boydak üret‹m‹ - Boydak Holding
Transkript
‹LKBAHAR 2011 • SAYI 24 B‹ZB‹ZE, BOYDAK HOLD‹NG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA B‹R YAYINLANIR. BOYDAK ÜRET‹M‹ SINIRLARI AfiTI Üretimini yurtd›fl›na tafl›yan Boydak Holding, Rusya ve Ukrayna’da iki fabrika sat›n ald›. Türkiye d›fl›nda ilk mobilya üretim yat›r›m›yla bölgedeki en önemli mobilya üreticilerinden biri olmay› hedefleyen Boydak Holding, rekabette üretim ve pazarlama konusundaki 50 y›ll›k tecrübesine güveniyor ‹stikbal yine sektöründe en be¤enilen flirket Boydak tan›t›ml› ‹MOB’a yüksek kat›l›m Türk inovasyonun atalar› Bellona’n›n yeni yüzü: fiEVVAL SAM SINIRLARIMIZI AfiTIK Sizlere önce, bir önceki sayımızda kaleme aldığım yazıyı nasıl bitirdiğimi hatırlatmak istiyorum. Sanayi Bakanımız Nihat Ergün’ün Kayseri Sanayi Odası’nın geleneksel Sanayi Gecesi’nde söylediği șu cümleleri vurgulamıștım: "Elde ettiği bașarılarla yetinenler ve yeni ufuklara yelken açmayanlar ayakta kalamazlar. Osmanlı İmparatorluğu, zamanında çok büyümesine rağmen, ayakta kalamadı. Çünkü kendi içine kapandı, açılım yapamadı. Ancak uzak denizlere giden gemiler yapan, Ümit Burnu'nu, Amerika'yı keșfedenler, bugün ayakta durmayı bașarabildi." Bu sayfanın açılıșını da aynı sözlerle yapmanın tam vaktidir. Çünkü gerçekten de yeni ufuklara yelken açtık, yeni kıtaları keșfediyoruz. Geçtiğimiz yıl enerjiyle bașlayan yatırımlarımıza, bu yıl yurtdıșı yatırımlarımızla devam ediyoruz. 1990’lı yıllarda beș mağazamızın bulunduğu, ancak 1998 krizi nedeniyle çıktığımız Rusya pazarına bu kez üretici olarak giriyoruz. Vizyoner bakıșımızla gelecekteki büyüme potansiyelini tespit ettiğimiz bu pazara üretici sıfatıyla girerek, aynı zamanda karșımıza çıkarılan mevzuat ve uygulama engellerini de așmıș olacağız. Avrupa’nın en büyük mobilya üreticilerinden biri Fabryki Mebli Forte SA’nın Rusya ve Ukrayna’daki iki fabrikası, 20 milyon dolar bedelle artık Boydak Grubu’na ait. İlk beș yıl içerisinde 60 milyon dolar daha ilave bina ve makine yatırımı yapacağız. Tüm yatırımların tamamlanmasıyla birlikte beș yıl sonunda, yıllık yaklașık 100 milyon dolar satıș gerçekleștirecek bir büyüklüğe ulașmayı planlıyoruz. Dediğim gibi, bir yola çıktık ve artık durmak yok. Capital Dergisi’nin ‘Türkiye’nin En Beğenilen Șirketleri 2010’ araștırmasında çok sayıda sektörden üst ve orta düzey yöneticinin İstikbal markamızı, sektöründeki en beğenilen șirket olarak değerlendirmesinin haklı gururunu yașadık. Biliyoruz ki bașarımızın temelinde, dünyanın kendi çıkarlarımızdan ve mutluluğumuzdan ibaret olmadığı algımız yatıyor. Bu algımız çerçevesinde, dünyanın diğer ucunda yașanan, yakinen bildiğimiz bir felakete binlerce can veren Japonya’nın acısını paylașıyor, yaralarının en kısa zamanda sarılmasını canı gönülden diliyoruz. Ortak acılar bizlere öğretti ki, dünyamız yașanabilir olduğu ölçüde yollarımız açık, insanlık mutlu olduğu ölçüde mutluyuz. Mutluluğumuzun daim ve kapsayıcı olmasını diliyoruz. Saygılarımla, Bekir Boydak B‹zb‹ze 3 6 ı DÜNYA VE B‹Z Boydak üretimi sınırları aștı 10 ı gündem Bellona bayileri Antalya’da buluștu Boydak tanıtımlı İMOB’a yüksek katılım Milano Uluslararası Mobilya Fuarı’na Boydak çıkartması Bir tasarım kenti: Milano Bir mutluluk bir hüzün İstikbal yine sektöründe en beğenilen șirket 22 ı marka ‹ç‹ndek‹ler ‹Ç‹NDEK‹LER Boyçelik altı yașında ama Avrupa’nın hammadde tedarikçisi 24 ı hayata da‹r Melikșah Üniversitesi: Hedef sanayi ve bilim arasında köprü olmak 26 ı rotam›z ‹mtiyaz Sahibi Boydak Holding ad›na Bekir Boydak Yaz›iflleri Müdürü Murtaza Durmufl Editör Belgin Demirer Kreatif Direktör Metin Özkan Yay›n Kurulu Bilal Uyan›k Halit Bayhan Aygün Baflok Muzaffer Çetinkaya Hasan Ünal Ar›n Saydam Ülkü Karaosmano¤lu Duygu Ülgen Reklam Ebru Çal›flkan [email protected] V‹ZYON SAH‹B‹ OLMAK, FARKLI BAKAB‹LMEK Yap›mc› Kesiflim Yay›nc›l›k ve Tasar›m Hizmetleri A.fi. Kasap Sokak, Hilmi Hak Han, 22/6 34394 Esentepe-fiiflli/‹stanbul Tel: (0212) 337 51 99 Faks: (0212) 288 62 36 www.kesisim.com.tr Yönetim Yeri Boydak Center, O.S.B. 6. Cad. No: 35 Kayseri e-posta: [email protected] [email protected] Ada Ofset Matbaac›l›k Tel: (0212) 567 12 42 Yay›n Türü Yerel Süreli Yay›n Gaziantep: Lezzet, tarih, sanayi kenti 29 ı BAY‹LER Gaziantep bayilerimize misafir olduk 34 ı kamera arkas› Gerçek hikâyeler gerçek insanlar Üç de yetmez beș tane Bellona’dan ver 36 ı renkler Nasuh Mahruki: Hiçbir șey hayat kurtarmakla karșılaștırılamaz Șevval Sam: Arabesk albümüm bir misyondu, 14 misyonunu tamamladı 42 ı YEN‹ Stratejik düșünce ordulardan çok șirketlere lazım Türk inovasyonun ataları 48 ı art› 1 Mükemmel değil yeterince iyi anne-baba olalım 52 ı sa¤l›k Hasta değil susuzsunuz 54 ı LEZZET DURA⁄I 60 ı B‹ZDEN HABERLER 4 B‹zb‹ze 26 36 Bahar, müjdeleriyle geldi. Biz de büyük bir memnuniyetle sizlere bu müjdeli haberleri aktaracağız. Dergimizde, vizyoner bir bakıșla atılan adımlara tanıklık edeceğiz. Elbette bu sayımızda okuyacağınız en vizyoner adım, Boydak Holding’in aldığı ilk yurtdıșı yatırım kararı olacak. Kararın açıklanması amacıyla 11 Mart’ta düzenlediğimiz basınla sohbet toplantısına gösterilen ilgili, haberin ulusal basında geniș kapsamlı ve “Boydak’tan Rusya’ya muhteșem dönüș”, “Rusya ve Ukrayna’yı fethedecek” gibi bașlıklarla yer alması da, atılan adımın öneminin ortak bir görüș olduğunu gösteriyor. İlgili haberimizden de izleyeceğiniz gibi halen orta büyüklükte olan fabrikalar, Boydak Holding’in stratejisi doğrultusunda orta vadede yapılacak kapasite artırımlarıyla büyük birer tesise dönüșecek, uzun dönemde de bölgedeki en önemli mobilya üreticilerinden olacak. Holdingin 2006 yılında attığı bir bașka vizyoner adımın sonucunu ise Boyçelik Genel Müdürü Șevket Ganioğlu ile yaptığımız söyleșide okuyacaksınız. Göreceksiniz ki, potansiyelin öngörülmesiyle yapılan bu yatırım, altı yıl içinde Avrupa’nın en büyük yatak ve mobilya üreticilerine hammadde tedarik eder duruma gelmiș. Bugün 52 ülkeye, 199 firmaya ihracat yapan Boyçelik, mobilyadan otomotive, beyaz eșyadan inșaata birbirinden farklı birçok sektöre sunduğu ürünlerle sanayimizi ithalat zorunluluğundan kurtarıp, gücüne güç katıyor. Boydak Holding’in vizyoner bakıșının katkısı, grubumuzu da așarak ülke sanayisine güç veriyor. Dünyanın en büyük üçüncü mobilya fuarı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen İMOB bu yıl, önceki yılları da așan bir ilgiyle izlendi. MOSDER adına tanıtım faaliyetlerini yürüten Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak ve ekibi, tanıtım bütçesini așmadan, mecraları etkin kullanarak İMOB’u daha fazla sayıda ilgiliye duyurmayı bașardı. Bu haberimizde, fuara katılan İstikbal, Bellona ve Mondi markalarımızın stantları ve șirketlerin hedefleriyle ilgili bilgilere de ulașabileceksiniz. Șimdiye kadar söz ettiğimiz haberlerimiz, farklı ve iyi bir fikri ticari bir faydaya dönüștürmeyi içeriyordu. Yani fark yaratan düșünce biçimleri… Sizlere iș hayatındaki farklı bakıș açılarını sunmak amacıyla hazırladığımız sayfalarımızda bulacağınız ‘Türk inovasyonun ataları’ bașlıklı haberde, arabalı vapurun bir Türk tasarımı olması gibi ilginç ve gurur verici bilgiler bulacaksınız. ‘Pazarlama 3.0’ adlı kitaptan yola çıkarak hazırladığımız sayfalarda ise yeni pazarlama yaklașımında müșterinin bugün ve gelecekte aklından neler geçtiğini ve geçeceğini bilmenin önemini okuyacaksınız. Farklı düșünebilen genç bir nesil hedefiyle geçtiğimiz yıl kurulan Melikșah Üniversitesi, bu sayıdaki ziyaret duraklarımız arasında. Diğer durağımız ise ülkemizin en önemli sanayi kentlerinden, zengin tarihi ve leziz mutfağıyla göz kamaștıran, değerli bayilerimizle gurur duyduğumuz Gaziantep. Farklı bakıș için gerekli en önemli altyapı, sağlıklı bir çocukluk. Anneler Günü, 23 Nisan, 19 Mayıs kutlamalarını yașayacağımız bahar sayımızda, psikolog Nur Dinçer Genç’ten iyi birer anne-baba olmanın, çocuklarımızı ve gençlerimizi geleceğin sağlıklı, faydalı yetișkinlerine dönüștürebilmenin gereklerini, olumlu davranmanın, onları yargılamadan dinleyip anlamanın önemini dinleyeceğiz. Dergimizin renkli simaları, Bellona markamızın bu yılki yüzü Șevval Sam ile İstikbal markamızın tanıtımında yer alan Nasuh Mahruki’yi keyifle okuyacaksınız. Yeni sayımızda bulușuncaya kadar esenlikle kalın. Saygılarımla Murtaza Durmuș/Yazı İșleri Müdürü B‹zb‹ze 5 dünya ve b‹z BOYDAK ÜRET‹M‹ SINIRLARI AfiTI BELLONA, RUSYA VE UKRAYNA’DA Üretimini yurtd›fl›na tafl›yan Boydak Holding, Rusya ve Ukrayna’da iki fabrika sat›n ald›. Türkiye d›fl›nda ilk mobilya üretim yat›r›m›yla bölgedeki en önemli mobilya üreticilerinden biri olmay› hedefleyen Boydak Holding, rekabette üretim ve pazarlama konusundaki 50 y›ll›k tecrübesine güveniyor 6 B‹zb‹ze Boydak Holding, zorlukları așmakta gösterdiği cesareti bir kez daha sergiledi. Boydak Holding, Türkiye için dıș ticaretin güçleștirildiği Rusya ve Ukrayna pazarlarında, üretici bir firma sıfatıyla var olma kararı aldı, bu kararını da iki ülkeden birer fabrika alarak uygulamaya koydu. Böylece mobilya üretimi alanındaki ilk yurtdıșı üretim yatırımını hayata geçiren Holding, küresel oyunculuk hedefine bir adım daha yaklaștı. CEO Memduh Boydak, Yönetim Kurulu Üyeleri Bekir Boydak ve Murat Bozdağ’la birlikte 11 Mart’ta düzenlenen basınla sohbet toplantısında, bu önemli karara varan süreci șöyle özetliyor: “Aslında 1990’lı yıllarda Rusya’da beș mağazaya ulașmıștık. Ancak 1998 krizinde çıkmak zorunda kaldık. Sonra bir daha mağazayla girmedik. İhracat yapmakta da zorlanıyorduk. Çünkü, karșımıza ciddi mevzuat ve uygulama engelleri çıkarıyorlardı. Bu etkenin yanı sıra bölgenin gelecekte büyüme potansiyeline sahip olduğuna inanıyorduk. Bunun üzerine biz de Rusya ve Ukrayna’da fabrika alıp, doğrudan üretim yapmayı seçtik.” İKİ FABRİKA DA FAAL DURUMDA Boydak Holding’in satın aldığı fabrikalar Polonyalı bir șirkete ait; Fabryki Mebli Forte SA. Avrupa’nın en büyük mobilya üreticilerinden biri olan Fabryki Mebli Forte SA, 10 yıldır Rusya ve Ukrayna pazarında üretim yapıyor. Șirketin Rusya’daki fabrikası, Bașkent yakınlarındaki Vladimir șehrinde, “ Türk‹ye’de 32 fl‹rket‹yle sek‹z sektörde var olan, 2010 y›l›n› 4.1 m‹lyar TL c‹ro ve yüzde 14 büyümeyle kapatan Boydak Hold‹ng, ülkem‹zde oldu¤u g‹b‹ yurtd›fl›nda da büyümes‹n‹ SÜRDÜRECEK” Yurtd›fl›nda 5 bin farkl› sat›fl noktas› ve 100’e yak›n ülkeye yapt›¤› ihracatla baflar›s›n› kan›tlayan Boydak Holding, Rusya ve Ukrayna’da do¤rudan yat›r›m karar› alarak, mobilya üretimi alan›ndaki ilk yurtd›fl› üretim yat›r›m›n›n ad›m›n› da atm›fl oluyor. Bu ad›m, grubu global piyasalarda bilinen bir oyuncu olma hedefine de biraz daha yaklaflt›r›yor. 60 bin metrekarelik bir alanda kurulu. Vladimir’in Moskova’ya uzaklığı 160 kilometre. Ukrayna’daki fabrika ise Donekst bölgesinde bulunan Artemovsk șehrinde yer alıyor. Fabrika, 50 bin metrekare açık alanda faaliyet gösteriyor. Her iki fabrika da faal durumda. ÜRETİM MARKASI BELLONA Boydak Holding söz konusu fabrikaları almaya karar verdikten sonra iki taraf arasında görüșmeler aylarca sürüyor. Sonunda Polonyalı Forte SA ile 20 milyon dolarda anlașma sağlanıyor. Hisse devir anlașmaları tamamlandıktan sonra da, Șubat ayı içerisinde devir ișlemleri yapılıyor. Anlașmaya göre fabrikaların yüzde 100’ü Boydak Holding’in. Rusya ve Ukrayna’daki fabrikalar için Forte SA’ya 20 milyon dolar ödeyen Holding, ilk beș yıl içerisinde 60 milyon dolar daha ilave bina ve makine yatırımı yapmayı öngörüyor. Yapılacak yeni yatırımlarla birlikte, bașta Rusya’daki tesisler olmak üzere bu fabrikalarda mevcut panel mobilya üretimine ilave olarak yatak, kanepe ve oturma gruplarından olușan döșeme mobilya ve ev tekstili imalatı yapılacak. Tüm yatırımların tamamlanmasıyla birlikte beș yıl sonunda, yıllık yaklașık 100 milyon dolar satıș gerçekleștirecek bir büyüklüğe ve toplamda 600’e yakın çalıșan sayısına ulașılması planlanıyor. Her geçen gün daha iyi bir noktaya gelen Türkiye-Rusya Federasyonu ilișkilerinin, bu ve benzeri özel sektör yatırımları için daha da elverișli bir ortam hazırladığı düșünülüyor. Boydak Holding’in stratejisi doğrultusunda halen orta büyüklükte olan fabrikalar, orta vadede söz konusu kapasite artırımlarıyla birlikte büyük birer tesise dönüșecek. Uzun dönemde ise faaliyet gösterdikleri bölgedeki en önemli mobilya üreticilerinden olacaklar. Rusya ve Ukrayna’da üretim, bir yıl kadar mevcut markayla yapılacak, ondan sonra Bellona markasıyla devam edecek. Fabrika yatırımının yanında Rusya'nın tüm büyük șehirlerinde dört yıl içinde toplam 50 mağaza açmak da Boydak Holding’in hedefleri arasında. EN BÜYÜK AVANTAJ YARIM ASIRLIK TECRÜBE Boydak Holding, 2011 için belirlediği 300 milyon dolar toplam yatırım tutarına Rusya’ya yaptığı bu ilk yurtdıșı yatırımıyla start vermiș oluyor. Memduh Boydak, yurtdıșı mobilya satıș kanalı olan Boydak Dıș Ticaret A.Ș. üzerinden yaptıkları yatırımda, Rusya’daki Türk șirketlerinden cesaret aldıklarını söylüyor: “Bașka Türk șirketleri de Vladimir bölgesinde B‹zb‹ze 7 dünya ve b‹z G8 ülkeleri aras›nda yer alan Rusya Federasyonu, 17 milyon kilometrekarelik yüzölçümüyle, dünyan›n en genifl ülkesi. Rusya, 171 milyonluk nüfusuyla dünyan›n en kalabal›k ülkelerinden. “ fabr‹ka yat›r›m›n›n yan›nda rusya’n›n tüm büyük fleh‹rler‹nde dört y›l ‹çer‹s‹nde toplam 50 ma¤aza açmak da boydak hold‹ng’‹n hedefler‹ aras›nda” BOYDAK HOLD‹NG’DEN NOTLAR “ENERJİDE HESAP TUTMUYOR” Memduh Boydak, enerji sektöründeki yatırımları da yakından izlediklerini söylüyor: “İki hidroelektrik santralımız var. 190 megavat elektrik üretim kapasitesine sahibiz. 500 megavata ulașmadan enerjide ciddi yatırımcılar arasına girmiș olmayız. Hedefimiz üretimde olan, yapımı süren veya lisansı alınmıș projelerden uygun olanları almak. Önümüzdeki enerji yatırımlarımızı çeșitlendirmeyi düșünüyoruz. Rüzgâr, doğalgaz çevrim santrali gibi… Elektrik dağıtımıyla da ilgileniyoruz. Ancak, fiyatlar havada uçuyor. Mevcut fiyatlarla alım yapmak bize pek uymuyor.” NEREYE, NE KADAR YATIRIM? Boydak Holding, bu yıl yapılması planlanan 300 milyon dolarlık yatırımın 200 milyon dolarını enerjide kullanmayı planlıyor. Yatırım bütçesinin 30 milyon doları halı yatırımına harcanacak. 20 milyon dolar Rusya ve Ukrayna’daki iki fabrika için kullanıldı. 30 milyon dolarla Kayseri'de halı yatırımı yapılıyor. 50 milyon dolar HES Kablo’nun çelik halat yatırımı. Ve 10 milyon doların üzerinde demir-çelik yatırımı. Cumhuriyetle yönetilen Ukrayna, 48 milyonluk bir nüfusa sahip. Son y›llarda sanayileflme ve teknolojide ilerleme kaydeden Ukrayna, Do¤u Avrupa’n›n en geliflmifl ülkelerinden. 8 B‹zb‹ze üretim yapıyor. Türkiye'de önümüzü açan girișimciler var; Șișecam, Beko ve Vestel… Burada birçok Türk markasının bulunmasının yanı sıra son zamanlarda İș Bankası'nın bir Rus bankası olan Bank Sofia'yı alması da bizi yüreklendirdi, cesaretlendirdi.” Bölgedeki en önemli mobilya üreticilerinden birisi olmayı hedeflediklerini belirten CEO Memduh Boydak stratejilerini șöyle açıklıyor: “Türkiye’ye komșu coğrafi alanlarda genișlemek istiyoruz. Çok önem verdiğimiz Rusya pazarına da bu yatırımla ilk kez girdik. Bu pazarlardaki yatırımlarımızla kısa vadede faaliyette bulunduğumuz sektörün yapısını ve dinamiklerini öğrenerek, orta ve uzun vadede ürünlerimizi ve markalarımızı daha geniș bir pazara yaymak ilk hedefimiz. Bunu, dünya mobilya sektöründeki pozisyonumuzu güçlendirmek ve marka tanınırlığımızı artırma hedefimiz takip ediyor. Rusya ve Ukrayna’daki fabrikalarda ev mobilyası üretimini, 50 yılı așkın tecrübelerimizi kullanarak gerçekleștireceğiz. Bu anlamda ilgili pazarlarda büyük bir rekabet avantajına sahibiz. Her iki fabrika da 2011'DE 500 KİȘİYE YENİ İSTİHDAM Mobilyadan kablo üretimine, demir-çelik ve finanstan enerji yatırımlarına kadar birçok alanda iș yapan Boydak Holding, 2010'da 4.1 milyar lira gelir elde etti. Grup bünyesinde toplam 11 bin 500 kișiye istihdam sağladıklarını aktaran Memduh Boydak, bu yıl 500 kișiyi daha ișe alacaklarını anlattı. 100'e yakın ülkede mağazaları bulunduğunu, özellikle Fransa, Almanya, Hollanda'da yoğun mağaza açma faaliyetlerine giriștiklerini de sözlerine ekledi. halen orta büyüklükte fabrikalar. İki șirket, orta vadede kapasite artırımlarıyla birer büyük tesis haline dönüșecek, uzun dönemde ise faaliyet gösterdikleri bölgedeki en önemli mobilya üreticilerinden biri konumuna gelecek, iç piyasanın ihtiyaçlarını karșılayan ve ihracat yapan bir firma olacak. Rusya ve Ukrayna pazarı Türkiye için dıș ticaret yapılması zor bölgeler; dolayısıyla bu pazarlarda üretim yaparak yer alacağız. Grup olarak en büyük rekabetçi avantajımız üretim ve pazarlama konusundaki 50 yıllık tecrübe ve birikimimizdir.” Memduh Boydak, “Șu anda Rusya, Ukrayna ile faaliyete bașlıyoruz. Burada olayları bir test edelim diyoruz. Sonrasında inșallah devam edeceğiz. Mobilya sektöründe alma, satma her türlü fırsata bakıyoruz” diyor. HES KABLO HALKA AÇILIYOR Boydak Holding’in bu yılki önemli planlarından biri, 850 milyon TL cirosu bulunan HES Kablo'yu halka arz etmek. Memduh Boydak, İstikbal, Bellona gibi markalar dururken neden HES Kablo'yu halka açtıklarını șöyle açıklıyor: "Halka arza en uygun șirketimiz HES Kablo. Bu șirketimiz Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) kaydında var. “ B‹zb‹ze 9 GÜNDEM ‘BEN’ YOK ‘B‹Z’ VARIZ Boydak Holding yöneticileri ve Bellona bayileri Antalya’da bulufltu. Hedef ve politikalar›n paylafl›ld›¤›, güvenin pekifltirildi¤i buluflmada, Bellona tercihinde bayinin imaj› ve sosyal çevresinin ürün kalitesi kadar önemli oldu¤u vurguland› “ B‹z‹m kurum kültürüMÜZde ‘ben’ yoktur, sadece ‘b‹z’ vard›r ve bu ‘b‹z kültürü’ hedefler‹m‹Z‹ gerçekleflt‹rme noktas›nda en öneml‹ dayana¤›m›zd›r” 10 B‹zb‹ze Boydak Holding Yönetim Kurulu Baflkan Vekili Mustafa Boydak: “Daha fazla bayii, daha büyük metraj hedefimizde ilerliyoruz.” “Bu noktalara kolay gelmedik, birçok zor dönemlerden birlikte geçtik ama en zor dönemlerde bile kurum kültürümüzün parçası olan ortak çalıșma, birbirimize güvenme ve inanma, pes etmeme ve sürekli lider kalma konularından hiç taviz vermedik. Her birimiz Bellona zincirinin parçasıyız ve her birimiz bu kurum için aynı seviyede önemliyiz. Bizim kurumumuzun kültüründe ‘ben’ yoktur, sadece ‘biz’ vardır ve bu ‘biz kültürü’, hedeflerimizi gerçekleștirme noktasında en önemli dayanağımızdır. Bizler, tecrübemiz ve oturmuș kurumsal yapımız sayesinde artık piyasaların iyi ve kötü olduğu dönemlerde nasıl hareket edeceğimizi, yani nerede ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz.” Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, 1-4 Nisan tarihlerinde Antalya Rixos Premium Belek Otel’de bir araya geldikleri Bellona bayilerine böyle seslendi. Bellona bayi toplantısında, bayiler ve yöneticileri arasında çok sıcak bir diyalog hâkimdi. 2011 hedef ve politikalarını dinleyen bayiler, bütün yöneticilerini karșılarında buldu; onların övgü ve müjde dolu sözleriyle moralini yükseltti. estetik–kalite üçgenini olușturduk. Büyüyen tesisimiz, Bellona için günlük 2 bin 500 kanepe, 400 koltuk takımı, 25 bin metrekare panel mobilya, bin 600 sandalye, 2 bin 500 yatak, 4 bin parça ev tekstili üretilebilecek kapasiteye sahip. Panel üretim kapasite hedefimizi 2011’de, sosyo-ekonomik dengelerde istikrarsızlık olmazsa yüzde 40 artırmayı hedefliyoruz.” ȘÜKRÜ BOYDAK: PANEL ÜRETİM HEDEFİ YÜZDE 40 BÜYÜME “Her geçen gün marka bilinirliliğini artıran Bellona, kendine özgü çizgisiyle özellikle genç nüfusun tercih ettiği bir marka ve Türkiye’nin genç nüfusunu göz önünde tutacak olursak markamızın geleceğinin çok parlak olduğu așikârdır” diyen Hacı Boydak’ın ardından kürsüye çıkan Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak da Bellona’nın üretim kapasiteleri ve yapılan ilave yatırımlar hakkında bilgi ve büyüme müjdesi verdi: “2000’lerde 52 milyar dolar olan dünya mobilya ticareti, 2010’da 102 milyar dolar olarak gerçeklești; 2011’de de 107 milyar dolar olması bekleniyor. Bu rakamlar bize, dünyada ve Türkiye’de mobilya ticaretinin gelecek yıllarda çok daha fazla artacağını gösteriyor. Bellona olarak marka bilinirliğimizi ve pazar payımızı artırma yönündeki yatırımlarımız, hedeflerimizin tutmasına, büyüme rakamlarımızın yakalanmasına ve müșteri portföyümüzün her geçen gün artmasına olanak sağlıyor. Pazar koșullarına göre fiyat odaklı ürünler ön plana çıkıyor. Bundan dolayı Ar–Ge’lerimizde katma değeri yüksek ürünlere yönelik tasarımlar yapılması gerekiyor. Mobilya sektöründe sahip olduğumuz avantajları kullanarak, katma değeri yüksek ürünlere yönelik tasarımlar yaparak, tüketici açısından önemli olan fiyat- MUSTAFA BOYDAK: EN ÖNEMLİ SERMAYEMİZSİNİZ Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, Ortadoğu ülkeleri, Kuzey Afrika ve Japonya’daki felaketten dolayı 2011’de dünya ekonomisindeki beklenilen yüzde 4.5’lik ivmenin revize edilmesinin beklendiğini söyledi. Boydak șöyle devam etti: “Türkiye ekonomisinin 2011’de yüzde 5-6 oranında büyümesi bekleniyor. Türkiye ekonomisindeki en önemli sermayemiz sizlersiniz. Bellona olarak ortalama ekonominin üzerinde büyüdüğümüz zaman, bu bizim için bașarıdır. Bellona’nın pazarda daha fazla etkinleșmesi için daha az bayi, daha büyük metraj demiștik ve bu hedefe doğru gidiyoruz. Türkiye’de paylașmayı en iyi bilen firmalardan biriyiz, o yüzden arkadașlarımıza teșekkür ederiz.” NAZİF TÜRKOĞLU: MARKA BİLİNİRLİĞİ YÜZDE 100 2008 ve 2010 yıllarında yaptırılan piyasa araștırmalarını değerlendiren Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu’nun verdiği bilgiler de sevindiriciydi. Buna göre 2008’de 100 evden 23 eve giren Bellona, 2010’da 34 eve girmiș. Bayinin bölgesindeki imajı ve sosyal çevresi, markanın ürün kalitesi kadar önemli. 2008’de yüzde 94 olan marka memnuniyeti 2010’da yüzde 97’ye yükselmiș. 2012 hedefi ise yüzde 99-100. Her 100 kișiden 33’ü Bellona kullandığını, yine her 100 kișiden 64’ü bu markayı satın almayı düșünebileceğini belirtmiș. Bilinirlik konusunda 2008’de yüzde 97 olan Bellona bilinirliği, 2010’da yüzde 100 olarak, bir bașka markayla birinci sırayı paylașmıș. Türkoğlu bayilere önemli bir mesaj da Yusuf Boydak, bayra¤› teslim etmek üzere çocuklar›n e¤itilmesini önerdi. verdi: “Müșterinin Bellona tercihindeki en önemli nedenlerden biri ‘kalite ve dayanıklılık’. Ancak bayinin bölgesindeki imajı ve sosyal çevresi, markanın ürün kalitesi kadar önemli. Bu bakımdan markanın güvenilir olmasında siz değerli bayilerimize büyük ișler düșüyor. Markaya duyulan memnuniyet açısından bayilerimizin müșterilerine sunduğu hizmet ve iletișim becerileri de çok önemli. Araștırma verileri Bellona’nın her kesime hitap edebilen, sempatik bir marka olduğunu gösteriyor. Marka bilinirliği konusundaki hedefimize ulașarak birinci sırada yer almaktayız, ancak ișin en zor kısmı bu liderliği korumaktır.” Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak da konușmasında, Bellona ürünlerinin piyasada hak ettiği beğeniyi kazandığını ve bu iyi gidișin devamı için elden gelen azami gayretin gösterildiğini söyledi. Yusuf Boydak B‹zb‹ze 11 GÜNDEM Memduh boydak: “mob‹lya sektörüne b‹rçok grup heveslend‹ ama lay›K›yla baflaramad›. b‹z bunu, z‹nc‹r‹n öneml‹ halkalar› olan s‹zler ve ana bay‹lerle baflard›k” bayilere șöyle seslendi, “Bizden sonra bu görevi yürütecek çocuklarımızı, mağaza yönetiminde aktif rol vererek ișin içerisine katalım. Çocuklarımız muhasebeci olmasın ama ișletmenin bilançosunu okuyabilsin, montörlük görevi yapmasın ama ürün kurulumunu bilsin. Masanın da kasanın da sahibi olacak șekilde yetiștirelim.” Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak’ın, “Sizlerle beraber olmak bize sorumluluklarımızı hatırlatıyor, deșarj ediyor, heyecanlandırıyor dolayısıyla sinerji olușturuyor” sözleriyle seslendiği bayilere mesajları vardı: “Mobilya sektörüne birçok grup heveslendi ama hiçbir grup layıkıyla bașaramadı. Biz zincirin önemli halkalarından olan sizlerle ve ana bayilerle bunu bașardık. Çalıșanlarımızı heyecanımıza dahil etmeliyiz. Onları sürece katmadıkça yeni fikirler ortaya çıkmaz. Onlar fikir üretsinler, siz sevecenlikle onları koordine edin. Çalıșanlarınız nezdinde sürece liderlik etmeniz lazımdır. Türkiye șu anda iyi bir yolda. Yalnız Türkiye’nin iyi yolda olması aslında tehlikeli bir durum. Ekonomik göstergelerin iyi bir yolda olması rehavetin artacağı anlamına gelir. Bu, biz müteșebbisler için iyi değildir. Parlak günler bizi bekliyor diye rehavete kapılmayalım, bundan sonra ișimizde așımızda rekabet daha çok olacak. Rekabetin daha çok olması bizim 12 B‹zb‹ze ayrıșmamızı gerektiren önemli bir unsur olacaktır.” Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak da ‘nasıl yașarsak mutlu oluruz?’ sorusuna yanıtlar verdi. Kurulușundan bugüne büyüyerek gelen Bellona’nın yurt içi yatırımları yanında yurt dıșında da Rusya ve Ukrayna da fabrika alarak bu ülkelerde on yılda büyük hedeflere ulașmayı planlandığını belirten Bekir Boydak, “Bellona’nın ünü Türkiye’yi aștı, artık bir dünya markasıyız. Toplantılardan sonra sizlerden aldığımız notları hızlı șekilde değerlendiriyoruz. İyileștirmeler yaptığımız için sürekli büyüyoruz. Birlik ve beraberliğimizin devamını diliyorum” dedi. Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık konușmasında, tüketici davranıșları ve değișim konularına odaklandı. Günümüzde sınırların bile değișimi konușulurken, insanların özel deneyimler yașamak istedikleri dünyada köklü bir yer edinmek için çalıșmak gerektiğini belirten Uyanık, iși geliștirmek ve değiștirmek için gerekli adımları șöyle özetledi: “İșimizi sevmeliyiz. Pazarı, müșteriyi anlamalı, araștırmalıyız. Trendleri, yenilikleri izlemeliyiz. Rekabetin kalbi ve ruhu, müșterileri cezbetmeyi bilmektir. Müșteriden neye karșılık para istediğimizi anlatmalıyız. Müșteriye özen göstermeliyiz; bireyden pay almak, pazardan pay almaktan daha zor. Sadık tüketici olușturmalıyız.” “Değișim șart” diyen Uyanık, değișim için bayilere düșen görevleri șöyle sıraladı: “Mağaza hedefleri elemanlarla paylașılmalı. Müșterinin mağaza algısı iyi yönetilmeli. Bașarı detaylarda gizlidir. Nevresim alana fievval Sam konseri, verimli toplant›y› taçland›rd›. yorgan satmak gibi ilave satıș kanallarını artırmak gerek. Performansı ölçmek gerekir ki, yönetebilelim. Teșhir, stok, teslimat kontrol altında tutulmalı.” Uyanık sözlerini, “Son söz, değișim șart. Eğer uçurtmalar rüzgâra karșı durabiliyorsa yükselir. Bellona olarak bizler de zorluklara karșı yükseleceğiz” mesajıyla tamamladı. Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, 2010 çalıșmaları hakkında bilgi verdikten sonra gelecek hedeflerini șöyle özetledi: “2011’de Bellona bilinirliğini pekiștirmek ve yenilikçi yüzümüzü göstermek için serimiz modern ürünlerle güncellendi. 2015 yılına kadar her yıl yüzde 15 büyümeyle 2015 yılında sektörün lider markası Bellona olacak.” Boydak Ailesi’nin sevgi ve övgü dolu sözleri, bayilerden de karșılık buldu. Bayi temsilcilerinin bölgeleri adına konuștuğu topantıda anabayi temsilcisi Halis Gökçek, “Markamıza inanıyor ve güveniyoruz. İșimize yatırım yapıyoruz. Yaptığımızın doğruluğunu savunuyoruz. Bunları yaparken de önümüze çıkan engellere sabrediyoruz” dedi. Bölge birincileri, en güzel mağaza, en verimli mağaza, Türkiye ciro sıralamasında ilk üçte yer alan mağazalar ödüllendirilip üç bayiye Yașam Boyu Bașarı Ödülü verildikten sonra Bellona bayileri 2011 yılında markanın yüzü olan Șevval Sam’ın șarkılarıyla eğlenceli bir gala gecesi yaptı. Bahçeflehir Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi ö¤retim üyesi Ali At›f Bir, marka ve markalaflma konusunda bilgi verdi. Bir, markan›n özünden bahsederken çok fazla ürün, çok fazla flirket, çok fazla seçenek varsa markalaflma olmas› gerekti¤ini söyledi. Müflterilerin ayn› fleyleri görmeye bafllamas›yla fiyatlar›n düflece¤ini belirten Bir, ayn›laflma ve kârlar›n yok olmas›n› büyüme krizi olarak niteledi. Bir, kârl›l›k ve büyüme için farkl› olmak ve stratejik pazarlama planlar› gelifltirmek gerekti¤ini vurgulad›. Marka yaratman›n de¤er yaratmak oldu¤unu ifade eden Bir, pazarlamay› da “Tüketicinin karfl›lanmam›fl ihtiyaçlar›n› kârl› bir flekilde öngörmek, tan›mak ve tatmin etmek” sözleriyle tan›mlad›. B‹zb‹ze 13 GÜNDEM BOYDAK TANITIMLI ‹MOB’A YÜKSEK KATILIM BU YIL MOB‹LYANIN TARZI SADE, RENG‹ BEYAZ Türk mobilya sektörü bir zamanlar yurtd›fl›ndaki fuarlara ak›n ederdi. Art›k dünya ‹stanbul’a geliyor. ‹MOB, dünyan›n en büyük üçüncü mobilya fuar› olma yolunda ilerliyor Evinizi yenileyecekseniz ya da yeni bir ev kuracaksanız ve 2011’in mobilya trendini bilmek istiyorsunuz. Söyleyelim: Rahat ve sade bir tasarım, günün yorgunluğunu atacağınız beyaz veya yumușak renkler, gözünüzü dinlendirecek desensiz kumașlar… İstanbul Mobilya Fuarı’nın (İMOB) koridorlarında ilerlerken gözünüze çarpan eğilim bu. Tabii bir de meraklı bir kalabalık... Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) adına tanıtım faaliyetlerini yürüten Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak ve ekibinin stratejisi, beklenen sonucu vermiș ve fuar katılımında yaklașık yüzde 35’lik bir artıș yașanmıș. 120 BİN METREKARE ITE Group Plc. Türkiye Ofisi Uluslararası Fuarcılık tarafından, MOSDER liderliğinde düzenlenen fuar, mobilya profesyonellerini bulușturdu. İstanbul Fuar Merkezi/CNR Expo’nun koridorları, 1-5 Șubat tarihleri MOND‹ PAZARLAMA MÜDÜRÜ SONER SAKALLI HAYAT YORUYOR, MOB‹LYA SADELEfi‹YOR arasında doldu. Sekiz salonda tasarlanan fuara, katılımcıların yoğun ilgisi nedeniyle bir salon daha eklendi. Böylece fuar, dokuz salona, 120 bin metrekarelik dev bir alana yayıldı. 300’ün üzerinde katılımcı ürünlerini sergilerken, 87 bin 189 ziyaretçi sektörün yeniliklerini izledi. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu tarafından açılan fuarı, Maliye Bakanı Mehmet Șimșek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da ziyaret etti. Fuar, Türkiye genelindeki ticaret odaları üyeleri, tüketiciler kadar, Azerbaycan, Fas, Hırvatistan, İrlanda, İsrail, Japonya, Kenya, Malezya, Moldova, Rusya, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün, Yunanistan, Lübnan’dan heyetleri de ağırladı. İstikbal, Bellona ve Mondi markalarıyla katıldığı fuarın en büyük grubu olan Boydak, aynı zamanda üstlendiği tanıtım çalıșmasıyla da sektöre katkıda bulundu. Boydak Holding Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü Murtaza Durmuș, tanıtım bütçesini yükseltmeden, ilgili BELLONA PAZARLAMA MÜDÜRÜ BÜLENT ALICI 3 B‹N METREKARE ÜZER‹ A PLUS OLACAK İMOB, Türk mobilya sektörünün tanıtımına katkı sağlıyor. Fuara yabancıların ilgisinin giderek artması bize, Türkiye’nin mobilya üretim merkezi haline geleceğini gösteriyor. Fuara katılımcı sayısı arttı ama daha önemlisi, bu yılki fuar bize tasarıma verilen önemin arttığını gösterdi. Tasarımlarda modernlik ve yalınlık birleșmiș. Bizim ürünlerimiz de beyaz ve ekru denilen kırık beyaz ağırlıklı. Hem bayilerimiz hem tüketicilerimiz standımızdan çok memnun. Çünkü sürekli bayilerimizin fikirlerini alıyor, yurtdıșı fuarlarını izliyoruz, bunları harmanlayıp ürünlerimizi tasarlıyoruz. Sektörde ikinciliğe oturduk, artık liderliği hedefliyoruz. Mağazaları büyümeye teșvik ediyoruz. 2011’de 3 bin metre üzerindeki mağazalara A Plus tanımlaması getireceğiz. Sadece o mağazalarda satılmak üzere de Bellona Premium serisi olușturduk. Fuarda serinin bir konsept grubunu teșhir ettik. İki grup daha var. Sadece bu mağazalar için, daha üst gelir grubuna seslenecek konseptler hazırlanacak. Müșterimiz A Plus’ta her istediğini bulacak. Bu mağazaların cephe düzenlemesi, logosunda farklılık düșünüyoruz. Ülkemizde mobilya, artık statü sembolü olarak görülüyor. Bu gözlemimiz doğrultusunda butik ürünlerimizi tasarlıyoruz. Ancak butik ürünlerimizi yaygın dağıtım ağımızla geniș kitlelere ulaștırma șansına da sahibiz.” 14 B‹zb‹ze mecraları etkin kullandıklarını anlattı. Bu stratejiye göre tanıtım filmlerinin gösterimi 15-18 güne yayıldı. Sadece ișadamlarına ulașan mecralar yerine de, insanların dinlenme saatlerinde olduğu, yoğun ilgi gören dizi araları tercih edildi. Bu tanıtımlar ardından fuarı dolduran ziyaretçiler, küçük arabalarda leziz yiyecekler dağıtan stantların arasında dikkat çeken İstikbal, Bellona ve Mondi stantlarına yoğun ilgi gösterdi. İstikbal standında çizgi film karakterleri Tom ve Jerry boy gösterdi. 1000 metrekarelik teșhirde en fazla ilgiyi, bembeyaz kameriye ve çift konforlu yatak çekti. Yine beyazın hâkim olduğu 510 metrekarelik zarif Bellona standı, yașam alanlarının canlandırıldığı odalar halinde tasarlanmıștı. ‘Kalp adamları’yla fuar boyunca ilgi çeken Mondi standında hakim beyaz renge, zıt kardeși siyah da eșlik ediyordu. Mondi, 400 metrekarelik standıyla yetinmeyip bu yıl ‘evlere hizmet’ de götürmüș. Stand üç boyutlu çekilerek web sitesine yüklenmiș. Böylece Mondi bayileri fuar genelini göremeseler de, ellerine ulașacak ürünler hakkında bilgi sahibi olmuș. ‹ST‹KBAL PAZARLAMA MÜDÜRÜ MUSTAFA BÜYÜKKATIRCI: DUYGUSAL TASARIMLAR ÖN PLANA ÇIKIYOR Her yıl önemi gittikçe artan İMOB, artan ziyaretçi sayısıyla Türk mobilyasının dünya arenalarında markalașması ve markalarımızın da bu arenada tanıtımı açısından çok önemli. Fuarlar genel olarak geleceğin trendlerini belirliyor. Önemi giderek artan İMOB da artık dünya mobilya merkezleri olan İtalya ve Almanya’daki fuarlarla aynı kategoride anılmaya bașlandı. Sektörün lideri olan İstikbal markası ise İMOB’da yeni ürün gruplarını görücüye çıkardı. Sergilenen ürün gruplarımızla ilgili yorumların alınması, gelecekte yapacağımız tasarım faaliyetlerimiz hakkında bizlere yön verecek. Tabii potansiyel yurtdıșı müșterilerimize ulașıp, bayilerimize 2011 yılı ürün koleksiyonumuzu da sunuyoruz. Fuarda 2011 yılı konsepti olarak, tasarımları tamamlanan modern ve avangart tarzda yemek ve yatak odaları, rahat oturum konforuna sahip panel mobilyayla konsept olarak tasarlanan koltuk takımları, genç odası takımları ve sağlığın, hijyenin, fonksiyonelliğin, konforun ve teknolojik özelliklerin ön planda olduğu en yeni yatak çalıșmalarımızı sunduk. Hedefimiz, müșterilerin dillendiremediği veya farkında olmadığı yeni ihtiyaçlarını saptayıp, dönemin dinamiklerine uygun tasarımlar sunmak. 2011 trendleri için șu öngörüde bulunabiliriz: Zaman duygusallașmaya ve tekil yașama doğru kayıyor. İnsanlar ruhen rahat olabilecekleri yerlerde yașamak istiyor. Dolayısıyla 2011’de duygusal tasarımlar ön plana çıkacak. Fuar geçen yıla göre çok iyi geçiyor. Hayatın her alanında tasarım ön plana çıkmaya bașladı. Geliri ne olursa olsun tüketici, verdiği paranın karșılığında tüm ihtiyacına cevap verecek tasarımı ve keyfi almak istiyor. Tüketiciyi rahat ettirecek, onun keyfi ve bütçesine göre tasarımları yakaladığınızda, markanız da sektörde hızla büyüyor. Biz de bunu yaparak 2010’da iyi bir büyüme yakaladık, 2011’de de hedefimiz aynı. Ama 2011’de yeni çizgilerimiz var. Renkte siyahbeyaz, modelde sadelik ön planda. İnsanlar, günlük hayattaki yorgunluklarını evde rahatlığa dönüștürmek istiyor; așırı renkle göz yormak yerine huzur verici renkleri tercih ediyor. Huzur verici tasarım 2011’den sonra daha da ön plana çıkacak. Șimdiye kadar ‘markalarda duygusallık’ diyorduk, artık tasarımda da duygusallığı ön plana çıkarmaya çalıșıyoruz. Çünkü tüketici ürünün sağladığı faydaları biraz daha kendine yakın hissettiğinde, markayı da kendisine yakın hissediyor. Bayilerimize, tüketicilerin teșhirli, dekorlu mağaza görmek, ürünlere dokunmak, oturmak ve ilgi istediği bilgisini vererek, bunu sağlayacak ortamlar olușturulmasını önerdik. Bu ortam 500 mekrekarede de sağlanabilir, 1500 metrekarede de. Henüz büyük mağazalar istemiyoruz. Hedef sindirerek büyümek. Bu nedenle hem bizden, hem mağazadan, hem müșteriden kabul göreceği periyotlarla ürün çıkarıyoruz. Mağazalarımız, Mondi’nin büyümesine paralel büyüsün ve münhasırlığa adım atsın istiyoruz. Bayiler, bize güvenin. B‹zb‹ze 15 GÜNDEM GÜNDEM ‹stikbal ve Bellona anabayi pazarlama müdürleri ve genel merkez yetkilileri, dünyan›n en büyük mobilya fuar› ve Milano’nun fl›k mobilya ma¤azalar›ndan yeni fikirlerle döndü. 16 B‹zb‹ze Tasarım, artık hayatın her alanında ön plana çıkıyor. Tüketiciler kaç para verirse versin, gerek estetik anlamda gerek fonksiyonel olarak aldığı ürünlerin tüm beklentilerini karșılamasını istiyor. Tüketici ürünün sağladığı faydaları kendine yakın hissettiği ölçüde markaya daha fazla yakınlık duyuyor ve giderek sadık müșteri haline geliyor. Boydak Holding’in mobilya sektöründeki öncü markaları İstikbal, Bellona ve Mondi’nin bașarı sırrı da burada yatıyor. Yani tüketicilerden ve bayilerden gelen eleștiri, öneri ve taleplere kulak vermek, Ar-Ge departmanlarını bu talepleri yanıtlayacak tasarımlara yönlendirmek… Ancak Boydak Holding’in tasarım olușumunda ilham aldığı bir kaynak da mobilya fuarları… Özellikle de dünyanın en büyük ve etkili fuarı olarak kabul edilen Milano Uluslararası Mobilya Fuarı. Boydak Holding, 13-16 Nisan tarihlerinde İtalya’nın Milano kentinde düzenlenen uluslararası mobilya fuarına bir gezi düzenlendi. Geziye, Bellona ve İstikbal markalarının anabayi pazarlama müdürlerinin yanı sıra genel merkezden Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, İstikbal Pazarlama Müdürü Mustafa Büyükkatırcı, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü Murtaza Durmuș ve bazı genel merkez çalıșanları katıldı. Milano gezisinin ilk gününde mobilya fuarını ziyaret eden, ikinci günde kentteki mobilya mağazalarını gezerek ürün teșhiri ve dekorasyonlar konusunda önemli notlar alan heyet, kentin büyülü mimarisini de inceleme fırsatı buldu. Bu yıl 50’ncisi düzenlenen, 2 bin 700 firmayla katılımın en yüksek seviyede olduğu, ziyaretçi sayısının 100 bini aștığı tahmin edilen fuarda, ticari olmaktan ziyade tasarımı ön planda tutan ürün ve standlar krizin etkilerinin așıldığını gösterdi. Krizin etkilerinin hissedildiği son iki yıldan farklı olarak bu yıl lüks ürünler ön plandaydı. Tasarım ürünlerinde ahșap, döșeme grubunda düğme ve fitil, toprak tonlarının sıcak ve pastel renklerle birlikte kullanımının arttığı Köln fuarındaki trendler, Milano’daki hemen her koleksiyonda yerini almıștı. Doğal deri ve kumașın birlikte kullanıldığı gözlenirken, köșelerin koleksiyonlardaki kullanımı yoğunlașmıștı. Fuardaki Bellona standı, dizaynı ve modüler ürünler bașta olmak üzere tüm kolleksiyonuyla Batı Avrupalı ve Rus ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Bu gezi kapsamında mobilya sektörünün dünyadaki trendlerini inceleyen ekip, yeni fikirlerle Türkiye’ye döndü. MODA VE TASARIM KENT‹ Her y›l dünyan›n en büyük mobilya fuar›na ev sahipli¤i yapan Milano, ‘sanat’ denilebilecek mobilya tasar›mlar›n› buluflturuyor. Moda ve tasar›m kenti olarak görülen Milano, Türk mobilya sektörüne de ticaret f›rsatlar› sunuyor Milano tarihsel açıdan Floransa, Roma, Venedik gibi diğer İtalyan șehirleri kadar zengin değil. Milano’nun zenginliği farklı alanlarda. Yanı bașındaki Alpler’den gelen dağ havasını soluyan bu Kuzey İtalya kentinin güzel sokakları, sıcak insanları, pizza dükkanları son derece cazip. Ancak Milano’yu diğer İtalyan șehirlerinden ayıran, bir moda, tasarım, finans, alıșveriș merkezi olması. Gucci, Armani, Ferrari, Hugo Boss gibi ünlü markaların mağazalarına her yerde rastlayabileceğiniz, birbirinden güzel vitrinlerden gözlerinizi alamayacağız Milano, çok șık bir kent. Bu tanımı sadece Milano değil, Milanolular için de yapmak mümkün. Bu durumun farkında olan Milanolular, ülkenin esas bașkentinin Roma değil Milano olduğu görüșündeler. NİSAN, MOBİLYA AYI Dünyanın kabul görmüș moda merkezlerinden Milano’nun sokakları, yılın belli dönemlerinde yapılan indirim ‹TALYA’YLA T‹CARET FIRSATI M‹LANO’YA TASARIM TURU Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen İtalya, aynı zamanda ülkemizin Almanya ve Rusya’dan sonraki en büyük ticaret ortağı. İki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilișkiler hızla gelișiyor. İtalyan iș dünyası Türkiye’yi, Çin, Rusya, Brezilya'dan çok daha önemli bir yatırım ve ticaret ortağı olarak görüyor. Çünkü İtalya’ya yakın bir konumda bulunan Türkiye, aynı zamanda bu ülkeye, komșu pazarlara girebilmesi için önemli bir merkez olușturuyor. haftalarında marka ve alıșveriș meraklılarıyla dolup tașar. Bu dönemsel kalabalıklar dıșında da moda ve tasarım, kentte tüm yıl hüküm sürer. Nisan ayları hariç. Her yılın nisan ayında Milano’ya moda değil mobilya damgasını vurur. Çünkü yılın bu döneminde Milano, dünyanın en büyük mobilya fuarı olan Uluslararası Mobilya Fuarın’na ev sahipliği yapar. Fuar, sektörün uluslararası seviyedeki en önemli bulușması olmasının yanında çok önemli bir küresel iș ortamı, iletișim ve imaj fırsatı sunar. Fuar tüm dünyadan tasarımcıları, mimarları ve mobilya tutkunlarını cezbeder. Ancak bu bir hafta boyunca yașanan hareketlilik, sergi ve 1uar kompleksiyle sınırlı kalmaz. Bir hafta boyunca șehrin her yerinde; eğlence merkezlerinde, meydanlarda ve sokaklarda yapılan neșeli partiler, verilen konserler, açılan sergilerle Milano capcanlı bir mobilya ve bulușma merkezine döner. Türkiye-İtalya arasında pek çok sektörde ișbirliği imkanı var. Bu sektörler arasında mobilya yan sanayisi de yer alıyor. İtalya’nın önemli dolap, kapı ve banyo dolap sistemleri mümessillik yoluyla çalıșıyorlar. Türk mobilya sektörü üreticilerinin markalașmıș, satıș ve dağıtım uzmanlığı olan İtalyan firmalarıyla yan sanayide yapacağı ortak yatırımlarla hem șirketlerini hem Türkiye’yi daha rekabetçi kılabilecekleri değerlendirmeleri yapılıyor. B‹zb‹ze 17 GÜNDEM GÜNDEM Boydak CEO’su Memduh Boydak’›n Japonya Fahri Baflkonsolosu ve Kayseri’deki baflkonsolosluk aç›l›fl›yla sevinen Boydak Holding, hemen ard›ndan gelen faciayla üzüntü yaflad› B‹R MUTLULUK B‹R HÜZÜN Japonya, 11 Mart’ta büyük bir felaketle sarsıldı. 8.9 büyüklüğündeki depremin yıkamadığını dev tsunami dalgası yıktı. Dalgalar binlerce can alarak çekildi. Tüm dünyayı üzen bu felaket, Kayseri’yi, Boydak Holding’i bir kardeșlik duygusuyla daha da yürekten etkiledi. Çünkü Japonya’nın Türkiye’deki tek fahri konsolosluğu Kayseri’de, Japonya Fahri Bașkonsolosu da Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak’tı... Depremden iki ay gibi kısa bir süre önce Japonya Fahri Bașkonsolosluğu ofisi binası açılmıș, Boydak Center’de Japon konukların onuruna bir resepsiyon verilmiști. Kısa bir süre sonra yașanan acı ardından Memduh Boydak, Japonya’ya, yaraların en kısa zamanda sarılmasını ümit ettikleri, bunun içinde ellerinden gelen desteği göstermeye hazır oldukları mesajını gönderdi. Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO'su Memduh Boydak, 1 Eylül 2010 tarihinde Japonya'nın Kayseri Fahri Bașkonsolosluğu’nu üstlendi. Japonya Fahri Bașkonsolosluğu, 29 Ocak’ta Kayseri'de açılıșı yapılan ofisle, kurumsal mekânına da kavuștu. Aynı gün Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak da, Memduh Boydak'ın Japonya Fahri Bașkonsolosu olması nedeniyle Boydak Center’da bir resepsiyon verdi. İlgiyle karșılanan resepsiyona Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, Kayseri Büyükșehir Belediye Bașkanı Mehmet Özhaseki ve Japonya Büyükelçisi Nobuaki Tanaka olmak üzere birçok üst düzey davetli katıldı. Açılıș töreninde konuklara seslenen Memduh Boydak, Türkiye ve Japonya arasındaki siyasi, ekonomik ve kültürel ilișkilerin geliștirilmesinin temel hedefleri olduğunu vurguladı. Kayseri hinterlandında bulunan Kapadokya’yı ziyaret eden Japon turistlere sunacakları hizmetlerle, bölgenin cazibesini artıracakları sözünü verdi. Japonya Büyükelçisi Nobuaki Tanaka ise Japonya’nın Türkiye’de sadece Kayseri’de Fahri Bașkonsolosluğu’nun bulunduğunu belirterek, “Bu anlamda Fahri Bașkonsolos Memduh Boydak’ın her iki ülke için de en iyi hizmeti vereceğinden șüphem yoktur” dedi. 18 B‹zb‹ze Japonya’n›n Türkiye’de sadece bir Fahri Baflkonsoloslu¤u var, o da Kayseri’de. Baflkonsolosluk, 29 Ocak 2011’de hizmete girdi. Memduh Boydak’tan Japonya’ya mesaj: “Bu büyük felakette yaflam›n› kaybedenlerin, yaral›lar›n›n ve ma€dur olan tüm Japon vatandafllar›n›n ac›s›n› en içten dileklerimizle paylafl›yoruz. Hayat›n› kaybedenlerin yak›nlar›na baflsa€l›€›, yaral›lara acil flifalar diliyoruz. Felaketin yaralar›n›n en k›sa zamanda sar›lmas›n› ümit ediyoruz. Bunun için de elimizden gelen deste€i göstermeye haz›r›z. Böyle büyük bir felaketin bundan sonra dünyan›n hiçbir yerinde yaflanmamas›n› ümit ediyoruz.” ‹ST‹KBAL Y‹NE SEKTÖRÜNDE EN BE⁄EN‹LEN fi‹RKET Capital dergisinin ‘Türkiye’nin En Be¤enilen fiirketleri 2010’ araflt›rmas›nda çok say›da sektörden üst ve orta düzey yönetici Türk ifl dünyas›ndaki flirketleri ve sektörlerindeki rakiplerini de¤erlendirdi. ‹stikbal, sektöründeki en be¤enilen flirket oldu Kaliteli ürün sunan, tasarımcı, yenilikçi, sosyal sorumluluk sahibi, müșteri memnuniyetini sağlamıș, itibarlı, çalıșanlarına önem veren, onların gelișimlerine yatırım yapan… İș hayatının profesyonel yöneticileri, Türkiye’nin en beğenilen șirketlerini seçmek için bu kriterlerle șirketleri mercek altına aldı. İstikbal ‘mobilya’ kategorisinde ipi göğüsledi. Gerçi İstikbal bu beğeniye yabancı değildi, çünkü geçtiğimiz yıl da bu kategoride Türkiye’nin en beğenilen șirketiydi. İstikbal’in gurur verici ödülünü, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak aldı. Capital dergisinin düzenlediği ‘Türkiye’nin En Beğenilen Șirketleri 2010’ araștırmasında dereceye giren șirketlere ödülleri, 30 Mart Çarșamba günü The Ritz-Carlton Otel’deki törenle verildi. Bu yıl 11’incisi düzenlenen araștırmanın sonuçlarının açıklandığı törenin sunuculuğunu oyuncu Demet Tuncer yaptı. Çok sayıda sektörden üst düzey yöneticinin katıldığı törende Capital dergisi Genel Yayın Yönetmeni Rauf Ateș, araștırmanın amacını dünyadan verdiği bir örnekle açıkladı. Dünyanın en beğenilen șirketlerinden Apple’ın CEO’su olan Steve Jobs’un, Sony șirketini örnek aldığını, Japonya’da yaptığı araștırmalar sonunda Apple’ı kurduğunu anlattı. Bu firmaların cazip, yenilikçi, kusursuz yapılara sahip olduğunu söyleyen Ateș, Türkiye’de de bu yapıya sahip pek çok șirket bulunduğunu hatırlattı. Araștırmada Capital’le ișbirliği yapan insan kaynakları çözümleri firması İsviçre merkezli Adecco’nun Doğu Avrupa Bölgesi Direktörü Tibet Eğrioğlu da Türk șirketlerinin bașarısını övdü: “Krizden, Batı Avrupa'daki șirketlerden daha iyi durumda çıktılar. Türk ekonomisi yüzde 8 büyüdü ve global șirketlerin Türkiye'deki yatırımları örnek model haline geldi. Eskiden sadece yabancı sermayenin Türkiye’ye yapacağı yatırımlardan söz ederken artık Türk șirketlerinin de dünya çapında șirketlere yapabileceği yatırımlardan söz ediliyor. Yani dünya markaları Türk șirketlerince satın alınmayı bekliyor.” Türkiye’nin sektör birincileri Mobilya Sektörü: ‹stikbal Akaryak›t Da€. ve Madeni Ya€lar Sek.: Shell&Turcas Petrol Arac› Kurumlar: ‹fl Yat›r›m Bankac›l›k Sektörü: Garanti Biliflim Sektörü: Microsoft Bireysel Emeklilik Sektörü: Anadolu Hayat Emeklilik Boya Sektörü: Marshall Çimento Sektörü: Akçansa Dayan›kl› Tüketim Mallar› Sektörü: Arçelik Demirçelik Sektörü: Erdemir Enerji Sektörü: Enerjisa Factoring Sektörü: Garanti Factoring G›da Sektörü: Eti Haz›r Giyim ve Ma€azac›l›k Sektörü: LC Waikiki Alkollü ‹çecek Sektörü: Efes Pilsen Alkolsüz ‹çecek Sektörü: Coca-Cola ‹laç Sektörü: Novartis ‹nflaat Sektörü: Enka Ka€›t ve Ambalaj Sektörü: Olmuksa Kargo, Nakliye, Lojistik Sektörü: DHL Kiflisel Bak›m ve Kozmetik Sektörü: Procter & Gamble Leasing Sektörü: Garanti Leasing Otomotiv Sektörü: Ford Paketlenmifl Et Sektörü: P›nar Perakende Sektörü: Migros Plastik Boru ve Pencere Sektörü: Egepen En Be€enilen Reklam Ajans›: Medina Turgul DDB Seramik Sektörü: Eczac›bafl› Vitra Sigorta Sektörü: AXA Sigorta Su Sektörü: Danone Süt ve Sütlü Mamüller Sektörü: Sütafl Tekstil Sektörü: Zorlu Tekstil Telekomünikasyon: Turkcell Temizlik Ürünleri Sektörü: Unilever Turizm Sektörü: ETS MARKA Boyçelik, grup firmalar›na günlük, hatta saatlik ihtiyaçlar›n›, kaliteli, zaman›nda ve uygun fiyata temin ederek destek oluyor. Boyçelik Genel Müdürü fievket Ganio¤lu, bu y›lki yat›r›mlar›n›n yaklafl›k 7 milyon TL civar›nda olaca¤›n› söylüyor. ALTI YAfiINDA AMA AVRUPA’NIN HAMMADE TEDAR‹KÇ‹S‹ 2006 y›l›nda bafllayan ihracat› ayl›k olarak 25 bin dolarlardan bugün yaklafl›k 2.5 milyon dolara ç›kan, 52 ülkeye ve 199 firmaya ihracat yapan Boyçelik, mobilyadan otomotive, beyaz eflyadan inflaata birbirinden farkl› birçok sektöre sundu¤u ürünlerle sanayinin gücüne güç kat›yor 20 B‹zb‹ze Avrupa’nın en büyük yatak ve mobilya üreticilerinin hammadde tedarikçisi. Entegre tesislerde ileri teknolojilerle üretilen boru, profil, çelik tel ve yatak yay sistemlerinden olușan geniș ürün yelpazesine sahip. Boru-profil ișletmesinde üretimi gerçekleștirilen boru, profil ve levha sac ürünleriyle mobilya, otomotiv, beyaz eșya ve inșaat sektörlerine; tel-yay ișletmesinde üretilen çelik tel, bonel yay, LFK (cossiflex) yay, SL (super lastic) yay, torba yay, off-set yay ve yay karkasları, S yayla mobilya ve tekstil sektörlerine hizmet veriyor. Bu bașarı karnesi, henüz altı yıllık bir geçmiși olan Boyçelik’e ait. Genel Müdür Șevket Ganioğlu, Boyçelik’in bașarısının Bizbize’ye anlattı. Boyçelik’in kuruluș sürecini anlatır mısınız? Boyçelik A.Ș. 2005 yılı itibarıyla, Boytaș A.Ș., Merkez Çelik A.Ș., İstikbal A.Ș. ve grubumuza sonradan katılan Mondi A.Ș’de sürdürülen yay karkasları üretimini ve Merkez Çelik’te yapılan tel üretimini bir çatı altında toplayarak, bu birleșmeden doğacak avantajları kullanmak suretiyle hem grup șirketlerimize daha iyi hizmet ve kaliteli ürünler sunması hem de ulusal ve uluslararası rekabet șartlarına ayak uydurması hedeflenerek kuruldu. Altı yıllık bir șirketsiniz, ama İSO’nun en büyük 500 șirket listesindesiniz. Hatta 2008’de 359’uncuyken 2009’da 306’ya çıkmıșsınız. 2009 Fortune listesinde ilk 500 șirket arasında 331’inci sıradasınız. Bu kadar kısa bir sürede bu kadar hızla tırmanıșın öyküsü nedir? 1 Ekim 2006’da Boyçelik adı altında faaliyete geçen firmamız, 2007 faaliyetleriyle ISO ilk 500 sıralamasında 439. sırada yer aldı ve daha sonraki yıllarda sıralamada yukarılara doğru tırmanıșını devam ettirdi. 2006 yılında bașlayan ihracatımız, aylık olarak 25 bin dolarlardan bașladı. Bu rakamlar her ay artarak, bugün yaklașık 2.5 milyon dolar/ay seviyesine geldi. Bugün itibarıyla dünyada 52 ülkeye, 199 firmaya ihracat yapıyoruz. 2006 yılında 3 bin ton/ay olan tel üretimimiz, planlı yatırımlarımızla 5 bin ton/ay kapasitesine ulaștı ve kapasite kullanımımız tel üretim makinelerinde yüzde 97 civarında. Çelik boru ve profil tesislerimizde kuruluș kapasitesi 2 bin 500 ton olan tesislerimiz, bugünlerde 10 bin tonun üzerinde bir sac ișleme kapasitesine ulaștı. Teknolojik yatırımlara önem veren firmamız, ürettiği kaliteli ürün ve verdiği hizmet kalitesiyle sektöründe aranan marka oldu. Boyçelik’i aynı sektördeki șirketlerden ayıran nedir? Boyçelik geniș ürün yelpazesiyle bugün Türkiye ve Avrupa’da yay alanında en çok çeșide ve en büyük kapasiteye bir çatı altında sahip firmadır. Sürekli iyileștirmeyi hedefleyen firmamız, tecrübeli kadrosuyla teknolojiyi ve pazarı iyi takip ederek, fırsatları değerlendirmeye çalıșıyor. Ekibimizin katılımı ve desteğiyle yürüttüğümüz verimlilik çalıșmaları, dün olduğu gibi yarınlarda da devam edecektir. Anlayıșımız, bizi diğer firmalardan ayıran diğer bir özelliğimizdir. Bugün Türkiye’de ABD firması Legett&Plat lisansıyla sadece bizim üretmekte olduğumuz Superlastik yay sistemi, diğer adıyla SL yay sistemi ve off–set yay sistemleri vardır. Ayrıca pocket spring yay sisteminde barel türü yaylarla ilgili gelișmiș teknolojiyi kullanan firma konumundayız. Boyçelik’in Boydak Holding șirketlerine ve ülke ekonomisine katkılarını anlatır mısınız? Boyçelik, grup firmalarımıza günlük, hatta saatlik ihtiyaçlarını, kaliteli, zamanında ve uygun fiyata temin ederek destek oluyor. Grup firmalarımız bu ürünlerin üretim maliyetinden, yer ve stok maliyeti bakımından da destekleniyor. Boyçelik 456 çalıșanıyla aylık olarak 15 bin ton sac ve filmașin ișleyen bir tesis olarak birçok sanayi kurulușunun ürettiği yardımcı girdi malzemesi kullanıyor. Ürettiğimiz ürün grupları mobilya, otomotiv, beyaz eșya ve inșaat sektörleri için vazgeçilmez birer girdi olup, karșılanamadığı takdirde ithalatı yapılması gerekecek. Kaldı ki yapmıș olduğumuz ihracat da artı bir değer olarak ülkemize döviz kazandırıyor. 2010’da ödediğimiz vergiler de 6.6 milyon TL civarında. 2011 için hedefleriniz nelerdir? 2010 metal sektörü için kar marjlarının düșük kaldığı bir yıl olarak geçtiği halde, biz Boyçelik olarak hedeflerimizi yakaladık. 2010 sonunda planladığımız 2011 yatırımlarımız, planlarımız doğrultusunda devam ediyor. 2011 için planladığımız ilk çeyrekteki planlarımız gerçeklești. Bu yıl yatırımlarımız yaklașık 7 milyon TL civarında olacak. Bayiler sizin üretim alanınızla ilgili olarak müșterilere ne tür bilgiler vermeli? Üretmiș olduğumuz ürünler EN standartlarına uygun, yüzde 100 kalite kontrolden geçirilerek müșterilerimize gönderilmekte ve ileri teknolojiyle üretildikleri için satıș sonrası müșteri memnuniyetsizliği yașatmamaktadır. B‹zb‹ze 21 hayata da‹r Büyük Selçuklu Devleti’ni en genifl s›n›rlar›na ulaflt›ran Melikflah’›n ilime de¤er veren misyonu, flimdi Kayseri’de, onun ad›n› alan Melikflah Üniversitesi’nde sürüyor HER Ö⁄RENC‹YE B‹R LAPTOP hedef sanay‹ ve b‹l‹m aras›nda köprü olmak Rektör Prof. Dr. Reflit Özkanca: “Hedefimiz, ülkemizi dünyan›n her yerinde temsil edebilecek gençler” 22 B‹zb‹ze “Aynı cümlelerle konușmamak, bir önceki gün yașananları tekrar yașamamak ve aynı çıtayı seyre dalmamak için, dünyanın hızlı değișimine ayak uydurmak zorundayız.” Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak, Türkiye’nin 36’ncı vakıf üniversitesi olan Melikșah Üniversitesi Mütevelli Heyeti Bașkanı sıfatıyla gençlere böyle sesleniyor. Ekonomik kaynakların yüksek verimlilik alanlarına aktarılmasında baș aktör olan girișimci ruhlara bugün her zamankinden fazla ihtiyaç bulunduğunu söyleyen Boydak, gençlerden beklentilerini șöyle ifade ediyor: “Geleceğin birer bilim ve iș adamı adayı olan üniversite gençlerimizden beklentimiz; düșünme ve muhakeme yetenekleri güçlü, girișimci ve eleștirel düșünebilen, inovatif, güçlü sezgi sahibi, iyi gözlemci, hayal gücü geniș, iletișim konusunda uzmanlık edinebilen, çok yönlü, kendine güvenen bireyler olma yetisini edinerek Melikșah Üniversitesi’nden hayata atılmalarıdır.” Hükümdarlığı yıllarında farklılıkları gözeterek Kayseri’yi Türkleștiren Melikșah’ın Gazali, Kașgarlı Mahmut, Ömer Hayyam gibi șair ve alimleri himayesine almasına yol açan ilim dostluğu, Melikșah Üniversitesi’nin de kuruluș felsefesini olușturdu. 2008’de sanayici ve bilim adamı arasında köprü olma hedefiyle yerleșkesi inșa edilen, 2009’da eğitime bașlayan çiçeği burnunda Melikșah Üniversitesi hakkında rektörü Prof. Dr. Reșit Özkanca’dan bilgi aldık. Melikșah’ın ilme verdiği önemi izleyen insanların bir vakıf üniversitesi kurmaya karar verdiğini söyleyen Rektör Özkanca, Burç Eğitim, Kültür, Sağlık Vakfı’nın kurduğu üniversite için hedeflediklerini anlattı: DÖRT YILDA ÇİFT DİPLOMA ȘANSI “Üniversitede kurduğumuz bölümler birbirini destekleyen ve belirli bir alana konsantre olunan bölümler… Yani her alanda bașarılı olmayı beklemiyoruz. Sadece stratejik gördüğümüz, güncelliği ve geleceği olan alanlarda hem eğitim ve hem de AR-GE yapıyoruz. İnancımız, bu șekilde üniversitemizin diğer üniversitelere göre bir fark olușturacağıdır. Ayrıca ayrıcalıklarımızdan biri de uluslararası ilișkilerimizdir. Amerika’da 14 üniversiteyle bilimsel ișbirliği anlașmaları yapıldı. İngiltere’de bulunan Leeds Metropolitan University ve East London University ile çift diploma anlașmaları yaptık. Yani bașarılı öğrencilerimiz; üç yıl Melikșah Üniversitesi’nde, bir yıl İngiltere’deki ilgili üniversitede eğitim alacak ve her iki üniversitenin, Avrupa’da da geçerli olan diplomasını alacak. Șu așamada sadece beș bölümde uygulanacak bu anlașmanın yanında diğer bölümler için de anlașma yapamaya çalıșıyoruz. Bilgisayar mühendisliği, elektrikelektronik mühendisliği, ekonomi, uluslararası ticaret ve ișletmecilik bölümleri, anlașmadan șimdilik yararlanabilen bölümlerden. Erasmus Öğrenci Değișim Programları’yla ilgili olarak 20’den fazla üniversiteyle anlaștık. Öğrencilerimiz birinci sınıftan sonra bu programdan yararlanabilecekler.” En kısa vadede bașarılı öğrencilerin tercihi olmak isteyen Melikșah Üniversitesi’nin ikinci stratejik hedefi, orta vadede ülkemizdeki diğer üniversiteler arasında belirli alanlarda bașarısını ispatlamıș bir üniversite olmak. Uzun vadeli hedef ise dünyadaki üniversiteler arasında iyi bir noktaya gelmek. AZ ÖĞRENCİ, ÇOK BAȘARI Rektör Özkanca’nın verdiği bilgilere göre, 100 dönüm üzerine kurulmuș șirin bir kampüse sahip üniversitenin eğitim için gerekli olan temel binaların tamamı, yeni fakülte binaları, spor tesisleri, merkezi kütüphane, yurtlar gibi binalar yüzde 80 oranında tamamlandı. Önümüzdeki eğitimöğretim dönemine kadar yurtlar da hizmete girecek. Halen 14 bölümde mevcut mekânlarda eğitim sürüyor. Geçen yıl eğitim-öğretime bașladığı halde en çok tercih edilen üniversiteler arasına giren Melikșah, mevcut 700 öğrencisine, önümüzdeki yıl bir 700 öğrenci daha ekleyecek. Özkanca, “Hedeflerimiz, bașarılı vakıf üniversiteleri gibi az sayıda öğrenciyi yetiștirerek piyasayla bulușturmak. Bu bakımdan öğrenci sayısından çok kaliteli öğrenci sayısını dikkate alıyoruz” diyor ve ekliyor: “Büyük hedefimiz; ülkemizi ve milletimizi dünyanın her yerinde en iyi șekilde temsil edebilecek, en az iki yabancı dil √ Yeni kaynakların büyük kısmı özellikle İngilizce olarak yayımlandığı için öğrencilerimizin yabancı dil eğitimini en iyi șekilde almalarını istiyoruz. √ Uygulama ve öğrenci merkezli bir eğitimi tercih ediyoruz. √ Eğitim teknolojilerinden maksimum oranda faydalanıyoruz. √ Üniversitemizi kazanıp kayıt yaptıran her öğrenciye bir laptop bilgisayar veriyoruz. Amacımız, tüm bilgilere ulașmalarına imkân tanımak. √ Amerika’dan 15 bin İngilizce kaynak kitap satın aldık. İngilizce kaynak bulundurma bakımından belki Bilkent’ten sonra ikinci üniversite olacağız. √ Öğrencilerimizi sanayicilerle bulușturacağız. √ Halen öğretim üyelerimizin sürdürdüğü büyük projeler var. Bu projelerde bazı bașarılı öğrencilerimiz çalıșma imkânı bulacak. Örneğin endüstri ürünleri tasarımı bölümü öğrencileri anlaștığımız firmaların atölyelerinde proje yarıșmalarına katılarak yeni modeller yapacaklar. Mühendislik fakültesi öğrencileri fabrikalarda uygulamalarla iç içe. İİBF’dekiler ise ticaretle uğrașan iș dünyasıyla pratik uygulamalara katılabilecek. bilen, bilgiyle donatılmıș ve hepsinden önemlisi insani yönü güçlü nesiller yetiștirmek. Öğrencilerimiz bizim için ürün kalitemizin piyasaya sunulduğu bir zaman dilimi olacaktır.” B‹zb‹ze 23 EfiSiZ LEZZET ROTAMIZ GAZ‹ANTEP Adı üstünde, Antepfıstığı. Tarım ve Köyișleri Bakanlığı Antepfıstığı Araștırma Enstitüsü’nce üretimi takip ve teșvik ediliyor. Șehir vitrinlerinde birçok fıstık çeșidi görebilirsiniz. İște birkaçı: Kırmızı fıstık, olgunlașmıș Antep fıstığı. Cumbalarından ayrılmıș taze fıstık çerez olarak tüketiliyor. Kavrulmuș fıstık, kırmızı fıstığın tuzla kavrulmasıyla elde ediliyor, yine çerez olarak satılıyor. Boz iç, en kaliteli ve en lezzetli tür. Hasat zamanından bir ay önce, tam olgunlașmadan toplanır. Rengi daha yeșildir. Tadı ve aromatik lezzeti çok yoğun olduğu için baklava yapımında kullanılır. Meverdi iç, tam olgunlașmaya yakın evrede hasat edilen bu tür, pasta ve helva yapımında gözde. Kırmızı iç, tam olgunlașmıș fıstık. Rengi tam kırmızı, taneleri iri. Hem çerez olarak tüketiliyor, hem de helva, çikolata ve lokum sanayiinde tercih ediliyor. Gaziantep Kalesi galerilerinde oluflturulan Gaziantep Savunmas› ve Kahramanl›k Panorama Müzesi’nde, tarihin destanlaflan olaylar› aras›nda yer alan Antep savunmas›, resimler, rölyefler, heykeller, maketlerle canland›r›l›yor. Kale’nin ard›ndan bölgedeki pasajlar› gezmelisiniz. LEZZET, TAR‹H, SANAY‹ KENT‹ Tarihi 600 bin y›l önceki tafl aletlere kadar uzanan Gaziantep, bugün Türkiye’nin en önemli sanayi kentlerinden biri. Gaziantep kadar Gaziantepliler de, kendinizi evinizde hissedece¤iniz bir zenginlikle ve konukseverlikle karfl›l›yor sizi Adı Ayıntap’mıș. Arapça’da ‘parlak pınar’ demek. Fransızlara karșı 6 bin 317 can kaybına karșın cesaretle sürdürdüğü direniș nedeniyle 6 Șubat 1921’de ‘gazi’ unvanı almıș. ‘Gaziayıntab’, 1928’den bu yana da Gaziantep… Türkiye’nin en güçlü kentleri arasında. Bir sanayi kenti, hatta sevenlerine göre ‘küçük İstanbul’. Ama bunca özelliğine karșın, kime sorarsanız sorun, ‘Gaziantep’ deyince aklına yemek, baklava, fıstık gelir. Dergimizin bahar sayısının konuğu Gaziantep’e doğru yola çıkarken bizlere verilen tavsiye de, “Yemekler o kadar güzeldir ki, ne bulursanız yiyin” oldu. Gaziantep bizi, sarımsı bir havayla karșıladı. Sanki havanın her zerresi kum kokuyordu. İlerleyen saatlerde anladık ki, ‘sanki’ değil, gerçekten kum soluyormușuz. Çünkü Gaziantep her yıl bir iki kere Suriye’de kopan kum fırtınasının mağduru olurmuș. Neyse ki akșamüstü yağan yağmurla birlikte gökyüzünün parlak mavisi ve șehrin pırıltısı ortaya çıktı. Gaziantep, uygarlığın doğduğu Mezopotamya’yla Akdeniz arasında. Yani güneyden gelip kuzeye ve batıya, Akdeniz’den gelip doğuya ve kuzeye giden yolların kavșağında, aynı zamanda tarihi İpek Yolu’nun üzerinde. Bugün de Gaziantep, Güneydoğu Anadolu’nun en gelișmiș, Türkiye’nin en gelișmiș șehirlerinden. Sanayi kenti olması Gaziantep’i aynı zamanda Doğu ve Güneydoğu’nun çekim merkezi yapıyor. Öylesine göç alıyor ki, adeta șehre yeni șehirler ekleniyor. Yeni arsalar yaratılmıș ve șık konutlar yapılmıș. Bașka bir kentte görülmeyecek kadar geniș metrajlı daireler var Gaziantep’te. 400 metrekarelere varan, beș-altı odalı… Ama șehirde birkaç gün geçirdikten sonra bu ihtiyacın neden kaynaklandığını anlıyorsunuz. Halkı o kadar konuksever ki, șehirlerine gelen herkese kapıları açık. BÖLGE SERMAYESİ GAZİANTEP’E GELİYOR Șehrin göç aldığını söyledik. Ancak Gaziantepliler’in belirttiğine göre, bu șehrin aldığı göçün niteliği farklı. Sermayesi olan ve yatırım yapmak isteyen bölge insanlarının kentlerini tercih ettiklerini anlatıyorlar. Gaziantep Ticaret Odası’nın bu 24 B‹zb‹ze konuda verdiği bilgiler de șehrin yatırımcı için cazibesini gösteriyor. Gaziantep’in yatırımcılar açısından stratejik avantajları șöyle sıralanıyor: * Suriye ve Irak’a komșu olmasının yanı sıra Ortadoğu ülkelerine yakın bir merkez. * GAP projesi kapsamında. Özellikle tarım ürünleri için ișleme, paketleme, dağıtım ve ihracat alanında önemli bir merkez. * Sanayi ve ticaret sektörlerinde gelișmiș bir altyapıya sahip. * Kalifiye eleman eksikliği yok. * Serbest Bölge’nin yanı sıra Organize Besi Bölgesi de var. * Mersin ve İskenderun limanlarına yakınlığı sebebiyle önemli bir lojistik merkez. * Önemli bir TIR filosuna sahip. * Demiryolu ve havayolu kargo tașımacılığı gelișkin. * Doğalgaz kullanımı yaygınlașıyor. * Șehri, Adana, Mersin ve İskenderun’a bağlayan otoyolun Irak sınırına varması bekleniyor. * Yerleșik köklü bir ticaret kültürü ve altyapısına sahip. * Dıș ticaret yapan firmaların ve yabancı yatırımcıların ihtiyaç duyduğu bankacılık, gümrükleme, lojistik, depolama, müteahhitlik, iletișim, ulașım, konaklama gibi birçok hizmet dalında altyapı çalıșmaları tamamlamıș. Gaziantep, 1980 sonrası tekstil sektörünün öncülüğünde büyüyen Anadolu kentleri arasında. Sanayi sektörleri içinde istihdam kapasitesine göre yapılan sıralamada ilk üç sırayı tekstil, gıda ve plastik sanayii alıyor. Gaziantep’in büyük ölçüde kendi iç dinamikleriyle sağlanan gelișme ve büyümedeki en önemli faktör olarak, girișimcilik kültürü görülüyor. KAHRAMANLIK DESTANI Gaziantep çok büyük bir șehir. 100’üncü Yıl Parkı, șehrin adeta oksijen deposu, ciğerleri… Küçük bir orman gibi uzayan park, șehri neredeyse ikiye bölüyor. Sabah saatlerinden itibaren yürüyüșçülere veya ișlerine koșușturan kentlilere, günün diğer zamanlarında ise kafeleri ve banklarında tüm șehre kucak açıyor. Türkiye’nin en büyük parklarındanmıș. İlk kez gittiğiniz bir șehirde âdetten olduğu üzere önce kaleye gidiyoruz. İyi ki de gidiyoruz ve sizlere de kale ve civarını gezmeden șehirden ayrılmamanızı öneriyoruz. Büyük bir kaya üzerinde yükselen kalenin kimlerce, ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmiyor. 12 kulesi olan kalenin etrafı 1200 metre. Kaleye doğru merdiven çıkarken, Antep direnișinin tüm figürleri size eșlik ediyor. Bir mağarada kurșunlanarak idam edilen 14 çocuk, bir atlı, demirci, doktor, asker… Yine de bu bakır heykeller sizi kalede bekleyen sürprize hazırlamıyor. Kalenin galerilerinde olușturulan Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panorama Müzesi’nde, tarihin destanlașan olayları arasında yer alan Antep savunması resimler, rölyefler, heykeller, maketlerle canlandırılıyor. BAKIRCILARIN ‘TIK TIK’LARI Bu müzeden çıkıșta hayata karıșmak için biraz soluklanmanız gerekiyor. Ağır ağır kale civarını dolașın. Eskiyle yeni arasında bir zamanda duran bu bölgede, eski zanaatların izleri hâlâ sürüyor. Nehir midyesinin mat, deniz B‹zb‹ze 25 ROTAMIZ BAY‹LER GAZ‹ANTEP bay‹ler‹m‹ze m‹saf‹r olduk Uçsuz bucaks›z Gaziantep’in birbirinden çok farkl› semtlerindeki Boydak Holding bayilerinin ortak noktas›, konukseverlikleri, yard›mseverlikleri… ‹fllerinden memnuniyetlerinin de nedeni bu samimiyetleri olsa gerek. Çünkü bir giden bir daha gidiyor ve sad›k müflterileri olufluyor. Gaziantep’in simgesi haline gelen ‘Çingene K›z’, Zeugma’dan ç›kar›lan di¤er eserlerle birlikte yeni evinde. Zeugma’n›n izi art›k Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde (solda) de¤il, Zeugma Müzesi’nde sürülecek. midyesinin alacalı sedefleriyle bezeli ev eșyalarının sergilendiği güzelim vitrinler, tıkırtılarıyla size ulașan bakırcılar, dumanı tüten nargileler, eski Antep evleri… Bakır ișçiliğinin en güzel örneklerini Kale etrafında bulabilir, üstelik bakırın desenlenmesini üretim safhasından görebilirsiniz. Bakırcılar Çarșısı’ndaki çekiç sesleri, ahenkli bir ritimle sürüyor. Ancak Gaziantep bakırı sanata dönüștürürken, alüminyumlar, plastikler, çeliklerin devreye girmesiyle bu sanata ilgi azalmıș. Yine bu bölgede Gaziantep’in meșhur pasajlarından örnekler bulabilirsiniz. Gaziantep pasajları 1980’den önce Halep, Ürdün, Suriye’den gelen mallarla tüm Türkiye’nin alıșveriș yaptığı yerler olarak ün salmıș. Ancak pasajların tahtı, ticaret serbestliğiyle beraber sallanmıș. Ama hâlâ dolular. ALİNAZİK ZAMANI Hazır buraya kadar gelmișken Uzun Çarșı’daki lezzet durağı İmam Çağdaș’ta alinazik ve baklava yemeden ayrılmak olmaz. Șehrin en bilinen baklavacıları Güllüoğlu, İnal ve Koçak. Güzel yemeği eritmek için yollara düșmenin zamanı. Dar sokaklara girip, 26 B‹zb‹ze birbirine omuz vererek sıralanan eski Antep evlerini mutlaka görmelisiniz. Hele yaz aylarında bu sokaklardan çıkmak istemeyeceksiniz, yüksek evlerin gölgeleriyle serin dar sokaklar size soluk aldıracak. Çok değișik kültürlerin tanığı olan kentte 250'yi așkın höyük var. Gaziantep Müzesi’nde, Anadolu'nun en eski buluntularından olan Dülük Mağarası'ndaki taș aletleri görebilirsiniz. Tarihleri 600 bin yıl önceye uzanıyor. Arkeoloji Müzesi, Etnografya Müzesi, İslahiye ilçesindeki Yesemek Açık Hava Müzesi ve açılması beklenen dev Zeugma Müzesi de listenizde olmalı. Su kaynaklarının yetersizliği ve kuraklığa çözüm olarak tasarlanan, Gaziantep mimarisinin özgün simgelerinden kasteller, aklınızdan çıkmayacak. Kentin siluetine damga vuran camiler, tarihi hanlar, kiliselerin yanı sıra bahar ve yaz aylarında kentin doğasının da tadını çıkarmalısınız. Rengârenk kır çiçekleri ve türlü ağaçlarıyla yaylalar sizleri bekliyor. O yürüyüșlerinizde Gaziantepli ailelerin kalabalık kır yemeklerine șahit olursanız, iște onun adı da, kentin geleneksel eğlencelerinden olan ‘sahre’dir. ‹ST‹KBAL BAY‹‹ YILMAZ EV CONCEPT ALIfiVER‹fi MERKEZ‹ G‹B‹ MA⁄AZA ZEUGMA DÜNYANIN HAYRANLIINI TAfiIYOR Zeugma, MÖ 300 civarında Büyük İskender'in generali Selevkos I Nikator tarafından kurulmuș. Nizip ilçesinin Belkıs köyü eteklerinde. Roma İmparatorluğu’nca ele geçtikten sonra köprü anlamına gelen ‘Zeugma’ ismini almıș. Uzun yıllar kaçak kazı ve tarihi eser kaçakçılığına maruz kalan bölgenin önemi, 1992’de kaçakçılara karșı Gaziantep Müzesi'nce bașlatılan kazılarla anlașıldı. İlk kazılarda bir Roma villası ortaya çıkarıldı. Ardından iki villanın teras mozaikleri çıkarılarak Gaziantep Müzesi'ne tașındı. Șehrin villaları ve çarșılarının bulunduğu bölümleri bugün Birecik Hidroelektrik Baraj Gölü altında. Zeugma kazılarından çıkarılan mozaikler Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyordu. Ancak aralarında Zeugma mozaiklerinin ve arkasından Gaziantep’in de simgesi konumunu gelen ‘Çingene Kızı’nın da bulunduğu mozaikleri görmek için, artık yeni müzenin açılmasını bekleyeceksiniz. Yılmaz Ev Concept bir mağaza değil, adeta alıșveriș merkezi. Altı kattan beși satıșa ayrılmıș, bir katı bin 500 metrekarelik bir depo. Açıktan çıkan iki camekânlı asansör, iki merdiven var. Büyük sarmal merdiven, mağazanın ortasında geniș bir açıklık bırakarak çıkıyor. Alt kattaki kafeteryada müșterilere ücretsiz servis yapılıyor. Mayıs 2009’da hizmete giren mağaza, daha dün açılmıș gibi pırıl pırıl. Sahibi Ramazan Yılmaz, 1995 yılında İstikbal bayiliği almıș. 2000 yılında ise bin 500 metrekarelik bir showroom açarak sadece İstikbal markasını satmaya bașlamıș. 2009’da da bugünkü 6 bin 100 metrekarelik binalarına tașınmıșlar. Yılmaz mağazayı, anabayi Vefa Limited, anabayi mimarı ve kendi mimarlarıyla birlikte projelendirdiklerini söylüyor. Özellikle ferah olmasını istemișler. Saygıyla andığı ana bayii Ahmet Șiritçi’yi kast ederek, “Biz uyumluyuz. Ağabeylerimizin sözlerini dinleriz. Haklı da çıktılar” diyor. Bayilerden çok çalıștıklarını düșündüğü Boydak Ailesi’nden çok memnun olduklarını belirterek ekliyor, “Boydaklar’a diyecek yok. Çok çalıșıyorlar, kendilerini düșündükleri kadar bizi de düșünüyorlar. Onlardan isteğim, bu kadar büyük bir yatırıma bir özellik sunmaları. Daha fazla prim olabilir, farklı bir ürün grubu olabilir…” Ramazan Yılmaz, 2009 yılının çok iyi geçtiğini, 2010 yılını 2009’dan yüzde 5 oranında daha geride geçirdiklerini söylüyor. Yılmaz, bu yıl ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25-30 gibi bir artıș yașandığını belirtiyor. B‹zb‹ze 27 BAY‹LER ‹ST‹KBAL BAY‹‹ HANDAN EV CONCEPT BELLONA BAY‹‹ SENAY MOB‹LYA CANLI MÜZ‹K EfiL‹⁄‹NDE ALIfiVER‹fi “B‹R FARKIMIZ OLMALI” 2000 yılında 5 bin metrekare teșhir alanıyla mobilya sektöründe hizmete bașlayan Handan Ev Concept ‘zamanla gitmeyen zamanla kaybolur gider’ politikasıyla, yıllar geçtikçe yenilenerek, büyüyerek perakende sektöründeki hayatına devam ediyor. Handan Ev Consept, halen 10 bin metrekare teșhir alanı ve 28 kișilik dinamik kadrosuyla Gaziantep ve Güneydoğu bölgesinin birçok yerine yaptığı satıșlarla, hizmet kalitesiyle bölgenin en büyük satıș mağazası olmayı bașarmıș. Türkiye’nin en büyük İstikbal bayilerinden biri olan mağazanın en önemli sırrı, müșteriye her sene mutlaka yenilikler sunulması. Yedi katlı mağazanın üst katı outlet’e ayrılmıș. Devamı olmayan ürünler bu katta yüzde 60’lara varan indirimlerle satılıyor. Uygulama Gaziantep’te tek, Türkiye’de birkaç mağazada yapılıyor. Müșteri memnuniyeti odaklı, çocuk oyun parkı, geniș otoparkı ve kafesiyle rahat alıșveriș imkânı veren, hafta sonu canlı müzik keyfiyle farklı bir ortam sağlayan mağazanın müdürü Kadir Demir, bu farklılıkların satıș ve müșteri üzerindeki olumlu etkilerini bariz șekilde gözlemlediklerini anlatıyor. Satıșların profesyonel bir takım ruhu içinde sürekli kendini yenileyen, zaman zaman yapılan motive edici etkinlikler, eğitici seminerlere katılımlarla artması ve geri dönüșlerin daha çok olması sağlanıyor. Mağaza aynı zamanda sosyal sorumluluk sahibi bir kurum gibi davranarak organize ettiği gezi ve sinema günleriyle sosyal hayata, sponsorluklarıyla da spora verdiği önemi gösteriyor. Senay Mobilya 7 bin metrekarelik alanıyla Güneydoğu Anadolu’nun en büyük Bellona mağazalarından. Bir yılını tamamlamak üzere olan çiçeği burnunda mağazanın Maraș’tan, Erzurum’dan müșterileri var. Bayisini kollaması, hoșgörüsü, samimiyeti nedeniyle Boydak Grubu’yla çalıșmayı tercih etmișler. Mağaza sahibi Dilek Dana kararlarından çok memnun oldukları, İstikballer mağazalarıyla yarıșabileceklerini söylüyor. Kapıdan içeri kim girerse girsin ev sahibi sıcaklığıyla karșılayan Dilek Dana ișe yaklașımını șöyle anlatıyor: “Hep bardağın dolu tarafını görürüm. Hayata nasıl bakarsanız, hayat da size öyle geri döner. Hedeflerinizi ne kadar yüksek tutarsanız, o hedefe bir șekilde ulașıyorsunuz. Biz de cesur kararlarla ilerledik. Kendimize çok güveniyoruz. Burası aile ortamı gibidir, sıcaktır, doğaldır. Bu nedenle buraya girip de ürün almadan çıkan müșteri yoktur asla. Elemanlarımız bazen ‘Dilek Hanım gelen akrabanız mı?’ diye sorarlar. Hayır değildir, ilk defa görüyorum ama iște o müșteriyi orada kazanıyorum ben. Pozitif enerji çok önemlidir.” Dilek Dana, tasarımı cıvıl cıvıl görünen mağazaya gelen müșterileri, mağaza aleyhine fiyat farkı bile olsa ihtiyacı olan ürüne yönlendirdiklerini söylüyor. Artık çarșamba günlerini kadın müșterileri için çay-pasta günü ilan eden Dilek Dana’nın Boydak Hoding’den bir isteği var: “Biz elimizi tașın altına koyduk. 7 bin metrekarelik bir mağaza yatırımı yaptık. Yanlıș anlașılmasın ama küçük bir Bellona mağazasıyla bir tutulmayalım. Desteklenmek isteriz. Bu, mesela prim olabilir.” BELLONA BAY‹‹ GÜNEfi MOB‹LYA MOND‹ BAY‹‹ ÇA⁄DAfi MOB‹LYA HER MÜfiTER‹N‹N B‹R SATIfi DANIfiMANI VAR “YEN‹L‹KLER MOND‹’YE ANINDA GELS‹N” Güneșler Mobilya’nın sahibi Mustafa Güneș 1999’da bayiliği aldığında daha 18 yașındaymıș. O yıllardaki 200 metrekarelik mağazayı büyüterek, Gaziantep’in son 10 yıldır büyüyen lüks mahallesi İbrahimli’de bin metrekarelik șık bir mağaza yaratmıș. Kentin her semtinden 11 bin 500 sadık müșteriye sahip olduklarını anlatan Güneș, bunun nedenlerini șöyle sıralıyor; “Yerel bazda çok ciddi reklam veririz. İșimizde kurumsal bir yapıya sahibiz. Konusuna hâkim șirket içi ve bölge eğitimlerinden geçen arkadașlarımız satıș danıșmanlığı hizmeti verir. Mağazamızda her müșterinin bir satıș danıșmanı vardır. Çünkü o müșterinin ne istediğini, ev dekorasyon zevkini bilerek öneriler sunar. Tüketiciye satıș öncesi hizmet dediğimiz, ürünle ilgili tüm detaylı bilgi verilir. Satılan ürünleri depodan hatasız teslim ederiz. Arkadașlarımız kurulumda ayrıntılı açıklama yapar. Kullanım bilgilerini tüketiciye aktarır. Özel günlerde kutlama ve kampanya bilgilendirme içerikli SMS‘ler atarız. Her yıl ürün tanıtım kokteylleri düzenler, müșterileri mağazaya çağırır, yeni ürünleri tanıtırız. Çalıșma arkadașlarımızla her pazartesi toplanır, önümüzdeki haftayı planlarız. Mobilyayı uyumlu teșhir ederiz. Bunun için her yıl dekorasyon ve mobilya fuarlarını takip eder, oradan fikirler ve beğeniler tașırım. İșimizi severek yaparız.” Anabayi Vefa Limited’e övgüde bulunan Güneș, “Bayileri kollayan bir bölge yönetimi var. İyi ki anabayimiz Vefa Ltd.” diyor. Güneș’ e göre Türkiye’de mobilya artık yașam tarzı; insanların hayatındaki önemi oldukça büyük. Eskilerde mobilya pahalıydı, artık ekonomik… 28 B‹zb‹ze Boydak ile tanıșıklıkları 30 yılı așkın bir zamana dayanan Çağdaș Mobilya’nın ikinci kușağını temsil eden Mesut Atik İstikbal’in Gaziantep’teki ilk bayisiyken, 2006’dan bu yana Mondi bayiliği yaptıklarını anlatıyor. Bu uzun ișbirliğinden memnuniyetlerini ifade eden Mesut Atik, “Yatırım için mobilya sektörünü düșünenler Boydak’tan vazgeçmesin. Boydak, bayilerine karșı asla küçük hesaplar yapmaz. Boydak’ın bölge bayileri, pazarlama müdürleri, diğer basamaklarda yer alan yetkililerinden çok memnunuz. Çok sıcak ilișkilerimiz var. Bașka bir büyük șirketin bayisi olarak yöneticilere ulașmak için en az dört beș sekreterden geçmeniz gerekir. Ama bizler Boydak’ın zirvesindeki Hacı Boydak ile rahatlıkla görüșebiliriz” diyor. Mondi’nin ürün gamının genișletilmesini isteyen Mesut Atik, bunun nedenlerini șöyle sıralıyor: “Evet, mevcut ürünlerle 800 metrekareyi dolduruyoruz ama isterim ki bir 800 metrekareyi daha doldurayım. Biz bayilerin büyüyebilmesi için biraz daha ürün çıkarılmalı. Modellerin yakından takip edilmesi, bizim için çok önemli. Mesela piyasaya yeni giren bir ürünün mutlaka Mondi’de de hemen çıkmasını istiyorum. Piyasaya yeni giren bir ürünü ‘A’ markasında, ‘B’ markasında görüyorum, markasız ürünlerde de görüyorum, herkes kaymağını yedikten sonra Mondi’de çıkıyor. Yenilikçi bir konsept olmadığı için genç çiftlere ürün satamıyoruz. Önemli bir müșteri kitlesine seslenemiyoruz. Çünkü genç çiftlere bir evin tüm ihtiyaçlarını satabiliriz. İște bu gibi nedenlerle yeniliklerin Mondi’ye de anında yansıtılması gerekiyor.” B‹zb‹ze 29 BAY‹LER REG‹NA BAY‹‹ DURUCU MOB‹LYA HES KABLO BAY‹‹ GEYLAN‹ ELEKTR‹K PAZARIN SADECE YÜZDE 10’U HAZIR MUTFAKTA ANKETLERLE MEMNUN‹YET ÖLÇÜMÜ Durucu Ailesi, 1995’te Gaziantep’teki ilk teșhirli İstikbal mağazalarından birini açmıș, 2000’de Bellona’ya geçmiș. Ancak Boydak Grubu’nun mutfak sektörüne gireceğini öğrendikleri anda, hiç düșünmeden bayilik bașvurusunda bulunmușlar. Aynı zamanda mimar olan ve inșaat sektöründe de faaliyet gösteren Mustafa Durucu, “Regina için hiç tereddüt etmedik. İnșaat sektöründe de çalıștığımız için markamızın desteğini arkamızda görmek istedik. Hem mimarlık hem inșaat firmamız faal durumda. Gaziantep, İstanbul’dan sonra neredeyse en çok göç alan kentlerden. Dolayısıyla inșaat sektörü çok hareketli. Yani bizim Regina ve inșaat firması ișlerimiz birbirini besliyor. Projelerimizde de İstikbal mutfak kullanıyoruz” diyor. Mustafa Durucu, Gaziantep’te mutfaktaki pazar payının yüzde 10’unun hazır markalarda, yüzde 90’ının merdiven altı imalatçılarda olduğunu belirtiyor: “Yerel bazda kendisini kanıtlamıș firmalarla mücadele içindeyiz. Hazır mutfağın oturması, Gaziantep için biraz zaman istiyor. Ama gün geçtikçe daha iyi oluyor. Çünkü önümüzde yüzde 90 gibi çok ciddi bir pazar var. Merdiven altı sektörde fiyatlar çok değișken. Bizden çok altta satanlar da, üstte satanlar da var. Bizim rekabetimiz fiyatta değil, kalite, servis, zamanında teslimde. Arkamızda çok ciddi bir holding desteğimiz var. Buraya gelen müșteri de zaten bunun bilicinde, almaya hazır geliyor. Kafasında șüphe olanlara da markanın güvenilirliği, bir marka satın almanın artılarını, markamızın gücüyle ömür boyu satıș sonrası servis hizmetini (merdiven altı bunu çok nadir yapıyor) anlatıyoruz.” KDV indirimi, merdiven altı sektördeki KDV’siz satıșlar nedeniyle Regina’ya çok yansımamıș ama Durucu’nun 2011’den beklentisi, hem piyasaların toparlanması hem insanların panik havasından kurtulması nedeniyle yüksek. Geylani Elektrik, 1978 yılından bu yana Gaziantep’in ticaret hayatında. Ancak Geylani Elektrik’in Boydak Grubu’yla yollarının kesișme tarihi daha kısa. Șirket 12 yıldır Hes Kablo ürünleri satıyor. Beyhan Hıdıroğlu, Boydak Holding’le çalıșmanın avantajlarını sıralarken, öncelikle ürün kalitesi ve güvenilirliği sayıyor. Bu duruma kanıt olarak da Hes ve Boydak Grubu’nun piyasadaki itibarını gösteriyor. Müșteri memnuniyetinin ana nedenleri arasında da Boydak Grubu’nun fiyat politikasındaki müșteri memnuniyeti yaklașımını görüyor. “Gönül rahatlığıyla ve güven içinde çalıșabiliyorsunuz” diyen Hıdıroğlu, övgüyle söz ettiği Boydak yönetiminden mutlu ve huzurlu çalıșma ortamının devamını istiyor. Geylani Elektrik’in temel anlayıșı da, ‘șartlar ne olursa olsun, müșteri memnuniyeti’. Bu memnuniyeti sağlamak için kullandıkları temel yöntem, anket sistemi. Hem yıllık hem de iki aylık periyotlarla anket yapıyorlar. Anketlerde kalıcı 500 müșterilerinin yüzde 50’sini baz alıyorlar. Anketlerle birlikte gelen șikâyetleri değerlendiriyor, bu șikâyet belli bir yoğunluktaysa değerlendirip düzeltiyorlar. Hıdıroğlu, çok büyük bir șirket olmadıkları için hareket kabiliyetlerinin çok kolay olduğunu söylüyor. 2009-2010 yılında yüzde 10, 2010-2011’de de yüzde 7 büyüyen șirketin hedefi yüzde 10. Șimdiden yüzde 6’lık bir eğri yakalamıșlar. HEs KABLO BAY‹‹ AKINAL ELEKTR‹K HES KABLO BAY‹‹ DO⁄Ufi ELEKTR‹K “MÜfiTER‹ ‘KABLO’ DEMEZ ‘HES KABLO ‹ST‹YORUM’ DER” M‹MARLIK BÜROSU G‹B‹ Doğuș Elektrik’e girdiğinizde, bu ișyerinin bir mimarlık bürosu, reklam ajansı veya herhangi bir büro olduğunu düșünmeniz mümkün. Çünkü burası alıșageldiğimiz bir elektrikçi gibi değil. Hayli geniș ve boș bir alandan girdiğiniz mağazanın giriș katının kalan yarısı büro șeklinde düzenlenmiș. Müșteriler Doğuș Elektrik’e girdiklerinde, doğruca müșteri temsilcilerine gidiyorlar. Siparișlerini veriyorlar. Müșteri temsilcileri, bu siparișler doğrultusunda bilgisayardan malzemenin çıkıșını yapıyor. Bir așağı katta bulunan depoda çalıșan personel sipariși bilgisayardan görüyor ve hemen malzemeyi hazırlıyor. Müșteri depo çıkıșından ürünü alıp, ayrılıyor. Uygulamanın Türkiye’de bir ilk olduğunu söyleyen Fethi Eyisabancı, “Artık her șeyimiz bilgisayarda. Müșteri bir ürünü sorduğunda hemen cevap veriyoruz. Çünkü ürün elektrik malzemesi olunca, insanların beklemeye tahammülü yok. Müșteriler sistemimizden çok memnun” diyor. Doğuș Elektrik’in Boydak Grubu’yla tanıșıklığı 10 yıl öncesine dayanıyor. Sattıkları malzemeler içerisinde Hes Kablo ürünleri de varmıș. Ancak ilișkilerdeki güvenle birlikte ticaretin de giderek arttığını ve son üç yıldan bu yana sadece Hes Kablo ürünlerini sattıklarını belirten Eyisabancı, “Hizmetin en iyisini 30 B‹zb‹ze alıyoruz. Ve en güzeli, dürüstlük. Sattığımız maldan eminiz. Biliyoruz ki Hes Kablo’da hile hurda olmaz. O nedenle rahatça satıyoruz” diyor. 2010, hem küresel krizle birlikte duran inșaat sektörü Mart 2010’dan itibaren hareketlendiği hem de bin 600 metrekarelik yeni mekânlarına geçtikleri ve çeșit artırabildikleri için yüzde 100’e yakın büyüdükleri bir yıl olmuș. Bu yıl da büyümeyi hedefleyen Eyisabancı, kâr marjının artırılmasının bayilerin elini güçlendireceğini söylüyor. Akınal Elektrik’in Hes Kablo ile ișbirliği 25 yıl öncesine dayanıyor. Tüm bu zaman zarfında Hes Kablo, Akınal Elektrik’in ana ürünlerinden biri olmuș. Proje, taahhüt, satıșla birlikte teknik ve idari konularda hizmet veren mağazanın sahibi Mehmet Akınal, Hes Kablo Boydak Grubu’na geçtikten sonra ișin büyüdüğünü söylüyor: “Çünkü Boydaklar ile birlikte iș anlayıșı değiști. Reklamlara önem verildi, reklam mecraları iyi kullanıldı. Malın tanıtımı, marka bilinirliği temel alındı. Müșteri ilișkisine çok önem verildi, müșteriye yakınlık gösterildi. Boydak Grubu, ișine gerçekten hakim insanları bayiliklerine aldı. Mevcut Hes bayileri, ciddi anlamda elektrikçi esnaftır. Mesela çok büyük ciro yapmamıza rağmen, bizimle bayilik anlașması yaptılar. Boydak Holding, dürüstlüğe, sadakata önem veren bir gruptur. Dürüst olunca, büyümenin kendiliğinden geleceğine inanıyor ve bunu yașıyoruz.” Akınal, Hes’in müșteri tarafından markasıyla istenilen ürün olduğunu belirterek șöyle devam ediyor: “Müșteri ‘kablo istiyorum’ demiyor, ‘Hes Kablo istiyorum” diyor. Sektörün profesyonellerinden değil, halktan söz ediyorum. Hes adıyla yaygın bir markadır. Diğer markalarla arasında bir miktar fiyat farkı olmasına rağmen tercih ediliyor. Çünkü elektrik malzemesi yiyecek, giyecek, ev eșyası gibi değildir, tehlikeler doğurabilecek bir malzemedir. Dolayısıyla Hes Kablo’nun güvenilirliği bilindiğinden, fiyat farkına karșın bu markayı tercih ediyorlar. Boydak Grubu’ndan memnuniyetini dile getiren Akınal, sadece kârlılığı az buluyor. Akınal satıș sonrası müșteri memnuniyetine önem verdiklerini belirtiyor, “Kabloda malzemeye güvendiğimiz için, bir sorun bildirildiğinde kullanım hatası olduğunu biliyoruz. Ama bunu doğrudan müșteriye söyleyerek onu suçlamak yerine, sistemi anlatarak ikna ediyoruz. Bazen direniyorlar ama önce doğru șeklini anlatıp sonra yanlıșı gösterdiğiniz zaman ikna oluyorlar” diyor. B‹zb‹ze 31 KAMERA ARKASI ‹deal Comfort’un reklam›nda profesyonel bir oyuncu yok. Özellikle yok. Çünkü yatak, insanlar›n gerçek sorunlar›na çözüm sunuyor. Bu nedenle reklamda da gerçek insanlar kullan›lmas› uygun bulunmufl. Reklam›n ünlü yüzleri Nasuh Mahruki ve Tülin fiahin de yata¤›n do¤rudan faydalar› dikkate al›narak seçilmifl 32 B‹zb‹ze Bin kișiyle, yüz yüze görüșülmüș. Bir, beș ve 10 yıllık çiftlere, eșiyle yatak seçimlerinin uygunluğu sorulmuș. Ortaya çıkmıș ki, yeni evliyken bu tür ayrıntıları dert etmeyen çiftler birkaç yıl sonra çözüm peșine düșüyor. Yatak ayırmanın akıllardan bile geçmediği toplumumuz için çareyi İstikbal bulmuș. “Tek yatakta çifte konfor” sloganıyla sunulan İdeal Comfort’un reklam çekimlerini sizin için izledik. Reklamın kahramanı, bu yıl lansmanı yapılan kișiye özel yatak serisinin yıldızı olan İdeal Comfort. Yatağın kumașı oksijen terapi teknolojisiyle üretilmiș. Uyku sırasında oksijen miktarını artırdığı için, kısa süre bile uyunduğunda, temiz havanın etkisiyle dinlenmiș olarak kalkılıyor. Ama yatağın en önemli özelliği, bir tarafının yumușak bir tarafının sert olması. Reklamda, yatağın bu özelliği, dört çift üzerinden anlatılıyor. Çekim, Türkçe karșılığı 'tanıklık' denebilecek, reklam oyuncularının ürünle ilgili kendi kullanım görüșleri ve deneyimlerini aktaracağı ‘testimonial’ formatta yapılıyor. Bu formata uygun olarak da dört çiftten ikisi, șimdiye kadar hiç reklamda yer almamıș. Sıcak bir çalıșma ortamı sağladığı çekimde amatör oyuncuları motive eden yönetmen Ali Erdemci, “Oyuncular, ‘sokak kastı’ denilen, tanıdık, tanıdığın tanıdığı gibi yollarla seçildi. Ön çekimler ardından eleme yaptık. Son elemede de, kamera fobilerinin olup olmadığına, tekrarlarda ne kadar doğal davrandıklarına baktık. Șimdiye kadar reklamlarda rol almamıșlar, bundan sonra șansları açılırsa bilemem. Kameraya alıșkın değiller, ama biz bu durumu bir avantaja dönüștürmeye çalıșıyoruz. Onları mümkün olduğunca rahatlatıp, önceden belirlediğimiz metinleri kendi cümleleri gibi vermelerini amaçladık” diyor. Reklamın ünlüleri de, yatağın doğrudan faydaları dikkate alınarak seçilmiș. Nasuh Mahruki, AKUT’un hem kurucusu hem bașkanı, aynı zamanda KÜNYE GERÇEK ‹NSANLAR Yönetmen Ali Erdemci, ilk kez kamera karfl›s›na geçen oyuncular› rahatlatmaya çal›fl›rken, Nasuh Mahruki ve Tülin fiahin’in kameraya al›flk›n oyunculuklar› dikkat çekiyor Reklamveren: Boydak Holding – İstikbal Reklamveren Yetkilisi: Murtaza Durmuș, Fadime Özcan Reklam Ajansı: Klan Yaratıcı Yaratıcı Yönetmen: Ediz Kurtbarlas Yaratıcı Ekip: Cüneyt Tiryaki, Sezgi Olgaç, Ahmet Sefer, Halit Demirel, Serhat Akavcı, Alev Bozduman, Sait Akdemir Müșteri İlișkileri: Sibel Yeșileker, Merve Hașimoğlu Ajans Prodüktörü: Saime Akçura Prodüksiyon Șirketi: Haylazz Yönetmen: Ali Erdemci GERÇEK H‹KÂYELER, aktif bir spor hayatı var. Mahruki dağ tırmanıșlarında çok uzun süreler uykusuz kalabiliyor ama evinde rahat ve sert bir yatakta uyumak istiyor. Türkiye’nin tanıtım yüzü olan Tülin Șahin’in de günleri defileden defileye, tanıtımdan tanıtıma koșturarak geçiyor. O da sert yatakta uyumayı sevenlerden. Peki yumușak yatakta uyumayı seven eșleri? Fedakarlık onlara düșüyor… du. “Artık” diyor İstikbal, “kimse fedâkarlık etmeyecek, herkes istediği yatakta uyuyacak.” ȘANSLI BİR ÜRÜN, ȘANSLI BİR KAST Yönetmen Ali Erdemci, çalıșma ortamından, üründen, senaryodan, kasttan ve ekipten çok memnun. Sıcak, ferah, taze bir ortam yaratmaya çalıșmıșlar. Erdemci, İdeal Comfort’un söyleyecek çok lafı olduğunu belirtiyor: “Ürün reklamcılık açısından bir ihtiyaçtan yola çıkılarak olușturulmuș olduğu için șanslı. Çiftler ortak sorunu dile getiriyor, sonra çözümü sunuyoruz. Yine ürün iyi olduğu için senaryo da düzgün. Oyuncular da öyle. Yönetmen olarak bazen razı olmak zorunda kalırsınız. Bu öyle değil. Mahruki saygın, güvenilir bir imaj. Șahin de Türkiye’nin yüzü olarak tanınıyor, medyanın fazla gözü önünde olmasına rağmen saygınlığını korumuș bir isim. İdeal isimleri bulduğumuzu düșünüyorum.” nasuh mahruki: SERT YATAK VE YASTIK OLMADAN GECEM KÖTÜ GEÇER Nasuh Mahruki, kameraya alıșkın. Televizyon reklamlarında oynamıș, kendisini çekerek belgesel yapmıș. Yenilikleri denemeyi sevdiğini söylüyor. Reklama da çok değișik bir deneyim olarak bakıyor. Ancak eși için durum farklıydı. İlk kez kamera önüne çıkmanın heyecanını yașıyordu. Ürünle ilgili görüșünü sorduğumuz Mahruki, yatağın önemine değiniyor: “Yattığım yer çok önemli. Benim yatağım da yastığım da serttir. Bu nedenle otellerde çoğunlukla rahatsız oluyorum, o gecem kötü geçiyor.” Kamera karșısındaki rahatlığıyla dikkat çeken Mahruki, eșiyle birlikte böyle bir deneyim yașamaktan da çok memnundu. B‹zb‹ze 33 KAMERA ARKASI KÜNYE Reklamveren: Boydak Holding Bellona Reklamveren Yetkilisi: Murtaza Durmuș, Serpil Savașçı Reklam Ajansı: Piramit Yaratıcı Yönetmen: Deniz Köker Yaratıcı Grup: Hatice Ekși, Beske Köker Duru Müșteri İlișkileri: Deniz Sesli, Ayșe Ișın, Doli Bolkar, İnci Karatağ Prodüksiyon Șirketi: Kala Film Yönetmen: Hakan Yonat Medya Șirketi: Mindshare Mecra: TV, Basın, Radyo, Outdoor, İnternet ÜÇ DE YETMEZ BEfi TANE, BELLONA’DAN VER Bellona tutkusunu odadan odaya, evden eve yayma hedefindeki Moderno reklam›yla birlikte bu y›l› Bellona’n›n imaj yüzü, sevilen sanatç› fievval Sam oldu. Müzikal havas›ndaki reklamda hissedilen keyif, sete de hâkimdi 34 B‹zb‹ze Yaklașık 70 kișilik kadro, üç gündür ișbașında. Çekilecek çok fazla plan, ama az zaman var. Bu șartlarda sette bir gerginlik olsa yeridir, değil mi? Ama bırakın gerginliği, bir keyif hali hüküm sürüyor. Yönetmen Hakan Yonat bu eğlenceli ortamı uzun süredir Boydak Holding ile çalıșmasının getirdiği sahiplenme duygusuna ve tabii ki Șevval Sam’ın ıșıltılı enerjisine bağlıyor. Șevval Sam, Bellona’nın bu yılki imaj yüzü. Her yılın ilk aylarında olduğu gibi bu yıl da Bellona için bir imaj filmi çekilmeden önce, reklamı sürükleyecek bir isim düșünülmüș. İmaj filminin ürünü, içinde farklı markalarla yatak, yemek, oturma odaları takımları bulunan Moderno serisi. Takımlar farklı zevkleri yakalayabilecek bir anlayıșla tasarlanmıș ama adından da anlașılacağı gibi genel çizgisi modern ve sade. Kullanımda fonksiyon ön planda; kitabeli masalar, kalabalık misafir ağırlamaya uygun, yemek masasında açma kapama kolaylığıyla hem ergonomik hem de modern yașamın ihtiyaçlarına uyum sağlayabilecek bir seri. Hedefi, șehir yașantısı içinde sadeliği isteyen ama kaliteden de ödün vermeyen gençler. Peki bu durumda reklamda kim olmalı? Hem daha eğlenceli bir ruh yakalamak hem Moderno serisini daha sansasyonel olarak duyurmak için șarkı söyleyebilen, kurum imajına yakıșır bir isim arandığında, akıllara Șevval Sam gelmiș. Türk halkının Bellona’yla özdeșleștirebileceği bir isim olarak görülen Șevval Sam, gerçekten de insanları etkilemeye çekim ekibinden bașlamıș. Reklamda sağlanmaya çalıșılan eğlenceli, keyifli hava, sette de hâkim. Yönetmen Hakan Yonat, “Profesyonel birisiyle çalıșmak çok kolay. Șevval olmasaydı, șu andaki çekimin dört beș saat gerisinde olurduk. Çünkü çok fazla plan var, ama hızlıyız. Șevval’i yormadan bu kısmı bitiriyoruz” derken, bu sözleri duyan Șevval Sam setin diğer ucundan gülerek yönetmenine sesleniyor, “Evet evet”. Yonat devam ediyor: “Șevval’den çok sıcak bir mesaj alınıyor. Oyunu, enerjisi pozitif ve sürekli katkıda bulunuyor. Bu hali de setteki enerjiyi çok pozitif etkiliyor. Șevval Sam, ürün açısından da müthiș bir uyușma içerisinde. Setin genelinde, markanın kendisi, markanın firması, ajansıyla çok uyumlu bir çalıșma flevval sam: “senaryo ÇOK E⁄LENCEL‹” Artık evlerimize konuk olmaya bașlayan reklam, önce ezgisiyle bizleri yakalıyor. Senaryo gereği tekir kedisiyle Bellona’sına kurulan Șevval Sam, Bellona tutkusunu ifade ettiği șarkısıyla kadınları peșinden sürüklediği senaryoyu çok beğenmiș. “Senaryo çok eğlenceli” diyor Șevval Sam, “Bu șarkıyı daha önce bir filmde okumuștum zaten. O yüzden bildiğim, Türkiye'nin de bildiği bir melodi, çok sempatik. Filmin de kaynaștırıcı bir mesajı var. Çekimler de çok iyi, çok keyifli. Profesyonel bir ekiple çalıșıyoruz, her șey yolunda. Tabii benim için çekimlerin en güzel taraflarından biri, rol arkadașım kediydi, çok güzeldi.” Sam, özel bir kurguyla planlar hissettirilmeden birbirine bağlanarak ortaya çıkarılan bu ‘müzikal’den memnundu. BELLONA TUTKU HALİNE GELECEK Reklam, evin tüm mobilya ihtiyacını uyum içinde karșılayacak koleksiyonlar sunan Moderno’nun kadınlar için bir tutku haline geleceğini anlatıyor. Sadece salonda bir Bellona olması yetmeyecek, yatak odasında da, yemek odasında da oturma odasında da Bellona olacak. Yani bir kere Bellona sahibi olan mutlaka daha fazlasını isteyecek. Tabii bu mesajı en iyi anlatacak șarkı olarak da ‘Ver Allah’ım ver’ seçilmiș. Reklam sadece televizyon kanallarında değil, radyolarda ve internette de karșımıza çıkacak. olduğunu söylemeliyim. Benim Boydak ile çalıșmam da eski yıllara dayanıyor, bende özel bir yeri vardır. Bu da enerjiyi çok etkiliyor. (Boydak Holding Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü Murtaza Durmuș’u kastederek) Murtaza Bey de hep burada. Profesyonelliğin yanında daha amatör bir bakıș açısı gerekiyor ki, kurumu sahiplenme de bu bakıșı sağlıyor.” YATAKTA ‘REFORM’ Moderno’nun set komșusu da yine Bellona’nın Reform yataklarıydı. Bir yataktan ne beklenirse sunan, içindeki gümüș iyonlarla günün gerginliğini alan anti stres ve anti bakteriyel özellikli Reform’un bir özelliği de, neredeyse çarșaf sermek bile istemeyeceğiniz deseni. Șiltenin her iki tarafta da kullanılabildiği yatağın iki yüzü farklı seçenekler sunuyor. Çift taraflı yatağın bir tarafı yumușak bir tarafı sert. B‹zb‹ze 35 renkler Nasuh Mahruki, “Tekrar zirveyi düflünüyor musunuz?” sorumuza karfl›l›k “Neden olmas›n” derken, yeni bir heyecan›n ipucunu verir gibiydi. Mahruki’nin Everest zirvesine t›rman›rken çekti¤i foto¤raflar›n sergisi Türkiye’yi geziyor. “H‹ÇB‹R fiEY HAYAT KURTARMAKLA KARfiILAfiTIRILAMAZ” Ekipler sizin çağrınızla mı kuruluyor? Hayır. Bölgedeki insanlar, “Yaptıklarınızı takdir ediyoruz ve biz de yapmak istiyoruz” diyorlar. Tanıșıyoruz ve bakıyoruz, hayatı bizim gibi mi algılıyorlar mı, yapabilirler mi? AKUT’un çok güçlü bir kurum kültürü vardır. Nasuh Mahruki bir ilkelerini flöyle aç›kl›yor: “Kural olarak kurtard›¤›m›z insanlarla görüflmeyi tercih etmiyoruz. Çünkü en çaresiz zamanlar›nda hayatlar›na giriyoruz, kurtarmak için çabal›yoruz. Operasyon sonras›nda onlar›n hayatlar›n› bize bir manevi borç yüküyle sürdürmelerini istemiyoruz” Türkiye AKUT’u 19 Ağustos Depremi’nde tanıdı. O zamana kadar adını bilmezken, depremin ikinci gününde, artık enkazdan enkaza koșan AKUT’un adını ve kurucusu Nasuh Mahruki’yi tanımayan kalmamıștı. Deprem ardından AKUT, ülkenin tüm kurumlarını gerisinde bırakarak Türkiye’nin en güvenilir kurumu seçildi. Mahruki’yle, acı bir tesadüf eseri Japonya’nın büyük bir depremle sallandığı günlerde, özverili çalıșmalarını konuștuk. Kitapçılarda son kitabınız, ‘Kendi Everest’inize Tırmanın’… Evet, kișisel gelișim temalı bir kitap. 15-16 yıldır kișisel gelișim seminerleri veriyorum. Üç sene de Bahçeșehir Üniversitesi’nde ders verdim. Bu seminer ve dersleri uzun süredir kitaplaștırmayı istiyordum. Kitap üzerinde de uzun zamandır çalıșıyordum. Herkesin kendi potansiyelini keșfetmesi ve o potansiyeli gerçek performansa dönüștürebilmesi için bir yol haritası. Herkesin tırmanabileceği bir Everest’i olduğu düșüncesiyle yazdım. Özellikle Türkiye’nin genç nüfusuna kendilerini tanımaları, keșfetmeleri, potansiyellerini ortaya çıkarmaları için kendi hayatımdaki yolculuğu anlattım. Okuyuculardan çok güzel tepkiler alıyorum, çok motive olduklarını söylüyorlar, “Artık daha fazlasını yapabileceğime inanıyorum” diyorlar. AKUT 15 yılı geride bıraktı. Siz bir ilktiniz. Bu örnekten yola çıkılarak kurulan kaç dernek var bugün? Çok... Sayısını kimse tam olarak bilmiyor. Peki bu sistem gerektiği gibi olușuyor mu? Tabii hiçten bugüne gelmesi, Türkiye için çok büyük bir kazanç. 17 Ağustos Depremi’nin sabahında arama ve kurtarma yapmak üzere kurulmuș tek sivil toplum kurulușu bizdik. Bu örneğin etkisiyle artık belediyelerin, fabrikaların, șirketlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin arama kurtarma ekipleri var. Türkiye için büyük kazanç oldu. AKUT’u oluștururken mutlaka önemini biliyordunuz ama 17 36 B‹zb‹ze Ağustos’ta “Ne kadar iyi yapmıșız” dediniz mi? Tabii. Biz doğru yolda olduğumuzu biliyorduk ama bir kitlesel afeti hesaplamamıștık, beklemiyorduk. Ama sonuçta bu konuda çok büyük bir boșluk olduğunun farkındaydık. Toplum bizi 17 Ağustos’ta tanıdı ama o bizim 34’üncü arama kurtarmamızdı. Bugüne kadar da 850’nin üzerinde operasyona katıldık. Kurtardığımız insan sayısı da bin 209 ve sürekli artıyor. İnsanı, bir can kurtarmak kadar tatmin edebilecek hiçbir șey yoktur herhalde? Hiç. Hiçbir șeyle karșılaștırılamaz. Bașka bir șey. İyi ki yapmıșız. AKUT’a ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Çok vakit veriyorum. Ama eskisi gibi operasyonlara katılmıyorum. Yönetim kurulu bașkanı olarak daha çok stratejisiyle ve kurumsal yapısıyla uğrașıyorum. AKUT’u bu șekilde büyüttük. AKUT’u kurma kararı verdiğimizde, ben daha 26 yașındaydım. İstanbul’daki bir tek takımdan ibarettik. Karadeniz’deki sele, Antalya’daki yamaç parașütü kazasına, Adana’da depreme biz gidiyorduk… Tabii bu, çok sürdürülebilir bir yöntem değildi. İkinci ekibimiz, depremden önce Antalya’da kuruldu. Çok da bașarılı bir modeldi. Onu, her sene iki, üç tane ekip izledi. Bu sene bitmeden 30 ekibimiz olacak. Bin 200 de gönüllümüz var. Yeterli buluyor musunuz? Arama kurtarma ekipleri ihbar geldiğinde olay yerine bir iki saatlik karayolu mesafesinde bulunmadıkları sürece, hayır. Böyle olduğu takdirde “Bu iș tamam, yeterince yaygın” diyebiliriz. ‘Hayat algısı’ dediniz… Nasıl seçiyorsunuz AKUT bünyesine girecek insanları? Öncelikle bu, gönüllü bir çalıșma. Buradaki herkesin vatan, millet, cumhuriyet sevgisi bizimle aynı olmalı. İnsanları ayrımsız, koșulsuz, karșılıksız, sonuna kadar sevmeleri ve her türlü fedakârlığı da göze almaları gerek. Neden bu kadar titiziz? Çünkü üyelerimizi gecenin bir vaktinde, karda kıșta operasyona gönderiyoruz. Söylenmeden göreve gidiyor ve hayatlarını ortaya koyuyorlar. Bunu yapabilmek için samimiyetle ülke ve insan sevgisi tașımaları șart. İnsanlarda önce bunu görmek istiyoruz, gerisi kolay. Çünkü bu değerler varsa, gerisi eğitimle verilir. Kișilik özelliklerine de dikkat ediyor musunuz? Tabii. Arama kurtarma bir takım ișidir, dolayısıyla gelecek insanların da takım oyuncusu olmaları gerekir. Takımın bir parçası olup, takıma karșı yükümlülüklerini yerine getirebilmeli. Fiziksel, ruhsal dengesinin yerinde olması gerekir. Bu, diğerkam duygularla, yani bașkaları için yapılan bir çalıșma. Hayatımızda hiç görmediğiniz ve bir daha da hiç görmeyeceğiniz insanlar için çabalıyorsunuz. Onları, içine düștükleri zor koșullardan alıyoruz, normal yașam koșullarına getiriyoruz ve çıkıyoruz hayatlarından. Bu yapıda olan insanları arıyoruz. Çünkü AKUT çok popüler, değerli bir kurum. AKUT’un gönüllüsü olduğunuz zaman herkes size saygıyla bakıyor. Biz de kuruma bu niyetle gelinmesini istemiyoruz. AKUT, vermek için gelinen bir kurum, bir șey almak için değil. Kurtardığınız insanlarla ilișkiler hiç sürmüyor mu? Kural olarak kurtardığımız insanlarla görüșmeyi tercih etmiyoruz. Çünkü en çaresiz zamanlarında hayatlarına giriyoruz ve operasyon sonrasında bize bir manevi borç tașımalarını istemiyoruz. Arama kurtarma misyonunuzu bașka bir șeyle kıyaslayabilir misiniz? Mesela zirveyle… Yok, hayır… Everest’in zirvesi, somut bir hedef. Gayret eder, çalıșırsanız zirveye çıkarsınız. Ama birini ölümden çekip almak, bașka bir șey. B‹zb‹ze 37 RENKLER “ARABESK ALBÜMÜM B‹R M‹SYONDU, M‹SYONUNU TAMAMLADI” “‹nsanlar eflit ve herkesin bir hikâyesi var. Herkesi oldu¤u gibi kabullenmek gerek. E¤er bir fley de¤ifltirilecekse de, bu, önce derdi olan o insanlar›n dili konuflularak yap›labilir. ‹nsanlar›n dikkatini, onlarla ayn› dili konufltu¤um zaman çektim. fiimdi hayata dair cümlelerimi söyledi¤imde onlara ulaflabilmenin yolunu açm›fl oldum. Tart›flmalar hiç umrumda de¤il. Yapmak istedi¤im bir fley vard›, tam da istedi¤im gibi yapt›m” 38 B‹zb‹ze Șevval Sam, bir ses aktristi. Onu Karadeniz türküsü söylerken Karadenizli, Kürtçe türkü söylerken Kürt, Rumca söylerken Rum gibi dinliyoruz. Amacından emin, sonuçtan da memnun olduğu için, arabesk albümü nedeniyle yapılan eleștiriler hiç umrunda değil… Lafı daha fazla uzatmadan sizleri, yeni filminin müjdesini veren Șevval Sam ile baș bașa bırakıyoruz. Müziğin içine doğdunuz. Bașından beri aklınızda mıydı müzik? Hayatımın hiçbir köșesinde kariyer planı yapmadım. Kariyer, hiç umrumda değil. Ben kendini bir șekilde ifade etme ihtiyacı hisseden, herhangi bir insanım. Kendimi, sanat gibi hem estetik hem zevkli bir alanda ifade edebildiğim için șanslı hissediyorum. Ve kendimi iyi hissettiğim ișlerin içinde olmak, ister istemez bana bir kariyer yarattı. Kendiliğinden geliști. Ama prensiplerim tabii ki var, ișimi yaparken. Seçiciyim. Kendimi bütünleșmiș hissedebileceğim ișlerde yer almayı tercih ediyorum. Bu gibi kriterlerim, beni bugün kariyer diye tabir edilen bir noktaya getirdi. Bunun planını, programını yapmadım. İnsanlar figürasyon, yașanan hadiseler senaryo, bulunulan ortamlar dekor. Yani ben kendi iç hikâyem üzerinden devam ediyorum. Bu arada da yaptığım ișlerle hayatın tadını çıkartıyorum, diyebilirim. Siz bir ses aktristi gibisiniz. Hangi dilden, yöreden söylerseniz söyleyin, sanki o yörenin, o dünyanın insanıymıșsınız gibi okuyorsunuz. Nasıl oluyor bu samimiyet? Dünyaya herhangi bir ideolojinin, milliyetçiliğin ötesinde bir yerden, insan olmak, insan hakları, hatta canlı olanların yașam hakları üzerinden baktığım için bütün bu farklılıklar bana çok renkli geliyor. Müzik mevzubahis olduğunda da, her dilin kendine has bir ritmi ve müziği var. İster istemez müzik kulağıyla o sesleri duyup, onun taklidini yapıyorum aslında. Her coğrafyanın bir müzikal karșılığı oluyor ister istemez. Karadeniz'de o sarp dağların, tabiatın kendine has bir sesi var. Akdeniz'de bașka bir sıcaklık, Doğu Anadolu’nun bașka bir mistisizmi var. Batı daha farklı seslerin, șivelerin, tatların olduğu bir yer. Yani empati kuruyorsunuz, o bölgeyi anlıyorsunuz, tanıyorsunuz ve bu samimiyet oradan geliyor... Kesinlikle. Tabii ki yapamayacağım șeyler vardır ama ben aralarından yapabildiklerimi seçiyorum. Önceliğim, benim bir șekilde yüreğime geçmiș olması. O ezgideki, cümle haline dönüștürülemeyen hissiyatı, ruhu, tadı benim almam lazım önce. Tarifi zor. Ama onu, etnik müziğe bu anlamda daha yakın hissediyorum. O sadeliği, naifliği, o özü seviyorum. İnsan önce kendi özünü aramak yoluna düștüğünde, zamanla diğer insanlardaki özü görmeye bașlıyor. Ya da yașamın anlamındaki özü, o șarkılardaki özü… O zaman iște, yüreğinize dokunuyor. Dolayısıyla farklı halk türküleri, toprağa yakınlığım itibarıyla da, beni biraz daha fazla etkiliyor. Ama, ben aynı zamanda oyuncuyum. O empatiyi oradan da kullanıyorum. ‘Ses aktrisliği’ dediniz, evet benim için oyunculuk gibi bir șey. O yüzden albümlerde de farklı konseptler üzerinden gitmeyi seviyorum. Dile karșı da bir yatkınlığınız olmalı. Bir empati kuruyorum ama aslında duyduğumu taklit ediyorum. Çünkü oralı değilim, bölgede yașamıș ve o kaslarım gelișmiș değil ama esnekliğim var buna dair. Bizim ailede böyle bir temayül var; annem, babam, ablam… 20 küsur dilde șarkı söyleyen insanlar. İnsanlarla çok yakın ilișki kuruyorsunuz. Böyle bir B‹zb‹ze 39 RENKLER ortamda büyümenin katkısı mı, yoksa sizin karakteriniz mi? Aslında kimi de beni uzaktan çok soğuk bulur. Yakına gelince insanlar bașka bir enerjiyle karșılașıyorlar. Belki karakterim, belki zaman içerisinde bende gelișmiș bir kanal, bilemiyorum. Ama herhangi bir sorun olmadığı ya da kötü bir enerji gelmediği müddetçe doğal ve samimi olmak en doğrusu herhalde. Bu özellikle yaptığım bir șey değil, karșımdan gelen etkiye göre de bende o enerji gelișiyor. Ama, çalıșma ortamında huzuru seviyorum. İnsanlarla diyalogu seviyorum. Müzik yolculuğunuz nasıl bir seyir izleyecek? Söylenecek çok șarkı, çok farklı tarzlar var. Proje üretmeyi seviyorum. Bu anlamda Kalan Müzik’le aynı dili konușuyoruz. Hasan benim çok eski arkadașım. O olmasaydı, içimdeki bu farklılıkları ortaya çıkarmakta güçlük çekebilirdim. Çünkü öyle bir esnekliğe “ Hem çocuk hem de anne nosyonunun ‹nsan›n tekamülünde çok öneml‹ oldu¤unu düflünüyorum. çocu¤unuz varsa baz› sert sorular› es geçem‹yorsunuz, s‹z sormazsan›z o soruyor” 40 B‹zb‹ze sahip çok fazla prodüktör yok piyasada. Biz de heyecanlanıyoruz yeni, farklı bir konsept geliștiği zaman. Çünkü yeni bir konsept, benim için de yeni bir rol, yeni bir karakter oluyor; bașka seslerimi keșfediyorum. Mesela arabesk, bedenimdeki farklı sesleri, ses tellerimdeki farklı tınıları keșfetmem açısından ilginç ve çok eğlenceli bir süreçti. Ben arabeski seviyordum zaten. Lise döneminde her tarz müziği dinlerdim, arabeski de çok dinledim. Benim için tarza dair bir sıkıntı yok. Türkiye'de bu kadar tepki görmesinin sebebi, arabeskin sadece müzikten ibaret olmaması. Bunun aynı zamanda sosyolojik bir olgu olması. İnsanoğlunun egosu, her zaman kendini diğerlerinden farklı ve ayrıcalıklı görmek ister. Arabesk dinleyen insanların küçümsenme, așağılanma, hor görülme hali var. Yașadıkları acı, sıkıntı yanlıș politikaların sonucudur, toplumsaldır, o insanların suçu değildir. Ben tüm farklılıkları seviyorum, sınıf hayata dair cümlelerimi söylediğim zaman, onların zihinlerine ya da kalplerine ulașabilme yolu açmıș oldum. Yani ben arabesk konusunda olumsuz düșünmüyorum. O tartıșmalar da hiç umrumda değil. Yapmak istediğim bir șey vardı, tam da istediğim gibi bir șey yaptım. farkı hariç. Dolayısıyla sınıf farkını, insanları biraz daha yaklaștırabilmek için aslında arabesk albümümün bir misyonu olduğunu düșünüyorum. İnsanların eșit ve herkesin bir hikâyesi olduğunu, herkesi olduğu gibi kabullenmek gerektiğini, eğer bir șey değiștirilecekse de, bunun, önce derdi olan o insanların dili konușularak yapılabileceğini düșünüyorum. İnsanların dikkatini, onlarla aynı dili konuștuğum zaman çektim. Șimdi “ANNE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹NDE K‹M Anneler Günü’ne yaklașırken, biraz da annelik konușalım sizinle. Bir söyleșinizde oğlunuzu șehir kargașasından uzak büyütmek istediğinizi söylemiștiniz… İsterdim ama yapamadım. Babasına düșkün bir çocuk. Babası İstanbul’da yașadığı için ilișkilerinin incelmesini istemedim. Her ne kadar boșanmıș olsak da, aile bağlarımız güçlüdür. Dolayısıyla biz de hayatımızı șehirde kurduk. Șehir de böyle değildi bizim zamanımızda. 2000'lerden itibaren çok hızlı bir değișime uğradı, șehirde oturmak farklı bir anlam ifade etmeye bașladı. Biz de șehirde büyüdük ama çocukluğumuzda, șehirde piknik yapacak yerler vardı. Her taraf site değildi. Bu kadar sınıf farklılığı yoktu. Bisikletlerle her yeri gezerdik, her yer bizimdi o zaman. Anneliği nasıl tarif ediyorsunuz, siz anneliği nasıl yașıyorsunuz? Sizin annenizle ilișkiniz, sizin anneliğinize nasıl yansıdı? Ben, kendi tekamül hikâyesine odaklanmıș biri olduğumu düșünüyorum. Bu anlamda etrafımdaki her șey gibi anne ve çocuk ilișkisi de bana hayatla ilgili ipuçları veriyor. Annemin tecrübeleri bana bazen ne yapmam ya da yapmamam gerektiğine dair Mağdur yanında durdunuz yani... Burada mağdur olan sadece o halk değil, burada mağdur olan aynı zamanda bu müzik de. Çünkü bu müziğin çok iyi örnekleri de var. Bu, ne olursa olsun bir eser. Tabii ajitasyon içerenlerinden bahsetmiyorum. Her klasik eser, her caz eseri, her özgün sayılabilecek eser, kaliteli ve güzel diye bir kaide yok. Her Karadeniz türküsü güzel değil, her Ege türküsü güzel değil ya da her Orta Anadolu türküsü.. Aralarında iyisi var, kötüsü var. Arabesk müzikteki iyi örnekler de, o mağdur olan halk kadar mağdur oluyor ve ben bundan da hoșlanmıyorum. Üstelik illa ağlaya bağıra söylemek gerekmediğini de göstermek istedim. O șarkıları son derece sade ve zarif bir tavırda söylemeyi tercih ettim. Beklediğiniz tepkiyi aldınız mı? O sosyolojik önyargı çok baskın insanların üzerinde. Ben konuyu tartıșmaya açmadım. Yani, onu ben yaptım, isteyen dinler, dinlemez. Zaten amacına ulașırsa, onu eleștirecek insanlar üzerinden değil, bașka bir kanaldan ulașacak. Önemli olan oraya ulașmasıydı; oraya da ulaștı. Devam edecek mi bu misyon.. Hayır, o misyonunu tamamladı. Beste yapmaya devam mı? Ancak bir proje olduğu zaman, o proje için beste yapıyorum. O bir odaklanma istiyor. Șu aralar çok yoğun tempoda çalıșıyorum. Gerçi bu tempo, dozunu kaçırmazsanız bir enerji veriyor. Ben öyle boș oturabilecek biri de değilim. TRT’deki yeni programınızdan memnun musunuz? Memnunum. Konuklarımızla tatlı tatlı sohbet ve güzel bir müzik oluyor. Ayrıca eğitim sürecim sürmüș oluyor. Müzikle ilgili akademik bir geçmișim yok. Kalan Müzik benim için bir üniversite gibi oldu. Eğitim bu programla da devam ediyor. Dizi ya da film falan var mı? Dizi düșünmüyorum bir müddet. Çalıșma koșulları çok ağırdı. Bir bölüm 90 dakika çekilecek diye kaliteden düșüyor. O kadar yorulmușum ki bu ișlerden… Ama sinema filmi var. Mayıs ayında Adıyaman'a gideceğiz. Adıyaman'da ama etnik bir film değil, daha evrensel bir hikâyesi var, bir kadın hikâyesi… Belçika’da sinema okuyan bir Türk arkadașımın bitirme projesi aslında. Normalde kısa metrajlı çekeceklermiș, o uzun metrajlı yazmıș ve çok destek görmüș. Festivallere de yollayacağı bir film olacak. KÜÇÜK K‹M BÜYÜK, BAZEN KARIfiIYOR” çok yakın örnekler teșkil ediyor. Çocuğumda ise o yașıma kadar olan sürecimi, yani o büyüdükçe onun geçtiği yașlardan, geçtiğim yașları temize çekerek geliyorum. İnsan hayata dair sert sorular sormayı ihmal edebiliyor tek bașına olduğu zaman. Ama, çocuğunuz olduğu zaman es geçemiyorsunuz. Çünkü siz sormasanız o soruları kendinize, o size soruyor. Bu anlamda hem çocuk hem de anne nosyonunun, insanın tekamülünde çok önemli bir yapı tașı olduğunu düșünüyorum. Anne çocuk ilișkisi, bazen kimin küçük kimin büyük olduğunun belli olmadığı bir ilișki. Annemle olan ilișkimde de, çocuğumla olan ilișkimde de böyle. Ben öyle aman çocuğum yemeğini yedin mi, dersini çalıș, diyen bir anne değilim. Tam tersine “SBS'ye girmek istemiyorum” dedi, “Girme”, dedim. Çünkü Türkiye'deki eğitim sistemine inanmıyorum. Okulların bu çocuklara bir șey verdiğini düșünmüyorum hatta aldığını da düșünüyorum. Bu sınav süreci içerisinde, müzik, resim dersleri kalkıyor, beden dersleri kısıtlanıyor… E, bu çocukların en çok eğlenmesi, yaratıcılıklarını, hayal güçlerini geliștirmeleri gereken yerde testler, ezberler... Onun da müziğe ilgisi var mı? Var, var. Okulda bir grupları vardı, ama bu sene sınav senesi, ne yapacaklar bilmiyorum. Okulundan çok memnunuz. Çok baskıcı ve rekabetçi bir okul değil. Sınıfının iki șubesi var, biri yabancı biri Türk öğrenciler için. Farklı ülkelerden çocuklar var, dolayısıyla çok renkli bir kültürel ortam. Müziğe devam edecek mi? İstiyor. Oyunculuk yapmak istiyor ama, önümüzdeki sene liseye bașlayacak. Yetenek sınavını geçerse, Güzel Sanatlar Lisesi'ne vermek istiyorum. İnșallah, bakalım. B‹zb‹ze 41 yen‹ STRATEJ‹K DÜfiÜNCE ORDULARDAN ÇOK fi‹RKETLERE LAZIM “Çok övündü¤ümüz bir geçmiflimiz var. Alparslan, Osman Gazi, Barbaros Hayrettin veya Mustafa Kemal'in stratejik düflünme biçimleri yaln›z askeri okullarda okutuluyor, ama belki askerlerden de çok ifl dünyas›n›n bu düflünce biçimine ihtiyac› var” İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Güventürk Görgülü ve pazarlama danıșmanlığı konusunda uzman Nesteren Görgülü ‘Pazarlama 3.0’ adlı kitaplarında, yeni pazarlama yaklașımlarının, değișik stratejilerin ve uygulamaların firmalarda nasıl kullanılabilir hale getirileceğine kafa yormușlar. Biz minik bir alıntı verip, sözü Güventürk Görgülü’ye bırakalım: “Pazarlama üzerindeki mutlaklıklar ortadan kalktı. Artık neyi seçersen pazarlama odur, neyi pazarlama aracı haline getirirsen o senin, sana özel pazarlama fikrindir. Peki, artık neler önemli? Müșterinin bugün ve gelecekte aklından neler geçtiğini, geçeceğini bilmek önemli.” Kitabınızla neyi amaçladınız? Pazarlama konusunda çok değerli çalıșmalar yapılıyor. Ancak bu çalıșmaların günlük hayatta, iș dünyasının ișleyișine yönelik katkıları bizce zayıf kalıyor ve bizim kitabımız özellikle bu noktaya katkı sunuyor. Örneğin, bütün pazarlama yazarları stratejiden söz ediyor, ama dönüp șirketlere baktığınızda, ister küçük boy, ister büyük boy pek çoğuna stratejinin ‘s’si henüz girebilmiș değil. Bu noktada firma yöneticileri ve patronlar için bir tür tercümanlık gerekiyor. Pazarlamayla ilgili söylenen çok fazla söz var ve bir patron veya yönetici, söylenen bu sözlerin kendi firmasında isabet ettiği yeri çok fazla göremiyor. Bu nedenle, günümüzde pazarın ve pazarlamanın pratikte ne anlama geldiğinden bașlayarak değișik pazarlama yaklașımları, değișik stratejilerin ve uygulamaların firmalarda nasıl kullanılabilir hale getirileceği üzerinde kafa yorduk. 42 B‹zb‹ze “ Kobiler için finansa erișmenin önemi vurgulanır ama siz stratejik düșünceyi gündelik hayatlarının merkezine yerleștirmekten söz ediyorsunuz. Bundan kast ettiğiniz tam olarak nedir? Strateji iș dünyasının temel kavramlarından, ama eğer tekneniz bir șekilde yürüyorsa, stratejiyi bir türlü öncelikler listenize alamıyorsunuz. Bunun nedeni, stratejinin ‘halledilmesi gereken bir iș’ olarak görülmesi. Biz stratejinin böyle bir iș olmadığını, tek bașına ele alınıp șekillendirilmesi ve zaman zaman yenilenmesi gereken bir kavram olarak kabul edildiği sürece ‘stratejik düșünce’nin ortaya çıkamayacağını düșünüyoruz. Aksine stratejik düșünceyi hayatımızın merkezine yerleștirmemiz ve ișimizi bu düșünce biçimi etrafında șekillendirmemiz gerekiyor. Çok övündüğümüz bir geçmișimiz var. Hanlar, kağanlar, hakanlar, padișahlar, komutanlar bu kadar bașarıyı nasıl elde ettiler? Alparslan, Osman Gazi, Barbaros Hayrettin Pașa veya Mustafa Kemal'in stratejik düșünme biçimleri, bugün yalnız askeri okullarda okutuluyor, ama belki askerlerden de çok iș dünyasının bu düșünce biçimine ihtiyacı var. İș dünyasının stratejik düșünceyi yașamının merkezine yerleștirmesi gerektiğini söylüyoruz. Yani strateji yalnız toplantı odalarında değil, her an hayatımızda olmalı. Dünyaya bu șekilde bakarsak önümüzdeki fırsatları ve tehditleri de zamanında görebilir, doğru stratejiyi olușturabiliriz. Geçtiğimiz günlerde McKinsey'in yayınladığı bir araștırmada, dünyadaki firma yöneticilerinin ancak yüzde 10'unun elle tutulur bir stratejiye sahip olduğu, yüzde 65'inin ise strateji denebilecek bir sistematiğin yanından bile geçmediğini gösteriyor. Durum böyle olunca stratejik düșüncenin hayatınızın içine girmesi bile sizi kendiliğinden birkaç adım ileriye tașıyor. ve daha sonra hizmet en çok üzerinde durulan konulardı. Satmak için gerekli olanın da bu üstünlükleri ya da kaliteyi mümkün olduğunca geniș kitlelere duyurabilmenin yeterli olduğuna inanılırdı. Yine geleneksel anlayıșa damgasını vuran bir bașka konu da, pazarlamanın standart bir düșünce sistematiğine sahip olduğuna inanılmasıydı; tüm markaların aynı pazarlama araçlarını kullanması, pazarlamanın herkes tarafından aynı șekilde tarif edilmesi, tüm firmaların pazarlama sürecinde hep aynı noktalara odaklanması gibi. Oysa yașadığımız çağın pazarlama yaklașımı olan pazarlama 3.0’a baktığımızda, bir kere pazarlama üzerindeki mutlaklıkların tamamen ortadan kalktığını görüyoruz. Artık neyi seçersen pazarlama odur, neyi pazarlama aracı haline getirirsen o senin, sana özel pazarlama fikrindir diyoruz. Peki, artık neler önemli? Müșterinin bugün ve gelecekte aklından neler geçtiğini, geçeceğini bilmek önemli. Yani varsayımlar değil, gerçek ve objektif bilgi önemli artık. Faaliyet gösterilen pazar, alt pazar, pazarların içinde bulunduğu sektör, pazardaki karar vericiler, yakın ya da uzak rakipler, pazarın gelecekte nereye doğru evrileceği gibi konularda kim daha çok ve daha gerçek bilgiye sahipse, o daha çok kazanacak. Ayrıca dünya ve ülke gerçekleriyle ilgili, edindiği bilgileri bașka alanlara transfer edebilen, daha cesur ve aslında tüm bunların sonucu olarak; daha yaratıcı yöneticiler ve patronlar kazanacak... dünyadak‹ f‹rma yönet‹c‹ler‹N‹n ancak yüzde 10’u b‹r stratej‹ye sah‹p. durum böyle olunca, stratej‹k düflünCEN‹N hayat›n›za g‹rmes‹ b‹le s‹Z‹ ‹ler‹ye tafl›r” Neden pazarlama 3.0? Bu kavram yaklașık iki yılda ortaya çıktı. Bize göre Pazarlama 3.0, insanlar tarafından çoktan satın alınmıș; yani zaten beklenen, ihtiyaç duyulan ve arzulanan bir ürünü veya hizmeti ortaya koyabilme becerisidir. Bunu yapabildiğinizde zaten geriye yapmanız gereken çok az șey kalır. Tabii buradaki anahtar kelime ‘süreklilik’. Pazarlama 3.0’ı geleneksel pazarlama anlayıșından ayıran özellikler neler? Kobi patronları, geleceğin pazarlamasıyla ilgili nelerin farkında olmalı? Geleneksel pazarlama ya da bașka bir deyișle pazarlama 1.0 ve 2.0 dönemlerinde, ürünlerin özellikleri, üstünlükleri, kalitesi Gelecek 15-20 yılda içerisinde üretim ve tüketim kültüründe çok önemli değișiklikler olacağından söz ediyorsunuz. Bu çerçevede yeșil pazarlama yaklașımının önemi nedir? Tüketim kültürünün önümüzdeki yıllardaki belirleyicisinin ‘sürdürülebilirlik’ kavramı olacağını düșünüyoruz. Bunun alametleri ortada ve yalnız pazarlamacılar değil, ekonomistler, mühendisler, yöneticiler gibi pek çok kiși bu kavram üzerinde hassasiyetle duruyor. Bunun önemli belirleyicilerinden biri küresel ısınma ve karbon salımı tabii, ama sürdürülebilirlik bununla sınırlı değil. Eldeki kaynakların verimli kullanımı, su, hava ve toprak kirliliği, biyolojik çeșitliliğin korunması ve benzeri kavramlar önümüzdeki yılların tüketim anlayıșında değișikliklere yol açacak. Bu eğilimin bugünkü görünümünü yeșil ekonomi veya yeșil pazarlama olarak adlandırıyoruz. Çevresel ve sürdürülebilirlik konusunda duyarlılığı olan insanların sayısı artıyor ve bu insanlar daha az karbon salımı yaratan, çevreyi daha az kirleten firmaların ürünlerini tercih ediyorlar. Bir yandan kullanırken daha az karbon açığa çıkaran elektrikli otomobiller gibi araçlar yaygınlașırken, bir yandan da B‹zb‹ze 43 yen‹ YEN‹ bu araçların nasıl olup da daha az karbon salımıyla üretilebileceği de araștırılıyor ve bu yöndeki ilerlemeler tüketiciyle hemen paylașılıyor. GE gibi büyük șirketler de Ecomagination gibi konseptlerle tüketicilere dünyayla ilgili neler yaptıklarını anlatıyorlar. Avrupa Birliği'nde eko-etiketleme mevzuatı hızla büyürken eko-etiket alan firma sayısı da hızla artıyor. Bütün bunlar gelecekte üretimden tüketime kadar ekolojik duyarlılığı daha yüksek olan firmaların kazançlı çıkacağını gösteriyor. Tabii duyarlılık gerçek olduğu sürece. Ya gerçek değilse? Emin olun ki bu durum tahmin edemeyeceğiniz kadar hızlı bir biçimde ortaya çıkıyor. İnternet çağında șirketlerin veya kurumların bir șeyi çok da uzun süre gizleyemeyeceği ortada. Don Tapscott ve David Ticoll'ın birlikte yazdığı The Naked Corporation (Çıplak Șirket) diye bir kitap var. Kısaca ‘mıș gibi’ yapmanın nelere mal olabileceği anlatılıyor. Eğer yeșilseniz, gerçekten yeșil olmalısınız, yoksa bașınız dertte demektir. Kitabınızdaki en ilginç tanımlamalardan biri, gerilla pazarlama… Gerilla pazarlamanın kobiler için öneminden bahsedebilir misiniz? Gerilla pazarlama artık bir efsane haline gelen Jay Conrad Levinson'ın 1980'lerde ortaya attığı bir kavram. Pazarlama bütçesi kısıtlı olan küçük girișimlerin, pazarlama konusunda neler yapabileceklerini ortaya koymak amacıyla geliștirilen bir yöntem. Az parayla büyük etki yaratabilmek için yapılması gerekenleri araștırıyor. Bunun temelinde de daha fazla yaratıcılık, daha fazla sabır, daha çok azim ve çalıșma yatıyor. Aslında bu bir düșünce biçimi. Gerilla dünyaya kısaca “Ben neyi pazarlama aracı olarak kullanabilirim?” diye bakan, “Müșterimi nasıl daha fazla memnun edebilirim, ona daha fazla ne 44 B‹zb‹ze verebilirim?” diye düșünen, yaratıcı, cesur bir girișimci tipi. Tabii bu haliyle Türkiye'deki küçük ve orta boy șirketler için de ideal bir yöntem. Üstelik yalnız tüketicilere yönelik ürünlerde değil, ișten ișe pazarlamada yani endüstriyel alımlarda da etkili. Levinson, gerilla pazarlama için bedava veya çok düșük maliyetli 200'ün üzerinde araç sayıyor. Bunların bir kısmı yalnızca tutum ve davranıșlardan olușuyor. Yani gerilla pazarlama dediğiniz șey, yaptığınız iși nasıl yaptığınızla, insanlara nasıl davrandığınızla bașlıyor. Tabii ilk kural, yaptığınız iși iyi yapmanız. Levinson, bu yöntemin anlık olarak parlak bir fikir ortaya atmanın ötesinde, bir süreç olduğunu söylüyor. Yani ișinizi iyi yapacaksınız, bir pazarlama planınız olacak, her gün sabırla o planı uygulayacaksınız ve yılmadan insanlara mesajınızı vereceksiniz. Geleceğin pazarlamasında en önemli kavramlar sizce neler olabilir? Geleceğin dünyasında; dediğimiz gibi sürdürülebilirlik kilit kavramlardan biri, belki de en önemlilerinden biri olacak. Sonra kișiselleștirme çok önemli. Yani ürün ve hizmetler alabildiğince kișiselleștirilebilir hale geliyor. Bilișim dünyasında bu çok geliști. Artık dizüstü bilgisayarlar sizin ihtiyacınıza göre, size özel olarak birleștiriliyor. Diğer yandan iphone ve android gibi akıllı telefonlar için o kadar çok uygulama geliștiriliyor ki, artık aynı model iki telefon birbirinden çok farklı özelliklere sahip olabiliyor. Sonra deneyim ekonomisi çok önemli. Apple gibi bir kullanıcı deneyimi veya Starbucks gibi bir mekânsal deneyim yaratmak, daha yüksek katma değer ve kâr anlamına geliyor. Tabii bütün bunları yapabilmek için de küresel ve ulusal düzeyde trendleri çok iyi izleyip, gelecekte neler olacağını, sırada neyin olduğunu görmek son derece önemli. Geleceğin değișen ve rekabetçi iș dünyasını kucaklayabilmek için kobilere ne öneriyorsunuz? Türkiye'de sermaye birikiminin yetersizliği șirketler için önemli bir sorun. Ancak șirketlerin içinde bulundukları durum salt parasızlıkla açıklanabilir değil. Gelecekte var olabilmek için her șeyden önce dediğimiz gibi stratejik düșünceyi yaptığımız ișin odağına yerleștirmemiz gerekiyor. Bunu yaptığımızda stratejik düșünebiliriz ve ișimiz için planlar, programlar geliștirebiliriz. Bu bir süreç ve öğrenme meselesidir ki, öncelikle eğilmemiz gereken konuların bașında geliyor. Bu koșul gerçekleștikten sonra sıra yaratıcılık ve yenilikçiliğe geliyor. Nereye doğru gittiğinizi bilirseniz ve hangi yoldan gittiğinizi bilirseniz, bu yolda yaratıcı ve yenilikçi çözümler geliștirebilir, müșterileriniz için bir değer ortaya koyabilirsiniz. Bunu sürekli yaptığınızda da büyürsünüz ve gelecek resmi içindeki yeriniz belirginleșmiș ve sağlamlașmıș olur. TÜRK ‹NOVASYONUN ATALARI Evet, inovasyon baflar›m›zla dünyay› peflimizden sürüklemiyor olabiliriz ama yarat›c› tarihimize haks›zl›k etmeyelim. Arabal› vapurun bir Türk tasar›m› oldu¤unu biliyor muydunuz? Ya ilk otobüslerimizin kamyonetten dönüfltürüldü¤ünü? Son yıllarda sık sık kullanılan inovasyon, iș dünyasının gündemine yerleșmiș durumda. İnovasyon dünya iș liderlerinin gündeminin üst sırasında. Șirketlerin tepe yöneticileri, bugünün iș dünyasında değișime etki eden en önemli faktörün inovasyon olduğu düșüncesinde. Hakkında uluslararası toplantılar düzenleniyor, kitaplar yazılıyor. Peki nedir bu inovasyon? Türkçe’de yenilik ve yenilenme sözcükleriyle karșılanmaya çalıșılsa da, inovasyon, tek bir sözcükle anlatılamayacak kadar geniș çerçeveli bir kavram. ”Farklı ve iyi bir fikri paraya dönüștürme sanatı” olarak kabul edilen inovasyon, “yeni fikirleri kullanarak veya mevcut bilgileri çok farklı yollarla hayata geçirerek, ticari bir faydaya dönüștürerek önemli bir değișiklik yapmak” olarak tanımlanıyor. Bir gelișme ya da yeniliğin inovasyon tanımına girebilmesi için ortaya çıkarılan gelișme ya da yeniliğin pazarlanabilir nitelikte olması șart. Bir yeniliğin inovasyon olarak değerlendirilebilmesi için onun ille de yüksek teknoloji alanlarıyla ilgili olması da gerekmiyor. Ortaya çıkarılan pazarlanabilir geleneksel, sıradan teknoloji ve yenilikler de inovasyon içinde değerlendiriliyor. Son zamanlarda inovasyon için toplumsal fayda niteliği de aranıyor. Acaba biz inovasyonun neresindeyiz? Türkler insanlık tarihi için büyük bulușlara ve teknolojik yeniliklere damga vurmamıș olabilirler ancak ticari hayatta yenilikçi fikirlerle ortaya çıkmıșlar. Türk inovasyonun atalarını, Türkiye’nin inovasyon tarihini kaleme alan araștırmacı gazeteci Șafak Altun’dan dinledik. ARABALI VAPUR TÜRK İCADI İlk örnek 1870’lerden. 1851’de Șirket-i Hayriye’nin kurulmasıyla İstanbul Boğazı’nın iki yakası arasında yük ve B‹zb‹ze 45 YEN‹ ‹novasyon için ille de büyük yat›r›mlar gerekmiyor. Önemli olan yarat›c› olmak. Herkesin gördü¤üne farkl› bakmak, hatta her daim yapt›¤›n fleyi yeni bafltanbir baflka bak›flla da tasarlayabilmek. eșya tașınmaya bașlanıyor. Ancak hayvan ve yük arabası tașınması hayli zor. Yani iki yaka arasında eșya tașıma ișini yapacak özel bir gemiye ihtiyaç var. 1867’de șirketin bașına getirilen Hüseyin Haki Efendi, ülkede sanayi altyapısı yeterli olmadığı için İngiltere’ye, iki yaka arasında hem insan hem araba tașıyacak bir gemi sipariș ediyor. Ama dünyada böyle bir vapur örneği olmadığı için İngilizler bocalıyor. Bunun üzerine Hüseyin Haki Efendi ve șirketin Hasköy Fabrikası Sermimarı Mehmet Usta baș bașa veriyor, üç ay çalıșarak bir gemi tasarlıyor. Bugünkü arabalı vapurların atası sayılan bu geminin mantığı da aynı; düz güverte, iki uçta açılan kapaklar ve her iki yöne gidebilme yeteneği… Gemi yan taraflarındaki çarklarla hareket ediyor. O tarihlerde karșıdan karșıya deniz ulașımını halat ya da zincirlerle çektirilen sallarla yapan İngilizler, Türkler’den gelen tasarımı görünce șașırıyor. Yapımı bir senede tamamlanan, zor bir yolculukla ülkeye 46 B‹zb‹ze getirilen ‘Suhulet’in önemi çok kısa zamanda anlașılıyor. Bir topçu taburunu ağırlıklarıyla birlikte karșı kıyıya geçirmek dört gün gerekirken, bu vapurlar tașımayı dört saatte tamamlıyor. PİȘMEYE HAZIR KAHVE Kahve, bașına ‘Türk’ yazdıracak kadar Osmanlılar’ın hayatının içinde. Mısır ve İskenderiye’den Eminönü’ne gelen kahve, o yıllarda çiğ satılıyor. Evlerdeki kahve tavalarında kavruluyor ve kahve değirmenlerinde öğütüldükten sonra pișirilmeye hazır hale geliyor. Bu uzun süreç, ta Hasan Efendi’nin baharat ve çiğ kahve satılan dükkânını oğluna devretmesine kadar devam ediyor. Mehmet Efendi 1871’de bașına geçtiği ișinde devrim yaratıyor. Evet, herkes kahve satıyor, ama o, bașka bir süreç bașlatıyor. Osmanlı ekonomisinin farklılık yaratan ilk isimlerinden biri olan Mehmet Efendi, çiğ kahveyi kavurup dibeklerde öğüterek, pișirilmeye hazır satmayı akıl ediyor. Bu yenilik ve müșterilerine sağladığı bu kolaylık nedeniyle çok kısa sürede tanınıyor. Artık ‘Kurukahveci Mehmet Efendi’ olarak anılıyor. ‘Kurukahveci Mehmet Efendi’ markasının pazarlama inovasyonu, kahveyi folyo veya teneke kutu içerisine koymak ve yurtdıșına tașımak adımlarıyla da sürüyor. TARİHİN İLK DOLMUȘU Her zaman, hatta çevremizde de olumsuz bir durumdan, iyi iș fikirleri çıkarabilen insanlar var. 1929 yılında yașanan ‘dünya ekonomik buhranı’ da böyle fikirleri ateșliyor. Kriz günlerinde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kepenkler birer birer inmeye bașlıyor. Esnaf kara kara düșünüyor. Tabii taksiciler de… Cağaloğlu’nda lokanta ișletirken kendisine turist getiren șoförlerle ahbaplık eden Așçı Halit de bu yıllarda taksicilik yapmaya karar vermiș. Ancak ekonomik kriz patlayınca, siftahsız günler bașlıyor. Devamlı müșterisi olan bir ișadamı, ișlerinin bozulduğunu ve artık taksiye binemeyeceğini söyleyince, artık taksici olan Halit, aynı yöne giden dört müșteriye, saatin yazdığı ücreti paylaștırmayı öneriyor. Önerisi kabul görüyor ve böylece ilk dolmuș hayatımıza giriyor. İlk hat Nișantașı-Eminönü. Hatların çoğalmasıyla birlikte dolmuș olarak kullanılan otomobillerin șekli șemali de değișmeye bașlıyor. Gelirlerini artırmak isteyen dolmușçular, otomobillerinin ortasına bir sıra daha ekletiyor. 1955’e gelindiğinde İstanbul’daki her beș yolcudan birini bu araçlar tașıyor. Ve onlar, hâlâ gözde ulașım aracımız. OTOBÜS GÖRÜNÜMLÜ KAMYONET Marshall yardımıyla traktör ve ziraat makineleriyle tanıșıp, otomotiv sanayiinde ilk adımların atıldığı yıllarda, Anadolu’da otomotiv sanayiine yönelik çalıșmalar bașlamıș bile… Satılmıș Șahin Usta’nın 1948 yılında bașladığı inovasyonu, yokluk nedeniyle yabancı menșeli kamyonet ve kamyonların ahșap kasa otobüs haline dönüștürülmesi. Mengenli ustanın ahșap doğramacılığına olan el yatkınlığı, onu farkında olmadan otomotiv sektörüne sokuyor. Önceleri sipariș ve isteğe bağlı karoseri yapan Satılmıș Usta, otobüs ihtiyacını fark ettiğinde, bir fikir geliștiriyor. Kendi kamyonundan bașlıyor, ardından müșterilerinin kamyonlarını otobüse dönüștürüyor. Pikap veya kamyonet tipi arabaların yük kasasını ahșapla kapatıyor. Satılmıș Șahin giderek özgün bir üretim tekniği olușturuyor. Marangozluk yöntemleriyle hazırlanan ahșap elemanlar kafes șeklinde birleștirildikten sonra ahșap gövde üzerine saç levhalar çivilenerek kaplanıyor. LOTUSU TAKLİTLE KİR TUTMAYAN BOYA Șafak Altun’la tarihten geleceğe doğru bir sıçrama yapıyoruz. Altun, Hezarfen Ahmet Çelebi’nin de aslında doğayı taklit ederek bir inovasyon yaptığını söylüyor. Hezarfen Ahmet Çelebi, kușların nasıl uçtuğunu merak etmiș, onları incelemiș, onları taklit ederek bir değer yaratmıș. Her ne kadar onunki bir ticari faydaya dönüșememișse de, günümüzde doğadan taklit ederek üzerine bir tuğla daha koyduğunuz türdeki bu inovasyona ‘biyomimikri’ deniliyor. “3.8 milyar yıldır ișleyen, ișleyebilen bir sistem var doğada. Kirlilik yaratmıyor, sürdürülebilir bir sistem… İnsanoğlu da sürdürülebilir bir yașam için bu sistemden esinleniyor” diyen Altun ilginç örnekler veriyor: “Kendi kendini temizleyen dıș cephe boyaları, kir tutmayan akıllı tekstiller, lotus bitkisinin yaprağından esinlenerek yaratılıyor. Çünkü lotus çamurlu ortamlarda yetiștiği halde, mumsu yaprakları asla kirlenmiyor. Bu yapraklar, üzerlerine bir su ya da toprak sıçradığı zaman kendisini çırparak lekeleri atıyor. Bilim insanları da ‘lotusan effect’ denilen bu sistemi inceliyor. ‘Neden dıș cephe boyalarına, tekstile uygulanmasın?’ diyorlar.” Șafak Altun, anlattığı örnekleri bir daha tekrarlayarak, inovasyon için ille de büyük yatırımlar gerekmediğini belirtiyor. Küçük ișletmelerin pazarlama inovasyonlarını izlemesini öneriyor, “Önemli olan yaratıcı olmak, herkesin gördüğüne farklı bakmak. Hatta her daim yaptığınız șeyi yeni baștan, bir bașka bakıșla da tasarlayabilirsiniz” diyor. B‹zb‹ze 47 art› 1 “MÜKEMMEL DE⁄‹L, YETER‹NCE ‹Y‹ ANNE BABA OLALIM” Hepimiz mükemmel anne babalar olmay› ister, genellikle de önemli görevimizi yerine getiremedi¤imizi düflünürüz. Ama psikolog Nur Dinçer Genç uyar›yor: “Kimse mükemmel de¤ildir, yeter ki do¤al davran›n, çocu¤unuzu nelerin etkiledi¤ini gözlemleyin, yalan söyleme derken yalan söylemeyin ve kendi mükemmeliyetçili¤inizin çocu¤unuza bask› yap›p, onda travmalara yol açaca¤›n› unutmay›n” Psikolog Nur Dinçer Genç 48 B‹zb‹ze Çocuklukta yașanan travmalar mutsuz ve sorunlu bireyler yaratır. Travmanın nedenleri hiç ummadığınız olaylar olabilir. Mutlu bireyler yetiștirmenin öncelikli yolu her çocuğun eșsiz, sizden doğduğu halde tek bașına bir birey olduğunu bilmekten ve onu her zaman yargısız dinleyip anlamaktan geçiyor. Çocuk ve ergen psikoloji alanında danıșmanlık hizmeti de veren Nur Dinçer Genç, mükemmel anne baba olmayı isteyen tüm ebeveynleri uyarıyor, “Kimse mükemmel değildir, sizin mükemmeliyet yaklașımınız çocuğunuzda baskı yaratır ve bu da travmalara neden olur. Ancak travmaların çok çeșitli nedenleri olabilir, evde veya okulda yașanan pek çok șey çocuğun toleransına bağlı olarak farklı etkiler yaratır. Olumlu olun, çocuğunuza her durumda yanında olduğunuzu hissettirin ve onu gözleyin, yargılamadan dinleyin ve anlayın.” Anneler Günü ve Babalar Günü’nün yaklașması vesilesiyle Dinçer’le mükemmel anne babalık takıntısı ve çocukluk travmalarını konuștuk… Mutlu bir aile yapısı çocukluk ve ergenlik döneminin çok daha az sorunla geçirilebilmesini ve ileriki yașlarda bireyin mutluluğunu sağlıyor. İyi bir anne baba olduğumuzu nasıl anlarız? İyi anne baba olduğumuzu anlamak oldukça zor… Danıșmanlık almaya gelen birçok anne baba, mükemmel anne baba olamadıklarından, bu yüzden çocuklarının sorunlar yașadığından șikâyet ederler, ben de hep aynı soruyu sorarım, “Sizce mükemmel anne baba olmak ne demek?” Oysa çocuklarımız tam da bu nedenle sorunlar yașayabilir… Aynen öyle. Mükemmel olmak amacıyla o kadar fazla șey yapıyoruz ki çocuklar için, belki de esas sorun o noktada bașlıyor. Benim çok sevdiğim bir tanım var; ‘yeterince’ iyi anne baba olmak. Elimizden geldiği kadar, yapabildiğimiz kadar, dört dörtlük değil. Aksi takdirde çocuk için de hayatı çok zorlaștırmıș oluyoruz, çünkü doğal olmuyoruz. Her șeyi kontrol altında tutup, her șeyi iyi ve dört dörtlük yapmaya çalıșmak, çocuk üzerinde de baskı olușturuyor. Kendimizi sorgulamalı, “İyi anne baba olmaya çalıșıyorum, ama çocuğu çok mu sıkboğaz ediyorum?” demeliyiz. Peki çocuğumuzu nasıl görürsek, “Biz doğru yapmıșız” diyebiliriz? Kendi çocuğumuz açısından objektif olmak çok güç, o dengeyi yakalamanın güçlüğüne karșın “Ben nasıl olmasını istiyorum?“ değil de “Çocuğum nasıl bir çocuk?” noktasından bașlamak gerekiyor, “Benim beklentim değil, onun ihtiyaçları neler?” Yanlıș anlașılmasın. Bu, o nasıl bir çocuksa, tümüyle ona göre davranalım demek değil. Onu kendi kafamızdaki çocuk kalıbına uydurmaktan ziyade, çocuğun ihtiyaçlarını da göz önünde tutmamız gerekiyor. Hâlâ sol eliyle yazdığı için çocuğun eline vuran anne babalar var. Onun nasıl bir yapısı olduğunu fark etmek çok önemli. Evet, o bizim bir parçamız ama çoğu anne-babanın gözden kaçırdığı șey, kaç yașında olursa olsun onun da tek bașına bir birey olduğu. Tabii mutlaka her çocuğun birtakım kuralları tanıması ve öğrenmesi gerekiyor. “Biz demokratik bir aileyiz, her șey çocuğa göre organize edilir” demek de yanlıș bir bașlangıçtır. Aslında bizim ataerkil yapı, iyi bir aile yapısıdır. Çocuğun anne ve babayla birebir eșit olmadığını görmesi gerekiyor. çocuklar sakin çatıșmalar yașıyorlar. Duygularını doğru ifade ediyorlar. En önemlisi bu. Etraflarındaki insanların duygularını, ihtiyaçlarını fark edebiliyorlar. İște oradan anlayabiliyorsunuz çok net bir șekilde. Otoritenin dili ne olmalı? Kesinlikle baskıcı değil, kuralları mantıklı bir șekilde anlatan ve tutarlı uygulayan bir otorite olmalı. Çünkü en çok bu yüzden sorun yașanıyor. Annenin ‘evet’ dediğine baba ‘hayır’ diyor ya da anne bugün vazoya dokunduğunda bir șey demiyor, yarın dokunduğunda avazı çıktığı kadar bağırabiliyor. Yani duygusunu ifade etmekten korkmuyor… Tabii ki… Hem olumlu, hem de olumsuz olarak. Bizim toplumumuza genellikle olumsuz duygulardan bahsetmek çok hoș karșılanmaz. Üzüntüler belli edilmez, birine çok kızsanız da öfkenizi içinizde tutmanız gerekir… Çocukluktan itibaren öğretilir bunlar. İlla söze dökülmesi gerekmez, davranıșlarla da öğretilir. Sonra da o duygularla nasıl bașa çıkacağımızı bilemeyiz. Yetișkinde zor ama çocukların yaptığı resimde, sizinle sohbetinde, anlattığı masalda, kurduğu oyunda bunu gözleme șansınız var. Mutlu bir çocuğu nasıl tanırsınız? Öyle bir çocuğu her halinden anlarsınız. İçeriye girdiği andan itibaren, oynaması, sohbet etmesi, her șeyiyle… Tabii mükemmel çocuk diye bir șey olamaz, her çocuğun zayıf ve güçlü yönleri var. Ama evde belirli bir denge yakalandıysa, genelde o çocuklar, zaman zaman huysuzluk inatçılık da etse -ki bunların bir kısmı belli yașlara özgü dönemlerdirsakin geçiriyor. Evinde denge olan Çocuklarda travmalar nasıl ortaya çıkıyor? Travmayı, rutin bir çizgide giden hayatımızı herhangi bir șekilde kesintiye B‹zb‹ze 49 art› 1 uğratan, çizgiye bir makas atan bir șey gibi düșünün. İlla çocuğun annesinin babasının ölmesi ya da bașına çok büyük bir hastalık veya kaza gelmesi gerekmiyor travma geçirmesi için. Bazen öğretmenden yediği bir tokat da travma yaratıyor, evde anne babanın “Niçin kötü not aldın? Sen gerizekâlı mısın?” türünden davranıșları da... Bir de herkesin travmayı tolere etme biçimi farklıdır. Kiminin kutusunu tek bir olay bile doldurur, kiminin kutusu daha geniștir, dolması için daha çok olay olması gerekir. Aslında herkesin içinde kendisini travmadan kurtarabilecek o güç var. Mesela bir ölüme ilk anda çok büyük tepki gösterseniz de, bir süre sonra rutin hayatınıza dönüyorsunuz. Çocuklarda bu güç büyüklere göre daha fazla. Çok daha çabuk adapte oluyorlar. Tabii eğer her șey doğru tanımlanırsa… Yani travmatik bir olayda, anne babaların en çok dikkat etmesi gereken, en kritik nokta șu; olayı yok farz etmek. Bu çok bizim toplumumuza özgü bir șey, konușulmaz. Birisi ölünce çocuğu evden kaçırırlar. Aslında dede çoktan vefat etmiștir ama çocuk hep oyalanır. Halbuki çocuklar 50 B‹zb‹ze böyle șeyleri o kadar çabuk anlarlar ki... Konușmamak, üzüntüyü ifade etmemek de çocuğa șu mesajları verir; “Annem babam tepki vermediğine göre, bu konuyu o kadar da önemsememe gerek yok, ya da, belki de ben bir hata yaptım, en iyisi konușmamak.” Halbuki çocuğa duyguları anlatmak gerekiyor. Çünkü kötü olaylarla ilgili kendilerini suçlama eğilimleri çok fazladır. Mesela 1999'da depremin hemen akabinde çocuklara destek vermek için bölgeye gitmiștik. Bütün ailesini kaybetmiș bir çocukla konuștuğumda fark ettim ki, o gün yaramazlık yapmıș, annesi de ona, “Allah canımı alsın da kurtulayım, bıktım senin yaramazlığından” demiș. O gece de deprem olmuș. Peki, bu çocuk iflah olur mu? Doğru tanımlarsanız olur. Yani bunun yanlıș bir olgu olduğunu çocuğa, annenin söylediği sözleri kullanarak anlatabiliyoruz. Bunu onarmak gerek. Ölümü de, acılı olayları da çocuğa çok doğru tanımlamak gerekiyor. Anlatmamak, çok farklı travmalara yol açabiliyor. Uzun vadede de o BU TEST‹ UYGULAYIN “Çocu¤a, do¤du¤u günden gelecek günlere do¤ru gitti¤i düflünülen bir yaflam çizgisi çizdiririz. Çizginin üstüne onu bugüne kadar mutlu eden, alt tarafa olumsuz etkileyen fleyleri çizmesini isteriz. Ailelerden de... Çünkü bazen çocuk için çok önemli olan bir fleyi aile fark etmiyor olabilir ya da tam aksi... ‹kisini yan yana getirip bakar›z. Bunu evde de yapabilir, sonra da sizin için önemli olaylarla k›yaslayabilirsiniz, neleri kaç›rd›¤›n›z› görebilirsiniz. travmaların etkisi daha büyük oluyor. Bazen yetișkinlerde görürsünüz, küçük travmatik bir olay olur hayatında, çok büyük infial yaratır. Der ki, “Patronum bana bağırdı ama neden bu kadar çok etkilendim?” Aslında geride susturulmuș, bastırılmıș, konușulmamıș ve tedavi edilmemiș o kadar çok șey vardır ki, son yașadığı tetikleyici olur birdenbire. Travmalar için mutlaka profesyonel destek alınması gerekiyor. Çocuklukta yașanan bir travmanın etkisi 40 yașında ortaya çıksa bile… Halen yașanan bir travmatik olay varsa ne yapmalıyız? Çocuğun hayatında birdenbire bir değișiklik olmuștur, mesela okul bașarısı düșmüștür. Sorabilirsiniz çocuğa, “Notların niye düștü?” diye değil de daha olumlu bir șekilde, “Son zamanlarda seni üzen, aklını kurcalayan bir șeyler var gibi geldi bana. Eskisi kadar keyifle oyun oynamıyorsun?” diye. Bazen çocuklar sorunlarını kendiliklerinden anlatmazlar, sormanızı beklerler. Bu gibi durumlarda genelde çocuklar paylașmayı sever. Özellikle taciz tarzı olaylarda, çocuklar çok fazla anlatmazlar. Ruh halinde bir değișiklik olduğu zaman, sizinle konușmuyorsa, eğer varsa okuldaki rehber öğretmenine bu değișiklikleri anlatıp çocukla konușmasını isteyebilirsiniz. Çünkü bazen yabancı birine anlatmak daha kolaydır hepimiz için. Bu gibi durumlarda çocukla nasıl konușmak lazım? Onu dinlediğinizi ve anladığınızı hissettirmeniz lazım çocuğa. Ne olursa olsun, onu kabul ettiğinizi… Onun da en iyi yolu, yargılamadan dinlemek. Çok kötü bir șey yapmıș olabilir, arkadașının çantasından para da almıș olabilir, notunu değiștirmiș olabilir ama bunları yaptıysa bir nedeni olmalı. Hiçbir çocuk durup dururken böyle șeyler yapmaz. Ya öğretmen baskı yapıyordur, çocuk o yüzden yalan söylüyordur ya evde bir sorun vardır. Anlatması için güven ilișkisi olușturmanız gerekiyor. İște iyi anne baba olmanın șartlarından biri bu… O güven ilișkisini olușturmak. Sen benim çocuğumsun, ne olursa olsun, çok kötü bir șey de olsa, seni dinleyeceğim. Profesyonel yardıma hangi durumlarda bașvurmak lazım? Hastalık, ölüm, taciz, çok yakın bir arkadașın ölümü gibi bir sürü durumla karșılașıyoruz. Böyle bir durumda eğer çocuğun duygularında, davranıșlarında bir değișim varsa, dinlemeye, anlamaya çalıșarak yardımcı olabiliriz. Ama olayın üzerinden bir ay geçtiği halde çocuğun düzeninde hâlâ bozukluklar varsa, mesela yeme içme veya uyku düzeni değiștiyse, eskisi gibi keyifli değilse, iște o zaman profesyonel bir yardım almakta fayda var. Her çocuk farklıdır. Her çocuk, tek ve özeldir. Onun kendi aile hikâyesi var, kendi yașantısı var, kendi arkadaș hikâyesi var. Durumu, o hikâye içinde ele alıp değerlendirmek gerekiyor. Bazen de aileye çok büyük sorun varmıș gibi gelir, siz bakarsınız çocuğa her șey olması gerektiği gibidir. Büyük travmalardan söz ettik. Daha da önemsizmiș gibi gelen travmalar onları nasıl zedeliyor? Evde dayak ya da çocuğun azar ișitmesi de travma yaratabiliyor. Bu sürekli hale geliyorsa, bir süre sonra çocuk buna alıșıp hayata devam edebiliyor, ama, genellikle travma yaratan șey bizlerin repertuvarında olmayan șeydir. Yani, diyelim ki, her zaman dayağa maruz kalan bir çocukla, hayatında ilk defa tokat yiyen bir çocuk arasında farklılık vardır. Çünkü bilmediğiniz, daha önce karșılașmadığınız bir durumdur. Son zamanlarda çok sık rastladığımız bir șey, ergenlik döneminin bașlamasıyla birlikte, sosyal becerisi eksik kalan, çekingen, sessiz olan çocuklarda, diğer çocuklar tarafından hırpalanma durumu. Bu travmatik olay çoğu zaman ailelerce fark edilmiyor. profesyonel yardım șart. Aksi takdirde gelecekteki sosyal yașantısını, özel ilișkilerini, ișteki insanlarla ilișkilerini doğrudan etkiler. Belki de çok iyi yaptığı șeyleri bile sunmasını engelleyecek, kendine güvenini kaybedecek, içine kapanacak, daha ileride depresyona yatkın olacak… Yani bu, birçok olumsuz etkisi olan bir durum. Yani profesyonel bir destek alırsak bu sorun çözülür mü? Tabii. Çünkü genellikle o grubun dıșına itilen çocuklarda sosyal beceri eksikliğinden de söz edebiliriz. Eğer böyle bir durumsa, o zaman sosyal becerisini geliștirmek için gerekli destek yapılabilir. Ve daha sonra benzeri durumlarla da karșı karșıya kaldığında, problem çözme becerisini geliștirip, böyle bir durumla nasıl baș etmesi, nasıl yönetmesi ve kendini nasıl kollaması gerektiğini de öğretmeniz gerekir mutlaka. Onu da ancak bir psikolog, bir danıșman öğretir. Fark edildiğinde aradan zaman geçmișse ne yapılmalı? Bu, mutlaka profesyonel terapi desteği gerektiren bir durum. Yașarken de, yașadıktan sonra da, fark edildiğinde de… Öncelikle okuldan destek istemeli. Onlar okulda olduklarından daha kolay yardımcı olabilirler. Bu olamıyorsa, dıșarıdan B‹zb‹ze 51 SA⁄LIK HASTA DE⁄‹L ‹ranl› doktor Batmangeliç, hastal›klar›n birço¤unun temelde vücudumuzun susuz kalmas›ndan kaynakland›¤›n› söylüyor. Ona göre do¤ru su tüketimiyle neredeyse bütün hastal›klara karfl› korunabiliriz Feridun Batmangeliç, İranlı bir doktor. Halen ABD’de yașıyor. Onu Bizbize sayfalarına tașıyan öykü ise 1979 yılında bașlıyor. Batmangeliç, İran İslam Devrimi sırasında iki yıl yedi ay hapis yatıyor. Hapisanede geçirdiği ilk günlerde șiddetli ülser ağrısı çeken bir hastaya, yanında hiç ilaç olmadığı için iki bardak su veriyor. Ağrı 10 dakikaya varmadan geçiyor. Hasta üç saatte bir iki büyük bardak su içmeyi sürdürüyor. Ağrılı dönem geçtikten sonra yemekten yarım saat önce ve iki buçuk saat sonra 250 cc, aralarda da istediği kadar su içen hasta, bu tedavi ardından yıllarca ağrı çekmiyor. Batmangeliç bu olayla suyun 52 B‹zb‹ze hastalıkların tedavisindeki etkisine șahit oluyor ve araștırmaları yoğunlaștırıyor. Hapisten çıktığı 1982’ye kadar 3 bini așkın peptik ülserli mahkumu sadece suyla tedavi ediyor. Hatta erken salıverilmesi teklifini kabul etmiyor, araștırmalarını tamamlamak için birkaç ay daha hapishanede kalıyor. Dr. Batmangeliç su üzerine yaptığı çalıșmalarının sonuçlarını Iranian Medical Association ve The Journal of Clinical Gastroenterology dergilerinde yayınladıktan sonra, ‘Hasta Değil Susuzsunuz’ kitabında bir insanın suya ne kadar ihtiyaç duyduğunu anlatabilmek için 46 madde sıralıyor. İște o 46 neden: 1- Hiçbir șey susuz yașayamaz. 2- Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır, sonra öldürür. 3- Su temel enerji kaynağıdır, vücudun ‘nakit akımıdır’. 4- Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir, bize yașam gücü verir. 5- Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıștırıcıdır. 6- DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalıșmasına yardımcı olur, böylece üretilen anormal DNA sayısı azalır. 7- Bağıșıklık sisteminin (bütün mekanizmalarının) merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi kanser de dahil olmak üzere, çeșitli hastalıklara karșı güçlendirir. 8- Bütün besinlerin, vitamin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metabolik așamalarında görev yapar. 9- Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur. 10- Su, besinlerdeki gerekli öğelerin emilimini artırır. 11- Bütün öğelerin vücuda tașınmasına yardımcı olur. 12- Akciğerlerde oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalıșma verimini artırır. 13- Hücreye ulașan su, o hücreye oksijen verir ve atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere tașır. 14- Vücudun çeșitli bölgelerinden zehirli atıkları toplar ve atılmaları için karaciğer ya da böbreklere tașır. 15- Eklem boșluklarındaki temel yağlayıcı maddedir, artrit ve sırt ağrılarının olușumunun önlenmesinde yardımcı olur. 16- Omurgadaki diskleri ‘șok emici su yastıkları’na dönüștürür. 17- Bağırsakları en iyi çalıștıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler. 18- Kalp krizi ve felce karșı koruyucudur. 19- Kalp ve beyin damarlarında pıhtılașmayı önler. 20- Vücudun soğutma (terleme) ve ısıtma (elektrik) sistemleri için vazgeçilmezdir. 21- Düșünme bașta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve elektriksel enerji verir. 22- Serotonin ve diğer sinir ileticilerin üretimi için vazgeçilmezdir. 23- Melatonin de dahil olmak üzere, beyinde üretilen bütün hormonların yapımı için gereklidir. 24- Çocuklarda ve yetișkinlerde dikkat yetersizliği sorununa çözüm getirir. 25- Çalıșma verimini artırır ve dikkat aralığını büyütür. 26- Su dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur. 27- Stres, gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur. 28- Uykuyu düzenler. 29- Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve bize gençliğin enerjisini verir. 30- Cildi yumușatır ve yașlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur. 31- Gözlere canlılık ve parlaklık verir. 32- Glokomdan korunmamıza yardım eder. 33- Kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenfoma olușumunun önlenmesine yardımcı olur. 34- Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliștiği bölgelerde bağıșıklık sistemini güçlendirmek için çok gereklidir. 35- Kanı sulandırır ve dolașım sırasında pıhtılașmasını önler. 36- Kadınlarda, âdet öncesi ağrıyı ve ateș basmasını hafifletir. 37- Kalp atıșıyla birlikte kanı sulandırıp dalgalandırarak dolașımdaki katı maddelerin dibe çökmesini engeller. 38- İnsan vücudunda susuzluk sırasında kullanılabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir. 39- Susuzluk cinsellik hormonunun üretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve libido kaybının bașlıca nedenlerindendir. 40- Su içtiğiniz zaman susuzluk ve açlık duygularını ayırt edebilirsiniz. 41- Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman așırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu içmelisiniz. 42- Susuzluk doku boșlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride zehirli çökeltilerin birikmesine yol açar. Su bunları temizler. 43- Su, gebelikte sabah bulantılarını azaltır. 44- Zihin ve vücut fonksiyonlarını bütünleștirir. Karar verme ve hedefleri belirleme yeteneğini artırır. 45- Yașlılıkta bellek kaybının önlenmesine yardımcı olur. Alzheimer, multipl skleroz, parkinson ve lou gehring hastalıklarının riskini azaltır. 46- Kafein, alkol ve bazı ilaçlara duyulan bağımlılığın giderilmesine yardımcı olur. B‹zb‹ze 53 LEZZET DURA⁄I DONDURMALI Ç‹LEKL‹ KADAYIF TOPLARI OKTAY USTA ‹LE LEZZET YOLCULU⁄U… K›fl› da devirip bahara ulaflt›k. Bahar›n geliflini havalar›n güzelli¤inden oldu¤u kadar yemek tariflerimizden de anlayacaks›n›z. Çünkü bu say›m›zda otlar, yemifller, sebze ve meyvelerle rengârenk yemek tarifleri bulacaks›n›z. ‹flte Oktay Usta’n›n leziz tarifleriyle nefleli bir bahar sofras›. ‹ZM‹R P‹LAVI AKDEN‹Z SOSLU KÖFTE ISIRGAN ÇORBASI Malzemeler: 2 çorba kașığı mısır unu, 1 çorba kașığı buğday unu, 1 soğan, 1 çorba kașığı tereyağı, 1 kâse ısırgan otu, 1 tutam kereviz yaprağı, 2-3 dal taze sarımsak, tereyağı ve sıvıyağ, su, tuz Hazırlanıșı: Tereyağı ve sıvıyağı tencereye alıp, ince doğranmıș soğanları ekleyip kavurun. Mısır ununu, buğday ununu ilave edip kavurmaya devam edin. Üzerine soğuk su koyup yavaș yavaș karıștırarak kaynatın. Çorbanın kıvamı ortaya çıkınca, ince doğranmıș ısırgan otunun yapraklarını, taze sarımsağı ve kereviz yapraklarını ilave edip bir tașım kaynatıp servis edin. Malzemeler: 2 su bardağı baldo pirinç, 1 soğan, 1 çorba kașığı tereyağı, 1 çay bardağı ceviz, 2 çorba kașığı antepfıstığı, 2 çorba kașığı kuș üzümü, 1 çorba kașığı dolmalık fıstık, 1 çay kașığı tarçın, 6 organik kuru kayısı, 1 tutam maydanoz, 1 tutam dereotu, sıvıyağ, 1 su bardağı et suyu, su, tuz, süslemek için taze otlar Hazırlanıșı: İnce doğranmıș soğanı bir-iki dakika tereyağında kavurun. Ppirinci ve tuzu da ekleyip dört-beș dakika daha kavurun. Sıcak et suyunu koyup, kısık atește pilavı pișirin. Pilav demlenirken bașka bir tavada, sıvıyağda dolmalık fıstığı, ardından cevizleri, kuș üzümlerini, küp doğranmıș kayısıları, antepfıstıklarını ekleyip iki-üç dakika kavurun. Demlenen pilavın üzerine kavurduğunuz malzemeleri ekleyin. Tarçını, ince doğranmıș maydanoz ve dereotlarını da üzerine boșaltıp pilavla birlikte harmanlayın. Islattığınız kalıbın içine pilavı doldurup servis tabağına ters çevirin. Üzerini taze otlarla süsleyip soğumadan ikram edin. 54 B‹zb‹ze Malzemeler: 350 gram kıyma, 1 soğan, 2 diș sarımsak, 5 parça domates kurusu, 1 yumurta, galeta unu, 1 çay bardağı ceviz, sıvıyağ, tuz, karabiber Sosu için: 1 kereviz, 1 havuç, 1 soğan, 2 diș sarımsak, 4 domates, sıvıyağ, tuz Hazırlanıșı: Soğanı, sarımsağı soyup ince olarak doğrayın. Islatılmıș domates kurularını minik doğrayın. Bir tavada önce soğan ve sarımsağı, peșinden domates kurularını ilave edip üç-dört dakika kavurun. Harç soğurken karıștırma kabına kıymayı alın. Yumurtayı üzerine kırın. Parçalayıcıdan geçirilmiș cevizi, tuzu, karabiberi ve sotelediğiniz harcı döküp, hepsini yoğurun. Kıvamını galeta unuyla ayarlayın. Harçtan ceviz büyüklüğünde kopartıp yuvarlak yassı köfteler yapın. Tavada az yağda köfteleri kızartın. Tavada köfteler beklerken sosu için bașka bir tavaya sıvıyağı, ince doğranmıș soğanla sarımsağı alın. Rendelenmiș havucu, ardından rendelenmiș kerevizi ekleyip kavurun. Domatesleri de rendeledikten sonra tuzunu ilave edip hepsini bir tașım kaynatın. Hazırladığınız bu sebze sosunu köftelerin üzerine döküp yayın. Bir su bardağı sıcak su döküp, kapağını kapatıp kısık atește pișirin. 10-15 dakika ağır ağır pișen köfteyi servis tabağına alıp, üzerine kerevizlerin yeșil yapraklarından doğrayın. Malzemeler: 300 gram kadayıf, 1 çorba kașığı tereyağı, dondurma, çilek, nane Kreması için: 2.5 su bardağı süt, 1 çorba kașığı un, 1 çorba kașığı pirinç unu, 1 çorba kașağı nișasta, 1 yumurta sarısı, 1 çay bardağı toz șeker, damla sakızı Șerbeti için: 2.5 su bardağı toz șeker, 2 bardak su Hazırlanıșı: Kadayıfları tezgâhın üzerinde lif lif ayırın. Eritilmiș tereyağını üzerine döküp harmanlayın. Üzerini kapatıp, kremasını pișirmeye bașlayın. Tencereye soğuk sütü, unu, pirinç ununu, nișastayı, damla sakızını, toz șekeri, yumurtanın sarısını alıp çırparak pișirin. Krema soğuyunca kadayıftan bir tutam kopartıp elinizle diderek çay fincanının içine yerleștirin. Kuș yuvası gibi olan kadayıfın içine bir kașık krema koyup kenardan sarkan kadayıflarla üzerini kapatıp yağlanmıș bir fırın kabına ters çevirin. Isıtılmıș fırında kızartın. Su ve șekeri bir tașım kaynatın. Kadayıfların ilk sıcaklığı çıktıktan sonra ılık șerbeti dökün. Tatlıyı servis tabağına alıp üzerini dondurma, nane yaprakları, çilek veya mevsim meyveleriyle süsleyin. ZEYT‹NL‹ DOMATES SALATASI Malzemeler: 1 kâse çeri domates, kırmızı soğan, siyah zeytin, yeșil zeytin, taze soğan, maydanoz, elma sirkesi, zeytinyağı Hazırlanıșı: Çeri domatesleri yıkadıktan sonra ortadan ikiye ayırın. Kırmızı soğanları soyup piyaz olarak doğrayın. Taze soğanı, maydanozu doğradıktan sonra karıștırma kabına alarak üzerine elma sirkesini, zeytinyağını ilave edin. Zeytinleri de ekleyip hepsini harmanlayın. Salatayı șık bir salata kâsesinin içine alarak zevkinize göre süsleyin. B‹zb‹ze 55 B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER Boydak Holding Yönetim Kurulu Baflkan Vekili Mustafa Boydak’›n görevleri aras›na bir yenisi eklendi. Holdingdeki göreviyle birlikte Kayseri Sanayi Odas› Baflkanl›¤›’n› da sürdüren Mustafa Boydak, art›k ayn› zamanda Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i’nin (TOBB) de yönetiminde. MUSTAFA BOYDAK TOBB YÖNET‹M‹NDE 12 Haziran 2011 tarihinde yapılması planlanan 24. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde milletvekili aday adayı olmak üzere TOBB Yönetim Kurulu'ndaki görevlerinden ayrılan Nejat Koçer ve Hüseyin Üzülmez'in yerine 13 Mart’ta temsil ettikleri konseyin birinci yedek üyeleri olan Kayseri Sanayi Odası Bașkanı Mustafa Boydak ile Eskișehir Ticaret Odası Bașkanı Harun Karacan getirildi. TOBB Bașkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, yönetim değișikliği ardından yaptığı açıklamada, Koçer ile Üzülmez'e görev süreleri boyunca gösterdikleri çalıșmalar için teșekkür ederken, TOBB Yönetim Kurulu'nun yeni üyeleri Mustafa Boydak ve Harun Karacan'a da bașarılar diledi. Hisarcıklıoğlu, “Sayın Boydak ve Sayın Karacan'ın Yönetim Kurulumuza güç katacaklarına inanıyorum” dedi. Mustafa Boydak daha önce TOBB Yüksek Disiplin Kurulu Bașkanı olarak görev yapıyordu. CHP Genel Bașkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4 Nisan’da Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak’ın da üyesi olduğu TOBB Yönetim Kurulu’nun toplantısına konuk oldu. Toplantının açılıșında konușan TOBB Bașkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, ''Türkiye'de ekonomiyi büyüten, istihdamı sağlayan özel sektörümüzdür. Bu yüzden, özel sektörü güçlendirecek her adım, siyasetin esas gündem maddelerinden olmalıdır” ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu'na Genel Bașkan seçilmesinden sonra tebrik ziyaretinde bulunduklarını hatırlatan Hisarcıklıoğlu, șimdi Kılıçdaroğlu'nun iade-i ziyarette bulunmasından ve kendisini TOBB birlik merkezinde ağırlamaktan mutluluk duyduklarını söyledi. Kılıçdaroğlu da, iș dünyasının rahat çalıșabileceği, üretebileceği, istihdam yaratabileceği bir modeli kurmayı hedeflediklerini, sanayicinin önündeki engellilerin kaldırılması gerektiğini ifade etti. TOBB’DAN B‹R ‹LK: YÖNET‹MDEN GAZ‹ANTEP ÇIKARMASI 56 B‹zb‹ze Erciyes Üniversitesi Kampusu içerisinde Boytaș A.Ș. tarafından yaptırılan Boydak Mobilya ve Dekorasyon Atölyesi’nin açılıș törenine, Cumhurbașkanı Abdullah Gül de katıldı. Açılıș kurdelesini kesmeden önce Boydak Ailesi’ne hayırseverlikleri ve ülkeye kazandırdıkları eserler nedeniyle teșekkür eden Abdullah Gül, daha sonra Boydak Mobilya ve Dekorasyon Atölyesi’ni hizmete açtı. Cumhurbașkanı Abdullah Gül, açılıș ardından Sabancı Kültür Merkezi’nde yapılan plaket töreninde de Boydak Holding Bașkan Vekili Șükrü Boydak’a üniversiteye kazandırdıkları Mobilya ve Dekorasyon Atölyesi’nden dolayı bir plaket verdi. Boyteks Al‹ Babacan’› a¤›rlad› KILIÇDARO⁄LU’NDAN Z‹YARET TOBB tarihinde ilk kez, Yönetim Kurulu Bașkanı ve üyelerin tümü bir etkinliğine birlikte katıldı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak’ın da aralarında bulunduğu TOBB Yönetim Kurulu heyeti, 5 Nisan’da M. Rifat Hisarcıklıoğlu bașkanlığında Gaziantep’e bir gezi düzenledi. İlk olarak Gaziantep Ticaret Odası'nı ziyaret edip oda ve borsa bașkanlarıyla bir araya gelen heyetin bașkanı Hisarcıklıoğlu, kentin Türkiye'de birlikteliğin, rahmetin ve bereketin rol modeli olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin 1991'de dünyanın gittiği eğilimi ıskaladığını ve 2001 krizinden sonra gözünü açtığını belirterek, “Dünya yeni bir değișim ve dönüșümün içinde. Bunun farkına varalım, yeni pazarlara odaklanalım. Ortadoğu'da yeni bir siyasi dönüșüm var. Bunun riskleri var mı, var. Ama biz Ortadoğu'yu kazanca Boydak Mob‹lya ve Dekorasyon Atölyes‹’n‹ Cumhurbaflkan› Abdullah Gül açt› çevireceğiz” uyarısında bulundu. Gaziantep'te olmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Hisarcıklıoğlu, “TOBB tarihinde bir ilk oluyor galiba. İlk defa 13'ümüz beraber bir bașka etkinlik için geliyoruz ki, Gaziantep de bu ilke yakıșır bir kent” dedi. Oda’nın Yönetim Kurulu Bașkanlığı’na seçilen Adil Konukoğlu’na bașarılar dileyen heyet, milletvekili adayı olmak üzere görevinden ayrılan eski bașkan ve TOBB Yönetim Kurulu’nun eski üyesi Nejat Koçer’e de hizmetlerinden ötürü teșekkür etti. Heyet Koçer'e Gaziantep Üniversitesi Senatosu’nca verilen ‘fahri doktora’ unvanı törenine de katıldı. Kayseri Sanayi Odası’nca düzenlenen 'Ekonomik Gelișmeler ve 2011 Yılı Beklentileri' konulu seminere katılmak üzere Kayseri’de bulunan Devlet Bakanı ve Bașbakan Yardımcısı Ali Babacan, Boyteks A.Ș’nin üretim tesislerini ve showroom’unu da ziyaret etti. Babacan'a eșlik eden Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak ve Mustafa Boydak, Boydak Holding ve Boyteks A.Ș. faaliyetleri hakkında bilgi verdiler. Babacan, Boydak Holding'in faaliyetlerinden duyduğu memnuniyeti belirterek, Boydak Holding’e bașarı dileklerinde bulundu. Kayseri Valisi Mevlüt Bilici’nin de katıldığı seminer ise Mustafa Boydak’ın konușmasıyla açıldı. Türkiye’nin yeniden yapılanma döneminde olumlu bir yolda seyrettiğini, tek sorunun cari ișlemler açığı olduğunu belirten Boydak, özetle șunları söyledi: “Sanayiciler olarak yeterli ölçek büyüklüğünde değiliz. Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan tarihi düzenlemelerle ișletmelerimize bir șans daha verildi. Belki de 10 yılda bir elimize geçecek bu șansı iyi değerlendirmek istiyoruz. Ancak projenin bir bacağı eksik. BDDK’nın borçların yeniden yapılandırılmasına yönelik düzenlemesi 1 Mart’ta kaldırıldı. Bu bazı ișletmeler açısından zorluk doğurabilir. Bu düzenlemelerin bir yıl ya da altı ay daha uzatılması yerinde olacaktır. Kredilerde bankacılık sisteminin çok sınırlanması durumunda gayri nizami sistemler devreye girebilir. Bu konuda özellikle küçük ve orta boy ișletmelere ve yatırım yapma noktasında kredi kullanan ișletmelere biraz daha esnek davranılması faydalı olur. İș dünyasının önünün açılması durumunda Türkiye’yi çok daha büyük bașarılara tașıma konusunda azimliyiz.” Hem küresel hem de Avrupa ve Kuzey Afrika’daki siyasi tablo nedeniyle 2011’in karșımıza farklı senaryolar çıkabileceği bir yıl olduğunu belirten Ali Babacan da, “Türkiye bu tablo içinde bir bașarı örneği olarak ortaya çıktı. 2011’de ișsizlik düștü. 2011 yılıyla ilgili büyüme beklentimiz yüzde 4.5-5 arasında. Yüksek petrol fiyatları, içerde satılan ithal ürünlerin payının artması, cari açığımızı artırdı. 2012’ye sağlıklı girebilmek için 2010’dan itibaren para politikalarını sıkılaștırdık. Ekonomik önlemleri kalıcı hale getiren bir anlayıș içindeyiz. Torba Yasa sayesinde ișadamı ve sanayiciler devlete vergisini ödeyip, kayıt dıșılıktan çıkmalı. Kurumlar ve gelir vergisini așağıya çektik. Vergileri bu kadar düșürdükten sonra vergiyi tam olarak almak istiyoruz" dedi. B‹zb‹ze 57 B‹ZDEN HABERLER TÜRK‹YE'DE 6 YÖNET‹M S‹STEM‹’NE SAH‹P TEK KURULUfi ‹ST‹KBAL Türkiye ve dünyada bașarısını kanıtlayan İstikbal, sürdürdüğü kalite ve verimlilik çalıșmaları kapsamında geçen yıl aldığı beș yönetim sistem belgesine Bilgi Güvenliği Yönetim Sistem Belgesi’ni de ekledi. Kalite ve verimlilik konusundaki örnek çalıșmalarıyla mobilya sektöründe Türkiye ve Avrupa’da ‘Mükemmellikte 5 Yıldız Yetkinlik Belgesi’ne sahip ilk ve tek marka olan İstikbal, son olarak aldığı Bilgi Güvenliği Yönetim Sistem Belgesi’yle yönetim sistemlerinin sayısını altıya çıkardı ve Türkiye’de TSE’den alınan altı yönetim sistem belgesine sahip ilk kuruluș olmayı bașardı. Bilginin güvenliğini, bütünlüğünü ve sürekliliğini sağlamak için standartların belirlendiği, bu standartlara göre risklerin tanımlandığı, görev, yetki ve sorumlulukların, iș sürekliliği planlarının, acil durum ve olayların yönetiminin izlenmesini ve iyileștirilmesini sağlamak için tasarlanmıș uluslararası bir sistem standardı olan ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi (BGYS) çalıșmaları İstikbal'de bașarılı bir süreç yönetimi olarak 2010 yılında bașlatıldı. TSE Bașkanı Hulusi Șentürk’ün de katıldığı belgenin takdim töreninde konușan Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, İstikbal yöneticileri ve mesai arkadașlarına teșekkür ederek, “Kurum kültürümüzün temel tașlarında biri kalitedir. Bu kalite unsurlarından birisi de bilgi güvenliğidir. Bilgi güvenliğini sağlamayan kurumlar, pazar kaybı, müșteri ve iș ortakları karșısında güven yitirme gibi ciddi sorunlarla karșı karșıya gelebilir. Dolayısıyla tüm bu unsurları yerine getirerek bugün aldığımız belge, șirketimizin Bilgi Güvenliği’ne verdiği önemin en büyük kanıtıdır” dedi. HES KABLO KKTC'DE BULUfiTU Hes Kablo bayileri ve üst düzey yöneticileri 8-10 Nisan 2011 tarihleri arasında KKTC’de Cratos Otel’de bir araya gelerek 2010’u değerlendirdi, 2011 hedefleri paylașıldı. ‘Satıșın 10 Altın Kuralı’ kitabının yazarı Taner Özdeș’in satıș ve pazarlama teknikleri konusundaki semineri ilgiyle izlendi. Seminer sonrası Genel Müdür Bekir Irak, Hes Kablo’nun 2010’da tamamladığı yatırımlar ve devam eden projeler hakkında bilgi verdi. Yapılan bu yatırımların meyvelerinin 2011 yılında alınacağından ümitli olduklarını belirten Irak, yeni dönemde gerek Hes Kablo ailesi gerekse çözüm ortaklarının daha yoğun bir gayret göstermesi gerektiğini ve Türkiye’de kazanılan liderliğin yurtdıșına da tașınmasının hedeflendiğini söyledi. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Vekili Mustafa Boydak kapanıș konușmasında, bayilere risklerini iyi yönetmeleri konusunda bilgiler verdi, karșılığı olmayan büyük risklerden kaçınmalarını istedi. PETK‹M’DEN HES KABLO’YA ÖZEL ÖDÜL Petkim 46’ncı yılını kutlarken, iș ortaklarını ödüllendirdi. Petkim Genel Müdürü Hayati Öztürk’ün ev sahipliğinde yapılan, İzmir ve Aliağa iș dünyası temsilcilerinin yoğun katılım gösterdiği törende Petkim'in geleneksel hâle getirdiği Özel Ödüller sahiplerini buldu. ‘Sadık Müșteri’ kategorisinde ‘En Büyük Müșteri’ ödülü Hes Kablo’nun oldu. Ödülü Hes Kablo adına Mehmet Emin Boydak, Turcas Grubu Bașkanı ve Petkim Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Erdal Aksoy’dan aldı. BOYDAK ORMANI'NA BASINDAN HATIRA ACI KAYBIMIZ Boydak Holding hissedarlarından değerli büyüğümüz Sn. Hacı Mustafa Budak 17/04/2011 tarihinde vefat etmiștir. Merhuma Allahtan rahmet, Budak Ailesi’ne ve tüm Boydak Holding camiasına bașsağlığı ve sabırlar dileriz. 58 B‹zb‹ze Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Kayseri’de faaliyet gösteren basın kurulușlarının mensuplarına Boydak Ormanı’nda bir kahvaltı verdi. Kahvaltı öncesi basın mensupları hatıra ağaçları diktiler. Boydak Ormanı hakkında bilgi veren Hacı Boydak, 2009’da devletten kiralanan 1.50 milyon metrekarelik ormanlık alana bugüne kadar 217 bin ağaç dikildiğini, bu rakamın her sene artacağını belirtti. Hacı Boydak, “Boydak Ormanı Kayseri’ye ve Kayserililere sosyal bir hizmet. Bu tür sosyal sorumlulukların diğer ișadamlarınca da benimsenmesi durumunda gelecek nesillerimize yemyeșil bir Kayseri bırakabiliriz” dedi. B‹zb‹ze 59 B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER KIZILAY’A ANAHTAR TESL‹M‹ ‹K‹ AfiEV‹ Boydak Holding grup șirketlerinden Boypaș Dayanıklı Tüketim Malları Pazarlama A.Ș. ve Boytaș Mobilya Sanayi ve Ticaret A.Ș, Türk Kızılayı ile ortak bir girișimi hayata geçiriyor. İstanbul ve Trabzon’da inșa edilecek așevleri için yapılan çalıșma kapsamında; 14 Ocak’ta Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak ve Kızılay Genel Bașkanı Tekin Küçükali arasında bir protokol imzalandı. Protokol kapsamında; ihtiyaç sahibi vatandașlara sıcak yemek hizmeti vermek üzere İstikbal markası adına İstanbul’da, Bellona markası adına Trabzon’da așevleri inșaat edilecek. Așevlerindeki tefriș ve donanımların sağlanmasını da kapsayan, toplam 1 milyon TL’lik bir yatırım bedeli olușan proje için Boydak Holding’e teșekkür eden Kızılay Genel Bașkanı Küçükali, “Boydak Holding’in bugüne kadarki projelerimizde destekçimiz olduğunu bilmek bize yapacağımız çalıșmalarda güç veriyor. Kendilerine teșekkür ediyoruz” dedi. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak ise, mutlu bir gün yașadıklarını belirterek, Türk Kızılayı’nın büyük bir atak içerisinde olduğunu, ayrım gözetmeksizin dünyaya yardım eli uzattığını, kendilerinin de bu yardımlara katkı sağlamak amacıyla așevi yapımı üstlendiklerini söyledi. “Boydak Holding olarak sosyal sorumluluk anlamında üstümüze düșen tüm görevleri yerine getirmekten son derece mutluyuz” diyen Mustafa Boydak da, așevlerini bu yıl içinde bitirmeye gayret edeceklerini, anahtar teslimi Türk Kızılayı’na bağıșlayacaklarını bildirdi. “VERG‹M‹Z‹ ÖDEMEK EN BÜYÜK M‹LL‹YETÇ‹L‹K” Vergi haftası kapsamında Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak’ı Kayseri Sanayi Odası’ndaki makamında ziyaret eden Vergi Dairesi Bașkanı Niyazi Özkök, kentin vergi gelirlerinde beklentilerin çok üzerinde bir artıș olduğunu belirterek, tüm sanayicilere teșekkür etti. Mustafa Boydak da ülkelerin gelișmișlik düzeylerinin topladıkları vergilere de bağlı olduğunu belirterek șunları söyledi: “Eğer bir ülke vergisini sağlıklı olarak toplayabiliyor ise, o ülkede insanların huzurundan, mutluluğundan bahsetmek daha mümkündür. Bugün geldiğimiz noktada Türkiyemiz iyi bir yere doğru gidiyor. Bundan sonraki süreçte de verginin daha tabana yayılıp artık vergi toplamayla ilgili problemin tamamen gündemimizden düșmesini istiyoruz. Vergimizi hakkıyla vermemiz en büyük vatandașlık görevimiz ve en büyük milliyetçiliktir.” Boydak Hold‹ng’e verg‹ ödülü Boydak Holding’in ülke ekonomisine katkısı ödüllendirildi. Kayseri Vergi Dairesi Bașkanı Niyazi Özkök, Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak'a grup șirketlerinin kurumlar vergisinde yer aldığı sıralama nedeniyle plaket verdi. Plaket töreninde Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu da bulundu. 60 B‹zb‹ze BOYDAK’A EFQM ÖVGÜSÜ Kayseri Sanayi Odası’nın, KalDer ișbirliğiyle düzenlediği ‘Yerel Kalkınma ve Mükemmellik Yolculuğu’ toplantısı Kayseri Sanayi Odası’nda yapıldı. KAYSO Meclis Bașkanı Nurettin Okandan, Kayseri firmalarının gelișimine, yeni teknolojilere, yeni sistemlere ilgisinden söz ederek, Ulusal Kalite Hareketi’ne katılan Boydak Holding firmaları İstikbal, Boytaș ve Merkez Çelik’i çalıșmaları nedeniyle kutladı. KalDer Yönetim Kurulu Bașkanı A. Hamdi Doğan da Ulusal Kalite Hareketi’ne katılan firmaların EFQM Mükemmellik Modeli’ne gösterdikleri ilgi ve azmin, mükemmellik yolculuğunda kendilerine bașarı getireceğini söyledi. Konușma sonunda Ulusal Kalite Hareketi’ne katılan Boytaș ile KalDer arasında İyi Niyet Bildirgesi imzalandı. Harekete katılan firmalara da plaketleri verildi. Toplantıda ayrıca İstikbal Mobilya Genel Müdürü Mesut Yiğit’in de aralarında bulunduğu konușmacılar, EFQM Modeli’ne neden ihtiyaç duyduklarını anlattı, kendi firmalarında yașadıkları tecrübeler hakkında bilgi verdi. TEDAR‹KÇ‹LERE ‘MÜKEMMEL’ B‹LG‹LER İstikbal Mobilya ve KalDer yöneticileri, ‘Kayseri'den Avrupa'ya Mükemmellik Yolculuğu’ konulu bir toplantıyla İstikbal'in tedarikçilerini EFQM Mükemmellik Modeli hakkında bilgilendirdi. KalDer Dıș Değerlendirme Yöneticisi Zulal Kızıltaș’ın anlattığı EFQM Mükemmellik Modeli, dıș değerlendirme, mükemmellik așamaları, katılımcıların ilgisini çekti. İstikbal Mobilya Genel Müdürü Mesut Yiğit de İstikbal’in kalite yolculuğu, EFQM Mükemmellik Modeli uygulamaları ve 2010’da iki defa gerçekleșen dıș değerlendirme hizmetine yönelik kazanımları anlattı. Yiğit bu uygulamaların ardından gelen Mükemmellikte 3 Yıldız Yetkinlik ve Mükemmellikte 5 Yıldız Yetkinlik sertifikası çalıșmalarını ve bu çalıșmalarda gösterilen özverili, heyecanlı süreci katılımcılarla paylaștı.. ‹ST‹KBAL ÇALIfiANLARINA MADALYA 2010 Kasım ayında alınan EFQM Mükemmellikte Yetkinlik 5 Yıldız Belgesi nedeniyle bu bașarının mimarı olan İstikbal çalıșanları için madalya töreni düzenlendi. Bu büyük bașarıyı sembolik olarak temsil etmesi ve kalıcı bir hatıra olması amacıyla her çalıșana isme özel yaptırılan madalyalar, 1-2 Aralık 2010 tarihlerinde düzenlenen törenlerle çalıșanlara takdim edildi. İstikbal Genel Müdürü Mesut Yiğit, TSE ve KalDer yetkililerinin de katıldığı törende, İstikbal çalıșanlarının bu uzun ve zahmetli yolda gösterdikleri üstün performans ve fedakârlık için teșekkür etti. Bir sonraki hedefin Ulusal Kalite Ödülü olduğunu belirten Yiğit'in madalyasını, KalDer eğitmenlerinden Selami Güven Antal verdi. “A‹LE fi‹RKETLER‹NDE KADINLAR ROL ALMALI” Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili ve KAYSO Yönetim Kurulu Bașkanı Mustafa Boydak, aile șirketlerinde kadınların da rol almasının, iș dünyasına hem kalite hem rekabet getireceğini söyledi. Mustafa Boydak, KAYSO’nun Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği ve TÜSİAD’ın ișbirliğinde düzenlediği ‘Aile Șirketleri Semineri’nin açılıș konușmasında șu önerilerde bulundu: “Geçmiș yıllarda hiç üzerine gitmediğimiz bu konunun tartıșılıyor olması ve aile șirketlerince ortaya konan bașarı hikâyeleri, gelecek adına bizleri ümitlendiriyor. Türkiye'de kadınlarımızın iș hayatında yer alma konusundaki eksikliğini hep hissettik. Kadınlarımızın iș hayatında biraz daha öne çıkması gerektiğini düșünerek TOBB ve TÜSİAD'da ciddi çalıșmalar yapıldığını görüyoruz. TÜSİAD'ın son iki dönemdir bașkanlığını kadınlarımızın yapıyor olması da bana anlamlı geliyor. Aile içinde kadının tanımlanması konusu da önemli. Aile șirketlerinde kadınların da rol alıyor olmasının iș dünyamıza hem kalite hem de rekabet getireceğini düșünüyorum. Miras dağılımlarında kadınlara karșı adaletli davranılması da aile șirketlerinin hayatiyetlerini devam ettirmeleri açısından son derece önemli.” B‹zb‹ze 61 B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER “‹fi DÜNYASI GENÇ KATKILARLA GEL‹fiECEK” PAZARLAMA MÜDÜRLER‹ BULUfiTU TÜKET‹C‹LERE ÜRÜN TANITIMI VE BAY‹ L‹STES‹ Yön A.Ș, 2011 yılı yeni İdeal Yatak&King ürün grubuna yönelik lansman çalıșmalarını, genel merkezin katkı ve destekleriyle hız kesmeden sürdürüyor. Pazarlama Müdürü Kadir Yön bayilere yönelik açıklamasında, bu doğrultuda özellikle bölge bayilerinin satıșlarına destek olmak amacıyla Adana Real AVM içerisinde, ürün grubuna yönelik 8-9-10 Nisan tarihleri arasında tanıtım lansmanı yapıldığını bildirdi. Yön, yapılan çalıșmanın amacına hizmet etmesi için de bayilerin isim ve telefon numaralarının bulunduğu özel tanıtım insertleri hazırlanarak dağıtıldığını söyledi. Tüketicilerin mağazalara çekilmesinin hedeflendiğini belirten Kadir Yön, mağaza teșhirlerinde bu ürünlere yönelik eksikliği bulunan bayilerin teșhirlerini kontrol etmesini istedi. “F‹NANS UZMAN ‹fi‹” Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili ve KAYSO Yönetim Kurulu Bașkanı Mustafa Boydak, Kayseri Serbest Muhasebeci ve Mali Müșavirler Odası’nın sempozyumunda șirketlere önerilerde bulundu. Boydak, zor duruma düșen șirketlerin finansman yapılarını iyi idare edemeyen ve kayıtlarını iyi tutamayan șirketler olduğunu söyledi. Finansman iși aile bireylerine bırakıldığında büyük hatalar yașanabileceğini ifade eden Boydak șöyle devam etti: “Konu uzmanlara bırakılması. Șirketlerimizin ölçeklerini büyütmemiz için muhasebe ve finans konularını sağlam tutmalıyız. Șirketlerimiz, bireysel hatalar ve finans yapılarını düzgün takip etmemeleri nedeniyle zor duruma düșüyor. Hesabımızı iyi yaparsak, hem ortaklık hem aile ilișkilerimiz, hem devlete karșı ișlerimiz daha düzenli olur. 62 B‹zb‹ze İstikbal’in, Mondi’nin ve Regina’nın pazarlama müdürleri ve anabayileri bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptı. İstikbal için toplantı günü 25 Mart’tı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak ve Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu’nun da katıldığı toplantıda markanın 2.5 aylık performans değerlendirmesi yapıldı. Toplantı ardından Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak’ın da katıldığı mağaza ziyaretinde bayiler, yeni teșhir anlayıșının yatak satıșlarına olumlu katkısı konusunda bilgilendirildi. Mondi pazarlama müdürleri ve anabayileri ise 26 Mart’ta buluștu. Genel Müdür İzzet Sümer açılıș konușmasında, “Yeni ürün olarak tasarlanan avangart serisi yemek odası, alınan görüșler doğrultusunda beyaz ağırlıklı olarak çalıșılacak. Ayrıca pazarın gerçeklerini göz önünde bulundurarak Mondi ürünlerini yapılandırma çalıșmalarımız var” dedi. Regina’nın toplantısı ise 21 Șubat’ta günü yapıldı. 2011 marka politika ve stratejilerine yönelik bilgi veren İstikbal Pazarlama Müdürü Mustafa Büyükkatırcı, 2010’un Regina adına çok olumlu sinyaller verdiğini, bayilerden gelen talepler doğrultusunda 2011’de ve gelecek yıllarda çok daha iyi ișler yapılacağını belirtti. Boytaș Genel Müdürü Șahin Nursaçan üretim malzemeleri konunda bilgi verirken, Memduh Boydak, “Bașarı için hedef koymamız, kendimizi ve ekibimizi sorgulamamız gerekiyor” uyarısı yaptı. REG‹NA GÖRÜCÜYE ÇIKTI Regina mutfak görücüye çıktı, müteahhitlere tanıtıldı. Osmaniye/Kabuller Bayii ve Günep/Adana Anabayiinin organize ettiği Regina tanıtım organizasyonu, 18 Mart Cuma günü Büyük Osmaniye Otel’de yapıldı. Yaklașık 120 müteahhitin katıldığı toplantıyı, yerel basın mensupları da izledi. Genel merkez yetkililerinin de hazır bulunduğu toplantıda, iki mutfak, bir banyo ve bir raydolap teșhir edilerek, ürünler hakkında bilgi verildi. Kabuller Yönetim Kurulu Bașkanı Arif Kabul’ün açılıș konușması ardından genel merkez yetkilileri Regina için hazırladıkları kurumsal sunumu yaptı. Regina’nın tanıtımı ardından șirketin üretim ve kalite kriterleriyle ilgili bilgi verildi. Soruları cevaplandırılan katılımcılara toplu iș katalogu ve ürün katalogları dağıtıldı. Etkinlik, keyifli bir akșam yemeğiyle son buldu. MEHMET KILINÇ’A VEDA Boydak Holding’de uzun yıllar yönetim kurulu üyeliği yapan ve üst kademelerde görev alan Mehmet Kılınç, 28 Mart 2011 Pazartesi günü emekliye ayrıldı. Mehmet Kılınç için düzenlenen veda töreninde, Boydak Holding’e bugüne kadar verdiği hizmetler nedeniyle teșekkür edildi. Törende Mehmet Kılınç’a bir teșekkür plaketi sunuldu. Tören Mehmet Kılınç, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Bașkan Vekili Șükrü Boydak ve Mustafa Boydak, CEO Memduh Boydak, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak’ın da bulunduğu bir kareyle sonsuzluk kazandı. Kayseri İl Genç Girișimciler Kurulu Bașkanı Sami Boydak ve kurul üyelerinden olușan bir heyet, 7 Mart’ta Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili ve KAYSO Yönetim Kurulu Bașkanı Mustafa Boydak’ı ziyaret etti. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Mustafa Boydak, genç girișimcileri 2010 yılında gösterdikleri performans nedeniyle kutladı. Genç girișimcilerin iș dünyasına katkılarını çok önemsediklerini belirten Boydak, “Genç arkadașlarımızın katkısı arttıkça iș dünyasının genișleyeceğine ve bașarısının artacağına eminiz. Arkadașlarımız yoğun bir faaliyet dönemi geçirdi. 2011 yılı için de bir faaliyet planı çıkarmıșlar, biz de bu planı onaylıyoruz. 2011 yılında da kendilerine bașarılar diliyorum” dedi. Sami Boydak da, Mustafa Boydak’a 2010’da verilen destekler için teșekkür etti, 2011’de de yine aynı destekle bașarılı bir yıl geçirme umutlarını dile getirdi. YÖN A.fi’DE YO⁄UN GÜNLER ‘Müșteri Çağında Pazarlama Zirvesi’ seminerinin notları 17 Ocak tarihinde Arı Pazarlama idari personeline aktarıldı. Yeni dönem perakendede duygulara hitap etmenin öneminin vurgulandığı bu seminer programında, dünyanın ve Türkiye’nin sayılı yöneticilerinin düșünceleri katılımcılarla paylașılmıștı. AB projesi kapsamında ‘Kadın İstihdamının Desteklenmesi Hibe KUPA BOYTAfi-2 METAL ÇEL‹KSPOR’UN Üçüncü geleneksel Boytaș fabrikalar arası futbol turnuvasında kupa, 20 Mart 2011 Pazar günü oynanan maçlarla sahibini buldu. Bugüne kadar çetin mücadeleleri ve centilmenlikleriyle göz dolduran Boytaș-2 Metal Çelikspor, final maçında da bașarısını yineleyerek kupanın sahibi oldu. Final maçında Boytaș 2 Fabrikası, Erciyes Spor’u 8-5 gibi açık farkla yenerek kupayı hak etti. Programı’nda kadınlara yönelik iș garantili bir eğitim süreci düzenlendi. Bu süreç, Yön Șirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Büyükkiraz’ın bașkanlığında, Dostder Yardımlașma Derneği’nce yürütüldü. Yön A.Ș. eğitimcisi, katılımcılara 18-19 Ocak tarihlerinde perakende satıș temelleri, iletișim ve beden dili konularında eğitim verdi. Prof. Dr. İsmail Üstel, 26-27 Șubat tarihlerinde Yön A.Ș. merkezinde idari personele yönelik ‘müzakere becerileri’ eğitimi verdi. İki gün boyunca grup çalıșmalarıyla interaktif olarak süren eğitimde, olumlu çatıșma yöntemleri, bașarılı müzakere süreçleri, duygusal zekânın önemi gibi konu bașlıkları ele alındı. Bellona, 8 Mart’ta kadınlara yönelik bir sosyal sorumluluk projesinde ana sponsor oldu. Psikolog Alp Ardıç’la ‘Ruhsal Detoks’ olarak lanse edilen proje kapsamında 100 bin kișiye Bellona markasıyla mail atıldı. Eskișehir yolunda Spica düğün salonunda yapılan sunuma katılan kadın müșteriler, programla ilgili olumlu geri bildirimleri paylaștı. B‹ZDEN HABERLER B‹ZDEN HABERLER KAYSER‹L‹ ‹fiADAMLARINA KAZAK‹STAN DAVET‹ ELB‹RL‹⁄‹YLE B‹L‹M ATA⁄I Erciyes Üniversitesi’nin hedefleri, Kayserili idarecileri ve ișadamlarını bulușturdu. KAYSO ve Erciyes Üniversitesi ișbirliğinde 15 Șubat’ta düzenlenen ‘Üniversiteler Șehri Kayseri ve Erciyes Üniversitesi’nin Konumu/Erciyes Üniversitesi’nin Hedefleri’ konulu toplantıda Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, katılımcılara șöyle seslendi: “Kayseri’nin kalkınmasının ekonomik olarak bir anlamı olmakla beraber, bilim tarafını da hiç ihmal etmemeliyiz. Üniversitelerimizin Türkiye’yi çok daha modern, çağdaș ve zengin yerlere götüreceğinden en ufak endișemiz yok. Bu kurumların ayakta kalabilmesinin bir yolu da kamuoyu ve halk desteği. Kayseri olarak bu konuda üzerimize düșen maddi ve manevi desteği vermeye gayret ediyoruz. Șehrin kalkınmasında emeği geçenlere teșekkür ediyoruz.” Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleștemur, șimdiye kadar sanayi ve ticaretiyle anılan Kayseri’nin artık üniversiteleriyle anılmaya bașlandığını, Ankara, İstanbul ve İzmir dıșında dört üniversitesi olan ilk șehrin Kayseri olduğunu hatırlattı. Keleștemur, nüfusu 40 bini geçen bir eğitim kurumu olan Erciyes Üniversitesi’nin bir araștırma kurumu haline dönüșme sürecini yașadığı müjdesini verdi. Keleștemur, yakında hizmete açılacak bilim merkezlerinde görev alacak yaklașık 50 bilim adamının eğitimini sağlayan hayırseverlere teșekkür etti. Melikgazi Belediye Bașkanı Memduh Büyükkılıç da, sanayicilerle üniversite arasında yeni yeni iletișim bașladığını belirterek, sosyal mekânlar yapımı konusunda belediye olarak üzerlerine düșeni yapmaya hazır olduklarını söyledi. EK‹P MEMNUN, MÜfiTER‹ MEMNUN İstikbal mağazaları ekipleri, kıșı bu șık kıyafetlerle geride bıraktı, yazlıklarını raflardan indirdi. Ünlü modacı Cemil İpekçi’nin imzasını tașıyan iș kıyafetleri, İstanbul Avcılar’daki Göker İstikbal Centroom ekibine enerji vermiș. Deneyimli Mağaza Müdürü Serhat Bașkan, aynı zamanda zarif ve pratik olan iș kıyafetlerinin müșterilerin gerek ișyerine gerek çalıșanlara bakıșını etkilediğini söyledi. Kıyafetlerindeki tasarımlarıyla kaliteli bir çizgi yaratan satıș ekibi, bu sayede müșterilerin ilgisini çekiyor. Hazırlanan bu güzel konsept, müșteriler ve çalıșanlar arasında özel bir iletișim kurulmasını sağlıyor. Ekip ruhuna geliștirici ve yapıcı bir heyecan katan, mağazalara seçkin bir hava veren kıyafet uygulaması, İstikbal mağazacılık yapılanmasında kaydedilen așamayı personele tașımak ve kurumsallașma çalıșmalarını pekiștirmek hedefiyle bașlatılmıștı. Uygulama, yazlık kıyafetlerle sürecek. Kazakistan’ın Türkiye Büyükelçisi Canseyit Tüymebayev ve beraberindeki heyet 17 Șubat’ta Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili ve KAYSO Yönetim Kurulu Bașkanı Mustafa Boydak’ı ziyaret etti. İșadamlarının iki ülke arasındaki ilișkilerin geliștirilmesinde büyük bir rol oynadığını ifade eden Tüymebayev, bu ziyareti ișadamlarıyla da görüșerek iki ülke arasındaki ișbirliğini geliștirmek amacıyla yaptıklarını söyledi. Tüymebayev, geçen yıl Pavlodar bölgesinden ișadamlarının Kayseri’yi ziyaret ettiğini, bu yıl da Kayserili ișadamlarını tecrübelerinden faydalanmak amacıyla bölgeye götürmek istediklerini belirtti. Kazakistan’ın son yıllarda yıldızı parlayan bir ülke olduğunu ifade eden Boydak da, “Bugün dünyanın 16. büyük ekonomisi Türkiye, sanayi tecrübesini Kazakistan’la paylașmaktan memnuniyet duyacaktır. Kayseri’den Kazakistan’a 6 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz. Bașka ülkeler üzerinden Kazakistan’a yaptığımız ithalat ve ihracatımız da var. Bunları da direk Kazakistan’a yapmalıyız. Bölgede barıș ve istikrarın sembol ülkelerinden biri olan Kazakistan’la ișbirliğini geliștirmeye hazırız” dedi. EGE BAY‹LER‹ KKTC’DE TOPLANDI MEFOK'DAN 2. KARMA FOTO⁄RAF SERG‹S‹ Merkez Çelik A.Ș. bünyesinde kurulan ve iki yıldır çalıșmalar yürüten Merkez Çelik Fotoğraf Klübü ‘Mefok’, bu yıl yine çalıșanlarınca hazırlanan karma sergiyle fotoğrafseverlerin karșısına çıktı. Kayseripark'ta düzenlenen, Merkez Çelik A.Ș. Genel Müdürü Namık Kemal Ulusoy'un da katıldığı serginin açılıșını Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak yaptı. Bașkanlığını Hüseyin Tașkın'ın yaptığı Mefok'ta 25 fotoğrafçının genellikle manzara, yașam ve portreden olușan 60 fotoğrafı sergilendi. Mefok üyeleri yıl boyunca șehiriçi ve șehir dıșı gezilerde çektikleri fotoğrafları www.mefok.net sitesinde paylașıyor. Site ayrıca üyelerin bilgi alıșverișinde bulunduğu bir platform. İstikbal Ege Bölge Temsilciliği Batılı Ltd. Ști, 6-9 Nisan tarihlerinde KKTC Kaya Artemis Otel’de geleneksel bayiler toplantısını hayata geçirdi. Ege Bölgesi ana bayi patronları Hakkı Ulusoy, Nazif Ulusoy, Gökmen Ulusoy bașkanlığında ve bölge pazarlama departmanı, İstikbal ve Mondi Ege bölge bayilerinin katıldığı toplantıda 2010 yılı değerlendirildi, 2011 yılı beklentileri ve hedefleri ele alındı. Toplantı sonunda 2010 yılı ciro sıralamasında ilk üçe giren bayilere plaket ve hediyeleri verildi. DO⁄U ANADOLU’NUN 2011 HEDEFLER‹ GÖRÜfiÜLDÜ Doğu Anadolu Bölgesi anabayi Garanti Mobilya'nın Yönetim Kurulu Bașkanı Șerafettin Aslan ve bölge yöneticileri 18 Mart 2011’de Boydak Holding Genel Merkezi’ni ziyaret ederek bir dizi temaslarda bulundu. Ziyaret kapsamında Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO'su Memduh Boydak ile Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu’nun da katıldıkları bir toplantı düzenlenerek, 2010 yılının genel değerlendirmesiyle birlikte, bölgedeki yapılanma faaliyetleri ve 2011 yılının hedef ve stratejileri görüșüldü. HSBC’den z‹yaret HSBC Bank Genel Müdür Yardımcısı Virma Sökmen, Kurumsal Bankacılık Yöneticisi Hülya Kalkavan ve Șube Müdürü Sedat San, 5 Nisan Salı günü Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak’ı makamında ziyaret etti. Mustafa Boydak ile fikir alıșverișinde bulunan HSBC Bank yetkilileri, Kayseri ekonomisi hakkında da bilgi aldı. 64 B‹zb‹ze BOYTRANS BÜYÜYOR Boytrans Lojistik Hizmetleri ve Ticaret A.Ș. filosuna 10 adet DAF marka CF 85.410 4x2 On-Road Çekici, 2 adet ADR’li yarı römork akaryakıt tankeri ve 20 adet TIRSAN marka Perdeli Maxima Semi-Treyler ekledi. TIRSAN Treyler A.Ș’den alınan araçların teslimatı, Tırsan Adapazarı fabrikasında yapıldı. Teslimat törenine Tırsan Treyler Yönetim Kurulu Bașkanı Çetin Nuhoğu, Boytrans Genel Müdürü Kenan Kızılkaya, İstanbul Bölge Müdürü Ömer Demirel ve firma yetkilileri katıldı. Nuhoğlu 1996’da 10 adet Tırsan, 10 adet DAF teslimatıyla bașlayan Boytrans-Tırsan ișbirliğinin devamından memnuniyetini dile getirirken, Kızılkaya “DAF ve Tırsan ilk göz ağrımız. Temel tercih nedenimiz hizmet, araçların ekonomik olması ve yedek parça maliyetleri. Kayseri’den günlük çıkan araç sayısı 350. Yüzde 20 kendi araçlarımız, yüzde 80 filo dıșı araçlar. Her beș senede bir, araçlarımızı yeniliyoruz ve yüzde 80 dıșarıdan aldığımız hizmette de ikinci el olarak sattığımız araçları tercih ediyoruz. Bu sayede sadece kendi filomuzda değil filo dıșından aldığımız hizmette de DAF ve Tırsan kullanıyoruz” dedi. MERKEZ ÇEL‹K’TEN KAN BA⁄IfiI Türkiye, kan bağıșının yetersiz kaldığı ülkelerden biri. Yılda en az 1.5 milyon kișinin kan bağıșında bulunması gerekirken bu rakamın yarısına bile ulașılamıyor. O nedenle Türkiye genelinde kan ihtiyacını karșılamakta yetersiz kalan kan merkezlerinin yöneticileri zaman zaman kan bağıșı kampanyaları düzenliyor. Sorumluluk sahibi vatandașlar ve kurumlar da kan bağıșında bulunuyor. Merkez Çelik A.Ș. çalıșanları da sorumlu vatandașlık örneği göstererek kan bağıșladı. B‹zb‹ze 65 B‹ZDEN HABERLER ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATAMAL BOYDAK DIfi T‹CARET Boydak Dıș Ticaret Projeli&Distribüsyon Satıșlarından Sorumlu Pazarlama Müdürlüğü görevini yürüten İlyas Boydak, BDT Mali ve İdari İșler Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı. Boydak Dıș Ticaret Mağazacılıktan Sorumlu Pazarlama Müdürü Ömer Yavaș, BDT Bayi Yapılandırma ve Mağazacılık Faaliyetlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığına atandı. Boytaș 4 Üretim Müdürlüğüne vekaleten atandı. Boytaș 2 Üretim Müdür Yardımcılığı görevini sürdüren Yakup Karakaș, Boytaș 2 Üretim Müdürlüğüne vekaleten atandı. Boytaș 1 Satıș Sevkıyat Șefliği görevini sürdüren Mehmet Durna, Boytaș Satıș Sevkıyat Müdürlüğüne vekaleten atandı. YEN‹ YATIRIMLAR Boypaș bünyesinde İnșaat Grup Șefliği yapan İnșaat Mühendisi Cem Yüksel, Boydak Holding Yeni Yatırımlar kadrosunda İnșaat Bölge Müdürlüğüne atandı. Boytaș 3 Tasarım Uzmanlığı görevini sürdüren Yalçın Çelikbaș, Boytaș 3 Ar-Ge Șefliğine atandı. Boypaș bünyesinde İnșaat Mühendisi Talip Küçük, Boydak Holding Yeni Yatırımlar kadrosunda, İnșaat Bölge Müdürlüğüne bağlı Șantiye Șefliğine atandı. Mali İșler Müdürü Mustafa Özdemir, Boydak Dıș Ticaret A.Ș. iștiraklerinden Forte Rusya șirketinde Mali İșlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığına atandı. Boytaș 2 Döșeme Hazırlık Üretim Uzmanlığı görevini sürdüren Tamer Nargileci, Boytaș 2 Döșeme Hazırlık Üretim Șefliğine atandı. Yeni Yatırımlar İnșaat Müdürlüğü bünyesinde İnșaat Mühendisi olarak görev yapan Cengiz Vural, aynı müdürlüğe bağlı Șantiye Șefliğine atandı. İstikbal Mobilya Mali İșler Müdürü Yahya Kemal Berber, Boydak Dıș Ticaret A.Ș. Mali ve İdari İșler Müdürlüğüne atandı. BOYÇEL‹K Yeni Yatırımlar İnșaat Müdürlüğü bünyesinde mimar olan Özgür Mehmet Beserek, aynı müdürlüğe bağlı Mimari Projeler Bölüm Șefliğine atandı. Ortadoğu bölgesinde müșteri hizmetleri görevini yürüten Ahmet Karabacak, Müșteri Hizmetleri Șefliğine atandı. BOYTEKS Kayseri İșletmesi’nde Satıș ve Pazarlama Șefi olarak görev yapan Deniz Boydak, Satıș ve Pazarlama Müdürlüğüne atandı. Bursa İșletmesi’nde Satıș ve Pazarlama Uzmanı Hakan Erim, Satıș ve Pazarlama Șefliğine atandı. Dıș Ticaret ve Satınalma Müdürü Erol Boydak, Boyçelik A.Ș. Mali ve İdari İșler Genel Müdür Yardımcılığına atandı. Tel ve Yay Bölümü İșletme Müdürü Mehmet Yıldız, Boyçelik A.Ș. Teknik Genel Müdür Yardımcılığına atandı. Tel ve Yay Bölümü Planlama Șefi Hasan Memnun, Boyçelik A.Ș. Planlama Müdürlüğüne vekâleten atandı. İhracat Müdür Yardımcısı Kazım İlker Çandır, İhracat Müdürlüğüne atandı. İhracat Uzmanı Feridun Tosun, İhracat Șefliğine atandı. İhracat Uzmanı Arif Emre Ölmeztoprak, İhracat Șefliğine atandı. BURSA BOYTEKS Boru Profil Üretim Uzmanı Nedim Herdem, Boru Profil Üretim Șefliğine atandı. Bursa Boyteks Planlama Memuru Selçuk Güngör, Planlama Uzman Yardımcılığına atandı. Boru Profil Planlama Uzmanı Osman Dökmeci, Boru Profil Planlama Șefliğine atandı. Sisge Uzman Yardımcısı Zeynep Sarıyer, Sisge Uzmanlığına atandı. Satınalma Uzmanı Sami Șahin, Satınalma Șefi olarak atandı. Panlama Uzman Yardımcısı Hüseyin Bașkaya, Depo-Sevkiyat Uzmanlığına atandı. Maliyet Muhasebesi Analiz Memuru Ali Erdoğan, Maliyet Muhasebesi Analiz Uzmanlığına atandı. İdari İșler Uzman Yardımcısı Halil Kocaman, İdari İșler Uzmanlığına atandı. Tel Yay Planlama Memuru Cihangir Ünsal, Tel Yay Planlama Uzman Yardımcılığına atandı. Muhasebe Uzman Yardımcısı Nebi Öcal, Muhasebe Uzmanlığına atandı. Satıș Pazarlama Uzman Yardımcısı Osman Karayağız, Satıș Pazarlama Uzmanlığına atandı. Pazarlama Uzman Yardımcısı Muhammed Tahir Özdemir, Pazarlama Uzmanlığına atandı. Satıș Pazarlama Uzman Yardımcısı İlknur Dağ, Satıș Pazarlama Uzmanlığına atandı. Pazarlama Memuru Fırat Ozan Demir, Pazarlama Uzmanlığına atandı. Satıș Pazarlama Uzman Yardımcısı M. Soyer Orhon, Satıș Pazarlama Uzmanlığına atandı. Muhasebe uzman yardımcısı Nuray Güden, muhasebe uzmanlığına atandı. Satıș Pazarlama Uzman Yardımcısı Șenay Kılıç, Satıș Pazarlama Uzmanlığına atandı. Muhasebe Memuru Mesut Canan, Muhasebe Uzman Yardımcılığına atandı. BOYTAfi İhracat memuru Sedat Civan, ihracat uzman yardımcılığına atandı. İthalat Memuru Abdullah Yağmuroğlu, İthalat Uzman Yardımcılığına atandı. Yeni Yatırımlar Tesisat Proje ve Uygulama Grup Müdürlüğü’nde Elektrik Mühendisi Turgay Uslu, aynı müdürlüğe bağlı Elektrik Tesisatları Uygulama Grup Șefliğine atandı. Yeni Yatırımlar Tesisat Proje ve Uygulama Grup Müdürlüğü’nde Elektrik Mühendisi Avni Korhan Boran, aynı müdürlüğe bağlı Elektrik Tesisatları Uygulama Grup Șefliği görevine atandı. İnșaat Mühendisi Abdullah Sığınkaya 2008 yılında atandığı Yeni Yatırımlar İnșaat Müdürlüğü’ne bağlı İnșaat Uygulama Grup Șefliğini sürdürecek. YURTDIfiI YATIRIMLAR ‹Ç‹N RUSYA Merkez Çelik A.Ș. Üretimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Çevrim, gruba yeni eklenen Rusya’daki fabrikaya Genel Müdür, Bayi Yapılandırma ve Perakende İș Geliștirme Müdürü Aygün Bașok , Mali, İdari ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, İș Üretim Müdürü Hüseyin Yıldırım, Teknik Genel Müdür Yardımcısı, Teknoloji ve Sistem Geliștirme Müdürü Ümit Kaya, Yardımcı İșletmeler ve Bilgi İșlem Müdürü, Yatak Üretim Müdürü Fikret Kamer, Yatak, Baza ve Döșemeli Mobilya Üretim Müdürü, İstikbal Pazarlama Uzmanı Süleyman Bütün Satıș, Pazarlama ve Sevkiyat Șefi, İstikbal Mobilya A.Ș. Satınalma Müdüresi Belma Mercan, Merkez Çelik Satınalma Müdürlüğüne atandı. Kumaș Kesim Ünitesi Müdürü Kandemir Özdemir, Döșemeler Ünitesi Müdürlüğüne atandı. Yardımcı İșletmeler Bölümü Müdürlük görevini vekaleten sürdüren Cüneyt Akbaș, Metal Mekanik Ünitesi Müdürlüğüne asaleten atandı. Mobilya Bölümü Müdürlük görevini vekaleten sürdüren Mevlüt Demirel, bu göreve asaleten atandı. Muhasebe Bölümü Müdürlük görevini vekaleten sürdüren Cafer Ulus, göreve asaleten atandı. İnsan Kaynakları Bölümü Müdürlüğünü vekaleten sürdüren Halis Zeki Erciyes, göreve asaleten atandı. Döșemeler Ünitesi Șefi Mehmet Cem Nane, Kumaș Kesim Ünitesi Müdürlüğü’ne vekaleten atandı. Müdürlüğünü Köksal Doğru’nun yaptığı Planlama Departmanı’nın adı, Planlama ve Lojistik Departmanı olarak değiștirildi. Sürekli İyileștirme Departmanı uzmanı Emre Tuna, aynı departmanın șefliğine atandı. Döșemeler Üretim Uzmanı Mehmet Özdemir, Döșeme Üniteleri Șefliğine atandı. Sosyal Hizmetler Uzmanı Ramazan Yavuz, Sosyal Hizmetler Șefliğine atandı. Sürekli İyileștirme Departmanı Uzmanı Osman Kürkçü, Ar-Ge departmanında bulunan Ür-Ge Șefliğine atandı. BOYDAK HOLD‹NG Boydak Holding Yazılım Geliștirme Müdürü Zafer Tezcan, Boydak Holding İș Uygulamaları ve Proje Danıșmanlık Müdürlüğüne atandı. Boydak Holding Sistem ve Veri Güvenliği Șefi Seferhan Bilgici, Boydak Holding Teknoloji Müdürlüğüne atandı. İstikbal Mobilya BT Müdür Yardımcısı Hüseyin Ünal, Boydak Holding Network ve Veri Güvenliği Müdürlüğüne atandı. Kalite Yönetim Uzmanı Mustafa Cömertman Kalite Sistem Șefi, Boydak Holding Web Yazılım Șefi Melih Hamit Sarıca, İstikbal Mobilya BT Müdürlüğüne (Bilgi Teknolojileri Süreci Lideri) atandı. Tasarım Uzman Yardımcısı Çağdaș Ozan Kılıç Ar-Ge ve Ür-Ge Șefi olarak atandı. Boydak Holding A.Ș. İnsan Kaynakları Șefi Yücel Doğan, Boydak Holding A.Ș. İnsan Kaynakları Müdürlüğüne vekaleten atandı. UKRAYNA Boydak Holding A.Ș. Mali İșler Departmanı’nda uzman olan Selman Üstüner, Boydak Holding A.Ș. Mali İșler Șefliğine atandı. İstikbal Adapazarı İșletme Müdürü Mustafa Karamemiș Fabrika Müdürü, Satıș Sevkıyat Müdürü Halit Durkut, Mali, İdari ve Pazarlamadan Sorumlu Fabrika Müdür Yardımcısı, Boydak Holding A.Ș. İstikbal Pazarlama Departmanı’nda Uzman Hasan Hüseyin Ulutaș, Boydak Holding A.Ș. İstikbal Pazarlama Șefliği’ne atandı. Teknik Genel Müdür Yardımcılığı’nı vekaleten sürdüren Bülent Karakapu, Teknik Genel Müdür Yardımcılığına asaleten atandı. Boru Profil Üretim İșçisi H. Mustafa Aslan, Boru Profil Sevkiyat Memurluğuna atandı. Maliyet Muhasebe Müdürlük görevini vekaleten sürdüren Sadık Kayar, Maliyet Muhasebe Müdürlüğüne asaleten atandı. ERC‹YES ÇEL‹K HALAT Mehtap Durkut Satıș, Pazarlama ve Sevkiyat Șefi olarak atandı. Boydak Holding A.Ș. Web Yazılım Uzmanı Ali Narin, Boydak Holding A.Ș. Web Yazılım Șefliğine atandı. Boytaș 2 İșletme Müdürlüğü görevini vekaleten sürdüren Hüseyin Karadeli Boytaș 2 İșletme Müdürlüğüne asaleten atandı. Erciyes Çelik Halat Tel Sanayi ve Ticaret A.Ș. Üretim Müdürü Kazım Serdar Așkın, Genel Müdür Teknik Yardımcısı olarak atandı. MERKEZ ÇEL‹K Boydak Holding A.Ș. Network ve Veri Güvenliği Uzmanı Ahmet Köylü, Boydak Holding A.Ș. Network ve Veri Güvenliği Șefliğine atandı. Satınalma Müdürü Ahmet Çatal, Lojistikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığına atandı. Boyçelik ve Metal A.Ș. BT șefi İlhami Koyuncu, Boydak Holding A.Ș. Fabrikalar Lojistik Destek Șefliğine atandı. Boytaș 2 Ar-Ge Müdürlük görevini vekaleten sürdüren Süreyya Öztürk, Boytaș 2 Ar-Ge Müdürlüğüne asaleten atandı. Boytaș 4 Üretim Müdürlüğü görevini sürdüren Arif Üstündağ, Boytaș 4 İșletme Müdürlüğüne vekaleten atandı. Boytaș 4 Üretim Müdür Yardımcılığı görevini sürdüren Erol Gelekli, 66 B‹zb‹ze Üretim Uzmanı Soner Tekin, Üretim Șefi, Genel Muhasebe Uzmanı İsmet Budak Finansal Kontrolör, FORM SÜNGER ATAMA Form Sünger A.Ș. Kalite Güvence Șefi Özkan Yıldızhan, Boyteks Tekstil A.Ș. Ar-Ge Müdürlüğü’ne atandı. Döșemeler Ünitesi Müdürü Çetin Öztürk, Üretimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığına atandı. Metal-Mekanik Ünitesi Müdürü Kalender Dirik, Yardımcı İșletmeler Müdürlüğüne asaleten atandı. -Boydak Holding A.Ș. ERP Sistem Uzmanı Ramazan Yıldırım, Veritabanı ERP Sistemi Yönetim Șefliğine atandı. ‹ST‹KBAL Boytaș Mobilya Sanayi ve Ticaret A.Ș’de Mali İșler Müdürü Harun Cesur, İstikbal Mobilya A.Ș. Mali İșler Müdürlüğüne (Ödeme/Tahsilat Süreci Lideri ve B‹zb‹ze 67 B‹ZDEN HABERLER ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATAMALAR ATA BAY‹ AÇILIfiLARI BAY‹ AÇILIfiLARI BAY‹ AÇILIfiLARI BAY‹ AÇILIfi Finans Süreci Lideri) atandı. Adapazarı’nda Planlama Șefi Ayhan Bayram, Üretim Müdürlüğüne atandı. Endüstriyel Üretim Müdürü Metin Uğur, Endüstriyel Üretim Müdürü (Siparișin Yerine Getirilmesi - Endüstriyel Ürünler Süreci Lideri) görevine atandı. İç ve Dıș Satınalma Müdürü Zeyad Geze, İç ve Dıș Satınalma Müdürü (Tedarik Süreci Lideri) görevine atandı. Kayseri’de Ar-Ge ve Tasarım Șefi olan Oktay Karaca, Yatak Üretim Müdür Vekilliğine (Siparișin Yerine Getirilmesi-Yatak Süreci Lideri) atandı. Yatak Üretim Șefi olan Faruk Yüce, Yardımcı İșletmeler Müdür Vekilliğine (Yardımcı İșletmeler Süreci Lideri) atandı. Kalite Yönetim Șefi Latife Șahin, Kalite Yönetim Müdür Vekilliğine atandı. Elektronik Bakım Onarım Uzmanı Göksel Özer, Yardımcı İșletmeler Șefliğine atandı. Boytaș-2 Üretim Uzmanı Uğur Budur, Boytaș-1 Üretim Uzmanlığına getirildi. Boytaș-2 Ür-ge Uzmanı Selçuk Erkan , Boytaș-1 Ür-ge Uzmanlığına getirildi. Boytaș-1 Ür-ge Uzmanı Özay Özen, Boytaș-4 Ür-ge Uzmanlığına getirildi. Boytaș-4 Yardımcı İșletmeler Șefi Ahmet Serin, Boytaș-2 Yardımcı İșletmeler Șefliğine getirildi. Boytaș-1 Yardımcı İșletmeler Șefi Ali Șenyürek, Boytaș-4 Yardımcı İșletmeler Șefliğine getirildi. Boytaș-2 Yardımcı İșletmeler Uzmanı Abdulvahit Tașar, Boytaș-1 Yardımcı İșletmeler Uzmanlığına getirildi. Kalite Yönetim Uzmanı Tolga Soylu, Ar-Ge ve Tasarım Șefliğine atandı. Maliyet Muhasebesi Uzman Yardımcısı Serdar Güven, Maliyet Muhasebesi Șefliğine atandı. Boytaș-4 Üretim Uzmanı Çağrı Ünalan, Boytaș 4 Projeli İșler Uygulama Uzmanlığına getirildi. Ev Tekstili Üretim Uzmanı Hamza Elkıran, Ev Tekstili Üretim Uzmanı (Siparișin Yerine Getirilmesi - Ev Tekstili Süreci Lideri) görevine atandı. Boytaș-1 BDT Temsilcisi Mahmut Yașar, Boytaș-3 Satıș bölümünde İstikbal Bölge Temsilcisi ve BDT Temsilciliği görevini sürdürecek. Boytaș-1 Üretim Müdür Yardımcısı Erol Gelekli, Boytaș-4 Üretim Müdür Yardımcığına getirildi. Boytaș-4 Kalite Yönetim Șefi Ersan Öztaș, Boytaș 4 ve Mondi Kalite Yönetimi Șefliğine getirildi. Boytaș Laboratuvar ve Kalibrasyon Uzmanı Nasır Ay, Boytaș-4 Kalite Yönetimi Uzmanlığına getirildi. Boytaș-3 Kalite Yönetim Șefi Korkmaz Dursun, Boytaș-1 Kalite Yönetim Șefliğine getirildi. Boytaș-1 Sevkiyat Memuru Mustafa Kemal Aktaș, Boytaș-4 Sevkıyat Memurluğuna getirildi. Boytaș-4 Sevkiyat Memuru Namık Gültekin, Boytaș-1 Sevkıyat Memurluğuna getirildi. Boytaș-3 Sevkiyat Memuru Osman Karaağaç, Boytaș-4 Sevkıyat Memurluğuna getirildi. Boytaș-4 Sevkiyat Memuru Șuayip Tașkıran, Boytaș-3 Sevkıyat Memurluğuna getirildi. HES KABLO Boytaș-4 Kalite Yönetim Șefi Ahmet Hamdi Onaran, Boytaș-3 Kalite Yönetim Șefliğine getirildi. Hes Kablo İstanbul Bölge Müdür Yardımcısı Serdar Günal, HES Kablo İstanbul Bölge Müdürlüğüne atandı. Boytaș-1 Kalite Yönetim Uzmanı Zeynep Çam, Boytaș Laboratuvar ve Kalibrasyon Uzmanlığına getirildi. Hes Kablo Muhasebe Șefi Ayșe Paltacı, Erciyes Çelik Halat Tel Sanayi ve Tic. A.Ș. Mali ve İdari İșler Müdürlüğüne vekaleten atandı. Boytaș-1 Planlama Șefi Murat Arslan, Boytaș-2 Planlama Șefliğine getirildi. Yardımcı İșletmeler bölümünde Elektronik Bakım Onarım Mühendisi Altuğ Özden, aynı bölümde Elektronik Bakım Onarım Șefliğine atandı. Boytaș-3 Planlama Șefi Zafer Sarıyıldız, Boytaș-1 Planlama Șefliğine getirildi. Boytaș-1 Hammadde Depo Șefi Serhat Gökdemir, Boytaș-4 Hammadde Depo Șefliğine getirildi. Boytaș-4 Hammadde Depo Șefi Veli Kınık, Boytaș-3 Hammadde Depo Șefliğine getirildi. Boytaș-3 Hammadde Depo Șefi Zehra Badegül, Boytaș-1 Hammadde Depo Șefliğine getirildi. Boytaș-1 Üretim Uzman Yardımcısı Eray Oğuzhan, Boytaș-3 Üretim Uzman Yardımcılığına getirildi. Boytaș-2 Üretim Uzmanı Murat Özbek, Boytaș-4 Üretim Uzmanlığına getirildi. 68 B‹zb‹ze Firma adı: İlhami Center Mobilya Ltd. Ști. Yetkili kiși: İlhami Çıplak Adres: B.Esat Bağlar Cad. No: 230 Seyranbağları/Çankaya/ Ankara Metraj: 2.000 metrekare İletișim bilgileri: (0312) 4477377 Açılıș tarihi: 14 Ocak 2011 ‹stikbal Bayii Uyar Sar›l Mobilya Uyar Sarıl Mobilya, 24 Aralık 2010’da Kaymakam Abdülkadir Karataș bașta olmak üzere daire amirleri, Ege Bölge Bayii Batı Șirketler Grubu Yönetim Kurulu Bașkanı Hakkı Ulusoy, Nazif Ulusoy- Gökmen Ulusoy Halil Bașbarut- Hüseyin Özbek-Mehmet GökçenDevrim Bilek, sivil toplum kurulușları temsilcileri, kalabalık bir davetli topluluğunun katılımıyla Soma’da hizmete girdi. Açılıșa Bergama ve komșu ilçelerden de katılım oldu. Firma adı: Uyar Sarıl İstikbal Yetkili kiși: Arif Uyar, Ali Sarıl Metraj: 1.200 metrekare Adres: Namazgah Mah. Gazi Osman Pașa Cad. Dereiçi Sok. No: 16 Soma/Manisa İletișim bilgileri: (0236) 614 1910 Açılıș tarihi: 24 Aralık 2010 Boytaș-4 Satıș Memuru Mustafa Sayan, Boytaș-2 Sevkıyat Memurluğuna getirildi. Boytaș-1 Üretim Uzmanı Selçuk Doğru, Boytaș 2 Kalite Yönetim Uzmanlığına getirildi. Boytaș-2 Planlama Șefi Mustafa Özkan, Boytaș-3 Planlama Șefliğine getirildi. Açılıșa AKP Adıyaman Milletvekili Șevket Gürsoy, AKP Çorum Milletvekili Cahit Bağcı, AKP Çankırı Milletvekili Suat Kınıkoğlu, AKP Adana Milletvekili Prof. Dr. Vahit Kirișçi, AKP Meclis Grup Amiri Halil Ergen, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, İstikbal Pazarlama Müdürü Mustafa Büyükkatırcı, Yön Pazarlama Yönetim Kurulu Bașkanı Halis Gökçek, Yön Pazarlama Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Siviș, Genel Müdür Yardımcısı İskender Çolum, Bölge Sorumlusu Mehmet Topçu katıldı. İlhami Çıplak, Abdülgaffar Çıplak ve İsmail Çıplak’ın ev sahipliğindeki açılıșa, halk da yoğun ilgi gösterdi. Boytaș-3 Satıș Șefi Ömer Boz , Boytaș-4 Satıș Șefliğine getirildi. Boytaș-4 Regina Satıș Uzman Yard. Yasemin Doğan, Boytaș-1 Ar-ge Uzman Yardımcılığına getirildi. BOYTAfi ROTASYON ‹stikbal Bayii ‹lhami Center Mobilya Enerji Kabloları Üretim Bölümü, Granül Ünitesinde Üretim Mühendisi Ali Tuğrul, aynı bölümde Granül Üretim Șefliğine atandı. Haberleșme Kabloları Üretim Bölümü Fiber Optik Ünitesinde Üretim Mühendisi Mükremin Sayıalioğlu, aynı bölümde Fiber Optik Üretim Șefliğine atandı. Kalite ve Laboratuar Bölümü Fiber Optik Laboratuar Ünitesinde Laboratuar Mühendisi Mustafa Tuna, aynı bölümde Fiber Optik Laboratuar Șefliğine atandı. Sami Erkan, Hes Kablo Ankara Bürosu’ndan Boydak Havacılık Tașımacılık Ticaret A.Ș.’ye nakil oldu. Bellona Bayii Köse Ev Gereçleri Köse Ev Gereçleri Ticaret ve Sanayi Ltd. Ști. dokuz yıldır hizmet verdiği Hasköy’deki mağazasına Okmeydanı’nda bir yenisini ekledi. Bayi sahipleri Mehmet Köse, Yavuz Köse, Yusuf Köse ve babaları Mustafa Köse’nin ev sahipliğindeki törende açılıș konușmasını Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak yaptı. Açılıșa, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak, BEPAȘ A.Ș. Genel Müdürü Cüneyt Ocak, Boypaș A.Ș. Genel Müdürü Hakan Ünsal, Bepaș AȘ. Avrupa Yakası Pazarlama Müdürü Ekrem Aktaș, Bepaș A.Ș. Anadolu Yakası Pazarlama Müdürü Ali Türkmen katıldı. Firma adı: Köse Ev Gereçleri Yetkili kiși: Mehmet Köse, Yavuz Köse Metraj: 600 metrekare Adres: Fatih Sultan Cad, No: 90 Okmeydanı / İstanbul İletișim bilgileri: (0212) 297 21 81 B‹zb‹ze 69 B‹ZDEN HABERLER AY‹ AÇILIfiLARI BAY‹ AÇILIfiLARI BAY‹ AÇILIfiLARI BAY‹ Bellona Bayii Evyapar Mobilya Bellona Bayii Bilir Mobilya Anadolu yakasında Bellona Ailesi’ne bir halka daha eklendi. Ümraniyeliler’in büyük ilgi gösterdiği Evyapar Mobilya’nın açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak, Bepaș Genel Müdürü Cüneyt Ocak, Evyapar-Bellona A.Ș. Yönetim Kurulu Üyeleri ve firma yetkilileri katıldı. Bellona Bayi Bilir Mobilya, Üsküdar șubesi hizmete açıldı. 19 Șubat’ta yapılan açılıșa, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak ve Yusuf Boydak, Bepaș Genel Müdürü Cüneyt Ocak, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Bellona Ürün Müdürü Attila Tașkıran, Bepaș Akfırat Bellona Pazarlama Müdür Vekili Ali Türkmen ile diğer pazarlama müdürleri ve bölge pazarlama temsilcileri katıldı. Sanatçlar Serdar Tuncer, Mustafa Demirci, Ertuğrul Erkiși, Eșref Ziya Terzi, Recep Demirkaynak, Erkan Mutlu da açılıșa renk kattı. Firma adı: Evyapar AVM. Ltd. Ști. Yetkili kiși: Bekir Kaya, Veysel Kaya, Sıtkı Kaya, Mehmet Kaya, Rașit Kaya Adres: Tepeüstü Mah. Alemdağ Cad. No: 608 Ihlamurkuyu Ümraniye/İstanbul Metraj: 1.150 metrekare İletișim bilgisi: (0216) 365 85 32 - 33 Açılıș tarihi: 18 Aralık 2010 Firma adı: Bilir Mobilya Yetkili kiși: Yılmaz Bilir Adres: Ahmediye Mah. Halk Cad. No:17/C Üsküdar/İstanbul Metraj: 850 metrekare İletișim bilgileri: (0216) 310 34 72 - 73 Açılıș tarihi: 19 Șubat 2011 Mondi Bayii Narlar Yap› Malzemeleri Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak, Orpaș Pazarlama A.Ș. Genel Müdürü İhsan Ermen, Orpaș Pazarlama A.Ș. İstikbal Bölge Müdürü Orhan Bașar, Orpaș Pazarlama A.Ș. Mondi Bölge Müdürü Özgür Kaya’nın katıldığı açılıșın 14 Șubat’a denk gelmesi nedeniyle, törene katılan kadınlara Mondi’den sürpriz hediyeler verildi. Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak açılıșta yaptığı konușmada, son yıllarda insanların yatırım yapmaktan çekinir hale geldiğini belirterek, “Ama Uzunköprü Bayimiz Narlar Ticaret sahibi Fatih Nar, Uzunköprü’ye yakıșır bir mağazayı Uzunköprülüler’in hizmetine açıyor. Bu gurur verici mağazadan ve cesaretinden dolayı kendisini kutluyoruz” dedi. Firma adı: Narlar Yapı ve Dayanıklı Tüketim Malzemeleri Yetkili Kiși: Fatih Nar Metraj: 500 metrekarej Adres: Kurtuluș Cad. No 31 Uzunköprü/Edirne İletișim bilgileri: (0532) 244 77 26 Açılıș tarihi: 14 Șubat 2011 70 B‹zb‹ze
Benzer belgeler
Yatırımlarımızla büyümeye devam ediyoruz
Bir tasarım kenti: Milano
Bir mutluluk bir hüzün
İstikbal yine sektöründe en beğenilen șirket
van ‹ç‹ntek vücut olduk
kendisini, ilișkilerini, durumunu test edebilir. Türkiye de, Boydak Holding de bu acı günlerde iyi bir sınav verdi. Yönetim Kurulu Bașkanımız Hacı Boydak’ın da dediği gibi, “Bu güç günler bir defa ...
ayakta kalamaz - Boydak Holding
Odası Bașkanı Mustafa Alan ve sanayicileri bulușturan geceye
Cumhurbașkanı Abdullah Gül ve Bașbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
gönderdiği mesaj okundu. Cumhurbașkanı Gül ve Bașbakan Erdoğan
BİZBİZE, BOYDAK HOLDİNG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA BİR
çıktığımız Rusya pazarına bu kez üretici olarak giriyoruz. Vizyoner bakıșımızla gelecekteki büyüme potansiyelini tespit ettiğimiz bu pazara üretici sıfatıyla girerek, aynı zamanda karșımıza çıkarıl...
Yeni Açılan Büyümeye Devam Ediyoruz
Avrupa’nın en büyük mobilya üreticilerinden biri Fabryki Mebli Forte
SA’nın Rusya ve Ukrayna’daki iki fabrikası, 20 milyon dolar bedelle artık
Boydak Grubu’na ait. İlk beș yıl içerisinde 60 milyon ...
Bizbize - Boydak Holding
Mobilyadan kablo üretimine, demir-çelik ve finanstan enerji yatırımlarına kadar birçok alanda iș yapan Boydak Holding,
2010'da 4.1 milyar lira gelir elde etti. Grup bünyesinde toplam 11 bin 500 kiș...
liderleri - Boydak Holding
Avrupa’nın en büyük yatak ve mobilya üreticilerine hammadde tedarik eder duruma gelmiș. Bugün 52 ülkeye, 199
firmaya ihracat yapan Boyçelik, mobilyadan otomotive, beyaz eșyadan inșaata birbirinden ...
BAYİ - Boydak Holding
10 ı gündem
Bellona bayileri Antalya’da buluștu
Boydak tanıtımlı İMOB’a yüksek katılım
Milano Uluslararası Mobilya Fuarı’na Boydak çıkartması
Bir tasarım kenti: Milano
Bir mutluluk bir hüzün
İstikb...