PDF SAYI 41 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 41 - Hayat Online
41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:56 Uhr Seite 1 8. Duisburg Kitap Fuarý 24 Aralýk`ta Açýlýyor Gelsenkirchen-Hassel Anasýnýfý Saadet Bahçesi Miniklerinden Sayfa: 19`da IGMG Kurban Kampanyasý Tamamlandý Sayfa: 24`te Örnek Davranýþ Sayfa: 4`te Ýmamlar Ýçin Uyum Projesi Köln`de Tanýtýldý Sayfa 16`da Nesillerin maddi ve manevi açýdan zarar görmesini önlemek için GDO`su Minareye “Helal Giydirilen Gýda Çýkarken `da Bir Bayram Ýlhan BÝLGÜ Sayfa 17`de Dýþarý Sertifikasý” ile Ýlgili Problemler Mustafa YENEROÐLU Darfur- Selma ÖZTÜRK Evden Kültürü Murat ÝLERÝ Sayfa 31`de Sayfa 15`te “Minareler þeffaflýðýn, entegrasyonun ve aidiyetin iþaretidir” Korku Müslümanýn Helal Gýda Ýle Ýmtihaný Sayfa 23`te Dünya Kýlýf: Baþörtüsü Yasaklarý Avukat Nalan SÖNMEZ Ayrýlýkta da Anne ve Baba, Anne ve Baba Kalmalý! 2. Bölüm Sayfa 33`te Bozuk Sayfa 13`te Mahmut AÞKAR Ramazan KURUYÜZ Sayfa 35`te Prof.Dr. Hayrettin KARAMAN Dr. Yusuf IÞIK Sayfa 7`de Sayfa 5`te MUTLAKA HELAL GIDA 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr Seite 2 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr editörden Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 3 Sinan AKTÜRK hasbihal Sevgili dostlar! Bu sayýmýzla birlikte sizinle olan beraberliðimizin 41. sayýsýna ulaþmýþ bulunuyoruz. Türkiyemizdeki tabirle 41 kere maþallah. Tabi bu maþallahý ilk olarak sizlere söylemek istiyoruz. Bugüne kadar verdiðiniz destekten dolayý teþekkürlerimizi sunuyoruz. 2004 senesi Ocak ayý itibariyle baþlamýþ olduðumuz yayýn hayatýmýzda ilk olarak Hessen Eyaletindeki insanýmýza ulaþmaya gayret ettik. Ýkinci senenin baþýnda gazetemizi diðer eyaletlerden insanýmýzýn da takip ettiði ve buralara da ulaþmamýz gerektiði bizlere tavsiye edilmeye baþlandý. Bizler prensip olarak belli altyapýlarý tamamlamadan tabiri caiz ise güdük olabilecek çalýþmalara pek sýcak bakmýyoruz. 2006 senesinin ortalarýnda Hessen Eyaleti`nin haricinde Bavyera Eyaletinde de çýkmaya baþladýk. Bu dönemde gazetemizin baský adedi 15000`e ulaþtý. Buradan bizlere o dönemlerde desteðini esirgemeyen kardeþlerimize teþekkürü bir borç biliyoruz. Sizlerin gazetemize göstermiþ olduðu teveccüh gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Bunun sonucu olarak yine 2007 senesinin sonlarýna doðru NRW Eyaletinin belli bir bölümünde (Bielefeld, Paderborn, Osnabrück vs.) gazetemizi ulaþtýrmaya baþladýk. Yine bu dönemde gazetemizin trajý 20.000`e ulaþtý. Haziran 2009 itibariyle gazetemiz iki ayrý baský ile toplam 30.000 traja ulaþtý. NRW Eyaleti için 20.000 adetli özel baský ve Hessen-Bavyera-Rheinland Pfalz Eyaletleri için ise 10.000 adetlik bir baský ile sizlere ulaþmaya çalýþýyoruz. Gün geçtikçe sizlerin ilgi ve desteðiyle büyümeye devam ediyoruz. Ýnþallah 2010 yýlbaþý itibariyle daha ge- Impresium Künye Seite 3 41 Kere Maþallah liþmiþ bir gazete ile ve Almanya`nýn daha baska eyaletlerindeki insanýmýza da ulaþma noktasýnda çalýþmalarýmýz devam ediyor. Sizlerde ricamýz; bizlerin daha faydalý bir çalýþma ile insanýmýza ulaþmasý noktasýnda eleþtiri, teklif ve katkýlarýnýzla bizleri yönlendirmenizdir. Þu an gazetemiz bizim ideal manada istemiþ olduðumuz gazete içeriðinin yüzde 60-70 civarlarýndadýr. Bunun daha ideal konuma gelebilmesi için sizlerin teklifleri bizim için çok önemlidir. Yine 2010 yýlbaþý itibariyle gazetemizin internet sitesi (www.hayatonline.eu) son aktüel durumuna kavuþacak ve sizlerin hizmetine girecektir. Þu anda gazetemizin tüm arþivini internete aktarmýþ bulunuyoruz. Gazetemizin geçirmiþ olduðu evreleri takip edebilme imkanýna sahipsiniz. Prensip olarak belirlemiþ olduðumuz ilkelerimizin hiçbirinden taviz vermedik ve vermeyi de düþünmüyoruz. Bir kez daha tekrarlamak istiyoruz ki; gazetemizin sayfalarý her daim ve her görüþe açýk olacaktýr. Hakaret ve tahammülsüzlük içermeyen her türlü yazý ve görüþe sayfalarýmýz açýk olmaya devam edecektir. Arþivimizdeki eski sayýlarýmýza bakýldýðýnda bunun doðruluðu kanýtlanacaktýr. Sevgili dostlar! Bu sayýmýzda “Helal Gýda” ile alakalý bir dosya ile sizlerin karþýsýndayýz. Malumunuz bulunduðumuz ülkenin kendine has durumlarý yüzünden yediðimiz gýdalar ile alakalý olarak biraz dikkatli olmamýz gerekiyor. Bizler inanan insanlar olarak hayatýmýzýn belli durumlarýna dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle yiyeceðimiz ve içe- hayat Aylýk Ücretsiz Gazete 15 Aralýk/15 Ocak 15 Dezember/15 Januar 2009 Muharrem 1431 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Fikret Ekin, Murat Ýleri, Mahmut Aþkar, Cengiz Þahbaz, Sinan Aktürk, Aydýn Ersoy, M. Salih Aydýn ceðimiz gýdalarýn helalliðine dikkat etmek mecburiyetindeyiz. Kapitalist toplumlarda daha fazla kazanabilme uðruna bazen insan saðlýðý hice sayýlabiliyor. Tabii bunun yanýnda tüketicilerin inancýyla alakalý hassasiyetleri de gözardý edilebiliyor. Bazý firmalar bu hassasiyeti dikkate alarak ürünlerini piyasaya sunarken bazý firmalar da bunu dikkate almýyorlar. Bu bir tercihtir. Bizler inancýmýzýn bizden istemiþ olduðu þekilde ihtiyacýmýz olan gýdalarý temin etmekle mükellefiz. Örneklendirmek gerekirse; yiyeceðimiz etten tutunda, peynire kadar, sucuk salama kadar bunlarýn kesim ve imalat aþamalarýný bilmek mecburiyetindeyiz. Belki bunlarý bizler þahýs olarak takip etmekte zorlanabiliriz. Ama bu iþleri yapan kurum ve kuruluþlarýn olmasý gerekmektedir. Ki bildiðimiz kadar da bu tür kuruluþlar Almanya`da mevcuttur. Ýslam dini kolaylýklar dini olarak bilinmektedir. Evet öyledir de; ama bulunulan durum ve coðrafyaya göre fýkhi açýdan farklý bakýþ açýlarý ortaya çýkabilmektedir. Bunlarý bu iþin erbabý bir araya gelerek halletmelidir. Ve elhamdülillah bu konunun uzmaný olan pek çok ilim adamýmýz mevcuttur. Bilindiði gibi dini meselelerle alakalý olarak Almanya`da dini cemaatler muhatap alýnmaktadýr. Belki yakýn zamana kadar bizlerin bu noktada eksiklikleri mevcuttu. Ama özellikle KRM``in kurulmasýndan sonra bu sýkýntýnýn da giderildiði kanaatindeyiz. Artýk kendini bilmez birileri çýkarak hiç de bilgi sahibi olmadýðý Ýslami meseleler hakkýnda fetvalar verme densizliðine düþmeyecek. Bu iþin erbabý olan ilim ehlinin verdiði bilgiler hem Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.eu Basýldýðý Yer: Sunprint GmbH Offenbach Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. Alman resmi makamlarýný ve hem de kamuoyunu tatmin edecek düzeydedir. Helal Gýda eksenli dosyamýzda iþinin erbabý akademik kariyeri olan ve insanýmýz tarafýndan itibar edilen þahýslarýn yazýlarý mevcuttur. Bu konuda doyurucu bilgiler edineceðiniz kanaatindeyiz. Yine Almanya Helal Sertifikalama Kurumu yetkilileri ile yapýlan röportajda buradaki durum hakkýnda bilgiler alabileceksiniz. Eðer bizler inandýðýmýz deðerler ile alakalý olarak ýsrarcý ve talepkar olursak hem resmi makamlar ve hem de gýda ihtiyaçlarýmýzý karþýlayan firmalar bu hassasiyetleri dikkate almak mecburiyetinde kalacaklardýr. Burada meseleyi bazý politikacýlarýn istismar etmeye çalýþmasý gibi deðil de bizlerin dini ve milli hassasiyetlerinin dikkate alýnmasý olarak deðerlendirmek gerekir. Özellikle Kurban Bayramlarý dönemlerinde bazý politik çevrelerin kýþkýrtmalarýyla engellenmeye çalýþýlan þoksuz kurban kesimi bu konularýn baþýnda geliyor. Burada özellikle bu mesele ile alakalý olarak mücadelesine yýlmadan devam eden sevgili Rüstem Altýnküpeyi de anmadan geçemeyeceðiz. Bu vesile ile yeni Hicri Yýlýnýzý (1431) ve yeni Miladi Yýlýnýzý (2010) tebrik etmek istiyoruz. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. Not: Kýymetli Aðabeyim Mehmet Toprak Bey`in Evladý Halil Toprak, Havva Akkaya ile dünyaevine girmiþtir. Yeni evli çifte iki cihan saadeti dilerim. Bölge Temsilcileri Bielefeld: Mehmet Demir Tel: 0178-2063526 E-Mail: [email protected] [email protected] . Köln: Ahmet Çakýlcý Tel: 0172-2104121 E-Mail: [email protected] Dortmund: Fatih Kahraman Tel: 0172-5768278 E-Mail: [email protected] . Düsseldorf: Murat Satýlmýþ Tel: 0157-72414539 E-Mail: [email protected] 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr 4 2 GMG Ruhr-A Bölgesi yönetim kurullarý Dortmunddaki Bölge Merkezinde bir araya geldi. Toplantý Yýldýz Projesi sorumlusu Ýsa Özer`in okumuþ olduðu Kur`an-ý Kerimle start verdi. Ardýndan IGMG Ruhr A Bölge Teþkilatlanma Baþkaný Harun Caylan`ýn yoklama ve gündemi takdim etti. Daha sonra açýlýþ konuþmasý için IGMG Ruhr A Bölge Baþkaný Özcan Kuri söz aldý. Kuri oluþturduklarý burs komisyonu hakkýnda kýsaca bilgi ver- Asým TOZOÐLU Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir 009 yýlýnýn sonuna yaklaþtýðýmýz bu günlerde, yýlýn bitimiyle, bazý önemli iþlevlerin de süresi bitmiþ oluyor. Mesela 2005 yýlýna ait vergi denkleþtirme iþlemi ancak 31.12.2009 gününe kadar maliyeye bildirilebiliniyor. Aksi halde haklarýmýz yanýyor. Bu arada Almanca tabiriyle "Wohnunsbauprämie" dediðimiz ev yaptýrým teþvik primleri için 2005 deðil 2007 yýlý için süre doluyor. Elinde bankalara ait bu belgeleri olanlar mutlaka gerekli dilekçelerini doldurup imzaladýktan sonra bankalarýna versinler veya gön- I Seite 4 hayat [email protected] dersinler ki haklarý yanmasýn. Bir yýl içinde banka yapý tasarruf (Bauspar) hesabýnda biriktirdikleri paranýn yüzde onunu devlet 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 2005 yýlý yanmasýn sürelere dikkat prim olarak vermektedir. Tabii ki aileler için 94 euroyu, bekarlar için 49 euroyu geçmeyen bu miktar bence küçümsenmemelidir. Diðer taraftan Riester Rente veya benzeri emeklilik parasýný ödeyenlerde "Zulageantrag" denilen dilekçeleri doldurup 2007 yýlýna ait dilekçeleri sene sonuna kadar ilgili kuruluþa IGMG Ruhr-A Geniþletilmiþ Bölge Yönetim Kurullarý Toplantýsý di. Kuri, þubelerde yapýlan teftiþlere de deðindi. Daha sonra Özcan Kuri katýlan yönetim kurulu üyelere “Ýdareciler ve üyelerarasý iliþkiler” hakkýnda bir seminer verdi. Yeni bina hakkýnda bilgi veren Özcan Kuri, pek yakýnda bina alýmý için çalýþmalar yoðunlaþtýðýný söyledi. Daha sonra söz alan IGMG Ruhr A Bölge Teþ- kilatlanma Baþkaný Harun Caylan söz aldý. Caylan bölgede yapýlan ve önümüzdeki dönem yapýlmasý gereken koordinasyon ve komisyon toplantýlarý hakkýnda kýsa bilgiler verdi. bilgilendirme göndermelidirler. Bilindiði gibi Riester Rente de bilhassa kendisi çalýþýp da eþi çalýþmayan ve birden fazla çocuðu olan ailelerde devlet destek vermektedir. Eþi için 220 euro, çocuk baþýna da gelire oranla destek alacak mükellef, dilekçe vermezse, hakký yanacaktýr. O halde bazý konularda süre dolmak üzereyken, uzmanýnýza danýþýnýz ve haklarýnýz yanmasýn. Yapýlan araþtýrmalar gösteriyor ki, yüzbinlerce vergi mükellefi hala 2005 yýlýna ait vergi denkleþtirme iþlemini yaptýrmamýþ ve devlete hediye etmiþtir. Caylan birimlerin yaz tatiline kadar en azýndan 2 koordinasyon toplantýsýnýn yapmasýnýn gerektiðinin altýný çizdi. Teþkilatlanmadan sonra sýrasýyla söz alan Gençlik Teþkilatý, Kadýnlar Teþkilatý ve Kadýnlar Gençlik Teþkilatý sorumlularý söz alýp kendi birimleri hakkýnda bilgiler verdiler. Ondan sonra her üyeye dilek ve temmenisini söylemesi için fýrsat verildi. Dilek ve temenniden sonra okunan Kur`an-ý Kerimle toplantý son buldu. IGMG Gelsenkirchen-Hassel Þubesinin Anasýnýfý Saadet Bahçesinden örnek bir çalýþma I GMG Ruhr A Bölgesine baðlý olarak faaliyetlerini sürdüren Gelsenkirchen–Hassel þubesinin Anasýnýfý Saadet Bahçesi Ramazan`da baþlattýklarý kumbarayla kurban toplama çalýþmasý çok büyük baþarýyla tamamlandý. IGMG Ruhr A Bölge Kurban Sorumlusu Ahmet Yazýcý, Gelsenkirchen–Hassel Þube Baþkaný Ergün Tav ve Gelsenkirchen–Hassel Þube Sosyal Hizmetler Baþkaný Ferhat Eroðlu onlarý ziyaret ederek bu büyük baþarýlarýndan dolayý onlarý ve hocalarýný tebrik ederek hediyeler verdiler. Bu çalýþmanýn bir örnek teþkil ettiðini, minik yavrularýmýzýn bu güzel davranýþlarýnýn takdire þayan olduðunu belirttiler. Toplanan kurban bedelleri bölge sorumlularýna teslim edildi. M.Veysel Söyleyenoðlu Bauspar- und Finanzfachmann (BWB) Bezirksleiter der Bausparkasse Mainz AG 1431. Yeni Hicri Yýlýnýzý Tebrik Ederiz Berliner Straße 23 . 51063 KÖLN Tel: 0221 16853104 Fax: 0221 16853109 Mobil: 0172 5151209 e-mail: [email protected] 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr dosya D Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Dr. Yusuf IÞIK ünya ve dünya insaný bir kaos süreci yaþýyor. Ozon tabakasý yýrtýldý, delik büyüyor ve ultraviyole ýþýnlarý insanlýðý tehdit ediyor. Buzlar eriyor, denizlerin her yýl periyodik olarak yükseldiði bilim adamlarýnca açýklanýyor. Dünyanýn dörtte üçünün su ve dörtte birinin kara parçasý olduðunu biliyoruz. Þu süreçte karaparçasý ve üzerinde yaþayan insanlar, hayvanlar ve bitkiler adeta diken üstünde, gelecekteki tehlikeleri göðüsleyebilmek için tedbir çabalarýný yoðunlaþtýrýyor. Uluslararasý bir sürü toplantýlar, konferanslar, sempozyumlar...vb. yapýlýyor ve çareler araþtýrýlýyor. Çevre, hava, su ve gýdalarýn kanserojen maddelerinden arýndýrýlmasý için yoðun çaba sarfediliyor. Dünya Saðlýk Örgütünün verilerine göre, sýrf kanserojen virüsüyle mücadele için ilaca ve týbbi malzemelere harcanan para beþyüz milyar dolar. Buna ne sigorta þirketleri dayanýr, ne de devlet bütçeleri. Gelecek, tehlike arzediyor. Konvensiyonel silahlanmanýn önüne geçilmesi, sera gazlarýnýn asgariye düþürülmesi, atom silahlarýnýn önlenmesi, uranyum zenginleþtirme faaliyetlerinin sonlandýrýlmasý, kozmetik sanayiinin frenlenmesi, GDO`lu (genetiðiyle oynanmýþ organik) gýdalarýn tüketilmemesi...vb. gibi bir çok tedbir düþünülmekte, konuþulmakta, endiþeler paylaþýlmakta ama, bu düþünülen ve konuþulan tedbirler bir türlü hayata geçirilememektedir. Çünkü yukarýda sýraladýðýmýz çalýþmalardan rant elde eden, milyar dolarlarýna artý milyar dolarlar ekleyen uluslararasý dev firmalar kazançlarýndan taviz vermek istememektedirler. Onlarý, gelecek nesillerin saðlýklý ortamlarda yaþamasý ve müreffeh bir hayat sürmesi ve geleceðe umutla bakmalarý pek ilgilendirmemektedir. Ýnsanlýk bu hale nasýl geldi, kimler rol oynadý, hangi felsefi veya dini veriler müessir oldu, seküler bilim ne yapýyor. Milyarlarca dolar harcanarak nesillerin yetiþmesi için kurulan üni- Seite 5 versiteler, enstitüler, araþtýrma ve geliþtirme merkezleri ne iþ yaparlar. Bütün bunlar derin derin düþünülmesi ve üzerinde hassasiyetle ve titizlikle irdelenmesi gereken konular. Giderek büyük bir köy haline dönüþtürülen ihtiyar dünyanýn sakinleri endiþeli bekleyiþini sürdürmektedir... Ýnsanlýðý tehdit eden ve kaosu körükleyen bir baþska bela da terör, toplu katliam, harp, darp, kin-öfke, düþmanlýk, stres, sinir, asabiyet, ýrkçýlýk ve nefret... Toplumlar cinnet geçiriyor. Refah seviyesi yüksek toplumlarda artan cinayetler, sabotajlar, kundaklamalar ve intiharlar, bir hayli düþündürücü. Bütün bunlar neden oluyor dersiniz? Yok mu bir çaresi? Bu kaos ortamýndan insanlýðý kurtaracak necat yollarý kapalý mý acaba? Bu iþlerin üstesinden nasýl gelinecek? Eþrefi mahlukat (en þerefli yaratýk) olarak yaratýlan insan, Yaratýcýsýnýn ortaya koyduðu kural, kaide, prensip, sistem, metod ve düzen çerçevesinde yaþamayý cüz`i iradesiyle murad ederse, külli irade sahibi Yaratýcý onu halkeder. Yeter ki insanlýk, Yaratýcýsýnýn gösterdiði yola girsin. “Gayril hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 GDO`su Bozuk Dünya maðdubi aleyhim ve la`ddallin” prensibine aminnnn desin. Ýþte o zaman doðru/yanlýþ, hak/batýl. iyi/kötü, zulüm/adalet, kar/zarar, helal/haram, güzel/çirkin, net olarak ortaya çýkar. Kin ve nefretin yerini, sevgi ve saygý alýr. Terör ve anarþinin yerini, barýþ ve sulh alýr. Egoizmin ve bencilliðin yerini, paylaþým alýr. Düþmanlýðýn yerini dostluk alýr. Heyhat ki, Heyhat! Bu günlerde þu Türkiyemizin haline bakýn Allah aþkýna. Terör, ölüm, bomba, molotof kokteyli, sabotaj, barut kokusu, endiþe, korku, geçim sýkýntýsý ve panik... Durup dururken cennet vatan ülkemiz 3-5 yýlda bu hale gelmedi. Yýllarca uygulanan çarpýk sistem ve dini öteleyen anlayýþ, GDO`su bozuk nesillerin yetiþmesine sebep oldu. Þimdi bu nesiller huzur bozuyor, telafisi mümkün olmayan olaylara sebebiyet veriyor ve böylece sonsuz maddi ve manevi zararlar açýyor. Aktütün, Daðlýca, Tokat, Sivas, Maraþ, Çorum olaylarý, faili meçhul cinayetler, Yakamoz, Ayýþýðý, Kafes, Eldiven ve benzeri ihtilal giriþimleri, ordudaki kamplaþmalar, üniversitelerdeki rahatsýzlýklar, iktidar/muhalefet dalaþmalarý, ýrkçý talepler... bütün bunlar toplumu karamsarlýða sevkediyor. Onbeþ yaþýndan küçüklere Kur`an dersi, Ýslam ahlaký verilmesini yasaklar ve mahalle baskýsý(!) adý altýnda dindar insanlarý ötelerseniz, geriye elinizde GDO`lu 5 (genetiðiyle oynanmýþ) nesiller kalýr. Ýþte bu durumdan þikayetçi olmaya hakkýnýz yok. Ürettiðinizi biçiyorsunuz. “Ne ekersen onu biçersin” atasözünü hiç duymadýnýz mý? Ülkemizde bir baþka sýkýntý(!)da Ýmam-Hatip Liseleri olarak gösteriliyor. Bu liselerden mezun olanlarýn yüksek kademelerde veya bürokraside görev almamalarý için katsayý engelleri çýkartýlýyor. Danýþtay bu iþe ön ayak oluyor. Daha dün Danýþtay saldýrýlarýndan þikayet eden üyeler, bu tip tehlikelerin nereden geldiðinin bile farkýnda deðiller. Ýmam-Hatip okullarý gereklidir. Gereklidir çünkü, bu toplumun huzura, sükuna ihtiyacý var. Ahlaklý, dürüst, vatanýný milletini seven, insanlýða yararlý, bencil olmayan, adaleti zulümden ayýran, teröre bulaþmayan nesillerin muharrik gücüdür bu okullar. Otuz yýldan beri terörle yaþayan güneydoðu ve doðu Anadoluda misal; Diyarbakýr, Mardin, Van gibi þehirlerde bin-ikibin kiþilik Bölge Yatýlý Ýmam-Hatip okullarý ve Ýlahiyat Fakülteleri açýlmýþ olsaydý, bölge bugünkü durumda olur muydu? Bununla birlikte Bölge Meslek Okullarý ve paralelinde oluþturulacak üniversiteler kurulsaydý böyle mi olurdu?.. Dini ve dindarlarý öteleyerek, iterek, kakarak, seküler bir toplum meydana getirmeye çalýþýrsanýz neticeden þikayet etme hakkýný kaybedersiniz. Demem o ki, insanlýðýn kaos ortamýndan kurtulmasý, çevre tahribatýnýn önlenmesi, beslenme problemlerinin en aza indirgenmesi, özgürlüklerin kamil manada elde edilmesi, yaþam hakkýna saygý gösterilmesi ve barýþ ortamýnýn saðlanmasý din ve ahlaki ön planda tutan, yaradýlmýþý Yaradandan dolayý seven, hak hukuk bilen, edepli, saygýlý, ve de bilgili nesillerin yetiþtirilmesiyle mümkün olacaktýr. Unutmamak gerekir ki, en büyük yatýrým; insan yetiþtirmeye yönelik yapýlan yatýrýmdýr. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr 6 S on aylarda bütün dünyada salgýn haline gelen ve Türkiyemizde de çok sayýda kiþinin ölümüne sebep olan domuz gribi ve ona karþý geliþtirilen aþý ile ilgili tartýþmalar halký ikiye bölmüþ durumda. Ama bu konunun böyle olmadýðý gerçeðini, Duisburg’da genel doktor hizmeti veren Ýbrahim Güneþ konuya açýklýk getirdi. Güneþ açýklamasýnda “Duisburg ve çevresinde çok sayýda yabancý kökenli insanlar yaþamaktalar. Aþý olanlarýn sayýsý da burda çok az. Onun için þehrimize çevre þehirlerden gelen Almanlar oralar da aþý bulamadýklarý için burada oluyorlar. Almanlar bunun farkýna vardýlar. Çevremizdeki bütün Almanlar, bürok- Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir inslaken Aile Birliði (AK Familienbündnis Dinslaken) tarafýndan “Bangladeþ`te Aile Yaþantýsý” (Familienleben in Bangladesch) adý altýnda bir proðram tertip edildi. Proðrama konuþmacý olarak davet edilen ATÝB Genel Baþkan Yardýmcýsý Yakup Tufan, Bangladeþ’te ailelerin yüz yüze olduklarý günlük hayatý ve karþýlaþýlan zor þartlarý anlattý. Yakup Tufan, ATÝB Kurban Kampanyasý vesilesiyle Bangladeþ’te kesilen kur- D hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Gurbetçilerimiz domuz gribi aþýsý olmalýlar ratlar, bankacýlar, sigortacýlar yani Almanlarýn çoðu aþýyý oldular. Bu aþýnýn yan etkisi olsa AB topluluðu buna izin vermez ve piyasaya sürmez. Vatandaþlarýmýzýn bu konuda daha duyarlý olmalarýný ve özen göstermelerini istiyoruz” dedi. TEST ÜCRETE TABÝ Domuz gribi ile ilgili tartýþmalara açýklýk getirmek isteyen Dr. Ýbrahim Güneþ domuz gribi için test de yapýlmakta diyerek konuþmasýna “Bu testeler ücrete tabi. Bu ücreti aðýr hastalardan, hamilelerden ve 6 aydan küçük çocuklar- uisburg’un köklü takýmlarýndan TSV Bruckhausen (Türk Spor Kulübü), ile FSV (Futbol kulubü Duisburg) arasýnda oynanan lig karþýlaþmasýnda üstünlük olmadý ve maç 2-2 berabere bitti. Bezirksliga ekiplerimizin yaptýklarý karþýlaþmada seyircilerin maça olan ilgisi beklenenden fazla oldu. Genelde bir orta saha mücadelesi þeklinde geçen karþýlaþmada ev sahibi TSV Buruckhausen rakibine nazaran daha tutuk bir futbol çýkarmasýna raðmen maçýn 14.dak. Musa’nýn yirmi metreden attýðý düzgün bir vuruþla takýmýný 1-0 öne geçirdi. Maçýn ilk yarý sonlarýna doðru kazanýlan serbest vuruþu FSV dan Fehmi direðe niþanlarken ilk yarý da bu skorla bitti. Ýkinci yarýya hýzla baþlayan FSV bunu iyi deðerlendirdi ve 59. dak. ceza sahasýnda topla buluþan D Seite 6 dan almýyorlar. Ve bu test 50 euraya yakýn. Bu dört kiþilik aileye 200 euroya mal oluyor. Bu da caydýrýcý oluyor ve test yaptýrmýyorlar. Bunlara lüzüm olmadan hiçbir yan etkisi þimdi- ye kadar Almanya’da görülmeyen domuz gribi aþýnýný olmalarýnda hiçbir korkularýnýn olmasýna neden yok. Hem bu aþý bedava yapýlmakda” diyerek konuþmasýný sürdürdü. HASTALIK YABANCILARDA HIZLA YAYILIYOR Konuya açýklýk getirmek isteyen genel doktor hizmeti veren doktor Ýbrahim Güneþ “Domuz gribi göçmenlerde daha fazla. Çünkü karþýlaþtýklarýnda samimi bir þekilde tokalaþýp sarýlýyorlar. Kalabalýk aileler olduklarý için ve çocuk sayýsý fazla olduðu için Duisburg Derbisinde Beraberlik Ýslam rakibini teknik bir hareketle geçip, düzgün bir vuruþla maçta beraberliði saðladý. 1-1. Maçýn 66. dakikasýnda FSV takýmýnýn defansýnýn dikkatsizliðinden yararlanan Osman takýmý TSV’yu 2-1 öne geçirdi. Bu öne geçiþ yanlýz bir dakika sürdü ve FSV yalçýn ile maçda 2-2`lik beraberliði saðladý. Ýyi bir yönetim gösteren maçýn hakemi maçýn daha kaliteli olmasýnda en büyük etkendi. Soðuk havaya karþý futbol severlerin maça olan ilgisi ise bir hayli fazla idi. yaðan muson yaðmurlarýnýn birlikte getirdiði olumsuzluklarý anlattý. Çalýþan insanlarýn günlük kazançlarý- hastalýk daha fazla görülüyor. Ziyaretlerimiz birbirimize daha fazla. Onun da etkisi ile hastalýk hýzla yayýlmakta. Gurbetçilerimiz fazlaca Türk televizyonlarýna baktýklarý için ve Baþbakanýn da olmamasý yüzünden aþýya lüzüm olmadýðý kanýsýndalar ama bu kaný yanlýþ. Herkes kendisinden sorumlu, Almanya`da 50 milyon kiþi aþý olmuþ durumda ve aþý bitti. Ýkinci partinin de üç hafta sonunda geleceði söyleniyor. Bu uzun bir zaman. Hastalýk durmuyor. Gurbetçilerimizin aþý olmasýnda hiçbir korkularýnýn olmasýna neden yok. Yan etkisi olsa þimdiye kadar çýkardý. Gurbetçilerimizi bir an önce domuz gribi aþýsý olmalarý gerek” dedi. Duisburg derbysinde 2-2`lik beraberlikle üst sýralardý sýra deðiþmedi ve FSV ikinciliðini, TSV`da ayný puanla üçüncülüðünü korudu. GENÇOSMAN GENÇLÝK BEÞÝ BÝR YERDE DEDÝ Kraisliga B`de mücadele eden Gençosman gençlik bu hafta deplasmanda karþýlaþtýðý SV Becker-werth’i 5-1 gibi farklý bir skorla yenerek liderliðini sürdürdü. Baþtan sona rakibine göre düzenli bir oyun sergileyen ekibimiz ilk yarýyý Tahir’in gölü ile 1-0 önde bitirdi. Ýkinci yarýda da oyun disiplininden kopmayarak Tahir, Selçuk, Sinan ve George hanna`nýn attýðý gollerle skoru 5-0 yaptý. Maçýn bitimine doðru kalesinde bir gol gören ekibimiz maçý 5-1 gibi bir skorla alarak, haftayý hem galibiyet ve lider olarak kapamasýný bildi. DÝNSLAKEN BELEDÝYESÝNDE ATÝB PROJELERÝ ANLATILDI banlar ve yapýlan yardýmlara deðindi. Kiþoraganj’da bulunduðu süre içerisinde bizzat müþahede ettiði günlük hayat ile ilgili bilgiler verdi. Ülkenin nüfusunun yoðun olmasý ve buna karþýlýk iþ alanlarýnýn darlýðý, geçim sýkýntýlarýn daha da artmasýna sebep olduðunu misallerle izzah etti. Günlerce haber nýn 1.00 Euro’nun bile altýnda olduðuna dikkat çekti. Yakup Tufan, bütün bu buna benzer olumsuzluklarýn Bangladeþ’i dýþ yardýma muhtaç ettiðinin altýný çizdi. Dinslaken Belediyesinde düzenlenen proðramda, dünyanýn büyük bir bölümünü içerisine alan maðdur ve mazlum coðrafyada yaþayan insanlarýn çektikleri sýkýntýlar dile getirildi. Dünyanýn muhtelif bölgelerinde yaþayan maðdur ve muhtaç insanlara, ATÝB’in yaptýðý yardýmlarýn nasýl ve ne þekilde ulaþtýrýldýðý hakkýnda bilgiler, PP proðramý eþliðinde anlatýldý. ATÝB’in gerek Bangladeþ’e gerekse dünyanýn diðer bölgelerine yaptýðý insani yardýmlar, bu konudaki projeler ve hizmetler Almanlar tarafýndan takdirle karþýlandý. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr dosya Seite 7 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Mahmut AÞKAR K üre ölçekli Müslüman-Doðu ile Hýristiyan-Batý arasýndaki geliþmeler deðerlendirilirken; “11 Eylül 2001” bir dönüm noktasý olarak kabul görüyor ve ona göre meseleler tasnif ediliyor. Batý Avrupa Müslüman Göçmenleri açýsýndan da; “29 Kasým 2009” öncesi ve sonrasýna göre konular sýnýflandýrýlacak. Ýsviçre’de halk oylamasý neticesinde minare yapýmýna getirilen yasaðý simgeleyen bu tarih zamanla týpký “11 09 2001” gibi, “29 11 2009” da, zihinlerde bir kýrýlma noktasý olarak yerini alacak. “11 Eylül” kan ve barutun þekillendirdiði bir Sýcak Savaþ özelliðine sahipken, “29 Kasým”, sadece Batý Avrupa’yla sýnýrlý kalmayacak yeni bir Kültürel Soðuk Savaþ’ýn baþlangýç tarihi olarak kayýtlara geçecek. Bu çapta hadiseler bugünden sabaha peydah olmuyor. Hýristiyan-Batý’nýn, Müslüman-Doðu’ya karþý önyargýsý bazýlarýna göre bin yýldan beri, Prof. Urs Altermatt gibi tarihçilere göre ise, bu travma Türklerin Viyana Kuþatmasý’ndan beri devam etmektedir. Toplumlarýn nabzýný tutanlar kadar onlarý yönlendirenler de, farklý sahalarda söz sahibi olan kanaat önderleridir. Batý dünyasýnýn, Ýslâmiyet’e karþý Kültürel Soðuk Savaþ baþlatma niyetini, daha önceleri Avrupa’dan Amerika’ya kadar açýlan yelpazade birçok aydýnýn bu istikametteki kalem oynatmalarýndan sezinlemiþtik. “Ýsviçe’deki bu oylama Avrupa Neo-Irkçýlýðý için bir kilometre taþý olacaktýr. Bu olay bundan 20 sene sonra da konuþulmaya devam edecek. Yeni bir kültür savaþýný markalaþtýran bu hadise, liberal toplum dürüstlüðünü ve müsamahakârlýðýný kýrmýþtýr. Uyumun örnek ülkesi Ýsviçre’de (minare yasaðý) vuku bulduðundan, kýrýlma daha da sert olmuþtur. Minare kararý, Avrupa için bir iþaret fiþeðidir. Ýsviçre’nin [email protected] farkýnda olmadan baþlattýðý Ýslâm tartýþmasý diðer ülkelerde daha kuvvetlenerek devam edecek. Bundan sonra Avusturya’da da benzeri bir hareket olacaðýndan oldukça eminim. Bu ülke Ýsviçre’ye çok benziyor. Fransa’da da hareretli tartýþmalar baþlayacak. (Urs Altermatt, NZZ, 6.12.09)” Fransa tartýþmayý bizzat Cumhurbaþkaný Sarkozy ile baþlatýrken, Almanya’da zaten ardý arkasý kesilmeyen Ýslâm-Müslüman Göçmen tartýþmalarý, “Ýsviçre halkýnýn endiþelerini anlýyor, korkularýný paylaþýyoruz” meâlinde, gayet diplomatik bir üslupla niyet açýða vurulduktan sonra cesaret ve güç kazandý. Henüz daha Ýsviçre gibi, Avusturya, Almanya, Hollanda, Danimarka ve Fransa, hatta Ýngiltere kendi müslüman azýnlýðýna karþý, niyetini refarandum yoluyla deþifre etmiþ deðil... Buna adý geçen ülke idarecilerinin þimdilik cesaret edeceði kanaatinde deðiliz. Sözkonusu ülkelerin, Ýsviçre’nin yaptýðý yanlýþý (!) yapmamalarý belki bir teselli olarak görülebilir, fakat giderek güçlenen AntiMüslüman dalganýn örtbas edilmesi daha vahim neticeler de doðurabilir. 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Minareye Giydirilen Kýlýf: Korku Kültürü Yýllardan beri yerli halkýný müslüman azýnlýðýn aleyhine kýþkýrtanlar; bazen kadýn haklarý, bazen Türkiye’nin AB üyeliði karþýtlýðý, bazen de cami veya minarenin yasaklanmasý adýna kin ve nefret kusarak bundan bir korku kültürü yarattýlar. “Yabancýya, özellikle de Ýslâm’a karþý korku, bütün Avrupa’ya yayýlmýþtýr.” diyen Ýsviçreli Prof. Urs Altermatt, mülâkatýn devamýnda; “Biz Avrupalýlarýn koruduðu o düþman simge Doðu’dadýr. Türklerden sonra, 20 yýl öncesi Soðuk Savaþ döneminde düþmanýmýz komünistlerdi. Sovyetler Birliði’nin çökmesinden sonra düþmaný yeniden tanýmlamamýz gerekiyordu. O zamandan beri bizim eski fobimiz Doðu’nun yerine tekrar Ýslâm’ý koyduk. Ýslâm korkusu eski bir Avrupa mirasýdýr. (Urs Altermatt, NZZ, 6.12.09)” Kendi filminin Ýsviçre’deki galasýna katýlmayý, minare yasaðýndan dolayý iptal eden Fatih Akýn; “Ýsviçrelilerin minare vetosunu ancak korku ile izah edebilirim. Korku ise, bütün kötülüklerin kaynaðýdýr. (Spiegel Online, 3.12.09)” diyor. Müthiþ bir tesbit... Kendi ülkesinde iþ bulamadýðýndan veya zul- me, baskýya uðradýðýndan, Batý Avrupa ülkelerine göç eden müslüman kimlikli insanlarý, yerli halkýn gözünde canavarlaþtýran güruhtan essahtan korkulur! Çünkü onlar, kendi içindeki müslüman azýnlýða karþý öylesi bir korku kültürü yaydýlar ki, Ýsviçre’nin tanýnmýþ feministlerinden ve minare yasaðýna hararetle destek veren Julia Onken’in de itiraf ettiði gibi; “Eðer kamuoyu araþtýrmalarýnda insanlar içinden geçeni söyleyebilseler, Almanya’da da böylesi bir oluþum %80 civarýnda onaylanýrdý. (Die Welt, 2.12.09)”. Asýl korkulmasý gereken; þu veya bu sebepten dolayý müslümanlara karþý olan düþüncesini açýða vuramayan sessiz çoðunluðun durumudur. Þayet Bayan Onken’in iddia ettiði gibi, Almanlarýn %80’i müslüman göçmenlere veya onlarýn ibadethanesi camilere karþý iseler; bundan Almanlarýn %80’i müslüman veya Türk düþmanýdýr neticesi (þimdilik) asla çýkarýlmamalý fakat mevcut durum da insaný ciddi manâda endiþelendiriyor. Avrupa’nýn Ýslâm’a ve kendi müslüman göçmenlerine bakýþýnda incelikleri iyi okuyabilenlerin baþýnda Prof. Tarýk 7 Ramazan (Tariq Ramadan) gelir. Ýsviçre’nin minare vetosundan sonra T. Ramazan kaleme aldýðý makalesinde, seçmenlerin çoðunluðu müslüman vatandaþlarýna çok açýk bir mesaj gönderdi, diyor ve sözü edilen %80’ler civarýndaki Avrupalýnýn gönlünden geçeni ama açýða vuramadýðý sözkonusu mesajýný; “Size güvenimiz yok; bizim için en iyi müslüman, görmediðimiz müslümandýr.” þeklinde algýlamýþ ki, son derece sade, anlaþýlýr ve yerli halkýn düþüncelerini yansýtan bir okuma... Hýristiyan Avrupalýnýn bastýrýlmýþ duygularýna bir tercümanlýk da Amerikalý Göçmenlik Uzmaný Christopher Caldwell’den geliyor: “Birçok insan gerçekten ne düþündüðünü açýða vurmaktan korkuyor. Bazen de, Ýsviçre’deki kamuoyu araþtýrmalarý örneðinde olduðu gibi... (Spiegel Online, 8.12.09) ”. Bilindiði gibi, Ýsviçre’de oylama öncesi yapýlan araþtýrmalarda minareye karþý olanlarýn oraný daha az çýkýyordu. Bu okuma fala bakma gibi bir þey deðil; gerçekleri görebilmek ve bunu sesli düþünerek çareler aramaktýr. Batý Avrupa Müslümanlarý/Türkleri, deðiþik zamanlarda ve farklý ülkelerde yapýlan kamuoyu araþtýrmalarýnýn da ortaya koyduðu bu acý hakikatý idrak ve kabul ederek gerekeni, üzerlerine vazife olaný yerine getirmelidirler. Yarým asýrlýk bir geçmiþten sonra görmedim, duymadým, anlamadým devri kapanmýþtýr artýk... Korku kültürü; korkutma metodu... “Ýslâm, son yirmi yýlda þiddet, aþýrýlýk, düþünce hürriyeti, cinsiyet ayýrýmcýlýðý, zorunlu evlilik gibi tartýþmalý konularla öyle bir iliþkilendirildi ki, normal vatandaþ, yeni müslüman varlýðýna müsbet bakmada zorlanýyor. Korku ve hissedilir derecede güvensizlik oldukça yaygýn...” Artýk sýradan bir Batýlý bile, Ýslâm veya Müslüman tari- 41. sayi sayfalar 21.12.2009 8 fini, ezberindeki kliþeleþmiþ menfi kavramlarý yanyana getirerek yapýyorsa, bu noktaya geliþin bir müsebbibi olmalý... Yukarýdaki tesbiti yapan Prof. Tarýk Ramazan, Ýsviçre’deki anti minare kampanyasýnda takip edilen medyatik stratejiyi þöyle sýralýyor: -Mümkün olduðunca tartýþma çýkar! -Maðdur olan taraf duygusunu kamçýla: -Ýþgal altýndayýz, -Müslümanlar tarafýndan sessizce kolonileþtiriliyoruz, -Aslýmýzý ve kendi kültürümüzü kaybediyoruz. Cami, minare, bazen de baþörtüsü, aslýnda kendi içindeki müslüman ama nihayetinde topyekün Ýslâm karþýtý olanlardan, Ýsviçre’de olduðu kadar Almanya’da, bir o kadar Avusturya, Hollanda veya Fransa’da da ayný kavramlar ve benzeri taktikleri gözlemlemek mümkün. Peki bütün kabahat müslüman karþýtý kampanyalarý yürütenlerde mi? “Ben diyorum ki, yýllardan beri birlikte yaþadýðý toplum içinde müsbet görüntü sergileyebilmesi için aktif ve belirleyici olamamýþ müslümanlar kabahatlýdýr. (Tarik Ramadan, Die Welt, 1.12.09) Bugünden sabaha bütün Batý Avrupa Türkleri din deðiþtirerek hýristiyan olsalar, acaba o zaman hangi töhmet ve direktiflere muhatap olurlar?... Buralarý azçok bilen birisi olarak; yine de bizim Almanlar bize kulp takacak birþeyler mutlaka bulurlar, diyorum. C emiyet üyeleri ve de mahalle sakinlerinden oluþan katýlýmcýlar Bayramlarýn neþe kaynaðý olan bayramlaþma, tanýþma ve de sohbet etme þansýný buldular. Önce Camii`de Kur`an-ý Kerim ve de Mevlüt okun- 10:57 Uhr Seite 8 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Atlantik ötesinden Christopher Caldwell’in tesbiti, aslýnda bu Kültürel Soðuk Savaþ’ýn can damarýna parmak basan türdendir: “Ben Avrupa’ya akýl vermek istemiyorum. Sadece, birçok Avrupalýnýn kendisini aydýnlanmýþ, müslümanlarý ise barbar olarak gördüðü dikkatimi çekiyor. Müslümanlarýn dindarlýðýný aþaðýlamak bir hatadýr!” Ve bana göre Caldwell, Avrupalý’nýn binbir kýlýfa büründürerek göçmen müslümanlara karþý kültürel savaþ baþlatmasýnýn altýnda yatan, fakat açýða vuramadýðý esas sebebi þöyle izah ediyor: “Kanaatimce, dindarlýðýn müslümanlara verdiði þeyden Avrupalýlar yoksundurlar. Bu kadar az müslümanýn varlýðýndan bu kadar çok Avrupalýnýn duyduðu rahatsýzlýðýn sebeplerinden birisi de budur. (Spiegel Online, 8.12.09) Dindarlýðýn insana kazandýrdýðý dinamizm, manevi huzur ve özgüven gibi meziyetler, sadece müslüman için deðil, Ýslâm’ýn dýþýndaki baþka dinlere mensup her dindar için de geçerlidir. Burada müslüman dindarý baþka dinlere ait dindardan ayýran taraf, dindar kiþinin kendisinde deðil, bizatihi dinin özünde aranmalýdýr. Nitekim, Caldwell sözkonusu röportajýnda; “Ýslâm’ýn Avrupa’da ikinci büyük din olmasý sadece istatistikî olarak doðrudur. Onun ortaya koyduðu görüþlerin canlýlýðýna bakýldýðýnda, Ýslâm, Avrupa’da din olarak Hý- hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 ristiyanlýktan daha önemlidir.” Muhtemeldir ki, göçmen müslümana bu kadar önyargýlý yaklaþan Avrupalýyý, Ýslâm’ýn özündeki bu canlýlýk da rahatsýz eden faktörlerdendir. Çok geç olmadan... Karþýnýzda, müslüman kimlikli sizin varlýðýnýzdan ciddi manâda endiþe duyan %78’lik yerli-çoðulcu toplum, yani Alman halký var... Bu ülkede Müslüman eþittir Türk! Ve bu Türk’den Almanya’da takriben 2,8 milyon adet var. O hâlde bu mesele herkesten önce Türkün meselesi veya bir Türk meselesidir! Þayet yerli halk bu kadar yüksek oranda sizi istenmeyen azýnlýk olarak görüyorsa; bu çok vahim durum karþýsýnda yapacaðýnýz iki þey var: Birincisi; elinizi vicdanýnýza koyarak düþündüðünüzde, evet biz bu neticeyi hak ettik ve gerekeni yapmalýyýz, diyerek buradan topluca çekip gitmek... Ýkincisi ise; þayet gönül rahatlýðýyla biz bunu asla hak etmedik, bu yargýsýz infazdýr, diyebiliyorsanýz; bu durumda da zaman geçirmeden kollarý sývayýp gerekeni yapmanýz lazým! Özellikle Almanya Türklerinin birbirinden önemli birçok sosyal ve hukukî meseleleri var. Bu konularla ilgili zaman zaman Türkiye’deki ilgili mercilerin öncülüðünde, buradan giden heyetlerle, bazen de Türkiye’den buraya hükümet veya devleti temsilen gelenlerle toplantýlar yapýlýr. Toplantýlarýn aktörleri kadar konuþulan konularý da yýllardan beri fazla deðiþmedi. Ýmajý yerlerde sürünen, günah keçisi, hedef tahtasý hâline getirilmiþ bir azýnlýðýn mensuplarý kadar, o azýnlýðýn geldiði anavatanýn devlet/hükümet yetkilileri de, bu vahametin farkýnda deðiller veya önemsemiyorlarsa; sahipsiz, kendi kaderine terk edilmiþ bir Batý Avrupa Türkleriyle karþý karþýyayýz demektir. Sahipsiz, kendi içinde bölük-pörçük, dünkü “Misafir Ýþçi”lerin devamý Türk azýnlýðýn, þu veya bu bahaneyle baþlatýlan Kültürel Soðuk Savaþ karþýsýnda aldýðý netice ancak bu kadar olur: Þurada veya burada dikilen minarelere karþýlýk, yerlerde sürünen itibar... Berlinli öðrenci, 16 yaþýndaki Yunus’un, okulda namaz kýlmak için kazandýðý dava gibi müslümanlar tarafýndan yapýlan bazý giriþimler vardýr ki, Almanya müslüman azýnlýðýna sadece baþaðrýsý getirmiþtir. Bu tip hukukî davalarýn kazanýlmasý veya kaybedilmesinden çok, kamuoyuna yansýmasý veya algýlanmasý daha önemlidir. Azýnlýk toplumu, çoðunluðun bazý konulardaki hassasiyetine hassasiyetle karþýlýk verme kabiliyetini de gösterebilmelidir. Yunus M.’nin mahkemeye verdiði okulun avukatý, okul binasýnda namaz kýlma yeri talebini kastederek diyor ki: “Müslümanlarýn burada olmalarý onlarý tatmin etmiyor. Kendilerini görmemiz için bizi adeta zorluyorlar.” Bunun manâsý þudur: Biz Almanlar, siz- IGMG Duisburg Mevlana Camiinde Bayramlaþma neþeli geçti masýyla baþlayan þölende misafirlere etli pilav verildi. Hayli kalabalýk olan cemaat Türkiye`de yaþanan Bayram havasýný gurbeti diyarda yaþama þansýný buldu. Bu arada bir Cemiyet Baþkaný Nevzat Kaya katýlýmcýlara bir teþekkür konuþmasý yaptý. Kaya “geçen Ramazanda yapýlan iftar yemeklerini hatýrlatan Bayramlaþma programýný icra ettiklerini, bu programýn asýl amaç ve gayesi ziyafetten öte cemaatleþmeye verilen önemdir” dedikten sonra “Bu duygu çerçevesinde davetimize icabet edip de aramýzda bulunan cemaatimize teþekkür ederim” dedi. dosya lerin varlýðýndan zaten pek hoþnut deðiliz. Bu yetmezmiþ gibi, bir de bizden, okulda ibadet yeri istiyorsunuz. Ýþte böylesi durumlarda aslýnda teferruat olan, buradaki müslüman azýnlýðýn hayatî öncelikleri arasýnda olmasý mümkün olmayan, ‘okulda namaz kýlabilme talebi’ gibi bir konu, gündemin en üst sýralarýna taþýnýrsa, yerli-çoðulcu toplumun hassasiyetleri gözardý edilmiþ olur. Hangi niyetle söylendiðinden baðýmsýz olarak; “Ýslâm, Almanya’daki diðer dinler gibi bir din deðildir.” görüþü; ayný zamanda bu dinin mensuplarýna mesafe koymanýn da bir iþaretedir. Göçmen müslümanlarýn yarým asýrlýk geçmiþine raðmen yerli halk kendi içindeki bu azýnlýða her geçen gün dünü aratacak derecede mesafe koymaya devam ediyorsa, her iki tarafýn da yetkilileri, temsilcileri behemahal bu meseleye çare bulmalýdýrlar. Christian Jakob’un; “Ýslâm, birçoklarý için yabancýlaþma çaðrýþýmý yapan bir kavramdýr. Bu sebepten dolayý da, Ýslâm ancak görünmediði (kabuðuna çekildiði) müddetçe müsamaha görür. (Christian Jakob, taz, 30.9.09)” tesbitini, Almanya’nýn acý gerçeði olarak görmek fakat sineye çekmemek gerek... Tam tersine, sine-i millete gitmek gerek! O millet ki, bugünü olduðu kadar yarýnlarý da birlikte paylaþacaðýmýz ve inþa edeceðimiz Alman halkýdýr. Yönetim Kurulu üyeleri Ali Özer ve de Mustafa Demir de “Böyle bir programýn yapýlmasýnýn basit olmadýðýný, fakat katýlýmýn fazlalýðý bizim yorgunluðumuzu Rahmet seli gibi silip süpürdü” dediler. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 röportaj K ýsa adý TÜV olan bizim dilimizde Araç muayene istasyonlarý araçlarýn trafiðe uygun olup olmadýðýyla ilgili baþ vurularýmýzý deðerlendirirler. Gurbettteki biz Avrupalý Türk vatandaþlarýmýzýn içerisinden biri olan Ahmet Güner Beyle bu konuya biraz ýþýk tuttuk. Ahmet bey Rizeli olup hem ilk öðretimi hem meslek eðitimini ve hem de yüksek eðitimini Köln`de yapmýþ gurbetçi çocuðu. Sahip olduðu Araç teknik mühendislik muayene istasyonunda sorularýmýzý yanýtladý ilgiyle takip ediceðinizi umarýz. Zira sohbetin içeriðinde günümüzle ilgili sorularýn yanýtlarýný bulacaksýnýz. Arkadaþýmýz Ýskender Güngör`ün röportajýný ilgiyle okuyacaðýnýz kanaatindeyiz. Ahmet Güner: Bizim iþimiz araçlarn teknik muayenesini yapmak. Abgas, hasar tespit muayenesi, Hasarlý araçlarýn deðerini biçeriz. Hayat Gazetesi: Ýþletmenizde gençlere yönelik meslek edindirme çalýþmalarýnýz da var mý? 10:57 Uhr Seite 9 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Ahmet Güner: “Kýrmýzý plaketli araçlar 2010 yýlýnda da þehirlerdeki öngörülen caddelerde trafiðe çýkmaya devam edecekler” Ahmet Güner: Tabiki tek bir eleman bile bu ülkeye bu topluma kazaným saðlanmasý bu günün þartlarýnda yadsýnmaz. Ama Allah`a çok sükür bu meslekte þimdiye kadar 12 genci meslek sahibi yaptýk denilebilir. Bürokauffrau olarak da ayrýca iki bayan kardeþimizin de meslek eðitimini tamamladýk. Gördüðünüz gibi bu hafta itibariyle Emrullah Koca isimli bir Türk gencini de iþletmemizde meslek eðitimine aldýk. Bu yeni gencimizin babasý da yine bu meslek üzere tamirhanesi oldugundan iþi çabuk kavruyor tabi talebelerin hepsi bu kabiliyette olmuyor. Hayat Gazetesi: Can güvenliði açýsýndan sürücü bir araçta nelere dikkat etmeli? Ahmet Güner: Sürücü senede en azýndan bir defa aracýný tamirhaneye ya da servise götürüp kontrol ettirmeli. Hiç bilinmeyen bir arýza ya da eskiyen bir parça araca zarar verebilir. Bizde genelde araç yürüsün yeter anlayýþý hakim. Nasýl zamanla saðlýðýmýz için çekap yaptýrýyorsak. Araç da önemli, lambalarýn ayarý istenilen düzeyde mi alt takýmlarda bir sorun var mý tekerlerin ya da lastiklerin profülü yeterli mi, gibi. Hayat Gazetesi: Siz burada araçlara TÜV veriyorsunuz. Peki sizi de birileri kontrole tabi tutuyor mu? Ahmet Güner: Elbette biz de kontrol ediliyoruz. Tabiki belki bizler TÜV verirken çýkan problemlerden dolayý vatandaþlarýmýz bize kýzýyordur. Ama bizim verdiðimiz TÜV`lü aracý bizim haberimiz yokken bizim de baðlý olduðumuz, anlaþýlmasý açýsýndan þöyle söyliyelim, o ana çatý TÜV bizim TÜV verdiðimiz araçlarý kontrol edebiliyorlar. Ya da hasarlý araçlarý bize yollayýp bizi otokontrole tabi tutabiliyorlar. Devletin haricinde medyanýn da takibindeyiz Verbraucherschutz (tüketici haklarý koruma derneði) organizeleri de bizleri kontrol ederler. Hayat Gazetesi: Bir Yeni Hicri Yýlýnýzý (1431) Yeni Miladi Yýlýnýzý (2010) En Ýçten Dileklerimizle Tebrik Ederiz. muayene anýnda olmazsa olmazlarýnýz neler? Ahmet Güner: Bizim vatandaþýmýzýn anladýðý gibi deðil. Kanun diyorki bir araç trafiðe nasýl çýktýysa o özellikte olmak zorunda. Bir araçta deðiþiklik olmayacak. Verschleifteile dediðimiz parçalar belli bir zaman sonra deðiþmek zorunda olacak. Araçta teknik bir deðiþiklik olursa biz onun evraklarýný düzenliyoruz teknik kontrolleri de yapýyoruz. Daha sonra araç sahibi Verkehrsamtta götürüp deðiþiklik olan teknik kaydýný yazdýrýyorlar. Hayat Gazetesi: Bu Partikel filitreler ve kýrmýzý sarý yeþil plaketlerle ilgili ne söylemek istersiniz? Ahmet Güner: Bu konu bir siyasi konu gibi oldu hatta geçenlerde duyduðumuza göre bir avukat bu konuyla ilgili açtýðý davayý kaybetti. Plaketlere gelince bunlar geçerliliðini devam ettiriyor. Sizlerin de bildiði gibi Stadt`ýn bazý noktalarýnda bu iþaretleri görüyorsunuz. Þimdi bazý arkadaþ- 9 lar endiþe ediyorlar bu plaketlerin belli bir süresi var o gün geldiðinde araçlar trafiðe çýkamaz. Hayýr öyle bir þey yok. Þimdiye kadar bununla ilgili bir mahkeme kararý açýklanmadý. Ellerinde kýrmýzý plaket olanlarýn endiþe etmesine gerek yok. Zaten plakete göre yeni vergilendirmeler daha önce yayýnlandý çevreye en az zararý veren araçlar en az vergi veren araçlar oldu. Bu da özellikle Almanya`nýn ne kadar çevreye önem verdiðinin anlaþýlmasý açýsýndan dünyaya örnek olduðunu gösteriyor. Az önce bahsettiðimiz Rußpartikel filitreyi taktýðýmýzda bir üst plakete çýkma ihtimali var. Yani kýrmýzýysa sarýya, sarýysa yeþile deðiþe biliyor. Hayat Gazetesi: Almanyada sahte TÜV verilme iþlemleri oluyor mu? Ahmet Güner: Bundan üç dört sene evvel bu iþin profösyonelce yapýldýðý ortaya çýktý. Köln Polisi 8 kiþilik kurduðu bir komisyonla bu iþin üzerine gittiðini duyduk. Görevi kötüye kullanýldýðý farkedildiði an adli mercilere intikal ediyor hukuki yaptýrým uygulanýyor. Yeni Hicri Yýlýnýzý (1431) Yeni Miladi Yýlýnýzý (2010) En Ýçten Dileklerimizle Tebrik Ederiz. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10 10:57 Uhr Seite 10 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 I GMG Ruhr A Bölgesi Hamm- Heessen Camii yýllardýr gelenek haline getirdiði hicri yýlbaþý kutlama programý bu yýlda muhteþemdi. IGMG Ruhr A Bölgesi ile müþterek düzenlenen programa davetlilerin yaný sýra kalabalýk bir izleyici kitlesi katýldý. Hamm-Baþkent düðün salonunda gerçekleþtirilen bu görkemli kutlama Avrupa Kur’an-ý Kerim Yarýþmalarý Birincileri bölge temsilcileri Yunus Emre Yanaz ve Muhammed Bilal Demirel in birlikte okuduklarý Kur`an-ý Kerim ile baþladý. Almanca olarak sinevizyon aracýlýðý ile gösterilen çaðrý filminden hicreti konu alan bölümden sonra Hamm Belediye Baþkaný Hunsteger-Petermann mikrofona davet edildi. Hunsteger-Petermann yaptýðý selamlama konuþmasýnda müslümanlarýn hicri yýllarýný tebrik etti ve daha nice beraber çelýþma dileðinde bulunarak konuþmasýna sona verdi. Akabinde mikrofona davet edilen IGMG Ruhr A Bölge Baþkaný Özcan Kuri ise öncelikle programýn gerçekleþtirilmesinde emeði geçen cemiyet ve bölge görevlilerine teþekkür etti Günün mana ve ehemmiyetini içeren bir konuþma yapan Kuri: “Hicret; bir çaðýn kapanýp yeni bir çaðýn açýlmasýdýr. Zulme boyun eðmemektir. Mahkumiyetten hakimiyete harekettir. Kutlu bir yolculuktur. Hamm-Heessen`de Muhteþem Hicri Yýlbaþý Kutlamasý 1431. Hicri yýlýnýz kutlu olsun” dedi. Ramazan Torun‘un baþarý ile sunduðu muhteþem programýn bu bölümünde Hamm-Heessen Camii Bay ve bayan yönetim kurulu üyeleri sahneye davet edildi. Cemiyet faaliyetleri sinevizyon aracýlýðý ile gö- rüntülü olarak izletildikten sonra cemiyet baþkaný Hasan Kaplan bir konuþma yaptý. Kaplan da yaptýðý konuþmada programýn oluþumunda emeði geçenlere teþekkür etti ve konuþmasýný Hicrette sevda ve aþk var, Avrupa`da yaþayan neslimiz bunu anlamalý ve bunu yaþamalý dedi. Akabinde programa katýlan misafirlere bu yoðun iþtiraklarinden dolayý teþekkür etti . Program cemiyet küçük kýz öðrencilerinin “Döndüm Mevlana Gibi” ilahisini toplu sema halinde sunarak devam etti. haber Günün hatibi Mustafa Mullaoðlu Hicret konulu konuþmasýný yapmak üzere mikrofona davet edildi. Mullaoðlu yaptýðý veciz konuþmada ana hatlarýyla hicret ve Asr-ý saadetten örnekler verdi ve günümüzde hicretten ve sahabe hayatýndan alýnmasý gereken derslere dikkati çekti. Dopdolu geçen ve pür dikkat takip edilen programýn birinci bölümü verilen akþam namazý molasý ile sona erdi. Programýn ikinci bölümü Ahmet Tutal hocaefendinin cemiyet yararýna yaptýðý açýk arttýrma ile devam etti. Ardýndan Komedi Ustasý Stand-Upcý Bekir Develi sahne aldý. Develi Show`unda yer verdiði hayatýn içinden birbirinden güzel konularla katýlanlarý yaklaþýk 1 saat boyu kahkahaya boðdu. Daha sonra Hamm þehrinden Yerli sanatçý Kenan Güngör okuduðu ilahileri ile programý renklendirdi. Programýn son bölümünde ise sabýrsýzlýkla beklenen Abdurrahman Önül birbirinden güzel ilahilerle sahne aldý. Canlý okuduðu ilahilerle Resulullah, Mekke ve Medine aþýklarýný coþturan Abdurrahman Önül, cemiyet minik kýz öðrencileri ile birlikte yine canlý olarak “Döndüm Mevlana Gibi” eseri seslendirdi. Program Abdurrahman Önül`ün istek eserlerini seslendirmesi ile son buldu. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 haber 10:57 Uhr Seite 11 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 I GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Bielefeld Þubesinde düzenlenen 12-16 yaþ arasý Hutbe Yarýþmasýnda talebeler güzel sesleri ve hitabetleri ile bülbüller gibi þakýdýlar. Program sunucusu Selami Köseoðlu program akýþýný ve kurallarýný açýkladýktan hemen sonra açýlýþ Kur´an-ý Kerim´ini Samet Türkseven okudu. Yoklama ve katýlýmý yerini getiren IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Ýrþad Baþkaný Ýkram Sever selamlama konuþmasýnda öncelikle uzaktan ve yakýndan programa iþtirak eden bütün misafirlere teþekkürlerini iletti, ve þöyle devam etti: “Baþta yavrularýmýzýn anne-babalarý ve hocalarý olmak üzere yavrularýmýza calýþmalarýnda emeði geçen herkese cani gönülden teþekkürlerimi sunuyorum. Aslýnda yavrularýmýz buraya gelerek ve yarýþmaya katýlarak en büyük fedakarlýðý ve cesareti göstermiþlerdir ve aslýnda þimdiden gözümüzde gönlümüzde birinciliði hak etmiþlerdir. Hepsinden Cenab-ý Allah onlardan razý olsun diyorum ve hepinizi sukunet içinde onlarý dinlemeye davet ediyorum” diyerek sözlerine son verdi. Juri heyeti Muhittin Hoca, Abdurrahim Hoca, Hasan Hoca yarýþma hakkýnda- IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Hutbe Yarýþmasý Bielefeld`de yapýldý ki kurallarý açýkladýlar. 10 yarýþmacý talebe yerlerini aldýlar. Hepsi teker teker hutbelerini sunduktan sonra, sý- ra yarýþmanýn sonucunu açýklamaya geldi. Yarýþmada 1. olan talebe Lohne-Vechta þubesinden Fýrat Cankatan, 2. olan talebe Osnabrück þubesinden M. Emin Akyol, 3. olan talebe Schortmer þubesinden Yahya Kaya oldu. I GMG Köln Bölgesi geleceðimizin teminatý çocuklarýmýzýn eðitimine yönelik faaliyetlerine bir yenisini daha ekledi. Köln Bölgesine baðlý toplam 26 cemiyetin yetiþtirdiði çocuklarýn katýldýðý müezzinlik yarýþmasýnýn sunuculuðunu IGMG Köln Bölgesi Bölge Baþkan Danýþmaný Zihni Edis yaptý. Ahmet Dönmez`in okuduðu açýlýþ Kur`an-ý Keriminden sonra açýlýþ konuþmasýný IGMG Köln Bölgesi Gençlik Baþkaný Eþref Yücetaþ yaptý. Ýki kategoride yapýlan yarýþmada jüri heyetinde bulunan Adnan Girgin, Nevzat Baþ ve Ömer Hoca dereceye giren talebeleri ilan ettiler. Çocuklarýn heyecanlý Köln Bölgesinin yetiþtirdiði çocuklar müezzinlik yarýþmasýnda da iddialýydý bekleyiþi görülmeye deðerdi. Büyüklerde Bölge Eðitim Merkezinden Hasan Basri Ergün birinci olurken, Aliyyül Mürteza Cemiyetin- den Hüseyin Reyveci ikinciliði, Kalk cemiyetinden Harun Yanar üçüncülüðü elde etti. Küçüklerde ise Bölge Eðitim Merkezinden Furkan Sor birinciliði, Burscheid cemiyetinden Emre Uslu ikinciliði, Bonn Cemiyetinden Mehmet Gündüz üçüncülüðü elde etti. Dereceye girenlere Hedi- 11 Daha sonra IGMG Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden konuþmasýnda: “Bu yavrularýmýz geleceðin gençleri, yarýnýn efendileridirler. Kaliteli insan olacaklarýnýn müjdesidir. Sizler Ýslam´a ve bizlere lazýmsýnýz, birbirinden güzel okuduðunuz hutbelerin deðerini bilin, bu yoldan ayrýlmayýn, davanýza sahip çýkýn. Hepinizi yürekten kutluyorum” dedi. Deðerlendirme konuþmasýnda IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri: “bu yavrularýmýzýn hepsi birincidir, yavrularýmýz Nuh´un gemisi misali kurtarýcýdýr. Hepimiz birbirimizi çok sevelim, birlikten ve beraberlikten asla ayrýlmayalým. Çocuklarýmýzýn annelerine babalarýna ve emeði geçen hocalarýna ve de özveri ve büyük emek harcadýklarý için daha fazla kendilerine teþekkürlerimi arz ediyorum. Geleceðimiz yavrularýmýzýn avuçlarý arasýndadýr. Yavrularýmýzýn ellerine neyi býrakýrsak onu yaþar ve yaþatýrlar. Eðer ki geleceðimizin daha parlak daha barýþ dolu huzur dolu geçmesini istiyorsak, onlarýn yüreklerine ektiðimiz tohumlara dikkat edelim diyorum ve hepinizi emanetlere en güzel sahip çýkan Yüceler Yücesi Rabbimize emanet ediyorum” diyerek sözlerini noktaladý. yeleri Ýrþad Baþkanlýðý tarafýndan daðýtýldý. Günün önemine binaen IGMG Köln Bölge Ýrþad Baþkaný Selahaddin Demirci yaptýðý konuþmasýnda Aileiçi çocuk eðitimine deðindi. IGMG Köln Bölge Baþkaný Kemal Ergün ise müezzinliðin öneminden bahsederek müezzinlerin ilki olan Bilal i Habeþi (ra)nin hayatýndan kesitler sundu. Program Ahmet Dönmez`in okuduðu kapanýþ Kur`an-ý Kerimiyle son buldu. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr Seite 12 Lieferzeiten: täglich von 12.00-22.00 Uhr Mindestbestellwert 10 Euro 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr dosya B Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN ugün müslümanlar dünyanýn her yerinde yaþamaktadýrlar; bu sebeple günümüzde, dünyanýn her yerinde yiyip içecekleri ve kullanacaklarý nesnelerin helâl olup olmadýðýný bilmeye ihtiyaçlarý vardýr. Ýslam ülkelerinde halkýn, kolayca din alimi bulmasý ve gýda hakkýnda bilgi almasý mümkündür. Ama özellikle müslümanlarýn az olduðu, alimlerin yeterince bulunmadýðý gayr-i müslim ülkelerde bu imkan oldukça kýsýtlýdýr. Ýslam ülkelerinde helâl haram konusunda bilgi almak kolay olmakla beraber burada da alimler (mezhepler, yorumlar) arasýnda farklýlýklar bulunduðu için halkýn kafasý karýþmakta, kime inanacaklarýný, nasýl davranacaklarýný bilemez hale gelmektedirler. Ýþte bu sebepler ve amiller, uluslararasý saygýnlýk ve yaygýnlýðý bulunan bir kurum veya kuruluþun helâl gýda konusuna el atmasýný, mezhebi ne olursa olsun her müslümanýn, yiyeceði, içeceði ve kullanacaðý nesnenin dinî hükmü hakkýnda açýk ve seçik bilgi vererek bu sýkýntýyý gidermesini zarurî hale getirmiþtir. Ancak bu zarurî hizmetin önünde bazý engellerin ve halledilmesi gereken problemlerin bulunduðu da bir gerçektir. Bu problemlerin bence önemli olanlarýný, çözüm tekliflerimle birlikte þöylece sýralamak mümkündür: 1. Ýrtibat ve koordinasyon eksikliði Helâl gýda tespiti konusunda yerel ve uluslararasý teþebbüsler, çalýþmalar ve bunlarý yürüten kiþiler ve kuruluþlar vardýr. Ama bunlar arasýnda gerekli ve yeterli bir baðlantý, bilgi alýþveriþi ve iþbirliði mevcut deðildir. 2. Yeni ürünler, uygulamalar ve teknikler Farklý deðerlendirmeler ve fetvalar yalnýzca mezhep farkýnda deðil, haram, mekruh, helâl gibi hükümlerin, yeni ürünlere, tekniklere ve uygulamalara taþýnmasýnda da ortaya çýkmaktadýr. Jelatin, koruma maddeleri gibi Seite 13 yeni çýkan bazý ürünler, þoklama ve birden fazla hayvaný birden kesme, makina ile kesme gibi yeni teknikler, tavuk yolmada yapýldýðý gibi yeni bazý uygulamalar hakkýnda verilen farklý fetvalar bu maddeye örnektir. 3. Saðlýk-hüküm iliþkisi Öncelikle bir ürünün – saðlýkla iliþkisi (saðlýða zararlý olup olmamasý) parantez içinde olmak üzere – dinde haram veya mekruh kýlýnmasýný araþtýrmak ve hükme baðlamak gerekirken araya saðlýkla iliþkisi de sokulmakta, bu yüzden iþe fýkýh alimi olmayan taraflar da dahil olmakta, saðlýkla iliþki konusu çok kere tartýþmaya açýk olduðu, bazý durumlarda kesinlik ve zararýn ölçüsü de devreye girdiði için sonuç almak güçleþmektedir. Mesela hormon ve kimyevî gübre kullanýlarak elde edilen ürünler ile genlerinde deðiþiklik yapýlan ürünlerin kýsa, orta ve uzun vadede insan saðlýðýna ve tabiatýna nasýl tesir edeceði konusu uzmanlarý arasýnda tartýþýlmaktadýr; bu konularýn çoðunda henüz kesin bilgi yoktur. Fýkýh alimleri, saðlýða kesin zararý konusunda uzman raporu bulunmayan bir nesneye bu açýdan bakmazlar, nesneleri haram kýlan baþka özellik ve sebepler üzerinde dururlar; böyle de olmasý gerekir. Bu konuda önemle üzerinde durulmasý gereken bir husus da, bu yeni uygulamalar ve katkýlar olmadan, bunlar engellendiði takdirde dünyada – organik/tabiî yoldan – elde edilecek gýda maddelerinin ihtiyacý karþýlamaya yetip yetmeyeceðidir. Milyarlarca insaný aç býrakmak yerine, tahammül edilebilir az zararla doyurmak zarurî hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 “Helâl Gýda Sertifikasý” ile ilgili problemler olarak tercih edilecektir. 4. Zaruret kaidesi Ýslam, mensuplarýnýn iþlerini zorlaþtýrmak, onlarý zora ve çýkmaza sokmak istemez, müslüman olduklarý için güçsüz, yoksul ve yoksun kalmalarýna razý olmaz. Bu sebeple mükelleflerin önüne “zarurete dayalý ruhsat” kapýsýný açmýþtýr. Problemlerin geçici çözümünde çok önemli rol alacak olan zaruret konusu hakkýnda belirsizlikler ve tartýþmalar sona erdirilmeli, tarifler ve sýnýrlar açýk olarak ortaya konmalýdýr. Bilindiði gibi haram olan bir þeyi mübah hale getiren zaruret, yalnýzca “ölüm veya bir organý kaybetme” tehlikesi ile sýnýrlý deðildir. Temin edilmediði, karþýlanmadýðý, giderilmediði takdirde insana sýkýntý, zorluk, rahatsýzlýk veren, hayatýn normal akýþýný menfî olarak etkileyen her durum –ferde ait olsun, guruba ve topluluða ait olsun – zaruret çerçevesine girer. Meþakkat kolaylaþtýrmaya yol açar. Bir darlýk, bir sýkýntý ile karþýlaþma varsa bunlarý ortadan kaldýrmak üzere hükümde geniþlik getirilir. 5. Mezhepler Mezheplere bakýldýðýnda helâl gýda konusunda köklü ve þümullü bir ihtilafýn bulunduðu görülür. Mesela deniz ürünleri içinden yalnýzca balýða helâl diyen mezhepler yanýnda, bu ürünlerin hemen tamamýna helâl diyenler vardýr. Kara hayvanlarý içinden, En’am suresinde zikredilen “... murdar ölmüþ hayvan, akmýþ kan, domuz eti ve Allah’tan baþka bir tanrý adý anýlarak (veya böyle bir tanrýya ibadet olsun diye) kesilmiþ hayvan...” (En’am Sûre- si,[6:145]) müstesna hiçbir kara hayvanýna haram demeyen mezhepler vardýr. Hayvaný keserken besmele çekmenin gerekli olup olmadýðý ihtilaflýdýr. Bu ve benzeri konularda birbirine tamamen zýt ictihadlar mevcuttur. Bu durumda “helâl damgasý ve sertifikasýnda mezhep farklýlýklarý” önemli bir problem olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Bu problemin halli için teorik olarak þunlar akla gelir: a) Ýhtilaflý ise helâl damgasý vurmamak (Bu helâl sýnýrýný iyice daraltýr). b) Damganýn altýnda küçük yazý veya sembollerle mezhep farklýlýklarýný göstermek (Bunda da mükellef için güçlükler vardýr). c) Ýhtilaflý maddeleri de helâl olarak damgalamak, ancak yalnýzca bir tek iþaretle “ihtifalý, mezheplere göre farklý” olduðunu göstermek. d) Bütün muteber mezhepler Ýslam’ý temsil ettiðine ve sýradan müslümanlar da aldýklarý fetvaya göre bu mezheplerin her biri ile amel etme imkanýna sahip bulunduklarýna göre, bir mezhebe (muteber bir müctehidin ictihad ve fetvasýna) göre helâl olan gýdaya helâl damgasýný basmak (Ben de buna katýlýyorum). Belki baþka formüller de ileri sürülebilir, ancak bunlarýn tartýþýlmasý ve birinde karar kýlýnmasý gerekmektedir. 6. Kurumlar arasýndaki çatýþma Helâl sertifikasý verecek olan heyetin, kuruluþun, kurumun devletle iliþkisinde de bazý problemler vardýr: Bu iþi kamu kurumlarý mý, özel kesim mi üstlenmeli- 13 dir? Her ikisinin fayda ve zararlarý nedir? Çatýþma olursa problem nasýl çözülecektir? Kamu otoritesinin gücünü kötüye kullanmasý ihtimali bu iþi sivil kesimin yapmasýnýn daha saðlýklý olacaðýný düþündürüyor. Ancak sivil kesimde de hem istismar, hem de çatýþma ihtimali vardýr. 7. Maddenin hal ve mahiyet deðiþtirmesi Fýkýh alimi olmayan tabipler, kimya uzmanlarý, biyologlar... “karýþým ve deðiþim” yoluyla maddenin baþkalaþmasýný farklý anlamakta ve anlatmakta, bu konuda fýkýhtan ayrýlmaktadýrlar. Bu yüzden fýkýhta “deðiþme ve baþkalaþma” olarak kabul edilen durumlar onlara böyle görünmemekte, fýkhýn helâl dediðine haram deme yolu açýlmaktadýr. Haram, helâl, mekruh ve necis hükümleri dine ait hükümlerdir. Týp, kimya, fizik branþlarý bakýmýndan “deðiþme, yok olma, baþkalaþma” olarak kabul edilmeyen bir çok “deðiþme ve baþkalaþma” fýkýhta (dinde) deðiþme olarak kabul edilmiþ ve buna baðlý olarak da temiz-pis, helâl-haram hükümleri verilmiþtir. Müspet bilimlerin fetva konusunda yardýmlarý ancak, insan saðlýðýna zararýn tespiti ile sýnýrlý olmalýdýr. Bunun ötesinde din hükmü, fýkýhtaki deðiþme ölçülerine göre verilmelidir. Ýki alan arasýndaki farký açýk hale getirmek üzere bazý örnekler sunmayý yararlý görüyorum: “Dince pis olan nesne az suya veya az sývý maddeye karýþtýðý zaman su ve sývý pis olur; içilmez ve onunla dînî temizlik yapýlmaz. Çok suya pislik karýþtýðý zaman ise suyun rengi, tadý ve kokusundan biri, katýþan pislik belli olacak þekilde deðiþmedikçe su pis olmaz. Çok su Hanefîlere göre yeri köþeli ise yüzeyi 10x10 arþýn, yuvarlak ise 36 arþýn, derinliði ise bir karýþa yakýn yerdeki sudur. Arþýn yaklaþýk iki karýþtýr. Þâfiîlere göre iki kulledir (büyücek küp), Ýmam Malik’e göre ise az su, içine düþen pisliðin rengi, tadý veya kokusu belli 41. sayi sayfalar 21.12.2009 14 10:57 Uhr Seite 14 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir olan sudur, belli olmayan su ise çok sudur. Buradaki ölçülere göre çok sayýlan suya mesela sidik veya þarap karýþsa o su pis olmaz, onunla abdest alýnýr ve o su içilir.” (Ýbn Âbidîn, 1984 Kahraman Yayýnlarý, C.I, s. 185,188) “Yenmesi ve içilmesi haram olan bir nesneyi, onda iyileþtirme özelliði varsa tedavi maksadýyla yemek ve içmek caizdir, nitekim susuz kalan kimsenin -baþka bir þey bulamadýðýnda- þarap içmesi de caizdir.” (s. 210) Erkeklerin menisi (spermi) kilota bulaþtýðý ve kuruduðu zaman yalnýzca çitilemek/öfelemek/ovmakla temizlenir, izi ve rengi kalsa da kilot temizlenmiþ olur. (Burada dikkat edilmesi gereken husus, dini temizliðin kimyevi temizlik olmadýðý ve dinin kolaylýðý tercih ettiðidir). “Karýþma, yanma, piþme, kaynama vb. sebebiyle deðiþikliðe uðrayan pis nesne temiz olur, kullanýlýr, yenir ve içilir. Bazý örnekler: Pis olan zeytin yaðý sabun olunca, eþek veya domuz tuz gölüne düþüp tuza dönüþünce, þarap sirke olunca, kuyuya düþen kuþ, fare vb. çürüyüp çamura karýþýnca, pis üzüm kaynatýlýp pekmez yapýlýnca, pis susam öðütülüp un ve susam yaðý olunca temizlenmiþ olur.” (s. 316) “Yollarýn çamuruna ve akan sularýna pislik karýþtýðýnda bu yollardan yürüyenlerin sýçrantýdan ve bulaþmadan uzak durmalarý çok zordur, bu sebeple yollardaki pis su akýntýsý ile bulaþan elbiseler ile namaz kýlmak caiz görülmüþtür, onlarý yýkamak gerekmez.” (s. 324) A lmanya’da yaþayan Türk toplumunun deðerli üyeleri; Bütün Müslümanlar için kutsal aylardan biri olan Muharrem ayýný idrak etmekteyiz. Muharrem ayý, tutulan oruçlar ve Aþure günüyle dinimiz ve kültürümüz açýsýndan özel bir öneme sahiptir. “Süt, bal, yað ve pekmez üç kere kaynatýlýnca temizlenmiþ olur. Bunlara kaynatmadan önce bir miktar (beþte biri kadar) su katýlýr. Yaðýn kaynatýlmasý þart deðildir.” (s. 334) “Et þarap ile piþirilmiþ olsa üç kere temiz su ile kaynatýlýp soðutulunca temizlenmiþ olur. Tüyü kolay yolunsun diye sýcak suya batýrýlan bir tavuk, böylece kaynatýlýp bir süre de kaynar suda býrakýlmýþ olmazsa, tüyü yolunduktan sonra temiz su ile yýkanýnca temizlenmiþ olur.” (s. 334; Bedâyiu’s-sanâyi’ Beyrut, 1997 baskýsý, C. I, s. 402405). Pisliðe basýlarak kirlenmiþ ayakkabý kuru yerde biraz yürününce temizlenmiþ sayýlýr. Deri tabaklanýnca temiz olur. Tabaklanmakla derinin mahiyet deðiþtirmediði apaçýk ortadadýr. Bu kaidelere ve açýklamalara bakýldýðýnda jelatin, koruyucu madde vb. lerine, asýl maddesini göz önüne alarak haram demek en azýndan fýkha uygun düþmez. 8. Alkol-necaset iliþkisi Müskirâtýn necis (þer’an pis) olup olmadýðý hükmünde ise ihtilâf (görüþ ayrýlýklarý) vardýr: Þarap: Piþmemiþ üzüm suyundan yapýlan þarap eski fukahâdan Ýmam Mâlik’in hocasý Rabî’a, Zahirîlerin imamý Dâvûd ve yenilerden Sân’ânî, Þevkânî, Sýddýk Hasen Hân gibi fýkýh bilginlerine göre necis deðildir; içmek haramdýr, fakat elbiseye veya namaz yerine dökülmüþ olsa namaza mâni deðildir. Bu fakihlerin dýþýnda kalan büyük fukahâ ekseriyetine (cumhûra) göre hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 ise þarap necistir; namaza mânidir. Birinci görüþü benimseyenler âyette geçen «rics» (Mâide Sûresi, [5:90]) kelimesinin necâset manâsýna deðil, manevî pislik manâsýna geldiðini ifade ediyorlar. Cumhûr ise bu kelimeyi necis (þer’an pis) manâsýnda anlýyor ve mezkûr hükmü benimsiyorlar. Kuru ve Yaþ Hurma ile Kuru Üzüm Þarabý: Bunlarýn da azýnýn ve çoðunun içilmesi haramdýr, bunda ittifak vardýr; ancak necis olup olmadýklarý ihtilâflýdýr. Ýmam-ý A’zam Ebû Hanife’den iki rivâyet nakledilmiþtir; bunlardan birine göre necis, diðerine göre ise temizdir. Ebû Yûsuf’a göre necâset-i hafife cinsinden olup ancak çok miktarý namaza mânidir. (Bedâyi’u’ssanâyi’, c. VI, s. 115). Sarhoþ Eden Diðer Nesneler: Üzüm ve hurma dýþýnda kalan þeylerden yapýlan ve kullanýldýðý zaman azý veya çoðu sarhoþluk veren þeylerin necis olduðuna dair delil yoktur. Ýmam-ý A’zâm ve Ebû Yûsuf’un anlayýþlarýna göre bunlar necis deðildir; sarhoþluk için içilmeleri haramdýr, fakat elbiseye veya namaz yerine dökülmeleri halinde namaza mâni deðildir. Muâsýr âlimlerimizden Elmalýlý M. Hamdi Efendi bu görüþü þöyle ifade eder: «Meselâ üzerinde þarap ve þampanya ve arak, konyak dökülmüþ olanlar her halde yýkamadýkça namaz kýlamazlar. Lâkin «üzüm þarabýndan mamul olmayan ispirto, bira vesair müskirat içilmezse de elbiseye veya bedene sürülmesi de namaza mâni olur» diye iddiâ edilemez. Ebû Hanife Hazretleri bu suretle þaraptan mâada müskirâtýn ayný ve katresi necis ve haram olmadýðýna kail olmuþ.» (Tefsir, c. I, s. 762-763). Muhammed Zâhid elKevserî Mýsýr’dan bir yakýnýna yazdýðý mektupta, ispirto hakkýnda þu satýrlarý kaydetmiþtir: «Uzun sözün kýsasý ispirto, Ebû Hanife’ye göre necis deðildir. Ýmam Âzâm’ýn kavli çoðunca böyle cankurtaranlýk yapar. Kokuya konmasý ve elbiseye dokunmasý zarar vermez. (Fotokopisi nezdimizde mahfuz bulunan mektubundan). Netice: Ýspirto ve kolonya pahalýya mal olduðu için þaraptan yapýlmamaktadýr. Asýl maddeler kamýþ, patates, bazý aðaçlar, mýsýr ve benzerleridir. Þu halde kolonya ve ispirtonun temizlik, pis kokularýn giderilmesi gibi maksatlarla kullanýlmasý câiz olup elbise ve namaz yerinde bulunmalarý mâni deðildir. Ancak sarhoþluk verdikleri için içilmeleri haramdýr. (Geniþ bilgi için bkz. Kâsânî, Bedâyî’, c. V, s. 115 vd.; Nevevî, el-Mecmû’, c. II, s. 564 vd.; Sân’ânî, Sübülü’sselâm, c. I, s. 47; Seyyid Sâbýk, Fýkhu’s-sünne, c. I, s. 29; Reþid Rýzâ, Fetâvâ, s. 6629 vd.) 9. Ehl-i kitabýn yiyeceði: Ýslâm âlimlerinin çoðuna göre ehl-i kitabýn boðazlama þekli, müslümanlarýnki gibi olacak, yani keskin bir âletle boðaz kesilecektir. Mâlikîlerden bir guruba göre bizimkine benzemesi þart deðildir; önemli olan, yaptýklarý kesimin, kendi T.C. BERLÝN BÜYÜKELÇÝSÝ AHMET ACET’ÝN MUHARREM AYI MESAJI Yüzyýllarca ve bugünün Türkiye’sinde Anadolu topraklarý birçok farklý inancý kucaklamýþ, hepimizi birbirine kenetlemiþtir. Farklýlýklarýmýzý bir zenginlik olarak görmeliyiz. Ortak yaþamýmýzda birlik ve beraberli- ðin güçlenmesi için karþýlýklý hoþgörü ve saygýyý esas almalýyýz. Özellikle Alevilik inancýndaki vatandaþlarýmýzýn bu ayki ibadetlerinin barýþ, dostluk, kardeþlik ve dayanýþmaya hizmet etmesini; Aþurenin de bereketli olmasýný dilerim. Tüm vatandaþlarýmýzýn Muharrem ayýnýn mübarek olmasýný diler, Muharrem oruçlarýnýn kabulünü temenni eder, sizlere sevgi ve saygýlarýmý sunarým. dosya dinlerine göre muteber olup olmadýðýdýr. Mâlikî fukahâsýndan Kadý Ýbn elArabî, Mâide sûresinin 5. âyetinin tefsirinde þöyle diyor: “Avýn ve ehl-i kitabýn yiyeceklerinin, Allah’ýn helâl kýldýðý temiz yiyecekler olduðuna ve bunlarýn mutlak olarak helâl bulunduðuna bu âyet kesin delildir. Allah Teâlâ þüpheleri ve zihinlere gelen, uzun uzadýya sözü gerektiren bozuk itiraz ve düþünceleri silmek için bunu tekrarlamýþtýr. ‘Tavuðun boynunu bükerek onu öldüren sonra piþiren hristiyan ise bu yenir mi veya yiyecek olarak bu ondan alýnabilir mi?’ diye bana sordular; þöyle dedim: Yenir çünkü bu onun, papazlarýnýn ve din adamlarýnýn yiyeceðidir; bu bize göre uygun bir boðazlama deðilse bile Allah onlarýn yiyeceklerini bize mutlak olarak mübah kýlmýþtýr. Allah’ýn haramdýr dedikleri müstesna olmak üzere, dinlerine göre neyi helâl bilirse o bize de helâldir...” (Ayný eser., s. 55-56; Ýbnu’l-Arabî, Ahkâmu’lKur’an, C. II, s. 556; elKardâvî, el-Helâl ve’l-Haram fi’l-Ýslâm, Beyrut, 1967, s. 56). Bu görüþü benimseyenlere göre, müslümanlarda yenmesi helâl olan hayvanlarý kitap ehli kâfirler kesmiþ veya baþka bir yol ile öldürmüþ iseler, bakýlýr; eðer bu öldürme þekli onlarýn dinine göre uygun ise, böyle öldürülmüþ bir hayvaný dindar olanlarý yiyorlarsa bunu müslümanlar da yiyebilir. Dinlerine göre yenmez ise müslümanlar da yiyemez. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ramazan KURUYÜZ M inarelerin inþasýný gelecekte yasaklamaya yönelik olarak Ýsviçre’de yapýlan halk oylamasý, tüm dünyada büyük yankýlar uyandýrdý. Bu referandum sonrasýnda, siyasi, toplumsal ve dini kuruluþlar, din özgürlügü ve dini sembollerin kamualanýnda görünmesinin sýnýrlarý üzerine daha yogun bir þekilde tartýþmaya baþlamýþlardýr. Hessen Ýslam Cemaati/IRH, geçtiðimiz yýllardaki benzer bazý tartýþmalarda olduðu gibi, bu defa da, basýn açýklamasý yapmak ve aceleci davranmak yerine, soðukkanlý bir þekilde durum deðerlendirmesi yapmayý uygun görmüþtür. Bu nedenle, minare tartýþmasý baðlamýnda, din özgürlüðü ile ilgili tartýþmalarý ve çoðulcu bir toplumda birlikte yaþamýn getirdiði zorluklarý ve sunduðu þanslarý mümkün olduðunca objektif ve duygusallýktan arýnarak, bir makale çerçevesinde ele almaya çalýþacaðým. Avrupa toplumlarý, çoðunluðu itibariyla her ne kadar Hýristiyan kültürüyle þekillenmiþ olsa da, birkaç on yýldan beri sadece Hýristiyanlar’dan oluþmadýðý bir gerçektir. Çoðunluðunun Hýristiyan dinine mensup insanlardan oluþtuðu gerçeðine raðmen, Avrupa toplumlarý, artýk çoðulcu, çok dinli, çok kültürlü ve çok uluslu bir yapýya sahiptir. Bu çoðulculuk, Avrupa’nýn günlük yaþamýnýn bir gerçeðidir. Müslümanlar, Yahudiler, Hindular, Budistler, farklý inanç ve düþünceye sahip olanlar, seküler ve ateist insanlar da, Avrupa toplumlarýnýn bir parçasýdýrlar. Bu çoðulcu yapý, kendi içinde bir yandan riskler ve çatýþma potansiyeli taþýmakla birlikte, diðer yandan toplumun her kesimi için bir zenginliktir. Din özgürlügü, evrensel temel haklar içinde yer almaktadýr, modern ve demokratik toplumlarýn önemli bir kazanýmý haline gelmiþtir. Din özgürlüðü, sadece çoðunluk toplumunun ait oldugu din için deðil, toplumda yer alan tüm dini ce- Seite 15 [email protected] p p o StJa hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 “Minareler þeffaflýðýn, entegrasyonun ve aidiyetin iþaretidir” zum Minarettverbot maatler için de özgürlüðü ifade eder. Bundan dolayýdýr ki, Federal Almanya Anayasasý, devletin belirli bir dini tercih edemeyeceði gibi, diðer bir dini de ayrýmcýlýga tabi tutamayacaðý ilkesini ön görmektedir. Ülkede yaþayan tüm vatandaþlar, anayasaya ve evrensel temel hak ve hürriyetlere uymak zorundadýrlar. Bu durum, kendi anayasalarý ve Birleþmiþ Milletler Ýnsan Haklarý Sözleþmesi çerçevesinde, diðer tüm Avrupa ve demokratik ülkeler için de geçerlidir. Bundan dolayýdýr ki, Avrupa’daki (Hýristiyan) çoðunluk toplumlarýnýn bir yandan kendi ülkelerinde yaþayan Müslümanlar’dan ülkelerindeki anayasaya sadakat göstermelerini ve evrensel temel insan haklarýna uymalarýný beklerken, diðer yandan kendilerinin, Müslümanlar’ýn din özgürlüðü ve eþit haklarý söz konusu olduðunda, anayasalarýný ve evrensel hukuku ihlal etmeleri, açýk bir çeliþkidir. Minareli camilerin inþasý, týpký kilise kulelerinin inþasý gibi, kentlerin görüntülerinin bir parçasýdýr ve anayasal din özgürlüðünün bir ifadesidir. Referandum, elbette doðrudan demokrasinin bir parçasýdýr. Sadece halkýn seçtiði temsilciler, ülke ile ilgili kararlarý almazlar, bazen halkýn kendisi halk oylamalarýyla sorumluluðu doðrudan kendi eline alabilir. Ancak, temel hak ve hürriyetler (evrensel insan haklarý) ve bir azýnlýðýn din özgürlüðü, halk oylamasýyla da kaldýrýlamaz veya sýnýrlandýrýlamaz, halkýn oyuna dahi sunulamaz. Baþka bir ifadeyle, bir demokraside çoðunluk, azýnlýðýn temel haklarýný halk oylamasýyla dahi sýnýrlayamaz. Aksi taktirde, böyle bir demokrasinin bir diktatörlükten farký kalmaz. Bunun için, burada þu sorunun sorulmasý gerekmektedir: Demokratik bir rejimi diktatör bir rejimden farklý kýlan þey nedir? Avrupa toplumlarý, geçtiðimiz son on yýllarda, ülkelerinde yaþayan Ýslam dinine mensup yeni vatandaþlarýyla birlikte yaþamanýn gerçekliði baðlamýnda, demokrasi anlayýþlarýnýn testinden geçmektedirler. Bir toplumun demokrasi anlayýþý, o toplumun azýnlýklarla, yani çoðulcu toplumun tüm birimlerinin temel haklarýyla ilgili yaklaþýmýyla ölçülür. Bu baðlamda, birçok Alman medyasýnda minare yapýmý ile ilgili yapýlan anketleri, kýþkýrtýcý, toplumu birbirine karþý bölücü, korkularý tahrik edici ve sosyal barýþý zedeleyici bulmaktayým. Medya, temel hak ve hürriyetleri anket sorularýyla oylamaya sunmamalýdýr. Ýslamofobi (Ýslam düþmanlýðý), Avrupa toplumlarýnda varolan ýrkçýlýk ve yabancý düþmanlýðýnýn yeni ve giderek yaygýnlaþan bir görünümüdür. Deðiþik þekillerde ve alanlarda görünmekte ve sürekli artmaktadýr. Bu hastalýk (ýrkçýlýk ve islamofobi), Avrupa’daki sosyal barýþý tehlikeye atmaktadýr. Irkçýlýk, insanlýk aleminin geçmiþte ve bugün en tehlikeli toplumsal hastalýðýdýr. Özellikle Müslümanlar’ýn temel hak ve hürriyetlerinin güvenlik ve genelleþtirilen þüpheler maskesi arkasýnda sýnýrlamaya tabi tutulmasý, birçok Avrupa toplumlarýnýn ve devletlerinin demokrasi anlayýþlarýnýn karanlýk yüzünü yansýtmaktadýr. Avrupa’daki birçok insanda, Ýslam ve Müslümanlar’a yönelik olarak halen objektif (nesnel) ve adil bir yaklaþým eksikliði bulunmaktadýr. Avrupa toplumlarý kendilerine, tarihten yeterince ders çýkarýp çýkarmadýklarýný, demokrasi ve aydýnlanma anlayýþýný, hoþgörü, özgürlük ve adalet gibi temel hak ve deðerleri içselleþtirip içselleþtiremediklerini ve özümseyip özümseyemediklerini sor- 15 mak zorundadýrlar. Bu sorunun cevaplanmasý ve açýða kavuþturulmasý, özellikle, Avrupa toplumlarýnýn kendilerine biçtikleri, dünyanýn diðer halklarýna örnek olma rolünü yerine getirebilmeleri açýsýndan büyük önem taþýmaktadýr. Aksi halde, dünya halklarý nezdinde inandýrýcýlýklarýný kaybedeceklerdir. Müslümanlar’ýn topluma entegre olmasý, Avrupa’daki çoðunluk toplumlarýnýn ve politikacýlarýn Müslümanlar’a yönelik sürekli dile getirdikleri bir taleptir. Entegrasyon konusunda varolan tüm sorunlara raðmen, Müslümanlar’ýn büyük bir çoðunluðunun bulunduklarý Avrupa toplumlarýna entegre olduklarý gözlenmektedir. Müslümanlar, Avrupa toplumlarýnýn bir parçasý haline gelmiþlerdir ve Avrupa artýk onlarýn yaþam merkezi ve yeni vatanlarýdýr. Kim bir ülkede yaþamaya karar vermiþse, elbette orada binalar da inþa edecektir. Minareli camilerin inþasý, týpký oturulacak evlerin inþasý gibi, yaþanýlan ülkeye entegre olmanýn ve o ülkede kalýcý olmanýn açýk ve net göstergesidir. Bu durum, yaþanýlan ülkeye aidiyeti ifade eder. Minareli camilerin yapýmý, ayný zamanda, Müslümanlar’ýn þeffaflýðýnýn göstergesidir, kesinlikle güç gösterisi deðildir. Müslümanlar’ýn çoðunluðu, yaþadýklarý topluma açýlmak istemekte ve artýk arka avlulara sýðýnmamaktadýrlar. Müslümanlar’ýn ve dinlerinin þeffaflýðýný talep edenler, minareleriyle birlikte camilerin yapýmýný desteklemelidirler. Müslümanlar da toplumun merkezine aittir. Onlarýn minareli camileri de, kentlerin görünen resminin bir parçasýdýr. Müslümanlar’ýn ve ibadet yerlerinin þeffaflýðý, Avrupa toplumlarýnda yaþayan herkesin menfaatinedir. Bu nedenle, bu þeffaflýk, toplumun her kesimi tarafýndan desteklenmelidir. Avrupalý Müslümanlar, Avrupa çoðunluk toplumlarý tarafýndan halen yabancý bir madde (yabancý uzuv) gibi algýlanmak istememektedirler. Avrupa, Müslü- 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr 16 manlar’ýn büyük bir çoðunluðu için vatanlarý haline gelmiþtir, burada isteyerek yaþamaktadýrlar ve Avrupa ülkelerinin sosyal ve iktisadi yaþamýna önemli katkýda bulunmaktadýrlar. Yukarýda belirtilen tüm gerçeklerin ve yapýlan tespitlerin yanýsýra, biz Müslümanlar’a, dinimizin Avrupa toplumlarýnda ekseriyetle olumsuz algýlanmasýndaki kendi sorumluluklarýmýzý ve payýmýzý hatýrlatmakta ve özeleþtiri yapmamýzda fayda görüyorum. Biz Müslümanlar, öncelikle kendimize, dinimizin Avrupa’nýn birçok kesiminde olumsuz ve tehlikeli algýlanmasýna yol açacak ne tür yanlýþlar yaptýðýmýzý sormalýyýz. Eðitilmesi oldukça zor olan bazý Ýslam düþmaný ve saplantýlý çevrelerin, tüm katýlaþmýs, düþmanca ve ýrkçý önyargýlarýna raðmen, biz Müslümanlar, Ýslam’ý yanlýþ uygulamalarýmýzla, Avrupa’da birçok normal vatandaþýn Ýslam ve Müslümanlar’la ilgili önyargýlara ve korkulara sahip olmalarýnda kendimizin de sorumlu olup olmadýðýmýzý sorgulamalýyýz. Avrupa’da oluþan pek çok önyargý ve korkulardan bizzat biz Müslümanlar’ýn sorumlu olmasý, hiç de nadir görülen bir durum deðillmanya’nýn Duisburg kentinde 24 Aralýk Perþembe günü, 8. dev Türkçe kitap fuarý açýlýyor. Astec Gmbh adlý þirket tarafýndan her yýl geleneksel olarak düzenlenen ve bu sene de 8´incisi düzenlenen Duisburg Kitap Fuarý, 24 Aralýk 2009 ile 10 Ocak 2010 tarihleri arasýnda açýk kalacak. Fuarýn tanýtýmý için bir basýn toplantýsý düzenleyen Astec Gmbh Genel Müdürü Ahmet Turunç þunlarý söyledi: “Geçen yýl yapýlan kitap fuarýný takriben yüzbin vatandaþýmýz ziyaret etti. Hedefimiz bu yýl katýlým sayýsýný artýrarak 120 bine çýkarmaktýr. Çalýþmalarýmýz da bu yöndedir. Özellikle çocuklu aileler için, A Seite 16 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir dir. Örneðin, Ýslam’da kadýnýn konumu ile ilgili olumsuz görüntünün oluþmasýndan, daha çok biz Müslümanlar sorumlu deðil miyiz? Ýslam’ýn Avrupa’da daha iyi, adil ve hak ettiði þekilde görünmesi ve olumlu olarak algýlanmasý için, biz Müslümanlar, açýk, dürüst, cesur, daha güçlü bir þekilde ve tüm imkanlarýmýzla, öncelikle kendi içimizdeki yanlýþlýklara karþý mücadele etmeliyiz. Özel hayatýmýzda, aile ve toplumsal yaþamýmýzda, Kur’an ve sünnete uygun bir þekilde doðru Ýslam’ý yaþamalýyýz. Tüm toplumun huzuruna daha güçlü katkýda bulunmalý ve toplumsal geliþmelere aktif bir þekilde katýlmalýyýz. Sadece talep etmemeli, topluma daha fazla katkýda bulunmalýyýz. Önyargýlarý kaldýrabilmenin en iyi yolu, bir taraftan iyi dostluklar, arkadaþlýklar, iþ ve komþuluk iliþkileri kurmak, diðer taraftan yoðun bir þekilde dinler ve kültürlerarasý diyalog yapmaktýr. Ancak bu þekilde, zor zamanlarýmýzda da yanýmýzda yer alacak ve bize destek olacak dostlar kazanabiliriz. Ýslam, monolitik (tek düze) bir blok, katý bir kurallar sistemi deðildir, aksine deðiþken birçok normlarýyla uyum kabiliyetine sahiptir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 ve özellikle kültürel gelenekler baðlamýnda zaman ve mekana baðlý olarak esnektir. IRH açýsýndan bu durum, Almanya’da ve Avrupa’da da Ýslam’ýn, Avrupa toplumlarý baðlamýnda Ýslam’a uygun yeni gelenekleri geliþtirmeye açýk olduðu anlamýný taþýmaktadýr. Bunun için, gelecekte Almanya’da ve Avrupa’da yaþayacak Müslüman nesillere, Ýslam’la uyumlu bu entegrasyon imkanýný otantik (doðru) islami bilgilerin kazandýrýlmasýyla sunmak gerekmektedir. Almanya’da ve Avrupa’da yaþayan Müslümanlar, geldikleri ülkelerin toplumlarýnda ve þimdi içinde yaþadýklarý çoðunluk toplumlarýnda varolan geleneklere yönelik olarak eleþtirel yaklaþýmda bulunabilme ve kabuk baðlamýþ kültüre özgü geleneklerle otantik (doðru) islami bilgiler ve deðerler arasýnda ayrým yapabilme doðrultusunda yeteneklendirilmeli ve cesaretlendirilmelidir. Ancak bu þekilde, gelecek nesiller için uzun vadede, entegrasyonu zorlaþtýran ithal edilmiþ geleneklerden arýnmak ve onun yerine Almanya’da ve Avrupa’da Ýslam’la uyumlu yeni geleneklerin oluþmasýný saðlamak mümkün olacaktýr. Temel esaslarýna ters düþmemek ve topluma fay- dasý olmak kaydýyla, herþeyi test ederek entegre etmek, Ýslam’ýn prensiplerindendir. Bu islami prensip (maslahat), Müslümanlar’a, içinde yaþadýklarý her toplumla kaynaþma ve onlarýn varolan toplumsal sistemleriyle ortak noktalarý arama iznini vermektedir. Bu yaklaþýmýn doðal ve istenen sonucu, topluma katýlmak ve katkýda bulunmak ve çift yönlü bir entegrasyona isteklilik ve hazýr olmaktýr. Avrupa topraklarýnda bulunan Endülüs’teki Ýslam tarihi, Ýslam’ýn bu yeteneði ve bu düþünce ve hareket tarzýnýn tüm taraflar için olumlu sonuçlarýyla ilgili en açýk bir delildir. Ýslami bu yaklaþýmýn asimilasyonla hiçbir ilgisi yoktur. Bu yaklaþým, anlamlý ve her iki taraf açýsýndan da verimli sonuçlar getiren entegrasyonla alakalýdýr. Böyle bir entegrasyon anlayýþý, çoðulcu bir toplumda karþýlýklý saygýya dayalý birlikte yaþamý garanti eder. Çoðulcu toplum yapýlarý, toplumdaki tüm gruplarýn hareket yeteneði ve yeterliliði kazanabilmeleri için, çoðulcu yaklaþýmlara ve metodlara muhtaçtýr. Son olarak, Almanya’da ve Avrupa’da yaþayan Müslümanlar’a ve çoðunluðu Hýristiyan olan toplumlara þu çaðrýda bulunmak istiyo- Duisburg 8. Kitap Fuarý 24 Aralýk`ta Açýlýyor çocuklarýn oyunlarla zamanlarýný geçirecek imkanlar da düþünüldü. Aileler çocuklarýný bu yerlere býrakýp gönüllerince fuarý gezebilirler.” dedi. Ahmet Turunç, fuar ziyaretinin ücretsiz olduðunu, Türkiye`den 47, Avrupa`dan da 13 yayýnevinin katýlacaðýný belirterek, binlerce kitap, CD, sosyal faaliyetler, konserler, seminerler ve panellerin düzenleneceðini kaydetti. Avrupa’nýn en büyük Türkçe yayýn fuarlarýndan birini gerçekleþtireceklerini ifade eden Ahmet Turunc, fuara 47´si Türkiye´den olmak üzere toplam 60 yayýn evinin katýlacaðýný ve yaklaþýk olarak 150 binin üzerinde kitabýn sergileneceði- ni belirtti. Fuara gelecek ziyaretçilerin, kitaplarýn yanýsýra CD, kaset ve çeþitli hediyelik eþyalarý da bulabilecekleri açýklandý. Fuarda, bazý sanatçýlarýn vereceði konserler, yazarlarýn imza günü ve konferanslarý da ziyaretçiler için ayrýca tertipleneceði belirtildi. ÜNLÜ ÝSÝMLER KATILACAK Kitap fuarýnýn 24 Aralýk 2009`da açýlacaðýný dile ge- dosya rum: Almanya ve Avrupa, hepimizin ortak vatanýdýr. Hepimiz birlikte, Almanya ve Avrupa toplumunu oluþturmaktayýz. Bulunduðumuz ülkelerin anayasalarýnýn ayný deðerleri ve evrensel temel deðerler, bizleri birbirimize baðlamaktadýr. Tüm farklýlýklara raðmen, Ýbrahimi din mensuplarý olarak biz Yahudiler, Hýristiyanlar ve Müslümanlar, ayný ortak kaynaðý ve birçok müþterek etik-ahlaki deðerleri birbirimizle paylaþmaktayýz. Dinlerimiz, asýl olarak birbirlerine karsýtlýk teþkil etmemektedirler. Bizler, Ýbrahim’in (a.s.) çocuklarýyýz. Özellikle bundan dolayý da birlikte hareket etmeliyiz. Bu anlamda, hayýrlý iþlerde ve tüm toplumun refahý için yarýþmalýyýz, çünkü Allah’ýn elçisi Hz. Muhammed’in (s.a.s.) dediði gibi, “Ýnsanlarýn en hayýrlýsý, insanlara hizmet edendir”. Birbirimize karþý düþmanlýklarý, korkularý ve önyargýlarý körüklemek yerine, hepimiz, özellikle de dini cemaatlerde, siyasette ve toplumda sorumluluk taþýyanlarýn, ortak deðerlerimizi ve tüm toplumun huzuru için gerekli ortak sorumluluðumuzu ön plana çýkarmalarý ve bunlarý teþvik etmeleri gerekmektedir. tiren organizatör Turunç, resmi açýlýþýn 26 Aralýk saat 16`da T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu yetkilileri, Duisburg Büyükþehir Belediye Baþkaný Adolf Sauerland`ýn da katýlýlýmýyla yapýlacaðýný söyledi. Duisburg-Neumühl Konrad-Adenauer-Ring 913 adresinde saat 10:0020:30 arasýnda açýk kalacak olan 8. kitap fuarýna katýlacak bazý ünlü yazarlar, sanatçýlar ve eðitimciler þunlar: Prof. Dr. Faruk Beþer, Prof. Dr. Ýbrahim Saraçoðlu, Doç. Dr. Mustafa Karataþ, Mustafa Ýslamoðlu, Sibel Eraslan, Ebru sanatçýsý Hikmet Barutçýgil. Resmi açýlýþýn ardýndan (26 Aralýk) sanatçý Sinan Yýlmaz`ýn sahne alacaðý kaydedildi. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr dosya elâl gýda arayýþý bir Müslümanýn günlük hayatýnýn en önemli çabalarýndan biri olmakla birlikte, Müslümanlarýn daha sonra yerleþtikleri ve azýnlýk olarak yaþadýklarý yerlerde, helâl gýda arayýþý, Ýslamî kimliðin oluþumu ve geliþimi bakýmýndan da önem arzeder. Gýdalarýn helâlliði ise, doðrudan kendisi helâl olan mamüllerde pek fazla problem ortaya koymasa da, et ve et mamüllerinin yaný sýra, diðer gýda ürünlerine ilave edilen katký maddeleri problemin ana kaynaðýný oluþturmaktadýr. Et ve et mamüllerindeki problem, kesim iþleminin Ýslamî kurallara göre yapýlýp yapýlmadýðýnda yatmaktadýr. Sýðýr ve koyun gibi, etlerininin yenilmesi helâl olan hayvanlarýn Ýslamî usullere göre kesilmemiþ olmasý helâlliðini ortadan kaldýrmaktadýr. Et kaynaklý katký maddelerinin helâlliði de bu ilk kesime göre deðiþmektedir. Fakat, burada problemin önemli bir boyutu, helâl kesim olduðu iddialarýnýn ne kadar doðru olabileceðinin tesbitindeki zorlukta yatmaktadýr. Ayrýca, þoklama ya da bayýltma ile yapýlan kesimlerin helâlliði konusunda ihtilaf bulunurken, helâl kesim yaptýðýný ifade eden üretecilerin objektif bir þekilde denetlenmesi de bir baþka problemi ve zorluðu gündeme getirmektedir. Avrupa’da hayvan kesiminin þoklama ya da bayýltma ile yapýlmasý zorunluluðu karþýsýnda, dinî bir hak olarak Müslümanlarýn bu kuraldan muaf tutulmasý konusunda en yüksek yargý organlarýnýn kararý bulunurken, uygulamada zaman zaman engellemelerin olduðunu da görmekteyiz. Örneðin, Almanya’da helâl kesim konusunda iþadamý Rüstem Altýnküpe’nin þoksuz ve bayýltmasýz kesim izni alabilmek için yýllardan beri sürdürdüðü hukukî mücadele, ayný konuda bir kaç kez ayný mahkemeye baþvurmayý gerekli kýlmýþtýr. Anayasa Mahkemesi, Altýnküpe’nin dinî inanaçlarýna göre gýda üretme hak- Seite 17 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ýlhan BÝLGÜ H [email protected] kýnýn bulunduðunu tesbit etmesine raðmen, idarî merciler hu hakkýn yaygýn olarak kullanýlmasýna engeller çýkarmaktadýr. Almanya’da, bu davalarýn arkasýndan “havyan haklarý” anayasal düzenlemelere dahi girmiþtir. Bazý üreticiler bu engellemeler karþýsýnda, zaruret gerekçesini öne sürerek, þoklu veya bayýltmalý kesimi tercih etmektedir. Hulusi Ünye hocamýzýn yazýsýnda da iþaret ettiði gibi, helâl gýdalarla ilgili olarak iki önemli konferans düzenleyen ve ortaya çýkan yeni meselelerin halli için adýmlar atan teþkilatýmýzýn Din Ýþtiþare Kurulu, Avrupa’da zaruret halinin bulunmadýðý kanaatine varmýþtýr. Helâl kesim konusunda, þoksuz ve bayýltmasýz kesimi esâs alan Din Ýstiþare Kurulu’muz, ayrýca katký maddelerinde yaþanan karmaþýklýklara da çözümler bulma çabasýndadýr. Bununla birlikte teþkilatýmýz, Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü gibi kurumlarla da iþbirliði yaparak helâl gýda üretiminde denetimin de önemine vurgu yapmaktadýr.?Bu enstitü, gýdalarýn üzerinde “Helâl yazýyorsa, mutlaka helâl olmak zorundadýr,” ilkesi ile çalýþýyor. Tabiî bu arada, denetleyici kurumlarýn da denetlenmesi zarurettir. Çünkü, helâl sertifikasý veren kurum ya da kiþilerin, bu sertifikayý hangi fýkhî temel ve kriterlere göre verdiði önemelidir. Ayrýca, teknik donaným ve uzman personel yeterliliði bulunup bulunmadýðý, “helâl sertifika”landýrdýklarý üretici þirketlerin helâl kriterlerine uyup uymadýklarýnýn kontrolunde ne hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Müslümanýn Helal Gýda Ýle Ýmtihaný kadar baðýmsýz ve süreklilik gösterdikleri de bir baþka problemdir. Ýlknur Melekoðlu’nun da incelemesinde görüldüðü gibi, bu konuda Avrupa dahil, pek çok ülkede çok sayýda kiþi ve kurum çalýþma yapmaktadýr. Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü bu kurumlar içerisinde, teþkilatýmýzýn, denetimde de bulunma yetkisi bulunduðu kurumdur.?EHZ Ocak ayýnda yapmayý planladýðýmýz Helâl Gýda Konferanslarýndan sonra alýnanacak kararlar doðrultusunda kriterlerini gözden geçirecek ve ona göre sertifika pratiðini yaygýnlaþtýrmaya gayret edecek. Bu sayýmýzda Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nün iki yetkilisi ile ilgili röportajýmýz yer alýrken, temelde fýkhî ihtilaflar sebebiyle müþterek kriterlerin oluþmasýndaki sýkýntýlarý gündeme getiren Prof. Dr. Hayrettin Karaman hocanýn da deðerlendirmesini bulacaksýnýz. Helâl gýda konusunda bazen farklý görüþlerini de ortaya koyan Karaman hoca sorunun çözümü için de önerilerini sunuyor. Katký maddeleri de baþlý baþýna bir sorunu gündeme getirmektedir. Sürekli olarak geliþen teknoloji ile katký maddelerinin sayýsý arttýðý gibi, bu maddelerin gerek fiziksel, gerekse kimyasal özellikleri de deðiþikliðe uðramaktadýr. Bu deðiþkenlik de her zaman yeni görüþlerin ortaya çýkmasýna sebeb olmaktadýr. Fakat her Müslüman’a düþen görev, gýdalarýn helâlliði konusunda israrcý olmak ve þüpheden uzak kalacak þekilde temin etmektir. HELÂL GIDA BÝR ÝMTÝHANDIR Müslüman olarak, hayatýmýzý, dinimizin emir ve yasaklarý doðrultusunda düzenlemedeki gayretimiz, dinimiz ile olan baðýmýzýn en önemli göstergesidir. Ýslâmî terminolojide bu gayrete “takva” denir. Takva’nýn bu anlamdaki en kýsa ve özlü tanýmý da, Allah’ýn emirlerine uyamama, yasakladýklarýndan da kaçýnamama korkusudur. Bu yüzden dir ki, Ýslâmî kimliðin oluþumu bu gayretin yoðunluðuyla paralellik arzeder. Hayatýmýzý devam ettirmek için gerekli olan gýdalarýn helâl yollardan kazanýlmasý takvalý oluþun bir parçasý olduðu gibi, ayný gýdalarýn kendilerinin de helâl oluþuna dikkat etmek de takva sýnýrlarý içine girer. Zira gýdalarýmýzýn helâl olmasý imtihanýmýzýn bir parçasýdýr. Prof. Dr. Mustafa Nutku,1 Hazreti Adem (as) ile Hazreti Havva’nýn, dolayýsýyla insanýn ilk imtihanýnýn helâl gýda ile olduðuna iþaret eder. Bu yüzdendir ki, helâl gýda arayýþý Müslümanýn kimliðinin oluþmasýnda önemli bir yer iþgal eder. Çünkü, helâl gýda arayýþýnda bir ön niyet ve irade beyaný vardýr ve bu ön niyetle irade beyaný, Ýslam’ýn bize çizdiði sýnýrlara uyma gayretini gösterir. Gerçekten de insanlar sürekli bir imtihan sürecinden geçmektedir. Müslü- 17 man olup olmama nasýl bir imtihan ise, Müslüman olduktan sonra, Müslüman olarak yaþayabilmek de bir imtihandýr. Þüphesiz biz insaný, karýþým hâlindeki az bir sudan (meniden) yarattýk ve onu imtihan edeceðiz. Bu sebeple onu iþitir ve görür kýldýk, (Ýnsân Sûresi [76:2]) ayeti ile Ýnsanlar, ‘inandýk’ demekle imtihan edilmeden býrakýlacaklarýný mý zannederler,” (Ankebût Sûresi [29:2]) gibi ayetlere baktýðýmýzda, bu imtihanýn þeklinin ve zamanýnýn sürekli bir deðiþiklik arzettiðini, ancak, ayný zamanda insanýn iþitir ve görür özellikle yaratýlmasý ile de, bu imtihaný kazanma melekesine de sahip bulunduðuna iþaret edilir. Böylece sürekli bir imtihan þuurunda olan Müslümanýn, gýdalarýnýn da bir imtihan vesilesi olduðunu bilmekle yükümlü olduðu ortaya çýkar. Bu imtihanýn kazanýlmasý için Kur’an, helâl gýdayý iyi ve temiz olarak vasýflandýrýlýp, bu sýnýrlarýn dýþýna çýkýlmasý Allah’a karþý gelmek, þeytanýn yolundan yürümek ve Allah’a itaat etmekten kopmak olarak gösterilir. Örneðin, Ey insanlar! Yeryüzündeki þeylerin helâl ve temiz olanlarýndan yiyin! Þeytanýn izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçýk bir düþmandýr, (Bakara Sûresi [2:168]) ayeti ile, Allah’ýn size rýzýk olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduðunuz Allah’a karþý gelmekten sakýnýn, (Bakara Sûresi [2:88]) ayeti her hangi bir gýdanýn ismini zikretmeden genel kurallarý koyar. Diðer bir kaç ayette harâm gýdalarýn doðrudan isimlerini zikreden Kur’an, meselâ, “Verdiðimiz rýzýklarýn iyi ve güzel olanlarýndan yiyin” (dedik), (Bakara Sûresi [2:57]) ayeti ile bu genelliði sürdürürken, þu ayetle özel gýdalara iþaret eder: Ölmüþ hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan baþkasý adýna boðazlanan, (henüz caný çýkmamýþ iken) kestikleriniz hariç; boðulmuþ, 41. sayi sayfalar 21.12.2009 18 darbe sonucu ölmüþ, yüksekten düþerek ölmüþ, boynuzlanarak ölmüþ ve yýrtýcý hayvan tarafýndan parçalanmýþ hayvanlar ile dikili taþlar üzerinde boðazlanan hayvanlar, bir de fal oklarýyla kýsmet aramanýz size harâm kýlýndý. Ýþte bütün bunlar fýsk (Allah’a itaatten kopmak)týr. (Mâide Sûresi [5:3]) Resûlullah Efendimiz de (sav), Müslüman’ýn takva ile içiçe bir hayat sürdürebilmesinin temelinin, haram ve helâllere dikkat etmekte olduðunu ve þüpheli þeylerden kaçýnmak olduðunu buyurur. Þüphelilerden kaçýnmayý da dinin kurtarýlmasý olarak deðerlendirir. Efendimizin bu kuralý, kaçýnýlmaz olarak gýdalar için de geçerlidir. Þöyle buyurur Efendimiz: Helâl belli, harâm da bellidir. Ýkisi arasýnda da (helâl mi, harâm mý belli olmayan bir takým) þüpheli þeyler vardýr ki çok kimseler onlarý bilmezler. Þüpheli þeylerden her kim sakýnýrsa haysiyetini de, dinini de kurtarmýþ olur. 2 Ýslâm’ý en doðru anlamamýz ve böylece yaþamamýzda tek öncümüz olan Allah D uisburg ve çevresinde faaliyet gösteren “WerberingMarxloh” Ýþadamlarý Derneði baþkan Gisela Wuthe; Marxloh çok daha fazla potansiyele sahip bir yer. Türk ve Alman Ýþverenleri bir çatý altýnda buluþturmayý hedeflemekteyiz. Bu amaçlada burada toplanmýþ bulunuyoruz. DuisburgMarxloh`daki Türk iþverenleri Marxloh`daki Alman iþverenleri derneði “Werbering-Marxloh”a toplu halde üye olmak ve birlikte hareket etmek istiyoruz. Bugün çaðrýmýza cevap veren 40 iþadamýný burada görmek bizi sevindirdi. Uygun þartlarýn yaratýlmasý halinde semtimize çok daha fazla yatýrýmcýnýn gelebileceði ve dolayýsý ile müþterimizin de artacaðýný gösteren yollarýn hep birlikte daha yeni fikirler üreterek çalýþmalarýmýzý yapmak istiyoruz. Türk ve Alman iþverenlerinin mevcut 10:57 Uhr Seite 18 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Resûlu’nun, kesin harâmlýðý olmayan ancak, hoþ ve beðenilir olmayanlarýn yenmesi ilgili olarak uygulamalarý da, harâm olmadýðý bilinen þeylerin yasaklanamayacaðý konusundaki hassasiyetini de ortaya koyar. Örneðin, sarmýsak veya soðan yiyenlerin mescidlerden uzak durmasýný isterken, burada, bu iki gýdanýn yasaklýðýna veya habisliðine deðil de, bunlardan sadýr olan kokular ile insanlarýn rahatsýz edilmemesine dikkat edilmesine iþaret buyurmuþlardýr. Zira, Hazreti Aiþe (ra) validemiz, Efendimizin en son yediði yemekte soðan bulunduðunu beyan buyurmuþtur.3 Helâlliði veya harâmlýðý hususunda kesin bilgi bulunmayan ve kendilerinin alýþýk olmadýðý yiyecekleri yemeyen Efendimiz, bu konuda da önemli bir kural ortaya koymuþtur. Örneðin, kendisine getirilen Keler4 etinden yememiþ ve “Bu benim kavmimin diyarýnda bulunmuyor. Onu yemeðe alýþkýn olmadýðým için içimde tiksinme hissediyorum” 5 demiþ, ancak baþkalarýnýn yemesine de karþý hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 çýkmamýþtýr. Kur’an ayetleri ve Resûlullah’ýn gýdalarla ilgili ortaya koyduðu bu hakikatlerden sonra biz Müslümanlara, gýdalarýmýzýn mahiyetini bilmek gibi bir görev düþüyor. Herkesin bir gýda ve fýkýh uzmaný olmasý mümkün olamayacaðýna göre, karþý karþýya bulunduðumuz imtihanýn derslerine çalýþmak da imkân dâhilindedir. Rýzkýmýzý helâlinden kazandýktan sonra, helâlinden yiyebilmek için tercihli ve þuurlu bir gýda seçiminde bulunmak, üzerimize düþen bir vazifedir. Çocuklarýmýzýn, ailemizin ve toplumumuzun helâl gýda yeme hususundaki duyarlýlýðýný artýrarak yediklerine dikkat etmeleri uyarýlarýmýzý sürekli olarak tekrarlamalýyýz. Sanayi ve teknolojinin ilerlemesi ile önümüze serilen gýdalarýn seçimini þuurlu bir þekilde yaparken, Müslüman bir tüketici olarak, üreticilerin gýdalarýn katkýlarý da dâhil helâl gýda üretimi yapmalarý için talep ve tepkilerimizi ortaya koymalýyýz. Üreticilerin, bizim taleplerimizi dikkate almalarýnýn yolu da etkin bir ka- muoyu oluþturabilmekten geçmektedir. Tabiî bu arada, gýdalarýn mahiyetini ortaya koyacak, kimya ve fizik uzmanlarý ile her þeyden önemlisi, bu bilgilerden hareketle Ýslâmî olarak gýdalarýn helâlliðini veya harâmlýðýný ortaya koyacak fýkýh uzmanlarýna da ihtiyacýmýz vardýr. Bu konuda Ýslâm dünyasýnda yapýlmýþ önemli çalýþmalar bulunmaktadýr. Fikhî açýdan bu tesbitleri ortaya koymakta bir problem bulunmuyor. Problem, üretilen gýdanýn Ýslâm fýkhýnýn helâl standartlarýna uyup uymadýðý, üreticinin, gýdalarýn helâlliði konusunda Müslümanlarýn taleplerini göz önünde bulundurup bulundurmadýðýnda yatýyor. Son yýllarda pek çok gýda üreticisinin, gerek Ýslâmî hassasiyetlerden dolayý gerekse, ticârî kazanç nedeniyle, helâl gýda üretimine önem verdiðine þahit olmaktayýz. Üreticilerin, Müslümanlarýn duyarlýlýðýný göz önünde bulundurarak helâl ürün imaline yönelmesi olumlu bir geliþme olmakla birlikte, konu istismara açýktýr. Konunun istismara 20 Türk iþveren Alman Ýþadamlarý Derneði Werbering-Marxloh’a üye oldu Alman Ýþadamalarý Derneðine yeni üye olan 20 Türk iþadamý ve iþletmeciler katýldý Marxloh`daki Alman iþverenleri derneðine üye olarak ve tek çatý altýnda birleþerek çok daha etkin olacaðýna ve birlikte çeþitli projeler yapabileceðimize inanýyoruz” dedi. Türk iþverenlerinin Alman iþverenleri dernegine üye olmalarý, “Kaiser” sokaklarýnýn (Kaiser-Wilhelm-Str. ve Kaiser-Friedrich-Str.), araç trafiðine açýlmasý, Türk ve Alman iþverenleri ile Marxloh’un “dýþarýya” tanýtýmý, Televizyon, gazete ve radyo reklamlarý Türk ve Alman basýnýna verilmesi, yeni ve çeþitli þirketlerin Marxloh semtimize gelmek istemeleri konusunda birlikte yapacaðýmýz projeleri hayata geçirmek istediklerini de belirten derneðin tek üyesi Selgün Çalýþýr; “Marxloh semtini önemli anlamda geliþtirmek ve kullanýlmayan potansiyeli deðerlendirip kullanmak amacý ile Kaiser-Wilhelm-Str. ve KaiserFriedrich-Str. sokaklarýnýn açýlmasý için belediye yetkili kurumlarýna iletilmesi konusunda çalýþmalarýmýz devam etmektedir” dedi. “Kaiser” sokaklarýnýn trafiðe açýlmasý ile Weselerstr. de yer bulamayan yatýrýmcýlara yeni imkanlar ve semtimiz için yeni fýrsatlarýn doðmasý için çalýþmala- dosya açýk olmasý veya kimi üreticilerin, Müslümanlarýn ihtiyaçlarýný istismar etmeleri de, üreticilerin hepsini töhmet altýnda býrakmamalýdýr. Bunun için üreticiler, gýdalarýn helâlliðini garanti altýna almak anlamýnda denetime açýk olmalýdýr. Fýkhî olarak, deðerli hocamýz Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ýn da yazýsýnda ortaya koyduðu gibi, bu konuda, her ne kadar tüm mezhebler arasýnda tam bir ittifak saðlanamayacaðý söz konusu olsa da, yine de ortak bir yol bulmak mümkündür. Fýkhî farklýlýklar ilgili mezhep mensuplarýnýn dikkate alacaðý bir husus olmakla birlikte, detaylardaki farklýlýklar bir tarafa býrakýlýrsa büyük oranda ittifak edebilmek mümkündür. Önemli olan helâl gýda ile imtihaný kazanabilme gayretine düþmektir. 1 Kimya Profesörü, 2. Uluslararasý Helâl Gýda Konferansý 25-26 Nisan, 2009, Ýstanbul. 2 Buharî, Kitabu’l Ýman. 3 Buharî, Kitabu’t Taam. 4 Kertenkele türünden bir hayvan 5 Buharî, Kitabu’t Taam. rýný yürüttüklerini söyleyen Alman iþverenler Derneði Werbering Marxloh Baþkaný Gisela Wuthe; “Sokaklarýn trafiðe açýlmasý ile Marxloh`nun daha fazla kapasiteye sahip olduðunu savundu. Wuthe, bölgede bulunan dernek, ev sahipleri, oturanlarla daha geniþ bir toplantý yapmayý planlamaktayýz. Konunun Marxloh için hayati önem taþýmaktadýr. Marxloh’un daha canlý bir ekonomik potansiyel haline getirmek istiyoruz. Belediye meclisinden konunun ele alýnmasýný isyiyoruz. Marxhloh semtinde bulunan iþverenlerin de bir çok sorunla karþý karþýya olduðunu da dile getiren Wuthe; “temizlik, gençlerin bazý bölgelerde toplu halde bulunup müþterileri rahatsýz etmeleri ve de Pazar yerindeki alkol konusunda birlikte acil çözüm bulunmasý gerekir” dedi. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 özel haber I GMG Kurban Kampanyasý, Kurban gönüllülerinin katýldýðý bir toplantý ile deðerlendirildi. Bu yýlki Kurban Kampanyasý çerçevesinde 75 bin 618 Kurban baðýþý saðlandý ve 78 ülke ve bölgede 82 bin 363 Kurban kesim ve daðýtýmý yapýldýðý açýklandý. Ýslam Toplumu Milli Görüþ bu yýlki Kurban Kampanyasý’ný deðerlendiren toplantýsýný yaptý. Ýki gün süren toplantýda, Kurban Komisyonu üyeleleri ile birlikte, Bölge Kurban Sorumlulularý ve Kurban kesim ve daðýtým gönüllüsü olarak hizmet veren 261 gönüllü, yaptýklarýný bir rapor halinde takdim etti. Gittikleri ülke ve bölgelerden, teþekkürname, fotoðraf ve video görüntüleri ile dönen gönüllüler yaptýklarý çalýþmalarý ve izlenimlerini de kýsaca anlattýlar. Ne kadar Kurban kesip daðýttýklarýný anlatan gönüllüler, yaptýklarý konuþmalalarla duygulu anlar yaþattýlar. Toplantýda verilen bilgilere göre, Ýslam Toplumu Milli Görüþ (IGMG)nin organize ettiði “Kurban Kampanyasý 2009” çerçevesinde 75.618 Kurban baðýþý saðlandý ve Uluslararasý Ýnsani Yardým Teþkilatý-IHH e.V. iþbirliði ile 78 ülke ve bölgede 261 kesim ve daðýtým gönüllüsü nezaretinde 82.363 Kurban’ýn kesim ve daðýtýmýnýn gerçekleþtirildiði bildirildi. IGMG Sosyal Hizmetler Baþkan Yardýmcýsý Süley- 10:57 Uhr Seite 19 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 IGMG Kurban’da ümmetle buluþtu IGMG Kurban Kampanyasý tamamlandý IGMG Kurban Kampanyasý, Kurban gönüllülerinin katýldýðý bir toplantý ile deðerlendirildi. Bu yýlki Kurban Kampanyasý çerçevesinde 75 bin 618 Kurban baðýþý yapýldý ve 78 ülke ve bölgede 82 bin 363 Kurban kesim ve daðýtýmý yapýldýðý açýklandý. man Yýlmaz’ýn yönettiði toplantýlarýn ilk gününde önce, birinci günde toplantýya katýlan 35 ülkedeki kesimden görevli olan 150 görevlinin yoklamasý yapýldý. 33 ülkede görevli 110 civarýndaki kesim görevlisi ise raporlarýný ikinci gün sundu. IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan ve Genel Baþkan Yardýmcýsý ve Sosyal Hizmetler Baþkaný Ali Bozkurt da katýlarak birer konuþma yaptýlar. Konuþmasýna “Bizlere kurban baðýþlayanlarýn, mazlum, maðdur ve ihtiyaç sahiplerinin üzerimize yüklediði bu sorumluluðu sizlerin fedakârane çalýþmalarý ve Allah’a karþý sorumluluk bilinciyle yerine getirmenin mutluluðu ile Allah’a hamdediyoruz” þeklinde baþla- yan Ali Bozkurt, “Bu çalýþmamýzýn en canlý þahitleri sizlersiniz. Çünkü sizlerle birlikte bu hizmeti yürüyoruz. Her yaptýðýmýz çalýþma kayýt altýndadýr ve hesabýný önce Allah’a vereceðimizin bilinci içindeyiz. Yanlýþ yapmadýk ki, çekinecek bir þeyimiz olsun” dedi. Bu yýl gerçekleþtirilen kampanyanýn bir bilançosunu da açýklayan Bozkurt, “Biz, yaptýklarýmýzýn karþýlýðýný Allah bekliyoruz” dedi. IGMG Kurban Kampanyasý deðerlendirme toplantýsýna katýlarak bir konuþma yapan IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan da teþkilatýn diðer hizmetlerde olduðu gibi Kurban organizasyonunu da 25 yýldýr cemaat olarak gerçekleþtirdiklerini ve 25. Kurban or- ganizasyonunda Allah’a hamdolsun 75 bin 618 kurban toplanýp, 78 ülke ve bölgede 82 bini aþkýn kurban kesilip daðýtýldýðýný söyledi. “Milyonlarca aileye ulaþtýk, ümmetin yoksuluna, ihtiyaç sahiplerine dost elimizi uzattýk, onlarýn duasýný aldýk” diyen Karahan, “biz Allah’ýn rýzasýný gözetiyoruz. Allah’ýn rýzasý da kulunun duasýndan geçtiði için, bizim için en deðerli ödül, kullarýnýn bize yapmýþ olduðu duadýr” þeklinde konuþtu. Kurban Kampanyasýný ümmetle buluþma kampanyasý olarak deðerlendirdiklerini bildiren Karahan konuþmasýna þöyle devam etti: “IGMG olarak insanlýðý iki manada kardeþ kabul eden bir inanca sahibiz. Fýt- 19 ratta tüm insanlýðý kardeþ kabul ediyor, inançta da tüm Müslümanlarý yani, ümmeti inanç kardeþi biliyoruz. Ümmetin kardeþliðine inandýðýmýz için bu kurban organizasyonumuzu bu amaç ve inançla gerçekleþtiriyoruz. Sizler gittiniz, þimdi de deðerlendirmeleri rapor olarak vereceksiniz. ‘IGMG, mazlum ve maðdura uzanan dost el’ sloganýnýn gereðini yaptýnýz, þahsým ve kurumum adýna size teþekkür ediyorum.” Yavuz Çelik Karahan, IGMG’ye karþý yapýlan ithamlara da þöyle cevap verdi: “Bizim, rýzasý için çalýþtýðýmýz Allah’a ve onun kullarý olan Müslümanlara verilemeyecek olan hesabýmýz yoktur. Alnýmýz açýktýr, yaptýðýmýz her iþimizi hukuka, kanuna ve inancýmýza uygun yapmaya gayret ediyoruz. Peygamberimiz, “Aldatan bizden deðildir” diyor. Biz ne aldanýr ne aldatýrýz. Ne aldatýlabiliriz, ne de altadatabiliriz. Çünkü biz inanan müminleriz. Mümin olarak inandýðýmýz gibi yaþamaya gayret sarfederiz. Rabbim bu manada ayaðýmýzý kaydýrmasýn, rýzasýndan ayýrmasýn.” Yavuz Çelik Karahan daha sonra, kurban organizasyonundaki baþarýlý çalýþmalarýndan dolayý Kurban Komisyonu üyelerine ve kurban kesim görevlilerine teþekkür belgeleri verdi. 21.12.2009 10:57 Uhr 20 Ý Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü Yusuf Çalkara nançlarý doðrultusunda helâl hassasiyeti olan Müslüman tüketici bu hassasiyetin piyasada dikkate alýnmasýný istiyor. Bu nedenle katký maddelerini ifade eden E numaralý listeyi yanýnda taþýyor. Fakat helâl meselesinde bir karmaþýklýk yaþanýyor. Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü bu karmaþýklýðý aþma doðrultusunda kurumsallaþma sürecini devam ettiriyor. Enstitü’nün kurucularýndan ve bilirkiþi heyeti üyesi Ahmet Yazýcý ve Enstitü Müdürü Yusuf Çalkara ile enstitüyü ve helâl meselesini konuþtuk. Arkadaþýmýz Ünal Koyuncu`nun yapmýþ olduðu röportajý sunuyoruz. Hayat: Ahmet Bey, diðer sorulara geçmeden önce Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nün kuruluþuna doðru giden sürecine öncelikle deðinsek. Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü nasýl kuruldu? Ahmet Yazýcý: Biz Hamburg`da bulunan camide 1977 yýlýndan bu yana ticaretle uðraþmaktayýz. Caminin altýnda satýþ yapan marketin mamullerinin helâl olmasý gerekiyordu. Dolayýsýyla o yýllardan beri helâllik meselesinin takibi ve kontrolü için bir uðraþ içerisindeydik. 1999 senesinde küçük marketin yanýnda yer alan büyük yeri satýn almamýzla marketimizi ciddi bir þekilde büyüttük. Satýlan mamüllerin sayýsý artýnca kontrol edilmesi gereken alanda büyüdü. Daha önce bir kasapla anlaþmýþtýk ve helâllik doðrultusunda bir kaç yeri kontrol ediyorduk. Ýþin büyümesiyle durum deðiþti. Meseleyi biraz daha profesyonelce ele alma ihtiyacý doðdu. Bu ihtiyaca binaen mamüllerin helâlliðini kontrol eden bir yetkiliyi bünyemizde tespit ettik. Bu yetkilinin tespitiyle mamüllerin helâlliðini kontrol eden bir mekanizma oluþtu. Bize satýþ için baþvuran mamul içeri girmeden önce müesseseye gidip bakýyorduk. Müessesede kesimin Ýslami usullere göre yapýlýp yapýlmadýðýný yerinde kontrol ediyorduk. Eðer kesim Ýslami usullere göreyse o malý iþletmemize sokuyorduk. Bu arada bize baðlý olan diðer cemiyetlerin marketleri de bizde satýlaný satmaya baþlamýþtý. Dolayýsýyla kendi bölgemizde helâl kriterlerin geçerli oldu- Seite 20 Ahmet Yazýcý 41. sayi sayfalar ðu belirli bir pazar oluþtu. Öte taraftan bir kýsým þirketlerden de kendi mamulllerini kontrol etmemiz doðrultusunda talepler gelmeye baþladý. Bu geliþmelerin ardýndan yapýlan helâl kontrol meselesini herkesin faydalanabileceði bir boyuta taþýyalým dedik. O dönemde Ýslam Konseyi ve Merkez Konseyi iþbirliði ile oluþturulmuþ helâl kesim komisyonu vardý. Genel Merkez ile istiþarelerin ardýndan bu meseleyi takip etme sorumluluðu bana verilmiþti. Ýþin hem ticaretini yapmak hem de helâl meselesiyle uðraþmanýn uygun olmayacaðý kanaati oluþtu. Daha sonra Almanya Ýslam Konseyi ve Kuzey Almanya Ýslam Toplumu olarak Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nü 2002 yýlýnda kurduk. Helâl Kriterleri kataloðu oluþturduk ve helâl konusunda karar merci konumunda bilirkiþi heyeti olan Fetva Kurulu’nu kurduk. Þüpheli konularda sorabileceðimiz bir merci olsun ve bu bilir kiþi heyeti helâl kesim baþvurularýný deðerlendirerek karara baðlasýn istedik. Ki deðerli hocalarýmýz Ramazan Uçar, Cemal Bolat, Mehmet Enes Nas ve Yusuf Doðan bilirkiþi heyetinin üyesidirler. Ben de ticari konularda danýþmanlýk çerçevesinde bilirkiþi heyetinin üyesiyim. Baþvuran müesseseyi gidip kontrol ederek bilirkiþi heyetine rapor sunan sorumlu kiþi olarak Yusuf Çalkara beyi tayin ettik. Helâl Kriterleri kataloðunu oluþtururken bir takým kurum ve uzman kiþilere baþvurduk. Ýhtilaflý konularý Türkiye’den getirttiðimiz uzman hocalarýmýzla ele aldýk. Hayat: Peki helâl konusunda Almanya’daki yasal çerçevede nedir? Ahmet Yazýcý: Öncelikle Almanya’da helâl kelimesinin hiçbir baðlayýcýlýðý ve yaptýrýmýnýn olmadýðýný bilmek gerekir. Yani, bu kelimeyi müslüman veya gayrimüslim herkes istediði gibi kullanabiliyor. Bu durum maalesef helâl kelimesinin suistimal edilmesine neden oluyor. Bir ticari iþletme maalesef içinde domuz katkýsý olan bir ürüne helâl kelimesi yazabiliyor. Et piyasasýnda yer alan bir kýsým þirketler helâl kavramýný kendi görüþlerince çok rahat bir þekilde kullanabiliyorlar. Dolayýsýyla herkesin kendi kendine oluþturduðu helâl kriterleri söz konusu oluyor. Kimisi bu konuda titiz davranýyor, kimisi bunu bir reklam aracý olarak kullanýyor. Dolayýsýyla helâl kavramýnýn kullanýmýnda bir baþýboþluðun olduðunu görüyoruz. Ýþte bu baþý boþluðun arkaplanýnda helâl kelimesinin hukuki olarak korunmuþ, yani hukuki açýdan bir çerçeveye oturtulmuþ olmamasý yatýyor. Hayat: Bu sorunu gidermede her hangi bir çabanýz söz konusu mu? Ahmet Yazýcý: Bu sorunu ortadan gidermek ve helâl kavramýnýn kullanýmýnda ortak kriterlerin geçerli olmasýný saðlamak maksadýyla kýsa adý Alman Mamul Koruma ve Markalama Enstitüsüne (Deutsches Institut für Gütesicherung und Kennzeichnung) baþvurduk. Enstitü yaptýðýmýz baþvuruya, dini kurumlarýn temel anlayýþýna ters düþmeyecek ortak noktalarýn tespit edilmesi þartýný koydu. Daha sonra biz, Almanya’daki Ýslami kurumlarýn önemli bir bölümünün ortak imzasýyla helâl anlayýþýmýzýn ayný olduðunu belirten görüþ beyanýný sunduk. Enstitütü baþvurumuzun ardýndan 1,5 yýl süren bir inceleme süreci baþlattý ve baþvurumuza olumlu cevap verdi. Dolayýsýyla bu yeni ge- liþmeyle birlikte helâl meselesinin Almanya’da kurumsallaþmasý yönünde önemli bir adým atmýþ olduk. Artýk bundan sonra helâl kelimesini kullanan her kurum bu kelimenin arkasýnda yatan kriterleri yerine getirmek zorunda kalacak. Yerine getirmediði zaman suçlu duruma düþecek. Bundan sonra her isteyen helâl kelimesini istediði gibi kullanamayacaktýr. Hayat: Bu arada helâl gýdanýn geliþimi noktasýnda tüketicinin göstermesi gereken bazý gayretlerde söz konusu olsa gerek. Nedir bunlar? Ahmet Yazýcý: Tüketici, helâl gýdanýn geliþiminde hiç þüphesiz ki kilit noktadýr. Þimdiye kadarki süreçte helâl gýda hassasiyeti maalesef suistimal edilmiþ. Son yýllarda helâl gýda tüketicisinin daha da bilinçlendiðini gözlemlemekteyiz. Tüketici artýk üzerinde helâl yazan her mamüle güvenmiyor. Helâl hassiyeti olan insanlarýn sayýsý ve buna paralelde bu insanlarýn firmalarla irtibata geçerek helâl soruþturmalarýnda bulunmalarý arttý. Dolayýsýyla bu geliþme, helâl hassasiyetinin piyasadaki gücünü artýrdý. Tüketicinin helâl hassasiyeti konusunda biraz daha dirayetli olmasýyla piyasadaki durum helâl hassasiyeti lehine eminim daha fazla deðiþecektir. Hayat: Peki tüketicinin helâl hassasiyetini piyasaya yansýtmasý konusunda yapmasý gereken iþler nelerdir? Ahmet Yazýcý: Tüketicinin þirkete direk soru sormasý bu noktada önemli bir takip anlayýþýdýr. Tüketici böylelikle kendi dirayetini ortaya koymuþ olur. Þirketlerde helâl kavramýný rastgele kullanamayacaklarýnýn farkýna varýrlar. Daha önce olduðu gibi, artýk bir þirketin bizim ürünümüz helâldir çünkü içerisinde dosya domuz katkýsý yoktur demesi yetmiyor artýk. Çünkü tüketici helâl kriterlerini daha geniþ kapsamda soruyor. Helâl hassasiyetiyle büyüyen þirketlerin sayýsý çoðaldýkça diðer þirketlere örneklik teþkil eden yapýlar artýyor. Helâl konusunun reklam aracýndan öte bir özelliðinin olduðu böylelikle piyasada farkediliyor. Hayat: Bu arada Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nde bir bakýma helâl konusunda bir birikim oluþtuðunu öðrendik. Bu birikimin kamuoyuna daha doðrusu tüketiciye yansýmasý ne durumda? Mesela tespit edilen helâl kriterleri kamuoyunda tüketici tarafýndan biliniyor mu? Yani Enstitü kamuoyunu bilgilendirme iþlevini ne kadar yerine getiriyor? Ahmet Yazýcý: Bu konuda yeterince tanýnmadýðýmýz ortada. Kurumsallaþma süreci belirli bir noktaya gelince tüketiciyi bilgilendirme konumuna gelmiþ olacaðýz. Hayat: Kurumsallaþma sürecinin geleceðine iliþkin son olarak söylemek istedikleriniz nelerdir? Ahmet Yazýcý: Biraz önce deðindiðiniz gibi gelecekte tüketiciye helâl konusunda saðlam bilgi verebilecek inandýrýcý ve dini kriterlerden baþka bir noktaya baðlý olmayan bir bilgi merkezinin oluþturulmasý gerekiyor. Ýkincisi þu ana kadar piyasa içerisinde bulunup helâl hassasiyeti olan kurumlarýn belirli bir çerçeve içerisinde bir araya gelerek koordineli bir þekilde hareket etmesini saðlayacak bir üst kurulun oluþmasý gerekiyor. Tabi helâl hassasiyeti olan tüccarlarýn da bu çatýnýn altýnda bulunmasý önemli. Hayat: Yusuf bey tüketici açýsýndan baktýðýmýzda helâl sertifika ihtiyacýný nasýl izah edebiliriz? Yusuf Çalkara: Ahmet bey biraz önce helâl kavramýnýn kullanýmýndaki baþý boþluða deðindi. Ayný þekilde ürünlerin helâlliðine dair bilgi hakkýnda da baþýboþluk söz konusudur. Hayat: Yani... Yusuf Çalkara: Bakýn, bildiðiniz gibi helâl gýda hassasiyeti olan Müslümanlar yanlarýnda katký maddeleri hakkýnda bilgi veren E numaralý listeyi taþýrlar. Fakat böyle bir listenin varlýðý kendi baþýna ürünlerdeki helâllik me- 41. sayi sayfalar 21.12.2009 dosya selesini çözmez. Zira E numaralarýnýn bitkisel ve hayvansal olaný söz konusudur. Kaldý ki ayný þekilde katký maddesinin bitkisel veya hayvansal olduðunu bilmekte kendi baþýna yeterli deðildir. Katký maddesinin dönüþümünü hesaba kattýðýnýzda maddede dinen uygun olmayan sürecin yaþandýðýný görebiliriz. Bu konuda diðer sýkýntýlý bir durumda Almanya’da geçerli olan yasal çerçevedir. Buna göre üretici olarak her kullandýðýnýz katký maddesini açýklamak zorunda deðilsiniz. Örneðin, elma suyu ile ilgili genel kanaatimiz, bu içecek türünde sakýncalý bir þeyin olmadýðý yönündedir. Bakýn biz bu konuda otuza yakýn üreticiyle irtibata geçtik. Bunlardan onbeþinin fiziksel bir þekilde filtreleme yaptýðýný, diðer onbeþininse bu filtreleme iþlemini domuz jelatini kullanarak yaptýklarýný tespit ettik. Yani üretim sürecinde helâle necis karýþmýþ oluyor. Ve sonuçta haram boyutu iþin içine giriyor. Dolayýsýyla tüketim maddelerinin helâlliði meselesi uzmanlýk bilgilerini gerektiren bir alandýr. Helâl sertifika 10:57 Uhr Seite 21 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir ihtiyacý ortadadýr, helâl gýda hassasiyeti olan Müslümanlarýn helâl gýdaya yönelik bilgi ihtiyacýný gidermede ciddi bir karmaþýklýk yaþanmaktadýr. Hayat: Peki bu sorunu aþmada Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü nasýl bir çözüm sunuyor? Yusuf Çalkara: Müsadenizle bu soruya cevap mahiyetinde enstitümüz hakkýnda bazý temel bilgileri vermek isterim. Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitümüz, Almanya Ýslam Konseyi ve Kuzey Almanya Ýslam Toplumu’nun gözetimi ve denetiminde çalýþmalarýný yürütmektedir. Enstitünün iki Ýslami çatý kuruluþun himayesinde olmasý Ýslami duyarlýlýðý temsil açýsýndan önemlidir. Bu kuruluþlar ticari amaç gütmeyen kuruluþlardýr. Helâl sertifika iþleminin fazla masraflý olmamasý açýsýndan da bu noktayý göz önünde bulundurmak gerekir. Helâl sertifika iþlemini gereðinden fazla bir þekilde pahalý yaptýðýnýzda üreticiyi zor durumda býrakmýþ olursunuz. Üretici bu çerçevede edindiði masrafý tüketiciye hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 yükleyecektir. Dolayýsýyla biz helâl sertifika iþleminin mümkün olduðunca fazla masraflý olmamasý hususunda da hassasiyetimiz söz konusudur. Bizim helâl logomuz patentlidir. Dolayýsýyla bizim logomuzu sadece bizim onay verdiðimiz þirketler kullanabilir. www.eurohalal.de internet sayfamýzda görebileceðiniz logomuzun ortasýnda internet sayfamýzýn adresi yer almaktadýr. Dolayýsýyla tüketici, bizim logomuzun yer aldýðý ürünün uyduðu helâl kriterleri hakkýnda sayfamýzdan bilgi sahibi olabilir. Hayat: Peki helâl sertifika verme süreci nasýl iþliyor? Yusuf Çalkara: Bize yapýlacak baþvurularýn yazýlý olmasýný talep ediyoruz. Bunun için ilgili þirkete yazýlý baþvuru formlarýný gönderiyoruz. Þirketin doldurduðu formlarýn ön incelenmesinin ardýndan ikinci aþamada iki kiþilik ekiple þirketi helâl üretim kriterleri doðrultusunda yerinde kontrol ediyoruz. Kontrolün ardýndan þirket hakkýndaki raporumuzu hazýrlayýp enstitümüzün dört ilahiyatçýdan olu- þan bilirkiþi heyetine sunuyoruz. Heyet raporu inceledikten sonra þirketin helâl sertifika baþvurusu ile ilgili kararý veriyor. Bu süreçte þayet süpheli ürünler söz konusuysa, bu ürünleri hayvansal katký veya sarhoþ edici maddelerin var olup olmadýðýný tespit etmek üzere laboratuvara gönderiyoruz. Þirket bütün bu iþlemlerden olumlu puan almýþsa helâl sertifikasýný bir yýllýðýna veriyoruz. Buna ek olarak þirkete kesim bölümünde Müslümanlarýn çalýþmasýný þart koþuyoruz. Kriterlerimize göre kesim bölümünde üç Müslüman kasap olmalýdýr. Ayrýca, müessesede sürekli helâl kesim yapýlmasýný da bekliyoruz. Yani þu günlerde helâl kesim yapacaðým diðer günlerde deðil talebini kabul etmiyoruz. Dolayýsýyla þirketin bütün ürünleri helâl olmalýdýr. Hayat: Peki helâl sertifikayý verdikten sonra kontrol iþlemleri bitiyor mu? Yusuf Çalkara: Hayýr biz sertifika verdiðimiz þirketleri ürettikleri mallara göre yýlda iki veya dört defa haber ver- 21 meden kontrol ediyoruz. Örneðin et üreticilerini yýlda dört defa kontrol ediyoruz. Þirketlerle baþvuru sürecinde yaptýðýmýz antlaþma doðrultusunda onlara haber vermeden kontrol etme hakkýmýz vardýr. Bu konuda bir aksama olduðu takdirde helâl sertifikasýný iptal ediyoruz, ki þu ana kadar bizimle çalýþan üreticilerin helâl hassasiyeti nedeniyle böyle bir olumsuz durumla karþýlaþmadýk. Hayat: Uluslararasý boyutta diðer sertifikalama enstitüleri ile herhangi bir iþbirliði söz konusu mu? Yusuf Çalkara: Ýran ve Tayland’da helâl sertifika konusunda iþbirliði içerisinde olduðumuz birer kurum var. Almanya’da bizim kriterlerimize uyan helâl sertifika enstitüsü yok. Ýngiltere, Hollanda ve Fransa’da helâl sertifika çalýþmasý Almanya’ya kýyasla biraz daha yaygýn durumda. Fakat çalýþmalar küçük ölçekte kalmýþ. Fransa ve Ýngiltere’de helâl kesim konusunun fýkhî boyutunda tartýþmalar devam etmektedir. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 22 G azete olarak yine her ay olduðu gibi, sizin için yollara düþtük. Bu defa Almanya'nýn (NRW) Batýsý'nda, Hollanda ve Belçika sýnýrýna 15 km uzaklýkta Aachen'a baðlý Baesweiler þehrindeyiz. Baesweiler 29.000 nüfuslu, sakin ve güzel bir yerleþim beldesidir. Nüfusu'nun 3000'i yabancý kökenli ve 2200'ü (1900'ü Türkiyeli) Müslümanlardan oluþmaktadýr. Bu þehirde yabancýlarýn yoðunluðu, burasýnýn önceden maden bölgesi olmasýndandýr. Baesweilerdeki maden ocaðý 1975`de kapatýlmýþ, buradaki çalýþanlarý çevre kasabadaki maden ocaklarýna gönderilmiþler. lmanya’da yabancý kökenlilerin politikada yavaþ yavaþ söz sahibi olmalarý ve kendilerini göstermeleri her geçen gün artýyor. Bunlardan birisi de Sol Parti adayý Erkan Kocalar’ýn Duisburg Belediye Meclis Üyeliðinden Belediye Baþkanlýðý Yardýmcýlýðýna seçilmesi bunun en belirgin örneði. Son yapýlan oturumda SPD ve Sol Parti adaylarýnýn ortaklaþa desteði ile, CDU ve FDP`nin dekteklediði listeye karþý 35`e karþýlýk 38 oy alarak Duisburg’da bir ilki gerçekleþtirerek, ilk yabancý asýllý belediye baþkanlýðý yardýmcýlýðýný almýþ oldu. Duisburg A 10:57 Uhr Seite 22 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 IGMG Baesweiler Camii Müslümanlarýn yoðunluðundan da anlaþýldýðý üzere, bu þehirde 4 tane camii bulunmakta. Bu camilerin birbirine koordinasyonu 1.5 km mesafededir. Bunlardan birisi de misafir olduðumuz Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatý'nýn Baesweilerdeki Camisidir. Camii Yönetimi 1993`de evvela kiracý olarak girdikleri binayý, 1995 yýlýnda mülkiyeti satýn alýnarak çevredeki Müslümanlara Ýrþad hizmetleri verebilmek için faaliyetlerine giriþmiþtir. Camii idaresinden öðrendiðimize göre; mülkiyeti satýn alýnan binanýn yerine belediyenin de istekleri doðrultusunda, uygun þartlar çerçevesinde bir mescid yapýnýz teklifini esas alan Ýdare Kurulu ''Bismillah'' diyerek 1996 yýlýnda yeni Camii projesini baþlatmýþ, temelini 1997`de atmýþtýr. 1999 yýlýnda da ibadete açýlan camii, 250 erkek ve 100 bayanýn ayný anda namaz kýlma imkanýný saðlamakta ve ayrýca 13 m yüksekliðinde bir minaresi ve 3 m çapýndaki kubbesiyle, Aachen çevresinin ilk minareli ve kubbeli camii olma özelliðini kendisinde bulundurmaktadýr. Ayrýca camii sosyal ve eðitim faaliyetlerinin yapýldýðý Gençlik lokali, ders sý- nýf, kütüphanesi, 80 kiþilik Toplantý-Konferans Salonu, resmi kurumdan müsadeli Cenaze Yýkama (Gasýlhane 36 saat Cenaze muhafaza belgeli), camii imamýnýn ikamet ettiði dairesi ve hanýmlarýn camiye gelir amaçlý, Cuma günleri lahmacun yapma imkaný saðlayan büyük bir mutfaðý bulunmakta. Zaman zaman kermes, Cenaze Namazý ve deðiþik merasimlerin icra edildiði, Cuma günleri otopark olarak da kullanýldýðý 500 m2 geniþ bir alaný bulunmakta. Kurulduðu tarihten bu yana hafta sonu ve tatillerde çocuklarýmýza Ýslami Duisburg’un Ýlk Yabancý Kökenli Belediye Baþkan Yardýmcýsý Erkan Kocalar Sol Parti temsilciliðinin basýn sözcüsü Horst Werner Rook; “Sol partinin en önemli ve aðýr noktasý olan göçmenlerle ilgili çalýþma- sýnýn semeresi olarak belediye baþkanlýðý yardýmcýlýðýný kazanmasý bizleri fazlasý ile sevindirdi. Seçilmesini kutluyoruz. Seçilmesi- ne ise çok olumlu bakýyoruz. Bunun seçilmesi bizim için çok önemli bir olay. Bu ayný zamanda Duisburg meclisinin de çok önemli tanýtým Eðitim veren Bay ve Bayan Eðitimciler hizmet vermekte. Cuma akþamlarý yeni bir uygulama ile gençlere Almanca Ýslam Ýlmihal ve Din dersleri verilmekte. IGMG Baesweiler Camii Gençlik Kollarý, Kadýn Kollarý ve Genel Ýdare Kurulu ile çevredeki müslümanlara 102 üyesiyle hizmet vermek için, Baesweiler'de bulunan diðer Camii, Dernek, Kurum ve kuruluþlar, resmi makamlar, Polis Teþkilatý, Kilise Dernekleri ile menfi bir Diyalog içinde görüþmektedir. Gazete olarak, IGMG Baesweiler Ýdare Kuruluna bizlere kapýlarýný açtýklarý için teþekkür ederiz ve hizmetlerinin devamýný dileriz. bir olayý olacaðý kanatindeyim” dedi. Konu ile ilgili olarak görüþlerini aldýðýmýz çiçeði burnunda Belediye Baþkan Yardýmcýsý Erkan Kocalar “Partimizin siyaseti gerek yabancýlar için gerekse Almanlar için ne ise aynen devam edecek. Yabancý kökenli olmamla her iki toplumun da problemlerini çok iyi biliyorum. Bu konudaki çalýþmalarýmýz sürecek” dedi. 39 yaþýndaki Erkan Kocalar siyasete SPD`de baþladý. 2004`te Sol Partiye geçti. Thssen Krupp Steelde iþçi temsilciliði de yapan Kocalar siyasetin içinden gelen bir gurbetçimiz. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Mustafa YENEROÐLU A lmanya’da Hristiyan demokratlarýn Rheinland-Pfalz Eyaleti’nde öðretmenler için baþörtüsü yasaðý getirme çabasýnýn hukuken baþarýlý olup olmamasý son tahlilde pek de önemli deðil. Çünkü zaten, CDU tüm siyasî kimlikleri aþan tuhaf bir koalisyonla, çoðunluk toplumu nezdinde “Müslüman” kadýnlarýn baþörtüsünün anayasa düþmanlýðýnýn bir sembolü olarak algýlanmasýný saðlamayý çoktan baþardý. Aþýldýðý zannedilen korkular ve kalýp yargýlar, “öteki” üzerinden kimlik arayýþlarý, Müslümanlarýn ’’yerli’’ çýkýþlarý, 11 Eylül sonrasý güvenlik politikalarý baðlamýndaki tartýþmalar, anti terör paketleri, medya ve siyasiler tarafýndan fazlasý ile körüklenen ve kötüye kullanýlan bir genel hissiyat oluþturdu. Sonuçta “yerli’’ toplumun çoðunluðunda gittikçe yayýlan Ýslam düþmanlýðý gerçeði ile karþý karþýya kaldýk. Bu düþmanlýk baþka korkularý ve nefretleri körüklemeye devam ettiði gibi, bu geliþmeler kimseyi de þaþýrtmamalý. Bunun sebebi gayet basit; baþörtüsü yasaklarý, cami önündeki kontroller, Müslümanlarla medyatik güvenlik diyaloglarý, anayasayý koruma gerekçesiyle dayatýlan öncü kültür anlayýþý ve ortaya çýkan raporlar siyaset tarafýndan sürekli olarak teþvik edildi. Þimdi bazý insanlarýn, oluþan bu iklim karþýsýnda artýk ‘’seyirci’’ kalmak istememeleri ve bizzat eylem içerisine giriþmeleri , ne kadar sarsýcý olsa bile, öngörülebilirdi. Bilhassa gelinen noktada siyasî sorumlularýn, Müslüman kadýnlara karþý yapýlan þiddet konusunda telaþlananlarýn çok az ve bunlarýn da çekingen davranmýþ olmalarýnýn dýþýnda, Müslümanlara karþý nefretin oluþmasýný hangi þartlarýn kolaylaþtýrdýðý sorusunu baþta kendilerine sormalarý gerekiyor. Seite 23 hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Baþörtüsü yasaklarý [email protected] Hangi fiiller, baþörtüsünün nerdeyse bir suç unsuru olarak görülmesine katký saðladý? Kimler, Ýslam düþmanlýðý içeren kalýp yargýlara yasalarda bile yer verdi? Tabiî ki, hiçbir baþörtüsü yasaðýnýn, hiçbir baþörtüsü cinayetine sebep olmasý zorunlu deðil, ama, her iki olgunun da temelinde yatan saiklerin benzerliði ürkütücü deðil mi? Meseleyi isterseniz daha da somutlaþtýralým: Baþörtüsünü yasaklayan yasalarda Alex W. veya Göttingen’deki baþörtüsü saldýrganlarýnýn zihniyetleri yer etmiþ deðil mi? Mesela, CDU’nun Rheinland-Pfalz Eyalet Meclisi’ne getirdiði yasa(k) taslaðýnýn gerekçesinde þu ifadeler yer alýyor: “Özelde baþörtüsü takmak yasaktýr, çünkü dýþardan bakan kiþinin perspektifinde bu tavýr, kadýnýn toplum,devlet ve ailede daha az deðerde veya Alman anayasasý ve Rheinland-Pfalz Eyaleti anayasasýnýn deðerlerine tezat teþkil eden teokratik devlet anlamýnda fundamentalist bir duruþ ortaya koyduðu ile baðlantýlandýrýlabilir.” Bu ifadeleri Alex W.nin entellektüel seviyesine indirgediðimizde, temelde onun da ayný düþündüðü görülecektir. Bu tür gerekçelerle Almanya’da, 16 eyaletin sekizinde baþörtüsü yasaklarý yürürlüðe kondu. Bu eyaletlerin altýsýnda CDU veya CSU hükümetin baþýnda. Birisinde de CDU hükümet ortaðý. Sadece Berlin’de CDU’nun dýþýnda, SPD ve - Özgürlükçü bir hukuk düzeni için acziyet karnesi Sol Parti’nin oylarýyla bir kanun yürürlüðe girdi. CDU/CSU hükümetinin olduðu altý eyalette Ýslam’ýn Hristiyanlýk ve Yahudilikle eþit tutulamayacaðý yönünde bir ilke yasa metninde yerini aldý ve baþörtüsü anayasa karþýtý bir sembol olarak etiketlendi. Rheinland Pfalz Eyaleti’nde CDU’nun gerekçesinde bir öðretmenin dýþa yönelik böyle bir sembolle, anayasal deðerleri aktaramayacaðý, özellikle baþörtüsünün korunmasý gereken anayasal deðerler için soyut tehdit olduðu savunuldu. Bu deðerlendirmelerde dýþarýdan bakanlarýn baþörtüsü hakkýndaki bakýþ açýsý esas alýnmasý gerekirmiþ. Tabii Hristiyan Birlik partileri açýsýndan toplumun baþörtüsü deðerlendirmesine artýk tam olarak itimat edilebilir. Bunun için yýllardýr gereken gayret gösteriliyor zaten. Yayýnlanan çok sayýda araþtýrma ve ankete bakýlmasý yeterli. Bu baðlamda “dýþarýdan bakan nesnel gözlemci” ifadesi baþka bir bir sorunun sorulmasýný zorunlu kýlýyor. Þayet baþörtüsü okul barýþýný tehdit ediyor ise, ki baþörtüsü yasaðý için çok kullanýlan bir gerekçe bu, sorulmasý gereken soru þudur: Alman toplumunun çoðunluðunun baþörtüsü ve bununla iliþkilendirilen deðerlerin toplumsal barýþý tehdit ettiði düþüncesi ampirik olarak ispat edilirse ne yapýlacak? Bunun tersini iddia edebilir miyiz artýk? Ciddiye alýnabilir her hukukçu, özgürlükçü hukuk devletinin ideolojik olarak belirlenmiþ kýyafet düzenlemeleri yapamayacaðýný teyid edecektir. Bu anlamda baþörtüsü yasaklarý, kendisini özgürlükçü ve liberal olarak tanýmlayan, ancak “yabancý” ile iliþkisinde bu çizgisini sürdürmekte zaafiyet gösteren, bir hukuk düzeni için acziyet karnesidir. Kopftuchverbote - Armutszeugnisse für eine freiheitliche Rechtsordnung Im Ergebnis ist es belanglos, ob die CDU mit ihrem neuerlichen Versuch, ein Kopftuchverbot für Lehrerinnen in RheinlandPfalz durchzusetzen, formalen Erfolg hatte oder nicht. Denn längst hat es die CDU in einer seltsamen Koalition über alle politischen Schattierungen hinweg geschafft, dass das „muslimische“ Kopftuch in der Mehrheitsgesellschaft als verfassungsfeindliches Symbol qualifiziert wird. Überwunden geglaubte historische Ängste und Stereotype, die Identitätssuche in Abgrenzung zum vermeintlich “Anderen”, das “heimische” Auftreten der Muslime, die sicherheitspolitischen Diskussionen und Präventivmaßnahmen in der stürmischen Zeit 23 nach dem 11. September haben für eine allgemeine Gefühlslage gesorgt, die durch die Medien noch zusätzlich politisch angeheizt und ausgebeutet wurde. Das Ergebnis ist eine immer weiter um sich greifende Islamfeindlichkeit bei der Mehrheitsgesellschaft. Sie dreht ihre Kreise und schürt weiter Ängste und Hass. Dabei sollte diese Entwicklung niemanden verwundern. Kopftuchverbote, Kontrollen vor den Moscheen, öffentliche Sicherheitsdialoge mit Muslimen, ein kulturalistischer Gestus unter dem Vorwand des Verfassungsschutzes sowie entsprechende Berichte im Sinne des politischen Mainstreams sind alles Maßnahmen, die durch die Politik gefördert wurden. Dass nun manche Menschen, die eben nicht mehr nur „tatenlos“ zuschauen wollen, sondern dieses Meinungsklima aufgreifend selber tätig werden, ist - so bestürzend auch immer - absehbar gewesen. Insoweit sollten sich die politisch Verantwortlichen, abgesehen davon, dass es bemerkenswert wenige und vor allem zögerliche waren, die sich über die Gewalt gegen muslimische Frauen bestürzt zeigten, vor allem fragen, welche Umstände den Hass auf die Muslime begünstigt haben. Welche Taten haben der Kriminalisierung des Kopftuchs Vorschub geleistet? Wer hat denn den islamfeindlichen Stereotypen Gesetzesrang verschafft? Natürlich muss kein Kopftuchverbot zu einem Kopftuchmord führen, aber sind sich die Motive für beides nicht erschreckend ähnlich? Um es konkret zu machen: Ist in den Kopftuchgesetzen das Denken von Menschen wie Alex W. oder den Kopftuchschlägern von Göttingen nicht verankert? 41. sayi sayfalar 21.12.2009 24 “Das Tragen eines Kopftuchs im Speziellen ist unzulässig, da aus der Perspektive der Betrachter damit eine Haltung verbunden werden kann, die eine mindere Stellung der Frau in Gesellschaft, Staat oder Familie oder eine fundamentalistische Stellungnahme für ein theokratisches Staatswesen im Widerspruch zu den Verfassungswerten des Grundgesetzes und der Verfassung von Rheinland-Pfalz ausdrückt,” heißt es in der Begründung des Gesetzesentwurfs der CDU-Fraktion im Landtag von Rheinland-Pfalz. Wenn man di- D iyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB), Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) ve Goethe Enstitüsü iþbirliði çerçevesinde Almanya genelinde 100’ün üzerinde din görevlisine Goethe Enstitüsü tarafýndan verilecek dil kurslarýnýn ikincisi Köln’de tanýtýldý. Kursun baþlamasý nedeniyle, Köln-Mülheim Belediye binasýnda düzenlenen basýn toplantýsýna, Federal Göç ve Mülteciler Dairesi Temel Uyum Meseleleri Bölüm Müdürü Erwin Schindler, Goethe Enstitisü Almanya Müdiresi Angela Kaya, T.C. Köln Baþkonsolosu Mustafa Kemal Basa, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Köln Belediye Baþkaný Hans-Werner Bartsch ve Düsseldorf Goethe Enstitüsü Müdürü Stefan Brunner'in konuþmacý olarak katýldýðý toplantýya, Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti DÝTÝB dernekleri din görevlileri, DÝTÝB Genel Merkez yetkilileri ile çok sayýda Alman davetli katýldý. Toplantýda Federal Göç ve Mülteciler Dairesi Temel Uyum Meseleleri Bölüm Müdürü Erwin Schindler, dairemiz, DÝTÝB ve Goethe Üniversitesi ile ortak bir çalýþma neticesinde bu projenin ortaya çýktýðýný ifade etti. Schindler, Türkiye’den farklý olarak Almanya’da din görevlileri çok farklý görevlerinin bulunduðunu ve dini sorularýn yanýnda farklý soru- 10:57 Uhr Seite 24 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir ese Ausführung nun auf das intellektuelle Niveau von Alex W. runterbricht, wird man erkennen, dass dieser im Grunde ähnlich gedacht hat. Mit solchen Begründungen sind inzwischen in acht der insgesamt 16 Bundesländer Kopftuchgesetze verabschiedet worden. Sechs davon entstanden unter Führung einer CDU oder CSU-geführten Landesregierung, in einem Bundesland war die CDU an der Regierung beteiligt. Lediglich in Berlin wurde das Gesetz mit einer rot-roten Mehrheit verabschiedet. In allen sechs hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 CDU/CSU-geführten Regierungen wurde eine Ungleichbehandlung von Christentum, Judentum und Islam im Gesetzestext verankert und das Kopftuch als verfassungswidriges Symbol suggeriert. So heißt es auch in der CDUBegründung in RheinlandPfalz, dass eine Lehrkraft bei einem solchen nach außen getragenen Symbol diese Verfassungswerte nicht vermitteln könne. Spezifisch dem Kopftuch würde eine abstrakte Gefahr für die zu schützenden Verfassungsgüter eigen sein. Dabei soll es auf die Perspektive des Betrachters ankommen. Über diese kann man sich inzwischen aus Sicht der Union wohl verlassen. Man braucht nur einen Blick auf die zahlreichen Studien und Umfragen zu werfen. Gerade der sog. “objektive Betrachter” nötigt in diesem Zusammenhang zu einer weiteren Frage: Wenn das Kopftuch den Schulfrieden massiv stört, so die bekannte Argumentation für die Kopftuchverbote, dann stellt sich doch zwingend die Frage, was tun, wenn empirisch nachweisbar, eine Mehrheit der deutschen Bevölkerung inz- “Ýmamlar Ýçin Uyum” Projesi Köln'de Tanýtýldý larla karþýlaþtýklarýný söyledi. Schindler, “Özellikle de kendi cemaatlerindeki Müslümanlarýn ve vatandaþlarýnýn okullardan, resmi daireler ile ilgili sorunlarla karþýlaþabilmektedirler. Dinlerarasý diyalogda din görevlilerinin foksiyonlarý çok büyüktür. Tanýtýmda dilin önemi ortaya çýkmaktadýr. Potansiyel gücü ve köprü pozisyonundaki din görevlilerinin desteklenmesi gerekmektedir“ dedi. Ýlki Nürnberg'de baþlatýlan projenin ikincisinin de Köln'de start aldýðýný belirten Goethe Enstitüsü Proje Koordinatörü Angela Kaya, kurslar Federal Ýçiþleri Bakanlýðý, Goethe Enstitüsü ve DÝTÝB'in maddi desteðiyle DÝTÝB Merkezi'nde verileceðini söyledi. Kaya, “Almanya’ya gelen din görevlileri daha önce 2002 yýlýndan buyana Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve Ankara Goethe Enstitüsü tarafýndan 400 saatlik dil eðitimi alýyorlardý. Bu kurslarýn yeterli olmadýðý tespit edildi. Uyum konusunda kendilerine büyük görevler düþüyor. Toplumun ihtiyaçlarýný tespit etme, cevap verme ve çözüm üretme konusunda bu proje imamlara katký saðlayacaktýr” dedi. T.C. Köln Baþkonsolosu Mustafa Kemal Basa, Federal Göç ve Mülteciler Dairesi, Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði ve Goethe Enstitüsü’nün Almanya’ya atanan din görevlilerine yönelik dil dersi ve Almanya hakkýnda temel bilgiler içeren kurs programý düzenlemesini iyi yönde atýlmýþ bir adým olarak gördüðünü ifade etti. Bu pro- je din görevlilerimizle sýnýrlý kalmamalýdýr. Bu projenin Almanya’ya Türkiye’den gelen Türkçe dil öðretmenler için de yararlý olacaðýný düþünüyorum. Bu güzel giriþimden dolayý teþekkür ediyorum. Din görevlilerimize yeni öðrenim hayatýnda baþarýlar dilerim. Dil, insanlarla iletiþimde, duygularý anlatýmda ve kendini ifade etmekte önemli bir araç olduðunu ifade eden DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan konuþmasýnda, “Lisan öðrenmenin dünyaya açýlan bir kapýdýr. Okumak ve öðrenmek dinimizin de bir vecibesidir. Yüce Peygamber; ’Ýlmi Çin’de de olsa alýnýz’ buyurarak, öðrenmenin ne derece önemli olduðunu bizlere beyan etmiþtir. Bizler bu toplumda kalýcýyýz ve Ýslam dosya wischen auch allgemein den gesellschaftlichen Frieden durch das Kopftuch gestört sieht, und zwar ebenso massiv wie in der Schule. Kann jemand das Gegenteil behaupten? Jeder ernstzunehmende Jurist wird bestätigen, dass ein freiheitlicher Rechtsstaat ideologisch bestimmte Kleiderordnungen nicht vorschreiben kann. Insoweit sind Kopftuchverbote wahrlich Armutszeugnisse für eine Rechtsordnung, die sich freiheitlich und liberal nennt, aber im Umgang mit “Fremden” Schwächen zeigt, seiner Linie treu zu bleiben. Almanya’nýn bir parçasýdýr. Bu tür çalýþmalarýn iki toplum arasýnda diyalog ortamý oluþturacaktýr. Bu projenin hayata geçirilmesinde emeði olan Alman Göçmen ve Mülteciler Dairesi ve Goethe Enstitüsü’ne bu proje ile din görevlilerimize gösterdikleri güvenden dolayý teþekkür ediyorum". dedi. Köln Belediye Baþkaný Hans-Werner Bartsch da konuþmasýnda, “1960’lý yýllarda Köln’de Müslüman vatandaþlar için camiler kurulmaya baþlanmýþtýr. Müslümanlarýn Köln þehrinin bir parçasýdýr. Uyum konusunda din görevlileri büyük rol oynamakta ve uyumu da destekleyeceðinize inanýyoruz. Karþýlýklý tolerans, insan hak ve onuruna saygý farklý kültürler için bunlar kaçýnýlmaz koþullardýr. Barýþ içinde yaþamanýn en önemli noktasý da farklýlýklarý kabul etmektir. Yaklaþým böylece saðlanýlarak devam edecektir. Bu projeden dolayý Alman Göçmen ve Mülteciler Dairesi, Goethe Enstitüsü ve DÝTÝB’e teþekkür ediyorum“ dedi. “Ýmamlar Ýçin Uyum” Projesini tanýtmak amacýyla kürsüye gelen Düsseldorf Goethe Enstitüsü Müdürü Stefan Brunner, proje kapsamýnda 10 ay süreyle 516 saat kurs verileceðini ve üç ayrý peryotlarla haftada dört gün ve dörder saatlik derslerle devam edeceðini söyledi. Tanýtým toplantýsý müzik ziyafetinin ardýndan verilen ikramla sonu erdi. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ýlknur MELEKOÐLU D ünyada 112 ülkeye yayýlmýþ 1.8 milyar Müslüman nufus bulunmaktadýr. Yýllýk 150 milyar dolarlýk iþlem hacmine sahip olduðu tahmin edilen bu tüketici topluluðunun 1.3 milyarý Ýslam Konferansý Teþkilatý (ÝKT) üyesi 57 ülkede yaþamaktadýr. Dünya ekonomisinde gittikçe önem kazanan helâl gýda pazarýnýn yýllýk 2.1 trilyon dolara ulaþmasý beklenmektedir. Dünyada helâl gýda sertifikalama çalýþmalarý Müslümanlarýn azýnlýk olduðu ülkelerdeki Müslümanlarýn giriþimleriyle baþlamýþtýr. Halâl sertifika uygulamasý ise 1960’lý yýllarda ABD de yaþayan Müslüman gýda ve teknik uzmanlarý tarafýndan bir atýlmýþ bir adýmdýr. Malezya, Endonezya, Brunei, Saudi Arabistan gibi ülkelerde devlet bazýnda helâl sertifikalandýrma iþlemi yapýlýrken diðer pek çok ülkede çeþitli kurumlar tarafýndan bu iþlem yürütülmektedir. Dünyadaki helâl sertifika kurumlarý, büyük ölçüde vakýf, dernek ve sivil toplum kuruluþu olarak görev yapmakta, sertifikalama karþýlýðýnda, bu faaliyetlerin devamýný saðlamak için belli ücretler talep etmektedirler. Dünyada helâl gýda ve helâl gýda sertifikasý çalýþmalarý Dünyada 112 ülkeye yayýlmýþ 1.8 milyar Müslüman nufus bulunmaktadýr. Yýllýk 150 milyar dolarlýk iþlem hacmine sahip olduðu tahmin edilen bu tüketici topluluðunun 1.3 milyarý Ýslam Konferansý Teþkilatý (ÝKT) üyesi 57 ülkede yaþamaktadýr. Dünya ekonomisinde gittikçe önem kazanan helâl gýda pazarýnýn yýllýk 2.1 trilyon dolara ulaþmasý beklenmektedir. Dünyada helâl gýda çalýþmalarý Müslümanlarýn azýnlýk olduðu ülkelerdeki Müslümanlarýn giriþimleriyle baþlamýþtýr. Halâl sertifika uygulamasý ise 1960’lý yýllarda ABD de yaþayan Müslüman gýda ve teknik uzmanlarý tarafýn- Seite 25 hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Dünyada helâl gýda ve helâl gýda sertifikasý dan bir atýlmýþ bir adýmdýr. Malezya, Endonezya, Brunei, Saudi Arabistan gibi ülkelerde devlet bazýnda helâl sertifikalandýrma iþlemi yapýlýrken diðer pek çok ülkede çeþitli kurumlar tarafýndan bu iþlem yürütülmektedir. Dünyadaki helâl sertifika kurumlarý, büyük ölçüde vakýf, dernek ve sivil toplum kuruluþu olarak görev yapmakta, sertifikalama karþýlýðýnda, bu faaliyetlerin devamýný saðlamak için belli ücretler talep etmektedirler. Helâl gýda çalýþmalarýnda aktif ülkeler Malezya Malezya, helâl gýdanýn lider ülkesi konumundadýr. Malezya’nýn ana hedeflerinden birisi, tüm dünya ülkelerine sertifikalý helâl ürün konsepti baðlamýnda gýda ürünü ihraç eden bir merkez konumuna gelmektir. Bu amaçla Malezya, ürünlere helâl olarak üretildiklerine dair helâl sertifikasý vermek üzere bir kamu kuruluþu olan JAKIM’i kurmuþtur. JAKIM, Birleþmiþ Milletlerce de kredibilitesi onaylanmýþ dünyanýn en önde gelen helâl gýda sertifika kuruluþudur. Malezya, 2004 yýlýnda helâl gýda ile ilgili üretim, hazýrlama, iþleme ve depolama konularýný içeren MS 1500:2004 adlý Malezya Standartlarýný hazýrlamýþ ve uygulamaya koymuþtur. Malezya Putra Üniversitesi- Halâl Ürünler Araþtýrma Enstitüsü’nde, gýda maddelerinin içinde kullanýlan hayvani maddelerin kökenini çok kýsa zamanda DNA testi ile tespit edebilecek cihazlar geliþtirmiþlerdir. Malezya’nýn Ýslam Konferansý Teþkilatý’na helâl gýda ile ilgili bir uluslararasý standard önerisi getirmesi helâl gýda ihracatýnda standardizasyon ve uygunluk deðerlendirme konularýnýn önemine deðinilmesine öncülük etmiþtir. Endonezya Endonezya, 250 milyondan fazla nufusu ve bunun da %90’ý Müslüman olan bir ülke. Endonezya’nýn helâl sertifika kurumu Meclis-i Ulema (MUI)dir. Ülkenin en yüksek Müslüman otoritesi olan MUI 1975’de yarý-kamu bir kurum olarak Müslüman alimlerle birlikte kuruldu. MUI bünyesinde sertifika- lamada ve denetimlerde çalýþan yaklaþýk 50 civarýnda uzman personel bulunmaktadýr. Bugüne kadar yüzlerce ürüne helâl sertifika v e r m i þ l e r d i r. Halâl sertifika verdikleri ürünlerin ise sýký bir þekilde denetimlerini yapmaktadýrlar. Endonezya Ulema Meclisi Baþkaný Dr. Nadratuzzaman Hosen ayný zamanda Dünya Halâl Konseyi (WHC) Baþkaný’dýr. Güney Asya’da Müslüman nüfusun azýnlýk olduðu Singapur ve Tayland’da da Halâl Gýda Endüstrisi, büyük bir iþ hacmine sahiptir. Bir kamu kuruluþu olan Singapur Ýslam Dini Konseyi (MUIS) helâl sertifikasý düzenlemeye yetkili tek kuruluþtur. Tayland’da ise Bangkok Chulalongkorn Üniversitesi- Halâl Bilim Merkezi (HASCI), 10 yýlý aþkýn bir süredir helâl gýda çalýþmalarýnda destek olmaktadýr. Tayland her yýl milyonlarca dolarlýk helâl gýda ihracatý gerçekleþtiren bir ülke. Avustralya Dünyanýn en büyük gýda üreticisi ülkelerinden birisi olan Avustralya, her yýl 70’ten fazla ülkeye sertifikalý çeþitli helâl gýdalar ihraç etmektedir. Avustralya’da helâl sertifikasý verme yetkisi “Halal Certification Authority Internati- 25 onal” kuruluþuna ait. Kuruluþ, firmalara helâl sertifikasý vermek için, þirketin ve çalýþanlarýnýn beþ vakit namaz kýlmalarýný þart koþuyor. Halâl sertifikasyonu denetimi için Ýslam’ýn þartlarýný yerine getirmek, onlar için vazgeçilmez bir unsur. Kuzey Amerika ABD’deki Müslüman topluluðun 2018 yýlýnda 12.2 milyona ulaþacaðý tahmin edilmektedir. Bunun yaný sýra sadece 1.000 helâl sertifikalý ürünün bulunduðu ABD’de bir çok Müslüman, koþer ürün almak zorunda kalmaktadýr. ABD’de, IFANCA(Islamic Food and Nutrition Council of America) helâl gýda ve sertifikalama çalýþmalarýný sürdürmektedir. IFANCA helâl gýda alanýndaki çalýþmalarý desteklemek amacýyla kurulmuþtur ve tüm dünyada toplam 20 ülkede helâl gýda sertifikasý vermektedir. Malezya hükümeti tarafýndan da desteklenen IFANCA Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya ülkelerindek gýdalara helâl gýda sertifikasý vermektedir. ABD’de helâl seriftikasý veren diðer bir kurum da ISNA(Islamic Society of North America)’dýr. Latin Amerika’da, Islamic Dissemination Centre For Latin America sertifika vermektedir. Avrupa 15 milyona yaklaþan zengin Müslüman nüfusuyla AB’de özellikle Fransa, Almanya, Ýngiltere ve Ýtalya helâl gýda konusunda ciddi bir pazar oluþturmaktadýr. Ýngiltere’de helâl gýda konusunda yetkili kýlýnmýþ “Birleþik Krallýk Müslüman Gýda Kurulu” vardýr. Ýngiltere’de Endonezya MUI ve Malezya JAKIM tarafýndan tanýn “Halal Food Authority” de bulunmaktadýr. Almanya’da Avrupa Halâl Sertifika Enstitüsü (EHZ) titiz denetim sonunda “helâl sertifikasý” vermektedir. Almanya Rüsselsheim’daki Halal Control e.K. (EU) JAKIM ve MUI tarafýndan tanýnan 41. sayi sayfalar 21.12.2009 26 helâl sertifikasý vermektedir. Hamburg Ýslam Merkezi (IZH), Almanya dýþýnda Avusturya’da, Hollanda’da ve Ýsviçre’de çalýþan firmalar için helâl sertifikasý temin eden m-haditec GmbH & KG firmasý ile ortaklaþa sertifika vermektedir. Danimarka’da Ýslam Kültür Merkezi (Islamic Cultural Centre-IKCS) ve Belçika’da Avrupa Ýslami Gýda Konseyi (Islamic Food Council of Europe) Malezya HDC tarafýndan onaylý, sertifika veren kurumlardýr. Belçika Brüksel de “Euro Halal” adlý bir helâl gýda kontrol ve sertifika kuruluþu vardýr. Halal Federation of Belgium da bu konuda ülkede söz sahibidir. Fransa’da ARGML (Association Rituelle,Grande Mosquee de Lyon) ve Association Finisterienne- Pour La Culture Arabo-Islamique (AFCAI) helâl sertifika kurumlarý olarak faaliyet gösterir. Hollanda’da “TQ HCC” Vakfý ve Fransa’da “Halal Correct France” Vakfý, Dünya Halâl Konseyi’ne üyedir ve bu nedenle de, The Islamic Aboard for Fatwa & Research in NL, MUI ve JAKIM tarafýndan tanýnmaktadýr. Hollanda’da HFFIA (Halal Feed and Food Inspection Authority) kuruluþu da sertifika vermektedir. D ünya Engelliler Haftasý nedeniyle düzenlenen programda Engelliler Yardýmlaþma Derneði Baþkaný Nurettin Yiðit ve Yönetim Kurulu üyesi Dursun Karabel´in ortaklaþa organize ettikleri bu güzel programda Nurettin Yiðit katýlýmcýlara selamlama konuþmasýnda duygulu anlar yaþattý. Nurettin Yiðit “Bu 10:57 Uhr Seite 26 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Bosna Hersek’te 2006 yýlýnda kurulan sivil toplum kuruluþu “Agency For Halal Quality Certification” ülkedeki helâl sertifika çalýþmalarýný yürütmektedir. Türkiye’de ise GÝMDES helâl gýda alanýnda çalýþmalar yapmaktadýr. 2009 yýlýnda World Halal Council’in üyesi olmuþ ve bu kuruluþ tarafýndan akredite edilmiþtir. GÝMDES, 2009 Nisandan itibaren ihracata yönelik helâl sertifikasý vermeye baþlamýþtýr. Avrupa’da burada adý geçenlerin dýþýnda helâl sertifika veren onlarca kurum bulunmakta ve bunlar malesef ciddi bir denetimden uzak bir þekilde sertifika daðýtmaktadýr. GÝMDES tarafýndan sertifika baþýna 5000-10000 euro arasý ücret talep eden, Hollanda’da 30, Almanya’da ise 13 adet sahte helâl sertifikasý veren kurumun tesbit edilmiþ olmasý, meselenin nasýl vahim bir hale dönüþtüðünü göstermektedir. Avrupa’da her yýl %15 oranýnda büyüyen helâl gýda alanýndaki son geliþme; Almanya, Fransa, Ýngiltere, Hollanda, Belçika, Avusturya, Danimarka, Ýspanya, Bosna Hersek ve Türkiye’nin de içinde bulunduðu helâl sertifika kurumlarýnýn Kasým 2009’da biraraya gelerek, aralarýnda iþbirliðini pekiþtirecek bir birlik hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 oluþturmaya karar vermesidir. Sözkonusu kurumlarýn, 24 Þubat 2010’da Belçika’da tekrar toplanarak ortak birliðin adýný ve hazýrlanacak tüzüðü onaylamasýyla “European Association of Halal Certifiers” yürürlüðe girmiþ olacak. Bu birliðin kurulmasý ile sahte helâl sertifikalarýnýn büyük ölçüde önüne geçilmesi umulmaktadýr. Dünya Halâl Konseyi, Dünya Halâl Vakfý, Dünya Halâl Forumu Dünya Halâl Konseyi (World Halal CouncilWHC) dünya çapýnda helâl belgelendirme kuruluþlarýnýn oluþturduklarý bir federasyondur. WHC, farklý ülkeler ve milletler arasýnda bulunan üye kuruluþlarýný dünya çapýnda temsil etmek ve helâl sertifikasyon ve akreditasyon sürecini standartlaþtýrmak amacýyla 1999 yýlýnda Jakarta’da kurulmuþtur. Kurumlaþma Endonezya, Malezya, Amerika,Güney Afrika, Avustralya ve Belçika gibi bir kaç ülke kurumunun çalýþmalarý ile baþlatýlmýþtýr. Bugün 60’a ulaþan ülkeden üyesi bulunmaktadýr. Bu kuruluþun bütün üyelerce uygulanmasý için hazýrladýðý “Halâl Standartlarý” mevcuttur. Buraya üye olan her kuruluþ, tüzük gereði birbirlerini akredite etmektedir. Bununla birlikte üye ülkelerin kendilerine mah- sus standartlarý bulunmaktadýr. Üyeler tek bir logoya sahip deðildir. Dünya Halâl Vakfý (World Halal FoundationWHF), Malezya merkezli uluslararasý bir çatý kuruluþu. Hedefi Birleþmiþ Milletler’in akredite ettiði bir kurum oluþturmak. Böylece dünya ülkelerinin lokal hukukunda “Halâl için ISO” standardýnýn tanýnmasýný ve legal hale getirilmesini gerçekleþtirmek istemektedir. Dünya Halâl Forumu (World Halal Forum), Malezya’da kurulmuþ bir çatý kuruluþudur.Kendilerinin oluþturduðu “Dünya Halâl Standartlarý” mevcuttur. Malezya’nýn akredite ettiði ülkeleri kendi üyesi olarak kabul etmektedirler. Yaygýn bir çalýþma aðýna sahiptir. Ýslam Konferansý Teþkilatý Çalýþmalarý 57 Ýslam ülkesinin üye olduðu Ýslam Konferansý Teþkilatý’nýn çalýþmalarý, birkaç yýldýr devam etmekte olup, standart ile akredite kuruluþ oluþturma gayretleri içindedir. ÝKT Helâl Standart çalýþmalarý henüz sonuçlanmýþ deðildir, birkaç yýldýr üzerinde deðiþik ülkelerin uzmanlarý nezdinde devam etmektedir. Türkiye’den Türk Standartlarý Enstitüsü direkt bu çalýþmalara katýlmakta, sivil toplum kuruluþlarýný bu ça- Türkiyedeki Engelliler Yararýna Düzenlenen Bayram Özel Eðlence Programý Bielefeld´deki Salonu Doldurdu hafta engelliler haftasý olmasý nedeniyle hazýrlamýþ olduðumuz bu programa öncelikle gerek maddi gerekse manevi emeði geçen herkese çok teþekkürlerimi sunuyorum. Ardýndan da “Yaþatmak, yaþamak kadar güzeldir” sloganýmýza kulak verip buralara kadar hiç çekinmeden katýlan siz deðerli misafirlerimize, eþ ve dostlarýmýza caný gönülden hoþgeldiniz diyorum. Bizleri burada yanlýz býrakmayýp her insanýn bir engelli adayý olduðunun farkýnda olmanýz, bizleri ayrýyeten memnun etmiþtir. Son olarak da programýmýza emeði geçen bütün sponsorlarýmýza, bütün sosyal derneklerimize ve bütün cami derneklerimize dosya lýþmalara dâhil etmemektedir.Ayrýca bu çalýþmalar, ÝKT bünyesinde ÝSEDAK Baþkanlýðýna verilmiþtir. ÝSEDAK Baþkanlýðý, Devlet Planlama Müsteþarlýðý bünyesinde çalýþmaktadýr. ÝKT, bu çalýþmalarda üst akredite kurumu oluþturmak istemektedir. Ancak üye ülkelerin devlet politikalarýnýn farklýlýðý çözümü zorlaþtýrmakta ve devlet yönetimlerinin yönetiminde olmasý düþünülen akreditasyon kurumunun ileride devletlerin çeþitli politik çekiþmelerinin odaðý haline gelebileceði ihtimali düþündürücü olmaktadýr Bu durumuyla dünyada helâl gýda alanýnda önemli çalýþmalar yapýlmakla birlikte, helâl sertifika kuruluþlarý bir daðýnýklýk içindedir. Logolar, standartlar ve olaylara bakýþ açýlarý farklý farklý olup, çok deðiþik uygulamalar sergilemektedir. WHC gibi çatý kuruluþlar bu daðýnýklýklarý azaltmakta önemli görevler yapmaktadýr. Konuyla ilgili dünya çapýnda düzenlenen toplantýlarda da uluslararasý birliðin önemi vurgulanmakta ve IKT’nin hazýrlayacaðý standard merakla beklenmektedir. Kaynaklar: www.gimdes.org, www.ifanca.org, www.halalfoodauthority.co.uk, www.gidaraporu.com teþekkür ediyorum” diyerek sözlerine son verdi. Daha sonra sahnede sýrayla yerlerini alan Fantazi Pop müziði sanatçýsý Çýlgýn Sedat ve Türk Halk Müziði sanatçýsý Yusuf Payco hem solundaki misafirleri hem de engelli kardeþlerini eðlendirdiler. Son olarak da halay grubunun oyunlarý programa renk kattý. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr dosya Seite 27 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Hulusi ÜNYE H elâlinden kazanmak, helâl yemek ve yedirmek Ýslam Dini’nde çok önemli bir husustur. O kadar ki, insaný cennetten mahrum eden þeyin helâl olmayan bir gýdanýn tadýlmasý olduðunu düþünürsek, helâl yemenin ehemmiyetini herhalde daha iyi kavramýþ oluruz. Bir baþka deyiþle insanoðlunu cennetten kovduran þey haram gýda ise, yine onun cennete girmesine haram gýdanýn engel olmasý kaçýnýlmazdýr. Bundan dolayýdýr ki, Allah insanlara rýzýklarýn güzel ve temiz olanlarýndan yemeyi ve buna karþýlýk da þükretmeyi emretmiþtir. Helâl yemek duanýn ve ibadetin kabulüne sebeptir. Haram yemek ise bunlarýn geri çevrilmesine, kabul edilmemesine sebep olur. Allah (cc), bu çok hassas ve önemli olan noktaya þu þekilde dikkatlerimizi çekmiþtir: “Ey insanlar, þüphesiz Allah temizdir, ancak temiz olaný kabul eder. Þüphesiz Allah, müminlere, peygamberlere emrettiði þeyleri emretmiþtir. Allah þöyle buyurmuþtur: Ey peygamberler, güzel rýzýklardan yiyin, sâlih amel iþleyin, ben sizin yaptýklarýnýzý bilirim.” (Mü’minûn Sûresi, [23:51]). Bir diðer ayet de þöyledir: “Ey iman edenler, size rýzýk olarak verilenlerin temiz olanlarýndan yiyiniz.” (Tâhâ Sûresi, [20:81]). Konu ile alakalý olarak Peygamber Efendimiz (sas), uzun bir yolculuða çýkan, saçý baþý karýþmýþ, toza batmýþ, ellerini göðe kaldýrmýþ, ‘Ey Rabbim, ey Rabbim.’ diye dua eden bir adamdan bahsetti ve þöyle buyurdu: “Bu kimsenin yediði haram, içtiði haram, giydiði haram, haramla beslenmiþ, duasý nasýl kabul olsun?” (Müslim, Zekat, 65, H. No:1015; Ahmed b. Hanbel, 3/328) Helâl konusu bu kadar önemli olduðu için, teþkilatýmýzýn Din Ýstiþare Kurulu, kendisine çeþitli yollardan vaki olan müracaatlarýn da yoðunlaþmasý üzerine harekete geçti ve Avrupada ya- [email protected] þayan insanýmýzýn helâl yeme ve içme konularýndaki problemlerine çare olabilecek bir dizi köklü çalýþma yapmaya karar verdi. Avrupa’da Müslümanlanlarýn artýk yerleþik ve kalýcý bir konuma gelmesi sonucu, daha önce yalnýzca çeþitli fetvalarla çözümlenmeye çalýþýlan konunun, genel kurallarýnýn tesbit edilerek daha saðlam temellere oturtulmasý için teþkilatýmýz iki büyük konferans tertip etti. Bu konferanslardan birincisi 20-21 Haziran 2007 tarihinde Ýstanbul’da gerçekleþti. Bu konferansa Türkiye’den çeþitli Ýlahiyat Fakültelerinin Ýslam Hukuku Profesörlerinin yaný sýra bir gýda mühendisi profesörü ile yine iki gýda mühendisi ve bir tane veteriner hekim katýldý. Genel Merkezimiz Din Ýstiþare Kurulu üyelerinden de bazý hocalarýmýz katýldý. Bu iki gün süren konferansa isim vermek gerekirse þu hocalarýmýz iþtirak ettiler: Prof.Dr. Yunus Vehbi Yavuz, Prof. Dr. Mehmet Erdoðan, Prof. Dr. Salim Öðüt, Prof. Dr. Abdülaziz Bayýndýr, Prof. Dr. Faruk Beþer, Prof. Dr. Vecdi Akyüz, Yrd. Doç. Dr. Abdullah Özcan, Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Gündüz (Gýda Mühendisi), Ahmet Özden, M. Hulusi Ünye, Sefer Ahmedoðlu, Ramazan Uçar, Mehmet Baloðlu, Yusuf Çalkara ve Yahya Þenol. Bu ilk konferansta önce Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Gündüz tarafýndan hazýr gýdalarýn içindeki katký maddeleri hakkýnda bilgi verdi. Birinci konu olan hazýr gýdalardaki katký maddeleri konusunda, E mad- 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Helal Gýda Konferanslarý deleri diye bilinen Emülgatörler, Lesitin, jelatin, alkoller, peynir mayasý gibi hususlarýn hükümleri tartýþýldý. Ýkinci konuda da hayvan kesimi ve çaðdaþ hayvan kesim metodlarý üzerinde duruldu. Birinci konuda aþaðýda zikredilen kararlar alýnmakla beraber, ikinci konuda bilhassa vurularak veya þoklanarak kesilen hayvanlarýn yenilip yenilemiyeceði konusunda bizzat mezbahanede yapýlacak tatbikat sonucunda ancak bir neticeye varýlabileceði kanaati hasýl oldu ve bir ikinci konferansýn bu defa Avrupa’da yapýlmasýnýn uygun olacaðý kararýna varýldý. Ýstanbul konferansýnýn devamý olan ikinci konferans, 17-18 Mayýs 2008 tarihlerinde genel merkezimizde gerçekleþti. Birinci konferansta hazýr olan hocalarýmýzýn yanýnda bu defa Prof. Dr. Saffet Köse hoceaefendi de hazýr bulundular. Bu konferans, önce bir mezbahane ziyareti ile baþladý. Hocalarýmýz hem baþýndan vurulan hayvanýn kanýnýn göðsünden çýkarýldýðý ve genelde Avrupalý mezbahane sahiplerinin uyguladýðý metodla kesimi, hem de vurulduktan hemen sonra bir müslüman kasap tarafýndan kesilen metodu yerinde görmüþ oldular. Daha sonra da konu üzerinde tartýþmalar yapýldý. Yapýlan bu iki günlük çalýþmanýn sonunda daha önce alýnan kararlar bir daha gözden geçirildi ve hem hazýr gýdalardaki katký maddeleri hem de hayvan kesimi konusundaki Fýkhýn hükmü ortaya konulmaya çalýþýldý. Buna göre: A-Helâl Kesim Konusunda þu hükümler ortaya çýkarýlmýþtýr: 1. Et temininde, þoklama veya bayýltma yapmadan yapýlan kesim esastýr. Þoklu veya bayýltmalý kesim zaruret hallerinde olabilir. Ancak, Almanya ve genelde Avrupa’da zaruret durumu yoktur; dolayýsý ile fýkhî hükümler zaruret þartlarý içerisinde verilemez. 2. Kümes hayvanlarýný kesen makineyi ilk çalýþtýrmada besmele çekilmesi yeterlidir. 3. Kümes hayvanlarýnýn elektrikli sudan geçirilerek bayýltýlýp kesilmesi caizdir. 4. Kümes hayvanlarýnýn tüylerinin yolunmadan önce sýcak sudan veya buhardan geçirilirken, necasetin ete sirayet etmesine sebep olacak kadar suyun ve buharýn ýsý derecesinin yüksek olmamasý gerekir. 5. Hayvaný boðazlayan kiþinin müslüman olmasý, besmele çekerek kesilmesi lazým olan kan damarlarýný ve soluk ve yemek borularýný kesmesi ve boðazlanan hayvanýn tamamen canlý iken boðazlanmýþ olmasý gerekir. 6. Vurulma veya þoklama yapýlmadan kesim yapýlmasýnýn hayvan haklarýna aykýrý olup-olmadýðý iddialarýndan dolayý da, her iki kesim þekli bilimsel bir araþtýrma ile incelenmeli ve ortaya çýkan durum bir rapor haline getirilmelidir. B-Hazýr Gýdalardaki Katký Maddeleri konusundaki hükümler: 1. Helâl alternatif madde varken, istihale geçirmiþ (kimyasal deðiþikliðe uðramýþ) bile olsa domuz ma- 27 mulü maddeye izin verilmemelidir. 2. Domuzun herþeyi necistir ve kullanýlamaz. Diðer ölü hayvanlarýn derisi, kemiði, boynuzu –yenme dýþýnda – kullanýlabilir. 3. Ýçki olsun diye üretilmiþ ve sarhoþ edici olan tüm içecekler necistir ve haramdýr. 4. Domuz mamulü peynir mayasý caiz deðildir. 5. Mono ve di-gliseritler, istihaleye (deðiþime) uðradýðý için yenmesi caizdir. Ancak 1. madde göz önünde bulundurulmalýdýr. 6. Jelatin, ancak Ýslami usullerle kesilmiþ ve etlerinin yenmesi helâl olan hayvanlardan elde edilmiþse caizdir. 7. Lesitin maddesi, bitkisel veya Ýslami usullerle kesilmiþ etlerinin yenmesi helâl olan hayvanlardan elde edilmiþse kullanýlmasý/yenilmesi caizdir. 8. Antibakteriyeller (benzoatlar), renklendiriciler ve tadlandýrýcýlar (saðlýða zararlý oluþlarý yönü ile) asla tavsiye edilmez. 9. Ýçinde etil alkol bulunan ilaçlarýn istimali caizdir; alternatifi aranmalýdýr. 10. Alkolle terbiye edilen etlerin yenmesi caiz deðildir. 11. Alkol katýlmýþ her çeþit dondurma ve pastalarýn yenilmesi haramdýr. Bu konferanslar neticesinde görüldüðü gibi halkýmýzýn bilhassa üzerinde hassasiyetle durduðu bir konu olan E maddeleri hakkýnda her zaman geçerli olabilecek bir liste oluþturmak mümkün olmadý. Ama jelatin ve lesitin gibi maddelerin hükmü belirlendi. Çünkü, E maddelerinin istikrara kavuþmuþ bir listesinin þu an için belirlenmesi çok zordur. Zira bu maddelerin elde edildiði maddeler çok deðiþken olduðu için, ilave çalýþmalarý gerekli kýldý. Jelatin konusunda da deðiþen kanaatler oldu. Aldýðýnýz bir kararýn geçerlilik süresi hakkýnda tam bir fikir sahibi olmanýz mümkün olmuyor. Bu konudaki her ilmî görüþü de göz 41. sayi sayfalar 21.12.2009 28 önünde bulundurmamýz gerektiði için, yapýlan deðerlendirmelerimizde farklý kararlara varabiliyoruz. Örneðin Ýstanbul’da yaptýðýmýz ilk konferansta gýda uzmaný Profesör H. Hüseyin Hüsnü Gündüz Bey, jelatinin hayvansal olduðunu belirtmiþ ve hayvanlarýn kemiklerinden elde edilmiþ olduðunu ifade etmiþti. Genel merkezimizde yapmýþ olduðumuz ve sadece bir sene sonra gerçekleþen bu ikinci konferansta ise, artýk jelatinin genellikle hayvan derilerinin iç kýsmýnda olan etli kesiminden elde edildiðini söyledi. Her iki konferansta da jelatin maddesinvrupa Birliði Uyum Fonlarý (EIF), Alman Göçmen ve Mülteciler Dairesi (BAMF) tarafýndan desteklenen fahri diyalog sorumlularý yetiþtirme "ProDialog" projesine Köln ve Düsseldorf’dan katýlan 63 fahri cami rehberi, 10 hafta süren semineri baþarýlý ile tamamlayarak sertifikalarýný aldýlar. Duisburg - Pollmann Camii`nde geçekleþen sertifika törenine; T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Fýrat Sunel, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Ýlhami Ayrancý, DÝTÝB Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým, DÝTÝB Dinler ve Kültürler Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða, DÝTÝB Duisburg - Pollmann Cami Yönetim Kurulu Baþkaný Muhammed Al, ProDialog Proje Sorumlusu Faruk Þahin ve projeye katýlan multiplikatörler ile aileleri iþtirak etti. Ýstiklal Marþý ve Kur’an-ý Kerim tilavetinin ardýndan, DÝTÝB Duisburg Merkez Cami Baþkaný Muhammed Al’ýn açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan DÝTÝB Dinler ve Kültürler Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða yaptýðý konuþmasýnda: “Bugün 63 genç kardeþimiz, büyük bir öz- A 10:57 Uhr Seite 28 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir de bir kimyasal deðiþiklikten söz edilemiyeceðini ve jelatinin elde edilmesi fiziki bir olaydýr demiþ, jelatin karýþmýþ bir hazýr gýdanýn yenilmesi halinde fiziki olarak jelatin yenildiðini ve hangi hayvandan elde edilmiþ ise o hayvanýn etinden bir parça yenilmiþ gibi olduðunu söylemiþti. Haziran 2009 tarihinde bu defa Türkiyede eðitim veren ilahiyat fakültelerinin hemen tamamýndan Ýslam Hukuku Bilim Dalý öðretim üyelerinin hazýr bulunduðu ve Uludaðda yapýlan bir günlük konferansta Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Gündüz Bey, yapýlan labo- hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 ratuar çalýþmalarý neticesinde jelatin maddesine hammadde olan malzemenin, jelatin haline gelirken kimyasal bir deðiþiklik geçirdiðini ve eski halinden tamamen ayrý bir madde olduðunu söyledi. Dolayýsý ile artýk jelatinin katýlmýþ olduðu bir hazýr gýdada jelatinin elde edildiði maddeden eser kalmadýðýný; bunun da yeni bir hüküm vermeyi gerektirdiðini ifade etti. Görüldüðü gibi sadece son üç sene bile dolmadan jelatin hakkýnda kaç tane geliþme yaþanmýþtýr. Bu yüzden de, ihtilaflý konularý, kesin bir karar þeklinde getirimenin Allah indindeki sorumluluðunun da bilincindeyiz. Buna raðmen biz, ihtiyatla hareket etmenin en doðru yol olduðuna inanmaktayýz. Bu konuda þimdilik þu hadis-i þeriflerin hükmünce hareket etmemiz gerektiðini söylüyoruz: “Þüphesiz helâl da bellidir, haram da bellidir. (Fakat) bunlar arasýnda (helâl mi, haram mý olduðu belli olmayan birtakým) þüpheli þeyler vardýr; ben bu konuda size bir misâl vereceðim(bu konuyu size bir misâlle anlatacaðým): Þüphesiz Allah (cc) (giril- DÝTÝB ProDialog Sertifikalarý Verilmeye Devam Ediyor veri ile 10 hafta boyunca seminerimize iþtirak etmiþ ve belge almaya hak kazanmýþtýr. DÝTÝB her bölgede yeni atýlýmlar yapmaya devam ediyor. Ýnþallah 2010 yýlýnýn sonunda Almanya genelinde her DÝTÝB camiinde en az 3 tane Dinler ve Kültürlerarasý Ýliþkiler alanýnda hizmet verecek gönüllü eleman yetiþmiþ olacaktýr. Bu arkadaþlarýmýz bölgelerindeki polis teþkilatý, emniyet müdürlüðü, belediye çalýþanlarý, idare, diðer dini temsilciler ile muhatap olacaklar ve ayný zamanda da camilerini ziyaret edenlere rehberik edecekler, dinimizi ve kültürümüzü tanýtacaklardýr. Bütün kursiyerlerimizi kutluyor, baþarýlar diliyorum. ” dedi. T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Dr. Ýlhami Ayrancý da konuþmasýnda, “Ýnsanlararasý iliþkilerde ve dinlerarasý iliþkilerde yapýcý olmak esastýr. Camilerimize ge- lenler ilk önce sizleri göreceklerdir. Sizler bizim vitrinimizsiniz. Sizi görenler bizi göreceklerdir. Sizleri tebrik ediyor ve baþarýlar diliyorum”, dedi. DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan,“Ýslam Avrupa’nýn gündemine oturduktan hemen sonra camilerimize bir çok din ve kültürlerden ziyaretçiler akýn etmeye baþladý. Bu ziyaretçilerin hem Ýslam hakkýnda hem de cami müþtemilatý hakkýnda bilgi alma talep- dosya mesi yasak olan) bir koru kurmuþtur. Biliniz ki, Allah’ýn korusu haram kýldýðý þeylerdir. Þüphesiz hayvanlarýný korunun etrafýnda otlatan kiþi, her an oraya dalabilir ve þüphesiz þüpheli þeylere dalan kiþi de (harama) her an cesaret edebilir.” (Sünen-i Ebi Davut, Kitabu’l Büyu’, H. No:3329) “Þüpheli þeyi býrak, þüphe olmayan þeye bak.” (Buhari, Kitabu’l Büyu’, 3) Cenab-ý Hak’tan helâl yemeye, helâl içmeye ve helâlinden giyinmeye delâlet etmesi dileklerimizle. lerine cevap verilemiyordu. Dinimizin güzelliklerini yeterince aktarma imkanýmýz olmamýþtýr. Artýk günümüzde bizim muhatap kitlemiz deðiþti. Bunun için sizler yetiþtirildiniz. Sizler projemizin 2’nci aþamasýsýnýz. Üç yýl boyunca devam edecek bu proje ile profesyonel yetiþen multiplikatörler, bölgelerinde kendilerinin yetiþtireceði hemen hemen her derneðimizde en az 3 arkadaþýmýzla rehberlik yapýlacaktýr. Bu projeyi Alman Göçmen ve Mülteciler Dairesi (BAMF) ve EIF ile birlikte gerçekleþtiriyoruz. Dolayýsýyla bu proje son derece önemsediðimiz bir konudur. Sizlerin ileride diyalog adýna gönüllü elçiler olarak çok güzel hizmetler yapacaðýnýza inancýmýz tamdýr. ”dedi. T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Fýrat Sunel de, serftifika törenine katýlmaktan ve ayrýca ilk defa Duisburg Merkez Camii’ni ziyaret etmekten mutluluk duyduðunu ifade ederek, “Vitrin ne kadar çok iyi olursa o kadar çok dikkat çeker. Sizler Almanya’da yaþayan Türk toplumun vitrinisiniz. Bu çalýþmalarýnýzla örnek olacaksýnýz. Hepinizi tebrik ediyorrum.” dedi. Program kursiyerlere belgelerinin verilmesiyle sona erdi. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 haber GMG Köln Bölgesi Kalk Kuba Cemiyeti geçtiðimiz günlerde Ýntersaal’de düzenlemiþ olduðu “Huzura Çaðrý” adlý programla göz doldurdu. 700 kiþinin katýldýðý programda Gençlik Teþkilatý, Kadýn Kollarý, görevlerini eksizsiz yerine getirdiler. Üç bölümden oluþan geniþ içerikli program sunucularý Emre Aysel ve Sezer Bilal eþliðinde baþladý. Köln Troisdorf teþkilatýnýn yetiþdirdiði ve ayný zamanda IGMG Köln Bölge birincisi olan Ahmet Dönmez açýlýþ Kur`an-ý Kerimini okudu. Programýn 1. bölümünde: Cemiyet Baþkaný Osman Çýnar’ýn yaptýðý selamlama konuþmasýnda: “Allaha gerek kul olmak ve Peygamberimize gereði gibi ümmet olmanýn önemini vurguladý. Programa emeði geçenlere ve sponsorlara teþekkür etti. Daha sonra Gençlik Baþkaný Mustafa Minen gençliðin faaliyetlerini tanýttý. Daha sonra programa Hollandadan katýlan Abdullah, güzel ezgi ve ilahilerle duygulu dolu anlar yaþattý. Ardýndan Hasan Dursun ilahileri ile salonu inletti. Kutsal topraklardan telefona baðlanarak salondakilere kýsa bir konuþma yapan IGMG Köln Bölge Baþkaný Kemal Ergün herkesin geçmiþ Kurban Bayramýný kutladý ve salondakilere “sizler Hz. Muhammed’in talebelerisiniz. Sizler yeryüzünde adaletin takipçilerisiniz. Sizde nifak olmaz, riya olmaz. Bu gibi çalýþmalar onun birer göstergesidir” dedi. Programda emeði geçenlere teþekkür etti. Duygu dolu anlarýn yaþandýðý salonda Ýboo skeçleri ile herkesi kahkahaya boðdu ve programa ayrý bir renk kattý. Programýn 2. Bölümün- I 10:57 Uhr Seite 29 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Kalk Kuba Cemiyeti`nden “Huzura Çaðrý” programý de: Grup Nasihat sunduklarý ilahilerle gençleri coþturdu. Peygamberinize olan sevgisini þiirlere döken Kalk Kuba Gençliðinden orta öðretim baþkanlýðýný yürüten Alkan Öztürk okuduðu þiirleri ile özellikle de “filistin þiiri” ile gözleri ve gönülleri aðlattý. Daha sonra programa Kur`an tilaveti ile devam edildi. Mekke’de inen Ýstanbul’da yazýlan ama Mýsýr gibi Avrupa’da da okunduðunu gösteren Bekir Tanrýkulu ve Naim Çoraklý hafýzlarla çok güzel tilavetleri ile adeta gönüllere nakþettiler. Verilen molanýn ardýndan 3. Bölüme geçildi. Programýn 3. ve son Bölümünde: Hasan Dursun ilahileriyle tekrar salondakileri coþturdu. Daha sonra mikrofona IGMG Genel Sekreteri Oðuz Üçüncü davet edildi. Genel Merkez adýna selamlama konuþmasýyla baþladý “Programýn adýnýnda Huzura Çaðrý olduðunu, huzurun kaynaðýnýn Kur`an ve Sünnet olduðunu söyledi. Huzurun Allah`ýn rýzasýný kazanarak saðlanacaðýný ve bu yönde çalýþmalarla çabalarla huzur bulunacaðýna deðindi. Yüce Mevla`nýn Tevbe Su- 29 resi 71. Ayette biz müslümanlara huzur ve saadetin tarifini yaptýðýný söyledi. Ayeti kelimede “Erkek ve kadýn bütün müminler birbirlerinin koruyucularýdýr. Ýyi ve güzel olaný emrederler, kötü ve çirkin olaný ise yasaklarlar, namazý dostdoðru kýlarlar, zekat verirler, Allah ve Rasulüne itaat ederler. Allah iþte bunlara merhamet edecektir”. Bizler bu ayette Yarada`nýn emrettiði gibi yaparak, ümmetin çektiði sýkýntýlarý görmezden gelemeyiz. Ümmetin ihtiyaçlarýna kayýtsýz kalamayýz. Bu ihtiyaçlara gerek zekat, fitre ve Kurban kampanyalarý ile ulaþmaya çalýþýyoruz. Bu çalýþmalarý yaparken bazen bizler de zorluklarla ve imtihanlarla karþýlaþýyoruz. Varsýn bu sýkýntýlarýn adý Kur`an`a ve Sünnete uymak olsun dedi. Ailerinin çocuklarýna sahip çýkmasýný ve eðitimleri için seferber olmalarýný söyledi. Programýn son bölümünde bizleri düþünmeye motife edecek kýsa bir zaman önce iç dünyasýyla ilgili bir dönüþüm yaþayan, ben sizler gibi güller bahçesinde doðmadým, sizler gibi bana gül bahçesi miras kalmadý ancak gülün kokusunu sizden daha iyi alýyorum dikenini ise sizden daha iyi hissediyorum diyen namazla yeniden doðdunu ifade eden eski manken sinema sanatçýsý, eskiden Hakk`ýn takdiri için çalýþan ve þimdi Hakk`ýn takdiri için mücadele eden Yaþar Alptekin katýlýmcýlarý yalnýz býrakmadý. Program kapanýþý Camii Imamý Selman Aydýn’ýn duasý, okuduðu Kur`an-ý Kerim’le ve sponsorlara çiçekler verilmesinin ardýndan sona erdi. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 30 I 10:57 Uhr Seite 30 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 IGMG Ruhr-A Gençlik Teþkilatý Baþkaný Ýbrahim Bacanak turnuvanýn kazasýz, belâsýz, sakaklýklar olmadan ve kardeþlik duygularý içerisinde geçtiði için katýlan gençlere teþekkür etti. “Bu turnuvaya katýlan ve katýlamayan gençleri önümüzdeki turnuvada mutlaka aramýzda görmek isterim” sözüyle Bacanak gençlere selâmýný iletti. Bu neþeli ve eðlenceli günde birinciliði Hamm nu güçlendirmeði amaçla- Herringen, ikinciliði Bestyan spor faaliyeti bu sene wig ve üçüncülüðü Oerde ilgili, coþkulu ve müca- Erkenschwick cemiyeti gençliði kazandýlar. deleli geçti. GMG Ruhr-A Bölgesi Gençlik Teþkilatý þubeler arasý güzel bir voleybol turnuvasý düzenledi. IGMG Ruhr-A Bölgenin Gençlik Spor Baþkaný Þenol Cirit öncülüðünde gerçekleþtirilen bu turnuvada IGMG Ruhr-A Bölgesinde faaliyet sürdüren cemiyetlerin gençliði Gelsenkirchen'de buluþtular. Turnuvaya aralarýnda gençlik idarecileri de bulunan altý þubeden toplam on takým katýldý. IGMG Ruhr-A Bölgesinde yapýlan 4. Voleybol Cup turnuvasýna Bestwig, Castrop-Rauxel, Gelsen- kirchen Merkez, GladGençlere sporun önebeck, Hamm Herringen ve mini öðretmeyi ve sevdirOer-Erkenschwick katýldý- meyi, kardeþliði kuvvetlar. leþtirmeyi ve dava þuuru- I IGMG Ruhr A Bölgesi Geniþletilmiþ Þube Baþkanlarý toplantýsý GMG Ruhr-A Bölgesi Gelsenkirchen Tuðra camisinde Geniþletilmiþ Þube Baþkanlarý toplantýsý gerçekteþtirdi. IGMG Genel Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden davetliler arasýndaydý. IGMG Ruhr A Bölge Ýrþad Baþkaný Adnan Yýldýz`ýn okumuþ olduðu Kur`an-ý Kerimle baþlayan toplantý IGMG Ruhr A Bölge Teþkilatlanma Baþkaný Harun Caylan`ýn yoklama ve gündemi takdimiyle devam etti. Yoklamadan sonra çalýþma takvimlerine deðinen Caylan, þube yönetim kurulu üyelerinin listelerinin eksiklerini de dile getirdi. Daha sonra söz alan IGMG Ruhr A Bölge Baþkaný Özcan Kuri bölgede yapýlan faaliyetler hakkýnda bilgiler verdi. 20 kardeþin Kurban gönüllüsü olarak haber Ruhr A`da 4. Voleybol Cup dünyanýn dört bir yanýna gitmelerini saðladýðýný ifade eden Kuri, bir sene sonraki müracaatlarýn en geç Mayýs ayýna kadar tamamlanmasý gerektiðini ifade etti. Daha sonra kýsa bir selamlama için söz alan IGMG Ruhr A Bölge Ýrþad Baþkaný Adnan Yýldýz bir dahaki toplantýda „dava adamý“ adý altýnda bir seminer vereceðini söyledi. Adnan Yýldýzdan sonra dilek ve temennilere geçildi. Deðiþik þubelerden gelen baþkanlar dilek ve temennilerini sözlü ve yazýlý olarak yaptý. Yapýlan dilek ve temennilere cevap ver- mek için söz tekrar IGMG Ruhr A Bölge Baþkaný Özcan Kuriye verildi. Kuri sorulara cevap verdi ve toplantýnýn deðerlendirmesini yaptý. Son olarak söz verilen IGMG Genele Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden katýlanlarý selamladý ve kýsa bir dua ile sözlerine baþladý. Kadýnlar Teþkilatýnýn katýlýmýnýn yoðun olduðunu gören Özden teþekkür etti. Son zamanlar bazý Kur`an meallerinde yanlýþlýklar olduðunu ifade eden Özden, bu konuda dikkatli olmalarýný istedi. Ardýndan kýsa bir vaaz-ý nasihat yapan Ahmet Özden sözlerine son verdi. Okunan kapanýþ Kur`aný Kerimiyle son bulan toplantý, ev sahibinin verdiði ikramiyeye geçildi. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr dosya Seite 31 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Murat ÝLERÝ N ecaþinin yadigarlarý, Bilal`in torunlarý ile kucaklaþmak, IGMG ile IHH Avrupa aracýlýðýyla bizlere vekalet yoluyla emanet edilen 3031 kurbaný ve çeþitli hediyeleri muhtaç ve maðdurlara ulaþtýrmak için 8 kiþilik gönüllü ekibiyle bayramdan bir hafta önce yola koyulduk. Hannover`den bir saat gecikmeli 13:00`da kalkan uçaðýmýz, Ýstanbul baðlantýlý gece yarýsý 03:30`da ancak Sudan`ýn baþkenti Hartum`a inebildi. Sudandaki kardeþ kuruluþun yetkilileri uçaðýn kapýsýndan heyetimizi aldýktan sonra kýta Afrikasýnda karýnca gibi yayýlýp çoðalan, stratejik yatýrýmlarýyla her yerde kendilerini hissettiren Çinlilerin yaptýrdýðý bir otele yerleþtirdiler. Sabah namazýmýzý eda ettikten sonra bu uzun yolculuðun yorgunluðunu üzerimizden atmak için istirahata çekildik. Akþam kalacaðýmýz 10 günün programýný ve organizesini yapmak için toplantý yaptýk. Dikkat edilmesi gereken hususlarý, yörenin hassasiyetlerini paylaþtýk. Bayramda önce kurban kesim bölgemiz olan Darfur`un Baþkanti Niyala`ya varmak üzere yoldaþým Köl`den Yusuf beyle 1 buçuk saatlik uçak yolculuðundan sonra vardýk. Ertesi günde Renklam medyadan Yunus bey ekibe katýldý. Sudan’ýn Çad’a komþu olan bölgesinde yer alan Darfur; Kuzey, Batý ve Güney Darfur (Þimal, Garp ve Cenup) olarak üç eyalete ayrýlmýþ. Darfur’un yüzölçümü 510 bin km kare. (Fransa’dan daha büyük topraða sahip), toplam nüfusu 6.5 milyon civarýnda. 30’dan fazla kabilenin yaþadýðý Darfur eyaletinde nüfusun tamamýna yakýný [email protected] Sünni Müslüman’lardan oluþmakta. Ayrýca burasý, Sudan’ýn en dindar insanlarýnýn yaþadýðý bölge olarak biliniyor. Hatta halk arasýnda hafýz olmayana kýz vermezler gibi rivayetler bile dolaþýyor. Darfur’un diðer önemli bir özelliði ise Sudan ordusunun belkemiðini oluþturmasý. Nüfusun yüzde 75’i kýrsal bölgelerde tarýmla, yüzde 15’i hayvancýlýkla geçinirken, geriye kalanlar ise eyaletteki üç büyük kent olan Niyala, Faþir ve Cüneyne de toplanmýþ. Uluslararasý güçlerin Darfur`a bu kadar ilgisi nereden geliyor? Dünyanýn en büyük soykýrýmlarýndan biri olarak tarihte yerini alan 1994’te bir milyona yakýn insanýn hayatýný kaybettiði Ruanda katliamý, hala dünyanýn dört bir yanýnda devam eden savaþlar, kýyýmlar, katliamlara gösterilmeyen ilgi, ayrýlmayan gündem, mevzubahis bu bölge olunca neden durum deðiþiyor. Bu kadar ilgi ve alaka nereden geliyor, diye insan merak ediyor? Ýþte gezi boyunca elde ettiðim aþaðýdaki bilgi, bulgular, bu soruya cevap bulmamýzda, olaylarý daha saðlýklý okumakta yardýmcý olmaktadýr. Özellikle, 21 yýl devam eden güney savaþýndan sonra hükümetin John Ga- hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Darfur`da Bir Bayram rang liderliðindeki güneyli kabilelerle anlaþmaya varmasýnýn hemen ardýndan Darfur`da olaylarýn baþlamasý, dýþ güçlerin bölgede bulunan petrol ve uranyum zenginliði üzerinde hakimiyyet kurma ihtirasý, Orta ve Kuzey Afrika’ya açýlan bir kapý niteliðindeki Darfur’un Sudan’dan koparýlýp emperyal emeller, ulusal çýkarlar için bir maþa, köprü olarak kullanýlmak istenmesi, güneydeki Hýristiyan ve Animist kabilelere baðýmsýzlýk yolunun açýlmasýnýn yaný sýra komþu ülkelerin kýt ve çýkara dayalý, hasmane hesaplarýnýn, Ýngilizlerin çok aðýr bedel ödeyip, zarar ettiði koloni olarak tarihteki yerini alan Bladi’s Sudan’ýn “Siyahlar Ülkesi” nin yeniden Kurtlar sofrasýnda yerini aldýðýný, geleceðine matuf yeni senaryolarýn sergilendiði þeklinde yorumlanýyor. Ancak, klasik olarak problemlerin sorumluluðunu dýþ güçlere mal etme, tabiri caizse topu taca atma kolaylýðýna kaçmadan, iðneyi baþkasýna, çuvaldýzý kendimize batýrmadan, problemleri objektif olarak ele almadan doðru deðerlendiremeyiz. Ýç yüzünü öðrenemeyiz. Olaylarýn temeli 1970’li yýllarda çiftçiler ve çobanlar arasýnda meralarýn ve su kaynaklarýnýn kullanýlmasý sorunlarýyla baþlýyor, kardeþlik hukuku, diyalog, fedakarlýk ve Ýsar þuuruyla aþýlabilecek iç meseleler, cehaletin etkisi, ihtiraslarýn artmasý, hesap içinde olan taraflarýn çoðalmasýyla kör düðüme, büyük bir krize, beynelmilel bir meseleye dönüþebiliyor. Ancak hangi gerekçe olursa olsun, kardeþin kardeþi vurmasýna, yek diðerini ezmesine, malýný mülkünü talan etmesine, terör ve anarþi estirmesine bahane olmamalýdýr. Dileðimiz ve duamýz son derece olumsuz koþullarda yaþamaya çalýþan maðdur ve mazlum mültecilerin bir an önce evlerine, köylerine dönüp huzur ve güven içinde yaþamlarýný sürdürmeleridir. Bayramýn 1. günü Niyala þehrinin en büyük meydanýnda çocuklar ve hanýmlarýn da iþtirakiyle bayram namazýmýzý eda ettikten sonra, kenar semtlerden birine yerleþmiþ mültecilere uðruyor, ilk 15 büyük baþ kurbanýmýzý burada kesip daðýtýyoruz. Daha sonra Müellefe-i Kulub cemiyeti önderliðinde bir araya gelen Müslüman ve Hiristiyanlardan oluþan G. Sudan kökenlileri ziyaret ediyoruz. 1983 yýlýnda önce Sultan Muhammed, Niyala`ya gelip yerleþir, onun öncülüðünde bilahere 474 aile daha göç eder. Huzur ve barýþ 31 içinde beraber yaþadýklarýný, dýþ mihraklarýn kirli elleri ve emellerine alet olmayacaklarýný bildiren topluluða götürdüðümüz selamlarý ilettik, 35 hisse kurbaný da burada kesip daðýttýk. HAVACE Bu arada kýrsal kesimlerde, ara sokaklarda dolaþýrken çocuklarýn peþimizde koþuþturup Havace dediklerini duydum, mihmandarýmýz Ýbrahim beye ne demek olduðunu sordum. Kafirler demekmiþ. Bunu duyunca bir yandan irkilip üzüldüm, diðer yandan ise derin bir tefekküre daldým. Ardýndan ekledi, maalesef buraya gelen beyaz adam bize bir tas çorba, bir parça ekmekle beraber gözyaþý, silah, kavga ve kargaþa getirdi, inancýný, ideolojisini empoze etti, zenginliklerimizi alýp götürdü. Eskiden paramýz, petrolümüz, iþ makinalarýmýz yoktu, ama mutlu idik, huzur ve barýþ içinde yaþýyorduk. Beyaz adamýn kýta Afrikasýnda gözükmesiyle bahtýmýzda karaya dönüþtü, kurt ve kargalar üzerimize üþüþtü. Bu yüzden size kafir diyen bu çocuklarda suç yok, sizi de onlardan zannediyorlar, kendinizi tanýtmanýz için daha sýk gelmeli, daha çok çalýþmalýsýnýz, dedi. Bu arada ÝHH Avrupa`nýn yaptýrdýðý Afrikadaki kalýcý projelerden biri olan Yetim Yurdunu da yerinde ziyaret etme, kurban kesip daðýtma fýrsatýný buluyoruz. Yurtta yetim 50 öðrencinin kaldýðýný, bunlarýn baþta maiþet ve eðitim masraflarý olmak üzere tüm giderlerinin ÝHH Avrupa tarafýndan karþýlandýðýný, Yurdun dýþýnda 100 yetime de ailelerinin yanýnda kiþi baþýna 25 euro ödemek su- 41. sayi sayfalar 21.12.2009 32 retiyle yardým edildiðini öðreniyoruz. Yetim çocuklara 20`þer Cüneyh verip bu parayla ne yapacaklarýný soruyorum. Akrabalarýnýn yanýnda duran kardeþlerine, annelerine vereceklerini 5 Cüneyhi de kendileri harcayacaklarýný söyleyince, bu asil millet üzerinde oynanan bunca desise ve hilenin sebebini daha iyi anlýyoruz. Bayramýn 2. günü programýmýzda iç savaþ maðdurlarýnýn yaþadýðý kamplar var. Topraklý yollardan, derme çatma çalýlardan yapýlmýþ ev ve çadýrlarý aþarak Bileyl mülteci kampýna varýyoruz. Burada 4032 aile yaþýyor. Kardeþ kuruluþ tarafýndan önceden hazýrlanmýþ et poþetlerini, çeþitli hediyeleri çadýr çadýr dolaþarak maðdur halka teslim ediyoruz. Bu arada halkýn yaþam koþullarýný daha yakýn gözlemleyebiliyoruz. Etrafý çalý ve naylonlarla kapatýlmýþ, kapýsýz, 3 metrekarelik bir çadýrda 3-5 10:57 Uhr Seite 32 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir çocuðuyla kalan gözü yaþlý anneler, hastalýktan, gýdasýzlýktan, solmuþ bebekler, çaresiz babalar, bir yandan teþekkür ederken, diðer yandan heyetimize ellerinde ikram adýna ne varsa, kuru hurma, su, bayram helvasý takdim etme telaþýna düþüyorlar. Bu arada yanýmýza yanaþan kamp görevlisi M. Adem kýþýn geldiðini, kampýn durumunun çok kötü olduðunu mümkünse battaniye, örtü gibi yardýmlarýn gönderilmesini kulaðýmýza fýsýldýyor. Açlýk, sefalet ve hastalýk tüm kamplara hakim. Acilen her türlü insani yardýma ihtiyaç var. Bu arada görüþtüðümüz G. Darfur insani yardým komiseri bay Ahmed Sebil son 6 ayda 20 bin civarýnda insanýn köye dönüþlerinin saðlandýðý, gerekli imkan ve güvenliðin temin edilmeye baþlandýðýný, dönüþ çalýþmalarýnýn devam ettiðinin müj- hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 desiyle, emanetlerimizi teslim etmek üzere, dul ve yetimlerin bir araya geldiði partner teþkilatýn merkezine geçiyoruz. ÖRNEK BÝR DAVRANIÞ, ESMA BACI Dar bir alana sýkýþmýþ 260 yetim, dul aile, yardýmlarýn daðýtýlmasýný bekliyor, 1-3 saat yoldan yürüyerek gelen bu gariplerin çilesi burada da bitmiyor. Mezbahada elektrik kesildiðinden, dolayýsýyla kurban etleri geç geldiðinden daðýtýmý ancak 4 saat sonra yapabiliyoruz. 1-2 kilo et almak için bunca zamaný, çile ve zahmeti göze alan Bilal`in dertli torunlarý, sabýr, tahammül, paylaþma gibi modern toplumlarda kaybolan ulvi deðerleri sayesinde, acýlarýný dindirme ve hayata tutunma mücadelesini vermeye devam ediyorlar. Bu arada burada gördüðüm, çaðýmýzýn bencil in- sanýna örnek olacak unutulmaz bir anýmý sizlerle paylaþmak isterim. 5-6 saatlik bir beklentiden sonra, ancak kendisine sýra gelen Esma bacý adýnda bir dul anne, nihayet et torbasýný almýþ, tam gitme hazýrlýðý içerisinde iken, sonradan gelen 13 yaþlarýnda bir yetim çocuk gözü yaþlý bir vaziyette annesinin hasta olduðu için gelemediðini, ancak önceden belirlenmiþ daðýtým listesinde adýnýn olmamasýndan dolayý kurban eti alamadýðýný söyler, birden bunca çektiði çileyi bir anda unutan Esma bacý ayaða kalktýðý gibi vallahi bu çocuk bu yardýmý almaya benden daha layýktýr. Kendilerini tanýrým. Benden daha fazla ihtiyaçlarý var, deyip elindeki torbayý çocuða verdiðini gördüm, daðýtým görevlisine þahit olduðum olayý aktarýp Esma bacýya bir torba et daha vermesini söyledim. Kýsa bir müddet sonra yetimler dosya arasýnda dolaþýp çalýþmalarý denetlerken Esma bacýnýn önünde hiç torba olmadýðýný gördüm, nerede et torban diye sorduðumda, bu sefer bir baþka yetime verdiðini söyledi. Sonradan öðrendiðime göre þehrin ileri gelen alimlerinden birinin kýzý olan Esma bacýnýn bizim toplumlarda emsaline ender rastladýðýmýz, yalnýz kitaplarda okuduðumuz, bu asil duruþu, fedakar tavrý, örnek davranýþý bu topraklardaki insanlarýn hakikatte sahip olduklarý zenginliklerin sadece yer altýndaki madenlerden ibaret olmadýðýný gösteren kanýtlardan biri olarak hafýzamda yerini aldý.. Dünya çapýnda kardeþlerarasý bir þefkat aðý, gönül köprüsü kurup bir nebze bile olsa mazlum ve maðdurlarý sevindirmenin, yüzlerinde tebessüm ve sevinçlerine vesile olmanýn, dualarýný almanýn mutluluðu ile dönüyoruz. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr özel köþe Türküm, doðruyum, çalýþkaným!... Hayýr, deðilim. Türküm, yanlýþým, tembelim. Türk asil olur, cesur olur. Kendini bilir, dünyaya bildirir. Mü’minim diyeceðim ama “Mü’min müminin kardeþidir” derler. Acaba ben bütün dünya müslümanlarýný kardeþim biliyor muyum? Özüme layýk olabiliyor muyum? Allah’ýma, peygamberime, vatanýma sadýk mýyým? Hayýr, deðilim! Yýllardýr dinime yapýlan saldýrýlarý görüyor ve yerimden dâhi kýpýrdamýyorsam sakatým ben. Peygamberime yapýlan hakaretleri ve iþkence görürken sesleri arza yükselen çocuklarýn seslerini duyamýyorsam saðýrým. Karþýlarýna çýkýp, bir kelime dâhi söyleyemiyorsam dilsizim, tatým. Vatanýmý sinsice Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Avukat Nalan SÖNMEZ B ir kaç sene önce boþanma davalarýnda zorunlu olarak sadece bir veliye çocuðun vekaleti verilirdi. Bugünkü hukuk vekaleti ve buna baðlý sorumluluðun iki velinin ortak bir þekilde yürütmesini uygun buluyor. Eðer boþanma davasý sýrasýnda bu konuya dair baþka karar ve istek ön planda deðilse. Bu demek oluyorki, iki velinin de boþandýktan sonra da beraberce çocuðunun vekaletini ve sorumluluðunu yüklenmesidir. Bu hukuken zaten olmasý gereken normal bir durum. Çocuk ya annede ya babada kalacaðý için en büyük soru beraberce yürütülecek olan vekalet ve sorumluluðun nasýl bir þekilde gerçekleþeceði olur. Gerçek olan ise, çocuðun kaldýðý veli tarafýnýn çocuk üzerinde daha çok etkisi ve sözünün geçtiði taraftýr. Bu sorun tabiki de mahkeme tarafýndan hesaba katýlmaktadýr. Bu konu iki ayrý þekile ayýrýlýr: Çocuðun günlük yaþam meseleleri ve çocuðun geliþiminde büyük ve önemli kararlar. Çocuk hangi anne ve baba yarýsýnda kalýyorsa zaten bu kiþi çocuðun günlük yaþamýndaki kendisi nasýl Seite 33 hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Ayrýlýkta da Anne ve Baba, Anne ve Baba Kalmalý! 2. Bölüm uygun görüyorsa öyle verir. Ama çocuk için büyük kararlar alýnmasý gerekiyorsa eðer bunu anne ve babanýn ortak bir þekilde yapmalarý gerekir. Böyle beraberce verilmesi gereken kararlar, okul seçimi, meslek, miras hakký ve yaþam yerini seçme gibi þeylerdir. Tek taraflý bir vekaletname için mahkemeye özel baþvuru yapýlmalýdýr. Yoksa otomatik olarak boþanma davalarýnda normal durum yani eþit bir þekilde vekalet iki tarafa verilir. Vekalet konusu ya boþanma davasýyla sonuçlandýrýlýr veya istediðiniz zaman yeni bir dava açýlarak gerçekleþtirilir. Mahkeme çocuðun geliþimi ve devam süren yaþamýný göz önünde bulundurarak inceleme baþlatýcaktýr. Daha çok sorunlu olan eþlerde mahkeme vekaletin beraberce yapýlmasýný uygun görmeye de biliyor. Çünkü çocuðun daha kötü duruma gelmesini önlemek için. Tek taraflý vekalet kararý genelde çocukla zaten il- gilisi, sorumluluðu olmadýðý taktirde otomatik olarak öbür tarafa verilir. Eðer mahkeme vekaleti tek kiþiye vermek zorundaysa, çocuðun annede veya babada yani hangi veli tarafýnda daha iyi ve mutlu yaþamýný devam ettirebilceðine karar alabilmek için, bazý kriterler göz önünde bulundurulur: - Hangi taraf çocuðun eðitim ve geliþim sorunlarýnda çocuða daha yararlý olabilir. Kim daha çok çocuðun eðitimine önem verip ve Neyim Ben? vurmaya çalýþanlarý göremiyorsam körüm de. Hâla da içim sýzlamýyorsa, güneþ gözüme eskisi gibi parlak görünüyorsa gamsýzým. Hatta herþeye raðmen bu geceyi de uyuyarak sabahladýysam adiyim, kalpsizim, ruhsuzum, duygusuzum. Onca iþkenceye bizim çocuklarýmýz maruz kalsaydý eðer, gözümüzü uyku tutar mýydý ki günlerce? Beþ vakit, içinde huzur aradýðýmýz namazýmýzý kýlamasaydýk, kýsýtlansaydýk halimiz ne olurdu? Can verirken dâhi bizi düþünen, bizim için aðlayan Resul’umuzun hakkýný savunamýyorsak neye yarýyoruz ki? Asýrlardýr haccediyoruz. Elimizde yazýlmýþ bir senar- yo ve herkesin kendisine ait rolleri var. Önce söz veriyoruz Rabbimize Ýslam davasý uðruna çalýþacaðýz diye. Sonra koca bir ordu yükleniyoruz cephanemizi ve düþmanýmýz þeytaný taþlýyoruz, sembolik olarak. Kolay geliyor tabi ki dikili bir duvara karþý savaþmak. Ve sonu yine zafer. Hakettik ya güya bayram kutluyoruz. Binlerce kez oynadýðýmýz bu rolü daha ezberleyemedik mi? Niye uygulayamýyoruz ki? Sembolik olan haccý, artýk canlandýrsak ya! Yüklensek ya þimdi de cephanelerimizi. Dikilip duran þeytana milyonlarca taþ atýyoruz da, etrafýmýzda davamýza sopalarla saldýran þeytana bir fiske vuramýyor muyuz? Vura- mayacak mýyýz? Bayram bizim neyimize? Bayramý zaferi elde eden kutlar. Biz zafer için ne yaptýk? Neden korkuyoruz ki? Kalbimizde imân, elimizde Kur’an, baþýmýzda Ulu Önder Allah varken bize kim karþý çýkabilir ki? Hadi kardeþlerim, ben varým! Baþrolde ben de varým! Uzatýn el- 33 bunu hiç bir þiddet yöntemlerine baþvurmadan baþarabilir - Hangi taraf çocuða düzenli, sabit ve istikbali parlak bir yaþam tarzý sunabilicek. - Çocuk kiminle yaþamayý tercih ediyor. Mahkeme çocuðun isteðini de önemli buluyor ama bu son kararý deðiþtirebilecek bir kriter deðil. - Çocuðun annesinin/babasýnýn çevresiyle iliþkisinin nasýl olduðu çalýþan bir babanýn küçük bir evde oðluyla birlikte yaþamýný sürdürmesi ve böylelikle vekaleti alabilmesi daha zordur, eðer çocuk annesinin yanýnda kardeþleriyle beraber olup, her zaman ananesi ve dedesiyle iliþki içerisinde bulunup ve böylelikle baþarýlý noktalara gelebilmesi daha mümkün. Çocuk uzun bir süre annesinin yanýnda yaþamýný sürdürdüyse ve hayatý düzenli bir þekilde ilerliyorsa, mahkeme çocuðu tabiki de bu yaþamýndan çýkarmýyacaktýr. Eðer baba eski eþinin yani çocuklarýn annesinin yeni hayat arkadaþýný hangi nedenle olursa olsun kabul etmeme gibi bir durumu varsa bile, bu kararý etkilemeyecektir. lerinizi de hep birlikte olalým. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Düþünsenize bi, acaba hepimizin eli birleþse nasýl bir ses çýkar? Yüreðimizde sýzý son þiddetiyle vicdanýmýza vururken, cahiliyet ateþi alev alev heryeri sararken ve kâinatýn nazlý gülü yavaþ yavaþ salarken oturmak bize yakýþýr mý? Asýl þimdi Hac zamaný!... Þengül USLU 41. sayi sayfalar 21.12.2009 34 M illi Eðitim Bakanlýðý yurtdýþýnda yaþayan vatandaþlarýmýzýn çocuklarý için ders kitaplarý hazýrlamak için “Uzaktaki Yakýnlarýmýz” isimli bir proje baþlatmýþ ve birkaç yýllar beri devam eden ders kitaplarý yazým çalýþmalarý tamamlandý. Halen basýmý devam eden ve en kýsa sürede tamamlanarak yurtdýþýndaki vatandaþlarýmýzýn çocuklarýna yurtdýþýnda bulunan T.C. Baþkonsolosluklarýmýz aracýlýðýyla ücretsiz olarak daðýtýlacak olan ders kitaplarýný öncelikle http://uzaktakiyakinlarimiz.meb.gov.tr isimli bir internet sitesine hazýrlanarak þimdiden vatandaþlarýmýzýn hizmetine sunulmuþtur. Söz konusu internet sitesinde 1. sýnýftan 10. sýnýfa kadar bütün öðrenciler için hazýrlanan ders ve çalýþma kitaplarý ile öðretmenler için hazýrlanmýþ öðretmen kýlavuz kitabý ile yardýmcý kaynaklardan oluþmaktadýr. Adý geçen tüm kaynaklar internetten indirilerek kullanýlabilecektir. Söz konusu kitaplarýn tanýtýmý ile ilgili olarak aþaðýdaki açýklamalar yer almaktadýr. Kültür, dil sayesinde nesilden nesile aktarýlýr. Türk kültürünün yaþamasý ve devamlýlýðýnýn saðlanmasý ancak Türkçenin öðrenilmesi ve kullanýlmasý ile mümkündür. Türkçemizi doðru, güzel ve etkili kullanan yurt dýþýndaki çocuklarýmýzýn, bulunduklarý ülkenin dilini öðrenmede daha baþarýlý olduklarý bilinmektedir. Bu nedenle yurt dýþýndaki çocuklarýmýzýn Türkçeyi öðrenerek kültürlerini korumalarý, farklý kültürlere de uyum saðlayabilmeleri önem taþýmaktadýr. Büyük bir çoðunluðu Avrupa ülkelerinde olmak üzere, dünyanýn pek çok yerinde yaþamlarýný sürdüren vatandaþlarýmýzýn bulunduklarý ülkelerde baþta eðitim olmak üzere 10:57 Uhr Seite 34 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 T.C. MÝLLÝ EÐÝTÝM BAKANLIÐI YURTDIÞINDAKÝ ÖÐRENCÝLER ÝÇÝN HAZIRLADIÐI DERS KÝTAPLARINI ÜCRETSÝZ DAÐITACAK çeþitli sorunlar yaþadýklarý bilinmektedir. Bu çerçevede vatandaþlarýmýzýn öncelikle eðitim sorunlarýnýn çözümüne yönelik politikalarýnýn oluþturulmasý gereði ortaya çýkmaktadýr. Proje kapsamýnda; • Yurt dýþýndaki Türk çocuklarýna yönelik Türkçe ve Türk Kültürü Dersi Öðretim Programý geliþtirilmiþtir. • Bu programa uygun ders kitabý, öðrenci çalýþma kitabý, öðretmen kýlavuz kitabý ve öðretim materyalleri hazýrlanmýþ ve daðýtýmýna baþlanmýþtýr. • Yurt dýþýnda görev yapan öðretmenlere, eðitim müþavirlerine/ataþelerine hazýrlanan materyallerin tanýtýmýna yönelik eðitim verilmesi planlanmaktadýr. • Türkçeyi doðru, güzel ve etkili kullanma becerisinin geliþtirilmesi ve Türk kültürünün tanýtýmýna yönelik internet sitesi oluþturulmuþ ve gerekli tüm doküman, bilgi ve belgelerin bu site aracýlýðý ile de daðýtýlmasý saðlanmýþtýr. UZAKTAKÝ YAKINLARIMIZ PROJESÝ Yurt dýþýndaki Türk çocuklarýnýn kültürlerini koruyarak ve yaþatarak bulunduklarý ülkeye uyum saðlayabilmeleri amacýyla; • Öðretim programý, ders kitabý, öðretim materyalleri ve internet sitesi hazýrlanmýþtýr. • Yurt dýþýnda görev yapacak/yapan öðretmenlerin mesleki geliþimlerinin artýrýlmasýna yönelik faaliyetler gerçekleþtirilecektir. AÇIKLAMA Yurt dýþýnda yaþayan vatandaþlarýmýzýn sayýsý azýmsanmayacak kadar fazladýr. Yurt dýþýndaki Türk öðrenci sayýsý ise (Ýlk ve Ortaöðretim) aþaðýda yer almaktadýr. Almanya 331.857 adet (Yaklaþýk 150.000 öðrenci Türkçe ve Türk Kültürü dersine devam etmektedir.) Fransa 50.674 adet öðrenci Ýsviçre 12.160 adet öðrenci Belçika 4538 adet öðrenci TOPLAM 399.229 adet Türk öðrenci Proje kapsamýnda; Her grup için ders kitabý, öðrenci çalýþma kitabý ve bütün sýnýflar için ortak bir öðretmen kýlavuz kitap olmak üzere toplam 9 adet haber kitap hazýrlanmasý planlanmaktadýr. Ders kitabý ve öðrenci çalýþma kitabýnýn her birinden 90 bin adet olmak üzere toplam 723 bin kitabýn basýlmasý ve ücretsiz olarak yurt dýþýndaki öðrencilerimize ve öðretmenlerimize daðýtýlmasý planlanmaktadýr. SONUÇ Bu proje ile; • Öðrencilerimizin dilimizi, milli birlik ve bütünlüðümüzün temel unsurlarýndan biri olduðunu kavrayabilmeleri, • Türk kültürünü tanýyarak ülkesi ile olan baðlarýný geliþtirebilmeleri ve Türk kültürünün devamlýlýðýný saðlayabilmeleri, • Bulunduklarý ülkedeki Türklerle iletiþim kurmalarý, • Türkiye’deki akraba ve yakýnlarýyla iliþkilerini sürdürerek aralarýndaki sevgi ve saygý baðlarýný güçlü tutabilmeleri, • Duygu ve düþüncelerini ifade ederken Türkçeyi doðru, güzel ve etkili kullanabilmeleri, • Kendi kültür deðerlerine baðlý kalarak bulunduklarý ülkedeki farklý kültür, görüþ, din ve inanýþlarý hoþgörülü bir yaklaþýmla karþýlayabilmeleri, • Türk kültürünü bulunduklarý ülkede tanýtmalarý, • Ýnsan haklarýna saygýlý, yurt ve dünya sorunlarýna duyarlý olabilmeleri ve çözüm önerilerinde bulunabilmeleri, • Hazýrlanacak kitap ve materyallerle öðrenmeöðretme ortamýnýn zenginleþtirilmesi, böylece öðretmene destek saðlamasý, öðretim yöntem ve teknikleri konusunda öðretmenlerin bilgilendirilmesi, • Veliler ve sivil toplum kuruluþlarýnda Türkçe ve Türk kültürüne yönelik farkýndalýðýn oluþturulmasý, bunun için de eðitim müþavirleri/ataþelerinin görev yaptýklarý ülkelerde rehberlik etmeleri saðlanacaktýr. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr özel köþe I GMG Ýslam Toplumu Milli Görüþ 2009 Hac Organizesi ile hac farizasýný yerine getiren hacýlarýmýz, Köln Kafile Baþkaný Mehmet Dal, 5 grup Baþkaný ve bir bayan hoca ile 320 kiþilik hac kafilesi kutsal topraklardan döndü. Yoðun kalabalýðýn gözlendiði Ýnternational Köln Havaalanýnda hacýlarýn, yakýnlarýnýn heyecanlý bekleyiþi görülmeye deðerdi. Pa- Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Selma ÖZTÜRK Ý nsanoðlu beden ve ruhtan ibaret olduðu için, hem maddeye hem de manaya (maneviyata) ihtiyacý vardýr. Bedenin ihtiyacý (yaþam için) yemek ve içmek gibi hayati fiilerdir. Ruhun gýdasý ise sevgi, muhabbet ve þefkat gibi unsurladýr. Fakat ruh sýrf bununla da yetinmez, Bunlar onu tatmin etmez. Saðlýklý ve huzurlu bir ruh için, dengeli bir hayat için hiç kuþkusuz her (inançlý) insan ibadete muhtaçtýr. Ýbadetten (namazdan) ziyade insana güç ve kuvvet veren ve maalesef günlük hayatýmýzda bir hayli ihmal edilen çok önemli unsur da duadýr. Dua yapýldýðý anlarda yapan kiþiye Allah’ý hatýrlattýrýr ve onunla olan ikili iliþkiyi (rab – kul – iliþkisini) tazeleþtirir, pekiþtirir ve canlandýrýr. Ýnsanoðlu ise genelde hep baþý belaya girdiðinde veya hüzünlü anlarýnda, sýkýþtýðý durumlarda Rabbine yönelir ve ondan yardým ister. Mutlu ve kedersiz anlarýnda ise, Allah’a teveccüh etmeye (yönelmeye) gerek duymaz ve bunu ihmal eder… Yaþamýþ olduðumuz bu zamanda maddiyata fazlasýyla düþkün olan tüketici bir toplum içindeyiz. Bu maddeye düþkünlük belki sýrf dünya hayatýna inanan ve ahirete inanmayan insanlar için bir gerekçe ve eðlence olarak görülebilir. Fakat ahirete ve ebedi hayata, asýl hayata inanan insanlar için bu böyle olmamalýdýr. Bir türlü gözü doymayan insanoðlu nefsi terbiye ile gözünü doyurmasýný bilmelidir. Az ama öz ile iktifa etmelidir (yetinmelidir). Özden kastým, daima güzeli tercih etmek, estetiðe ve temizliðe önem vermektir. Seite 35 hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Evden Dýþarý [email protected] Maddenin ve maddiyatýn içinde boðulduðumuz için, manevi alemlere ve boyutlara dalmaya hiç fýrsatýmýz olmuyor. Gün 24 saatten ibaret. Bunun üçte biri (bence çok bile, en fazla altý saat kafi gelmesi gerek) uyku ile geçiyor desek… Kala kala ne kalýyor ki? Eee bu kalan zamanda da yapýlacak o kadar çok þey var ki… Herþey çok çabuk ve acele yapýlmasý gerekiyor bu toplumda. Ýnsan kendi gölgesine bile yetiþemiyor. Sürekli telaþ içinde ve bir türlü kendine, özüne ve içine giremiyor. Bir türlü suküneti bulamýyor. Ve zaten çok kýsa olan ömrünü böylece sürdürüp bitiriyor. Fakat insanoðlunun ara sýra kendisiyle baþ baþa kalýp, tefekkür etmesi onun iman saðlýðý için þarttýr. Bu uzlet anýný yaþamak ve ondan güç toplamak insanýn imanýný tazeler ve filizlendirir. Benzini bitmiþ bir arabanýn tankýný doldurmak mahallinde sarfedilen güzel bir mecazi misaldir. (Burada Gazali’nin Ýhya’sýndaki „Uzlet“ bölümüne dikkat çekmek isterim.) Maneviyattan bahsettik, dua dedik. Allah insana günlük hayatta manevi geliþim için o kadar çok imkan verip Çýkarken... sunmuþ ki. Önce bilmek, sonra uygulamak gerek. Ýþte buna iliþkin çok güzel ve isabetli bir misal vermek istiyorum. Bir formül diyelim. Uygulamasý çok basit ve hiç fazla zaman harcamayan bir iþ. Ve sonuç itibariyle harcanmýþ olduðu o kýsacýk vakitten sonra uzun tesir býrakan bir formül. Bahsettiðim formülün sýrrý MUAVVEZETEYN SURELERÝDÝR, yani FELAK ve NAS SURELERÝDÝR. Malum Felak ve Nas sureleri Kur`an-ý Kerim’in son iki sureleridir, yani 113’üncü ve 114’ üncü surelerdir. Bu surelerle Allah kullarýna kendisine sýðýnma imkaný tanýdýðý için, muavvezeteyn, yani (iki) sýðýnma suresi adýný almýþtýr. “Euzu” demekle “Ben sýðýnýrým” diyoruz ya. Allah Rasulu bu iki sureyi mümkün mertebe hiç dilimizden düþürmememizi tav- siye ediyor. Yani bu bir sünnettir. Kendisi bilhassa geceleri yatmadan önce bu iki sureyi muhakkak okurmuþ ve ardýndan kendisini uykuya verirmiþ. Felak ve Nas sureleri içerik bakýmýndan hakikaten önemlidir ve aðýr konularý ele alýr. Uzunluk açýsýndan kýsa da olsalar, içeriði geniþtir. Burada “Yaratýlanlarýn þerrinden, hasetçilerin (kýskançlarýn) þerrinden, vesvese veren þeytanýn, cinlerin ve insanlarýn þerrinden” Allah’a sýðýnýlýyor. Muavvezeteyn surelerini manevi bir kalkan, manevi bir zýrh olarak deðerlendirmek mümkündür. Onlar insaný korur, manevi hamimize (Allah’a) sýðýndýrýr. Ve evden dýþarý çýkarken, kimlerle, nelerle karþýlaþýlacaðý bilinmediði için, böyle bir zýrha ve kalkana herkesin ihtiyacý vardýr. Evet, evden dýþarý çýkarken kapýnýn eþiðinde, orada unutulduysa en geç merdivenleri inerken veya yolda yürürken. Orada da mý unutuldu? O zaman ya arabanýn içinde veya durakta beklerken, mutlaka ve mutlaka bu sureleri okuyalým. Onlarý okumayý alýþkanlýk edinelim. Adý üstünde alýþkanlýk. Ýnsan bir þeye bir defa alýþtý- IGMG KÖLN BÖLGESÝ HACILARINI GÜLLERLE KARÞILADI saport iþlemlerinden sonra kapýdan çýkan hacýlar, güllerle ve tekbirler getirilerek karþýlandýlar. Hacýlarý karþýlamak üzere IGMG Köln Bölge Baþ- kaný Kemal Ergün, BYK üyeleri bir çok Cemiyet Baþkaný, Kadýn Kollarý, 35 ðý zaman, onu unutmuyor ve fýtrat gereði alýþtýðý içinde sürekli tekrarlýyor. (Rutin dediðimiz þey olsa gerek). Þahsýmýza olduðu gibi, ayný zamanda evlatlarýmýza da (gýyabýna bile olsa) bu sureleri sürekli okumak ve kendilerine de bu sureleri okumalarýný öðretip tavsiye etmek lazým. Böylece bir Peygamber sünnetini onlara günlük hayatlarýyla baðdaþtýrýp, aktüel bir þekilde öðretmiþ oluruz. Dini yaþamak ve yaþatmak bu tür olaylarla gerçekleþir. Bu önemli hususlarda evlatlarýmýzý lütfen ihmal etmeyelim. Bu tür misallerle ve bu misalleri günlük hayatýmýzda tatbik edip, uygulamakla, onlarý Allah’a yaklaþtýralým ve onlarýn maneviyatýný geliþtirelim. Bu sureleri okumakla Allah onlarý koruyacaðýný ve bu sureleri okumakla kendi lehlerine hareket etmiþ olduklarýný onlara bildirelim. Sabahlarý evlatlarýmýz okula gitmek için evden dýþarý çýkarken, onlarý MUAVVEZETEYNLERLE gönderelim. Ve kapýda onlarýn da bu sureleri okumalarýný kendilerine hatýrlatalým. Maddi azýklarýný çantalarýna koyduktan sonra, bir de manevi azýklarýyla donatalým. Bilhassa son zamanlarda ortalýkta sapýklarýn dolaþtýðý ve Allah’ýn günü bir yavrunun ölümle sonuçlanan cinsel tacizlere uðrayýp, kurban gittiði þu çaðdaþ Avrupa’da iþte bu tür dua ve surelere haddinden fazla ihtiyacýmýz var. Allah hepimizi maddi ve manevi pisliklerden korusun. Bilhassa kendisine sýðýnan insanlarý ve o suçsuz ve körpecik yavrularýmýzý. AMÝN! Gençlik Baþkaný da bu duygusal ortama eþlik ettiler. Milli Görüþle kutsal topraklara gitmenin memnuniyetini ve gururunu yaþayan hacýlar bilhassa organizasyonun mükemmel olduðunu üzerine basarak vurguladýlar. Kutsal topraklarý ifade etmek için, kelimelerin yetersiz olduðunu yaþanmasý gerektiðini ifade ederek “Allah`ýn herkese nasip etmesi için dua ettik” dediler. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 36 I GMG Düsseldorf Bölgesi Ýrþad Baþkanlýðýnýn düzenlemiþ olduðu þubelerarasý hutbe okuma yarýþmasý, yoðun bir katýlýmla, IGMG Marxloh Kültür Merkezinde gerçekleþtirildi. Bu yýl icra edilen yarýþma programýna, deðiþik þubeden 21 yarýþmacý katýldý. 10/13 – 14/18 yaþlarý arasý iki kategoride gerçekleþen yarýþmada, gençler birbirinden güzel hutbeler okudular. Camilerdeki kurslara katýlmak suretiyle yüce dinimiz Ýslam`ýn temel esaslarýný öðrenen ve Cuma namazý kýldýrabilecek derecede yetiþtirilip bu yarýþmaya katýlan gençlerin çok heyecanlý olduklarý görül- GMG Teþkilatlanma Baþkan yardýmcýsý ve Köln eski Bölge Baþkaný Mehmet Toprak`ýn evladý Halil Toprak Havva Akkaya hanýmla ömürlerinin bundan sonraki kýsmýný beraberce geçirmek niyetiyle dünya evine girdiler. Avrupa`yý etkisi altýna alan soðuk ve yoðun kar yaðýþýyla davetlilerin güç koþullara raðmen düðüne I 10:57 Uhr Seite 36 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 MARXLOH KÜLTÜR MERKEZÝNDE HUTBE YARIÞMASI mekteydi. IGMG Düsseldorf Bölge Ýrþad Baþkaný Mustafa Bildik baþkanlýðýnda ger- çekleþtirilen yarýþmanýn nihayetinde, bütün katýlýmcýlara Onur belgesi ve plaket takdim edildi. Jüri heyetinin titiz bir þekilde deðerlendirme ve puanlama yaptýðý programda, finalistler aþaðýdaki þe- Toprak Ailesinin mutlu günü yoðun düzeyde ilgi gösterdiler. Geçtiðimiz hafta sonu Rahmeti Rahmana uðurladýðý Annesinin vefatýnýn ardýndan Mehmet Topraða, bu en mutlu gününde sevdikleri taziyeyle, tebriði birlikte ilettiler. Düðün merasimine Refah Partisinin Eski Urfa Belediye Baþkaný Halil Ýbrahim Çelik, baþta IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan, Genel Sekreter, Baþkanlýk Divaný ve yaklaþýk Bölge Baþkanlarýnýn tamamý ve yakýn idare arkadaþlarý Köln Bölgesinin þube idarecileriyle eski ve yeni Bölge yürütme kurulu Da- mat beyin gençlik teþkilatlarýndaki pýrýl pýrýl arkadaþlarý Toprak ve Akkaya ailesini bu mutlu günlerinde kendilerini yalnýz býrakmadýlar. Geleneksel düðün sohbetinde Köln Bölge Baþkaný Kemal Ergün davetlilere günün önemi üzere hitab haber kilde oluþtu. KÜÇÜKLERDE Safa Tezcan 1.nci 288 Du.Hochfeld Bilal Ok 2.nci 278 M.Gladbach Furkan Aslan 3.ncu 270 Mülheim BÜYÜKLERDE Ali Kocaoðlu 1.nci 287 Du.Hochfeld Muhammed Hakký Demirtaþ 2.nci 279 Solingen Mert Kaya 2.nci 279 Willich Murad Mollamehmedoðlu 3.ncu 250 Wuppertal etti. IGMG Genel Baþkaný Y. Çelik Karahan ve Urfa eski belediye baþkaný H. Ýbrahim Çelik kýsa birer selamlama konuþmasý yaptýlar. Ülkemizin çeþitli yörelerinden oluþan türkü ve þarkýlarýndan oluþan harmanlamayla davete katýlanlar hoþ ama bir o kadar da otantik bir geceye þahitlik ettiler. 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr özel köþe Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir M. Salih AYDIN Ancak Sana Sýðýnýrým, Ancak Senden Yardým Beklerim. Ya Sahip! Ne zaman, gülleri görsem hep Resulü ve kýrlarda bir çiçek görsem ümmeti olan bizleri hatýrlarým. Boynu bükük ve garip, gelen tekmeliyor giden tekmeliyor. Þu dünyada senden baþka hiç kimsemiz kalmadý, ortalýkta feveran ediyor ümmet. Her tarafta paramparça olmuþ düþman halimize gülüyor. Her hançereden bir ses çýkýyor amma kimse kimseyi dinlemiyor. Ya Sahip! Bu Dünyada ümmeti himaye edecek Ýslam`ýn temsilcisi kalmadý mý? Þu dünyada mert olanlar namert mi oldu acaba? Artýk gidecek ne bir Taif ne de Yesribin sýcak yüzü kaldý. Nerede kaldý peki insan olmanýn erdemi, herkes herkesin düþmaný mý? Þeytanýn en rahat zamanýnda mý yaþýyoruz? Demek ki þeytan þeytanlýðýný yapýyor ama ümmet, ümmet olmanýn þuurunda deðil uyuyor. Ýnsan þeytanlarý artýk ortalýkta cirit atýyor. Ýnsanlýða deðil kendimize bile faydamýz yok… Etrafýmýzý sanki kara bir sis bürümüþ gurur ve kibir özümüzü boþaltmýþ… Ya Sahip! Her sabah gözlerimi açtýðýmda ümmetin halinden resimler geçiyor adeta tarýyorum. Þöyle bir uzanýyorum Ortadoðu, Uzakdoðu, Kafkaslar, Balkanlar, Afrika, Amerika, Avustralya ve iki damla gözyaþý akýyor gözlerimden içim ateþle yanarak. Rahatýmýzý nasýlda çok seviyormuþuz. Onlara yardým edin dendiði zaman aklýmýz cüzdan ile vicdan arasýnda sýkýþýp kalýyor. Rahatýmýzdan hiç mi hiç ödün vermiyoruz, herhalde dünyayý daha çok seviyoruz. Yoksa ne olabilir ya da ölümsüz bir hayat mý yaþadýðýmýzý zannediyoruz. Ya Sahip! Seite 37 hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 Hacarabýn Serüvenleri [email protected] Vicdanýmý sorgulamasam ve kendimi þöyle bir yoklamasam hatalarýmý nasýl bulacaðým? Her zaman baþkalarýný mý suçlayacaðým? Sanki biz suç iþlemez olarak mý geldik dünyaya. Bizleri ancak sen korursun. Ya Rabbim: Sana sýðýndým, Sana geldim, Senden yardým isterim, Sen yardým etmez isen nereye giderim, gideceðim baþka kapý yok ki döner yine Senden yardým isterim. Senden haberdar ve þuurunda olamazsam Senin istediðin gibi Ýslam`a nasýl hizmet ederim. Bu ümmet, kardeþlik þuurunda olmazsa Ýslam`ýn sancaðý nasýl yükselir. Ümmete yardým et insanlýk kan revan içinden kurtulsun. Senin yolundan bizleri ayýrma ya Rab. Âmin… Gelelim Hacarab`ýn serüvenlerine. Hacarabýn Belediyedeki iþleri Hacarap yedi çocuðu olduðu halde izin vermiyorlar diye hep izin sezonu geçtikten sonra altý hafta izine arabayla gidermiþ. Oðlu Salih: —Baba kardeþlerim okula gidiyor onlara zarar veriyorsun tam okul açýlýnca izin olmaz der. Ama Hacarap: —Oðlum sen Karaman’da yaþamadýn Karaman’ýn aðalarýndan ben ne çektim der dururmuþ. Fakat her izine gittiðinde Hacarab`ýn belediyede iþleri olurdu. Sabah kahvaltýsýný yaptýktan sonra 28 oðlu Salih’e: —Haydi, oðlum þu iþi halledelim der ve yola çýkardý. Mümkün mü yürümek ilerlemek o zamanlar tanýyanlar çoktu çünkü çoðu yaþýyordu þimdi bazýlarý rahmetli oldu. (Bir mezar ziyaretinde. Oðlu Salih: —Ya baba bu mezar taþlarýnýn çoðunda senin anlattýðýn isimler var bunlarýn hepsi hanesine dönmüþ dediðinde. Hacarap: —Sana mý sordular vefat etmiþlerse ALLAH rahmet eylesin der.) Ya asker arkadaþý ya okul arkadaþý ya da çocukluk arkadaþý ve çoðu da okumuþ. Oðlu Salih: —Bu kim filan kim diye sorunca. Hacarap da: —Bu filan zade bu filan zade demiþ. Yani Karaman’ýn seçkin eþrafýndan kiþiler. Gelelim esas meseleye. Hacarap daha evden yirmi bilemedin yirmi beþ metre gitmeden tanýdýk birisi. —Selamünaleyküm Hacarap oooo hoþ geldin ya özlettiriyorsun kendini ya þu vites iþini bir anlatsana. Hacarap: —Ve Aleykümselam hoþ bulduk da ne bu hal bu yaþta göçmüþsün boþ ver vites iþini ya baþka zaman anlatýrým belediyede bir iþim var der. Daha on metre gitmeden baþka birisi yakalar o da ayný sorgularý sorar ve böyle zincirleme devam eder gidermiþ. Evine fazla deðil ikiyüzelli metre olan belediyeye bir türlü varamazmýþ. Tam belediyeye varýnca memurlar öðle yemeðine çýkarlarmýþ. Hacarap da oðluna: —Yine yetiþemedik öðlen olmuþ gel Ak Tekkeye gidelim namaz kýlalým der ve camiye doðru yönelir arkasýndan yine birisi: —Hacarap nereye diye baðýrýr. Hacarap da: —Ak tekkeye diye cevap verir ve döner oðluna: —Mühürlü zarf gibi herkes Hacarabý yakalar þu aradan biran önce camiye varalým yoksa namaz da gidecek der ve hýzla camiye yönelir vel hâsýl son anda namaza yetiþirmiþ. Namazdan sonra yemeðe, yemekten sonra belediyeye ama yine nafile memurlar çoktan daðýlmýþ olurmuþ. Eve geri dönerken tanýdýðý adamlarý gösterirken lakaplarýyla sayarmýþ: —Bu Hamal Rýza bununla þurada þöyle bir olay geçti bu ayakkabýcý bilmem ne zade bununla þurada sinemaya gitmiþtik bu belediye kalfasý Ýhsan Bey bu bizim taka jibi yaptýrývermiþti bu Doktor Armutlu bunun çok yardýmýný gördüm vesair devam eder gidermiþ. Bazý zamanda oðluna: Bak burasý bizimdi babam bir at arabasýna deðiþti, dediði yerde çarþýnýn ortasý burasý bizimdi bir boya sandýðýna deðiþtim dermiþ. Bu olay bir haftayý bulur ve iþini oðlunun zorlamasý ile halledermiþ ama bu ona bir haftaya mal olurmuþ. Yani anlayacaðý- 37 nýz hacarap bir saatlik iþi bir haftada zooooooorrrrr halletmiþ. BÝR ESKÝDE BÝR YENÝDEN Karaman’ýn meþhur mizah tiplerinden, kitapçý Halil amca, bir dönemin, insanlarý sýký takip altýnda tuttuðu ve dini bir takým ihtiyaçlarýn kýsýtlandýðý yýllarda, dükkânýnda bir taraftan kadayýf dökerken, bir taraftan da: -Ya Mevla’m, hu Mevla’m, Aþkýn bize ver Mevla’m diye bir ilahi tutturmuþ. Bu sýrada içeriye bir polis girmesin mi? Tabii Ýbrahim Amca da hoþafýn yaðý kesilmiþ ve birden ilahiyi boþlamýþ ve baþlamýþ: -Ýlimon ektim taþa... Diye bir türkü bir çaðýrmaya baþlamýþ. Bu iþe þaþýran polis dayanamayýp sormuþ: —Ne oluyor Ýbrahim Amca? —Bir þey yok kuzum, bir eskiden, bir yeniden deyivermiþ… SÝZÝ DE ÝSTÝYORLAR Kara Müftü adýyla anýlan Karaman müftüsünün çok kýzgýn olduðu bir zamanda, Ak Hoca izin istemek için gelir, Müftü izin vermez, Ak Hoca da “Sen vermesen de ben giderim” deyince, Kara Müftü “Cehenneme kadar yolun var, defol git” diye hocayý yanýndan kovar. Ak Hoca hiç seslenmeden dýþarý çýkar, biraz sonra tekrar içeri girer. Müftü ters, ters bakar: —Ulan ben sana cehennem ol git demedim mi? —Ben de cehenneme kadar gittim, yolda zebaniler git müftüyle birlikte gelin diye beni katmadý, ben de sizi almaya geldim der. Bugünlük de bu kadar dostlar nasipse bir daha ki sefere buluþmak üzere Sizleri ALLAH’a emanet eder selam ve dualarýmla. Kalýn saðlýcakla. 41. sayi sayfalar 38 21.12.2009 10:57 Uhr Seite 38 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431 bulmaca 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr Seite 39 FIRSAT GÜNLERø WDQÕWÕP IL\DWÕ 3,99 € 41. sayi sayfalar 21.12.2009 10:57 Uhr Seite 40
Benzer belgeler
Su borcu susuz bıraktı
yemek taþýyor. Doða acýmasýz ise nasýl oluyor da
þempanzeler baþka türlerin yetim yavrularýný evlat
ediniyor. Doða korkunç bir yer ise minik bir kelebek
nasýl olup da bütün gün kýrlarda dolaþabiliy...