paralimpik
Transkript
paralimpik
PARALİMPİK PARALYMPIC TURKEY TÜRKİYE OCAK/JANUARY 2012 SAYI/NUMBER:1 TÜRK SPORUNUN DÜNYA MARKASI / WORLD BRAND OF TURKISH SPORTS PARALİMPİK OKUL GÜNLERİ / PARALYMPICS SCHOOL DAYS PARALİMPİK TAKIMINA İTİCİ GÜÇ / DRIVING FORCE FOR THE PARALYMPIC TEAM HEDEF 2020 / TARGET 2020 PARALİMPİK TÜRKİYE PARALYMPICS TURKEY YAVUZ KOCAÖMER TMPK BAŞKANI NPCT PRESIDENT Zaman su gibi akıp gidiyor… Perihan Savaş’ın başkanlığı döneminde, o zamanki adıyla Engelliler Spor Federasyonu’nda asbaşkan olarak görev aldığım günden bu yana tam 15 yıl geçmiş... Savaş’ın ayrılmasıyla 1998 yılında federasyon başkanlığına atandığımda Türkiye’de bedensel engelliler spor kulübü sayısı sadece 18 idi, görme engelliler spor kulübü mevcut değildi. Zihinsel engelliler ise daha çok Özel Olimpiyatlar (Special Olympics) çerçevesinde etkinlik yapıyordu. Ülkemiz genelinde bugün bedensel engelliler spor federasyonu çatısı altında 126, görme engelliler spor federasyonuna bağlı 89, zihinsel engellilerde 170 kulüp çeşitli spor dallarında faaliyet gösteriyor. Öylesine hızlı bir gelişme yaşandı ki son 10-15 yılda, bir çok branşta uluslararası başarı haberleri artık peşpeşe geliyor. Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’nın önce Avrupa, sonra Kıtalararası Dünya şampiyonluğuna ulaşması ve bunu istikrarlı şekilde sürdürmesi, atletizm, masa tenisi, atıcılık, okçuluk, halter gibi bir çok dalda sporcularımızın Avrupa, Dünya Şampiyonaları’nda madalyalar kazanmaları tesadüf değil… Türkiye’nin Milli Paralimpik Komitesi’ni kurduğumuz 2002 yılında bu alanda Avrupa’nın 40 yıl gerisindeydik. 1960 yılında Roma’da düzenlenen ve 21 ülkeden 400 Exactly 15 years have elapsed since I was assigned as vice president at the Disabled Sports Federation as it was named at that time during the presidency of Perihan Savaş... With the leaving of Savaş, when I was assigned as the federation president in 1998, there were only 18 physically disabled sports clubs with no sports clubs for the blind. The mentally handicapped were carrying out activities within the framework of the Special Olympics. Throughout our country, in the present day there are 126 clubs under the roof of the physically disabled sports federation, with 89 clubs attached to the visually handicapped sports federation and 170 clubs in the mentally handicapped carrying on activities in various sports branches. There has been such a fast development that news of international successes are coming one after the other in the past 10-15 years in many branches. The Galatasaray Wheelchair Basketball Team achieving the European championship first then the Intercontinental World championship and maintaining this in a consistent manner, many of our athletes engelli sporcunun yer aldığı ilk Paralimpik Oyunlar’da Türkiye yoktu. 1992 Barcelona ve 2000 Sydney Paralimpik Oyunları’na göstermelik birer sporcu gönderdiğimizde Türkiye’nin Milli Paralimpik Komitesi bile mevcut değildi. 2004 Atina Paralimpik Oyunları’nda beş dalda sekiz sporcu, 2008’de Beijing’de 7 dalda 16 sporcu ülkemizi temsil etti. İkisinden de altın ve bronz madalyalarla döndük. Şimdi önümüzde bu yıl 29 Ağustos - 9 Eylül tarihleri arasında Londra’da yapılacak 14. Yaz Paralimpik Oyunları var. Barajı aşan sporcularımızın sayısına bakılacak olursa katılım açısından Beijing’i şimdiden ikiye hatta üçe katlamış durumdayız. Madalya sayısında da buna paralel artış bekliyoruz. Ülkemizde Paralimpikler konusunda yukarıda özetlediğim kısa bir zaman diliminde yaşanan gelişmeler dış dünyadaki dostlarımızı da doğal olarak hayrete düşürüyor. 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları ev sahipliği için İstanbul ile aday adayı olan Türkiye açısından bunun çok önemli ve yararlı olacağını düşünüyorum. Bu arada, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin ilk resmi yayın organı dergimizin ilk sayısını önsöz yazısıyla onurlandıran değerli dostum Uluslararası Paralimpik Komitesi Başkanı Sir Philip Craven’a buradan içten teşekkürlerimi sunuyorum. in track & field, table tennis, shooting, archery and weight lifting winning medals in European and World Championships is not a coincidence… In 2002 when we founded the National Paralympic Committee of Turkey, we were 40 years behind Europe in this area. Turkey was absent in the first Paralympic Games held in 1960 in Rome where 400 disabled athletes from 21 countries participated. When we sent a symbolic one athlete each to the 1992 Barcelona and 2000 Sydney Paralympic Games, Turkey did not even have a National Paralympic Committee. At the 2004 Athens Paralympic Games, eight athletes in five branches and in 2008 at Beijing 16 athletes in 7 branches represented our country. We returned from both with gold and bronze medals. Meanwhile, I would like to sincerely thank the President of the International Paralympic Committee, my esteemed friend Sir Philip Craven who honored the first issue of our journal, the official publication of the National Paralympic Committee of Turkey with his introduction article. PARALİMPİK TÜRKİYE 3 İÇİNDEKİLER / INDEX 8 14 AZİMLİYİZ, KARARLIYIZ PARALİMPİK OYUNLARI WE ARE DETERMINED, WE ARE DECISIVE PARALYMPIC GAMES 23 30 KİŞİLİĞİYLE DE ÖRNEK ŞAMPİYON PARALİMPİK OKUL GÜNLERİ CHAMPION WITH EXEMPLARY PERSONALITY PARALYMPICS SCHOOL DAYS 38 47 ‘PARALİMPİK’İN ASKERİ DÜNYA MARKASI SOLDIER OF THE ‘PARALYMPICS’ WORLD BRAND PARALİMPİK TÜRKİYE 4 56 62 BİR KITADAN DİĞERİNE ENGELSİZCE MASANIN KRALİÇESİ FROM ONE CONTINENT TO ANOTHER WITHOUT DISABILITIES QUEEN OF THE TABLE 74 79 GOALBALL’DE NEREDEN NEREYE ÇÖLDE TÜRK RÜZGARI FROM WHERE TO WHERE IN GOALBALL TURKISH WIND IN THE DESERT PARALİMPİK TÜRKİYE PARALYMPIC TURKEY OCAK/JANUARY 2012 - SAYI/NUMBER: 1 Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır. TMPK ADINA SAHİBİ - PUBLISHER ON BEHALF OF NPCT: A.YAVUZ KOCAÖMER GÖRSEL YÖNETMEN / ART DIRECTOR: ALİCAN SEZER YAYIN KURULU - PUBLISHING BOARD: ALİ KİREMİTÇİOĞLU - İBRAHİM GÜMÜŞDAL - MURAT AĞCA DR. NURETTİN KONAR BASKI / PRINTING: MART MATBAACILIK SANATLARI TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ ADRES: Merkez Mah. Ceylan Sok. No:24 Nurtepe - Kağıthane / İstanbul TEL: +90 212 321 23 00 pbx FAX: +90 212 295 11 07 www.martmatbaa.com.tr YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MD. EDITOR IN CHIEF AND MANAGING EDITOR: HAMİT TURHAN YÖNETİM MERKEZİ / ADMINISTRATION BUREAU: Türkiye Milli Paralimpik Komitesi / National Paralympic Committee of Turkey - Balmumcu, Hattat Halim Sokak, No:13/1 Beşiktaş - İstanbul TEL: +90 212 347 93 35 FAX: +90 212 347 97 19 E-MAIL: [email protected] www.tmpk.org.tr Bu dergideki yazılar yazarların kişisel görüşlerini yansıtır. Bunlardan TMPK sorumlu tutulamaz. PARALİMPİK TÜRKİYE 5 İLGİNÇ BİR YÜKSELİŞ AN INTERESTING RISE SIR PHILIP CRAVEN, MBE IPC BAŞKANI ncelikle ‘Paralimpik Türkiye’ dergisinin ilk sayısı için önsöz yazmaktan dolayı mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. Ö altın madalya kazanan Gizem Girişmen ve masa tenisinde bronz madalya kazanan Neslihan Kavas dahil olmak üzere 16 sporcuya ulaşmıştır. 2003 yılında resmen Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) üyesi olmasından bu yana, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi yetenek ve kapasite artışı hususunda gücüne güç katmayı başarmıştır. 2012 Londra'da Türkiye Milli Paralimpik takımı 40'ı aşkın sporcu ile yer alacaktır. 2007 yılından bu yana Uluslararası Paralimpik Komitesi’nin üyesi ve ‘Örgütsel Gelişim Girişimcisi’ olan Türkiye Milli Paralimpik Komitesi, 2009 yılında ilk Uluslararası Paralimpik Gençlik Kampı’na ev sahipliğini üstlenerek, gelişim adına yapılan girişimlerde aktif bir rol oynamıştır. Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin ilerleyişi, Türkiye’nin Paralimpik Oyunları’na katılımlarındaki çarpıcı artış ile en açık biçimde görülmektedir. Takım, Sydney 2000 Paralimpik Oyunları’ndan 2008 Beijing Oyunları’na kadar geçen süre zarfında tek bir sporcudan, okçulukta Foreword I’m delighted to be able to write the foreword to the first edition of “Paralympic Turkey”. Since the National Paralympic Committee (NPC) of Turkey officially became an International Paralympic Committee (IPC) member in 2003, it has been going from strength to strength, developing talent and increasing capacity. As a member of the IPC’s Organizational Development Initiative since 2007, NPC Turkey has played an active part in development initiatives, like hosting the first International Paralympic Youth Camp in 2009. The progress of NPC Turkey can be seen most clearly with the dramatic increase in participation at the Paralympic Games. The team has grown from one solitary participant at the Sydney 2000 Paralympics to 16 Paralympic athletes at the Beijing 2008 Paralympics, with Archer Gizem Girismen Türkiye; sporculara, takımlara ve Ulusal Paralimpik Komitesi’ne ekstra destek olan Allianz ve BP gibi sponsorların desteği ile tamamen aktif ve ticari açıdan gelişmiş bir Komite olabilmek, Londra 2012’de başarıya ulaşmak hatta daha ötesine geçebilmek için harekete geçmiştir. Paralimpik Hareket’in bu kadar kısa bir süre içerisinde bu kadar uzun mesafe kat etmiş olması, Milli Paralimpik Komitesi ile birlikte canı gönülden çalışan tüm bireyler için ödül olmuş olmalıdır. Türkiye’nin 2020 Paralimpik Oyunları’na ev sahipliği yapabilmek için sunacağı teklifi ve ‘Paralimpik Hareket’in Türkiye’deki büyüme sürecini takip etmek ve görmek için sabırsızlanmaktayım. En iyi dileklerimle... winning gold and Table Tennis player Neslihan Kavas taking bronze. Next year in London, the Turkish Paralympic delegation will include over 40 athletes. Turkey is on the move to become a fully-active, commercially-developed NPC, with sponsors like Allianz and BP providing extra support to athletes, teams and the NPC in the run up to London 2012 and beyond. It’s a credit to all the hard work of those involved in the NPC that the Paralympic Movement in Turkey has come such a long way in such a short time. I’m looking forward to seeing Istanbul’s bid proposal for the 2020 Olympic and Paralympic Games, and I’m looking forward to seeing how the Paralympic Movement continues to grow in Turkey. Enjoy this issue! PARALİMPİK TÜRKİYE 7 YILLARDIR BU SEVDA DİLLERDE BU SEVDA BİTMEZ GÖNÜLLERDE FOR YEARS THIS PASSION IS TALKED ABOUT, THIS PASSION IS IN ETERNAL SPIRITS … AZİMLİYİZ İNANÇLIYIZ KARARLIYIZ WE ARE DETERMINED… WE BELIEVE, WE ARE DECISIVE… Türkiye’nin Olimpiyat rüyasında yeni bir dönem, yeni bir heyecan yaşanıyor. İstanbul’un 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na ev sahipliği aday adaylığının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamasıyla dünyaya duyurulması ve devletçe bu uğurda tüm olanakların sunulacağının taahhüt edilmesi kararlılığımızın en ciddi göstergesi… Kıtaları birleştiren kent özelliğinin dışında eşsiz tarihi, kültürel yapısı ve geçmişten günümüze bir dünya başkenti olma ayrıcalığıyla İstanbul, 2020’de dünyayı sporun evrensel dostluk şemsiyesi altında buluşmaya davet ediyor. A new time, a new excitement is taking place in Turkey’s Olympic dream. The announcement to the world by Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan of Istanbul’s candidacy for hosting the 2020 Olympic and Paralympic Games and the assurance by the government that all resources will be offered in this regard are the most serious indicators of our decisiveness… In addition to the being the city that joins continents, the unique history, culture texture and the distinction of having been a world capitol from the past to the present, Istanbul invites the world to meet under the universal friendship umbrella of sports in 2020. PARALİMPİK PARALİMPİK TÜRKİYE 19 K ıtaların birleştiği kent İstanbul, 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na aday adaylığı başvurusu ile dünya sporcularını ve spora gönül verenleri eşsiz tarihi kültürel bir dokuda dostluğun, barışın birleştirici şemsiyesi altında buluşmaya davet ediyor. Bu buluşmayı sağlayacak adımları inançla ve kararlılıkla atmaya hazır olduğunun sinyallerini şimdiden veren İstanbul, birbiri ardınca düzenlenen kıtasal ve dünya şampiyonası niteliğindeki dev spor organizasyonlarında elde edilen başarı ve deneyimin yanı sıra ülke insanının desteği ve tüm olanakları sunan devletiyle her türlü yatırım gücüne sahip… 23 Ağustos 2011 tarihinde İstanbul Olimpiyatevi’nde düzenlediği basın toplantısı ile İstanbul’un 2020 adaylığını inanç ve kararlılıkla dünyaya duyuran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın o gün dile getirdiği konuşmasından önemli paragrafları bir kez daha hatırlamakta yarar var. 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları adaylığını son derece önemsediklerini belirten Başbakan Erdoğan, bu en büyük spor organizasyonunun dünyanın bütün renklerini ve kültürlerini bir araya getiren bir medeniyetler buluşması olduğunu vurguluyor ve PARALİMPİK TÜRKİYE 10 medeniyetler ittifakında önemli rolü olan eş başkan durumundaki Türkiye için bunun büyük önem arz ettiğini söylüyordu: ''Heyecanlıyız, çünkü bu defa hedefe ulaşacağımıza samimiyetle inanıyoruz. Adayız, çünkü dünya barışının tesisinde çok büyük etkisi ve katkısı olduğuna inandığımız sportif değerleri ve Olimpizm ruhunu çok önemsiyoruz. Umutluyuz, çünkü barıştan çok savaşın, sevgilerden çok düşmanlıkların, umutlardan çok hayal kırıklıklarının yaşandığı bir dünyaya sporun söyleyecek çok sözü olduğunu düşünüyor ve bu heyecanla bir arada bulunuyoruz… Olimpiyatlar düşmanlıkların sevgiye, çatışmaların hoşgörüye, karşıtlıkların zenginliklere dönüştüğü evrensel bir organizasyondur. Bu barış meşalesinin en çok yakıştığı coğrafyalardan birinin bizim topraklarımız olduğunu defalarca ifade ettik, etmeye de devam ediyoruz. Bu gerçeğe önceki adaylıklarımızda da inanıyorduk, bugün de samimiyetle inanıyoruz. Ama hep geldik, geldik, geldik finalde kapıdan döndük. Bu defa yine inanıyoruz. İnanıyoruz çünkü bizim topraklarımız Olimpik ruhun özünde temsil ettiği evrensel değerlerin yüzyıllar boyunca en canlı haliyle yaşadığı topraklardır.'' HÜKÜMET OLARAK DESTEĞİMİZ TAM ''Hükümet desteği olmadan bu işler olmaz. İzmir ve Trabzon'da olduğu gibi özel kanun çıkarıyoruz. Burada da aynı şekilde gerek ihale, gerekse yatırımların süratle yapımı konusunda gecikme olmasın diye özel kanun çıkarmak suretiyle yetkilendirmeleri yapacağız. Ayrıca, İstanbul’da misafirlerimizi rahatlıkla ağırlayabileceğimiz gayet lüks imkanlara sahibiz ve çoğu dünya standartlarının üstünde… Bütün bunların yanında İstanbul’da gerek lastikli, gerek raylı sistemler gerçekleşmiş vaziyette. Alt yapı bu noktada zaten hazır diyebileceğimiz konumdadır. Üst yapı itibariyle de şu andaki eksikliklerimiz süratle ve rahatlıkla bitirebileceğimiz yatırımlardır. Bunlar bizim için artık bir sorun oluşturmuyor. İki yıl içinde raylı sistem noktasında sıkıntılarımızı tamamen gidermiş oluyoruz. Metro noktasına çok ciddi bir konuma geliyoruz. Aynı şekilde zaten farklı uygulamalardan bir tanesi olan metrobüs sistemi toplu taşımaya büyük rahatlık getiriyor. Avrupa Asya yakası olarak bakıldığında diğer taraftan deniz ulaşımı da İstanbul'un en önemli zenginliklerinden bir tanesi… Havaalanı yanı başımızda, o da ayrı bir zenginlik katıyor. Hedeflerimiz içinde diğer yapacağımız 60 milyon kapasiteli havalimanı ile birlikte buna çok daha farklı bir zenginlik katacağız.'' bulunan bir dünya kenti olarak çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapan İstanbul, yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı kozmopolit ve metropolit yapısını korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik halini almış olmasıyla da biliniyor… Uzun zaman dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olan İstanbul, geçmişten günümüze bir dünya başkenti olma sıfatına sahip… EŞSİZ BİR MOZAİK İstanbul’un yerleşim tarihi, yakın geçmişte Yenikapı’daki kazılarla bulunan liman doğrultusunda 8500 yıl, kentsel tarihi yaklaşık 3000 yıl, başkentlik tarihi 1600 yıl öncesine uzanıyor. Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği noktada Istanbul, the city where continents meet, is inviting athletes of the world and those who are passionate for sports under the unifying umbrella of friendship and peace in a unique historical and cultural texture by applying for the candidacy to be a candidate for the 2020 Olympic and Paralympic Games. Already giving the signs that it is ready to take the steps to realize this meeting with faith and decisiveness, Istanbul obtained significant success and experience through giant sports events in the form of continental and world championships held one after the other, in addition to the full support and capacities of the government and the support of its population to make all kinds of investments… Holding a press conference on August 23rd, 2011 at the Istanbul Olympic House to announce Istanbul’s candidacy for 2020 with belief and decisiveness, Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan’s speech on that day contained some significant paragraphs. Indicating that he cares greatly for the 2020 Olympic and Paralympic Games candidacy, Prime Minister Erdoğan stressed that this great sports event is a meeting of civilizations that brings together all the colors and cultures of the world and that this is important for Turkey which is a co-chairman of the alliance of civilizations: ''We are excited because this time we believe that we will achieve our objective. We are a candidate because we care greatly for the sports values and Spirit of Olympism that we believe has a tremendous effect and contribution towards world peace. We are hopeful because we believe that sport has a lot to say in a world where there is more war than peace, hate more than love, disappointment more than hope and we are united with this excitement… The Olympiad is a universal event where hostilities turn to affection, conflict turns to tolerance and oppositions turn to wealth. We have said time and again that our land is one of the geographies that are best suited for this torch of peace and we continue to do so. We believed this fact during our previous candidacies and we sincerely believe in it today. However, we keep coming on and losing at the last moment at the finals. We believe again this time. We believe because our land is the land where the universal values represented by the Olympic spirit in it essence are maintained in their liveliest shape for centuries.'' PARALİMPİK TÜRKİYE 11 WE ARE PROVIDING THE FULL SUPPORT OF THE GOVERNMENT ''These affairs will not work without the government support. We are passing a special law as we did for Izmir and Trabzon. We are going to carry out the authorizations here also in order to avoid delays in the tenders and the rapid realization of the investments by passing a special law. We are also in possession of very luxurious amenities here in Istanbul where can comfortably accommodate our guests and most are above world standards… We also have rail and tire transportation systems already in place in Istanbul. The infrastructure is in position where we can say it is just about ready. As far as the superstructure, most of our deficiencies at this point are at a stage where we can rapidly and comfortably complete them. These are no longer a problem for us. In two years we will completely eliminate our problems in the area of rail transportation. We are in a good position as far as the subway is concerned. The Metrobus system which is a similar application for mass transit, is providing a great convenience for public transportation. Sea transportation is also one of Istanbul’s riches for traveling between the European and Asian sides… The airport being very close is another advantage. Our targets include an additional airport with a capacity of 60 million to add an additional wealth.'' A UNIQUE MOSAIC The settlement of Istanbul dates back to 8500 years according to the remnants of the port discovered during the excavations performed at Yenikapı recently, its urban history dates back to 3000 years and its history as a capitol dates back to 1600 years. Having hosted different civilizations and cultures throughout the ages as a world metropolis located where the continents of Europe and Asia intersect, Istanbul is also known for having become a mosaic where people of various religions, languages and races have lived together for centuries, preserving its cosmopolitan and metropolitan texture throughout history… Being one of the rare settlements in the world that has managed to stay as a center in many areas and maintain power, Istanbul has also remained a world capitol from the past to the present day… PARALİMPİK TÜRKİYE 13 PARALİMPİK OYUNLARI PARALYMPIC GAMES Orijinalindeki ‘Paralympic’ kelimesi, İngilizce’de engelli anlamına gelen ‘Paralyzed’ ve ‘Olympic’ kelimelerinin birleşmesinden oluşan Paralimpik Oyunları, çeşitli engelli gruplarından sporcuların katıldığı çok sporlu etkinliktir. Yaz ve Kış Paralimpik Oyunları dört yılda bir o dönemki Olimpiyat Oyunları’nın hemen ardından yapılır. Paralimpik Oyunları, Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) tarafından yönetilir. The term ‘Paralympic’ in the Paralympic Games comes from the union of the words ‘Paralyzed’ and ‘Olympic’ and it is a multi-sport event that is participated by athletes from various disability groups. The Summer and Winter Paralympic Games are held every four years immediately following the Olympic Games at that time. The Paralympic Games are administered by the International Paralympic Committee (IPC). P aralimpik Oyunları’nın ilk tohumları 1948 yılında İngiltere’nin Ayelesbury kentinde Stoke-Mandeville hastanesinde bulunan çoğu paraplejik (yarı felçli engelli askerler için gerçekleştirilen küçük bir spor etkinliği ile atıldı. Hastanenin sinir cerrahı Sir Ludwig Guttman tarafından düzenlenen bu etkinlik 1948 Londra Olimpiyatı’yla aynı zamanda gerçekleştirilmişti. Bu irtibat ilk Paralimpik Oyunlar’ın 1960 yılında Roma Olimpiyatı’nın hemen ardından aynı kentte düzenlenmesinde de gözleniyordu. Roma’daki oyunlara 21 ülkeden 400 sporcu katıldı. Paralimpik Oyunlar günümüzde dünyanın en büyük etkinliklerinden biri haline geldi. Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) 1989 yılında Almanya’da Dusseldorf kentinde kuruldu. Bu tarihten önce engelli sporcular için düzenlenen uluslararası spor aktiviteleri Uluslararası Koordinasyon Komitesi’nin (ICC) kontrolü altında gerçekleştirilmekteydi. ICC toplam altı Uluslararası Engelliler Spor Kuruluşu’nun (IOSD) her birinden üç temsilcinin bir araya gelmesiyle oluşmaktaydı. Ancak, demokratik bir kuruluş değildi ve ülke bazında temsilciler içermemekteydi. Sonuç olarak, uluslar kısa sürede bu sisteme karşı çıktılar ve IOSD’lerin ve sporcuların temsilcilerinin yanı sıra ulusal, bölgesel temsilcilerin de görev alacağı yeni demokratik bir dünya kuruluşu oluşturma çalışmaları başladı. 1987 yılının Mart ayında Hollanda’nın Arnhem kentinde toplanan uluslar konuyla ilgili bir komite oluşturdular. IOSD temsilcileri, bölgesel temsilciler ve sporculardan oluşan komitenin amacı bu yeni dünya kuruluşu için bir tüzük oluşturmak ve tüzüğü 1988 Seul Yaz Paralimpik Oyunları sırasında Güney Kore’de ülkelerin onayına sunmaktı. Kararların bir çoğu kabul edildi ve yeni kuruluşun oluşturulmasına öncülük etti. 1987 ve Eylül 1989 tarihleri arasında tartışmalar ve anlaşmalar sürdü, sonuçta Açılış Genel Kurulu taslak üzerinde fikir birliğine vararak Uluslararası Paralimpik Komitesi’ni kurdu. IPC, 1992 Barcelona ve Madrid Paralimpik Oyunları’nın hemen ardından ICC’nin sorumluluklarını devraldı. 1994 yılında Lillehammer’daki Kış Paralimpik Oyunları IPC yönetiminde gerçekleştirilen ilk Paralimpik Oyunları olarak tarihe geçti. PARALİMPİK TÜRKİYE 16 Türkiye Milli Paralimpik Komitesi ise 2002 yılında kuruldu ve aynı yıl Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) üyeleri arasına katıldı. Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin başlıca görevlerini şöyle özetlemek mümkün: Türkiye’nin Paralimpik Oyunları’na katılımı ile ilgili çalışmaları yürütmek. Ulusal spor teşkilatı ile IPC arasındaki koordinasyonu sağlamak. Engelli bireylerde spor bilinci ve ruhu oluşturmak. Paralimpik Oyunları’nın The seeds of the Paralympic Games were sown for the first time in 1948 in Ayelesbury, U.K. with a small sports event held for the mostly paraplegic veterans at the Stoke-Mandeville hospital. Held by the neurosurgeon Sir Ludwig Guttman of the hospital was timed to coincide with the 1948 London Olympiad. This connection was also seen in the organization of the first Paralympic Games right after the Rome Olympic Games in 1960 in the same city. 400 athletes from 21 countries entered the games in Rome. The Paralympic Games became one of the largest events of the world in the present day. The International Paralympic Committee (IPC) was founded in 1989 in Dusseldorf, Germany. International sports activities organized for disabled athletes before that date were held under the control of the International Control Committee (ICC). ICC was constituted with the convening of three representatives from each one of the total of six International Disabled Sports Organizations (IOSD). However, it was not a democratic establishment and it did not include representatives on a country basis. In conclusion, nations opposed this system in a short while in IOSD’s and athletes representatives were replaced by the creation of a new democratic world establishment where national and regional representatives would be present. Convening during March of 1987 in Arnhem, Holland, nations created a committee for this issue. The purpose of the committee made up of IOSD representatives, regional representatives and athletes is to create a bylaw and to submit the bylaws to the approval of nations in South ülkemizde yapılması için girişimde bulunmak. Paralimpik Milli Takımları’nın seçiminde uygun standartlar oluşumunu ve uygulanmasını sağlamak. Paralimpik Oyunları’na halkın ilgisini çekmek. Ulusal Paralimpik Günleri düzenlemek. Paralimpik Hareket’in amaç ve ideallerinin gelişmesine katkıda bulunmak. Eğitimde ‘Paralimpik Okul Günleri’ düzenlemek. Uluslararası Paralimpik Komitesi’nde Türkiye’yi temsil etmek. Korea during the 1988 Seoul Summer Paralympic Games. Most of the decisions were accepted and pioneered in creation of the new establishment. Discussion continued between 1987 and September 1989, at the end the Opening General Assembly went into a consensus over the outline and founded the International Paralympic Committee. IPC took over the responsibilities of the ICC right after the 1992 Barcelona and Madrid Paralympic Games. The Winter Paralympic Games held in 1994 at Lillehammer went into history as the first Paralympic Games conducted under the management of the IPC. The National Paralympic Committee of Turkey was founded in 2002 and joined members of the International Paralympic Committee (IPC) in the same year. It is possible to summarize the basic duties of the National Paralympic Committee of Turkey as follows: Carrying out the work for Turkey joining the Paralympic Games. Maintaining the coordination between the national sports organization and the IPC. Creating an awareness and spirit of sports in disabled individuals. Taking initiatives for the hosting of the Paralympic Games in our country. Ensuring the creation and implementation of proper standards in the selection of the Paralympic National Teams. Drawing the public’s interest to the Paralympic Games. Holding National Paralympic Days. Making contributions to the development of the purpose and ideals of the Paralympic Movement. Organizing ‘Paralympic School Days’ in education. Representing Turkey at the International Paralympic Committee. PARALİMPİK TÜRKİYE 17 Engelli sporlarında amaç, sporcuların engel durumlarına uygun, adil bir sınıflandırma sistemi ile yarışmalarını sağlamaktır. Paralimpik sporlar, yetenek, atletik çaba ve yüksek performans üzerine kuruludur. Engelli sporcuların kırdığı rekorlar Olimpiyat rakorlarına yaklaşmaktadır. Uluslar arası Olimpiyat Komitesi ve Uluslar arası Paralimpik Komitesi’nin 2001 yılında aldıkları ortak karar ile Olimpiyat Oyunları yapıldıktan haman sonra aynı kentte ve tesislerde Paralimpik Oyunları’nin düzenlenmesi şartı getirilmiştir. Günümüzde Paralimpik Oyunları’nı düzenlemeyi kabul ve taahhüt edemeyen, engelli sporcular için uygun alt yapı ve tesislere sahip olmayan hiçbir kent ‘Olimpiyat’a ev sahipliği yapamaz. Paralimpik Yaz Oyunları’nda yer alan branşlar şunlardır: Tekerlekli Sandalye Basketbol, Binicilik, Bisiklet, Bocce, Tekerlekli Sandalye Eskrim, Futbol Goalball, Halter, Judo, Masa Tenisi, Okçuluk, Tekerlekli Sandalye Rugbi, Tekerlekli Sandalye Tenis, Oturarak Voleybol, Yelken, Yüzme, Kürek, Kano, Triathlon. Paralimpik Kış Oyunları’nda yer alan branşlar ise; Alp kayağı, Kuzey Kayağı, Biatlon, Curling, Buz Hokeyi’dir. Türkiye, Paralimpik Oyunlar’da ilk kez 1992 Barcelona’da bir sporcu ile temsil edildi. 2000 Sydney Paralimpik Oyunları’na da bir sporcu yollayan Türkiye, 2004 Atina’da atıcılık, masa tenisi, yüzme, halter ve atletizmde toplam sekiz sporcu ile yer aldı. 2008 Beijing Paralimpik Oyunları’nda ise atıcılık, okçuluk, halter, masa tenisi, tekerlekli sandalye tenisi, atletizm ve judo branşlarında toplam 16 sporcumuz mücadele etti. Paralimpik Oyunları’nda Türkiye’ye ilk madalyayı 2004 Atina Oyunları’nda Korhan Yamaç atıcılıkta bir altın ve bir bronz kazanarak getirdi. 2008 Beijing’de okçulukta Gizem Girişmen altın, masa tenisinde Neslihan Kavas bronz madalya kazanan sporcularımızdı. The objective in disabled sports is to ensure that athletes compete with a fair classification system that is suitable to the disability status of the athletes. Paralympic sports are based on skill, athletic effort and high performance. Records broken by disabled athletes are approaching those broken during the Olympic Games. With a joint decision taken by the International Olympic Committee and the International Paralympic Committee in 2001, a condition was installed that right after the Olympic Games are held the Paralympic Games be held in the same city and facilities. In the present day no city that that does not accept and promise to hold the Paralympic Games and that does not have the proper facilities and infrastructure for disabled athletes can host the ‘Olympiad’. Branches included in the Paralympic Summer Games are as follows: Wheelchair Basketball, Equestrian, Cycling, Bocce, Wheelchair Fencing, Football, Goalball, Weight Lifting, Judo, Table Tennis, Archery, Wheelchair Rugby, Wheelchair Tennis, Sitting Volleyball, Sailing, Swimming, Rowing, Canoeing, Triathlon. Branches included in the Paralympic Winter Games are; Alpine Skiing, Nordic Skiing, Biathlon, Curling, Ice Hockey. Turkey was represented for the first time in the Paralympic Games in 1992 at Barcelona with one athlete. Also sending one athlete to the 2000 Sydney Paralympic Games, Turkey entered 2004 Athens with a total of eight athletes in shooting, table tennis, swimming, weight lifting and track & field. During the 2008 Beijing Paralympic Games a total of 16 of our athletes competed in the branches of shooting, archery, weight lifting, table tennis, wheelchair tennis, track & field and judo. The first medals in Paralympic Games were won by Korhan Yamaç for Turkey in shooting with a gold and a bronze during the 2004 Athens Games. During 2008 Beijing Gizem Girişmen won a gold medal in archery, while Neslihan Kavas won a bronze medal in table tennis. PARALİMPİK TÜRKİYE 21 KİŞİLİĞİYLE DE ÖRNEK ŞAMPİYON CHAMPION WITH EXEMPLARY PERSONALITY H Gizem’in en büyük destekçisi annnesi Seyhan Hanım... er insanın yaşamını ansızın değiştirebilecek önceden bilinmezliklerin ve azimli bir insanın hayatta her şartta neleri başarabileceğinin örneğidir Gizem Girişmen… Ve onun spor kariyerindeki yaşanmışlıkları; bir apartmanın otoparkından ‘Paralimpik Oyunlar’ altın madalyasına, sonrasında dünya şampiyonluğuna uzanan yolun ilginç öyküsüdür… 25 Kasım 1981 tarihinde Ankara’da doğan Girişmen, ilkokulu bitirdiği yaz geçirdiği trafik kazası sonrası T5 seviyesinde omurilik felçlisi olarak tekerlekli sandalyeye bağımlı yaşıyor. Kaza sonrası geçirdiği beyin ve omurilik ameliyatlarının ardından Almanya’da gördüğü rehabilitasyon sonrası döndüğü Türkiye’de bir yandan yeni yaşamına alışmaya çalışırken bir yandan eğitimiyle ilgili çeşitli zorluklar ve sıkıntıların üstesinden gelmeyi başardı önce… Ailesinin desteği ve çok severek yedi yılını geçirdiği Tevfik Fikret Lisesi’ndeki öğreniminin ardından, Bilkent Üniversitesi işletme bölümünden 2004 yılında ‘Şeref Öğrencisi’ olarak mezun oldu. Okçuluk sporuyla tanışması da bu döneme rastlıyor Gizem Girişmen’in… Bir yıl kadar sürdürdüğü rehabilitasyon amaçlı yüzme Gizem Girişmen is an example of accomplishments any person can achieve in life that can suddenly change one’s life through the unknown and determination… The experiences she underwent in her sports career is the interesting story of the journey from the carpark of an apartment building to the gold medal of the Paralympic Games and then to the world championship… Born on November 25th, 1981 in Ankara, Girişmen suffered a traffic accident during the summer when she graduated from primary school, living dependent on a wheelchair due to the T5 spinal column paralysis. Following the accident she underwent brain and spine surgeries and rehabilitation in Germany, then she returned to Turkey and tried to become accustomed to her new life and managed to overcome various difficulties and problems related to her education… Following her high school education where she spent seven years she enjoyed very much with the support of her family at the Tevfik Fikret Lycée she graduated as an ‘Honors Student’ from the business PARALİMPİK TÜRKİYE 24 çalışmalarının ardından okçuluğa yönelmesi onun parlak spor yaşantısının dönüm noktası oldu. 21 Eylül 2004 günü arkadaşlarının ısrarı ile deneme amaçlı eline aldığı yayı bir daha hiç bırakmadı. Kişiliği, zekası, spora olan yatkınlığı, ailesinin, antrenörlerinin, arkadaşlarının desteği, sabrı, özverisi ve azmi ile kısa sürede önemli sonuçlara imza atmaya başladı. Başlangıçta ulusal düzeydeki kazanımlar hızla uluslararası başarılara dönüştü. Kürsüde üçüncülük basamağına çıktığı 2006 EPC Avrupa Okçuluk Şampiyonası’nın ertesi yıl IPC dünya sıralamasında birinciliğe yükseldi. O tarihlerde kendisine hedef belirlediği 2008 Beijing Paralimpik Oyunları’nda altın madalya kazanması için çok çalışması gerektiğini iyi biliyordu. Yaklaşık iki yıl tamamen buna yoğunlaştı. Çok sayıda milli takım kampına katıldı, disiplinli antrenmanlar yaptı. Bu süreçte her zaman olduğu gibi başta ailesi, antrenörleri, fizyoterapisti, psikologu, idarecileri ve takım arkadaşlarından büyük destek gördü. Milli takım antrenmanlarının dışında çoğu kez oturdukları apartmanın garajında çalışmalarını sürdürdü. Bu onun başarı için çalışmaya doymayan yapısının göstergesiydi. management department of the Bilkent University in 2004. This is the time when Gizem Girişmen was introduced to archery… Her turn to archery following the swimming training she carried out for about a year for rehabilitation purposes was the turning point of her bright sports career. She picked up the bow on September 21st, 2004 with the insistence of her friends just to try it out and she never put it down. Due to her personality, intelligence, ability towards sports, the support of her family, coaches and friends, her patience, devotion and determination caused her to achieve significant successes in a short time. The achievements that were on a national level initially were converted rapidly into international achievements. She rose to the podium in third place at the 2006 EPC European Archery Championship and the subsequent year she achieved first place in the IPC world rankings. She knew that she had to work very hard to win a gold medal at the 2008 Beijing Paralympic Games which she had set as a target for herself. 2008 yılında Beijing Paralimpik Oyunları’nda hayallerini süsleyen şampiyonluğa ulaşıp altın madalyayı boynuna taktığında hayatının en heyecanlı ve mutlu anını yaşadığını dile getirmişti. Ve çok geçmeden 2009 yılında Çek Cumhuriyeti’nde dünya şampiyonluğuna da ulaştı… 2012 Londra Paralimpik Oyunları için geri sayımın başladığı günümüzde Gizem Girişmen’den ulusça yeni bir altın madalya beklentimiz var. 2011 yılı içinde İngiltere’de düzenlenen uluslararası yarışmada yine tüm rakiplerini geride bırakan değerli şampiyonumuzun bu noktaya nasıl eriştiğini anlayabilmek de aslında onun çok özel dünyasında, kimliğinde, kişiliğinde gizli... Kendisinin çeşitli röportajlarında dile getirdiği ve engelliye, engelsize, gençliğe, topluma, hepimize örnek olması gereken düşüncelerini içeren aşağıdaki sözcüklerden bir demet aslında her şeyin özeti: “Başıma gelen kazadan psikolojik anlamda çok olumsuz etkilenmedim. Rehabilitasyon sürecinde de psikolojik destek almadım. Annem bana ilk kez yürüyemeyeceğimi söylediğinde Almanya’daydık. Sadece ‘Neden ben’ diyebilmiştim. Düşündüğümde, aslında her gün herkesin başına gelebilecek bir şeydi o gün benim başıma gelen… İnsan geniş düşündüğünde, yaşamda herkesin bir şeylerle sınırlandığını görebiliyor. Ben böyle engellendim, başkaları çok farklı nedenlerle engelleniyor. Bu açıdan kendi engelime odaklı bir dünyada, hayatı kendime ve sevdiklerime zehir ederek yaşamanın bir anlamı yoktu. Hayata hep olumlu bakmaya çalışan bir bireyim. Yaşam bize sunulmuş bir hediye ve bunu nasıl yaşayacağımızı yine biz belirliyoruz. O yüzden yapamadıklarımıza değil, She concentrated on this completely for nearly two years. She participated in a large number of national team camps, she trained with a high degree of discipline. As always, she received a great amount of support from her family, coaches, physiotherapist, psychologist, administrators and teammates. In addition to the workouts of the national team she maintained her training in the garage of the apartment building where she lives quite frequently. This is an indicator of her character that is determined to succeed. She said that she experienced the happiest moment of her life when she won the gold medal at the 2008 Beijing Paralympic Games. Soon she achieved world championship at the Czech Republic in 2009… As the countdown continues for the 2012 London Paralympic Games, the whole nation is expecting another gold medal from Gizem Girişmen. The understanding of our champion who also left behind all her rivals in the international contest held during 2011 in the UK, is hidden in her private world, her identity and her personality... Her thoughts below she has mentioned in many interviews that should be an example to everyone, including the disabled, the able, the entire youth and society as a whole actually summarize everything: “I was not negatively affected psychologically due to the accident I had. I did not receive any psychological support during my rehabilitation process. When yapabildiklerimizi en iyi şekilde yapmaya odaklanmalıyız. Ben, her bireyin çok özel olduğuna ve kendi yetenekleri ve disiplini çerçevesinde iyi işler yapabileceğine inanıyorum. Başarıda önemli olan kişinin kendini tanıması ve ne istediğini bilmesidir bence. Başarı kimseye altın bir tepside sunulmuyor, hayatta en değer verdiğimiz başarılar en çok emek ve özveri göstererek elde ettiklerimizdir. Önemli olan, bir şeyi ne kadar istediğiniz ve bu doğrultuda gösterdiğiniz çalışmadır. Benim için birilerine örnek olmak, altın madalya almak kadar değerli… İnsan umudunu yitirmediği, kendine inandığı sürece başaramayacağı şey yok. ‘Kolay olur’ demiyorum ama çok isterseniz her şeyi başarırsınız…” my mother first told me I was not going be able to walk, we were in Germany. All I could say was, “why me?” When I think about it, it was an accident that anyone could have experienced… When one thinks with a wide perspective, one sees that everyone is restricted somehow. I was disabled in this manner; others are disabled due to many other reasons. Therefore, it was not meaningful to live in a world focused on my own disability, by making myself and my loved ones suffer. I am a person who is always trying to look at the positive side of life. Life is a gift that is presented to us and we determine how we are going to live it. Thus, we should focus on what we can do rather than what we cannot do. I believe that every individual is very special and can do a good job in the framework of his or her own abilities and discipline. The important thing for success is for a person to know oneself and know what they want. Success is not presented to anyone on a silver platter; the successes that we care most for in life are those that we obtain by spending the most effort and devotion. The important thing is how much you want something and the work you do in this line. To me, setting an example to others is as valuable as winning a gold medal… As long as you do not lose hope and believe in yourself, there is nothing you cannot succeed. I am not saying it is easy, but if you want it badly enough, you will succeed at anything…” PARALİMPİK TÜRKİYE 25 GİZEM YILMAZ ÖZDİL Spor yazısı değildir bu... Eli ayağı tutan acizler ülkesinde, bir “masal prensesi”nin öyküsüdür. ilk gelen, New York Yankees... Güney Afrika rugby milli takımı. Laureus Dünya Spor Akademisi var. Merkezi İngiltere’de... Mercedes filan gibi dünyanın en büyük markaları tarafından sponsor olarak destekleniyor. “Laureus”, antik dönemlerde defne yapraklarından yapılan ve kralların, kraliçelerin başına takılan “taç” anlamına geliyor. Bu Akademi, her sene dünyanın en iyi sporcularına “taç” takıyor. “Spor Oskarı” kabul ediliyor. Laureus Akademisi’nin “dünyada yılın engelli sporcusu adayları” şunlar: Justin Eveson, Avustralya tekerlekli sandalye basketbol milli takımının forveti... Shingo Kunieda, tekerlekli sandalyede dünyanın bir numarası olan, Japon tenisçi... Michael Teuber, iki ayağı da protez olan, dünya şampiyonu Alman bisikletçi... Tekerlekli sandalye maratonda olimpiyat şampiyonu olarak Avustralya’yı onurlandıran Kurt Fearnley... Natalie Du Toit, bir bacağı olmayan, Güney Afrikalı dünya şampiyonu yüzücü. Laureus’un Başkanı, Amerikalı efsane atlet Edwin Moses... Dünyaca ünlü spor yazarlarından oluşan seçici kurulu var; adayları belirliyor. Bir de jürisi var; kazananları seçiyor. Jüride, Beckenbauer, Boris Becker, Sergei Bubka, Bobby Charlton, Nadia Comaneci, Emerson Fittibaldi, Michael Jordan, Kip Keino, Martina Navratilova, Mark Spitz, Katarina Witt, Pele var... Kazananlara, dünyanın en prestijli ödülü, “Laureus Heykeli” veriliyor. Laureus Akademisi’nin bu seneki “dünyada yılın erkek sporcusu” adayları şunlar: Roger Federer, dünyanın bir numarası, İsviçreli tenisçi... Kenenisa Bekele, dünya ve olimpiyat şampiyonu Etiyopyalı atlet... Usain Bolt, anlatmaya gerek yok... Lionel Messi, Arjantinli futbol cambazı... Alberto Contador, İspanya’nın gururu bisikletçi... Valentino Rossi, İtalya’nın dünya şampiyonu motosikletçisi. “Dünyada yılın kadın sporcusu” adayları şunlar: Sanya Richards ve Shelly-Ann Fraser, Jamaikalı rüzgârın kızları... Lindsey Vonn, Alp disiplininde dünya şampiyonu Amerikalı kayakçı... Federica Pellegrini, olimpiyat şampiyonu İtalyan yüzücü... Serena Williams, dünyanın bir numarası, Amerikalı tenisçi. “Dünyada yılın takımı” adayları şunlar: Son NBA şampiyonu, Los Angeles Lakers... Barcelona, malum... Dünya şampiyonu, Almanya bayan milli futbol takımı... Brawn Formula 1 takımı... Beyzbol denince akla PARALİMPİK TÜRKİYE 28 Asıl anlatmak istediğim... Ve... Gizem Girişmen! Evet... “Okçuluk”ta, 2008 Pekin Engelliler Olimpiyatı’nda, tarihimizin ilk altın madalyasını kazanmayı başaran Türk kızı... “Efsane”lerle birlikte “dünyada yılın sporcusu” adayı. Sağlıklı bir insan olarak dünyaya gelmişti. 11 yaşındayken, korkunç bir trafik kazasının kurbanı oldu. Omuriliği parçalandı. Ameliyat üstüne ameliyat... Ölümden dönmeyi başardı ama, tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu. O uğursuz kazadan üç sene sonra, babasını kaybetti. Küsmedi hayata... Aksine, eskisinden fazla sarıldı. Ankara Tevfik Fikret Lisesi’ni ve Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nü “şeref öğrencisi” olarak bitirdi. İngilizce, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca öğrendi. Onu hayata bağlayan unsurlardan biri, spordu, 2004’te başladığı okçuluktu... “Yaparım” dedi, en üst seviyede yaptı. Yukarıda da belirttiğim gibi, 2008 Pekin Engelliler Olimpiyatı’nda tarihimizin ilk altın madalyasını boynuna taktı, İstiklal Marşımızı dinletti... “Bu madalyayı, beni bir yerlerden seyrettiğine inandığım babama armağan ediyorum” dedi. “Umut” Apartmanı’nın sakini... İdmanlarını Umut Apartmanı’nın kapalı garajında yapıyor. Bir annesi var ki... Madalya yetmez. Ve şimdi, dünyanın en prestijli spor ödülüne, dünyanın en ünlü sporcularıyla birlikte aday... Kazananlar, 10 Mart’ta Abu Dabi’de düzenlenecek görkemli törende açıklanacak. Geçen seneki ödülleri, Rusya’nın karakuşak judocu başbakanı Vladimir Putin vermişti... Bir önceki sene, İspanya’nın yelkenci Kralı Juan Carlos. Bir masal prensesi o. Masaldakilerden güzel. Hani sık sık “Bu olan bitenler karşısında kendimizi çaresiz hissediyoruz, tek başımıza ne yapabiliriz?” filan diyorsunuz ya... This is not a sports article... This is the story of a “fable princess” in the country of able helpless people. There is the Laureus World Sports Academy. It is headquartered in the UK... It is receiving sponsorship support from some of the largest brands in the world such as Mercedes. “Laureus” means the “crown” made out of bay leaves made in ancient times and worn on the heads of kings and queens. This academy issues “crowns” to the best athletes in the world every year, It is deemed to be the “Oscar of Sports”. The President of Laureus is American legend athlete Edwin Moses... There is an elective board consisting of world renowned sports writers that assigns candidates. There is a jury that selects the winners. The jury consists of Beckenbauer, Boris Becker, Sergei Bubka, Bobby Charlton, Nadia Comaneci, Emerson Fittibaldi, Michael Jordan, Kip Keino, Martina Navratilova, Mark Spitz, Katarina Witt and Pele... The winners receive the most prestigious award in the world, the “Laureus Statuette”. This year’s “world male athlete of the year” candidates of the Laureus Academy are as follows: Roger Federer, world number one, Swiss tennis player... Kenenisa Bekele, world and Olympic champion Ethiopian athlete... Usain Bolt, no need to explain... Lionel Messi, Argentinean football acrobat... Alberto Contador, pride of Spain cyclist... Valentino Rossi, Italy’s world champion motorcyclist. “World female athlete of the year” candidates are as follows: Sanya Richards and Shelly-Ann Fraser, Jamaican daughters of the wind... Lindsey Vonn, world champion Alpine discipline American skier... Federica Pellegrini, Olympic Chamipon Italian swimmer... Serena Williams, world number one American tennis player. “World team of the year” candidates are as follows: Latest NBA champion, Los Angeles Lakers... Barcelona, obvious... World champion German national women’s football team... Brawn Formula 1 team... New York Yankees come to mind first when baseball is mentioned... South Africa rugby national team. What I really want to talk about... Laureus Academy’s “world disabled athlete of the year candidates” are as follows: Justin Eveson, Australian wheel chair basketball national team forward... Shingo Kunieda, world number one wheel chair Japanese tennis player... Michael Teuber, world champion German cyclist with both prosthetic feet... Honoring Australia as the Olympic champion in the wheel chair marathon, Kurt Fearnley... Natalie Du Toit, Benim yaptığımı yapın. Bulun Gizem’in fotoğrafını, çerçeveletip masanıza koyun. İmkânsızı yaparız. Mucize sadece biraz zaman alır. NOT: Türk basının son yıllardaki en güçlü kalemi olan Yılmaz Özdil bu yazıyı 14 Şubat 2010 tarihinde Hürriyet Gazetesi'nde kaleme aldı. Her ne kadar Gizem Girişmen, Laureus Dünya Spor Akademisi'nin 2010 yılı ödülünü kazanamasa da, adaylığının dahi büyük bir başarı olduğu tartışmasız gerçek... Gizem'in fotoğrafı hala yazarın masasında duruyor. Ya sizin masanız? South African world champion swimmer without one leg. And... Gizem Girişmen! Yes... The Turkish girl who managed to win the first gold medal of our history in Archery during the 2008 Beijing Disabled Olympics... She is a candidate for world athlete of the year along with legends. She came to the world as a healthy person. When she was 11 years old, she became the victim of an awful traffic accident. Her spine was broken up. She underwent multiple surgeries... She managed to come back from death but she was restricted to a wheel chair. Three years after that unfortunate accident she lost her father. She did not give up on life... Just the opposite, she hung on tighter than ever. She graduated from the Ankara Tevfik Fikret High school and Bilkent University Business Management department as an honors student. She learned English, French, Spanish and Italian. One of the aspects that cemented her to life was sports, archery that she started in 2004... She said “I’ll do it”, she did it at the highest level. She put the first gold medal of our history during the 2008 Beijing Disabled Olympics she let us listen to our national anthem... She said, “I dedicate this medal to my father who I believe is watching me from somewhere”. She is a resident of the “Umut” Apartments... She trains in the indoor garage of the Umut Apartments. She has such a mother... Medals do not suffice. And now she is a candidate to the most prestigious sports award of the world along with the most famous athletes of the world... Winners will be announced during the magnificent ceremony to be held on March10th, in Abu Dhabi. Last year’s awards were issued by Russian black belt judo athlete prime minister Vladimir Putin...The previous year it was Spain’s sailor king Juan Carlos. She is a fable princess. Prettier than those in the fable. You frequently say, “We feel helpless against the events, what can we do on our own?”... Do as I did. Find Gizem’s picture, frame it and place it on your desk. We will perform the impossible. Miracles only take some time. NOTE: Popular commentator of the Turkish press Yılmaz Özdil published this article on February 14th, 2010 on the Hürriyet Daily. In as much as Gizem Giri men could not win the ‘Laureus World Sports Academy’ 2010 award, it is beyond doubt that her candidacy was a major achievement… Giri men's photo is still on the desk of the writer… How about your desk? PARALİMPİK TÜRKİYE 29 PARALİMPİK OKUL GÜNLERİ PARALYMPICS SCHOOL DAYS İlköğretim çağındaki 4-5-6-7. sınıf öğencilerine engellilerle ilgili çeşitli temel bilgilerin aktarıldığı proje 2011 yılının Nisan ayında İstanbul’da 20 okulda hayata geçti. Formatör öğretmenler tarafından yürütülen eğitimin başında ve sonunda yapılan test sonuçlarının değerlendirilmesiyle elde edilen sonuçlar 12 Mayıs 2011 tarihinde kamuoyuyla paylaşıldı. Sonuçlar mükemmeldi. Proje Türkiye çapında genişletiliyor. The project wherein various basic information on the disabled is provided to 4-5-6-7th grade students in primary schools was initiated in 20 schools in Istanbul during April of 2011. The results obtained through the assessment of the tests results conducted at the start and end of the training performed by formation teachers, were shared with the public opinion on May 12th, 2011. The results were perfect. The project is being expanded throughout Turkey. PARALİMPİK TÜRKİYE TÜRKİYE 23 31 PARALİMPİK “Bugün okulda engellilerle ilgili ders yaptık, sonra da spor salonunda tekerlekli sandalye ile oyun oynadık. Bugüne kadar hiç engelli biriyle konuşmamıştım. Spor salonuna tekerlekli sandalyesiyle bir adam getirmişler, ilk kez onunla tanıştım…” Böyle yazıyor sevimli 4. sınıf öğrencisi… İlk kez tanıştığım dediği adam benim… ‘Paralimpik Okul Günleri’ projesi pilot uygulamalarının yapıldığı İstanbul Anadolu yakasında yer alan 20 ilköğretim okulundaki sunumların hepsinde hazır bulundum. Sabahları evden çıkarken, iş yerime gitmek yerine çocukluğumu hatırlatan bir heyecanla okul yollarına düştüm. Eşim de artık unutmaya yüz tutmuş çok eskilerde kalan çocuklarımızı okula gönderme heyecanını tekrar hatırlayarak beni yolcu ederken takılmadan duramıyordu: “Beslenme çantanı almayı unutma, terli terli su içme, öğretmenlerinin sözünü iyi dinle…” “Nerden çıktı bu Paralimpik Okul Günleri” diye soracak olursanız, sevgili başkanımız Yavuz Kocaömer gazete “Today we did some lessons in school about the disabled. Then we played a game at the gym with wheelchairs. I had never spoken to a disabled person until today. They brought a man to the gym with his wheelchair; I met him for the first time…” This is written by a 4th grader… I am the man he says he met for the first time… I was present at all the presentations carried out at 20 primary schools located on the Anatolian side of Istanbul where the pilot implementations of the ‘Paralympic School Days’ project. I started out to school in the mornings instead of going to work with an excitement that reminded me of my childhood. My wife was also reminded of the days when she used to send the children to school that almost became a distant memory and she quipped: “Don’t forget your lunchbox, don’t drink water when you sweat, listen to your teachers…” If you ask “Where did this Paralympic School Day come from?”, our dear President Yavuz Kocaömer often mentions in his articles the curriculum applied in German schools PARALİMPİK TÜRKİYE 32 yazılarında sık sık Alman okullarında ‘Ben Sen ve Diğerleri’ dersinde öğrencilere engellilerle birlikte yaşama konusunda uygulanan müfredattan bahseder. Buna ilişkin Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) de gelişmiş diğer bazı ülkelerde benzer uygulamaların yapıldığı bilgilerini üye ülkelerle paylaşıyor. Bir gün başkanımızla çalışırken bizim böyle bir uygulamaya ihtiyacımız olduğu konusunda fikir birliğine vardık. Kısa sürede buna ilişkin planlamayı hazırladık. Öncelikle Eğitim Komisyonumuzu kurduk. 2009 yılı ortalarında başladığımız çalışmalarımızda öncelikli hedefimiz; ilk öğretim okullarındaki 4-5-6-7. sınıf öğrencilerine engelliğin ne olduğunu anlatmak, engellilerin yaşamlarıyla ilgili bilgiler aktarmak, bu bilgileri empati yaratacak çeşitli oyunlarla pekiştirmekti. Uzun süren detaylı çalışma süreci nihayetinde 2010 Ağustos ayında taslak programımız bitti. Başkanımızla çalışmalarımızı paylaştık, belirli düzenlemeler yapıldıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na sunduk. Bakanlığın benimsediği projenin başlangıçta İstanbul’da beş ilköğretim okulunda uygulanmasına karar verildi. about life with the disabled called ‘Me, you and the others’. The International Paralympics Committee (IPC) also shares some information with member countries that similar implementations are carried out in other developed countries. When we were working with our president one day we decided that we needed such an application. In a short time, we made plans on this. First we established our Education Commission. The work we started in the middle of 2009 targeted explaining the 4-5-6-7th grade students at primary schools what it is to be disabled, providing information about the life of the disabled and to reinforce this information with various games to create empathy. After a long study process, our outline program was completed in August 2010. We shared our work with our president and submitted to the Ministry of National Education after making some adjustments. It was decided that the project adopted by the ministry would be implemented at five primary schools in Istanbul initially. İstanbul İl Eğitim Müdür Yardımcısı Ömer Güneş ve ekibinin hazırladığı uygulama okulları listesi ve uygulamaya katılacak rehber ve beden eğitimi öğretmenlerinin belirlenmesinin ardından TMPK Eğitim Komisyonu’ndan Ali Bahadır, Ahmet Çetin ve Nihal Bapir’in geliştirdikleri program çerçevesinde 13 Mart 2011 tarihinde Maltepe Hasan Şadoğlu İlköğretim Okulu’nda formatör öğretmenlerimizin eğitimine başlandı. Uygulamanın yapılacağı okulların müdürleri de kısa süreliğine programa dahil edildiler. Önceleri projeye pek anlam veremeyen öğretmenler bir süre sonra müthiş ilgi duymaya başladılar. Bu noktada hemen belirtmek gerekir ki, öğretmenlerimizin de birçoğu o döneme dek engelli yaşamı hakkında fazla bilgiye sahip değillerdi. Bazılarının sunulan programın içeriği hakkında önyargıları vardı. Ancak sunumu yapan TMPK Eğitim Komisyonu Başkanı Rehber Danışman Öğretmen Ali Bahadır’ın tekerlekli sandalye kullanan bir engelli oluşu anlatılan konuya anlam katıyor ve ilgiyle izleniyordu. Bu eğitimden bir kaç örnek vereyim… Kabul edelim ki birçoğumuz bir engelliye nasıl hitap edileceğini bilmeyiz. Ali Bahadır ders esnasında eğitmenlerden birini sahneye davet eder ve bir sandalyenin üstüne çıkmasını ister, diğer bir eğitmeni de bu arkadaşla konuşmaya çağırır. Aralarında bir yükseklik farkı vardır. Belirli diyaloglardan sonra yüksekte olan bu durumu tuhaf karşıladığını, altta duran ise kendini tedirgin hissettiğini söyler. Böyle bir durumda tekerlekli sandalyede oturan bir engelliyle konuşmamızda eğilip göz hizasında bulunulmasının gerektiği öğrenilmiş olmaktadır. Following the determination of the list of implementation schools prepared by the Istanbul Province Education Deputy Director Ömer Güneş and his team and the assignment of the guides and physical education teachers to participate in the implementation, the program set by the TMPK Training Commission members Ali Bahadır, Ahmet Çetin and Nihal Bapir initiated the training of formation teachers on March 13th, 2011 at the Maltepe Hasan Şadoğlu Primary School. Initially not being able to make sense of the project too much, the instructors then started to show tremendous interest. It must be mentioned right away at this point that most of our instructors did not have too much information about the life of the disabled until then. Some had prejudices about the content of the program that was presented. However, the fact that the TMPK Education Commission Chairman Guide Consultant Instructor Ali Bahadır was a disabled citizen using a wheelchair added significance to the subject and was watched with interest. Let me give you a few examples of this training… We must admit that most of us do not know how to appeal to a disabled citizen. During class, Ali Bahadır invites one of the instructors to the stage and asks him to stand on a chair, another instructor is asked to speak with the former. There is a difference in height between them. After a certain dialogue the one who is higher states that he feels strange and that the one who is lower states that he feels uncomfortable. In this case it is taught that that it is required that we should bend down at eye level to speak to a disabled person who is sitting in a wheelchair. Generally disabled persons are perceived as people who are needy in society. It is not assumed at all that a disabled person could help someone else. Another example experienced by our teacher Ali Bahadır: “One of my relatives got sick suddenly, I gave him a ride to a private hospital. While carrying out procedures at the ER the nurse came to me with a needle and when she asked me to unroll my sleeve, I asked why, when she said ‘Are you not the patient, I need to take a blood sample’, I told her that I was just a next of kin to a patient and was here to help. The nurse was quite surprised at that time.” PARALİMPİK TÜRKİYE 33 Genel olarak toplumda engelliler yardıma muhtaç kişiler olarak algılanır. Bir engellinin başka birine yardım edebileceği pek varsayılmaz. İşte yaşanmış bir örnek yine Ali Bahadır hocamızdan: “Bir akrabam aniden rahatsızlandı, hemen arabama alıp özel hastaneye götürdüm. Acilde işlemler yapılırken bir hemşire elinde enjeksiyonla bana doğru geldi. ‘Lütfen kolunuzu açın’ deyince, ‘Neden’ diye sordum. ‘Siz hasta değil misiniz, kan almam gerek’ dediğinde ise sadece hasta yakını olduğumu ve ona yardım etmek için burada bulunduğumu söyledim. Hemşire hanım o an hayli şaşırmıştı.” Bunları aslında normal karşılamak gerekir. Çünkü toplumumuz engellilik konusunda yeterince bilgiye sahip değil. Yardımseverlik ülkemiz insanına has bir duygu. Bir engelliye yardım etmek için adeta yarışırız. Ancak bunun da bilinçli olması gerekir. Örneğin, görme engelli birini yolda karşıdan karşıya geçirirken koluna girmemeli, onun kendi kolumuza girmesini sağlamalıyız ki herhangi bir sıkıntı yaşanmasın… PARALİMPİK TÜRKİYE 34 Formatör eğitiminin tamamlanmasından sonra okullardaki uygulamaya geçildi. İstanbul Anadolu yakasında şu ilköğretim okullarında uygulamalar başladı: Hasan Şadoğlu, ECA Elginkan, Güzide Yılmaz, Halil Türkkan, TEB Ataşehir, Semiha Şakir, Rasathane, Kılıçaslan, Mustafa Karaşahin, Ali Kuşçu, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, İbn-i Sina, Cemile Çopuroğlu, İlhami Ahmet Örnekal, Reşat Nuri Güntekin, Muratpaşa, Celal Yardımcı, Ali Fuat Cebesoy, Birlik ve Irmak Koleji. Paralimpik Okul Günleri’nde öğrencilere birinci bölümde formatör rehber öğretmen yönetiminde, içeriğinde ‘Engel Nedir’, ‘Engellilere Nasıl Davranılır’, ‘Engelliler Neler Hisseder’ gibi konularda interaktif bir power point sunum yapılır. İkinci bölümde öğrenciler okulun spor salonuna alınır ve orada tekerlekli sandalye ile yarışır, basketbol potasına atışlar yapar, gözlerine bant takılarak refakatçi bir arkadaşla hedef bulma oyunu ve goalball oynarlar. Öğrencilere uygulama başlamadan ön test, bittiğinde ise son test uygulanır. İşte tam burada, bu uygulamalarda bulunmaktan çok büyük keyif aldığımı belirtmeliyim. Çocuklarımız birinci bölümde öğretilenleri o kadar çabuk kavrıyorlardı ki, her biri bana yardım etmek için can atıyor ama sormadan yanıma yaklaşamıyorlardı. Spor salonunda ise dostluğumuz iyice pekişiyordu. Facebook’ta çoğunun arkadaş listelerine eklenmiştim bile... PARALİMPİK TÜRKİYE 35 Çocukların her biri tüm oyunları büyük bir keyifle ve birbiriyle rekabet edercesine oynadı. Tekerlekli sandalye kullanırken kolları biraz ağrımış olmalı ki, benim buna nasıl dayandığımı sormayı ihmal etmediler. Paralimpik Okul Günleri projesinden çok etkilenmişlerdi. Mustafa Karaşahin İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencileri sınıflarında ‘POG Basın Gurubu’ oluşturmuşlar ve bana bir söz verdiler: “Bizler okuyarak belirli bir yerlere geleceğiz ve 15 sene sonra ülkemizde engelleri kaldıracağız.” Değerli hocalarımızın proje geliştirilmesi esnasından buldukları ‘İNSAN ENGEL TANIMAZ’ sloganını her PARALİMPİK TÜRKİYE 36 okulda gerçekleştirilen uygulamalardan sonra tüm öğrencilerin ellerini açarak yürekten haykırmaları, projenin başarısının kanıtıdır. 20 okuldaki uygulamalar tamamlandıktan sonra tüm formatör öğretmenlerimizin katılımıyla ön test ve son test verileri üzerinde görüşler paylaşıldı. 12 Mayıs 2011 tarihinde Vali Yardımcımız Harun Kaya, İl Eğitim Müdürümüz Dr. Muammer Yıldız, Başkanımız Yavuz Kocaömer ve diğer misafirlerin katılımıyla Irmak Okulları’nın salonunda bir araya gelindi. Okul Müdiresi Meral Bilgin’in ev sahipliğinde, görme engelli sunucumuz Evren ve Eğitim Komisyonumuzun üyesi Nihal Bapir’in birlikte sundukları toplantıda elde edilen sonuçlar kamuoyuyla paylaşıldı. Bu toplantıda Irmak Okulları korosunun muhteşem performansı ise büyük alkış topladı. Bu arada, TMPK’ın geliştirdiği ‘Paralimpik Okul Günleri’, Unicef ve Britsh Council tarafından ülkemizde uygulamaya başlanılan ‘Uluslararası İlham Projesi’ kapsamında pilot iller olarak Ankara, Trabzon ve Mersin’de de öğrencilerle İBRAHİM GÜMÜŞDAL buluşuyor… These happenings must actually be deemed to be normal. Our society is not sufficiently informed about the disabled. Helpfulness is an emotion that is specific to our citizens. We almost race to be able help the disabled. But there must be an awareness about this too. For example, when helping a blind person to cross the street, we must not grab on to his arm, we must allow him to hold our arm so that he does not feel uncomfortable… After the completion of formation instruction, implementation at schools was started. Implementations were initiated on the Anatolian side of Istanbul at the following primary schools: Hasan Şadoğlu, ECA Elginkan, Güzide Yılmaz, Halil Türkkan, TEB Ataşehir, Semiha Şakir, Rasathane, Kılıçaslan, Mustafa Karaşahin, Ali Kuşçu, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, İbn-i Sina, Cemile Çopuroğlu, İlhami Ahmet Örnekal, Reşat Nuri Güntekin, Muratpaşa, Celal Yardımcı, Ali Fuat Cebesoy, Birlik and Irmak College. During the Paralympic School Days an interactive power point presentation is given to students in the first section with contents such as ‘What is Disability’, ‘How to Treat the Disabled’, ‘What do the Disabled Feel’ under the supervision of the formation guide teacher. In the second section, students are taken to the school gym and race with wheelchairs, shoot baskets and play target finding game and goalball with an accompanying buddy while blindfolded. Students are administered pretest before the application starts and final test when it is over. I must mention at this point that I quite enjoyed being present at these applications. Our children grasped the teachings in the first section so fast that each one was eager to help me but could not approach without asking. Our friendship was quite reinforced at the gym. I was added to the friends list of most of them on Facebook already... Each one of the children played all the games with a great enjoyment and competing with one another. Their arms must have been sore from using wheelchairs so that they did neglect to ask me how I endured this. They were quite impressed with the Paralympic School Days project. They created a ‘PSD Press Group’ within the 5th grade students of the Mustafa Karaşahin Primary School and they made me a promise: “We are going to study to arrive at certain places and we will eliminate disabilities in our country within 15 years.” The proof of the success of the project is seen when all the students heartily scream the slogan ‘PEOPLE KNOW NO DISABILITIES’ made up by our esteemed teachers during the development of the project after applications carried out at every school. After implementations at 20 schools were completed, with the participation of all the formation teachers, views were shared on the date from the pretests and final tests. A meeting was held on 12 May 2011 with the attendance of our Deputy Governor Harun Kaya, Provicne Education Director Dr. Muammer Yıldız, our President Yavuz Kocaömer and other guests. Conclusions obtained were shared with the public opinion at the meeting hosted by school principal Meral Bilgin and co-emceed by our blind presenter Evren and member of our Education Commission Nihal Bapir. The magnificent performance of the Irmak Schools Chorus received lots of applause. Meanwhile, the ‘Paralympic School Days’ developed by TMPK is coming together with students as pilot provinces in Ankara, Trabzon and Mersin within the scope of the ‘International Inspiration Project’ started to be implemented in our country by UNICEF and British Council… PARALİMPİK TÜRKİYE 37 O ARTIK ‘PARALİMPİK’İN ASKERİ HE IS NOW A SOLDIER OF THE ‘PARALYMPICS’ 1995 yılına kadar hiç bir engeli yoktu. Teğmen olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yaptığı sırada mayına basarak bir ayağını kaybetti. 1983'te başladığı atıcılık sporuna bu kez engelli olarak devam etti. O gündür bugündür gözü hedefte… 2004 Atina'da bir ilki başararak altın madalya kazanan Korhan Yamaç, 2012 Londra’nın da favorileri arasında… He had no disability until 1995. As he was serving in the Turkish Armed Forces as a lieutenant he stepped on a mine and lost one of his feet. He continued the port of shooting he had started in 1983 as a handicapped athlete. Ever since then, his eye has been on the bull’s eye… Winning a gold medal for the first time in 2004 in Athens, Korhan Yamaç is among the favorites of London 2012… O nu anlatmak için aslında fazla söze gerek yok. O zaten kendini çok iyi ifade ediyor. Nasıl mı? Atıcılık branşında gerek ulusal, gerekse uluslararası düzeyde elde ettiği şampiyonluklarla... Türkiye'nin Paralimpik Oyunları'ndaki en büyük gururu… İlklerin adamı… Gerçek bir rekortmen… Ülkemize Paralimpik Oyunları'nda ilk bronz madalyayı, ilk şampiyonluğu kazandıran isim… 2004 Atina'da hiç kimsenin beklemediği bir anda hem bronzu, hem de altın madalyayı boynuna geçirerek Türkiye'yi 'paralimpik' olgusu ile tanıştıran sporcudan bahsediyoruz; yani Korhan Yamaç'tan… Onun hikayesi de diğer engelliler gibi bir kırılma anında başlıyor. Hayatının akışını değiştiren bir olayla... 1993'te Kara Harp Okulu'ndan piyade teğmen olarak mezun olan Korhan Yamaç'ın hayatı, 24 Kasım 1995'te Güneydoğu'da görev yaparken sonsuza dek değişiyor. Operasyon sırasında mayına basan Yamaç bir ayağını kaybedince yaşamına engelli bir birey olarak devam ediyor. 1983 yılında atıcılık sporuna başlayan Korhan Yamaç'ı bu olay durduramıyor. Kısa bir rehabilitasyon sürecinden sonra spor hayatını bu kez 'engelliler' kategorisinde sürdürüyor. İşte her şey bundan sonra başlıyor… Ülkemizde henüz emekleme safhasında olan engelli sporlarında Korhan Yamaç adeta bir güneş gibi doğuyor. Atıcılık branşında; 10 metne havalı tabanca, 25 metre sportif tabanca ve 50 metre serbest tabanca dallarında 25 kez Türkiye Şampiyonu olurken, 9 Türkiye rekoru kırıyor. 2002 yılında Başkent Üniversitesi'nde İşletme Yüksek Lisans eğitimini tamamlayan Korhan Yamaç, ilk uluslararası başarısını 2003'de Çek Cumhuriyeti'nde yapılan Avrupa Şampiyonası'nda sportif tabancada ikincilik, serbest tabancada da üçüncülük dereceleriyle elde ediyor. OHAL Gazisi olarak görevini sürdürdüğü Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 2004 yılında emekli olan Yamaç, aynı yıl Türk spor tarihine altın harflerle yazılacak büyük bir başarıya imza atıyor. Milli sporcumuz, 17-29 Eylül tarihlerinde Atina'da yapılan Paralimpik Oyunları'nda 10 metre havalı tabancada ördüncülük elde ederken, serbest tabancada bronz, 25 metre sportif tabancada ise altın madalyanın sahibi oluyor. Bu başarısıyla ülkemizde uzun süre gündemi meşgul eden Korhan Yamaç, 2008 Pekin Oyunları'nda ise bir dizi talihsizlik sonucu madalyanın uzağında kalıyor. Ancak bu süreçte katıldığı Avrupa ve Dünya Şampiyonaları'nın tümünde kürsüye çıkmayı başarıyor. Bugün harıl harıl 2012 Londra Paralimpik Oyunları'na hazırlanan Korhan Yamaç'la çalışmalarını, beklentilerini, umutlarını konuştuk. Kendisini her zamankinden iddialı bulduk. Belli ki, Pekin'de başına gelenler onu bir hayli hırslandırmış, motive etmiş… PARALİMPİK TÜRKİYE 39 ARKA ARKAYA ÜÇÜNCÜ PARALİMPİK 2012 Londra ile birlikte arka arkaya üç Paralimpik Oyunu'na katılarak bir ilke daha imza atacak olan Yamaç'a bunun kendisi için ne ifade ettiğini sorduk. Cevabı kısa ve yalındı: "Her sporcunun hayali Olimpiyatlara katılmak ve ba arılı olmaktır. Ülkemi sporun zirvesindeki bir organizasyonda temsil etmek ve bayra ımızı kürsüde dalgalandırmak benim en büyük amacım. Bu duyguyu ilk kez tattı ım 2004 Paralimpik Oyunları da dahil olmak üzere, her seferinde tarifsiz bir mutluluk ve gurur duyuyorum." Sözü 2008 Beijing'e getiriyoruz. Atina'daki parlak zaferlerin ardından Pekin'den madalyasız döndüğü için düşüşte olduğu şeklinde yapılan yorumlara yanıtını istiyoruz. Bu yorumlara katılmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürüyor: "2004 Atina Paralimpik Oyunları'nda üç farklı branşta yarışarak bir altın, bir bronz madalya kazandım. 2008 yılında bu üç ayrı branşın iki tanesinde Atina Paralimpik Oyunları'ndan daha iyi puanlar elde etmeme rağmen derece gelmedi. Üçüncü branşta ise silahımdaki bir arıza sebebi ile madalya alamadım. Performansımı her yıl yükseltiyorum. Atıcılık sporunda puanınızı korumak bile büyük başarıdır. 2004 yılından bu güne kadar yapılan bütün yarışmalarda dünya klasmanında benim kadar final yarışına kalabilen bir başka sporcu yok. 2008’de madalya alamamış olmam sadece ve sadece büyük şanssızlıktı." You don’t need too many words to explain him. He expresses himself very well. How do you say? Through the championships he wins in the shooting branch at both national and international levels... The biggest pride of Turkey in the Paralympic Games… A man of firsts… A true record breaker… The one who won the first bronze medal then the championship for our country at the Paralympic Games… We are talking about the athlete who won both a gold and a bronze medal in Athens 2004 to introduce Turkey to the ‘Paralympics’ event, that is Korhan Yamaç… His story starts at a breaking point as it does with other handicapped individuals. With an occurrence that changes the flow of his life... After graduating from the Land Forces War College in 1993 as an infantry lieutenant, Korhan Yamaç's life changed forever on November 24th, 1995 when serving in the southeastern region. Stepping on a mine during an operation, Yamaç lost one foot and had to continue his life as a handicapped individual. This mishap did not stop Korhan Yamaç from continuing the sport of shooting he had started in 1983. After a brief process of rehabilitation, he PARALİMPİK TÜRKİYE 40 continues his sports career in the ‘handicapped’ category. This is when everything started… Korhan Yamaç is born like the sun in the area of handicapped sports that were in the crawling stage in our country. He became champion of Turkey for 25 times in the shooting branch in the categories of; 10 meters air pistol, 25 meters sporting pistol and 50 meters free pistol and he broke 9 Turkish records. While he completed his Master’s Degree in Business Management in 2002 at the Başkent University Korhan Yamaç obtained his first international success in 2003 at the European Championship held in the Czech Republic, winning second place in the sporting pistol and third place in the free pistol. Retiring in 2004 from the Turkish Armed Forces where he was continuing his career as an OHAL Veteran, Yamaç achieves a success that will go down in Turkish sports history with golden letters on the same year. Our national athlete came in fourth place at the Paralympic Games held in Athens on 17-29 September in the 10 meters air pistol, he won the bronze medal in the free pistol and gold medal in the 25 meters sporting pistol. Staying in the limelight for a long time in our country with this success, Korhan Yamaç could not win any medals at the Beijing 2008 Games as a result of a series of mishaps. However, he managed to go up to the podium at all of the European and World Championships he attended during this period. As he is currently preparing for the London 2012 Paralympic Games at full speed, we talked with Korhan Yamaç about his work, expectations and hopes. We found him to more ambitious than ever. It is obvious that the mishaps he suffered in Beijing drive and motivate him substantially… THREE PARALYMPICS IN A ROW About to achieve another first instance by participating in three subsequent Paralympics Games with London 2012, we asked Yamaç what this means for him. His answer was brief and simple: "Each athlete dreams of entering the Olympics and succeeding. My ultimate goal is to represent my country in an event at the summit of the sport and to have our flag flown during the awards ceremony. I felt this feeling for the first time at the 2004 Paralympic Games and I feel an indescribable happiness and pride every time." We start talking about Beijing 2008. We ask him to answer to the comments that he is on a downward run since he returned from Beijing without any medals after his bright victories in Athens. He says that he disagrees with these comments and goes on to say: "I won one gold and one bronze medal at the 2004 Athens Paralympic Games by competing in three different branches. In 2008 I could not make into the ranks despite the fact that I achieved better scores in two out of these three branches than the Athens Paralympic Games. In the third branch I could not win a medal due to a malfunction in my gun. I am improving my performance with every passing year. Even maintaining your current scores is a great success in the sport of shooting. There is no other athlete who went into the finals as many times as I have at all the contests held in the world rankings since 2004. The fact that I did not win any medals in 2008 was only bad luck." PARALİMPİK TÜRKİYE 41 OLİMPİK ATIŞ POLİGONU SIKINTISI Fazla uzatmadan sözü 2012 Londra'ya getirdik. Avantajlarını ve dezavantajlarını sorduk. Milli sporcumuz, Londra'da herhangi bir aksilik yaşanmazsa gerçek performansını ortaya koyacağını belirterek, en büyük avantajının tecrübesinin artması olduğunu söyledi. Dezavantajı konusunda söylediği ise kulağımıza küpe olması gereken bir eksiklikti. Korhan, en iddialı olduğu dalda ülkemizde Olimpik şartları taşıyan sivil bir ateşli silahlar poligonunun olmamasının sıkıntısını yaşıyordu. Rakiplerini sorduğumuzda ise şunları söyledi: "Dünyada Paralimpik Oyunları’na ilginin her geçen gün artmasıyla LACK OF OLYMPIC SHOOTING RANGE Without too much ado, we arrived to London 2012. We asked him about his advantages and disadvantages. Our national athlete stated that he will display his real performance in London barring and mishaps and added that his major advantage is that his experience increased. What he said as far as his disadvantage was quite a shocking situation. Korhan was suffering due to the lack of a civilian firearms shooting range that possesses Olympic qualifications in the branch where he is the most competent. When we asked him about his rivals he said the following: "As the interest towards the Paralympic Games in the world is rising PARALİMPİK TÜRKİYE 42 ülkelerin sporcularına olan desteği de aynı oranda artıyor. Bunun sonucunda rakiplerimin sayısı ve kalitesinin Beijing'e nazaran yükseldiğini söyleyebilirim." Derken, içimizi yakan konuya geliyoruz. Bunca başarıya karşın medya ve kamuoyu ilgisinin neden az olduğunu soruyoruz. Şöyle bir iç çekiyor ve buna da kısa ve öz bir yanıt veriyor: "Sporda eskisine oranla daha fazla başarı elde edilmesine karşın, medya bu başarılar içerisinden aktif seyirci desteği daha fazla olan ve ilgi çeken spor dallarının haberini veriyor. Kanımca, atıcılık sporu yaygın olmadığı ve kamuoyunda çok ilgi görmediği için yankı bulmuyor." with every passing day, the support countries provide to their athletes is increasing at the same rate. In consequence, I can say that the number and qualities of my rivals are rising compared to Beijing." Then we come to the issue that upsets us. We ask why there is so little interest in the public opinion despite all these successes. He sighs and answers briefly and supplies a brief and to the point answer: "Although there is more success in sports compared to earlier times, the media covers the stories of the sport branches that have more active spectator support and that draw more interest. I believe the sport of shooting does not get sufficient coverage because it is not common and does not receive too much interest in the public opinion." DİĞER GAZİLERE DE ÖRNEK OLDU Korhan Yamaç, devletin ya da özel sektörün katkısı konusunda, sadece devletten olimpik sporcu yardımı aldığını söylüyor. Kendisinin gazi olmasının diğer gaziler için de özendirici bir etki yapıp yapmadığı konusunu açtığımızda ise bir hayli gururlandığını görüyoruz. "Bu konuda örnek olduğumu ve diğer gazilerin de atıcılık sporuna ilgilerinin arttığını düşünüyorum. Şu anda milli takımda benim dışımda gazi olan arkadaşlarım var" diyen Kornan Yamaç, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Paralimpik Oyunları’nda ülkemize ilk madalya kazandıran sporcuyum. Ayrıca Paralimpik Oyunları’nda farklı iki branşta (25m spor tabanca / altın, 50m serbest tabanca / bronz) madalya kazanan ilk ve tek sporcuyum. Elde ettiğim bu başarıların yankısının büyüklüğü gerek devletimizin gerekse engelli vatandaşlarımızın engelli sporuna ve Paralimpik Oyunları’na ilgisini büyük oranda artırdığını düşünüyorum." Son olarak milli atıcımıza 2012 Londra'ya Türkiye'nin rekor sayıda sporcuyla gideceğini hatırlatıyor ve bu gelişimi neye bağladığını soruyoruz. Yine sade ve öz konuşuyor: "Bu gelişim devletimizin desteğinin, kamuoyunun ilgisinin artması ve Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’nun başarılı çalışmalarının sonucudur. 2012 Londra Paralimpik Oyunları’nda önceki oyunlara nazaran daha fazla madalya kazanacağımızı düşünüyorum." HE IS AN EXAMPLE TO OTHER VETERANS Korhan Yamaç states that he only receives the Olympic Athlete assistance from the government as far as any contributions from the government or the private sector. When we enquire whether his being a veteran constitutes an incentive for other veterans, we observe that he feels quite proud. "I think I am setting an example in this area and that the interest of other veterans towards the sport of shooting is increasing. I have other teammates in the national team who other also veterans as I am" says Korhan Yamaç and goes on to say: "I am the athlete who won the first medal for our country in the Paralympic Games. I am also the first and only athlete who won medals (25m sporting pistol / gold, 50m free pistol / bronze) in two separate branches in the Paralympic Games. I believe that the tremendous coverage I got with these successes is increasing the interest of our government and physically handicapped citizens towards handicapped sports and the Paralympic Games to a great extent." Finally we remind our national shooter that Turkey is going to London 2012 with a record number of athletes and ask him how he explains this development. He answers again briefly and to the point: "This development is the result of the increase of our government’s support, the interest of our public opinion and the successful work of the Physically Handicapped Sports Federation of Turkey. I believe that we will win more medals than previous games at the London 2012 Paralympic Games." PARALİMPİK TÜRKİYE 43 ENGELLİ GENÇLER HOLLANDA’DA BULUŞTU HANDICAPPED YOUTH MET IN HOLLAND T ürkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin öncülüğünde ilki 2009 yılında Marmaris’te, ikincisi 2010 yılında Güney Kore’de düzenlenen Uluslararası Paralimpik Gençlik Yaz Kampı aktivitelerinin üçüncüsü 24 Eylül - 1 Ekim 2011 tarihleri arasında Hollanda’da gerçekleştirildi. Engelli sporcuların birbirleriyle tanışması, farklı kültürlere sahip gençlerin spor bilincinin birlikte geliştirilmesi ve yaklaşan 2012 Londra Paralimpik Oyunları’na hazırlık amacı taşıyan organizasyona ev sahibi Hollanda ile birlikte Türkiye, ABD, Almanya, Bulgaristan, Suriname, Güney Kore ve Yunanistan’dan 13-17 yaş arası 150 civarında bedensel The third of the International Paralympics Youth Summer Camp activities was held in Holland on September 24th – October 1st 2011, as the first was held in 2009 at Marmaris under the guise of the National Paralympic Committee of Turkey and second was held in 2010 in South Korea. Along with the host Holland, around 150 physically and visually handicapped of 13-17 years of age from Turkey, USA, Germany, Bulgaria, Suriname, South Korea and Greece participated in the event that aimed to ensure that disabled athletes meet each other, the sports awareness of youth with different cultures developing together and prepare them for the approaching the 2012 London Paralympic Games. PARALİMPİK TÜRKİYE 44 ve görme engelli sporcu katıldı. Kampta, tekerlekli sandalye basketbolu, yüzme, oturarak voleybol, goalball, showdown, dans gibi branşlarda uygulamalar yapılmasının yanı sıra genç sporcular arasında yeni arkadaşlıklar oluşturuldu. Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanı A.Yavuz Kocaömer, 2008 yılında Pekin Paralimpik Oyunları esnasında verdiği bir davet ile Asya, Avrupa ve ABD ülkelerinin komite başkanları ve genel sekreterleri bir araya getirmiş, bu toplantıda ‘Bir Dünya Bir Rüya’ sloganıyla sağlam köprüler kurulmuş ve Uluslararası Paralimpik Gençlik Yaz Kampı'nın temelleri atılmıştı. Along with applications at the camp in branches such as wheelchair basketball, swimming, sitting volleyball, goalball, showdown and dance, new friendships were established among young athletes. National Paralympic Committee of Turkey President A.Yavuz Kocaömer had brought the committee presidents and general secretaries of countries in Asia, Europe and the USA in 2008 with an invitation he held during the Beijing Paralympic Games, while strong bridges were established during that meeting with the “One World, One Dream” slogan and the foundation for the International Paralympic Youth Summer Camp were laid. TÜRK MİLLİ PARALİMPİK TAKIMI’NA İTİCİ GÜÇ BP DRIVING FORCE FOR THE TURKISH NATIONAL PARALYMPIC TEAM BP 012 Londra Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nın resmi sponsoru British Petrol (BP), 2016 yılı sonuna kadar Türkiye Milli Paralimpik Takımı’na da sponsorluk yapacak. Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) ile BP Türkiye arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde 17 Kasım 2011 tarihinde Çırağan 2 Sarayı’nda düzenlenen basın toplantısı TMPK Başkanı A.Yavuz Kocaömer, Başkan Yardımcısı Hüsnü Güreli, Yönetim Kurulu Üyesi Şenes Erzik ve Genel Sekreter İbrahim Gümüşdal ile BP Türkiye Ülke Başkanı Can Suphi ve BP Türkiye Akaryakıt Direktörü Richard Harding’in katılımı ile gerçekleşti. PARALİMPİK TÜRKİYE 45 Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanı Yavuz Kocaömer, BP Türkiye’nin sağlayacağı desteğin engelliler sporunun gelişmesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, “2012 Paralimpik Oyunları 29 Ağustos - 9 Eylül tarihleri arası Londra’da yapılacak. 2000 yılında bir, 2004’de sekiz, 2008 yılında ise 16 sporcuyla katılma hakkı elde ettiğimiz Paralimpik Oyunları’na, bu kez daha geniş sporcu kadrosuyla gideceğiz. BP gibi insana değer veren büyük bir şirketin ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek için çaba gösteren sporcularımızın yanında olduğunu hissetmek heyecan verici ” dedi. BP’nin Londra 2012 Olimpiyat Oyunları ile Paralimpik Oyunları’nın resmi sponsoru olduğunu belirten BP Türkiye Ülke Başkanı Can Suphi de, “Londra 2012 Olimpiyat Oyunları’na sağladığımız bu desteği, BP olarak Türkiye Official sponsor of the 2012 London Olympics and Paralympic Games British Petrol (BP), will also be the sponsor of the Turkish National Paralympic Team until the end of 2016. In the framework of the agreement signed between the National Paralympic Committee of Turkey (NPCT) and BP Turkey, a press conference held on November 17th, 2011 at the Çırağan Palace with the participation of NPCT President A. Yavuz Kocaömer, Vice President Hüsnü Güreli, Board Member Şenes Erzik and Secretary General İbrahim Gümüşdal and BP Turkey Country Manager Can Suphi and BP Turkey Fuel Director Richard Harding. President of the National Paralympic Committee of Turkey Yavuz Kocaömer stressed that the support to be provided by BP Turkey is very important for the development of disabled sports and said, “The 2012 Paralympic Games will be held in London on August 29 – September 9. While we had obtained the right to compete with one athlete in 2000 , eight in 2004, 16 athletes in 2008 at the Paralympic Games, we are going with a wider athlete group. It is exciting to see that a major company such as BP is behind the PARALİMPİK TÜRKİYE 46 Milli Paralimpik Takımı’na da taşımış olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye, BP için en önemli ülkelerin başında geliyor ve Milli Takımların başarılarında payımızın olacağını bilmek bizi çok mutlu ediyor” diye konuştu. BP Türkiye Akaryakıt Direktörü Richard Harding ise, BP Türkiye ailesi olarak 2012’de 100. yıllarını kutlamanın heyecanı içinde olduklarını belirterek şunları söyledi: “Milli Paralimpik Takımı’na sağlayacağımız destek bizi en az Türkiye’deki 100. yılımızı kutlamak kadar heyecanlandırıyor. Bu işbirliği, tüm çalışanlarımızla, bayilerimizle ve müşterilerimizle BP ailesi olarak hepimizi gururlandıran, çok önem verdiğimiz bir girişim. Londra 2012 Paralimpik Oyunları’nda sporcularımızı yürekten destekleyeceğiz, inanıyorum ki sporcular da başarılarıyla hepimizi gururlandıracaklar.” athletes who are making an effort to represent our country in the best way that they can”. Indicating that BP is the official sponsor of the 2012 London Olympic Games and Paralympic Games, BP Turkey Country Manager Can Suphi said, “We are extremely happy to have provided this support we had given to the 2012 London Olympic Games to the Paralympic National Team of Turkey as well. Turkey is at the top of the most important countries for BP and it gives us great satisfaction that we will have a share in the success of the national teams”. BP Turkey Fuel Director Richard Harding stated that they are excited to be celebrating their 100th anniversary as the BP Turkey family in 2012 and said: “The support we will provide the National Paralympic Team is making us at least as excited as celebrating our 100th anniversary in Turkey. This cooperation is an initiative that we care a lot for, we are very proud of with all our employees, dealers and customers as the BP family. We are going to heartily support our athletes in the 2012 London Paralympic Games, I am also sure that the athletes will make us all proud with their achievements.” DÜNYA MARKASI WORLD BRAND Onlara 'Engelsiz Aslanlar' diyorlar. Haksız da değiller. Kuruluşundan bu zamana dek geçen altı yıllık süreye üçer kez Şampiyonlar Ligi ve Kıtalararası, beş de Süper Lig şampiyonluğu sığdırdılar. Lakin bugünlere gelmek o kadar kolay olmadı. Bir kaç kişinin olağanüstü çabası, uyum, inanç ve azim bir mucizeyi yarattı. İşte Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı'nın tekmili birden doğuş öyküsü... They call them “Lions without Disabilities”. They are justified in doing so. They managed since their inception six years ago to win the Champions League and Intercontinental championships three times and the Super League championship five times. All this success was not so easy to attain however. Extraordinary efforts, belief, perseverance and determination by a few people created this miracle. Here is the story of the birth of the Galatasaray Wheelchair Basketball Team... T ürkiye'de engelli sporlarının emekleme safhasından çıkıp ayakları üzerinde durmaya başladığı 2000'li yılların ortasındayız. Tam olarak 2005… Engelli sporu denince akla gelen isim olan Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı'nın (TESYEV) Başkanı Yavuz Kocaömer yine iş başındadır. Erdem Göksel'in kurduğu Beşiktaş Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı'nın Serdar Bilgili zamanında Siyah-Beyazlı kulübün bünyesine katılıp lig mücadelesine renk katmasının üzerine Yavuz Kocaömer diğer büyükleri de işin içine çekmek için harekete geçer. Fenerbahce ve Galatasaray'a teklif götürür. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım kendisinden sonra takımın sahipsiz kalabileceği endişesiyle teklife sıcak bakmaz. Dönemin Galatasaray Başkanı rahmetli Özhan Canaydın düşünmek için zaman ister. Onun da çekincesi, Galatasaray'ın o dönemler içine düştüğü mali krizdir. Aradan üç ay süre geçer. Bir gün Yavuz Kocaömer'in telefonu çalar. Arayan kulübün o zamanki profesyonel yöneticisi Sinan Kalpakçıoğlu'dur. Başkan We are in the middle of the 2000’s when disabled sports in Turkey are coming out from the crawling stage and are starting to stand on their own feet. It is exactly 2005… Disabled Sports Aid and Education Foundation (TESYEV) President Yavuz Kocaömer, who comes to mind when the word disabled sports is mentioned in Turkey is at it again. As the Beşiktaş Wheelchair Basketball Team established by Erdem Göksel is added to the organism of the black and white team at the time of Serdar Bilgili and added color to the league struggle, Yavuz Kocaömer gets into motion to draw the other major teams into action. He takes proposals to the Fenerbahce Galatasaray clubs. Fenerbahçe President Aziz Yıldırım does not regard the proposal warmly as the team may remain headless after him. The Galatasaray President late Özhan Canaydın asks for time to think about it. His hesitation is the financial crisis Galatasaray found itself in at the time. Three months elapse. One day Yavuz Kocaömer's phone rings. The caller is a professional executive of the club at the time Sinan Kalpakçıoğlu. He states that President Canaydın decided to establish the team. The task is PARALİMPİK TÜRKİYE 48 Canaydın'ın takımı kurma kararı verdiğini söyler. Görev işin uzmanı olduğu için Yavuz Kocaömer'e verilir, o da hemen kolları sıvar. Kocaömer'in ilk aradığı isim, Tekerlekli Sandalye A Milli Takımı Coach'u Sedat İncesu olur. Tarih, Temmuz 2005'dir. Aralarında şu konuşma geçer: - Sedat, beni şimdi çok iyi dinle... Yavuz Kocaömer'i yakından tanıyan Sedat Hoca bilir ki Yavuz Bey, "Beni çok iyi dinle" diyorsa, engelliler için yıllardır planladığı bir şey vardır ve hayata geçmek üzeredir. O heyecanla cevap verir: - Buyur ağabey! - Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı'nı kurdum. - Süper başkanım. Hayırlı olsun. - Kimi antrenör yapacağız? - Tabi ki ben başkanım! - Ankara'daki işlerin ne olacak? Bak bu iş çok ciddi. - Biliyorum başkanım, ben olacağım antrenör… - Tamam ne ücret istiyorsun? - Ne diyorsanız o başkanım. - Tamam kapat. Ben seni sonra arayacağım. assigned to Yavuz Kocaömer as he is an expert in the field, who immediately jumps right in. The first person Kocaömer calls is the Wheelchair National A Team Coach Sedat İncesu. The date is July 2005. They have the following conversation: - Sedat, you listen to me very well... Coach Sedat who knows Yavuz Kocaömer very closely knows that when Yavuz says, "Listen very well", there is something that he has been planning for the disabled for years and it is about to come to life. He replies excitedly: - Go ahead sir! - I founded the Galatasaray Wheelchair Basketball Team. - Super sir. Good luck with it. - Who is going to be the coach? - Obviously me, sir! - What about your business in Ankara? This is serious business. - I know sir, I want to be the coach… - Alright then, what salary do you request? Aradan iki dakika geçer. Sedat İncesu'nun telefonu bir kez daha çalar. Arayan Yavuz Kocaömer'dir. - Sedat Hoca, ücretin bu. Hayırlı olsun. Ayın 21'inde saat 15:00’de Galatasaray'ın Ali Sami Yen'deki ofisinde toplantı var. Gerekli çalışmalarını ve raporlarını hazırla, toplantıya gel. - Teşekkürler başkanım. O gün, o saat aslında Türkiye'de tekerlekli sandalye basketbolunun tarihinin yazılmaya başladığı andır. Sedat Hoca'nın yıllardır beklediği fırsat, Yavuz Kocaömer ve Galatasaray kulübü tarafından önüne altın tepsi ile sunulmuştur. Sedat İncesu, 1997 yılında başladığı tekerlekli sandalye basketbol serüvenindeki en önemli eşiği atlamak üzeredir. Bunun verdiği heyecanla hiç zaman kaybetmeden işe koyulur. Ali Sami Yen'deki toplantı… Gelin, o günleri Sedat İncesu'nun ağzından dinleyelim: "Toplantı günü geldi çattı 14-15 yaşlarında kapılarını aşındırmaya başladığım Ali Sami Yen Stadı'nın karşısında resmi görevimi almak için bekliyordum. Yıllardır hayalini kurduğum tekerlekli sandalye basketbolunda devrimleri gerçekleştirmek için o sene 100. yılını yaşayan Galatasaray Spor Kulübü'nün kapısından içeri girmiştim artık. Toplantı için hazırdım, fakat yine de kafamda bazı soru işaretleri vardı. Galatasaray Spor Kulübü engelliler için nasıl bir bakış açısına sahipti, bilemiyordum. Sadece sosyal sorumluluk olarak mı görüyorlardı, yoksa bunu da diğer sportif faaliyetlerin bir parçası olarak mı? - Whatever you say sir. - OK, hang up. I’ll call you back. Two minutes elapse. Sedat İncesu's telephone rings one more time. The caller is Yavuz Kocaömer. - Sedat Coach, this is your salary. I wish you the best. There is a meeting on the 21st, at 15:00 at the Galatasaray Ali Sami Yen office. Make your preparations and get your reports ready and come to the meeting. - Thank you Mr. President. That date, that time is actually the moment when the history of wheelchair basketball in Turkey started to be written. It is the opportunity Coach Sedat has been awaiting for years; it has been placed in front of him by Yavuz Kocaömer and the Galatasaray club on a silver platter. Sedat İncesu is about to pass the major threshold in the wheelchair basketball adventure he started in 1997. With the excitement he felt, he starts out without losing any time. The meeting at Ali Sami Yen… Let us listen to those days from the mouth of Sedat İncesu: "The day of the meeting came up. I was waiting at the gate of the Ali Sami Yen Stadium, which I had started working out since I was 14-15 years of age to receive my official task. I had entered through the door of the Galatasaray Sports Club, Acaba yöneticilerin yaklaşımı ne olacaktı? İlk olarak Yavuz Ağabey girdi odaya. Yıllardır yaptığı gibi, "Otur Sedat otur, daha rahat pataklayayım seni!" diyerek esprisini patlattı. Telefondaki o keskin heyecanı ve mutluluğunun yerini işe başlama tatmini almıştı. Ardından Sinan Kalpakçıoğlu geldi. Son olarak da rahmetli Özhan Canaydın..." Yavuz Kocaömer'in kısa süren açış konuşmasının ardından söz Sedat İncesu'ya verilir. Onun ilk sorusu ise Canaydın ve Kalpakçıoğlu'nu şaşırtır: - Emin misiniz, der İncesu. Kalpakçıoğlu cevaplar: - Neyden emin miyiz? - Bu branşı kurmak istediğinizden... Özhan Canaydın söze girer: - Neden emin olmayalım. Siz açıklar mısınız ne demek istediğinizi? - Engellilerin bu ülkenin en kenarda bırakılmış bireyleri olduğunu; evlerinden çıktıkları anda karşılaştıkları mimari engelleri; toplumun onlara bakışını; yaptıkları işin spor değil de, rehabilitasyon zannedildiğini; Galatasaray gibi köklü bir kulübün, eğer ileride bir sorun yaşanırsa, bu insanlara verilen hizmetlerin ve emeklerin bir kenara bırakılıp medya ile toplumun hışmına uğrayacağını; kulüp bu işe ne kadar iyi niyetli yaklaşırsa yaklaşsın en ufak problemde büyük saldırılara uğrayacağını biliyor musunuz? Asla özel bir muamele görmek istemiyoruz. Diğer branşların üzerindeki başarı baskısının aynısını biz de hissetmek istiyoruz. Engelli bireyleri en çok rahatsız ve eksik hissettiren davranış, özel ilgi gösterilmeye çalışılmasıdır. which was having its 100th anniversary that year in order to carry out the revolution that I had dreamed about for years in wheelchair basketball. I was ready for the meeting but I still had some question marks in my head. I did not know what kind of point of view the Galatasaray Sports Club had for the handicapped. Were they seeing this as only a social responsibility or was it part of their other sports activities? What would be the approach of the administrators? First Master Yavuz entered the room. He cracked a joke as he had for years, "Sit down Sedat by me so I can beat up on you easier!” The sharp excitement and happiness on the phone was replaced by the satisfaction of starting the job. Then Sinan Kalpakçıoğlu came in. Finally the late Özhan Canaydın walked in..." Following the short opening introduction of Yavuz Kocaömer, Sedat İncesu is asked to speak. His first question surprise Canaydın and Kalpakçıoğlu: - “Are you sure?” says İncesu. Kalpakçıoğlu replies: - Are we sure about what? - That you are sure you want to set up this branch... Özhan Canaydın interrupts: - Why would be not be sure? Would you explain what you mean? PARALİMPİK TÜRKİYE 49 Sinan Kalpakçıoğlu cevaplar: - Biz tüm bu problemlerin ve olumsuzlukların farkındayız ve bunları aşacak bir kulübüz. Şimdi yapacaklarımızı ve planlarımızı konuşabiliriz. Bunun üzerine Sedat Hoca sazı eline alır: - Öncelikli olarak Florya Metin Oktay Tesisleriyle takımın gideceği kulübe bağlı her mekan ve yapı mimari olarak düzenlenmeli. Rampalar, asansörler yapılmalı. Lojmanlar, servis araçları, duş ve tuvaletler engelli sporcuların kullanabileceği duruma getirilmeli. Ayrıca gerek kulüp yöneticileri, gerekse çalışanlarının bakış açıları değişmeli. Canaydın ve Kalpakçıoğlu, İncesu'nun bu konuşmasını dikkatle dinler. Sedat Hoca devam eder, sportif planlara geçer: - Eğer destek verilirse takımı beş yıl içerisinde dünyanın zirvesine çıkarmayı planlıyorum. Hedefimiz Avrupa ve Dünya - Do you know that the disabled are the most ignored individuals in this country; the architectural obstacles they face as soon as they leave their homes; the outlook of society on them; that it is thought that what they do is not sports, but rehabilitation; if there is a problem in the future in a deep rooted club such as Galatasaray, the services and efforts made for these people are set to one side and there will be criticisms towards the club by the media and society; no matter how good intentioned the club’s approach is, there will be great attacks even in the slightest problem? Sinan Kalpakçıoğlu replies: - We are aware of all these problems and obstacles and we are a club that can overcome them. Now we can discuss what we will do and our plans. Then Coach Sedat starts out: - First of all, the Florya Metin Oktay Facilities and every venue and building that the team will visit based on the home club must be arranged architecturally. Ramps and elevators must be built. Dorms, service vehicles, showers and toilets must be made so disabled athletes can use them. Also the perspectives of both club administrators and employees must change. We never want to be treated differently. We want to feel the same pressure for success that other branches are subjected to. The behavior that disturbs PARALİMPİK TÜRKİYE 52 şampiyonlukları kazanmak. Engelli sporlarında devrimler yapacağımıza ve başarılarımızla tüm Türkiye'ye ilham kaynağı olacağımıza inanıyorum. Sinan Kalpakçıoğlu toplantıda söylenenleri tek tek not eder. Notlarının arasına da Sedat İncesu'nun istediği düzenlemeleri yapacak isimleri ilave eder. İşte, bu dört ismin gerçekleştirdiği 21 Temmuz 2005'deki toplantı, Türk Spor Tarihi'nin en büyük başarılarına imza atan Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı'nın temelinin atıldığı toplantıdır. Aradan fazla zaman geçmez. O gün konuşulanlar yavaş yavaş hayata geçirilir. 530 senelik Mektebi Sultani'nin koridorları dahil, tüm yapılar engelsizleştirilir. Galatasaray'a ait tüm mekanlarda sporcular kendilerini engelli hissetmez, hissettirilmez. Aslında başarının altında yatan temel etken de budur: Engelli sporcuların da kulüp tarafından içselleştirilmesi... disabled individuals most and makes them feel deficient is to try to show a special interest. Canaydın and Kalpakçıoğlu listen to İncesu's comments carefully. Coach Sedat goes on, moves to sports related plans: - If support is provided, I plan to move the team to the summit of the world within five years. Our objective is to win European and World championships. I believe that we will create a revolution in disabled sports and we will be source of inspiration for all of Turkey with our accomplishments. Sinan Kalpakçıoğlu takes notes of every item mentioned at the meeting. Amongst these notes, he includes the names of people who will carry out the arrangements requested by Sedat İncesu. The meeting held by these four people on July 21st, 2005 is the meeting where the foundation of the Galatasaray Wheelchair Basketball Team that achieved some of the best successes ever in Turkish sports history was laid. Not too much time elapses. Those discussed on that day are slowly carried out. Including the halls of the 530 year old Sultani School, all buildings are made to have no disabilities. Athletes no longer feel or are made to feel handicapped at all the venues belonging to Galatasaray. That is actually the main factor lying under the success: The internalization of handicapped athletes by the club... Sonuç olarak: Yavuz Kocaömer bir hayal kurar ve bu hayalini gerçekleştirmek için savaşır. Galatasaray Kulübü, bu hayalin gerçekleşmesine ortak olur ve kapılarını açar. Özhan Canaydın kulübün 100. yılında en anlamlı projenin hayata geçmesine onay verir. Sinan Kalpakçıoğlu, bu hayalin gerçeğe dönüşmesi için tüm teknik alt yapıyı ve düzenlemeleri gerçekleştirir. Şube Kaptanı Dilara Endican ile İdari Menajer Abdurrahman Güven, ortaya konan vizyonu daha ileriye taşımak için var güçleriyle gece gündüz çalışırlar. Antrenör Sedat İncesu, işe başlarken planladığı tüm hedeflere ulaşmak, Türkiye'de, Avrupa'da ve Dünya'daki tüm kaleleri fethetmek için kendisine sunulan fırsatları değerlendirir... Ve kurulan takım, Türk Spor Tarihi'nin en başarılı takımı olmayı başarır. 3 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu (2007/08, 2008/09, 2010/11) 3 Kıtalararası Şampiyonluk (2008-2009-2011), 5 de Süper Lig Şampiyonluğu (2006/07, 2007/08, 2008/09, In conclusion: Yavuz Kocaömer has a dream and fights to make his dream come true. The Galatasaray Club joins him in realizing this dream and opens its doors. Özhan Canaydın approves the go ahead for the most meaningful project on the 100th anniversary of the club. Sinan Kalpakçıoğlu carries out all the technical infrastructure and arrangements for the conversion of this dream to reality. Branch Captain Dilara Endican and Administrative Manager Abdurrahman Güven work day and night with all their might in order to carry the vision put forth even further. Coach Sedat İncesu takes advantage of all the opportunities offered to him when he started out to achieve all the objectives he planned and to conquer all the forts in Turkey, Europe and the world. ..And the team that is established manages to be the most successful team of Turkish sports history. 3 Champion’s League championships (2007/08, 2008/09, 2010/11) 3 Intercontinental championships (2008-2009-2011), 5 Super League championships (2006/07, 2007/08, 2008/09, 2009/10, 2010/11)... In addition to all these, countless awards, trophies, 2009/10, 2010/11)... Bütün bunların yanı sıra sayısız ödüller, kupalar, madalyalar... Son olarak Ekim 2011'de Japonya'da Kıtalararası Şampiyonluğu elde eden Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı'nın büyülü yolculuğu bugün durmaksızın devam ediyor. Belli ki, rekorların üstüne yeni rekorlar eklenecek. Bu uzun yolculukta, yollarının açık olmasını diliyor ve bu mucizevi başarının sırrı için sözü tekrar antrenör Sedat İncesu'ya bırakıyoruz: - Tüm kavgalarımızı sadece takım ve hedef uğruna verdik. - Asla vazgeçmedik - Üzüntü çektik, parasız kaldık, ama asla umutsuzluğa düşüp işimize ihanet etmedik. Aksine daha çok işimize sarıldık. - Problem ne olursa olsun, tüm açıklığı ile tartıştık ve çözüm bulduk. - Üzüntülerimizi kendimize güç ve tecrübe yaptık. - Sevincimizi paylaştık. - Çalıştık, çalıştık, çalıştık... medals... The enchanted journey of the Galatasaray Wheelchair Basketball Team is continuing to our day relentlessly as it won an Intercontinental championship most recently in October 2011. It is obvious that there is going to be no end to the records they will break. We wish them the best on this long journey and we leave it up to coach Sedat İncesu again to explain the secret of his incredible successes: - We did all our fighting on behalf of the team and our target only. - We never gave up. - We had troubles we were left without any money but we never despaired and betrayed our work. Just the opposite, we hung on to our work even harder. - No matter what the problem may be, we openly discussed and found solutions. - We turned our sadness into strength and experience for ourselves. - We shared our joy. - We worked, worked, worked... PARALİMPİK TÜRKİYE 53 PARALİMPİK, MEDENİYETE AÇILAN KAPIDIR PARALYMPIC IS THE GATE TO CIVILIZATION 2 HAMİT TURHAN 004 yılı Eylül ayının ortalarındayız. 1529 Eylül tarihleri arasında Atina'da yapılacak 12. Paralimpik Oyunları'nı takip etmek üzere yola çıktım. Atatürk Havalimanı'na geldiğimde Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı'nın (TESYEV) Başkanı Yavuz Kocaömer ile karşılaştım. Kocaömer'le, gazetem FANATİK'teki 'No Problem' köşesi vesilesiyle tanışıyoruz. Ama fazla hukukumuz yok. Ayaküstü bir selam sabahtan sonra, "Hayrola!" nidası çıktı ağzından. Ardından, "Nereye böyle?" diye sordu. "Atina'ya." dedim. Bir an durakladı. "Yoksa..." dedi, "Yoksa Paralimpik Oyunları'na mı gidiyorsun?" "Evet" cevabı verdiğimde büyük bir şaşkınlık yaşadığını hayretler içinde izlemiştim. Nasıl şaşırmasın ki? Türkiye'de nüfusun çok çok az bir kesiminin aşina olduğu Paralimpik Oyunları'na bir Türk gazetecisi kendi iradesiyle gidiyordu! 70 küsur milyonluk bir ülkede sadece 8 sporcunun katıldığı -ki o sporcular da toplumun itilmiş, kakılmış, örselenmiş, bir kenara atılmış, ikinci sınıf muamele gören kesiminden geliyor- bir organizasyona gitmek bir gazetecinin nereden aklına gelmişti ki! Üstelik spor medyasının yüzde 99'nun futbolla yatıp futbolla kalktığı günlerde... Kısa bir süre sonra Yavuz Kocaömer'in yüzündeki şaşkın ifadenin yerini mutluluğun aldığını gördüm. Çok memnun olmuştu. Bu, kendisiyle olan dostluğumun ve Paralimpik ruhuyla tanışmamın başlangıcıydı. Atina deneyimi, yaşamımın dönüm noktalarından biri oldu. Bize sunulan hayatın dışında da bambaşka hayatlar olduğunu fark ettim yarışlar boyunca. Engelli denen olguyu özümsedim. İçselleştirdim. ‘Onlar ve biz’ ayrımı yapmamayı öğrendim. Engellilerin de bizlerden insan olarak hiç bir farkı olmadığını, aynı tepkilere, aynı duygulara, aynı hissiyata, aynı beklentilere sahip olduklarını kavradım. PARALİMPİK TÜRKİYE 54 Bakış açım zenginleşti... Ve bambaşka biri oldum. Atina sonrası engelli sporlarıyla daha fazla ilgilendim. Daha fazla okudum, daha fazla araştırdım; daha fazla haber ve röportaj yaptım, yorum yazdım. Dört yıl sonra Pekin 2008'e de gittim. Pekin'deki oyunları, konu hakkında bilgi sahibi bir gazeteci olarak izledim. Sahalarda ve salonlarda verilen mücadeleleri, engellilerin topluma adaptasyonu, hayatta tutunmaları gibi klişelerden uzak bir bakış açısıyla izledim. Gösterdikleri olağanüstü çabalarına alkış tuttum; kazandıklarında sevindim, kaybettiklerinde üzüldüm. Engelli sporlarının da, diğer sporlar gibi bir performans sporu olduğuna bir kez daha tanıklık ettim. Atina ve Pekin'in bana öğrettiği bir realite daha vardı: O da, Türkiye'de engellilerin durumunun son derece iç karartıcı olduğuydu. Gerek toplumun, gerekse devletin engellilere karşı tutumu, çağdaş ülkelerle kıyaslanamayacak kadar gerideydi. Sayıları 8.5 milyona ulaşmasına karşın, '3 Aralık Dünya Engelliler Günü' dışında engelli bireylerin pek hatırlanmadığı; söz konusu günde de engellilerin acınası insanlar olarak görüldüğü ve sahipsiz bir çocuk gibi şefkat gösterildiği ülkemizin, bu konuda daha çok kat edecek yolu olduğu gerçeği apaçık ortadaydı. Konutların, resmi ve özel binaların, yolların, yaya alt-üst geçitlerinin, toplu ulaşım araçlarının, alışveriş ve eğlence merkezlerinin, yaşam alanlarının, spor sahalarının-salonlarının engellilerin faydalanabileceği şekilde düzenlenmemiş olması, Türkiye'nin büyük bir ayıbıydı. Bu ayıpla yıllardır yüzleşememiz ise, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmamızın önündeki en büyük engeldi. İşte bu engeli ortadan kaldırmak için, engelli sporlarının giderek yaygınlaştırılması büyük önem taşıyordu. 20. Yüzyıl'ın sonlarında başta Yavuz Kocaömer olmak üzere bir avuç gönüllünün çabasıyla başlayan 'Paralimpik Hareketi', kısa zamanda büyük ivme kazanarak 21. Yüzyıl'ın ilk çeyreğinde devlet mekanizmasını ve toplum dinamiklerini harekete geçirecek boyutlara ulaştı. Zaten bunun somut göstergeleri de mevcut. Paralimpik Oyunları'na 2000 Sydney'de 1, 2004 Atina'da 8, 2008 Pekin'de 16 spocu gönderen Türkiye, 2012 Londra'ya şimdiden 40'a yakın sporcusuna vize aldırdı. Peki, bu yeterli mi? Kuşkusuz hayır… Daha gidilecek çok yol, yapılacak çok iş var. 'Paralimpik Türkiye' dergisi We are in the middle of September 2004. I started out to follow the 12th Paralympics Games to be held in Athens on 15-29 September. When I arrived at the Atatürk Airport, I met the Disabled Sports Aid and Education Foundation of Turkey (TESYEV) President Yavuz Kocaömer. I had met Kocaömer due to my 'No Problem' article in my daily FANATİK. But we are not very close. After a brief salutation he exclaimed, "How about that!". Later he asked, "Where to?" "T Athens", I said. He paused for a moment. "So..." he said, "Are you going to the Paralympic Games?" When I answered "Yes", I observed the expression of surprise in his face. Why should he not be surprised? A Turkish journalist was going of his own will to the Paralympics Games with which very few people in Turkey were familiar with! How had it occurred to a journalist to cover an event to which only 8 athletes were participating from a country with a population of 70 million – and those athletes were coming from a section of society which had been pushed around, mistreated and forgotten as second class citizens! Especially during the days when 99 percent of the sports media was preoccupied with football... In a short while, I noticed that the amazement in Yavuz Kocaömer's face was replaced with happiness. He was very glad. This was the start of my friendship with him and my acquaintance with the Paralympic spirit. The Athens experience was one of the turning points of my life. Throughout the competition I became aware that there are lives other than the one offered to us. I internalized what it means to be disabled. I absorbed it. I learned not to make a ‘Them and us’ distinction. I grasped the fact that the disabled are no different than us as people and that they possess the same reactions, the same emotions, the same feelings and the same expectations. My perspective was enriched... And I became a completely different person. After Athens I became more interested in disabled sports. I read more, I researched more; I covered more news and interviews, I wrote comments. Four years later, I went to Beijing 2008. I covered the games at Beijing as a journalist who is informed on the subject. I observed the competition on the fields and inside the halls with a point of view clear of clichés such as the adaptation of the handicapped to society and their hanging on to life. I applauded the extraordinary efforts they spent; I was happy when they won and sad when they lost. I became de bu yolda atılan küçük bir adım. Bundan böyle her üç ayda bir Türkiye Milli Paralimpik Komitesi'nin resmi yayın organı olarak engelli sporuna hizmet edeceğiz. Paralimpik bilincinin toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz etmesi için gayret göstereceğiz. İşimizi yaparken de, Atatürk'ün çizdiği 'Muasır Medeniyetler' çizgisi en büyük düsturumuz olacaktır. Zira, çok iyi biliyoruz ki, 'Paralimpik', ülkemiz için bir medeniyet projesidir. …Ve bizler de, bu projenin bir parçası olmaktan dolayı onurluyuz, gururluyuz. witness once more that the disabled sports is a performance sport like all other sports. There was one more truth that Athens and Beijing taught me: The status of the disabled in Turkey is quite pessimistic. The attitude of both the society and the government was lagging too far behind contemporary countries to be compared. It was quite clear that disabled individuals were not remembered very much other than the ‘December 3rd, World Disabled Day’ even though their number had reached 8.5 million; on that day they were regarded as people to be pitied and shown affection as desolate children and that Turkey had to cover a long distance in this regard. It was embarrassing for Turkey that houses, official and private buildings, roads, pedestrian sub-super crossings, mass transit vehicles, shopping and entertainment centers, living areas, sports fields-halls were not arranged so that the disabled can utilize them. The fact that we did not face up to this embarrassment for years was the greatest obstacle against us reaching the contemporary civilization level. It was very important to extend the disabled sports in order to eliminate this obstacle. The ‘Paralympic Movement’ that was initiated with the efforts of a handful of volunteers led by Yavuz Kocaömer at the end of the 20th Century, gained great momentum in a short time to reach dimensions that can mobilize the government mechanism and social dynamics in the first quarter of the 21st Century. There are concrete indicators of this. Sending 1 athlete to the Paralympic Games in 2000 at Sydney, 8 athletes in 2004 to Athens, 16 athletes in 2008 to Beijing, Turkey already has close to 40 athletes having received the visa to London 2012. So, is this enough? Definitely no… There is a lot more distance to be covered, more work to be done. The 'Paralympic Turkey' journal is a small step along the way. We are going to be serving disabled sports from now on as the official publication of the National Paralympic Committee of Turkey. We will make efforts in order to ensure that the Paralympic awareness infiltrated all the way into the capillary veins of society. When doing our work the line of ‘contemporary civilizations’ drawn by Atatürk will be our main motto. We know very well that ‘Paralympics’ is a civilization project for our country. …And we are honored and proud to be a part of this project. PARALİMPİK TÜRKİYE 55 BİR KITADAN BİR KITAYA ENGELSİZCE FROM ONE CONTINENT TO ANOTHER WITHOUT DISABILITIES Asya ve Avrupa’nın birleştiği noktada, İstanbul’da geleneksel bir spor şöleni yaşanıyor senede bir gün… 16 Ekim 2011 tarihinde 33’üncüsü gerçekleşen Avrasya Maratonu ve halk koşusuna her zaman olduğu gibi ilgi büyüktü. Sayıları 100 bini aşan katılımcılar Boğaz Köprüsü üzerinde bir kıtadan diğerine geçerken aralarında binlerce engelli vardı... Once a year a traditional sports feast is experienced in Istanbul at the point where Asia and Europe join… As always, there was great interest towards the 33rd Eurasian Marathon and Public Run held on October 16th, 2011. While more than 100 thousand participants crossed from one continent to the other over the Bosphorus Bridge, there were thousands of disabled amongst them… K ıtalararası Avrasya Maratonu'nu 16 Ekim 2011 Pazar günü İstanbul’da 33. kez koşuldu. Dünyada iki kıta üzerinde koşulan tek örnek olan Avrasya Maratonu'nda önce engelliler, ardından 15 kilometre, ardından 42 kilometre koşularının startı verildi. Her zaman olduğu gibi büyük ilgi gören maraton ve halk koşusuna katılan on binler arasında dikkat çeken engelli bireylerin ilgisi oldukça fazlaydı. Yaklaşık 110 bin kişinin katıldığı yürüyüşte vatandaşlar Asya'dan Avrupa'ya yürüyerek geçmenin keyfini yaşadı. Halkla birlikte Boğaz Köprüsü'nden yürüyerek geçen İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Kadir Topbaş yağmurlu havaya rağmen yoğun ilgiden duyduğu memnuniyeti ifade etti ve: "Avrasya Maratonu bizim yüz akımız oldu. Maratonla beraber hakla kaynaşıyoruz. Senenin bir gününde köprüden yürüyerek geçip eğleniyoruz. Bu yıl hava hem yağışlı hem de soğuktu ama yine de insanlar bu organizasyonda bu kötü şartlara rağmen bizi bırakmadı. Herkese teşekkür ederim" dedi. 33. Kıtalararası Avrasya Maratonu'nda erkeklerde Vincent Kiplagat üst üste ikinci kez kazanırken, engelliler kategorisinde erkeklerde Taylandlı Prasopchoke Klunngern birinci, Ömer Cantay ikinci, Semih Görkem Kıyar üçüncü oldu. Bayanlarda ise Hamide Kurt birinci oldu, Zübeyde Süpürgeci ikinci sırayı aldı. AVRASYA ALTIN KATEGORİ’DE Kıtalararası İstanbul Avrasya Maratonu, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) tarafından dünyanın en iyi maratonlarının yer aldığı ‘Altın kategori (Gold Label) sınıfına yükseldi. Önceki üç yıldır ‘Gümüş The Intercontinental Eurasian Marathon was run in Istanbul on Sunday, October 16th, 2011 for the 33rd time. Being the only one of its kind in the world that is conducted over two continents, first the start of the handicapped, then the start of the 15 kilometer run then the 42 kilometer run was given. There was quite a bit of interest towards the handicapped among the tens of thousands of runners participating in the marathon and the public race, which were greatly popular as always. During the walk to which nearly 110 thousand people participated, citizens enjoyed the privilege of walking from Asia to Europe. Istanbul Metropolitan Mayor Kadir Topbaş who walked along with everyone else to cross the Bosphorus Bridge, indicated the satisfaction he felt due to the intense interest despite the rainy weather and said: "the Eurasian Marathon has been our pride and joy. We are mingling with the public during the marathon. We are walking across the bridge one day a year and we have fun. This year it was both rainy and cold but the people did not abandon us despite these difficult conditions. I thank everyone". PARALİMPİK TÜRKİYE 58 Kategori’de (Silver Label) koşulan maraton, 33. organizasyonda elde edilen başarı sonrasında, 2012 yıldan itibaren ‘Altın Kategori’de yer alacak. Avrasya Maratonu böylelikle dünyanın en iyi 17, Avrupa'nın en iyi 7 maratonu arasına ismini yazdırdı. Altın Kategori’deki 34. Kıtalararası Avrasya Maratonu 11 Kasım 2012 Pazar günü düzenlenecek. SPORUN VE KÜLTÜRÜN BAŞKENTİ İSTANBUL Roma, Bizans ve Osmanlı gibi üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul, iki kıtayı birleştiren Türkiye’nin en kalabalık, iktisadi ve kültürel açıdan en önemli şehri… Belediye sınırları göz önüne alınarak yapılan sıralamaya göre, 13 milyonu geçen nüfusuyla dünyada üçüncü, Avrupa´da birinci sırada geliyor. 2005 yılında yapılan bir araştırmada İstanbul´un dünyanın ekonomik açıdan 34. büyük kenti olduğu belirtildi. İstanbul, yoğun nüfusuna ve pek çok ülkeden gelen kalabalık ziyaretçi sayısına rağmen dünyanın en güvenli şehirleri arasında yer alıyor. Doğal güzellikleriyle huzur veren, tarihi mirasıyla insanları çağlar ötesine taşıyan kent son yıllarda pek çok uluslararası organizasyona başarıyla imza atarak ‘2010 Avrupa Kültür Başkenti’ ve ‘2012 Avrupa Spor Başkenti’ oldu. Son yıllarda dünyada ses getiren kongreler, fuarlar, kültürel, sanatsal ve sportif aktivitelerle bir turizm şehrine dönüşen ve bu alanda dünyanın önemli metropolleriyle yarışa giren İstanbul, son birkaç yılda kongre turizminde dünyada 49. sıradan 17. sıraya yükseldi. 2011’de 43 önemli kongreye ev sahipliği yapan İstanbul’un hedefi, kongre turizminde ilk 10'a girmek… In the men’s category of the 33rd Intercontinental Eurasian Marathon Vincent Kiplagat won for the second time in a row, while in the disabled men’s category, Prasopchoke Klunngern from Thailand came in first, Ömer Cantay second and Semih Görkem third. In the women’s Hamide Kurt was first while Zübeyde Süpürgeci came in second place. EURASIA IS GOLD LABEL The Intercontinental Istanbul Eurasian Marathon was raised by the International Athletic Federations Association (IAAF) to the ‘Gold Label’ class, among which the best marathons in the world are included. The marathon that was held for the previous three years in the Silver Label category, will be considered ‘Gold Label’ starting in 2012 due to the success achieved during the 33rd event. The Eurasian Marathon thus became one of 17 best in the world and 7 best in Europe marathons. The 34th International Eurasian Marathon will be held on Sunday, November 11th, 2012 as Gold Label. ISTANBUL, CAPITOL OF SPORTS AND CULTURE Acting as capitol to three great empires such as Rome, Byzantium and Ottoman Empires, Istanbul is the most crowded, economically and culturally most important city of Turkey that joins two continents… According to the ranking held by taking into account the municipal boundaries, it is third in the world and first in Europe with a population that exceeds 13 million. During a survey held in 2005, it was found that Istanbul is the 34th largest city in the world economically. PARALİMPİK TÜRKİYE 59 PARALİMPİK TÜRKİYE 60 PARALİMPİK TÜRKİYE 61 MASANIN KRALİÇESİ QUEEN OF THE TABLE 2008 Beijing Paralimpik Oyunları’nda bronz madalya alarak ülkemize masa tenisinde ilk madalyayı kazandıran Neslihan Kavas 2012 için daha umutlu. Londra’daki oyunlar sırasında 25 yaşına basacak olan başarılı sporcu bir kaç yıl önce milli takımın en küçüğüyken şimdi takım arkadaşlarına ablalık yapıyor. Ekim 2011’de Avrupa Şampiyonu olan Kavas, önceki Paralimpik Oyunları’nda önünde ilk iki sırayı alan Çinlileri Londra’da geçeceğini iddia ediyor. Having won the first medal in table tennis for our country by receiving the bronze medal in the 2008 Beijing Paralympic Games, Neslihan Kavas is more hopeful for 2012. Winning the European championship in October, Kavas claims that in London she is going to overcome the Chinese who took the first two places ahead of her during the previous Paralympic Games. T esadüfler bazen hayatta öylesine önemli rol oynar ki, bir anda bambaşka mecralara savrulabiliriz. Rutin giden yaşamımız ansızın öylesi değişikliğe uğrar ki, bir anda kendimizi masallar diyarında bulabiliriz. Bu bazen karşımıza çıkan birinin omuzumuza dokunmasıyla oluşan bir dönüşüm olabileceği gibi, bazen de içimizde var olan potansiyelin açığa çıkmasıyla gerçekte bize ait olan hayata kavuşabiliriz. İşte Neslihan Kavas'ın hayatında da tesadüfler silsilesi sonucu öylesi bir değişim yaşanıyor ve şimdilerde o Türk spor tarihinin en başarılı kadın sporcuları arasında kendine haklı bir yer ediniyor… 1987 yılında Eskişehir'de hayata gözlerini açan Neslihan Kavas, doğuştan kalça çıkığı rahatsızlığı nedeniyle çocukluğunun 4 yaşına kadar olan bölümünü hastane köşelerinde geçiriyor. 1998-99 yıllarında ameliyat olan Kavas, annesinin çalıştığı DSİ lojmanlarında erkek çocuklarla futbol oynarken, DSİ Bentspor Masa Tenisi Takımı antrenörü Ziya Öner'in kendisini keşfetmesiyle masa tenisine başlıyor. O zaman henüz 10 yaşında olan Kavas, raketi eline alıyor ve bir daha bırakmıyor. 2003 yılında Bedensel Engelliler Federasyonu bünyesinde spor yapmaya başlayan Neslihan Kavas, aynı yıl milli takıma seçiliyor. 2004 Atina ve 2008 Beijing Paralimpik Oyunları'nda ülkemizi temsil eden ve Çin'de bronz madalya kazanarak bu alanda bir ilke imza atan Neslihan Kavas, 2012 Londra vizesini de almış durumda… 2000 yılından itibaren Eskişehir Çağfen Kulübü'nde spor yapan milli sporcu aynı zamanda engelsizlerle birlikte Türkiye Masa Tenisi Süper Ligi'nde de mücadele ediyor. Sometimes coincidences play such an important role in life that you find yourself thrown into a completely different venue. Our routine life can change so much that suddenly we find ourselves in the land of fairy tales. This can be a transformation that takes place as someone we encounter can touch us on the shoulder, or we can achieve the life that we really possess with the release of the potential from within. Such a change is taking place in the life of Neslihan Kavas as a result of a cascade of chance encounters, as she is taking up a well deserved place among the most successful women athletes of Turkish sports history… Born in 1987 in the province of Eskişehir, Neslihan Kavas spent her whole life from birth until she was 4 years of age in hospitals due to her dislocated hip disorder from birth. Undergoing surgical interventions during 1998-99, Kavas started table tennis as DSI Bentspor Table Tennis Team Coach Ziya Öner discovered her while she played football with boys at the DSI residences where her mother worked. Only 10 years of age at that time, Kavas picked up her paddle and never put it down. Starting to practice sports within the Federation of Physically Handicapped in 2003, Neslihan Kavas was selected into the national team on the same year. Neslihan Kavas represented Turkey in 2004 at the Athens and in 2008 at the Beijing Paralympic Games and won a medal 2011 yılının Ekim ayında Hırvatistan'da yapılan Avrupa Şampiyonası'nda altın madalya alan Neslihan'a 2012 Londra Paralimpik Oyunları hazırlık sürecinde neler yaptığını, beklentilerini ve bundan sonraki yol haritasının ne olacağını sorduk: 2004 Atina ve 2008 Beijing’den sonra, 2012 Londra Paralimpik Oyunları'na katılan sporculardan biri olarak tarihe geçeceksin. Buna ilişkin duygu ve düşüncelerini alabilir miyiz? Emeğinizi, vaktinizi harcadığınız bir uğraşta karşılığının bu şekilde mükafatlandırılması güzel elbette… 2003 yılından bu yana bedensel engellilerde masa tenisi oynuyorum. Bu süreçte bir çok turnuvaya katıldım. Ancak hiçbirinde 'Paralimpik Oyunları'ndaki heyecanı yaşamadım. O kadar ki, heyecandan Beijing'de yaptığım maçları hatırlayamıyorum bile. Ve bu arada 29 Ağustos’ta 25. yaş günümde Londra’da olacağım. Bir de madalya ile dönersem benim için unutulmaz bir anı olacak. for the first time for Turkey by winning the bronze medal in China, as she already received her visa for London 2012… Participating in sports since 2000 at the Eskişehir Çağfen Club, the national athlete is also competing in the Table Tennis Super League of Turkey along with the non-handicapped players. We asked Neslihan who received a gold medal at the European Championship in October 2011 in Croatia, what she is doing during her preparation process for the 2012 London Paralympic Games, her expectations and how her road map looks from now on: You will go down in history as one of the athletes who competed in 2004 Athens and 2008 Beijing, to also compete in the 2012 London Paralympic Games. Can you tell us your feelings and thoughts regarding this? It is definitely very nice to be rewarded at a sport where you spend your efforts and time… I have been playing table tennis with the physically handicapped since 2003. I entered many tournaments during this time. None of them had the excitement I felt at the Paralympic Games. I was so excited that I cannot even remember the matched I played in Beijing. Meanwhile, I will be in London on August 29th during my 25th birthday. It will be an unforgettable memory for me if I manage to return with a medal. Beijing’de bronz madalya kazanarak bir ilke imza atmıştın. 2012'den beklentin nedir? Avantajların, dezavantajların neler? 2012'deki en büyük hedefim Paralimpik Oyunları… Şu an için en büyük avantajım okulumun bitmiş olması… Okul varken sporu ve eğitimi bir şekilde birlikte devam ettiriyordum. Havaalanlarında, otel odalarında ders çalıştığımı bilirim. Dezavantaja gelince; yaşadığım şehir olan Eskişehir'de fazla antrenman yapabilme olanağım yok. Partner oyuncu sıkıntısı var. Bunu da belli aralıklarla Ankara'ya gidip gelerek, milli takım hocamla çözmeye çalışıyorum. Pekin'deki başarından sonra bu yıl da Avrupa Şampiyonası'nda altın madalya aldın. Bunu bir Paralimpik Oyunları şampiyonluğunun müjdecisi olarak görebilir miyiz? Gönül öyle istiyor tabii ki... Oradaki atmosfer gerçekten çok farklı ve her sporcunun hayal ettiği bir organizasyon. Sporcu için madalya almaktan daha zor olan, o başarının devamlılığıdır. Bu sorumlulukla en iyisini yapmayı hedefliyorum. Bir engelli sporcusu olarak katıldığın hemen her uluslararası organizasyondan dereceyle dönüyorsun. Fakat bu medyada ve kamuoyunda yeterince ilgi görmüyor. Bunu neye bağlıyorsun? Gerekli bilinçten yoksun olunması mı, engelli branşlarının diğer sporların gölgesinde kalması mı? Aslında bu futbol, basketbol ve yeni yeni voleybol dışında Olimpik pek çok branştan farklı sayılmaz. Bu tablo PARALİMPİK TÜRKİYE 64 için Türkiye'de gazetelerin spor sayfalarına bakmak yeterli sanırım. Hele işin içine 'engelli' sıfatı girince durum hepten değişiyor. 'Engellinin sporu mu olurmuş canım?' diyen çok insan duydum. Ancak bu arada TRT'nin 2008 Paralimpik Oyunları'ndaki desteğini vurgulamak isterim. Türkiye'ye döndüğümde maçlarımın canlı izlenebildiğini öğrendim. Oysa diğer turnuvalarda aldığımız başarıları pek kimse bilmiyor. Medyada sürekli bir bilgi akışı söz konusu değil. Okullarda bu sporların tanıtılarak bilinçli izleyici kitlesinin oluşturulması, sponsorların futbol, basketbol dışında amatör sporlara da destek olması, dolaylı olarak medyanın reklam aracılığıyla katkısı gibi çalışmalarla basında, kamuoyunda daha çok yer bulacağımıza inanıyorum. 2012 Londra hazırlıkları hangi aşamada? Hazırlık sürecinde karşılaştığın zorluklar nelerdir? İdari, teknik, tesisler, imkanlar vs. Uluslararası açık turnuvaları Mart ayında başlıyor. Oralarda toplayacağımız puanlar Londra'daki kuralar için oldukça önemli. Bu yüzden ne kadar çok açık turnuvaya katılırsak bizim için o kadar değerli… Biliyorsunuz Bedensel Engelliler Spor Federasyonu altında 13 branş bulunuyor. Masa tenisi de bunlardan biri. Ancak aldığımız başarılar ve branş sayısına bakıldığında diğer federasyonlara göre bütçe gerçekten yetersiz. Öte yandan kamp yapabileceğimiz salonlar kısıtlı. Salonların girişçıkışının, banyo ve tuvaletlerinin tekerli sandalyeye uygun olması gerekiyor. Keza kaldığımız otellerin, taşıma araçlarının da... Bunlar dışında yukarıda da söylediğim gibi yaşadığım şehirde antrenman yapabilme olanağımın az olması gibi bir sıkıntı yaşıyorum. Devletten ve özel kuruluşlardan yeterince destek geliyor mu? Herhangi bir sponsorluk anlaşmam yok. Bu nedenle özel kuruluşlardan destek aldığım söylenemez. Devletin Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlar’a katılmaya aday sporculara vermiş olduğu maaşım var. Rakiplerinin durumunu yakından takip edebiliyor musun? Londra'da seni en çok hangi ülkenin sporcuları zorlar? Konum itibariyle daha çok Avrupa'daki turnuvalara katılıyoruz. Avrupa'daki sporcuları takip etme olanağımız daha fazla. Ancak masa tenisini ata spor sayan Çinlileri asla unutmamak gerek. Beijing'de ilk iki sırayı alan Çinli sporculardan sonra ben üçüncü olmuştum. Londra'da da en zorlu rakiplerim onlar olacak. 2000 Sydney'de bir, 2004 Atina'da sekiz, You had experienced a first in Beijing by winning the bronze medal. What are your expectations in 2012? What are your advantages and disadvantages? My major target for 2012 is the Paralympic Games… My biggest advantage for the moment is that I graduated from school… When I was going to school I had to continue my education and sports concurrently somehow. I remember studying at airports and hotels. As for disadvantages, I do not have too much of a chance to train in the province of Eskişehir, where I live. There is a problem of finding partner players. I try to solve this by going back and forth to Ankara at certain intervals with my national team coach. After your success at Beijing, you won a gold medal this year at the European Championship. Can we regard this as a harbinger of a Paralympic Games championship? Sure I would want that... The atmosphere there is truly very different and it is an event that every player dreams of. What is more difficult for an athlete more than winning medals, is the sustainability of that success. I aim to do my best along this responsibility. You are returning with medals from almost every international organization you enter as a handicapped athlete. However, this does not receive sufficient attention from the media and the public opinion. How do you interpret this? Is it a lack of awareness or is it because the branches of the handicapped are overshadowed by other sports? Actually, this is no different than any other Olympic branch other than football, basketball and recently volleyball. It is enough to take a look at the sports pages of newspapers in Turkey to see this situation. Things really change when the term “handicapped” enters into things. I heard many people who said 'why do the handicapped need sports anyway?’ However, I would like to emphasize the support of the TRT during the 2008 Paralympic Games. When I returned to Turkey I found that it was possible to view my matches live. Not too many people are aware of the successes we achieved in other tournaments. There is not a 2008 Pekin'de 16 sporcumuz vardı. 2012 Londra'da 30'un üstünde olması bekleniyor. Bu gelişimi neye bağlıyorsun? Engelliler artık daha mı fazla sokağa çıkmaya ve sosyal hayata karışmaya başladı. Yoksa yatırımlar ve teşvikler mi hızlandı? Açıkçası diğer spor dallarını fazla takip etme şansım olmadı. Masa tenisi yönünden söylemem gerekirse; 2008'de bir kişiyle katılırken, 2012 Londra'ya altı sporcu gideceğiz. Dört yıldaki bu artışı 2006 yılında başlayan alt yapı çalışmalarına bağlayabiliriz. Teknik direktörümüz İlhami Kılınçkaya bu çalışmayı Ankara'daki Ortopedik Engelliler Okulu'nda başlattı ve özverili çabalarının sonucunda sporcu sayımız oldukça yükseldi. Aynı şekilde antrenörlerimizden Yusuf Kılınçkaya'nın da fizik tedavi merkezlerine giderek küçük yaştaki çocukları spora başlatmak için iletişime geçtiğini söyleyebilirim. Böylelikle her geçen gün camiamıza yeni arkadaşlar katılıyor. constant flow of information in the media. I believe that we will find more space in the press and public opinion by creating an audience through promotion of these sports in schools, sponsors supporting amateur sports in addition to football and basketball, therefore the media making contributions through commercials. What stage are your preparations for London 2012? What difficulties are you encountering during the preparation process? Administrative, technical, facilities, capacities, etc. The international open tournaments are starting in March. The points we will collect there are quite important for the draw in London. Thus, the more open tournaments we enter, the better it is for us… As you know, there are 13 branches under the Physically Handicapped Sports Federation. Table tennis is one of them. However, when we look at the successes we achieve and the number of branches, the budget is really deficient. On the other hand, the facilities where we can hold camps are limited. The entries and exits of the halls, bathrooms and toilets must be suitable for wheelchairs. The same is true for hotels we stay in and the transport vehicles... In addition, as I said earlier, I am having a problem in the city where I live because the opportunities for training are restricted. Are you receiving sufficient support from the government and private establishments? I do not have any kind of a sponsorship agreement. Thus it cannot be said that I receive any support from private establishments. I receive a salary from the state which is provided to athletes who are candidates to participate in the Olympic and Paralympic Games. Are you able to monitor your rivals’ status closely? Which country’s athletes will challenge you the most in London? Due to our location, we are participating mostly in tournaments in Europe. Therefore, we have more of a chance to observe athletes in Europe. But we mustn’t forget the Chinese who consider table tennis to be their ancestral sport. In Beijing I had come in third after the Chinese athletes who took the first two places. They will also be my toughest opponents in London. PARALİMPİK TÜRKİYE 65 PARALİMPİK TÜRKİYE 66 Neslihan Kavas'ın ülke ülke dolaşarak Türkiye'yi başarıyla temsil etmesi diğer engelli kızlarımız üzerinde ne gibi etkiler yaratıyor? Bunu gözlemleme şansın oldu mu? Seni model alarak çeşitli sporlara yönlenen var mı? 2007 yılına dek takımın en küçük oyuncusu bendim, şu anda ise yaşça en büyüğüyüm. Federasyonumuzun en genç alt yapısı masa tenisi branşında… Alt yapıdan gelen bu arkadaşlarımın beni rol model alması, benim de onların başarılarına katkı sağlamam mutluluk veriyor. Bir bakıma şu an takımdaki sporcu kızların ablasıyım. İlk tanıştığımız zamanlarda yüzünü yerden kaldırmayan, engelini saklamaya çalışan kızlarımızın şimdilerde spor sayesinde sosyalleşmelerini, ekonomik We had one athlete in 2000 at Sydney, eight in 2004 at Athens, 16 athletes in 2008 at Beijing. It is expected that there will be more than 30 athletes in 2012 at London. To what do you attribute this development? Are the handicapped going out to the street more often and participating in social life? Or are the investments and incentives accelerating? To be honest, I did not have too much of a chance to follow other sports branches. If I must say in terms of table tennis; while we only had one player in 2008, there will be six of us going to London 2012. We can link this increase that took place in four years to the infrastructure work we started in 2006. Our head coach İlhami Kılınçkaya started this work at the Ankara Orthopedic Handicapped School and our numbers increased quite a bit as a result of his devoted efforts. In the same way our trainer Yusuf Kılınçkaya goes to physical therapy centers to start communications in order to get young children started in sports. You have earned a unique spot among the most successful woman athletes of Turkish sports history. Does this affect your motivation positively or does it cause an extra pressure on you? I think the term responsibility is better özgürlüklerini ellerine almalarını, üniversite hayalleri kurmalarını görmek, bu gelişime şahit olmak inanılmaz bir duygu. Bu sporcu arkadaşlarımız bizim başardığımızı görünce, 'Ben neden yapamayayım?' diye soruyor kendilerine. Bu yönde onlara örnek olmak gurur verici… Türk spor tarihinin en başarılı kadın sporcuları arasında kendine özgü bir yer edindin. Bu, senin motivasyonunu olumlu yönde etkiliyor mu, yoksa üzerinde ekstra bir baskı unsuru mu oluşturuyor? Baskı yerine sorumluluk desek daha doğru olur sanırım. Her yıl mutlaka bir büyük turnuva -Avrupa, Dünya, Paralimpik Oyunları - bizi bekliyor. O yüzden bir önceki başarının rehavetine kapılmamak gerekiyor. suited than pressure. Every year a major tournament – Europe, World, Paralympics – awaits us. Therefore, you must not get caught in the comfort of the previous success. Neslihan Kavas going from country to country and representing Turkey successfully, what kinds of effect does this have on other disabled girls? Have you had a chance to observe this? Are there any athletes looking up to you as a role model to get started on various sports? Until 2007 I was the youngest player on the team, right now I am the oldest. The youngest infrastructure of our federation is in table tennis… It makes me happy for these players coming up from the infrastructure to take me on as a role model and for me to contribute to their success. In a way, I am the older sister to the players on the team. It is an unbelievable feeling to see that these girls who could not pick up their faces from the ground, who were trying to hide their disability to socialize thanks to sports and to gain their economic freedom and to have dreams to attend the university and to witness this transformation. When these players see that we are successful, they ask themselves, “Why shouldn’t I be able to do that?” It makes me proud to set an example for them in this manner… PARALİMPİK TÜRKİYE 67 ‘PARA’ SAĞLIKLIYLA ENGELLİYİ BÜTÜNLEŞTİRİR ‘MONEY’ INTEGRATES THE HEALTHY WITH THE DISABLED H OSMAN TANBURACI ayat; canla cananın, kanla hayanın, parayla maneviyatın paralelliğinde gidiyor… Sadece birinin varlığı yetmiyor. Yaşamın da her anı dengeli bir paralellik değil mi? Tansiyonla kolestrol, kiloyla boy, şekerle alkol, dikkatle tedbir paralellik sağlamazsa vay haline canların… İnsanın sağlıklı yaşaması için amaç hem ruh hem beden sağlığı ise; akıl, sağduyu, gayretli çalışmayla engelli vatandaşlara da spor yapmayı aşılamak gerek. Son yıllarda daha doğrusu 1988’den beri sportif yarışmalarda da dengeli bir paralellik şart oldu. Uluslararası Olimpiyat Oyunları’na engellilerin oluşturduğu Paralimpik Oyunların eklenmesi, hayatın kara talihine denk gelenlere bir umut ışığıdır. Bunu, insanlık adına atılmış en büyük adım olarak algılıyor ve daha eskilere giderek, 1948 senesinde İngiliz doktor Sir Ludwig Gutmann’ı da İkinci Cihan Harbi sonrası savaş malullerini hayata kazandırmaya yönelik düzenlediği spor yarışmaları için dünyadaki engelli canlar adına şükranla anıyorum. Sir Ludwig Gutmann’ın işaret ettiği yolda ilerleyen, engellilere spor yaptıran bir kurum da Türkiye’de var; Milli Paralimpik Komitesi… Başkanı da bizim ‘Sir’ümüz Yavuz Kocaömer… Bürokratik engelleri aşmaktaki maharetinden ve kendisini engelli kardeşlere adamasından dolayı Kocaömer’in de alnına bir öpücük koymak isterim. Sağolsun… Bütün ülkelerde engelli insanlar var. Ancak Türkiye, son 30 yıldır ne yazık ki PARALİMPİK TÜRKİYE 68 dünyanın suskun kaldığı bir terörün bitmek tükenmek bilmeyen acılarını yaşıyor. Doğuştan engelli vatandaşların ötesinde, bu kardeşleri de hayata kazandıran Türkiye Milli Paralimpik Komitesi üyelerine de şükran borçlu olduğumu itiraf etmek isterim. Nedeni açık ve net; Paralimpik, adını önündeki ‘para’nın ‘olympique’ sözüyle yarı yarıya birleşmesinden alıyor. ‘Para’ sözü engelli insanların, sağlıklı bedenlerin yarıştığı Olimpiyatlarla paralellik sağladığının bir ifadesi. ‘Para’ paralelliğin simgesi. Yani; Sağlıklı ve engelli canlar bir bütünü oluşturuyor. Onlar da Olimpiyatlara katılır oluyorlar. Oturduğu sandalyeden yayını geren kardeşimin oku hedefi buluyorsa, o okun saplandığı yerdeki hedefte de engellilerin hayata kazandırılması yazıyordur mutlaka… Başarı işte budur. O ok ki vicdanlara saplanan kara lekelerin panzehiridir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’ne gereken yardımı ve kolaylığı sağlamasını onların bu ülkeye en büyük borcu olarak görüyorum. 2020’de Olimpiyata ev sahipliği yapmak isteyen ülkelerin Paralimpik Komiteleri de sağlam olmalı… Biz bu konuda avantajlıyız. Böyle bir Paralimpik Komitesi’nin varlığında Türkiye’ye ev sahipliği kolay verilir. Arz ettim Sayın Bakanım Suat Kılıç. Malum; askerler savaşır, komutanlar rütbe alır. Life goes on in parallel with love and the beloved, blood and honor, money and spirituality… Just the presence of one is not enough. Isn’t every moment of life a balanced parallelism? If blood pressure and cholesterol, weight and height, sugar and alcohol, caution and measures are not parallel, lives are in trouble… If the purpose is the health of the spirit and the body for people to attain a healthy living, disabled citizens must also be instilled with the idea of being involved in sports with intelligence, sense and effort. In recent years, since 1988 to be exact, a balanced parallelism became a condition of sports contests. The addition of the Paralympic Games to the International Olympic Games is a light of hope for those who are unfortunate in life. I perceive this as the largest step ever taken in the name of mankind and I go back even further and I thankfully remember British doctor Sir Ludwig Gutmann who organized sports competitions for the benefit of war veterans in 1948 after World War II on behalf of all the handicapped in the world. There is also an institution in Turkey, which is moving on the path shown by Sir Ludwig Gutmann to allow the disable to participate in sports; The National Paralympics Committee… Its president is our ‘Sir’ Yavuz Kocaömer… Because of his skills in overcoming bureaucratic obstacles and his devotion to the disabled people, I commend him. A big thank you to him… There are disabled people in all countries. However, Turkey is living the unending anguish of a terror for the past years that is looked with silence by the rest of the world. In addition to the citizens who are disabled from birth, I must confess that I feel indebted to the members of the National Paralympic Committee of Turkey who win these veterans over as well. The reason is clear and obvious; Paralympic gets its name from the joining of the two words ‘para’ and ‘olympique’. ‘Para’ is an expression that disabled people win a parallelism with the healthy individuals who compete in the Olympics. ‘Para’ is the symbol of parallelism. This means; Healthy and disabled individuals make up a whole. They are also able to participate in the Olympics. If the arrow of my brother who stretches his bow from where he is sitting, it must say that the disabled are to be won over in life at the target where that arrow is stuck… This is success. That arrow is the antidote of the poison that pollutes consciousnesses. I see the provision of the necessary assistance and facility to the National Paralympic Committee of Turkey by the governments of the Republic of Turkey as their greatest debt to this nation. The Paralympic Committees of countries which want to host the Olympics in 2020 must also be solid… We are at an advantage in this issue. Turkey will have an easier time receiving the hosting in the presence of such a Paralympic Committee. This is for your information Mr. Minister Suat Kılıç. As you know, soldiers fight, commanders are promoted. TMPK GENEL KURULU YAPILDI GENERAL ASSEMBLY OF THE NPCT WAS HELD T ürkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin olağanüstü genel kurulu 13 Ekim 2011 Perşembe günü İstanbul Sürmeli Oteli Balo Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıda; yönetim, denetleme, sicil, disiplin kurulu üyelikleri için seçime gidildi ve ana tüzüğün bazı maddelerinde değişiklikler yapıldı. Yönetim Kurulu üyeliğine; Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan (doğal üye), Abdullah Güven, Ahmet Ali Ağaoğlu, Ahmet Hüsnü Güreli, Ahmet Yavuz Kocaömer, Berrin Altınöz, Demirhan Şerefhan, İbrahim Gümüşdal, Kazım Ali Kiremitçioğlu, Mustafa Veysel Gülpınar, Şenes Erzik yeniden, Abdullah Çetin, Alpaslan Baki Ertekin, Gürdal Gümüş, Nurettin Konar yeni üye olarak seçildi. Denetleme Kurulu asıl üyeliğine Arif Yücel, Hayati Babaoğlu, Korhan Evin yeniden, Sicil ve Disiplin Kurulu asıl üyeliğine Cihangir Yıldırım ve Sezai Bağbaşı yeniden, Mehmet Şeref Tarık Bitlis de yeni üye olarak seçildi. The extraordinary general assembly of the National Paralympic Committee of Turkey was held on Thursday, October 13th, 2011 At the Istanbul Sürmeli Hotel Ballroom. Elections were conducted for memberships to the board of directors, audit, registry, discipline boards and amendments were made to some articles of the main bylaws. Youth and Sports Ministry Director of Sports Mehmet Baykan (natural member), Abdullah Güven, Ahmet Ali Ağaoğlu, Ahmet Hüsnü Güreli, Ahmet Yavuz Kocaömer, Berrin Altınöz, Demirhan Şerefhan, İbrahim Gümüşdal, Kazım Ali Kiremitçioğlu, Mustafa Veysel Gülpınar, Şenes Erzik were reelected, Abdullah Çetin, Alpaslan Baki Ertekin, Gürdal Gümüş, Nurettin Konar were elected as new members to the Board of Directors. Arif Yücel, Hayati Babaoğlu, Korhan Evin were reelected to the audit board as principal members, Cihangir Yıldırım and Sezai Bağbaşı were reelected to the Registry and Discipline Boards, Mehmet Şeref Tarık Bitlis was elected as a new member. PARALİMPİK TÜRKİYE 69 CEVAT KARAGÖL, ATICILIK DÜNYA KUPASI’NDA ÜÇÜNCÜ OLDU KARAGÖL TAKES THIRD PLACE IN SHOOTING WORLD CUP A vustralya’da 11-19 Kasım 2011 tarihleri arasında düzenlenen IPC Atıcılık Dünya Kupası’nda bedensel engelli milli sporcu Cevat Karagöl erkekler 10 metre havalı tabanca yarışmasında üçüncü olarak bronz madalya kazandı. 21 ülkeden 140 sporcunun katıldığı 12 branşta düzenlenen şampiyonada Türkiye’yi yedi branşta ferdi olarak temsil eden altı sporcudan beşi 2012 PARALİMPİK TÜRKİYE 70 Londra Paralimpik Oyunları barajını geçti. Ordu Belediyesi Bedensel Engelliler Spor Kulübü sporcusu olan Cevat Karagöl, bunda sonraki amacının 2012 Londra Paralimpik Oyunları’nda yarışarak madalya kazanmak olduğunu belirterek, “Bunun için çok çalışıyorum. Daha büyük başarılara imza atarak Ordu’yu ve ülkemi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum” dedi. Physically handicapped national athlete Cevat Karagöl won a bronze medal by coming in third place at the men’s 10 meters air pistol competition at the IPC Shooting World Cup held in Australia during 11-19 November 2011. During the championship held in 12 branches with the participation 140 athletes from 21 countries, five out of the six athletes representing Turkey individually in seven branches qualified for the 2012 London Paralympic Games. An athlete of the Ordu Municipality Physically Handicapped Sports Club, Cevat Karagöl stated that his next objective is to compete in the 2012 London Paralympic Games and to win a medal and said, “I am working very hard for this. I want achieve bigger successes and represent Ordu and my country in the best way that I can”. DÜNYA BADMİNTON ŞAMPİYONASI’NDAN 1 ALTIN, 1 GÜMÜŞ, 6 BRONZ MADALYA 1 GOLD, 1 SILVER, 6 BRONZE MEDALS AT THE WORLD BADMINTON CHAMPIONSHIP 22 -26 Kasım 2011 tarihleri arasında Guatemala'da düzenlenen Bedensel Engelliler Badminton Dünya Şampiyonası'na dört sporcu ile katılan Türkiye bir altın, bir gümüş, altı bronz madalya ile önemli bir başarıya imza attı. 26 ülkeden 155 sporcunun mücadele ettiği şampiyonada Avni Kertmen çiftlerde Dünya Şampiyonu olurken, teklerde ve karışık çiftlerde üçüncü sırayı aldı. İlker Tuzcu tek erkeklerde gümüş, çift erkeklerde bronz madalya kazanırken, Emine Seçkin tek bayanlarda ve karışık çiftlerde üçüncü, Avni Kertmen Participating in the Physically Handicapped Badminton World Championship held during 22-26 November 2011 in Guatemala with four players, Turkey achieved a successful result by winning one gold, one silver and six bronze medals. During the championship participated by 155 athletes from 26 countries, ülkeden 155 Avni Kertmen became world champion in the doubles, winning third place in the singles and mixed doubles. İlker Tuzcu won silver in the single men’s and bronze in the men’s doubles, with Emine Seçkin taking third place in the women’s and mixed doubles and fourth place in the women’s doubles. Tunahan Eser was another player winning a bronze çift bayanlarda dördüncü oldu. Tunahan Eser de çift erkeklerde Türkiye’ye bronz madalya kazandıran diğer sporcumuzdu. Guatemala’da üstün performans sergileyen Badminton Milli Takımı’nınantrenörü Ahmet Bozdam, dört sporcu ile katıldıkları şamiyonada elde edilen sekiz madalyanın önemli olduğunu belirterek, “Programlı, sistemli ve çok çalışarak başarıya ulaşmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Dünya Şampiyonası’nda aldığımız bu sonuçlar camiamız adına övünç ve gurur kaynağı oldu. Bu sonuçların özelikle genç sporcularımızın motivasyonuna önemli yansımaları olacak. Tüm sporcularımız artık çok çalışarak uluslararası büyük başarılara imza atabileceklerinin bilincini taşıyor” dedi. medal for Turkey in the men’s doubles. Coach of the Badminton National Team displaying a superior performance in Guatemala, Ahmet Bozdam indicated that the eight medals won in the championship that was attended with four players was significant and said, “We are happy as a result of the success we achieved with the hard, programmed and systematic work we did. The results we achieved at the World Championship was a source of pride and satisfaction for our community. These results will have major repercussions in the motivation of our young athletes especially. All of our athletes are now aware that they can achieve major successes internationally by working hard”. PARALİMPİK TÜRKİYE 71 IPC GENEL KURULU BEIJING’DE TOPLANDI IPC GENERAL ASSEMBLY MET IN BEIJING U luslararası Paralimpik Komitesi Genel Kurulu, 712 Aralık 2011 tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti Beijing’de toplandı. Toplantıda Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’ni Başkan A.Yavuz Kocaömer, Başkan Yardımcısı Demirhan Şerefhan ve Genel Sekreter İbrahim Gümüşdal temsil etti. 100’e yakın ülkenin Milli Paralimpik Komitesi başkanları, temsilcileri ve IPS Yönetim Kurulu üyelerinin hazır bulunduğu genel kurulda, Türkiye’nin başlattığı ve üçüncüsü 2011’de Hollanda’da yapılan ‘Gençlik Kampları’ konusu da masaya yatırıldı. Bu konuda 9 Aralık günü TMPK Başkanı A.Yavuz Kocaömer, genel sekreter İbrahim Gümüşdal ve diğer ilgili ülkelerin temsilcilerinin katıldığı özel bir toplantı gerçekleştirildi. ENGELLİ SPORCULAR YARARINA ÖZEL BİR GECE A VERY SPECIAL EVENING FOR THE BENEFIT OF DISABLED ATHLETES T ürkiye’de engelliler sporunun gelişmesinde önemli payı olan sivil toplum kuruluşu Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın geleneksel balosu 22 Kasım 2011 tarihinde Çırağan Sarayı’nda yapıldı. 12. kuruluş yıldönümünü Çırağan Palace Kempinski Oteli’nin Balo Salonu’nda kutlayan Vakfın gecesine ilgi büyüktü. Baloya TESYEV’in Mütevelli Heyet üyelerinin yanı sıra spor, kültür, sanat ve iş dünyasından 450’nin üzerinde bir davetli topluluğu katıldı. TESYEV Yönetim Kurulu Üyesi ve Balo Organizasyon Komitesi Başkanı Siren Ertan Çarmıklı’nın Couture Defilesi ile başlayan gecede Başkan A.Yavuz Kocaömer, balonun ana sponsoru Jaeger-LeCoultre Ceo’su Jerome Lambert’e ve yan sponsor Emaar Türkiye’nin Ceo’su Ozan Balaban’a birer plaket verdi. Ayrıca TESYEV’e katkılar sağlayan; Berrin Altınöz, Birgül Kılıç, Hayati Babaoğlu, İbrahim Gümüşdal ve Kaya Çilingiroğlu da Başkan Kocaömer tarafından birer plaketle onurlandırıldı. Ünlü sanatçı Erol Evgin’in sevilen şarkılarıyla geceye renk kattığı gecede 510 adet tekerlekli sandalye açık artırmada satılarak Vakfa gelir sağlandı. The traditional ball of the Disabled Sports Aid and Education Foundation, the non-governmental organization, which has a major share in the development of disabled sports in Turkey was held on November 22nd, 2011 at the Çırağan Palace. Celebrating the 12th anniversary of its foundation at the Ball Room of the Çırağan Palace Kempinski Hotel, there was great interest in the foundation’s evening. Along with TESYEV’s members of the Executive Board, more than 450 invitees from the sports, culture, art and business communities attended the evening. Starting with the Couture fashion show of TESYEV PARALİMPİK TÜRKİYE 72 Chairman of the Board and Ball Organization Committee Siren Ertan Çarmıklı, President A.Yavuz Kocaömer gave a plaque each to the main sponsor of the ball Jaeger-LeCoultre CEO Jerome Lambert and co-sponsor Emaar Turkey CEO Ozan Balaban during the evening. Also contributing to TESYEV; Berrin Altınöz, Birgül Kılıç, Hayati Babaoğlu, İbrahim Gümüşdal and Kaya Çilingiroğlu were honored with plaques by President Kocaömer. During the evening when the famous singer Erol Evgin added color to the evening with his popular songs, 510 wheelchairs were auctioned off to provide income for the foundation. The General Assembly of the International Paralympic Committee was held in Beijing, the capitol of the People’s Republic of China, on December 7-12 2011. The National Paralympic Committee of Turkey was represented during the meeting by President A.Yavuz Kocaömer, Vice President Demirhan Şerefhan and Secretary General İbrahim Gümüşdal. During the General Assembly attended by presidents of the National Paralympic Committees, representatives and IPS Board members of close to 100 countries, the topic of the ‘Youth Camps’ started by Turkey and held for the third time in 2011 in Holland was also under discussion. A special meeting was conducted in this subject attended by NPCT President A.Yavuz Kocaömer, secretary general İbrahim Gümüşdal and representatives of other countries on December 9th. PARALİMPİK TÜRKİYE 73 GOALBALL’DE NEREDEN NEREYE ! FROM WHERE TO WHERE IN GOALBALL! Dünyanın 50 yıl önce keşfettiği goalball sporuyla yakın geçmişte tanışan Türkiye kısa sürede aşama kaydetti ve şimdi önemli başarılara imza atıyor. 2011’de erkeklerde dünya ikinciliği, bayanlarda dünya üçüncülüğü geldi… 2012 Londra Paralimpik Oyunları’na katılma hakkını elde eden Goalball Erkek Milli Takımımız bu alanda bir ilki gerçekleştirdi. Familiarizing with the sport of goalball invented 50 years ago in the world; Turkey took significant headway in a short time and is now achieving major successes. There was a second place in the men’s and third place in women’s world championships in 2011… Obtaining the right to participate in the 2012 London Paralympic Games, our Goalball Men’s National Team achieved a first in this area. PARALİMPİK TÜRKİYE 75 23 2 . Dünya Savaşı’ndan çıkıldığı yıllarda Almanya’da, görme duyusunu yitiren askerlerin rehabilitasyonu amacıyla geliştirildiği bilinen ve dünyada 50 yıllık geçmişi bulunan görme engellilere özgü Paralimpik bir spor dalı olan goalball, Türkiye’de yeni yeni tanınıyor olsa da hızla ivme kazanıyor. Ülkemizde ilk kez 1993 yılında Ankara Göreneller Görme Engelliler İlköğretim Okulu’nda, Alman Görme Engelliler Spor Eğitimcisi Hans Knoller tarafından tanıtılan goalball, 1999 yılında A. Yavuz Kocaömer tarafından Türkiye’ye getirtilen Alman spor adamı Prof. Dr. Horst Kosel’in verdiği eğitim seminerinden sonra gelişerek yaygınlaştı. 2000 yılında Görme Engelliler Spor Federasyonu’nun kurulmasıyla birlikte spor kulüplerinin sayısı artarken, günümüzde 89 görme engelliler spor kulübünün 60’ında goalball bay ve bayan takımları oluşturulmuş durumda... Bu kulüplerde yaklaşık 800 lisanslı sporcu faal olarak goalball oynuyor. Ayrıca, ülke genelindeki 14 yatılı görme engelliler ilköğretim okulunda goalball’e en önemli spor etkinliği olarak yer veriliyor. Goalball sporuna devletin verdiği desteğin yanı sıra, Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı (TESYEV) önemli bir malzeme desteği sağlıyor. Vakıftan goalball için gerekli olan top, göz maskesi, goalball kalesi gibi malzeme yardımı yapılıyor. Görme Engelliler Spor Federasyonu çatısı altında yıldızlar, gençler ve büyükler kategorilerinde turnuvalar ve Türkiye şampiyonaları düzenlenirken, goalball 2010 yılından itibaren büyükler kategorisinde bay ve bayanlarda lig (A-B-C ligi) statüsünde oynanıyor. Known to be developed for the purpose of rehabilitating soldiers who lose the ability to see in Germany during World War II, a Paralympic sports branch specific to the blind with a 50 year past in the world, goalball is rapidly gaining momentum in Turkey, although it has recently become known in Turkey. Introduced in our country for the first time in 1993 at the Ankara Göreneller Primary School or the Blind by German Sports Instructor to the Blind Hans Knoller, developed and became more extensive after the training seminar given by German sports expert Prof. Dr. Horst Kosel invited to Turkey in 1999 by A. Yavuz Kocaömer. While the number of sports club increased with the establishment of the Blind Sports Federation in 2000, there are men’s and women’s goalball PARALİMPİK TÜRKİYE 76 teams in 60 sports clubs for the blind out of 89... Approximately 800 licensed athletes are actively playing goalball in these clubs. Also, at 14 boarding primary schools for the blind, goalball is considered the most important sports activity. In addition to the support provided by the government to the sport of goalball the Disabled Sports Aid and Education Foundation of Turkey (TESYEV) is providing major materials support. The foundation provides material aid for goalball such as balls, goggles, goalball goals. While tournaments and championships of Turkey are held under the roof of the Blind Sports Federation in the stars, juniors and seniors categories, goalball has been played since 2010 in the adult category in the league status (A-B-C leagues) for men and women. Uluslararası Görme Engelliler Spor Federasyonu’nun (International Blind Sports Federation / IBSA) düzenlediği uluslararası turnuvalara bay ve bayanlarda düzenli olarak katılmakta olan Türkiye’nin başarı grafiği ise her geçen yıl yükseliyor. Türkiye, 2003 yılında ilk kez milli takım düzeyinde katıldığı Kanada’dadaki 2. Dünya Oyunları Goalball Şampiyonası’nda 28 ülke arasında sonuncu olmuştu. 2005 yılında ABD’de yapılan 5. Dünya Gençler Goalball Şampiyonası’nda 10 ülke arasında dünya üçüncülüğünün elde edilmesinin ardından bir çok uluslararası turnuvada başarılar peşpeşe gelmeye başladı. Bu dönemde Avrupa Goalball A Ligi’ne yükselme başarısını gösteren Türkiye, 01-10 Nisan 2011 tarihleri arasında Antalya’da yapılan Dünya Oyunları Goalball Şampiyonası’nda erkeklerde dünya ikinciliği, bayanlarda dünya üçüncülüğüne ulaştı. Erkeklerde Londra 2012 Paralimpik Oyunları’na katılma hakkı kazanılması da ülkemizde bir ilk olarak spor tarihine geçti. Goalball’ün Türkiye’de çok kısa sayılabilecek bir sürede gelişerek yaygınlaşması ve erkeklerde Londra 2012 Paralimpik Oyunları için vize alınması, yapılan planlı ve programlı çalışmaların ürünü… Goalball Milli Takım Teknik Direktörü Gökhan İnce, gerekli desteğin sağlanması ve çalışmaların aynı şekilde sürdürülmesi halinde, 2012 Londra Paralimpik Oyunları’ndan başarılı bir derece ile döneceklerine inanıyor. As it is regularly participating in the international tournaments held by the International Blind Sports Federation (IBSA) in the men’s and women’s categories, Turkey’s success rate is rising with every passing year. Turkey had come in last place among 28 nations in 2003 during the 2nd World Games Goalball Championship it had entered for the first time in Canada. Following a third place finish among 10 countries in 2005 during the 5th World Youth Goalball Championship held in the USA, successes started to come one after the other in many international tournaments. Managing to rise to the European Goalball A League at this time, Turkey won second place in the men’s category and third place in the women’s category at the World Games Goalball Championship held during 01-10 April 2011 in Antalya. The fact that the men won the right to participate in the London 2012 Paralympic Games went down into our nation’s sports history as a first. Goalball’s development and popularization in Turkey in a fairly short time and the winning by the men’s team of the right to participate in the London 2012 Paralympic Games are the products of planned and programmed work that is being carried out… Goalball National Team Head Coach Gökhan İnce believes that they will return from the London 2012 Paralympic Games with a successful result, if the necessary support is provided and the work is maintained at the same level. PARALİMPİK TÜRKİYE 77 GOALBALL OYUNUNUN KURALLARI Görme engelliler için keyifli bir takım oyunu olan goalball’ün 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da geliştirildiği biliniyor. Sonraki dönemde Uluslararası Görme Engelliler Sporları Federasyonu (IBSA) bu oyunu görme engellilere yönelik takım oyunu haline getirerek kurallarını belirledi. Goalball oyunu ilk olarak 1976 yılında Kanada’da yapılan Engelliler Olimpiyatı’nda dünyaya tanıtıldı. An enjoyable team sport for the blind, it is known that goalball was developed in Germany after World War II. Subsequently, the International Blind Sports Federation (IBSA) turned this sport into a team play for the blind and set up its rules. Goalball was first introduced to the world during the Disabled Olympics held in 1976 in Canada. Goalball, which is an indoor sport, has a rectangular playing field that is 18 meters long and 9 meters wide. There are two goals facing each other in the game. The goals are positioned as they are in football and are located at two ends of the field. The goals are 1.30 meters high and 9 meters wide. The ball used during the game is the size of a basketball and weighs 1250 grams. There are bells inside the ball that create sound. There are holes on the surface of the ball that allow the sound of the bells to spread to the outside. During a goalball match players take turns in throwing the ball towards each other within certain rules and a throwing technique. During the match that takes place between two teams of three players each, the team that scores the most goals wins the match. Each team is made up of six players PARALİMPİK TÜRKİYE 78 Bir salon oyunu olan goalball’ün oyun sahası dikdörtgen biçiminde olup, 18 metre uzunluğunda ve 9 metre genişliğindedir. Oyunda, karşılıklı iki kale bulunmaktadır. Kaleler, futboldaki gibi konumlandırılır ve sahanın iki ucunda yer alır. Kalelerin yüksekliği 1.30 metre, genişliği 9 metredir. Oyunda kullanılan top, basketbol topu büyüklüğünde ve 1250 gram ağırlığındadır. Bu topun içinde ses çıkaran ziller vardır. Topun yüzeyinde, içerisinde bulunan zillerin sesinin dışarıya yayılmasını sağlayan delikler bulunur. Goalball karşılaşmasında oyuncular belli kurallar ve atış tekniği ile topu sırayla birbirlerine doğru fırlatırlar. Üçer kişilik iki takım arasında gerçekleşen oyunda en çok gol atan takım karşılaşmayı kazanır. Müsabakalar sırasında her takım altı oyuncudan oluşur. Bunların üçü asıl, üçü yedektir. Goalball oyuncuları değişik şiddette görme bozukluklarına sahip kişiler olduklarından, oyun sırasında şansları eşitlemek için görmelerini tamamen engelleyen gözlükler veya göz bandı takmak zorundadırlar. Böylece oyuna katılan tüm oyuncular tamamen ve eşit şekilde kör olur ve sadece işitme ve dokunma duyularına güvenirler. Maçlar 10’ar dakikalık iki devre halinde toplam 20 dakika oynanır. Devre arası dinlenme süresi üç dakikadır. Maçı normal süresi beraberlikle biterse üçer dakikalık iki devre daha oynanır. Bu sürede de beraberlik bozulmazsa, kazanan tarafı serbest atışlar belirler. Topun içindeki zillerin oyuncuları yönlendirmesi, sporcuların iyi konsantre olabilmeleri ve topa anında tepki verebilmeleri için oyun sırasında salon bütünüyle sessiz olmalıdır. Kazanılan her sayıdan sonra yükselen tezahüratları izleyen sessizlik tekrar oyuna dönüldüğünün işaretidir. Goalball bir turnuva oyunudur. Goalball sporundaki önemli nokta, Paralimpik Oyunlar’ın vazgeçilmez bir parçası olmasıdır. during the contests. Three of them play on the field and three are reserves. Goalball players are individuals who have visual impairments of varying degrees, thus they are obliged to wear eyeglasses or head bands that completely prevent seeing during the game to equalize the chances. In this manner, all players in the game are fully and equally blinded and rely solely on their hearing and touching senses. Games are played in two halves of 10 minutes each for a total of 20 minutes. The half time resting period is three minutes. If the regular play time ends up in a tie, two overtime periods of three minutes are played. If the tie remains after that time, the winner is determined with free throws. In order for the bells inside the ball to orient the players, for the athletes to fully concentrate and react instantly to the ball, the hall must be completely silent during the game. The silence that follows the cheering after each point is a sign that play is continuing. Goalball is a tournament game. The most important point in the sport of goalball is the fact that it is an essential part of the Paralympic Games. ÇÖLDE TÜRK RÜZGARI TURKISH WIND IN THE DESERT Hamide Kurt B edensel engelli milli atletlerimiz, 28 Kasim - 7 Aralik 2011 tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri'nde yapılan Dünya Bedensel Engelliler Atletizm Oyunları'nda (IWAS World Game) iki altın, dört bronz madalya kazandı. Sharjah kentinde gerçekleştirilen ve 40 ülkeden 600 atletin katıldığı şampiyonada Hamide Kurt 800 metrede 02.19,62'lık derecesi ile altın madalya kazanırken, Paralimpik Oyunları ‘A’ barajını geçerek 2012 Londra'da yarışma hakkını elde etti. Kurt ayrıca 400 ve 200 metrede bronz madalya alarak bu kategorilerde de Londra 2012 ‘B’ barajını geçti. Erkeklerde daha önce Londra 2012 Paralimpik Oyunları vizesi alan Cahit Kılıçarslan da 1500 metrede 04.16,72’lik derecesiyle altın madalya kazandı. Kılıçarslan 800 metrede 02.03,39 ile bronz aldı. Erkeklerdeki bir diğer temsilcimiz Abdülvahap Berktaş ise 100 metrede 12,29 ile bronz madalyanın sahibi oldu. Our physically handicapped national athletes won two gold and four bronze medals at the World Physically Handicapped Track & Field Games (IWAS World Games) held at the United Arab Emirates on November 28th – December 7th 2011. During the games organized in the city of Sharjah with the participation of 600 athletes from 40 nations, Hamide Kurt won the gold medal in the 800 meters with a time of 02.19,62, qualifying for the Paralympic Games ‘A’ group and won the right to compete in London 2012. Kurt also won the bronze medals in the 400 and 200 meters and qualified for the London 2012 ‘B’ group in these categories. In the men’s Cahit Kılıçarslan, who had earlier obtained a visa for the London 2012 Paralympic Games, also won the gold medal in the 1500 meters with a time of 04.16,72. Kılıçarslan won the bronze medal in the 800 meters with a time of 02.03,39. Another athlete in the men’s division, Abdülvahap Berktaş won the bronze medal in the 100 meters with a time of 12,29. Cahit Kılıçarslan TOSSFED - MUĞLA ÜNİVERSİTESİ İŞBİRLİĞİ COOPERATION BETWEEN TOSSFED - MUĞLA UNIVERSITY T ürkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu (TOSSFED) ile Muğla Üniversitesi arasında antrenör yetiştirme, sertifika eğitimi ve milli takımların kamp yapmasıyla ilgili olarak prensip anlaşmasına varıldı. Daha önce Hatay Namık Kemal Üniversitesi ile yapılan bocce branşına antrenör yetiştirme anlaşmasının ardından bu kez Muğla Üniversitesi ile atletizm, yüzme ve masa tenisi branşları için anlaşma sağlandı. Söz konusu anlaşmaya göre; Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu'nun eğitim kurulu üyeleri, üniversitede BESYO bölümünde okuyan öğrencilere özel sporcular için antrenör eğitimi verecek. Ayrıca üniversitenin spor tesislerinde yüzme, atletizm ve masa tenisi milli takımlarına kamp yapma imkanı sağlanacak. Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Gürdal Gümüş başkanlığında bir heyet bu kapsamda 30 Kasım 2011 tarihinde Muğla Üniversitesi Rektörü Mensur Harmandar ile makamında buluşarak el sıkıştılar. A principle agreement was reached between the Special Athletes Sports Federation of Turkey (TOSSFED) and Muğla University for training coaches, certificate education and camps of national teams. Following the agreement to train athletes for the bocce branch made previously with the Hatay Namık Kemal University, this time agreement was made with the Muğla University for the track & field, swimming and table tennis branches. According to the agreement at hand, educational board members of the Special Athletes Sports Federation of Turkey will provide special athletes coach’s training to students studying at the university’s BESYO department. In addition the swimming, track & field and table tennis teams will be provided the means to hold camps at the sports facilities of the university. A delegation headed by President of the Special Athletes Sports Federation of Turkey Gürdal Gümüş met with the Chancellor of Muğla University Mensur Harmandar at this office on November 30th, 2011 in this scope and shook hands. PARALİMPİK TÜRKİYE 80
Benzer belgeler
TÜRK?
Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.
TÜRKİYE
Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.
TÜRKİYE
Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.
TÜRKİYE
Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.