DÜNYAYA TÜRKÇE KONUfiTURUYORUZ
Transkript
YAZ 2011 • SAYI 25 B‹ZB‹ZE, BOYDAK HOLD‹NG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA B‹R YAYINLANIR. SAYI 25 YAZ 2011 DÜNYAYLA AYNI D‹L‹ KONUfiUYORUZ DÜNYAYA TÜRKÇE KONUfiTURUYORUZ Dünyada dünya dilini konuflarak büyüyen Boydak, Türkiye’de de Türkçe için dünyaya evsahipli¤i yapt› AYNI D‹L‹ KONUfiUYORUZ Türkçe Olimpiyatları tüm dünyayı bulușturdu. 130 ülkeyi temsil eden çocuklar aynı dili konuștu. İstikbal bu organizasyona ‘Altın Sponsor’ olarak imza attı. Çünkü bu organizasyonun bizim için birden fazla ve büyük anlamı var. Öncelikle bize kimliğimizi veren dilimize çok büyük değer veriyoruz. Dilimizin tüm dünyada elçilerinin bulunması, bu elçilerin giderek çoğalması, dilimizin farklı coğrafyalarda da konușuluyor olması, bizlerin ve ülkemizin dünyada daha yakından ve doğru tanınmasına katkıda bulunacak. Gelelim ikinci nedene… Geniș anlamıyla ‘aynı dili konușma’nın ne kadar hayati olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Hele ki bizim gibi küresel rekabeti kendisine hedef biçerek adımlarını atan bir topluluk için dünyayla aynı dili konușmak, olmazsa olmaz bir vasıftır. Boydak Holding’in, böyle bir kurum için çok kısa sayılabilecek sürede hem ülkemizde hem dünya ölçeğinde gösterdiği gelișmeyi düșünürsek, dünyayla aynı dili konușabildiğimiz de ortaya çıkar. Sizler de bunu nasıl bașardığımızın yakın tanıkları, hatta bu savașın neferlerisiniz. İșimizin en bașından beri nasıl bir çalıșma anlayıșı belirledik? Müșterilerimizin taleplerine kulak verdik. Onlara kendi doğru bildiklerimizi sunmak yerine ihtiyaçları tespit ettik, zevklerini izledik; ihtiyaçlarını ve beğenilerini aynı ürünlerde birleștirdik. Bunu yaparken de rahatlığı, ișlevselliği, güvenliği ön plana çıkardık. Yani aynı dili konuștuk. Uluslararası pazarlarda var olabilmek, var olmakla kalmayıp gelișebilmek istiyorsanız, zaten bașka hiçbir șansınız yok. Dünyadaki geçmiș trendleri bileceksiniz, bugünü iyi analiz edebileceksiniz ve gelecekteki yaklașımları doğru öngöreceksiniz. Yani yine tekrarlayacağız, dünyayla aynı dili konușacaksınız. Küresel oyunculukta trend belirlemek istiyorsanız, aynı dili konușmakla kalmayıp fark olușturacaksınız. İște Boydak Ailesi olarak hep birlikte nihai hedefimiz budur; trend olușturmak. Yolumuzda emin adımlarla ilerliyoruz. Biliyorsunuz çok kısa bir süre önce Avrupa’nın en büyük mobilya üreticilerinden biri Fabryki Mebli Forte SA’nın Rusya ve Ukrayna’daki iki fabrikasını aldık ve üretici firma olarak sınırlarımız dıșına ilk kez adım attık. Öte yandan yurtdıșındaki satıș ağımız giderek genișliyor. Dergimizde de okuyacağınız gibi, tecrübelerimize dayanarak yaptığımız öngörüler doğrultusunda, bulunduğu bölgesel siyasi krize rağmen Lübnan’da iki mağaza açtık. Çünkü krizi fırsata çevirebileceğimizi biliyoruz. Yüzümüzü yeni yatırım alanlarına dönerken, eski yatırımlarımız gelișerek sürüyor. Bildiğiniz gibi Almanya, Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’nde 1997’de kurduğumuz Alfa Möbel șirketi sayesinde bu ülkeye yılda 100 milyon avroluk ticaret hacmi olușturduğumuz için bizleri onur ödülüyle onurlandırdı. Hep birlikte iyi çalıșıyoruz ve birbirimize iyi haberler müjdeliyoruz. İnanıyoruz ki ülkemiz bizlerden sevinçli haberler almaya devam edecek. Saygılarımla, Bekir Boydak B‹zb‹ze 3 6 ı dünya ve b‹z Dünyanın tüm renkleri Türkçe’de buluștu Ayna’nın yapımcısı Saim Orhan: “Her șey ‘bir’le bașlar” İstikbal, Suriye’de ikinci mağazasını açtı Boydak, Almanya onur ödülünün ilk sahibi 16 ı anal‹z Asaf Savaș Akat: “Bir gün bütün dünya eșitlenecek” 20 ı rotam›z Türkiye’yi doyuran șehir: Balıkesir 23 ı bay‹ler Balıkesir bayilerimize misafir olduk 26 ı kamera arkas› Starlight starları bulușturdu 28 ı renkler Așkın Nur Yengi: “Göz önünde olmayı hiçbir zaman sevmedim” 32 ı ARTI 1 Siz hangi renksiniz? 36 ı yen‹ Bütçesi küçük hayali büyük olanlara gerilla tipi pazarlama 39 ı aktüel ‹ç‹ndek‹ler ‹Ç‹NDEK‹LER ‹mtiyaz Sahibi Boydak Holding ad›na Bekir Boydak Yaz›iflleri Müdürü Murtaza Durmufl Editör Belgin Demirer Kreatif Direktör Metin Özkan Görsel Yönetmen Serpil Atm›fl Yay›n Kurulu Bilal Uyan›k Halit Bayhan Aygün Baflok Muzaffer Çetinkaya Hasan Ünal Ar›n Saydam Ülkü Karaosmano¤lu Ayflin Kaymaz B‹Z‹ NASIL B‹R DÜNYA BEKL‹YOR? Reklam Ebru Çal›flkan [email protected] Yap›mc› Kesiflim Yay›nc›l›k ve Tasar›m Hizmetleri A.fi. Kasap Sokak, Hilmi Hak Han, 22/6 34394 Esentepe-fiiflli/‹stanbul Tel: (0212) 337 51 99 Faks: (0212) 288 62 36 www.kesisim.com.tr Yönetim Yeri Boydak Center, O.S.B. 6. Cad. No: 35 Kayseri e-posta: [email protected] [email protected] Ada Ofset Tel: (0212) 567 12 42 Yay›n Türü Yerel Süreli Yay›n 16 Uyușturucu, kapımızdaki tehlike... Hoșgeldin ramazan “Her șeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz” 42 ı SA⁄LIK Tatilden keyifle dönmek için... 44 ı spor 7’den 70’e hepimiz için spor: Doğa Yürüyüșü 46 ı lezzet dura¤› 48 ı B‹ZDEN HABERLER 28 42 6 4 B‹zb‹ze Geleneksel olduğu üzere bu yazımıza da iyi haberlerimizle bașlayalım. Öngörülü, özverili, daima umutlu çalıșmaların devamında ödüller, takdirler, yeni yatırımlar birbirini izliyor. Ortadoğu’daki siyasi krize rağmen yatırımlarını sürdürerek Lübnan’da iki mağazanın daha kurdelesini kesen İstikbal, Avrupa’nın lokomotif ülkesi olan Almanya’nın Kusey RenVestfalya eyaletindeki 17 yıllık yatırımlarının getirileri nedeniyle onur ödülüne layık görüldü. Yine İstikbal markamızın altın sponsor olarak ev sahipliği yaptığı Türkçe Olimpiyatları’nın yol açtığı heyecana hepiniz șahit oldunuz. Dünya çocukları Türkçe konuștu. Türkiye’de de Yönetim Kurulu Bașkan Vekilimiz Mustafa Boydak, VakıfBank ve Ekonomist Dergisi’nin ‘Anadolu'nun En Etkili 50 İș İnsanı’ sıralamasında birinci seçilerek plaket aldı. Boydak Ailesi’nin birer ferdi olarak hepimiz gururlandık. Bütün bunlar bașarıya, bilgiye, tecrübeye olan iștahımızı artırdı. Biz de, her zaman olduğu gibi dergimizin bu sayısında da, bizleri iș hayatımızda ve özel hayatımızda zenginleștirecek konular belirledik. Ülkemizi etkilememiș olsa da, dünya küresel bir darboğazdan geçti ve hâlâ da sorunlarını çözmeye çalıșıyor. Her büyük kriz beraberinde, kötü tecrübelerin bir daha yașanmaması için yeni düzenlemeler getirir. “Bugün dünya ekonomisinde yașadığımız sorunlar nelerdir, ne tür değișiklikler yapılmalı, bizi nasıl bir gelecek bekliyor?” sorularının zaman zaman aklınızdan geçtiğini biliyoruz. Aynı zamanda bilginin, bizleri bekleyen olası riskleri engellemek için gerekliliğini de biliyoruz. Biz de bu nedenle aklımızdaki soruları, ekonominin en yetkin isimlerinden Prof. Dr. Asaf Savaș Akat’a sorduk ve ilginç yanıtlar aldık. Gerek ülkemiz gerekse Boydak Holding olarak biz, dünyayı sarsan bu konjonktürden bașarıyla geçtik. Boydak Holding yeni yatırımlarla büyümeye devam ediyor. Elbette bașarı çabasız gelmiyor. Bașarıyoruz, çünkü iyi iletișim kuruyoruz. Dergimizin hemen her sayısında olduğu gibi, müșterilerimizle, çalıșanlarımızla kurduğumuz iletișimi daha da ileri tașımak amacıyla bu kez kișisel gelișim uzmanı Oğuz Saygın’a kulak verdik. Saygın, bizlere, büyük farklılıklarımıza rağmen nasıl daha iyi iletișim kurabileceğimizi tarif edecek. Dünya ölçeğinde iletișimin örneğini de ‘Ayna’ programıyla dünyayı bize, bizi dünyaya tanıtan gazeteci Saim Orhan’dan dinledik. Orhan’ın deneyimlerini ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. Tabii ki iletișim tek bașına yeterli değil. İșimizin vazgeçilmez bir unsuru pazarlama. Yenilikleri izlemek için yine pazarlama dünyasında bir tur atacağız. Kısıtlı bir bütçeyle en verimli pazarlamanın rotasını çizen ‘gerilla pazarlama’ yönteminin ufuk açacağını umuyoruz. Bu sayımızda yolumuz Balıkesir’e düștü. Bu güzel șehirdeki bayilerimizi ziyaretimizde öğrendik ki, son dönemdeki reklamlarımızın etkisiyle, mağazalara giren müșteri sayısı artmıș. Bu reklamlardan birisi de, dergimizde çekim öyküsünü okuyacağınız İstikbal reklamı oldu. Levent Yüksel ve Așkın Nur Yengi’yi bir araya getiren reklam, İstikbal markasının șık, modern ve rahat çizgisini de tüketicilerimizin dikkatine sundu. Ve tatil bașladı. Özlemle bekledikleri tatile kavușan çocuklarımız dinlenecekler, eğlenecekler... Bu zaman dilimini onlar ve bizler için keyifli bir hale dönüștürmek amacıyla hazırladığımız haberleri okumanızı öneriyoruz. Tüm yılın yorgunluğunu atacağımız tatilimizin sağlıklı ve sorunsuz geçmesi için, ailecek yapabileceğimiz bir spor aktivitesi olan doğa yürüyüșüyle ilgili bilgileri püf noktalarıyla sizler için derledik. Sağlıklı bir ramazan ayı, coșkulu bir Ramazan Bayramı diliyoruz ve Zafer Bayramı’nızı kutluyoruz. Yeni sayımızda bulușmak üzere sağlıcakla kalın. Saygılarımla Murtaza Durmuș/Yazı İșleri Müdürü B‹zb‹ze 5 DÜNYA VE B‹Z DÜNYANIN TÜM RENKLER‹ TÜRKÇE’DE BULUfiTU Mevlana'dan, Yunus Emre’den fliirler okuyan, türkülerimizi seslendiren, oyunlar›m›z› oynayan dünya çocuklar›, yeryüzünün dört bir yan›ndaki evlerine dönerken, arkalar›nda kardeflçe birarada olabilme umudunu b›rakt›. En iyi Türkçe ö¤renen çocuklar› ve gençleri ödüllendirmek amac›yla 2003’te 17 ülkeyle bafllayan Türkçe Olimpiyatlar›, dokuzuncu y›l›nda 130 ülkeyi kapsad› ‹stikbal’in Alt›n Sponsor oldu¤u Türkçe Olimpiyatlar›’nda, Türkçe’nin dünyan›n tam 130 ülkesinin dilinde nas›l bir biçim ald›¤›na tan›k olduk. 6 B‹zb‹ze Orta Afrika’da iki kadın ve bir genç kız, sık yeșillikler arasındaki toprak yoldan peș peșe yürüyor. Bu küçük kafilenin en arkasında kalan genç kız, çalılardaki kıpırdanmayı hissedip olduğu yere çakılıyor. Gözleri çalılara dikiliyor. Önce korku sandığımız ama sonradan merak olduğunu anladığımız duyguyla çalıları izlemeyi sürdüren gözleri, nihayet pırıl pırıl bir gülümsemeyle aydınlanıyor. Çalılıklardan çıkan sarı kaplan genç kıza doğru koșarken, o da sevinçle bağırmaya bașlıyor, “Sarı kızım… Güzelim benim… Kurban olayım sana”. Afrikalı genç kız kaplana sımsıkı sarılmıș durumdayken de bu sözlerle, yani Türkçe’yle, zarif ama ürkütücü hayvanı sevmeye devam ediyor. “Neler oluyor?” diye kendinize sorarken, durum açıklığa kavușuyor. Bu tanıtıcı filmdeki ülke gerçekten Afrika; o gerçekten Afrikalı bir genç kız, o kaplan gerçekten vahși doğada geziyor. Bu tabloya uymayan tek bir parça var; Türkçe. Ama Afrikalı genç kızın ağzından çıkan sözcükler de gerçekten Türkçe. İște Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, dünyanın, tam anlamıyla dört bir köșesinde konușulan Türkçe’yi, bu dilin anayurdu Türkiye’de bulușturdu. Türkçeder’in, dilimizin dünyada hak ettiği konuma gelmesi ve daha yaygın șekilde kullanılması amacıyla düzenlediği organizasyon sonucunda Türkçe’nin, dünyanın tamı tamına 130 ülkesinin dilinde nasıl bir biçim aldığına tanık olduk. Boydak Holding de, dünyanın tam 130 ülkesinin temsilcilerinin Türkçe’yle Türkiye’de bulușmasını sağlayan kurumlar arasında yer aldı. İstikbal, Uluslararası Türkçe Öğretimi Derneği tarafından bu yıl 'Gelin Tanıș Olalım' sloganıyla dokuzuncusu düzenlenen 'Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın altın sponsoru oldu. BOYDAK HOLDİNG'DE OLİMPİYAT GÖSTERİSİ Finali bașkentte yapılan organizasyonun durakları arasında Boydak Holding de vardı. Türkçe olimpiyatları gösterileri için Kayseri'ye gelen, dünyanın farklı ülkelerinden 57 çocuk, Boydak Holding'de kahvaltı yaptı ve Boydak Holding çalıșanlarına bir buçuk saatlik șahane bir gösteri sundu. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, ‘Ayna’ programının sunucusu Saim Orhan’ın sunduğu ve büyük beğeniyle izlenen gösteri ardından seslendiği öğrencilere önemli bir hatırlatmada bulundu. Öğrencilere Türkiye'de sadece yarıșma için değil, aynı zamanda ülkeler arası iyi ilișkiler kurma ve geliștirme misyonuyla da bulunduklarını hatırlatan Hacı Boydak, “Dünya gelecekte sizlere emanet. Sizlerin de gelecekte barıș ve refah içerisinde yașayacağınızı ümit ediyorum” dedi. KAYSERİLİLER SAHADAN TAȘTI Olimpiyat coșkusu sadece Boldak Holding salonlarında değil tüm Kayseri’de yașandı. 9’uncu Uluslararası Türkçe Olimpiyatları Kültür Șöleni kapsamında düzenlenen ‘Kayseri Etkinliği’, Kadir Has Kongre ve Spor Merkezi'nde yapıldı. Ancak gösteri, Kayserililer’in yoğun ilgisi nedeniyle spor merkeziyle sınırlı kalmadı. 7 bin 200 kiși kapasiteli Kadir Has Kongre Merkezi tamamen dolmuștu. Salonun saha kısmı da kullanıldı. Ancak așırı ilgi nedeniyle sayısız Kayserili dıșarıda kaldı. Salon dıșına kurulan dev sinevizyon ekranları, Türkçe Olimpiyatları’nda konuk olan dünya çocuklarını stadyuma giremeyen Kayserililer’e tașıdı. Stadyum dıșında, stadyumdan daha büyük, yaklașık 10 bin kișilik bir kalabalık vardı. Kayseri etkinlikleri programına Endonezya, Mozambik, Irak, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Arnavutluk, Norveç, Türkmenistan, Moldova, Bangladeș, Hindistan, Kenya, Tayland, Azerbaycan, Nepal, Afganistan ve Azerbaycan’ın Nahçıvan Özerk Bölgesi’nden toplam 57 öğrenci katıldı. 18 farklı ülkenin çocukları, okudukları Türk okullarında öğrendikleri Türkçe’yle Türkçe șarkı ve șiir söyledi. Merkezde kurulan platformda gösterilerini sergileyen öğrenciler, kendi ülkelerinin kültürlerini, yöresel kıyafetlerini, danslarını ve müziklerini de tanıttı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, Kayseri Büyükșehir Belediye Bașkanı Mehmet Özhaseki, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak’ın da katıldığı programın sunuculuğunu yapan, Ayna belgeseli yapımcısı Saim Orhan’ın iki yardımcısı vardı; Mozambik’ten Bangiayana ve Endonezya’dan Aruni… Bakan Yıldız’ın “Kayseri'de çok farklı bir etkinlik düzenlendi” yorumu yaptığı programda Olimpiyatlar Korosu sahne aldı ve ‘Anadolu’ șarkısını bütün çocuklar hep bir ağızdan söyledi. Azerbaycan topluluğunun seslendirdiği ‘Sarı Gelin’ türküsü, büyük beğeni topladı. Endonezya’dan gelen öğrenciler hem kendi halk oyunlarını hem de Kafkas halk B‹zb‹ze 7 DÜNYA VE B‹Z Türkçe Olimpiyat gösterileri için Kayseri’ye gelen, dünyan›n farkl› ülkelerinden 57 çocuk, Boydak Holding’de kahvalt› yapt› ve Boydak Holding çal›flanlar›na bir buçuk saatlik unutulmaz bir gösteri sundu. oyunlarını sergiledi. Gösteri sırasında Türkiye ve Endonezya bayrakları açmaları salonu coșturdu. Tabii, Mozambikli öğrencilerin Anadolu halk oyunları gösterisi de… Hindistan’dan Mahimo Ghosh ‘Barıș Güvercini’ni söylediği, Türkmenistanlı Övezmurat Altıyev ‘Bülbül’ șiirini okuduğu program, Taner Yıldız ve tüm protokolün de salonla birlikte çocuklara eșlik ettiği ‘Yeni Bir Dünya’ șarkısıyla son buldu. “KEȘKE BİR DAHA YAȘAYABİLSEM” Bu yıl Türkiye’nin birçok kentinde gösteriler düzenlenen, șarkı, șiir gibi çeșitli kategorilerde final coșkusunun yașandığı Türkçe Olimpiyatları, anadillerinin dünyayı bulușturduğu gören Türkleri gururlandırdı, organizasyonun katılımcılarını heyecanlandırdı. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’nın bir takipçisi, organizasyonun internet sitesine yazdığı bir yorumda duygularını șöyle ifade ediyor: “Her yıl daha da büyüyüp güzelleșen bir çınar ağacına benzetiyorum bu etkinliği. Dilerim en az çınar ağaçları kadar uzun ömürlü olur. Her olimpiyatı dört gözle bekliyor, tüylerimiz diken diken, kalbimiz kuș gibi çırpınıșta, izliyoruz.” Bir diğeri șöyle diyor: “Gidip 8 B‹zb‹ze yerinde göremedim ama ben de en az oradakiler kadar yüreğimde hissediyorum ve hayretle takip ediyorum. Bu ülke ve insanlık barıșı için yapılabilecek daha güzel bir proje olduğunu da sanmıyorum.” Ve diğerleri: “Hayal ediniz: Sizlerden hiçbir beklentisi olmadan dünyanın çeșitli ve uzak coğrafyalarında, kimsenin gitmediği, olmak istemediği yerlerde bile tek hedef Türkçe’yi, Türkiye’yi anlatmak, tanıtmak… Bu emeğin sonucunda o gençleri olimpiyatlarda izlemek, bizleri onurlandırıyor, gururlandırıyor”; “Programı izlediğim gün, bütün dünyayı gezdiğimi düșünüyorum. O çocukları görünce çok, ama çok duygulandım.” Geçen yılki organizasyona katılan Naweed Emamy de, bu yıl olimpiyatları izlerken hissettiklerini samimi bir dille anlatmıș: “Öncelikle bu büyük ve güzel hatıralarla dolu organizasyonu düzenleyenler sağ olsun. Ben 8’inci olimpiyata katıldım ve çok güzel anlar yașadım. Bazen kendi kendime, "Keșke bundan sonra olimpiyatlar yapılmasa” diyorum. Çünkü o güzel günleri bașkasının yașamasını istemiyorum. Belki kıskançlık, ama böyle istiyorum. Bazen de dünyadaki herkesin bunu yașamasını istiyorum. Keșke bir daha o günleri yașayabilsem.” DOKUZ YILDA 17’DEN 130’A Bu yıl 130 ülkenin temsil edildiği Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, dokuz yıl önce yola 17 ülkeyle çıkmıștı. İkinci yıl 24, üçüncü yıl 41, dördüncü yıl 83, beșinci yıl 100, altıncı yıl 110, yedinci yıl 115, sekizinci yıl 120 ülkeyi kapsayarak yola devam etti. İște bu yıl olimpiyatlara katılan 130 ülke: ABD, Afganistan, Almanya, Angola, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, Azerbaycan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, Bangladeș, Belarus, Belçika, Benin, Birleșik Arap Emirlikleri, BosnaHersek, Brezilya, Bulgaristan, Burkina Faso, Cezayir, Çad, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Endonezya, Estonya, Etiyopya, Fas, Fildiși Sahili, Filipinler, Finlandiya, Fransa, Gabon, Galler, Gana, Gine, Güney Afrika, Güney Kore, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İran, İskoçya, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Kamboçya, Kamerun, Kanada, Karadağ, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kolombiya, Kosova, Kuveyt, Kuzey İrlanda, Laos, Letonya, Liberya, Lihtenștayn, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg, Macaristan, Madagaskar, Makedonya, Malavi, Maldivler, Malezya, Mali, Meksika, Mısır, Moğolistan, Moldova, Moritanya, Mozambik, Myanmar (Burma), Nepal, Nijer, Nijerya, Norveç, Orta Afrika Cumhuriyeti, Özbekistan, Pakistan, Panama, Papua Yeni Gine, Peru, Polonya, Portekiz, Rusya Federasyonu Tataristan Özerk Cumhuriyeti, Romanya, Rusya Federasyonu, Senegal, Sırbistan, Singapur, Slovakya, Slovenya, Sri Lanka, Sudan, Suriye, Suudi Arabistan, Șili, Tacikistan, Tanzanya, Tanzanya Zanzibar, Tayland, Tayvan, Togo, Tunus, Türkmenistan, Uganda, Ukrayna, Ukrayna Kırım Özerk Cumhuriyeti, Ürdün, Venezuella, Vietnam, Yemen, Yeni Zelanda, Yunanistan, Zambiya, Zimbabve. ‘AYNA’NIN YAPIMCISI SA‹M ORHAN’DAN BOYDAK HOLD‹NG’E TEfiEKKÜR “HER fiEY ‘B‹R’LE BAfiLAR” “Dünyan›n her yerinde olamayan bir Türkiye, sa¤lam duramaz. Her fley ‘bir’le bafllar. Siz bir insana kendinizi tan›t›rs›n›z, bu yüze, bine, on bine ç›kt›¤›nda müthifl bir lobi gücü olur. Boydak Holding, Türkiye’yi kalitesiyle dünyaya tan›t›yor. Türkçe Olimpiyatlar›’na sponsor olarak da muhteflem bir ifl yapt›” Siz kaç ülke gezdiniz? Ülke bir yana, kaç șehir gezdiniz? Vereceğiniz sayı kaç olursa olsun, 19 yıldır ‘Ayna’sıyla 1 milyon 200 bin kilometre kat eden Saim Orhan’ın 130 ülkelik listesine yetișmeniz mümkün değil. Ama, STV’de yayınlanan ‘Ayna’ sadece bir gezi programı değil. Bir hedefle yola çıkan Ayna’nın iki yüzü var; biri dünyayı bize, öteki bizi dünyaya gösteriyor. Nasıl mı? Cevabı, kendisini Türkiye’nin tanıtımına vakfeden, dünya çocuklarını bulușturan Türkçe Olimpiyatları’nda da sunuculuk yapan Saim Orhan’dan dinleyelim. Programınızın ana amacı nedir? Anadolu insanını bilgilendirmek… Biz daha önceden dünyayla ilgili bir milletmișiz. Osmanlı’yı düșünün. Her taraftayız. Üç kıtada zaten varız. Ertuğrul Fırkateyni’ni Japonya’ya gönderen bir II. Abdülhamit, 1863’te Ebubekir Efendi’yi müslümanların eğitimi için Güney Afrika’ya gönderen bir Abdülaziz görüyoruz. Kenya’da bile farklı dönemlerde Osmanlı varlığı var. Ama sonraki dönemlerde çeșitli nedenlerle kabuğumuza çekilmeye bașlamıșız, tanınmaz bir ülke haline gelmișiz. Oysa dünyanın her yerinde olamayan bir Türkiye’nin, ayaklarının üzerinde sağlam durması mümkün değil. Bir ülkede tanınmıyorsanız, siyasi, ticari, ekonomik ve kültürel olarak o ülkelerde varlığınız yok demektir. Bunun sonucu, Birleșmiș Milletler’de, Avrupa Birliği’nde, dünyadaki söz sahibi kurumlarda varlığınızın bulunmadığı anlamına gelir. Zambiya’yı kuran ve 27 yıldır yöneten Devlet Bașkanı’na “Türkiye’yi biliyor muydunuz?” sorusunu yönelttiğimde, “Hayır bilmiyordum. Biz Türkiye’yi Türk kolejleri sayesinde tanımaya bașladık” yanıtını verdi. Mesele bu ülkenin dünyaya kapalı olması değil, bizim onlara gitmememiz. İngilizler Kenya, Tanzanya, Malaga, Uganda, Zambiya gibi ülkelere misyonerleriyle, iș adamlarıyla, eğitimcileriyle gitmiș, okullarını açmıș, kültürünü götürmüș. İtalyanlar, Fransızlar da aynı șekilde… Tanıtım faaliyeti topyekûn bir iștir. Oysa biz dünyada lobicilik anlamında çok gerilerde kalmıșız. Sorunuza gelecek olursak, biz gittiğimiz ülkeleri, eğitimci, öğrenci, siyasetçi, iș adamı gibi her kesimden insana tanıtıyoruz. O ülkenin bir haritasını çıkarmaya çalıșıyoruz. Șartları, coğrafi konumu, ne tür malların alınıp satıldığı, eğitim sistemi, kısacası o ülkenin altyapısını sunuyoruz. Mesela Yeni Zelanda’yı tanıttıktan sonra Ayna’ya bir sürü telefon geldi, “Biz Yeni Zelanda’da eğitim görmek istiyoruz, ne yapmalıyız?” diye. Veya bir iș adamı Papua Yeni Gine’ye gidiyor, “Ayna’da bu ülkede altın madeni olduğunu gördüm, altın ticaret yapacağım” diyor. Pirincin elle ișlendiği B‹zb‹ze 9 DÜNYA VE B‹Z Çin Madagaskar tanıtımı yaptığımız programdan sonra bir iș adamı soruyor “Saim Bey, Madagaskar’da bir pirinç fabrikası kursak olur mu? Çok fazla bilgi talebi geliyor. Biz çok farklı coğrafyalardan esintiler sunuyoruz, herkes alması gereken mesajı alıyor. Bu girișimlere vesile olmak, o altyapıyı olușturabilmek bizi çok mutlu ediyor. Amacımız insanımızın ufkunu açmak. Çünkü bu, ‘bir’le bașlıyor, derken 10, derken 20 oluyor ve bakıyorsunuz ki müthiș bir canlanma yașanıyor. Bu da Türkiye’nin dünyada her anlamda var olması demek. Çoğu ülkede Türkiye’nin ilk kez Türk kolejleri vasıtasıyla tanıdıklarını gördük. Kolejler açıldıktan sonra farkı gözlemlediniz mi? Tabii. Mesela Tanzanya’ya Türk kolejleri için ilk gidildiğinde, “Siz mi bizi eğiteceksiniz?” denmiș. Yılmamıșlar, küçük bir okuldan bașlamıșlar, bugün üniversite ayarında dev kampüsler var. Tanzanyalı, çocuğunu okula verebilmek için yarıșıyor. Cumhurbașkanının çocuğu bile okulda. Türkiye’nin imajı inanılmaz değișmiș. Siz o çocukları hem ülkelerinde hem Türkçe Olimpiyatları’nda gözlemleyebildiniz. Nasıl duygular yașadılar? Kayseri’de Türkçe Olimpiyatları sunuculuğunu yaptım. Kayserililer etkinliği müthiș bir heyecanla izlediler. Kayseri’nin yeri, o konuda çok ayrı zaten. Heyecanlarını kutluyorum. Yanımda iki yardımcı sunucu vardı. Biri Portekiz sömürgesi Mozambik’ten, diğeri Hollanda sömürgesi Endonezya’dan. Dünyanın dört bir yanından gelen o çocuklar, kendi aralarında Türkçe konușuyorlardı. Normalde telefonla bile zor ulașabilecekleri Boydak Holding’in Yönetim Kurulu Bașkanı, CEO’su onlara kahvaltı verdi. Anadolu insanının sıcaklığını, samimiyetini ilk elden 10 B‹zb‹ze Hindistan sağlıyorlar. Daha yeni ziyaret ettiğimiz Zambiya’nın Cumhurbașkanı bile Türk insanının sıcaklığını anlatıyor. Peru Avustralya gördüler. Ülkelerine gittiklerinde de anlata anlata bitiremiyorlar. Bu çocuklar, ülkelerindeki en iyi eğitimi aldıkları için en iyi noktalara gelecekler. Sizin dilinizi konușan, sizin kültürünüzü bilen bu çocuklar yarın size gelmez mi, sizinle siyaset, sizinle iș yapmaz mı? Boydak Holding markalarının yurtdıșı mağazalarının Türkiye imajının olușturulmasındaki etkilerini gözlemleyebildiniz mi? Tanıtım tek parçalı değildir. Siz Türkiye Tanıtım Fonu’ndan para alır ülkeyi tanıtmaya çalıșırsınız, her yıl festivaller düzenlersiniz. Bunların Türkiye’nin tanıtımında muhakkak katkısı vardır. Ama tanıtım sadece bunlarla yürümez. Herkese düșen görevler var. İș adamları da çok büyük fonksiyonlar eda ediyor. Yemen’de bir Boydak tesisi veya șirketin bir temsilcisini görmek bize gurur veriyor. Aynı șekilde ABD’de Boydak ürünlerinin satıldığını görüyoruz. Rusya, Mısır, Almanya, İngiltere, Fransa… Bu șekilde, dünya Türk malının kalitesini görüyor. Suriye’de diyorlar ki, “Türk malı eșittir kaliteli mal.” Her gittiğiniz ülkede benzeri sözler duymanız, oraya Türk varlığının ciddi anlamda girmesi demek. Boydak her geçen gün daha da büyüyor. Kalitesiyle, Türkiye’nin tanıtımını yaparak ilerliyor. Yemen’den Danimarka’ya, Uzakdoğu’ya kadar Boydak’ı dünyada görmek de bizleri çok gururlandırıyor. İnșallah çok daha büyür, çok daha güzel yerlere gelir. Boydak Holding’e, İstikbal markasıyla Türkçe Olimpiyatları’na sponsorluk yaptığı için ayrıca teșekkür ediyorum. Türkiye’nin tanıtımı için sponsor olmak muhteșem bir iș. Dünyayı dolaștığımız için, tanınan bir Türkiye’nin ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. Tam aksine, tanınmayan bir ülkenin zorluklarını da… Bizler tanıtıma ne kadar çok destek verirsek, Türkiye o kadar iyi bir konuma gelecek. Onun için bu sponsorlukların önemi büyük. Boydak Holding gibi bu ișe gönül veren herkese çok çok teșekkür ediyorum. Tanınmayan bir Türkiye’den, ağırlığı artan bir ülkeye doğru gidiyoruz. Bu iște sponsorluğun çok önemi var. 19 yılda Türkiye’nin tanıtım faaliyetlerinin pratik sonuçlarını gördünüz mü? Tabii. Vize alırken bile fark etmek mümkün. Mesela son gittiğimiz ülkelerden biri Angola. Daha önce Türkiye’yi hiç bilmezken, artık sizi tanıyor ve bir sürü kolaylıklar Bir ülkeye ziyaret ne kadar süre alıyor? Ülkenin büyüklüğüne göre üç veya beș gün kalıyoruz. Ama üç komșu ülkeye gideceksek, 15 gün kaldığımız da oluyor. Daha sonra metin ve montaj așamaları var. Anadolu insanının dünyayı tanıması için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Türkiye’nin en uzun soluklu gezi belgesel programıyız ve reytinglerimiz de çok iyi. Sadece Türkiye değil, Türk cumhuriyetlerinde, İran, Romanya, Kosova gibi ülkelerde de izleniyoruz. Kosova’ya gittiğimizde, Türkçe bilen Arnavut taksi șoförü bizi görünce ”Abi daha dün Avustralya’daydınız, ne zaman geldiniz?” dedi. Suriye’de çok izleniyor. Hatta Suriye’de yerleșik Ermeni vatandașların bile bizi izlediğini görmek çok gurur verici. İnsana insanı anlattıkça siyasi gerginlikler eriyor demek ki? Bizim programımız, dünyanın neresinde olursa olsun insanın insan olduğunu göstermeyi amaçlar. Gülüșlerimiz, hüzünlerimiz aynı… Afrika’daki bir kabilede yașayan kadın da daha güzel bir hayat istiyor, Kamerun’daki bir pigme de. Dünyada insanın her yerde aynı insan olduğunu görüyor ve bunu yansıtmaya çalıșıyoruz. İnsan, aynı insan. Yeter ki siz ona insanca muamele edin, iyi bir eğitim, iyi bir hedef verin. Aksi takdirde en acımasız canlıya da dönüșebilir. Türk insanının en ilginç özellikleri neler? Çok klasik olacak ama bizim misafirperverliğimiz asla ve asla hiçbir yerde yok. Yolu Türkiye’ye düșmüș Amerikalı, “Saim Bey, buzdolabını açtık, beraber yemek çıkardık” diyor. Tanıtımın yansımalarını sormuștunuz. Teksas’ta uzun boynuzlu inekleri çekecektik. Pazar günü Amerikalılar’ı rahatsız etmek olmaz. Ancak Teksaslı bir hakim pazar günü eșiyle birlikte bizimle bu hayvanları ararken, “Bizimki, sizin yaptığınızın yanında hiçbir șey değil” dedi. Siz bir insanı ağırlıyorsunuz, bu tanıtımlar birden on binlere ulaștığında müthiș bir lobi gücü oluyor. Yorucu bir ișiniz var değil mi? Seyahat bașlı bașına yorucu. Gitmeden önce de, o ülkeyle ilgili yazılı, görsel tüm kaynakları tarıyoruz. Tarihte neler olduğunu da araștırıyoruz. Yoksa, mesela Brezilya’ya 1908 tarihli Osmanlı pasaportlarıyla giden insanlardan haberdar olamayacağız ve seyircimize ilginç bilgiler aktaramayacağız. Seyahat tabii ki zor, ama gittiğimiz yerlerin kendi zorlukları da var. Mesela Afganistan’da çekim yaparken özellikle bizi hedefleyerek üç bomba attılar üzerimize. Bombalar 20, 10 ve hatta üç metre uzağımıza düștü. Üç metre yakınımıza gelen, neyse ki duvarın “ Öyle yerlere g‹d‹yoruz k‹, eks‹ 20’lerde veya 45 derece s›cakl›kta çek‹m yap›yoruz. Dünyan›n yaklafl›k 4 k‹lometrel‹k en der‹n maden‹ne ‹n‹yoruz. Afgan‹stan’da çek‹m yaparken b‹z‹ hedefleyerek üç bomba att›lar. B‹r‹ 3 metre yak›n›m›za düfltü.” arkasına düștü. Duvar yıkıldı, ağaç devrildi… Öyle yerlere gidiyoruz ki, eksi 20 derece soğukta çekim yapıyoruz veya 45 derece sıcakta. Dünyanın en derin madenine iniyorsunuz. 3777 metre derinlikteki bir altın madeni. 19 yıl boyunca en fazla ilginizi çeken șey neydi? Afganistan’da çekim yaptığımız sırada bombalar yağıyordu. Bu arada yașlı bir amca tarlasını sulamaya devam ediyordu. Korkmuyordu. Barıșın ne demek olduğunu neredeyse unutan bir toplum. Korksa, hayatını nasıl sürdürecek? O tarla nasıl yeșerecek? Ona “Korkmuyor musun?” diye sorunca, “Evladım, bomba yumușak yere düștüğünde patlamaz” dedi. Adamcağız artık savașla iç içe yașamayı öğrenmiș. Biraz daha ilerledik, insanlar düğün yapıyor. “E bombalar düșüyor?” dedim. “Düğün yapmazsak da gençlerimiz ihtiyarlıyor” cevabı verdiler. Hayatın nice zorluklara rağmen sürdüğünü görüyorsunuz. Bunlar sıradıșı olaylar. Orada hayat, bütün bu zorluklara rağmen sürüyor. Biz orada farklı milletlerden çocuklarla konuștuk. Belki babaları savașta karșı karșıyalar ama onlar okullarında barıș içinde yan yana oturuyorlar. Afganistan Dıșișleri Bakanı, o nedenle, dedi ki “Ben sizin güzel dilinizi konușamıyorum ama bu çocuklar konușacaklar, sizinle iș yapacaklar, siyaset yapacaklar, böylece gelecekteki güzellikleri kuracaklar”. Bu günden baktığınızda, 19 yıldan sizde kalan tortu nedir? Dünya üzerindeki dengesizlik, adaletsizlik. Birileri sürekli zayıflardan istifade etmiș. Mesela Afrika ülkeleri kaynak açısından çok zengin; altını var, elması var ama fakirlik alabildiğine büyük boyutlarda. Dünya kendisini derler toparlar, ‘bu insanların da yașamaya hakkı var’ yaklașımı gelișirse, dengeler değișecek, dünya daha güzel olacak. B‹zb‹ze 11 SINIR ÖTES‹ ‹ki katta bin 200 metrekarelik teflhir alan›na sahip ma¤aza, Nebatiye’nin 120 bin kiflilik nüfusuna hitap edecek Jiyeh’e hizmet veren 4 bin metrekarelik ma¤azan›n as›l hedef kitlesi, yak›n›nda bulunan 200 bin nüfuslu Saidah kenti ‹ST‹KBAL LÜBNAN’DA TARZ BEL‹RL‹YOR Lübnan’›n tüm önemli merkezilerinde faaliyette bulunmay› hedefleyen ‹stikbal, hem nüfus hem stratejik konum nedeniyle önemli kentlere seslenecek alt›nc› ve yedinci ma¤azalar›n›n kap›lar›n› açt›. Bölgedeki yeni hedef, Trablus ve Beyrut flehirleri Dillerimiz ayrı, kültürlerimiz farklı olsa da Nebatiye ve Jiye kentlerinde yașayan Lübnanlılarla ortak bir noktamız var. Bir ev kurmak ya da evimizi yenilemek istediğimizde adreslerimiz aynı: İstikbal. Lübnanlılar’ın gelip Türkiye’den alıșveriș yapmasından söz etmiyoruz. Artık onlara da hizmet veren birer İstikbal mağazası var. İstikbal, kurdelesini kestiği iki yeni mağazayla Orta Doğu’nun dinleri ve dilleri bulușturan ülkesi Lübnan’da mobilya trendini belirleyecek. Lübnan’da marka bilinirliğinde birinci sırada olan İstikbal, Nebatiye ve Jiye kentlerinde açtığı iki yeni mağazayla liderliğini perçinledi. Tüketici profili olarak Türkiye’yle benzerlikler gösteren Lübnan’da, hem tasarım hem de kalitesiyle standart belirleyen İstikbal, bu yatırımlarıyla etkisini yavaș yavaș tüm Arap dünyasına yayılacak. Gelin önce yeni mağazaların kapılarını açtığı kentleri tanıyalım. Nebatiye, Lübnan’ın güneyinde, 120 bin nüfuslu bir șehir. Katolik hıristiyanlar ve Șii müslümanların iç içe yașadığı șehir, tarihi ve kültürel birçok esere de ev sahipliği yapıyor. Beyrut’un 20 kilometre güneyinde, stratejik öneme sahip sahil șehri Jiye ise küçük bir șehir. Nüfusu 5 bine yakın. Ancak Lübnan’ın ikinci en büyük șehri olan Saidah șehrine çok yakın. Tarihi milattan önce 6 binli yıllara kadar giden Saida’nın genellikle Sünni müslümanlardan olușan nüfusu 200 bin. Mağazamız aslında Saida șehrine hitap etmek için kurulmuștur. LÜBNAN’IN EN ÖNEMLİ ȘİRKETİ Lübnan genel distribütörü El Moussawi firması, Lübnan’ın en önemli șirketlerinden 12 B‹zb‹ze biri. Ham ve ișlenmiș demir ticaretiyle, inșaat malzemeleri alanında faaliyet gösteren firmanın bir alanı da mobilya sektörü. Nebatiye șehir merkezine üç kilometre uzaklıkta, ana cadde üzerinde bulunan İstikbal mağazası, bin 200 metrekarelik iki katlı teșhir alanıyla Lübnanlılara hizmet verecek. Mağazanın hedef kitlesi Nebatiye ve civarında yașayan Lübnanlılar. Beyrut-Saida anayolu üzerinde bulunan diğer İstikbal mağazası da Beyrut merkeze 20 kilometre uzaklıkta, Jiye merkezine çok yakın. Dört katlı mağaza 4 bin metrekarelik teșhir alanına sahip. Konum itibarıyla Saida ve Jiye’de yașayan Lübnanlılar’a hitap edecek. Her iki mağaza da bayinin kendi mülkü. LİDERLİK PERÇİNLENECEK Peki İstikbal acaba neden Arap coğrafyasını tercih etti? Çünkü dünyanın tüm önemli merkezilerinde faaliyette bulunmak İstikbal’in genel stratejisi. Saida ve Nebatiye, hem nüfus hem de stratejik konum nedeniyle çok önemli șehirler. Marka bilinirliği açısından Lübnan’da birinci sırada olan İstikbal markası, bu yeni iki merkeziyle liderliğini perçinleyecek. Lübnan’da yașam, kültürel olarak Türkiye’yle büyük benzerlikler gösteriyor. Yemek kültürü, aile yașam biçimi, demokratik yönetim gibi birçok nokta Türkiye’yle aynı. Özellikle Arap dünyasının modasının belirlendiği bu ülkede İstikbal, hem tasarım hem de kalite ve standart belirleyici bir konumda. Bu etkinin yavaș yavaș tüm Arap dünyasına yayılması bekleniyor. Bu nedenle İstikbal, bölgenin tarzına çok uygun, hatta bölgede tarz belirleyici bir konuma oturuyor. Lübnan’da Türkiye’deki ürün ve hizmet gamının aynısı sunan İstikbal’in bölgede tercih edilmesinin nedeni, kaliteli ve șık tasarıma sahip ürünlerini rakiplerine göre daha uygun fiyatla satıșa sunması ve satıș sonrası hizmetlerde olușan müșteri memnuniyeti. Yapılan reklam ve imaj çalıșmaları da marka bilinirliğine katkı sağliyor. Bölge, büyüme potansiyeline sahip, ancak son dönemde ortaya çıkan siyasi krizlerin büyüme trendini belirli bir süre etkileyeceği ve faaliyetin sabit bir seviyede süreceği tahmin ediliyor. Bununla birlikte Lübnan’ın krizlere alıșık bir ülke olduğu da bilinen bir gerçek. Ancak süreç normale döndüğünde olușacak yeni dönemin, İstikbal açısından çok daha istikrarlı ve verimli bir büyüme trendi getirmesi hedefleniyor. Acaba İstikbal’in kısa ve uzun vadede bölgedeki büyüme beklentileri nedir? Kısa vadede Lübnan’da mevcut durumun muhafaza edilmesi bekleniyor. Önümüzdeki iki yıllık süreçte ise mağaza sayısının artırılması ve mevcut mağazaların perakende satıșlarında artıș kaydedilmesi hedefleniyor. Lübnan’daki mağaza sayısı Nebatiye ile altı, Jiye ile yediye çıkan İstikbal’in bölgedeki yeni hedefleri Trablus ve Beyrut șehirlerinde mağazalar açmak. B‹zb‹ze 13 DÜNYA VE B‹Z BOYDAK ALMANYA ONUR ÖDÜLÜNÜN ‹LK SAH‹B‹ Kuzey RenVestfalya Eyaleti’nde 1997’de kurdu¤u Alfa Möbel flirketi sayesinde Almanya’da y›lda 100 milyon avroluk ticaret hacmi yaratan Boydak Holding, Eyalet Hükümeti ve NRW. Invest taraf›ndan en iyi Türk yat›r›mc›s› seçilerek onur ödülü ald› 14 B‹zb‹ze Güçlü sanayisi ve güçlü KOBİ’leri sayesinde küresel krizi en iyi atlatan ülkelerden biri olan Almanya, Avrupa ekonomisinin de lokomotif ülkesi. Almanya’nın, ekonomisi en güçlü eyaleti ise Kuzey Ren-Vestfalya (NRW). Peki bu eyalet gücünü nereden alıyor? Sorunun cevabı bizzat Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Hükümeti’nden geldi. NRW Eyaleti Ekonomi, Enerji, İnșaat, İskan, Bayındırlık ve Ulaștırma Bakanı Harry K. Voigtsberger, NRW eyaletini bir yatırım ve ticaret merkezi olarak tanıtan pazarlama kampanyasının Türkiye ayağının startını verdiği basın toplantısında Türk yatırımlarının önemini vurguladı. Türk yatırımlarının bundan böyle iki yılda bir ödüllendirilmesi kararlaștırıldı. Voigtsberger İstanbul’da Almanya Bașkonsolosluğu’nda düzenlediği basın toplantısında, “Türk yatırımcılarının Kuzey Ren-Vestfalya bölgesi için önemi gittikçe artıyor. Bu nedenle bu yıl ‘NRW. Invest Award Turkey’ onur ödüllerinin ilkini veriyoruz. Bölgemizde faaliyet gösteren Türk șirketleri eyaletimizin ekonomik ve kültürel gelișimi için önemli bir itici kuvvet teșkil ediyor.“ “BÜYÜK İȘLER BAȘARAN BOYDAK’I ONURLANDIRIYORUZ” Ve bu onur ödülü, 1992’den beri bölgeyle ticaret yapan, 1997’de Dortmund’da kurduğu Alfa Möbel șirketi sayesinde 13 bin 750 metrekarelik tesis ve 120 konteynır kapasitesiyle Almanya’ya yılda 100 milyon avroluk ticaret hacmi yaratan Boydak Holding’e verildi. NRW. Invest Genel Müdürü Petra Wassner ödülü șu sözlerle açıkladı: “Boydak Holding ve onun Bochum’daki yan kurulușu Alfa Möbel Vertriebs GmbH verdiğimiz ödülle, 20 yıldır Kuzey Ren-Vestfalya bölgesine sadık kalan ve oradan Avrupa’da büyük ișler bașaran bir yatırımcıyı onurlandırmıș oluyoruz.” BEKİR BOYDAK’TAN VİZE HATIRLATMASI NRW. Invest Onur Ödülü’nü Alman Bakan Voigtsberger’den alan Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak da daha verimli bir çalıșma için vize uygulamasının düzenlenmesini istedi: “Boydak Holding olarak Almanya ile çok yakın ticari ilișkiler içindeyiz. NRW. Invest’e bu teșvik edici ödülden dolayı çok teșekkür ederiz. İki ülke arasındaki ticari ilișkilerin daha da artması en büyük temennimiz. İki ülke arasında ticari ilișkilerin daha da derinleștirilmesi ve genișletilmesi için vize uygulamalarının yumușatılmasının önemli bir dönemeç olacağına inanıyorum.” Kuzey Ren-Vestfalya’da sergilenen üstün performanslara ișaret eden ödül, iki yılda bir verilmeye devam edilecek. ANAL‹Z B‹R GÜN BÜTÜN DÜNYA Efi‹TLENECEK Bugün dünya ekonomisinde yaflad›¤›m›z sorunlar neler? Neler, nas›l de¤iflmeli? Gelece¤e iliflkin tahminler nedir? Prof. Dr. Asaf Savafl Akat anlat›yor Dünya ekonomisi sadece bir küresel krizle değil, bu vesileyle temel sorunlarıyla yüz yüze geldi. Bu durum, sürdürülebilir bir ekonomik mekanizma için arayıșları da beraberinde getirdi. Prof. Dr. Asaf Savaș Akat’a göre insanlığın önünde temelde çözülmesi gereken iki sorun var. Birincisi yașama verilen anlamı değiștirmek; daha büyük otomobil, daha büyük ev, daha az kullanılarak atılan gömlekten vazgeçmek. İkincisi, talebi, üretim artıșına paralel bir șekilde dünyada yeniden dağıtmak; bundan sapmaları krizsiz düzeltmeye olanak verecek mekanizmaları kurmak. Bugün dünya ekonomisini yürüten kurumlarda ne gibi aksaklıklar var? Bu kurumlar nasıl oluștu, yerine ne tür kurumlar geçebilir? Kapitalizmin tarihine daha büyük perspektiften baktığımızda șunu görüyoruz. Öyle ya da böyle, insanoğlu İngiltere gibi dünyanın marjinal ve nispeten önemsiz bir köșesinde, müthiș bir yenilik, bir inovasyon gerçekleștiriyor. Yani, İngiltere ve biraz da Hollanda’nın sayesinde, bizi sanayi devrimine götürecek kurumları olușturuyorlar. Piyasa, özel mülkiyet, yetkisi sınırlandırılmıș bir hükümdar gibi. Kapitalizmin gelișmesiyle birlikte 1920’li 1930’lu yıllarda çok güçlü bir özel mülkiyet kavramını ve bunu tașıyan bir yargı ve hukuk sistemini, sanayiyi ve bağımsız üniversiteleri görüyoruz. Bu sisteme iki de rakip çıkıyor. Birincisi Sovyetler Birliği. Özel mülkiyet yok, formel demokrasi yok, özerk piyasa yok, onun yerine devlet planlama ve merkezi planlama var. Bir de fașizm ortaya çıkıyor. Japonya'da militer bir diktatörlük var ama sanayileșmiș bir ülke. Aynı șey Almanya için de geçerli. Bunlardan geriye kalan dünya, bu sürecin tamamen dıșında yer alıyor. Sanayileșmiș ülkelerin kolonilerini görüyoruz ağırlıklı olarak. 1920’lerden baktığımızda șöyle diyoruz: Eğer bu ülkelerden biri üstünse, yani insanların istediği șeyleri daha iyi yapabiliyorsa, uzun dönemde kazanacak. Kazanırsa da her tarafa yağ gibi yayılmaya bașlayacak. Dünyanın düzenini o sürdürecek yani… Peki geleceği nasıl etkileyecek bu durum? Bugünden daha sonraki bilinmeyen bir geleceğe baktığımızda șunu görüyoruz: Bir 16 B‹zb‹ze gün gelecek bu üstün olan șey, yani özel mülkiyet, piyasa ve formel demokrasi ve onunla beraber gelen ve onun da altyapısını olușturan sanayi, bilim, büyük firmalar vb, bütün dünyaya yayılacak. Yani bir gün bütün dünya eșitlenecek. Bu süreci iyi görmek lazım. Ortada üstünlüğü kanıtlanmıș bir toplumsal organizasyon, örgütlenme biçimi varsa, eninde sonunda diğer toplumlar bunu taklit etmeye bașlarlar. Taklit edince onunla arasındaki farkı kapatırlar. Çin ve Hindistan’ın durumlarında olduğu gibi… Demek ki gelecekte bir tarihte, artık 100 sene mi olur, 300 sene mi olur, artık onu fütüristlere bırakalım, ama bir gün geldiğinde Amerika, Avrupa, Japonya, Çin, Hindistan, Türkiye, Latin Amerika, yani dünya nüfusunun önemli bir bölümü üç așağı beș yukarı benzer verimlilik düzeylerinde, eșdeğer refah düzeylerinde yașayacaklar. Yani siyasi düzenler de birbirlerine benzeyecek. Hukuk devletinin, fırsat eșitliğinin, dinamizmin olușması için gelir dağılımında asgari bir sınır olmalı. Bugünkü kurumlardan hangileri revize edilmeli? Bir akım olarak baktığımızda, önümüzdeki yüzyılı öngörebilmek için geçtiğimiz yüzyılı görmemiz lazım. Bu hikâyenin kurulușuna baktığınızda, bir piyasa toplumunun iyi çalıșabilmesi için son derece kritik ve zor bazı șeyler var, bazı araçlara ihtiyaç duyuluyor. Bunların bașında da para geliyor. Piyasanın çalıșması için anonim kontratların nihayete erdirilmesi lazım. Yani “Ben bir șey ürettim, onu sana verdiğimde, senin de bana onun karșılığını vermen lazım ki kontrat bitsin”. Bir alıșveriș var, bu alıșverișin iki ucu var. Ben bir șey üretmișim, sana ürettiğimi vereceğim, sen de bana ürettiğini vereceksin. Bütün bu sistemi bir altın para tașıyor. “Talebi, üretim art›fl›na paralel bir flekilde dünyada yeniden da¤›tmak zorunday›z. Bunu sa¤layacak, bundan sapmalar› krizsiz düzeltmeye olanak verecek mekanizmalar› kurmak zorunday›z. Bafltan birtak›m ülkelerin büyük fazlalar vermesini engelleyeceksin ki, birtak›m ülkeler de büyük aç›klar vermesin.” Yani, ülkeler ellerinde tedavüldeki para kadar altın bulunduruyorlar. Ama, yürümüyor. Birinci Dünya Savașı sonrasında yavaș yavaș zorlanılıyor. Dolayısıyla dünyanın uluslararası ödemeler sistemi sorunu çıkmaya bașlıyor. Ve İkinci Dünya Savașı’ndan sonra Bretton Woods görüșmeleri yapılıyor. Savașın tek galibi var. ABD. O, dünyaya bir ödemeler sistemi dikte ediyor. Bretton Woods kararı çok önemlidir. ABD kendi parasını altına bağlıyor, herkes parasını ABD’ye bağlıyor ve bir șekilde ödeme zorluğu olan ülkelerin de denetimi için IMF kuruluyor. Șimdi, bunun felsefesi çok ilginç. ABD, İkinci Dünya Savașı’nı bitirirken, kendini borç veren ülke olarak görüyor. Geri kalanlar da borçlu olacaklar. Șu anda doların karșılığı altın olarak yok… O zaman, doların karșılığı var; Amerika tahvil ediyor. Ama sonra, onu da kaldıracak. Ama, IMF sisteminin özü șu: Bir ülke, gelirinin üzerinde harcama yapmıșsa neler olacak? Ülke batmayacak. Bütün borçlarını ödeyecek. Ama alacaklılar hiçbir bedel ödemeyecekler. Biz iște, Türkiye kaç defa battı? Kaç seferinde borçlarımızı ödedik? Bize borç verenler bizim batmamızdan zarar gördüler mi? Görmediler, çünkü IMF var. Sistem, dıș açık verenin cezalandırılması, ama dıș fazla verenin cezalandırılmaması üzerine kuruluyor. Keynes de buna itiraz ediyor. Diyor ki “Dünya ekonomisi açısından dıș açık kadar, dıș fazla da sorundur. Çünkü, piyasa ekonomisinin büyük sorunu efektif talep yetersizliğidir. Dıș fazla veren dünyaya üretim veriyor, ama talep vermiyor. Önce bunun cezalandırılması lazım.” ABD, “Olur mu öyle șey, dıș açık veren bedeli ödeyecek” diyor. B‹zb‹ze 17 ANAL‹Z Bu sistemin aksayan yönü nedir? Altın sisteminden tam kağıda geçiliyor. Șimdi, ortada șöyle bir durum var; Amerikan doları dünyanın rezerv parası. Fakat, parası Türkiye'nin parası kadar kağıt. Yani, kağıt için de maliyeti aynı. Biz de parayı kağıda basıyoruz, onlar da kağıda basıyor. Onların kağıdı biraz daha iyi olduğu için, diyelim ki bizde 100 liralık banknotun maliyeti 0.001 kuruș, Amerika'da 0.002 kuruș. Yani arada kayda değer bir fark yok. Her koșulda da maliyetiyle değeri arasında hiçbir bağ yok. Değeri maliyetinin binlerce kat üstünde, böyle bir para basma imkânı çıkıyor. Evet, bu ișin çok ilginç bir tarafı, sistemde de dıș fazla vereni cezalandıracak herhangi bir mekanizma yok. Büyük bir özgürlük verdiği düșünülüyor. ABD büyük miktarda para basıp, bu bastığı kaydi paraları da kendisine mal satanlara verebiliyor. Dolayısıyla Çin’in ürettiği gömlekler Amerika'ya, basılmıș kağıtlar da Çin'e gidiyor, düzen böyle kuruluyor. Sorun o noktada ortaya çıkıyor. Dünyanın mevcut rezerv para sisteminin dünya ekonomisinin ihtiyaçlarına uymadığı ortada. Herkes görüyor bunu. Uymuyor. Ama hiçbir șey yapılamıyor. Çünkü, birincisi, rezerv parayı basan, üreten durumdaki ülke, rezerv parayı dünya ekonomisinin ihtiyaçlarına göre değil, kendi ekonomisinin siyaset üzerinden tercüme edilmiș ihtiyaçlarına göre basıyor. Bunun kararını da ABD seçmeni veriyor. Amerika'nın da bu imtiyaz ve yetkiyi kötüye kullandığı da ortada. Rezerv paranın dolar olmasına hem Çin’den hem AB’den tepki var… Ama orada bașka bir sorun çıkıyor ortaya. Peki, yerini ne alacak? Yerini bir șeyin alması için, bir kere birisinin bașı çekmesi lazım. Amerika'nın iși kolaydı. Tek güçlüydü. Dediğini dikte ettirdi, 18 B‹zb‹ze üretmeleri lazım. Ürettin, satın alınmalı. Kim satın alacak? İlginç olan orada, Çin çok merkantilist bir tavırla, “Ben üretirim ama satın almam” diyor. “ mevcut rezerv para s‹stem‹ dünya ekonom‹s‹n‹n ‹ht‹yac›na uymuyor. ama h‹çb‹r fley yap›lam›yor yaptı. Șimdi Çin'in böyle bir gücü yok, Avrupa'nın da böyle bir gücü yok. Keynes’in söylediği olayı ABDÇin ilișkilerinde yașadığımızı söyleyebilir miyiz? Evet. Șöyle bir durum ortaya çıkıyor küresel düzeyde. Geçtiğimiz yirmi yılda hızlanan bir üretkenlik, verimlilik patlaması var. Ama, piyasa ekonomisinin yürümesi için o ilave üretime, o üretimi yapanların talep de Çin, halen dünyada çok büyük bir ithalatçı da değil mi? Çok büyük ithalatçı ama șöyle; hâlâ sattığı, satın aldığından yılda 300 milyar dolar daha fazla. Elbette büyük ithalatçı. Ama, daha da büyük ihracatçı. Mühim olan, denge. Çin dünyaya net talep mi veriyor, üretim mi veriyor? Mesela Türkiye dünyaya net talep veriyor. Biz ürettiğimizden daha fazlasını harcıyoruz. Bizim dünyaya, efektif talebine bir katkımız var. Çin ise ürettiğinden daha azını harcıyor. Dolayısıyla o da dünyaya efektif talep değil üretim veriyor. Șimdi ortada șöyle bir durum var: Amerika Çin’e rest çekiyor, “Paranı değerlendir, bu yöntemden vazgeç. Sana borçlandım, nasıl ödeyeceğim onu? Sana mal ihraç etmem lazım. Sana mal ihraç etmem için, Çin mallarının pahalılașması, Amerikan mallarının ucuzlaması lazım. Yani, parana değer kazandırman lazım. Bunu yapmazsan ben seninle rekabet edemem, mal satamam, nasıl ödeyeceğim borçlarımı?” diyor. Çin bunu yapmadığı zaman da ABD öbür restini çekiyor, “Ben de o zaman parayı basarım, bütçe açığını da veririm, hodri meydan” diyor. Bu da nükleer denge gibi bir denge. Çin, Amerikan tahvillerini almadığı takdirde dolar çökecek. Dolar çökünce Amerika'da büyük bir enflasyon olacak. Amerikan enflasyonu dönecek, Çin'in elindeki o 1.5 trilyon dolarlık döviz rezervleri uçacak gidecek. Ayrıca, Amerika'da böyle bir olay bütün dünyanın rezerv para ödemeler sistemini alt üst edeceği için, dünya ekonomisi büyük bir mali çalkantıya girecek. Ne yapacak Çin? O da kemküm ediyor, direniyor. Öbür tarafta, ikisi de tam bir bilek güreși yapıyor gibi düșünmek lazım; biri parasını değerli tutmakta, öbürü de hodri meydan deyip para basmakta... Ne diyor Çin? “Sen hiçbir zaman bu sürecin bir enflasyona dönüșmesine izin veremezsin, çünkü senin kaybedecek daha çok șeyin var.” Bu sarmaldan kurtulmak mümkün mü? Burada zor bir geçiș dönemi var. Çünkü bu geçiș dönemi iki șeyi içeriyor. Bir, eski imtiyazlıların, eski güçlülerin güçlerini kaybettiklerini, dolayısıyla eskisi gibi imtiyazlı olmayacaklarını kabul etmeleri gerekiyor. Ama, aynı zamanda yeni güçlülerin de bu gücün verdiği sarhoșluğa kapılmayıp, kendi güçlerinin uzun dönemli çıkarları doğrultusunda iyi ișleyen bir dünya düzeniyle kısıtlanmasını kabul etmeleri gerekiyor. Șimdi iș bir yere geldi, burada artık reform süreci hızlanmak zorunda. Ve büyük bir ihtimalle arada krizler de olacak. Onun için benim gelecekle ilgili, orta vadeli tahminlerimde, dikkat edin, bu ‘bir șeyi atlatırken, bașka bir șey çıkar’ șeklindedir. Bu bir yarısı. Bir de ikinci yarısı var bu ișin. Esas büyük dönüșüm diyebilirsiniz. O da, bizim șu anda içinde bulunduğumuz medeniyet, yani tüketim medeniyeti. Büyük ölçüde 19’uncu yüzyılın sonunda, ama daha çok 20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde Amerika Birleșik Devletleri'nde tesis edildi. Bugün gördüğünüz ana tüketim mallarında, kitle üretimine geçilmesi 1920 ile 25 arasındadır. Otomobil, elektrik, buzdolabı, çamașır makinası, radyo, telefon, uçak seyahati... Baktığınız zaman bütün bunların hepsi de, o dönemde yapılmıștır. Yani, bizim medeniyetimizin kurucu dönemidir 20’nci yüzyılın ilk çeyreği. O dönemin çok ilginç bir özelliği var. Bunu tesis eden ülke olan Amerika Birleșik Devletleri doğal kaynak zenginidir. Dolayısıyla bu medeniyetin ortaya çıkması sürecinde, doğal kaynaklar bir tür bedava mal gibiydi. Bunu sadece Amerikalılar yaptığı takdirde, dünyada Amerikalıların böyle yașamasına izin verecek kadar doğal kaynak vardı. Ama șimdi bütün dünya tüketmek istiyor… Ama bütün dünya Amerikalılar gibi tüketmeye kalktığında, dünyada buna yetecek kaynak olmadığı son derece açık. Bunu yeni mi öğrendik? Hayır. On sene evvel, yirmi sene evvel bilmiyor muyduk bunu? Biliyorduk hepimiz. Ama neydi, Çinliler bizim eski Türkler gibi, doğal kaynak kullanmadan yașıyorlardı. Șimdi Çinliler geldi, Hintliler geldi, Türkler de geldi. Bu kaynağın da buna yetmeyeceği ortada. Ne olacak o zaman demek ki? Değiștirmemiz lazım. Ama, nasıl değiștireceğiz bunu? Çinli de “Onlar o kadar araba kullandılar, șimdi bize geldi sıra, ben de isterim arabamı” diyor. Bu doğal kaynaklar arasındaki arz ve talepte, yeni sanayileșmenin getirdiği talep gelince, bunlar yetmeyecek. Yetmeyince de fiyatları yükselecek. Fiyatları yükselince, dünyada aniden yeni bir sorunla karșı karșıya kalacağız. Demek ki ne olacak? Doğal kaynak zengini ülkelere, doğal kaynak fakiri ülkelerden önemli bir gelir transferi olacak. Kısa dönemde de, büyük bir ihtimalle bu doğal kaynak zengini ülkeler, bu paraları harcamayacaklar hemen. Çünkü bu bir rant halinde geliyor, üretilmiș bir șey değil. Dolayısıyla bu ikisi üst üste geldi. Yani bir taraftan dünya ödemeler sisteminin reformu, öbür taraftan insanoğlunun tüketim kalıbını, tüketim medeniyetini değiștirmesi... Ama bu, vatandașın katkısıyla olacak. O da biraz sopayla olacak. Yani, elektrik fiyatı yükselince, klimaları kapatmayı öğreneceğiz.. Parayla dövecekler yani.. Sistem öyle çalıșacak. İșyerine daha yakın evlerde oturmaya bașlayacağız. Yazlıklarımızı daha yakın gidebileceğimiz, uçağa daha yakın yerlerde tutmaya bașlayacağız. Gömlekleri daha uzun, pantalonları daha kısa giymeye bașlayacağız. Üretim sistemimiz de buna uyum sağlayacak. Șimdiki bütün sistemimiz, ‘daha fazla tüketilsin ki üretim olsun’ mantığı üzerine inșa edilmiș. Ama ilk yapmamız gereken șey dünya rezerv parasıyla ilgili sorunları çözmektir. Daha acil olan da odur. Büyük hasar verme ihtimali olan da odur. Öbürü daha uzun dönemli bir șeydir. Daha yavaș bir șeydir. Daha zor bir șeydir. Çünkü, az sayıda politik karar vericinin değil, așağı yukarı altı milyar insanın zihniyetinin değișmesi anlamına gelir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu sıkıntıları göreceğiz. Temelde, çözülmesi gereken iki tane sorun var insanlığın önünde. Bir șekilde insanoğlu yașamın anlamını, yașama verdiği anlamı değiștirmek zorunda. Yașama verdiği anlamı 20’nci yüzyılın bașında tanımlandığı biçimde, daha büyük otomobil, daha az kullanılarak atılan gömlek, daha büyük ev vs. șeklinde tanımlamaya devam ederse iși zor. Öbür tarafta da, bu yeni küresel gerçeklik, yani üretim kapasitelerinin dünyada artıșı… Buna tekabül edecek șekilde talebi de üretim artıșına paralel bir șekilde dünyada yeniden dağıtmak zorundayız. Bunu sağlayacak, bundan sapmaları krizsiz düzeltmeye olanak verecek mekanizmaları kurmak zorundayız. Baștan birtakım ülkelerin büyük fazlalar vermesini engelleyeceksin ki, birtakım ülkeler de büyük açıklar vermesin. B‹zb‹ze 19 ROTAMIZ BALIKES‹R cumhur‹yet tar‹h‹n‹n kahramaN› Marmara ve Ege bölgelerine yay›lan bereketli topraklar›nda farkl› iklimler hüküm süren Bal›kesir, bir tar›m kenti. Sanayisi ‘Türkiye'yi Doyuran ‹l ve Tar›m›n Baflkenti’ slogan›yla geliflen Bal›kesir, Cumhuriyet tarihimizin de önemli bir kahraman› Ayvalık, Alibey Adası, Akçay, Burhaniye, Ören, Erdek, Altınoluk… Balıkesir merkezi, Ege ve Marmara kıyısındaki ilçeleriyle Türkiye’nin en gözde turizm merkezlerine sahip olmasına rağmen sakin bir șehir. Ama bakmayın bu sevimli küçük șehrin sükunetine; tarihinde büyük bir direnișin öyküsü gizli. Çünkü Balıkesir, sonu Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulușuna varan süreçteki ilk örgütlü direnișin adresi. Bugünkü Balıkesir’de bir gezintiye çıkmadan önce ișgal yıllarına dönelim. İzmir'in ișgalinden bir gün sonra, bu hazin haber Balıkesir’e ulașır. Balıkesir endișelidir. Kalabalık bir cemaat 19 Mayıs 1919 günü ikindi namazından sonra mevlit okuma bahanesiyle gizlice Alaca Mescit’te toplanır. Mevlit ardından bașlayan toplantı, İzmir'deki facianın Balıkesir’de de yașanmaması için bir Redd-i İlhak Cemiyeti kurulması kararıyla biter. Alaca Mescit’teki gizli toplantılarda alınan bu kararla aynı zamanda milli mücadelenin de temelleri atılır. Rotamız bu kez Balıkesir’e düștüğünde, caddelerde meydanlarda binalarda bu tarihin izlerini görüyoruz. Alaca Mescit’in önüne, bu küçük caminin tarihimizdeki önemini anlatan bir anıt dikilmiș. Aynı șekilde direnișin planlandığı toplantılara ev sahipliği yapan eski belediye binası, Kuvayi Milliye Müzesi’ne dönüștürülmüș. Șehrin en ișlek caddesi ‘Milli Kuvvetler’, ikinci ana caddesi ‘Anafartalar’… YENİ BALIKESİR Milli Kuvvetler Caddesi, yeni Balıkesir’in ana damarı. Ne yaparsanız yapın, nereye giderseniz gidin, yolunuz mutlaka bu hareketli caddeden geçiyor. Tüm șehrin alıșveriș merkezi. Aynı zamanda șehre hareket getiren Balıkesir Üniversitesi’nin öğrencileri ve Balıkesirli gençleri, bu caddedeki binaların teraslarında olușturulan kafelerde biraraya geliyor. Ama ne yazık ki ne Milli Kuvvetler ne de șehrin bir bașka caddesinde eski Balıkesir’in mimarisinden örnekler görmek mümkün değil. Ancak, ara sokaklarda görebildiğiniz eski binaların güzelliği etkileyici. Sıcak, yardımsever insanlarıyla aydın bir il Balıkesir. Okuma yazma oranı yüzde 98 20 B‹zb‹ze Çaml›k Tepesi, tüm Bal›kasir’e hakim bir nokta. Buradan kuflbak›fl› seyredebilece¤iniz Bal›kesir’de sizleri, say›lar› çok olmasa da eski Bal›kesir’den zarif mimari örnekler bekliyor. düzeyinde. 1992 yılında kurulan Balıkesir Üniversitesi de yaklașık 500 öğretim üyesi, 25 bini așkın öğrencisiyle șehrin kültürel hayatını renklendiriyor. TARIMIN BAȘKENTİ Balıkesir, Türkiye’nin en büyük ve yoğun ulașım güzergâhı olan İstanbulBursa-İzmir üzerinde. Merkez dahil 19 ilçesinde 1 milyon 118 bin nüfusa sahip. Yaz nüfusu elbette bu rakamı așıyor. DPT verilerine göre ikinci derecede gelișmiș iller arasında. Sanayi kentleriyle çevrili Balıkesir’in ekonomisi esas olarak tarıma dayalı. Arazisi ve iklimi uygun olduğu için her cins tarım ürünü yetiștirilebiliyor. Bu ürünlerin bașında hububat, tütün, șekerpancarı, pamuk, domates geliyor. Tarım ve hayvancılık bilinçli yaklașımlarla yapılıyor. Çiftçi, makine ve gübre kullanımında ileri bir düzeyde. Hayvancılık potansiyeli de yüksek. Artık Erzurum’da yediğiniz cağ kebabı bile Balıkesir’den giden etlerle yapılıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin en fazla süt ve süt ürünleri üreten yörelerinden olan Balıkesir ekonomisinin vazgeçilmezlerinden biri de 10 milyon ağaçlık zeytin üretimi. Özellikle Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Havran ilçelerinde asırlardan beri süren zeytin ve zeytinyağı sanayi, dünya standartlarında. Bu șehre özgü zeytin kolonyası bile, zeytinin Balıkesir kültüründeki önemini anlatmaya yeter. Tarıma dayalı sanayi son derece gelișkin. Balıkesir ekonomisinde un, yem, zeytin, zeytinyağı, salça, konserve, nebati yağ, șeker üretiminin yeri büyük. Yine et, özellikle son yıllarda tavukçuluk, yumurta bașta olmak üzere süt ve süt mamulleri sektörleri de önemli yer tutuyor. Yurtdıșına bor, krom, mermer, kurșun, çinko gibi mineraller satıyor. Sentetik dokuma, elektrik makineleri, elektrikli ev aletleri, kimya ve orman B‹zb‹ze 21 ROTAMIZ ROTAMIZ BALIKES‹R bay‹ler‹m‹ze m‹saf‹r olduk Bal›kesir’den ayr›lmadan, mutlaka bölge çiçeklerinden yap›lan zambak kolonyas›, yine sadece bu flehirde yap›lan ka¤›t helva ve tabii ki höflmerim tatl›s› almal›s›n›z. Güleryüzlü, candan Bal›kesir bayilerine göre Bal›kesir halk› klasik çizgideki mobilya modellerini tercih ediyor. Ama biraz zaman alsa da modern modelleri de benimsiyorlar. Bellona’n›n fievval Sam, ‹stikbal’in Levent Yüksel ve Aflk›n Nur Yengi’li reklamlar› Türkiye genelinde oldu¤u gibi Bal›kesirliler’i de etkilemifl. fievval Sam tak›m›n› veya Aflk›n Nur Yengi kanepesini görmeye gelenler, ma¤azalar› hareketlendiriyor ‹ST‹KBAL BAY‹‹ ÇEL‹KLER MOB‹LYA ürünleri, esas metal sanayi, yapı malzemeleri, ziraat aletleri ve makineleri üretimi son derece gelișmiș durumda. Türkiye’nin en büyük gübre ve asit borik fabrikası Bandırma’da. Balıkesir’deki çok ortaklı șirketlerin sayısı hayli fazla. İklim șartları bakımından bütün yıl boyunca her türlü sanayi çalıșmasına uygun. Balıkesir, son yıllarda sanayisindeki gelișme nedeniyle göç almaya bașlamıș. TURİZM MERKEZLERİNİN ATALARINDAN Duru deniz suyunun kumlu plajlarla buluștuğu zeytinliklerle sarılı koyları, irili ufaklı adaları, dünyada oksijenin en çok bulunduğu Kaz Dağı, insanlara binlerce yıldır șifa dağıtan termal kaynaklarıyla Balıkesir, bu topraklarda turizmin ilk bașladığı bölgelerden biri. Gelin șimdi bir turist olarak Balıkesir’i hızla gezelim. Bilinen en eski uygarlık izleri milattan önce 3200 yıllarına, İlk Tunç Çağı’na kadar giden, Ege ve Marmara denizlerine kıyı veren Balıkesir toprakları, tarih boyu çeșitli kavimlere ev sahipliği yapmıș. Bu uygarlıkların izleriyle Balıkesir’in her köșesinde 22 B‹zb‹ze karșılașabilirsiniz. Balıkesir merkezde gösterișli Yıldırım Camii, Zağanos Pașa Camii, Șadırvan ve ünlü Saat Kulesi, rotanızın durakları arasında yer almalı. Ege kıyısındaki Ayvalık, güzel kumsalları, karșısına yerleșmiș 25 minik adayla görülmeye değer. Mutlaka yapmanız gereken șeylerden biri de Șeytan Sofrası’nda bir gün batımı seyretmek olmalı. Sarımsaklı’nın benzersiz kumlarından da Ege’nin serin sularına girebilirsiniz. Taksiyarkis Kilisesi ve Alibey Adası’nı da listenize almalısınız. Adadaki Aya Nikola Kilisesi’nin mimarisi ve kabartmalarına hayran kalacaksınız. Edremit Körfezi, pek çok tatil seçeneği sunuyor. Edremit ve oksijen yoğunluğu bakımından dünyada ikinci sırada gelen Altınoluk, yöredeki en güzel kasabalar arasında. Tatilcilerin gözde adreslerinden Ören’i de unutmayalım. Bandırma yakınındaki Gönen, șifalı kaplıcalarıyla biliniyor ve eski çağlardan beri hastaların hizmetinde. Kaz Dağı eteklerindeki Akçay da bir bașka kaplıca ve turizm merkezi. Marmara kıyısındaki Erdek’i ve ‘Kuș Cenneti Milli Parkı’nı da listenize almayı unutmayın. NE ALALIM, NE Y‹YEL‹M? Balıkesir’in özel bir mutfağı yok ama höșmerim tatlısı çok ünlü. İçeriğinde taze peynir, yumurta sarısı, irmik, șeker bulunan höșmerim, üzerine kaymak, dondurma, yoğurt veya ceviz, badem gibi çerezler konularak de yenebiliyor. 2009’a kadar tek çeșit olan höșmerim, bu tarihten itibaren ‘Zaman Höșmerimleri’ markası tarafından sakızlı, kestaneli, fıstıklı, meyveli gibi karıșımlarla 18 çeșide çıkmıș. Höșmerim dıșında yöresel bir yemek düșünürseniz, ‘tirit’ yemelisiniz. Bir bașka hediyelik seçeneğiniz de kolonya. Bölgeye has beyaz zambaklardan yapılan ünlü zambak kolonyasına kardeș olarak artık zeytin kolonyası da var. Eviniz için bir halı düșünüyorsanız, Balıkesir’e kadar gitmișken fırsatı kaçırmayın. Yağcıbedir halıları Balıkesir’in simgesi olmuș bir el sanatı. Sındırgı ilçesinde dokunan bu küçük halıların en önemli özelliği, kök boyadan olmasıdır. Lacivert ve kırmızı renklerinin hakim olduğu halılar, kullanıldıkça parlaklașır. f‹yat›n› BULAN ÜRÜN KOfiUYOR Mobilya Ramazan Çelik’in dede mesleği… İlk yaylı kanepe üretimine geçtiği zamanlarda İstikbal’in müșterisiyken, bayisi haline gelmișler. İșbirliğine Erzincan’da bașlayıp, 1992’de geldikleri Balıkesir’de sürdürmüșler. Mağazaları 150 metrekareden 4 bin metrekareye çıkmıș. Üç katlı mağazada hemen bütün ürünleri renk çeșitleriyle teșhir ediyorlar. Her yıl belirlenen hedefleri tutturuyorlar. Müșteri memnuniyetini sağlamakta en büyük sıkıntıları, satıș sonrası servis hizmetiymiș. Bu soruna, kendi içlerinde bir servis birimi olușturarak ciddi bir çözüm sağlamıșlar. Ancak kısa bir süre önce Balıkesir’de de servis ekibi kurulduğu için ișleri rahatlamıș. Tedarik sorununu da, yılların tecrübesiyle gerekli öngörüleri yaparak çözmüșler. Çelik, zamanında yaptıkları teslimatın formülünü șöyle açıklıyor: “Her kampanya öncesinde arkadașlarımızı topluyor, ürünlerimizi, önceli yıllardan gelen satıș rakamlarını, bu seneki trendleri, bu seneki modellerin aldığı tepkileri ortaya koyuyoruz ve tecrübemize dayanarak karar veriyoruz. Șimdiye kadar da özellikle panelde, hiç sıkıntı yașamadık.” Yeni tasarımların, satıșta koșan ürünler dikkate alınarak yapılmasını isteyen Çelik, “Bir takım, eğer müșterinin, bayinin ve satıș personelinin gözünde fiyatını bulduysa, ‘Evet, bu kadar eder’ deniyorsa, pahalı ya da ucuz fark etmiyor, satılıyor” diyor. Çelik’in talebi ise fiyat istikrarı: “En büyük sıkıntı, bayiler arasındaki rekabette yașanıyor. Rekabet nedeniyle kâr marjı düșünce, vereceğiniz hizmetten uzaklașıyorsunuz. Fiyat sabitlenmeli. Tercih sebebi fiyat değil, ürün çeșitliliği ve iyi hizmet olmalı.” B‹zb‹ze 23 ROTAMIZ BELLONA BAY‹‹ GENÇSANDIKÇILAR MOB‹LYA ‹ST‹KBAL BAY‹‹ ÖZPAYLAN TESL‹MAT GEC‹KMES‹ ANINDA B‹LD‹R‹L‹YOR Balıkesir’in girișinde bin 100 metrekarede hizmet veren Özpaylan mağazası 1989 yılında açılmıș. Satıș danıșmanı Musa Karabaș, satıșların geçen seneye göre daha hareketli olduğunu söylüyor. Müșteri artıșında tanıtımlardan çok, kulaktan kulağa tavsiyelerin etkili olduğunu anlatıyor. O nedenle de çalıșma ilkelerinde müșteri memnuniyetini birinci sıraya koyuyorlar. Sıcak bir karșılamayla evlerinde hissi vermeye çalıștıkları müșterilerinin tüm ürünlerle ilgili fikir sahibi olabilmesi için, ürünlerin tamamını teșhir edemeseler bile örnekler sunuyorlar. Depoya gelen yeni ürünleri mümkün olduğunca kısa zamanda teșhire açıyorlar. Etkili bir teșhir sunmak için de daima yenilikleri izliyorlar. Teslimatta da, satıș sonrası “MOB‹LYADAN KAZANILAN MOB‹LYAYA DÖNSÜN” 24 B‹zb‹ze Sandıkçı Ailesi yeni nesil mobilyacı. İrfan Sandıkçı otomotiv sektöründeyken, 1998’de ilk kez dergi ilanı üzerine Bellona bayii olmuș. Mesleği babadan devir almadıkları için kendilerini șanslı gören Sandıkçı, “Çünkü mesleğe girince gördük ki, babadan mobilyacıların yeni formata intibakı daha zor” diyor. 1998’de 900 metrekareyle bașladıkları mağazalarını krize rağmen büyüterek 2000’de 2 bin metrekareye çıkarmıșlar. Sandıkçı, birlikte çalıștıkları eși Sibel Sandıkçı’nın bir kadın gözüyle mobilyacılıkta yaptığı tespitlerin ve düzenlemelerin bașarılarında büyük katkısı olduğunu belirtiyor. İrfan Sandıkçı, samimiyetlerini hissedip kendilerine güven duyan müșterilerle duygusal bağ kurarak büyüdüklerini vurguluyor. Sibel Sandıkçı da müșteriyle iletișimin, sıcak bir karșılamanın, göz temasının, onları doğru ürünlere yönlendirmenin çok önemli olduğunu söylüyor ve șöyle devam ediyor: “Eșim, ‘Zoru hemen yaparız, imkânsız zaman alır’ der. Biz de ’olmaz’ demeyiz, oldurmaya çalıșırız. Yıllar evvel, çeyiz alan bir aile için bulunamayan bir yatak bașlığı kriz haline gelmiști. İrfan Bey, bu bașlığın daha önce kimlere satıldığını araștırdı. Nazımızın geçeceği bir aileye satmıșız. Aradık onları, ‘O bașlığı alalım, 15 gün sonra gelecek bașlığı size verelim’ dedik. Kabul ettiler, sorun çözüldü; herkes memnun kaldı. İște bașarının nedenlerinden biri bu, yani malınızın arkasında durmak, pes etmemek.” Duygusal bağı müșterileriyle olduğu kadar ekipleriyle de kuran Sandıkçılar, modern ve yüksek fiyatlı ürünlerin müșterilerini kazanmak için 200 metrekarelik bir stand hazırlıyorlar. takipte de çok titizler. Teslimat tarihinde bir sarkma olacağını öğrendikleri anda müșteriyi arayıp bilgilendiriyorlar. Ürünlerde zaman zaman sorun çıktığında, müșteriyi servis konusunda bekletmemek için mağaza olarak çözum bulmaya çalıșıyorlar. O ürünün depoda bulunması halinde ürünü değiștiriyorlar. Karabaș, tanıtım için yerel televizyon kanalına reklamlarının yayınlandığını ancak ulusal kanallardaki reklamların çok daha etkili olduğunu söylüyor. Karabaș, Levent Yüksel ve Așkın Nur Yengi’nin düetinin etkisini anlatırken, “Bugün İstanbul’dan yola çıkıp İzmir’e giderken bir aile uğradı. Daha kapıdan girerlerken ‘Așkın Nur Yengi kanepesini görmek istiyoruz’ dediler. Kanapenin kapıdan girer girmez tam karșılarında olduğunu fark edince șașırdılar” diyor. Balıkesir’deki Ordonatım da mağaza için iyi bir müșteri potansiyeli tașıyor. Karabaș, müșterilerinin yüzde 20’sinin Ordonatım’dan olduğunu söylüyor. BELLONA BAY‹‹ GENCERLER MOB‹LYA Bellona'nın henüz adı bile konulmamıșken, 1997 yılı bașlarında bayii olan Cihat Gencer, o dönemleri șöyle anlatıyor: "Boydak Ailesi'yle 1982'den beri tanıșırız. Yeni bir marka çıkaracaklarını duyduğumuzda, tuttukları altın olan bir aile olduklarını bildiğimiz için biz de bayi olmak istedik. Mağazayı hazırlarken çok heyecanlıydım. Beș dükkânı kiralayıp iç duvarlarını yıktım, böylece büyük bir dükkân oldu, herkes șașırdı. Eski Türk filmlerinde saçı bașı dağınık bir kızı süsler püslerler, kızın kısmeti açılır ya, bizim mağaza da öyle oldu. Bir adam geldi, mağazayı kiralamamı istedi. Otomotiv sektöründe bayilik alacakmıș, kim en büyük yeri gösterirse bayilik onda kalacakmıș. Benim 20 bin lira harcadığım mağazaya 100 bin mark önerdi. Yeni bir marka için heyecanla hazırlanmıșım, dükkânı vermedim, teklifi reddettim." Övgülerinden sonra eleștirilerine ve beklentilerine geçen Cihat Gencer, bașka sektörlere yatırım yapılması yerine mobilyadan kazanılanın yeniden mobilyaya yatırılmasını istiyor, "Mesela servis açılsın. Servis biz bayilerin üzerinden geçmesin. Böylece sorunlu konularda müșteriyle karșı karșıya kalmayalım" diyor. Cihat Gencer rekabet nedeniyle bayilerin kâr marjının düșürülmememesini ve ellerinde kaldığı gerekçesiyle uyku seti üretiminin sınırlandırılmasını isterken, oğlu Hasan Gencer, "Bayi stokları kontrol edilsin. Üretilen uyku setlerinin yarısından fazlası bayilerin elinde kalmıșsa, yeni bir üretim planı belirlesin" önerisinde bulundu. HEM MÜfiTER‹YLE HEM EK‹PLE DUYGUSAL BA⁄ KURUYORUZ MOND‹ BAY‹‹ ÇEL‹KLER MOB‹LYA “F‹YATLAR DAHA DÜfiÜK MODELLER DAHA YEN‹ OLMALI” Sümeyye Çelik, babası Nurettin Çelik ve ağabeylerinin etkisiyle dede mesleği mobilya sektörüne gireli iki yıl olmuș. Bir yıl önce açılan mağazada henüz Balıkesir’deki tek Mondi mağazası. ‘Mondi’ markasını duyurmak için ilk günlerde tanıtım çalıșmaları yapmıșlar. “Ama Mondi artık tanınıyor, İstikbal ve Bellona’yla aynı șirket olduğu biliniyor ve seviliyor. İlk günlerle bugün arasında büyük fark var” diyen Sümeyye Çelik, bu ilginin zamanla daha artacağına inanıyor. Mesleğine tutkun olan Çelik, mobilyanın daha çok kadınlara hitap etmesi bakımından, çalıșanların da kadın olmasını yararlı buluyor. Zaten kendisi de üç hemcinsiyle çalıșıyor. Ev gibi bir çalıșma ortamında sıcak bir ilgiyle, güleryüzle karșıladıkları müșterilerine, onlardan biri olduklarını hissettirmeye çalıșıyorlar. Bin 500 metrekarelik üç katlı mağazada tüm Mondi ürünlerini sergileyen Çelik, markanın hem klasik hem modern çizgileriyle çok geniș bir beğeniye seslendiğini söylüyor. Sümeyye Çelik yeni modellerden de çok memnun ama bir talebi var: “Diğer markalarımızla kıyaslandığında, Mondi’nin yeni ürünleri geç çıkıyor. Biz yeni bir markayız, tabii ki diğer markalardan daha az model çıkacak ama mobilyadaki yeni çizgilerin bize daha kısa zamanda yansıması lazım. Aksi takdirde yeni ürünlere talip olan müșteriler piyasa çıktıkları ilk dönemlerde alıșveriș yapıyor, yeni ürünler bize gelene kadar piyasa doymuș oluyor.” Sümeyye Çelik ayrıca Mondi ürünlerinde daha düșük bir fiyat politikası uygulanmasını istiyor: “Fiyatlarımız tüketicilere yüksek geliyor. Arada 50-100 lira gibi bir fark olunca, müșteriler ‘Buradan alacağıma eski markalardan alırım’ diyerek gidiyorlar. Fiyatların uygun olduğunu bilmeliler ki, Mondi’ye gelsinler.” B‹zb‹ze 25 KAMERA ARKASI “DÜET‹ B‹R KEREDE SÖYLED‹K” Levent Yüksel, Starlight setinde rahatlığın tadını çıkarıyor. Senaryo gereği gömleğini astığı dolabın sürgülü kapağını hafifçe ittikten sonra kapağın kayıșını öyle bir tebessümle izliyor ki, dolabı evinden getirdiği hissine kapılıyorsunuz. Nitekim moladaki hazırlık sürecinde Starlight’ı sorduğumuzda, “Çok güzel, süper. Çekimler de çok rahat geçiyor. Çünkü yönetmen yıllar öncesinden arkadașım. Onunla çalıșmak da çok büyük bir keyif” diyor. Yönetmen Kırkavaç ve Levent Yüksel, güle eğlene çalıșıyor ve pozitif enerjilerini set ekibine de geçiriyorlar. Așkın Nur Yengi ile de henüz Sezen Aksu’nun vokalistliğini yaparken tanıștıklarını hatırlatan Yüksel, șöyle devam ediyor: “Çalıșmamız çok kolay oldu. ‘İstanbul’ için bir ton belirledik ve ‘O tondan söyler miyiz?’ dedik, denedik ve bir kerede söyledik. Hiç sıkıntı olmadı.” fi›kl›¤›n ve konforun düet‹ ev‹n‹zde STARL‹GHT STARLARI BULUfiTURDU Bellona’n›n fievval Sam ile bafllatt›¤› müzik ziyafetini, ‹stikbal Levent Yüksel ve Aflk›n Nur Yengi ile sürdürdü. Starlight koleksiyonu için haz›rlanan reklam›n etkisi, ‘Aflk›n Nur Yengi kanepesini’ sormak için bayilere gelen tüketicilerle kendini gösterdi “Saçlarımı dağıtır rüzgar penceremin üzerinden Tatlı anlar evimin her yerini doldurur Her gün yeni bir rüya gibi Bozmasınlar keyfimi Hoșgeldin İstikbal, vazgeçemem șıklığından Konforundan…” Film Sokağı Stüdyoları’nda kurulan iki plato, Levent Yüksel’in dillerden düșmeyen ‘İstanbul’unun yenilenen bu sözleriyle çınlıyor. Ama sadece șarkısı değil, Levent Yüksel’in kendisi de sette. Ve ona, müzik dünyasındaki dostlukları uzun yıllara dayanan Așkın Nur Yengi eșlik ediyor. İstikbal’in tanıtımı yapılan Starlight serisi, iki ünlüyü bir düette bulușturuyor. Türk pop müziğinin sevilen iki sesinin senaryodaki rollerini anlatmadan önce, İstikbal’in 2011 için tasarladığı yeni koleksiyonu Starlight’ın meziyetlerini tanıtmalıyız. Starlight koleksiyonun özelliği, klasik çizgilerle modern tasarımı bulușturması. Klasik modellerde, modern detaylar yer alıyor. Koleksiyonun tanıtımında da, tasarımın kullanıcılarında olușturacağı duyguya vurgu yapılıyor. Klasik tasarımın biz kullanıcılardaki yansıması șıklık, modern tasarımın yansıması ise rahatlık ve konfor duygusu… Senaryoda da bu iki kavramı temsilen iki kiși yer alıyor. Levent Yüksel’in kișiliği, durușu, șarkılarıyla rahatlığı, Așkın Nur Yengi’nin ise șıklığı temsil edeceğini düșünülerek, sevilen iki ünlünün birlikte düet yaptıkları bir film tasarlanıyor. İstanbul șarkısının üzerine sözler yazılıyor. Yüksel’in seslendirdiği kısımlar konforu ve rahatlığı, Yengi’nin seslendirdiği kısımlar ise șıklıktan söz ediyor. İkisini farklı evlerde görüyoruz. Yengi’nin evi biraz daha șık, Yüksel’in evi biraz daha modern. Filmin sonunda ise aynı kanepede bulușuyor, șıklığın ve konforun düetini yapıyorlar. Hazırlanan senaryo, diğer koleksiyonların reklamlarından farklı olarak birkaç takımın tanıtımına imkân vermiș. Bugüne kadar pek çok reklam filminde imzası olan ve Ketche lakabıyla bilinen ünlü yönetmen Hakan Kırkavaç, çekimde çok keyifli. Onu bu kadar keyiflendiren, eski arkadașı Levent Yüksel ile birlikte çalıșıyor olmaları. Așkın Nur Yengi ile de 15 yıl kadar önce bir projede çalıșmıșlar. Kırkavaç yaklașık 70 kișilik 26 B‹zb‹ze kalabalık bir ekibin görev aldığı çekimlerden son derece memnun. New Yorklu bir kameramanı da ekibe katan Kırkavaç, “Çok sağlam bir ekibimiz ve iyi bir ıșığımız var. Ișık bizim için çok önemli” diyor. Onun için Așkın Nur Yengi ve Levent Yüksel’in senaryoda biraraya gelmeleri çok önemli. Bunun nedenini șöyle açıklıyor: “Yengi ve Yüksel filmin sonunda birlikte bir düet yapacaklar. Aslında bu, bir anlamda iki evin düeti gibi olacak; konfor ile șıklığın yarıșı gibi… Ama konfor ve șıklık sonunda bir markada birleșecek. Levent Yüksel ve Așkın Nur Yengi, müziğin çok değerli yıllarından iki isim. Artık müzik dünyasında bu kadar kalıcı isimler çıkmıyor. Yani Yüksel ve Yengi, kalıcılık ve kalite vurgusu bakımından marka için de çok yerinde seçimler. Hem herkesin sevdiği isimler hem kalıcılar, yani artık birer markalar. Günümüzde pop müzikte kalite biraz geriledi, șimdi daha kolay star olunuyor, markalașılamıyor. Bu bakımdan onlarla çalıșmak çok önemli. Sonuç olarak bu, kalitesi yüksek, çıtası yüksek bir çalıșma oldu. Kostümünden mobilyalarına kadar. Biz de aksesuar kullanımlarında bile çok seçici davrandık, İstikbal’e yakıșır ürünler kullandık. Benim için ikiliyle çalıșmak çok eğlenceliydi.” “REKLAM MAL‹YET‹ ARTTIKÇA ÜNLÜLER ÇOALIYOR” Boydak Holding markalarının reklamlarında sevilen ünlü isimler birbirini izliyor. Her zaman olduğu gibi stüdyoda reklam çekimini izleyen Boydak Holding Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü Murtaza Durmuș, RTÜK düzenlenmesiyle birlikte reklam maliyetinin arttığını hatırlatıyor, “Farklılık olușturabilmek adına, reklamlarımızda sevilen isimlerin yer almasına özen gösteriyoruz. Son dönemde markalarımızın tanıtımı amacıyla hazırladığımız reklamlarda bu yaklașım ön plana çıkıyor” diyor. B‹zb‹ze 27 RENKLER GÖZ ÖNÜNDE OLMAYI H‹ÇB‹R ZAMAN SEVMED‹M “Amaca uygun zamanlarda, amaca uygun bir flekilde görünmek beni daha çok mutlu etti her zaman. Televizyon dünyas› ve magazin dünyas› insanlar› bir yerlere getirdi¤i gibi götürebiliyor da... O yüzden en güzeli sakin olmak, sakin durmak” Sevenleri onun için “Su gibi sesiyle Türk pop müziğine klasikler sunan güzel kadın” diyor. Bir çelist ve solist olmasının yanı sıra onu tiyatro sahnesinde de beyaz perdede de, beyaz ekranda da gördük. Ama eminiz eski Eti bisküvi reklamlarını onun seslendirdiğini bilmiyorsunuzdur. Müzik hayatı henüz 12 yașında bir çocukken bașlayan, Türk pop müziğinin divası Sezen Aksu’nun vokalisti olan, satıș rekorları kıran albümlere imza atan, uzun bir aradan sonra yeni albümü ‘Gözümün Bebeği’yle dillerde olan Așkın Nur Yengi, İstikbal reklam çekimi molasında sorularımızı yanıtladı. Çok eski bir müzik geçmișiniz var. 80’lerin bașından müzikle iç içeydiniz… Evet, 12 yașında, çocuk yașta kendimi sahnede buldum. Konservatuar öğrencisiydim. Yașıtlarım sokaklarda oynarken ben iș hayatına çoktan atılmıștım. Çok genç yașta tanınır olmuștum. Doğal olarak sokakta yürürken bile zorluk çekiyordum. Bu nedenle her zaman attığım her adıma dikkat etmek zorunda yașadım. Ablam, Sezen Abla’ya (Aksu) vokalistlik yapıyordu. Önce benim de ablamla birlikte gidip geleceğim düșünülmüștü. Ama sonrasında vokalistlik ablamdan bana miras kaldı. Çünkü hamilelik dönemi bașlamıștı ve bir vokalist aranıyordu. En yakın aday ben oldum. Konservatuarda okuyordum, çello çalıyordum. İyi bir çözümdü. O gün bugündür de hayatım farklılaștı. Müziğe 12 yașında bir divayla, Sezen Aksu’yla bașladınız. Bu durumun size katkıları ne oldu? Tek bașına Sezen Aksu olarak adlandırmak yanlıș olur. Onno Tunç Orkestrası diyelim. Solist değil vokalisttim. Orkestra içindeki bir elemandım. Onno Tunç’ta sahne eğitimi, orkestrasyonlar vardı… Görsel ve kulakla ilgili tüm birikimleri Onno Tunç’un orkestrasında yașadığım müzikal zevklerle hikâyeme kattım. Ama Sezen Abla’yı seyrederken de tabii ki sahnedeki biçim, duruș, ahlak, ilișki, bunları gözlemledim. Çünkü 365 gün beraber yașıyoruz, beraber iș yapıyoruz. O yașta algılarınız açıktı yani… Elbette; ama yine de ne olursa olsun çocuksun. Sonrasında uluslararası yarıșmalar bașladı hayatımda. Bütün reklam müziklerini ben seslendiriyordum. Hatta Eti hâlâ benim sesimden yayınlanıyordu. Kendilerinin bir lansman 28 B‹zb‹ze yemeğine gittiğimde ben hatırlattım onlara. Farkında değillerdi. Dolayısıyla çok așina olduğum ve bildiğim bir hayattan, çok uzun bir yolculuktan geldim buraya. Gelelim 12 yașında müzik hayatına girmenin dezavantajlarına… Bir kere, çok ufak bir yaș. Șimdi bakıyorum, kızım beș yașında. Onun 12 yașında böyle bir hayata dahil olmasını ister miyim? Tercih ediyorsa tabii ki, anne olarak çok fazla önünü kapatmam ama avantajlarını ve dezavantajlarını ona sunarım. Öte yandan ailenizin size gösterdiği çok büyük bir güven aynı zamanda… Tabii ki. Kimse o yaștaki çocuğunu kolay kolay, “Hadi çalıș” diye göndermez. Üstelik babam bana çok düșkündü ve bu duruma çok sıcak bakmıyordu. Ama dediğim gibi, ablamın varlığı, koruyuculuğu, ișin içinde olması rahatlatan bir sebepti. Sizi nasıl etkiledi bu durum 12 yașında? Gece-gündüz ilișkisi bitti hayatımda. Çünkü sabah 6’da okula gidiyordum, oradan saat 19.30’da çıkıyordum. Sonra da iș varsa ișe gidiyordum, oradaki hayatım bașlıyordu. Gece 2-3 gibi bitiyordu. O saatten sonra eve gelip ancak iki-üç saat uyuyordum. Sonra, B‹zb‹ze 29 RENKLER haydi yine okula gidiyordum. Eve gelince ayva yerken uyuyakaldığımı bilirim veya derslerde kalorifere bașımı yaslayıp uyurdum. Dolu bir dönemdi. Yani șimdiki aklımla, çocukluk ve gençlik arasındaki o dönemimin daha farklı geçmesini isterdim. O yaștaki gençlerin hayatını sürmek isterdim. Arkadașlarımla gezelim tozalım… Benim o zamanlarım sorumluluklarla geçti. Tabii erken sorumluluk üstlenmek çok iyi bir șey bir yandan da… Hayata bakıș açın ve hayatla ilișkinde çok önemli bir avantaj, ama tercih edebilmem söz konusu olsaydı, ötekini de tercih edebilirdim. İlk albümünüz ‘Sevgiliye’ birçok dinleyici için ayrı bir önem tașıyor. Albüm gücünü nereden alıyor? Sizin kariyerinizi nasıl etkiledi? Albümün gücü elbette ki șarkıların içtenliği ve dinleyenlerin kendilerini içinde bulmalarından, müzikalitesinden geliyordu. İlk albümümdü ve șarkılarıyla çok insanın yüreğine dokundu. İlk albümüm 2 milyarın üzerinde satmıștı. Çok genç yașta böyle büyük bir bașarı elde etmem doğal olarak kariyerimi olumlu etkiledi. O kadar çok tanınmıștım ki yoğun ilgiden zaman zaman boğulduğumu hissetmedim değil. 10’uncu albümü çıkardınız. İlk albümdeki motivasyonunuz bugün de sürüyor mu? Benim için yaptığım her yeni șarkı, her yeni albüm, ilk günkü albüm ve șarkı gibi büyük bir heyecan… Son albümünüzün ‘Gözümün Bebeği’nin adı nereden geliyor? ‘Gözümün Bebeği’, Sezen Abla’nın bana, kızım Nazlı’nın doğumunda armağan ettiği bir șarkıdır. Bana “Sen daima benim gözümün bebeğiydin, șimdi Nazlı senin gözünün bebeği olacak. Bu șarkı sizin için” dedi. Kızımın doğumundan sonra yeni șarkıların yer aldığı ilk albüm, böylece ‘Gözümün Bebeği’ adını aldı. 30 B‹zb‹ze Hazırlık süreci nasıldı? Üzerinde iki yıl çalıștık. Çok sağlam bir ekibim var. Șarkıların seçimi, besteler, kayıtlar, her bir șarkının tek tek yorumlanması epey bir zamanımızı aldı. Çok keyifli ve yorucu bir süreç yașadık. Albümdeki șarkılar genel olarak nasıl bir ruh halini veya hikâye yansıtıyor? Duygu yüklü, her biri uzun soluklu, yıllarca dinlenebilecek kalıcı șarkılar… ‘Fast-food’ mantığından uzak, dinleyicinin kendisini bulabileceği, așkı derin ve anlamlı yașayanların dinlediği șarkılar… “ ‹nsan›n duygular›n›n da akordu vard›r. B‹r enstrüman çalab‹l‹yorsan›z, duygular›n›z› da ona göre akort edeb‹l‹yorsunuz ve b‹r çok fleye daha sa¤l›kl› bakab‹l‹yorsunuz 30 yıllık bir dönemden bahsediyoruz. Hiç “Yeter!” dediğiniz oldu mu? Yok hayır, hiç olmadı. Sadece doğum döneminden bir sene önce, dört aylık hamileyken bebeğimi kaybettim. Bir hastalık dönemi yașadım; plasenta previa hastalığı geçirdim. Ardından bir buçuk yıl da, tekrar hamilelik ve iyileșme süreciyle geçti. Yani toplam iki buçuk yıl mecburen müzikten uzaktım. Ama doğum yaptıktan altı ay sonra, yeniden sahnelerdeydim. Özel gecelerde sıkça çıktım. Magazinel bir tarafım olmadığı için bunlar kamuoyuna yansımadı. Ortada görünmemem de “Acaba çalıșmıyor mu?” șeklinde yorumlara yol açmıș olabilir. Ama ben hiçbir zaman çok fazla göz önünde olmayı sevmedim. Amaca uygun zamanlarda, amaca uygun bir șekilde görünmek beni daha çok mutlu etti her zaman. Televizyon ve magazin dünyası insanları bir yerlere getirdiği gibi götürebiliyor da... O yüzden en güzeli sakin olmak, sakin durmak. Bu daha eğlenceli geliyor bana. Siz göz önünde olmayı tercih etmeseniz de Așkın Nur YengiHaluk Bilginer çifti olarak ilgi çekiyorsunuz. Kızınızı bu ilgiden nasıl koruyorsunuz? “Aman magazin, kaçalım” demiyoruz. Hayatımızın içindeki bir anda bizi “ b‹zler Müth‹fl b‹r dönem yaflam›fl›z. müz‹¤‹n en güzel zamanlar›... En e¤lencel‹, en key‹fl‹, en müz‹¤‹n ‹ç‹nde, müz‹¤‹n damarlar›m›zda dolaflt›¤› b‹r dönem... Gençler‹n öyle b‹r doygunlu¤unun olamamas› üzücü. fi‹md‹ ancak magaz‹n ve müz‹k b‹rleflt‹¤‹ zaman b‹r fleyler çok c‹dd‹ yol al›yor çekiyorlarsa çeksinler, çok sorun değil. Ama kızımla ilgili özel bir șey yapmak istiyorlarsa, onun iznini almalılar. O artık bir birey. Artık her șeyin cevabını düșünerek verdiğine göre, seçimlerini yapabilecek duruma gelmiș demektir. Böyle düșündüğünüz için șanslı bir çocuk… Tabii ki, anne-babalar sakıncaları her zaman çocuklarına söylemelidir. Çünkü bizler tecrübelere sahibiz. İlla ki evlatlarımızı korumak isteriz; hep iyilikler, güzellikler onların olsun isteriz. Ama biz varken veya yokken, hayatın iyisini de kötüsünü de bir șekilde mutlaka görecekler. Onları nereye kadar el bebek gül bebek koruyabiliriz ki? Kızınız için bir hayaliniz var mı? Onun sesi nasıl? Mesleki olarak sizi izleyecek mi? Onun geleceğiyle ilgili hayal bile kurmuyorum. Kızımın geleceği konunda herhangi bir yönlendirmem olamaz. Geçen gün soruyorum “Ne olacaksın?” diye, “Kovboy” diyor. Çocukların gelecek hayalleri daima değișiyor, oynadıkları oyuna göre bile șekil alıyor. Dolayısıyla șu anda bir meslek tercihi olamaz ama yetenek konusunda çok elverișli. Hem șarkı söylemeye hevesli hem de tiyatral bir tarafı var. Zaman içerisinde hangi yönde yürüyeceğini kendisi belirleyecek. Müzik dünyasına adım atmak isteyenlere önerileriniz nedir? 30 yıllık müzik hayatınızdan süzdüğünüz, gençlere iletmek istediğiniz bir șey var mı? Elbette, meslek için çok uzun bir süre. Dile kolay. Yașıma baktığım zaman bütün hayatım öyle geçmiș nerdeyse. Ama inanın müziğin en güzel zamanlarını biz yașamıșız. Levent’le (Yüksel) de onu konușuyorduk. Müthiș bir dönem yașamıșız. En eğlenceli, en keyifli, en müziğin içinde, müziğin damarlarımızda dolaștığı bir dönem... Gençlerin öyle bir doygunluğunun olamaması üzücü. Șimdi ancak magazin ve müzik birleștiği zaman bir șeyler çok ciddi yol alıyor. Meslek sahibi olmak her zaman iyi bir șeydir. İnsanın bir altın bileziğinin olması çok önemli. Tabii ki iyi bir yere gelmek, biraz zorluklar, sıkıntılar çekmekten de, bir bedel ödemekten de geçiyor. Müzikle ilgili nazari bilgisi olmayan bir insan da șarkı söyleyebilir, hiç bir itirazım yok. Ama müzisyen olmak önemli bir ayrıntıdır bu meslekte. Müziğin insanın ruhunda olması gerekiyor… Kișisel tatmin açısından da müzik bilmek güzel bir ayrıntı. Biraz önce sordunuz, kızımı neye yönlendireceğimi. Tek bir șey söyleyebilirim, enstrüman çalsın. Çünkü insanın duygularının da akordu vardır. Bir enstrümanın olduğu zaman duygularını da ona göre akort edebiliyorsun ve bir çok șeye daha sağlıklı bakıyorsun. Benim tavsiyem, müzikle uğrașacak ve müziği giderek hayatının bir parçası haline getirecek arkadașların mutlaka bir enstrümanları olsun. Kișilik olarak da insan ondan çok faydalanabiliyor. Çocukları da muhakkak bir enstrüman çalmaya yönlendirmek lazım. Müzik dünyası açısından dünü ve bugünü karșılaștırırsak, nasıl ayrımlar var artı ve eksileriyle? Hayat çok değișiyor, her șey değișiyor, müzikte de öyle… Zaman sana uymazsa sen zamana uyacaksın. Zaten değișim bir șekilde seni de içine alıyor; sen de onu kendine göre yașıyorsun. Biz de dün öyle yașıyorduk, șimdi sistem bașkalaștı; eskiden pastanın dilimleri dörde beșe bölünürken șimdi bine bölünüyor. Dolayısıyla herkes payına düșeni yașıyor. Keșke o dönemi șimdi tekrar yașayabilsek, o dönemin keyfini genç müzisyenler ve șarkı söyleyen arkadașlarım da yașasa… Ama hayat bu. O bize kısmetmiș, biz yașadık. Șanslı bir kușaktık. Müzik dünyasında pastanın çok fazla dilimlere bölünmesi ilișkilere, dostluklara da zarar veriyordur… Bu mesleği yapanlar, arkadașlarını illa müzik dünyasından seçmek zorunda değil. Benim de binlerce tanıdığım var bu meslekte ama aralarından ailesiyle görüștüğüm, bir sofrada oturup sohbet edebileceğim iki ya da üç arkadașım var. Beș parmağın beși de aynı olmuyor. Müzisyeniz diye hepimiz birbirini anlayan, karakterleri uyușan insanlar olmayabiliriz. Kaldı ki ben de o konuda biraz seçiciyimdir. Bir insanın çok fazla dostu olmayacağını da düșünürüm. Arkadaș çoktur da dost dediğin bir kișidir, o da senin her șeyindir, ruh ikizindir; sen de onunla paylașırsın her șeyini. “Çok fazla dostum var” demek beni korkutur. “Çok arkadașım var” dersen, evet, bu güzel bir șeydir ama inșallah herkesin bir dostu olur. B‹zb‹ze 31 Art› 1 S‹Z HANG‹ RENKS‹N‹Z? Farkl› kifliliklerdeki insanlarla anlaflabilmenin s›rlar› nelerdir? Peki ya insanlara sevgiyi, onlar›n almak istedi¤i flekilde vermenin yollar›… ‹nsanlar neden ayn› olaylara farkl› tepkiler verir? Neden baz› insanlarla s›cak da baz› insanlarla mesafeli iliflkiler kurar›z? Cevaplar, kiflisel geliflim uzman› O¤uz Sayg›n’›n renklerinde… Oğuz Saygın 32 B‹zb‹ze “Kimse beni anlamıyor”, “Anlașamıyoruz”, “Kendimi ifade edemiyorum”… Bu cümleleri ne kadar sık duyuyor; hatta söylüyoruz değil mi? Her an çevremizdeki insanlarla iletișim kurmaya çalıșırken, çoğu zaman hayal kırıklıkları yașıyoruz. Üstelik çoğunlukla kendimizi haklı görüp karșı tarafı suçluyoruz. Peki, hiç kendimize sorduk mu, sorunların temelinde yatanın, karșımızdaki insanı yeterince tanıyıp tanımadığımızla ilgili olabileceğini? Bireysel ve kurumsal gelișim uzmanı Oğuz Saygın’ın, renklere göre belirlediği kișilik özelliklerimizi birbirimizi daha iyi anlamamız ve ilișkilerimizde yașadığımız büyüklü küçüklü iletișim kopukluklarına çözüm üretebileceğimiz șekilde formüle ettiği ‘İnsanları Tanıma Sanatı’ kitabı bu sözlerle tanıtılıyor. Biz de Bizbize için Saygın’ın seminerine katılıyor, kitabının özünü kendisinden dinliyoruz. Saygın, kahkahalarla geçen gerçekten keyifli dersinde dört temel insan karakteristiğini renklerle ifade ediyor. Kırmızı, güçlü, kararlı, bașına buyruk. "Kafama koyduğumu yaparım, hiçbir șey beni durduramaz" diye düșünüyor. Yeșil barıșçıl, mülayim, sevecen. Mavi ise tertipli, planlı, düzenli. Oturup kalkması bile bir ahenkle... Gelelim Saygın’ın kendisini de tanımladığı popüler ve neșeli sarıya. "Bir masada kahkahalarla gülünüyorsa, orada mutlaka bir sarı vardır" diyor. Bu dört kișilikten herhangi biri, diğerlerinden ne daha iyi ne daha kötü. Her kișiliğin, diğerlerinin sahip olmadığı güçlü ve zayıf yönleri var. Her kișilikteki insan bașarılı olabilir. Her biri kendine özgü çalıșma tarzına sahip. Ama bir kișiliğe özgü davranıș biçimleri öteki üç kișilikte stres yaratabiliyor. Dolayısıyla etkinliğimizi artırmak için bizden farklı diğer kișilerle bir uyum yakalamamız gerekiyor. Aklınıza “Bașarılı insanlar hangi renkten çıkıyor?” gibi bir soru geldiyse, hemen yanıtlayalım, ‘en bașarılı renk’ diye bir șey yok. İlla ki bir bașarı tanımı arıyorsak, diğer üç rengi en iyi anlayan ve anlașan insana ‘en bașarılı’ diyebiliriz. minik ipuçları veriyor: “Kırmızıyla az konușun, öz konușun. Çünkü, sabredip dinleyemez. O, sonuç odaklıdır; bir an önce sonuç almak ister. Aman maviye kırıșık para vermeyin. Bu, onun gözünde hayli kötü bir referans olur. Yeșille bir șey satmak istiyorsanız, beden dilini okumalısınız. Çünkü o ancak beden diliyle ‘hayır’ diyebilir. Eğer sizi kırmamak için ‘evet’ dediğini bilerek ona bir șey satarsanız alır ama sizinle bir daha da iș yapmaz. Sarıların kafaları dağınıktır. Emir tekrarı yapıp yazdırın ve sabırla da kontrol edin." Saygın, özelliklerini sıraladığı bu renklerin karakterlerinin ne kadar anlașıldığını görebilmek için sınıfa bir test sorusu soruyor: “Gece en zor uyuyan insanlar hangileri olabilir?” Cevap maviler... Çünkü mavi, gece uyumadan önce günün bir bilançosunu yapar, sonra da ertesi günkü ișlerini planlar. Kırmızı “Yarın kalkar çözeriz” der uyur. Yeșil, bazen kırmızının yarın neler yapacağını düșünerek uykusuz kalır. Sarı ise “Allah büyüktür” deyip yatar uyur. GECELERİ KİM UYKUSUZ KALIR? Saygın, kime nasıl davranmak gerektiğini konusunda hayatın içinden MÜȘTERİYE EN CAZİP ÇÖZÜM Hepimizde bu dört karakterden parçalar var ama bunlardan sadece birisi baskın. İș dünyasında bașarılı olmak için ideali, ekibinizde zıt karakterdeki insanların bulunması. Böylece dağınık sarıyı düzenli mavi toplayabilir, kararsız yeșili kararlı kırmızı yönlendirebilir… Bu örnekler tersine de çoğaltılabilir. İnsanlarla ilișki iș hayatınızın bir parçasıysa, renkleri anlamak daha da bir önem kazanıyor. Oğuz Sayın’ın farklı karakterlere yapılan sunum konusundaki deneyimi çok aydınlatıcı: “Bir proje için gittiğim toplantıda ortak olan iki beyle konuștum. Fark ettim ki biri mavi, biri MAVİLERE ÖĞÜTLER • Küçük șeyleri dert etmeyin • Keder kușları bașınıza yuva yapmasın • Etrafınızdaki insanların ișleri iyi ya da kötü yapmasına izin verin. Tüm ișler size kalmasın • Üzerinde siyah bir nokta bulunan sayfanın, kocaman beyaz kısmını da görün • Kendinizi fazla eleștirmeyin. Kendinizi değil davranıșlarınızı eleștirin • Korkularınızdan olușan kurtları, size zorlu ve kârlı yollarda eșlik edecek kızak köpeklerine dönüștürün • En iyi olmaya çalıșmayın, iyi olmanız yeterli • Ayrıntıları hesaplarken bütünü kaçırmayın • İyi bir șey yaptıklarında insanları takdir edin Sizin kadar mükemmel yapmasalar da... SARILARA ÖĞÜTLER • Az kelimeyle çok șey anlatın • İnsan isimleri ve gittiğiniz yeri hatırlamak için hafıza tekniklerini uygulayın • Ajanda kullanın ve sakın kaybetmeyin • İnsanların sözlerini kesmeyin • Daha düzenli olun • İçinizdeki çocuğu canlı tutun ama her yerde ortaya çıkarmayın... kırmızı. Birkaç gün sonra sunum yapacağım. Biliyorum ki kırmızı, projeyi en kısa sürede anlatmamı, mavi ise en ince ayrıntıyı öğrenmek isteyecek. Sunumumu ilk 15 dakikada projenin tamamını özetleyecek, geriye kalan zamanda ayrıntıları verecek biçimde hazırladım. Nitekim sunumun 15 dakikasını bitirdikten sonra, zaten sıkılmaya bașlamıș olan kırmızı ortağa dönüp “Yapacağım ișlerin özeti bu” dedim. “Tamam, ayrıntıları ortağım dinlesin” diyerek gitti. Mavi ortak akșam saatlerine kadar yüzlerce soru sordu. İște insanların bu özelliklerini bilemezseniz, ișin içinden çıkamazsınız." KİM KİME NASIL DAVRANMALI? EĞER BİR MAVİYSENİZ; SARIYA: Onay ve takdir sözcüklerini çok kullanmazsınız ama bilin ki sarıların bu sözcükleri duymaya ihtiyacı vardır. Sarıları olduğu gibi kabul eder, kurallarında esnek olmaya çalıșırsanız, onlarla çok daha iyi bir iletișim kurarsınız. Sıkı planlar, prosedürler sarılara yük olarak gelir, motivasyonlarını düșürür. Bu nedenle onlara talimat verirken açıklamalarınızı kısa ve öz yapın. KIRMIZIYA: Sonuç odaklı kırmızılardan detaylı bilgi istememeli, detay ve uzatmalara fazla takılmamalısınız. Bu kișilerin geçici patlamalarının normal olduğunu bilin ve bu davranıșlarının altındaki iyi niyeti görmeye çalıșın. “Az laf çok iș” diyen kırmızılarla dolaylı değil açık ve net ifadelerle konușun. Mesajlarına, taleplerine cevap vermekte gecikmeyin. YEȘİLE: Ona kendisini așacak sorumluluklar vermeyin. Așırı planlı B‹zb‹ze 33 Art› 1 programlı çalıșmalarını da beklemeyin. Bir an önce ișlerini bitirip dinlenmek isterler, sabırlı olun. Her șeye titizlenerek onları yormayın. MAVİYE: Sizin gibi her mavi de hassas ve alıngandır, eleștirilerini dikkate alın. İkinizin de düșkün olduğunuz ayrıntıları azaltın. EĞER BİR SARIYSANIZ… MAVİYE: Mavinin yanında daha düzenli ve resmi olun, biraz daha ciddi davranın, el kol hareketi yapmayın. Mavilere göre bunlar kișiliğinizin özellikleri olsa da, çocukça hareketlerdir. Özellikle onların yanındayken ișinizin kalitesine ve ciddiyetine önem verin. Moralleri bozuksa onları yalnız bırakın, espriler șakalar yapmayın. KIRMIZIYA: șakalarınız esprileriniz konusunda her ne kadar kırmızılar daha anlayıșlı olsa da, ölçüyü kaçırmayın. Kırmızılarla konușurken sonuca en kısa zamanda varmanız gerektiğin unutmayın. Rahat tavırlarınıza ve onların zamanlama hassasiyetine dikkat edin. Kararsız bir yapı sergilemeyin, belirsiz ifadeler kullanmayın. YEȘİLE: Onları enerjik zannedip hareketli bir hayata sürüklemeyin. İnce ve düșündüren espriler sevdiklerini, sabırla dinleseler de sıkılabileceklerini unutmayın. Alçak sesle konușun, onun sözünü kesmeyin. Dinlediğinizi ve anladığını hissettirin. Unutmayın, yeșiller YEȘİLLERE ÖĞÜTLER • Daha enerjik olun • İșe giderken olmasa bile seyahate, gezmeye giderken heyecanlanmaya çalıșın • Hayatınızda her gün küçük ve güzel değișimler yapın • En azından sizi ilgilendiren konularda sorumluluk alın • İșlerinizi ertelemeyin • Kendi kendinizi motive edin, bunun için birilerini beklemeyin. 34 B‹zb‹ze de siz sarılar gibi onay ve motivasyon beklerler. SARIYA: Daha ciddi olmanız ve ayrıntılara önem vermeniz veriminizi artıracaktır. Birbirinizi motive ettikçe ortamda neșe hiç kaybolmaz. EĞER BİR KIRMIZIYSANIZ; SARIYLA: Onları fazla eleștirmeyin. Ne kadar iltifat eder onaylarsanız o kadar çok çalıșırlar. Hata yapsalar bile sakin olun, yoksa panikleyip motivasyon kaybederler. Anlatacakları çok șey vardır, onları dinlemeye biraz daha fazla zaman ayırın. Çelișkili ifadeleri hoș görüp, nazikçe belirtin. MAVİYLE: Çok dikkatli olun. Sonuç odaklı olsanız da onların sunduğu ayrıntılara dikkat edin. Onlar size benzemez, içlerine kapanıktır. Hassas ve alıngan mavilere nazik davranın. Ciddi ve mesafeli olun. Kendi görüșlerinizi kabul ettirmeye çalıșırsanız, daha fazla içlerine kapanırlar. YEȘİLLE: Emir kipi kullanmadan diyalog kurmaya çalıșın, iș konusunda fazla zorlamayın. Yoksa hızlarını artırmak yerine yavașlatırsınız. Sıcak ve samimi olarak hislerinizi paylașın. Konușma temponuzu düșürün. Onların yavaș konușma temposuna sabır gösterin, sözlerini tamamlamayın. KIRMIZIYLA: Esnek olmalısınız. Girișken tavrınızı azaltın, güç mücadelesine girmeyin. Unutmayın, karșınızda sizin gibi lider ruhlu birisi var. İș bölümü yapmak, olası çatıșmaları engelleyecektir. EĞER BİR YEȘİLSENİZ; SARIYA: Arzularınızı, neden hoșlanıp neden hoșlanmadığını net ifadelerle aktarın. Belli bir konuya odaklanmalarına yardımcı olun. Onlara KIRMIZILARA ÖĞÜTLER • Bir șey istediğiniz gibi yapılmadığında fazla zorlamayın • Her zaman lider olamayacağınızı kabullenin • Sizin gibi olmayanları sizden așağı görmeyin • İnsanları kullanmayın • Sabırlı olmayı öğrenin • Olur olmaz her șeye karıșmayın • Bașkalarının da haklı olabileceğini kabul edin. “hayır” demeyi öğrenin. Siz dinledikçe onlar da tüm gün anlatabilirler. MAVİYE: Planlı programlı taraflarına uymaya çalıșın ve plansız ișler sunmayın. Mesafeli, ciddi olun, duygularınızı çok yansıtmayın, mantık çerçevesinden çıkmayın. Ayrıntılara inin. Düzenli hayatlarına ayak uydurmanız onları size yaklaștıracaktır. KIRMIZIYA: Çift taraflı iletișimde ısrar edin, daha girișken olun. Kırmızılara gerektiğinde “hayır” demeyi, kendinize ödün vermemeyi öğrenin. İșleri ertelemeyin, zamanında bitirin. Kararsız bir tutkum sergilemeyin. YEȘİLE: Karar almaya çalıșın, yoksa sonuca varamazsınız. İkiniz de karar verirken hızlı olmadığınızdan, birinizin daha girișken ve daha hızlı olmasına özen gösterin. Duygularınızı biraz daha ifade ederek birbirinizi anlamaya çalıșın. Duygunuzu ifade etmemeniz yanlıș anlașılmaya neden olabilir. Hangi renk oldu¤unuzu ö¤renmek için sayfa 67-68’daki testi uygulayabilirsiniz. yen‹ yapmanız. Levinson, bu yöntemin anlık olarak parlak bir fikir ortaya atmanın ötesinde, bir süreç olduğunu söylüyor. Yani ișinizi iyi yapacaksınız, bir pazarlama planınız olacak, her gün sabırla o planı uygulayacaksınız ve yılmadan insanlara mesajınızı vereceksiniz. BÜTÇES‹ KÜÇÜK HAYAL‹ BÜYÜK OLANLARA GER‹LLA T‹P‹ PAZARLAMA Pazarlama bütçesi k›s›tl› küçük giriflimlerin, pazarlama konusunda neler yapabileceklerini ortaya koymak amac›yla gelifltirilen gerilla pazarlama yöntemi, az parayla büyük etki yaratabilmek için yap›lmas› gerekenleri araflt›r›yor 36 B‹zb‹ze İki büyük mobilya mağazasının arasında küçük bir mağaza bulunuyor. Yandaki mağazalardan biri kocaman bir afiș asıyor; ‘yüzde 50 indirim’. Diğer yandaki de buna karșılık hemen ondan büyük bir afiș yapıyor; ‘yüzde 75 indirim’. Ortadaki gerillanın ise ne indirim kaldıracak hali ne de onlardan büyük afiș bastıracak parası var. O da kapısının üstüne șunu yazıyor; ‘Ana Giriș’. “İște gerilla ruhu bu!” diyor akademisyen Güventürk Görgülü. Onunla bir önceki sayımızda, Nesteren Șencan Görgülü ile birlikte kaleme aldıkları Pazarlama 3.0 adlı kitaptan yola çıkarak yeni pazarlama yöntemleri hakkında konușmuștuk. Bu sayımızda da yine aynı kitaptan, ilginizi çekeceğini düșündüğümüz ‘gerilla tipi pazarlama’yı sayfalarımıza aktarıyoruz. Gerilla pazarlama, artık bir efsane haline gelen Jay Conrad Leivinson'ın 1980'lerde ortaya attığı bir kavram. Pazarlama bütçesi kısıtlı olan küçük girișimlerin, pazarlama konusunda neler yapabileceklerini ortaya koymak amacıyla geliștirilen bir yöntem. Az parayla büyük etki yaratabilmek için yapılması gerekenleri araștırıyor. Bunun temelinde de daha fazla yaratıcılık, daha fazla sabır, daha çok azim ve çalıșma yatıyor. Aslında bu bir düșünce biçimi. Gerilla dünyaya kısaca “Ben neyi pazarlama aracı olarak kullanabilirim?” diye bakan, “Müșterimi nasıl daha fazla memnun edebilirim, ona daha fazla ne verebilirim?” diye düșünen, yaratıcı, cesur bir girișimci tipi. Tabii bu haliyle Türkiye'deki küçük ve orta boy șirketler için de ideal bir yöntem. Üstelik yalnız tüketicilere yönelik ürünlerde değil, ișten ișe pazarlamada yani endüstriyel alımlarda da etkili. Levinson, gerilla pazarlama için bedava veya çok düșük maliyetli 200'ün üzerinde araç sayıyor. Bunların bir kısmı yalnızca tutum ve davranıșlardan olușuyor. Yani gerilla pazarlama dediğiniz șey, yaptığınız iși nasıl yaptığınızla, insanlara nasıl davrandığınızla bașlıyor. Tabii ilk kural yaptığınız iși iyi GERİLLANIN RUHU: SABIRLI, İNATÇI, DUYARLI Levinson’a göre gerillanın 12 kișilik özelliği var. SABIR: Bir insanın sizden bir șey satın almaya hazır hale gelebilmesi için sizin mesajınızı (elektronik posta, kapısına broșür veya bir yayına ilan…) dokuz kez algılaması gerekir. Bunun için, önce sizi duyması gerekir. Ama insanlar söylediğiniz üç șeyden ikisini algılamaz. Yani, Bir insana dokuz kez ilanınız gittiğinde üç kez zihnine ulașırsınız. Sizi hatırlayabilir. 12 kez mesaj gittiğinde sizi dört kez algılar ve kafasında bir yer edinirsiniz. Sizi sağa sola sorar. 15 mesajda beș kere algılanırsınız. İnternet sitenize girebilir veya telefonla arayabilir. 18 mesajda altı kere algılanırsınız, yavaș yavaș ürün ve hizmetinizi almayı düșünür. 24 kez mesaj gittiğinde sizi dokuz kez algılamıș olur ve sizden bir șey satın alabilir. Sonuç; sabır olmazsa iș olmaz. HAYALGÜCÜ: Gerçeklerle yüzleșmek kabiliyeti yanında gelecekte ne olacağını da öngörmek gerekir. DUYARLILIK: Șehirlerde, ülkelerde neler olduğu daima izlenmeli. Böylece insanların kafalarındakini bilerek, sohbetlerde o gündemden söz edilebilir. SAĞLAM BİR KİȘİLİK: Çevrenizdeki insanlar sizin pazarlamanızdan bıkarlar, “Bunu değiștir artık, bundan bıktık” derler. Bunun karșısında duracak kadar güçlü bir kișiliğiniz olmalı. Çünkü çevrenizdekiler sıkılmıș olsa da, ürününüzü alacak insanlar mesajlarınızı henüz algılamamıștır. Israrınızı sürdürün. GİRİȘKENLİK, SALDIRGANLIK: Yaptığınız iși her yerde anlatabilecek kadar girișken ve doğru zamanda doğru silahlerle harekete geçecek kadar saldırgan olabilmelisiniz. DEĞİȘİME AÇIK OLMAK: Değișimden korkmamalı, değișime açık olmalısınız. Gerilla, “Değișimi ben kucaklamazsam rakiplerim kucaklar” diye düșünür ve değișimi önce o içselleștirir. CÖMERTLİK: Gerilla her zaman “Müșterime neyi verebilirim, neyi feda edebilirim?” diye düșünür. Müșterilerinizle paylașın, onları bașarılı yaparsanız veya beklentilerini karșılarsanız siz de bașarılı olursunuz. ENERJİK OLMAK: Gerilla pazarlaması zordur ve her zaman aynı șekilde uğrașıyı gerektirir. Bu nedenle her zaman enerjik ve çalıșkan olmalısınız. MERAK VE ÖĞRENME İSTEĞİ: Gerilla her șeyi merak eder. Martılar gibi yükseklerde uçacak, balıkları görmek için iyice alçalacaksınız. Böylece yeni gelișmeleri sürekli izleyebilirsiniz. İNSANLARA DÖNÜKLÜK: Gerillalar insanlarla birarada olmaktan hoșlanır. Herkesi sever ve herkesin hikâyesini dinler. Dinlemeyi bilmek, en önemli özelliktir. ODAKLANMA: Gerillalar odaklanırlar ve odaklandıkları iși mükemmel hale getirmeye çalıșırlar. Yani aynı anda birden fazla ișe saldırmazlar. EYLEME DÖNÜKLÜK: Bazı insanların beyni tek yönlüdür. Pek çok yere giderler, okurlar, seyrederler. Fakat bu bilgiler öylece beyinlerinde kalır. Bazılarının beyni ise çok yönlüdür. Bilgiyi alırlar bunu eyleme dönüștürürler. Gerilla bu yeteneğe sahiptir. GER‹LLANIN 100 S‹LAHI Pazarlama planı / pazar takvimi / niș belirleme, konumlandırma / șirketin adı / șirketin kimliği / logo / fikir, konsept / sarf malzeme / kartvizit / içerideki tabelalar / dıșarıdaki tabelalar / iș saatleri / iș günleri / vitrinler / esneklik / kulaktan kulağa yayılma / toplumsal katılım / barter / kulüp ve sosyal dernek üyelikleri / taksitlendirme seçenekleri / sosyal içerikli pazarlama / telefondaki tavır / ücretsiz danıșma hattı / ücretsiz görüșme, danıșma / ücretsiz seminerler / ücretsiz sunumlar / ücretsiz ürün örnekleri / müșteriye karșı tutumlar / ișbirliklerine dayalı pazarlama / telefon beklemesinde reklam / bașarı öyküleri / çalıșanların giyimi, görünümü / hizmet / takip / siz ve çalıșanlarınız / hediyeler ve özellikli reklamlar / kataloglar / telefon rehberi ilanları / bir yayında köșe yazıları / bir yayında makale yayınlatmak / bir yerlerde konușma yapmak / haber bültenleri / tüm izleyici kitleniz / avantaj listesi / bilgisayar / seçim / müșteriyle ilișki zamanı / ‘hoșgeldiniz’ ve ‘güle güle’ deme biçimleri / halkla ilișkiler / medyadaki ilișkiler / açık, düzgün ve düzenli olmak / referans programları / birebir paylașım / garanti / telefonla pazarlama / hediye çekleri / broșürler / elektronik broșürler / ișyerinizin konumu / reklam / satıș eğilimleri / örgütlenme / kalite / tekrarlama ve abartma / yazı tahtaları / büyüme, yükselme fırsatları / yarıșmalar, çekilișler / online pazarlama / seri ilanlar / gazete ilanları / dergi ilanları / radyo reklamları / TV reklamları / bilgilendirici reklamlar / reklam filmleri / müșteriye yazılan mektuplar / doğrudan postalama kartları / kartpostallar / posterler / istendiğinde faks, özel etkinlikler / ekranlar / görsel, ișitsel malzemeler / boș zaman / muhtemel müșteri mailleri / araștırma çalıșmaları / rekabet avantajları / pazarlama içgörüsü, sezgisi / hız / referanslar / ün, nam / hırs ve istek / itibar / kendiniz ve rakipleriniz hakkında istihbarat / birlikte çalıșma kolaylığı / marka bilinirliği / gerilla olmayı seçmek / müșteri mail listesi / rekabet gücü / memnun müșteriler. B‹zb‹ze 37 YEN‹ AKTÜEL MÜKEMMEL ÖRNEK: BORDO-MAV‹ Trabzon’da bir Mavi Jeans mağazası… Yanında yine bir giyim mağazası. Adı: Bordo… İki isim aynı yazı karakterinde ve aynı hizada yan yana geldiğinde, futbol ve Trabzonspor tutkunu Trabzonlular için ne ifade eder dersiniz? Mağazayı değerli bir yatırım haline getiren bu pazarlama yöntemini görebilmek ve uygulayabilmek, gerçek bir gerilla ruhu gerektiriyor. GELENEKSEL PAZARLAMA 38 B‹zb‹ze GER‹LLA PAZARLAMA “Pazarlama için para gerekir” der “Paran varsa iyi ama önemli olan para değil, enerji ve hayal gücüdür” der. İnsanların aklını karıștırır, gizemli bir hava yaratır. Açık ve seçik șekilde gerçekleri anlatır. Büyük iș dünyasına yöneliktir. Küçük ișletmelere yöneliktir. Performansı satıșla ölçer. Önemli olan kâr etmektir. Pazarlama, deneyim ve yargılar üzerine kuruludur; yani tahmindir. Psikoloji ve insan davranıșlarına odaklıdır. Çünkü gerillanın tahminle kaybedecek zamanı yoktur. Satın alma davranıșlarının yüzde 90’ının bilinçaltıyla verildiği bilgisinden hareket eder. Birden fazla ișe aynı anda girer. “Önce ișini yönet, ișine odaklan ve ondan sonra bașka ișe giriș” der. Çizgisel olarak ișini büyütmeni söyler. Geometrik artıșla iși büyütmeye yöneliktir. Her müșteri için daha fazla ișlem yapmak, müșterilerin akrabalarını, arkadașlarını ișin içine katmak onun için önemlidir. Satıș sonrasında müșteriyi unutur. Gerilla müșteriyi her zaman takip eder ve onu asla kaybetmez. Rakiplerini dikkate alır. “Rakiplerini unut, senin gibi standardı olanlara bak ve onlarla ișbirliği yap” der. İnsanlara, “Hizmetimin veya malımın faydalarını satın al” der. İnsanların problemlerini bulmak ve çözmek üzerine odaklanır. Her zaman “Ben” der. Her zaman “Sen” der. Gerillanın her șeyi, broșürü, ilanı, internet sitesi, hep müșteriyle ilgilidir. “Ne satabilirim?” der. “Müșteriye ne verirsem onun ișine yarar?” diye düșünür. Reklam, halkla ilișkiler gibi geleneksel yolların her zaman ișe yaradığını düșünür ve bunlardan birine inanır. Gerilla, pazarlama, reklam, halkla ilișkiler gibi geleneksel yolların birinin değil hepsinin bileșiminin ișe yaradığını düșünür. Ayın sonunda gelen faturalara bakar. İlișkilere bakar. Bu ay kimlerle ilișki kurduk, diye düșünür. Teknolojiye pek fazla önem vermez. Teknolojiyi sonuna kadar kullanır. Büyük grupları hedefler. Küçük grupları ve kișileri hedefler. Bilinç dıșını hedefler ve küçük detaylara önem vermez. Bilinçaltını hedef alır ve detaylara önem verir. Telefonla konușma biçimi veya insanları ziyaret șeklinin önemli olduğuna inanır. Yalnızca pazarlama tanıtımıyla satıș yapılabileceğine inanır. Önce rıza almaya önem verir. Önemli olan insanlara çok fazla pazarlama malzemesi göndermek değil, bu malzemeleri göndermek için insanların rızasını almaktır. Monolog kurar. Diyalog kurar; “Bir sen söyle, bir ben söyleyeyim” der. Kısıtlı pazarlama imkânı vardır. Her y›l binlerce yaflam› karartan uyuflturucu madde kullan›m› ülkemizde ne yaz›k ki ilkö¤retim düzeyine inmifl durumda. Ortak özellikleri s›k›nt› gidermek, rahatlatmak… Ancak çocuklar›m›zla dertlerini paylaflabilece¤imiz bir iliflki kurabilmek, onlar› bu illetten uzak tutabilir Kullanılabilecek 100 ayrı silah vardır ve gerilla bunların içinden seçim yapıp bileșkesini kullanır. Bu 100 silahın 62’si ise tamamen bedavadır. KAPIMIZDAK‹ TEHL‹KE 26 Haziran, Uluslararası Uyușturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü. Türkiye, uluslararası uyușturucu ticareti güzergâhında bulunması nedeniyle risk altındaki ülkelerden birisi. Ülkemizde kullanım yașı giderek düșen uyușturucu bağımlılığı neyse ki tedavi edilebiliyor. Ancak uyușturucu maddenin kesilmesi tedavi için tek bașına yeterli değil. Madde kullanımını hazırlayan yașam alıșkanlıklarının da düzenlenmesi gerekiyor. Uzmanlar, aileleri uyarıyor; gençlerle eleștirel olmayan, açık ve destekleyici ilișki kurmanın sorunların çözümünde esas olduğu vurgulanıyor. Ailelere aynı zamanda çocuklarındaki davranıș ve tutum değișiklikleri konusunda baskıcı olmadan dikkatli davranmak düșüyor. Peki özellikle ergenlik çağındaki oğlumuz veya kızımız uyușturucu kullanıyorsa, bunu nasıl anlayacağız? İște ipuçları… Eskiden bizimle birlikte zaman geçirmekten keyif alırdı, ama giderek uzaklaștı, Kararsızlıklar yașamaya bașları, İçine kapandı, çok sinirli, alınganlașıyor ve sonra yeniden normale dönüyor, Bașarı oranı tamamen ve her derste düștü, arkadașlarını çok sık değiștiriyor, eski arkadașlarına sırt çeviriyor ve çevreyle ilișkiden kaçıyor, ișini ya da okulunu bırakmak istiyor, Hiçbir șeye ilgi duymuyor ve herkesten uzak kalıyor, geleceğe dönük hiçbir adım atmıyor, Ani ve çabuk duygu değișimi yașıyor, yemek yeme düzeni bozuldu, Yalan söylüyor ve evden ufak tefek eșyalar kayboluyor, Elbisesinde, yatağında ufak yanıklar, yırtıklar var, Tuvalette uzun süre kalıyor ve rahatlamıș olarak çıkıyor, Odasında ve üstünde pudraya benzer șeyler var. UZMANA DANIȘALIM Eğer evlerimizde bu listedeki davranıșlara tanık oluyorsak, mutlaka bir uzmana danıșmamız gerekiyor. Ama bir adım daha geriye gidip, çocuklarımızı uyușturucuya bașlamadan bilgilendirmek önemli. Araștırmalara göre, ailelerinden uyușturucu kullanmanın zararları konusunda bilgi alan gençler, kendilerini bu tehlikeye karșı daha fazla koruyabiliyor. Anne babanın abartılmıș korku ve kaygılarından arındırılmıș ve çocuğun gelișim çağına uygun eğitimin, öncelikle ailede verilmesi gerekiyor. Tekrar edelim, çocukların sıkıntılarını anne ve babalarıyla paylașabilmesi için de, onları yargılamadan dinleyeceğimizi, onaylamayacağımız șeyler yapsalar bile sevgimizin eksilmeyeceğini, onlara destek olacağımızı bilmeleri en büyük koruyucu önlem. AKTÜEL AKTÜEL ‘HOfiGELD‹N RAMAZAN’ Ülke topraklar›n›n geri al›nmas›n› temsil eden 30 A¤ustos Zafer Bayram›’nda, Büyük Taarruz’da can veren 137 bin flehidi bir kez daha sayg› ve sevgiyle anaca¤›z “HER fiEY‹ 30 A⁄USTOS ZAFER‹NE BORÇLUYUZ” Ramazan, bu y›l a¤ustos ay›n› kendisine özgü geleneklerle flenlendirecek. Camiler de vatan› ‹stanbul olan mahyac›l›k sanat›n›n örnekleriyle ›fl›ldayacak Fırınların mis gibi pide kokuları yayan kapılarının önünde kuyruklar olușacak. Hurma, bir ay boyunca sofralardan eksik olmayacak. Nar taneleriyle bezeli nefis güllaçlar pastane vitrinlerini süsleyecek. Gecenin karanlığını evlerin bir bir yanan ıșıkları aydınlatacak. 1 Ağustos’ta bașlayan ramazanı, minareler arasında ‘Hoșgeldin’ diye ıșıldayan mahyalar karșılayacak. Mahyanın bizler için anlamı ramazanın gelișini haber vermekle sınırlı ama asırlar öncesinin İstanbul’u için öyle değil. İstanbul diyoruz, çünkü mahya İstanbul’da doğan bir gelenek. Neden mi? Mahya, kandillerin minareler arasına gerilen iplere dizilmesiyle kuruluyor. Yani mahya için birden çok minare gerekiyor. Öte yandan parası 40 B‹zb‹ze olan herkes de dilediğince cami yaptıramıyor. Birden çok minare, sadece Osmanlı sultanlarının ve eșlerinin yaptırdığı camilerde bulunuyor. ‘Selâtin camiler’ denilen bu camiler de, Edirne’deki Selimiye Camii hariç, sadece İstanbul’da var. Savaș ganimetleriyle yapılan ve kapıları 24 saat açık olan selâtin camilerdeki mahya geleneğini ise I. Ahmet bașlatıyor. Böylece İstanbul semaları ramazan aylarında ıșık saçıyor. Önceleri aydınlatma amacı tașıyan mahyacılık, zamanla estetik bir hale dönüșmeye ve halkın ilgisini çeken zarif șekillere doğru evrilmeye bașlıyor. Minarelerin bir ucundan bir ucuna ıșık çekiliyor ve üzerine inancı, ramazanı, Allah’ı simgeleyen güzel sözler, deyișler yazılıyor. Giderek mahyacılar arasında bir rekabet doğuyor. Kimi mahyacılar her gece, hatta aynı gece yatsı ve teravih arasında eserlerini değiștiriyor. İstanbulluların Kızkulesi, kayık, vapur, köșk, fıskiye, köprü, cami, çorba kasesi, çiçek, top arabası, kuș gibi mahya resimlerini görebilmek için camileri dolaștıkları rivayet ediliyor. Zeytinyağıyla yanan kandillerin ömrü yaklașık üç saat olduğu için, İstanbullular tüm mahyaları görebilmek için hızlı turlar atıyor. Mahyacılık bugün kandillerle değilse de elektrik lambalarıyla süren bir sanat. Mahyaları șimdilerde sadece Vakıflar Genel Müdürlüğü hazırlıyor. Ancak ne yazık ki artık bu sanata pek talep yok. Mahya sanatı, yeni ustalarını bekliyor. Bu yıl da 30 Ağustos’ta, 1922 yılının 26 Ağustos günü bașlayıp 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da kazanılan zaferle gelen özgürlüğü kutlayacağız. Bugün bize hâlâ heyecan veren o gün, acaba 89 yıl önce nasıl yașanmıștı? Gelin o tarihte İstanbul’da gazetecilik yapan ve herkes gibi kurtuluș umuduyla Büyük Taarruz'dan haber bekleyen Falih Rıfkı Atay’ın anılarından okuyalım. "...İçimizdeki sorunun, kimseden aramaya cesaret edemediğimiz cevabı kendiliğinden yayılıverdi: Bașkomutan Mustafa Kemal Pașa bütün karargâhıyla beraber esir olmuș... Keder insanı öldürmez derlerse, bu söze inanınız. Kalp denen șeyin ne dayanıklı bir maddeden yapılmıș olduğunu ben, o akșamüstü Büyükada vapurunun güvertesinde öğrendim. Türkleri Büyükada Yat Kulübü'nden kovmușlardı. Yalnız bir iki sırnașık, yolunu bularak içlerine sokulabilmișlerdi. Bunlar, o akșam cezalarını çekmișlerdir. Çünkü kulüpte, Mustafa Kemal'in esir olması șerefine kulübün bütün șampanyaları patlatılıyor ve Türkler de dağıtılan kadehleri içmeye zorlanıyordu. Ada sokakları, çoluk çocuğun çığlıklarıyla geçilmez bir hale geldi. Ölümü bir uyku, rahat bir uyku gibi arayarak sabah ettik. İlk vapurun en görünmez köșelerine sığınarak, iki büklüm köprüye indik. Bütün Türkleri yas içinde bulacağımı sanıyordum. Meğer ne kadar soysuzluğa uğramıșız. Acaba sokakların hepsi, șu veya bu muhipler cemiyeti üyeleri mi idi? Bizimkiler utançlarından evde mi kalmıșlardı? Bu gülüșler, bu çırpınıșlar, bu el sıkıșanlar ne idi? Meğer bütün karargâhıyla Bașkomutan Mustafa Kemal değil, Yunan Bașkomutanı Trikopis esir olmuș... Size, kalbin ne dayanıklı bir maddeden yapılmıș olduğunu yukarıda söylemeseydim, burada söylerdim. Bir çocuk gibi sıçramaya bașladım. Habere, havadise, telgrafa koșuyorum. Yunan ordusunu yok etmișiz ve İzmir'e iniyormușuz. Ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün șiirlerin üstünde bir șiirdi. Ne olmuștuk, biliyor musunuz? Kurtulmuștuk… Nemiz varsa, bağımsız bir devlet kurmușsak, hür vatandaș olmușsak, șerefli insanlar gibi dolașıyorsak, șu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her șeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz..." B‹zb‹ze 41 SA⁄LIK TAT‹LDEN KEY‹FLE DÖNMEK ‹Ç‹N… Tatil planlar›na bafllad›n›z m›? Hatta rotan›z belki k›fltan haz›rd›. Y›l›n yorgunlu¤unu ç›karmak için bir güzel e¤lenmek, dinlenmek istiyorsunuz. Size iyi bir tatil diliyoruz. Dilemekle de kalm›yor, tatilinizin gönlünüzce geçmesi, dinlenmifl olarak evinize dönmeniz için baz› ipuçlar› veriyoruz Yaz, bizleri en özgür bırakan mevsim. Güneșin ıșınlarına güvenerek istediğimizi giyer, istediğimiz gibi gezer, istediğimiz mekânda zaman geçirebiliriz. Ama bize bu olanakları sunan güneș, gerekli önlemleri almazsak can düșmanımız da olabilir. Yazın en heyecanlı günleri olan tatillerimizi herhangi bir sağlık sorunuyla karșılașmadan keyifle geçirmek için uzmanların önerilerinden bir liste derledik. GÜNEȘTEN UZAK DURUN √ Öncelikle deri kanseri riski yaratmamak için hem kendinizi hem çocuklarınızı güneșten koruyun. Yani saat 10-16 arası güneșe çıkmayın. Zorunlu olarak bu saatler arası güneș altında kalacaksanız, açık renk, pamuklu, uzun kollu giysiler, geniș kenarlı șapka, güneș gözlüğü, güneș ıșınlarından koruyacak krem kulanın. Bebeğiniz altı aydan küçükse, bu tür kremler kullanmak yerine onu güneșten uzak tutun. √ Günește kalmanız kaçınılmazsa, yanınızda içine bir yetișkinin ve bir bebeğin sığabileceği bir güneș çadırı bulundurun. Bebekler kadar, cildi kendini tamir etme özelliği ve direnci azalan 50 yaș üzerindekiler de güneșe duyarlı hale geliyor. Bu nedenle mutlaka koruyucu faktörlü krem kullanın. √ Güneșin altında hareketsiz yatmak, derinin fizyolojik fonksiyonlarını bozuyor, deride kalınlașma, kepeklenme ve kızarmaya yol açıyor. Kumsalda yürürken ya da yüzerken güneșlenin. √ Cildiniz yağlıysa krem, kuruysa losyon, çil ve güneș lekeniz varsa jel tercih edin. Bu önlemle güneșin etkisinden tamamen kurtulduğunuzu düșünmeyin ve ek önlemler alın. √ Her șeye rağmen güneș yanığı olușursa, ilk tedaviniz soğuk kompres yapmak olsun. Ağrı giderici pomatlar yerine hidrokortizonlu pomatlar kullanın. Cildiniz su toplamıșsa, bırakın kendiliğinden patlasın. Enfeksiyona karșı antibiyotikli pomat sürün. √ Su kaybına karșı bol sıvı alın ve ılık duș yapın. RİSK ALMAYIN √ Tanımadığınız bir ülkeye veya bölgeye gidiyorsanız, oranın güvenli olmayan yönlerini önceden öğrenin. √ Yeni ve tehlikeli sporlara bașlamadan önce size eğitim verecek kișilerin yeterli 42 B‹zb‹ze olduğundan ve önceden gerekli hazırlıkların yapıldığından emin olun. √ Sizi zorlayacak veya așırı fiziksel güç gerektiren hareketler yapmadan önce buna hazır olup olmadığınızı da hesaba katın. √ Yorgunsanız araba kullanmayın. Her koșulda emniyet kemerinizi takın. √ Yürüyüș yaparken trafiğin akıș yönüne dikkat edin. √ Dalıș yapacaksanız derinliğini mutlaka doğru kaynaklardan öğrenin, kendiniz de emin olun. √ Denizlerdeki ana akıntıları veya denizde olabilecek tehlikeli canlıların neler olduğunu öğrenin. GÜVENLE YÜZÜN √ Tatil, suyla temas demek. Ama unutmayın, sudaki mikroplar mide ve boğaz ağrılarına, cilt, kulak ve göz enfeksiyonlarına neden olabilir. Bu nedenle denize gireceğiniz yerin lağımın boșaltıldığı alana yakın olup olmadığını öğrenin. √ Dikkat, nehir suları, havuzlar, girdaplı göller de enfeksiyona neden olabiliyor. Yüzerken bașınızı suyun üstünde tutun ve su yutmamaya çalıșın. √ Solunum rahatsızlığınız varsa kapalı havuzlardan uzak durun. Sıcak havalarda özellikle kalabalık havuzlar, organizmaların çoğalması için en uygun ortamlardır. √ Havuzlarda bulunabilecek siğillerden korunmak için plastik ayakkabı giyin. √ Mantar ve deri hastalıklarından korunmak için yüzdükten sonra duș yapın, kurulanın, kulaklarınızı ve parmak aralarınızı iyice kurulayın. BEBEG‹N‹Z VARSA… √ Öncelikle tatil öncesi bebeğinizi bir muayeneden geçirmek, riskleri en aza indirecektir. √ Bebeğin yașı, tatil seçeneklerini değerlendirmek için önemli bir kriter. Eğer üç yașından büyükse, yașıtlarını bulabileceği yerleri tercih edin. √ Yola arabayla çıkacaksanız, bebek açısından çok zararlı olabilecek klimayı temizletmeyi unutmayın. √ Bebek oturabilecek çağdaysa, bebek koltuğuna oturtup kemerini bağlayın, yanına da sevdiği oyuncak ve nesnelerden olușan bir alan yaratın. √ Yolculuğa bir-iki saatte bir mola verin. Onu yarım saatte bir hafif gıdalarla besleyin. √ Bebeğinizde kansızlık, enfeksiyon, kalp veya akciğer rahatsızlığı varsa, en iyisi uçaktan vazgeçmek. İki yașından küçükse, kucakta ve meme emiyorsa, uçuș ve kalkıșlarda emzirmek onu rahatlatır. √ Tüm korumalarımıza karșın bebeğinizi güneș çarpabilir. Gece ateșlenirse, derhal bir doktora gidin. √ Çocuğunuzla tatil, hiçbir sosyal olanağı bulunmayan bir otel yerine, çocuklar için hemen her șeyin düșünüldüğü bir tatil köyünde daha kolay olabilir. √ Bebeğiniz için sineklere karșı cibinlik kullanın. Kapalı alanda sinek kovucu sprey kullanmayın. Bebeklere zararı olmayan, kimyasal içermeyen doğal limon çiçeği içeren spreyler öneriliyor. √ Havuz suyu yutmamasına dikkat edin. B‹zb‹ze 43 SPOR SPORU TAT‹LE ÇEV‹R‹P DO⁄AYA EV KURAB‹L‹R‹Z 7’DEN 70’E HEP‹M‹Z ‹Ç‹N SPOR: DO⁄A YÜRÜYÜfiÜ ‹tiraf edelim öyle çok spor düflkünü bir ülke say›lmay›z. Ama pikni¤e itiraz›m›z olmaz. Gelin sporu ve pikni¤i, ailenin sa¤l›¤› yerinde olan tüm üyelerinin kat›labilece¤i flekilde birlefltirelim. Üstelik Türkiye de, bedenimize ve ruhumuza iyi gelen, hatta beyin performans›m›z› art›ran do¤a yürüyüflü için bir cennet 44 B‹zb‹ze Evet, bizler sporu severiz ama ya evimizdeki koltukta ya da tribünlerde… Günün hatta haftanın belirli zaman dilimlerinde aktif spor yapan arkadașlarımıza imrenerek bakarız. Ama kendi hayatımızda spora zaman ayırmak konusunda biraz gönülsüz veya tembeliz. Peki size hafta sonu kolaylıkla hatta ailece yapabileceğiniz bir spor önersek… Trekking, yani artık Türkçe’ye yerleșen karșılığıyla ‘doğa yürüyüșü’nün hedefi, tepe tırmanarak, bayır inerek, kayalardan sekerek geçeceğimiz rotanın sonunda belli bir hedefe varmak ve ardından da o yolu geriye doğru adımlamak. Bu, çok zorlu ya da son derece basit bir parkur olabilir. Doğa yürüyüșü parkurlarının çeșitli zorluk dereceleri var. Bu zorluk derecesini de yürüyüșçünün kendisi belirler. Ya bireysel olarak yaptığımız doğa yürüyüșünde kendi rotamızı çizerek ya da bir grup yürüyüșüne katılacaksak, yürüyüș parkuru hakkında bilgi alarak… Doğayla baș bașa, kolay, ucuz, çoluk çocuk, sağlığı yerinde her yaștan insana açık bir spor doğa yürüyüșü. Ayağımıza esnek, rahat bir pantolonla spor ayakkabımızı geçirdik mi, bu muhteșem spora, kendimizi doğanın kollarına bırakmaya hazırız demektir. Sırt çantamızı da az ve öz doldurmalıyız; yedek bir çorap, ince bir mont, yağmurluk, hafif ve doyurucu yiyecekler, su. Yeterince hazırlıklı ve tecrübeliysek yılın uzun aylarına yayılabilecek bir spor olmakla birlikte, yeni bașlayanlar için en uygun zaman bahar ve yaz ayları. YÜRÜYÜȘE YALNIZ ÇIKMAYIN İlk doğa yürüyüșleri için en önemli kural, yola asla yalnız çıkmamak. Çünkü bize doğanın tadını çıkarma, bedenimizi harekete geçirme imkânı veren bu spor, yol arkadașlığı ve yardımlașma gerektiriyor. Tek bașımıza çıktığımız bir yürüyüște bir yerimizi sakatlayıp vahși doğada bir bașına sabahlamak, pek arzu edilir bir durum değil. Bu nedenle bir Doğa yürüyüșünü bir çadır tatiline de çevirebiliriz. Veya çadır kurduğumuz alanlardan yürüyüșlere çıkabiliriz. Denizleri, gölleri ve ormanlık alanlarıyla sayısız kamp seçeneği sunan ülkemizde çadır tatilleri hem çok keyifli, hem de oldukça ekonomik. Ege ve güney sahilleri kadar Karadeniz’in yaylaları da çadır kampı için ideal. Pek çok kamping alanı, kampçılar için çadır sağlıyor. Kampinglerde elektrik, sıcak ve soğuk duș, mutfak, buzdolapları, hatta bazılarında çamașırhane bulacaksınız. Özellikle Orman Bakanlığı’nın kampingleri, özel kamp alanlarına göre fiyat avantajına sahip. grup olușturup, rotamızın bulunduğu bölgeye hakim bir kișiyle yola çıkmalıyız. Ya da hafta sonu planımızı profesyonel turların tecrübelerine teslim edebiliriz. Doğa yürüyüșü için malzeme alırken en emin yol, bu sporu bilen birine danıșmak. Malzeme alındıktan, yürüyüș grubu kurulduktan sonra sıra, turumuzu daha keyifli, güvenli ve aydınlatıcı hale getirmek için biraz araștırmaya geliyor. Yürüyüș gününün hava durumu, öğrenilmesi gereken ilk bilgi. Ama bölgeyi keșif için, bölgenin jeolojik, coğrafik, biyolojik, tarihi özellikleriyle ilgili de bir araștırma yapmak, gezimizi daha ilginç kılacak. Fotoğraf makinemizi ya da video kayıt cihazımızı da tașımaya üșenmezsek, doğanın her mevsime özgün renk ve ıșıklarını, edineceğimiz dostlukları kalıcı birer kare haline dönüștürebiliriz. Elbette bu spor sırasında bizi ağırlayan doğaya saygıda kusur etmeyip, çöplerimizi mümkün olduğu kadar küçülterek yanımızda tașıyıp, geri getirmemiz gerekiyor. TÜRK‹YE: DOA YÜRÜYÜfiÜ CENNET‹ Türkiye, doğa yürüyüșü için bizlere bulunmaz fırsatlar sunuyor. Günübirlik programların gözdesi, İstanbul'a yakın ve henüz doğallığını kaybetmemiș yeșil bölgeler. İstanbullular’ın gözde bölgesi Yalova ve çevresi. Belgrad Ormanları, Kavaklar ve Adalar’ın yanı sıra İzmit’te Balıklıkayalar, Aytepe ve Menekșe Yaylası, Mașukiye, Kartepe, Kuzuyayla, Yanıkdere, Aygır Deresi, Mahmudiye ve İlimbey; Bolu’da Sülüklü Göl, Abant, Yedigöller; Kaș’ta antik Likya Yolu; Çınarcık’ta Erikli Șelalesi; Ankara’da Nallıhan, Soğuksu Milli Parkı; Karadeniz’de Kaçkar Dağları, Macahel; Kayseri’de ise Aladağlar çeșitli zorluk derecelerindeki parkurlarla sizleri bekliyor. B‹zb‹ze 45 LEZZET DURA⁄I OKTAY USTA ‹LE LEZZET YOLCULU⁄U… Oktay Usta’n›n bir lezzet sofras›na daha hofl geldiniz. Balkonunuzda veya varsa bahçenizde flöyle güzel bir yaz sofras› haz›rlamaya ne dersiniz? Bir yandan yaz s›caklar›yla bo¤ufltu¤umuz bu günlerde, Oktay Usta Bizbize için, vücudumuza a¤›r gelmeyecek bir menü haz›rlad›. ‹flte neflesinin eksik olmamas›n› diledi¤imiz sofralar›n›za lay›k tarifler ZEYT‹NL‹ DOMATES SALATASI Malzemeler: 1 kâse çeri domates, kırmızı soğan, siyah zeytin, yeșil zeytin, taze soğan, maydanoz, elma sirkesi, zeytinyağı. Hazırlanıșı: Çeri domatesleri yıkadıktan sonra ortadan ikiye bölün. Kırmızı soğanları soyup piyaz olarak doğrayın. Taze soğanı, maydanozu doğradıktan sonra karıștırma kabına alarak üzerine elma sirkesi ve zeytinyağı ilave edin. Zeytinleri de ekleyip hepsini harmanlayın. Șık bir salata kasesinin içerisine salatayı alıp, üzerini zevkinize göre süsleyin. MISIRLI YAZ ÇORBASI Malzemeler: 1 çay bardağı sarı yarma mısır, 1 çay bardağı beyaz yarma mısır, 1 su bardağı buğday, 500 gram süzme yoğurt, dereotu, taze nane, tuz, su, zeytinyağı. Hazırlanıșı: Düdüklü tencereye mısırları ve buğdayı alın. Üzerini üç parmak așacak kadar su ilave edip yumușayıncaya kadar pișirin. Ocaktan alıp buharı çıktıktan sonra düdüklü tencerenin kapağını açın. Süzme yoğurdun üzerine tencereden su ilave ederek yoğurdu ılıtın. Yoğurdu tencereye dökerek karıștırın. Tuzunu, ince doğranmıș nane ve dereotunu ilave edin. Servis tabağına çorbayı boșaltın. Üzerine hafifçe zeytinyağı dökerek ılık veya soğuk olarak ikram edin. Sıcak yaz günlerinde buz gibi soğutarak da sofraya getirebilirsiniz. P‹LAVLI SEBZEL‹ KÖFTEL‹ KALPLER 46 B‹zb‹ze Malzemeler: Pilav için; 2 su bardağı pirinç, 1 çorba kașığı tereyağı, yarım çay bardağı sıvı yağ, 1 su bardağı et suyu, kaynar su, 1 çimdik safran, tuz. Köftesi için; 350 gram kıyma, 1 yumurta, 1 küçük soğan, 2 çorba kașığı galeta unu, 1 tutam maydanoz, tuz, karabiber. İç harcı için; 1 su bardağı bezelye, 2 adet havuç. Üzeri için; ketçap, mayonez. Hazırlanıșı: Pirinci yıkayıp süzgeçten geçirin. Tencereye sıvı yağı ve tereyağını alıp pirinçleri, safranı ve tuzunu ilave edin. üç-dört dakika kavurduktan sonra et suyunu ve kaynar suyu ilave edip kısık atește pișirin ve kenara demlenmeye alın. Karıștırdıktan sonra kalp șekli vererek servis tabağına koyun. Öte yandan kıymayı karıștırma kabına alın. Yumurtayı kırıp, soğanı rendeleyin. İnce doğranmıș maydanoz, tuz, karabiber ve galeta ununu koyup yoğurun. Köfteleri yedi parçaya ayırıp, yuvarlayıp yassı hale getirin. Sonra yağlanmıș fırın tepsisine alıp, elinizle kalp șekli verin. 180 dereceye ısıtılmıș fırında pișirin. Küp doğranmıș havuçla birlikte bezelyeyi hașlayın. Fırında pișirdiğiniz köftelerin üzerine suyu süzdürülmüș sebzeleri paylaștırın. Yağlı kağıttan hazırladığınız külahların içine mayonez, ketçap doldurup kalp șeklinde sıkın. Pilavın üzerine ve servis tabağının kenarlarına dizerek servise hazır hale getirin. EBEGÜMEC‹ SARMASI Malzemeler: 1 demet ebegümeci, 1 su bardağı iri bulgur, 2 soğan, 1 çorba kașığı domates salçası, 1 tatlı kașığı biber salçası, 2 çorba kașığı reyhan, zeytinyağı, tuz, karabiber. Üzeri için; sarımsaklı yoğurt. Hazırlanıșı: Büyük yapraklı ebegümeçlerini yıkadıktan sonra kaynamakta olan sıcak suyun içerisine daldırıp çıkarın ve soğuk suyun içine alın. Böylece yumușayıp kolay sarılır hale gelir. Yaprakları süzgece alıp sularını süzdürün. İç harcı için bulguru yıkayarak bir karıștırma kabına alın. Üzerine ince doğranmıș soğanları, domates ve biber salçasını, taze ya da kuru reyhanı ekleyin. Zeytinyağı, tuz, karabiber ve sevdiğiniz baharatlardan ilave edip karıștırın. Ebegümeci yapraklarını büyüklüğüne göre bölerek veya bütün bırakarak iç harçtan koyup sarın. Sarmaları koyduğunuz tencereye tuz ve yağ ekleyip üzerini bir tabakla kapatın. Kapağı kapalı olarak pișirin. Servis tabağına alıp üzerine sarımsaklı yoğurt dökün. Sarmayı ılık, sıcak veya soğuk ikram edebilirsiniz. Ayrıca ebegümeci yerine mevsimine göre labada, pazı, kaldirik yapraklarını kullanabilirsiniz. KAYISILI ‹RM‹K TATLISI Malzemeler: 1 litre süt, 8 çorba kașığı irmik, 1 su bardağı toz șeker, 1 çorba kașığı nișasta, 1 kase kuru kayısı, 1 limon kabuğu rendesi. Üzeri için; 2 su bardağı hazır kayısı suyu, 1 çorba kașığı nișasta. Hazırlanıșı: Tencereye soğuk sütü dökün. Toz șekeri, irmiği, nișastayı üzerine alıp çırpma teliyle karıștırarak pișirin. Önceden ıslatılmıș, yumușamıș, küp doğranmıș kayısıları ve limon kabuğu rendesini ilave edip karıștırarak pișirin. Pișen kayısılı irmikli kremayı, tabağa oturttuğunuz çift tarafı açık çemberin içine dökün. Kașıkla yayarak üzerini düzeltin. Bașka bir tencereye hazır meyve suyunu dökün. Üzerine nișastayı alıp çırpma teliyle karıștırarak kaynatın. Sos kıvamına gelince irmikli karıșımın üzerine dökerek kapatın. Oda sıcaklığına geldikten sonra üzerine streç film kapatıp bir gece buzdolabında dinlendirin. Servis etmeden önce üzerini çırpılmıș kremșanti ve nane yapraklarıyla süsleyin. B‹zb‹ze 47 B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER BOYDAK DIfi T‹CARET’E ‘EN ‹Y‹ ‹HRACATÇI’ ÖDÜLÜ MUSTAFA BOYDAK ‘ANADOLU’NUN EN ETK‹L‹ ‹fi ‹NSANI’ Bu y›l ilk kez düzenlenen ‘Anadolu'nun En Etkili 50 ‹fl ‹nsan›’ araflt›rmas›nda birincilik ödülü alan Mustafa Boydak, ödül töreninde kendisini de¤il ülkesini övdü 48 B‹zb‹ze Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, VakıfBank ve Ekonomist Dergisi’nin ‘Anadolu'nun En Etkili 50 İș İnsanı’nı belirlemek amacıyla yaptığı araștırmada ipi göğüsledi. Mustafa Boydak, Anadolu'da bașarılı projelere imza atmıș iș adamlarını biraraya getirerek Anadolu'nun gücünü ortaya çıkarmayı amaçlayan yarıșmanın sonucuna göre, Anadolu’nun en etkili iș insanı sıralamasında birinciliği Gaziantep’ten Sanko Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Abdülkadir Konukoğlu ile paylaștı. Rahmi Koç Müzesi'nde 24 Mayıs 2011 tarihinde yapılan törenle ödülünü alan Mustafa Boydak, dünyada girișimci sıkıntısı çekildiğini, ancak Türkiye’nin, girișimcileri sayesinde Çin’den İtalya’ya kadar bütün ülkeler arasında en önemli sanayi ülkesi haline geldiğini belirtti. Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan ile Capital ve Ekonomist Dergileri Yayın Direktörü M. Rauf Ateș'in ev sahipliği yaptığı törene, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun yanı sıra, Türkiye'nin, dereceye giren lider iș adamları, gazetelerin ekonomi müdürleri, köșe yazarları ve çok sayıda davetli katıldı. Vakıfbank Genel Müdürü Kalkan, törende yaptığı konușmada, bu yıl ilk kez düzenlenen ödüllerin geleneksel hale gelmesini dilediklerini söyledi. Ekonomist Dergisi Yayın Direktörü Ateș ise Anadolu’nun En Etkili 50 İș İnsanı'nı belirlerken yașadıkları güçlüğün, girișimciliğin geldiği noktayı göstermesi açısından sevindirici olduğunu ifade etti. Boydak Ailesini sevindiren haberler birbirini izliyor. Bu kez Boydak Holding șirketleri arasında Boydak Dıș Ticaret gurur vesilesi oldu. Boydak Dıș Ticaret, İstanbul İhracatçı Birlikleri’nin en bașarılı ihracatçısı ödülüne layık görüldü. Mobilya kategorisinde birinci olan Boydak Dıș Ticaret’in birincilik ödülünü Boydak Dıș Ticaret Genel Müdürü Murat Bozdağ aldı. İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB) çatıșı altındaki altı birlik arasında bulunan İstanbul Ağaç Mamulleri ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin Mobilya kategorisinde değerlendirilen Boydak Dıș Ticaret, 2010 yılında en fazla ihracat yapan 103 firma arasında yer aldı. Boydak Dıș Ticaret, İstikbal ve Bellona’nın ihracat kanalı olarak altı kıtada; Almanya, Fransa, Belçika, Danimarka, ABD, Avusturalya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Rusya ve Türki Cumhuriyetler dahil olmak üzere 100’e yakın ülkeye yaptığı ihracat ve 5 bin satıș noktasıyla dünya pazarlarında yer alıyor. Lokomotif marka İstikbal de son dönemde yurtdıșı mağaza yapılanmasını hızlandırdı. En son Lübnan’da iki yeni mağaza açan marka, ardı ardına açtığı yeni mağazalarıyla Ortadoğu’da önemli bir güç haline geldi. Lübnan’da yedi mağazaya ulașan İstikbal’in tüm dünyadaki mağaza sayısı 250’yi așıyor. Bugüne kadar mobilya sektöründe yaptığı yatırımlarla yurtdıșı ayağını güçlendiren Boydak Grubu markalarının dıș pazardaki bașarılarının temelinde, rekabetçi dinamik yapıları ve global standartlardaki teknolojileri var. TOBB YÜKSEK KOORD‹NASYON KURULU’NDA R‹SKE D‹KKAT ÇEK‹LD‹ TOBB Yüksek Koordinasyon Kurulu, TOBB Bașkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun evsahipliğinde toplandı. Devlet Bakanı ve Bașbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yer aldığı toplantıya Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak da TOBB Yönetim Kurulu Üyesi olarak katıldı. Bakan Babacan toplantıda, “2008-2009 krizinin henüz tam anlamda atlatılamadığı, farklı bir safhasında olduğu dönemde, bölgemizdeki yeni jeopolitik durum, Tunus’la bașlayan sonra Mısır’a sıçrayan ve arkasından Libya’da çok daha kanlı çatıșma boyutlarına ulașan, pek çok ülkenin içinde bulunduğu riskli bir ortamda dikkat etmemiz gereken bir konum” uyarısında bulundu. “KAYSER‹ fiEH‹RLER YARIfiINDA GER‹ KALMAZ” Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, MasterCard ve Boğaziçi Üniversitesi'nin ortaklașa çalıșması ve Frekans Araștırma Șirketi'nin katkılarıyla gerçekleștirilen ‘Türkiye'nin Șehirleri Sürdürülebilirlik Araștırması’yla ilgiyi toplantının konușmacısıydı. Boydak Kayseri'yi ön plana çıkaran araștırma hakkında, “Kentlerin yașanılabilir yerler olmasının bir șartı da, sürdürülebilirliktir. Biz Kayseri’nin sürdürülebilir yapısını uzun yıllar korumak istiyoruz. Kayseri șehirler arası tatlı yarıșta geri kalmaz” dedi. B‹zb‹ze 49 B‹ZDEN HABERLER BOYDAK ORMANI BÜYÜDÜ 2011’‹N SON A⁄ACINI CUMHURBAfiKANI GÜL D‹KT‹ Boydak Orman› a¤aç dikim çal›flmalar›n›n 2011 y›l› finalini, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaflkan› Abdullah Gül yapt›. Boydak Holding’in doğayı korumak ve yeșillendirmek, insanlara doğa bilincini așılamak, bölgenin bitki örtüsü çeșitliliğini zenginleștirmek, doğada yașayan hayvanları korumak ve diğer șirketlerle hayırseverleri bu tür projelere teșvik etmek amacıyla 2008 yılında bașlattığı sosyal sorumluluk projesi olan Boydak Ormanı, bu yıl da büyümeye devam etti. Anaokulundan ortaöğretime, liseden üniversiteye, sivil toplum kurulușlarından kamu kurulușlarına kadar her kesimden öğrenci ve yetișkin, ağaç dikme projesine ortak edildi. Boydak Ormanı ağaç dikim çalıșmalarının 2011 yılı finalini, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbașkanı Abdullah Gül yaptı. Abdullah Gül Üniversitesi'nin temel atma törenine ve 'Kayserililer Brunch' organizasyonuna katılmak üzere Kayseri'ye gelen Cumhurbașkan Gül, 25 Hazian’da Boydak Ormanı'nda protokolle kahvaltı yaptı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Mustafa Boydak ve CEO Memduh Boydak’ın ev sahipliğinde verilen kahvaltıya; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın yanı sıra Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, Büyükșehir Belediye Bașkanı Mehmet Özhaseki ve çok sayıda hayırsever iș adamı katıldı. Kahvaltı ardından kendi adına hazırlanan ağacı diken Cumhurbașkanı Gül, “Bu büyük projede emeği geçenlere teșekkür ederim” dedi. KALICI BİR ESER” Ağaç dikimi etkinlikleri süresince Boydak Ormanı’nın 50 B‹zb‹ze ziyaretçileri arasında Kayseri Ticaret Odası Bașkanı Hasan Ali Kilci ve Yönetim Kurulu Üyeleri de yer aldı. Kilci, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak'ın davetiyle katıldığı ağaç dikimi töreninde Boydak Ormanı’nın Kayseri için kalıcı bir eser olduğunu vurguladı. Proje nedeniyle Hacı Boydak'a teșekkür eden Kilci, etkinlik ardından Boyteks A.Ș tesislerini de gezdi. Boyteks A.Ș'nin çok modern ve örnek bir üretim tesisi olduğunu belirten Kilci, üretim ve istihdam olarak Boydak Holding'i bașarılı faaliyetlerinden dolayı tebrik etti. ȘEHİRLERİNE YEȘİL BİR KATKI Boydak ve Hacı Sami Boydak İlköğretim Okulu’nun öğrencileri da Boydak Ormanı’na ağaç dikerek, yașadıkları șehrin daha yeșil olmasına katkıda bulundu. Öğrencilere orman sevgisini așılama ve öğrencilerin çevreye daha duyarlı bireyler olarak yetișmesi amacıyla yapılan faaliyette konușan öğretmenler ve öğrenciler, Boydak Holding’in kendilerine verdiği bu fırsattan dolayı duydukları sevinci belirtti ve teșekkür ettiler. Mustafa Germirli İmam Hatip Lisesi öğrencileri de Boydak Ormanı’nı ziyaret eden gruplar arasında yer aldı. Ormanı gezen öğrenciler, ağaç da diktiler. Z‹RVE BOYDAK DA⁄ EV‹’NDEN BAfiLADI Kayseri'de Hacılar Dağcılık ve Kıș Sporları Merkezi (HADAK) tarafından düzenlenen, ‘17’nci Erciyes Zirve Tırmanıșı ve Sütdonduran Kampı’, 20 ilden 450 dağcıyı bulușturdu. Erciyes Dağı'nın 2 bin 700 metre rakımlı Sütdonduran bölgesindeki etkinliğe, Boydak Dağ Evi'nden start verildi. Törene eski bakanlardan Ersin Taranoğlu, Türkiye Dağcılık Federasyonu Bașkanı Alaaddin Karaca, AKUT Bașkanı Nasuh Mahruki, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Kayseri Vali Yardımcısı Davut Haner, Hacılar Kaymakamı Nazlı Demir, Belediye Bașkanı ve HADAK Bașkanı Ahmet Herdem ve davetliler katıldı. AKUT Bașkanı Nasuh Mahruki, Erciyes'in șehre bu kadar yakın bir dağ olmasının Kayseri için büyük șans olduğunu ifade etti. Daha önce Erciyes Dağı'na zirve tırmanıșı yaptığını hatırlatan Mahruki, dağcıların tanıșması, kaynașması ve dağcılık sporunun gelecek nesillere tanıtılması için bu tür etkinliklerin büyük önem tașıdığına dikkati çekti. Ev sahibi Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak ise 17 yıldır temmuz ayının ilk haftasında bu etkinliği düzenlediklerini, konuklarını burada ağırlamaktan mutluluk duyduklarını söyledi. HADAK Bașkanı ve Hacılar Belediye Bașkanı Ahmet Herdem’in katılımcı sayısının arttığını ve etkinliğin giderek profesyonelleștiğini belirttiği etkinliğin katılımcıları arasında Kanada’dan gelen üç dağcı da vardı. BOYDAK ORMANI’NA TEMA’DAN PLAKET Türkiye’nin ilk çevreci sivil toplum örgütlerinden olan TEMA’dan Boydak Holding’e bir plaket geldi. TEMA Vakfı Bașkanı ve il temsilcileri 28 Mayıs’ta Boydak Ormanı’nı ziyaret etti. Ziyaret ardından bir değerlendirme yapan TEMA Vakfı Bașkanı A. Doğan Arıkan, Boydak Ormanı projesinin Türkiye’de gerçekleștirilen en büyük ve en etkili sosyal sorumluluk projelerinden birisi olduğunu ve bu projenin diğer iș adamlarına model bir proje olmasını ümit ettiğini söyledi. Projeyi hayata geçiren Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak’a ve Boydak Holding Yönetim Kurulu üyelerine teșekkür eden Arıkan, Boydak Ormanı projesinden dolayı kendilerine bir de plaket sundu. B‹zb‹ze 51 B‹ZDEN HABERLER ANNELER SEV‹ND‹ BOYTEKS ALMANYA’DA DA ‹STANBUL’DA DA ‹LG‹ ODA⁄I OLDU Ankara Bellona Bayii Fatih Ünver’in, 8 Mayıs Anneler Günü’nde anneleri yalnız bırakmadı. Ünver ve bayi çalıșanları, bu özel gün nedeniyle Etimesgut Belediyesi Huzurevi’ndeki anneleri ziyaret etti. Huzurevindeki anneler, Ünver ve ekibiyle beraberlerinde hediye olarak götürdükleri yastık, karanfil, annelik sertifikası, yaș pasta, meyve sularıyla duygulandı, mutlu oldu. AC‹L DURUM TATB‹KATI İZOPA Avrupa İzocyonat Üreticileri Birliği tarafından her yıl bir ülkede yapılan acil durum tatbikatı, 26 Mayıs’ta ülkemizde yapıldı. Form Sünger’in de katıldığı acil durum tatbikatında, gerçek hayatta Toluene Di Isocyanate (TDI) maddesinin boșaltımı sırasında bir kaza olması halinde, müșterinin acil durum müdahale sistemlerini test etmek ve kazaya müdahalede bulunacak tüm taraflar arasındaki etkileșimi değerlendirmek amaçlanıyor. YEN‹ ‹fiB‹RL‹⁄‹ OLANAKLARI DE⁄ERLEND‹R‹LD‹ Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Bașkan Vekili Șükrü Boydak ve Mustafa Boydak yeni yatırım olanaklarını araștırdı. Holding yöneticileri, Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ekonomik ilișkilerini geliștirilmesi, yatırım olanaklarının değerlendirilmesi, yeni ișbirliği imkânlarının ve ortak projelerin gerçekleștirilmesi hedefiyle 27 Nisan tarihinde düzenlenen 6’ncı Türk-Arap Ekonomi Forumu’na katıldı. BOYTEKS’‹N GLOBAL REKABET GÜCÜNE YEN‹ B‹R KATKI Boyteks A.Ș. üretiminde kullanmak amacıyla 2010 yılında kendi bünyesinde temellerini attığı kojenerasyon tesisini Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı ve Üyelerinin katılımıyla açtı. Tesisin yıllık toplam elektrik enerjisi üretim kapasitesi 8.6 MW. Tesisin faaliyet gösterdiği dönemlerde hem elektrik üretilecek hem de motorların ceketinden 90°C sıcak su elde edilecek. Bu sıcak su ise kıș aylarında tesisin ısınma sistemlerinde kullanılacak. Açılıșta, yeni tesisin kurulması așamalarında emeği geçenlere teșekkür eden Hacı Boydak, Boyteks’in elektrik ihtiyaçlarını bu tesisten karșılayarak, buradan elde edilen artı faydayla da șirketin global pazarda rekabetçi gücünü artıracaklarını vurguladı. 52 B‹zb‹ze Boyteks, 18-22 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Evteks Fuarı’na katılarak yatak kumașındaki en yeni uyku teknolojileriyle dikkat çekti ve en çok ziyaret edilen markalarından biri olmayı bașardı. Boyteks, Evteks Fuarı’nın hemen ardından 25-28 Mayıs tarihleri arasında Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen yatak dünyasının en prestijli fuarlarından Interzum Fuarı’nda da yepyeni desen ve kumaș koleksiyonlarıyla ziyaretçilerini bulușturdu. Interzum Fuarı’nda da gerek ürün çeșitliliği gerek göz alıcı stand tasarımıyla yine ilgi odağı olan Boyteks için her iki fuar da görsel bir șova dönüștü. ÖNCE İȘ SONRA KEYİF Fuar alanlarını ziyaret eden tüm müșteri ve iș ortaklarının șerefine her yıl geleneksel yat yemekleri düzenleyen Boyteks, geleneği bu yıl da sürdürdü. Boyteks, Evteks ve Interzum fuarlarının ilk günlerinin akșamında düzenlediği yat yemeğinde konuklarıyla biraraya geldi. Evteks’de İstanbul Boğazı, Interzum’da ise Rein Nehirleri’nin göz kamaștıran manzaralarına eșlik eden keyifli bir kokteylle bașlayan yemeğin öncesinde Boyteks Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak ve Boyteks Genel Müdürü Mustafa Yıldırım ziyaretçilere seslendi. Boydak ve Yıldırım, teșekkür ve değerlendirme konușmalarında, Boyteks’in geleceğe yönelik hedefleri ve yatırımlarından söz etti. Konuklara Türk ve dünya mutfağının lezzetlerini sunan Boyteks, gecenin finalini eğlenceli etkinliklerle tamamladı. İȘ ORTAKLARIYLA PRE-INTERZUM’DA TOPLANTI Boyteks, iki yılda bir düzenlenen her Interzum Fuarı öncesinde yaptığı gibi, bu yıl da 24 Mayıs’taki Pre-Interzum Bulușması’yla acente, toptancı ve distribütörleriyle bir araya geldi. Uzun yıllar Boyteks’le çalıșan iș ortaklarına plaketlerin takdimiyle bașlayan bulușmada katılımcılar Boyteks’in geliștirdiği yeni koleksiyon ve özel markalar hakkında bilgilendirildi. Toplantı ardından güzel bir yemekle yorgunluk atıldı. Bu geleneksel bulușmaya Boyteks Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Boyteks Genel Müdürü Mustafa Yıldırım ve Boyteks Genel Müdürü Yardımcısı Önder Honi de katıldı. BOYTEKS’E TÜRKMEN‹STAN ÖVGÜSÜ Türkmenistan Büyükelçisi Maksat Döwletsahedow ve beraberindeki heyet 3 Mayıs’ta Boyteks tesislerini ziyaret ederek, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak ile bilgi alıșverișinde bulundu. Tekstil sektörü hakkında ilgi alan Döwletsahedow, çok beğendiği Boyteks tesislerinin örnek bir kuruluș olduğunu ifade etti. Döwletsahedow, Boyteks ile ticari ilișkilerin gelișmesi için gerekli çalıșmaları yapacağını belirtti. ‹STANBUL BO⁄AZI’NDA DOSTLUK TAZELEND‹ Evteks Fuarı’nda standı ve yeni ürünleriyle yine farklılık yaratan Boyteks ve Boyçelik A.Ș., Boğaz’daki bir yat turu eșliğinde verdiği akșam yemeğiyle müșterilerine İstanbul’un güzelliklerini tanıttı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak yemekteki konușmasında, son üç yıldır düzenlenen, artık geleneksel hale gelen bu bulușmanın çok yönlü bir bulușma olduğunu belirtti. Hacı Boydak gerek Boyteks, gerekse Boyçelik’in kısa bir geçmiși olmasına rağmen kurumsal yapılarının desteğiyle, disiplinli, müșteri ve kalite odaklı, yenilikçi ve global düșünen bir yapıyla, doğru pazarlama stratejileriyle, giderek artan tecrübeyle ve müșterilerinin yüksek performansıyla kendilerini sürekli yenilediklerini, geliștirdiklerini belirtti. Buna bağlı olarak da pazar paylarını sürekli artırdıklarını hatırlatan Boydak, bu bulușmaların sıcak bir aile havasında geçtiğini ve bu faaliyetlerin ilișkilerini daha da güçlendirdiğini ifade ederek katılımcılara teșekkür etti. B‹zb‹ze 53 B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER E⁄‹T‹ME B‹R KATKI DAHA Boydak Holding tarafından Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde tefriș edilen Osman Konuk Kütüphanesi ve Mustafa Budak Okuma ve Toplantı Salonu törenle hizmete açıldı. Yeni düzenlemeyle birlikte kütüphanenin yüz kișilik öğrenci kapasitesi dört katına, 10 bin olan kitap kapasitesi ise iki katına çıktı. Vali Mevlüt Bilici, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak ve Mustafa Boydak ile davetlilerin katıldığı açılıș töreninde Rektör Prof. Dr. Fahrettin Keleștemur, "Boydak Ailesi, önümüzdeki günlerde üniversitemize bir de kreș yaptıracak. Üniversitemize katkılarından dolayı teșekkür ederim" dedi. Hacı Boydak da kendilerine kazandıklarıyla hayır yapma fırsatı verilmesine teșekkür ederek, "Osman Konuk 50 yıllık ortağımızdı; 2004 yılında vefat etmiști. Tefriș ettiğimiz bu kütüphaneye onun adını verdik. Boydak Holding olarak kazandığımızı hayırda harcamaya devam edeceğiz" sözü verdi. Konușmaların ardından Vali Bilici, Hacı Boydak'a Üniversite adına plaket verdi. BOYTEKS’E ORTADO⁄U’DAN ÇIKARMA MEMDUH BOYDAK ‹HRACATTAK‹ FIRSATLARI ANLATTI 1 Temmuz 2011 Cuma Günü Kayseri’de bulunan 15 Orta Doğu ülkesinin büyükelçileri ve cumhurbașkanı bașdanıșmanları, Erșat Hürmüzlü ile Durmuș Yılmaz, Boyteks A.Ș. tesislerini ziyaret etti. Üretim tesisini gezen heyete, Boyteks A.Ș.’nin ürünleri de tanıtıldı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak’a üretim tesislerini ve ürünleri çok beğendiklerini belirten heyet üyeleri, böyle bir tesisi görmekten dolayı duydukları memnuniyeti ifade etti. Yurtdıșı yatırımları günden güne artan Boydak Holding’in CEO’su Memduh Boydak, tecrübelerini Zonguldaklı iș adamlarıyla paylaștı. Dıș Ekonomik İlișkiler Kurulu, Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı, Zonguldak İșadamları Derneği ve Karadeniz Ereğli Sanayici ve İșadamları Derneği’nin ișbirliğiyle ‘İhracatta Fırsatlar: Yeni Sektörler, Pazarlar, İș Modelleri ve Teșvikler ve Bașarı Hikayesi’ konulu bir konferans düzenlendi. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’ndeki konferansa konușmacı olarak katılan Memduh Boydak, Zonguldaklı iș adamlarına ve katılımcılara Boydak Holding’in bașarı hikâyesini, iș hayatında yașadıkları tecrübeleri anlattı. ÇOCUKLARA BOYDAK MUTLULU⁄U Boydak Holding’in, Çukurova Anabayisi Günep A.Ș. ve İzpa A.Ș. bünyesindeki perakende mağazaları tek bir çatı altında topladığı Güniz Mağazacılık A.Ș., 23 Nisan Çocuk Bayramı kutlama etkinliklerine sponsor oldu. Çocukların gün boyu oyun ve aktivitelere katıldığı organizasyonda Güniz Mağazacılık A.Ș. adına kurulan stand, dağıtılan patlamıș mısır ve pamuklu șekerle ilgi odağı oldu. Güniz Mağazacılık Genel Müdürü Refika İpek, markanın yetișkinlerin yanı sıra çocukların sempatisini de kazanmasından mutluluk duyduklarını söyledi. 54 B‹zb‹ze GENCERLER STANDINA YO⁄UN RA⁄BET Boypaș Akfırat bölgesine bağlı Gencerler Ev Concept İstikbal Bayii, Soyak Yenișehir Palmiye Evleri Sitesi’nde ‘Yaza Merhaba’ șenliğine katılarak, özellikle bahçe mobilyası, deco ve ev tekstili ürün gruplarını sergiledi. Hüseyin ve Yüksel Gencer, tüketicilerin standa yoğun ilgi gösterdiğini belirtti. Hediyelerin de dağıtıldığı șenlik her yıl yapılacak. HES KABLO DÜNYAYA TANITIM YAPTI Hes Kablo, ürün kalitesini fuarlar aracılığıyla dünyaya duyuruyor. 9-12 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde dünyayı bulușturan ve TUSKON tarafından organize edilen ‘BM En Az Gelișmiș Ülkeler Özel Sektör Organizasyonu’ fuarına katılan Hes Kablo, Media Force Fuarcılık tarafından İletken Derneği desteğiyle düzenlenen Kablo ve Tel Fuarı’nda da stand açtı. 10 yılda bir düzenlenen konferansa, bu yıl, Birleșmiș Milletler’e üye 192 ülkeden, devlet ve hükümet bașkanları, bakanlar, parlamenterler, özel sektör temsilcileri, akademisyenlerle sivil toplum örgütü temsilcilerinden olușan yaklașık 10 bin kiși katıldı. En az gelișmiș ülkelerin özel sektörlerinde yeni iș fırsatları yaratmak ve ortaklıklara teșvik etmek amacıyla düzenlenen, 48'i en az gelișmiș olmak üzere yaklașık 95 ülkeden 3 bin 200 ișadamının katıldığı konferansta, TUSKON sayesinde dünyanın dört bir yanından gelen meslektașlarına ürünlerini gösterme fırsatı bulan Türk ișadamları, yurtdıșına açılmak için buldukları fırsatı değerlendirmenin keyfini yașadı. Konferans, Türkiye’nin katılımcı ülkelerle ekonomik ve ticari ilișkilerinin geliștirilmesi ve Türkiye’nin uluslararası platformlardaki itibarı açısından büyük önem tașıyor. Media Force Fuarcılık tarafından İletken Derneği desteğiyle bu sene dördüncüsü düzenlenen Kablo ve Tel Fuarı’na, sektör lideri Hes Kablo, dördüncü kez katıldı. Kablo ve Tel Fuarı’nı kalite bilincini geliștirmek, yol gösterici çalıșmalar yapmak, uluslararası kurulușlarla bilgi alıșverișinde bulunmak için önemli bir platform olarak gören Hes Kablo, fuara büyük önem veriyor. HES KABLO L‹DERL‹⁄‹N‹ DÜNYAYA TAfiIMA HEDEF‹NDE HES B‹LG‹LEND‹RD‹ Hes, İș Sağlığı ve Güvenliği Haftası etkinlikleri çerçevesinde ağırladığı ziyaretçilerini aynı zamanda bilgilendirdi. 6 Mayıs’ta Çalıșma Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kibar Holding, THY, Zorlu Enerji, İSG Müdürlüğü, üniversiteler, çeșitli illerin İSG müdürlükleri gibi çeșitli kurumlardan Hes’e gelen yaklașık 60 misafire, șirketi tanıtıcı ve ISG alanındaki faaliyetleri anlatan brifing verildi. İSG Kurulu Bașkanı Güngör Gökdemir’in bilgilendirmesi ardından ziyaretçiler için teknik bir gezi de düzenlendi. Program öğle yemeği ardından çekilen hatıra fotoğrafıyla noktalandı. Hes Kablo bayileri ve üst düzey yöneticileri, 2010 yılı değerlendirmeleri yapmak ve 2011 hedeflerini paylașmak üzere 8-10 Nisan tarihlerinde KKTC’de Cratos Otel’de buluștu. Toplantılarda, pazarlama-satıș uzmanı ve ‘Satıșın 10 Altın Kuralı’ kitabının yazarı Taner Özdeș’in satıș ve pazarlama teknikleri konularındaki semineri de ilgiyle izlendi. Seminer sonrası katılımcılara yazarın imzalı kitabıyla birlikte Hes Kablo bayi toplantısı katılım belgeleri takdim edildi. Yurtiçi Satıș Müdürü Birol Altıparmak, Hes Kablo BT departmanı tarafından geliștirilen ‘Bayi Bilgi Portalı’nı bayilere tanıttı. Portal sayesinde bayiler cari hesap, sipariș ve sevkiyat durumlarını internet üzerinden online olarak PC, PDA, iPhone ve Blackberry cihazlarını kullanarak görebilecekler. Seminer sonrası Genel Müdür Bekir Irak, Hes Kablo’nun 2010 yılında tamamladığı yatırımlar ve devam eden projeler hakkında bilgi verdi. Yapılan bu yatırımların meyvelerinin 2011 yılında alınacağından ümitli olduklarını belirten Irak, yeni dönemde gerek Hes Kablo ailesi gerekse çözüm ortaklarının daha yoğun bir gayret göstermesi gerektiğini ve Türkiye’de kazanılan liderliğin yurtdıșına da tașınmasının hedeflendiğini söyledi. Son konușmayı yapan Yönetim Kurulu Bașkanı Mustafa Boydak da bayilerden risklerini iyi yönetmelerini istedi, karșılığı olmayan büyük risklere girmenin firmalarını tehlikeye atacağını söyledi. Kıbrıs organizasyonunda yarım günlük bir bölge turu da yapıldı. Gezi sırasında Șehitlik, Çıkartma Koyu ve Girne’deki tarihi yerler ziyaret edildi. Gezi sonrası tüm katılımcılar canlı müzik eșliğinde verilen gala yemeğinde buluștu. B‹zb‹ze 55 B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER YÖN A.fi’DE ETK‹NL‹KLER B‹RB‹R‹N‹ ‹ZLED‹ ‹stikbal Bayileri yatak bazada yar›flt› Pursaklar Belediyesi esnaf›na seminer İșlere eğlence ve tatlı bir rekabet katmak isteyen Yön A.Ș. 11 Nisan-31 Mayıs tarihleri arasında İstikbal Ankara Bölge bayileri arasında bir yarıșma düzenledi. Ayrı ayrı takım satıș adedinde ve ciroda en bașarılı ilk üçlere ödüllerin verildiği yarıșma döneminde yatak baza satıșlarında yüksek cirolar elde edildi. Cirosal yarıșmada Yön Mağazacılık A.Ș.’den Satıș Danıșmanı Emre Balaban birinci, A.A Torun Ltd. Ști. Konya Yolu Mağaza’dan Yasin İbiș ikinci, Yön Mağazacılık A.Ș.’den Erdal Türkyılmaz üçüncü oldu. Yön Mağaza’da Balaban ve Türkyılmaz’a ödüllerini o sırada mağazamızda bulunan Adalet Bakanı Ahmet Kahraman verdi. Takım adedinde Yön Mağaza’dan Emre Balaban birinci, Alpak Ev Concept mağazadan Murat Kulaözü ikinci, Pamuk Ticaret’ten Mehmet Tașçı üçüncü oldu. Kazananlara ödüllerini Yön A.Ș. Yönetim Kurulu Bașkanı Halis Gökçek, Yön A.Ș. Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Büyükkiraz ve Yön A.Ș. Genel Müdür Yardımcısı İskender Çolum verdi. Yön A.Ș. Eğitim Koordinatörü Önder Arslan, Pursaklar Belediyesi sınırları içinde bulunan yaklașık 200 esnafa ‘Perakendenin Dünü Bugünü Yarını’ konulu seminer verdi. Pursaklar Belediye Bașkanı Selçuk Çetin’in konușmasıyla bașlayan seminer ardından düzenlenen kokteyle Çetin ve Belediye Bașkan Yardımcısı Osman Kayaer de katıldı. Yön A.fi. depo personeli Çanakkale gezisi Üç Marka depo personeli, 23-24 Nisan tarihlerinde Çanakkale gezisinde buluștu. Bu geziyle yoğun çalıșma tempoları arasında biraz nefes alan depo personeli, tarihe mal olmuș ‘Çanakkale Destanı’nı hatırlama, șehitlerimize olan vefa borcunu ödeme fırsatı da buldu. Yön A.fi. servis personeli Antalya gezisi Satıșlar arttıkça ișlerini bașarıyla yürütmek için yoğun bir tempoyla çalıșan servis personeli de, Antalya’nın en güzel yerlerinden Adrasan Koyu’nda 4-5 Haziran tarihlerinde dinlendi. Üç Marka’n›n sat›fl dan›flmanlar›na yönelik ‘Sat›flta Baflar› Ad›mlar›’ e€itimi Türkçe Olimpiyatlar› stand›na yo€un ilgi Yön A.Ș. Eğitim Koordinatörü Önder Arslan, 21 Haziran23 Haziran tarihlerinde iki farklı grupta üç marka satıș danıșmanlarına ‘Satıșta Bașarı Adımları’ eğitimi verdi. Yaklașık 100 katılımcı, videolar ve satıș oyunlarıyla zenginleștirilen eğitimlerde keyifli ve verimli saatler geçirdi. İstikbal’in altın sponsor olduğu Türkçe Olimpiyatları için 18-19 Haziran tarihlerinde Altın Park’ta düzenlenen etkinlik bünyesinde kurulan standı binlerce kiși ziyaret etti. İstikbal markasının en iyi șekilde temsil edildiği stantta ziyaretçilere katalog, anahtarlık, balon, poșet dağıtıldı. “TÜRK‹YE’DE ÖRNEK B‹R KURULUfi” Boydak Holding, dünyanın ilgisini çekmeye devam ediyor. Kazakistan Ticari Atașesi ve Büyükelçi Yardımcısı Askhat Kessikbayev, Çimkent Serbest Ticaret Bölge Bașkanı Bakhyt Maulenov, Bașkan Yardımcısı Shagala Rakhimzhanova Boydak Holding’i ziyaret etti. Nur Sultan Nazarbey'in talimatıyla 2005 yılında kurulan Çimkent Serbest Ticaret Bölge Bașkanı Bakhyt Maulenov ve beraberindeki heyet, Boydak Grubuna bağlı Boyteks A.Ș. tesislerini gezdi. Gezide heyete Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak eșlik etti. Teknik geziden sonra Bakhyt Maulenov, Boyteks’in Türkiye’de örnek bir kuruluș olduğunu belirterek, Hacı Boydak’a Kazakistan tekstil sektörü hakkında bilgiler verdi. Görüșme sonrasında Hacı Boydak, son dönemlerde iki ülke arasında ekonomik ve kültürel ilișkilerin hızla geliștiğini belirterek, bu ilișkilerin gelecek dönemlerde de artarak devam etmesini ümit ettiklerini belirtti. 56 B‹zb‹ze SORUMLU VATANDAfiLAR ‹fi BAfiINDA Boydak Holding sadece Türk ekonomisine kan vermiyor, çalıșanlarının sosyal sorumluluk anlayıșları dolayısıyla ülkemizdeki gerçek kan ihtiyacının karșılanmasına da katkıda bulunuyor. Boydak Holding firmalarından Merkez Çelik A.Ș. dokuz yıldır ara vermeden düzenlediği kan bağıșı bilgilendirme toplantıları ve bağıș kampanyasının bu yıl onuncusunu gerçekleștirdi. Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Kan Merkezi’yle birlikte yürütülen proje kapsamında doktor, hemșire ve sağlık görevlileri tarafından çalıșanlardan alınan kanlar Erciyes Üniversitesi’nde ihtiyaç sahipleri için kullanılıyor. Kurum çalıșanları adına açıklama yapan Merkez Çelik A.Ș. Genel Müdürü Namık Kemal Ulusoy “10 yıldır hiç ara vermeden gerçekleștirdiğimiz ve artık bizim için gelenek haline gelen kan bağıșı kampanyamıza katılan arkadașlarımız adına söyleyebilirim ki, hepimiz bu sosyal sorumluluk projesinin aralıksız devam ediyor olmasından çok mutluyuz. Kanın tek kaynağı insan, bir insanın dahi hayatını kurtarabilirsek ne mutlu bizlere” dedi. Merkez Çelik A.Ș.’de yılda üç kez gerçekleștirilen kampanyada toplam bin 500 ünite kan toplanıyor. Etkinliğe, Merkez Çelik A.Ș. çalıșanlarından gönüllüler katılıyor. ATAMALAR Mondi A.Ș.’de Üretim Müdürü olarak görev yapmakta olan Adem Satıcı, Ukrayna Forte șirketine Fabrika Müdür Yardımcısı olarak atandı. Mondi A.Ș.’de mali ișler bünyesinde Maliyet Muhasebe Șefi olarak görev yapmakta olan Yahya Kapusuz, Planlama Müdür Vekilliğine atandı. MOND‹’YE E⁄‹T‹M PLAKET‹ Mondi üstlendiği sponsorlukla eğitime katkıda bulundu. Kayseri Gençlik Spor İl Müdürlüğü bünyesindeki il spor merkezlerinde açılan yaz spor okullarının ana sponsoru olan Mondi, bir plaketle ödüllendirildi. Plaket, yaz okullarının Atatürk Spor Salonu’ndaki açılıș töreninde, Kayseri Vali Mevlüt Bilici tarafından Mondi Pazarlama Müdürü Soner Akıllı’ya sunuldu. 1829 çocuk ve genç, kötü alıșkanlıklardan uzak, antrenörler eșliğinde 30 branșta bilinçli spor yapacaklar. Boyteks A.Ș. İnsan Kaynakları Șefi olarak görev yapan Baki Hatipoğlu, İnsan Kaynakları Müdürü olarak atandı. Boyteks A.Ș. Sistem ve İș Süreçleri Geliștirme Șefi olarak görev yapan Gülșah Aynekin, Sistem ve İș Süreçleri Geliștirme Müdürü olarak atandı. İstikbal yerleșkesinde İdari Amir olarak görev yapmakta olan Kemal Öztürk, Boytaș 2 ve Boytaș 3 tesislerinin İdari Amirliğine atandı. Boytaș 2 ve Boytaș 3 tesislerinde İdari Amir olarak görev yapmakta olan Numan Zeyrek, İstikbal yerleșkesi İdari Amirliğine atandı. İstikbal yerleșkesinde İdari Amir Yardımcısı olarak görev yapmakta olan Nihat Çanak, Boyteks A.Ș. halı tesislerine İdari Amir olarak atandı. Mondi A.Ș.’de üretim bünyesinde Uzman Mühendis olarak görev yapmakta olan Saffet Koç, planlama bölümüne bağlı Sistem Geliștirme Șefi olarak atandı. Boyteks A.Ș. Sistem ve İș Süreçleri Geliștirme Uzmanı olarak görev yapan Melike Aygün, Sistem ve İș Süreçleri Geliștirme Șefi olarak atandı. Boyteks A.Ș. Satıș ve Pazarlama Uzmanı olarak görev yapan Gülfidan Yașar, Satıș ve Pazarlama Bölge Șefi olarak atandı. Boyteks A.Ș. Örme Desen Uzmanı olarak görev yapan Nurhan Yılmaz, Örme Desen Șefi olarak atardı. Boyteks A.Ș. Dokuma Terbiye Șefi olarak görev yapan Erkan Șekerçi, Halı İșletmesi Konfeksiyon ve Terbiye Șefi olarak atandı. Boyteks A.Ș. Planlama Uzman Yardımcısı olarak görev yapan Ayșe Babacan, Halı İșletmesi Planlama Uzmanı olarak atandı. KUPA MOND‹’N‹N Mondi çalıșanları kupa sevinci yașadı. Boydak Holding grup șirketleri arasında düzenlenen, centilmen bir rekabetin yașandığı futbol turnuvasında kupayı Mondi aldı. R‹ZE’DEN GENÇ Z‹YARETÇ‹LER ‘Gönül Köprüsü’ projesi kapsamında Rize’den Kayseri’ye gelen 180 öğrenci, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak’ın davetlisiydi. Boydak Holding’de Hacı Boydak ile akșam yemeği yiyen gençler, Merkez Çelik A.Ș. üretim tesislerini de gezdi. Hacı Boydak konușmasında,bu projenin okullarda alınan eğitimin yanı sıra, öğrencilerin hayat tecrübesi ve bireysel gelișimlerine de destek olacağını ve gelecek nesillere Türkiye’yi ve ülkenin zengin kültürünü daha yakından tanıma fırsatı sunacağını ifade etti. Her sene farklı illerden gelen öğrencileri Kayseri’de ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğunu vurgulayan Boydak, “Gelecekte bu ülke sizlere emanet. Fırsatları en iyi șekilde değerlendirerek eğitiminizi tamamlayın. İnanıyorum ki aldığınız eğitimle Türkiye’mizi Atatürk’ün koyduğu muasır medeniyetler seviyesine tașıyacaksınız” dedi. B‹zb‹ze 57 B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER BOYDAK HOLD‹NG’E Z‹YARETLER Bilgiye sahip olmak ve bu bilgiyi teknoloji üretimine dönüștürmek için üniversite ve sanayiye önemli görevler düștüğünü bilen Boydak Holding, bu iki sektörün ișbirliğine büyük değer veriyor. Üniversitelerle her fırsatta temasını sürdüren Boydak Holding’in ziyaretçileri arasında Bozok Üniversitesi heyeti de vardı. Boydak Holding geçtiğimiz günlerde AnadoluJet’in Genel Müdürü Sami Alan’ı ağırladı. 23 Nisan 2008 tarihinde Türk Hava Yolları’nın yeni bir iș modeliyle ayrı bir marka olarak kurduğu AnadoluJet’in Genel Müdürü Alan, ziyareti sorasında Kayseri hakkında da bilgi aldı. Melikșah Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde ‘Seçim Öncesi ve Sonrası Türkiye’ konulu konferans veren Prof. Dr. Mehmet Altan, CEO Memduh Boydak’ın Boydak Holding’de verdiği akșam yemeğine katıldı ve Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan ve üyeleriyle sohbet etti. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, iki komșu ilin yöneticilerini makamında ağırladı. Kayseri Valiliği ve Belediye Bașkanlığı’nda temaslarda bulunan Yozgat Valisi Necati Șentürk, Sivas Valisi Ali Kolat, Sivas Belediye Bașkanı Doğan Ürgüp, Yozgat Belediye Bașkanı Yusuf Bașer’den olușan heyet, Boydak Holding’i de ziyaret etti. BAY‹ AÇILIfiLARI ‹stikbal Bayii ‹timat Ev Concept Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Genel Müdürü Süfyan Emiroğlu ve TÜBİTAK yetkilileri, Boydak Holding’i ziyaret etti. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boldak’ın makamında ağırladığı heyet, Holding’in çalıșmaları ve Kayseri ekonomisiyle ilgili bilgi aldı. 58 B‹zb‹ze Isparta’nın en büyük İstikbal mağazası, İtimat Mobilya tarafından açıldı. 7 bin metrekarelik alanda binlerce çeșit ev mobilyası barındıran İstikbal Ev Concept mağazasının açılıșına, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, İstikbal Pazarlama Müdürü Mustafa Büyükkatırcı, İstikbal Pazarlama Șefi Hasan Hüseyin Ulutaș, Çelik Grup Yönetim Kurulu Bașkanı Mehmet Çelik ve Yönetim Kurulu üyeleri katıldı. Mustafa Boydak açılıș konușmasında, bu büyük yatırım için Demirci ailesine teșekkür etti. M Firma adı: İtimat Ev Concept M Yetkili kiși: Hasan Demirci M Adres: İstanbul Cad. 3. Km, Üniversite Yolu, Isparta M Metraj: 7000 metrekare M İletișim bilgileri: 0246 227 86 30–34 M Açılıș tarihi: 21 Haziran 2011 B‹zb‹ze 59 B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER ‹stikbal Bayii Helezon Ev Concept İzmir, alıșveriș merkezi büyüklüğünde bir İstikbal mağazasına kavuștu. Helezon Ev Concept, İzmir’de açılan ilk ev concept mağazası oldu. 6 bin 500 metrekarelik alanda hizmet veren mağazanın açılıșı coșkulu bir törenle yapıldı. Metrekare avantajıyla İstikbal markasının tüm ürünlerini sergileme imkânı bulan Helezon Ev Concept, Çiğlililerin büyük beğenisini kazandı. 4 Haziran’da yapılan açılıșa Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak, Boydak Holding Bayi Yapılandırma ve Perakende İș Geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu, İstikbal Pazarlama Șefi Hasan Hüseyin Ulutaș, șirket üst yöneticileri, marka temsilcileri ve halk katıldı. Törenle birlikte kapılarını hizmete açan mağaza, ilk müșterilerini de ağırladı. M Firma adı: Helezon Mağazacılık Ltd. Ști. M Yetkili kiși: Abdullah Yeke M Adres: Egekent Metro Durağı, Çiğli, İzmir M Metraj: 6500 metrekare İletișim bilgileri: 0232 376 11 60 M Açılıș tarihi: 4 Haziran 2011 M Bellona A-Plus Bayii Azimhan Bellona 715’inci mağazasını 14 Mayıs’ta Manavgat’ta büyük bir törenle açtı. 5 bin metrekarelik mağaza A-plus statüsüne sahip. Açılıșa Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Bașkanı Mevlüt Çavușoğlu, Ilıca Belediye Bașkanı, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Bayi Yapılandırma ve Perakende İș Geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu, Çelik Grup Yönetim Kurulu Bașkanı Mehmet Çelik ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. Açılıștan önce konușan Hacı Boydak, Bellona markasının sürekli geliștiğini ve pazar payını hem Türkiye’de hem dünyada artırdığını belirtti. Hacı Boydak, Boydak Holding’in 2023 yılı hedefini ise, güneșin doğduğu yerden battığı yere kadar her yerde ürünlerini satmak olarak açıkladı. Yeni açılan mağazanın da sadece Manavgat’a değil, Antalya șehrine de hizmet vereceğini belirten Hacı Boydak, Bellona mağazasının Manavgat’a artı bir değer kazandıracağını sözlerine ekledi. M Firma adı: Azimhan Ticaret M Yetkili kiși: Mustafa ve Mücahit Tatar M Adres: Antalya Yolu Üzeri, Ilıca Mevkii, Manavgat M Metraj: 5000 metrekare M İletișim bilgileri: 0242 747 63 63 M Açılıș tarihi: 14 Mayıs 2011 Bellona Bayii Tekçe Mobilya Gaziantep İslahiye ilçesinde tüketicilerimize hizmet veren Tekçe Mobilya, yeni yerinde ve yeni mağazasıyla hizmette. Mağazanın açılıșına İslahiye Kaymakamı Resul Kır, Ticaret Odası Bașkanı Kemal Vural, Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak, Bellona Pazarlama Müdür Yardımcısı Atilla Tașkıran, İstikbal Pazarlama Müdür Yardımcısı Fatih Mehmet Bozkurt, Vefa Day. Tük. Mal. Paz. Ltd. Ști. Genel Müdürü Ahmet Kamil Șirikçi, Hacı Ahmet Șirikçi, Vefa Pazarlama Müdürü Selçuk Güzelyıldız katıldı. Memduh Boydak markaya gösterdikleri ilgiden dolayı İslahiyeliler’e teșekkür etti. M Firma adı: Tekçe Day. Tük. Mal. Paz. Ltd. Ști. Yetkili kiși: Ahmet Tekçe, Ömer Tekçe M Adres: Yeni Mah. Atatürk Bul. Opet Lisesi Yanı, İslahiye, Gaziantep M Metraj: 2901 metrekare M İletișim bilgileri: 0342 862 26 26 M Açılıș tarihi: 30 Nisan 2011 M ‹stikbal Bayii Üçgün Koza Bergama’daki yeni İstikbal mağazası açılıșı, halktan büyük ilgi gördü. Coșkulu açılıșa Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak, Boydak Holding Bayi Yapılandırma ve Perakende İș Geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu, İstikbal Pazarlama Șefi Hasan Hüseyin Ulutaș da katıldılar. M M M M M M Firma adı: Üçgün Koza Ltd. Ști. Yetkili kiși: Șenol Gündüz Adres: İzmir Yolu üzeri, Bergama, İzmir Metraj: 3750 metrekare İletișim bilgileri: 0232 631 34 64 Açılıș tarihi: 3 Haziran 2011 ‹stikbal Bayii CTN Mobilya ‹stikbal Bayii Metro Centroom Kahramanmaraș Elbistan İstikbal Bayii Metro Centroom'un açılıșı büyük bir katılım ve coșkuyla yapıldı. Açılıșa Elbistan Kaymakamı Metin Maytalman, Askerlik Șubesi Bașkanı Hüseyin Bilir, İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Adalı, İlçe Müftüsü Ramazan Tolan, Boydak Holding CEO'su Memduh Boydak, Duru Mobilya Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Ahmet Șirikçi, Genel Müdür Ahmet Kamil Șirikçi, satıș, pazarlama, mimarlık departmanı, Elbistanlı iș adamları ve halk katıldı. CEO. Memduh Boydak açılıș konușmasında, yerel girișimcilerin kendi memleketlerine yatırım yapmasının, yașadığı bölgenin kalkınmasına ve istihdamın yaratılmasına büyük fayda sağladığını ve ișverenlerin kendi bölgesine yatırım yapmasından büyük mutluluk duyduğunu belirtti M M M M Firma adı: Metro Centroom Yetkili kiși: Mehmet Tașkın M Adres: Güneșli Mahallesi, Mevlana Cad. No: 23, Elbistan, Kahramanmaraș 60 B‹zb‹ze Metraj: 4250 metrekare İletișim bilgileri: 0344 413 16 30 M Açılıș tarihi: 29 Nisan 2011 Tekirdağ bir İstikbal mağazasına daha “merhaba” dedi. 3 bin 700 metrekarelik mağazanın açılıșında Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, CEO Memduh Boydak, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak, İstikbal Pazarlama Müdürü Mustafa Büyükkatırcı, İstikbal Pazarlama Șefi Hasan Hüseyin Ulutaș, Çerkezköy Belediye Bașkanı Ali Ertem, Çerkezköy Kaymakamı Ayhan Bayhan, Kızılpınar Belediye Bașkanı Faruk Korkmaz, Veliköy Belediye Bașkanı Hanifi Belindir, Orpaș Pazarlama Genel Müdürü İhsan Emren, Orpaș Pazarlama Müdürü Orhan Bașar, Çetinler A.Ș. Yönetim Kurulu Bașkanı İlkar Çetin, Yönetim Kurulu üyeleri İlkar Çetin, Erdem Çetin, Olcay Çetin, Oktay Çetin bulundu. M M M M M M Firma adı: CTN Teks. Mob. ve Day. Tük. Mal. San. Tic. A.Ș. Yetkili kiși: Erdem Çetin Adres: Osman Pașa Mah. Halk Pazarı Karșısı No:8 Çerkezköy, Tekirdağ Metraj: 3700 metrekare İletișim bilgileri: 0282 725 16 63-17 63 Açılıș tarihi: 28 Nisan 2011 B‹zb‹ze 61 B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER Bellona Bayii fieneller Mobilya Bellona Bayii Kuruk›z Ticaret Konya A-Plus bir Bellona’ya kavuștu. Șeneller Mobilya’nın açılıșı, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, Boydak Holding Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık, Bellona Pazarlama Müdür Yardımcısı Atilla Tașkıran, Çelik Grup Yönetim Kurulu Bașkanı Mehmet Çelik, M. Ali Çelik, Celal Çelik, Arif Çelik, Gökhan Çelik, Gökhan Can, Nuri Mehtap, Salih Șapçıoğlu’nun da katıldığı bir törenle yapıldı. Trabzon’daki Bellona Bayi Kurukız Ticaret, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Bayındırlık ve İskan Eski Bakanı Koray Aydın, Șalpazarı Belediye Bașkanı Fehmi Cengiz’in konușmalarıyla açıldı. Açılıșa Beșikdüzü Belediye Bașkanı Ramis Uzun ile Geyikli Belediye Bașkanı Muzaffer Türkmen de katıldı. M M M Firma adı: Șeneller Mobilya Yetkili kiși: Niyazi Șenel Adres : Yeni Sanayi Sitesi 10/A Blok No:1, Akșehir, Konya M Firma adı: Kurukız Beyaz Eșya Mob. ve Tekstil San. Tic. Ști. Yetki kiși: Refik Kurukız M Adres: Dereköy Mah. Șehit Ahmet Çalık Cad. No:4 Șalpazarı, Trabzon M Metraj: 2000 metrekare M İletișim bilgileri: 0462 871 51 15 M Açılıș Tarihi: 27 Nisan 2011 M M M M Metraj: 3000 metrekare İletișim bilgileri: 0332 813 35 16 Açılıș tarihi: 7 Mayıs 2011 ‹stikbal Bayii Fazl›o€lu Ticaret ‹stikbal Bayii Erdem Centroom Hatay’da bir İstikbal mağazası daha hizmete girdi. Erdem Centroom açılıșına Belediye Bașkanı Doç. Dr. Lütfi Talaș, Vali Yardımcısı Coșkun Diyarbakırlı, Savcı Erdoğan Bayraktar, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Doru Mobilya ve Vefa Pazarlama Genel Müdürü Ahmet Kamil Șirikçi, Yönetim Kurulu Üyesi H. Ahmet Șirikçi, Doru Mobilya Pazarlama Müdürü Nevzat Bozlak, Vefa Pazarlama Müdürü Selçuk Güzelyıldız katıldı. M M M Firma adı: Erdem Centroom Yetkili kiși: Mehmet Gözler, Mithat Gözler Adres: Kanatlı Mah. Atatürk Cad. No:138 Antakya, Hatay M M M Metraj: 2421 metrekare İletișim bilgileri: 0326 221 55 36-37 Açılıș tarihi: 3 Haziran 2011 Mondi Bayii Gündüz Ticaret Gündüz Ticaret’in açılıș töreni Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Doru Mobilya Vefa Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Ahmet Șirikçi, Doru Mobilya Vefa Genel Müdürü Ahmet Kamil Șirikçi, Doru Mobilya Pazarlama Müdürü Nevzat Bozlak, Vefa Pazarlama Müdürü Selçuk Güzelyıldız’ın da katılımıyla yapıldı. M M M Firma adı: Gündüz Ticaret Yetkili kiși: Ramazan Gündüz Adres: Mustafa Kemal Pașa Cad. No: 112, Kahta, Adıyaman 62 B‹zb‹ze Fazlıoğlu Ticaret İstikbal Bayii, Sakarya Caddesi üzerinde düzenlenen törenle hizmete açıldı. Törene Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak ve Bekir Boydak, Erenler Belediye Bașkanı Cavit Öztürk, CHP İl Bașkanı Yașar Erdem, Adakar Genel Müdürü Erol Duman katıldı. M M M M M M Firma adı: Fazlıoğlu Ticaret Yetkili kiși: Ertuğrul Fazlıoğlu Adres: Sakarya Cad. Yeni Gün Mah. No: 75, Sakarya Metraj: 1600 metrekare İletișim bilgileri: 0264 270 17 87 Açılıș tarihi: 11 Haziran 2011 Bellona Bayii Baflak Ticaret Bașak Ticaret, Silivrililer’in hizmetine girdi. Silivri’deki ikinci Bellona mağazası olan Bașak Ticaret’in açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, CEO Memduh Boydak, Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak, Silivri Kaymakam’ı Ahmet Mesut Demirkol, Belediye Bașkanı Özcan Ișıklar, Emniyet Müdürü Ender Sevim ve ilçe halkı katıldı. M Firma adı: Bașak Ticaret Ltd. Ști. Yetkili kiși: Turgay Sakarya M Adres: Alibey Mah. Kara Mustafa Cad. No: 28, Silivri M Metraj: 1550 metrekare M İletișim bilgileri: 0212 727 17 17 M Açılıș tarihi: 28 Nisan 2011 M M M M Metraj: 2050 metrekare İletișim bilgileri: 0416 725 52 44 Açılıș tarihi: 4 Haziran 2011 B‹zb‹ze 63 B‹ZDEN HABERLER Bellona Bayii Tekin Mobilya Mondi Bayii Olcay Özf›nd›k Mobilya İstanbul’daki Bellona mağazalarına bir tane daha katıldı. Tekin Mobilya Boydak Holding Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık, Bepaș Genel Müdürü Cüneyt Ocak’ın da katıldığı bir törenle kapılarını açtı. Mondi Bayii Olcay Özfındık Mobilya’nın açılıș töreni Bartınlılar’ı bulușturdu. Açılıșa Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak, Mondi Genel Müdürü İzzet Sümer, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Adakar Pazarlama A.Ș. Genel Müdürü Erol Duran, Adakar Pazarlama A.Ș. pazarlama departmanı, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Bartın Belediye Bașkanı Cemal Akın, Karapınar Belde Belediye Bașkanı Ercan Kınaç, Bartın Ticaret Sanayi Odası Bașkanı İsmail Toksöz tarafından açıldı. M Firma adı: M. Tekin Mobilya Yetkili kiși: Mehmet Tekin M Adresi: Çavușoğlu Mah. Spor Cad. No: 84, Kartal, İstanbul M Metrekare: 1400 metrekare M İletișim bilgileri: 0216 473 24 94 M Açılıș tarihi: 14 Mayıs 2011 M M M M Firma adı: Olcay Özfındık Mobilya Yetkili kiși: Olcay Özfındık Adres: Cumhuriyet Caddesi, Müftülük Yanı, Bartın M M M Metraj: 1000 metrekare İletișim bilgileri: [email protected] Açılıș tarihi: 4 Haziran 2011 Bellona Bayii Emin Ticaret Emin Ticaret’in açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak, Mondi Genel Müdürü İzzet Sümer, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Yalova Belediye Bașkanı Yakup Bilgin, Çiftlikköy Belediye Bașkanı Metin Dağ, Yalova İl Müftüsü Muharrem Sarıkaya, Yalova Tapu Müdürü Mustafa Mehtap, AKP İl Bașkanı Mustafa Aydın, CHP İl Eski Bașkanı Ertan Șener, AKP İlçe Bașkanı Hüseyin Uygun, Yalova Eğitim ve Kültür Derneği Bașkanı Doç. Dr. Fikret Yüksel, YASİAD yöneticileri, banka yöneticileri ve iș adamları katıldı. M M M M M M Firma adı: Emin Ticaret Yetkili kiși: Mehmet Emin Aydın, Serdar Aydın Adres: Çınarcık Yolu Üzeri, Kipa AVM Yanı, Yalova Metraj: 1200 metrekare İletișim bilgileri: 0226 814 74 04 Açılıș tarihi: 19 Mayıs 2011 Mondi Bayi Yüksel Mobilya Yüksel Mobilya, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak, Adakar Pazarlama A.Ș. Genel Müdürü Erol Duran ve departman çalıșanları, Devrek Kaymakamı Huseyin Öner, Devrek Belediye Bașkanı Mustafa Sömerci, Devrek TSO Bașkanı Mehmet Oktay, çevre belde belediye bașkanları ve kalabalık halk topluluğunun katıldığı bir törenle hizmete girdi. M M M M Firma adı: Yüksel Mobilya Yetkili kiși: Yüksel Karka M Adres: Ağalar Mahallesi, Sahil Yolu Sokak, No: 21/A Devrek, Zonguldak M Metraj: 1000 metrekare İletișim bilgileri: 0372 556 56 01 Açılıș Tarihi: 4 Haziran 2011 Bellona Bayii Bilge Ticaret Bilge Ticaret, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu ve AKP Genel Bașkan Yardımcısı ve yeni kabinede Gençlik ve Spor Bakanı olarak yer alan Suat Kılıç’ın da katıldığı bir törenle kapılarını Samsunlulara açtı. M M M M M M Firma adı: Bilge Ticaret Koll. Ști. Yetkili kiși: Akif Bilge Adres: Medrese Mah. Kazım Pașa Cad. Havza, Samsun Metraj: 1100 metrekare İletișim bilgileri: 0362 714 11 59 Açılıș tarihi: 26 Nisan 2011 Mondi Bayii Koçak Mobilya Bursalılar’ın hizmetine giren Koçak Mobilya’nın açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak, Mondi Genel Müdürü İzzet Sümer, Mobipa Yönetim Kurulu Bașkanı Hasan Çağlayan, Mobipa Genel Müdürü Metin Yıldırım, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Boydak Holding Bayi Yapılandırma ve Perakende İș geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu, Yıldırım Belediye Bașkanı Özgen Keskin ile siyasi parti il ve ilçe bașkanları katıldı. M M M 64 B‹zb‹ze Firma adı: Koçak Mobilya Yetkili kiși: Ali Koçak Adres: Hacivat Mah. Ankara Cad. No: 511, Yıldırım, Bursa M M M Metraj: 1000 metrekare İletișim bilgileri: 0224 341 37 37 Açılıș tarihi: 20 Mayıs 2011 B‹zb‹ze 65 B‹ZDEN HABERLER test Mondi Bayii Beydekor Mobilya Bașkentin Beypazarı ilçesinde artık ikinci bir Mondi daha var. 800 metrekare alanda hizmet verecek mağaza Mondi Genel Müdürü İzzet Sümer, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Yön A.Ș. yetkilileri ve Beypazarlılar’ın katıldığı törenle hizmete girdi. M M M M Firma adı: Beydekor Ltd. Ști. Yetkili kiși: Ahmet Göçmen, Nedim Kaltalıoğlu M Adres: Beypazarı, Ankara M Metraj: 800 metrekare İletișim bilgileri: 0312 770 07 77 Açılıș tarihi: 1 Șubat 2011 Mondi Bayii Tosuncuk Mobilya Tosuncuk Mobilya’nın açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak, Mondi Genel Müdürü İzzet Sümer, Mobipa A.Ș. Yönetim Kurulu Bașkanı Hasan Çağlayan, Mobipa Genel Müdürü Metin Yıldırım, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Boydak Holding Bayi Yapılandırma ve Perakende İș Geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu ile siyasi parti il bașkanları ve yöneticileri katıldı. M M M Firma adı: Tosuncuk Mobilya Yetkili kiși: Cihan Tosuncuk Adres: İstanbul Cad. No: 54 Yalova M M M Hang‹ renks‹n‹z? K›rm›z›, mavi, sar› ya da yeflil... Hepimizde bu dört karakterden parçalar var ama bunlardan sadece biri bask›n. ‹fl dünyas›nda baflar›l› olmak için ideali, ekibinizde z›t karakterdeki insanlar›n bulunmas›... Her dört șıktan sadece ikisini ișaretleyin. Size en uygun olan șıkka 2 puan, diğer șıkka 1 puan verin. Metraj: 650 metrekare İletișim bilgileri: 0226 814 05 02 Açılıș tarihi: 19 Mayıs 2011 Bellona Bayii Turanlar Mobilya Turanlar Mobilya’nın açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Ahmet Kamil Șirkçi, Hacı Ahmet Șirikçi, Doru Mobilya Pazarlama Müdürü Nevzat Bozlak ve Vefa Pazarlama Müdürü Selçuk Güzelyıldız katıldı. M Firma adı: Turanlar Mobilya Yetkili kiși: Arif Turan M Adres: Atatürk Cad. Hastane Karșısı, No: 108, Desni, Adıyaman M Metraj: 565 metrekare M İletișim bilgileri: 0416 318 33 27 M Açılıș tarihi: 4 Haziran 2011 1. Așağıdaki cümlelerden hangisi sizi daha iyi anlatır? a. Güçlü, kararlı, girișken ve doğuștan liderim. Düșer kalkar, yoluma devam ederim. b. Hayata anlamlı renkler katar, eğlenceyi severim. Ömür boyu herkesin mutlu ve neșeli olmasını dilerim. c. Her anımı huzurlu ve sakin geçirmek isterim. Kavga gürültüyü sevmem, ișlerimde en kolay yolu seçerim. d. Her șeyin mükemmel, düzgün, kusursuz olmasını isterim. İlișkilerimde saygılı ve mesafeli olmayı severim. M 2. Genellikle hangi tonda ve nasıl konușursunuz? a. Hızlı ve sonuca yönelik. b. Çok hızlı, heyecanlı ve eğlenceli. c. Daha yavaș ve sakin. d. Normal ve söyleyeceklerimi aklımda tartarak. 4. Çalıșma tarzınız hangisine uygundur? a. Yoğun ve hızlıyımdır. Aynı anda birkaç iși birden yapabilirim. b. Özgür bir ortamda çalıșırım. İnsan ilișkileri odaklıyım. c. Ön planda olmayan ama gruba her türlü desteği veren bir yapım var. d. Ayrıntıları önemserim ve tek bir konuya odaklanarak çalıșırım. 5. Çalıșma temponuzu nasıl değerlendiriyorsunuz? a. Hızlı bir tempoda çalıșır, çabuk karar almayı severim. b. İșlerin rutin ve sıkıcı olmadığı ortamlarda yüksek motivasyonla çalıșırım. c. Nadiren aceleciyimdir. Geç de olsa üstlendiğim iși bitiririm. d. Ayrıntılı düșünerek karar veririm. İș bitirici bir tempoyla çalıșırım. Regina Bayii Kayra Mutfak Kayra Mutfak, Adıyaman Valisi Ramazan Sodan, Emniyet Müdürü Mehmet Bilici, Baro Bașkanı Demirhan Seçilmiș, Ticaret ve Sanayi Odası Bașkanı Mustafa Uslu, TPAO Bölge Müdürü Halil Murat Demir, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Doru Mobilya ve Vefa Pazarlama Genel Müdürü Ahmet Kamil Șirikçi, Yönetim Kurulu Üyesi H. Ahmet Șirikçi, Doru Mobilya Pazarlama Müdürü Nevzat Bozlak ve Vefa Pazarlama Müdürü Selçuk Güzelyıldız’ın katıldığı törenle kapılarını açtı. M M M Firma adı: Kayra Mutfak-Regina Yetkili kiși: Barıș Binzet Adres: Atatürk Blv. İș Bankası Karșısı, Adıyaman 66 B‹zb‹ze M M M Metraj: 340 metrekare İletișim bilgileri: 0416 216 35 59 Açılıș tarihi: 4 Haziran 2011 3. Çalıșma tarzınızı sağlayan en önemli unsur hangisidir? a. Sonuçları düșünmek. b. Onaylanmak, takdir edilmek. c. Gruptaki arkadașların desteği. d. Faaliyet, düzen ve disiplin. 6. Hangisi sizi daha çok rahatsız eder? a. Zaman israfı. b. Tekrar gerektiren ișler ve monotonluk. c. Çatıșma ortamı ve anlașmazlıklar. d. Yanılmak ve yapılan hatanın tekrarlanması. 7. Bulunduğunuz gruplarda hangi konumda bașarılı olursunuz? a. Olaylara yön veren, otoriteyi kullanan. b. İnsanları motive eden, neșelendiren. c. Uzlaștırıcı ve grup içinde uyumu sağlayan. d. Bilgi sağlayıcı, araștırıcı ve olayları takip eden. B‹zb‹ze 67 test 8. Hangisi sizi daha çok strese sokar? a. Olaylar üzerindeki güç ve kontrolümün azlığını hissetmem. b. Sıkıcı, rutin ișler yapılan ortamda bulunmak. c. Beni așacağını düșündüğüm sorunlar üstlenmek. d. Düzensiz ortamlar ve eksik yapılan ișler. 9. Öğrenci olsanız ve öğretmeniniz sınav kağıdınızı ikinci defa incelediğinde puanınızı artırdığını söylese nasıl bir tepki verirsiniz? a. Bunu zaten hak ettiğimi düșünürüm. b. Çok sevinirim, sevincimi belli ederim. c. Hocama teșekkür eder, saygı duyarım. d. Hocamın nerede hata yaptığını merak eder kağıdımı görmek isterim. 10. Saatler sürecek bir iș toplantısına katılmanız gerektiğinde așağıdakilerden hangisini benimsersiniz? a. Konunun ana hatlarının konușulması için sonucun belli olmasından hemen sonra çıkmayı tercih ederim. b. Toplantı eğlenceli șekilde devam ettiğinde sonuna kadar kalmayı, sıkıcı olmaya bașladığında erken çıkmayı tercih ederim. c. Toplantının huzur içinde geçmesi ve güzel kararlar çıkması için üstüme düșeni yaparım. d. Toplantıya vaktinden önce gelir, bütün detayları not eder ve bir değerlendirme yapmak için geç çıkarım. 11. Kendinizde gördüğünüz en zayıf yönünüz hangisidir? a. İnsanlar ișleri istediğim gibi yapmadığında, seri olmadıklarına sinirlenmek. b. Düzensiz, dağınık, programsız olmak. c. Kimseye hayır diyememek, bașkalarının ișine koșarken kendi ișimi aksatmak. d. Her șeyin kusursuz ve mükemmel olmasını istemek. 12. Kendinizde gördüğünüz en güçlü yönünüz hangisi? a. Kısa sürede karar alan ve harekete geçen yapım. b. Girdiğim ortamlara neșe ve heyecan katan tarafım. c. Her türlü ortama uyum sağlamam ve çatıșmaları önleme gayretim. d. Her șeyi planlı, programlı ve düzenli yapma huyum. 13. Așağıdaki ifadelerden hangisi sizi daha iyi tanımlar? a. Güçlü, kararlı, otoriter, yönlendirici. b. Popüler, neșeli, sevimli ve muzip. c. Barıșçıl, sevecen, uyumlu ve sakin. d. Tertipli, düzenli, disiplinli, planlı. 14. Çalıșma masanızda nelere dikkat edersiniz? a. Öncelik verdiğim șeyleri yapacak șekilde düzenlenmiș sade bir masayı tercih ederim. b. İnsanlara karmakarıșık gelen ama aradığım her șeyi bulduğum bir masada çalıșırım. c. Önce masamın üzerine gerekli her türlü araç gereci koyarım. Sık sık kalkarak enerjimi harcamak istemem. d. İyi bir iș çıkarmam için masam son derece derli, toplu ve düzenli olmalı. 15. Ertesi gün çözülmesi gereken bir problem varsa o akșamki ruh haliniz nasıl olur? a. Çok büyük tedirginlik duymam, çünkü ertesi gün o iși olması gerektiği gibi yapacağımdan eminimdir. b. Çok tedirginlik duymam, çünkü nasıl olsa ișler bir șekilde hallolacaktır. c. Sorumluluğun üstümde olmasından dolayı tedirginlik duyarım. d. Tedirginlik duyarım ve gecenin büyük bir bölümünde problemin nasıl çözüleceğiyle ilgili planlar yaparım. DEĞERLENDİRME A șıkkı en çok ise; Güçlü kararlı yapıya sahip kırmızı karaktere sahip bir kișisiniz. Kimseden yardım istemeyi sevmeyen, kendini daima 'haklı' gören, eleștirilmekten hoșlanmayan, hiçbir sözün altında kalmayan, kararlı, iș bitirici, ani kararlarıyla insanları șașırtabilen, iyi organize eden, adeta lider doğmuș... B șıkkı en çok ise; Popüler, neșeli sarı karakteri ağır basan bir kișisiniz. Girișken, ayrıntılar üzerinde düșünmeyen, çalıșma alanları dağınık, kendilerini toparlayacak birine ihtiyaç duyan, konușmayı çok seven, mutluluk ve enerji yayan, hüzünlü ortamları sevmeyen, unutkan, dikkatsiz, diğerlerine göre insanlara daha çabuk inanan, hazır cevap, çocuk ruhlu, insanlara çabuk kaynașıp arkadaș olan, ișleri kolay yoldan halledecek parlak fikirleri bulunan... C șıkkı en çok ise; Barıșçıl, sevecen yeșil karakterli bir kișisiniz. Çok rahat, kendisiyle barıșık, çatıșmadan çok çekinen, bir an evvel ișlerini bitirip dinlenmek isteyen, arabulucu, fazla enerji harcamayı sevmeyen... D șıkkı en çok ise; Tertipli düzenli yapıya sahip mavi karakterli kișisiniz. Mükemmelliyetçi, daima tedbirli, her zaman kurallardan yana, derli toplu ve düzenli, detaycı, meraklı, olayların olumsuz yönünü görüp kaygılanan, ciddi ve ağır bașlı, yetenekli... 68 B‹zb‹ze
Benzer belgeler
dünya - Boydak Holding
Tabii ki iletișim tek bașına yeterli değil. İșimizin vazgeçilmez bir unsuru pazarlama. Yenilikleri izlemek için yine
pazarlama dünyasında bir tur atacağız. Kısıtlı bir bütçeyle en verimli pazarlama...
Yatırımlarımızla büyümeye devam ediyoruz
‘aynı dili konușma’nın ne kadar hayati olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Hele ki bizim gibi küresel rekabeti kendisine hedef biçerek adımlarını atan bir topluluk için dünyayla aynı dili konușmak, o...
van ‹ç‹ntek vücut olduk
Tabii ki iletișim tek bașına yeterli değil. İșimizin vazgeçilmez bir unsuru pazarlama. Yenilikleri izlemek için yine
pazarlama dünyasında bir tur atacağız. Kısıtlı bir bütçeyle en verimli pazarlama...
ayakta kalamaz - Boydak Holding
Odası Bașkanı Mustafa Alan ve sanayicileri bulușturan geceye
Cumhurbașkanı Abdullah Gül ve Bașbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
gönderdiği mesaj okundu. Cumhurbașkanı Gül ve Bașbakan Erdoğan
Yeni Açılan Büyümeye Devam Ediyoruz
Türkçe Olimpiyatları tüm dünyayı bulușturdu. 130 ülkeyi temsil eden
çocuklar aynı dili konuștu. İstikbal bu organizasyona ‘Altın Sponsor’
olarak imza attı. Çünkü bu organizasyonun bizim için birden...
BİZBİZE, BOYDAK HOLDİNG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA BİR
Metin Özkan
Görsel Yönetmen
Serpil Atm›fl
Yay›n Kurulu
Bilal Uyan›k
Halit Bayhan
Aygün Baflok
Muzaffer Çetinkaya
Hasan Ünal
Ar›n Saydam
Ülkü Karaosmano¤lu
Ayflin Kaymaz
boydak üret‹m‹ - Boydak Holding
Tabii ki iletișim tek bașına yeterli değil. İșimizin vazgeçilmez bir unsuru pazarlama. Yenilikleri izlemek için yine
pazarlama dünyasında bir tur atacağız. Kısıtlı bir bütçeyle en verimli pazarlama...
Bizbize - Boydak Holding
‘aynı dili konușma’nın ne kadar hayati olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Hele ki bizim gibi küresel rekabeti kendisine hedef biçerek adımlarını atan bir topluluk için dünyayla aynı dili konușmak, o...