmuşlardır. Yeni muhatap kitleyi oluşturan bu çocuklar ise baba ve dedelerinin karşı karşıya kaldıkları sorunları tanımamakla birlikte kendi nesillerine özgü sorumluluk ve sıkıntılar ile karşı karşıya kalmaktalar. Babalarının sorunlarının telafisi ve kimliklerinin gelişimi için ortaya konmuş olan çalışma şekli onların ihtiyaç dünyasını karşılayamamakta, onlarla bağlantı kuramamakta. Geldiğimiz noktada mevcut gençlik çalışmalarına geçmişe nazaran yeni gençleri katmakta zorluk çekildiğini söylemek mümkün. Bu tür çalışmalara katılan gençlerin sayısı en iyi ihtimalle ancak sabit tutulabilmiştir. Üçüncü ve dördüncü nesillerdeki toplam sayı artışını göz önünde tutarsak mevcudu korumak ise ulaşılan gençlik oranının gerilemiş olduğu anlamına gelmekte. Birçok kurum kendi dışındaki gençlere ulaşmayı bırakın aile bağlarından yola çıkarak zaten kendi bünyelerinde gördükleri gençleri dahi tutabilmekte zorlanmaktalar. Belki bundan çok daha vahim olan ise, gençlik çalışmalarına katılım sağlayan gençlerin arasında dahi bu çalışmalardan etkilenenlerin oranlarının çok düşük olmasıdır. Kendi bünyesindeki gençler için dahi cazibe oluşturmakta zorluk çeken bir gençlik çalışması haliyle kendi iddiasına göre ulaşması gereken insan sayısının ve potansiyel olarak gerçekten de ulaşabileceği sayının çok gerisinde kalmakta. Bunun yansımaları arasında birçok tezatları bünyesinde birleştiren gençlerin sayısının artışıyla birlikte genelde fahri olarak yürütülen gençlik çalışmalarını devr alacak olan bir sonraki kuşağın yetiştirilmesinde ciddi manada sıkıntılar yaşanıyor olmasını görebiliriz. Yaşanan sıkıntılar kesinlikle çalışmaları şu an yürüten insanlarda bir özveri yada gayret eksikliğinden kaynaklanmıyor. Sorun gençlik çalışmalarının sisteminde hala muhafaza edilen ama muhatap kitlede aşılmış olan paradigmada. Sorun gençlik çalışmalarının sistem olarak bu yeni paradigmayı göz ardı ediyor ve kendini muhatap kitlenin ihtiyaçlarını gözönünde tutarak yenileyemiyor oluşundan kaynaklanmakta. Yani kişilerden kaynaklanan bir sorun ile karşı karşıya değiliz, sorun sistemde. Gençlik çalışmalarını sürdürmekte olan birçok gençlik idarecisinin bilinçli yada en azından bilinçaltında bu durumun farkında oldukları kanaatindeyim. Sıkıntıları ve zorlukları görmekle birlikte bunların sebeplerini tanımlamakta ise zorluk çekmekteler. Bazıları tıkanıklıkların sebebini kendi şahsında görmekte, olması gerektiği kadar çalışmıyor ve gayret göstermiyor olduğu düşüncesiyle kendini suçluyor ve daha fazla çalışarak, daha fazla gayret göstererek kendince gördüğü bu eksikleri kapatmaya çalışıyor. Sonuçta kendinden çok sistemden kaynaklanan bu sıkıntılar karşısında tükenmişlik ve çaresizlik duygularının artmasıyla birlikte uzaklaşmaktan başka çıkış yolu göremeyebiliyor. Bu durum ile genelde gençlik çalışmalarının temelini oluşturan özveri ve sorumluluk sahibi idareci arkadaşlar karşı karşıya kalmakta. Sonuçta sistem en çok ihtiyaç duyduğu idareci prototipini en hızlı şekilde tüketir duruma geliyor. Bunun alternatifi olarak karşımıza çok daha yıkıcı bir etkiye sahip olan ikinci bir “başetme yöntemi” çıkmakta. Bu yöntemin temelinde inkar var. Sorunların olduğu inkarı, tıkanmanın var olduğu inkarı, muhatap kitlede bir değişimin gerçekleştiğinin inkarı. Bu yöntem olanı değil varsayılanı çalışmalarının temeline alır, muhatap kitlesini tanımaya çalışmak yerine sadece tanıdığını kendine muhatap olarak kabul eder. Bu da ancak bakış açısını yapay olarak daraltmakla mümkün olabiliyor. Kendi kendine yetiyor olma duygusunun yaygın olarak karşımıza çıktığı bu yöntem mevcut ile yetinmeyi merkeze alarak, geçmişteki var olan geniş kitlelere ulaşma iddiasını bırakın zinde tutmayı, bozulmanın asli sebebi olarak tanımlayarak terk etmeyi tercih etmekte. İlginçtir ki göç sonrası ortaya çıkan gençlik çalışma modelini muhafaza etme iddiasında olan bu “başetme yöntemi” yine bu model üzerinde en yoğun tahrifata sebep olmakta, gençlik çalışmalarının kucaklayıcılığını, bilinç geliştirme yetisini, gençlerin yaşadığı toplumdaki muhatap oldukları sorunlar ile mücadele yetisini köreltmekte. Günümüzde gençlerin ilmi ihtiyaç ve taleplerini karşılamak yerine gençleri tekrar ve malumat furuşluk kıskacında sıkıştırmaya çalışmaktadır. Sonraki yazı: Gençlik Çalışmalarında Sistem Sorunu - Bir Analiz Denemesi HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 21 ❭ Gurbet Mektupları-24 [email protected] önülden bir selam gönderdim yüreği güzel insanıma. Onlarda gönülden selamımı aldılar inşaAllah. Ey benim yarenlerim, gönül gözünden din kardeşlerim diye bağlandıklarım. Sizin bunca acıları çekmeniz, zalimlerden zulümleri çekişiniz yüreğimin ortasını yakıyor. Adeta benim derdim oldunuz, dünyanın herbir tarafından sesleriniz çığlıklarınız geliyor. Bu sesler adeta kulaklarımı tırmalarcasına çığlıklarınız, ağıtlarınız vücuduma adeta işkence. Hele denizcilerin bulduğu ufacık yavru, bana Firavunun erkek çocukları kestirip Musa’dan kurtulmak istemesini hatırlattı. Ama Rabbim Musa’yı Firavunun evinde büyüttürdü. Benim insanım düşünmeyi bırakıp can derdine düştü, bu beni bayağı bir düşündürdü. Sonra acaba bu durum bizim başımıza gelse ne yapardım dedim kendi, kendime. Allah (c.c.) hiçbir milleti devletsiz ve adaletsiz bırakmasın diye dua ekmeye başladım. Anladımki; hayatı bırakıp gitmeyi göze almak her babayiğitin işi değil. Yine anladımki zalimler bir taraftaki kardeşlerimi temizlemek için diğer tarafı ön plana alıyorlar, dünya halkları o filmi seyrederken onlar çoktan işlerini hallediyorlar. Devletler arası çıkarcı ilişkiler ise birbirini alt etmek için bütün birimlerini harekete geçirirken vasat insanlar seyretmeye devam ediyorlar. Adeta zenginlerin curcunası olmuş devletler, zenginlerin gelecek torunları için yüz yıllık sömürü planları hazırlıyorlar, toprağı zengin ülkeler için. Gündem ne ise kahvelerde, camilerde, komşuluklarda, arkadaşlar arasında, cemiyetlerde, meclislerde onu tartışıyorlar, onların yönlendirdiği gündeme yönlenmiş olarak. Ve, bütün bunlar olurken yürekler buruluyor babalar, anneler, dedeler, nineler, evlatlar, akrabalar kan göz yaşları dökmeye devam ediyor. Yüzyıllarca yaşadığı ülkelerini, şehrini, köyünü, evini terkediyor bir umut için. Toprağa kan yağıyor göz yaşından, taş yürekli insanlar hisseder mi sandın. Aynı toprakta bulunan zenginlikler, ağızlarındaki salyaları kabartıyor. Memleketleri talan edilenler bırakın birlik olmayı, bölünerek daha bir küçülüyorlar. Adeta zalimlerin iştahlarını kabartıyorlar, onların ateşine körük oluyorlar. ............................................. Ah bu nefs ah! İnsan bu, ruhu hakkı isterken, nefsi dünyayı isterken, nasıl bir iç çekişme geçiriyor, adeta kendi kendisi ile savaşıyor. Benlik ve yok olmama mücadelesine dönüyor bütün mesele yaşadığı hayatını ölümsüz zannetme hastalığı. Sabırsız insan. Aslında ölümün, ölümsüzlüğe ilk adım olduğunu bir kabul edebilse, ama olmuyor nefis diretiyor, oda nefsine yenik düşüyor. Bu uğraş hasta ediyor ediyor adeta beynini ve bütün vucudu yayılıyor, kendini inandırmak için, bencil nefsin isteklerine kendini teslim ediyor. G ❬ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 M. Salih AYDIN Hayır, hayır demeliyiz! Gözlerimizde yaş, yüreğimizde Allah’a (c.c.) teslimiyet olmalı. Derdimiz olmalı hak ve hakikate dayalı. .................... İşte bu anlamda olaya biraz daha yakın mesafeden bakalım. Ortadoğu denilince akla Mezopotamya ve Filistin geliyor. Buranın halkları tarih boyunca Ortadoğuya ait olmayan insanlar tarafından nice zulümler görmüştür. Eğer! Fıratın, Diclenin dili olsaydı. Anlatırdı anlamayanlara nice zalimler geldi geçti. Ama her zalimin bir ömrü ve vereceği bir hesabı var. Ne zalim insanlar biter, ne Allah c.c. yolunda yürüyen müminler. Bu kapsamda! Düşmanım eğer birini kötülüyorsa bilki o iyi bir insan, vatanını memleketini düşünen. Fakat! Yarınını düşünmeyen insan düşmanına hazır bir lokma durumundadır. Ot yemeye devam eden merkep gibi son anda kurt’u farketse ne faydası olur. İnsan düşünen bir varlıksa eğer, tabiiki öyle, lakin milyonlar hala düşünme melekesi donmuş şekilde yaşamaya devam ediyor. Bütün bu zorluklara firen olabilmek için sabır en güçlü tutanaktır. .......................... Davanda dimdik dur. Geriye bakmadan ileri gür. Al diline bir slogan haykır. Asla taviz vermeden söyle: Allahuekber’ Allahuekber. O’nun ismini yücelt ve yürü. ............................. Sesini duyurmak için bazen bağırmak gerekiyor. Nice sağır kulaklar hakikati duymamak için kulaklarını tıkarken, gözlerini kapatıp, dilini susma ayarına alırken haykırmak gerekiyor hakikatleri. Ve! Dini dünya emelleri uğruna kullanan insanlar çok zalim kişilerdir. İnsanların güvenini sarsarak. Hakikatleri çarpıtarak, münafıkça zavallı insanları dinden soğutarak. Bütün bunlarla mücadele üzerimize düşüyor. Bu uğurda uğraş vermemiz bize artı getirir. Yeterki O’ bizden razı olsun. Yusuf (a.s.)ı kardeşleri kuyuya atıp sonra da satıp kurtulduk sanmışlardı. İlahi adalet nasıl tecelli etti, bütün o düşman kardeşler Yusuf’a biat ettiler. Görüntüye değil ALLAH’ın gücüne güvenin, nerede tecelli edeceğini bilemezsiniz. İmanınızı tam bir inançla besleyin. Yüreğiniz O’nun aşkı ile kıpır kıpır etsin, çünkü o Yaradandır, mülk onundur. O’na teslim olun gerisini asla düşünmeyin vesselam. özel köşe Avrupa Trabzon Köprübaşılılar Derneği 2. Genel Kurulunu Yaptı T rabzon’un Köprübaşı ilçesi mensupları tarafından Almanya’da kurulan Köprübaşılılar Derneği 2’nci Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Avrupa Trabzon Köprübaşılılar Sosyal, Kültür ve Dayanışma Derneği ikinci genel kurulunu yaparak yönetim kurulu, danışma ve denetleme kurulunu belirledi. Merkezi Neuss şehrindeki dernek lokalinde gerçekleşen genel kurula dernek üyeler yoğun ilgi gösterdi. Genel Kurul Köprübaşı ilçesinin eski ismini taşıyan ve aynı çatı altında faaliyetlerini sürdüren Güneşara Kültür Derneği Başkanı Mustafa Aydın’ın divan başkanlığında yapıldı. Faaliyet ve mali raporların okunması, tüzük üzerinde yapılan konuşmaların ardından seçime geçildi. Yapılan seçim sonucu 15 kişiden oluşan yeni yönetim kurulu belirlendi. 2. Dönem Yönetim Kurulu ise aşağıdaki isimlerden teşekkül edildi. Ahmet Anaç (Başkan) Ercüment Aydın ve Muzaffer Aslan (Başkan Yardımcısı) Ali Rıza Uzun (Sekreter), Şükür Polat (Sekreter Yardımcısı) Hasan Kati (Muhasip), Yakup Demirci (Muhasip Yardımcısı) Üyeler: Aslan Malkoç, Mustafa Abanoz, Lütfi Özcan, Mustafa Küçük, Şenol Aslan, Muhammet Yıldız, Ali Ayar, Yavuz Selim Malkoç Danışma Kurulu Abdullah Uzun, Fuat Kati Denetleme Kurulu Hasan Ayar, Hasan Balahoroğlu Yönetim adına açıklama yapan Dernek Başkanı Ahmet Anaç, “2012 yılında kurulan bir dernek olmamıza rağmen geçtiğimiz yıllar içerisinde bir çok faaliyet gerçekleştirdik. Avrupa’da bilhassa Almanya’da yaşayan hemşehrilerimizi bir çatı altında toplama yolunda önemli bir aşama kaydettik. Derneği kurarken de amacımız Köprübaşılıları bir araya getirmek, mutlulukluklarımızı ve üzüntülerimizi paylaşmak ve dayanışma üzerinde birlikteliği sağlamaktı. Faaliyetlerimizde desteklerini esirgemeyen tüm hemşehrilerimize, kurucu üyelerimize, geçmiş yönetim kurulu üyelerimize ve dostlarımıza teşekkür ediyoruz” dedi. Anaç, 12 Mart 2016 tarihinde Schwelm şehrinde 5.sini gerçekleştirecekleri Köprübaşılılar Gecesi için hazırlıklara başladıklarını kaydetti. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 22 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437 bulmaca
Benzer belgeler
PDF SAYI 93 - Hayat Online
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Not: Kıymetli Mustafa Macit Bey`in
mahdumu Fatih dünya evine g...
PDF SAYI 102
adına güzel bir çalışma. Düşünenlerden
ve yapanlardan Allah razı olsun.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a ema...
PDF SAYI 113 - Hayat Online
ile Ceylan İpek Hanımefendi nikahlanmışlardır. Her iki kardeşime de
iki cihan saadeti dilerim.
PDF SAYI 75 - Hayat Online
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Not: Kıymetli Mustafa Macit Bey`in
mahdumu Fatih dünya evine g...