halk bülten pdf 45 için tıklayınız
Transkript
halk bülten pdf 45 için tıklayınız
HALK Ýsrail Katliamlarýna Devam Ediyor... insanca bir yaþam yolunda NÝ LTE BÜ FÝLÝSTÝN’Ý UNUTMA! Birleþen halk yenilmez! Uyuþturucuya, çeteleþmeye, yoz kültüre karþý Halk Kültür Merkezleri’nde Örgütlenelim GELECEÐÝMÝZÝN ZEHÝRLENMESÝNE ÝZÝN VERMEYELÝM! Artýk yeter! Hayatýmýzýn zehirlenmesine ve çürütülmesine karþý sessiz kalmayacaðýz. Sömürücüler, asalaklar, haydutlar yüzyýllardýr tepemizden inmediler, kanýmýzý emmekten, emeðimizi sömürmekten, geleceðimizi çalmaktan bir an olsun vazgeçmediler. Topraklarýmýzý emperyalistlere sattýlar, Ortadoðu’nun yoksul halklarýna saldýran haydutlarýn uþaklýðýný yaptýlar, kahraman Filistin halkýna kan kusSf: 4 turan Siyonistlerle kucak kucaða yüzlerce anlaþma yaptýlar, bütün üsleri ve havaalanlarýný Amerikan uçaklarýna açarak Iraklý çocuklarýn kanýna girDevrimci sosyalistler, saçma sapan diler. asker-sivil tartýþmalarý bataklýðýndan Üstelik tepemize bindiler her zaman. Sesimizi çýkardýðýmýzda, sokaða uzak duruyorlar... çýkýp hakkýmýzý aradýðýmýzda, “yeter artýk” dediðimizde ne “terörist”liðimiz kaldý, ne eþkiyalýðýmýz! Coplarla, gaz bombalarýyla, mermilerle susturmaSÝSTEMÝN ya çalýþtýlar bizi. Eski yasalar yetmedi yenilerini çýkardýlar, onlar da yetmeyenilerini, durmadan ama durmadan en küçük kýpýrdanmayý bile ezmek KARANLIK di için hemen harekete geçtiler. Ama bütün bunlar olurken, biz sabýrla, isyan etmeden onlarý izlerken, YÜZÜ her seçimde gidip gözümüzü boyayanlarýn üstüne mührümüzü basarken MAFYA ve tarihin en büyük soygununu gerçekleþtirdiler! 20yýlda 200 milyar dolarý KAPÝTALÝZM Sf: 10 hortumlayýp, buharlaþtýrýp kaybettiler. Biz ekmeðimizi zor kazanýrken soyguncular kanýmýzý, iliðimizi sofralarýna meze yaptýlar. Hala da, þu anda, biz Geçen sayýmýzda alt bir yapýlanma bu satýrlarý okurken iç borç adýna bizden toplanan vergiler patronlarýn kaolarak yazdýðýmýz çetelerden sonra sasýna akýtýlýyor, onlarýn enseleri kalýnlaþtýkça kalýnlaþýyor. bu kez de konumuz mafya... IMF’nin emriyle memlekette tarým diye bir þey býrakmadýlar, uluslararasý þirketler bir Kaðýthane Halk Kültür Merkezi baþtan bir baþa bütün topraklarý kontrol altýTel: 0212 321 02 58 na aldý. IMF’nin emriyle meclisi sabahlara e-mail: [email protected] Sahte Demokrasi Tartýþmalarýný Aydýnlatmak Ýçin Bir Soru: sa 1 3 yý 1 sosyalist barikat 25 SÝZ KÝMDEN YANASINIZ? kadar çalýþtýrýp tütün yasalarý, þeker yasalarý çýkarttýlar, Kürtler söz konusu olduðunda “çakýltaþýný bilme vermeyiz” diye kabadayýlýk yapanlar katil tohumlarla topraklarýmýzýn geleceðini þirketlere sattýlar. Üstelik Baykal’ýndan Tayyip’ine, Aðar’ýna dek hepsi ayný politikalarýn ortaðýdýr. Bugün ortalýkta “laiklik”, “demokrasi” diye boþ boþ tartýþmalar yapýp fýrtýnalar koparanlar bütün bu konularda en küçük bir anlaþmazlýða sahip deðillerdir. Herkes Geçmiþi Özlüyor Ama bu kadarýyla yetinmediler hiçbir zaman, yetinmiyorlar; hayatýmýzý, kültürümüzü de yozlaþtýrýyorlar, çocuklarýmýzýn geleceðini zehirliyorlar. Bugün milyonlarca insan, “eski iyi günler”den söz ediyor. Neden? Bugün milyonlarca insan, “bir zamanlar insanlarýn daha samimi olduðunu”, “bir zamanlar sokaklarda daha az uyuþturucu, daha az çete olduðunu” söylüyor. Neden? Bugün milyonlarca insan, her þeyin giderek çürüdüðünü, insanlarýn kiþiliklerinin bozulduðunu, ortalýðý bir çamur tabakasýnýn kapladýðýný düþünüyor. Neden? Eski günler daha mý iyiydi? O zaman da iliðimize kadar sömürülmüyor muyduk? Elbette sömürülüyorduk, elbette eziliyorduk. Ama yine de insanlar iþlerin gitgide kötüye gittiðini, sokaklarýn gitgide karanlýk hale geldiðini söylüyor. Neden? Elbette eski günlerde de ayný þeyler vardý. Ama bir düþünelim þöyle, nasýl oldu da yirmi yýl içinde eskiden ayýplanan þeyler “normal” hale geldi? Nasýl oldu da insanýmýz beþ para etmez televizyon yarýþma sunucularýndan yardým dilenir hale geldi? Nereden çýktý köprü altlarýnda sürüler halinde gezen tiner kokulu bu karanlýk çocuklar? Çünkü hayatýmýz mahvedildi. Çünkü, artýk geleceksizlikten gözü kararmýþ çocuklarýmýz sokaklarda patlamaya hazýr bombalar gibi dolanýyorlar. Çünkü, uyuþturucunun yaþý 13’e düþtü. Çünkü, “okumak, adam olmak” denilen þey artýk bitti, bir avuç kodaman dýþýnda kalan milyonlarca gencin gelecek diye bir umudu kalmadý. Bütün bunlar bir günde olmadý. Önce IMF’nin, emperyalistlerin emriyle sanayi ve tarýmý çökertip para tüccarlarýný, alavere dalavere uzmanlarýný, devletle iþ baðlayýp deveyi hamuduyla yutan kurnaz müteahhitleri yükselttiler. Ýþsizlik ve yoksulluk yýllar boyunca katlanarak arttý. Sonra, bütün kamu kurumlarýný sahtekâr medya patronlarýna, üçkaðýtçý hýrsýzlara sattýlar; onca yýllýk dev iþletmeleri önce zarar ettirip ardýndan emperyalistlere peþkeþ çektiler. Daha sonra eðitimden saðlýða memlekette ne kadar sosyal kurum varsa bitirdiler, özelleþtirdiler. Parasý olan okusun, parasý olan tedavi olsun; parasý olmayanlar da cahil kalsýn ve ölsün dediler. Tarihte görülmemiþ bir “altta kalanýn caný çýksýn” düzeni kurdular. En acýsý ve en kötüsü gençlerimizin geleceði olan eðitim alanýnda yapýldý. Bütün tarihin en kötü, en cahilleþtirici eðitim düzenini kurdular. Daha en baþtan, ilk okuldan itibaren kaymak tabakanýn çocuklarý ile bizim çocuklarýmýzý birbirinden ayýrdýlar, artýk herkes kendi sýnýfýna göre eðitim görmeye baþladý. “Okulu bitirsinler de ne öðrendikleri önemli deðil” dediler bizim çocuklarýmýz için. Gelecek umutlarýný kýrdýlar. Çocuklarýmýz okusalar da bu düzen içinde bir þanslarýnýn olmadýðýný acý bir þekilde öðrendiler. Sýnavlarda “sýfýr çekme”nin baþka ne anlamý olabilir ki? Geri zekalý olduklarý için deðil, gelecekle ilgili umutlarý olmadýðý için “sýfýr çekmeye” baþladý çocuklarýmýz. Bu da yetmedi, “benim memurum iþini bilir” dediler, “namuslu” olmayý aptallýk ve enayilik haline getirdiler, bütün kurumlarý çürüttüler, memlekette güvenilir hiçbir þey býrakmadýlar. Ve sonra çeteleri, Kürt savaþýndan rant saðlayan çapulcularý yarattýlar, korucularla, devlet çeteleriyle uyuþturucunun trafiðini ele alýp fiyatlarý ucuzlattýlar. Bir zamanlar yalnýzca lüks semtlerde adý duyulan eroin ve extacy haplarý, emekçi mahallelerinde sýrtýný devlete dayamýþ olan ülkücü faþistlerin de iþbirliðiyle peynir ekmek gibi satýlmaya baþlandý. Çocuklarýmýza “devrimci olmayýn da ne içerseniz için” dediler. sosyalist barikat 26 Ne Hale Geldik? Gerçekten bir düþünün, ne hale geldik? Bugün kentlerin sokaklarýnda 40 binden fazla sokak çocuðu tiner ve bali dünyasýnda yaþýyor. Bilinçleri gitmiþ, beyinleri çürümüþ, hayaletler gibi dolanýyorlar ortalýkta. Üstelik sadece Ýstanbul’da da deðil, memleketinize, Anadolu’nun küçük ESENLER Halk Kültür Merkezi bir ilçesine gidiyorsunuz, oraTel: 0212 508 94 53 e-mail: [email protected] da da var! sa 2 3 yý 1 Bugün resmi raporlara göre uyuþturucu kullanma yaþý 13’e kadar düþmüþ halde. Okul önlerinde leblebi gibi hap satýlýyor, eroin kullanýmý on yýlda yüzde üç yüz artmýþ durumda. Sokaklarda dereler gibi zehir akýyor. Ve artýk bütün uzmanlarýn söylediði gibi, uyuþturucu pazarý emekçi mahallelerine kaymýþ durumda. Zengin semtlerinde daha pahalý yeni mallar kullanýlýrken varoþlarda uyuþturucular sigara fiyatýna kadar düþmüþ halde. Her uyuþturucu, hýrsýzlýk ya da haraç çetesinde mutlaka bir polisin yer almasý ise hiç rastlantý deðil. Her seferinde “çürük elmalar”dan söz ediliyor ama aslýnda ortada “saðlam elma” yok gibi görünüyor. Bugün liseler artýk çete yataðý olmuþ durumda. Son altý-yedi ayda liselerde tam 2 bin 474 olay meydana gelmiþ ve 6 bin 224 öðrenci suç iþlemiþ halde. Bunlarýn çoðu da hýrsýzlýk, gasp ve uyuþturucu gibi þeyler. Ýkide birde göstermelik olarak Milli Eðitim, Valilik toplantýlarý yapýlýyor, sonra da her þey unutulup gidiyor. Çünkü çocuklarýmýz umutsuz, okumanýn, ders dinlemenin bir anlam ifade etmediðini, önlerinin daha en baþtan kapalý olduðunu biliyorlar. 1930 yýlýnda kiþi baþýna yýllýk alkol tüketimi 1 litre iken bugün 20 litre olmuþ halde. Bütün emekçi mahallelerinde birahaneler, batakhaneler pýtrak gibi çoðalýyor. Bir halk derneðini günde beþ kere taciz eden polis, bu pislik yuvalarýný koruyup kolluyor. Fuhuþ oraný ise tarihin en yüksek seviyesine çýkmýþ halde. Ankara Ticaret Odasý raporuna göre Türkiye’de her 350 kadýndan biri fuhuþ bataklýðýnda. Fuhuþ yaþý 15’e kadar düþmüþtür ve bu insanlarýn yüzde kýrký ailesi ya da kocasý tarafýndan satýlýyor. Üstelik bu insanlarýn yarýdan fazlasý da çocuk sahibidir. Ve en önemlisi, son yirmi yýlda onur ve haysiyet duygumuzu mahvettiler! Televizyonlarda özel hayatýný pazarlayan yoksul kadýnlar, kadýn programlarýndaki zavallýlýk, yarýþma sunucularý tarafýndan aþaðýlanan insanlarýmýz… Artýk hepsi normal sayýlýyor! Eski zamanlarda Türk filmi hikayelerine safça inanan kýzlarýmýz þimdi düpedüz fahiþelik yapan sözde “sanatçýlarý” örnek alýyor, oðullarýmýz ise geri zekalý mafya dizilerinin havasýyla büyüyor. Bütün Bunlara Ýzin Vermek Zorunda mýyýz? Halk Kültür Merkezleri’nde birleþelim, Halk Kültür Merkezleri’ni yaþatýp güçlendirelim. Yozlaþmaya, çürümeye ve hayatýmýzýn zehirlenmesine hayýr! Halk Dayanýþmasý için Halk Kültür Merkezleri’ne! Kalan Halk Kültür Merkezi Tel: 0428 212 26 85 e-mail: [email protected] sa 3 3 yý 1 sosyalist barikat 27 Hayýr! Tabii ki hayýr! Ýnsan onuru, emekçi onuru her þeyden üstündür! Bütün bunlar rasgele ve kendiliðinden deðil, devletin koruma ve kollamasý altýnda oluyor. O yüzden de oradan bir þey beklemek durumunda deðiliz. Faþist çeteler de boylu boyunca bu iþin içindedir. Nerede bir kumar, haraç, uyuþturucu iþi varsa altýndan Ülkü Ocaklarý ve MHP’nin çýkmasý hiç rastlantý deðildir. Bizim tek dostumuz ve tek güvencemiz var: Kendi aklýmýz, kendi emekçi gücümüz. Bize söyledikleri þu: Her ne istiyorsanýz, hangi çukurun çamuruna bulanmak istiyorsanýz bulanýn, yeter ki bizim düzenimize karþý harekete geçmeyin! Ýçin ve uyuyun! Gözünüz hiç açýlmasýn! O zaman ilk iþimiz gözümüzü açmak ve uyanmaktýr! Seyirci olmaktan vazgeçmek ve bizzat sahaya inmek zorundayýz. Çocuklarýmýzý ve geleceðimizi korumak için birleþmek, örgütlenmek ve bütün gücümüzle kan tüccarlarýnýn karþýsýna dikilmekten baþka çaremiz yok. Halk Kültür Merkezleri, emekçi mahallelerinde yoz ve çürümüþ kültüre karþý, uyuþturucu ve çetelere karþý yeni bir kültür için savaþýyor. Emekçi dayanýþmasýný, halk kültürünün en iyi örneklerini yaratmak ve yaþatmak Halk Kültür Merkezleri’nin baþta gelen görevidir. Halk Kültür Merkezleri, emekçi insanlarýn, kadýnlarýn, gençlerin, liselilerin kendi öz evidir. Bütün bu çamur ve pislik deryasýna karþý mücadele etmek, çocuklarýmýzý bataklýðýn içinden geri almak, onlarýn pýrýl pýrýl zihinlerinin zehirlenmesine izin vermemek hepimizin görevidir ve Halk Kültür Merkezleri bu mücadelede her zaman yaný baþýnýzdadýr. Halk Kültür Merkezleri, bütün emekçileri ve ezilenleri geleceðimizin zehirlenmesine, hayatýmýzýn yozlaþtýrýlmasýna karþý mücadeleye çaðýrýyor. Karmaþýk Gibi Görünen Durumlar Ýçin Basit Bir Soru: sosyalist barikat 28 Siz Kimden Yanasýnýz? Bir süredir, politika sahnesinde þu sýkýcý kör dövüþü yeniden baþladý. Asker konuþsun mu, konuþmasýn mý, az mý konuþsun, çok mu konuþsun, konuþurken nelere dikkat etsin, vesaire, vesaire.. Bir toz dumandýr gidiyor! Köþe yazarlarý harýl harýl çalýþýyor, televizyonlarda etkili ve yetkili þahýslar saatlerce tartýþýp ter döküyorlar. Ordu kulübünün fanatikleri ile “demokrasi cephesi”nin(!) militanlarý birbirlerine giriyorlar. Hatta bu arada eski kontrgerilla þefi Aðar bile “demokrasi cephesi”ne(!) yazýlýyor, yurtsever basýndan Ferhat Tepe’nin, Musa Anter’in kemiklerini sýzlatan övgüler alýyor. Meðer gerçekleri anlamýþmýþ Aðar, meðer kendi çocuðu da ölünce evlat acýsýný tatmýþmýþ, vs… Bütün bunlar olurken aslýnda askerin kimsenin fikrini sorduðu yok, umursadýðý da yok. Caný isteyince, istediði kadar konuþuyor. Yeni ortada tartýþýp duran güzide “fikir adamlarý”ndan bir þey talep eden de yok! Gelin ve güveyin ortada olmadýðý sanal bir düðün ortamýndayýz sanki! Ama bu arada emekçilerin kafasý da iyice karýþýyor. Bir yanda iþbirlikçiliðin zirvesinde gezinen ve bu arada Özal’dan devraldýðý “halka hakaret etme” geleneðini boyutlandýran AKP hükümeti var, diðer yanda ona bir alternatif yaratmak için gecesini gündüzüne katan ama henüz diþe dokunur bir baþarý saðlayamayan baþka bir cephe var. Orasý karmakarýþýk bir pazar yeri gibi! Gitgide MHP’nin yerini alan CHP, kenarda yeniden ýsýnan ANAP ve karanlýklar þatosu DYP, dip dibe duruyorlar. Ve tabii bir de dünyanýn yüz binlerce silahlý adama sahip tek holdingi OYAK’ýn patronu ordu… Bütün bunlar olurken, geçenlerde Ýstanbul Üniversitesi açýlýyor. Salonda tek öðrenci bile yok elbette, aslýnda öðrenciler hiç olmasa üniversite daha güzel bir yer olacak ama neyse, açýlýþ baþlýyor, Baþbakan’ýn mesajý okunuyor: Derin bir sessizlik! Daha sonra Büyükanýt’ýn mesajý okunuyor ve salon alkýþtan inliyor! Göz yaþartýcý bir muhalefet örneði! “Bilim dünyasý” huþu içersinde asker postalýnýn önünde secdeye duruyor! Zerre kadar yüzleri kýzarmadan! Ayný dakikalarda kapýnýn önünde ise öðrenciler coplanýyor, yerlerde sürükleniyor, gaz kokusu bütün Beyazýt’a yayýlýyor, açýlýþ salonu hariç! YÖK monarþisi “özerkliðin” zirvesini yaþýyor; sýrtýný tanklara dayayan Cübbeli Mesut Hoca ve diðerleri ayinlerini böylece sona erdiriyorlar ve iþlerinin baþýna dönüyorlar; çok çalýþmalarý lazým çok! Atýlacak öðrencilerin listesi uzadýkça uzuyor! Peki ama ne oluyor? Gerçekten ne oluyor? Gerçekten de bütün bu çamur deryasýnýn içinde bir “demokrasi” kavgasý mý var? Ya da bazýlarýnýn dediði gibi bu karmaþanýn içersinde bir ulusallýk-iþbirlikçilik tartýþmasý mý var? Ýlericilik nedir? Gericilik nedir? Çaðdaþlýk nedir? Çaðdýþý olmak ne demektir? Hatta bir adým daha öteye gidip sorulabilir, solculuksaðcýlýk kavramlarý bu puslu havada nereye oturuyor? Baðcýlar’da baþörtüsüyle gezen kadýn gerici oluyor da, Moda’da köpeðini gezdirirken “taþradan gelenlerin güzelim Ýstanbul’u mahvettiðinden” yakýnan hanýmefendi ilerici mi oluyor? Washington Kabe’sine tavaf için giden Tayip Erdoðan iþbirlikçi oluyor da, ayný emperyalist tapýnaklarda yetiþerek en sadýk müritler haline gelen NATO generalleri “yurtsever” mi oluyor? Kýzýlay da memur döven polis devletin polisi de, her Ýncirlik yürüyüþünde kasabanýn giriþinde etten duvar örerek Conileri koruyan jandarma baþka bir devlete mi baðlý? Kafamýz karýþýyor… Aslýnda bütün gün ekmek peþinde koþmaktan yorulmuþ emekçi, akþam oturup bu deðerli fikirleri dinlemiyor. MALTEPE Halk Kültür Merkezi O, don indirerek þöhret Tel: 0216 441 75 44 e-mail: [email protected] yapan medya maymun- sa 4 3 yý 1 ÇUKUROVA Halk Kültür Merkezi Tel: 0322 363 18 37 e-mail: [email protected] sa 5 3 yý 1 sosyalist barikat 29 larýnýn marifetlerini daha eðlenceli buluyor. Kýzýyor, öfkeleniyor belki ama yine de onlarý izliyor. Ama yine de kafa karýþýklýðý bitmiyor. Peki bütün bunlarý nasýl anlayabiliriz? Sýnýr çizgileri nerede duruyor? Daha doðrusu þöyle söyleyelim: Hangi sorularý sorduðumuzda aldýðýmýz yanýtlar bizi gerçeðe götürür? Hangi sorular maskeleri düþürür ve yanýtlayanýn gerçek yüzünü bize gösterir? Çok basit aslýnda! Herhangi bir açýk oturum programýndaki proflarýn, yorumcularýn arasýna bir gün balýklama dalsak ve onlara “siz Ýncirlik üssünün kapatýlmasýndan ve ABD askerlerinin def edilmesinden yana mýsýnýz?” diye sorsak, akan sular duracak! Bir hükümet üyesinin ya da onu her gün eleþtiren bir OYAK generalinin önüne çýksak ve “IMF’nin bu topraklardan derhal kovulmasýný ve bütün borç anlaþmalarýnýn feshedilmesini istiyor musunuz?” desek, ne yanýt verirler acaba? Ýsmail Aða Cemaati’nden bol sakallý bir müridi ve Ýstanbul Üniversitesi’nden bir dekaný ayný masaya oturtsak ve ikisine birden “eðitimin, saðlýðýn ve kamu alanlarýnýn ticarileþtirilmesi hakkýnda ne düþündüklerini” sorsak hangi yanýtlarý alýrýz? Herhangi bir AKP bürokratý ile Niþantaþý sakinlerinden “rekor bayrak taþýyýcýsý” bir çaðdaþ hanýmefendiye Diyarbakýr sokaklarýnda can veren 8-10 yaþýndaki gösterici çocuklarýn isimlerini sorsak bilirler mi? Bu akþam bir anti-emperyalist gösteri çevik kuvvet tarafýndan gaz ve copla daðýtýlsa, yarýn herhangi bir tarikat gazetesi ile herhangi bir tekel gazetesinin manþeti arasýnda fark olur mu? Müritlerinin parasýyla Alplerde tatil yapan Þeyh ile MÝT’in yardýmýyla onun “maskesini düþüren” acar televizyon muhabiri, özelleþtirme sonrasýnda maden ocaklarýnýn iþçi mezarlýðý haline gelmesi konusunda ne düþünürler? Örneðin þu kontr-gerilla reisi DYP baþkaný, (ya da baþka herhangi bir sivil-asker þahýs) þimdiye dek bir defacýk olsun IMF ajaný Kemal Derviþ’in emriyle çýkarýlan Tütün ve Þeker yasalarýný ortadan kaldýrmaktan söz etti mi? Peki siz, “çok konuþtuðu” söylenen þu ordu komutanlarýndan hiçbirinin þimdiye dek “tarýmdaki destekleme politikalarýnýn IMF emriyle kaldýrýlmasý” üzerine bir laf ettiðini duydunuz mu? Yani “çok konuþmuþlar” da ne konuþmuþlar? Lübnan ve Gazze katliamlarýnýn bütün hýzýyla sürdüðü günlerde asker-sivil herkes bol bol konuþtu da bir teki olsun “Ýsrail’le bütün anlaþmalarý feshedelim” dedi mi? Ve en önemlisi de þu: “Askerlik yan gelip yatma yeri deðildir” diyen baþbakan ve onu ayýplayýp “þehit analarýnýn baþýmýn üstünde yeri var” diyen Genelkurmay Baþkaný, sonuç olarak yirmi yaþýnda topraðýn altýna giren insanlarý geri getiriyorlar mý? Ne kadar basit deðil mi? Doðru sorularý sorduðunuz zaman, yanýtlar sizi gerçeðe, çýplak gerçeðe götürüyor. Devrimci sosyalistler, iþte bu yüzden saçma sapan asker-sivil tartýþmalarýnýn emekçiler açýsýndan bir anlam ifade etmediðini söylüyorlar ve bu bataklýktan uzak duruyorlar. Bütün bu tepiþmenin tek bir noktasý bile emekçilerin, ezilenlerin hayatlarýna iliþkin deðildir. Bütün bu söylenenlerin tek bir satýrý bile emekçileri ilgilendirmemektedir. Emekçileri gerçekten ilgilendiren þeyler ise zaten onlarýn gündeminde bile deðildir. Kim iþsizliðin emperyalist politikalardan kaynaklandýðýný açýkça söylüyor? Kim yolsuzluklarla, hýrsýzlýklarla buharlaþtýrýlan 200 milyar dolarýn hesabýný soruyor? Kim çökertilip emperyalist tekellere kul köle edilen tarýmýn ayaða kaldýrýlmasýndan söz ediyor? Hiçbiri, hiçbiri, hiçbiri! Heyecanlý heyecanlý yapýlan onca tartýþmada bunlardan hiç söz edilmiyor. Bizim hayatýmýzýn onlar için hiçbir deðeri yok çünkü; bizi ilgilendiren þeyler de onlarý ilgilendirmiyor. Bu tepiþmenin bütün taraflarý, düpedüz Amerikan emperyalizminin iþbirlikçileridir. Bu tepiþmenin bütün taraflarý, Filistin halkýnýn yeminli düþmanlarýdýr. Bu tepiþmenin bütün taraflarý, IMF ve Dünya Bankasý’nýn emir erleridir. Bu tepiþmenin bütün taraflarý, iþçi sýnýfýnýn ve yoksullarýn karþýsýndadýr. Emperyalist politikalar, her zaman bu bataklýða kurulur ve olabildiðince çok alternatifli olarak düþünülür. Biri iktidar olduðunda onu baský altýnda tutacak baþka güçler gereklidir. Eskidiðinde yerine alacak olanlar da saha kenarýnda ýsýnma hareketlerine devam ederler, vs. vs… Ancak biz ayaða kalktýðýmýzda, gerçekten kendi kaderimize sahip çýktýðýmýzda, korkak tavuklar gibi bir araya gelirler ve çýðlýðý basarlar: Memleket elden gidiyor! Derdimizin ilacý da budur zaten; ayaða kalkmak ve hesap sormak… Gerçekten ayaða kalktýðýmýzda, karþýlarýna çýkýp, yollarýný kesip, doðru sorularý sorduðumuzda, maskeler düþecek ve tümü de birbirine benzeyen gerçek yüzler ortaya çýkacaktýr. Yapmamýz gereken ve yapmak zorunda olduðumuz þey budur. Yoksa kafamýzý þiþirmeye devam edecekler! Ýsrail Katliamlarýna Devam Ediyor Filistin’i Unutma! Lübnan’da ilan edilen ateþkesten sonra bir yandan emperyalist merkezler -Türkiye gibi iþbirlikçilerin de yardýmýyla- Hizbullah’ýn tasfiyesine hazýrlanýrken, özellikle Gazze’de yoðunlaþan Siyonist saldýrý hiç hýzýný kesmeden devam ediyor. Lübnan’daki tansiyonun þimdilik düþmesini fýrsat bilen Siyonistler, bir yandan yenilgilerinin iç hesaplaþmasýný yaparken, diðer yandan da neredeyse her gün bir saldýrý düzenleyerek direniþçi güçleri katlediyorlar. Bunun için de her gün ayrý bir bahane bulmak onlar için zor deðil; bazen bir saldýrý hazýrlýðýndan söz ediyorlar, bazen de sýnýrda tüneller bulduklarýný söylüyorlar ama sonuçta her gün Filistinli katlediliyor. Ayrýca hepsi bu kadar da deðil. Hamas iktidarýný dört bir yandan kuþatan emperyalistler ve siyonistler, Filistin’deki iç çatýþmalarý da körüklüyorlar. Filistin hütkümetinin ekonomik olarak zor durumda olmasý da bütün bu karýþýklýðý artýrýyor. Özellikle Ekim ayý baþýnda Hamas güçleri ile El-Fetih kuvvetleri arasýnda patlayan çatýþmalarda on kiþinin hayatýný kaybetmesi ve karþýlýklý biriken öfke son derece tehlikeli bir aþamaydý. Daha sonradan kýsmen yumuþatýlsa da bu gerginlik, Filistin direniþine zarar vermekten baþka bir iþe yaramadý; ve doðrusu bu tür olaylarýn ne kadarýnýn emperyalist güçler tarafýndan kýþkýrtýldýðý da tartýþmalý bir durum olarak kaldý. Ancak, uzun yýllar boyunca elde ettiði yerleþik konum ve kadrolaþmadan vazgeçmek istemeyen El-Fetih’in Hamas’a yönelttiði saldýrýlarýn sonuç olarak ABD ve Ýsrail’e hizmet ettiði de kesin görünüyor. Bütün bunlarýn ötesinde asýl sorun ise, bir süreliðine Lübnan’a yönelmiþ olan uluslararasý ilgi ve dayanýþmanýn -Türkiye dahil- ateþkesten sonra zayýflamasý ve Filistin’de olup bitenlerin adeta geri plana itilmiþ olmasýdýr. Bu ise, Ýsrail’e daha rahat saldýrma olanaðý veren bir durumdur. Oysa Filistin gerçeði ve Ýsrail zulmü bu süreçte öneminden hiçbir þey yitirmiþ deðildir. Dolayýsýyla direnen Filistin halkýna desteðimizin de tam tersine giderek artýrýlmasý kesin bir zorunluluk ve devrimci bir görev olarak önümüzde durmaktadýr. sosyalist barikat 30 Ýntifada'nýn Yýl Dönümünde… Lübnan’a Gitmekte, Göndermekte Ýhanettir!.. Lübnan'a asker gönderilmesi karþý, direnen Irak, Filistin ve Filistin Halkýyla Dayanýþma Lübnan halkýnýn yanýnda olanlar eylemlerini sürdürüyor. Lübnan'a asker gönderilmesine karþý çýkan Halk Kültür Derneði Ýntifada'nýn Merkezlerinin içinde yeraldýðý birçok devrimci demokratik yýldönümünde Taksim'de kurumlar, 12 Ekim 2006 Perþembe günü saat 18:00'de fotoðraf sergisi açtý. Mecidiyeköy AKP binasýn önünde bir basýn açýklamasý yaptý. Filistin halkýnýn ikinci Ýntifadasýnýn yýldönümünde, Lübnan'a Asker Gönderenler Halklara Ýhanet Ediyor Emperyalizme ve Ýþbirlikçilerine Karþý Mücadeleyi Yükseltelim" Filistin halkýyla dayanýþpankartýnýn açýldýðý eylemde, "Filistin'de Ýntifada, Lübnan'da mak, onlarýn mücadelesini Direniþ, Amed'de Serhildan Kazanacak" vb. sloganlarý atýldý. halka anlatmak, Filistin Basýn açýklamasýnda Ürdün Arap Direniþ Birliði'nden katýlan halkýnýn acýlarýna dikkat çekmek için Filistin Halkýyla Hisham Bustani de direniþe yönelik kýsa bir konuþma yaptý. Dayanýþma Derneði, 3 *** Ekim 2006 günü Taksimde Adana’da Ortadoðu Halklarýyla Dayanýþma fotoðraf sergisi açtý. Platformu’ndan Protesto Sergilenen fotoðraflarýn sahibi olan Fransýz sanatçý Adana'da oluþturulan Ortadoðu Halklarýyla Dayanýþma Platformu, Emilie Petit'inde katýldýðý 12 Ekim ve 19 Ekim 2006 günü, Lübnan'a asker gönderilmesini basýn açýklamasýyla birlikte protesto etmek için basýn açýklamasý yaptý. Meþalelerin de açýlan sergi üç gün boyun- yakýlarak yürüyüþlerin yapýldýðý eylemlerde "Direnen Halklar ca açýk kaldý. Kazanacak", "Kahrolsun Ýsrail Siyonizmi", "Filistin Halký Yalnýz Sergi boyunca Filistin Deðildir", "Lübnan Halký Yalnýz Deðildir", "Lübnan'a Gitme Kardeþ halkýnýn acýlarýna yer Kaný Dökme", "Katil Ýsrail Filistin'den Defol", "Katil ABD veren, onlarla dayanýþmak Ortadoðudan Defol" vb. sloganlarý atýldý. Yapýlan basýn açýklagerektiðine deðinen, masýnda, Lübnan'a asker gönderilmesi protesto edilerek, Ýsrail'in FHDD'nin bu yönde baþlatFilisinlileri katletmeye devam edildiði belirtildi. týðý "Filistin’de Bir Kardeþim Var" kampanyasýna deðinen ajitasyon konuþAVCILAR HALK KÜLTÜR MERKEZÝ malarý yapýldý. Tel: 0212 590 75 31 sa 6 3 yý 1 e-mail: [email protected] Acýnýn Fotoðrafýný Çekmek... “Bu fotoðraf dizisi savaþtan deðil, Filistin halkýna yönelik bu soluksuz býrakma giriþiminden, iþgalin ve iþgal kuvvetlerinin bu halk üzerinde uyguladýðý akýl almaz psikolojik baskýdan söz ediyor.” Emilie Petit, Mart 2006 Her gün, yokedilmiþ yaþamlar geliyor televizyonlarýmýzdan evimizin içine. Yanýbaþýmýzda bir direniþ, yanýbaþýmýzda iþgal altýnda bir ülke. Kocaman tanklar, atýlan mermiler, iðrenç suikastlerle ünlenmiþ bir ordu ve çocuk katili askerler. Ve her þeyin ortasýnda, ölümlere inat yine direneceðiz diyen, tanklarý, toplarý dize getiren Filistinliler... Gazze’nin Che Guevera’larýndan, taþ genarallere, Abu Ali Mustafa’lardan özgür Filistin için direnen binlerce gerillaya, kadýna ve Filistin için bedeni topraða düþen her militana, sonsuz bir saygý ve onlarýn bayraklarýný zafere taþýmanýn onuruyla, II. Ýntifada’nýn yýl dönümünde direnen Filistin ve Ortadoðu halklarýný selamlýyoruz. Bu röportajla, onlarýn tüm bu savaþýn ortasýnda kalan günlük yaþamlarýný karelere sýðdýrmaya çalýþan bir fotoðraf sanatçýsýnýn düþüncelerini yansýtmaya çalýþýyoruz... “Ben Filistin’de, selamlamak, paylaþmak ve herkesi ortak etmek istediðim büyük bir yaþama direnci, ümit ve sevgi buldum. Bu fotoðraf dizisini, inanmaya devam eden Filistin halký için hazýrladým. Dünyanýn neresinde olursa olsun, onlardan söz edildikçe, isimleri ve kavgalarý anýldýkça, onlarýn varolma mücadeleleri desteklenmiþ olacak. Bu serginin amacý budur.” Böyle diyor Emilie Petit, sergiyi sunan yazýlarýnda. II. Ýntifada’nýn yýl dönümünde, 3-5 Ekim 2006 tarihlerinde FHDD tarafýndan açýlan sergiyi dolaþýrken, Emilie Petit’le Filistin ve Fotoðrafçýlýk üzerine kýsa bir söyleþi gerçekleþtirdik. Ýntifada’yý yaratan Filistin halkýnýn ve þehitlerin önünde sonsuz saygýmýzla eðilerek… Sosyalist Barikat: Peki Filistin’de fotoðraf sanatçýsý olmayý nasýl düþündünüz? Emilie Petit: Bizim fotoðraf makinemiz orada bir silah gibiydi. Bizim orada fotoðraf çektiðimizi gören askerler vardý ve onlar bizim fotoðraf çekmemizi engellemek istiyorlardý. Çünkü biliyorlardý ki bizim fotoðraflarýmýz ülkemize gidecek ve tüm dünyaya yayýlacak. Oradaki çocuklar ve Filistinliler sürekli, bizim fotoðrafýmýzý çek, þunun fotoðrafýný çek, bakýn bu konuda da engelleniyoruz bunu da çekin diye baský yapýyorlardý. Bunlarýn bu þekilde olduðunu, bunlarý ülkemize götürmemizi, dünyaya göstermemizi istiyorlardý. Askerler de bu foHALK KÜLTÜR MERKEZÝ DERNEÐÝ Tel:Tel: 0212 244 01 91 e-mail: [email protected] sa 7 3 yý 1 Ýntifada’nýn yýldönümünde Avcýlar Halk Kültür Merkezi stand açarak FHDD’nin Avcýlar’daki resim sergisine destek verdi. sosyalist barikat 31 Emilie Petit: Biz Filistin’e bir grup halinde gittik ve arkadaþlarýmýzla Filistin’de ayrýldýk. Sonrasýnda yeniden buluþtuðumuzda, fotoðraflarýn yanýnda gördüðünüz yazýlarý birlikte hazýrladýk. Filistinlilerle konuþtum ve onlara bu resimlerin hayatlarýný, yaþadýklarýný, konuþmalarýný taþýAvcýlar’da Filistin Ýçin Resim dýklarýný söyledim. Benim savaþa bakýþ açým farklý. Ben kaný, patlayan bombalarý çekmedim orada. Benim çektikSergisi lerimde önemli olan, savaþýn onlarýn hayatýný nasýl etkilediði, onlarýn hayatýný nasýl engellediði, önlerine nasýl engeller koyduklarýný, nasýl bir yerlere gidemediklerini, kendi evlerinden çýkamadýklarýný gösterdim ve bu bakýþ açýsýyla inceledim. toðraflarý çekmemizi engellemeye çalýþýyorlardý. Yani zor bir durum fotoðraf çekmek… Sosyalist Barikat: Filistin mücadelesine nasýl bakýyorsunuz? Emilie Petit: Filistin Halkýnýn baþka seçeneði yok, baþka seçeneklerinin olmadýðýný ve bu yüzden bunlarý yaptýklarýný biliyorum. Üç sene öncesine kadar demokratik yollarla sorunlarýný halletmeye çalýþýyorlardý ama bu gün bu þanslarý yok. O yüzden, bu gün “terörist” olarak sokaklara dökülüyorlar. Filistinliler Ýsraillilere itaat etmek yerine, onlara yalvarmak yerine yaþama devam ediyorlar. Bu halkýn protestosu. Orada gördüðümüz en büyük protesto halkýn yaþamaya her þeye raðmen devam etmesi… Sosyalist Barikat: Biz bu röportajý yayýnlarken, Filistin ve fotoðrafçýlýk üzerine yaptýðýmýz bu sohbette ne olmasýný istersiniz? Emilie Petit: Bir kere medyatik bir þekilde deðil, daha çok insancýl bir þekilde savaþa bakmak gerekiyor. Önemli olan aslýnda ne yazdýðýnýz deðil, onlarý ve onlarýn problemlerini yazmanýz. Çünkü Filistinliler bir yerde kendilerini çok yalnýz ve çok terk edilmiþ hissediyorlar. Ortadoðu’dan, Avrupa’dan yada dünyanýn baþka yerinden hiçbir destekleri yok. Çok yalnýzlar ve problemleriyle baþbaþalar. Bu yüzden önemli olan, birinin gitmesi onlarýn fotoðraflarýný çekmesi ve onlarý buraya taþýmak, baþka bir ülkeye taþýmak ve onu, onun problemlerini baþkalarýný göstermek, bu yüzden onu yazmak bile çok önemli. Sadece yazmanýz bile yeterli. Sosyalist Barikat: Biz bunu yeterince yapmaya çalýþýyoruz. Bu arada sizinle serginizin baþýnda bir röportaj yapma þansý verdiðiniz için size teþekkür ederiz. Emilie Petit: Size Filistin’de çekilmiþ fotoðraflardan ve yazýlmýþ yazýlardan gönderebilirim. Ancak, sizin de bana basýlmýþ olan haberi göndermenizi isteyeceðim. Çünkü ben de onlarý Filistinlilere göstereceðim. Bu kýsa söyleþi için teþekkür ederim. (*Not: Bu yazýlar, sergide açýlan fotoðraflarýn yanýnda, fotoðraflarý ve sanatçýnýn o ana dair düþüncelerini belirtmek için kullandýðý yazýlardýr.) sosyalist barikat 32 Filistinde Ýntifada, Direniþ Ateþi Tüm Ortadoðu'da!.. Filistin ikinci intifada'sýnýn 6. yýl dönümü anti-emperyalist coþkuyla gerçekleþtirilen basýn açýklamasý ile selamlandý. Ýkinci Ýntifada'nýn 6. yýl dönümü Halk Kültür Merkezleri, Alýnteri, BDSP, Devrimci Hareket, EHP, ESP, HÖC, ILPS, Kaldýraç, Odak, PDD, FHDD tarafýndan, 27 Eylül 2006 Çarþamba günü, Beyoðlu Galatasaray Postanesi önünde yapýlan basýn açýklamasý ile selamlandý. "Filistin'de Ýntifada, Irak'ta, Lübnan'da Direniþ Kazanacak" pankartýnýn açýldýðý, Filistinli taþ generallerin resimlerinin taþýndýðý, intifadayý selamlayan ve yaþasýn Ortadoðu halklarýnýn direniþi diye haykýrýlan basýn açýklamasýnda sýk sýk, "Filistin'de Ýntifada, Irak'ta, Lübnan'da Direniþ Kazanacak", "Filistin Halký Yalnýz Deðildir", "Ortadoðu Halklarý Yalnýz Deðildir", "Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði" sloganlarý atýldý. Yapýlan basýn açýklamasýnda; emperyalistlerin, Siyonistlerin, tüm uþak-iþbirlikçi rejimlerinin güçlerinin ne olursa olsun, ne Filistin Ýntifadasýný, ne iþgal karþýtý hareketleri ne de halklarýn emperyalizme karþý yürüttükleri mücadeleyi engelleyemeyeceðine, Filistin Ýntifadasý ile yakýlan ateþin daha da yükseklere taþýnacaðýna, emperyalistlere ve siyonistlere geçit verilmeyeceðine deðinildi. Açýklamaya, baþta Ahmed Saadat olmak üzere Filistinli tutsaklara kart atýlmasýyla HALK KÜLTÜR MERKEZLERÝ son verildi. KATÝL ABD ORTADOÐU’DAN sa 8 3 yý 1 DEFOL Halklarýn Kardeþliðini, Devletin Kontra Örgütlenmelerine Raðmen Savunduk, Savunacaðýz 16 Eylül 2006 Cumartesi günü Taksim Tramvay Duraðýnda DTP'nin düzenledigi, içinde Halk Kültür Merkezleri'nin de bulunduðu çeþitli devrimci-demokrat kurumlarýn da destek verdiði bir basýn açýklamasý yapýldý. Saat 15:00'te baþlayacak olan eylem, aslýnda sesizce sadece katliamý kýnayan dövizlerin taþýnacaðý Galatasaray'a kadar bir yürüyüþ olacaktý. Ancak devletin kolluk güçleriyle yapýlan pazarlýklar sonucunda polis açýk tavrýný ortaya koydu: "yürürseniz saldýracaðýz". Telsizlerden gelen seslerde ise "sadece gençleri alýn" üzerine emirlerdi. Bunun üzerine eylem Taksim Tramvay duraðýnda oturma eylemi olarak gerçekleþti. Burada yapýlan basýn açýklamasýnda halklarýn barýþ talebine karþýlýk devletin silah kullandýðý, katliamý gerçekleþtiren kontr örgütlenme olan TÝT'e (Türk Ýntikam Tugayý) devlet tarafýndan sahip çýkýldýðý vurgulandý. Basýn açýklamasý sýrasýnda sýk sýk olarak "Katil Devlet Halka Hesap Verecek", "Amed'e Kalkan Eller Kýrýlsýn", "Barý Hemen Þimdi", "Þehit Namýrýn" sloganlarý atýldý. Eylem atýlan sloganlarla sonlandýrýldý. Dersim’de Diyarbakýr Katliamý Kýnandý 12 Eylül darbesinin yýl dönümünde Amed'e yaþanýlan bombalý saldýrýya karþý, Kürdistan'da protestolar devam ediyor. Bu protestolardan biri de 16 Eylül tarihinde Dersim'de yapýldý. Dersim'de Kültür Sokaðý'nda bir araya gelen ÝHD, DTP, EMEP, ESP, HKM, HÖC, DHP, DÝSK, GENEL- ÝÞ, KESK, TÜRK- ÝÞ tarafýndan "DÝYARBAKIR KATLÝAMINI KINIYORUZ" pankartý açýlarak sessiz yürüyüþ gerçekleþtirildi. Yeraltý çarþý üzerinde bir araya gelen kitle burada kurum temsilcileri tarafýndan Özgürlük Anýtýna (Zilan Anýtý) Amed'te katledilenlerin anýsýna 10 karanfil býrakýlmasýndan sonra oturma eylemi yapýlarak basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Açýklamada, Diyarbakýr'da gerçekleþtirilen bu vahþi olayýn taþlarý, topluma ve onun demokratik yaþam hak istemine karþý yürürlüðe konulan Terörle Mücadele Yasasýyla örülmüþtür. TMY Türkiye' de Kürtlere ve Türklere ve diðer demokrasi güçlerine karþý geliþtirilen fiziki imha giriþiminin hukukileþtirilmesidir. Bu ülkede anti-demokratizm benimsenen bir anlayýþ ve yöntem biçimi olunca sistem ancak kan üretileceði vurgulandý. "Ulusal Baskýya Son", "Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði", "Diyarbakýr Halký Yalnýz Deðildir", "Katiller Halka Hesap Verecek", "Katiller Bulunsun Hesap Sorulsun vb." dövizlerinin taþýndýðý basýn açýklamasý alkýþlar ve sloganlar eþliðinde son buldu. 12 Eylül 06 günü Diyarbakýr'ýn Baðlar Semtinde meydana gelen patlama ile gerçekleþen çocuk katliamýný protesto etmek için 15 Eylül 06 günü Adana ÝHD'nin önünde bir araya gelen kitle, yaptýðý basýn açyklamasý ile katilleri lanetledi. Yapýlan basýn açýklamasýnda 1977 1 Mayýs katliamýndan, Susurluk'tan, Þemdinli'den, Maraþ'tan bu yana süregelen kontrgerilla katliamlarýna bir yenisinin daha eklendiðine vurgu yapýldý. Tüm bu katliamlarýn Kürt halkýnýn demokratik haklarý için yürüttüðü mücadeleyi engelleyemeyeceðine vurgu yapýlan basýn açýklamasý sýrasýnda "Katiller Bulunsun Hesap Sorulsun", "Katiller Halka Hesap Verecek", "Kahrolsun MÝT, JÝTEM, Kontrgerilla", "Gün Gelecek Devran Dönecek Katiller Halka Hesap Verecek", "Eþitlik, Kardeþlik, Halklara Özgürlük" sloganlary atýldý. ÝHD, ÇHKM, KESK, Adana Alevi Bektaþi Birliði, EMEP, DTP, SDP, ÖDP, ESP, Halkevleri, Ýþçi Mücadelesi, Devrimci Yaþam tarafýndan gerçekleþtirilen basýn açýklamasý, atýlan sloganlarýn ardýndan HALK KÜLTÜR MERKEZlerÝ sona erdi KATÝL DEVLET HALKA HESAP VEREEK sa 9 3 yý 1 sosyalist barikat 33 Diyarbakýr'daki Çocuk Katliamý Adana'da Protesto Edildi sistemin karanlýk yüzü Ýnsan Kanýndan Para Kazanan Bir Sömürü ve Cinayet Bataðý: sosyalist barikat 34 MAFYA VE KAPÝTALÝZM Deli Yürek, Kurtlar Vadisi gibi diziler son yýllarýn deyim yerindeyse en çok tavan yapan yapýmlarý. Bu dizilerin en çok izlenmesinin yaný sýra bir diðer önemi de kapitalizme has özellikleri meþru bir yere oturtuyor olmasý. Bu sayýmýzda da kapitalizmin pisliklerini deþmeye devam ediyoruz. Geçen sayýmýzda alt bir yapýlanma olarak yazdýðýmýz çetelerden sonra bu kez de konumuz mafya. Kapitalizmin bir yan sektör olarak geliþtirerek insanlýðýn baþýna bela ettiði mafya, bugün hayatýn belirleyici köþe taþlarýndan biri haline gelmiþtir. Sadece ülkemizde deðil, dünyanýn dört bir yanýnda hayata müdahale eden mafyanýn tarihi oldukça eskidir. Mafya’nýn Tarihi Mafya sözlük anlamý kahramanlýk, cesaret anlamýna gelmekle birlikte Arapça kökenli bir kelimedir. Bu sözlük anlamýnýn dýþýnda, yasa dýþý iþlerle uðraþan, zor kullanarak bir takým gizli çýkarlar saðlayan, çoðunlukla gizli ve hiyerarþik bir takým teþkilatlanmaya dayalý örgüt ya da örgüt mensubu kiþiler olarak da ifade edilebilir. Baþta uyuþturucu olmak üzere, kumar, ticaret, finans, fuhuþ organizasyonu, kaçakçýlýk, gasp, adam öldürme vb. gibi birçok alanda faaliyet gösterir. Ýtalyanca’daki “MORTE ALLA FRANCÝA ÝTALÝA ANESTA” yani “Fransa’ya Ölüm, Yaþasýn Ýtalya” sözlerinin baþ harflerinden oluþan MAFÝA; 18. yüzyýlýn ortalarýnda Sicilya ve Sardunya Adalarýndaki halkýn Ýtalya’ya baðlý kalabilmek için Fransa’ya karþý verdiði baðýmsýzlýk mücadelesinden doðmuþtur. Ancak Mafya’nýn bu özelliði zaman içerisinde hýzla kabuk deðiþtirmiþtir. Önce toprak sahiplerinden haraç almakla iþe baþlamýþlardýr. Zaman içinde faaliyet alanýný büyüten mafya, Sicilya’nýn batýsýndaki köylerde mafya aileleri ve gruplarý olarak konfederasyon altýnda birleþtiler. 1900’lü yýllara gelindiðinde ise kendi bölgelerindeki ekonomik faaliyetlerin tümünü denetimlerine aldýlar. Ýkinci Paylaþým Savaþý’ndan sonra bu sefer Palermo’ya yönelen Mafya burayý kendine üs olarak seçti. Bu dönemden sonra her geçen gün hayata hakim olmaya baþlayan mafyanýn geldiði durum önemlidir. Mesela Ýtalya’da, mafyanýn elde ettiði rant milli gelirin yüzde yirmisine yakýndýr ve yýllýk cirosu 133 milyar dolardýr. Fakat bu artýk Ýtalya’yý aþmýþtýr. Her ülkenin, kendine göre mafyasý vardýr. Bunlar çoðu zaman devletle iþbirliði halinde çalýþmaktadýr. Bugün dünya mafyasýnýn kontrol ettiði toplam sermayenin 8.4 trilyon dolar olduðu ve bunun % 70’nin ABD Mafyasý tarafýndan kontrol edildiði belirtilmektedir. Rakamlarýn büyüklüðü göz önüne alýnýrsa uluslararasý kapitalist ekonominin bu iþten rasýl bir birikim elde ettiði ve neden bir türlü bu organizasyonlarýn üzerine gidilemediði anlaþýlýr. Üzerine gidilemez, çünkü bu kadar büyük bir parasal gücün piyasadan çekilmesi göze alýnamaz. Mafya’nýn Alaný Mafya adý bugün günlük dilde uyuþturucudan otoparklara ve okul servislerine dek uzanan geniþ bir HALK KÜLTÜR MERKEZLERÝ 10 sa 3 yý 1 KAPÝTALÝZM ÝNSANLIÐIN DÜÞMANIDIR KARÞI ÇIKALIM çerçeve üzerinde anýlmaktadýr. Ama aslýnda dünya genelinde en çok kâr edilen alan kuþkusuz uyuþturucudur. Üretimden satýþa gelene kadar edilen kâr muazzam boyutlardadýr. Mesela Kolombiya’da 14 sterlin olan kokainin kilosu Avrupa’ya 35.000 bin sterline, sokaða ise 70,000 sterline gelmektedir. En büyük organizasyonlarýn baþýnda bir Ýtalyan mafyasý olan Cosa Nostra gelmektedir. Cosa Nostra’nýn bir kolu Amerika’ya uzanmakta, eroin piyasasýnýn önemli bir bölümünü elinde tutmaktadýr. Bünyesinde 180’den fazla mafya ailesini barýndýran Cosa Nostra’nýn yaklaþýk 5000 üyesi vardýr. Çin’de Triadlar, uyuþturucu, fuhuþ, kumar vb. çerçevede geniþ bir aðý kapsamaktadýr. Triadlar, Amsterdam, Londra, Manchester, New York ve San Francisco þehirlerinin de aralarýnda bulunduðu birçok yerde faaliyet yürütmüþlerdir. Napoli Camorra, Calabrion Ndranghate, Sacra Corona Unita Ýtalya’da, Yakuza Japonya’da, Karteller Kolombiya’da, Organiztsya gibi mafya örgütleri de Rusya’da mevcuttur. Dünyada kara para dolaþýmýnýn ve aklanmasýnýn saðlandýðý 55 mali cennet vardýr. Örneðin Cayman Adalarý dünyanýn beþinci büyük bankacýlýk merkezidir. Bu malî cennetlerden yönetilen para hacmi en az 3 trilyon dolarla dünyanýn toplam gelirinin yüzde 15’ini bulmaktadýr. Tayland’da uyuþturucudan elde edilen milyarlarca dolar tekstil sanayine akarken, Çin mafyasýnýn yýllýk hacmi 200 milyar dolardýr. Rusya’da mafya örgütleri ekonominin yüzde 40’ýný, 35-40 bin iþletmeyi, en az 400 bankayý kontrolünde tutuyor. Ülkemiz Mafya Cennetidir *** Sonuç olarak insanlýðýn baþýndaki bu belanýn tek adresi kapitalizmin kendisidir. Kapitalist ekonomi ve yaþamýn bir parçasý olan mafya, belli dönemlerde çeþitli “temizlik” operasyonlarý ile gündeme gelir. Fakat, hiçbir zaman bu “temizlik” operasyonlarý bir ciddiyet taþýmamýþtýr. Mafya, yine devletle birlikte çeþitli organizasyonlarla insanlar üzerindeki sömürüsünü devam ettirmektedir. Dini imaný para olan kapitalizmin yýkýlmadýðý her dakika, sokaktaki gençlerimiz tehlike altýndadýr. Bunun alternatifi olan sosyalist yaþam tarzýnýn örülmediði her dakikada ise bu risk büyümektedir. Bu riskin azalmasý da yine bizim çabamýza baðlýdýr. Alternatif yaþamý kapitalizme karþý hayata geçiremediðimiz sürece de hayatta hiçbir deðiþiklik olmayacaðý gibi, yeni nesiller kapitalist çürümeye terk edilecektir. HALK KÜLTÜR MERKEZLERÝ KAPÝTALÝZMÝN YARINLARIMIZI KARARTMASINA ÝZÝN VERMEYELÝM 11 sa 3 yý 1 sosyalist barikat 35 Ülkemizde de 1980’lerin öncesine dayanan mafya baþlangýçta sigara ve içki kaçakçýlýðýna yüklenmiþ, döviz kaçakçýlýðý da bir baþka alan olmuþtur. Kamu ihaleleri ise her zaman mafyanýn müdahale alanýdýr. Özellikle 80 sonrasýnda ise faþistler, farklý bir halk düþmaný kimliðine bürünerek mafyanýn belkemiðini oluþturmuþlardýr. Geçtiðimiz günlerde yayýnlanan bir rapora göre mafyanýn 100’e yakýn faaliyet alaný olduðu ve bu alanýn ekonomisinin de büyüklüðü milli gelirin dörtte biri olan 60 milyar dolarý bulduðu belirtilmektedir. Arazi mafyasý, kamu arazilerini gasp ediyor, gerektiðinde yer açabilmek için orman yakýyor, çek-senet mafyasý, silah zoruyla tahsilat yapýyor, organ mafyasý, emekçi ve yoksul insanlardan söktüðü organlarý yurtiçi ve dýþýndaki zenginlere satýyor, çocuk mafyasý, fakir ve yaþlarý küçük çocuklarý kaçýrýp çocuðu olmayan zengin ailelere satýyor ya da zorla dilendiriyor. Ýhale mafyasý ise, son yýllarda bizzat ihaleye giriyor ve sonra firmalardan yüzde alarak çekiliyor. Mafyanýn fuhuþtan aldýðý pay ise yýllýk 3-4 milyar dolarý buluyor. H A L KL A Oaxaca Halk Meclisi’nden Direniþe Devam... D A N. . . IN R YA N Ü Meksika'da bulunan Ulusal Öðretmenler Sendikasý tarafýndan sürdürülen grev 6. ayýna girdi. Oaxaca'da örgütlü Section 22 þubesinden yapýlan açýklamada yine greve devam kararý çýktý. Þube baþkaný Enrique Rueda Pacheco yaptýðý açýklamada: Halka dönük baskýlarýn durdurulmasý, halka saldýranlarýn cezalandýrýlmasý, siyasi tutsaklarýn derhal serbest býrakýlmasýný ve vali Ulises Ruiz Ortiz'in görevden alýnmasý yönündeki taleplerinin karþýlanmasý doðrultusunda yeni eðitim yýlýnýn baþlayacaðýný belirtti. 6 aydýr süren bu grevin bir kazanýmý da Oaxaca Halk Meclisi'nin (APPO) kurulmasýna öncülük etmiþ olmasýdýr. APPO yaptýðý açýklamada; eyalet yönetimini tanýmadýðýný belirterek kendi yerel iktidarýný ilan etti. Ayrýca Oaxaca Halk Meclisi parcalý deðil, diðer örgütlerle birlikte tek bir cepheden direniþi sürdüreceklerini de açýkladýlar. Tüm bu geliþmelere karþý hileli bir seçimle hükümet olan Calderon, kontra faliyetler örgütlemektedir. Barikatlarý güçlendirerek direniþini devam ettiren Halk meclisi olasý bir saldýrý karþýsýnda 14 bin okul ve eyaletin diðer bölgelerinde de direniþin büyütülerek cevap verileceði açýklandý. APPO'nun Ruiz yönetimini tanýmadýðýný ilan etmesinin ve isyanlarýn ardýndan eyalet yönetimi iktidarýný önemli ölçüde yitirmiþti. Ruiz son saldýrýnýn ardýndan hükümet binalarýný yeniden açmaya çalýþýyor. Ancak APPO üyeleri de yol kesme ve iþgal eylemlerine yönelerek Ruiz'in planýný þu an için boþa çýkardý. Pek çok hükümet binasý iþgal edildi. Prensa Latina Oaxaca Halký Genel Meclisi (APPO), 27 Ekim 2006 tarihinde yeni talep ve eylemlerini sýraladý. Yapýlan açýklamaya göre 1 Aralýk'ta barýþçýl bir ayaklanma baþlatacaklarýný bildiren Meclis, "Si Ulises no se va, Calderon no pasara" (Ulises gitmezse, Calderon iktidara gelemez) sloganýný kullandý. APPO, yeni seçilen baþkan Felipe Calderon'un göreve resmen baþlayacaðý 1 Aralýk tarihinin, kendileri için de ayaklanmaya baþlama tarihi olduðunu belirtti ve ayný zamanda yerel eðitim sendikalarýyla öðretmenlerin okula dönüp dönmeyeceðini gündemine aldý. APPO eyalet baþkaný Ulises Ruiz'e istifa etmesi için 72 saat tanýyan meclis, aksi takdirde eyalet olarak greve gideceklerini ve toplumsal örgütlerin protesto eylemlerine devam edeceði, öðretmenler akademik yýlda eðitime baþlasalar bile oturma eylemi ile barikat kurma eylemlerine son vermeyecekleri ifade edildi. 29 Ekim tarihi itibariyle alýnan haberlere göre; Oaxaca'da barikatlara karþý saldýrýlar sürüyor. Sokaklarda silahlý gruplar devriye gezmeye devam ediyor. Ölü sayýsýnýn 5'e yükseldiði bildirildi. Radio APPO, öðretmen Emilio Alfonso Fabian'ýn vali Ruiz Ortiz'in silahlý adamlarý Ýngiliz Týp Dergisi The Lancet'in yaptýðý tarafýndan vurularak, aldýðý üç kurþun yarasý sonucu araþtýrmaya göre Irak'ta savaþýn baþladýðý öldürüldüðünü doðruladý. Astkomutan Marcos ve Altýncý mart 2003'ten bu yana 650 binden fazla Komite, Brad Will'in ölümü üzerine tüm özgür insanlarý sivilin öldü.Buna göre Temmuz 2006'ya harekete geçmeye çaðýrdý. kadar 655 bin kiþinin öldüðü tahmin edilen Irak'ta, yaklaþýk 601 bin kiþi þiddet olaylarýnda yaþamýný yitirdi. Globo televizyonunun yaptýðý sandýk çýkýþý soruþturmasýBunlarýn yüzde na göre, Devlet Baþkaný Luiz Inacio Lula da Silva, açýk bir 31'i de koalisyon oy farkýyla ikinci kez baþkanlýða seçildi. Lula da Silva'nýn, güçlerince oylarýn yüzde 62'sini alarak rakibi, yüzde 38 oy alan öldürüldü. Sosyal Demokrat Partili Geraldo Alckmin'i büyük farkla Araþtýrmaya göre Irak'ta geçtiði belirtiliyor. Sandýk çýkýþý yoklamasýnýn, yaklaþýk 2 ölüm oraný yýlda puan artý-eksi yanýlma payý olduðu kaydedildi. Seçimin 1000 kiþi için ilk turunda Lula da Silva yüzde 48,6, Alckmin ise yüzde 5,5 iken savaþ 41,6 oranýnda oy almýþtý. döneminde bunun 13,3'e HALK KÜLTÜR MERKEZLERÝ çýktý D Irak’ta 650 bin Sivil Öldü sosyalist barikat 36 Brezilya Baþkaný'ný seçti 12 sa 3 yý 1 YA SOSYALÝZM YA BARBARLIK DÜN Y A H A L A R IN D A N LK Güney Kore’de Halkçý Sendikaya Baský Son elli yýldýr ABD'nin dünyadaki sayýlý iþbirlikçilerinden olan Güney Kore devleti Güney Kore emekçilerine karþý baskýlarý arttýrýyor. Kayýt altýna alýnmaya zorlanan 140 bin üyeli fiili Kore Devlet Çalýþanlarý Sendikasý (KGEU) hükümetin saldýrýsýyla karþý karþýya. Bu saldýrýlar dünya komuoyu tarafýndan da tepkiyle karþýlanmakta. Hükümet þu ana kadar 251 þubesi bulunan sendikanýn 125 þubesini zor kullanarak kapattý. Hükümetin KGEU'ya karþý saldýrýlarý Kore'nin Busan kentinde yapýlan ILO Asya Bölgesel Toplantýsý sýrasýnda da þiddetlenerek devam etti. Polis zor kullanarak boþalttýðý KGEU þubelerinin kapýlarýný da demir levhalarla kaynaklatarak þubeleri kullanýlmaz hale getiriyor. Sendikaya yönelik geliþtirilen saldýrýlar sonucunda direnen sendika üyeleri ve destekçilerinden 100 kiþi gözaltýna alýndý. KGEU alt seviye devlet çalýþanlarý arasýnda örgütlü. Resmi olarak kayýtlý olmayan ve fiili bir sendika olan KGEU'nun 140,000 üyesi olduðu tahmin ediliyor. Resmi bir sendika olan Devlet Çalýþanlarý Sendikasý Federasyonu'nun ise sadece 70,000 üyesi bulunuyor. Hugo Chavez’den Ýsraillilere Vize Yok ... Yunanistan’da Öðretmenler Grevde Yunanistan'da kamuya baðlý ilkokul öðretmenleri, zam ve bütçe talebiyle 6 haftadýr sokaklarda. 26 Ekim 2006 günü 10 bin kiþi baþkent Atina'da protesto gösterisi düzenleyerek seslerini hükümete duyurmaya çalýþtý. Öðretmenler bu eylemi eðitim sistemini felç etti. 450 Euroluk ücret artýþý ve eðitime daha fazla bütçe talebiyle greve çýkan öðretmenler Sintagma Meydaný'nda toplandý. Meydanýn çevreyle baðlantýsýný kesen öðretmenler, sokaklarý da birkaç saatliðine tamamen trafiðe kapattý. "Eðitim mal deðil haktýr; alýnýp satýlamaz" sloganý atan ilkokul öðretmenlerine, saðlýk görevlileri de destek verdi.. Venezuela'nýn, Ýsrailli turist adaylarýna vize vermeme kararý aldý. Venezuela Devlet Baþkaný Hugo Chavez, Ýsrail'in Lübnan topraklarýndaki saldýrýlarýný protesto amacýyla, bu ülkedeki en üst düzey diplomatýný geri çaðýrmýþ ve Ýsrail'in, 34 gün süren saldýrýlarýný, soykýrým giriþimi olarak nitelemiþti. Ýsrail de cevap olarak, Venezuela'daki büyükelçisini kýsa süre için geri çaðýrmýþtý. Venezuelalý bir yetkili, vize iþlemleriyle ilgili kararýn, teknik bir uygulama neticesinde alýndýðýný belirtti. 5-6 Ekim 2006 tarihinde Bolivya madenlerinde özel þirketler ile kamu çalýþanlarý arasýnda dinamitlerin kullanýldýðý bir meydan savaþ yaþandý. Ýngiliz RBG firmasý tarafýndan iþletilirken, þirketin yolsuzluklarýnýn açýða çýkmasýnýn ardýndan Bolivya Maden Ýþletmeleri COMIBOL'a devredilen ve madenciler sendikasý FMSTB üyesi iþçiler kontrolünde bulunan Huanuni kalay madenine özelleþtirme yanlýsý Kooperatistalarýn saldýrmasý sonucu çatýþma çýktý. Çatýþmalarda 16 iþçi öldü, 60 iþçi yaralandý.Maden iþçilerinin daha önce ýsrarla çaðýrdýðý kolluk güçleri ancak çatýþmalarýn ardýndan bölgeye geldi. Empeyalist tekelci þirketlerle iþbirlði içinde olan küçük maden üreticisi gruplarýn oluþturduðu Kooperatistalar maden yataðýný ele geçirmek istiyor. FMSTB ise buna karþý direniyor. Geliþen bu durum karþýsýnda 7 Ekimde Bolivya lideri Evo Morales, bakan Walter Villarroel'i görevden alarak eski FMSTB üyesi sendikacýlardan Guillermo Dalence'ý Maden Bakaný olarak atadý. Bolivya Maden Ýþletmeleri COMÝBOL müdürü de görevinden alýndý.Evo Morales, çatýþmanýn iki tarafýna da bir çaðrý yaparak mevcut barýþ ortamýný korumalarýný istedi. Halk Kültür MerkezLERÝ DÜNYA HALKLARININ KURTULUÞU ÝÇÝN SOSYALÝZM 13 sa 3 yý 1 sosyalist barikat 37 Bolivya’da Kamu Çalýþanlarý Madenlerine Sahip Çýktý Onur, Direniþ ve Ýhanetin Bedeli: ÖZGÜRLÜK RÜZGARI ch n e :K . ön Y .: sosyalist barikat 38 yn a Lo y, y, ph ane m l a M De gh an ic nin i ll ra un Ci ad C P am Li ur O 1920’li yýllarýn Ýrlandasý ile baþlýyoruz Özgürlük Rüzgarý macerasýna… Tarihin sömürgen devletlerinden Ýngiltere, yaný baþýndaki Ýrlanda’yý iþgal altýnda tutmaktadýr. 1916 yýlýnda Ýrlanda Baðýmsýzlýk savaþý baþlamýþtýr. Filmin baþý olmasýna raðmen, Ýngilizlerin nefret verici baskýsý yüzümüze çarparak baþlar. Bir çiftlik evini basan Ýngilizler, ortalýða emirler yaðdýrýr fakat 17 yaþýndaki Mihail, emirlere karþý geldiði gibi, kafa tutmaya çalýþýr iþgalcilere… Film böyle bir sertlikte baþlasa da, adeta ilerleyen sahnelerin ipucuna vermiþ olur bizlere. Film kahramanlarýndan Damien, doktor olmak için Ýngiltere’ye gitmeye karar verir. Fakat filmin dönüm sahnelerinden biri yaþanýr. Tren Garý’nda yaþanan olay, Damien’i kararýndan vazgeçirir, IRA’ya yemin ederek Ýrlanda’nýn kurtuluþ savaþýna adýmýný atar. Bu arada Damien savaþta yalnýz deðildir. Abisi de yanýbaþýnda Ýngiliz iþgalcilere silah sýkmaktadýr. IRA’nýn savaþý ülkeye yayýlýr. Damien ve arkadaþlarý ulusal kurtuluþ mücadelelerini büyütürler… Karþý cephe de boþ durmaz. IRA militanlarý gözaltýna alýnýrlar. Damien’in abisinin iþkence ve týrnaklarýnýn çekilmesi sahnesi, IRA militanlarýnýn söylediði coþkulu marþla birlikte gösterilir izleyiciye. Bu sahnenin sonunda iþkencecibaþýnýn iþkence odasýndan çýkýþý yenilgiyi en güzel þekilde tarif eder bize… Filmin ilk yarýsýna bir genç IRA militanýnýn cezalandýrýlmasý damgasýný vurur. Bu sayfalarda tanýttýðýmýz ikinci Kean Lo- ach filmi. Özgürlük Rüzgarý bazý eleþtirmenlerce iki kardeþ kavgasý diye yansýtýlsa da, aslýnda film baþlý baþýna Ýrlanda halkýnýn özgürleþmesinin sosyalizmde olduðu vurgusunu taþýr. Coþku, üzüntü, acý, sevinç vb. duygularýnýn dengelendiði filmde, Kean Loach, çubuðu hep Ýrlanda’nýn özgürlüðüne doðru büker. IRA’nýn Ýngiltere ile imzaladýðý barýþ anlaþmasýnýn, Ýrlanda halkýna yapýlmýþ ihanete denk düþtüðünü seyirciye kabul ettirir. Ve filmin final sahnesini kendisine yakýþýr þekilde baðlar Kean Loach. Direnenler ve Yenilenler… Özetlersek, Kean Loach, filmde kalýn çizgilerle mesajlar veriyor. Özellikle emperyalistlerle kolkola girme durumlarýnýn, ulusal kurtuluþu onlarla iþbirliðinde aramanýn arttýðý günümüzde, kurtuluþun yolunun sosyalizmden esecek özgürlük rüzgarýnda olduðunu belleklerimize kazýyor. 14 sa 3 yý 1 HALK KÜLTÜR MERKEZLERÝ DEVRÝMCÝ KÜLTÜR VE SANAT ÝÇÝN HKM’LERDE ÖRGÜTLEN Yeni Ekimler için Ekim devrimini selamlayarak… “(…) Lenin hep ayný Lenin’di, ama yine de onu her gün izleyen biri onun insanlara karþý daha alçakgönüllü, daha itinalý hale geldiðini anlardý. Düþüncelere dalarak uzun süre bir aþaðý bir yukarý yürür, bu ara kendisini rahatsýz eden olduðunda, ilk anda gözlerinde bir üzüntü ifadesi okunurdu. Zor yýllardý göçmenlik yýllarý, Lenin’den az çaba gerektirmedi; ne var ki, kitlenin gereksinimi olan ve onlarý zafere götüren savaþçýyý bu yýllar yarattý.” Büyük Ekim Devrimi’nin önderi Lenin’in hayat arkadaþý, yoldaþý Nadejda Krupskaya tarafýndan yazýlan “Lenin’den Anýlar” kitabýnýn önsözünde geçen birkaç kelime bunlar… Ýlk kez 1893 yýlý sonbaharýnda karþýlaþýlan çok bilgili Volga’lý bir Marksist’in yazýlarý ve sonrasýnda Büyük Ekim Devrimi’ne kadar geçen koskoca bir zamana dair, dünyanýn kaderini deðiþtiren bir tarihsel sürece dair, bu tarihin baþlýca yaratýcýlarýndan olan öndere dair yazýlmýþ kýsacýk anýlar belki de… “Bu döneme ve Lenin’e iliþkin ciltler dolusu son derece ilginç makale ve kitap yazýlabilir. Benim anýlarýmýn amacý, Vladimir Ýlyiç’in yaþamak ve çalýþmak zorunda kaldýðý koþullarýn bir tablosunu vermektir” der Nadejda Krupskaya yoldaþ… Kitap, Nadejda Krupskaya’nýn belleðinde canlý kalmýþ olaylar bir araya getirilerek, Lenin Yoldaþ’ýn ölümünden sonraki ilk yýllarda yazýlmýþ. Kitabýn 1894 - 1907 yýllarýný kapsayan ilk bölümünde Petersburg’daki çalýþmaya, sürgün yýllarýna, Münih ve Londra’da yaþanan ilk göçmenlik dönemine, ikinci Parti Kongresi’nden önceki zamana, Ýkinci Parti Kongresi’ne ve Kongre sonrasýndan 1905 yýlýna kadarki döneme iliþkin anýlar bulunmakta. Daha sonrasýnda yurtdýþýnda ve Rusya’da 1905 yýlýna iliþkin anýlar, son olarak da 1905 - 1907 arasý anýlar yer almakta. Nadejda Krupskaya bu bölümün büyük çoðunluðunu, Lenin’in yaþamýnýn son yýlýný geçirdiði Gorki’deki büyük evin ýssýz odalarýnda ve parkýn çimenle kaplý yollarýnda dolaþarak yazmýþ. Kitapta 1894 -1907 yýllarý arasýnda genç iþçi sýnýfý hareketinin atýlýmýyla dolu yýllarýnýn arasýnda, Bolþevik partinin temellerinin atýldýðý döneme gidebilir, bütün bunlarýn hepsini Lenin Yoldaþ’ýn hayatýnda somutlanmýþ bir þekilde görebilir, 1917’yi yaþayabilir, anýlarla dolu sayfalarýn arasýnda bir devrimi yeniden yaþayabilirsiniz. “O yýllar içerisinde çok þey öðrendim, sürekli olarak Lenin’i okudum; geçmiþle bu gün arasýnda iliþki kurmayý, Lenin olmaksýzýn Lenin’le birlikte yaþamayý öðrenmeliydim. Ýkinci bölüm ise biraz birinci bölümden farklý. Birinci bölümde, Lenin’in yaþamýna iliþkin ayrýntýlar daha büyük bir yer tutmasýna karþýlýk, ikinci bölümünde Lenin’i meþgul eden þeylere ve onun düþüncelerine aðýrlýk verilmiþtir. Ýki bölümü birbiri ardýndan okumanýn en iyisi olacaðýný düþünüyorum. Birinci bölüm, ikinci bölümle organik olarak baðlýdýr, o okunmaksýzýn, ikinci bölüm yalnýz baþýna okunursa, gerçekte olduðundan daha az “aný” niteliðinde görülebilecektir” Nadejda Krupskaya’nýn hayatýndan, kaleminden bir devrimi yeniden yaþamak istiyorsanýz, Lenin’e dair günlük yaþama, tavýrlarýna dair küçük ayrýntýlarý yakalamak istiyorsanýz, tüm bunlarýn yanýnda sayfalarýn arasýnda kalmýþ devrimci bir aþký yakýndan tanýmak istiyorsanýz bu kitabý okumanýzý tavsiye ederiz. Yeni Ekimler için Ekim devrimini selamlayarak… HALK KÜLTÜR MERKEZLERÝ HER ZAMAN YANIBAÞINIZDA MÜCADELEDE 15 sa 3 yý 1 sosyalist barikat 39 YAZAR: NADEJDA KRUPSKAYA YAYINEVÝ: iNTER YAYINLARI lenin’den anýlar sosyalist barikat 40 Paranýn Kabesi Washington’a Tapmak... dünden yarýna mektuplar... Emine ile Sümeyye’nin Washington maceralarýný izledin mi hiç dostum? Yabancýmýz deðiller caným, baþbakanýn muhterem eþi ve kýzý… Bir de parasýz yatýlý oðlan var; Bilal. Gurbet ellerde, Amerikan okullarýnda dirsek çürütüyor. Asker ailelerini kýzdýrmamak için olsa gerek, bugünlerde ortalýkta görünmüyor. Keyifleri pek yerinde hanýmlarýn. Kocalarý babalarý, büyük efendinin önünde bin türlü takla atýp kendini beðendirmek, “biraz daha kullanýlmak” için ter dökerken onlar Beyaz Saray’da günlerini gün ediyorlar; First Leydi Laura Bush hazretleri dantel bilse örnek deðiþ tokuþu bile yapacaklar ama cahillik karþý tarafta, bizimkilerde deðil. Yani ben ne desem, sen ne kadar kýskansan boþ! Baþlarýndaki örtüyü çýkar, ellerine uzun aðýzlýklý bir sigara ver; Semra Özal’ýn biraz rejim yapmýþý; iþte öyle. Tam bir Türk filmi öyküsü: Kasýmpaþa’dan Washington’a! Müthiþ yükseliþ! Emine Haným komþularýna ne kadar hava atsa yeridir: Biz Beyaz Saray’dayken!.. Ýftar yemeðine oturuyorlar Beyaz Saray’da; yanlarýnda Haçlý ordularý baþkomutaný, Evangelist mezhebinin sevgili evladý George W. Bush var; menüde de Tel Aviv usulü çocuk eti kýzartmasý! Bu arada, sað olsun sevgili baþkanýnýn davetini kýrmayan Robert de Niro da mübarek günde gelmiþ, hep birlikte top patlasýn ezan okunsun diye beklerken laflýyorlar. Çenelerini sýký tutsunlar diye tembihlenmiþlerdir mutlaka ama yine de duramýyorlar. Emine ve Sümeyye hanýmlar, her þeyleri pek çok biliyorlar çünkü! Babasý bir baþka odada yemin billah edip “Türkiye’de ciddi manada bir anti-Amerikancýlýk olduðunu sanmýyorum” gibi inciler döktürüyor ya, Sümeyyecik de boþ durmuyor ve halkýn ABD’ye deðil savaþa karþý bir hissiyatýnýn olduðu teminatýný veriyor Laura Haným’a. Emine Haným tam o sýra kýzýný çimdikleyip öne atýlýyor “Türk halkýnýn geleneksel olarak yabancýlara sýcak duygular beslediðini, kendisini de Amerikan halkýna yakýn hissettiðini” söylüyor telaþla. Ama diyor Emine Haným, “dünyanýn çeþitli yerlerindeki görüntüler halký etkiliyor.” Ve ekliyor sonra, “basýný engelleyemeyiz ki.” Ne güzel deðil mi sevgili dostum? Bilinçli Türk kadýnlarý ülkemizi deplasmanda gururla temsil ediyorlar! Bizim adýmýza ne garantiler veriyorlar, bizim duygularýmýzý ne kadar iyi özetliyorlar. Biz aslýnda Amerikan düþmaný filan deðilmiþiz meðer, hep birlikte bu gerçeði öðrenmiþ oluyoruz. Aslýnda pek severmiþiz onlarý da kör olasý basýn aramýzý açarmýþ. Þu Reuters gibi ajanslarýn kablosu olsa da Emine haným dikiþ makasýyla bir hamle yapsa, artýk ne Ebu-Garib hapishanesi olacak ne de Gazze’nin hiç susmayan ambulans düdüklerini duyacaðýz. Ýnsan tutsaklara iþkence yapar yapmasýna da tutup bir de “iþ baþýndayken” fotoðraf çektirir mi? Ner- den baksan rezalet! Sonra da Emine-SümeyyeTayyip, kendilerini paralasýnlar sizi savunmak için! Ne güzel deðil mi dostum? Fotoðraflara hiç bakýyor musun? Haber programlarýndaki görüntüleri izliyor musun? Otur bir daha bak, hepsinin gözlerine bak. Bir tarafta, tepeden týrnaða kompleks, tepeden týrnaða beðenilme, baðýþlanma ve himaye altýna alýnma beklentisi, diðer yanda pis Doðulularla birkaç saat geçirmenin sýkýntýsý ve bunun bir lütuf olduðunu bilmenin tatlý keyfi. Yani sen paranýn Kabesi Washington'da oturuyorsun ve sana tapan kullarýn gelip tapýnaðýnýn taþlarýna yüzlerini sürüyorlar. Zulmün dünyayý sarmýþ, milyonlarca insaný para denilen tanrý için katletmiþsin ve yine de kullarýn gelip tapýnak ayinine katýlýyor ve sana sadakatlerini bildiriyorlar. Yalnýzca kendileri için deðil, kendi tebalarýnýn kulluðu için de garanti veriyorlar! Fotoðraflara iyi bak dostum, fotoðraflara iyice bak. Ebu Garib’teki hayvanlar tutsaklara nasýl bakýyorsa öyle bakýyorlar aslýnda, herhangi bir toplama kampý komutaný vagonlardan indirilenlere nasýl bakýyorsa öyle bakýyorlar. O bakýþ hiç deðiþmedi, yüzyýllardýr deðiþmedi. Dizginlenemez bir uþaklýk ruhuyla vecd içinde tapýnanlar, ülkelerini, halklarýnýn geleceðini satanlar için de bu bakýþ deðiþmez. Üstün ýrkýn aþaðýlýk ve görgüsüz Ortadoðululara bakýþýdýr o. Git arþivlerden bul; Filipin diktatörü Marcos’un, Ýran Þahý Pehlevi’nin, Pakistan cuntacýsý Ziya Ül Hak’ýn Amerikan baþkanlarýyla çektirdiði fotoðraflara tek tek bak. Hepsinde ayný zoraki gülümseme ve ayný küstah keyif vardýr. Tapýnaðýn efendisi þöyle demektedir aslýnda: “Bu, yanýmda gördüðünüz adam, benimdir, bana aittir. Benimle kýyas kabul etmeyecek kadar aþaðý bir ýrkýn mensubudur; benim soframýn kýrýntýlarýyla beslenir. Kendini þu anda çok þanslý sanýyor ama deðil. Caným ne zaman isterse onu çukurun dibine gönderip bir yenisini soframda konuk edebilirim.” Ne diyorsun peki dostum? Gerçekten, Amerikalýlarý “geleneksel olarak” seviyor musun sen de? Ya da artýk þakayý býrakýp daha ciddi sorayým: Þu taþeronlara iyi bir yanýt vermenin zamaný gelmedi mi hâlâ? Onlara “bizim adýmýza konuþmamalarýný” yüksek sesle söylemenin zamaný gelmedi mi? Geldi de geçiyor bile diyorsun deðil mi? Haklýsýn, geldi de geçiyor bile! Artýk beklemenin zamaný deðil gerçekten de; ayaða kalkmanýn zamaný ve bunu yapacaðýz, yapmalýyýz sevgili dostum, baþka þansýmýz yok. Hiç olmazsa onurumuz için…Kendine iyi bak dostum, umudunu diri tut. Gelecek, sen nasýl istiyorsan öyle gelecek. 16 sa 3 yý 1 Sosyalist BARÝKAT/Aylýk Sosyalist Dergi Sayý:45 / Kasým 2006 Anka Yayýncýlýk Adýna Sahibi ve Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Gönül Sonbahar Yönetim Yeri: Çakýraða Mah. Abdüllatif Paþa Sk. No: 4/5 Aksaray/Ýstanbul Tel/Fax: 0212 632 23 19
Benzer belgeler
Halklarımızı Sevmeyenler Defolsun Gitsin!
Halk Kültür Merkezleri, emekçi mahallelerinde yoz ve çürümüþ kültüre karþý, uyuþturucu ve çetelere karþý yeni bir kültür için savaþýyor. Emekçi dayanýþmasýný, halk kültürünün
en iyi örneklerini yar...