ayakta kalamaz - Boydak Holding
Transkript
KIfi 2011 • SAYI 23 B‹ZB‹ZE, BOYDAK HOLD‹NG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA B‹R YAYINLANIR. SAYI 23 KIfi 2011 “YEN‹ UFUKLARA YELKEN AÇMAYANLAR Boydak KAYSO’dan flirketlerine ödül 18 AYAKTA KALAMAZ” “Dün dünde kald› canca¤›z›m, bugün yeni fleyler söylemek laz›m.” fieb-i Arus’ta ne, nedir? Yeni bir insan olabilir miyiz? YEN‹ UFUKLARA YELKEN AÇTIK, YEN‹ KITALAR KEfiFETT‹K Her yeni y›la girerken, âdettendir, eski y›l›n durum muhasebesi yap›l›r. Bu muhasebeyle ortaya ç›kan sonuç üzebilir de, sevindirebilir de… Çal›flanlar› ve paydafllar›yla birlikte biz Boydak Ailesi, ne mutlu ki, sevinenlerdeniz. Hepimiz biliyoruz ki, hiçbir bașarı kendiliğinden gelmiyor. 1990’lı yıllarda markalașma hamlesini bașlatan, bu doğrultuda yönetim anlayıșını geliștiren, 2000’lerde kurumsallașmaya adım atan bir grubun, iș dünyası için hayli kısa sayılabilecek sürede sekiz farklı sektörde, saygın bir faaliyet göstermesi, küresel șirket olma yolunda adımlar atması, yeni ufukları kollamakla mümkün olabilirdi. Șirket olarak öncelikli hedefimiz mobilya sektöründe, dünyada söz sahibi bir marka olmaktı. Bu bağlamda çalıșmalarımızı sürüyor ve global bir firma olma yolunda gayret ediyoruz. Gayretlerimizin karșılığını da alıyoruz. İstikbal șirketimiz, 2006 yılından bu yana sürdürdüğü Kurumsal Değișim Planı’nın sonucu olarak Avrupa’nın mobilya sektöründe “Mükemmellikte 5 Yıldız Yetkinlik Belgesi” alan ilk ve tek șirket oldu. Gururla söylüyoruz ki, İstikbal’in yeni hedefi, Ulusal Kalite Ödülü ve Avrupa Kalite Ödülü’dür. Mobilya sektöründeki bir diğer markamız Bellona șirketi de, 2010 yılının son günlerinde Türkiye’nin süper markaları arasına girdi. Bellona, Uluslararası Superbrands International kriterleri esas alınarak yapılan belirlemede, ülkemizin 117 markasından biri oldu. Boydak Holding șirketleri, Kayseri Sanayi Odası’nın 2010 Sanayi Gecesi’nde de gururlandı. Dört kategori dağıtılan 70 ödülün 18’i șirketlerimize verildi. Sizler de yakinen bilirsiniz ki, bu bașarılar kolay yakalanmıyor. Bașarı, ișini eksiksiz yapmak, mevcutla yetirmemek, tedbiri elden bırakmadan risk almak, fırsatları görebilmek, yaratıcı olmak, yeni alanlar keșfetmekle elde edilebiliyor. Geride bıraktığımız 2010 yılında ayrıca, Türkiye’nin ve dünyanın geleceğini enerjide gören bir grup olarak bildiğiniz gibi bu sektördeki ilk adımlarımızı da Boydak Enerji șirketimizle attık. Stratejik büyüme alanlarımızdan biri olarak belirlediğimiz enerji sektöründeki yatırımlarımız devam edecek. Yeni yılda da Boydak Ailesi olarak, ülkemize, kendimize inancımızın da gücüyle, bașarılarımız sürecek. Tüm bu gelișmeleri yașayan sizlerin de, benim gibi Sanayi Bakanımız Nihat Ergün’ün Kayseri Sanayi Odası’nın geleneksel Sanayi Gecesi’nde söylediği șu cümlelere yürekten katılacağınızı biliyorum: "Elde ettiği bașarılarla yetinenler ve yeni ufuklara yelken açmayanlar ayakta kalamazlar. Osmanlı İmparatorluğu, zamanında çok büyümesine rağmen, ayakta kalamadı. Çünkü kendi içine kapandı, açılım yapamadı. Ancak uzak denizlere giden gemiler yapan, Ümit Burnu'nu, Amerika'yı keșfedenler, bugün ayakta durmayı bașarabildi." Saygılarımla, Bekir Boydak B‹zb‹ze 3 6 ı DÜNYA VE B‹Z KAYSO 2010 Sanayi Gecesi Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün: “Kayseri devlete yaslanmadan bașarılacağını gösterdi” 12 ı ANAL‹Z Dünya Gazetesi Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın kaleminden: 2011’de nasıl bir ekonomi? 16 ı SINIR ÖTES‹ İstikbal Suriye’de ikinci mağazasını açtı Saraybosna’nın en modern mağazası Bellona 20 ı kamera arkas› Mutluluk evinizde 21 ı marka Form Sünger’in bașarı öyküsü 24 ı gündem Patronlar Adana’da buluștu ‹ç‹ndek‹ler ‹Ç‹NDEK‹LER ‹mtiyaz Sahibi Boydak Holding ad›na Bekir Boydak Yaz›iflleri Müdürü Murtaza Durmufl Editör Belgin Demirer Kreatif Direktör Metin Özkan Ahmet Akgül Yay›n Kurulu Bilal Uyan›k Halit Bayhan Aygün Baflok Muzaffer Çetinkaya Hasan Ünal Ar›n Saydam Ülkü Karaosmano¤lu Duygu Ülgen Reklam Ebru Çal›flkan [email protected] Yap›mc› Kesiflim Yay›nc›l›k ve Tasar›m Hizmetleri A.fi. Kasap Sokak, Hilmi Hak Han, 22/6 34394 Esentepe-fiiflli/‹stanbul Tel: (0212) 337 51 99 Faks: (0212) 288 62 36 www.kesisim.com.tr Yönetim Yeri Boydak Center, O.S.B. 6. Cad. No: 35 Kayseri e-posta: [email protected] [email protected] İstikbal Avrupa’nın 5 yıldızlı ilk mükemmel mobilya șirketi oldu Elma Bilgisayar ve Bas›m Tel: (0212) 697 30 30 Alman sanayicilere Kayseri’den çağrı Yay›n Türü Yerel Süreli Yay›n 30 ı rotam›z Dünyanın kayısı üssü: Malatya 33 ı BAY‹LER Malatya bayilerimize misafir olduk 30 37 ı HAYATA DA‹R Yeni bir insan olabilir miyiz? 40 ı ARTI 1 Șeb-i Arus’ta ne, nedir? 44 ı SPOR Șota Arveladze: Sadece futbol mu, her șey gelișmiș! 47 ı SA⁄LIK Kansere karșı sekiz önlem 50 ı RENKLER Hakan Yılmaz: Komedi dizisi zor iștir 53 ı yeni Beden dili 56 ı LEZZET DURA⁄I 58 ı B‹ZDEN HABERLER 06 Sanayi ve Ticaret Bakan› Nihat Ergün, elde etti¤i baflar›larla yetinenlerin ve yeni ufuklara yelken açmayanlar›n ayakta kalamayaca¤›n›, okyanuslara uygun gemiler infla etmek gerekti¤ini anlatt›. YEN‹ B‹R YILDA YEN‹ B‹R BAKIfi, YEN‹ B‹R SOLUK İște, bir yılı daha geride bırakıyoruz. Yeni bir yıla girerken, daha farklı bir pencereden bakmak, dergimizi “yeni” teması üzerine kurmak istedik. Çünkü farklı bakmak, farkı görmek, hayatımıza yeni bir soluk katabilmek, bizi daha yenilikçi, daha verimli, daha mutlu, dolayısıyla çevremize ve dünyamıza daha duyarlı ve yararlı insanlar haline getirecek. Kayseri Sanayi Odası’nın 2010 Sanayi Gecesi’nde, mevcut koșulları daima yaratıcı bir pencereden bakarak fark eden, bir kurum için kısa sayılabilecek zaman diliminde ülkemizin sayılı șirketleri arasına giren, küresel bir șirket olma yolunda adımlar atan Boydak Holding’in, bu anlayıșla sağladığı bașarının alkıșlanmasına șahit olduk. 2010 yılı bașarıları nedeniyle ödül alan 70 șirketten 18’i Boydak Holding bünyesinde yer alıyordu. Sanayi Gecesi’ne katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nahit Ergün de, Kayseri’nin ülke ekonomisine katkısını överken, Kayseri’nin devlete yaslanmadan ekonomide güçlü olunabileceğini gösterdiğini vurguladı. Ancak Bakan Ergün, bu övgüye bir de yenilik çağrısı ekledi. Elde ettiği bașarılarla yetinenlerin ve yeni ufuklara yelken açmayanların ayakta kalamayacağını, okyanuslara uygun gemiler inșa etmek gerektiğini anlattı. Bu açıdan bakıldığında rekabetçiliğin önündeki en büyük engelin rehavet olduğunu söyleyen Bakanımız, Kayserili sanayicilerden, daha yüksek katma değer üreten alanlara, teknolojiye, tasarım ve markalașmaya daha fazla kaynak ayırmalarını istedi. Bakan Ergün ekonomide mevcut durum hakkında aydınlanarak okuyacağınız bir durum değerlendirmesi yaparken, Dünya Gazetesi Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ da, yeni yılda bizi bekleyen ekonomik tabloyu çizdi. Hakan Güldağ, farkına vardığı takdirde, Türkiye’nin 2011’de fırsatlar yakalayacağını anlattı. Hazreti Mevlana’yı, Hakk’a kavușması nedeniyle düğün olarak kutlanan ölümünün 737. yıldönümünde sonsuz bir sevgi ve saygıyla anarken, hâlâ ondan öğreneceklerimizle hayatımıza “yeni sözler” katabileceğimizi gördük. Șeb-i Arus törenini adım adım anlattığımız, insanın ruhuna ayna tutan bu haberimizin yanı sıra, psikiyatrist Fatih Altınöz’ün açıklamaları da, ihtiyacımız olan huzurun sağlanmasında son derece aydınlatıcı olacak. Altınöz, hayatın bize dayattığı zorluklara rağmen ruh sağlığımızı nasıl dinç tutabileceğimiz, nasıl yeni bir insan olabileceğimiz konusunda yol gösterdi. Her sayıda olduğu gibi bu sayımızda da, iș hayatınızda, müșteri ilișkilerinizde fark yaratmanıza katkıda bulunacak bir konuya değindik. Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Fatoș Karahasan, ilk izlenimde büyük oranda intiba olușturmada etken olan beden dilinin inceliklerini Bizbize için anlattı. Gerçi bu inceliklerin hemen hepsinin bayilerimizde zaten uygulandığını geçmiș sayılardaki söyleșilerde olduğu gibi bu sayıda ziyaret ettiğimiz Malatya’da da gördük. Kayısının tahtı Malatya sayfaları kadar, bayilerimizin yenilikçi fikirlerini de ilgiyle okuyacağınızı tahmin ediyoruz. Yahși Cazibe dizisindeki rolüyle seyirciyi güldüren Hakan Yılmaz’dan komedi dizilerinin zorluğunu okurken șașırabilirsiniz. Doktor Yasemin Bradley’in kaleme aldığı, Uluslararası Kanser Araștırmaları Vakfı’nın kansere karșı sekiz önlemini ise mutlaka okumalısınız. Oktay Usta’nın lezzetli tarifleriyle sürecek okumanızın tadı, en az bu güzel yemekler kadar damağınızda kalsın. Yeni yılın yeni bașarı ve mutluluklar getirmesi umuduyla… Saygılarımla Murtaza Durmuș/Yazı İșleri Müdürü 4 B‹zb‹ze B‹zb‹ze 5 DÜNYA VE B‹Z Kayserili sanayicileri alt›nc› kez buluflturan “Sanayi Gecesi”nde flirketlerin 2009 performans› 70 ödülle taçland›r›ld›. Her dört ödülden biri, Boydak Holding flirketlerinin oldu Türk‹ye’n‹n üret‹m üssü baflar›s›n› kutlad› Mustafa Boydak: “Türkiye bugün büyüyor ama iç tüketimdeki art›flla büyüyor. Esas büyüme yat›r›mlar›n artmas›yla olacakt›r. Bunun için tedbirler al›nmas› gerekecektir. Befl y›l daha yüzde 6’n›n üzerinde büyüme istiyoruz.” 6 B‹zb‹ze Kayseri Hilton Oteli, 7 Kasım Pazartesi akșamı, Kayseri Sanayi Odası’nın (KAYSO) geleneksel “Sanayi Gecesi” için pırıl pırıl süslenmiști. 2010 yılı “Sanayi Gecesi” için ayrılan salonda altın sarısının hâkim olduğu șık masalar hazırlanmıș, yerel ve ulusal basının kameraları davetlilerden önce yerlerini almıștı. Tüm davetlilerin gecenin ayrıntılarını görebilmesi için salona yerleștirilen dört dev ekran, davetliler masalarına dağılırken, Kayseri sanayiini anlatan bilgi ve görüntüleri aktarıyordu. Bu sırada tüm kameralar aynı yöne döndü; Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün salona girmesiyle birlikte tören bașladı. Önce, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, TOBB Bașkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Kayseri Vali Vekili Kasım Fikret Dayıoğlu, Büyükșehir Belediye Bașkanı Mehmet Özhaseki, Ticaret Odası Bașkanı Hasan Ali Kilci, Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Bașkanı Ahmet Hasyüncü, Ticaret Borsası Bașkanı Șaban Ünlü, Esnaf ve Sanâtkarları Odası Bașkanı Mustafa Alan ve sanayicileri bulușturan geceye Cumhurbașkanı Abdullah Gül ve Bașbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gönderdiği mesaj okundu. Cumhurbașkanı Gül ve Bașbakan Erdoğan mesajlarında, Kayserili sanayicilerin bașarılarını övüyordu. KAYSO Yönetim Kurulu Bașkanı sıfatıyla Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak ilk konușmacı olarak kürsüye çıktı. Küresel krize değinen Boydak, Türkiye’nin, daralmanın kendini iyice hissettirdiği 2009 bir miktar küçülse de, gelișmiș dünya ülke ekonomilerine göre krizi az hasarla atlattığını söyledi. “Bu gece bazı șirketler ödül alacak ama aslında bütün sanayicilerimiz ödülü hak ediyor. Çünkü zorlansak da, Kayseri sanayicisi olarak ayakta kalma bașarısını gösterdik” diyen Boydak, hükümetin de, ekonomi yönetiminin de, ișadamlarının da, halkın da bu süreci soğukkanlılıkla karșıladığı övgüsünde bulundu. Boydak, gelinen noktanın, adımların doğru bir șekilde atıldığını gösterdiğini ifade etti. Kriz sürecinde sanayicinin en önemli șikâyetinin dıș pazarlardaki daralma olduğunu hatırlatan Boydak, “İhracatımız bir miktar geriledi. Ama biz sanayiciliğin uzun vadeli bir iș olduğunu biliyoruz. Onun için bıkmadan usanmadan ișimize bakmalıyız. Ve gerçekten 2009 rakamlarına bakarak sevinçle söylüyorum ki, ihracattaki gerilemeye rağmen Kayserili sanayici gelirler ve kurumlar vergisinde çok iyi durumda. Tabii ki bu, sanayicilerimizin ve çalıșanlarımızın üstün gayretiyle oldu. Çalıșanlarımıza teșekkürü bir borç biliyorum” dedi. Kayseri Sanayi Odası olarak Kayseri’de yüzde 10 büyüme hedeflediklerini ve hedeflerinde yanılmadıklarını anlatan Boydak, șöyle devam etti: “Zor süreçlerde firmalarını bașarıyla yöneten sanayicimize baktık ve bu büyümeyi öngördük. ‘Kayseri yerinde sayıyor’ ve ‘firma sayısı azalıyor’ gibi söylemler doğru değil. Kayseri’de firma kalitesi ciddi anlamda artıyor. Firmalarımızın akılcı yatırımları ve dıș pazarlara gösterdiği özen, bunun sonucudur. Kayseri’de kent yöneticileri ve sivil toplum örgütleri de hep birlikte çalıșmalar yürütüyorlar. Sadece ekonomi ve ticarette değil, sporda, hizmet alanında ve birçok alanda hizmetimiz var.” TEȘVİK SİSTEMİ 2011’DE DE SÜRMELİ Mustafa Boydak, Bakan Ergün’den sanayiciler adına bir talepte bulundu: “2008’da teșvik sistemi makul bir șekilde yeniden düzenlendi. Ancak șunu dikkate almalıyız ki Türkiye’nin en önemli sorunu cari açıktır. Bunu engellemek için Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımın gelmesi gerekir. Tabii 2009’daki küçülmeden sonra doğrudan yabancı yatırımın hızlı bir șekilde gelmesini bekleyemeyiz. İkinci olarak, bizler de sanayiciler olarak yeni yeni kendimize geliyoruz ve yatırımlara yeni yeni bakabiliyoruz. Yani 2010 sonunda yatırımlarımızı bașlatmıș olamayacağız. Bu iki nedenle, 2010 sonuna kadar bașlayacak yatırımlara teșvik verileceği kararının gözden geçirilerek tarihin 2011 sonuna uzatılmasını istiyoruz.” Mustafa Boydak sözlerini șu mesajla tamamladı: “Türkiye bugün büyüyor ama iç tüketimdeki artıșla büyüyor. Esas büyüme yatırımların artmasıyla olacaktır. Bunun için tedbirler alınması gerekecektir. Beș yıl daha yüzde 6’nın üzerinde büyüme istiyoruz. Böylece Avrupa ülkelerini yakalayacağız. Kiși bașına gelirin 10 bin dolar olması bizim sigortamızdır.” KAYSERİ’NİN SIRRI İNSANINDA Kayseri Vali Vekili Dayıoğlu ise konușmasında, Türkiye’nin ortasında, altı bin yıllık geçmișe sahip bir ticaret merkezi olan Kayseri’nin düzenli șehirleșme, B‹zb‹ze 7 DÜNYA VE B‹Z DÜNYA VE B‹Z “Kayser‹ devlete yaslanmadan baflar›laca¤›n› gösterd‹” 70 flirketin ödüllendirildi¤i 2010 Sanayi Gecesi’nde 18 ödül Boydak Holding flirketlerinin oldu. sanayi altyapısı gibi tüm imkânları tașıdığını vurguladıktan sonra șöyle devam etti: “Kayseri’de olması gereken her șey var. Peki bu kadar zenginliği olumlu bir yöne sevkedebilmek için ne lazım? İște Kayseri’nin sırrı belki de burada yatıyor. Kayseri’de zeki, çalıșkan, teșebbüs gücü son derece yüksek bir ișgücü var. 139 bine yakın ișçi, yaklașık 12 bin șirket, 750 kooperatif var. Türkiye’de bir marka olan Kayseni imajı, bunların hepsi bir araya gelince ortaya çıkmıș. Tabii bu manzarayı ortaya çıkaran sadece sanayici ve ișadamları değil. Kayseri’de, bütün bu güzellikler, hayırseverlik ve yardımlașma duygularıyla birleșiyor. İnanıyorum ki Kayseri, önümüzdeki yıllarda dünyada da marka olacaktır.” TOBB Bașkanı Hisarcıklıoğlu da kısa konușmasında sanayicilere șöyle seslendi: “Türkiye, Kayseri ile gurur duyuyor. Kayseri, sanayi denilince, üretim denilince akla ilk gelen șehirlerden. Tüm sanayicilerimizi kutluyor, bașarılarının devamını diliyorum.” BOYDAK HOLDİNG’E ÖDÜL YAĞDI Gecede dört kategoride toplam 70 ödül verildi. Ödüllerin 18’i Boydak Holding șirketlerine gitti. Kayseri’nin 2009 yılı kurumlar vergisi sıralamasında Boytaș Mobilya birinci, Merkez Çelik ikinci, İstikbal Mobilya dördüncü, Boyteks 8 B‹zb‹ze Tekstil altıncı, Hes Hacılar Elektrik sekizinci, Boydak Dıș Ticaret 11’nci, Boyçelik 13’ncü sırada yer aldıkları için ödüllendirildi. Boydak Dıș Ticaret, Hes Hacılar Elektrik ve Boyteks, Kayseri Sanayi Odası üyeleri arasında 2009 yılı ihracat sıralamasındaki bașarıları nedeniyle gecedeki ikinci ödüllerini aldı. Boydak Dıș Ticaret 2009 yılı ihracat sıralamasında birinci, Hes Hacılar Elektrik ikinci, Boyteks Tekstil dördüncü sıradaydı. İstanbul Sanayi Odası 2009 yılı ilk 500 sanayi șirketi sıralamasında 78’inci sırada yer alan Boytaș, 83’üncü olan Hes Hacılar Elektrik, 118’inci olan Merkez Çelik, 173’üncü İstikbal Mobilya, 285’inci Boyteks Tekstil, 306’ıncı Boyçelik Metal, 480’inci Form Sünger ile İSO İkinci En Büyük 500 șirket sıralamasında 179’uncu sıradaki Mondi șirketleri ödüle layık görüldü. Gecede, KAYSO Yönetim Kurulu’nca kente hizmetleri ve kent sanayiine katkıları nedeniyle bazı kișilere ve alanlarında bașarılı șirketlere özel ödüller de verildi. Ödül dağıtımının ardından pasta kesildi. Sanayicilerin Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, TOBB Bașkanı Hisarcıklıoğlu ve KOSGEB Bașkanı Kaplan ile çektikleri toplu fotoğraf, geceyi güzel bir anıyla noktaladı. Sanayi ve Ticaret Bakan› Nihat Ergün, “Bugüne kadar her zorlukta çok diri durdu¤unuz ve ülkemize büyük hizmetler verdi¤iniz için teflekkür ediyorum” diye seslendi¤i Kayserili sanayicilere, Türkiye ekonomisine dair büyük beklentilerini anlatt› Kayso’nun 2010 yılı Sanayi Gecesi’nde ağırladığı Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, övgü dolu sözlerle seslendiği sanayicilerden bazı taleplerde de bulundu. Bu talepler arasında, daha yüksek katma değer üreten alanlara, teknolojiye, tasarım ve markalașmaya daha fazla kaynak ayrılması; ihracatta yeni pazarlara girmek ve mevcut pazarları kaybetmemek için pazar analizi yapılması, malda kalite ve sürekliliğin sağlanması; yine ihracatta güç birliğine gidilmesi yer aldı. Bakan Ergün konușmasına, sanayicilere, özellikle de Kayserili sanayicilere övgüyle bașladı: “Sanayici olmak bașlı bașına övgüye layık olmaktır. Çünkü üretime dayanmayan bir ekonomi, gerçekçi bir ekonomi değildir. Komșumuz Yunanistan, AB fonlarını kullanmaya, sadece deniz-kum-güneș satarak hayatını idame ettirmeye o kadar alıșmıștı ki, üretim gücü ve kabiliyetini büyük oranda kaybetti. Kaybedilen bu değeri geri kazanmak da çok zordur. Üretim gücümüzü, kabiliyetimizi, sanayimizi asla ihmal edemeyiz. Bu nedenle, bütün zorluklarına rağmen üretmeyi, sanayide kalmayı tercih eden arkadașlarımızı can-ı gönülden kutluyorum. Her biri sanayici olmakla, zaten her türlü ödüle layıktırlar. Kayseri’de rekabetin de ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Kayserili sanayicilerle bir araya gelmek bizim için de çok önemli. Zira bu șehir artık İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli gibi, ekonominin nabzının attığı șehirlerden birisi. Hatta bunlardan bazılarını da geçmek üzere. 10-15 yıl önce statükonun ‘Anadolu sermayesi’ diye küçümsediği firmalar, bugün dünya çapında bașarıya ulaștı. Kayseri, Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgesine sahip șehirlerinden. 2009’da küresel krize rağmen ihracatta 1 milyar dolar çıtasını korudu. Bundan daha fazlasını da yapabilecek güce ve potansiyele sahip. Bu șehrin diri, dinamik ve gelișimci insanları, devlete yaslanmadan da özel sektörü canlandırmanın mümkün olduğunu gösterdi. Tarih boyunca önemli ticaret güzergâhlarının kesișim noktalarından olan Kayseri, bu özelliğini modern zamanlara da bașarıyla aktardı. Anadolu’nun birçok șehrinin Kayseri’yi model alması da bu bașarının göstergesidir. Bu bașarıda en büyük pay, Kayseri özel sektörünündür. Kayseri’yi bir cazibe merkezi haline getirmeye çalıștıkları için esnafımıza, sanayicimize, onların önünü açan oda bașkanımıza, belediye bașkanlarına, ticaret, sanayi odalarına teșekkürü borç biliyoruz.” YENİ UFUKLARA YELKEN AÇMAYAN AYAKTA KALAMAZ Elde ettiği bașarılarla yetinenlerin ve yeni ufuklara yelken açmayanların ayakta kalamayacağını vurgulayan Ergün șu mesajı verdi: “Bunun önemli örneği Osmanlı İmparatorluğu’dur. İç denizlerde ve etrafında gösterdiği bașarı ona yetti. İç denizlerle yetinenler daha sonra büyük sıkıntılarla karșı karșıya kalırken, okyanuslara açılanlar, ona göre gemi inșa edenler, Ümit Burnu'nu, Amerika'yı, Hindistan’ı keșfedenler, çok daha büyük bașarılara imza attı. 9 DÜNYA VE B‹Z “ suyun nasıl kullanılacağına dair bilgiyi ve teknolojiyi de beraberinde götürmediğimiz için, su bereket vermek yerine o toprakları çöle çevirdi. Șimdi o alanı kurtarmaya çalıșıyoruz. Demek ki sadece imkân yetmiyor. Nasıl kullanılacağına ilișkin bilgi ve teknoloji olmazsa, o bize fayda yerine zarar bile verebiliyor.” ‹fl dünyas› müster‹h olsun, önümüzdek‹ seç‹mlerde de bütçe dengeler‹n‹ bozacak ad›mlar at›lmayacak. Bu açıdan düșündüğümüzde rekabetçiliğin önündeki en büyük engel rehavettir. Özellikle iș dünyası, bir an bile rehavete kapılmamalı. Zira daha yapacak ișlerimiz olduğuna, bu șehrin sadece Türkiye’de değil, bulunduğumuz geniș coğrafyada marka șehirlerden birisi olacağına hepimiz inanmalıyız. Sanayicilerimizin daha yüksek katma değer üreten alanlara, teknolojiye, tasarım ve markalașmaya daha fazla kaynak ayıracaklarına inanıyorum. Hükümet olarak her zaman bu ülkenin, özel sektörün omuzlarında yükseleceğini ifade ettik, politikalarımızı bu anlayıșa göre olușturduk. Özel sektörün önündeki engelleri kaldırmak ve faaliyet alanını genișletmek için çok yoğun mesai harcadık. Türkiye’nin son sekiz yılda yașadığı büyük değișim, özel sektörün gelișmesi için gerekli zemini hazırladı, özel sektörümüzün, ülkemizin gelișimine önemli katkı sağladı.” HEDEFİMİZ İLK 10’A GİRMEK Birçok ülkede ağır ve kalıcı tahribata yol açan krizin, Türkiye’nin ne kadar doğru ișler yaptığını gösteren bir turnusol kâğıdı ișlevi gördüğünü söyleyen Ergün, șöyle devam etti: “2023’te de 500 milyar dolar ihracat yaparak dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyoruz. Gerek bugüne kadar gösterdiğimiz bașarı, gerekse halen 10 B‹zb‹ze yürüttüğümüz projeler, 2023 hedeflerimizin toplum tarafından da paylașılmasını sağladı. Çünkü bu hedefe giderken emin adımlarla ilerlediğimizi herkese gösterebiliyoruz. 2002'de dünyanın en gelișmiș 26'ncı ekonomisi iken sekiz yılda 17'nciliğe ilerledik. Önümüzde 13 yıl var ve bu süreyi iyi değerlendirirsek, ilk 10'a girebiliriz. Türkiye, ihracatını son yedi yılda 36 milyar dolardan 132 milyar dolara çıkarabildiyse, 13 yıl sonra da 500 milyar dolar seviyesine çıkarabilir; fert bașına milli gelirini 3500 dolardan 10 bin dolara çıkardıysa, önümüzde 13 yılda 20 bin doların üzerine çıkarabilir. Türkiye’nin bu potansiyeli ve gücü var, buna inanmalıyız. Özellikle reel sektörün sık sık bu hedefleri dillendirdiğini ve bu hedefe göre pozisyon aldığını görüyoruz. Bakanlık olarak özel sektörümüzün küresel rekabet gücünü artırmaya ve daha verimli bir yapı kazanmasına büyük önem veriyoruz. Küresel rekabet gücünü artıran, yatırımlarını zenginleștiren, ihracat yapan ve istihdam olușturan özel sektör, Türkiye’yi bir üst așamaya tașıyacaktır.” ÖZEL SEKTÖR NEREDE GÜÇLÜ, NEREDE ZAYIF? Bu nedenle politikaların, Türk özel sektörünün güçlü ve zayıf yönlerinin analiz edilerek olușturulması gerektiğini belirten Nihat Ergün, sanayi strateji belgesiyle alt sektörler için hazırladıkları strateji belgelerinin bu noktada çok önemli bir fonksiyon göreceğini ifade etti. “Bunlar, ülkemizi Avrasya’nın üretim ve teknoloji merkezine dönüștürmemizde hepimize rehberlik edecek belgelerdir” diyen Ergün sözlerini șöyle sürdürdü: “Bugün ihracatımızın yüzde 95’ini sanayi ürünleri olușturuyor. Ancak ileri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerin halen yüzde 5 olan toplam içindeki payını yüzde 20’lere çıkarmalıyız. Bakanlık olarak sanayimizin teknolojik kalitesi ve kapasitesini artırmaya çalıșıyoruz. KOSGEB’in yeni desteklerinde yenilikçilik için ayrı bir program da hazırladık. Dünya genelinde Türk ürünlerine ilișkin güçlü bir algı olușması için tasarım stratejilerimizin hazırlıklarını da son așamaya getirdik. Kayseri gibi bir șehrin de yüksek katma değerli ürünlere geçiși sağlaması gerekiyor. Bunun için ürünlerin kalitesini artırmalı, teknolojiye ağırlık vermeli, yeni tasarımlar olușturmalıyız. Zira Kayseri bugün dünyanın her ülkesine ihracat yapıyor. Bundan sonraki ișimiz, o pazarlara daha iyi ürünler satmak olmalı. Artık Kayseri denilince aklımıza birkaç değil, birçok önemli marka geliyor. Bu markalar sadece Türkiye’de değil, ululuslararası pazarlarda da tanınan niteliğe sahip olmalı. Katma değeri artırmak, yeni tasarımlar üretmek ve küresel markalar olușturmak için yeni yatırımlara ve mevcut yatırımların geliștirilmesine ihtiyaç var. Sanayicilerimiz teșvik programından veya KOSGEB’in yeni desteklerinden yararlanmalı. Teșviklerden 2010 yılı sonuna kadar yararlananlar daha iyi șartlarda yararlanacakları için yatırım yapmayı düșünenlere bu yılın sonuna kadar hızlı hareket etmelerini tavsiye ediyorum. Ancak Sayın Mustafa Boydak’ın da söylediği gibi, yıl sonu itibarıyla bir durum değerlendirmesi yapmaya ihtiyaç var.” ARTIK GİRİȘİMİ BİLGİNİN REHBERLİĞİNDE YAPMALIYIZ Bakan Ergün, Kayserili ișadamları için KOSGEB’in yeni destek programından önemli fırsatlar doğduğuna dikkat çekti: “Çünkü yeni destek programları, nitelikli KOBİ’lerin daha nitelikli șekilde desteklenmesi esasına dayanıyor. Bunlar, özel sektörün sorunlarını çözmeye odaklı programlar. Mesela sanayimizin en önemli sorunlarının bașında, firmaların küçük ölçekte ve çok dağınık üretim yapmaları veya yönetim, inovasyon kabiliyetlerinin yetersizliği geliyor. Bu nedenle güçbirliği destek programları, ortak tedarik, ortak tasarım, ortak pazarlama, ortak laboratuvar, ortak imalat ve hizmet alanlarında bir araya gelen firmalara çok önemli destekler sağlıyor. Yönetim kabiliyetini güçlendiren, çalıșanlarını eğiten ve yenilenen firmalara destekler veriyoruz. Șunu gördük; girișimcilik elbette bir ruh, bir heyecan ama aynı zamanda da bir bilgi iși. Artık girișimi bilginin yol göstericiliğinde sürdürmeliyiz. Bilgisiz yol alamayız. Bilgiyi, mutlaka diğer kabiliyetlerimizle bulușturmalıyız. Harran Ovası’na su götürdük ama bu İHRACAT, AMA NASIL BİR İHRACAT? Bakan Ergün, rekabetin yeni kurallarını da șöyle özetledi: “Küreselleșen dünyada Kayseri’deki bir firmanın rakibi, aynı organize sanayi bölgesindeki bir bașka firma değildir. Artık rekabet yerel değil, evrensel ölçekte. İç pazarlarla yetinenler, zamanla içerdeki durumlarını da zora sokacaklardır. Özel sektörü güçlendirmeye, verimliliği artırmaya, küresel rekabet gücü kazanmaya büyük önem veriyoruz. Zira Türkiye’nin sosyal, siyasi ve ekonomik hedeflerine, sizlerin bașarılarıyla ulașacağımızı çok iyi biliyoruz. Bu bașarıyı yakalamak için geniș potansiyeli olan pazarlara açılmalıyız. Uluslararası pazarları analiz etmeliyiz. Mesela Çin, bizim pazarımızın yüzde 10'una, biz ise onun pazarının ancak binde 1’ine hitap edebiliyoruz. Burada pazarı analiz etme ve pazarlara nüfuz etme eksiğimiz var. ABD de 1.5 trilyon dolar ithalat yapıyor; biz o pazarda 3 veya 4 milyar dolarlık bir paya sahibiz. Satacak gücümüz, teknolojimiz var ama o pazara daha güçlü girmeliyiz. Ama Türkiye’den aldığı malları ABD pazarlarına dağıtan firmalarımızın șu șikâyetine dikkat etmeliyiz: ‘Türkiye’den mal getiriyoruz, çok ilgi görüyor, ama ikinci parti malı aynı kalite ve sürede getiremediğimiz için pazarımızı kısa zamanda kaybediyoruz.’ İhracatta hem mal kalitesini ve sürekliliğini sağlamalı, hem de o pazarların analizini daha iyi yapmalıyız.” B‹zb‹ze 11 ANAL‹Z DÜNYA GAZETES‹ YAYIN YÖNETMEN‹ HAKAN GÜLDA⁄’IN KALEM‹NDEN: “Temel sorun, ithalat›n ciddi biçimde artmas› ve buna ba¤l› olarak 50 milyar dolara dayanan cari aç›k. Türkiye, baz› ülkeler için bir aç›k pazar haline geliyor. Buna bir tedbir almak laz›m.” 2011’DE NASIL B‹R EKONOM‹? Türkiye, çevresinde olup bitenlere duyarl› olmas›, dönen oyunu iyi kavramas› durumunda, dünyadaki kaotik durumdan faydalanarak ç›kacak avantajlara sahip “R‹BAUNDUMUZ GÜÇLÜ AMA PAT‹NAJ YAPIYORUZ” Türkiye, dünyada yașanan krizden hızla çıktı. 2010’un ilk yarısında yüzde 11 büyüdük. Üretim düzeyi kriz öncesini yakaladı. Dünya üzerinde, bir önceki yıl hızla daralmasına rağmen üretim düzeyini kriz öncesi düzeye çıkaran bir bașka ülke yok. Üçüncü çeyrek için beklentiler yüzde 7’lik bir büyümeye ișaret ediyor. İște bu Türkiye’nin “ribaunt” yeteneği... Dünya șampiyonasında final oynayan milli basketçiler gibi, zorluklarla mücadele yeteneğimiz güçlü. Girișimcilerimiz sıkıntılı bir dönemden sonra kendilerini çok çabuk toparlayabiliyor. 12 B‹zb‹ze Hem dünyada hem Türkiye’de 2008’den bu yana ekonomik tahminlere ilgi arttı. Bunun açık biçimde, yașanan krizle, dünyadaki türbülansın artmasıyla doğrudan bağı var. Bu arada, tahminlere, beklentilere ilgi artarken ekonomide geleceği tahmin etmek çok zorlaștı. Kalkıșanların birçoğunun ciddi sıkıntı yașadıklarını görüyoruz. Son örnek Roubini... Krizin patlayacağını öngören “Kâhin” lakaplı Prof. Nouriel Roubini, yașanan son canlanmayı öngöremeyince kâhinliği sorgulanmaya bașladı... Dünyaya bakınca bugünkü durumu șöyle özetlemek mümkün: Toparlanma kısa sürdü, büyüme yavașlıyor. Gelișmiș ülkelerle, gelișen ülkeler arasında ayrıșma devam ediyor. Gelișmiș ülkelerde borç stoku yükseliyor. Gelișmekte olan ülkelere sermaye giriși hızlandı. Gelișmișler, gelișmekte olan ülkelere diyor ki, “Toparlanmam lazım. Bunun için size mal satmam lazım. Sizin ekonominiz canlı. Bana pazarlarınızı açın. Paranızı değerlendirin.” Gelișmekte olan ülkeler de diyor ki, “Benim de büyümem lazım. Paramın değerini yükseltirsem ihracata devam edemem. Ekonomim canlılığını kaybeder.” Biraz karikatürize ederek söylediğim ortamın sonucu yașanan șey, kur savașı. Bugün hemen herkes, “zayıf para” peșinde. Peki bu nereye gider? Geçenlerde aynı soruyu Merkez Bankası Bașkanı Durmuș Yılmaz’a sordum. “Kur savașının sonu ticaret savașıdır” dedi. Bugün bu tartıșılıyor. Ticaret savașına dönüșür diyenler de var. Dünya çok değiști, olmaz diyenler de... Olmaz diyenler, dev uluslararası șirketlerin üretimlerinin çoğunu gelișmekte olan ülkelerde yapmasına dikkat çekiyor. Örneğin bilișim ya da otomotiv șirketleri gibi... Gelecek yıl her koșulda, dünyada iki farklı ekonomi hikâyesi olacak. Bir yanda zayıf bir büyüme ve artan borç ve ișsizlik sorunlarıyla mücadele eden gelișmiș dünya, diğer yanda ondan dört kat daha hızlı büyüyen, gelișmekte olan dünya. Yeni yıla girerken ekonominin karșı karșıya bulunduğu risklerin bașında ise bu sorunlarla bașa çıkabilmek için gündeme gelebilecek ağır kemer sıkma tedbirleri ve kur savașları geliyor. Fonda da emtia ve petrol fiyatlarındaki artıș var. EKONOMİYE DESTEK BÜTÇELERİ YARALADI Batı’da 2009’da yașanan ağır resesyondan sonra 2010’da dünya ekonomisi devlet eliyle canlandı. Ama bunun ilelebet sürdürülmesi mümkün değil. Üstelik istenilen sonuçları verdiği de șüpheli. Örneğin ABD’de piyasaya trilyonlarca dolar pompalandı. Halka resmen nakit para dağıtıldı. Amaç tüketimi, dolayısıyla da ekonomiyi canlandırmaktı. Ama bu politika ișlemedi. Neden? Çünkü halk harcamak yerine tasarrufa yöneldi. İșsizlikten korktu. Öte yandan, ABD’ye ters bir politika izleyerek tasarrufa yönelen Almanya’da ekonomi büyüdü. Tasarrufa yönlendikleri için değil; Euro’nun zayıflamasından faydalanarak ihracatlarını artırdıkları için. Șimdi dünyada ne olacağına ilișkin tahminler için The Economist’in son çalıșmasına bakalım. The Economist diyor ki, devletlerin ekonomiye verdiği destek, ülkelerin bütçelerinde ağır yara açtı. Kamu borçlarının kontrolden çıkması zorunlu olarak hükümetlerin harcamalarını kısmasına yol açacak. Yani 2010’daki teșvik düzeninden 2011’de kemer sıkma düzenine geçeceğiz. Buna bağlı olarak 2010’da küresel ekonominin büyüme hızı yüzde 4.4’ten 2011’de 3.6’ya gerileyecek. Dünya ticareti de yüzde 11.5 gibi oldukça yüksek bir büyüme gösterdi. Bunun da yarı yarıya azalacağını öngörüyorlar. Tabii, bunlar ortalama tahminler. Örneğin Çin’in 2010 yılını yüzde 9.9’luk bir büyüme ile kapatması, 2011 yılında büyümesinin yüzde 8.4 civarında olması bekleniyor. Hindistan’ın da yüzde 8.2… Büyüme șampiyonları ise Katar, Gana, Eritre gibi temel ürün ihracatı yapan ülkeler. GELİȘMEKTE OLAN ÜLKELER BELİRLEYİCİ OLACAK Sektörlere baktığımızda da karșımızda aynı tablo var. Gelișmekte olan ülkeler belirleyici olacak. Örneğin otomotivdeki beklenti, sektörün 2011’de yüzde 6.5 büyümesi. Büyümeyi, gelișmekte olan ülkeler sağlayacak. ABD dıșındaki zengin ülkeler ortalama büyümenin altında kalacak. Tüketim mallarında Çin’in artan geliriyle bu konuda da șampiyonluğu kimseye bırakmaya niyetli yok gibi görünüyor. 2011’de Çin’de satıșların yüzde 22 gibi baș döndürücü bir hızla artması bekleniyor. Küresel enerji tüketiminin, -büyük kısmı yine gelișmekte olan ülkelerden olmak üzere- yüzde 2.9 artması bekleniyor. Altyapıya bakınca konușulan en önemli proje, 2011’de devreye girmesi beklenen 30 milyar dolarlık Pekin-Șanghay hızlı tren hattı. Brezilya da hızlı trene 19 milyar dolar harcayacak. Hindistan’ın altyapıya yönlendirdiği rakam ise 500 milyar dolar. 2011’in en parlak sektörlerinden olması beklenen bilișimde donanım satıșlarının yüzde 7 artması öngörülüyor. Dünyanın toplam IT harcaması 1.5 trilyon doları bulacak. Bunun önemli bir kısmı, gelișen ülkelerdeki PC satıșları. Brezilya’da 2011’de her bin kișiden 327’sinin PC sahibi olması bekleniyor. İlaçta bile gözler, gelișmekte olan ülkelerdeki nüfusun yașlanmasının etkilerine çevrilmiș durumda. TÜRKİYE AÇIK PAZAR OLMAMALI Türkiye için 2011’e yönelik yapılan büyüme öngörüsü tuhaf bir biçimde dünya ortalaması ile aynı; yüzde 3.6. Yani dünya ne kadar büyürse, Türkiye de o kadar büyüyecek. Enflasyonu da yüzde 6.5 olarak tahmin etmișler. Ancak ben daha yüksek bir büyümenin yakalanacağını düșünüyorum. Hükümetin hazırladığı Orta Vadeli Program’daki hedefler bence gerçekçi. Temel sorun, ithalatın ciddi biçimde artması ve buna bağlı olarak 50 milyar dolara dayanan cari açık. Türkiye, bazı ülkeler için bir ‘açık pazar’ haline geliyor. Buna bir tedbir lazım. Bir bașka risk unsuru konut sektörü. 2010’da dünyada büyüme șampiyonları arasına girmemizde bir hayli etkisi olan inșaat ve konut sektöründen son gelen haberler iç açıcı değil. Yılın üçüncü çeyreğine ilișkin Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre konut satıșları durakladı, hatta geriliyor. Hiç hayra alamet değil. Dünyada da 2011’de en kötü performansı sergileyecek sektörün konut olması bekleniyor. Turizmden ise iyi haber var. Kriz sonrasında yașanan düșüș 2011 yılında yerini yükselișe bırakıyor. Uluslararası turist sayısı yüzde 5.5 artacak. Türkiye’de ișler her șeye rağmen zaten iyi gidiyordu, bunun güçleneceğini umabiliriz. Yine tekstilde, rüzgârın Türkiye’den yana esmeye bașladığını görüyoruz. Çin’in artık alıcı haline gelmeye bașlaması, Avrupa’nın siparișlerinin hız ve kalite gibi avantajlara sahip Türkiye’ye dönmesini getirdi. Keza Rusya’nın... Türkiye’nin çevresinde olup bitenlere duyarlı olması, dönen oyunu iyi kavraması durumunda, dünyadaki bu kaotik durumdan faydalanarak çıkacak avantajlara sahip olduğunu düșünüyorum. B‹zb‹ze 13 SINIR ÖTES‹ Avrupa, Ortado¤u, Kuzey Afrika ve Orta Asya’da toplam 244 olan ma¤aza say›s›n› önümüzdeki dönemde 10 milyon Euro’luk yat›r›mla 300’e ç›karmay› hedefleyen ‹stikbal, Suriye’deki ikinci ma¤azas›n› da Halep’te açt› HALEP DE ORADA, ‹ST‹KBAL DE… KÜNYE Resmi adı: Suriye Arap Cumhuriyeti Yönetim biçimi: Bașkanlık sistemi Bașkent: Șam Resmi dili: Arapça Nüfusu: 21 milyon Para birimi: Suriye paundu Yüzölçümü: 185180 km2 Konumu: Ortadoğu, Akdeniz kıyısında, Lübnan ile Türkiye arasında. Türkiye’nin en uzun sınırı olan komșusu. Suriye, 400 yıl egemenliğinde kaldığı Osmanlı İmparatorluğu’nun șimdi torunlarını ağırlıyor. Halep Kalesi, Osmanlı döneminde ruh hastalarının su sesi ve müzikle tedavi edildiği Bimaristan Akıl Hastanesi, El Șune Hanı, kapalı çarșısıyla Halep’i gezerken, bu görkemli șehrin en büyük mobilya mağazasıyla karșılașacaksınız: İstikbal. 13 Ekim 2009’da imzalanan anlașma gereği vize uygulaması kaldırılan 16 B‹zb‹ze Türkiye ve Suriye’nin ilișkileri iki ülke arasında sirkülasyonu da hızlandırırken, dünyanın en büyük beș mobilya üreticisinden biri olan İstikbal de yurtdıșında 300 mağaza hedefine bir adım daha yaklașarak Suriye’deki ikinci mağazasını Halep’te açtı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Mustafa Boydak, Ekim 2010’da yapılan görkemli açılıș töreninde, Suriye’ye yaptıkları yatırımın nedenini șöyle açıkladı: “İstikbal olarak 43 ülkede 244 mağazamız var. 100’ü așkın ülkeye de ihracat yapıyoruz. Önceliğimiz, mevcut yapılanmamızın olduğu ülkelerde derinlemesine büyümek. Bunun yanında özellikle bulunmak istediğimiz Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelere de yatırımlarımızı yönlendiriyoruz. Türkiye’nin Ortadoğu ülkelerine yaptığı ihracatın geneldeki payı yüzde 13.4 iken Boydak Mobilya Grubu’nun satıșlarında Ortadoğu ülkelerinin payı yüzde 38.6’dır. 2000’li yılların bașında bu rakam yüzde 5 düzeyindeydi. Bu, Ortadoğu ülkelerine verdiğimiz önemi ortaya koyuyor. Bu anlamda halihazırda var olduğumuz pazarlarda büyüme hedefimizi gerçekleștirmek için Suriye’de ikinci İstikbal mağazamızı açıyor olmak bizim için çok önemli. Halep șehir merkezine beș kilometre uzaklıkta bulunan Șam-Halep otobanı üzerine açılan 2750 metrekare sergi alanına sahip mağazamız, Halep’in en büyük mobilya mağazası. 5 milyon nüfusuyla Suriye’nin ikinci en büyük șehri Halep’te mağaza açmaya karar vermemizin en önemli nedeni, bu șehrin Türkiye ile sınır komșusu olarak önemli bir geçiș noktası özelliği tașıması. Her iki ülke için de hayırlı bir yatırım olduğunu düșünüyoruz.” GELİR HEDEFİMİZ İHRACAT Mağaza bașına ortalama 10 kișiyle yurtdıșında 2500 kișilik istihdam yarattıklarını söyleyen Mustafa Boydak, İstikbal’in ihracat hedeflerine ilișkin genel değerlendirmede de șu bilgileri verdi: “İstikbal olarak șu an Türkiye’de, bitmiș ev mobilyası ihracatının önde gelen firmasıyız. Amacımız önümüzdeki beș yılda Boydak Mobilya Grubu’nun gelirlerinin yüzde 30’unu ihracattan elde etmek. Türkiye’nin bitmiș ev mobilyası ihracatının yüzde 25’ini Boydak Mobilya Grubu yapıyor. 2009’da dünya mobilya ihracatı 116 milyar dolar tutarında oldu. Ülkemizin yarı mamül ve mamül olmak üzere toplam mobilya ihracatı ise 1 milyar 125 milyon dolar. Boydak Mobilya Grubu olarak bizim 2010 yılı bitmiș ev mobilyası ihracat hedefimiz 140 milyon dolar. Geçtiğimiz yıl dünya mobilya sektörü yüzde 10, Türkiye mobilya sektörü ise yüzde 5 daralırken, Boydak Mobilya Grubu olarak global krizin yoğun yașandığı ilk zamanlarda bile doğru pazarlama stratejilerimizle yüzde 5 büyüdük.” Halepliler’in heyecanla beklediği İstikbal’in kapıları, Boydak Dıș Ticaret Genel Müdürü Murat Bozdağ, Boydak Dıș Ticaret Mağazalar Koordinatörü Ömer Yavaș, Boydak Holding Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü Murtaza Durmuș, Boydak Dıș Ticaret Reklam Șefi Hülya Bal’ın da katıldığı törenle, pasta kesilerek açıldı. B‹zb‹ze 17 SINIR ÖTES‹ KÜNYE Resmi adı: Bosna Hersek Yönetim biçimi: Cumhuriyet Bașkent: Saraybosna Resmi dili: Boșnakça, Hırvatça, Sırpça Nüfusu: 4.6 milyon Para birimi: Mark Yüzölçümü: 51129 km2 Konumu: Güneydoğu Avrupa; Karadağ, Sırbistan ve Hırvatistan arasında. Saraybosna’da gezerken Osmanl›'dan günümüze bir tarihte yürüyorsunuz adeta... Kaleleri ve camileriyle ünlü Saraybosna’n›n tarihsel yap›lar› da, Bosna-Hersek’in di¤er yerleflim birimlerinde oldu¤u gibi savafl s›ras›nda özellikle tahrip edilmifl ve büyük zarar görmüfl. Duvarlarda hâlâ kurflun izleri tafl›yan birçok tarihi yap› var.. SARAYBOSNA’NIN güzell‹¤‹ne SEV‹NÇ KATAN MA⁄AZA Saraybosna en fl›k, modern binalar›ndan birine kavufltu. Saraybosna’da yurtd›fl›ndaki 90’›nc› ma¤azas›n› açan Bellona’n›n 2011 sonu hedefi 120 ma¤aza ve önümüzdeki dönem için 50 milyon dolarl›k ihracat 18 B‹zb‹ze Kulağınıza dört bir yandan anlașılmaz bir dilin arasında sıkıșmıș Türkçe sözcükler çalınıyor; selam, marhaba, haydi allahaısmarladık… Sokak tabelalarında bizden isimler; Kuyumcular, Bakırcılar, Çizmeciler… Baharatçı vitrinlerinde tanıdık sözcükler; badem, çörekotu, karanfil, lokum... Saraybosna’da, yani Avrupa’nın ortasında, sanki Türkiye’desiniz. Ve artık Saraybosna’da duyacağınız Türkiye’den kelimeler arasına bir yenisi daha katıldı; Bellona. Saraybosna’nın önemli bir yatırım ve ticaret merkezi olmasının yanı sıra iki halk arasında tarihe dayanan sıcak dostluğa da önem veren Bellona, yurtdıșındaki 90’ıncı mağazasını, yașadığı savașın acılarını hâlâ tașıyan, bu hüzünlü ama büyülü güzellikteki kentte açtı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak, Saraybosna Bașbakanı Mustafa Müazzinoviç’in de katıldığı açılıș töreninde, Bellona’nın kurulduğu 1997’den bu yana yaptığı yatırımlar ve uyguladığı doğru stratejiler sonucunda kısa sürede bașarı grafiğini yükselttiğini belirterek șunları söyledi: “Bellona olarak her zaman yeni açılımlar yapmayı ilke edindik. Yaptığımız tüm yatırımlar ve çalıșanlarımızın emeğiyle Bellona markasını kısa sürede bugünkü konumuna getirdik. Türkiye’de yapılan yatırımların yanı sıra yurtdıșına açılma çalıșmalarımıza da son yıllarda hız verdik. Bu gelișmelerin en güzel örneklerinden birini bugün burada yașıyoruz. Bosna-Hersek’te ikinci mağazamızı bașkent Saraybosna’da açmaktan dolayı çok mutluyuz. Bosna Hersek’in önde gelen gruplarından biri olan ALMY'nin GRADIZ firması tarafından ișletilecek 2 bin 400 metrekarelik bu mağazamız Bosna-Hersek’in en modern ve ișlek mobilya mağazalarından biri konumundadır. Bu yatırımın iki ülke adına da hayırlı olmasını dilerim.” SEÇİM NEDENİ ORTAK KÜLTÜR Boydak Dıș Ticaret Genel Müdürü Murat Bozdağ da Bellona’nın yurtdıșı yatırımlarının, kültürlerin örtüștüğü bölgelere yapıldığını anlattı: “Üç yıldır Zenica șehrinde faaliyet gösteren mağazanın da katkısıyla Bellona markasının bilinirliği ülkede hızla arttı. Bu șehirde mağaza açma kararımızın en önemli nedeni, șehrin önemli bir yatırım ve ticaret merkezi olmasının yanı sıra, tarihe dayanan sıcak dostluğumuz. Vize sorunu bulunmaması da bizim için avantaj. Bellona’nın yurtdıșında gösterdiği büyüme performansı ve elde ettiğimiz bașarılar bizim için gurur verici. Önümüzdeki dönem için 50 milyon dolarlık ihracat hedefliyoruz. Yurtdıșında ağırlıklı olarak Avrupa ve Balkanlar’da bulunuyoruz. Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Gürcistan, Macaristan, Fransa, Kosova, Bosna, Libya, İtalya, Amerika, Irak ve İran’da Bellona mağazalarımız var. Lübnan ve Bulgaristan’da da yeni mağazalar açıyoruz. Henüz bulunmadığımız komșu ülkelerde de mağaza açmayı hedefliyoruz. Kültürlerimizin örtüștüğü, Türkiye’ye yakın bölgeler bizim için oldukça cazip. 2011 yılı sonunda 30 mağaza daha açarak toplamda 120 mağazaya ulașmayı hedefliyoruz.” Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Boytaș Mobilya Genel Müdürü Șahin Nursaçan, Boydak Dıș Ticaret Genel Müdürü Murat Bozdağ, Dıș Ticaret Satıș Koordinatörü Taner Kırcı, Dıș Ticaret Mağaza Koordinatörü Ömer Yavaș, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Boydak Holding Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü Murtaza Durmuș, Boydak Dıș Ticaret Reklam Șefi Hülya Bal, Boydak Dıș Ticaret Müșteri Temsilcisi Bașar Ceylan, Boydak Holding PR Sorumlusu Ebru Çalıșkan’ın da katıldığı açılıș, Bosnalıları sevindirdi. B‹zb‹ze 19 KAMERA ARKASI MARKA MUTLULUK EV‹N‹ZDE Tüy hafifli¤iyle aç›lan masalar, neredeyse kendi kendine kapanan çekmeceler… Bianco ve Elegant yemek odalar›, Prestige ve Karizma yatak tak›mlar›n›n ev hayat›m›z› kolaylaflt›ran özelliklerini s›ralayan ‹stikbal reklam›, “size bu mutlulu¤u biz getiriyoruz” diyor Son haftalarda yemeklerinizi yemiș, koltuklarınıza oturmuș televizyon seyrederken İstikbal’in ürünlerinin farkını anlatan zarif reklamı seyrettiniz mi? İște Bizbize dergisi olarak șimdi sizi rahat koltuklarınızdan kaldıracağız ve o reklamın çekimine götüreceğiz. Reklamın aktörleri Bianco ve Elegant yemek odaları, Prestige ve Karizma yatak odaları. Çekimin mekânı ise Mahmutbey outlet mağazası... İstikbal’in en büyük mağazalarından Doğa İstikbal Mobilya, çekimin yapıldığı gün mobilya mağazası olmaktan çıkıp bir stüdyo halini almıș. Mağazanın bir ucunda șık bir yemek odası takımı projektörle aydınlatılmıș, ıșığın gereğince ayarlanabilmesi için kimi bölümleri paravanlarla örtülmüș; bellerindeki kemerlerden mandallara tutturulmuș iș aletleri sarkan gençler, ellerinde kablolar, levhalar, çantalar tașıyarak sürekli sağa sola koșușturmaktalar. Mağazanın bir yanında idare masasında, yapılan çekimler izleniyor ve reklam metni üzerindeki son değișiklikler yapılıyor. Bu dinamik orkestranın șefi ise Boydak Holding Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü Murtaza Durmuș; ona öneriler sunuluyor, taleplerde bulunuluyor, o da ayaküstü hararetli tartıșmalarla karar veriyor, yönlendiriyor. Yönetmen Hayk Kirakosyan, 25 kișilik ekibiyle harıl harıl çalıșırken bize de beș dakikasını ayırarak çalıșmalarını anlatıyor: “Mobilyanın rahat, dizaynının güzel olduğunu nasıl göstereceksiniz? Bizden istenilen ile bizim istediğimiz çakıștı, mekânı ev gibi gösteriyoruz. Ama bir mağazada çekim yaptığımız için, o imajı yaratmaya çalıșıyoruz. Kimse mağaza olduğunu hissetmeyecek, çünkü bunun teknik Reklamın Bașlığı: İstikbal yemek ve yatak odaları yollarını bulduk. Ev havası yaratmak için Reklamveren: Boydak Holding - İstikbal mobilyaların yerlerini değiștiriyoruz. Reklamveren Temsilcisi: Murtaza Durmuș Mesela pencerenin tam önünde duran Reklam Ajansı: Klan Yaratıcı Yönetmen: Ediz Kurtbarlas yatağın yerini değiștirdik. Çünkü kimse Yaratıcı Grup: Cüneyt Tiryaki, Sezgi Olgaç, pencerenin hemen önünde uyumaz. Halit Demirel, Gökhan Aydemir Mesela yatağın arkasında kolon olacak. Müșteri İlișkileri: Sibel Yeșileker, Merve Hașimoğlu Ama tabii tamamen ev gibi göstermek Ajans Prodüktörü: Saime Akçura için insanlar gerekiyor. Biz el Medya Ajansı: Mindshare görüntüleri dıșında, insansız bir çekime Prodüksiyon Șirketi: Filika Film insan yansıması katacağız. İnsanın Yönetmen: Hayk Kirakosyan Post Prodüksiyon: Melodika gölgeleri geçecek, bunun yansımaları Müzik: Atakan Ilgazdağ olacak. Her kareyi özel ıșıkla Kullanılan Mecralar: TV, gazete, dergi, radyo canlandırmaya çalıșıyoruz. Abartmıyoruz ama biraz romantik olmasını istiyoruz. Tabii ıșığın mucizelerini kullanıyoruz. Çok çalıșıyor ama aynı zamanda eğleniyoruz.” İstikbal reklamlarındaki, yatakların üzerinden geçen, nakıșlar yapan, örtülere pırıltılar atan eli hatırlıyor musunuz? İște bu reklamda da göreceğiniz o ellerin sahibi, Mine Saraçoğlu. Reklamdaki eli, ürünlerin fonksiyonlarını gösteren Saraçoğlu, “Mesela masayı açarken, izleyen kișiye bunun aslında bir kadının yapabileceği, çok pratik bir iș olduğunu göstermeye çalıșıyoruz. Onun için bir kadın eli kullanılıyor. Sofrayı kuracak bir kadın, masayı genișletmeye çalıșıyor. Keyifli bir iș” diyor. KÜNYE 20 B‹zb‹ze Boydak ”kend‹ sünger‹m‹ kend‹m üret‹r‹m” ded‹ Form Sünger Avrupa befl‹nc‹s‹ oldu Bir flirket sekiz y›lda Türkiye’nin en büyük 500 flirketi aras›na nas›l girer? Bunun bir tek aç›klamas› olabilir, o flirketi kuranlar, o ürüne olan ihtiyac› çok do¤ru saptam›fllar… Alan›nda Avrupa’n›n en büyük beflinci flirketi olan Form Sünger’in hikâyesi de bu... Form Sünger Genel Müdürü Yavuz Efilti, șirketin resmi kurulușunun 2004 yılı olmasına rağmen, Boydak Grubu’nun sünger yatırımı öyküsünün 1994’e, ekonomik krizle birlikte petrol türevi hammaddeleri temin zorluğuna kadar uzandığını anlatıyor. Boydak Holding’in kimya alanındaki tek tesisi olarak, kardeș șirketlere sünger alanındaki her türlü yeniliği, hizmet kalitesini, teknik bilgiyi, uygun fiyat ve satıș sonrası desteği sunuyor, hizmetin sürekliliğini sağlıyor ve böylece İstikbal, Bellona ve Mondi markalarının büyümesine de yardımcı oldu. Son yıllarda teknolojiye yaptığı yatırımlarla faaliyet kapsamını genișleterek koltuk, kanepe, yatak bașta olmak üzere otomotiv, tekstil, ayakkabı, iç giyim, medikal ve yalıtım sektörlerine de hizmet vermeye bașlayan Form Sünger’in bașarısını, Genel Müdür Yavuz Efilti’den dinledik. Form Sünger’in kuruluș öyküsünü anlatır mısınız? Bu șirket nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? Bu öykü bizden daha eskilere dayanıyor. Bizler bu șirketlerde çalıșmaya bașlamadan önce yapılan sünger yatırımın öyküsünü zaman zaman patronlarımızdan duyduk. Duyduğumuz șekliyle de size anlatmaya çalıșayım. Kayseri Orta Sanayi Bölgesi’nde kanepe ve koltuk imalatı yapan İstikbal Mobilya ve O.S.B’de yeni kurulan Merkez Çelik firmamız, sünger tedarikçileriyle yașadığı gerek tedarik problemleri ve gerekse tedarikçiden kaynaklanan günlük ve hatta gün içerisinde değișen fiyat politikaları nedeniyle, oldukça sıkıntılı günler yașarlar. 1994 yılında meydana gelen ekonomik krizle birlikte, özellikle petrol türevi hammaddelerin temini daha da zorlașır ve sıkıntı biraz daha artar. Patronlarımız bir Bursa seyahati esnasında kendilerine sünger sağlayan firmayla görüșerek, firmanın sünger döküm ve bir takım kesim makinelerini satın alırlar. Böylelikle daha önce hiç deneyimleri olmayan bir alana girmiș olurlar. Bu șekilde hem kendi ihtiyaçları olan süngeri üretirler hem de üretim fazlasını bașka șirketlere satar konuma gelirler. Böylelikle ürünlerinde yoğun olarak kullanılan sünger alımında bașka firmalara bağımlılıktan kurtulurlar. Sünger yatırım kararı, grubun ileride yatak ișine girmesine de yardımcı olur. Bursa’da kurulu olan döküm ve kesim makineleri, Merkez B‹zb‹ze 21 MARKA Çelik fabrikamız bünyesinde Sünger Üretim bölümü adı altında montajları yapılarak devreye alınır. 1994 yılında haftada bir veya iki defa sünger dökümü yapılan bu bölüm, 2002 yılında yönetim tarafından alınan kararla Form Sünger Yatak ve Sanayi Ticaret A.Ș. adını alır ve Form Sünger markasıyla o tarihten bu zamana kadar sektöründe Türkiye’nin lideri ve aynı zamanda Avrupa’nın en büyük ilk beș sünger fabrikası arasında bulunma bașarısını gösterir. Form Sünger’in henüz sekiz yıllık bir tarihi var ama bu kısa geçmișe rağmen İSO’nun ilk 500 sanayi kurulușu listesine girdi. Bu kısa sürede atılan adımlar nelerdir? Sünger ișinin gerçek manada büyümesi, Sünger İșletmeleri adıyla 1999 yılında kurulan Merkez Çelik 2 Fabrika sahasında bașladı ve 23 bin m2 kapalı alanda günlük 2000 m3 sünger üretimiyle devam etti. “Sünger Bölümü” ifadesi, Șubat 2002’de yerini “Form Sünger Fabrikası” ismine bıraktı. Bu tarihten itibaren artan müșteri talepleri doğrultusunda üretim çeșitliliği ve teknolojik gereksinimler nedeniyle 2004 ve 2005 yıllarında da yatırımlara devam edilerek, ilave 16 bin mÇ’lik yatırımla günlük üretim 3000 m2’ye çıkarıldı. 2006 yılı ortalarında ürün kalitesini artırmaya ve üretim sistemini yenilemeye yönelik 6 milyon Euro’luk 22 B‹zb‹ze bir yatırım daha yapılarak, Yanmaz Sünger (FR), Viscoelastik ve HR sünger üretim miktarları arttı ve tüm üretimlerimiz standart hale getirildi. Sünger satıșında nakliye dezavantajını ortadan kaldırmak ve bize uzak olan bölgelerde de pazara hâkim olmak için Mayıs 2007’de Adapazarı Form Sünger tesislerimiz kuruldu. Bu tesis, Adapazarı İstikbal fabrikamıza sünger tedarik etmekle birlikte, Marmara Bölgesi’ne yapılan grup dıșı satıșların da artmasında etken oldu. Ayrıca Kayseri dıșında üretim yapma ve fabrika yönetme konusunda bize tecrübeler kazandırdı. Yapılan bu yatırımların tamamı șirketimizin verimliliğini artırdı ve ciroya olumlu șekilde yansıyarak 2007 ve 2008 yıllarında İSO İkinci 500 șirket sıralamasında ilk sıraları almasıyla sonuçlandı. Form Sünger, 2009 yılı üretimden satıș faaliyetleriyle de İSO ilk 500 șirket sıralamasında 480’inci sıraya yükselme bașarısını gösterdi. Form Sünger’de nasıl bir yönetim anlayıșı benimsendi? Beklentilere ulașıldı mı? Form Sünger A.Ș. kurulduğu ilk günden itibaren sektörüne uzun vadeli perspektiften bakarak tüm hedef ve planlarını bu doğrultuda șekillendirmeye çalıștı. Müșteri beklentileri doğrultusunda pazar araștırmaları ve sektöründeki teknolojik gelișmeleri yakından takip ederek teknolojiye yatırım yaptı; her yıl planlı bir șekilde büyümeyi hedefledi. Bu hedeflediğimiz yolda özgün düșünen ve düșündüğünü uygulayan, genç ve dinamik kadroya, yüksek teknolojik donanıma, ürün ve hizmet kalitesine ve Ar-Ge çalıșmalarına önem verildi. Sürekli öğrenen, öğrendiğini paylașan ve paylaștıkça büyüyen bir yönetim anlayıșı içerisinde her zaman için sürekli çözüm ve müșteri odaklı çalıșmayı benimseyerek koymuș olduğumuz hedeflerimizi gerçekleștiriyoruz. Form Sünger’in Boydak Holding șirketlerine ne gibi katkıları oldu? Șirketin ülke ekonomisine katkılarını da belirtir misiniz? Boydak Holding’in kimya alanındaki tek tesisi olan Form Sünger, Holding șirketlerimize sünger alanındaki her türlü yeniliği, hizmet kalitesini, teknik bilgiyi, uygun fiyat ve satıș sonrası desteği gibi hizmetlerin sürekliliğini sağlayarak İstikbal, Bellona ve Mondi markalarımızın büyümelerine de yardımcı oldu. Kayseri ve Adapazarı sünger tesislerimizle vesilesiyle istihdam ve ülke ekonomisine katkı sağlarken, yeni dönemde de yurtiçi ve yurtdıșı yatırımlara devam edilecek. Form Sünger’i aynı üretim alanındaki șirketlerden ayıran özellikleri nelerdir? Form Sünger’in, sünger sektöründeki lider pozisyonu pek çok etkene bağlı olmakla birlikte, dinamik insan kaynağı, kalite, verimlilik, hizmette süreklilik, müșteri odaklı yaklașımlar, değișim kültürü, firmamızın temel tașları oldu. Ayrıca bizi, aynı kulvarda yarıștığımız șirketlerden ayıran en önemli özelliklerimizi șöyle sıralayabiliriz: Pazarın beklentilerini iyi analiz ederek, sadece mobilya sektörüne değil, sektör dıșına da yönelerek pazarın ihtiyacı olan ürünlerin araștırılması ve geliștirilmesi çalıșmalarına önem vermek; esnek üretim metotlarımız sayesinde müșterilerimizin ihtiyaçlarını en kısa sürede temin etmek; ihracata önem vermek bu doğrultuda pazar ve ürün araștırmaları yapmak, Grup dıșı satıșlarımızı gerçekleștirirken bayilik yapısının kurulması ve bu yapının gerektirdiği șekilde faaliyetlerine devam etmesi; sektörümüzdeki yeni trendleri yakından takip ederek ArGe çalıșmalarına önem vermek. 2010’u nasıl geçirdiniz? 2011 için hedefleriniz nelerdir? Yeni yatırımlar düșünüyor musunuz? Nisan 2009’da uygulanan KDV indirimiyle birlikte yașanan olumlu gelișmeler sektörümüze yansıdı ve ciro rekorları kırılan bir yıl oldu. 2010 yılı içinde herhangi bir KDV indirimi ve benzer teșviklerin olmayacağı bilgisinden dolayı, 2010 yılında piyasaların dikkatli bir șekilde izlenmesi ve ulașılabilir hedeflerin konulması önem arz ediyordu. Yılbașıyla birlikte gerek grup içi kampanyalar ve gerekse grup dıșı yeni pazar ve müșteri arayıșlarıyla bașarılı sonuçlar alınarak 2010 yılı için koyduğumuz tüm üretim, tüketim ve satıș hedeflerimizi, yüzde 10 üzerinde gerçekleștirdik. 2011 yılı Kayseri fabrikamızın büyüme hedefi yüzde 15. 2 milyon euro ilave yatırımla günlük 4000m? sünger satmayı hedefliyoruz. Diğer yandan yurt dıșında da sünger, sünger ve yaylı yatak, koltuk, kanepe ve baza imalatı yapmak üzere yatırımlarımız devam ediyor. Bayilere, sizin üretiminiz sayesinde onları rakiplerinden üstün kılan özellikleri anlatmanızı istesek, neler söylerdiniz? Bayiler sizin üretim alanınızla ilgili olarak müșterilere ne tür bilgiler vermeli? Bayilerimiz ve nihai üreticiler bizim Boydak Holding bünyesinde bir fabrika olduğumuzu ve asıl kuruluș amacımızın gruba hizmet olduğunu biliyorlar. Dolayısıyla, öncelikle ürün kalitesi konusunda sıkıntı yașamayacaklarını, aynı üretim hattından hem gruba hem de kendilerine aynı standartta ürün geleceğini de biliyorlar. Yani kalite zaten kontrol altında. Diğer bir husus ise hizmette süreklilik. Bir var, bir yok olmak söz konusu olamaz. Bu açıdan baktığımızda bayiler, üretimimizin yüzde 50’ye yakını grup tarafından tüketildiğinden, hammadde temininde de sorunu olmayan bir fabrika olduğumuzu bilerek, tedarik konusunu da garanti altına almıș oluyorlar. Bir diğer husus ise üretim çeșitliliğinin zenginliği. Bir mobilya üreticisi veya malzemecisi için gerekli olan bütün sünger çeșitleri ve standartlarına sahip olduğumuz müșterilerimiz tarafından biliniyor. (FR, HR, VİSCO, kalıplanmıș visco ve yastıklar, yurtiçi ve dıșı yanmazlık standartları, CNC kesimler, özel projeler vs.) İç pazarda yenilikçi ve hızlı olmak rekabet edebilmek için çok önemlidir. Dünyanın gelișim hızı bunu zorunlu kılıyor. Gerektiği kadar hızlı hizmet veremediğiniz takdirde, birileri sizin piyasadaki yerinizi almak için hazır bekliyor. Bunun için tüm yeniliklerimiz ve teknolojimizi müșterilerimizle sonuna kadar paylașıyoruz. Düzenli bir șekilde bölge ziyaretleri yaparak müșterilerimiz ve pazar beklentilerini daha iyi analiz etmeye çalıșıyoruz. Müșterilerimizin ciro ve satıș kaybı yașamaması için ürün teslim tarihlerine dikkat ediyoruz. Bazen saatlik terminleme bile yapıyoruz. Dünyadaki tüm bölgelerdeki hammadde üreticileriyle sürekli temas halinde bulunarak, kaliteli ve uygun fiyatlı hammadde alımı gerçekleștirerek paydașlarımıza uygun fiyatlı ürünler sağlıyoruz. B‹zb‹ze 23 GÜNDEM Ana bayiler 2010’u de¤erlendirdi, 2011 için öngörülerde bulundu. PATRONLAR ADANA’DA BULUfiTU ‹stikbal, Bellona ve Mondi ana bayileri, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönem daha da iyileflece¤ini dikkate alarak 2011 büyüme hedeflerini belirledi Regina ve Mondi markalarının ana bayiliğini yürüten Günep Grup’un yeni lojistik merkezinin hizmete girmesinin sevincini yașadılar. Türkiye’nin farklı illerinden ve bölgelerinden gelen İstikbal, Bellona ve Mondi ana bayilerinin durum analizi yaptığı toplantıda, öncelikle 2010 yılı değerlendirildi. Bu değerlendirmenin ardından da 2011 yılı öngörüleri paylașıldı. Yapılan değerlendirmelerde Türkiye’nin geleceğine dair umutlar dile getirildi. 2010 yılında bir önceki yıla göre büyüme kaydedildiği vurgulanan toplantıda, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönem de büyüyeceği ve daha da iyileșeceği belirtildi. Bu değerlendirme göz önünde bulundurularak da 2011 büyüme hedefleri belirlendi. İstikbal, Bellona ve Mondi markalarının ana bayileri bir kez daha bir araya geldiler. Lider markaların patronlarının bu toplantıdaki bulușma adresi Adana’ydı. Ana bayileri iki önemli etkinlik bekliyordu. Ana bayiler, hem bir araya gelmenin hem de İstikbal, Bellona, 24 B‹zb‹ze BİNA GÖRKEMLİ BİR TÖRENLE AÇILDI Ana bayi patronları, Günep Grup’un pırıl pırıl yeni hizmet binasının açılıșına da katıldılar. Açılıșta Boydak Holding Yönetim Kurulu üyeleri, Boydak Holding üst düzey yöneticileri, Türkiye’nin her tarafından gelen ana bayi patronları ve Adana mülki idari amirleri bulundu. Vali İlhan Atıș, cumhuriyet bașsavcısından valiye kadar herkesin açılıșa gelmesinin en büyük nedeninin üretime verilen önem olduğunu belirterek șöyle devam etti: ‹stikbal, Regina ve Mondi markalar›n›n ana bayili¤ini yürüten Günep Grup’un yeni lojistik merkezinin aç›l›fl›, Adana Valisi’nden Cumhuriyet Baflsavc›s›, oda ve borsa baflkanlar›ndan yerel yöneticilere kadar genifl bir kesimi bir araya getirdi. “İstihdama yapılan yatırım çok önemli. Biz, bir tek kișiyi bile çalıștıracak ișyeri açanı, bașımıza tac ediyoruz. Günep Grup burada 300 kișilik bir istihdam sağlamıș, çok teșekkür ediyoruz. Ayrıca Günep Grup Yönetim Kurulu Bașkanı Öksüzkaya'nın Kayseri'de bir ilköğretim okulu yaptırdığını öğrendim. Aynı okulu Adana'da da yapmalıdır. Yapacağına da inanıyorum. Söz vermiș sayıyoruz.” Vali İlhan Atıș sözlerini tamamlarken Boydak Hoding’e de teșekkürlerini sunarak șöyle dedi: “Bu vesileyle Boydak Holding’e, olușturduğu istihdam ve ekonomiye sağlamıș olduğu katma değerlerden dolayı teșekkür ediyoruz.” KAYSER‹’YE B‹R OKUL DAHA Günep A.Ș.’nin kurucusu İzzet Öksüzkaya, doğup büyüdüğü Kayseri’deki eğitime büyük bir katkı sağlıyor. Bugüne kadar birçok eğitim kurumuna yardım eden ve pek çok öğrenciye burs veren İzzet Öksüzkaya, bu kez memleketi Kayseri’ye bir ilköğretim okulu yaptırıyor. Kayseri Merkez Demiryazıcılar Mevkii Altunoluk Mahallesi’ne yaptırılan İzzet Öksüzkaya İlköğretim Okulu, dört katlı ve 20 derslikli olarak inșa ediliyor. Çağdaș bir eğitim tesisi için gerekli olan birimlerin yer aldığı okulun inșası özenle ilerliyor. “KAZANDIĞINI PAYLAȘIYOR” Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak da, Boydak ailesi olarak, Adana'da hem ana bayiler toplantısı yapmaktan, hem de ana bayilerinin yönetim ve lojistik merkezinin açılıșını yapmaktan son derece mutlu olduklarını belirterek, “İzzet Bey sadece ișe değil, hayıra da yatırım yapıyor. Kazandığını milletiyle, halkıyla paylașıyor” dedi. İzzet Öksüzkaya da mobilya sektöründe hizmet verdikleri markalara, Boydak Holding'e yakıșır șekilde bayilere katkı yaratmaya çalıștıklarını vurguladı, ülkeye ve șehirlerine olan sorumluluklarıyla yatırımlarını sürdürecekleri sözünü verdi. B‹zb‹ze 25 GÜNDEM ‹stikbal Fabrika Genel Müdürü Mesut Yi¤it’in, ‹stikbal’in EFQM Mükemmellik Modeli konusundaki deneyimlerini aktard›¤›, 19. Kalite Kongresi’ndeki konuflmas›, ayakta dinlendi. Özellikle ‹stikbal Ekibinin EFQM yolculu¤undaki yo¤un ve heyecanl› çal›flmalar›n› içeren görüntülerin yer ald›¤› görsel flov, kat›l›mc›lar›n be¤enisini kazand›. AVRUPA’NIN 5 YILDIZLI ‹LK MÜKEMMEL MOB‹LYA fi‹RKET‹ Avrupa’n›n mobilya sektöründe “Mükemmellikte 5 Y›ld›z Yetkinlik Belgesi” alan ilk flirketi olan ‹stikbal’in yeni hedefi, Ulusal Kalite Ödülü ve Avrupa Kalite Ödülü İstikbal, 2006 yılından bu yana sürdürdüğü Kurumsal Değișim Planı’nın sonucunu aldı, Avrupa’nın mobilya sektöründeki ilk ve tek “Mükemmellikte 5 Yıldız Yetkinlik Belgesi” alan șirketi oldu. Avrupa Kalite Yönetim Vakfı’nın (EFQM) verdiği bu belgeyi ve bașarıya giden yolu, İstikbal Fabrika Genel Müdürü Mesut Yiğit anlattı. EFQM Mükemmellik Modeli nedir? Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) 1988’de Avrupa’nın önde gelen 14 șirketi tarafından İsviçre’de kuruldu. EFQM, kurulușlara performanslarını iyileștirme konusunda yardımcı olmak üzere 1991’de EFQM Mükemmellik Modeli’ni olușturdu. Sektör, büyüklük, yapı ya da gelișmișlik düzeyinden bağımsız olarak kurulușların 26 B‹zb‹ze sürdürülebilir mükemmelliğe ulașmalarını teșvik için olușturan model, liderlik, strateji, müșteriler, çalıșanlar, ișbirlikleri, kaynaklar, toplum ve süreçler konularında kurulușların sistemlerini ve performanslarını sürekli değerlendirmelerini ve iyileștirmeye açık alanları mükemmele ulașma yolunda fırsat olarak görmelerini sağlıyor. 1992’den bu yana model kapsamında en bașarılı olan firmalara Avrupa Kalite Ödülü veriliyor. Model KalDer (Türkiye Kalite Derneği) tarafından 1992’den beri ülkemizde uygulanıyor ve 1993’ten bu yana da model kapsamında bașarılı kurulușlara Ulusal Kalite Ödülü ve Yetkinlik Belgesi gibi ödüller veriliyor. EFQM Mükemmellikte 5 Yıldız Yetkinlik Belgesi nedir? Mükemmellikte Yetkinlik Belgesi, mükemmellik yolculuğunda ilerleyen kurulușları tanımak ve onlara yön göstermek amacıyla veriliyor. Belge, modelin 9 ana ve 32 alt kriterini temel alarak, organizasyonun güçlü ve iyileștirmeye açık alanlarının belirlenmesi için yapısal bir yaklașım avantajı sunuyor. Bu așama için bașvuran kurulușlar hazırladıkları bașvuru dokümanıyla Avrupa ve Ulusal Kalite Ödülü’ne benzer bir değerlendirme sürecine giriyor. Uzman değerlendirici ekibi, dokümanlarını değerlendiriyor. Ardından, bașvuran kurulușa saha ziyareti düzenleniyor ve modelin 32 alt kriteri bazında bir geri bildirim raporu hazırlanıyor. Değerlendirme sonucuna göre kurulușlar, kararlılık belgesi veya yetkinlik belgesi almaya hak kazanıyor. Kararlılık belgesi, kurulușun mükemmellik yolculuğunda kararlı olduğunu ancak yetkinlik seviyesinin henüz yeterli olmadığını gösteriyor. 3 Yıldız Yetkinlik belgesi kurulușun mükemmellik yolculuğuna adım attığını, 4 Yıldız Yetkinlik belgesi ise kurulușun mükemmellik yolculuğunda ilerlediğini gösterir. Ulusal Kalite Ödülü ve Avrupa Kalite ödülünden önceki son așama olan 5 Yıldız Yetkinlik belgesi ise kurulușun bașarılı bir șekilde yönetildiğini belgeliyor. Avrupa’da mobilya sektöründe yetkinlik belgelendirmesine sahip kuruluș var mı? EFQM yetkililerinden alınılan bilgiye göre mobilya sektöründe bu konuda șu ana kadar herhangi bir yetkinlik belgelendirmesi yok. Mükemmellik yolculuğunuzu anlatır mısınız? Sektörün lider olmayı ve öyle kalmayı ilke edinen İstikbal, 2006’dan sonra uygulamaya koyduğu Kurumsal Değișim Planı doğrultusunda radikal değișimler ve iyileștirmelerle, sadece ürün kalitesi değil, yönetim sistemleriyle de mükemmel yönetilen bir firma olma yolunda çalıșmalarına hız kazandırdı. Kurumsal kültürün değișebilmesi için Toplam Kalite Yönetime uygulamalarına hız verildi. Ayrıca İstikbal, en değerli sermayesi gördüğü insan kaynağını, radikal değișimlere ayak uydurabilmesi için, Erciyes Üniversitesi ișbirliğindeki sekiz aylık eğitim programıyla destekledi. 1998’de alınan TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesine ilave olarak, 2007’de TS EN ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ve TS OHSAS 18001 İș Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi belgeleri alınarak entegre yönetim sistemi kuruldu. 2006’da kurulmaya bașlanan saha veri toplama sistemleri 2008’de tamamlandıktan sonra üretim süreçleri anlık izlenmeye bașlandı. Anlık verilerin sistematik iyileștirme faaliyetinde kullanılabilmesi için de 2008 sonunda Yalın 6 Sigma projeleri hayata geçirildi. Kurumsal Değișim Planını gerçekleștirebilmek yönetim sistemlerini tek çatı altında birleștirme arayıșına girildi. Șirket hedeflerine ve kültürüne en uygun model EFQM Mükemmellik Modeli’ydi. 2009’da mükemmellik modelini destekleyen süreç yönetimi yaklașımı uygulanmaya bașlandı. Süreç yönetimi, organizasyon yapısı; doğru ișin, doğru yerde, doğru kiși tarafından, ilk seferde ve her zaman doğru yapılmasını sağlayacak șekilde sürekli olarak geliștirilerek süreç yalınlașmalarıyla önemli kazanımlar elde edildi. 2010 bașında, EFQM Mükemmellik Modeli dıș değerlendirmesi alındı. Mükemmellikte Yetkinlik 3 Yıldız belgesi alındıktan sonra mükemmellik uygulamaları hızlandı. Rapor doğrultusunda dokuz radikal değișim projesi bașlatıldı. Mükemmellik kültürünün yayılımı ve bilinç düzeyinin artması ve TS EN 16001 Enerji Yönetim Sistemi ve TS ISO 10002 Müșteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi çalıșmalarının belgelendirmeyle tamamlandıktan sonra aynı yıl içinde ikinci kez yaptırılan dıș değerlendirmede, Avrupa’da mobilya sektöründe ilk kez Mükemmellikte Yetkinlik 5 Yıldız belgesi alındı. İyileștirme çalıșmaları halen sürüyor. İstikbal’in bundan sonraki hedefleri nelerdir? En kuvvetli yönlerimizden biri olan ekibimizdeki istek ve heyecan sayesinde sürdürülebilir sistemler kurarak, önceliklendirdiğimiz iyileștirmeye açık alanlarımızla ilgili çalıșmalarımızı tamamlayıp, 2013’te Ulusal Kalite Ödülü’ne, 2015’te de Avrupa Kalite Ödülü’ne bașvurmayı hedefliyoruz. Bu belgeyi, İstikbal için küresel aktör olma yolunda belirleyici bir adım olarak değerlendirebilir miyiz? Vizyonunu “dünya uyku lideri olmak”, misyonunu da “dünya uyku ürünleri sektörüne değer katmak” olarak revize eden İstikbal, Mükemmellik Modeli uygulamalarıyla yönetim sistemlerini de vizyon ve misyonuna uygun kurmayı ve yönetmeyi hedefliyor. Mükemmellik yolculuğunda geldiği önemli konum itibarıyle de İstikbal doğru yolda ilerlediğini gösteriyor. B‹zb‹ze 27 GÜNDEM ALMAN SANAY‹C‹LERE KAYSER‹’DEN ÇA⁄RI Kayseri ziyaretinde Boydak Holding Yönetim Kurulu Baflkan Vekili Mustafa Boydak ile de bir araya gelen Wulff, görüfl al›fl veriflinin yan› s›ra Kayseri ekonomisiyle ilgili bilgi ald›. Almanya Cumhurbaflkan› Wulff, Kayserili ifladamlar›yla buluflmas›nda, vize sorununun k›sa sürede çözülece¤i umudunu dile getirdi Almanya, Türkiye’nin bir numaralı ticaret ortağı. Türkiye’de 4 bini așkın Alman sermayeli șirket var. Almanya, hem Türkiye’de kurulu yabancı sermayeli șirket sayısı bakımından birinci sırada hem de ülkemize en fazla turist gönderen ülke olarak… 2009’da Türkiye’ye gelen turistlerin yaklașık yüzde 20’si, yani 4.5 milyonu Alman’dı... Almanya’daki Türk șirketi sayısı ise 70 bine ulaștı. Önemli bölümü Almanya’da yașayan Türkler’e ait olan bu șirketler, yaklașık 25 milyar Euro iș hacmine sahip ve yaklașık 350 bin kișiye istihdam sağlıyor. Ancak bütün bunlar yeterli bulunmuyor. İki ülke de ticari ilișkinin kapsamını genișletmek istiyor. Bu yolda bir adım da Ekim ayında Kayseri’de atıldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Kayseri Sanayi Odası, Kayseri Ticaret Odası ve Kayseri Ticaret Borsası organizasyonunda, Cumhurbașkanı 28 B‹zb‹ze Abdullah Gül, Federal Almanya Cumhurbașkanı Christian Wulff, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın katılımıyla “Türk-Alman Ekonomi Forumu” düzenlendi. TOBB Bașkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, dünyanın en büyük ekonomik gücü olan Almanya ile daha fazla ișbirliği yapmak istediklerini belirterek, bunun önündeki engelleri hatırlattı: “Vize ve karșılıklı malların tașınmasındaki kota sorununun kalkması gerekiyor. Bu konuda Almanya Cumhurbașkanı Wulff'dan destek istiyoruz." Ardından Almanya Cumhurbașkanı Christian Wulff’un umut veren cevabı geldi: “Türkiye artık bölgesinde merkezi bir konumda. Türkler, gelișen, büyüyen ülkeleriyle gurur duymalı. Türkiye AB standartlarına uygun hale gelmek için çalıșıyor. Türk-Alman ilișkilerinde de ticaret engellemelerini kaldırmalıyız; Türkiye ve Almanya rekabet kurallarına ayak uydurmalı. Cesur politikaların hem Türkiye için hem de Almanya için yararlı olduğunu görüyoruz. Bu sebeple Türkiye birçok açıdan övgüyü hak ediyor. Türk-Alman ilișkilerinde derin bir bağ var. Birbirimize duyduğumuz ilgi, bize önemli bir hediyedir, bununla gurur duymalıyız. İșadamları, iș kadınları da bundan faydalanabilir. Vize konusunda, serbest ticaret konusunda çalıșıyoruz. Umarım kısa sürede sorunlar çözülecektir." GÜL: ALMANYA AHDE VEFA GÖSTERİYOR Cumhurbașkanı Abdullah Gül de, AB'nin en önemli lokomotifi olan Almanya'nın Türkiye’ye karșı daima ahde vefa içerisinde olduğunu vurguladığı konușmasında șunları söyledi: “Almanya'nın dönem bașkanlığında dört fasıl açıldı. Diğer dönemlerde bu kadar fasıl açılmadı. Bundan dolayı Almanya'ya sonsuz teșekkürlerimi iletirken, devamını beklediğimizi belirtmek istiyorum. Kayseri'de yapılan yuvarlak masa toplantısı sonrası Türk-Alman dostluğuna yeni bir ivme kazandırıldı. Son dönemlerde çok büyük ișbirliği içerisindeyiz. Spordan siyasete, iș dünyasından sanat dünyasına kadar bunun çok büyük örnekleri var. Bu sürecin en iyi șekilde devamı için bütün kurumlarımız çalıșmaya devam edecek. Güçlü bir Türkiye’ nin, Avrupa ve komșularına faydası olacaktır. Türkiye eğer yüzde 12 büyümeyi gerçekleștiriyor olmasaydı, ne Türkiye ne Almanya kazanç içerisinde olacaktı. Türkiye'nin risk durumu, Avrupa'nın en sanayileșmiș ülkelerinden dahi düșük. Bu, büyük bir potansiyel demektir. Bu nedenle Alman ișadamlarını, sanayicileri, tereddüt etmeden Türkiye'deki ișadamlarıyla ișbirliğine davet ediyorum. ROTAMIZ MALATYA Dünyan›n kay›s› üssü Dünya kuru kay›s› ihtiyac›n›n yüzde 80’ini karfl›layan Malatya, engin tarihi, çal›flkan ve güler yüzlü insanlar›yla ziyaretçilerini cezbediyor Uygarlığının tarihi 10 bin yıl öncesine giden Malatya’nın adının, Hitit dilinde “bal” anlamına gelen “Melid” kelimesinden türediği tahmin edilir. Melita, Maldia, Meliddu, Melide, Melid, Milid, Milidia ve son olarak da, bal kıvamındaki kayısısıyla andığımız Malatya... Bu sayımızda sizleri çalıșkan, nazik, sempatik insanlarının yüzlerini güldüren kayısının bașkenti Malatya’ya götüreceğiz. Malatyalılar șehirlerini, Doğu Anadolu ile Batı Anadolu’nun sınırı olarak görüyorlar. Doğu illerden yoğun göç alan Malatya, nüfusu arttıkça alan olarak da genișlemeye bașlamıș. Bu güzel șehire çevre yolundan girdiğinizde, büyümeyi fark etmemeniz mümkün değil. Birbirinden șık mimariyle yapılan pırıl pırıl binalar, șehrin merkezine doğru sizi izliyor. Malatya’da inșaat sektörü, belediyenin yeni imar yerleri açmasıyla son iki yılda daha da canlanmıș. Önceki yıllarda eski mahallelerde, eski binalar yıkılarak yerlerine yenileri yapılırken, șimdi imara uygun hale getirilen yeni arsalarda lüks konutlar yükseliyor. Malatyalılar hem kentlerinin güzelleșmesinden hem de inșaat sektöründeki canlanmanın șehir ekonomisine katkısından memnun. Çevre yolunda yapılan yol çalıșmaları, caddeler ve sokaklarda bașlanan kaldırım ve çevre düzenlemeleri de, șehrin gelișiminin henüz noktalanmadığının göstergesi. Șehrin merkezine doğru girdikçe, dinamizmi hissediyorsunuz. Hele gün batmaya yüz tutup da ișlerden evlere doğru akın bașladığında, İstanbul’un en ișlek bölgesi Taksim’i aratmayacak bir hareket bașlıyor. Çalıșan nüfus içinde ciddi bir kadın oranı olduğu anlașılıyor. Refah seviyesi yüksek olan Malatya nüfusunun neredeyse yarıya yakını Doğu Anadolu’nun diğer șehirlerinden göç etmiș. Bir de İnönü Üniversitesi’nin genç nüfusunu eklerseniz, bu dinamik kalabalığın nedeni ortaya çıkıyor. EKONOMİSİ KAYISIYA DAYANIYOR Tekstil fabrikaları, un ve yem sanayii, hayvancılık da var ama Malatya ekonomisinin temeli, kușkusuz kayısıya dayanıyor. Yıllık ortalama 70-120 bin ton arası kuru kayısı üretiliyor. Yaș kayısı da yılda 400-500 bin tonu buluyor. Yani Türkiye’de yaș 30 B‹zb‹ze kayısının yüzde 60’ı, kuru kayısının ise yüzde 95’i Malatya’da üretiliyor. Kentte üretilen yaș kayısının yüzde 90’ı kurutuluyor ve bunun yaklașık yüzde 95’i de ihraç ediliyor. Yani Malatya, gerek ağaç sayısı gerekse yaș ve kuru kayısı üretimi açısından yalnız Türkiye’nin değil, tüm dünyanın merkezi durumunda. Çünkü Türkiye’nin kayısı üretimi, Avustralya, İran, ABD, Güney Afrika, Yunanistan gibi dünyanın diğer kayısı üreticisi ülkelerini kilometrelerce geride bırakıyor. Dünya kuru kayısı ihtiyacının yüzde 80’ini Malatya bölgesi tek bașına karșılıyor. Kent yılda ortalama 200-250 milyon dolar arası ihracat geliri sağlıyor. Kayısı tarımı, 30 bine yakın aileye ekmek kapısı açıyor. OBAMA TANITIMI Malatya her yıl altıncı ayla dokuzuncu ayın bașına kadar kayısıyla uğrașıyor. Yaz aylarında Doğu Anadolu’dan gelen mevsimlik ișçiler de Malatyalılar’a katılıyor. Artık o kadar bütünleșmișler ki, Malatyalılar kayısıya yapılan bir övgüye, kendileri övgü almıș kadar seviniyorlar. ABD Bașkanı Barack Obama’nın, Türk kayısısını tanıdığını ifade eden sözleri üzerine Malatya bilbordlarla donatılmıș. İstanbul’da üniversite öğrencileriyle sohbet toplantısı sırasında "Ben Türkiye’nin AB’ye katılmasının doğru olduğunu düșünüyorum. Türkiye NATO üyesi olabiliyorsa ve müttefiklerini korumak ve desteklemek için askerlerini gönderebiliyorsa, onların hayatlarını tehlikeye atıyorsa, neden Avrupa’ya kayısı satamasın?" diyen Obama, Malatya kayısısının tanıtımına büyük bir katkıda bulunmuștu. ANADOLU’NUN EN ESKİ CAMİSİ Sadece kayısısını anmak, engin tarihi bir mirası olan Malatya’ya haksızlık olur. Selçuklular döneminde üstünlük ve asalet ifadesi olarak “Saadet șehri” adıyla anılan Malatyalıların zamanla “Aspuzu Bağları” olarak bilinen yazlığa göç etmesiyle bugünkü șehir yerleșimi ortaya çıkmıș. Malatya’nın asıl tarihi çekirdeğini Battalgazi olușturuyor. İlçeye girer girmez etrafınızı Battalgazili çocuklardan olușan küçük rehberler sarıyor. İlçenin tüm tarihi eserleriyle ilgili bilgileri, ezberden sıralıyorlar. Eski șehri çevreleyen surların arasından girdiğimiz Battalgazi’de ziyaret edilebilecek çok sayıda tarihi eser var. Ulu Cami, Melik Sunullah, Akminare, Alacakaya, Sütlü Minare ve Karahan camileri, Kanlı Kümbet, Hasan Basri Türbesi, Silahtar Mustafa Pașa Kervansarayı… En görkemli eser, ortaçağın mimari șaheserleri arasında gösterilen Ulu Cami. Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat zamanında, 1224 yılında yaptırılmıș olan camii aynı zamanda Anadolu’nun ayakta duran en eski camii. Mimar Mansur bin Yakup’un tasarladığı yapı, hayranlık uyandıracak güzellikte. Kanlı Kümbet’in tam olarak hangi amaçla kullanıldığı bugün bile bilinmiyor. Ancak kümbet içinde idam cezalarının uygulandığı rivayet ediliyor. Sırada Malatya’nın en önemli arkeolojik araștırma sahası olan, Aslantepe var. B‹zb‹ze 31 ROTAMIZ BAY‹LER MALATYA bay‹ler‹m‹ze m‹saf‹r olduk Malatya’daki park ve bahçeler büyük flehirlerimizi bile k›skand›racak say› ve nitelikte. Do¤u Anadolu’nun bat› kap›s› olan Malatya’daki bayilerimizin çal›flma biçimini bölgenin özellikleri flekillendiriyor. ‹flyeri sahipleri müflterilerle aileden biri gibi bizzat ilgileniyor, senetle al›flverifl sürüyor, mobilya bir yat›r›m olarak görülüp bir-iki y›l depoda bekletilebiliyor. Bayiler kentlerinden de, cirolar›ndan da çok memnun. ‹ST‹KBAL BAY‹‹ NALÇACILAR MOB‹LYA B‹R HAFTADA ‹K‹ BUÇUK KAT C‹RO Befl Konaklar, geleneksel yap›lar›n onar›lmas›yla oluflturulan bir restoran. Battalgazi ilçesindeki Ulu Cami ise Anadolu’nun en eski camilerinden. Kay›s›n›n faydalar› • Beynin düzenli çalıșmasını sağlar. • Günlük stresi azaltır. • Karaciğerin tahrip olan kısımlarını tamir eder. • Kemiklerin düzgün olmasına ve sağlamlığına katkıda bulunur. • Dișlerin sağlamlığına etki eder. • Kansızlık sorununu çözer. • Ülseri önler, tedavisinde etkilidir. • Böbreklerde taș olușumunu önler. • Kansere karșı koruyucu etkisi vardır. • Kalp kaslarını güçlendirir. • Sindirim bozukluklarını önleyici etki sağlar. 32 B‹zb‹ze Aslantepe Höyüğü'ndeki kazılar, MÖ 8 bin yıllarından itibaren bölgede yerleșim olduğunun kanıtı. 1961’de bașlatılan kazılarda, daha önce varlığı bilinmeyen kültürlere bile rastlanmıș. Burada, dünyanın bilinen en eski saray yapısı da dahil olmak üzere pek çok buluntu ortaya çıkarılmıș. Malatya’nın, dolayısıyla Doğu Anadolu’nun en batı ucunda yer alan Darende’de Somuncu Baba Külliyesi, Balıklı Kuyular, Tohma Kanyonu, Hasangazi Türbesi gibi tarihi eserleri görebilirsiniz. Rafting ve doğa yürüyüșü de yapılabilen Darende, özellikle yaz aylarında ziyaretçi akınına uğruyor. Tekrar șehir merkezine dönüp 1971’de kurulan, farklı kültürlere ait 15 bin eserin sergilendiği Malatya Müzesi’nin ardından, meșhur kayısısından elde edilen ürünlerin satıldığı Șire Pazarı’nı geziyoruz. Rengârenk vitrinlerin seyrine doyulmuyor. MALATYA’NIN ZENGİN MUTFAĞI Sırada meșhur Malatya sofrası var. Yöresel lezzetleri eski bir Malatya evinde tatmak için Beș Konaklar’ın yolunu tutuyoruz. Geleneksel yapıların onarılmasıyla olușturulan restoranda birbirinden güzel yöresel yemekler sunuluyor; yoğurtlu çorba, analı kızlı, kiraz sarma, ıspanaklı ekși, dolma köftesi ve dövme çorbası... Malatya mutfağında, ana malzemesi bulgur olan köftelerin ayrı bir yeri var ama 100’ün üzerinde köfte çeșidi olduğu da biliniyor. Malatya’ya daha fazla zaman ayırmak gerektiğini anlayarak, en kısa zamanda bir kez daha ziyaret etmek üzere bu güzel șehirden ayrılıyoruz. Malatya çevre yolundaki pırıl pırıl İstikbal ev-konsept mağazası Nalçacılar, çiçeği burnunda bir dev. Mağaza, beș katı ve 6500 metrekarelik hizmet alanıyla 30 Ekim’de açılmıș. Ziyaretimiz sırasında henüz 10 günlük olan mağazanın sahibi Ömer Nalçacı, ticarette ikinci kușak. Daha ilkokul sıralarında kuyumculuk ve optik ticareti yapan babasının ișyerine gitmeye bașlamıș. Çocukları ișe özendirmek için verilen haftalık ve hediyeler ișe yaramıș, çocuklar ișyerine gitmeye can atar olmușlar. Ömer Nalçacı 1997 yılında kuyumculuk yaparken, ellerindeki büyük bir mekânı değerlendirmek için, o yıllarda yeni yeni müstakil mağazacılığa bașlayan İstikbal’in bayiliği için harekete geçmiș. Kayseri’ye gidip görüșmüșler. “Hemen içimiz ısındı. Bugün de İstikbal’den çok memnunum. Çalıștığınız insanlar çok önemli. Boydak Ailesi ticareti ve bayisiyle, müșterisine nasıl yaklașacağını iyi biliyor; bayileriyle daha içli dıșlı, mağazacılığı daha iyi yapıyor. Tabii mobilya da sıcak bir ürün. Ev ortamı gibi” diyen Nalçacı, artık kuyumculuğu da bırakmıș. Nalçacılar Mobilya’nın kapatılan eski İstikbal mağazası 1600 metrekareymiș. Ömer Nalçacı, alan büyüklüğünün sonuçlarını șöyle açıklıyor: “İstikbal sürekli kendini geliștiren bir marka. Ancak biz 1600 metrekarelik eski mağazamızda bu gelișmeyi izleyemiyorduk. Sıkıșık sergilemek zorunda kaldığımız ürünler kendini göstermiyordu. Oysa șimdi bütün yeni ürünleri rahatlıkla sergileyebildiğimiz gibi, renk alternatiflerine de yer verebiliyoruz. Yeniliğe ayak uydurmak zorundasınız. Rakipleriniz farklı atılımlar yapınca, sizin ișiniz azalıyor, bitmeye mahkûm oluyorsunuz. Biz de mağazaların büyüdüğü bir trendde geri kalmamak için bu yatırımı yapmak zorundaydık. Ev-konseptin en önemli avantajı, müșteri tatmini. Çünkü karteladan görmekle ürünü görmek aynı șey değil. Bu nedenlerle ciromuz, eski mağazayla yeni mağaza arasında bir hafta gibi kısa bir sürede iki buçuk kat fark etti. Ev-konseptten biz de, müșterilerimiz de çok memnunuz. İnșaatına bașladığımız günden itibaren böyle bir mağazaya sahip olmanın çok avantajını gördük. İnsanların bakıș açıları değiști. Bayi arkadașlarıma da ișlerini geliștirmelerini öneririm. Çünkü bu, bizim ișimize verdiğimiz önemi, büyüyebildiğimizi, emin adımlarla yürüdüğümüzü gösteriyor, güven veriyor.” 2007’de yeni bir ticari programa geçerek, müșteri portföylerinde çok ciddi bir güncelleme yapmıșlar, halen yaklașık 35 sürekli müșterileri var. Sistem toplu SMS ve mailler gönderiyor, ayrıca Doğu Anadolu illerinde hâlâ senetle çalıșıldığı için, ödeme aksaklıklarını izliyor. 2008’den 2009’a girerken küresel kriz nedeniyle moralsizlermiș ama Nalçacı, “KDV, ÖTV indirimi satıșlarımızı müthiș artırdı, yüzde 30 büyüdük” diyor. 2010’a “Acaba aynı iși yapar mıyız?” endișesiyle girmișler. Endișeleri boșa çıkmıș, kasım ayında 2009 düzeyini yakalamıșlar. 2011’de de İstikbal’in büyüme hedefini rehber alıp, onun üzerine çıkmaya çalıșacaklarını söyleyen Nalçacı, 2011’in ilk yarısı seçim havasında geçse de, ikinci yarıdan umutlu. B‹zb‹ze 33 BAY‹LER ‹ST‹KBAL BAY‹‹ fiAMP‹YON MOB‹LYA BELLONA BAY‹‹ CANBAYLAR MOB‹LYA MÜfiTER‹YLE GÖZ TEMASI KURUYORUZ BAY‹LER AR-GE’Y‹ YANILTMAMALI Șampiyon Mobilya’nın yolları İstikbal’le, 1980 yılında, 1500 metrekarelik mağazada bulușmuș. Dört yıldır 5 bin metrekarelik mağazalarında da hizmet veriyorlar. Șampiyon Mobilya’nın mağaza müdürü Cem Hoșhan geçen yılki yüzde 15’lik büyümeyi 2010 sonunda yakalayacaklarını, 2011’de de bunu yüzde 10 așmayı hedeflediklerini söylüyor. İstikbal mağazaları içinde ciro olarak bölge ikincisi olan mağaza, müșteri memnuniyetini sağlamak için bir dizi ilke uyguluyor. Bir ürün sattıktan kısa bir süre sonra müșteriyi arayarak sevkiyatla veya ürünle ilgili bir sorun olup olmadığını soruyor, șikâyet varsa derhal servise bildiriyorlar. İstikbal’in tüm ürünlerini ve her üründen iki renk alternatifini sergiliyorlar. Artık sıcak satıșın esas olduğunu bilerek ve bölgeyi iyi tanımanın verdiği birikimle, en çok hangi ürünün satılacağı konusunda öngörüde bulunuyor, o üründen daha çok alıyor, dolayısıyla istenilen ürünü hemen veriyorlar. Hoșhan, özellikle panel mobilyada ürün gecikmesiyle karșılaștıklarını, bu nedenle stoklu çalıștıklarını söylüyor. Tabii rağbet gören ürünler bölgeden bölgeye değișiyor. Șampiyon Mobilya’nın müșterilerinin yaklașık yüzde 60’ını, tam karșılarında 2. Ordu’nun lojmanı yer aldığı için subaylar olușturuyor. O bölgeye özgü olarak genellikle spor takımlar ve kahverengi ağırlıklı ürünler satılıyor. Hoșhan, subayların, kalitesinin yanı sıra modüler sistem olduğu ve gittikleri her yerde hizmet alabildikleri için İstikbal’i tercih ettiklerini söylüyor. Satıș elemanlarının beden dilini çok iyi kullandığını anlatan Hoșhan, “Beden dilinde en çok dikkat edilmesi gereken șey göz temasıdır. Satıcılarımız müșteriye güven vermek için göz teması kurarlar ve ișlerinin gerektirdiği bilgilere hâkim olarak hizmet verirler, müșterinin bütçesine göre ürün önerirler. Biz de satıș elemanlarına prim sistemi uygularız” diyor. Canbaylar Malatya’da 1970’ten beri inșaat ve inșaat malzemeleri, taahhüt ișleri yaparken, ikinci kușağın iș hayatına girmesiyle 1992’de șirketleșmișler. 2004’te mobilya sektörüne girip 2006’da Bellona bayiliği alırken, bir yandan da inșaat ișleri, karo ve mermer üretimi yapıyorlar. “Ticarette insanın çalıștığı firmalarla sıcak ilișkiler kurabilmesi çok önemli. Biz bu ilișkiyi Bellona’da bulduk. Gelișime açık bir marka olduğunu da öngördük” diyen Ahmet Canbay, Malatya bayiliğini aldıktan sonra Bellona’nın kentteki cirosunun yüzde 100 arttığını söylüyor. Bölgede üçüncü ya da dördüncü firma olmalarını, ișlerine ciddi șekilde bağlanmalarıyla açıklıyor. İlk yıllarda reklama çok önem vermișler. Alanları uygun olduğu için otopark ve hem bahçede hem mağaza içinde çocuk oyun alanı kurmușlar. Șehir içindeki mağazalar akșam 20.00’ye, onlar ise 22.00’ye kadar açık. Müșteriler artık sıcak alıșverișe alıștığı için, stoklarında daima her üründen bulunduruyorlar. Bellona’nın girișimleri ve 2009 KDV indirimi sayesinde krizi rahatça aștıklarını, ikinci bir mağaza daha açmayı hedeflediklerini söyleyen Canbay, șu talepte bulunuyor: “Bellona markamız her yıl belli kalemlerde öne çıkıyordu. Bu yıl konsept ürünlerde bir miktar İstikbal’in gerisinde kaldık. 2009’da koltuk takımlarında çok iyi bir trend yakalandı ama panel mobilyada geride kaldık; 2010’da da panel mobilyada iyi bir trend yakaladık, bu kez koltukta geride kaldık. Ar-Ge’mizin daha çok çalıșmasını, daha konsept ürünler çıkarılmasını istiyoruz.” Canbay’a göre müșteriyi canlı tutmak için ayda bir konsept ürün çıkarılması gerekiyor: “Bu yıl 10 ürün çıkmıș ama biri çok tutmuș. Ar-Ge’miz bu gibi çok tutan ürünler üzerinden çalıșmalı. Bayiler de tasarım sırasında yapılan toplantılarda gerçek görüșlerini söylemeli, ar-geyi yanıltacak görüșler öne sürülmemeli. O toplantılara satıștan iyi anlayan elemanlarını da götürsünler. Onlar talebi daha çok bilir.” ‹ST‹KBAL BAY‹‹ AKSOYLAR MOB‹LYA BELLONA BAY‹‹ ÖZGÜÇLÜ MOB‹LYA MÜfiTER‹N‹N B‹R “AN”I VARDIR, O ANI YAKALARSANIZ SATARSINIZ B‹R HAYAL‹ VAR: ‹Ç M‹MARLA ÇALIfiMAK Saadettin Aksoy da ikinci kușak İstikballi. Malatya’nın ilk İstikbal ev-konsept mağazasının temeli, 1980’de 40 metrekarelik küçük bir ișletmeyle atılmıș. Șu anda 4000 metrekarelik bir mağazada hizmet veren Aksoylar Mobilya, aynı zamanda Boydak Grubu’nun kentteki en eski bayisi. Aksoylar’ın birinci kușağı, İstikbal yaylı kanepe sistemini getirdiğinde, ilk alanlardan biri olmuș. İstikbal’in showroom sistemine bașladığı tarihlerde kamu yönetimi eğitimini tamamlayan Saadettin Aksoy, mesleğini yapmak yerine ticareti seçmiș. Bugün vali yardımcılığı koltuğuna oturabilecekken, o masabașı iși yapmak yerine ticareti tercih ettiği için son derece memnun. İnsanın en verimli çağının 40 yașa kadar olduğunu düșünüyor ve Aksoy ailesinin taze kanı koruyabilmek için șimdiden üçüncü kușağı yetiștirdiğini anlatıyor: “İșyerine gelen çocuklarımızın önce ellerine paspası veriyoruz. Çocuklarımızın sırtı eğilsin ki, müșteriye eğilmesini öğrensin. Ben sakız da sattım, boyacılık da yaptım, tecrübe kazandım. Șimdi müșteriye nasıl davranmak gerektiğini çok iyi biliyorum. Müșterinin bir anı vardır ki, o anı yakaladığın zaman kurtulușu yoktur. Davranıșına bakıyorsun, konușmasının içinden bir kelime yakalıyorsun ve müșteriyi kavrıyorsun.” Beș yılını dolduran mağazayı açtıklarında 1 numaralı müșteriden bașladıklarını, șimdi 10 bin kalıcı müșteriye ulaștıklarını anlatan Aksoy, “Toplamda 30 bin müșterimiz var. Șehir dıșında olduğu için buraya alıcı müșteri geliyor. Fiyatı yaktığı benzin kadar olan bir yastık için bile buraya gelirler. Bu ay itibariyle bölgedeki 60 İstikbal bayii içinde yedinci sıradayız. Dakikayı bile değerlendiriyoruz” diyor. KDV indiriminin 2009’da getirdiği canlılığın sürdüğünü belirten Aksoy, zor yakalarız derken, geçen yılın yüzde 20 üstüne çıktıklarını söylüyor. Önümüzdeki dönemde daha büyük bir mağaza hedeflediklerini söylüyor ama diğer projelerini kendisine saklamayı tercih ediyor. 34 B‹zb‹ze Bellona’nın Türkiye genelindeki ilk bayilerinden Özgüçlü Mobilya’nın sahibi Hadi Tan, 450 metrekarelik bir dükkânla yola çıkmıș, șimdi 2000 metrekarelik mağazasında hizmet veriyor ama artık bu metrajı da yetersiz bularak büyümeyi hedefliyor. Babalarını çok genç yașta kaybedince, ticarete ilk adımı, 13 yașındayken ağabeyiyle birlikte atmıș. Önceleri elektrik malzemesi, ardından da 15 yıl beyaz eșya ticareti yapmıș. 1997’de de Bellona bayiliği almıș. Bellona markasının yeni çıktığı, Malatya’da henüz hiç bilinmediği, hatta parfümeri markası sanıldığı dönemde, 40 yıllık Boydak güvencesine dayanarak sektöre adım atmıș. Boydak Grubu’nun yatırımları sayesinde marka bilinirliği arttıkça kararının doğruluğu kanıtlanmıș. 2009’da yüzde 40 büyümüș. Bu yüksek oranlı büyümenin bu yılki yüzde 15 büyüme oranıyla dengelendiğini söylüyor. Personelinin ve eșinin iș bașarısında katkısını vurgulayan Tan, dört oğlunun öncelikle eğitimlerini en iyi șekilde tamamlamasından yana. Yine de bir oğlunun iși sürdürmek istediğini anlatıyor. Mimarlık okuyan oğlunun ticarete ilgisini anlatırken, yaratıcı hayalinden de söz ediyor: “Bir gün mutlaka bir mimarla çalıșmayı istiyorum. PVC kapı pencere ticaretinde görmüștüm; projelendirme yapmadan ürün sipariși almıyorlar. Bunu mobilyada da yapmak istiyorum. Yeni ev alan müșteri, evini nasıl döșeyeceğini bilmiyor. Elemanlarımız ölçüp biçiyor ama iç mimar gözüyle bakamıyor. Müșteri gelip mobilya aldığında, evine gitmeden önce bir proje çıkarıp önüne koyacağız, evinin nasıl görüneceğini sanal ortamda göstereceğiz. Bunu uyguladığımız durumda ürün değiștirmeleri de minimize olacaktır.” Hadi Tan, mobilya mağazalarının çok gider kalemi olduğunu belirtiyor, bu nedenle Bellona’dan kampanyalarda bayilerin kâr marjının azaltılmamasını istiyor. Tan, müșterinin reklamda gördüğü her eșyanın kampanyaya dahil olduğu yanılgısına da kapıldığını anlatıyor. Promosyonlu kampanyaların sürmesini isteyen Tan, bu kampanyalara bazı ürün gruplarının değil, tüm ürünlerin dahil edilmesi gerektiğini söylüyor. Tan, bir marka olarak satıșlarda hediye verilmemesi gerektiği halde, Malatyalı alıcılar için hediyelerin de ürün kadar etkileyici olduğunu belirtiyor. B‹zb‹ze 35 HAYATA DA‹R HES KABLO BAY‹‹ DO⁄AN ATEfi ELEKTR‹K MALZEMELER KAPIYA TESL‹M Malatya’nın tek Hes Kablo bayii Doğan Ateș Elektrik’in ortaklarından Ramazan Ateș, kentte inșaat sektörünün, özellikle son iki yıldır hareketli olduğunu söylüyor. Belediye yeni imar yerleri açmıș ve yaratılan arsalara lüks konutlar yapılmaya bașlanmıș. Ateș, bu durumun iș hacimlerini artırdığını belirtiyor. Önce aynı sektörde küçük bir șirketken, 2000 yılında Hes Kablo bayiliğini aldıklarını anlatan Ateș, “Hes Kablo çok biliniyordu, piyasaya hâkimdi. Hes bayiliği adeta ișimizi değiștirdi. Șirketimiz Hes ile birlikte büyüdü, ciro kendiliğinden arttı. Çünkü Hes Kablo güvenilir bir markaydı.” Cirolarını İstanbul, Ankara gibi büyük șehirlere kıyasla düșük olsa da Malatya ölçülerinde iyi bulan Ateș, 2009’da yüzde 25, 2010’da da yüzde 10 büyüdüklerini, 2011’den de umutlu olduklarını belirtiyor. Doğan Ateș Elektrik, adeta bir ev-konsept mağazası gibi; müșteri mağazaya girdiğinde gerekli her ürünü bulabiliyor. 2004 yılında 500 metrekareden 2 bin metrekareye çıkan mağaza, geniș bir sergi imkânı veriyor. Bu büyüklük iș hacmini de artırmıș. Depoları sayesinde, istenilen ürünü anında karșılayabiliyorlar. Hem geniș sergi hem de ürünün anında teslimi müșteriyi mağazaya çekiyor. Çeșit fazlalığı olduğu için, müșteri iki veya üç firmadan temin edeceği her șeyi Doğan Ateș Elektrik’te bulabiliyor. Müșterilerine özel indirimler yapan șirketi rakiplerinden ayıran bir hizmeti de var. Satılan malı istenilen metrajda kesip, müșterinin kapısına kadar götürüyorlar. Hatta bașka bir șehre satıș yapılmıșsa kamyonla tașıma yapıyorlar. Bu hizmet șirket için fazladan bir maliyet kalemi olsa da, müșterileri kalıcı kılıyor ve yeni müșteri yaratıyor. Ateș, sadece bu hizmet için kendilerini tercih eden müșteriler olduğunu söylüyor: “Müșteri aynı ürünü bașka bir șirketten almıș olsa, ürün hazırlanırken gidip bașında beklemesi gerekir. Sonra kendi aracına kendisi yükleyecek, kendisi götürüp, indirecek, tașıyacak. Ama bizimle iș yaptıklarında, sadece telefon edip șu inșaata șu kadar kablo gönderin diyor ve hem elemandan hem zamandan kazanıyor.” MOND‹ BAY‹‹ ÇA⁄ MÖBLE MOND‹ BU YIL EL‹M‹Z‹ GÜÇLEND‹RD‹ Barıș Boztepe, baba ișini devam ettiren ișadamlarından. Öğretmenliği bırakarak iș hayatına geçen babasının 30 yıllık bir ticari geçmiși var. Kimya mühendisliği eğitimi alan Barıș Boztepe de, diplomasını aldıktan sonra mesleğini yapmak yerine ticareti seçmiș; “Ticarete alıșmıștım, devam ettim. Baba mesleği olduğu için değil, kendi isteğimle ve severek yapıyorum” diyor. 2008’den bu yana Mondi bayiliğini sürdürdükleri 450 metrekarelik münhasır mağaza, 2009 yılında KDV indiriminden doğan bir satıș patlaması yakalamıș. Boztepe, tam ișlerin durduğu bir dönemde uygulamaya konulan bu indirimin avantajını yașadıklarını söylerken, 2010 yılı cirosundan ve Mondi markasının seyrinden memnuniyetini șöyle dile getiriyor: “Ciromuz, geçen yıldan bu yıla, fabrika verilerine göre yüzde 98 artmıș. 2011 yılında da aynı büyümeyi sürdürmeyi ve yeni Mondi bayilikleri almayı düșünüyoruz. Bu yıl da ciromuz iyiydi, çünkü Mondi büyüyor. Fabrikada oturmuyor, bayileri geziyor, fikir alıyor ve aldıkları fikirleri değerlendiriyor. Özellikle bu yıl zarif, sade, modern ve kullanıșlı, bize avantaj sağlayacak ürünler çıkardı, piyasadaki elimizi güçlendirdi. Çok iyi satılıyor. Boydak Grubu’nun diğer markaları da küçük mağazalardan bașlayarak büyüdü. Bizim büyümemiz de zaman istiyor. Yeni olmamızın avantajı İstikbal ve Bellona’nın tecrübelerinden faydalanmak, dezavantajı ise İstikbal ve Bellona’nın piyasaya hâkim olması. Tabii aynı grup olmanın da avantajını yașıyoruz. Tüketici, Boydak firması olduğumuzu biliyor; çizgimiz, kalitemiz, servisimiz aynı.” Kurumsal davranmadıklarını, sıcak bir ortam yaratarak amatör ruhla çalıștıklarını anlatan Boztepe, müșterilerinin tekrar gelmekle kalmayıp, yakınlarını da getirdiklerini söylüyor. RUHUMUZA YEN‹ B‹R SOLUK KATALIM Yeni bir y›la daha giriyoruz. Hayat›n zorluklar›na ra¤men bu yeni y›la hayat›m›z›, ruhumuzu tazelemek iste¤iyle girmeye ne dersiniz? Psikiyatrist Fatih Alt›nöz sorular›m›z› yan›tlad› Her șeye rağmen mutlu olabilir miyiz? Kulak ağrımızı tedavi eden tıp, mutsuzluğumuza da çareler yaratır, doktorlar elimize üç vakte kadar sonuç verecek mutluluk reçeteleri tutușturabilir mi? Cevap, ne yazık ki “hayır”... Peki, bizi çevreleyen dünyayı ve o dünyanın bize yüklediği sorunları değiștiremeyeceğimize göre, mutsuzluğa mahkûm muyuz? Neyse ki bu soruya cevabımız, bu kez bize umut verecek bir “hayır”… Sonsuz evrende bir nokta bile değiliz ama neyse ki kendi evrenimizde kısmen söz sahibiyiz. Psikiyatrist Fatih Altınöz, “Değiștirmeye gücümüzün yetmeyeceği tüm olumsuzluklara rağmen ruh halimizi nasıl en iyi durumda tutarız?” sorumuza öncelikle șu cevabı veriyor: “Evet, değiștiremeyeceğimiz dıș koșullara rağmen yașıyoruz. ‘Ne yapalım dıș koșullar çok kötü, buna katlanacağız. Bu koșullar bize mutsuzluk getiriyor; eh o zaman biz de mutsuz olacağız’ diyemeyiz. Tabii bu değerlendirmelerimizde, dıș dünya mükemmel hale gelse bile durumları değișmeyecek olan fiziksel veya ruhsal hastalık sahibi insanları bir tarafa koyalım. Onların dıșında kalan, ortalamanın üzerinde bir zekâsı olan her insan kendisi hakkında düșünebilir, ‘ben niye böyleyim’ sorusuna cevap arayabilir.” BİLMELİYİZ Kİ HER ȘEY GEÇİCİ Altınöz, hayatın yüklerini hafifletmek için, her șeyin geçici olduğu bilgisini kendimize sıkça hatırlatmamız önerisinde bulunuyor: “Hayat bir bütün olarak geçici, hayatın içindeki durumlar, olaylar, duygular ise haydi B‹zb‹ze 37 HAYATA DA‹R düșünebilme, yașadıkları travmatik durumları kaydetme ve onu yeniden çağırma becerileri daha güçlü olabiliyor.” “ Her șeye rağmen mutlu olabilir miyiz? Kulak ağrımızı tedavi eden tıp, mutsuzluğumuza da çareler yaratır, doktorlar elimize üç vakte kadar sonuç verecek mutluluk reçeteleri tutușturabilir mi? Cevap, ne yazık ki “hayır”... Peki, bizi çevreleyen dünyayı ve o dünyanın bize yüklediği sorunları değiștiremeyeceğimize göre, mutsuzluğa mahkûm muyuz? Neyse ki bu soruya cevabımız, bu kez bize umut verecek bir “hayır”… Sonsuz evrende bir nokta bile değiliz ama neyse ki kendi evrenimizde kısmen söz sahibiyiz. Psikiyatrist Fatih Altınöz, “Değiștirmeye gücümüzün yetmeyeceği tüm olumsuzluklara rağmen ruh halimizi nasıl en iyi durumda tutarız?” sorumuza öncelikle șu cevabı veriyor: “Evet, değiștiremeyeceğimiz dıș koșullara rağmen yașıyoruz. ‘Ne yapalım dıș koșullar çok kötü, buna katlanacağız. Bu koșullar bize mutsuzluk getiriyor; eh o zaman biz de mutsuz olacağız’ diyemeyiz. Tabii bu değerlendirmelerimizde, dıș dünya mükemmel hale gelse bile durumları değișmeyecek olan fiziksel veya ruhsal hastalık sahibi insanları bir tarafa koyalım. Onların dıșında kalan, ortalamanın üzerinde bir zekâsı olan her insan kendisi hakkında düșünebilir, ‘ben niye böyleyim’ sorusuna cevap arayabilir.” 38 B‹zb‹ze ruhsal yap›m›z› etk‹leyen her durumun geç‹c‹ oldu¤unu b‹lmel‹y‹z BİLMELİYİZ Kİ HER ȘEY GEÇİCİ Altınöz, hayatın yüklerini hafifletmek için, her șeyin geçici olduğu bilgisini kendimize sıkça hatırlatmamız önerisinde bulunuyor: “Hayat bir bütün olarak geçici, hayatın içindeki durumlar, olaylar, duygular ise haydi haydi geçici… Ruhsal yapımızı etkileyen her durumun geçici olduğunu bilmeliyiz. Olumsuz bir düșüncenin, bütün bir hayatımızı kaplamasına izin vermemeliyiz. Șöyle bir örnek verelim; birkaç kez hapșırdığınız için hemen doktora gidiyor musunuz? Hayır. Birazdan geçeceğini düșünüyorsunuz veya alerjik diyorsunuz veya bizim ailede böyle bir huy vardır diyorsunuz... Yani bunu bir sağlık alarmı olarak görmüyorsunuz. Duygular, düșünceler için de bu yaklașım olmalı. Birçok duygumuz, düșüncemiz de, böyle tekrarlanabilen, bazen yoğunlașan yapısal nitelikler tașıyor. Bizi sıkan duygu ve düșüncelere düștüğümüz için kaygılanmadan önce, bunu kendi bünyemizin ürettiği, geçici, bizi yerimize mıhlayıp yıllarca kımıldatmayacak ağırlıkta bir șey olmadığını bilmeliyiz. O durumu, bizi sanki sonsuza kadar etkileyecekmiș gibi yașamamalıyız.” KİȘİSEL TARİHİMİZ, KENDİMİ DEĞİȘTİREBİLİR MİYİM? Peki acaba kendimiz hakkında düșünerek, kendimizle hesaplașarak, olumsuz gördüğümüz yanlarımızı düzeltemez miyiz? Böylece hayatın zorluklarına karșı daha güçlü duramaz mıyız? Evet, böyle bir șansımız var. Psikiyatr Altınöz’e göre, hayatın coșkun ırmağında savrulduğumuz çocukluk ve gençlik çağında bu pek mümkün değil. Ama 30’lara doğru, “Niye böyle yașıyorum, bunu değiștirebilir miyim, kendimde nelerden rahatsızım, kendimi bunlardan nasıl uzak tutabilirim” gibi sorular sormaya bașlıyoruz. Mesela bir kișinin “Ben sana zamanında șunları șunları yaptığım için kendime çok kızıyorum” diyerek bir bașkasından özür dileyebilmesi, o kișinin dönüșüme yakın olduğunu gösteriyor. ” REHBERİMİZDİR Diyelim ki zor bir dönem yașadık. O sorun zaman içinde çözülecek veya azalacak. Bu noktada biz ne yapacağız? Belki bașladığımız noktaya döneceğiz ve bu da bir hata olacak. Çünkü bu zorlu dönemlerde yașadığımız sıkıntılardan süzülen bilgiler, önümüzdeki yıllarda, benzeri durumlarda bize ıșık tutacak. Fatih Altınöz uyarıyor: “Deneyimlerin aktarılması lazım. Bunlar bizi koruyacak așı gibidir. Deneyimlerimiz, sonraki zorluklar sırasında bize bilgi tașıyacak ve o zorluklara karșı gücünüzü değerlendirme șansı verecek. Aksi takdirde zorlukları, sanki biricik olaylarmıș gibi büyük panikler halinde yașarız. Evet, hayat koșușturması içinde yorgunuz, unutuyoruz ama, yüz kișiden söz etmiyoruz, bir kișiyiz ve insan kendi geçmișine karșı biraz daha dikkatli olabilir. Hatırlarsak, eski deneyimlerimizle bașımıza gelen yeni durumlar arasında köprüler kurarsak, eski arșivlerdeki bilgileri çabucak önümüze getirirsek, hapșırık örneğinde olduğu gibi, biliriz ki bu durum geçicidir, ağır kaygılar yașamayız. Çünkü hayatın standart travmaları vardır; hastalıklar, kayıplar gibi… Bunlar eninde sonunda yașanacak ve tekrarlanacak șeyler. Tabii, hem insanlar birbirlerinden çok farklı, hem de davranıșları… Dolayısıyla bazı insanların kendi üzerine TRAVMALI B‹R M‹RASIMIZ VAR Fatih Altınöz’ün Türkiye’ye ilișkin bir gözlemi var. Cumhuriyeti kuran kușağın, ağır travmalar yașadığını hatırlatıyor. Uzun savaș yıllarında hemen herkesin kayıplar, yetimler, öksüzler, parçalanmıș aileler, ölümler, sefalet, yoksulluk ve yerinden yurdundan olmayla tanıștığını söylüyor. Bunun, imparatorluktan kalan bu toprağın insanlarını anlamak için temel bir gözlem olduğunu düșünüyor: “Herkes yurt edinmiș burayı ama hiçbir yerin yerlisi de altmıș senelik değil. Bir Batılının caddesi, sokağı 1600 yılında neredeyse, orada duruyordur. Bizde ise yirmi yıl önce gittiğiniz yer bile, o yer olmaktan çıkmıștır. Oysa mekân devamlılığı çok temel bir durumdur. İnsan varlığını tanımlarken, mekânı da konumlandırıyor. Bizdeki durum güvensiz, her zaman tedirgin ve sürekli saldırıya açık bir ruh hali olușturuyor. Bunun borderline denilen, uçlarda gezinen, tepkileri, düșleri-düș kırıklıklarını büyük yașayan kișilik özellikleri yarattığını düșünüyorum.” MİZAH KURTARICIDIR Elimizde gerilim giderici bir bașka silah daha var: Mizah… Mizah, mükemmel bir dünyada yașadıkları için çok mutlu olup kolayca gülebilen insanların değil, haksızlıklar, yoksunluklar karșısında hayata öfkeli insanların silahıdır. Nasrettin Hoca veya Bektași fıkraları, halkın yașama karșı alaycı ve öfkeli tutumunu dile getirmez mi? Biz de gerilimimizi alan, insanları yakınlaștıran bu silaha bașvuramaz mıyız? “Çok ișe yarar. Mizah çok sağlıklı bir alan, hayat kurtarıcıdır” diyor Altınöz ve devam ediyor: “Her șeye karșı bir isyanı dile getirir. Dolayısıyla gerçeklerle, yașadığımız olaylarla ilgili kullandığımız mizah, iyi bir direnme yöntemidir. Hem de yașadığımız olayı yabancılaștırır, öfkeyi içimizden çıkarır. Kișiler arası ilișkilerde de çok etkilidir. Çünkü tepkinizi karșı tarafı incitmeden ortaya koyarsınız. Tabii burada kastettiğimiz sululuk değil.” TEDAVİ EDİCİ HEDEFLER Yaratıcılık, hayatımızda ulașılır veya bizi zorlayacak yeni hedefler belirlemek, bunlar için çaba göstermek ise Fatih Altınöz’ün deyișiyle, tedavi edici. Çiçek yetiștirmekten bașlayıp da, evini yeniden elden geçirmek, fotoğrafçılık öğrenmek, yeni bir dil için kolları sıvamak, seyahat gibi zorluk dereceleri geniș bir yelpaze içeren bu hedefler bizleri bekliyor. Ancak Altınöz, televizyonla beraber insanların zihinsel yaratıcılıklarının çöktüğünü, çünkü hiçbir șey olușturacak zamanın kalmadığını söylüyor. Altınöz, çoğunlukla ticari bașarıyı öne çıkaran medyayı, insanlara nefes aldıracak çabaların önünü açmamakla eleștiriyor ve șu öneride bulunuyor: “Bașarı hikâyeleri hep șöyle anlatılıyor; adam çıraklıktan geldi, 15 senede bir imparatorluk kurdu. Eh, bazısı da toprağa ilgi duydu, bununla ilgili bir öğrenme sürecine girdi ve gitti kendine bir bahçe kurdu… Bu da bir bașarı hikâyesi ama takdir edilmiyor. Oysa insan hayatı ortalama 70 yıl desek, hiç de kısa değil. 50 yașından, 60 yașından sonra bile yeniden bir adım daha atabilirsiniz. Yeter ki buna karar verin, ‘ben kendimi beș yıl sonra șöyle bir noktaya getireceğim’ deyin. Bu, benim hekim olarak B‹zb‹ze 39 ARTI 1 fi‹MD‹ YEN‹ fiEYLER SÖYLEMEK LAZIM Allah’›n yaratt›¤› en de¤erli eser olan insan› efl ve eflit sayarak koflulsuz davet eden Mevlevilik, felsefesini derin bir sembolizmle anlat›yor. 17 Aral›k’ta yap›lan fieb-i Arus töreni de en küçük giysiden en basit harekete kadar bu sembolleri tafl›yor Foto¤raflar: Nihat Malçuk EMAV’›n sema töreni “Ne kadar söz varsa, düne ait Șimdi yeni șeyler söylemek lazım” Büyük bilgin, șair, engin mutasavvıf, Yaradan’a kavușma yolundaki ayrım gözetmeyen hoșgörü çağrısı asırlardır insanlığa ıșık tutan, yeniliğe açık kapısını kimsenin yüzüne kapatmayan Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin, bu yıl ölümünün 737. yılı “kutlandı”. Mevleviler 17 Aralık’ta, Yaradan’ına kavușmayı ölüm değil düğün günü sayan Mevlâna için Sema töreni yaptı. Dünyanın dört bir tarafından yüzlerce insan da, Șebi-i Arus törenlerinde semâzenlerin bu manevi yolculuğuna tanıklık etti. Bizbize dergisi olarak biz de, izlediğimiz töreni ve her bir giysiden en küçük hareketine kadar içerdiği derin anlamları sizlere aktarmak istedik. SEMA, YARADAN’A YOLCULUK Mevlânâ'ya göre hayatın anlamı, ruhun ölümsüzlüğü ve Allah'a vuslatın yolu, ölümden geçiyor. Mevlana'da ölüm, mutlak ve ölümsüz Varlık'a rücu, aslına dönüș, cismimizin Allah'a doğru uçması demek. İște bu nedenle Mevleviler, her yıl Mevlana’nın ölümünü kutluyor. 40 B‹zb‹ze Mevlevilikte, tüm dünyanın hafızasına uçușan tennurelerle yer eden Sema töreni de, semazenlerin ruhunun olgunlașarak birliğe ulaștığı ve Yaradan’a doğru yaptığı bir yolculuk. Ayin, evrende atomlardan güneș sistemine, vücutta dolașan kana kadar her șeyin döndüğü gerçeğine dayanıyor. Semazenler döndükçe, maddiyatı unutarak sevgiliye doğru manevi bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk merhaleler halinde oluyor. Müzik eșliğinde semâzenler, her bir selamda Allah’ın muhteșemliğini idrak edip, kendilerinin acziyetini de anlayarak, tekrar iç dünyalarıyla barıșık bir ruh haliyle dünyaya dönüyorlar. SİKKE MEZAR TAȘI, TENNURE KEFEN Semada duyduğumuz ve gördüğümüz her șeyin bir bașka anlamı var. Semazenlerin sikkeleri, onların mezar tașlarını sembolize ediyor; daha doğrusu semazenin nefsinin mezar tașı. Kulakları sikkenin içinde kalıyor. Bu, ben dünyaya kulaklarımı kapattım, artık dünyayı dinlemiyorum, Allah’a yolculuğa bașladım demek. Üzerindeki hırka semâzenin toprağı; yokluk âlemini temsil ediyor. Bütün Mevleviler semazen de¤il. Bunun için sa¤l›kl› olmak gerekiyor. Semazen sadece dönen de¤il, hayat boyu insanl›¤a hizmet eden insand›r. Semaya yeni baflland›¤›nda görülen mide bulant›s›, göz kararmas› çal›flt›kça, fiziki terbiyeye girdikçe kendili¤inden geçiyor. Kollu mintanın adı, destegül. Belindeki kușak, birliği temsil ediyor. Semâzenin kıyafetinin en bilinen unsuru olan etekliğin adı tennure. Bu eteklik, sezmâzenin kefeni. Ayaklarında da mes var. ȘEB-İ ARUS’TA BAYRAMLAȘMA Șeb-i Arus deyince akıllarımıza Konya geliyor. Ancak Mevleviler sadece Konya’da değil, bulundukları her yerde Șeb-i Arus törenini yapıyor. Sema ile Șeb-i Arus töreni arasında bir tek fark var, o da bayramlașma… Mevlana 17 Aralık’ta ölüme değil de bir varlıklar âlemine yolculuk yaptığı için onun ölümünden üzüntü değil, Sevgilisi’ne kavuștuğu için sevinç duyan Mevleviler, Șeb-i Arus’ta “musahafa” yapıyor. Semazenler, sazlar, sema meydanındaki tüm Mevleviler, dairevi bir șekilde büyük küçük, eș ve eșit olarak birbirinin elini öpüyor, dede efendinin Gülbank’ı ile, dualarla, tekbirlerle bütün insanların huzurunda bayramlașıyor. SEMA YEDİ BÖLÜM Sema ayini, dede efendi ve Sema grubu yerini aldıktan sonra yedi bölümden olușuyor. Semahanedeki kırmızı postnișin, Hazreti Mevlana’yı temsil ediyor. Semâzenleri yöneten dede kırmızı postta oturuyor. Birinci bölüm: Hz. Mevlana’nın, ilahi așkı temsil eden Hz. Muhammed’i öven șiiri Naat-ı Șerîf ile bașlıyor. 17’nci yüzyıl bestekârı Itrî’nin rast makamından bestelediği bu naat, ayakta ve sadece insan sesiyle okunuyor. Hz. Muhammed’i övmek, O’ndan önceki bütün peygamberleri ve hepsini yaratan Allah’ı övmek demek. İkinci bölüm: Naat-ı Șerif’ten sonra bir kudüm sesi duyuluyor. Bu vuruș, Yaratıcı’nın kâinatı yaratıșındaki “ol” emrini temsil ediyor. Üçüncü bölüm: Ney taksimi, Allah’ın önce cansız bedenini yarattığı insana kendi ruhundan üfleyerek dirilttiği ilahî nefesi simgeliyor. Neyin kendisi, kendi için bir isteği arzusu olmayan Allah’ın sesini veren kâmil insanı ifade ediyor. Dördüncü bölüm: Sultan Veled devri deniliyor. Ney taksiminden sonra peșrevin bașlamasıyla birlikte semâzenler, dünyadan ahirete yürüyüșü temsil eden bir șekilde, dairevi olarak sağdan sola doğru üç kez selamlașarak meydanı dolașıyorlar. Beșinci bölüm: Sema törenine geçiliyor. Semazen önce üzerindeki siyah hırkayı çıkararak, sembolik olarak hakikate doğuyor. Sonra da çapraz elleri omuzlarını tutacak șekilde niyaz durumu alıyor. Bu duruș, Allah’ın birliğine șahadet etmek üzere “1” rakamını temsil ediyor. Șeyh efendinin elini öperek Semaya girme izni alan semazenler, birbirlerine de selam vererek müzik eșliğinde dönüșe bașlıyorlar. Dönüșle birlikte kollarını açıyorlar. Sağ el göklere, sol el yere bakacak șekilde, “Allah’tan geldik Allah’a gideceğiz. Allah’tan aldık insanlara dağıtıyoruz” diyorlar. Kafaları, Yaradan’a teslimiyeti ifade ederek, omuza doğru hafif bükük oluyor. Ve 360 derecelik çarkla Sema devam ediyor. Semazenler Sema töreni boyunca birbirlerini dört kez selamlıyor, selam ardından yine dönüșe devam ediyorlar. Her selamın anlamı farklı. Birinci selam: İnsanın bilgiyle hakikate doğarak, Yaradan’ını ve kendi kulluğunu idraki anlamı tașıyor. İkinci selam: İnsanın yaratılıștaki nizamı, azameti anlayarak, Yaradan’ın karșısında hayranlık duymasıdır, Üçüncü selam: İnsanın hayranlık ve minnet duygusunun așka dönüșmesiyle, aklık așka kurban olușu. Bu, tam bir teslimiyet, Yaradan’a vuslat, sevgilide yok oluș. Dördüncü selam: İnsanın manevi yolculuğunu tamamlayıp, kaderine razı olarak, görevine, kulluğa dönüș. Altıncı bölüm: Sema, “Meșrik de Allah’ındır, mağrip de. Hangi tarafa dönerseniz, Allah’ın yüzü oradadır” ayetinin okunduğu Kuran ile sürüyor. Yedinci bölüm: Tören, bütün peygamberlerin, șehitlerin, tüm inananların ruhları için okunan fatiha ve devletin selameti için duayla son buluyor. Semazenler, dede efendinin izniyle semahaneden çekiliyor. B‹zb‹ze 41 ARTI 1 ÜM‹TS‹ZL‹E YER YOK İstanbul Mevlana Eğitim ve Kültür Derneği Yönetim Kurulu Bașkanı Abdülhamit Çakmut, bir Mevlevi. Ona, Mevleviliğin bize ne söylediğini soruyoruz: “Ana mesaj, insanın evrendeki en değerli varlık olduğudur. İnsanın kurtulușu, huzurunun reçetesi kendisindedir. Hayvanlar tamamen nefsaniyetle bezendikleri için onlara sorgu sual yoktur. Ama insana hem madde hem mana verildiği için, o kendisinden sorumludur. Allah ‘eșrefi mahlukat insandır’ derken, insana bir görev de yüklüyor. ‘Sen’ diyor, ‘sabah kafanı yastığından kaldırıp, gece yastığına koyana kadar ne yaptın, yarın ne olacak, öbür gün nereye gideceksin, bunun muhasebesiyle önüne bak.’ Bizler Allah’ın eliyiz. Onun vasıflarını tașıyoruz. Yapılacakları, Allah’tan bekleme kolaycılığını göstermeyeceğiz, biz yapacağız. Bütün insanları kendin bilerek, kendin için ne istiyorsan insanlık için de onu isteyeceksin. İnsanlara bunu anlatmamız lazım.” Çakmut, Mevleviliği tercih eden bir insanın nasıl bir yükümlülük altına girdiğini de șöyle anlatıyor: “Gündelik hayatta baștan așağı herkesten sorumlu bir insan olursunuz. Ama herkesten… Herkesle çok iyi geçineceksiniz. Dağın bașında derviș kalmak kolay, ama gel de șehrin göbeğinde kal… Ülkemizdeki her yanlıștan kendime bir pay çıkarıyorum, ‘ben çok iyi bir Mevlevi olsaydım, bunlar olmazdı’ diyorum. İnsanların bașarısı, bașarısızlığı sadece onlara bağlı değildir. Doğduğu andan itibaren uzak, yakın çevresi DAHA B‹L‹NÇL‹, DAHA HOfiGÖRÜLÜYÜM, D‹NL‹YORUM onun için bir artı veya eksidir, onun iyi veya kötü insan olmasını etkiler. Çok iyi bir insan olarak doğmuș olabilirsiniz ama șartlar sizi bir canavar haline getirebilir. Bugün burada karnım tokken dıșarıdaki insanları yargılamam kolay. Dıșarıda annesiz babasız, sevgisiz, aç susuz kalmıș adam ne yapacak? Tabii ki nefret dolu olacak. Bali kokluyor. Bașka ne yapacak? Biz toplum olarak ne verdik ki, ne istiyoruz? Bu çocuklarımız yardım istiyor, ‘sen Mevlevi’sin, ben açım’ diyor. Bașlarından geçen öyle șeyler anlatıyorlar ki, ‘eyvah eyvah’ diyoruz. Oysa biz iyi insanlar olsak, bunları yașamazlardı. O çocuklarımızdan biri șimdi bir semazen ve mevlevihanede göz bebeğimiz. Yetiștirme yurdunda büyümüș bir kızımız var, ‘iyi insanlar olduğunu hayatta sizleri tanıyınca anladım’ diyor. Yani oturduğun yerde iyi olmak yetmiyor. Mevlevihane civarında baktığımız dört-beș aile var. Her gün yardım almak için insanlar uğruyor. Bilet gelirimizle destek oluyoruz. Birkaç ayda bir İstanbul ve çevre illerdeki cezaevlerine giderek Mevleviliği anlatıyoruz. Mutsuzken, hayattan umudunu kesmișken, bizleri dinledikten sonra dıșarıdaki ‘tutsakların’ daha fazla olduğunu görüyorlar. ‘Ümitsizlik yok’ diyoruz, ‘her șeyiyle ümitli olun. Buradaki ceza da bittikten sonra olumlu bakın, sevgiyle ve huzurla tutunmaya çalıșın. Nefretten uzak durun. Burada olmanıza yol açan, size zarar veren insanlara bile gönlünüzü uzatın. Çünkü nefretin bir faydası yok. Onlara kinlenip dıșarı çıktığınızda yine nefretle beslenirseniz, bilesiniz ki hayatınız yine güzellikle dolu olmayacak.” Çakmut, Mevlevilik eğitiminin çocuk yaștan itibaren alınması gerektiğini söylüyor: “Çocuklarımıza, ‘sen dünyanın en değerli varlığısın; sen Allah’ın bütün sıfatlarını tașıyorsun; sen dili, dini, ırkı, sınıfı, mezhebi, cinsiyeti ne olursa olsun eș ve eșitsin; eğer bu dünyada her șey Allah’ın iradesiyle ise İsa da Musa da bizim, diğer dinler de… Havralar, camiler, kiliseler, pagotlar Allah’ın evleridir. Kimisi İsa’nın diliyle Allah’a yalvarır, kimisi Muhammed’in diliyle… İște böyle sevgi yumağı olursak, çoğu sıkıntıyı halledeceğiz.” Çakmut sözlerini șöyle tamamlıyor: “İslam’ın sonsuz hoșgörüsünü alan Mevlana, bütün o eserlerine rağmen ‘ben bir hiçim’ diyor. Kimseyi yargılamıyor, sorgulamıyor, kendi içine bakıyor. Çünkü Mevleviliğin özünde ‘her ne ararsan kendinde ara’ mantığı yatar. Önce biz kapımızın önünü, kendi bedenimizi, ruhumuzu temizlemeliyiz ki, karșımızdaki insanı daha iyi anlayabilelim. Mevlana’yı doğru anlatmak bizim bu topluma karșı borcumuz. Ama önce biz iyi anlamalıyız.” Foto¤raf: Mek-Der arflivi 42 B‹zb‹ze Sevtap Demirtaș, Evrensel Mevlana Âșıkları Vakfı üyesi bir Mevlevi, aynı zamanda da semazen. Felsefe eğitimi almıș ama tasavvufa daldıktan sonra matematik okumadığına hayıflandığını söylüyor: “Çünkü tasavvufla birlikte soyut düșünebilmeye bașlıyorsunuz. Allah’ı bildikten sonra, özünüze kavuștuktan sonra, kâinat gözünüzde küçülüyor, zorluğu kalmıyor. Tevhide ulașan tasavvuf büyükleri birçok konuda birden eserler verdi. Bu İslam âlimleri ortaçağı aydınlattı. Sundukları bilgiler teknolojiye aktarıldı. Teknolojinin özü İslamiyet.” Demirtaș Mevlevilikle tanıșmasını șöyle anlatıyor: “Bir arayıș içindeydim. Hoșgörüyü, limitsiz sevgiyi arıyordum. Ama limitsiz sevginin nasıl olacağını bilmiyordum. Yașam içinde sevgisiz kalabilirsiniz, ruhunuzdan uzaklașabilirsiniz, dağılabilirsiniz. Parçalanmıș ruhunuzu nasıl toparlayacaksınız? Bana, ayna tutabilecek, bunu da beni yargılamadan, hiçbir șey beklemeden yapacak biri gerekiyordu; bir mürșid-i kâmil… Bir mürșid-i kâmil size el verdiği zaman, ne yaparsanız yapın, sizi asla bırakmıyor. Șanslıyım ki karșıma Hasan (Çıkar) Dede çıktı. Ondan tüm dinlerin değerini, İslamiyet’in neden son din olduğunu, Hz. Muhammed’in ve Ehl-i Beyt’in, Evliyaullah’ın ve Hz. Mevlana’nın gerçek kimliklerini, yaratılan son varlık insanın ne kadar șerefli olduğunu, insanca yașamanın tașıdığı manayı öğrendim.” Peki mürșid-i kâmil Mevlevilik yolunda nasıl bir eğitim veriyor? Demirtaș özetliyor: “Hasan Dede, bizlere ayna tutuyor. Sizin iç âleminiz nasılsa, o da aynen size öyle davranıyor. Mevlevi olmak üzere gelip, ‘neden bana böyle davranıyor?’ diye düșünerek çıkıp gidenler çok oluyor. Oysa mürșid-i kamil onlara, onların davranıșlarını, beklentilerini, korkularını, ihtiraslarını, zaaflarını gösteriyor. Siz bu zaaflarınızı fark edip düzelttikçe, mürșid-i kâmilin sizinle ilișkisi yakınlașıyor. Bu nedenle herkes de Mevleviliğe uygun değil.” Mevlevilik, Demirtaș’ın gündelik hayatına bir bilinç getirmiș; “Daha bilinçli, daha hoșgörülü oluyorsunuz. Yine hata yapıyorsunuz ama yavaș yavaș hatalarınızı fark ediyorsunuz. Bașınıza gelenin sorumlusunun siz olduğunu biliyorsunuz. Zaten gönlünüzü Hakk’a bağladığınızda, artık dünya ișleri size o kadar hararetli gelmiyor. ‘Sen ne diyorsun?’ demek yerine, her șey Hak’tan geldiği için ‘bir dinleyeyim’ diyorsunuz. Hazreti Pir de Mesnevi’ye ‘Pișrev’ diyerek bașlar: ‘Dinle’. Yașam biçiminiz zaten karșılıksız vermek, hoșgörü, sevgi oluyor. Sizi tanıyan insanlar ‘sende bir değișiklik var’ diyorlar. Artık olayların sizi sarsmadığını görüyor, ‘Sen nasıl dayanabiliyorsun?’ diyorlar. Halbuki bu dünyadaki her șey emanet, o zaman Allah’ın nurundan bașka neyi kaybedebilirim ki? Ayrıca tasavvuf yolundaki insanlar, dünyaya zarar vermedikleri gibi, aklıselim insanlar olarak topluma da faydalı olmuștur. Bütün buluș yapan insanları inceleyin, hepsi ciddi bir vicdan eğitiminden geçmiștir, teslimiyetten geçerler. İnsan sevgisi ibadet gibidir onlarda.” Demirtaș, semada dengesini üç ile beș ay arası bir eğitimle sağlamıș. Sema töreninde ne hissettiğini öğrenmek istiyoruz. “Namaz kılarken, dua ederken, meditasyon yaparken ne hissediyorsanız, onu” diyor, “Herkesin iç âlemiyle, Yaratıcı’yla muhabbeti bașkadır. Herkes bașka bir yöntemle içine döner. O yüzden de bu, dile dökülebilir bir șey değil. Sema bitince, gönül bağınız, dinginliğiniz, huzurunuz bir müddet sürüyor. Siz arındıkça, o ayna temizlendikçe de Hak ile olan bağlantınızın süresi uzuyor.” Kadın semazenlere nasıl bakıldığını soruyoruz: “Hiçbir maddi beklentimiz olmadan, semazenlerin çoğu öğrenci olduğu için sadece masraflarımız karșılanarak dünyanın dört bir yanına gidiyoruz. Hayır kurumları çağırdıklarında, onların para kazanabilmeleri için gidiyoruz. Her yerde büyük bir memnuniyet ve takdir var. Ülkemizde de, açık alanlarda yapılan semalar dahil, hiçbir olumsuz tepkiyle karșılașmadık. Semada, așka ulașmak için özünüze döndüğünüzde, ev, araba, iș, hiçbiri yoktur aklınızda. Bunlardan birini düșünüyorsanız, birlik sağlamamıșsınız demektir. Biz Allah nezdinde biriz; Sema meydanında, yanınızdaki semazenin kadın ya da erkek olduğunu fark ederseniz zaten o meydan sizi kabul etmez, o sikke düșer.” B‹zb‹ze 43 SPOR fiOTA: “SADECE FUTBOL MU, türk‹ye’de her fley gel‹flm‹fl” Türkiye liglerindeki en iyi forvet oyuncular›ndan biri olarak ayr›ld›¤› ülkemize uzun y›llar sonra Kayserispor’un teknik direktörü olarak dönen fiota Arveladze, “Trabzonspor'da oynad›¤›m dönemde Anadolu'da futbolun flartlar› içler ac›s›yd›. Türkiye’de art›k her fley çok daha kolay ve iyi koflullarda yap›l›yor” diyor. 44 B‹zb‹ze Șota Arveladze, Türk futbolseverlerde sevgi, heyecan yaratan bir Gürcü. Aslında bu duygunun karșılıklı olduğunu belirtmek daha doğru. Bu gönül bağını, futbol dıșı konularda yapılan açıklamalarda, verilen tepkilerde görmek mümkün. Uzun bir aradan sonra geldiği Türkiye’de Anadolu takımlarının gösterdiği gelișimi öven Șota’nın, “futbolda üç büyükler” kalıbına verdiği "Benim zamanımda dört büyük takım vardı, șimdi değiști mi bilemiyorum" cevabının futbolseverler üzerinde yarattığı coșkuyu görmek için internette șöyle bir gezinmeniz yeterli… Veya Șota’nın bir açıklamasına kulak verelim: “İki sene önce -Rusya ile- büyük bir savaș geçirdik. Ailem Batum'daydı. Bize kim kapısını açtı? Türkler. Altı aylık bebeği elinde olan, pasaportsuz birine Türkiye açtı kapıyı. Bu ișlerin futbolla hiç alakası yok. Futbol tabii ki önemli ama asıl önemlisi insanlık.” Türkiye liglerindeki en iyi forvet oyuncularından biri olarak gönüllerde taht kuran Șota, futbola 1990’da henüz 17 yașındayken Martve Tiflis takımında bașlamıș, gösterdiği bașarı onu 1992’de Dinamo Tiflis'e tașımıștı. 1993-94 sezonu devre arasında dönemin bașkanı Sadri Șener tarafından ikiz kardeși Arçil Arveladze ile birlikte Trabzonspor'a alındı. Henüz 20 yașında olmasına rağmen mükemmel bir performans sergiledi. 1995-96 sezonunda 25 gol atarak Tarık Hodziç'ten sonra gol kralı olan ikinci yabancı futbolcu unvanını kazandı. Bundan daha büyüğü ise Trabzonspor taraftarının gönlünden kopan unvandı. Trabzonspor taraftarları Șota’yı takıma gelmiș en iyi yabancı futbolcu olarak görüyordu. 1997’de transfer olduğu Ajax'ta da oyunculuğunu kanıtlayan Șota, 2001’de İskoç devi Glasgow Rangers'e geçtikten sonra, 2005’te AZ Alkmaar, 2006’da Levante UD'ye transfer oldu. 3 Haziran 2008'de kariyeri boyunca birlikte top koșturduğu arkadașlarından olușan uluslararası bir karmayla yaptığı jübile maçıyla veda ettiği yeșil sahalara, sevilen bir teknik adam olarak döndü. AZ Alkmaar'da yardımcı teknik direktör olarak görev yapan Șota, artık Kayserispor’un teknik direktörü olarak, “Tam bir aile șehri” dediği Kayseri’de yașıyor. KAYSERİSPOR BİR İLK Kayserispor Șota Arveladze için bir ilk. Șota’nın uzun vadeli hedefi, ilk teknik direktörlük deneyimini yașayacağı Kayserispor‘u bașarılı bir takım yapmak. 37 yașındaki Șota, teknik direktörlük için kendisini henüz genç görüp görmediği sorusunu, “Bașarılı olup olamayacağımı zaman gösterecek. Ama burada bir risk varsa, o riski Kayserispor üstlendi” diye yanıtlıyor. Teknik direktörlüğün kolay bir iș olmadığını söyleyen Șota, yapamadığını düșündüğü takdirde gideceğini anlatıyor. Șota ve Kayserispor’un elindeki bir avantaj, Arveladze’nin dil yeteneği. Șota Gürcüce dıșında Flamanca, İngilizce, İspanyolca, Rusça ve aradan geçen uzun yıllara rağmen hâlâ iyi derecede Türkçe biliyor. Türk dostlarıyla ilișkisini sürdüren Șota’nın Türkçesi bu sayede taze kalmıș. Arveladze, ikinci Türkiye dönemine ilișkin sorularımızı șöyle yanıtladı: Onca yıldan sonra tekrar Türkiye’ye döndüğünüzde izlenimleriniz ne oldu? 20 yıl aradan sonra Türk futbolunu nasıl buldunuz? Statların kalitesi hakkında ne düșünüyorsunuz? Futbolcuların sahip olduğu imkânlar açısından geçmișle kıyaslama yapar mısınız? Uzun yıllar önce Trabzonspor'da oynadım, tam 16 sene oldu. Yıllar içerisinde sadece futbolda değil, her șeyde inanılmaz bir gelișme yașanmıș. Gazeteler, televizyon programları, dergiler, futbola harcanan para, hocalar, oyuncular... Ayrıca statların çoğu yenilenmiș ya da șartları ileri düzeye tașınmıș. Kalite, tabii ki artmıș. Trabzonspor'da oynadığım dönemde Anadolu'da futbolun șartları içler acısıydı. Türkiye'nin bir ucundan diğer ucuna otobüs yolculuğu yapan takımlar vardı... Bir tane fizyoterapistimiz olurdu, tüm takımı sıradan geçirirdi. Türkiye’de artık her șey çok daha B‹zb‹ze 45 SPOR SA⁄LIK Takımınızın en güçlü ve zayıf yönleri nelerdir? Takım iyi çalıșırsa güçlü olur. Takım ruhuyla çalıșırsa sorun olmaz ama her takımda olduğu gibi zaman zaman konsantrasyon bozukluğu yașanabilir. Takım ruhu nasıl olușturulur? Bu konuda sizin yöntemleriniz neler? Sıkı çalıșarak ve disiplini elden bırakmadan, hiçbir oyuncuyu; tecrübeli, genç, yabancı ve Türk diye ayırt etmeden. Disiplin yalnızca oyuncular için geçerli olmuyor, aynı zamanda A'dan Z'ye bizim için de geçerli. Bu da takım ruhuna katkı sağlıyor. fiota Arveladze maçlar süresince saha kenar›nda elinde kalem ka¤›t, gözlemleri henüz tazeyken, unutulmas›na izin vermeden not al›yor. kolay ve iyi koșullarda yapılıyor. Takımlar arasındaki güç farkı da azalmıș. O dönemde ligde kalması bile bașarı sayılan takımlar vardı. Peki Türk futbolunda gördüğünüz eksiklikler var mı? Bence en büyük eksiklik, altyapı eğitimi. Tabii ki futbol için yetenek lazım. Ama bir futbolcunun yetișmesi için yetenekli olması yeterli değil. O futbolcu çok iyi çalım atabilir ama sonra ne yapacağını bilmesi lazım. Pas nasıl verilir, defans nasıl yapılır… Bunlar ancak eğitimle olur. Kayserispor’un bașarısını hangi faktörlere bağlıyorsunuz? Takım ruhu ile çalıșmamıza bağlıyorum, takımdaki birlik ve beraberlik bașarının daha kolay gelmesini sağlıyor. Șampiyonluk beklentiniz var mı? Bu yolda atılması gereken adımlar neler? Bizler șampiyonluğa odaklanmıyoruz. Önceliğimiz önümüzdeki maçlara tek tek konsantre olmak ve her birinde sırasıyla bașarı kazanmaya çalıșmak. Her șeyden önce, hedefimiz bașarılı olmak. Bașarı da takım olmaktan geçiyor. Sonuç olarak lig çok zor ve dengeler her an değișebilir. Eğer takım olabilmeyi bașaramazsanız her șey zor olur. Bașarı geldikçe takımın kendine güveni de artar. Güven arttıkça da bașarının devamı gelir. Bunlar, birbirlerini takip eden süreçler. 46 B‹zb‹ze Futbolcularınızı motive etmek için onlara neler söylüyorsunuz? Oyuncularımı motive etmek için, onlara aslında her birinin ne kadar bașarılı ve yetenekli olduklarını söylüyor ve buna kendilerinin de en az benim onlara inandığım kadar inanmaları gerektiğini belirtiyorum. Kısaca onlara güvendiğimi hissettiriyorum. Futbolcularla nasıl bir ilișki kurarsınız? Arkadaș gibi mi, baba gibi mi… Futbolcularıma karșı bir arkadaș ya da baba gibi yaklașmıyorum. Ben onların hocasıyım, teknik direktörleriyim ve bunun bilincinde olmalarını sağlayacak șekilde yaklașıyorum. Bir CEO ile teknik direktör arasında ne gibi benzerlikler, farklar vardır? Her ikisi de insanları yönlendiriyor, bașarıya giden yolda potansiyellerini artırmaları için gerekli sistemi uygulamalarını sağlıyor. Kayseri’de yașamaktan memnun musunuz? Kayseri'yi beğeniyorum. İnsanlar çok sıcakkanlı. Herkesin iși var ve ișlerine konsantre olmuș durumdalar. Boș oturan insan yok. Futbolu seven bir șehir. Taraftarımızın stadı doldurarak bizi desteklememesi için neden yok. Takıma bakıș açıları da çok iyi. Takımı beğeniyor ve bizi sürekli tebrik ediyorlar. Ayrıca șehirleșme çok düzenli. Tam bir aile șehri olduğunu düșünüyorum. KANSERE KARfiI SEK‹Z ÖNLEM Dünya Kanser Araflt›rma Vakf›, dünyan›n önde gelen doktorlar›n› buluflturdu¤u uluslararas› konferans›nda, kansere karfl› sekiz öneri içeren bir rapor yay›nlad›. Konferansa kat›lan tek Türk doktor olan Yasemin Bradley, raporu Bizbize için kaleme ald› WCRF (World Cancer Research Fund/Dünya Kanser Araștırma Vakfı), Londra merkezli bir vakıf. 1982’de, kanserin önlenmesi ve kontrol edilmesi amacıyla kurulmuș. Derneklere önderlik ediyor, onları birleștiriyor. Araștırmacılar, sağlık profesyonelleri, kanun düzenleyiciler ve diğer sağlık örgütleriyle birlikte çalıșıyor. İnsanlara kansere yakalanma ihtimalini düșürecek bilgiler veriyor. Sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite ve șișmanlıkla kanser arasındaki ilișkileri ortaya koyuyor. 12-13 Eylül’de Londra’da, WCRF’nin düzenlediği iki günlük uluslararası bir konferansa katıldım. Konu “Kanser ve Beslenme” idi. Araștırmacılar son verileri açıkladılar, dünyanın önde gelen doktorları bu konudaki önerilerini sundular. Konferansta WCRF’in Amerikan Kanser Araștırma Enstitüsü’yle ortak hazırladığı bir rapor da sunuldu. İște bu raporda yer alan öneriler: AFLATOKS‹N ‹ÇEREB‹LECEK Y‹YECEKLER Uzak durmanız gereken aflatoksin, tüm tahıl bazlı yiyecekler (buğday, arpa, çavdar, yulaf), müsli baklagiller, fıstık, tohum ve kuruyemiște de bulunabilir. Çiftlik hayvanlarının yemleri aflatoksinli olabilir; bu yemlerdeki aflatoksin, hayvanın sütüne, etine karıșabilir. Özellikle sıcak, nemli iklimleri olan ülkelerde yiyecekler uygun koșullarda saklanmadığında, aflatoksin üretiyor. Ürünler ihraç da edildiği için, aflatoksin uluslararası sorun haline geliyor. Afrika ülkeleri, Güneydoğu Asya ve Çin’de karaciğer kanseri çok sık görülüyor. Avrupa’da ve Avustralya’da oran düșük ama ABD’de yüksek. Tahıl ve kuruyemișlerin uygun olmayan koșullarda uzun süre saklanması, gelir düzeyi düșük ülkelerde aflatoksini çok tehlikeli hale getiriyor. Sıcak havalarda uzun süre naylon torbada kalmıș kuruyemișlerde aflatoksin ürüyor. İhtiyacınızdan fazla tahıl ve kuruyemiș almayın. Az miktarda alıp tüketin. Kokusu, tadı değișmiș ürünleri kullanmayın. B‹zb‹ze 47 SA⁄LIK 1 Normal, sağlıklı bir kiloda, olabildiğince ince kalmaya çalıșın. • Ortalama erișkin vücut kitle indeksi 21-23 arasında değișiyor. Bu, ülkeden ülkeye farklılıklar gösteriyor. • 21 yașından itibaren normal vücut kitle endeksi (kilo/boyun karesi) değerlerinde kalmaya çalıșın. • Erișkin döneminizde kilo almaktan ve bel çevresi ölçüsünün artmasından kaçının. ÇÜNKÜ: Kansere karșı korunmada yașam boyu sağlıklı bir kiloyu 2 korumak en önemli yollardan biri olabilir. Bu ayrıca sizi birçok kronik hastalığa karșı da koruyacaktır. Dünya, 1980-90’lardan çok daha șișman! 1990-2005 arasında yüksek refah düzeyine sahip birçok ülkede fazla kilolu ve șișman insan sayısı arttı. Asya, Latin Amerika, hatta Afrika ülkelerinde șișmanlığa bağlı hastalıklar, birçok enfeksiyon hastalığını ve besin eksikliği hastalıklarını geride bıraktı. Fazla kilo veya șișmanlık bazı kanserlere yakalanma riskini artırıyor. Aynı zamanda hipertansiyon, felç, șeker hastalığı ve kalp hastalığı riskini de… Aktif olmayı günlük yașamın bir parçası haline getirin. Her gün en az 30 dakika tempolu yürüyün. Veya 60 dakika orta hızda yürüyün. Televizyon seyretmek gibi, sizi hareketsiz bir yașama sürükleyen hobilerinizi sınırlayın. ÇÜNKÜ: Çoğu kiși, özellikle de endüstrileșmiș bölgelerde 3 4 Bol kalorili yiyeceklerin tüketimini azaltın. Șekerli içeceklerden uzak durun. Fast-food tüketmekten kaçının. Tüketirseniz de bunun nadir olmasına özen gösterin. Hedef, 10 yıl içinde toplumların șekerli içecek tüketiminin yarıya inmesi olmalı. ÇÜNKÜ: Yüksek kalorili yiyecek ve șekerli içecek tüketimi, tüm dünyada hızla artıyor ve bu da șișmanlıktaki global artıșın nedenine büyük olasılıkla katkıda bulunan bir faktör. İșlemden geçmiș yiyecekler bol șeker ve yağ içerir, bu yüzden bol kalorilidir. Su içeriğinden dolayı içecekler, yiyeceklere göre daha az yoğun. Ancak șekerli içecekler doygunluk hissi yaratmadığı için fazla enerji alımını da durdurmuyor. Sadece daha fazla enerji alımına yol açıyor; bu da fazla kilolara! ÇÜNKÜ: Bol bol bitkisel yiyecek yiyin! • Nișastalı olmayan sebze ve meyve tüketiminiz günde en az 600 gram olmalı. • Günde en az beș porsiyon (en az 400 gram) nișastalı olmayan sebze ve meyve yiyin. • Her yemekte ișlenmemiș tahıl ve baklagil tüketmeye çalıșın. • İșlenmiș rafine nișastalı ürünleri sınırlayın. Kanıtlar kansere karșı koruyucu beslenme biçiminin ağırlıklı olarak bitkisel besinlerden oluștuğunu gösteriyor. Bitkisel besin; besin gücü bakımından yüksek, liften zengin, kalorisi az olmalı. Nișastalı olmayan sebze ve meyveler bazı kanser türlerine karșı koruyucu olabilir. Kalorileri düșük olduğundan kilo almayı da engellerler. Nișastalı olmayan sebzeler neler? Yeșil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı, semizotu, roka, maydanoz gibi), brokoli, bamya, patlıcan… Ama örneğin patates değil. Havuç, enginar, kereviz, ve turp da nișastalı olmayan köklerden… ve sağlıklı. Vejetaryen beslenen insanların çeșitli kanser türlerini geliștirme riskleri daha düșük. Ama bunda genel olarak sağlığa verdikleri önemi de göz önünde bulundurmak gerekiyor; sigara içmemek, az alkol kullanmak gibi… 300 gram pișmiș et= 400-450 gram çiğ et 500 gram pișmiș et= 700-750 gram çiğ et Kırmızı ve ișlenmiș etlerin bazı kanser türlerine yol açtığı konusunda artık hemfikiriz. Hayvansal yağdan zengin diyetler kilo da aldırıyor. Eğer ölçülü tüketilirse hayvansal kaynaklı yiyecekler besleyici 6 7 Tuzu azaltın. Küflü yiyeceklerden kaçının. Hedef günde 5 gramdan az tuz tüketmek olmalı. Aflatoksinlere maruz kalmayın. ÇÜNKÜ: Gitgide güçlenen kanıtlara göre, hazırlama ve koruma yöntemlerinde tuz kullanılan yiyecekler, mide kanserine neden olabiliyor. Tuz, insan sağlığı ve yașam için gerekli. Ama dünyanın her yerinde tüketilenden çok daha azı! Tuzu kullanmayan koruma yöntemleri nelerdir? Tüm besin ihtiyacını sadece yediklerinizden, içtiklerinizden sağlamaya çalıșın. Kanseri önlemek için yardımcı destekleri önermiyoruz. Bazı durumlarda veya diyetle alım yetersizse destekler yararlı olabiliyor. ÇÜNKÜ: ÇÜNKÜ: 48 B‹zb‹ze yașayanlar fiziksel aktivite sınırının altında hareket ediyor. Endüstrileșme, șehirleșme ve makinelerin gelișmesiyle insanoğlu gitgide hareketsizleșiyor. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, özellikle zengin ülkelerde hareketsiz yașam șekli geleneksellești. Oysa fiziksel aktivitenin hemen her șekli, bizi bazı kanser türlerine karșı koruyor. 5 Kırmızı et tüketimini azaltın ve ișlenmiș etlerden kaçının. Kırmızı eti haftada 300 gramdan fazla tüketmemek ana hedef olmalı. En fazla 500 gramda kalın. Sosis, sucuk, salam, jambon gibi tütsülenmiș, özel yöntemlerle saklanmaya hazır hale getirilmiș, tuzlanmıș, kimyasal koruyucular eklenmiș, yani ișlenmiș etleri tercih etmeyin. Yiyecekseniz de çok az miktarda yemelisiniz. Kanıtlar, yüksek doz besinsel desteklerin kansere karșı koruyucu olabileceğini veya neden olabileceğini gösteriyor. Genel düșüncemiz; kansere karșı destek kullanımının hiç Buzdolabında saklamak, dondurmak, kurutmak, șișelemek, kutulamak veya mayalamak. *Aflatoksin içeren yiyecekler karaciğer kanserine neden oluyor. (Aflatoksin, bir tür mikotoksindir. Yani bazı küf ve mantarlar tarafından üretilen toksinler... Yiyecekleri küflendirenler aflatoksinler, genel olarak pișirmekle zarar görseler de, ürettikleri toksinler kalıyor. Doğal olarak olușan tüm aflatoksinler Uluslarası Kanser Araștırma Enstitüsü tarafından birinci derece kanserojen madde olarak sınıflandırılmıștır.) umulmayan ters etkileri olabileceği… Tercih ettiğimiz, gerekli besinlerin geleneksel diyetten alınması. Bizce en iyi beslenme biçimi, desteklerle değil, yiyecek ve içeceklerle olan. Yüksek doz destek kullanımının bazı kanser türlerinin riskini artırdığına dair kanıtlar var. Bu yüzden kanser önlemek için destek kullanımı önermek akıllıca değil. Komitemiz yine de desteklere ihtiyaç duyulabilecek zamanlar da olduğunu kabul ediyor. 8 Alkollü içeceklerden uzak durun. ÇÜNKÜ: Kanser hakkındaki kanıtlar alkollü içecek tüketmemek gerektiğini gösteriyor. İster bira için, ister șarap, ister viski… Önerimiz hepsinden kaçınmak. B‹zb‹ze 49 RENKLER “KOMED‹ D‹Z‹S‹ ZOR ‹fiT‹R” Rahat koltuklar›m›zda kahkahalara bo¤ulmuflken anlamam›z mümkün de¤il ama Yahfli Cazibe’nin Kemal’i Hakan Y›lmaz, komedi dizisinin a¤›r bir iflçilik oldu¤unu söylüyor. Me¤er biz seyirciler, onlardan, 90 dakikal›k dizi boyunca 40 saniyede bir espri beklermifliz! Türkiye onu 2006 yılında tanıdı. “İner misin çıkar mısın?” yarıșmasıyla evlerimize misafir olduğunda onu çok sevdik. Sonra devamı geldi. Ayrılsak da Beraberiz dizisinin Teoman’ıydı, Avrupa Yakası’nda ise mafya babası Osman Koçarslan… Șimdi de sevilen dizi Yahși Cazibe’nin Kemal’i… Ama aslında Hakan Yılmaz’ın oyunculuk kariyeri çok daha eski. Sahneye, henüz 16 yașındayken adım atmıș. Beyaz ekrana ilk çıkıșı ise 1988 yılında olmuș; o günden bugüne de bașarılı kariyerini hep birlikte izliyoruz. Yılmaz bu süreci șöyle anlatıyor: “2006’da katıldığım ‘İner misin Çıkar mısın’ adlı yarıșma programı tanınmamı sağladı. Ondan önce TRT’deki bazı televizyon programlarında yer alıyordum. O dönem çok izlenen yarıșmada birinci olamadığım halde insanların dikkatini çektim. Aynı yarıșmaya katılan Șafak Sezer ile birlikte canlandırdığımız karakterler hâla anılıyor. Yarıșma programının ardından Okan Bayülgen’in yaptığı “Televizyon Çocuğu” için Zafer Algöz ve Janset ile birlikte çeșitli skeçler hazırladık. İște televizyon maceram böyle bașladı. Ardından ‘Ayrılsak da Beraberiz’ adlı dizi geldi… İlk uzun soluklu ișim de o oldu. 13 bölüm diye bașladığımız o dizi, tam 580 bölüm devam etti. TRT’de hala oynuyor. Kendimi gördüğümde tanıyamıyorum, kilom neredeyse bugünkünün yarısı kadar…” Șimdiye kadar Yılmaz’ı komedilerde izledik. Soruyoruz, bundan sonra da böyle mi sürecek? Yılmaz, “Tamam bu yıl komedide oynamayacağım, drama yapacağım diyorum ama komedi senaryolarının neredeyse tamamı bana geliyor. Aslında komedi denilince akla gelmek tabii ki güzel bir duygu. Fakat oyuncu, her zaman farklı rollere açtır, oynamak ister” derken, komediye olan sevgisine de vurgu yapıyor: “Komediyi seviyorum, çünkü insanları güldürmek ișin belki de en zor kısmı. İnsanlar ortak șeylere üzülür, ama farklı șeylere güler. Bu kadar farklı șeylere gülen insanlar sizin dizinize gülüyorsa komedi güzel bir șeydir.” Aslında Hakan Yılmaz’ın komedi oyunculuğunda, dram yeteneğini de fark etmemek mümkün değil. O, çok ciddi görünümlü bir komedi oyuncusu. Yılmaz rollerini böyle yorumlamasının nedenini șöyle açıklıyor: “Doğru, ciddi görünen bir komedi oyuncusuyum. Benim yaptıklarım durum komedisi ve özellikle bu șekilde oynamayı seviyorum. Avrupa Yakası’nda örneğin, çok ciddi bir adamdım ama komiktim.” SEYİRCİ ARTIK SEÇİYOR Yılmaz, uzun dizi geçmișinden yola çıkarak Türkiye’de televizyon dünyası ve oyunculuk anlayıșında yașanan değișimi șöyle anlatıyor: 50 B‹zb‹ze “Aradan geçen zaman içinde seyircinin beğenisi çok değiști. Diziniz ancak çok özel ve bașarılı ișler yaparsanız tutabiliyor. Hatırlarsanız televizyonda bir zamanlar türkücü veya manken dizilerinden geçilmiyordu. Ne oldu peki? Seyirci seçmeye bașladı, iyi ișlerle kötüleri arasındaki farkı artık herkes biliyor. Oyunculukta en önemli șey inandırıcılıktır. Aksi takdirde seyirci hemen bașka kanala geçer. Örneğin ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ adlı dizi o kadar inandırıcı ki, oturunca herkes çiviliyor yerine. Yani basit diziler eskisi gibi tutmuyor.” Acaba komedi dizilerinde durum nasıl? Yılmaz’a göre zorluk kuralı komedide de geçerli: “Türkiye’de komedi dizisi tutturmak çok zor, çünkü herkesi tatmin edemiyorsunuz. O yüzden böyle bir dizinin ortaya çıkması birkaç yılda bir oluyor. Üstelik bu sıralar ağır dramlar, romanlardan uyarlanan trajediler çok ön planda. Komedi, özellikle ‘sitcom’ tutturmak çok zor. Yahși Cazibe ile bunu tutturduk, çok güzel gidiyor. Diziler arasında günün birincisi konumunda. Aslında çok tedirgin bașlamıștık, neyse ki kimseyi üzmeden reytinglerde birinci olduk.” Diyelim diziyi tutturdunuz, seyirciyi istediğiniz her zaman güldürmek mümkün mü? “Hayır” diyor Yılmaz, “İșin içinde olunca yabancılașıyor ve seyircinin ne zaman güleceğini bilemiyorsunuz. Çok gülüneceğini düșündüğünüz bölüm çok kötü reyting alırken tam tersini düșündüğünüz bölüm günün birincisi olabiliyor. Öngörmek çok zor… Yedi sekiz bölümün ardından Yahși Cazibe’nin seyircisinin nerede güleceğini tahmin edebilmeye bașladık.” TUTTURMAK DA ZOR, ÇEKİMİ DE… Hakan Yılmaz, Türkiye’de komedi dizisi tutturmak kadar, çekimlerinin de zor olduğunu anlatıyor: “Türkiye’de diziler gerçekten çok uzun dakikalar devam ediyor. Yahși Cazibe 90 dakika. 110 dakika olanlar da var. Drama dizilerini uzun tutmak çok daha kolay, etrafa bak, yürü derken zaman geçiyor. Ama komedide öyle bir kolaylık yok. Çünkü dizinin temposunu düșürmemek için 40 saniyede bir espri yapılması gerekiyor. O yüzden Türkiye’de komedi dizisi çekmek daha da zor. Sitcom olarak nitelendirdiğimiz komedi dizilerinin bir bölümü beș günde hazırlanıyor. Sadece 90 dakikada tüketiliyor. Yani oldukça ağır bir iș anlayacağınız. Dünyada madencilerin ardından set ișçileri gelir, onların iși bizimkisinden kat kat zor. B‹zb‹ze 51 YEN‹ renkler Zaman zaman dizi setinden sabaha karfl› dönen Hakan Y›lmaz, Çengelköy sahilinde bir çay içip ‹stanbul’u izleyerek nefes al›yor. Kimi zaman da onu, sabaha karfl› sahilde bal›k tutarken bulabilirsiniz. Oltas›n› Bo¤az’a sallarken, ‹starbul’da de¤il de sakin bir deniz kasabas›nda oldu¤u duygusunu yafl›yor. Sürekli hareket halindeler: ıșıklar değișiyor, kablolar çekiliyor...” NEYSE Kİ ÇOK EĞLENİYORUZ Ama Yılmaz, komedi çekimindeki bütün zorluklara rağmen Yahși Cazibe’nin setinde çok eğlendiklerini söylüyor: “Gerçekten çok eğleniyoruz, aksi takdirde zaten bu iși yapamam. Dizide doğaçlama da yapıyoruz. Senaryo dıșında birçok șey katıyor olmamız, yaptığımız ișten daha çok keyif almamızı sağlıyor.” Yılmaz, önüne birçok komedi senaryosu gelmesine rağmen tercihini Yahși Cazibe’den yana kullanmasının nedenini șöyle açıklıyor: “Bu diziyi kabul etmemin birçok nedeni var açıkçası. Dizinin oynayacağı kanal, senarist, yapımcı… Bütün bu unsurlar çok önemli. Örneğin bașka kanal olsaydı Yahși Cazibe’de oynamayı kabul etmeyebilirdim. Komedilerde ATV çok önemli. Öte yandan bu dizi Gani Müjde’nin projesiydi ve ondan kötü bir iș çıkmayacağını biliyordum. Bana sadece bir sabah gelip dizinin hikâyesini anlattılar. Durum çok komik, yabancı bir kadınla para karșılığı evleniyorsunuz, 52 B‹zb‹ze onunla evli kalmak zorunda olmadığınız için onu yolluyorsunuz. Öte yandan kapı komșunuz yabancılar șubesinden bir komiser. Onun yüzünden hiç tanımadığınız ve dilini bilmediğiniz bir kadınla aynı evde yașamanız gerekiyor. Bu hikâye bile bana çok komik geldi. Bana teklif edilen diğer projeler romantik delikanlı, karı koca veya maço karakterlerdi. Buradaki adam ise korkağın teki aslında, komșudan çok korkuyor. O durum çok komik geldi. Okuduğum projelerin en iyisi olduğunu düșündüğüm için bu dizinin kadrosunda yer aldım. Zaten diğer projeler gerçekleșemedi, yani iyi bir seçim yapmıșım.” ABİ ÜZERİNDE SİLAH VAR MI? Avrupa Yakası’nda canlandırdığı karakterin de çok tuttuğunu hatırlattığımızda Yılmaz șu yorumu yapıyor: “Farklı bir karakteri canlandırmak çok denemek istediğim bir șeydi. Gülse Birsel, maço bir karakteri teklif edince kabul ettim. Canlandırdığım karakter seyircinin de hoșuna gidince 68 bölüm oynadım. Öyle ki insanlar beni öyle bir karakter zannetti. Dizide oynadığım dönemde Akdeniz’de tatil yapıyorum. Denizden çıktım, bir karı koca yaklaștı yanıma. İddiaya girmișler üzerimde silah olup olmadığı konusunda. Öyle ki hâlâ insanlar bir yere girerken ‘abi üzerinde silah var mı’ diye soruyor. Oysa silahtan nefret eden bir insanım.” Yılmaz’ın keșke oynamasaydım diye düșündüğü roller de varmıș: “İstemeye istemeye yaptığımız ișler de oldu elbette. Bir yarıșma programı sunmuștum. Allah’tan dört bölüm sürdü. Yarıșmanın orijinalini izledim, yapımcıya bunu burada yapamayacağımızı söyledim. İnsanları güldürmeye çalıșıyorsunuz. Orada insanları güldürmek içir her șey yapılıyor, burada yapsanız millet ayağa kalkar. Dördüncü bölümde final yazınca sevindim, aksi gibi o bölüm birinci olunca bir on bölüm daha çekmek zorunda kalmıștım.” Yaz aylarında kimi zaman kızını da yanına alarak Bodrum’daki evine giden Yılmaz, İstanbul ve Bodrum arasında mekik dokuyarak, çok sevdiği direksiyon bașına da geçmiș oluyor. En etkilendiği seyahati ise büyük bir Karadeniz turuyla yapmıș. Ayder Yaylası’na çıktığı geziyi keyifle hatırlıyor. BEDEN D‹L‹YLE SATIfiIN ‹PUÇLARI “Ma¤azada flahane bir dizayn vard›r, içeri girersiniz, köfte ya da sigara kokar. O dükkân art›k de¤erli bir yer olamaz. Ama güzel kokan, güzel ›fl›kl›, temiz bir ma¤azada, karfl›n›zda temiz bir insan varsa, daha çok fley al›rs›n›z. Bu kan›tlanm›flt›r” İlk kez tanıșacağınız insanlara bir sunum yapacaksınız. Günlerce hazırlanıyor ve karșılarına çıkıyorsunuz. Sunum içeriğiniz, ses tonunuz ve beden dilinizin, hakkınızda olușacak intibadaki etkisini biliyor musunuz? Sunum yüzde 7, ses yüzde 38, beden dili yüzde 55… Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, Milliyet gazetesi yazarı Fatoș Karahasan, “Vücut dili her șeydir” diyor, “İletișimde kelimelerin etkisi yüzde 8-9'dur. Geri kalan her șey, ses tonu ve vücut diliniz. İlk intiba çok çok önemlidir. Șöyle denilir, ilk intibaya çok özen gösterin, çünkü, ikinci bir ilk intiba yoktur.” İlk intibada karșımızdaki insanının öncelikle nesine bakıyoruz? Muhtemelen neye dikkat ettiğinizin hiç farkında olmazsınız. İnsanın yüz bin yıllık genleri, anlayamadığımız, bilemediğimiz, henüz çözemediğimiz süreçler. Nörobilimcilere göre, deneyim dediğimiz șey, yașadıkça öğrendiklerimizden çıkarttığımız sonuçlar. Çoğu gerçekçi olmayabiliyor, hatta hatalı olabiliyor ama bir șeye karar verdikten sonra onu değiștirmeniz de çok zor. İnsan algısı ıslak çimentoya benzermiș. Islak çimento belirledikten sonra, o șekilde kalır. Yani ilk algıyı değiștirme șansımız yok mu? Karșı tarafın, algıyı değiștirmek istiyorsa, değiștirebileceğine inanıyorum. Mesela, benim hakkımda siz bir karar verdiniz, o zaman yeni bir çimento açabilirim. Onunla konușabilirim ama daha çok, denildiği gibi, ayinesi iștir kișinin, tavrımızla değiștirebiliriz. İnsan hafızası algısını unutmuyor. Benzeri bir hatada, ‘bu zaten böyleydi’ diyorsunuz. Beden dilini Boydak Holding için değerlendirir misiniz? Mobilyadaki tasarım ve fabrikayı bir yana bırakırsak, anahtar müșteri ilișkisidir. Çünkü hem ișlevsellik hem de tasarım B‹zb‹ze 53 YEN‹ NE YAPALIM NE YAPMAYALIM Fatofl Karahasan, “Vücut dili sayg› duymak, de¤er vermek, karfl› taraf› dinlemek, anlamay› gerçekten istemektir” diyor. satıyorlar. İșlevsellik ve tasarımı birleștirebilen bir havayla girilmesi lazım. Bir șirket için en önemli an, mağazadaki deneyim anıdır. İçeriye gelen müșterinin, bir șey almadan dıșarıya çıkmaması gerekir aslında. Çünkü içeriye giren müșteri, bir șirket için, en kıymetli varlıktır. Oraya kadar zahmet edip gelmiș. Hiçbir șey satmıyorsa bile, bir sonrakinde bir șey satacak kadar, onu bilgilendirmeli veya bilgisini almalı, ‘biz sizi arayalım’ demeli. Ya da öyle bir öneriyle gitmeli ki, o kiși, verilerini oraya bırakmalı. Mağazacılık iletișiminde en önemli șey, karșı tarafı çok iyi anlamak, çok iyi tanımaktır; müșteriye değer vermektir. İçeriye gelen kiși, oradaki elemanın maașını ödeyen kișidir. Yani, bütün șirketin tek hedefi, tek patronu vardır, içeriye giren müșteri. Çünkü, bir kiși memnun olmazsa, arkadașlarına söylüyor; memnun olursa, yine arkadașlarına söylüyor. Aldığı üründen memnun olursa, tekrar geliyor. Onun için beden dili denen șey, karșı taraftaki müșteriyi görmek, onu dinlemek, ona değer vermek ve de ‘bir kerelik’ diye bakmamak. İçeriye kadar gelmiș, belli ki bir șey alacak. Bir șey alması için ona sorular sormalısınız. Uygun olan ürünü anlatmalısınız. Bir șey satmak için uğrașmamak, onun ihtiyacını gidermek için bakmak lazım. Bu da tamamen o müșteriyi çok iyi dinlemekten geçiyor. 54 B‹zb‹ze Müșteriyle nasıl konușmak, onu nasıl dinlemek gerekir? Beden dilinin en önemli özelliklerinden biri de, gelen kișiye uygun mesafede durmak. Mesela bir kısmına hanımefendi, beyefendi, bir kısmına dayı, amca, emmi diye konușmanız gerekiyor.. Kim, neyi duymak istiyorsa… İçeriye gelen kiși, “Kardaș bana șuradan șunu ver” diyorsa, “buyrun beyefendi” dersiniz, ama sonuçta onunla beraber tabi ki amca, dayı konușmasına geçebileceğiniz bir an da olacaktır bir süre sonra. Özetlersek, vücut dili saygı duymak, değer vermektir. Her șeyden önce karșı tarafı dinlemek, karșı tarafı anlamayı gerçekten istemek, soru sormak, sorulara anlamlı cevap vermek demek. Lüzumsuz baskı kurmamak ama ilgisiz de kalmamak demek. Mesela ben bir yere girdiğimde, benimle adım adım gezen veya baktığım șeyleri düzelten bir satıș görevlisinden hoșlanmam. Ama aradığımda, ilgisiz olandan da hoșlanmam. İdeal bir satıș görevlisi, “Bir șeye ihtiyacınız var mı?” diye sorar. Hayır dersiniz, güler yüzle der ki, “Ne zaman isterseniz ben șuradayım”. Oraya gittiğinizde de sizinle ilgilenir. On parça gösterir, almazsanız da siz çıkarken teșekkür eder, bir daha bekleriz, der. O kadar mahcup olursunuz ki, ya bir șey alırsınız ya da daha sonra ilk defa oraya 30-40 santimlik yakınlık, arkadașlık yakınlığıdır. Dedikodu yaptığınız zaman, yakın ve öne eğik olursunuz. Uzak durduğunuzda, araya mesafe koyarsınız. Yöneticilerin oda ve masalarının bir nedeni de budur. Kutsal binalar ve kapıları çok büyüktür, kendini küçücük hissedersiniz, çünkü Tanrı’nın yansıdığı binalardır. Bizim medreselerde kapılar küçücüktür, çok eğilerek girersiniz, bu hürmettir. Bir toplantıda sunum yapacaksanız, sunum süresince katılımcılara hizmet verilmesini engelleyin. Çünkü dikkat eșiği düșer. Kürsüde sunum yapacaksanız, salonu da ıșıklandırın. Böylece izleyiciyle göz teması kurabilir, söylediklerinizin etkisini ölçebilirsiniz. Beden dilini iyi kullanabilmek için kendinizi rahat hissetmelisiniz. Mesela dar bir giysi, ayağınızı sıkan bir ayakkabıyla, bana uymadığı dediğiniz bir kıyafetle kendinizi kötü hissedersiniz. Güvensizlik dıșarıya yansır. Önemli bir sunum öncesi çok yemeyin, aç kalmayın, daha çok sesinizi açacak, rahatlatacak bitki çayı, su için. Kolları kavușturmak negatif bir pozisyondur. Kendinizi iletișime kapattığınızı gösterir. Sırtınızı dönmeyin, çünkü göz göze iletișim kurmalısınız. Bacak bacak üstüne attığınızda, bacağınız kime dönüyorsa, o insana yöneldiğiniz söylenir. Konușan insana doğru eğilmek, dikkatle dinlediğinizi gösterir. Konușurken gözlerinizi kaçırmanız çok önemli bir problemdir. Ne parmak uçlarıyla tokalașın ne de çok sıkı. Ne yüksek sesle ne silik bir sesle konușun. İș hayatında çok renkli, dekolte giyinmeyin, uyumu bozmayın. Herkesin günlük kıyafetle olduğu bir ortama takım elbiseyle gitmeyin, aksini de yapmayın. Herkes çok günlük giyindiyse, siz de günlük giyinin ama biraz daha șık olun. İș hayatında, uca gitmeden, her zaman size söylenenin bir üstünde bir șey yapın. “ b‹r k‹fl‹ memnun olmazsa, arkadafllar›na söylüyor; memnun olursa, y‹ne arkadafllar›na söylüyor. Ald›¤› üründen memnun olursa, tekrar gel‹yor. gidersiniz. Beden dili böyle bir șeydir. Satıcının tavrı dıșında alıcıyı etkileyen șeyler nelerdir? Koku, çok önemlidir. Bu, çok ağır bir parfüm de olabilir, içerideki yemek kokusu da, dișlerini fırçalamamıș bir satıcının kokusu da, ter kokusu da olabilir. Koku yönetimi konusunda sorunlu bir ülkeyiz. Mesela mağazada șahane bir dizayn vardır, içeri girersiniz, hamburger yenmiștir ya da sigara kokar. O dükkân artık değerli bir yer olamaz. Psikolojide hep anlatılır; bir insana en acı veren șey, parasını harcamaktır. Parasını vereceği mağazada insanın kendisini iyi hissetmesi lazım. Güzel kokan, güzel ıșıklı, temiz bir yerde, karșınızda temiz bir insan varsa, daha çok șey alırsınız. Bu kesinlikle, ispatlanmıș bir durum. Bu müșteri benim için önemlidir diye düșünüyorsanız, vücut da bunu söyler; vücut yalan söyleyemez. Ulusların beden dilleri farklı mıdır? Hem de çok. Mesela Amerikalılar her șeye çok gülerler. Gülmek kötü bir șey değil tabii ama çok fazla olunca bir süre sonra ikna olmamaya bașlarsınız. Biz Türkler de çok suratsızız. Özellikle satıșta somurtan bir personel, o müșteriyi kaçıran ilk unsurdur. Bunun altını çizeyim. Japonlar mesela, onlar göz göze gelmekten hoșlanmaz, gözlerine hiç bakmayacaksınız. Kimi kültür dokunmaz mesela, daha uzakta durur. Bizdeki gibi kucaklașan, öpüșenler ise Latin ve Ortadoğu kültürleridir. Kuzey ülkelerinde bu hiç yoktur. B‹zb‹ze 55 LEZZET DURA⁄I ÜÇ KATLI PATATES SALATASI OKTAY USTA ‹LE LEZZET YOLCULU⁄U… Oktay Usta’n›n, lezzetiyle damaklar›m›z›, görüntüsüyle gözlerimizi flenlendirecek bir mönüsü daha bizlerle… Penceremizden ya¤muru, kar› seyrederken, Oktay Usta’n›n k›fl mevsiminin en güzel tariflerini uygulamak için ocak bafl›na geçece¤iz. KARNABAHAR ÇORBASI Malzemeler: Yarım karnabahar, 3 çorba kașığı un, 1 çay bardağı krema, 1 kuru soğan, 1 su bardağı ev yapımı et suyu, 1 tutam dereotu, tuz, sıvıyağ, su, dereotu Hazırlanıșı: İnce doğranmıș kuru soğanı sıvıyağda kavurun. Karnabaharı, maydanoz kıyar gibi doğradıktan sonra soğanların üzerine alıp çevirin. 4-5 dakika kavrulan karnabaharların üzerine un ekleyip karıștırmaya devam edin. Önce soğuk su, sonra soğuk kremayı döküp çırpma teliyle karıștırın, et suyunu ve sıcak suyu üzerine dökün. Kaynamaya bașlayınca çorbanın kıvamını ayarlayın. Tuzu ekledikten sonra orta hararetli atește karnabahar pișinceye kadar kaynatıp servis kâsesine alın. Dereotuyla süsleyin. Malzemeler: 5 hașlanmıș patates, 3 havuç, 2 pırasa, 7 kornișon turșu, 1 çorba kâsesi yoğurt, çeri domates, tuz, karabiber, zeytinyağı, 1 limon, sıvıyağ, istenirse sarımsak Hazırlanıșı: Patatesleri kabuklarıyla hașlayın. Havuçları soyup irice rendeleyin. Havuçları tavada az sıvıyağ ile orta hararetli atește 5 dakika kavurun. Pırasaları uzunlamasına ortadan ikiye kesip, ince doğrayın. Az sıvıyağda pırasaları 5 dakika kavurun. Sebzeler kavrulurken tuz ve karabiberi de ekleyin. Patatesleri karıștırma kabına irice rendeleyin. Tuz, karabiber, zeytinyağı, limon suyunu koyup iyice harmanlayın. Servis tabağına altı ve üstü açık olan pasta çemberini koyun. Önce patatesli harcı çembere alıp kașıkla düzleștirip bastırın. Üzerine havuçlu harcı, bunun da üzerine pırasaları yayın. Üzerine ince kıyılmıș kornișonları serpin. Bir kâsede yoğurdu çırpıp, isterseniz ezilmiș sarımsak ekleyin. Susuz yerinden aldığınız yoğurdu çırptıktan sonra salatanın üzerine dökün. Çeri domates, turșu ve yeșil otlarla süsleyin. Salata çemberini sofrada çıkartın. Çemberiniz yoksa, kek kalıbı da kullanabilirsiniz. FAVALI ENG‹NAR BALKABAKLI CEV‹ZL‹ PASTA 56 B‹zb‹ze Malzemeler: 5 enginar, 2 havuç, 1 kâse arpacık soğan, 1 tatlı kașığı un, zeytinyağı, 1 çorba kașığı toz șeker, 1 tatlı kașığı tuz, su Favası için: Yarım kilo iç bakla, 2 diș sarımsak, yarım limon, 1 tutam dereotu, tuz, zeytinyağı, șeker, su, süsleme için dereotu Hazırlanıșı: Soyulmuș enginarları, soyulup küp doğranmıș havuçları ve arpacık soğanlarını bir tencereye alıp üzerine un, tuz, șeker, zeytinyağı ve suyu koyup pișmeye bırakın. Fava için de soyulmuș iç baklaları bir tencereye alıp üzerine çıkacak kadar su, zeytinyağı, tuz ve toz șekeri ekleyip, baklalar yumușacık olana kadar kısık atește pișirin; parçalayıcıdan geçirerek püre haline getiri. Üzerine ezilmiș sarımsak, doğranmıș dereotu ve limon suyunu ekleyip karıștırın. Favayı șanti torbasının içine alıp pișirilmiș ve soğumuș olan enginarların ortalarına sıkarak doldurun. Dereotuyla süsleyip servis yapın. Malzemeler: 1 kilo balkabağı, 1 su bardağı toz șeker, yarım kakaolu pasta keki, 1 su bardağı ceviz, yarım paket bisküvi, 1 tatlı kașığı tarçın, süsleme için ceviz, yeșil fıstık Hazırlanıșı: Soyulmuș kabakları küp küp doğradıktan üzerine toz șekeri dökerek pișmeye bırakın. Pasta çemberine aldığınız pasta kekini servis tabağına yerleștirin. Pișen kabağın içine iri kırılmıș ceviz, bisküvi, tarçını koyup kașıkla karıștırdıktan sonra kekin üzerine yayın. Soğumaya bırakın. Șantiyi sütle köpürttükten sonra pastanın üzerine istediğiniz șekillerde sıkın, ceviz ve yeșil fıstıkla süsleyin. Pastayı buzdolabında soğutun. BULGUR KÂSES‹NDE ET SOTE Malzemeler: 2 su bardağı ince bulgur, 2 patates, 1 yumurta, un, 1 su bardağı su, tuz, karabiber, kırmızıbiber, kimyon Kebap için: 350 gram kuzu eti, 1 kâse mantar, 3 domates, 3 yeșilbiber, 1 soğan, 4 diș sarımsak, 2 sap yeșil soğan, 1 çorba kașığı biber salçası, tuz, sıvıyağ Hazırlanıșı: Bulgura kaynar su döküp ağzını kapatarak demlendirin. Hașlanıp ezilmiș patates, yumurta, un, tuz, karabiber, kırmızıbiber ve kimyonu ekleyip yoğurun. Buzdolabında üzeri kapalı olarak 15-20 dakika dinlendirdikten sonra streç filmi bir buçuk karıș boyunda kesip elinizle üzerini ıslatın. Orta boy kâse veya fincanın üzerine serin. Harçtan yumurta büyüklüğünde parça koparıp yuvarlayın, streç filmin üzerine alıp, elinizle bastırarak kâsenin șeklini verin. Olabildiğince ince olmalı. Çanak șeklindeki bu bulgurlu kâseleri kızartın. İnce doğranmıș eti tencerede sıvıyağda yüksek atește kavurun. Doğranmıș kuru soğan, sarımsak, mantarı ekleyip kavurmaya devam edin. İnce doğranmıș yeșilbiber, domates, biber salçasını de ekleyin. Etlerin pișmesine yakın tuzu, kesilmiș yeșil soğanı ekleyip 1-2 dakika daha pișirin. Pișen soteyi bulgur çanaklarına paylaștırın. Mevsim otlarından hazırlayacağınız taratorla servis edin. B‹zb‹ze 57 B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER BELLONA, TÜRK‹YE’N‹N SÜPER MARKASI Bellona, Türkiye’nin 117 Süpermarkas›’ndan biri seçilerek, ödüllendirildi Uluslararası Superbrands International, 15. yılını İstanbul'da Türk Süper markalarıyla kutladı. Kutlamada, Superbrands tarafından, 1993 yılından bu yana dünya çapında uygulanan ve bugün 86 ülkede faaliyet gösteren Superbrands (Süper Markalar) listesinin Türkiye sonuçları da açıklandı. Ülkemizde 2005 yılından bu yana iki yılda bir yapılan Superbrands 2010 yılı sonuçlarına göre Bellona “Süper Marka” oldu. Bellona’ya ödülünü, Superbrands International Yönetim Kurulu Bașkanı Stephen Smith takdim etti. İKİ YILDA BİR YAPILIYOR Süpermarka seçiminde șirket büyüklüğünün yanı sıra teknoloji, ișgücü kalitesi, yaratıcılık, markalașma yatırımları, çevre duyarlılığı ve sosyal sorumluluk projelerine katkı gibi özellikler dikkate alınıyor. İki yılda bir yapılan seçim, 2009 yılında yașanan küresel kriz nedeniyle bir yıl ertelenmiști. Türkiye süper markaları bölümü önce 1046 marka belirlendi. İș dünyasının önemli isimlerinden olușan seçici kurul, bu 1046 marka içinden 306’sını seçti. Nielsen Tüketici Araștırmaları Grubu, 306 marka için ölçüm yaptı. İstanbul, Ankara ve İzmir’de, 18-56 yaș grubundan 1635 kadın ve erkeğin değerlendirmesi sonucunda 306 marka 117’ye indirildi. AİLENİN SEÇKİN BİR ÜYESİSİNİZ 15. yılını İstanbul’da 117 Türk Süpermarkası ile kutlayan İngiltere KKTC CUMHURBAfiKANI ERO⁄LU BOYDAK HOLD‹NG’‹ Z‹YARET ETT‹ merkezli Superbrands International’ın Yönetim Kurulu Bașkanı Stephen Smith, 26 Ekim’de yapılan ödül töreninde, aralarında Bellona’nın da olduğu ödül sahibi markalara șöyle seslendi: "Bu gecenin ödül sahiplerine naçizane tavsiyem aldıkları ödülü șirketlerindeki bir rafın üzerine koymakla yetinmemeleridir. Yaptığınız her iște Süpermarka statünüzü ön plana çıkartarak tüketicilerinize sadece kim olduğunuzu değil, aynı zamanda ne olduğunuzu da hatırlatın. Sizler, Superbrands ailesinin seçkin bir üyesisiniz. Bu, markanıza kayda değer bir anlam, fayda ve değer katıyor. Ambalaj ve reklam malzemeleri üzerinde Superbrands logosunu kullanın. Çünkü araștırmalar, açık biçimde, tüketicinin üzerinde bu logonun bulunduğu ürün ve hizmetleri satın almaya çok daha yatkın olduğunu gösteriyor.” BOYDAK HOLD‹NG BT DEPARTMANI’NA CIO ÖDÜLÜ CIO dergisinin ödülleri, bilișim teknolojilerini en yenilikçi șekilde kullanarak kurumlarına daha fazla kârlılık sağlayan, rekabet gücünü artıran, iș akıșlarını optimize etmeyi bașaran, büyümeyi gerçekleștiren veya müșterilerle ilișkileri artırabilen IT yöneticilerinin buluștuğu gecede sahiplerini buldu. Boydak Holding BT Departmanı da, son üç yıldır hayata geçirdiği projeler nedeniyle, Dünya gazetesine bağlı olarak 2010 yılı bașından itibaren yayınlanan CIO dergisinin yaptığı ödüllendirmede 150 CIO arasından ilk 16 kiși arasına girerek ödül aldı. Holding BT Departmanı’na ödül getiren network projeleri șöyle sıralanıyor: TSE ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Kalite Projesi, Network–Topology Projesi, Office Communicator Projesi, Boydak Konsolidasyon Projesi, Boydak Internet Projesi, İș Sürekliliği Merkezi Projesi, Boydak Sanallaștırma Projesi, Holding BES- Blacberry Sunucusunun Holding’te Kurulması ve Yönetilmesi, Cad Programının Merkezileștirilmesi. Yazılım alanındaki projeler ise șöyle: SAP Fabrika, SAP Anabayi, SAP Perakende, SAP İK Projesi, Navigram Oda Yerleștirme Programının Kurulması, Projelendirilmesi ve Devreye Alınması, Tüm Grup web sayfaları yazılımlarının gerek içeride gerekse outsource edilerek kontrol altına alınması. 58 B‹zb‹ze 21 Ekim Perșembe günü, Kayseri Basının 100. Yılı etkinlikleri çerçevesinde KKTC Cumhurbașkanı Derviș Eroğlu, Kayseri Valisi Sn. Mevlüt Bilici ve Gazeteciler Federasyonu Bașkanlar Konseyi Toplantısı için Kayseri’ye gelen çok sayıda gazeteci, Boydak Holding'de ağırlandı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, KKTC Cumhurbașkanı Derviș Eroğlu'nun onuruna bir öğle yemeği verdi. Hacı Boydak yemekte yaptığı konușmada, Derviș Eroğlu'nu tekrar Kayseri'de görmekten çok mutlu olduğunu dile getirdi. Boydak Holding ve holding markaları hakkında misafirlere bilgi verilmesinin ardından, konuklar Hacı Boydak'ın makamında bir süre sohbet etti. KKTC Cumhurbașkanı Derviș, Kayseri gezisi sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada "Benim atalarım Kayseri'den yıllar önce Kıbrıs'a yerlești. Bu gün Kayseri'de bunu hissediyorum. Son derece mutluyum. Kayseri'de akrabalarımla buluștum ve özlem giderdim. Kayseri'ye bu 4'üncü gelișim. Tabii ki Kayseri'de olmak benim için oldukça duygusal. Kayserili olmakla da övünüyorum" dedi. MEMDUH BOYDAK JAPONYA’NIN FAHR‹ KONSOLOSU Türkiye ve Japonya arasında ekonomi ve siyasi alanlarda güçlü ișbirlikleri için önemli adımlar atılmasına imkan sağlayan “2010 Türkiye’de Japon Yılı”, 26 Kasım’da İstanbul’da yapılan törenle sona erdi. Törende Japonya Ankara Büyükelçisi Nobuaki Tanaka, 1 Eylül 2010 tarihinden itibaren Japonya Kayseri Fahri Bașkonsolosu olan Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak’ı konuklara takdim etti. Verilen görev için Tanaka ile birlikte tüm yetkililere teșekkür eden Memduh Boydak, “Büyük gurur ve mutluluk duydum. Japonya ile Türkiye arasındaki ticaret, sosyal ve kültürel ilișkilerin geliștirilmesi ve güçlendirilmesi için üzerime düșen görevi en iyi șekilde yapacağım. 2010 Türkiye’de Japon Yılı, ilișkilerin gelișmesine çok önemli çok güzel katkılar sağladı. Ümit ediyorum ki ilerleyen dönemde Japonya ile hem ekonomik hem de sosyal ilișkilerimiz daha da gelișecek. Ve dilerim ki Japonya Kayseri Fahri Bașkonsolosluğu iki ülke arasındaki ilișkileri geliștirmede rol alacak” dedi. SÜRDÜRÜLEB‹L‹R KÂRLILIK VE BÜYÜME ‹Ç‹N R‹SK YÖNET‹M‹ Garanti Bankası’nın 11 Kasım’da Kayseri Hilton Otel’de düzenlediği “Belirsizliği Öngörmek ve Etkilerini Yönetmek” konulu panelde konușan Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, iș dünyasında risk yönetiminin sadece bankacılarla değil iș dünyasında faaliyet gösteren herkesle ilgili bir konu olduğunu vurguladı. Risk yönetiminin șirketlere sürdürülebilir kârlılık ve büyüme yanı sıra gelir dalgalanmalarının en aza indirilmesi, riskli kararların daha sağlıklı alınması, fırsatların ve tehditlerin iyi saptanması, kaynakların etkili kullanılması, yasalara ve düzenlemelere uyum, itibar ve güvenin korunması ve en önemlisinin de șirket değerinin yükselmesini sağladığını anlattı. Bașarılı bir risk yönetimi için planlama ve ön incelemenin önemine değinen Boydak, “Öncelikle riski tanımlamalıyız. Burada satıșlarımızın tamamı Türk parası iken yabancı parayla borçlanmak, üstlenilebilir bir risk değildir. Buradaki en ufak bir olumsuzluk șirketi zarara uğratabilir. Bu șirket kısa vadede kazansa bile uzun vadede kaybetmeye mahkûmdur. Șirketlerin șeffaf hale gelebilmesi için risk yönetimine dikkat etmeleri gerekir” dedi. B‹zb‹ze 59 B‹ZDEN HABERLER Boydak HOLD‹NG “Anadolu 500”de Boydak Holding, Ekonomist dergisinin Fortis Bank Türkiye ile yedincisini düzenlediği Anadolu’nun En Büyük Șirketleri araștırmasında ödül kazanan 20 șirket arasında yer aldı. “En Büyük Șirketler”, “Kârını en çok artıranlar”, “İstihdamını en çok artıranlar” ve “İhracatını en çok artıranlar” kategorilerinde yapılan araștırma sonucunda her dört bașlıkta ilk beș sırayı alan șirketlere ödülleri törenle verildi. TÜSİAD Bașkanı Ümit Boyner’in Anadolu’nun yükselen yıldız șirketlerinin yöneticilerine seslendiği törene Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak ve CEO Memduh Boydak katıldı. REG‹NA BAY‹LER‹ MISIR'DA 2010 yılını yoğun bir çalıșma temposuyla geçiren Regina bayileri, yılın yorgunluğunu Mısır'da attı. 20 Regina bayisinin katıldığı gezine, 5 bin yıllık tarihi içeren Kahire'nin ünlü müzesinin ziyaretiyle bașlandı. Akșam saatlerinde de Nil nehri üzerinde tekne gezisi yapıldı. Seyahatin ikinci gününde Mısır'ın sembolü sayılan piramitler gezildi. Üçüncü günün durağı ise ünlü tatil yöresi Sharm El Sheikh'ti. Berrak denizde tekne gezisi ve su altı aktiviteleri yapan bayilerin gezisine Regina Pazarlama Müdürü Mustafa Büyükkatırcı da eșlik etti. Büyükkatırcı, bayilerle Regina markasının stratejileri hakkında görüș alıșverișinde bulunarak, 2011’in Regina yılı olması için gerekli çalıșmaların titizlikle yürütüldüğü mesajlarını verdi. ‹st‹kbal Avrupa’y› fethe devam ed‹yor Yurtdıșındaki büyümesini büyük hızla sürdüren İstikbal, Hollanda’daki üçüncü mağazasını 18 Aralık 2010 tarihinde Amsterdam’da açtı. Hollanda mobilya sektörünün en önemli perakendecilerinin konumlandığı mobilya bulvarına ilk kez Helmond’daki mağazasıyla giren İstikbal, bugün Hollanda’nın mobilya zinciri olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor. İstikbal’in yurtdıșındaki mağaza sayısı, Hollanda’da açtığı 1500 metrekarelik son yatırımıyla 250’ye yükseldi. Hollanda’daki mağaza sayısını, 2015 yılında 10’a çıkartmayı hedefleyen İstikbal, bugün Jysk, Kwantum, Beterbed ve Karwei gibi Hollanda’nın en önemli perakendecileri arasında yer alıyor. KÂR ARTIfiINDA ANADOLU ÜÇÜNCÜSÜ HES’E EKONOM‹ST’TEN ÖDÜL "Anadolu'nun En Büyük 500 Șirketi" ödülleri, yedinci kez sahiplerini buldu. düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Conrad Otel'de düzenlenen, dört farklı kategoride Türkiye'nin dört bir yanından 20 firmanın ödüllendirildiği törene, Fortis Bank Türkiye İcra Kurulu Bașkanı Yavan De Cock ve TÜSİAD Bașkanı Ümit Boyner'in de aralarında bulunduğu birçok ünlü isim katıldı. Törende, Anadolu'nun "Kârını En Çok Artıran" ilk beș șirketi arasında HES A.Ș. üçüncü oldu. HES A.Ș. adına ödülü, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, Fortis Bank Türkiye İcra Kurulu Bașkanı Yvan De Cock'un elinden aldı. GARANT‹ BANKASI’NDAN Z‹YARET Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen ve beraberindeki heyet Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak’ı, Yönetim Kurulu Bașkanı olduğu Kayseri Sanayi Odası’nda ziyaret etti. 2 Aralık’ta gerçekleștirilen ziyarette Kayseri ekonomisi hakkında karșılıklı fikir alıș verișinde bulunulurken, Mustafa Boydak misafirlere Kayseri sanayi ve ekonomisi hakkında genel bilgiler verdi. BÜLENT ARINÇ: KAYSER‹L‹LER HAYIRSEVER ‹NSANLAR Melikșah Üniversitesi 2010-2011 Akademik yılına kapılarını, Bașbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, KAYSO Meclis Bașkanı Nureddin Okandan ve yönetim kurulu üyelerinin katıldığı bir törenle açtı. Melikșah Üniversitesi Mütevelli Heyeti Bașkanı Memduh Boydak törende, geleceğin ülkesine bilgiyle donatılmıș bir nesil bırakmanın sanayici ve ișadamlarının hedefi olması gerektiğini mesajını verdi. Bülent Arınç da konușmasında üniversitelerin önemine değinerek șunları söyledi: "Siyasi ve ekonomik istikrar siyam ikizi gibidir. Birbirinden ayrılmaz. Bașarının sırrı da budur. Üniversiteler özgürlük alanıdır. Sorgulayan araștıran bir yapı içinde olmaları gerekir. Kayserililer kentlerini Avrupalıların örnek aldığı kent haline getirdi. Gerçekten çok hayırseverler. Kentte ikisi devlet, ikisi de vakıf olmak üzere dört üniversite var. Bu üniversitelerin kampüslerini, fakültelerini ve eğitim enstitülerini hayırseverler yapıyor. Kayseri'deki bağıșların 600 milyon dolar dolayında olduğunu biliyorum. Hayırseverlere teșekkür ediyorum." Törenin sonunda Rektör Prof. Dr. Reșit Özkanca, Bülent Arınç'a üniversitenin amblemi ișlenmiș altın renkli tabak hediye etti. BOYDAK HOLDİNG’E ANKARA’DAN MİSAFİR Kayseri’ye beraberinde TBMM Bașkan Vekili Sadık Yakut ile gelen gelen Devlet Bakanı ve Bașbakan Yardımcısı Bülent Arınç Boydak Holding’i de ziyaret etti. Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak, Bülent Arınç ve Sadık Yakut’un onuruna öğle yemeği verdi. Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak yemekte yaptığı konușmada, Devlet Bakanı ve Bașbakan Yardımcısı Arınç’ı Kayseri'de görmekten ve Boydak Holding’de misafir etmekten duydukları memnuniyeti dile getirdi. Hacı Boydak’ın Holding ve markaları hakkında sunduğu bilgilerin ardından Bülent Arınç da bir konușma yaparak, Türkiye’nin son yıllarda hem ekonomik hem de siyasi anlamda önemli gelișmeler kaydettiğini ve bu gelișmelerin süreceğini söyledi. Konușmalar tamamlandıktan sonra Hacı Boydak ve Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak, Bülent Arınç’a günün anısına bir plaket verdi. AR-GE, MERKEZ ÇEL‹K’‹ TÜB‹TAK ‹LE BULUfiTURDU TÜBİTAK Marmara Araștırma Merkezi ile Merkez Çelik ișbirliği kapsamında ortak yapılabilecek araștırma geliștirme faaliyetleri belirlenecek. TÜBİTAK MAM yetkilileri, bașkan yardımcısı düzeyinde Merkez Çelik’i ziyaret ederek konuyu görüștüler. Bu toplantıyla birlikte çalıșma konularının belirlenmesi ve bu konular hakkında ön çalıșma yapma kararı alınarak, TÜBİTAK MAM’ın teknoloji ve innovasyon desteğinin yürütülmesinin Merkez Çelik açısından uygunluğu ortaya çıkarıldı ve çalıșmalara hız verilmesi kararlaștırıldı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Merkez Çelik Yönetim Kurulu Bașkanı Memduh Boydak ve Boytaș Yönetim Kurulu Bașkanı Șükrü Boydak da toplantıyı ziyaret ederek, alınan küçük ya da büyük desteklerin çalıșanları motive ettiğini belirterek, TÜBİTAK’ın son zamanlardaki çalıșmalarından duydukları memnuniyeti dile getirdiler. B‹zb‹ze 61 B‹ZDEN HABERLER ‹fi DÜNYASINDA BAfiARININ SIRRI NED‹R? Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak ve Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak, Erciyes Üniversitesi İ.İ.B.F öğrencileriyle iș hayatındaki deneyimlerini paylaștı, tavsiyelerde bulundu. Önce kürsüye Hacı Boydak çıktı. Öğrencilere Holding’i bu günkü bașarısına nasıl ulaștığını ve iș hayatında aldıkları stratejik kararları anlatan Hacı Boydak’ın ardından kürsüye gelen Memduh Boydak da iș hayatında bașarıya giden yolda yașadığı tecrübeleri paylaștı. BELGE TÖREN‹ ‹K‹ fi‹RKET‹ BULUfiTURDU Öğrencilere özellikle hedeflerinin olması gerektiğini belirten Boydak, iș hayatında aranan altın nitelik olarak de iletișimin önemini vurguladı. “İletișim becerinizi geliștirin, iletișimin araçlarını çok iyi kullanın” diyen Memduh Boydak, daha sonra öğrencilerin sorularını yanıtladı. KAYSER‹L‹ ‹fiADAMLARINA E⁄‹T‹ME DESTEK TEfiEKKÜRÜ Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Yardımcısı Mustafa Boydak, Kayseri Sanayi Odası’nın Kasım ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konușmada, 2011’den itibaren her yıl en az yüzde 6’lık bir büyüme yakalanırsa, Türkiye ekonomisinin çok daha güçlü hale geleceğini söyledi. Boydak, hükümetin borçların yeniden yapılandırılması konusunda çok geniș bir çalıșma bașlattığını hatırlatarak șöyle devam etti: “Bu çalıșma kamuoyuna yansıdığı șekilde çıkarılırsa, iș dünyası adına önemli bir fırsat. İș dünyasının da böyle bir rahatlamaya ihtiyacı var. Bu uzlașma sürecini çok önemsiyoruz. Yükümlülüklerini zamanında yerine getirenlere karșı bir düzenleme görünmüyor. Devletin bütçe imkânlarının rahatlaması durumunda yükümlülüklerini yerine getirmiș firmalara bir kolaylık sağlanması yerinde olacaktır.” Türkiye’de ișlerin yolunda gittiğini söyleyen Mustafa Boydak, “Ancak dünyadaki ekonomik sorunlar devam ettikçe Türkiye’de de her an dikey bir șekilde düșüșe geçme riski var. Dolayısıyla temkini elden bırakmamak lazım” uyarısında bulundu. Boydak Holding CEO’su ve Melikșah Üniversitesi Mütevelli Heyeti Bașkanı Memduh Boydak da konușmasında, eğitimin kalkınma, huzur ve refahın anahtarlarından biri olduğunu belirtti ve Kayserili sanayicilere eğitime verdikleri destekten dolayı teșekkür etti. Memduh Boydak, vakıf üniversitelerinin iș camiasına, bireylere, topluma ve devlete çok ciddi katkı sağladığını, Türkiye’deki vakıf üniversitesi oranının gelișmiș ülkeler seviyesinde olduğunu ancak öğrenci sayısının henüz istenilen düzeye çıkmadığını söyledi. Petrol-Kimya ve Tıbbi Ürünler İmalat Sanayi Meslek Komitesi Bașkanı Yavuz Efilti de sektör hakkında bilgi aktardı. 62 B‹zb‹ze “MÜKEMMEL” ‹fiB‹RL‹⁄‹ Boydak Holding’in TS ISO 10002 Müșteri Memnuniyeti Yönetim Sistemine sahip firmaları Boyser ve İstikbal ekiplerinin birlikte yürüttüğü ve her geri bildirimi bir iyileșme fırsatı olarak değerlendirerek önleyici yaklașımların artırılması hedeflenen Mükemmel Müșteri İlișkileri Projesi, Erciyes Üniversitesi ișbirliğiyle sürdürülüyor. Çalıșma kapsamında, Tekstil Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Mustafa Tutak, 27 Kasım’da tekstil ve tekstil ürünlerinin renklendirilmesi, kalite özellikleri konulu bir eğitim verdi. İkinci eğitimin konusu ise “enerji verimliliği ve enerji tasarrufu”ydu. 1 Aralık’ta düzenlenen eğitimde bilgilendirmeyi, İstikbal Enerji Yöneticisi, elektronik mühendisi Göksel Özer yaptı. Eğitim, yeni etkinliklerle sürecek. İstikbal’in yenilenen idari binası, önemli bir ödül törenine ev sahipliği yaptı. Ödüller İstikbal ve Erciyes Çelik Halat’a aitti. İstikbal’in Türkiye’de ilk defa aldığı TS EN 16001 Enerji Yönetim Sistem belgesi, yatak üreticileri arasında ilk defa aldığı TS ISO 10002 Müșteri Memnuniyeti Yönetim Sistem belgesi ile Erciyes Çelik Halat’ın TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistem Belgesi, TS EN ISO 14001 Çevre Yönetim Sistem Belgesi, TS OHSAS 18001 İș Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistem Belgesi ve TS ISO 10002 Müșteri Memnuniyeti Yönetim Sistem Belgesi belge töreni, grubun üst düzey yöneticilerini bulușturdu. Törene Boydak Holding Yönetim Kurulu üyeleri Șükrü Boydak, Nazif Türkoğlu ve CEO Memduh Boydak ile TSE Bașkanı Tahir Büyükhelvacıgil’in de katıldığı törende İstikbal Fabrika Genel Müdürü Mesut Yiğit, șirketin yenilenen vizyon ve misyonunu, gelecek planlarını anlattı. Holding CEO’su ve İstikbal Mobilya Yönetim Kurulu Bașkanı Memduh Boydak da, TSE ile yapılan ortak çalıșmaların karșılıklı kattığı değere değindi. TSE Bașkanı Büyükhelvacıgil ise, standartlașmanın ve kaliteye verilen önemin ülke ekonomisine katkılarından bahsetti. Belgelerin alınması kadar sürdürülebilir yönetim sistemleri kurmanın da önemine değinen Büyükhelvacıgil, kaliteye pasaport sorulmadığını vurguladı. Șükrü Boydak TSE ile ürün standartların olușmasında ortaklașa yapılan çalıșmalara değinerek emeği geçen herkese teșekkürlerini iletti. “Global B‹r Ülke Olman›n Yolu Global Sermayeden Geçer” Kayseri Sanayi Odası’nın, Dıș Ekonomik İlișkiler Kurulu (DEİK), Almanya NRW. Invest Germany, Kuzey Ren - Vestfalya Kalkınma Ajansı ve Dünya Gazetesi ișbirliğinde düzenlediği “Türk Dıș Yatırımları Paneli”nin açılıș konușmasını yapan Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, global bir ülke olmanın dıșarıdan o ülkeye yabancı sermaye gelmesi, aynı zamanda dıșarıya sermaye transferi yapmak olduğunu söyledi. Türk ișadamları olarak Avrupa’nın önemli sanayi ülkesi Almanya’yı çok önemsediklerini belirten Boydak, “Almanya ile Kayseri arasındaki ticari münasebet her gün artıyor. Kuzey Ren–Vestfalya eyaleti Almanya’nın ekonomi ve üretim merkezi. Bu bölge, Türk yatırımcılar açısından da önemli fırsatlar sunuyor. Dünyanın en çok ihracat yapan ülke unvanına sahip Almanya’dan Türkiye olarak pay almamız gerekir. Kayseri’den çıkan firmalarımızın Almanya ile yaptıkları ve yapacakları ortaklıklar, her iki tarafa da fayda sağlayacak” dedi. Remscheid Büyükșehir Belediye Bașkanı Beate Wilding de, özellikle Kayseri ve Kırșehir’den bir çok firmayla ișbirliği yaptıklarını, belediye olarak ekonomik ilișkileri artırmak için her türlü desteği vereceklerini söyledi. DÜNYA GAZETESİ’NDEN ZİYARET Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, Dünya Gazetesi Köșe Yazarı Rüștü Bozkurt ve beraberindeki heyet, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak’ı da Kayseri Sanayi Odası’ndaki makamında ziyaret etti. Kayseri’den övgüyle bahseden misafirler, Mustafa Boydak’tan Kayseri sanayisi ve ekonomisi hakkında bilgi aldı. KIRIKKALE AG‹AD BOYTAfi’TA Kırıkkale AGİAD üyeleri, 22 Ekim Cuma günü Boytaș’ı ziyaret etti. Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak ve Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak ile bir araya gelen Kırıkkale AGİAD üyeleri, güncel ekonomik konular hakkında sohbet ettikten sonra Boytaș tesislerinde teknik gezi yaptı. B‹zb‹ze 63 B‹ZDEN HABERLER BAY‹ AÇILIfiLARI ATAMALAR M Almanya’daki mağaza yapılanma hedeflerimiz ve mevcut müșterilerimize daha iyi hizmet vermek amacıyla bugüne kadar müșteri temsilciliği görevi yürüten Oğuzhan Hacıhaliloğlu 1 Ocak’tan itibaren Almanya, Avusturya, İsviçre pazarlarından sorumlu bölge koordinatörlüğü görevine atandı. M Orta Asya’daki gelișen mağaza yapılanmamız doğrultusunda, bugüne kadar müșteri temsilciliği görevi yürüten Umut Ay 1 Ocak’tan itibaren Azerbaycan, Türkmenisten, Kırgizistan, Tacikistan ve Özbekistan pazarlarından sorumlu bölge koordinatörlüğü görevine atandı. M İstikbal Mobilya A.Ș. Müșteri İlișkileri Yönetimi biriminde görev yapan Mehmet Gökalp Dinç, 1 Ocak’tan itibaren Boydak Holding A.Ș. Projeli Satıșlar Departmanı’na atandı. M Boyteks A.Ș. Kayseri İșletmesi Yardımcı İșletmeler Bölümünde Elektrik ve Elektronik Bakım Șefi kadrosunda görev yapan Yavuz Özdemir, 1 Ocak’tan itibaren Form Sünger A.Ș. Yardımcı İșletmeler Șefliğine atandı. M Merkez Çelik A.Ș. Ar-Ge departmanında ürün geliștirme uzmanı olarak görev yapan Eyüp Yılmaz, 22 Kasım 2010’da Mondi A.Ș. Ür-Ge Șefliğine atandı. M Merkez Çelik A.Ș. Ar-Ge departmanında uzman kadrosunda görev yapan Yıldıray Beytaș, 22 Kasım 2010’da mevcut kadrosuyla Mondi A.Ș. Ür-Ge departmanına atandı. ‹stikbal Bayii Aksay Ev Concept MOND‹’DEN 563 K‹fi‹YE YEN‹ YIL HED‹YES‹ Mondi’nin, “Kalplerdeki hediyeler șimdi Mondi’de” isimli kampanyasının talihlileri belirlendi. 250 liralık alıșveriș yapan herkesin katılabildiği kampanya kapsamında; Milli Piyango tarafından yapılan çekilișle belirlenen 563 talihli, otomobilden beyaz eșyaya, motorsikletten LCD televizyona ve notebook’a kadar birbirinden farklı ve cazip hediyelerin sahibi oldu. Talihlilerden Fiat Albea Sole otomobil kazanan yedi kiși ise arabalarının anahtarını 13 Aralık tarihinde Mondi Bayii’nde yapılan törende,Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu ve Mondi Genel Müdürü İzzet Sümer’den aldı. Törende Türkoğlu, Mondi’nin tüketicisine verdiği değeri vurgularken, Sümer de tüketicinin beklenti ve taleplerini karșılamaya yönelik projeler ve kampanyalara devam edeceklerini söyledi. Kampanyada 7 Fiat Albea Sole otomobil dıșında 17 Kanuni Rokko Motosiklet, 77 Vestel No-Frost buzdolabı, 77 Exper Karizma notebook, 77 Vestel çamașır makinesi, 77 Vestel bulașık makinesi, 77 Samsung cep telefonu, 77 Vestel 32 ekran LCD televizyon ve 77 Samsung fotoğraf makinesi talihlilerin adreslerine gönderildi. İstikbal Mobilya'nın 29'uncu ev konsept mağazası Kahramanmaraș'ta Aksay İnșaat tarafından hizmete açıldı. Dev mağaza için görkemli bir açılıș töreni yapıldı. Kentin ana caddesi üzerindeki mağazanın açılıșı, halk oyunları ekibi ve mehter takımının gösterisiyle bașladı. Açılıșta konușan Boydak Holding CEO'su Memduh Boydak, Kahramanmaraș'a yakıșan bir yapının kazandırıldığını belirterek, Aksay İnșaat ve Doru Mobilya yetkililerine teșekkür etti. Mağazanın Türkiye'de ev konsept mağazaları içerisinde 29'uncusu, mağaza olarak da 816'ncısı olduğunu ifade eden Boydak, 54'üncü yılına giren Boydak grubu için mobilya sektörünün büyük önemi olduğunu, bu iși severek yaptıklarını söyledi. Açılıșa, TBMM Bașkanvekili Nevzat Pakdil, AK Parti Kahramanmaraș M Firma adı: Aksay Ev Concept Yetkili kiși: Kemal Turan M Metrekare: 5606 M Adres: İsmet Pașa Mah. Borsa Cad. 3 No‘lu Sok. No:13-Kahramanmaraș M İletișim bilgileri: (0344) 224 11 04-05 M Açılıș tarihi: 9 Ekim 2010 M M Boydak Dıș Ticaret A.Ș. Mali İșler departmanında mali ișler uzmanı olarak görev yapan Özgür Yıldırım, 4 Ekim 200’da șirketin Mali İșler șefliğine atandı. M Boytaș Mobilya A.Ș. Mali İșler departmanında uzman yardımcısı olan Mustafa Kenan Öztürk, 4 Ekim 2010’da Boydak Dıș Ticaret A.Ș. Mali İșler uzman yardımcılığına atandı Bellona Bayii Galeri Yükseller M Boyçelik A.Ș.’nde insan kaynakları uzmanı olan Bahri Erkan, 4 Eylül 2010’da șirketin insan kaynakları șefliğine atandı. M Mondi A.Ș.’nde insan kaynakları uzmanı olan Önder Türkmenoğlu, 4 Eylül 2010’da șirketin insan kaynakları șefliğine atandı. M Boydak Holding A.Ș. Mali İșler departmanında iç denetim uzmanı olan Sedat Kızılyel, 4 Eylül 2010’da iç denetim șefliğine atandı. M D. Ali Aslan’dan boșalan Doğa A.Ș. Beylikdüzü Mağaza Müdürlüğü görevine, 29 Kasım 2010’da, aynı mağazanın satıș departmanında görevli Selçuk Ulaș vekaleten atandı. 64 B‹zb‹ze Milletvekili Cafer Tatlıbal, Belediye Bașkanı Mustafa Poyraz, Boydak Holding Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık, Hacı Ahmet Șirikçi, Ahmet Kamil Șirikçi katıldı. Katılımcılar ve çok sayıda Kahramanmarașlı, açılıș ardından mağazayı gezdi. B‹ZB‹ZE B‹R E⁄LENCE Boydak çalıșanları bașarıyla geçirdikleri bir çalıșma yılına eğlenerek veda ettiler. Boydak Holding Yönetim Kurlu Bașkanı Hacı Boydak'ın 25 Aralık 2010 tarihinde Boydak Holding konferans salonunda çalıșanlarına yönelik düzenlediği moral gecesi coșkulu geçti. Bizbize Bulușması’nda sahne alan TRT sanatçıları Boydak çalıșanlarına güzel bir gece yașattılar. Bellona’nın Küçükbakkalköy, Atașehir bayii Galeri Yükseller, görkemli bir törenle 30 Ekim Cumartesi günü hizmete girdi. Mağaza açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak ve Bekir Boydak, Boydak Holding Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık, Bellona Marka Müdürü Bülent Alıcı, Bepaș A.Ș. Genel Müdürü Cüneyt Ocak, Boypaș A.Ș. Genel Müdürü Hakan Ünsal, Atașehir Belediye Bașkan Yardımcısı Zafer Nuhoğlu ve Atașehir halkı katıldı. M M M M Firma adı: Galeri Yükseller Yetkili kiși: Ramazan Yüksel M Metrekare: 5000 Adres: Kayıșdağı Cad. NO:81 Küçükbakkalköy Atașehir-İstanbul İletișim bilgileri: (0216) 469 38 41-42 M Açılıș tarihi: 30 Ekim 2010 B‹zb‹ze 65 B‹ZDEN HABERLER ‹stikbal Bayii Efes Mobilya İstikbal’in Maltepe’deki altıncı mağazası törenle açıldı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Yönetim Kurulu Üyeleri Yusuf Boydak ve Bekir Boydak, Niğde Milletvekili Mahmut Dede, Üsküdar Bölge Emniyet Amiri, Maltepe Emniyet Amiri, Belediye Bașkan Yardımcısı, İstikbal Pazarlama Müdürü Mustafa Büyükkatırcı, Ürün Müdürü Fatih Mehmet Bozkurt, Boypaș A.Ș. Genel Müdürü Hakan Ünsal, Satıș Müdürü Osman Șimșek ve pazarlama ekiplerinin katıldığı törene, Maltepeliler de ilgi gösterdi. ‹stikbal Bayii Nalçac›lar Ev Concept İstikbal’in ev konsept mağazalarının 29’ncusu Malatya’da açıldı. Mehter takımının gösterisi eșliğinde yapılan açılıșa, Malatyalılar büyük ilgi gösterdi. Boydak Holding CEO'su Memduh Boydak açılıșta yaptığı konușmada, Malatya'ya yakıșan bu yapı nedeniyle Ömer Nalçacı’ya teșekkür etti. Dualar eșliğinde yapılan açılıșa, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Mustafa Büyükkatırcı, Malatya Valisi Doç. Dr. Ulvi Saran, Belediye Bașkanı Ahmet Çakır, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık, Mücahit Fındıklı, Ömer Faruk Öz, İhsan Koca, Yılmaz Dost, Yakup Rahimi, GAP Güneydoğu Tekstil San. ve Tic. A. Ș. Genel Müdürü Ali Cüreoğlu ve çok sayıda vatandaș katıldı. M M M Firma adı: Efes Mobilya Yetkili kiși: Mehmet Kırac Metrekare: 3800 M M M Adres: Denizciler Cad. Dik Sok. No.8 Küçükyalı-İstanbul İletișim bilgileri: (0216) 518 22 48-49-50 Açılıș tarihi: 9 Ekim 2010 ‹stikbal Bayii BSB Mobilya M Firma adı: Nalçacılar Ev Concept M Yetkili kiși: Ömer Nalçacı M Metrekare: 5000 M Adres: Çevreyolu Üzeri Niyazi Mısri Camii yanı-Malatya M İletișim bilgileri: (0422) 325 15 59 M Açılıș tarihi: 30 Ekim 2010 Ordu’nun Ünye ilçesi İstikbal bayii BSB Mobilya, kalabalık bir katılımcı listesiyle hizmete girdi. Açılıșa, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Hacılar Belediye Bașkanı Ahmet Herdem, Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü Murtaza Durmuș, İstikbal Markası Ürün Müdürü Mehmet Bozkurt, Bayi Yapılandırma Perakende ve İș Geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu, Yön A.Ș. Yönetim Kurulu Bașkanı Halis Gökçek, Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Gökçek, Arı Pazarlama A.Ș. Genel Müdürü Mustafa Büyükkiraz, Genel Müdür Yardımcısı Arif Çevik ve Bekir Çelik, Ordu Vali Yardımcısı Salih Yüce, Ünye Kaymakamı Osman Günaydın, Ünye Beletiye Bașkanı Ahmet Arpacıoğlu, Ünye Emniyet Müdürü Turgay Aytepe, Ünye Müftüsü Mustafa Bilgiç’in yanı sıra çok sayıda bayi ve Ünye halkı katıldı. M Firma adı: Senay Ticaret M Yetkili kiși: Doğan Dana M Metrekare: 4625 M Adres: Yeșilova Mah. Korutürk Cad. No:132 Gaziantep 66 B‹zb‹ze M İletișim bilgileri: (0342) 323 32 21 M Açılıș tarihi: 9 Ekim 2010 M M M M M Firma adı: BSB Mobilya Yetkili kiși: Bayram-Salih Bayraktar Metrekare: 2400 Adres: Niksar Cad. Stadyum Karșısı Ünye-Ordu İletișim bilgileri: (0362) 266 99 87 Açılıș tarihi: 26 Kasım 2010 ‹stikbal Bayii Galeri Osman İstikbal’in 818’nci șubesi, Burdur’da görkemli bir açılıșla hizmete girdi. Boydak Holding yöneticilerinin modern mağaza için teșekkür ettiği Osman Gök, “Dünya artık küresel bir köy. Günden güne etkileșimlerle değișiyor. Zirveye çıkmak çok zor. İstikbal bunu bașardı. Biz de bu bașarıya ayak uyduracağız” dedi. Açılıșa, Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak, Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Çelik Grup Yönetim Kurulu Üyeleri Arif Çelik, Celal Çelik, Ali Çelik, Belediye Bașkanı Sebahattin Akaya, Vali Süleyman Tapsız, İstikbal genel merkez pazarlama ekibi ve Akdeniz İstikbal bayileri katıldı. Bellona Bayii Senay Ticaret Güneydoğu Anadolu’nun en büyük Bellona mağazası Gazeantep’te açıldı. Bellona, 552’nci șubesi olan mağazanın açılıșı coșkulu geçti. Konserli açılıșta Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak, Bellona’nın 13 yıllık geçmișini hatırlattı, Türkiye’nin her köșesini nakıș nakıș ișleyerek bölgeyi zenginleștirmeye devam ettiklerini söyledi. Büyükșehir Belediye Bașkanı Asım Güzelbey de Gaziantep’e bölgenin en büyük Bellona Mağazası’nı kazandırdığı için Senay Ticaret’in sahibi Doğan Dana ve ekibine teșekkür etti. Açılıșa Milletvekili Mehmet Sarı, A. Kamil Șirikçi, Bülent Alıcı ve çok sayıda Gaziantepli katıldı. M M M M Mondi Bayii Arslan Ticaret Firma adı: Galeri Osman Yetkili kiși: Osman Gök Metrekare: 2000 M M M Adres: Burç Mah. Cumhuriyet Cad. No:6–Burdur İletișim bilgileri: (0248) 233 44 71 Açılıș tarihi: 11 Kasım 2010 Ümraniye, bir Mondi mağazasına daha kavuștu. Arslan Ticaret’in 18 Aralık’ta düzenlenen törenle hizmete giren mağazasıyla birlikte Mondi’nin Ümraniye’deki satıș ağı 20’ye ulaștı. M M Firma adı: Arslan Tek. Ltd. Ști. M Yetkili kiși: Mustafa Arslan – Ali Arslan M Metrekare: 650 Adres: Namık Kemal Mah. Cengiz Topel Cad. N0: 49/A Ümraniyeİstanbul M İletișim bilgileri: (0216) 523 16 77 M Açlıș tarihi: 18 Aralık 2010 B‹zb‹ze 67 B‹ZDEN HABERLER ‹stikbal Bayii Feyizler Mutfak Bellona Bayii Balamur Mobilya İstikbal, Rizeliler’e bir bayram hediyesi verdi. Feyizler mağazası, Ramazan Bayramı’ndan bir gün önce Rizeliler’in hizmetine girdi. Rize halkının ilgi gösterdiği açılıșa, Belediye Bașkanı Halil Bakırcı, Arı Pazarlama A.Ș.’den Mustafa Büyükkiraz ve Arif Çevik de katıldı. Mardinliler, bir Bellona mağazasına daha kavuștu. Mardin merkezde hizmet vermeye bașlayan Bellona’nın açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Boydak Holding Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Karavil Bölge Patronu A. Kadir Karavil ve bölge halkı katıldı. M Firma adı: Balamur Mobilya Yetkili kiși: Yusuf Balamur M Metrekare: 1600 M Adres: Hürriyet Mah. 13 Mart Cad. Devran Apt. Mardin M M İletișim bilgileri: (0482) 212 28 54 M Açılıș tarihi: 2 Ekim 2010 M Firma adı: Feyizler Ortaklığı Mustafa ve Aslan M Firma yetkilisi: Mustafa Feyiz M Metrekare: 600 M Adres: Gülbahar Mah. Sahil ‹stikbal Bayii Dört Mevsim Mobilya Mondi Bayii Akkafl Mobilya İzmir’in Buca ilçesinde dördüncü İstikbal mağazası açıldı. İzmir Büyükșehir Belediye Bașkanı Aziz Kocaoğlu’nun da katıldığa mağaza açılıșına Buca halkı da ilgi gösterdi. Açılıșa, CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, İstikbal Pazarlama Müdürü Mustafa Büyükkatırcı, Batılı Yönetim Kurulu Bașkanı Hakkı Ulusoy, Batılı Genel Müdürü Nazif Ulusoy ve Batılı İstikbal SPP Müdürü Halil Bașbarut da katıldı. M M M Mondi, münhasır mağaza Akkaș Mobilya ile Bașkent’in Antındağ ilçesindeki hizmetine bir halka daha ekledi. M Firma adı: Akkaș Mobilya Yetkili kiși: Mehmet Akkaș - Hakkı Akkaș M Metrekare: 600 M Adres: Çankırı Cad. No: 69 Ulus Atındağ-Ankara M İletișim bilgileri: (0312) 311 76 22 M Açılıș tarihi: 2 Ekim 2010 M M Firma adı: Dört Mevsim Mobilya Yetkili kiși: Tülin Özkaya Metrekare: 1400 Cad. No:354-Rize M İletișim bilgileri: (0464) 214 50 10 M Açılıș tarihi: 8 Eylül 2010 Adres: Atatürk Mah. 63 sok. No:52/1 Buca-İzmir M İletișim Bilgileri: (0232) 442 22 26 M Açılıș tarihi: 24 Eylül 2010 ‹stikbal Regina Bayii Muslu Dekorasyon Bellona Bayii ‹par Mobilya Mondi Bayii Nasip Ticaret Bașkent’in Mamak ilçesinde artık bir Mondi bayii daha var. Nasip Ticaret’in Mondi bayi açılıș törenine Halis Gökçek, Mustafa Siviș, Recai Kapusuz ve Mamaklılar katıldı. M Firma adı: Nasip Ticaret M Yetkili kiși: Bektaș Soyal M Metrekare: 750 M Adres: Boğaziçi Mah. 872. Cad. 40/D Boğaziçi Mah. Mamak-Ankara M İletișim bilgileri: (0312) 391 17 17 M Açılıș tarihi: 2 Ekim 2010 Bellona’nın İstanbul’daki satıș ordusu artıyor. Bellona’ya bir mağaza da Maltepe’den katıldı. İpar Mobilya'nın açılıș törenine Boydak Holding Yönetim Kurulu üyeleri Yusuf Boydak ve Bekir Boydak ile Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Bepaș A.Ș. Genel Müdürü Cüneyt Ocak, Boypaș A.Ș. Genel Müdürü Hakan Ünsal, Maltepe Belediye Bașkan Yardımcısı Ömer Lütfi Somun ve Maltepe halkı katıldı. M Firma adı: İpar Mobilya Yetkili kiși: Mustafa İpar M Metrekare: 1100 M Adres: Tugayyolu Caddesi NO:5 Maltepe-İstanbul M İletișim bilgileri: (0216) 441 85 42 – 43 0216 441 85 M Açılıș tarihi: 30 Ekim 2010 M 68 B‹zb‹ze ‹stikbal Regina Bayii Birke Mutfak Antalya’da artık bir İstikbal Regina mağazası daha var. Birke Mutfak, Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak, Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Çelik Grup Yönetim Kurulu üyeleri Arif Çelik, Celal Çelik ve Ali Çelik, Genel Merkez Pazarlama ekibi, İstikbal ve Bellona Akdeniz bayilerinin de katıldı bir törenle hizmete girdi. Gebze, ikinci İstikbal Regina mağazasına kavuștu. Mağaza Boypaș A.Ș. Genel Müdürü Hakan Ünsal, Gebze Belediye Bașkanı Adnan Köșker, Gebze Kaymakamı Salih Karabulut, Boypaș A.Ș. Pazarlama Müdürü Osman Șimșek, Pazarlama Șefi Uğur Ünsal Torun, Bepaș A.Ș. Genel Müdürü Cüneyt Ocak, pazarlama ekipleri ve Gebze halkının katılımıyla hizmete açıldı. M Firma adı: Muslu İnșaat Dekorasyon Yetkili kiși: Güngör Muslu M Metrekare: 400 M Adres: Osman Yılmaz Mah. 611 Sok. NO.8 Gebze-İstanbul M İletișim bilgileri: (0262) 641 85 07 M Açılıș tarihi: 11 Kasım 2010 M M Firma adı: Birke Mutfak Yetkili kiși: Recep-Berna Birke M Metrekare: 400 M Adres: Bülent Ecevit Bulvarı Fener Mah. 1946 Sok. No: 24/6 Antalya-Lara M İletișim bilgileri: (0242) 3245024 M Açılıș tarihi: 11 Kasım 2010 M B‹zb‹ze 69 B‹ZDEN HABERLER BUZLAR ER‹YOR, DEN‹ZLER YÜKSEL‹YOR “Bat›yoruz, S.O.S.” Küresel ›s›nmadan dolay› her geçen gün felakete sürüklenen dünyada Carteret Adas› halk›, ilk iklim de¤iflikli¤i mültecileri olarak tarihte yerini al›yor. Siyasi göçmenlerle bafla ç›kamayan Bat›l›lar› ‘‘eko-göçmenler de kap›m›za dayan›rlarsa ne yapar›z'' diye ald› m› bir düflünce flimdi?.. ‹flte batmakta olan adalar... KİVALINA Bering Boğazı’nın kıyısında, ABD’ye bağlı minik bir köy. 55 ahșap evden olușan köyde 400 kiși yașıyor. Fakat bu 400 kiși dünyanın gündemine oturan bir davanın kahramanı oldu. Kivalinalılar, küresel ısınma sonucu denize karıșan köylerinin hesabını sormak için ABD’nin 24 dev enerji șirketine, küresel ısınmaya sebep oldukları gerekçesiyle dava açtı. Adası’nda deniz her yıl 2.1 cm yükseliyor. Denizden yüksekliği 30 cm olan ülke 15 yıl sonra batacak. TOKELAU Büyük Okyanus’ta Yeni Zelanda'ya bağımlı bir ada ülkesi. Birçok küçük Okyanusya ülkesi gibi mercanadalardan olușuyor. Yüzölçümü 10 km2. Tokelau dili ve İngilizce konușulan ülkenin nüfusu yaklașık 1500 kiși. MARSHALL Marshall Adaları Okyanusya'da Kuzey Pasifik Okyanusu'nda bulunan adalar topluluğudur. Adanın adı John Marshall'dan geliyor. CARTERET Carteret Adası halkı, ilk iklim değișikliği mültecileri olarak tarihte yerini alıyor. Papua Yeni Gine'deki adada yașayan 1500 kiși, iklim değișikliği nedeniyle adayı terk ediyor. Çünkü yükselen deniz seviyesi rahatlıkla gözlenebiliyor. Ada halkı, zararın sorumlusu olarak gördüğü sanayileșmiș ülkelerden yardım istiyor. COOK ADALARI Cook Adaları, Güney Pasifik Okyanusu’nda Hindistan büyüklüğünde alana yayılmıș durumdaki 15 adadan olușan bir adalar topluluğu. Volkanik dağları ve bembeyaz kumsalları, kristal berraklığındaki denizle çevrili. TUVALU Tuvalu, Büyük Okyanus'ta, dokuz adet mercanadasından olușan Polinezya ülkesi. 26 kilometrekare yüzölçümüne sahip. Tuvalu, dünyada Vatikan, Monako ve Nauru'dan sonra en küçük ülke. Küresel ısınma nedeniyle deniz seviyesinin yükselmesi, bașkenti deniz seviyesinden sadece 5 metre yüksekte olan Tuvalu için hayati bir tehdit. Eğer küresel ısınma nedeniyle sıcaklık 1 derece daha artarsa, Tuvalu sulara gömülecek. Tuvalu sakinleri de dünyanın ilk ‘‘eko-göçmenleri'' arasında yer alacak. MİKRONEZYA Avustralya yakınlarındaki Mikronezya Federal Devletleri 607 adadan olușuyor. Karasal büyüklüğü 707 kilometrekare olan ülkenin nüfusu 134 bin. Mikronezya KİRİBATİ Kiribati, dünyada en erken saat diliminin bulunduğu ülke. Ülkenin 33 atolü, ekvator civarındaki 3.5 milyon kilometrekarelik geniș bir alana yayılmıș durumda. PALAU Okyanusya ülkesi. Büyük Okyanus’un ve Papua Yeni Gine'nin kuzeyinde. 1994 yılında ABD himayesinden çıktı. Yaklașık 350 adadan meydana geliyor. 70 B‹zb‹ze ‹LAN
Benzer belgeler
dünya - Boydak Holding
Rıfat Hisarcıklıoğlu da Türkiye’nin artık tribünde değil, sahada olduğunu, “Mızrak artık bu çuvala sığmıyor, insanımız kabına sığmıyor” sözleriyle vurguladı.
Türkiye’nin yıldızının parladığı bir ba...
Yatırımlarımızla büyümeye devam ediyoruz
Yay›n Kurulu
Bilal Uyan›k
Halit Bayhan
Aygün Baflok
Muzaffer Çetinkaya
Hasan Ünal
Ar›n Saydam
Ülkü Karaosmano¤lu
Duygu Ülgen
Reklam
Ebru Çal›flkan
[email protected]
Yap›mc›
Kesiflim Yay›nc›l›k ...
BİZBİZE, BOYDAK HOLDİNG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA BİR
Yay›n Kurulu
Bilal Uyan›k
Halit Bayhan
Aygün Baflok
Muzaffer Çetinkaya
Hasan Ünal
Ar›n Saydam
Ülkü Karaosmano¤lu
Duygu Ülgen
Reklam
Ebru Çal›flkan
[email protected]
Yap›mc›
Kesiflim Yay›nc›l›k ...
Yeni Açılan Büyümeye Devam Ediyoruz
Yay›n Kurulu
Bilal Uyan›k
Halit Bayhan
Aygün Baflok
Muzaffer Çetinkaya
Hasan Ünal
Ar›n Saydam
Ülkü Karaosmano¤lu
Duygu Ülgen
Reklam
Ebru Çal›flkan
[email protected]
Yap›mc›
Kesiflim Yay›nc›l›k ...
van ‹ç‹ntek vücut olduk
kendisini, ilișkilerini, durumunu test edebilir. Türkiye de, Boydak Holding de bu acı günlerde iyi bir sınav verdi. Yönetim Kurulu Bașkanımız Hacı Boydak’ın da dediği gibi, “Bu güç günler bir defa ...
DÜNYAYA TÜRKÇE KONUfiTURUYORUZ
olması, bizlerin ve ülkemizin dünyada daha yakından ve doğru tanınmasına katkıda bulunacak. Gelelim ikinci nedene… Geniș anlamıyla
‘aynı dili konușma’nın ne kadar hayati olduğunu artık hepimiz bili...
Bizbize - Boydak Holding
Yay›n Kurulu
Bilal Uyan›k
Halit Bayhan
Aygün Baflok
Muzaffer Çetinkaya
Hasan Ünal
Ar›n Saydam
Ülkü Karaosmano¤lu
Duygu Ülgen
Reklam
Ebru Çal›flkan
[email protected]
Yap›mc›
Kesiflim Yay›nc›l›k ...
BAYİ - Boydak Holding
Yay›n Kurulu
Bilal Uyan›k
Halit Bayhan
Aygün Baflok
Muzaffer Çetinkaya
Hasan Ünal
Ar›n Saydam
Ülkü Karaosmano¤lu
Duygu Ülgen
Reklam
Ebru Çal›flkan
[email protected]
Yap›mc›
Kesiflim Yay›nc›l›k ...