Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Gençlik Komitesi Katılımcılar ne
Transkript
Türkiye’nin İlk Madencilik Dergisi Yıl 2015, Sayı: 54 Ocak, Şubat, Mart MARBLE 2015 DÜNYA LİDERLİĞİNİ HEDEFLİYOR MADEN KANUNU’NDAKİ DEĞİŞİKLİKLER ÜZERİNE KROMDA NELER OLUYOR? DÜNYADA İLK KEZ ENERJİ HAMMADDELERİ ZİRVESİ DÜZENLENİYOR www.sektormadendergisi.com.com Ocak-Şubat-Mart 2015 5 Türkiye'nin İlk Madencilik Dergisi Ocak, Şubat, Mart 2015 sayı: 54 Yayın Türü : Yaygın Süreli YÖNETİM İmtiyaz Sahibi: YMGV adına Prof. Dr. Güven ÖNAL YMGV YÖNETİM KURULU Prof. Dr. Güven Önal (Başkan) Prof. Dr. Işık Özpeker (Bşk.Yad.) Murat Turan (Genel Sekreter), Alp Gürkan (Muhasip Üye), Selçuk Buyurgan (Üye), Prof. Dr. Erdoğan Yüzer (Üye), Dr. Nijat Gürsoy (Üye), İsmet Sivrioğlu (Üye), Cevdet Özçelik (Üye) DENETİM KURULU Dr. Dündar Renda, Günaydın Yirmibeşoğlu, Özer Altay YMGV MÜTEVELLİ HEYETİ TÜZEL KİŞİLER Altın Madencileri Derneği, MTA, Eti Bakır A.Ş., TKİ, Eti Maden, TTK, İTÜ Maden Fakültesi, Tümmer, Migem, Türkiye Maden İşçileri Sendikası, Maden Müh. Odası, Türkiye Madenciler Derneği YMGV MÜTEVELİ HEYETİ GERÇEK KİŞİLER Abdullah Mısırlıoğlu Ali Erguvanlı Ali Türkoğlu Alp Gürkan Antony Caouki Atılgan Sökmen Behçet Süleymanoğlu Caner Zanbak Cemil Ökten Dündar Ergunalp Dündar Renda Ekrem Yüce Enver Erdoğan Erdoğan Yüzer Gülhan Özbayoğlu Günaydın Yirmibeşoğlu Güngör Tuncer Güven Önal Halil Köse Halim Demirel Hayrettin Elmas Işık Özpeker İbrahim Halil Kırşan İlgin Kurşun İlhami Tezcan İsmail Hakkı Arslan İsmet Kasapoğlu İsmet Sivrioğlu Lütfi Çallı Mahir Vardar Melih Turhan Metin Balıbey Mevlüt Kemal Murat Dedeman Murat Turan Mustafa Sönmez Necati Kurmel Nedret Durukan Nijat Gürsoy Nizamettin Çoban Oktar Kızılsencer Ömer Yenel Özer Altay Rıfat Kont Sabri Karahan Sadrettin Alpan Selahaddin Anaç Selçuk Buyurgan Selim Çiçek Senai Saltoğlu Suat Sarısoy Şeyda Çağlayan Taşkın Akdeniz Tolga Yalçın Tuğrul Erkin Ümit Akdur Yener Cander Yüceer Göver Zeki Doğan Zeki Yavuztürk YÖNETİM YERİ Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Cumhuriyet Cad.No.179/5, Daire: 10 Harbiye –İSTANBUL Tel.: 0212.246 20 81 Fax: 0212.247 51 11 e-posta: [email protected] www.ymgv.org.tr YAYIN YÖNETİM Yazı İşleri Müdürü: Prof.Dr. Işık Özpeker Yayın Koordinatörü: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp Yayın Kurulu: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp,Mad. Yük. Müh. Murat Turan Reklam Sorumlusu: Gülseren Koçer - [email protected] Grafik Tasarım: Tarkan Özdemir - [email protected] BASKI-CİLT Karakter Color Matbaası A.Ş. 100. Yıl Mah. Massit 3. Cadde No: 200 Bağcılar / İstanbul Tel: 0 212 432 30 01 Faks: 0 212 628 95 65 SEKTÖRMADEN DERGİSİ YURT MADENCİLİĞİNİ GELİŞTİRME VAKFI TARAFINDAN 5680 SAYILI BASIN KANUNUN 9/2 MADDESİ GEREĞİNCE İSTANBUL VALİLİĞİNE BEYANNAME VERİLEREK AYNI KANUNUN 9.MADDESİNE GÖRE TANZİM EDİLEN 04.04.2003 TARİHLİ İZİNLE ULUSAL GAYRİ SİYASİ VE YAYGIN SÜRELİ TÜRÜNDE 3 AYDA BİR YAYINLANMAKTADIR. SEKTÖRMADEN DERGİSİ ABONELERİNE DAĞITILMAKTADIR. DERGİYE GÖNDERİLEN YAZILAR VE FOTOĞRAFLAR GERİ İADE EDİLMEZ. YAYINLANMASI İSE YAYIMCININ KARARINA BAĞLIDIR. YAYINLANAN YAZI VE FOTOĞRAFLARIN SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR. KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABİLİR. 6 Ocak-Şubat-Mart 2015 İÇİNDEKİLER 8 INERMA Enerji Zirvesi 9 7.Uluslararası Maden Türkiye Fuarı 10 YMGV Mütevelliler Toplantısı 14 Türkiye’den Haberler 18 Endüstriyel Mineral Haberleri 22 Sektörün Sorunları ve Çözüm Arayışları 20 Dünyadan Haberler 24 Teknolojinin Nimetleri 26 Marble 2015 Dünya Liderliğini Hedefliyor 28 Kromda Neler Oluyor? 30 Tungsten 32 Agrega Sektörünün Önü Açık 34 Şen Plastik 38 Feldspat 42 DBC Makina 46 Yeni Maden Kanunu 52 Maden Hukukumuzun Geçmişi REKLAM INDEX ERAY BAZALT MAD.İNŞ.LTD.ŞTİ ÖN KAPAK İÇİ ETİ BAKIR A.Ş. ARKA KAPAK İÇİ AK-SA MAGNET SAN.TİC.A.Ş. ARKA KAPAK ERSEL AĞIR MAKİNE SAN.TİC.A.Ş. 3 ÇAYELİ BAKIR İŞL.A.Ş. 6 SIEMAG TECBERG GmbH 7 KOZA ALTIN İL. A.Ş. 12 REMAS REDÜKTÖR SAN.A.Ş13 SATILIK KÖMÜR İŞLETMESİ17 TÜFEKÇİOĞLU KAUÇUK 27 ADG MADENCİLİK İNŞ. MÜH.31 CİNER GROUP 45 MATEL HAMMADDE. SAN.TİC.A.Ş. 51 AYDIN LİNYİT LTD.ŞTİ. 55 ERSENCER MÜHENDİSLİK 59 ANT GROUP 61 ANAGOLD MADENCİLİK SAN.A.Ş. 65 TÜPRAG MET. MAD. SAN.TİC.A.Ş.66 www.sektormadendergisi.com.com www.sektormadendergisi.com.com Ocak-Şubat-Mart 2015 7 Esas Holding, Ali Sabancı YMGV'den Haber Esas Holding, Ali Sabancı 7. Uluslararası Maden Türkiye Fuarı 2016’da yapılacak DÜNYADA İLK KEZ ENERJİ HAMMADDELERİ ZİRVESİ DÜZENLENİYOR Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve Clarion Events Türkiye, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin işbirliği ile 1-3 Ekim 2015 tarihlerinde, İstanbul Hilton Kongre ve Sergi Merkezinde, INERMA “Uluslararası Enerji Hammaddeleri ve Enerji” isimli bilimsel ve teknolojik bir zirve düzenleyecekler. Türkiye’de ve Dünyada bir ilk olarak düzenlenecek bu Uluslararası Zirvede bilimsel araştırmaları içeren bildirilerin yanı sıra endüstriyel uygulamaların yer aldığı sunumlar da yapılacak. Ayrıca, enerji teknolojileri ile makine ve teçhizatlarının tanıtılacağı bir sergi de bulunacak. Dünyada, Türkiye’de Enerji ve Enerji Stratejileri, Enerji Hammaddeleri, Kömür, Petrol, Doğalgaz, Kaya Gazı, Hidroelektrik, Nükleer Hammadder, Jeotermal, Bioyakıt Teknolojileri, Güneş, Rüzgar ve Hidrojen Enerjisi gibi konuların mercek altına alınacağı Zirvenin Bilim Kurulu ve Uluslararası Danışma Kurulu şu isimlerden oluşuyor: Bilim Kurulu: Prof. Dr. Fatma Arslan (İTÜ), Prof. Dr. Altuğ Şişman (İTÜ Enerji Enstitüsü), Prof. Dr. Gülçin Özürlan Ağaçgözgü (İTÜ), Prof. Dr. Ahmet Tuğrul Başokur (Ankara Üniversitesi), Prof. Dr. Ali Nezihi Bilge (İstanbul Bilgi Üniversitesi), Prof. Dr. Mehmet Sabri Çelik (İTÜ), Prof. Dr. Üner Çolak (İTÜ Enerji Enstitüsü), Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu (İTÜ), Prof. Dr. Sezai Kırıkoğlu (İTÜ), Prof. Dr. Orhan Kural (İTÜ), Prof. Dr. Hasancan Okutan (İTÜ), Prof. Dr. Sadriye Küçükbayrak Oskay (İTÜ), Prof. Dr. Bihrat Önöz (İTÜ), Prof. Dr. Gülhan Özbayoğlu (Atılım Üniversitesi), Prof. Dr. Abdurrahman Satman (İTÜ), Prof. Dr. Mete Şen (İTÜ), Prof. Dr. Ayşe Kaşlılar Şişman (İTÜ), Prof. Dr. Raşit Turan (ODTÜ), Yrd. Doç. Dr. Mahmut Faruk Akşit (Sabancı Üniversitesi), Yrd. Doç. Dr. Burak Barutçu (İTÜ Enerji Enstitüsü), Yrd. Doç. Dr. Şule Ergün (Hacettepe Üniversitesi), Yrd. Doç. Dr. Tahsin Perek (İTÜ) Uluslararası Danışma Kurulu: Prof. Dr. Robin J. Batterham (Avustralya), Prof. Dr. Roberto C. Vilas Bôas (Brezilya), Prof. Dr. Rolf Bracke (Almanya), Dr. Johan van Dyk (Güney Afrika), Prof. Dr. Eric Forssberg (İsveç), Prof. Dr. James Hendrix (ABD), Prof. Dr.-Ing. Halit Z. Kuyumcu (Almanya), Francis Lau (ABD), Prof. Badie I. Morsi (ABD), Prof. Dr. Ivan Nishkov (Bulgaristan), Prof. Dr. Cyril T. O’Connor (Güney Afrika), Prof. Dr. Vladko Panayotov (Bulgaristan), Dr. Pradip (Hindistan), Dr. Luis Sobral (Brezilya) INERMA Uluslararası Enerji Hammaddeleri ve Enerji Zirvesi ile ilgili ayrıntılı bilgilere www.inerma.com web sitesinden ulaşılabilir. 10 Ocak-Şubat-Mart 2015 www.sektormadendergisi.com.com Maden sektörünün Avrasya coğrafyasında düzenlenen en kapsamlı fuarı olan, Maden Türkiye Uluslararası Madencilik, Tünelcilik, Makine Ekipmanları ve İş Makineleri Fuarı 2016, maden arama, üretim, zenginleştirme, değerlendirme teknoloji ve hizmetlerini 7. kez bir araya getiriyor. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve TÜYAP işbirliğiyle düzenlenen Maden Türkiye Fuarı yıllar itibariyle yüzde 100 büyüme ve son olarak 2014 yılında kaydettiği katılımcı sayısında yüzde 30, ziyaretçi sayısında da yüzde 47 artış ile madencilik dünyasının cazibe merkezi olduğunu gösterdi. 24-27 Kasım 2016 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde, sektör profesyonellerine kapılarını açacak. Maden Türkiye 2016, 7. Uluslararası Madencilik, Tünelcilik, Makine Ekipmanları ve İş Makineleri Fuarı Türkiye’den ve tüm dünyadan lider firmaların katıldığı, sektörün üretim gücünün ve yeteneklerinin sergilendiği, uluslararası satış ve pazarlama platformu olma özelliğini koruyacak. Yıllar içinde kaydettiği büyüme ve gelişmeye paralel olarak kapsamı da genişleyen Maden Türkiye Fuarı 2016 yılında yeni ürün ve hizmet gruplarına da kapısını açıyor. 7. Uluslararası Maden Türkiye Fuarı'nın kapsamına alınan yeni konular şunlar: Tünel Açma Makineleri ve Ekipmanları Beton Makineleri ve Ekipmanları Asfalt Yapım Makineleri ve Ekipmanları Tünel Scada Yönetim Sistemleri Taklitlerinden sakınınız Maden Türkiye Fuarı'nın yarattığı bu büyük etki ve prestij pek çoklarına ilham verirken elbette öykünme ve taklit girişimlerine de yol açıyor. Bu anlamda, benzer bir isim altında düzenlenen ve 2015 yılında yapılacağı duyurulan Fuar ile ilgili yanılgı ve karışıklığı engellemek üzere Maden Türkiye www.sektormadendergisi.com.com Fuarı'nın düzenleyicisi olan Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı bir açıklama yayınlayarak 7. Maden Türkiye Fuarı'nın 2016 yılında yapılacağını bir kez daha hatırlattı. Açıklama şöyle: Değerli Madenciler, Maden ve İş Makineleri üreticileri. Bilindiği gibi Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, TÜYAP fuarcılık şirketi ile birlikte “Maden Türkiye” adı altında Uluslararası bir fuarı 15 yıldan bu yana iki yılda bir düzenlemektedir. Son fuar 27 – 30 Kasım 2014 tarihinde büyük bir başarı ile gerçekleştirilmiş ve madencilik kamuoyunun takdirini kazanmıştır. Gelecek fuar 24 – 27 Kasım 2016’da yapılacaktır. Son günlerde duyurulan ve 2015 yılında yapılacağı belirtilen fuarla Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve TÜYAP’ın ilişkisi olmadığını, Ülkemizde başarılı ve güzel her şeyin taklit edilebileceğini de anımsatarak, geleneksel Maden ve Maden Makineleri Uluslararası fuarının 2016 yılında yapılacağını, yanılgıları önlemek amacıyla, Değerli Madencilik kamuoyunun bilgisine sunmayı görev sayıyoruz. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Ocak-Şubat-Mart 2015 11 YMGV'den Mütevelliler Yeni Yönetimi Seçti Mütevelliler Toplantısında Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'nın 2015 Yılı çalışma programı da kurula sunuldu. Prof. Dr. Güven Önal'ın yaptığı sunumda, Vakfın rutin faaliyetleri olan toplantı, eğitim seminerleri, teknik geziler, tanıtım, burs, dergi basımı ve benzeri çalışmaların devam edeceği belirtildi. Bu çalışmalar kapsamında özellikle maden mevzuatı ile iş sağlığı ve güvenliği konularına önem verileceği vurgulandı. Konu ile ilgili yurt genelinde 14 il merkezinde, 1 günlük “Madencilik Sektörü Yönetici, Teknik ve İdari Personel, İş Sağlığı ve Güvenliği Eği- tim Programı” konulu seminerleri ile ilgili çalışmaların devam ettiğini ifade eden Prof. Önal, ayrıca 1-3 Ekim 2015 tarihlerinde gerçekleştirilecek, INERMA “Enerji Hammadeleri ve Enerji Zirvesi” hakkında da Mütevellilere bilgi verdi. 60. Mütevelliler Toplantısında üç yıllık görev süreleri dolan Vakıf Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Denetim Kurulu üyelerinin seçimi de yapıldı. Seçim sonucunda Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'nın yeni Yönetim ve Denetim organları şöyle oluştu: YMGV Gençlik Komitesi kuruldu "Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'nın 20 Aralık 2014'te yapılan 60. Mütevelliler Toplantısında üç yıllık görev süreleri dolan Vakıf Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Denetim Kurulu üyelerinin seçimi yapıldı." Y urt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın 60. Mütevelliler Toplantısı 20 Aralık 2014 tarihinde İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde yapıldı. YMGV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Güven Önal'ın yaptığı açılış konuşması ve saygı duruşuyla başlayan toplantıda, Divan Başkanlığına Zeki Yavuztürk, Başkan Yardımcılığına Doç. Dr. Tolga Yalçın, Kâtip Üyeliğe Doç. Dr. İlgin Kurşun seçildiler. Kömür İşletmesi ile Termik Santraline ve Balya Kuşun-Çinko Madeni ile Cevher Hazırlama Tesisi’ne teknik inceleme gezileri gerçekleştirildi. 31.Vakıflar Haftası kapsamında “Madencilik ve Yerbilimlerinde İş Olanakları” konulu bir panel düzenlendi; Madenciliğin ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'nın kamuoyuna tanıtımını amaçlayan “Madenciler Dünyası” isimli TV programı iki haftada bir ve birer saatlik olmak üzere, Cem TV’de yayınlandı. Vakfın 2014 yılı Ocak-Kasım dönemi faaliyetleri ile ilgili bilgilendirme Prof. Dr. Güven Önal tarafından yapıldı. Prof. Önal'ın verdiği bilgilere göre, “Madencilik Ana Planı” ve “Kömür Konseyi” çalışmaları devam etti; özel ve kamu kurumlarından 200 kişinin katılımı ile 6 adet eğitim semineri yapıldı. Beypazarı Trona ve Çayırhan Yeraltı Dokuz Eylül Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü ile birlikte, XIV. IMPS Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumu ve Sergisi; Güney Amerika (Şili, Brezilya ve Arjantin) Teknik İnceleme Gezisi gerçekleştirildi. 12 Ocak-Şubat-Mart 2015 Ankara Temsilciliği etkin duruma getirildi, yayınlanan Cevher Hazırlama El Kitabı (1000 adet) ve Kömür ve Enerji broşürünün (2000 adet) yanı sıra Sektörmaden Dergisinin de üç sayısı çıkarıldı. Ayrıca, bu dönemde başlayan “Madencinin Kılavuzu” kitabının yayın hazırlıkları devam ediyor. Vakfın Gelir-Gider durumu ile ilgili de Mütevellilere bilgi veren Prof. Dr. Güven Önal, 2014 Ocak-Kasım döneminde gerek Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'nın gerekse de İktisadi İşletmenin gelirlerinin Kasım ayı sonu itibarı ile tahmin edilenin üzerinde gerçekleştiğini belirtti. Yapılan bilgi sunumunun ardından söz konusu dönem faaliyetleri ile ilgili denetçi raporu Vakfın denetim kurulu üyeleri Dr. Dündar Renda ve Günaydın Yirmibeşoğlu tarafından okundu ve oy birliği ile kabul edildi. www.sektormadendergisi.com.com Yönetim Kurulu: Prof. Dr. Güven Önal (Başkan) Prof. Dr. Işık Özpeker (B.Yardımcısı) Murat Turan (Genel Sekreter) Alp Gürkan (Muhasip Üye) Selçuk Buyurgan Prof. Dr. Erdoğan Yüzer Dr. Nijat Gürsoy İsmet Sivrioğlu Cevdet Özçelik Yedek Üyeler : Mustafa Sönmez, Dr. Sehehaddin Anaç, Doç. Dr. Ekrem Yüce Denetim Kurulu: Özer Altay, Dündar Renda, Günaydın Yirmibeşoğlu. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı bünyesinde bir Gençlik Komitesi oluşturmak üzere yapılan çalışmalarda sona gelindi. Çalışmalar kapsamında, 7 Mart 2015 tarihinde İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen toplantıya İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi'nin maden, cevher hazırlama, jeoloji ve jeofizik mühendislikleri bölümlerinden 4'ü Vakıf bursiyeri olmak üzere toplam 32 öğrencinin katıldığı bir toplantı gerçekleştirildi. Vakıf Başkanı Prof. Dr. Güven Önal'ın başkanlığında yapılan toplantıya öğrencilerin yanı sıra Vakıf Yönetiminden Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Murat Turhan, Doç. www.sektormadendergisi.com.com Dr. Ekrem Yüce, Mütevelli Heyet üyesi Doç. Dr. İlgin Kurşun ve Maden Yük. Müh. Ayşe Koç da katıldı. Toplantıda, katılımcı öğrencilerin Vakıf faaliyetleri hakkında bilgilendirilmesinin yanı sıra öğrencilerin Vakıf’tan beklentileri ve oluşacak Gençlik Komitesinin gerçekleştireceği faaliyetler ve Vakfa sunacağı katkılar üzerine yapılan konuşmaların ardından, YMGV Gençlik Komitesi Genel Kurulunu oluşturacak üyeler belirlendi. 32 kişiden oluşan Genel Kurul kendi içinde yaptığı seçimle Gençlik Komitesi Yönetim Kurulu üyelerini belirledi. Belirlenen Yönetim Kurulu da daha sonra toplanarak kendi içinde görev dağılımını yaptı. Buna göre YMGV Gençlik Komitesi Yönetim Kurulu ve görev dağılımı şöyle oluştu: Şahan Gül (Başkan) ( İTÜ Cevher Haz. 4. Sınıf ), Kıymet Batmaz (2. Başkan) ( İ.Ü. Maden 3. Sınıf ), Ender Cevak (Genel Sekreter), (İTÜ Jeofizik2. Sınıf), Akın Değişmiş (İ.Ü. Maden 2. Sınıf), Cem Ali Çelik (İTÜ Maden 1. Sınıf), Fatih Keklik (İ.Ü. Maden 3. Sınıf), Serpil Karakaya (İTÜ Jeoloji 1. Sınıf) Ocak-Şubat-Mart 2015 13 www.sektormadendergisi.com.com Ocak-Şubat-Mart 2015 15 Türkiye'den Haberler KISA KISA Enerjide büyük fırsat: Toryum “Türkiye Enerji Vakfının toryumla ilgili hazırladığı raporda, milli toryum teknolojisine sahip olunmasının Türkiye’ye 4 büyük fırsat” sunacağı belirtildi. Türkiye Enerji Vakfı (TENVA) “Türkiye’de Toryum: Enerji, Ekonomi ve Siyasette Fırsatlar” başlıklı bir rapor yayınladı. Toryum rezervi bakımından dünyada ikinci sırada yer alan ülkemizin milli toryum teknolojisine sahip olması halinde çok önemli fırsatlar yakalayacağı belirtilen raporda “Milli bir toryum teknolojisine sahip olunması sayesinde Türkiye, yakın gelecekte gerçek bir uluslararası enerji merkezine ve teknoloji ihraç ülkesine dönüşebilir” denildi. TENVA’nın raporuna göre, Türkiye, toryum reaktörleri sayesinde, elektrik üretiminde dışa bağımlılıktan kurtulabilecek, daha gü- venli, temiz, ucuz elektrik üretme imkânına kavuşacak ve böylece yüksek enerji ithalatı faturasını azaltabilecek. Ankara merkezli ve resmi dili Türkçe olan bir Uluslararası Toryum Ajansı’nın kurulmasına öncülük edilebilecek. Toryum teknolojisinin ticarileşmesiyle yüksek teknolojili ürün ve hizmet ihracından kazanç elde edilebilecek. Toryum reaktörlerinin devreye girmesiyle daha çevreci bir elektrik üretim altyapısına sahip olunabilecek ve böylece fosil kaynak kullanımı azaltılabilecek. Ne yapmalı? Türkiye’nin toryum stratejisi geliştirmesi için önerilere de yer verilen raporda, idari, beşeri ve fiziki alanlarda toryum kabiliyetlerinin geliştirilmesi gerektiği vurgulanarak Türkiye Toryum Enstitüsü’nün kurulması ve toryum varlıklarının tam ve kesin bir şekilde raporlanması gerektiği belirtildi. Raporda ayrıca, Ar-Ge projelerini yürütecek insan gücünün yetiştirilmesi ve Türkiye’nin toryum stratejisinin barışçıl bir nükleer Ar-Ge faaliyeti olarak mevcut nükleer stratejiye entegre edilmesi gereği de ifade edildi. Raporda Türkiye’nin Toryum rezervlerine ilişkin olarak da şu bilgilere yer verildi: “Türkiye’deki rezervlerin tam ve kesin miktarının belirlenmesi için henüz yeterince çalışma yapılmamıştır. MTA’ya göre Türkiye’deki kanıtlanmış toryum rezervi 380.000 tondur. OECD ve UAEA’ya göre ise Türkiye’deki toryum rezervi asgari 744.000 ton olup Türkiye, Hindistan’dan sonra ikinci büyük toryum rezervine sahiptir. Türkiye’deki rezervler, Eskişehir-Sivrihisar, Isparta-Aksu ve Malatya-Hekimhan bölgelerinde yoğunlaşmaktadır.” (Kaynak: AA) 1-2-3 EKİM 2015 OCTOBER ULUSLARARASI ENERJİ HAMMADDELERİ ve ENERJİ ZİRVE & SERGİSİ INTERNATIONAL ENERGY RAW MATERIALS and ENERGY CONFEX ISTANBUL HILTON CONVENTION CENTER İsmet Kasapoğlu onurlandırıldı Ü XVIII. Uluslararası Kömür Hazırlama Kongresi Rusya’da yapılacak 1950 yılından beri üç-dört yılda bir gerçekleştirilen Uluslararası Kömür Hazırlama Kongreleri’nin 18.’si olan XVIII.ICPC, 28 Haziran 01-Temmuz tarihleri arasında Rusya’nın St.Petersburg kentinde gerçekleştirilecek. Uluslararası Organizasyon Komitesi ve Rusya Federasyonu Enerji Bakanlığı tarafından düzenlenen ve dört gün sürecek Kongrede kömür hazırlamada karşılaşılan probemler, gelişmeler ve yeniliklerin tartışılacağı teknik oturumların yanısıra kömür hazırlama makine-teçhizat ve kimyasallarının tanıtılacağı bir sergi de yer alacak. 1979’da SSCB’nde yapılan VIII. ICPC şimdiki Ukrayna’nın Donetsk şehrinde gerçekleştirildiği için, XVIII.ICPC Rusya Federasyonu’nda yapılacak ilk kongre olarak kabul ediliyor. Kongre’nin yapılacağı St.Petersburg, sarayları, katedralleri, köprüleri, heykelleri, parkları, bahçeleri, anıtları ve meydanları ile dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olarak kabul ediliyor. Bilindiği üzere XVII.ICPC 1-6 Ekim 2013 tarihinde Türkiye’de ilk defa yapılmış ve İstanbul Grand Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi’ndeki gerçekleşti. Kongreye dünyanın 25 ülkesinden 525 delege katılmış ve kongrede 120 bildiri sunulmuştu. Kongrede ayrıca kömür hazırlama ve teçhizatlarının tanıtıldığı bir fuar da yer almıştı. Yoğun talep üzerine, Özetlerin Teslim Tarihi uzatılmıştır. 16 Ocak-Şubat-Mart 2015 Kongreye bildiri özeti yollamak için son tarih: 10 Mayıs 2015 Kabul edilen bildirilerin tam metninin son gönderilme tarihi: 15 Kasım 2015 30 Nisan 2015 Kongrenin e-mail adresi: [email protected] www.inerma.com www.sektormadendergisi.com.com www.sektormadendergisi.com.com lkemiz madencilik camiasının en önemli duayenlerinden, İsmet Kasapoğlu onuruna bir yemek düzenlendi. Kasapoğlu’nun 19 yıl başkanlığını yaptığı Türkiye Madenciler Derneği (TMD) tarafından düzenlenen geceye, TMD Yönetim Kurulu Başkanı Atılgan Sökmen, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güven Önal, Eski Milli Savunma Bakanlarından Zeki Yavuztürk, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nevzat Kavaklı, Koza Altın Genel Müdürü İsmet Sivrioğlu gibi isimlerin de aralarında bulunduğu pek çok davetli katıldı. Gecede konuşan TMD Genel Başkanı Atılgan Sökmen, derneğin sektörün en eski kuruluşu olduğuna dikkat çekerek İsmet Kasapoğlu’nun da sektörün gelişmesine büyük katkılar sunduğunu dile getirdi. İsmet Kasapoğlu ise yaptığı konuşmada ülke ekonomisi için büyük öneme sahip madencilik sektörüne hizmet vermiş olmaktan gurur duyduğunu söyledi. Ocak-Şubat-Mart 2015 17 Tarihin İlk Maden Ruhsatı Niğde’de Niğde’nin Ulukışla İlçesi’ne bağlı Maden Köyü’nde, Geç Hitit Dönemi’ne ait olan ve dünyada bilinen ilk maden ruhsatı olduğu belirtilen yazıt, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenip koruma altına alındı. Bolkar Dağları’nda bir kaya üzerinde yer alan ve yaklaşık 3 bin yıllık olduğu belirtilen yazıt 1973 yılında arkeolog Mustafa Kalaç tarafından bulunmuş ve içeriği kısmen okunarak bir çeşit maden ruhsatı olduğu tespit edilmişti. 2014 yılı sonunda Niğde Valisinin girişimleriyle Kültür ve Turizm Bakanlığı uzmanlarınca tescillenip koruma altına alındı. Yaklaşık 3 bin yıllık olduğu tahmin edilen yazıt, çalışma sonucunda mumyalama tekniğiyle kopyalanarak Niğde Müzesi’nde sergilenecek. Orijinali ise koruma altına alınarak bulunduğu yerde sergilenecek. Hitit dilinde yazılmış yazıtın günümüze ulaşabilen ve okunup tercüme edilmiş kısmı şöyle (Okunamayan kısımlar (?) ile gösterilmiştir): Ben Tarhunazi, Prens Tarhuwartanun oğlu, Kral Warpalawanın kahramanı, vazal hizmetkarıyım Ve beyim Kral Warpalawaya iyi hizmet ettim Ve o bana tanrı Muti Dağını verdi Tanrı Tarhu ve Kubaba beni zaten (önceden) (?) diler Ve onları (?) ettim Ve beyim Kral Warpalawayı iyi şekilde yükselttim Fakat o bana süratli (?) katırlar verdi (?) Ve Tarhunazi bu tanrılara her yıl kurban eder Ve ona Muti Dağı tanrıları iyi gelirler Bu yazıyı kim kazırsa silerse parçalarsa Bu kimseyi fırtına tanrısı ve tanrılar sürsünler Ve ay tanrısı onu yakalasın Ve tanrı Nikaruha onu yesin Tanrı Kupapa onu (?)sin SATILIK KÖMÜR İŞLETMESİ BUGÜN DEVİR, YARIN ÜRETİM İLETİŞİM Balıkesir-Dursunbey Tel: 0533 660 44 53 TMMOB 3. jeotermal Kongresi Ankara’da yapılacak TMMOB 3. Jeotermal Kongresi ve Sergisi 14-15 Ekim 2015 tarihlerinde Ankara Bilkent Otel`de gerçekleştirilecek. İlki 2007, ikincisi 2009 yıllarında yapılan TMMOB Jeotermal Kongresi ve Sergisi, Türkiye Jeotermal sektörünün en önemli etkinliği olarak sahip olduğu üstün bilimsel ve teknik niteliği ile jeotermal sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getiriyor. Jeotermal kaynakların aranmasından nihai kullanımına kadar olan tüm süreçleri kapsayan Kongrede jeotermal sektöründeki bilimsel ve teknik son gelişmelerin aktarılması, jeotermal kaynakların geliştirilmesinde ve kullanılmasında karşılaşılan sorunların tartışılması, jeotermal gelişim için çözüm önerilerinin üretilmesi ve sektör temsilcilerinin bir araya getirilmesi amaçlanıyor. Uluslararası katılıma da açık olan Kongre süresince, Bilim Kurulu`nca kabul edilen bildiri sunumlarının yanında, poster sunumları ile Dünya`da ve ülkemizde jeotermal enerji konusunda otorite kabul edilen uzmanların çağrılı sunumlarına da yer verilecek. Kongre kapsamında jeotermal bilim ve teknolojisindeki son gelişmelerin ve ürünlerin tanıtılacağı bir sergi de düzenlenecek. 18 Ocak-Şubat-Mart 2015 Turkey Stone Antalya Fuarı kapılarını açıyor Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu İzmir’de TMMOB Maden Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü işbirliği ile düzenlenecek olan 9. Uluslararası Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu 14-15 Mayıs 2015 tarihlerinde İzmir’de MINEX 2015 Fuarı ile birlikte gerçekleştirilecek. Sempozyum hakkında ayrıntılı bilgi için: [email protected] www.sektormadendergisi.com.com Dünya'nın en büyük mermer ve doğal taş ihracatçılarından biri olan Türkiye'de sektörün ulusal ve uluslararası oyuncularını buluşturacak yeni fuar, Turkey Stone Antalya Mermer ve Doğaltaş Ürünleri Fuarı 28-31 Mayıs tarihlerinde Antalya'da yapılacak. 2004-2013 yılları arasında mermer ve doğaltaş ihracatını yüzde 211’lik artış ile ve 2.7 milyon tondan 8.4 milyon tona çıkaran ve alanında dünyanın en önemli bir kaç ülkesinden biri olan Türkiye'de sektörün ulusal ve uluslararası oyuncularını buluşturacak bir fuar daha Antalya'da kapılarını açmaya hazırlanıyor. 28-31 Mayıs tarihlerinde Antalya Fuar Merkezi'nde yapılacak olan Turkey Stone Antalya Mermer ve Doğaltaş Ürünleri Fuarı Pyramids Fuarcılık'ın organizasyonu ve Antalya Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Maden İhracatçılar Birliği, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği, İstanbul Doğal Taş Dernekleri Federasyonu, Marmara Mermerciler ve Madenciler İş Adamları Derneği ve ANFAŞ'ın destekleriyle gerçekleştirilecek. www.sektormadendergisi.com.com AGÜB yönetiminde nöbet değişimi Agrega Üreticileri Birliği Derneği'nin (AGÜB) 13. Olağan Genel Kurul Toplantısı 28 Mart 2015 tarihinde derneğin İstanbul’daki merkezinde yapıldı. Genel Kurulda yapılan seçim sonucunda Beşir Kemal Ustaoğlu Dernek Başkanlığı görevini Barbaros Onulay'dan devir aldı. Derneğin yeni Yönetim Kurulunda Ustaoğlu'nun birlikte çalışacağı isimler ise şöyle: G. Şevket Koruç (Başkan Yardımcısı), Mesut Uzal, Cüneyt Ertuğrul, Cem Sürek, Barbaros Onulay, Melih Çelikkol, Kağan Eren ve Barış Karahüseyin. Yeni Başkan Ustaoğlu, Genel Kurulda yaptığı konuşmada agrega sektörünün yıllık 454 milyon ton üretim, 25 binden fazla istihdam ve 3.5 milyar liralık büyüklüğü ile ülkemizin en önemli madencilik faaliyetlerinden birisi olduğunu ifade ederek “ İnşaat sektörü ekonominin lokomotifi, Agrega madenciliği de bu lokomotifin motorudur" şeklinde konuştu. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve Sektörmaden Dergisi olarak Agrega Üreticileri Birliği Derneği'nin yeni yönetimine çalışmalarında başarılar diliyoruz. Ocak-Şubat-Mart 2015 19 Endüstriyel Mineral Haberleri Kısa Kısa Baritte standart 4'e doğru Ocak ayında Abu Dhabi’de yapılan Orta Doğu Petrol Sondajı Mineralleri Konferansında delegeler sondaj çamurunda kullanılan barit için halen asgari yoğunluk kabul edilen 4.1 in daha aşağı çekilmesi yönünde görüşlerini dile getirdiler. Halen sadece ABD ve Kanada yoğunluğu 4.1 olan bariti standartlarında kabul ediyor, ancak Arjantin, Peru, Meksika, Ekvador ve Venezuela’nın da 4.1 yoğunlukta barit kullandığı bilinmekte. Orta Doğu ülkeleri 4.2 yoğunluktan henüz vazgeçmiş değil, ABD deki uygulamalarda ise 4.2 daha ziyade denizde yapılan sondajlarda tercih ediliyor. Geçmişte M-I Swaco’nun 4.2 standartı gevşetilmezse ABD'deki barit rezervlerinin 20 yıllık ömrünün kaldığını açıklamasının ardından, API 2008 yılında 4.1 yoğunlukta bariti standart olarak kabul etmişti. Bugün de benzer gerekçelerle standartın 4'e çekilmesine ihtiyaç olduğu dillendirilmekte. M-I Swaco’nun testlerine göre sondaj çamurunda 4.2 yoğunlukta baritle elde edilen performansı 4.1 yoğunlukta baritle elde etmek için sadece % 1,1 ilave barit kullanmak gerekiyor. Imerys’in 2014 performansı sektöre moral verdi Dünyanın en büyük ve en çeşitli endüstriyel mineral üreticisi olan Imerys’in performansı endüstriyel mineraller piyasasında turnusol testi gibidir. Şirketin 2014 gelirleri 2013'e göre % 3 artışla 4,2 milyar Dolar oldu ki bu da piyasalarda geleneksel pazarlara olan talebin güçlendiği yönünde yorumlanıyor. Imerys performansını sadece hacimsel büyüklüğü ile değil, yaratıcılığa yaptığı yatırımlarla da destekliyor. Bu yıl şirket piyasalara gene pek çok yenilik sunuyor; Plastik atıkları geri kazanılabilir hale getiren mineral katkı (Imerplast), ilaç üretiminde protein elde edilmesi için kullanılan mineral solüsyon (CelPure), yeni kuşak kurşunlu akülere karbon katkısı (CyPbrid), Li-ion pillerin elektrodları için saf sentetik grafit, otomotiv plastik aksamı için yüksek saflıkta talk, hayvan yemi katkısı olarak yüksek saflıkta diatomit. Türkiye maden yatırımcılarına cazibesini yitirmeye başladı Mart ayında Fraser Enstitüsü 2014 yılı madencilik araştırmasını yayınladı. Bu yıl Dünyanın dört bir tarafında madenci veya madenle ilgili konularda iştigal eden 4,200 firmaya anket yollandı ve 122 ülke ve eyaletin madencilik sektörü değerlendirildi. Çalışma jeolojik veri tabanı, terörizm, kanunlar, rüşvet gibi pek çok parametre hakkında her ülkenin reytingini hesaplamakta. Bunlar içinde en önemlisi Yatırım Cazibesi Endeksi kabul edilmekte. Türkiye bu sıralamada 2013 yılında 112 ülke arasında 29 uncu iken, 2014 yılında 122 ülke arasında 78 inci konuma geriledi. Rating sıralamasına bakınca bizimki kadar büyük düşüş yaşayan bir kaç ülke daha olduğu gözüküyor; Kenya, Etopya, Madagaskar, Eritre. Bu sonuç pek çoğumuz için malumun ilanı sayılır. Bu sıralarda Afrika’ya açılmaya özenen yatırımcıların listenin son sıralarına göz atmasında çok fayda var. (www.fraserinstitute.org ) Esan'da Genel Müdür Serpil Demirel Dunkin’ Donuts şekerine ayar çekti ABD de aktivist grup As You Saw’un Dunkin’ Donuts’ın pudra şekerini beyazlatmak için kullandığı Titanyum Dioksite karşı başlattığı kampanya sonuç verdi ve firma artık ürünlerinde TiO2 kullanmadığını açıkladı. Her ne kadar TiO2 ağırlıklı olarak boya, plastik ve kağıt sektöründe kullanılmaktaysa da, global üretimin %1 kadarı da gıda ve ecza sektöründe kullanılmakta. TiO2'nin gıdada ağırlıkça %1'i aşmayacak oranda kullanılması ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından zarar20 Ocak-Şubat-Mart 2015 sız kabul edilmekte. Ancak karşı düşüncede olanlar, bu değerlendirmenin nanoparçacıklar esas alınarak yapılmadığını, nano boyuttaki parçacıkların da değişen özelliklerinden dolayı zararlı olabileceklerini savunuyor. Dunkin’ Donuts konuyla ilgili yaptığı açıklamada yatırımcılarının önceliğinin şirketin sürdürülebilirliği olduğunu, paydaşlarının hassasiyetlerini anladığını ve yapıcı katkılara açık olduğunu ifade ederek bu konuda örnek bir tavır sergiledi. www.sektormadendergisi.com.com Toprakta kükürt eksikliği tarımsal minerallerde yeni fırsatlar doğuruyor EuroChem’den edinilen bilgilere göre hayvan gübresi, tekli süper fosfat ve kömür kullanımının azalması, bacalardan atılan kükürtün filtre edilmesi gibi etkenlerden dolayı topraklarda kükürt eksikliği görülmeye başlandı. Bu gelişme Tata Chemicals, HJ Baker, Sirius gibi firmaların da dikkatinden kaçmadı. HJ Baker 4 kükürte 1 bentonit oranında hazırlanan kapsül şeklindeki gübresini bu yıl piyasaya sürdü. EuroChem kükürt eksikliğinin en çok görüldüğü Karadeniz sahillerindeki ülkelerde 20:20:13,5 oranlarında azot: fosfat : kükürt içeren bir gübre sunmakta. Sirius’un kükürt takviyesi daha mineral bazlı: polihalit. Bir çeşit potasyum, kalsiyum, magnezyum sülfatı olan bu tuz bugüne kadar sadece Israel Chemicals Ltd. tarafından üretilmekteydi. Bu şirket 70.000 ton olan yıllık kapasitesini 600.000 e çıkaracağını ilan etti. Sirius ise İngiltere, Yorkshire’daki tuz madeninden yılda 6,5 milyon ton polihalit üretmek için izin bekliyor. Sirius’un ürünü %14 potasyum oksit, %19 kükürt, %6 magnezyum oksit ve %17 kalsiyum oksit içeren, %90 saf polihalit. Ülkemizin endüstriyel mineraller sektöründe faaliyet gösteren önemli madencilik kuruluşlarından biri olan Esan Eczacıbaşı Endüstriyel Hammaddeler Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Genel Müdürlüğüne Serpil Demirel getirildi. ODTÜ Metalurji Mühendisliği bölümü mezunu olan Demirel bu göreve getirilmeden önce yine Esan’da Pazarlama ve Satış Direktörü ve Genel Müdür Yardımcısı olarak görev almıştı. Baker Hughes tarafından yayınlanan son verilere göre ABD de yıllık 895 olan yatay sondaj sayısı 2010’dan beri en düşük seviyeyi işaret ediyor. Daha çok kaya gazı çalışmaları ile ilintili görülen bu veri 2013-14 yıllarındaki iyimser ortamda 1,930 ile zirve yapmıştı. Sektörmaden Dergisi olarak Serpil Demirel’i yeni görevinden dolayı kutluyor, ülkemiz madenciliğine katkı sunacak çalışmalarında başarılar diliyoruz. Bu gelişme sondajda kullanılan silis kumu, proppan boksit, bentonite, barit, kalsit gibi pek çok endüstriyel mineral üreticisi tarafından yakından takip edilmekte. www.sektormadendergisi.com.com Düşen petrol fiyatı kaya gazı aramalarını da frenledi Ocak-Şubat-Mart 2015 21 Dünyadan Haberler Kısa Kısa Çin kömürde işçi ölümlerini azaltıyor Çin, kömür madenlerinde yaşanan can kayıplarında rekor seviyede bir düşüş olduğunu açıkladı. Açıklamaya göre, geçen yıl ülkedeki kömür madenlerinde yalnızca 931 can kaybı yaşandı. Bu 7 binden fazla işçinin hayatını kaybettiği 2002 yılına göre yüzde 87'lik bir azalmaya işerat ediyor. Açıklamaya kuşkuyla yaklaşan kimi uzmanlar, ülkede pek çok kaza ve can kaybının istatistiklere yansımadığı ve gerçek rakamın çok daha yüksek olduğu yolundaki iddiaları dile getirse de, Çin son yıllarda iş güvenliği konusunda çok sıkı tedbirler aldı ve bu çerçevede birlerce küçük ölçekli ve düşük iş güvenliği standardına sahip kömür madeni kapandı. Hindistan madenlerini açık arttırmaya çıkarıyor Hindistan maden kaynaklarını açık arttırmaya çıkarıyor. Hindistan Hükümeti ülkenin demir cevheri, manganez ve boksit gibi maden kaynaklarının işletme haklarını açık arttırmaya çıkarmaya hazırlanıyor. Mevcut imtiyaz uygulamalarının keyfiliğe, yolsuzluklara ve verimsizliğe yol açtığını düşünen Hükümet bu soruna çözüm getirecek bir hukuki çerçeve üzerinde çalışıyor. Tasarlanan yeni düzenlemeye muhalefet eden Hindistan madencilik sektörü ise bu planın sektörün ölüm fermanı olduğunu savunuyor. Hükümet yetkilileri, hazırlanan düzenlemenin yasalaşmasıyla ülkenin maden kaynaklarının Rio Tinto, BHP Biliton gibi büyük uluslararası maden şirketlerine açılacağını, yapılacak yatırımlar sayesinde de ülke madenciliğinin büyük bir atılım yapacağını savunuyor. Mevcut uygulamada, ülkedeki maden kaynakları ya kamu teşebbüsleri tarafından işletiliyor, ya da merkezi ve yerel hükümetlerin ihtiyari olarak imtiyaz verdiği özel şirketlerce. Bu plana karşı çıkan Hindistan Maden Üreticileri Birliği (FIMI) hükümetin bu planı hazırlarken bu işlerin Dünyanın geri kalanında nasıl yürüdüğünden haberdar olmadığını iddia ediyor. FIMI plana karşı çıkma gerekçesini şöyle özetliyor: Planlanan düzenlemeni yasalaşması halinde ihalelerde en fazla parayı veren imtiyazlara sahip olacak. Yatırımcılar sadece yüksek tenörlü ve büyük kar getirecek madenlerle ilgilenecek, bu da, düşük tenörlü madenlerin etkin bir şekilde ekonomiye kazandırılmasına sekte vuracak. Ras al Khair'de ilk alumina üretildi Robotlar geliyor Bununla yetinmeyen Çinliler önümüzdeki yıllarda madenlerdeki can kayıplarını daha da aşağıya çekecek uygulamaların hazırlıklarını yapıyor. Çin Ulusal İş Güvenliği Kurumu Başkanı Yang Dongliang uzun vadedeki hedeflerinin kömür madenlerinde otomasyon ve robot kullanımının esas hale gelmesi olduğunu söylüyor. Hali hazırda ülkenin büyük kömür üreticileri robotik ekipman teknolojilerinin kullanımı konusunda hayli yol almış durumda. Fakat, kömür üretiminde önemli yer tutan orta ve küçük ölçekli işletmelerde üretimin yükü hala işçilerin sırtında. Dahası, bu işletmeler çoğunlukla kar maksimizasyonunu iş güvenliği önlemlerine tercih ediyorlar. Dünyanın en büyük kömür üreticisi olan Çin'de kömür madenlerinde çalışan işçi ayısının 5.8 milyon olduğu tahmin ediliyor. 22 Ocak-Şubat-Mart 2015 Suudi Arabistan Madencilik Şirketi (Ma’aden) ile Alcoa'nın ortak girişimi olan Ma’aden Aluminium, Ras Al Khair'de bulunan alüminyum üretim kompleksindeki rafineride alumina üretimine Aralık 2014'te başladı. Al Ba’itha'daki boksit madeni, ile Ras Al Khair'de bulunan alüminyum izabe ve haddeleme tesisi ve alumina rafinerisini kapsayan entegre alüminyum tedarik zinciri geliştirme projesi için 10.8 milyar dolar yatırım yapılmıştı. Yıllık 4 milyon ton boksit üretim kapasitesine sahip olan Al Ba’itha madeninde çıkarılan cevher demiryolu ile Ras Al Khair alumina rafinerisine taşınıyor. Ras Al Khair aluminyum tesisinde ilk sıcak metal üretimi 2012 Aralık ayında ger- çekleşmişti. Tesiste, o zamandan bu yana ithal alumina kullanılıyordu ve kompleks dahilindeki rafinerinin üretime geçmesi dört gözle bekleniyordu. Tam kapasite çalışmaya başlaması halinde rafineride yıllık 1.8 milyon ton alumina üretilecek ve üretilen alumina aynı kompleks içindeki aluminyum döküm tesisine konveyör ile beslenecek. Bu tesiste de yıllık 740 bin ton alüminyum metal üretilecek. Haddeleme tesisinin yıllık üretim kapasitesi ise yılda 380 bin ton. Ras Al Khair kompleksinin diğer bileşenleri arasında enerji, buhar ve su üretecek bir tesis de bulunuyor. Deniz suyunu arıtan ve enerji üreten tesis 2.400 MW gücünde ve günlük 1.025 milyon m3 küp su üretim kapasitesine sahip. Üretilen enerjinin 1350 MW'ı ve suyun 25,000 m3'ü tesiste kullanılırken geri kalan elektrik ve su sivil kullanıma besleniyor. www.sektormadendergisi.com.com Potas üreticisi fiyat artışı bekliyor Dünyanın en büyük potas tüketicisi konumundaki Çin gübre olarak kullanılan potasa bu sene daha iyi fiyat verecek gibi görünüyor. Dünyanın en büyük potas üreticisi olan Rus Uralkali ve Amerikalı Canpotex gibi önde gelen diğer üreticiler fiyat artışı talep ederken Çin ise fiyatta indirim için bastırıyor. Her sene Ocak, en geç Şubat aylarında sonuçlanan pazarlıkların bu sene Mart ortasında hala sonuçlanmamış olması sektörde anlaşmanın ne zaman ve hangi fiyattan sağlanacağına yönelik spekülasyonları da beraberinde getiriyor. Çoklarının öngörüsü Çinli ithalatçıların pes edeceği ve pazarlıkların bir fiyat artışı ile sonuçlanacağı yönünde. Kimileri yüzde 10'luk bir yükseliş öngörüyor fakat bu fazla iyimser bir öngörü. Uzmanlar rekor büyüklükteki stokla- rın ve potas üreticilerinin ortak hareket edememesinin Çin'in elini nispeten güçlendirdiğini belirtiyorlar. Anlaşmanın Nisan ortasına hatta Mayıs ayına sarkabileceğini belirten uzmanlar, fiyatın 320$/ton civarında olacağını belirtiyorlar. Geçen yılki fiyat 305 $/ton seviyesinde idi. Ayrıca, bu yıl ticaret hacminin de geçen yıla nazaran yüzde 10-15 civarında düşmesi bekleniyor. Dünya potas talebi geçen yıl rekor bir seviyeye ulaşarak 62 milyon ton olmuştu. Bunda, Brezilya, Çin ve Kuzey Amerikalı çiftçilerin artan tüketiminin büyük etkisi var. Fakat ekonomilerdeki yavaşlama ile birlikte Çin limanlarındaki potas stokları da hızla artıyor. Çin'in bu yıl 6 milyon ton potas ithal etmesi bekleniyor. Ülkenin limanlarında bekleyen stoklar ise 1.6 milyon ton'a kadar çıkabilir Puslu hava dağılmıyor Global madencilik piyasalarında bir süredir yasanan ve sektörün üzerine kara bulutlar gibi çöken durgunluk, 2015'in ilk iki ayında da bir düzelme emaresi göstermedi. SNL Metals & Mining tarafından Mart ayında yayınlanan rapora göre yalıtık bazı sektörlerde yaşanan olumlu gelişmelere rağmen, bakır, altın, gümüş, kobalt, molibden, nikel, platin ve çinko gibi kilit sektörlerde büyük www.sektormadendergisi.com.com düşüşler yaşanmaya devam etti. Kötü haberler bununla da sınırlı değil. Rapora göre, sektörün bu düşüş trendinin devam edeceğini gösteren işaretler de var. Altın fiyatı 2030'da İkiye katlanacak Altının ounce fiyatının 2030 yılında 2,400 $'a kadar çıkacağı tahmin ediliyor. Bu tahmini dile getiren New Zealand Banking Group (ANZ) yayınladığı raporda bu artışın iki temel sebebe dayanacağını belirtiyor: Asya ülkelerinde yaşanan ekonomik liberalizasyon ve halkın zenginleşmesi. Özellikle Çin ve Hindistan'da geliri artan insanlarır ziynet eşyasına iştahları daha da kabaracak, böylelikle altına olan talep artacak ve fiyatlar ikiye katlanacak. “East to El Dorado: Asya ve Altının Geleceği” başlıklı rapora göre Asya'da değerli madenlere olan tüketici ve yatırımcı talebi önümüzdeki 15 yıl içinde 5.000 tona kadar çıkabilir. Raporu hazırlayan Yeni Zelanda Bankası söz konusu Asya ülkelerini "A10" olarak adlandırmış: Çin, Hindistan, Endonezya, Japonya, Güney Kore, Malezya, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam. Bankanın Baş Ekonomisti Warren Hogan, altının bir yatırım aracı olarak önümüzdeki yıllarda daha da önemli bir hale geleceğine vurgu yapıyor. Ocak-Şubat-Mart 2015 23 Makale Haber Sektörün sorunlar de teşvik edilmesi gerekmektedir. Maden aramacılığı aslında ciddi miktarda bir risk sermayesi harcanmasını gerektirmektedir. Kimse ciddi miktarlarlarda risk sermayesi harcamadan madencilikte başarıyı yakalayamaz. İstatistiki veriler ülkemizde maden aramalarına harcanan risk sermayesinin çok düşük olduğunu göstermektedir. Maden aramacılığı aslında ciddi miktarda bir risk sermayesi harcanmasını gerektirmektedir. Kimse ciddi miktarlarlarda risk sermayesi harcamadan madencilikte başarıyı yakalayamaz. İstatistiki veriler ülkemizde maden aramalarına harcanan risk sermayesinin çok düşük olduğunu göstermektedir. Ümit AKDUR Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği Yönetim Kurulu Başkanı SEKTÖR GENELGE VE ORMAN İZİN BEDELLERİ KONUSUNDA ÇÖZÜM ARAYIŞINDA Orman bedelleri madenciliği imkânsız hale getiriyor Ülkemizde 1 hektar alan için Orman İdaresine ödenen bedel karşılığında, aynı bölgede orman olmayan özel mülkiyete tabi olan alanda 1 hektarlık alan satın alınabilmektedir. 20 yıllık bir orman izni süresince aynı alanı 20 kez satın alacak para ödenmektedir. Madenler ancak bulundukları yerde işletilebileceği için madencini daha ucuz olan özel mülkiyette çalışması imkânı olmadığı için ya madencilik yapmaktan vazgeçmekte ya da eğer mümkün ise cevherin zengin kısmını işleyip daha az tenörlü olan cevheri pasa olarak ayırmakta ve işlememektedir. Bu durum yer altı kaynaklarımızın heba edilmesi 24 Ocak-Şubat-Mart 2015 anlamına gelmekte ve ülkeye büyük zararlar vermektedir. Dünyanın en önemli madencilik ülkelerinden biri olan Kanada’da ise durum tamamen farklıdır. Kanada’nın Ontario Bölgesinde yapılan gezi sırasında edindiğimiz bilgilere göre, ülkenin en büyük gelir kaynağı olan madencilik ve orman sanayinin çok akılcı bir yönetim ile birbirine zarar vermeden gelişmesini sağladığı net olarak görülmüştür. Orman İdaresi maden aramacılığını teşvik etmek için, arama ruhsat döneminde madenciden hiçbir ücret talep etmemektedir. İşte bu nedenle Kanada dünyada en çok arama ve sondaj yapılan ülkelerinden birisidir. İşletme ruhsat döneminde ise, kesilen ağaç için talep edilen bedel ise son derece makuldür. 1m3 ağaç için sadece 8 Kanada Doları bedel alınmakta ve ağaç, maden şirketinin malı olmaktadır. Bizde ise kesilen ağaç Orman İdaresi’nin malı olmaktadır. Yine işletme ruhsat döneminde Orman İdaresi hektar başına sadece 4 Kanada Doları bedel talep etmektedir. Orman İşletmesinin almakta olduğu bedelleri yeniden gözden geçirerek ülke yararına olan hale getireceğine olan inancımız sürmektedir. Maden aramacılığı teşvik edilmeli Maden aramacılığı madenciliğin en riskli kısmını oluşturmaktadır. Maden bulmadan madencilik yapamayacağınıza göre madenciliği geliştirmek için maden aramacılığının ciddi bir şekil- www.sektormadendergisi.com.com Dünyada son 10 yılda demir dışı metal aramalarına harcanan risk sermayesi yaklaşık 124 milyar dolardır. Bir başka ifade ile dünyada demir dışı metal aramalarına yılda yaklaşık 12,4 milyar dolar harcanmaktadır. Ülkemizde ise ne yazık ki demir dışı metal aramalarına harcanan risk sermayesi yılda 80-100 milyon dolar seviyesindedir. Dünya demir dışı metal aramalarındaki payımız binde 6-8 arasında değişmektedir. Enerji ve metal madenciliğinde yaşanan sorunun temelinde maden arama projelerine yeterli kaynağın (risk sermayesinin) bulunamaması yatmaktadır. Enerji ve metal madeni aramalarında yatırımcı, arama döneminde 10-15 yıl hiç para kazanmadan, sürekli para harcayarak arama projelerini yürütmek zorundadır. Bu nedenle gelişmiş madencilik ülkeleri madencilikte en riskli dönem olan, maden aramalarını teşvik etmek için yüksek orman veya arazi izin bedelleri veya yüksek ruhsat bedelleri yerine düşük bedeller alarak maden aramacılığını teşvik etmektedirler. Biz ise madenciliği daha arama safhasında ağır bedeller ödemek durumunda bırakarak zorlaştırmakta ve www.sektormadendergisi.com.com sanayimizin ihtiyacı olan mineral ve metalleri kendi kaynaklarımızdan üretme yerine, her sene milyarlarca dolar ödeyerek ithal etmeye devam etmekteyiz. Arama için gereken kaynak izin bedellerine gidiyor Özellikle metal madenciliğinde yüzlerce arama ruhsatında yapılan maden arama harcamalarının %99’u yeterli rezerv bulunamadığı için geri dönüşü olmamaktadır. Yüzlerce maden arama ruhsatından bir veya iki tanesi belki madene dönüşebilmektedir. Yüzlerce arama ruhsatı için bakanlıklara izin adı altında ödenen bedeller aslında madencinin aramalara harcayacağı risk sermayesinin devlet eliyle önemli ölçüde erimesine neden olmaktadır. Maden arama dönemi madencinin yerin derinliklerinde ne olduğunu bilmediği bir yerde para harcadığı dönemdir. Yeni bir maden keşfedip onu üretime geçirmeden yüksek ruhsat bedelleri veya izin bedelleri almanın madenciliğin gelişmesine ne kadar zarar verdiğini görmemiz gerekir. Yüksek izin bedelleri, vergiler ve metal fiyatlarındaki ciddi düşüşler madencin işletilebilir minimum tenör değerini doğrudan etkilemektedir. Aşırı vergi yükü ve izin bedelleri maden yatağının fakir kısımlarının ekonomiye kazandırılmasını imkânını ortadan kaldırmakta ve daha zengin kısımlarının değerlendirilmesine neden olmaktadır. Örneğin daha düşük işletme maliyetlerinde, 1 tonda 1 gram altın olan kayalar ekonomik olarak işletilebi- lirken; yüksek vergiler, yüksek izin bedelleri veya ciddi fiyat düşüşleri neticesinde tonunda 1 gram altın olan kayalar yerine; tonunda 1,5 -2 gram veya daha yüksek değerde altın içeren kayaların ekonomik olarak işletilmesi mümkün olabilmektedir. Çeşitli Bakanlıkların uygulamakta oldukları yüksek izin bedelleri ve vergi politikaları ekonomik olarak işletilebilecek olan kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması yerine heba olmasına neden olmaktadır. Başbakanlık genelgesi 2012 yılında yürürlüğe giren Başbakanlık Genelgesi nedeniyle ülkemizde yerleşmiş olan yabancı sermayeli şirketlerden 7 tanesi maalesef orman izinlerini ve maden ruhsatlarını alamadıkları için ülkemizdeki faaliyetlerine son vererek madenciliğin daha iyi şartlarda yapılacağını düşündükleri ülkelere yönelmişlerdir. Bu durumun devamı halinde ülkemizde yabancı sermayeli arama ve işletme firmalarının faaliyetlerine devam etme imkânı zor görünmektedir. Dünyada mineral ve metal fiyatlarının düşüşe geçtiği, maliyetlerin önemli ölçüde arttığı bir ortamda; ruhsat ve orman izin bedellerinin ve devlet haklarının ciddi oranda arttırılmasının yeni yatırım ve üretim projeleri için ne kadar büyük bir olumsuz etki yaratacağı madencilikte sürdürülebilirliği ortadan kaldıracağını sektör dışındaki karar vericiler bilmiyor olabilirler. Ancak sektördeki karar vericiler bu konuda daha dirayetli olup bu tür kararların ülkemizi için ne kadar vahim sonuçlar doğuracağını anlatabilmenin bir yolunu bulabilmelidir. Ocak-Şubat-Mart 2015 25 Teknolojinin Nimetleri Isıya dayanıklı, cırcırlı kafa bantlı baret MPS Centurion S22 serisi yüksek ısıya ve darbeye dayanıklı baretlerini cırcırlı kafa bandı ile donattı. Yeni cırcırlı kafa bantları tek elle ve kolayca ayarlanabilmesinin yanı sıra son derece hafif ve esnek. Bu kafa bantlarının birlikte kullanılabileceği mevcut S22 serisi darbeye dayanıklı sert baretler aynı zamanda 500 santigrat dereceye kadar radyan sıcaklığa da dayanabiliyor. Yani, termik santraller, döküm tesisleri veya kimya fabrikaları gibi yerler için ideal. MPC Centurion, baretlerin yanı sıra maskeler boyun koruyucular gibi pek çok başka aksesuar da üretiyor. Boyu küçük işlevi büyük Yeraltında personel ve araç takibi GPS teknolojisi açık alanlarda konum belirleme ve takip konusunda çok başarılı sonuçlar verse de kapalı alanlarda ne yazık ki pek işe yaramıyor. Personel, araç ve malzeme takip sistemleri üreten iknaia bu soruna bir çözüm bulmak amacıyla bir kapalı alan konum belirleme sistemi (IPS-Indoor Positioning System) geliştirdi. Bluetooth kablosuz iletişim teknolojisinden yararlanılan bu sistemle, kapalı alanlarda ve hatta yer altındaki personel, araç, ekipman ve malzemenin konum tespiti ve takibi yapılabiliyor. Sistem, telsiz veya telefon, tablet gibi diğer Bluetooth cihazları üzerinden çalışıyor. Personelin üzerinde taşıdığı veya araçlarda bulunan Bluetooth cihazları ayrı ayrı kimliklendirilerek sisteme bağlanıyor. Böylelikle her bir cihazın, dolayısıyla da personel veya aracın konumu hakkında anlık olarak bilgi akışı sağlanıyor. Sahadaki belli noktalara yerleştirilen Bluetooth dedektörleri her bir cihazdan aldığı sinyalleri merkez sunucuya gönderiyor ve sunucu da bu cihazların konumlarını hesaplayıp gerçek zamanlı olarak web yönetim konsoluna gönderiyor. Sistem bir kez kurulduktan sonra istenildiği kadar bluetooth cihazı sisteme tanıtılarak entegre edilebiliyor. IPS hakkında ayrıntılı bilgi için: [email protected] 26 Ocak-Şubat-Mart 2015 Fluid Components International tarafından piyasaya sunulan ST50 ve ST100 hava/gaz akış ölçer flotasyonda köpük üretiminin kontrolü için kesin ölçüm imkanı sağlıyor. len etek boşluk bırakmayacak ve kaçağa izin vermeyecek şekilde kendi kendini ayarlıyor ve bantta akan malzemenin hacmi ve boyutu ne olursa olsun kaçağa izin vermiyor. Bu sistemde, eteğin üst kısmına monte edilen sıkıştırma plakasına bağlı bir baskı kolu kullanılmış. Etek alttan aşınsa da üstten gelen baskı ile sızdırmazlık korunmuş oluyor. ST50 ve ST100 köpük ölçüm cihazları, sahip oldukları termal dispersiyon akış sensörleri ve dayanıklı gövdeleri ile kirli endüstriyel alanlarda kullanım için biçilmiş kaftan. Özel olarak basınçlı hava ve nitrojen kütle akış uygulamaları için tasarlanmış ST50 iki standard kalibrasyonla geliyor ama isteğe göre kalibrasyon da mümkün. Cihazın tamamı paslanmaz çelikten gövdesi ve Hastelloy-C uçları boru içindeki yıpratıcı ortama karşı yüksek koruma ve uzun ömür sağlıyor. ST100 ise yüksek otomasyonlu madencilik uygulamalarında kütle akış kontrolü için ideal. Cihazın veri iletimi ise 4-20 mA analog, frekans/atım sistemi veya HART, Foundation Fieldbus, Profibus PA ya da Modbus RS485 gibi onaylı dijital veriyolu iletişimi ile sağlanıyor. Ayrıca, ST100'de bulunan aydınlatmalı grafik LCD gösterge paneli sayesinde prosese ilişkin ölçümler ile alarm durumu ve servis diagnostikleri ile ilgili veriler anlık olarak izlenebiliyor. ST100'de 5 ayrı kalibrasyon yapılıp kaydedilebiliyor. Bu kendinden ayarlı eteğin montajı için bantın kenarında 33 mm'lik bir boş alan bulunması yeterli, kenarlarında oluklar olan bantlar ise ideal. Kendinden ayarlı etek 30 metreye kadar eksiz parçalar halinde tedarik edilebiliyor. www.sektormadendergisi.com.com mesafede çalışmasına imkan sağlayarak iş güvenliğine katkıda bulunuyor. Brook 100 ünitesi yalnızca 114 cm boyunda (kolları ve sabitleyici ayakları katlandığında sadece 80 cm) ve 1.8 metre yüksekliğindeki bir alanda rahatlıkla çalışabiliyor. Sadece 60 cm boyundaki TE160 ise ailenin en küçüğü. Ama bu boyuna rağmen dakikada 5-6 bin darbe seviyesinde 50 ila 80 Nm enervi üretiyor. Maksimum 135 Nm tork üreten matkap 250 rpm devire kadar çıkabiliyor. Terex'ten modüler yatay elek Flotasyon köpüğü ölçüm cihazı Konveyörlerde malzeme kaçağına son Konveyörlerde en sık karşılaşılan sorunlardan biri taşınan malzemenin bant üzerinden dökülmesidir. Standart konveyör etek sistemlerinde bant hareketinin yarattığı sürtünme eteğin bantla birleştiği yerlerde aşınmaya ve malzeme kaçağına neden olduğu için, işçilerin sık sık makineyi durdurup eteği her seferinde elle tekrar ayarlamaları gerekiyor. Bu yapılmadığı takdirde kaçak malzeme rulmanların ve diğer makine parçaların içine kaçarak önemli zararlara yol açabiliyor, makinenin atıl kalması da cabası. Martin Mühendislik tarafından geliştirilen kendinden ayarlı etek bu soruna kalıcı bir çözüm getiriyor. Konveyör bantın kenarına monte edi- TEI Rock Drills tarafından üretilen TE160 hidrolik drifter kaya matkabı, dev bir delme gücünü nispeten minik bir ambalajda sunuyor. Brokk 100 veya Brokk 160 taşıyıcı üzerine monte edilebilen bu yeni delme sistemi maden veya tünel gibi dar alanlarda kullanım için üretilmiş. Bu Brokk/TEI bileşimi büyük ve hantal makinelerin kullanımının yol açtığı yorgunluk ve yıpranmayı ortadan kaldırıyor, delme işlenminde hataları en aza indiriyor ve operatörün delme alanından bir www.sektormadendergisi.com.com Terex Maden Hazırlama Sistemleri bugüne kadarki en büyük modüler elek ünitesi olan MHS8203 yatay elek modülünü piyasaya sundu. MHS8203 elek modülünde, El-Jay oval strok hareketli yeni Terex Cedarapids LJ-TSV 8 x 20-ft (1,438 x 6,096-mm) elek bulunuyor. Modülün harmanlama kapak sistemi ve döner savak mekanizması sayesinde tam ürün kontrolü sağlanabiliyor. Elek modülünün diğer özellikleri arasında, ilave bir ağır hizmet I-profil çerçeve ve sağlamlaştırıcı diagonal kiriş de bulunuyor. Elek modülü, merdivenleri ve korkulukları da dahil tamamen galvanizli çelikten mamul. MHS8203 ayrıca taşıma kolaylığı da düşünülerek tasarlanmış ve standard taşıma konteynerine sığabiliyor. Terex’in modüler ürün hattı bir dizi statik ve yarı statik 'tak-çalıştır' kırma ve eleme modülünü kapsıyor. Modüler ürünlerin basit tasarımı, hızlı kurulum ve kolay işletim avantajı sağlıyor. Modüller değişik şekillerde bir araya getirilip çalıştırılabiliyor. Ocak-Şubat-Mart 2015 27 Haber Marble 2015 fuarı MARBLE 2015 Dünya Liderliğini Hedefliyor T ürkiye'nin en büyük ihtisas fuarı olan MARBLE 201521. Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, Dünyanın mermer ve doğaltaş sektörünü İzmir de buluşturdu. Farın açılışına Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı adına Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Yüzer de katıldı. İlk kez 1995 yılında 2 bin 600 metrekare alanda 47 firma ile düzenlenen MARBLE Fuarı, bu yıl alan olarak yüzde 168, katılımcı sayısı olarak yüzde 31 ve stant sayısı olarak yüzde 64 oranında büyüdü. İzmir Fuarcılık Hizmetleri A.Ş. (İZFAŞ) tarafından düzenlenen Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nda, 27 ülkeden 373’ü yabancı olmak üzere toplam 1562 katılımcı ürünlerini sergiledi. Toplam 119 bin metrekare alan üzerinde düzenlenen fuarda mermer ve doğaltaş, fabrika makineleri, ocak ve iş makine ve ekipmanları ile sarf malzemeleri yer alıyor. Fuarda, ağırlıkları 10 ile 30 ton arasında değişen işlenmiş, yarı işlenmiş ve ham olmak üzere, toplam ağırlığı 15 bin tonu bulan 784 adet blok sergilendi. Türkiye’nin dört bir yanından gelen doğal taşların sergilendiği Marble 2015 28 Ocak-Şubat-Mart 2015 Fuarı'nın Uluslararası katılımcıları şu ülkelerden oldu: Almanya, ABD, Avustralya, Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Endonezya, Fransa, Güney Kore, Hindistan, İngiliz Virgin Adaları, İngiltere, İran, İspanya, İtalya, Mauritus, Mısır, Polonya, Romanya, Rusya, San Marino, Suudi Arabistan, Ukrayna ve Yunanistan. Hedef birincilik Fuarı'ın ev sahiplerinden olan Ege Maden İhracatçıları Birliği'nin Başkanı Mevlüt Kaya yaptığı değerlendirmede, son dönem gerçekleştirilen ve dünyanın en büyük fuarları arasında yer alan Verona ve Xiamen fuarları ile karşılaştırıldığında Marble'ın bu yıl en yüksek katılımcı memnuniyet oranını yakaladığını belirtti. Türk mermer sektörünün esasen yaklaşık 25 yıllık çok genç bir sekör olduğunu belirten Kaya bu kısacık sürede çok büyük başarılara imza attıklarını, Türkiye'nin mermer ve doğaltaş alanında dünya piyasalarında parlayan bir yıldız haline geldiğini ifade etti. Bu yıl 21. yaşını kutlayan Marble fuarının alanında dünyanın en önemli üç fuarından biri haline geldiğini vurgulayan Kaya, “Biz dünyanın üç fuarından biriyiz. İddia ediyoruz, ikinci ve birinci "Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin desteği ile İZFAŞ tarafından düzenlenen 21. Marble Fuarı, dünyanın lider üreticileri ile Türk mermer sektörünü bir araya getirdi. Marble Fuarı 21 yıllık tarihinde bin 500’ün üzerinde katılımcı firma ve 110 bin metrekareyi aşan alanı ile bir rekora imza attı." olacağız. 25 yıllık yol haritamızda 5 milyon dolardan 2,5 milyar dolarlara geldiysek, neden birinci olmayalım? Bu hayal değil”, şeklinde konuştu. Mevlüt Kaya fuarların mermer sektörü açısından çok önemli olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Mermer dokunarak, görerek ticareti yapılan bir ürün. Mermeri sanal alemde resimlerle kataloglarla satamayız. Ürün çok pahalı olduğu için de büyük miktarda numune göndermek hem maddi hem de lojistik olarak mümkün değil. İşte tam bu noktada ‘fuar’ kavramı çıkıyor karşımıza. Dünya çapındaki fuarların hacim olarak bu kadar büyük olmasının sebebi de zaten bu. Burada yaklaşık 110 bin metrekarelik fuar alanının net 58 bin metrekaresi tümüyle sergi alanına ayrılmış durumda. Yeni trendler, yeni taşlar, yeni türler çoğaldıkça herkesin her ürününü sergileme ihtiyacı da doğal olarak arttı ve fuarların büyümesi gerekliliği de ortaya çıktı. Fuarlarda uluslararası boyutta alıcı ve satıcılar aynı ortamda bir araya gelebiliyor ve büyük ticari anlaşmalar fuar ortamlarında sonuca bağlanıyor” diyerek fuarların sektör açısından önemine de değindi. www.sektormadendergisi.com.com Makale Kromda Neler Oluyor? Mehveş Özer, Norecom Ltd. Türkiye Sorumlusu Dünya parça krom piyasasında düşük stok seviyelerine rağmen fiyatlar da düşük seyretmekte ve ilginç bir şekilde, bu düşük fiyatlara rağmen talepte bir canlanma görülmemektedir. İlk defa Türkiye krom satışlarında ciddi bir depresyon adir. Parça fiyatlarının düşmeye devam edeceği dile getirilmektedir. KROMDA NELER OLUYOR 2 014 yılının son çeyreğinden itibaren, Krom sektöründe hem Çin’de hem tedarikçi ülkelerde çok sakin bir seyir izlenmektedir. Yüklemeler ve satışlar azalmıştır. Çin’de stoklar 1.650.000 ton seviyesindedir. Çok küçük tonajlarda yüklemeler yapılmaktadır. Son 2 yılda aşırı ölçüde gerileyen demir fiyatları nedeni ile en zor duruma düşen demir cevheri sektörü iken, buna karşılık ? krom sektöründe fiyatlar göreceli olarak daha stabil kalmıştır. Paslanmaz çelik sektöründe son 50 yıllık tüketim trendinde her yıl ortalama yüzde 6-7’lik bir büyüme, krom tüketiminde istikrarı sağlamıştır. Paslanmaz çelik sektörü, ferrokrom üretimine yön verirken, ferrokrom üretimi de krom madenciliğineyön vermektedir. Bu sebeple krom madenciliğinde her zaman umut vardır. Mart ayında yüksek karbonlu Ferrokrom kapasite kullanım oranı Çin’de ortalama yüzde 50 seviyesinde ol- muştur. Çin Halk Cumhuriyeti’nin, Güney Afrika konsantresine olan talebi çok ciddidir ve vazgeçilmez boyuttadır. Ocak 2015 yılında Çin, 532 bin ton G. Afrika menşeili krom cevheri ithal etmiştir. Bir önceki yılın aynı ayına göre bu rakamda yüzde 15’lik bir artış, bir önceki aya göre de yüzde3’lük bir artış gözlenmiştir. Güney Afrika’nın, Çin’in krom ithalatındaki payı 2013 yılında yüzde 55 iken, bu oran 2014 yılında yüzde 61.34’e yükselmiştir. Hareket görmeyen dar hacimli ferrokrom pazarında parça kroma talep hiç yok denecek kadar az olmakla birlikte, parça fiyatları yavaş yavaş düşmeye devam etmektedir. Buna karşılık Güney Afrika konsantresine olan talepten dolayı, G. Afrika konsantre fiyatları hem uluslararası pazarlarda hem de spotda Çin limanlarında artmıştır. Çin’deki ferrokrom tesislerinin Güney Afrika konsantresine vazgeçilmez bir talepleri oluşmuştur. Güney Afrika’nın Çin’in krom ithalatında pazar payı yüzde 62’lere çıkarken Türkiye’nin payı yüzde 13’lere gerilemiştir. Buna karşılık İran ve Arnavutluk’un her birinin payları yüzde 5’in üstüne çıkmış, yüzde 6’lara yaklaşmıştır. Umman da pazar payını koruyarak yüzde 5’lerde kalmıştır. Ummanlı krom ihracatçıları fiyatlarında indirime gitmedikleri için Çinli ithalatçılar bu ülkeden alımlarını durdurdular. Çinliler’in teklif ettikleri fiyatlar yüzde 38 - 36 parça için 190 usd/dmt CFR Çin, yüzde 32 – 30 için 135 usd/dmt CFR Çin şeklindedir. Umman’daki büyük üreticiler, parçaya olan talebin azalması ile fiyatların düşmeye devam etmesi durumunda üretimlerini durdurmayı düşündüklerini dile getirmektedirler. Ayrıca Umman’da yeni ferrokrom tesislerinin yatırımı gündemdedir ve bu tesislerin 2017 yılının ortalarında devreye 30 Ocak-Şubat-Mart 2015 www.sektormadendergisi.com.com www.sektormadendergisi.com.com girmesi beklenmektedir. Gelecek yeni kapasitenin 165.000 ton olacağı beklenmektedir. Böyle bir kapasite yatırımı için bu tesislerin 400 bin ton ilave krom cevherine ihtiyacı doğmaktadır. Bu sebeple Ummanlı krom üreticileri üretim yapmak yerine, rezervlerini gelecek kapasiteler için saklamayı tercih etmektedirler. DÜŞÜK FİYATLAR TÜRK ÜRETİCİYİ ZORLUYOR Türk krom konsantresi satışları Güney Afrika konsantre satışları gibi düzgün gitmektedir. İhracatçılar Güney Afrika konsantre satış fiyatlarını artırmaya çalışırken, alıcıları Türk krom konsantresi almaya itebilirler. Ancak bu riske rağmen Çin’deki Jiangsu ve Zhejiang bölgesindeki ferrokrom tesisleri Türk krom konsantresi kullanımını tamamen durdurduklarını, maliyetlerini düşürmek amacı ile bu kararı aldıklarını belirtmektedirler. Bu bölgede bazı tesisler Türk konsantresi yerine daha uygun fiyata Madagaskar konsantresi kullandıklarını ifade etmektedirler. Çin tarafından Türkiye’den özellikle yüksek rasyolu konsantre talep edilmeye başlanmıştır. Türk üreticiler 2.3/1 min. rasyolu yüzde 48-46 konsantreyi Çin teslim 260 usd/dmt teklif etmektedirler. Ancak 255 usd/dmt fiyattan alıcı bulabilmektedirler. Büyük üreticiler teklif vermekte çok istekli davranmamaktadırlar. Bazı üreticiler düşen pazar yüzünden üretimlerini iyileştirme planlarını ertelemişlerdir. 2014 yılından itibaren, İran parçasına artan talebe rağmen, parça pazarındaki durgunluktan dolayı, İran parça fiyatları da yavaş yavaş gerilemektedir. Düşük tenörlü parça krom fiyatları stabil kalırken, yüksek tönörlü parça fiyatları düşen talepten dolayı gerilemektedir. 2.5/1 min rasyolu yüzde 42-40 Çin teslim İran orijinli parça fiyatı 220 usd/dmt seviyesin- dedir. İran limanlarında yüksek miktarda stok olması, fiyatların biraz daha düşeceği sinyalini vermektedir. Çin yılbaşısından sonra Çinli ferrokrom üreticileri maalesef beklenen kapasite artışı ile dönmediler. Yüksek karbonlu ferrokrom üretcileri üretim yapmak için fiyatların hala çok düşük olduğunu dile getirmektedirler. TISCO’nun yüzde 50 bazlı yüksek karbonlu FeCr alım fiyatında, Mart ayında 50RMB artış yapması, Güney Afrika’da konsantre fiyatlarına hafif de olsa yukarı yönde bir destek sağlamıştır. Ferrokrom fiyatındaki az miktardaki artış, stokların hala düşük seviyede olması yine de krom fiyatlarının yükselmesine yol açmamıştır. Ana limanlarda parça krom stokları düşük olmala beraber sadece birkaç tüccarın elinde, Zhanjiang ve Shanghai limanlarında parça stokları bulunmaktadır. Artık tesisler için yüksek kaliteli parça krom kullanmak çok gerekli olmadığından, parça satışı düşmüştür. Çin’deki stoklarda tüccarlar , İran parçalarını düşük fiyata teklif ederken, Türkiye, Pakistan ve Arnavutluk parçalarını fiyatlarından dolayı daha az teklif etmektedirler. İran parçasının kullanım oranı artarken, Türkiye ve Arnavutluk parçasının pazar payı almıştır. Düşük stoklara rağmen, düşük fiyatların olması ve buna rağmen talep olmaması, parça krom piyasasındaki anlaşılmaz durumun bir süre daha devam edeceği sinyalini vermektedir. Fiyatların düşüşü talebi canlandırmamaktadır. İlk defa Türkiye krom satışlarında ciddi bir depresyon dönemi geçirmektedir. Parça fiyatlarının düşmeye devam edeceği dile getirilmektedir. Güney Afrika konsantre fiyatlarının ise Çinli kullanıcıların kullanım oranlarını artırmasından ve Hindistan ve Umman gibi pazarlardan da talebin artması ile artacağı yönde ifade edilmektedir. Ocak-Şubat-Mart 2015 31 Makale Tungsten Dündar Ergunalp Maden Yük. Mühendisi Tungsten önemi gözardı edilebilecek veya kolayca ikame edilebilir bir metal değil. Tungsten B u kelime bazılarına yabancı gelebilir çünkü biz Türkçe’de bu metali volfram olarak adlandırıyoruz. Tungsten, İsveç dilinde Tung (ağır) ve Sten (taş) kelimelerinden türetilmiş. Bu, metalin Anglo-Sakson kültüründe tercih edilen ismi. En büyük özelliği ise bütün elementler arasında en yüksek ergime noktasına sahip olması: 3.422o C. Tungsten 2012 de British Geological Survey’in hazırladığı gelecekte tedariki riskli metaller sıralamasında nadir topraklardan sonra ikinci sıradaydı. Maalesef Tungsten önemi gözardı edilebilecek veya yerine farklı bir metalin ikame edilebileceği bir metal değil. Biz madencilerin en aşina olduğu kullanımı delici tabancalarda ve sondajda kullanılan, bazılarımızın “vidya kron” dediği, uçlar. Silah sanayii içinse tungsten zırh delici mermi imalatının vazgeçilmezi. Tungsteni bu derece önemli yapan nadir olması değil. Yeraltında 3,5 milyon ton tungsten olduğu tahmin ediliyor. Sıkıntı bunun üretiminin yüzde 75’inin Çin’den geliyor olmasında. Yıllık 71,000 ton üretimin 60,000 tonu Çin 32 Ocak-Şubat-Mart 2015 menşeli. Durumu daha da kötüleştiren Çin dışındaki en büyük üretime sahip, Kanada’daki Cantung madeni 2017’de tükeniyor olması. Kısa dönemde devreye girecek bir iki proje var. Mesela Devon, İngiltere’de 50 yıl kadar önce çalışmış olan Hemerdon madeninin bu yılın son çeyreğinde devreye girmesi bekleniyor. 10 -15 yıllık ömrü olacağı tahmin edilen maden yılda 3.500 ton kapasiteli olacak. Roskill’e göre Cantung’dan doğacak boşluğu doldurması beklenen diğer bir maden de Vietnam’daki Nui Phao proje- DÜNYA TUNGSTEN ÜRETİMİ Çin Rusya Kanada Bolivya Avusturya Portekiz Diğer (yaklaşık) Toplam (yaklaşık) 60.000 2.500 2.200 1.200 800 800 3.700 71.000 Biz madencilerin en aşina olduğu kullanımı delici tabancalarda ve sondajda kullanılan, bazılarımızın “vidya kron” dediği, uçlar. Silah sanayii içinse tungsten zırh delici mermi imalatının vazgeçilmezi. si: Yılda 6.500 ton kapasiteli madenin beklenen ömrü 16 yıl. Uzun dönemde Çin’in tungsteni ihraç etmekten ziyade kendi ihtiyaçları için kullanması bekleniyor. Ayrıca 2013’de Metal Pages tarafından yayınlanan Dünya Tungsten Raporuna göre Çin’de her yer tungsten kaynamıyor. Çin’li madenciler düşen tenörler ve yatırımsız geçen yılların ardından biraz da çaresiz görünüyor. Dolayısıyla ortada çok ciddi bir arz sorunu var. Sonuç olarak madencilerin şimdilik delici uçların veya sondaj bitlerinin fiyatlarını merak etmeleri için bir neden yok ancak birkaç yıl içinde oluşacak aşırı fiyatlara hazırlıklı olmakta fayda var. Bu durum Uludağ madeninin de artık devreye girmesinin zamanı geldiğine işaret ediyor. www.sektormadendergisi.com.com Haber Sempozyum Eray Bazalt Madencilik, Maden Müh. Genel Koordinatör Ercüment AYDIN Katılımcılar ne dedi? AGREGA SEKTÖRÜNÜN ÖNÜ AÇIK Eray Bazalt Madencilik Ltd. Şti olarak 2008 yılından beri kırma eleme üzerine faaliyet gösteren EskişehirKütahya arasında Ilıca Bazalt İşletmelerimiz bulunmaktadır. Tesislerimizde TCDD Hızlı Tren projelerine Balast (30-60 mm) üretiyoruz. Zira Bazalt, aşınma Kaybı, su emme ve don kaybı parametreleri açısından Hızlı Tren Teknik Şartnamesi koşullarını sağlayan en uygun volkanik kayaçtır. Hazırlayan: Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Gençlik Komitesi Agrega Üreticileri Birliği, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği ve Türkiye Hazır Beton Birliği’nin de destekleriyle gerçekleştirilen ve "Agrega (Beton-Asfalt) Çimento Hammaddeleri Madenciliği" teması ile yapılan Sempozyuma 39 bildiri sunuldu ve 200’ün üzerinde katılım sağlandı. Eş zamanlı olarak ger- çekleştirilen Sergide de sektörden 11 firma ürün ve hizmetlerinin tanıtımını yaptı. Agrega Üreticileri Birliği Genel Sekreterliği ve Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu üyesi Mesut Erkan dergimize yaptığı açıklamada, Sempozyumun amacının kırmataş ve agrega sektörü ile ilgili üreticileri, bu sektöre tedarik sağlayan firmaları, yine bu konuda uzmanlaşmış akademisyenleri bir araya getirerek sektörle ilgili sorunların, yeniliklerin tartışılacağı bir ortamı yaratmak olduğunu ifade etti. Erkan şöyle konuştu: “Agrega sektörü çok kısa sürede çok ciddi üretim artışları gösteren bir sektör. Bugün özellikle ciddi anlamdaki mega projelerin hammaddesi olarak üretilen bir kaynak. Bu nedenle üretim rakamları her geçen gün artıyor. Bundan 5-6 yıl öncesinde ülke genelinde yaklaşık 200 milyon ton yıllık üretim varken bugün bu rakam 450-500 milyon seviyelerine çıkmış. Önümüzdeki dönemdi altyapı ve inşaat yatırımlarının devam etmesi agrega talebini daha da arttıracak. Yani, agrega sektörünün önü açık.” Katılımcılar ne dedi? Dizel Turbo, Maden Mühendisi Barış ONUR Dizel Turbo olarak, kurulduğumuz 1989 yılından beri madencilik ve inşaat sektörlerine yönelik olarak kırma eleme ve yıkama sistemleri üreten uluslararası firmaların Türkiye temsilciliğini yapıyoruz. Sektörde Uluslar arası bili34 Ocak-Şubat-Mart 2015 nirliği olan Astec firmasının temsilciliğini yapıyoruz. Dizel Turbo olarak biz mühendislik firmasıyız. Biz müşterilerimizin sorunlarına ekonomik ve sürdürülebilir çözümler sunmak için çalışıyoruz.. Ürün yelpazemizdeki en uygun makinalarımızı müşterimizin sorunlarına en uygun şekilde hizmet edecek şekilde seçip, bunları sunuyoruz. Türkiye’de agrega ve madencilik sektörü ülkenin ekonomik ve politik sorunları doğrultusunda talepleri sürekli değişen ve yatırımların inişleri ve çıkışları olan bir sektör. Dizel Turbo büyük kırma eleme ve yıkama tesisleri konusunda sektörde ilerlemiş bir firma. Son zamanlarda sektörün ihtiyacı olan kaliteli ve temiz ürün konusunda müşterilerimizin istekleri değişti. Şartlar zor, çevresel şartlar bizi ve müşterilerimizi zorluyor. Biz de bu zorlukların üstesinden gelebilmek için, müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu yenilikçi çözüm ve ekipmanları sağlamaya çalışıyoruz. Zaten küçük bir sektörümüz var. Bizim sektörümüz ve meslektaşlarımız ile buluştuğumuz birkaç tane fuar ve sempozyumlarımız oluyor. Yıllardır da bunlara düzenli olarak katılıyoruz. www.sektormadendergisi.com.com Özellikle bemiryolu balast konusunda, balast verimliliğini arttırmak için makine yatırım dizayn ve bununla ilgili bilgiler noktasında çok önemli yenilikler yaptık ve bunları da sürekli geliştiriyoruz. Fakat ne yazık ki bazalt, özellikle agrega ve kırma taş sektöründe şu anda hak ettiği yeri tam bulmuş değildir. Hâlbuki bu malzeme, beton yapı elemanlarında, yüksek dayanımlı beton yapımında, kumlama kumunda, taş yünü imalatında, yapı kimyasallarında, özellikle karayollarında çok uzun ömürlü ve çok daha ekonomik anlamda kullanılabilecek bir malzeme olup ulaştırmanın temel taşı niteliğindedir. Bu anlamda bazalt ve onun türevleriyle ilgili yaptığımız çalışmalarda geliştirdiğimiz bir takım yenilikler var. Kendi meslek kuruluşum olan Maden Mühendisleri Odası’nın düzenlediği bu sempozyuma sektöre destek olmak için katılıyoruz. Eray Bazalt Madencilik olarak aynı zamanda bu etkinliğin sponsorlarından biriyiz. Kendi birikimlerimizi ve sektörde karşılaştığımız sorunları da bu tür sempozyumlarda, panellerde, toplantılarda ortaya koyup, konuşmak, tartışmak ve bilgi alış verişinde bulunup ortaklaşa çözümler üretmeyi önemsiyoruz. Sektörde bu tür etkinlikler hem ürünlerimizi hem ürün kalitemizi hem de firmamızı tanıtma açısından da imkân sağlıyor. METEK Madencilik, Proje Geliştirme Müdürü Erdem ÖNAL Katılımcılar ne dedi? T MMOB Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen 7. Ulusal Kırmataş Sempozyumu 5-6 Mart tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Bazalt ayrıca Karayolları BSK Aşınma tabakasında ve yüksek dayanımlı beton üretiminde kullanılan çok önemli bir agrega kaynağıdır. yata geçmiş pek çok projesi mevcuttur. Hali hazırda bu saydığım faaliyetlerin yanı sıra, Metek Madencilik olarak maden zenginleştirme tesislerinin makina teçhizat tedariklerini ve kurulumlarını da üstlenerek anahtar teslim hizmet vermeye de devam etmekteyiz. Metek Madencilik 2007 yılından beri, madencilik sektöründe maden arama, maden işletme ve cevher hazırlama konularında uzman bir kuruluş olarak yer almakta olup, etüd, proje, fizibilite çalışmaları ve uygulamaları yapmakta ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Alman ticari ortağı ile birlikte yürüttüğü Kuyu İhraç Sistemleri konusunda devlet kuruluşlarında ve özel sektörde ha- www.sektormadendergisi.com.com Türkiye madenciliği geçtiğimiz 2014 senesinde maalesef ciddi yaralar aldı. Soma ve Ermenek’te yaşanan elim kazalar milletimizi ve sektörümüzü derinden sarsmıştır. Maden ruhsatlarının Başbakanlık onayına bağlanması da Türk madencisini zor durumda bırakmıştır. Ancak, umuyoruz ki 2015’in ikinci yarısından itibaren madencilik tekrar canlanacak ve yatırımlar da güçlü bir şekilde geri gelecektir. Agrega sektörüyle son 6 aydır yakından ilgilenmekteyiz. Geliştirmiş olduğumuz ‘Kum Zenginleştirme ve Atık Su Geri Kazanım Tesisleri’ projemizle agrega üreticilerine yenilikçi çözümler sunmaktayız. Türk madencilerine, özellikle de agrega konusunda faaliyet gösteren firmalara çok büyük faydalar sağlayacağını düşündüğümüz bu projemizi sektöre tanıtmak için 7. Kırmataş Sempozyumu’na katılmaya karar verdik. Ocak-Şubat-Mart 2015 35 Röportaj Şen Plastik 1983 yılında İstanbul Bayrampaşa’da Hüseyin Şen tarafından kurulan Şen Plastik, 1990 yılından bu yana yalnızca madencilik sektörü için patlayıcı madde yardımcı malzemeleri ve iş güvenliği ekipmanlarının üretimi ve pazarlaması üzerine faaliyet gösteriyor. ŞEN PLASTIK:PATLATMAYA YARDIMCI ÇÖZÜMLER Ş en Plastik, 1983 yılında İstanbul Bayrampaşa’da plastik deterjan şişeleri üretmek amacıyla kurulmuş bir firma. biri olarak hizmet vermeye devam ediyor. Firma, delme-patlatma uygulamaları başta olmak üzere iş güvenliği, işçi sağlığı ve verimlilik konusunda sahip olduğu devasa deneyim ve uzmanlığını geniş Ar-Ge olanakları ile birleştirerek müşteri talepleri doğrultusunda ihtiyaca özel ürünler tasarlayıp üretiyor. Firmanın, kendisi de madenci kökenden gelen kurucusu Hüseyin Şen, 1990 yılından itibaren sadece madencilik sektörüne yönelik ürünler üzerine yoğunlaşma kararı almış, ve o tarihten bu yana da Şen Plastik madencilik sektörü için çok geniş bir yelpazede patlayıcı madde yardımcı malzemeleri ile güvenliği ekipmanlarının üretimi ve pazarlaması alanında faaliyetlerini sürdürüyor. Yer altı maden ocaklarında, yer üstü maden ocaklarında, HES projelerinde, yol, tünel, baraj inşaatları gibi patlayıcı madde kullanılan bütün alanlarda firmaların ihtiyaç duyduğu patlayıcı madde yardımcı malzemeleri ve güvenlik gereçlerini tedarik ediyor. Madencilik sektöründe 25 yıla dayanan tecrübe ve birikimi ile Şen Plastik bugün ülkemiz madencilik sektörünün tanınmış ve önde gelen tedarikçilerinden Şen Plastik ayrıca alanında dünyada kendini kanıtlamış ve yaygın olarak kullanılan ürünlerin de Türkiye distribütörlüğünü yapıyor. 36 Ocak-Şubat-Mart 2015 Bilindiği gibi yer altı madenciliğinde en ciddi faaliyetlerden birisi de patlayıcı madde kullanımıdır. Bu bakımdan patlayıcı madde kullanımının taşıdığı büyük önem ile bu konudaki maliyet, işci sağlığı, iş güvenliği ve verimlilik ile ilgili hususlarda, patlayıcı maddenin deliğe itilmesinden arkasının sıkılanması, delik dibine yerleştirilmesi, kapsül tellerinin izole edilmesi ve deliğe itmek için kullanılan çubuğa kadar hepsinin ayrı ayrı büyük önemi bulunuyor. Şen Plastik tarafından üretilen patlayıcı madde yardımcı malzemeleri anti-statik ve alev geciktiricilik gibi belirleyici özelliklere sahip. Dinamit patlatılarak çalışan bütün mekanlarda, tozun, dumanın bastırılmasında, patla- yıcı maddenin performansının arttırılmasında, muhtelif gazların ve kömür tozunun alev alması veya patlamasının kesinlikle önlenmesinde kullanılıyor. Söz konusu malzemeler Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerde 1960’lardan beri kullanıla geliyor ve bu bakımdan iş verimi ve güvenliğine yaptıkları katkılar kanıtlanmış. Şen Plastik, bu malzemelerin Türkiye’de üretimine geçmeden önce hem dünyanın gelişmiş ülkelerindeki uygulamaları ayrıntılı olarak incelemiş hem de ülkemizin önemli madencilik kuruluşlarının ihtiyaçlarını tespit edip fikir ve düşüncelerini almış ve 1990 yılında üretime geçilmiş. Sektörü ve teknoloji- yi yakından takip eden Firma, dünyada ortaya çıkan yenilikler, teknolojik gelişmeler ve değişen müşteri ihtiyaçları doğrultusunda ürünlerini geliştirmeye, yenilikleri Türk madencilerinin hizmetine sunmaya devam ediyor. Şen Plastik kendisi imal ederek madencilik ve inşaat sektörüne sunduğu pek çok ürünün yanı sıra iki önemli uluslararası ürünün de Türkiye distribütörlüğünü yapıyor: Yangın ve kızışma ile mücadelede kullanılan One Seven Mining basınçlı hava köpüğü sistemi ve DOKS WATA kapalı su çantaları. Bu iki ürün ve sundukları avantajlar hakkındaki sorularımızı Firmanın kurucusu Hüseyin Şen’e yönelttik. İşte aldığımız yanıtlar: Tam güvenli ve verimli patlatma Şen Plastik’in tedarik ettiği plastik sulu sıkılama kartuşu, (PSSK), su bariyerleri, plastik kaval kemiği koruyucu, plastik dinamit sandıkları, dinamit delme pensi gibi ürünler delme-patlatma uygulamalarının yapıldığı alanlarda iş güvenliği ve işçi sağlığının korunması konusunda büyük katkılar sağlıyor. Yer altı ocaklarında dayanıklı, anti-statik, eklenebilir plastik dinamit sıkılama çubukları, plastik örümcek, plastik dinamit kılıfları, anfo kullanan işletmelerde anfo poşetleri, anfo şarj hunisi, anfo şarj boruları, plastik delik tıkacı, plastik anfo tutucu şemsiye ve benzeri malzemelerin kullanımı, zaman kaybını ve olası problemleri ortadan kaldırarak iş verimliliğinin arttırılmasına katkıda bulunuyor. www.sektormadendergisi.com.com www.sektormadendergisi.com.com Ocak-Şubat-Mart 2015 37 ONE SEVEN MINING SİSTEMİ Mümessili olduğunuz One Seven Mining 6000’in özelliklerini anlatabilir misiniz? Bizim köpüğümüz yangının üzerine de sıkılıyor ve çok hızlı hararet düşürme özelliği sayesinde yangını söndürebiliyor. Bunun örneği Amasra’da yaşandı, bizim her yerde referans olarak gösterdiğimiz bir söndürme çalışması bu. Peki bu araç daha çok kömür madenciliği için mi? One Seven Mining bir makina, bir pompa’da diyebiliriz. Su ve kimyasalı birbiriyle orantılı şekilde karıştıran bir makina One Seven Mining 6000. Belli bir tazyikte, sadece 2 bar veya üzerinde hava lazım, bir de su bağlantısı lazım. Bazı yerlerde azot gazı bağlantısı da yapıyorlar ama biz azota gerek duymuyoruz, Amasra’da kullananlar ihtiyaç duymamışlar. Bir tankına su koyuyorsunuz, bir tankına 1’e 7 (One Seven) diye tabir ettiğimiz kimyasal köpük konsantresini koyuyorsunuz, onu orantılı biçimde karıştırıyor makina. Uygulama hortumunu 200 metreye kadar uzatabiliyorsunuz. ıslıyorsunuz bu kimyasalla. Herhangi bir engelleyici etkeni yok, kaymaya yol açmıyor. Bildiğiniz sabun köpüğü gibi bir kimyasal. Üretimde kızışabilecek noktalara sıkılıyor veya üretim sonrası terk edilmiş yerlerde kullanılıyor. Bugün yeraltında oksijenle buluşan veya yer üstünde atıklarla buluşan kömür kendi kendine kızışıyor. Bunun soğukla, sıcakla alakası yok, oksijenle alakası var. Bu köpük sayesinde kızışmayı engelleyebiliyorsunuz. One-Seven Mining 6000 zaruri bir şey değil mi yeraltı madenciliği için? Diğer söndürme köpüklerinden farkı nedir peki? Tabi yeraltı kömür madenciliğinde olması gereken bir araç. Kömür tozunun veya kömürün kızışmasını engellemek için hazırlanmış bir konsantre köpük. İmalat öncesi yapılan hazırlıklarda oksijenle buluşacak kömürü suluyorsunuz, Yeraltında kullanılan köpüklerin hiçbiri buna benzemiyor. Yeraltında kullanılan köpükler daha çok oksijeni kesmek, dolgu yapmak, boşluk bırakmamak için kullanılıyor. Halihazırda kullanılan köpükler yangının üzerine sıkılamıyor. Sistem dışardaki bütün yangınlarda kullanılıyor, hava alanlarında, itfaiye operasyonlarında kullanılıyor. Bizim Mining 6000 yeraltı ocaklarında kullanılmaya elverişli olarak tasarlanmış, kömür madenleri için geliştirilmiş. Piyasada bunun muadili bir başka araç var mı peki? Bunun muadili yok. Bu köpüğün muadili bir köpük yok. Bu makinayı seyyar gezdirebiliyorsunuz. Bir işletmeden diğerine götürülebiliyor, mesela Zonguldak’la Amasra, Ereğli, Armutçuk arasında kaç kere gidip geldi. Oradaki riski gören ‚hemen burayı sulayalım’ diyor, kamyona yükleyip hemen götürülüyor. Peki özellikleri nelerdir? Toplam ağırlığı 1600 kilo kadar. Ölçüleri broşürlerde var. Kullanma tarifleri orada yazıyor. Zaten herhangi bir zorluğu yok kullanımıyla ilgili. Biz gerektiğinde alıcıya kullanma eğitimide veriyoruz. Zaten sistemin ilk kurulumunu kendimiz yapıyoruz. Köpük konsantresini talebe göre sağlıyoruz. Mesela en son TTK 22 ton aldı. DOKS WATA SU ÇANTALARI Wata’yı tanıtabilir misiniz? Wata’nın yaratıcısı Dr. Schulte Almanya’da yeraltı ekipmanları üreten bir firma. Ben Dr. Schulte’yle tanışma fırsatı buldum 2002’de, firmasına gittim ziyaret ettim. Dr. Schulte yeraltı madenlerine gidip iş güvenliğiyle ilgili, iş sağlığıyla ilgili ne yapılabilir, hangi ürün neyle daha iyi olmak üzere değiştirilebilir konularında çok gezen, yeraltı madenlerini ziyaret eden bir madenciydi. Plastik su bariyerlerinin yoğun bir şekilde kullanıldığını görüyor ‘bunları torba yapalım, stoklaması daha kolay olur’ diyor. Epey araştırma yapılıyor plastik firmalarıyla, hammade üreticileriyle, aleve dayanıklı, anti statik, kırılganlığı ve saçılma özelliğiyle üretimi başarıyorlar. Bunu Çin’e , Macaristan’a, Çek Cumhuriyeti’ne, Güney Afrika’ya, dünyaya satmaya başlıyorlar. Çünkü bu ürünün vaat edilen özelliklere sahip olduğunu, herhangi bir sıradan plastik olmadığını belgelemeyi başarıyorlar. Diğer plastikten yapılma torbalar saçılmıyor ve parçalanmıyor. Dolayısıyla suyun eşit şekilde saçılmasını sağlayamıyor. Bu özelliği sebebiyle biz bunu Türkiye’de pazarlıyoruz. Kullandırmaya çalışıyoruz. Stoklaması kolay, yer kaplamıyor, nakliyede kırılacak, dökülecek riski yok. Mesela şu anda 20 bin tane torba geliyor. 20 bin tane su bariyeri almış olsaydım ben, en az 20 tıra yüklemem gerekirdi. Şimdi ise 4 paletle geliyor 20 bin torba. Kullanıcı müşteri için 1000 tane sipariş verebiliyor, çünkü koyacak yeri var, aralarında patlayan çatlayan olursa askıda, işçiler delerlerse bilinçsiz şekilde, onu değiştirmek için stoklayabiliyor. Bu su bariyerlerden daha ucuz. Bunların tek dezavantajı torbaların içi doldurulduğu zaman, aşağıya su bariyerinden daha fazla sarkması. Su bariyerleri 90 litreliği 27 santim derinlikte oysa su torbasının sarkma boyutu 51 santim. Bir dezavantaj budur, ben bunu her zaman anlatıyorum çünkü Türkiye’de özel sektör galerileri dar, bunu iyi görmeleri açısından. Galerinin yan taraflarına asabiliyorsunuz torbaları, çalışanlara engel olmayacak şekilde. Tek dezavantajı fazla sarkması galeri içinde. Öbür türlü bir dezavantajı yok, her yönden avantajlı. Bunun su bariyerlerine göre en önemli özelliği titreşimle patlıyor olması galiba? dolayı sürekli takviye edilmesi gerekiyor, suların sürekli doldurulması gerekiyor. Kurulum masrafı oldukça düşük diğer kutulara göre. Tavana bir tane 30’a 30 profil demir asıyoruz, profil demirin üstüne su torbasının ağzından tutturup, iki tur sarıyoruz profil demire, kendi kendine tutuyor. Tek profil demire asıldığı için su bariyerlerini iki konsol üzerine koymak, asmak durumundasınız, bu noktada bir tasarrufu var. Teşekkürler. Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Türkiye’de kömür madenciliğinde kazaların önlenebilmesi için ne yapılabilir sorusunun cevabının peşindeyiz Şen Plastik olarak. Fikir alışverişi yapıyoruz bu konuda piyasayla. Bu konuda iş kazalarını önleyebilecek, iş güvenliğini geliştirecek çalışmalarımız devam edecek. Bu zaten olması gereken bir özelliği ve şart. Metan, grizu patlamalarında oluşan basınç bunları parçalıyor, içindeki su pulverize şekilde saçılıp, çevredeki kömür tozunu suluyor ve toz patlamasını engellemiş oluyor bu şekilde. Çok önemli bir özelliği daha var. Su barajlarında ve su bariyerlerinde buharlaşmadan ötürü su eksiliyor sürekli ama bunda küçük bir delik var, 30 milim çapında Kapak var deliğin üstüde, o kapağın üstünü küçük bir bantla kapattığınızda buharlaşma sıfıra yakın oluyor. En büyük avantajlarından birisi bu, çünkü diğer kutularda buharlaşmadan Peki makinanın diğer yangın söndürme araçlarına göre üstünlüğü nedir? Yeraltı madenciliği için özel üretilmiş bir makina bu, ayrıcalığı o zaten. Diğer yerüstünde kullanılanlardan bu anlamda üstün. 38 Ocak-Şubat-Mart 2015 www.sektormadendergisi.com.com www.sektormadendergisi.com.com Ocak-Şubat-Mart 2015 39 Makale Feldspat eriyerek, onların arasındaki gözenekleri doldurup, mukavemetli ve yoğun bir kütle oluşmasını sağlarlar. Farklı seramik bünyelerin pişme dereceleri de farklı olduğundan, kullanılacak eritici miktarı da değişkendir. "Ülkemiz, ÇineMilas-YatağanBozdoğan arasında kalan bölgede çok zengin ve kaliteli sodyum feldspat – albit yataklarına sahip olup, yıllık 10 milyon ton civarındaki üretim ve 5 milyon tona yaklaşan ihracat rakamları ile dünya sıralamasında en önde yer almaktadır." FELDSPAT MADENCİLİĞİMİZ Ali İŞCAN Jeoloji Yük.Mühendisi M aden Kanunu kapsamına ancak, 1985 yılında 3213 Sayılı Maden Kanunu’nun çıkmasıyla giren feldspat, seramik sektöründeki hızlı gelişimle birlikte ciddi madencilik faaliyetlerine konu olmuştur. Son yıllarda, maden ihracatımızda, endüstriyel hammaddeler içinde bor minerallerinden sonra ikinci sırayı feldspat almaktadır. Feldspat, Na, K ve Ca elementleri içeren susuz alümina silikat minerallerinin oluşturduğu grubun adıdır. Feldspatlar, yüzde 60 oranıyla mağmatik kayaçları oluşturan en önemli minerallerdir. Sodyum ve potasyum oksit içermeleri nedeniyle düşük erime sıcaklığı gösterirler. Bu nedenle seramik ve cam sanayinde kullanım alanı bulurlar. Bünyedeki alümina içeriği de üründe dayanım ve mukavemeti artı40 Ocak-Şubat-Mart 2015 rır. Ticari değere sahip başlıca feldspat kaynakları arasında Pegmatitler, Aplitler, Nefelinli Siyenit ve Siyenitler bulunmaktadır. Bu kayaçların dışında, feldspatik kumlar, altere granitler, arkozik kumtaşları, gnayslar ve albitik şistler de birer feldspat kaynağı olarak değerlendirilebilmektedir. Feldspat kaynaklarının çeşitli ve yaygın olması, spektlerin çok geniş bir aralık içinde kalması gibi nedenler, literatürlerde rezerve yönelik bilgi verilmesini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, ülkelerin kaynakları tam bilinmemektedir. Jeolojik veriler, mevcut kaynakların, dünya talebini düzenli bir şekilde karşılayacağını düşündürmektedir. U.S.G.S., Min. Com. Sum.’ın değişik yıllardaki verilerine göre:1990 yılında 6 milyon ton olan dünya üretimi, 2000 yılında 9,5 milyon ve 2014 yılında 22,5 milyon tona ulaşmıştır. 2014 yılı rakamlarına göre Türkiye 5 milyon ton üretimle ilk sırada yer alırken, İtalya 4,7, Çin 2 ve Tayland bir milyon üretimle diğer önemli ülkeler olarak öne çıkmaktadır. Fakat gerek Türkiye’nin gerekse de diğer ülkelerin üretim rakamlarının gerçekçiliği şüphelidir. Zira, Türkiye’nin 2013 ve 2014 yıllarında 4 milyon tonun üzerinde feldspat ihracatı söz konusudur. KULLANIM ALANLARI Feldspatın en önemli iki kullanım alanı, seramik ve cam sanayileridir. Dünyada üretilen feldspatın yaklaşık yüzde 60‘ı seramik, yüzde 35‘i cam sanayii ve geri kalan yüzde 5‘i kaynak elektrotu, kauçuk, plastik ve boya sanayilerinde dolgu malzemesi olarak kullanılmaktadır. Feldspatlar, seramik reçetelerde, pişme işlemi sırasında sıvı oluşumunu sağlama ve pişme sıcaklığının düşürülmesini sağlayan eritici (flaks) bileşen olarak yer alırlar. 1150-1250o C arası erime derecesine sahip sodyum ve potasyum feldspatlar, kil ve kuvars gibi daha yüksek sıcaklıklarda eriyen hammaddelerden önce www.sektormadendergisi.com.com Örneğin; düşük ısıda pişirilmiş yumuşak porselenlerde yüzde 25-40, sofra eşyasında yüzde 18-30, beyaz ürün, fayans, sıhhi tesisat ürünlerinde yüzde 15-30, granit yer karosunda yüzde 50, seramik sırında ise yüzde 30-50 arasında kullanılır. Genel olarak, sofra eşyası, elektro porselen ve seramik sır yapımında potasyum feldspat, diğer seramik bünyelerde ise sodyum feldspat albit kullanımı yaygındır. Feldspatlar, eritici özelliği olan alkali oksit içermesinin yanında, çarpma, bükülme ve termal şoklara karşı mukavament sağlayan, saydamlık veren bir bileşen olan alümina içeriğinin de yüksek olması nedenleriyle cam üretiminde kullanılan bir hammaddedir. Cam sanayinde, diğer alkali ve alümina kaynaklarının temin kolaylığı ve ekonomik parametreler tercihte etkili olmaktadır. Genellikle konteyner ve düz cam üretiminde yüzde 8’e yakın, cam elyafında (fiberglass) yüzde 18’e yakın oranda feldspat kullanılmaktadır. Düz camlar için yüzde 0,04’den daha düşük olan demir içeriği, renkli camlarda biraz daha yukarı çıkabilir. Cam elyafında ise yüzde 0,1 gibi demir oranları kabul edilmektedir. Ayrıca, feldspatın alümina içeriğinin yüzde 18’den , Na2O içeriğinin de yüzde 10’dan az olmaması istenir. ABD’de 2014 yılı feldspat tüketiminin yüzde 60’ı cam, geri kalan yüzde 40’ı ise seramik ve diğer alanlar olmuştur . Cam sanayinde, kalsine alümina, alümina hidrat, yüksek fırın cürufu, geri dönüşüm camları ve kaolin feldspatın ikame hammaddeleridir. www.sektormadendergisi.com.com Feldspatın yuvarlak tane şekli, 6-6,5 (mohs )arasındaki sertliği , kırılma indeksi(1,53), kimyasal olarak inert olması, stabil Ph değeri, yağ emmesinin düşük olması (19-23lbs/100lb), iyi dağılma özelliği, ince tane boyutuna (4-12 mikron) öğütülebilmesi gibi fiziksel özellikleri, bir çok kimyasal üründe doldu olarak kullanımına olanak sağlamaktadır. Feldspat, dolgu olarak boya, plastik, kauçuk, izolasyon malzemesi üretiminde kullanılmaktadır. Barit, kalsit, kaolin, mika, perlit, pirofillit, mikrokristalin kuvars gibi hammaddeler, boya ve plastik üretiminde ikame hammaddelerdir. Feldspatlar, eritici özelliği ile kaynak elektrotları üretiminde de kullanılmakdır. "Türkiye’de, üretim, seramik ve cam fabrikalarının gereksinimleri ile yurtdışı talebe bağlı olarak yapılmaktadır. Delme– patlatma yöntemi ile üretim yapılan ocaklarda, çıkarılan albitler kalitesine göre ayrılarak ya doğrudan kullanım için kırma tesislerine, ya da manyetik separasyon veya flotasyon için zenginleştirme tesislerine gönderilmektedir." TÜRKİYE’DE DURUM Feldspatın ana kaynağı olan asidik karekterli mağmatik kayaçlar, ülkemizin birçok yöresinde bulunmaktadır. Ancak, feldspat kaynağı olabilecek mağmatik kayaçlar yeterince araştırılmış değildir. MTA Genel Müdürlüğü çalışmalarına göre, Batı Anadolu’da Menderes Masifi, Orta Anadolu’da Ankara, Aksaray, Kırşehir ve Yozgat illerindeki granit, monzonit, siyenit bileşimli mağmatikler, Bilecik Bozüyük ve Söğüt çevresindeki granitler ve içindeki aplit ve pegmatit damarları, Istaranca Masifindeki pegmatit damarları, Doğu Anadolu’daki masifler ticari üretime uygun feldspatik oluşumlar bulundurmaktadır. Menderes Masifi iki tür feldspatın bulunduğu ve yaygın olarak madencilik faaliyetinin sürdürüldüğü en önemli bölgedir. Çine asmasifinde 250’den fazla albit filonu bulunmakta olup filonlar birkaç metreden 40-50 metre kalınlığa, yer yer 1000 metreyi aşan uzunluğa sahiptirler. Filonlarda ana mineral albit olup, kuvars ikinci bollukta olan mineraldir. Birçok filonda sınırlı olarak bulanan potasyumlu feldspat, birkaç yatakta yüzde 50’lere varan oranlarda bulunabilmektedir. Bu ana minerallerin dışında, safszlık olarak biotit, muskovit, rutil, sfen, apatit, ve zirkon mineralleri izlenmektedir. Çine asmasifindeki albit potansiyeli tam olarak bilinmemektedir. Maden sahalarının tümü ruhsatlandırılmış olup, arama çalışmaları ancak ruhsat sahiplerince yapılabilmekte ve elde edilen sonuçlar doğal olarak paylaşılmamaktadır. Masifin albit potansiyeli, MTA kaynaklarına göre 197,5 milyon ton, bazı özel sektör verilerine göre de 400 milyon tonun üzerindedir. Masifteki madencilik faaliyeti ve jeolojik veriler dikkate alındığında, gerçek potansiyelin bu rakamların daha da üstünde olması beklenmektedir. Menderes masifinin kuzeyinde, özellikle Manisa Gördes ve Demirci ile Kütahya Simav çevrelerinde ise potasyum feldspatca zengin pegmatit damarları veya mix feldspat damarları görülür. Uzun yıllardan beri üretim faaliyetinin sürdürüldüğü bu damarlar, genelde küçük boyutlu olup rezervleri oldukça sınırlıdır. Mikroklin veya pertitik yapılı ortoklasların yanında, albit ve iri kuvars minerali de içermeketdir. Muskovit, biotit, turmalin gibi istenmeyen minerallerin eşlik ettiği bu damarlardan küçük ölçekli madencilik faaliyeti ile üretim yapılmakta, tuvenan ürün el triyajından sonra fabrikalara sevk Ocak-Şubat-Mart 2015 41 edilmektedir. Bölgedeki pegmatit damarlarının potasyum feldspat potansiyeli tam bilinmemekle beraber, önemli bir düzeyde olmadığı açıktır. Bilecik bölgesinde bazı aplit ve pegmatit damarları, Çanakkale-Biga’ da alkali içeriği yüksek granitler, Bursa-Orhaneli’ndeki siyenitler gibi mağmatik kayaçlar, nakliye avantajlarına bağlı olarak seramik massede kullanılmaktadır Kırşehir çevresindeki siyenitler ve Aksaray ve Kırıkkale Balışeyh çevresindeki altere granitler, K2O içeriği yüksek kayaçlardır. Ancak, bu tür kayaçların doğrudan kullanımları söz konusu değildir. MTA ve üniversiteler tarafından çok sayıda zenginleştirme çalışmasına konu olmuşlardır. Kırşehir Buzluk Dağı siyenitleri, kısa süre önce devreye giren manyetik separasyon ve flotasyon tesislerinde zenginleştirilmektedir. "Sodyum feldspat ihracatında dünyanın sayılı ülkesi olmamıza rağmen, potasyum feldspat açısından tam tersi bir durum söz konusudur. Düşük kalite yerli üretim iç talebi karşılamadığından potasyum feldspat ithal edilmektedir." Delme–patlatma yöntemi ile üretim yapılan ocaklarda, çıkarılan albitler kalitesine göre ayrılarak ya doğrudan kullanım için kırma tesislerine, yada manyetik separasyon veya flotasyon için zenginlleştirme tesislerine gönderilmektedir. Son beş on yıla kadar yirmi den fazla şirket albit üretimi yaparken, son yıllarda şirket satınalmalar veya ruhsat devirleri sonucu üretici sayısında azalma olmuştur. Doğrudan kullanım imkanı olmayan demir ve titan içeriği yüksek albitlerin değerlendirilmesi için, bazı firmalar manyetik zenginleştirme ve flotasyon tesisleri kurmuştur. Kurulu feldspat zenginleştirme tesislerinin kapasitesi Tablo-1’de görülmektedir. (Kaynak:Feldspat Raporu, 2010) ÜRETİM Dünyanın en kaliteli albitlerine sahip Türkiye’de, üretim, seramik ve cam fabrikalarının gereksinimleri ile yurtdışı talebe bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. Albit yataklarının bulunduğu Aydın ve Muğla illerine bağlı Çine, Karpuzlu, Yatağan, Milas, Bozdoğan ilçelerini içine alan geniş bir bölgede çok sayıda madencilik şirketi tarafından albit üretimi yapılmaktadır. 42 Ocak-Şubat-Mart 2015 Son yıllarda, manyetik zenginleştirme uygulamalarında, kuru sistem yanında yaş manyetik sistemler yaygınlaşmaya başlamış olup, bir kısmı flotasyon tesislerine entegre, bir kısmı da bağımsız üniteler olarak çalışmaktadır. Tablo-2’de, MİGEM verilerine göre, feldspat üretiminin yıllara göre değişimi görülmektedir. Üretilen feldspatın tamama yakını, sodyum feldspattır. Potasyum feldspat üretim miktarı, tam bilinmemekle beraber 20-30 bin ton arası olacağı düşünülmektedir. TÜKETİM VE TİCARET Feldspat kullanan sektörlerin tüketim miktarları tam bilinmemektedir. Ülkemizde üretilen feldspatın çok büyük bir kısmı seramik sektöründe tüketilmektedir. Cam sektöründeki tüketim ise daha düşüktür. Boya ve plastik sanayinde ise seramik ve cam sektörlerine göre çok daha düşük miktarlarda feldspat kullanılmaktadır. Yıllık üretim miktarından ihrcat düşüldükten sonra kalan kısım, iç piyasada tüketilmektedir. Türkiye, bir numaralı feldspat satıcısı olan bir ülkedir. Ürünler, iç piyasaya olduğu gibi, dış piyasaya da tuvenan kırılmış (-10mm), flote ve öğütülmüş olarak satılmaktadır. Son 5 yıllık sürede, toplam feldspat ihracatımız içindeki işlenmiş ürün payı yüzde 17-21 arasında değişmektedir. Bu pay, kurulu zenginleştirme tesis kapasitesinin oldukça altında kalmaktadır. İhracat yapılan ülkelerin başında Avrupa ülkeleri gelmektedir. 2014 yılı ihracatımızın yüzde 41’i İtalya, yüzde 22’si İspanya, yüzde 9’u Rusya, yüzde 3 Bulgaristan, yüzde 3 Mısır’a ve geri kalanı da çok sayıda ülkeye gerçekleşmiştir. 20102014 yıllarında toplam maden ihracatımız içinde feldspatın payı yüzde 2,8-3,7 arasında değişmektedir. Sodyum feldspat ihracatında dünyanın sayılı ülkesi olmamıza rağmen, potasyum feldspat açısından tam tersi bir durum söz konusudur. Düşük kalite yerli üretim iç talebi karşılamadığından potasyum feldspat ithal edilmektedir. Yıllık ithalat, 3550 bin ton arasındadır. Ağırlıklı olarak Hindistan ve İspanya’dan gerçekleşen ithalatın 2014 yılı miktarı 43.875 ton olup parasal değeri 5,1 milyon USD dır (TUİK). mekte, diğer üretim giderlerinin artmasıyla birlikte birim üretim maliyetlerinde ciddi artışlar yaşanmaktadır. Yurt dışı satışlarımızın FOB fiyatları; 2010 yılında, kırılmış tuvenan ürün 20-24 USD, öğütülmüş ürün 70-80 USD ve flote ürün 40-60 USD arasında kalmaktaydı. 2014 yılında kırılmış tuvenan ürün 2428 USD, öğütülmüş ürün 75-90 USD ve flote ürünler de 60-70 USD (TUİK) arasındadır. Yurt dışından ithal edilen potasyum feldspat fiyatı, Güllük liman teslimi 85-95USD civarındadır. açmaktadır. Bu durumun bir nedeni de maden sahalarında arama çalışmalarının yeteri kadar yapılmamış olması ve işletme projelerinin maden yatağının bütünü göre hazırlanmamasıdır. Bu tür işletmecilik, ciddi bir rezerv kaybına neden olmakta, doğa fazladan tahrip edilmektedir. Son zamanlarda, mali ve teknik yeterliliğe sahip şirketlerde arama faaliyetleri artırılmıştır. Tüm şirketler, nitelikli ve yeterli teknik kadrolar istihdam etmeli, arama faaliyetine başlamalı ve bütünsel yaklaşımla hazırlanmış uzun dönemli projelerle maden işletmeciliğini sürdürmelidir. Yurtdışı albit satışlarımızın yüzde 80’i tuvenan üründür. Bu durum, iyi kalite, doğrudan kullanılabilir hammadde rezervlerimizin hızla azalmasına yol aç- Önde gelen ihracatcı bir ülke olmamıza rağmen, rekabetci anlayışla hareket edilmesi nedeniyle feldspat satışında fiyat politikası oluşturulamamakta, yurt dışı satışlarında düşük kar marjlarıyla çalışılmaktadır. Buna karşılık, her geçen yıl ocaklarda ciddi dekapaj artışları görül- www.sektormadendergisi.com.com maktadır. Şirketlerimizin ve ülkemizin yararına olmayan bu olumsuz durumdan kurtulmak için, acilen yurt dışı satışlarımızda işlenmiş ürün miktarının artırılması yolları bulunmalıdır. Böylece, hem katma değer yaratılmış, hem de düşük kaliteli kaynaklarımız devreye sokulmuş olacaktır. Ülkemiz, yıllık 3,5 milyon ton cam üretim kapasitesi ile Avrupa üretiminden yaklaşık yüzde 10 pay almaktadır. Seramik sektöründe ise 2012 yılında 280 milyon m2 seramik kaplama malzemesi üretimi ile Avrupa’da 3. sırada bulunmaktayız. Her iki sektörün feldspat talebinin uzun "İhracatımızın 80’i tuvenan üründür ve bu durum kaliteli rezervlerimizin hızla azalmasına yol açmaktadır. Acilen yurt dışı satışlarımızda işlenmiş ürün miktarının artırılması yolları bulunmalıdır. Böylece, hem katma değer yaratılmış, hem de düşük kaliteli kaynaklarımız devreye sokulmuş olacaktır." dönemde düzenli bir şekilde karşılanması ve ihracat liderliğimizi koruyabilmemiz için, feldspat potansiyelimizin önemi kavranmalı, şirketlerimiz kurumsallaşarak teknik ve mali güclerini artırmalı ve birbirleriyle ilişkilerinde rekabetci anlayış yerine uzun dönemli geleceklerini göz önünde bulundurmalıdır. SONUÇ Ülkemiz, Çine-Milas-Yatağan-Bozdoğan arasında kalan bölgede çok zengin ve kaliteli sodyum feldspat – albit yataklarına sahip olup, yıllık 10 milyon ton civarındaki üretim ve 5 milyon tona yaklaşan ihracat rakamları ile dünya sıralamasında en önde yer almaktadır. Bilinen sodyum feldspat kaynakları, nitelik ve nicelik olarak tanımlanmamış olup toplam potansiyelimiz bilinmemektedir. Bu kaynaklardan en iyi şekilde faydalanmamız, uzun dönemli madencilik stratejileri geliştirebilmemiz için, en kısa zamanda detay maden arama çalışmaları başlatılmalı ve toplam potansiyelimiz belirlenmelidir. Şu an işletilmekte olan potasyum feldspat kaynakları ise gerek kalite ve gerekse büyüklük açısından yetersizdir. Ancak, başta Ankara-Aksaray-Kırşehir-Kırıkkale bölgesi olmak üzere Anadolu’nun değişik yörelerinde potasyum içeriği yüksek granitik ve siyenitik kayaçlardan, sanayinin taleplerine uygun spektlerde potasyum feldspat konsantreleri kazanılmasına yönelik zenginleştirme çalışmaları üniversiteler, MTA ve özel şirketler tarafından sistematik olarak sürdürülmelidir. Bir çok üretici, üretim maliyetini düşürmek için dekapaj oranı düşük ve kaliteli hammaddenin bulunduğu alanlarda üretim yaptıktan sonra bir başka yerde ocak www.sektormadendergisi.com.com Ocak-Şubat-Mart 2015 43 Röportaj DBC makine Etkin arama için en başta bu işe uygun, gerekli teknoloji ile donatılmış makine ve ekipman gerekiyor. Bu noktada DBC Makine’yi benzerlerinden ayıran ürün ve çözümleriniz var mı? SONDAJ TEKNOLOJİSİNDE DÜNYA MARKASI DBC Makina karotlu sondaj makine ve ekipmanları üretiminde etkinliği ve ünü Türkiye sınırlarınırlarını aşmış bir firma. Sondaj piyasasındaki en gelişmiş makine ve ekipmanları Türk mühendisi ve işçisinin emeği ile üreten firmanın kurucusu ve Genel Müdürü Feridun Ertürk ile DBC Makine’yi ve maden aramacılığımızı konuştuk. DBC MAKİNA Öncelikle kendinizi tanıtıp, DBC Makina hakkında bilgi verir misiniz? İsmim M. Feridun Ertürk, DBC Makina şirketinin kurucusu ve Genel Müdürüyüm. DBC Makina 1991 senesinde Diamant Boart Craelius şirketinin ana distribütörü olarak kuruldu. Günümüzde “Tüm karotlu Sondaj Teknolojisini" kendi imalatı olarak sunabilen Dünya’daki çok az sayıdaki firmadan biriyiz. Dilovası’nda 7000 m2 kapalı alana sahip fabrikamızda 6’sı mühendis 28 çalışanımızla üretim yapmaktayız. Ürünlerimizin tasarım ve üretim süreçlerinde en son teknolojiye sahip yazılım ve makineler kullanılmaktadır. Şu anda ürettiğimiz sondaj makinalarının tamamına yakınını yutdışına ihraç etmekteyiz. Maden aramacılığına yönelik makine ve ekipman üreten bir firma olarak, Türkiye’nin maden arama konusundaki durumunu nasıl görüyorsunuz? Yeterli ve etkin arama yapılıyor mu? Maden arama konusunda Dünya’da büyük bir kriz var. 2012 senesinde 22 Milyar USD düzeyinde olan toplam arama harcamalarının gitgide düşerek 2015 senesinde 10 Milyar USD’a inmesi bekleniyor. Türkiye’de global madencilik krizinden olumsuz olarak etkileniyor ve ilave olarak sondaj izinlerinin alınmasındaki gecikmeler sektörü son 44 Ocak-Şubat-Mart 2015 derece olumsuz olarak etkiliyor. 2012 senesinde 2 Milyon metreye ulaştığını tahmin ettiğimiz sondaj miktarının 2015 senesinde ancak 300-400,000 m civarında olacağını tahmin ediyoruz. İletişimde olduğumuz firmaların çoğu ancak yüzde 20-25 kapasiteyle çalıştıklarını belirtiyorlar. Maden rezervlerimizin olması gerektiği şekilde tespit edilmesi için kimlere ne görevler düşüyor? Devletin ve maden girişimcilerinin yapmaları gerekenler neler? Maden arama çok zahmetli, uzun süreli ve maliyetli bir iş. Bu işi Dünya’da en başarılı olarak daha girişken ve risk almaya istekli olan Junior şirketler yapıyor. Daha sonra bu tür şirketler geliştirdikleri sahaları daha büyük maden şirketlerine üretim için devrediyorlar. DBC Makina olarak tüm “Karotlu Sondaj Teknolojisini” müşterilerimize sunabiliyoruz. Böylece sadece sondaj matkabı, makinası veya herhangi bir malzeme tedarikçisi olmanın ötesinde müşterimizin gerçekleştirmeyi planladığı delgi işinde performanstan da sorumlu iş ortağı olarak yer alıyoruz. FASTDRILL markası altında üretip pazarladığımız matkaplar Türkiye’deki en önemli sondaj ve madencilik firmaları tarafından kullanılırken aynı zamanda 30’dan fazla ülkeye de ihraç ediliyor. Standart matkaplar ile birlikte müşterilerimizin isteğine uygun özel matkaplar da üretebiliyoruz. Mevcut arazi şartlarına en uygun delme hızını ve matkap ömrünü sağlayacak özellikteki matkabı müşterimizle birlikte geliştirebiliriz. Mevcut stok düzeyi ile her türlü matkap ihtiyacını aynı gün karşılayabiliriz. Oluşturulmuş olan geniş imalat kapasitesi ile büyük miktadaki siparişler veya özel matkap istekleri en fazla 1 hafta içinde sağlanabilir. Böylece en uzun matkap ömrünü en uygun delme hızı ile sağlayarak, kullanıcıların delme ve stok maliyetlerini en aza indirerek ve gerektiğinde sondaj şartlarına en uygun özel matkap en kısa sürede üretilebilir. Tüm hassas ve kritik parçalar kendi fabrikamızda ürettiğimiz için kalite üzerinde de tam bir kontrolümüz var. DBC Makina olarak sondaj piyasasındaki en gelişmiş sondaj makinalarını üretiyoruz. Makina tasarımlarında kendi tecrübemizi, müşterilerden gelen talep ve istekleri kullanarak son derece gelişmiş, arazi şartlarına uygun, arıza çıkarmayan , ergonomik, gerekli emniyet önlemlerini fazlasıyla karşılayan ve gerektiğinde kolaylıkla bakım yapılabilen sondaj makina modelleri geliştiriyoruz. Sondaj makinalarında operasyonu daha verimli ve emniyetli kılmak için bir çok yenilik yaptık; İş emniyetini ve verimliliğini arttırmak için özel tij kaldırma sistemi, teleskopik kule, çok daha sessiz ve verimli çalışan yana hidrolik olarak kayabilen rotasyon üniteleri, hassas kule kaydırma sistemi, senkronize olarak çalışabilen sondaj makinaları, tij ekleme-sökme için robot kollar gibi pek çok çözüm geliştirdik. Maden aramasında teknoloji kullanımının öneminden bahsetmiştik. DBC Makine’nin ArGe ile arası nasıldır? Bu konudaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? DBC Makina olarak tüm Dünya’da tanınan ve tercih edilen bir kuruluş olmak istiyoruz ve bu amaçla tasarım ve üretim süreçlerimizde bilim ve teknolojiden azami ölçüde yararlanıyoruz. Şirketimiz bünyesinde yer alan malzeme laboratuarında her türlü malzemenin kimyasal ve mekanik testleri ile hidrolik komponentlerin testlerini yapabilmek için gerekli olan her türlü ekipman ve uzmanlığa sahibiz. Tabii ki yaptığımız pek çok ArGe çalışmaları da var. Bunlardan iki tanesi TÜBİTAK tarafından da desteklendi. Birincisi “Tam otomatik ve senkronize çalışan bir sondaj makinasının ve tij ekleme-sökme için bir robot kolun geliştirilmesi” projesiydi. Sondaj işleminde en fazla kaza tij ekleme-sökme esnasında meydana gelir ve bu işlemi el değmeden yapabilecek bir sisteme büyük ihtiyaç duyulmaktadır.Bu ihtiyaca yönelik geliştirdiğimiz “robot kol” sektörde büyük ilgiyle karşılanmıştır. İkinci TÜBİTAK projemiz “ 2500 m kapasiteli senkronize çalışabilen sondaj makinası” olmuştur. Genelde bu kapasitedeki makinalarda senkronizasyon yoktur ve Dünya’da ilk defa DBC Makina tarafından gerçekleştirilmiştir. Maden aramaları konusunda Devletin destek ve teşvikleri de kuşkusuz çok önemli. Madencilikte ileri olan Kanada, Avustralya gibi ülkelerin arama faaliyetlerini desteklemek için ilave teşvikler sağladıklarını görüyoruz. Bunun yanı sıra, izin, ruhsat gibi bürokratik süreçlerin şeffaf, hızlı ve organize bir şekilde yürütülmesi, bürokratik kuralların azaltılıp basitleştirilmesi ve yatırımcının önünü açacak düzenlemelerin yapılması da çok önemli. www.sektormadendergisi.com.com www.sektormadendergisi.com.com Ocak-Şubat-Mart 2015 45 Bunların yanı sıra, sondaj çalışmalarında çok önemli yer tutan tijler ile ilgili olarak bilgisayar kontrollu olarak çalışan bir ısıl işlem sistemi geliştirilmiştir. Sondaj tijlerindeki diş kapmalarını önlemek üzere özel bir diş profili tasarlanmış ve ilave bir ısıl işlem prosesi ile son derece yüksek yüzey sertlikleri elde edilerek diş ömrü önemli ölçüde arttırılmıştır. İlgilendiğimiz diğer bir konu ise mermer kesmede kullanılan kollu kesicilerde PCD kullanımıdır. Yaklaşık 4 seneden bu proje kapsamında sayısız arazi deneyi yapılmış ve sonuçta kesme maliyetini en az yarıya düşüren ürünler geliştirilmiştir. Yapılan buluşlar ile ilgili olarak 8 adet patent başvurusu yapılmış ve birçok faydalı model alınmıştır. “En iyilerden de iyi” Ayrıca tüm modellerde aşağıdaki ortak özellikler mevcuttur; Ürettiğiniz sondaj makineleri ile ilgili bilgi verir misiniz? CE belgesi. Sondaj makinalarında bulunması gereken emniyet şartları ile ilgili AB tarafından çeşitli standartlar yayınlamış olup bu standartlar TSE tarafından da kabul edilmiştir. DBC Makina olarak iki farklı tasarımda sondaj makinaları üretiyoruz. 1. Senkronize sondaj makinaları. Bu tip sondaj makinalarında tij freni ve morset çenelerinin arasında bir otomasyon sistemi oluşturulmuştur. Takım inme-çekme veya sondaj esnasında senkronizasyon sağlanmıştır ve 4-5 tij/dakikalık manevra hızına ulaşmak mümkün olmaktadır. Sözkonusu makinalar Dünya piyasasındaki en gelişmiş olarak bilinen modellerin taşıdığı özellikleri ilaveten şu özellikleri de taşımaktadır 3.4m uzunluğunda kızak besleme mesafesi Gerektiğinde döndürme torkunu 3-4 kat arttırmak için özel dişli grupları Kuyu ağzını açmak için patentli rotasyon ünitesini yana kaydırma sistemi Takım çekme veya ağırlık kaldırma için hidrolik ana sondaj vinci Gerekli kullanma, bakım ve yedek parça kitapları. Tüm üretilen modeller için gerekli kullanma bakım ve yedek parça kitapları ilgili standartta belirtilen şartların çok daha kapsamlı olarak hazırlanmaktadır. DBC Makina tarafından maksimum çalışma basıncından en az %25 daha yüksek basınca dayanıklı hidrolik komponentler kullanılmaktadır. İsteğe bağlı “Sayısal Delme Paketi” (Net ilerleme hızı, kule açısı, makinayı dengelemek için su terazisi, dönüş hız, çamur pompası debi, dizel motora ait tüm bilgiler, vs için göstergeler içerir) Yüzey makinaları için özel patentli “Tij Dengeleme Sistemi”. Hidrolik tahrikli FMC çamur pompası, Paslanmaz çelikten üretilmiş hidrolik yağ tankı Üstün kaliteli dikişsiz çelik profil kullanımı Hidrolik motorlu ve istendiğinde otomatik halat sarmalı wireline vinçleri Tüm modellerde yüke duyarlı hidrolik sistem Hidrolik motorlu Braden sondaj vinçleri Taşıyıcı palet grubu (istenirse uzaktan kumandalı) , Zincirsiz baskı kızakları. Yeraltı uygulamaları için teleskopik baskı silindiri ve yerüstü uygulamaları için patentli teleskopik sondaj kule sistemi 2. Yüzey sondajları için tamamiyle hidrolik makinalar. Bu tip makinalarda senkronizasyon yoktur ancak tüm sondaj işlemleri hidrolik olarak gerçekleştirilmektedir. Özellikle derin sondajlar için kullanılmaktadır. Rotasyon ünitelerinde standart olarak bir dişli grubu vardır. 46 Ocak-Şubat-Mart 2015 www.sektormadendergisi.com.com Araştırma Maden kanunu Ön Arama Dönemi hakkındaki 17. maddenin ilk fıkrasından önce prospeksiyon çalışmalarına yer verilerek bu süreç ve tarafların yükümlülük ile sorumlulukları açıklanabilir idi. Kanun metninin pek çok maddesinde geçtiği halde “Madencilik Faaliyetleri” kavramı da Tanımlar içerisinde yer almamıştır. Ne yazık ki Maden Kanunu’nda ifade edilmemiş oldukları için diğer Bakanlıklar bu kavramlara kendi anlayışları doğrultusunda, madencilik gerçeğinden uzak bir açıklama getirmekte ve madenciler zaman zaman ilgili kurumlar ile bu konularda sıkıntıya düşmektedirler. MADEN KANUNU’NDAKİ DEĞİŞİKLİKLER ÜZERİNE Dr. A. Vedat Oygür, Jeoloji Mühendisi Maden Kanununda yapılan ve 18 Şubat 2015 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikler ile madencilik rejiminde esastan bazı düzenlemeler yapıldı. Bu yazıda değişikliklerin, anlamı ve amacı irdelenmeye, metindeki eksik veya yanlış olduğu düşünülen hususlar açıklanmaya ve Kanun’da yer bulamayan madenciliğimizin geleceği açısından önemli görülen konular belirtilmeye çalışılacaktır. 48 Ocak-Şubat-Mart 2015 U zun zamandır üzerinde çalışılan Maden Kanunu’ndaki değişiklikler, 29271 sayılı ve 18 Şubat 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6592 sayılı Kanun ile yürürlüğe girdi. Yeni yürürlüğe giren Kanun ile madencilik rejiminde esastan bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Bu değişikliklerin hayat bulması için Uygulama Yönetmeliği’nde de yeni düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Kanun’daki değişiklikler, MİGEM’in uzun zamandır üzerinde çalışarak hazırladığı taslağın neredeyse aynen kabulüyle gerçekleşmiştir. Hem uzun bir hazırlık dönemi hem de görece uzun bir yasalaşma süreci geçmesine rağmen MİGEM’in, bu yeniliklere göre kendisini hazırlamadığı madencilerin yaptığı başvuruların karşılıksız kalmasından anlaşılmaktadır. Bu yazıda; Maden Kanunu’ndaki yeni değişikliklerin, özet olarak, anlamı ile amacı irdelenmeye, metindeki eksik veya yanlış olduğu düşünülen hususlar açıklanmaya ve Kanun’da yer bulamayan madenciliğimizin geleceği açısından önemli görülen konular belirtilmeye çalışılacaktır. Değişiklikler Ne Getiriyor? Mevcut Kanun’un neredeyse her maddesinde geçen ‘teminat iradı’ ve ‘ruhsat iptali’ yerine idari para cezası getirilmesi madencilik sektörü açısından çok olumlu bir sonuçtur. Tanımlar maddesinde; “Görünür Rezerv”, “Proje”, “Ön Arama Faaliyet Raporu”, “Genel Arama Faaliyet Raporu”, “Detay Arama Faaliyet Raporu” ve “Kaynak” tanımları değiştirilerek uluslararası standartlara ve madencilik gerçeğine uygun hale getirilmişlerdir. Ne yazık ki yanlışlık yapılarak ‘Rezerv’ ve ‘Görünür Rezerv’ kavramlarının açıklamaları Tanımlar maddesindeki metinde birbirlerine karıştırılmıştır. Kanun maddelerinde yapılan değişikliklere uygun olarak “İşletme Faaliyet Raporu”, “Rezerv”, “Muhtemel Rezerv”, “Ruhsat Bedeli”, “Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler”, “Fizibilite Dönemi”, “Fizibilite Raporu”, “İşletme Projesi Uygulama Raporu” ve “Daimi Nezaretçi” tanımları eklenmiştir. Bunlara karşın, “Prospeksiyon” kavramı Tanımlar maddesinde yer aldığı halde Kanun metninde ifadesini bulamamıştır. www.sektormadendergisi.com.com Ruhsatların devrinde, ruhsat bedelinin iki katı tutarında devir bedeli alınacağı hükümü getirilmiştir. Başlangıçta bir değeri olmayan “arama ruhsatı”, yapılan yoğun “arama çalışmaları” sonucunda bir değer kazanarak yatırıma yol açacak bir “işletme ruhsatı”na dönüşebilmektedir. Ne kadar çok arama yapılır ise, ileride, o kadar fazla maden işletmesine sahip olunacağı da çok açık bir gerçektir. Bunun temel koşulu da, en azından Detay Arama Dönemi’ne kadar, arama ruhsatı almanın ve süreci yürütmenin kolaylaştırılmasıdır. Bu bakımlardan arama ruhsatlarından devir bedeli alınmamasının, eğer mutlaka alınacak ise işletme ruhsatlarının devir bedeli ile aynı oranda olmaması daha doğru olacaktır. Ruhsat devir işlemlerine Bakan onayı getirilmesi bürokrasiyi artıracak ve farklı uygulamalara yol açabilecek olumsuz bir gelişmedir. Onay işleminin hangi koşullara bağlı olduğunun önceden mevzuat kapsamında belirlenmemiş olması yapılan her işlem hakkında sürekli bir kuşkuya neden olacaktır. Kanundaki proje, rapor gibi teknik belgeleri hazırlayacak kişiler için, diğer bakanlıklardakilere benzer bir uygulama ile getirilen “Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler” kavramı da mevcut sistemi düzenlemesi ve disiplin altına alması bakımından olumludur. Ancak “Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler” uygulaması MİGEM’e verilen proje ve raporların niteliğinin yükseltilmesi konusunda kesin bir çözüm olmayacaktır. Bu konuda, sık sık dile getirilen “MİGEM’e verilen rapor ve projeler ile gerçeğinin farklı oldukları” yakınmasının temelinde madenciler ile idare arasında bir güven www.sektormadendergisi.com.com tesis edilememiş olması yatmaktadır. Bu teknik belgelerin niteliğinin yükseltilmesi sadece idarenin talebi olmayıp, özellikle banka kredisi başvurusunda uluslararası piyasanın şart koştuğu “Ekvator İlkelerine” (Equator Principles) uygunluk aranması ile de zorlanmaktadır. Bu bakımdan sadece raporu hazırlayacak kişi/kişilerin statülerinin düzenlenmesi yeterli olmayacak ve bunun yanında, Kanun’da eksik kalmış olan teknik standartlar ve uluslararası prensiplere uygun şartlar da ayrı bir mevzuat çalışması ile oluşturulmalıdır. Ne yazık ki bu yaklaşım, madencilik sektörünün genelinde “akreditasyon” adlandırmasıyla yanlış olarak kullanılmaktadır. Bu koşullar yerine getirildiği takdirde, sektörün yıllardır sıkıntısını çektiği banka kredileri için ruhsata konu olan cevherleşmenin teminat olarak gösterilmesi sağlanabilmiş olacaktır. Diğer taraftan idareye verilen belgelerde rapor edilen kaynak ve rezerv bilgilerinin güvenilirliği sorununun da önüne geçilmesi mümkün olabilecektir. “Ruhsat Bedeli” altında getirilen yeni kavram ve Devlet Hakkı’nın yükseltilmesi madencilik sektörünü fazlasıyla etkileyecektir. İlk bakışta, madenciliği yönlendirmek, geliştirmek ve yürütmek ile görevli kurumun bütün amacının sanki ‘çok fazla kazanan madenciden’ daha çok pay almak olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca, ruhsat bedeli adı altında yapılan yeni düzenleme ile, özellikle işletme döneminde, ruhsat sahibine önemli bir mali yük getirildiğinden belirli bir ekonomik güce sahip büyük madencilik firmaları ruhsatları ele geçirir iken gücü yetmeyenler sektörden silinecektir. Devlet Hakkı, bir maden sahasının işletilmesi için Devletin mülk sahibi olarak bu hakkını devretmesi nedeniyle, yani bir nevi kiralama işi karşılığında aldığı bedeldir. Madencinin yatırım yapmak için harcayacağı sermaye izin bedellerine gittiği için madenci yatırım yapamaz hale gelmektedir. Bunun en çarpıcı örneği, bu yıl başından itibaren ölçüsüz oranda artırılan orman izin bedelleridir. Çoğu yerde, orman idaresine ödenen bir yıllık izin bedeli ile aynı yerde orman dışı bir arazi rahatlıkla satın alınabilmektedir. Bu durumda maden kaynakları ekonomik olmaktan çıkıp işletilemez bir noktaya gitmektedir. Bir maden sahası için ilk müracaat ve ruhsatlandırma maddesinde temelden bir değişiklik yapılarak “II. Grup (b) bendi ve IV. Grup madenler dışındaki” sahalar için başvuru yapılarak arama ve işletme ruhsatı alınması usulü kaldırılarak ruhsatların ihale yolu ile verilmesi yöntemi getirilmiştir. Böylesine esastan bir değişiklik yapıldığı halde, Kanun metninde ihalenin nasıl yapılacağı açıklanmadığı gibi bir Yönetmelik ile ihalenin usul ve esaslarının düzenleneceği de belirtilmemiştir. Ruhsat birleştirmelerine yeni kriter getirilerek bir işletme ruhsatındaki görünür maden rezervinin mücavir ruhsat alanları ile bir bütünlük teşkil etmesi, ortak işletme yapılmasının zorunlu veya üretimin entegre tesisi beslemeye yönelik olması halinde alan kısıtlaması aranmayacağı hükme bağlanmıştır. Eğer mevcut işletme ruhsat alanında, tesis veya alt yapı tesisi kurmak için uygun ve yeterli yer yok ise bitişik alandaki ruhsat sahası ile safhasına bakılmaksızın ve alan sınırlaması aranmaksızın birleştirme yapılarak işletme ruhsatı düzenlenmesi de sağlanmıştır. Aramalarda; rezerv kavramının sadece cevherleşmenin boyutuyla değil işletilebilirligi ve günün ekonomik koşullarıyla da ilgili olması ve ancak bir fizibilite Ruhsat devir işlemlerine Bakan onayı getirilmesi bürokrasiyi artıracak ve farklı uygulamalara yol açabilecek olumsuz bir gelişmedir. Onay işleminin hangi koşullara bağlı olduğunun önceden mevzuat kapsamında belirlenmemiş olması yapılan her işlem hakkında sürekli bir kuşkuya neden olacaktır. çalışmasından sonra hesaplanabileceği gerçeği ile Ön ve Genel Arama Dönemi raporlarından rezervin çıkarılarak sadece kaynak raporu istenecek olması aramanın gerçeğine uygundur. Ancak, bu yaklaşım sadece IV. Grup bazı madenlerde geçerli olabilecek iken, Detay Arama Faaliyet Raporu tanımından rezerv raporunun çıkarılarak IV. ve VI. Ocak-Şubat-Mart 2015 49 Grup Madenlerin tamamına yaygınlaştırılması bir hatadır. Bu gruplardaki fizibilite çalışmasına ihtiyaç duymayacak maden ruhsatları için tanımın ‘rezerv veya görünür kaynak raporu’ biçiminde olması gerekir idi. Dördüncü Grup Madenlerin detay arama dönemi sonrasında, yapılan başvurunun uygun bulunması halinde iki yıllık bir fizibilite hazırlanması döneminin eklenmesi, kuşkusuz, madenciliği rahatlatacak ve süreci kolaylaştıracak çok olumlu değişikliklerdendir. Ancak bu amaçla MİGEM’e yapılacak başvurunun hangi koşullarda uygun bulunmayacağının belirtilmemiş olması ileride sıkıntı yaratacak bir olumsuzluktur. İşletme Ruhsatlarında Esaslı Değişiklikler Kanun’un madencilik faaliyetlerini düzenleyen çeşitli maddelerinde, MİGEM’e verilen rapor ve belgelerin uygun bulunmaması durumunda idari para cezası verileceği belirtilmektedir. Fakat bu teknik belgelerin hangi koşullarda uygun bulunmayacağına metinde bir açıklık getirilmediğinden, hiç kuşkusuz, yapılacak işlemlerde bir keyfilik söz konusu olabilecektir. İşletme faaliyeti maddesinde; mevcut Kanun’da 60 yıl olan toplam işletme ruhsat süresi I. Grup madenlerde 30, II. Grup madenlerde 40 ve diğer grup madenlerde ise 50 yıl olarak değiştirilmiştir. Belirlenen sürenin uzatılmasına I. ve II. Grup madenler için Bakan, diğer grup madenlerde ise Bakanlar Kurulu yetkili olacaktır. likeli olduğunun tespit edilmesi halinde süre verilmeksizin tehlikeli durum giderilinceye kadar üretim faaliyetleri doğrudan durdurulacaktır. işletme faaliyetlerinin “havza madenciliği” esasında ortak bir proje çerçevesinde yapılmasının gerekli olduğuna karar verilmiştir. Yine Kanun’daki bir eksiklik olarak, işletme açısından hangi türden faaliyetlerin tekniğine uygun olarak yapılmaması veya eksik yapılmasının tehlikeli olduğunun, keyfi işlemlere yol açmamak açısından, Kanun metninde mutlaka belirtilmiş olması gerekmektedir. Bu durumda ruhsat sahiplerinin rızasının olması halinde Genel Müdürlük, ruhsat sahiplerinin rızasının olmaması halinde ise Bakan kararı ile işletme izin alanlarının yeniden düzenlenmesi yoluna gidilecektir. Ancak Kanun’da belirtilmemiş bir eksiklik olarak, bu olumlu yaklaşımın keyfi uygulamalara maruz kalmaması için “Havza Madenciliği” işlemlerinin ilkeleri ve nasıl yürütüleceği mutlaka bir yönetmelik ile belirginlik kazanmalıdır. “Kanun’da, MİGEM’e verilen rapor ve belgelerin uygun bulunmaması durumunda idari para cezası verileceği belirtilmekte, fakat bu teknik belgelerin hangi koşullarda uygun bulunmayacağına metinde bir açıklık getirilmemektedir. Bu durum, yapılacak işlemlerde bir keyfiliğe yol açabilir.” Yine bir esastan değişiklik olarak, birbirine mücavir birden fazla ruhsatın bulunduğu sahalarda bir bütün oluşturan maden rezervinin verimli bir şekilde değerlendirilmesi ve iş güvenliği tedbirlerinin birlikte alınması amacıyla bu sahalardaki Bir başka değişiklik ile I. ve II. Grup (a) bendi madenlere ait mevcut ruhsatlı sahaların yerleşim yerlerinin yakınında bulunması durumunda, hem ruhsat hakkının hem de yörede yaşayanların haklarının korunması hedeflenerek başka bir yerde maden hakkı verilmesi yoluna gidilmiştir. Yine Kanun’da, diğerlerinde olduğu gibi, bu konunun ucu açık bırakılmış ve bu hayati konuya kimler tarafından ve nasıl karar verileceğinin yöntemi belirtilmemiştir. İhale sürecinde; “ara ve uç ürün üretme” koşulu ile maden ruhsat sahasının özellikleri dikkate alınarak “özel şartnameler” ile ruhsat ihaleleri yapılacağı belirtilmiştir. Bu amaçla yapılacak olan ihalelerin kamuya açık bir yönetmelik yerine “özel şartnamelere bağlanmasının, önceden bilinmeyen farklı uygulamalara “Teknik Nezaret” yeniden düzenlenerek artık günümüz koşullarına uymayan teknik nezaret uygulamasından vaz geçilmiştir. Kaynak tuzlaları hariç olmak üzere, işletme yöntem ve büyüklüğüne bağlı olmaksızın bütün maden işletmelerinde en az bir maden mühendisinin “Daimi Nezaretçi” olarak istihdam edilmesi zorunluğu getirilmiştir. Ayrıca, işletme tekniği, büyüklüğü ve yapısal durumu göz önüne alınarak diğer meslek disiplinlerinden mühendisler de istihdam edilecektir. Terk edilen sahalarda; çevre ile uyum planı esaslarına uygun olarak rehabilitasyon çalışmalarında kullanılmak üzere alınan ruhsat bedelinin % 30’u oranındaki kaynağın kullanım esasları belirlenmiştir. Yine diğer maddelerde üzerinde durduğumuz gibi, keyfi, yanlış ve kötü kullanımları önlemek üzere, çevre uyum planı ve bu amaçla toplanan kaynağın kullanılması konusunda ayrıntıları belirleyen bir yönetmelik gerekmektedir. Maden kapatma ve rehabilitasyon konusunda çevre mevzuatının da yaptırımlar getirmesi madenciyi bir ikilemde bırakmaktadır. Rehabilitasyondan sonra çevre mevzuatı maden ocakları için 10 yıl ve maden tesisleri için de 30 yıl ruhsat sahibi tarafından izleme ve gerekir ise müdahale yapılması koşulunu getirmekte; maden mevzuatına göre de rehabilitasyondan sonra ruhsatın terki gerekmektedir. Bu çelişki giderilerek ruhsatı veren olduğuna göre, madeni kapatmanın tek ve yegâne sorumlusu MİGEM olmalıdır. Kanunun 46. maddesinde yapılan değişiklik ile işletme için ihtiyaç duyulan alt yapı hizmetlerinin ruhsat sahasının dışından getirilmesinde ruhsat sahibinin başvurusu üzerine irtifak ve/veya intifa hakkı tesisi talebine olanak sağlanmıştır. Mevcut Kanun’daki 7. madde hükümlerine göre, işletme ruhsatı yürürlük tarihinden itibaren üç yıl içinde alınması gerekli olan diğer kurumlara ait izinlerin alınmaması durumunda ruhsatın iptal edileceği hükmü yerine her yıl için 50.000 TL idari para cezası getirilmiş ve izinlerin alınmaması durumunda ruhsat süresinin uzatılmayacağı hükme bağlanmıştır. Bunun yanı sıra, bütün madencileri sıkıntıya sokan beş yıllık sürede üç yıldan fazla üretim yapılmayan ruhsatların teminatlarının irad kaydedilerek iptal edilmesi yerine idari para cezası getirilmesi de sektörün boğazındaki ilmeği biraz olsun gevşetmiştir. Yeraltı kömür işletmelerinde özel sektör madencilerinin üçüncü kişilerle rödövans sözleşmesi yapmaları engellenir iken kamu madencilerine hiçbir kısıtlama getirilmemesi bir çifte standart olması bakımından son derece olumsuzdur. Eğer bir maden işletmesinde rödövans riskli ve tehlikeli ise bu ruhsat sahibinin kimliğine göre nitelik değiştirmez. Hem hukuki hem de teknik açıdan ruhsat sahiplerine tanınan hakların birbirinden farksız olması gerekir. Öte yandan, ne yazık ki İşletme faaliyeti döneminde, projeye aykırı faaliyetlerin işletme açısından teh50 Ocak-Şubat-Mart 2015 ve dolayısıyla verilecek kararın her zaman tartışılacak olmasına yol açacağı düşünülmektedir. www.sektormadendergisi.com.com son yıllarda yaşanan büyük maden kazalarının çoğu kamu kurumları tarafından rödövans ile verilmiş kömür sahalarında meydana gelmiştir. Nasıl bir Maden Kanunu olmalıydı? 6592 sayılı Kanun ile, 54 maddelik Maden Kanunu’nun 22 maddesinde değişiklik yapılmış ve dokuzu geçici madde olmak üzere yeni 10 madde eklenmiş olmaktadır. Böylece 3213 sayılı Maden Kanunu’nun yarısından fazlasını kapsayan bir değişim ile karşı karşıya kalmış durumdayız. Üstelik, mevcut Kanun’daki teminat iradı ve ruhsat iptali, ruhsat harcı ve ruhsat teminatı, ilk müracaat ve ruhsatlandırma, arama faaliyeti, işletme ruhsatı ve madenin işletilmesi, işletme faaliyeti, ihale, teknik nezaret, irtifak intifa hakkı ve kamulaştırma ile rödövans sözleşmesi maddelerinde esastan değişiklik yapılarak 3213 sayılı Kanun’daki sistemin bir kısmı yerine yenisi getirilmiştir. Devlet, madenciliğe bütçe açıklarını kapatmak için bir gelir yolu olarak değil de olabildiğince fazla üretim yapılması ve istihdamın artırılması yönünde yaklaşmalıdır. Başbakanlık Genelgesi nedeniyle zaten durma noktasına gelmiş olan madencilik sektörünün kaldıramayacağı ölçüde parasal yükler getirilmesi olumsuz bir durumdur. Mevzuatın ruhuna etki edecek şekilde yapılan eklemeler ve değişiklikler her zaman “parçalı” bir görüntü yaratmakta ve bazen maddeler arasında uyumsuzluklar da sonradan fark edilebilmektedir. Bu durumda, madenciliğimizin tüm sorunlarını çözmeye yönelik olarak tüm paydaşların katılacağı bütünsel bir yaklaşımla baştan yeni bir Maden Kanunu hazırlanması acaba daha iyi olmaz mıydı diye düşünmeden de konu geçiştirilemiyor. Mevcut sistemi temelinden sarsacak kadar önemli değişiklikler yapılmadan önce sektörün durumunun da dikkate alınması gerekir idi. Pek çok sayıda maden ruhsat sahibi ve işletmecisi, mevcut mevzuata güvenerek milyonlarca Dolarlık yatırımlar gerçekleştirmiş ve sözleşmeler yapmıştır. Yapılan bu değişikliklerden sonra işletmelerin uğrayacağı maddi kayıplar sadece kendilerine değil aynı zamanda ülkemizin ekonomisine de yansıyacak, hatta firmalar bazında yok oluşlar da yaşanabilecektir. Bu Kanun ile getirilen köklü bazı değişiklikler için dikkat çeken bir konu da bu değişikliklerin nasıl uygulanacağını açıklamak üzere yönetmelikler hazırlanmasına Kanun’da atıfta bulunulmamasıdır. Nasıl yürütülecekleri belirsiz olan ilk müracaat ve ruhsatlandırmada ihale yapılması, havza madenciliği için ruhsatların birleştirilmesi, yerleşim yerlerinin yakınında bulunan I. ve II. Grup (a) bendi madenlere ait mevcut ruhsatlı sahaların başka yere taşınması, çevre uyum planı amacıyla toplanan kaynağın kullanılmasının usul ve esaslarını belirleyecek olan yönetmeliklerin hazırlanmasına mutlak surette gerek vardır. Ayrıca, ruhsatlara yönelik işlemlerde keyfi uygulamalara yol açılmaması için Kanun metninde belirtilen her talep veya red konusunun koşulları mutlaka açıkça belirtilmiş olmalı idi. Devlet, madenciliğe bütçe açıklarını kapatmak için bir gelir yolu olarak değil de olabildiğince fazla üretim yapılması ve istihdamın artırılması yönünde yaklaşmalıdır. Başbakanlık Genelgesi nedeniyle zaten durma noktasına gelmiş olan madencilik sektörünün kaldıramayacağı ölçüde parasal yükler getirilmesi olumsuz bir durumdur. Madencilik yapan gelişmiş ülkelerde vergilendirme konusunda yürütülen incelemeler, madencilik sektöründe vergi ve harçların düşürülerek yaygınlaştırılması sonucunda hem maden üretiminin hem de hazineye toplanan vergi gelirinin arttığını göstermektedir. Bir sahada arama yapabilmek için gereken orman iznini alamayan ve sektörü bunaltan diğer izinler ve özellikle Başbakanlık genelgesi nedeniyle çok sayıda yabancı sermayeli firma (Chesser Resources, Rubicon Minerals, Global Resources, Gold Resource, Aegean Metals ve Kefi Minerals) faaliyetlerini sonlandırarak Türkiye’yi terk etme kararını almıştır. Madencilik ile ilgili izinler Genelge kapsamından çıkarılmaz ise Maden Kanunu değişikliği sektördeki küçülmeye çare olmayacaktır. Ocak-Şubat-Mart 2015 51 Ulusal madencilik stratejisi geliştirilmelidir Oysaki madenciliğimizi geliştirmek ve layık olduğu yere getirebilmek için ruhsat bedellerini ve devlet hakkını artırmak dışında da yapılacak çok iş vardır. Ülke madenciliğinin durumu ve ihtiyaçları saptanmadan sadece bazı Kanun maddeleri üzerinde günü kurtarmak amacıyla yapılan bu düzenlemelerin madenciliğin önünü açmak ve ona yeni bir yön vermek için çok da yararlı olmayacağı düşünülmektedir. Madenciliğin mevcut durumu ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ile sorunlarının çözümü için sektörün paydaşları olan kamu kurumlarının, mühendis oda- Ülkemizin ihtiyacı olan öncelikli hammaddelerin belirlenmesi ve bu doğrultuda arama politikalarının oluşturularak yerli kaynakların ekonomiye kazandırılabilmesi için ivedilikle Ulusal Madencilik Arama Politikası oluşturulmalıdır. Bu doğrultuda arama çalışmalarına detek verilmeli, buna özel teşvik teşvik sistemi getirilmelidir. birbirlerinden farklı arama süreçlerine konu olurlar. Dolayısıyla mevcut Maden Kanunu’nda olduğu gibi, bütün cevherleşmeleri tek bir sepete koyup arama ruhsat alanının büyüklüğü, arama süresi ve şartlarında aynı reçeteyi uygulamak doğru sonuç vermemektedir. Aynen ÇED projelerinde olduğu gibi, en azından IV. Grup Madenlerde, her bir cevherleşme için önerilen arama projesi üzerinden değerlendirme yapılmasının ve arama şartlarının belirlenmesinin ülke madenciliği açısından daha yararlı sonuçlar vereceği açıktır. Bunu gerçekleştirmek için, arama ruhsatını aldıktan sonra ilk yılın sonunda ruhsat sahibi tarafından MİGEM’e verilecek “Arama Proje Teklifi” taraflardan oluşan bir Komisyon toplantısında tartışılarak sonuca bağlanabilir. Aramalara kaynak yaratmak amacıyla, sektörde sermaye birikimi sağlanana kadar, madencilik şirketlerinin kârının bir bölümünün Rezerv Tüketim Payı olarak ayrılması ve ayrılan payın vergi matrahından indirilmesi, bu payın madenci tarafından bir başka ruhsatındaki arama faaliyetleri için kullanılabilmesi şirketlerin daha fazla arama faaliyeti yapmasını sağlayacaktır. larının, sendikaların, madenci STK’ların, şirketlerin ve üniversitelerin katılımıyla periyodik çalışma toplantıları yapılmalıdır. Her bir konu hakkında bir toplantı düzenlenmeli ve mutlaka sonuca varılması sağlanmalıdır. MİGEM, kuruluş kanununda açıkça kendisine verilen görevi yerine getirerek ülke madenciliğinin gelişimini amaçlayan stratejik çalışmalar yapmaya başlamalı, ülkemizdeki madenciliğin durumunu ortaya koyan ayrıntılı istatistik bilgileri zamanında yayınlamalı ve mevzuatta yer alan teknik konular ile ilgili olarak madencileri bilgilendirmek ve yardımcı olmak amacıyla teknik kılavuzlar yayımlamalıdır. Ülkemizin ihtiyacı olan öncelikli hammaddelerin belirlenmesi ve bu doğrultuda arama politikalarının oluşturularak yerli kaynakların ekonomiye kazandırılabilmesi için ivedilikle Ulusal Madencilik Arama Politikası oluşturulmalıdır. Ulusal Madencilik 52 Ocak-Şubat-Mart 2015 Arama Politikası çerçevesinde, sanayi sektöründeki hammadde açığının kapatılabilmesi için maden üretimimizin artırılması hedef olmalıdır. Bu doğrultuda arama çalışmalarına hız ve destek verilmesini sağlamak için Ulusal Madencilik Arama Politikası ile belirlenen konulara özel teşvik sistemi getirilmelidir. Halen tartışılmakta olan konular sadece günü kurtarmakla sınırlı olup madenciliğin geleceğini inşa edecek bir vizyon değişikliğine gerek vardır. Ülkemizde halen yüzey madenciliği yapılmakta olup, arama derinliği 1000 metreyi geçmemiştir. Madenciliğin gelişmesi daha derinlerin etüt edilmesi ile mümkündür. Derinlerdeki büyük boyutlu cevherleşmeleri ortaya koyabilmek için Kanun’daki arama faaliyetleri ve arama sürecini belirleyen şartlar mevcut duruma göre değil de geleceğe dönük olarak düzenlenmelidir. Coğrafi konumu, oluşum tipi, mineralojik özellikleri ve boyutu ile derinliği gibi özellikleri nedeniyle cevherleşmeler Sektördeki büyük kurumsal şirketler ile küçük madencilerin, aile tipi şirketlerin aynı kanun kapsamında değerlendirilmesinden kaynaklanan sorunlar vardır. Çok doğaldır ki bu iki grubun kendi doğaları nedeniyle mevzuat koşullarına ve yaptırımlara aynı ölçüler içerisinde uymaları mümkün değildir ve bu da sürekli olarak mevzuatın uygulanmasında bir çelişkiyi doğurmaktadır. Bu bakımdan öncelikle küçük ölçekli madenciliğin büyüklük ve üretim miktarı bakımından tanımlanmasının ardından küçük madencilerin ayrı bir “Küçük Ölçekli Madencilik Maden Kanunu” kapsamında faaliyet göstermelerinin sağlanması mevzuattaki sıkışıklığı bir ölçüde çözebilecektir. Madenciliğimizin bu ikili yapısı ülkemizin maden yataklarının önemli bir kısmının ancak küçük ölçekte çalışacak bir işletmeye elverişli olmasından ileri gelmektedir. Yukarıda da açıkladığımız gibi Kanun’da yapılan değişiklik ile ruhsat bedeli sistemine geçilmesi küçük madencilerden vaz geçilmesi anlamına gelmektedir. Bu ise, yöre ekonomisine katkı sağlayan ve az da olsa yörede bir istihdam yaratan küçük ölçekli maden yataklarının işletilmesinden de vaz geçmek demek olacaktır. www.sektormadendergisi.com.com Araştırma Maden tarihi MADEN HUKUKUMUZUN GEÇMİŞİ Bu yazı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Özkan Keskin’in “Osmanlı Devleti’nde Maden Hukukunun Tekâmülü” başlıklı makalesinin kısaltılmış halidir. Makalenin orijinali OTAM (Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi) 29/Bahar 2011 sayısında yayınlanmıştır. İlk Maden Nizamnamesi - 1861 Doç. Dr. Özkan Keskin Osmanlı madenleri emaneten, iltizaÇanakkale Onsekiz Mart Üniv. men ve ihale yöntemleri ile işletiliyordu. Fen-Edebiyat Fak. Tarih Bölümü Emanet usulünde Maden Emini sıfatıy- Alman ve Balkan deneyiminden yararlanan Osmanlı madenciliği, XV. Ve XVI. yüzyıllarda Avrupa ile rekabet edebilecek bir seviyede olmasın rağmen, XVIII. yüzyıldan itibaren gelişmelere ayak uyduramamış ve gerilemeye başlamıştır. Bu nedenle XIX. yüzyıl başlarından itibaren zarar eden madenleri verimli ve kârlı hale getirebilmek amacıyla Avrupa’dan madencilik bilgisi yüksek mühendisler getirildi ve bu uygulama yüzyıl boyunca devam etti. 1861, 1869, 1887 ve 1906’da hazırlanan ve maden üretim esaslarını tespit eden nizamnâmelerle de madenciliğin hukukî alt yapısı oluşturuldu. 54 Ocak-Şubat-Mart 2015 la devletin tayin ettiği bir görevli belli bir ücret karşılığında madeni yönetirdi. İltizam yöntemi ise maden ocağı gelirlerinin peşin ücret karşılığında ve belli bir süre mültezimlere verilmesi esasına dayanıyordu. Devlet arazilerinin maden aranması ve çıkarılması için uzun süreliğine şahıslara veya şirketlere kiraya verilmesine ise ihale yöntemi deniyordu. XIX. yüzyıl ortalarına gelindiğinde şahısların maden imtiyazlarına olan ilgisi artmasına karşın maden üretimini belirleyen kapsamlı bir metin bulunmuyordu. Ayrıca işletilmekte olan madenlerin çoğu usulsüzlükler, yakacak planlamasının yapılmaması ve madenin bulunduğu yöre halkının ocaklarda zorla çalıştırılması gibi nedenlerden dolayı verimliliklerini kaybetmişlerdi. İşte bu ihtiyaca cevap vermek üzere hazırlanan Osmanlı Devleti’nin ilk Maden Nizamnâmesi 28 Mayıs 1861 tarihinde yürürlüğe girdi. Beş bölüm ve elli dört maddeden oluşan nizamnâmenin girişinde madenler iki sınıfa ayrılıyordu. Gerek yüzeyde gerekse yer altında bulunan altın, gümüş, kurşun, bakır, kalay, nikel, cıva, çinko, manganez, krom, kükürt, kobalt, zımpara, şap, maden kömürü ve kaya tuzu Mevadd-ı Madeniye olarak adlandırılan ilk grubu oluşturuyordu. Mermer, çakmak ve alçı taşı, kireç, porselen toprağı, kum, kil, lüle yapımında kullanılan topraklar ve taş çeşitleri Mevadd-ı Gayr-ı Madeniye olarak tanımlanmıştı. Nizamnâmenin ilk on bir maddesi maden arama ve keşif çalışmalarını tarif ediyordu. Nizamnâme, Osmanlı tebaasından olanların tek başlarına veya ortaklık suretiyle imtiyaz alabilmelerine fırsat veriyordu. Bu ortaklıklara yabancılar da hissedâr olarak katılabilecekti. 1861 düzenlemesi vergi ve harçları üç başlık altında topluyordu. Çıkarılan cevher üzerinden alınacak vergi miktarı devlet ile imtiyaz talep eden arasında yapılacak görüşmeler yoluyla belirlenirken, hafriyyât için tahsis edilen arazi karşılığında alınacak vergi ise dönüm başına bir kuruş olarak tespit edilmişti. Ayrıca, İmtiyazlar saraydan verilen irâde ile resmiyet kazandığından ilgililerin bir defaya mahsus “Ferman Harcı” ödemesi gerekiyordu. 1861 Maden Nizamnâmesi’nin en önemli noktalarından biri yabancılara ilk defa maden ihalelerine hissedâr olarak katılabilme imkanını tanımasıdır. Avrupalıların Osmanlı madenlerine olan ilgisi Kırım Savaşı’ndan sonra ani ve yoğun bir şekilde arttı. Kefalet akçesi alınması henüz mecburi olmadığından “sürü halinde gelen muhtekirler” yerli ortaklar üzerinden çok sayıda imtiyaz talebinde www.sektormadendergisi.com.com bulunmuşlardı. Mukavelelerden bazıları amacına uygun olarak alınsa da büyük kısmı tatbik edilmiyordu. Çünkü adı geçen grup imtiyazını aldıkları madeni işletmekten ziyade haklarını başkalarına devrederek veya bir kanuni boşluktan istifade ederek devletten fesih tazminatı koparmaya çalışıyorlardı. Bu nedenle 1861 Maden Nizamnâmesi ile yabancı müteşebbislere ortaklık yoluyla imtiyaz hakkı verilerek sorumlulukları bildiriliyor ve takipleri sağlanmaya çalışılıyordu. 1869, 1887 ve 1906 Maden Nizamnâmeleri Yaklaşık sekiz yıl uygulamada kalan 1861 Nizamnâmesi ile maden işletmeciliğinde elde edilen tecrübelerden sonra ve bilhassa 1867’de yabancıların Osmanlı coğrafyasında toprak almalarına izin verilmesinin de etkisiyle 1869’da yeni bir maden nizamnâmesi hazırlandı. 1810 Fransız Maden Kanunu esas alınarak kaleme alınan 1869 nizamnâmesinin önceki metne göre daha kapsamlı olduğu doksan maddeye çıkan hacmiyle de ilk bakışta görülmektedir. Yeni nizamnâmenin ilk göze çarpan noktası, 1861’de“müddet-i münâsibe” ifadesiyle muğlak şekilde bırakılan imtiyaz süresini doksan dokuz yıl olarak belirlemesidir. Çünkü diğer ticarî faaliyetler ile mukayese edildiğinde madencilikten kısa vadede kazanç elde edilebilmesi -günümüzde olduğu gibi- mümkün değildi. Bu nedenle Bâbıâlî’nin imtiyaz süresini doksan dokuz yıla çıkarması gerçek maden yatırımcısının önünü açacak bir gelişmeydi. Yine aynı çerçevede yabancılara tek başlarına ve kendi adlarına ihalelere girebilme hakkı verilmesi, imtiyaz hakkının diğer mal ve eşyalar gibi başkalarına satılabilmesine veya varislere intikaline imkan tanınması mülkiyet açısından önemli yeniliklerdendi. Bu arada ilk defa madenlerin güvenliği ve sağlık koşulları üzerinde durularak madenlerde bir doktor ve eczane bulundurulması zorunlu hale getirilmiştir. Ayrıca kazazede işçilerin ailelerine mahkemenin tayin edeceği tazminatın ödenmesi öngörülmüş, kazayı zamanında haber vermeyenlere veya teknik eksiklikten meydana gelen kazaların sorumlularına da para cezaları verileceği karara bağlanmıştır. Her yeni hukukî düzenleme yaşanan so- www.sektormadendergisi.com.com runları ortadan kaldırıyordu. Fakat elde edilen tecrübeler, değişen üretim teknikleri ve madencilikteki gelişmeler yeni çalışmaların yapılmasını kaçınılmaz kılıyordu. Bu yaklaşımla yapılan hazırlık çalışmalarının ardından Osmanlı Devleti’nin üçüncü maden nizamnâmesi 7 Eylül 1887 tarihinde resmen yürürlüğe girdi. Dokuz bölüm ve doksan iki maddeden oluşan nizamnâmenin ilk bölümünde madenlerin tasnifi ve buna göre imtiyaz süreleri belirleniyordu. Yapılan yeniliklerden biri maden imalatının devamlılığını sağlamak üzere üretimde kullanılan hayvan, her türlü araç gereç ve bir senelik levazımâtın demirbaş kabul edilerek bunların borç mukabili hacizlerine izin verilmemesi hükmüdür. 1887 Nizamnâmesi mültezimlerin ödeyecekleri vergilere ve madenin kötü idaresinden ve teknik aksaklıktan meydana gelecek kazalar sebebiyle alınacak para cezalarına da artış getiriyordu. Osmanlı Devleti’nde maden mevzuatını ele alan ve köklü değişiklikler getiren son düzenleme 1906’da yapıldı. Özellikle yabancı maden mültezimlerinin talepleri sonucunda çalışmalarına başlanan 1906 Maden Nizamnâmesi başta İngiltere olmak üzere Batılı devletlerle yürütülen bir dizi görüşme, pazarlık ve hatta restleşmenin ardından son halini aldı. Yeni metinde en büyük değişiklik arama ruhsatlarının verilişi ve keşif bölümlerinde yapıldı. Arama ruhsatı verme yetkisi daha önceki düzenlemelerde olduğu gibi 1906’da da madenin bulunduğu vilayet valiliklerine bırakılmıştı. Ancak yeni nizamnâme ile arama ruhsatının uygun görülmemesi halinde mültezim veya maden şirketine Bâbıâlî’ye müracaat etme hakkı tanınıyordu. Yabancı mültezimlerin, çalıştırmaları muhtemel yabancı işçilerle maden civarındaki nüfus yoğunluğunun değişmesine neden olacaklarının altı çizilerek -1887 nizamnâmesinde olduğu gibi- yeni metinde de mühendis ve ustabaşı dışındaki maden çalışanlarının Osmanlı tebaasından ve yöre ahalisinden seçilmesi hükme bağlandı. Dikkat çeken bir başka hüküm ise mültezimlerin maden arazisi üzerinde başka haklarının olmadığını ifade eden maddedir. Buna göre imtiyaz sahibi arazi dahilinde madencilik dışında başka bir üretim faaliyeti yürütemeyecekti. Nizamnâmelerin uygulanması Maden Arama Ruhsatları: Arama ruhsatları, mültezim adaylarının bir yerde maden bulunup bulunmadığını tespit etmek için belli bir süre zarfında keşif kazıları yapmalarına izin verildiğini gösteren belgelerdi. Taharrî Ruhsatı olarak adlandırılan bu belgeler maden imtiyazı alabilmenin ilk adımını oluşturuyordu. Arama ruhsatı, imtiyaz fermanı verilmesi sırasında belgeyi alana öncelik sağladığı gibi ruhsat süresi içinde madenin işletilmesine de imkan veriyordu. Aynı arazi sınırlarında farklı cins maden için yeniden arama ruhsatı alınması gerekiyordu. Arama ruhsatlarının süresi bir yıldı. Mültezimin yazılı talebi halinde önce altı ay, 1887 Maden Nizamnâmesi ile bir yıllık ek süre verilebiliyordu. Nizamnâmeler gereğince ruhsatların alındığı tarihten itibaren altı ay içinde arama çalışmalarına başlanması gerekiyordu. Süresi içinde hafriyyâta başlamayan veya üretimde devamlılık göstermeyenlerin mazeretleri kabul edilmezse ruhsat iptal edilirdi. Ruhsatlar vilayet idare meclislerinin kararı ve ilgili valinin izni olmadıkça devredilemez veya satılamazdı. Devletin resmen onaylamadığı ortaklıklar da tanınmazdı. Arama ruhsatlarının uygulamaya girmesiyle bu konuda yaşanan belirsizlikler kısa zamanda ortadan kalktığı gibi çizilen yasal çerçeve devleti mültezimlere karşı daha güçlü hale getiriyordu. Devlet artık ruhsatta yer alan hükümlere dayanarak yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin izinlerini kolaylıkla feshedebiliyordu. Maden Mukavelenâmeleri: Maden nizamnâmelerindeki esaslara uygun olarak hazırlanan mukavelenâmeler taraflar arasında yapılmış resmi bir sözleşme niteliğindeydi. Bu belgelerde maden arazisinin vilayet, sancak, kaza olarak konumu ile imtiyaz talebinde bulunan kişilerin veya şirketlerin isimleri tabiiyetleri, unvanları, madenin cinsi ve imtiyaz süresi belirtilirdi. Maden arazisi, ileriki tarihlerde yaşanabilecek bir ihtilafa meydan vermemek için dört ana yön üzerinden dere, tepe, değirmen ve mezarlık gibi özel coğrafi noktaların zikredilmesiyle netleştirilmeye çalışılırdı. Ayrıca madenin cinsine ve verimine göre belirlenen vergiler de mukavelenâmede belirtilirdi. Maden Şartnâmeleri: İmtiyaz ferma- Ocak-Şubat-Mart 2015 55 nına zeyl olarak hazırlanan ve teknik bir belge olan şartnâmelere göre mültezimler maden bölgesini ayrıntılarıyla gösteren 1/5000 ölçeğinde üç nüsha harita yaptırırlar, haritada belirtilen hudutların arazide tespiti yapılır ve sınır noktalarına maden mühendisi ve mülki idarecilerin gözetiminde özel işaretler konurdu. Bu işlemler için yapılan tüm masraflar mültezimlerce karşılanırdı. Madenin civarında bulunan binaların altında kazı yapmak gerekirse doğacak zararın tazmini için mültezimler kefalete bağlanırdı. Halkın güvenliğini tehdit eden bir durumla karşılaşılırsa devletin kazıyı durdurma yetkisi vardı. Mültezimler maden üretimini gösteren iki ayrı defter tutmakla mükelleftiler. Üretim miktarını eksik göstererek devleti gelir kaybına uğratanlardan ödemeleri gereken vergi iki kat tahsil edilirdi. Madenden çıkarılan cevher gerek eritilmiş gerekse ham olarak gümrük vergisi ödendikten ve mürûr tezkiresi verildikten sonra istenilen yere nakledilebilirdi. Aksi durumda ele geçirilen cevhere kaçak muamelesi yapılarak el konurdu. Bütün bu prosedür tamamlandıktan sonra mukavelenâme ve şartnâmeler saraya takdim edilir ve irâdesinin çıkmasıyla imtiyaz süreci tamamlanırdı. İmtiyazlardan alınan vergi ve harçlar Resm-i Mukarrer ve Resmi-i Nisbiyye: İmtiyaz fermanı alanların maden imalatı ile doğrudan ilgili beş çeşit vergi ödemeleri gerekiyordu. Bunlardan Resm-i Mukarrer, üretime tahsis edilen araziye karşılık olmak üzere dönüm veya cerib başına tespit edilirdi. Resm-i Nisbiyye ise madende bir senelik hasılat üzerinden hesaplanıyordu. Vergi miktarı önceleri devlet ile mültezim arasındaki pazarlığa tabi iken, 1869 Nizamnâmesi ile madenin servetine göre % 1-5 olarak belirlenmişti. Miktarın tam olarak tespitinde maden üretiminin zorluk derecesi, iskeleye olan uzaklığı, madenin cinsi ve serveti etkiliydi. Ferman Harcı: İmtiyazın padişah irâdesiyle resmiyet kazanmasından sonra mültezimlerden alınan Ferman Harcı bir defaya mahsus olarak madenin önemi ve serveti göz önüne alınarak hesaplanırdı. 1861’de bu rakam 1000-1500 kuruşken, 1869 ve sonrası düzenlemelerde 56 Ocak-Şubat-Mart 2015 50-200 Osmanlı altını olarak belirlendi. Tahlil Harcı: Cevherin saflığının tespiti amacıyla Maden İdaresi’nde yapılan tahlil ve hazırlanan rapor için mültezimden madenin cinsine göre azamî 5 liraya kadar çıkabilen bir ücret talep edilirdi. Keşf-i Askerî Harcı: Maden imalatına ayrılan arazinin askerî açıdan bir sakınca yaratıp yaratmadığını belirlemek için Seraskerlikten gönderilen bir subayın araziyi bizzat kontrol etmesi karşılığında mültezimlerden 25 lira alınırdı. Diğer Harç ve İaneler: Bunlar maden üretimi ile doğrudan ilgilisi olmayan ve daha çok çeşitli kurum veya toplulukları mali olarak desteklemeyi hedefleyen kesintilerdi. Bâbıâlî Teshilât Sandığı İanesi, İskân-ı Muhacirîn İanesi, Hicaz Demiryolu ve Teçhizât-ı Askeriye İanesi gibi harçların tahsilinin mültezimlerin çekilmesine ve madenlerin âtıl kalmasına neden olabileceği gerekçesiyle bu tür kesintiler zaman içinde kaldırıldı ve yatırımcılar önemli bir mali yükten kurtulmuş oldular. Mali yükümlülüklerin yıldan yıla artmasına rağmen yerli ve yabancı mültezimlerin madencilik sektörüne olan ilgisi XX. yüzyıl başında gözle görülür şekilde artmıştır. Nitekim 1870-1899 yılları arasında 144 imtiyaz verilmişken, asıl artış 1900-1911 yılları arasında olmuş ve 138 imtiyaz verilmiştir. Bu artış üretime de yansımış ve 600 bin tonluk üretim yeni yüz yılın ilk on yılında 1,2 milyon tona ulaşmıştır. Sonuç Osmanlı madenleri, klasik dönem boyunca askerî ve malî öncelikler nedeniyle devletin tekelinde işletilmiştir. Bilhassa imparatorluktaki bilgi, teknoloji ve sermaye eksikliği XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra madenleri Avrupalı yatırımcıların ilgi odağı haline getirmiştir. Fakat yerli-yabancı müteşebbislerin faaliyet göstermesine imkan verecek ya da üretimin sınırlarını çizecek ayrıntılı hukukî bir metnin olmaması, devleti müstakil maden nizamnâmesi hazırlamaya sevk etmiştir. Böylece ilk defa 1861’de ve daha sonra 1869, 1887 ve 1906’da yeni maden nizamnâmeleri hazırlanarak maden hukuku alanında- ki boşluk doldurulmaya çalışılmıştır. Her yeni metin bir öncekinden elde edilen tecrübelerin de izini taşımaktadır. Nitekim artan madde sayısı ve hükümlerdeki ayrıntılar, gelişen üretim tekniklerinin, tecrübelerin ve sanayileşmenin getirdiği zorunluluklar olarak nizamnâmelere yansımıştır. Madenler, üzerinde bulunan toprağın mülkiyeti ile alakalı görüldüğünden yabancıların 1869’daki düzenleme ile kendi adlarına imtiyaz almalarının önü açılmıştır. Yine aynı tarihte madenler üzerindeki tasarruf hakkı genişletilmiş ve mültezimlere imtiyazlarını miras bırakabilme ve devredebilme hakkı tanınmıştır. Devlet açısından önemli olan madenin işletilmesi ve vergi akışının devamı olduğundan, mültezimlerden kaynaklanabilecek sorunlar nakit para cezasından imtiyazın iptaline kadar uzanan yaptırımlarla ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Aynı doğrultuda maden imalatı ile doğrudan ilgili araç gerecin borç mukabili haczine izin verilmemiştir. Diğer taraftan devlet ve halka ait yapılar için tehlike oluşturulabilecek kazılara sınırlamalar getirilmiştir. Yine 1869 düzenlemesi ile imtiyaz süreleri doksan dokuz yıl olarak belirlenirken, 1887’de üretimdeki zorluklar dikkate alınarak madenin cinsine göre imtiyaz sürelerinde ayrıma gidilmiştir. 1887’den itibaren Resmi-i Mukarrer, Resm-i Nisbî ve Ferman Harcı’nda ciddi artışlar yaşanmış, hatta madencilikle ilgisi olmayan Teçhizât-ı Askeriye, İskân-ı Muhacirin gibi iane ve harçlarla mültezimlerin mali yükleri de ağırlaşmıştır. Maden ocaklarında doktor ve eczane bulundurulmasının kararlaştırılması ise meseleye sadece üretim açısından yaklaşılmadığını, 1869 sonrasında sağlık koşullarının ve iş yeri güvenliğinin de gözetildiğini göstermektedir. Hukukî haklarını satmayı alışkanlık haline getiren mültezimlerin varlığı bilinmektedir. Bununla birlikte 1870-1899 yılları arasında yerli ve yabancı mültezimlere yüz kırk dört imtiyaz verilmiştir. 19001911 yılları arasında ise üretim iki katına çıkarken, önceki dönemin imtiyaz fermanı sayısal bakımından da yakalanmıştır. www.sektormadendergisi.com.com LONDRA METAL BORSASI ALTIN 1 YILLIK BAKIR 1 YILLIK FEROKROM 1 YILLIK ALUMİNYUM 1 YILLIK KOBALT 1 YILLIK KURŞUN 1 YILLIK ÇİNKO 1 YILLIK MOLİBDEN 1 YILLIK PLATİN 1 YILLIK GÜMÜŞ1 YILLIK TERMAL KÖMÜR 1 YILLIK TOZ DEMİR 1 YILLIK Endüstriyel Mineral Fiyatları MİNERAL TİP/KALİTE ÖZELLİKLER FİYAT ALUMİNA Kalsine öğütülmüş, %98.5-99.5 Al2O3, dökme, fob ABD ALUMİNA Tipik %99,5 Sb2O3, 5 tonluk lotlar,cif Antwerp BARİT Sondajlık Sondajlık Kimyasal Kalite OCMA/API, s.g.4.20,öğütülmüş,1.5t torbalı,fob Türkiye OCMA/API, s.g.4.10, parça dökme, fob Çin Çin menşeli, cif Meksika körfezi 152-157 $/t 110-125 $/t 161-180 $/t BOKSİT Refrakter Aşındırıcı Çin menşeli, 0-25mm, 85 Al2O3/1,8 Fe2O3,Fob Xingang Çin menşeli, fob Zhanjiang 320-335 $/t 335-350 $/t BENTONİT IOP Ocma/Döküm Ham, dökme, Wyoming işletmede ham, kurutulmuş,dökme, Fob Milos BORLAR Kolemanit Uleksit Borik Asit 40–42 B2O3, Ögütülmüş, torbalı, Fob Arjantin %46–48 B2O3, Fob Lima, Fob Buenos Aires KALSİT 3 mikron 1 mikron fob ABD stearat kaplı, fob ABD SELESTİT Konsantre asgari %96 Sr2SO4, fob İskenderun KROMİT Kimyasal Refrakter Metalürjik %46 Cr2O3 , Dökme, fob G.Afrika %46 Cr2O3, dökme, fob G.Afrika %40 konsantre, fob G.Afrika 185-250 $/t 300-330 $/t 155-180 $/t DİATOMİT Kalsine filtrasyon kalitesi, ABD tesiste 605-670 $/t Na-FELSPAT Ham Flote - 10mm dökme, fob Güllük -150 mikron, torbalı, fob Güllük FLORİT Asit Metalürjik Çin menşeli, yaş, fob Çin Çin menşeli, asgari %85 CaF2, cif Rotterdam 290-310 $/t 290-310 $/t GRAFİT Amorf Kristal toz, %80-85 C, çin menşeli, Avrupa’da teslim %85-87 C,100-80 meş, cif Avrupa limanı 430-480 $/t 700-800 $/t İLMENİT Konsantre asgari %54 TiO2, dökme, fob Avustralya 150-165 $/t 755-850$/t 7700-7800$/t 68-72 $/t 65-75 €/t 630-690 $/t 675-720 $/t 620-1000 $/t 188-205 $/t 300-441 $/t 90-100 $/t 22-23 $/t 53-55 $/t İYODİN Kristal asgari %99,5 varilde, spot DEMİR OKSİT Kızıl tip 130 % 90 Fe2O3, torbalı, fob Çin KAOLİN Kağıt kaplama 1 no, Georgia tesiste 137-190 $/t KYANİT Ham %55-60 Al2O3, ABD fabrikada teslim 224-320 $/t LİTYUM Konsantre Spodumen %56,5-57,5 LiOH, Çin menşeli, torbalı, Avrupa’da teslim %5 Li2O konsantre, cif Avrupa 7-8 $/kg 450-500 $/t MANYEZİT „dead-burned” Kalsine Ergimiş parça, %90 MgO, fob Çin % 90-92% MgO, parça, fob Çin %96 MgO, parça, fob Çin 270-290 $/t 275-320 $/t 600-630 $/t 600-900 $/t MİKA Öğütülmüş Hint menşeli, yaş, cif Avrupa OLİVİN Refrakter dökme, ABD tesiste 31-35 $/kg 1435-1640 $/t 75-150 $/t PERLİT Ham kırılmış, dökme, fob Türkiye NADİR TOPRAK MİNERALLERİ Cerium oksit Europium oksit Neodimiyum oksit asgari %99, fob Çin asgari %99, fob Çin asgari %99, fob Çin 4.3-5.2 $/kg 700-780 $/kg 58-68 $/kg RUTİL Konsantre asgari % 95, fob Avustralya, torbalı 840-1000 $/t 85-90 $/t SİLİS KUMU Cam konteynerde, ABD tesiste SODA KÜLÜ Sentetik Doğal ağır ve hafif, fob Çin fob Wyoming TİTAN DİOKSİT Pigment cif kuzey Avrupa VERMİKÜLİT Konsantre G.Afrika menşeli, dökme, Antwerp teslimi 315-715 $/t VOLASTONİT Asiküler -200meş, ABD tesiste 210-240 $/t ZİRKON Seramik Mikronize dökme, fob G. Afrika % 99,5 -4 mikron, c&f Asya, 27-30 $/t 190-205 $/t 300-330 $/t 2320-2550 €/t 1100-1300 $/t 1500-1750 $/t B U L M A C A Hazırlayan: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp Soldan sağa 1. Su molekülü içeren ve ultraviyole ışıkta parlayan çinko karbonat minerali 4. Jipsin şeffaf plakamsı kristalli hali 5. Granat minerallerinin en serti, yüksek tazyikli suyla mermer kesmeye kullanılır 6. Ultraviole ışıkta parlayan tungsten minerali 7. Doğal gümüşlü altın 11. Lityum kaynağı piroksen minerali 12. Kaya tuzu minerali 14. Genleştirildikten sonra sıva alçısında kullanılır 16. Başlıca stronsiyum minerali 17. İğnemsi kristalleri olan kalsiyum karbonat 18. Mikron boyutlarında fosilleşmis canlılardan meydana gelir, kiselgur da denir 20. Mavi bakır minerali 21. Sfaleritin demirli hali 22. Başlıca cıva minerali 23. Demir sülfürün manyetik hali Yukarıdan aşağıya 2. Başlıca kalay minerali 3. Isıtılınca yaprakları akordeon gibi açılan biyotit 6. Çinko karbonat minerali 8. Adını Bandırma'dan alan bor minerali 9. Kırmızı bakır oksit 10. Daha çok kedi kumu ve sondaj çamuru viskozite ayarlayıcısı olarak kullanılan kil 13. En yaygın fosfat minerali 15. En çok sondaj çamuruna yoğunluk vermek icin kullanılır 16. Demir karbonat minerali 19. Kuarzın mor hali, yarı kıymetli taş Cevap 2015 Türkiye Kış Açık Takımlar Şampiyonası 192 takımın katılımıyla 28 Şubat – 7 Mart tarihleri arasında Bursa’da yapıldı. Eleme etabında gruplarında ilk dört sırayı alan takımlar nakavt karşılaşmalarıyla devam etti. 8 günün sonunda dereceye giren takımlar ve kadroları şöyle : BIG CHEF : Nafiz Zorlu – Levent Özgül – Ali Uçar – Berkay Kapusuz – Anıl Altındağ – Tolga Ergen JEOFİZİK : Soner Çubukçu – Sevil Nuhoğlu- İlker Çubukçu – Erdal Çalışkan – Enver Köksoy – Ahmet Kahraman YILANKIRAN : Süleyman Kolata – İsmail Kandemir – Okay Gür – Gökhan Yılmaz – Mehmet Sırıklıoğlu – Salim Yılankıran Tüm bu turnuvalarda dereceye girenleri tebrik eder, spor hayatlarında başarılar dileriz. Elimiz Çin'in Sanya kentinde düzenlenen Dünya Şampiyonasından Mixed ikilide şampiyon olan Sanborn-Zhao çiftinden 3 NT kontratı V86 1064 R54 1093 Hazırlayan : Süleyman KOLATA [email protected] 97 ARD8 A863 D87 2015 Güney Marmara İkili Şampiyonası bu sene 14-15 Şubat tarihlerinde Bursa’da düzenlendi. 75 çiftin katılımıyla gerçekleşen turnuvada dereceye girenler şöyle : 64 Ocak-Şubat-Mart 2015 A1096 D103 93 A653 2015 Özgecan Aslan Kış Kadın Takımlar Şampiyonası birincisi ECE TAKIMI V42 RV9752 V875 - 2015 Özgecan Aslan Kış Kadın Takımlar Şampiyonası 18-22 Şubat tarihleri arasında 29 takımın eleme etabında yarışıp, 12 etabın final karşılaşmalarıyla Bodrum’da yapıldı. Turnuvada dereceye giren takımlar ve kadroları şöyle: ECE Takımı : Mey Zaim – Belis Atalay – Vera Adut – Dilek Yavaş – Oya Bayülkem - Jülide Yardımcı Toplam: 183.31 VP RÜYA Takımı : İrem Özbay – Özlem Öymen- Gizem Engin - Aytuğ Özaltın – Sedef Sergici- Başak Oruç Orhan Toplam : 135.66 VP AYDA Takımı : Zeynep Yücer – Aliye Uğur – Nazlı Metin – Arzum Demirbilek – Güler Uyanık – Canan Adıgüzel Toplam : 126.63 VP SANBORN BATI KUZEY DOĞU GÜNEY PAS 1NT PAS 2 PAS 2 PAS 3NT PAS PAS PAS V8 106 109 Bu yılın son NABC turnuvası 27 Kasım - 8 Aralık tarihleri arasinda oynandı. Final günü SCHWARTZ takımı NIKEL takımını 3,21 farkla geçerek turnuvayı kazandı. Takımların kadroları şu şekildey idi: SCHWARTZ Richard (Kap), Alan Graves, Ron Schwartz, Lotan Fisher, Espen Lindqvist,Boye Brogeland NICKEL Nick (Kapt), Steve Weinstein, Bobby Levin, Jeff Meckstroth, Erik Rodwell, Ralph Katz ve Koçları Eric Kokish % 57.466 % 57.113 % 56.699 % 52.168 % 57.455 % 56.233 % 55.795 % 54.311 % 51.317 Elden ucuz bir şekilde alan Zhao ufak karo oynadı, kuzey hata yapip ruasını alınca mükemmel bir durum ortaya çıktı. Pik dönüşünü aldı ve karo valesini çevirdi, damı as ile alıp trefl rua empasını attı. Daha sonra karo 10 sunu çekerek şu duruma ulaştı Trefl valesini çeken Zhao önce majör renklerde Güneyi sıkıştırdı, Güney piki terkedince bu kez elden ARD körü çektiğinde Kuzey siyah renklede sıkışmıştı. 2015 Doğu Akdeniz İkili Şampiyonası 21-22 Şubat tarihlerinde Adana’da düzenlendi. 85 çiftin katılımıyla gerçekleşen turnuvada dereceye girenler şöyle : Cengiz Şeker - Fikret Ak Nevzat Aydoğdu – Tufan Köse Olgu Şeker - Berkay Kapusuz Senyör 1.ler : Ali Bozduman – Serhan Özmen Karışık 1.ler : Mehmet Sait Karakuş – Fatma Özgür AR32 9 V972 AV65 D1054 V7532 D10 42 TURNUVA SONUÇLARI Faruk Garipağaoğlu – Haldun Vahapoğlu Mehmet Tevfik Uslu – Ünsal İlkay Ali Kumkale – Hasan Hüseyin Dolmacı Karışık 1.ler : Ömer Kızılok – Emre Yanıkkerem ZHAO Kuzey trefl 3'lüsünü atak eder. 2015 Türkiye Kış Açık Takımlar Şampiyonası birincisi BIG CHEF TAKIMI www.sektormadendergisi.com.com A32 9 V6 D10 V753 - Final etabında bir el RODWELL ROSENBERG MECKSTORTH RD A8 A64 RV9874 8753 64 RD102 Q102 9 ARD8 7 BATI 2 3 PAS KUZEY PAS PAS PAS DOĞU 2NT 4 WILLENKEN GÜNEY PAS PAS PAS Rodwell'in 3 trefl deklaresi artifiyeldi. Rosenberg Kuzeyden küçük treflisini atak etti. Yerden ruayı girmeyen Rodwell elden çaktı ve pik oynadı. Rosenberg aldı ama koz oynayamıyordu, o da pik oynadı. Bir treflle daha çakan Rodwell pik valesine yerden bir karo attıktan sonra karo asını çekip yerin son karosu ile çıktı. Ancak Chriss Willenken löveyi kazandığında koz dönmesi gerektiğini biliyordu. Kozu yerden as ile alan Rodwell bir trefle daha çakıp yere bir karo çaktırmaya giderken Rosenberg dam kozu ile çakıp son kozunu oynayarak ortağına bir karo lövesi kazandırdı. Bu defans ile kontrat bir batırılmıştı. Diğer masada Levin ve Weinstein bu defansı yapmayınca Chip Martel 4 körü yaptı. www.sektormadendergisi.com.com Ocak-Şubat-Mart 2015 65 AJANDA NİSAN 2015 AĞUSTOS 2015 Nisan, 14-17 IMCET 2015 - Türkiye 24.Uluslararası Madencilik Kongresi ve Sergisi, Antalya www.imcet.org.tr/ Ağustos10-12 12th International Congress for Applied Mineralogy (ICAM), Uygulamalı Mineraloji Kongresi/İTÜ SDK Merkezi/İSTANBUL http://icam2015.org/ Nisan, 22-24 2nd Congo International Mining Conference & Exhibition Brazzaville, Republic of Congo www.ciemcongo.com Ağustos,11-13 Heavy Minerals Conference 2015, Sun City, Güney Afrika Camielah Jardine camielah@saimm. co.za MAYIS 2015 Ağustos 17-20 Australian Mine Rehabilitation 2015, Adelaide, Australia [email protected] Mayıs, 11-12 Precious Metals ‘15, Falmouth, İngiltere [email protected] EYLÜL 2015 Mayıs, 13-14 Nickel Processing ‘15, Falmouth, İngiltere Eylül, 3-5 Mühjeo 2015, Ulusal Mühendislik Jeolojisi Sempozyumu Trabzon Mayıs, 14-15 9 Uluslararası Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu Eylül 14-17 Conference Of Mineral Engineering 2015 MEC 2015, Szczawnica, Poland www.muhjeoder.org.tr/ [email protected] Mayıs, 14-16 MINEX 5. Madencilik, Doğal Kaynaklar ve Teknolojileri Fuarı, İzmir [email protected] http://www.maden.org.tr/etkinlikler/ehs/ Mayıs, 23-30 ALTA 2015 Nickel- Cobalt-Copper, Uranium-REE and Gold-Precious Metals http://www.izfas.com. tr/tr/fuarlar/fuar-takvimi/ Conference & Expo, Perth, Avustralya Allison Taylor [email protected] HAZİRAN 2015 Haziran 4-6 19th Conference on Environment and Mineral Processing and Workshop Critical Raw Materials for the EU, Ostrava, Czech Republic [email protected] Haziran 11-12 Africa Australia Technical Mining Conference 2015, Adelaide, Australia [email protected]/[email protected] Haziran, 16-19 XVI Balkan Mineral Processing Congresses (XVI BMPC)/Belgrad Sırbistan TEMMUZ 2015 Temmuz, 6-8 Copper Cobalt Africa - 8th Base Metals Conference 2015, Victoria Falls www.bmpc2015.com Temmuz, 6-8 12th International Council for Applied Mineralogy Congress, Istanbul, Livingstone, Zambia Raymond van der Berg, Email: [email protected] Turkiye [email protected] Temmuz 13-15 Iron Ore 2015, Perth, Western Australia Belinda Martin, [email protected] Temmuz 27-28 Tailings and Mine Waste Management for the 21st Century, Sydney, Australia Sienna Deano, [email protected] Eylül.29-Ekim 1 World Gold 2015, Misty Hills, South Africa Raymond van der Berg :[email protected] EKİM 2015 Ekim, 1-3 INERMA “Uluslararası Enerji Hammaddeleri ve Enerji Zirvesi” İstanbul Hilton Ekim 4-9 Sustainable Industrial Processing Summit, Antalya, Turkiye Kongre ve Sergi Merkezi http://inerma.com/ [email protected] www.flogen.org/ShechtmanSymposium//symposiums@ flogen.org Ekim 5-8 The 2015 Pittsburgh Coal Conference Pittsburgh, PA, USA Ekim, 5-9 21st International Biohydrometallurgy Symposium (IBS 2015), Bali, Endonezya www.engineering.pitt.edu/pcc/ Ekim, 18-22 XXVI Brazilian Meeting on Mineral Processing and Extractive Metallurgy [email protected] (ENTMME) 2015, Minas Gerais, [email protected] KASIM 2015 Kasım, 16-19 Flotation ‘15, Cape Town, Güney Afrika [email protected] KASIM 2016 24-27 Kasım Maden Türkiye 2016 (7.Uluslararası Madencilik, Maden Makine ve Ekipmanları,İş Makineleri Fuarı)Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi/ İSTANBUL http://www.madenturkiyefuari.com/ [email protected] www.sektormadendergisi.com.com Ocak-Şubat-Mart 2015 69
Benzer belgeler
YIL 2012, SaYI: 45 EKİM, KaSIM, aRaLIK
Abdullah Mısırlıoğlu
Ali Erguvanlı
Ali Türkoğlu
Alp Gürkan
Antony Caouki
Atılgan Sökmen
Behçet Süleymanoğlu
Caner Zanbak
Cemil Ökten
Dündar Ergunalp
Dündar Renda
Ekrem Yüce
Enver Erdoğan
Erdoğan Yü...
eti soda a.ş türkiye`de bir ilk trona üzerinde çözelti madenciliği eti
Reklam Sorumlusu: Gülseren Koçer - [email protected]
Grafik Tasarım: Tarkan Özdemir - [email protected]
malar devam ediyor. XX. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre
Özer Altay
Rıfat Kont
Sabri Karahan
Sadrettin Alpan
Selahaddin Anaç
Selçuk Buyurgan
Selim Çiçek
Senai Saltoğlu
Suat Sarısoy
Şeyda Çağlayan
Taşkın Akdeniz
Tolga Yalçın
Tuğrul Erkin
Ümit Akdur
Yener ...
YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa
Dündar Ergunalp
Dündar Renda
Ekrem Yüce
Enver Erdoğan
Erdoğan Yüzer
Gülhan Özbayoğlu
Günaydın Yirmibeşoğlu
Güngör Tuncer
Güven Önal
Halil Köse
Halim Demirel
madencilikte önemli bazı ülkelerde maden hukuku ile ilgili mevzuat
Uluslararası Organizasyon Komitesi ve Rusya Federasyonu Enerji Bakanlığı
tarafından düzenlenen ve dört gün sürecek Kongrede kömür hazırlamada karşılaşılan probemler, gelişmeler ve yeniliklerin tart...