Ocak 2007 - Binfikir
Transkript
Ocak 2007 - Binfikir
04.01.2007 05:46 Seite 1 Halka raðmen halk için medya Kayýp yýl riski Türk’ü kötülemek Türk’e kaldý yürütülen müzakereler en seçme filmleri bile aratmayacak bir boyut kazanmýþ durumda. Süreçte ne ararsanýz var... Sahi ya, biz yabancý kökenliler de Öneriler bir bir geliyor. Artýk Tür- Güven ÖZALP Erdinç UTKU Avrupa Birliði’yle Türkiye arasýnda Binfikir’in düzenlediði “Belçika’da Türkçe basýnýn sorunlarý” panelinde en dikkat çekici nokta siyasetçi Mustafa Öztürk’ün yorumuydu... Erdem RESNE Belçika birliðini Türk ve Faslýlara borçlu 5 6 olmasak, n’olacak bu Belçika’nýn hali? 8 www.binfikir.be Sayfa 1.qxp kiye’den biriyle evlenmek zor olacak gibi görünüyor... Adnan YILDIZ 20 YENÝ YILDA YENÝ UYGULAMALAR 4’te Okuyun, bir fikir edinin Sayý 14 - Ocak 2007 2006’DA TÜRKLERÝ ETKÝLEYEN OLAYLAR 14 ’te den Binfikir’e halkýmýzýn gösterdiði yoðun ilgi tüccarlarýn aðzýný sulandýrýyor Binfikir olarak uzun zamandýr polemiðe girmiyoruz. Gazeteciliði ilkeli yapmaya karar veren herkesi, görüþü ne olursa olsun, saygýyla karþýlayýp rakip olarak görmekten sakýndýk. Bu nedenle Türkçe medya paneli bile düzenledik ve HERKESÝ davet ettik. Meslek ilkelerine, dayanýþmaya ve çalýþma þartlarýnýn düzelmesine sahip çýktýk. Ancak temel etik kurallarýný ihlal edenlerle dayanýþma içinde olmamýz düþünülemez. Çünkü bunu yaparsak bu ilkesizliðe alet olmuþ sayýlýrýz. EuroTürk gazetesinin sahibiyle “iþ” iliþkisinde olan bir zat-ý muhterem, ürününü daðýtmakla görevli olduðu bir Lüksemburg þirketi aracýlýðýyla Binfikir ve Beltürk Gazeteleri’nin Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’ta isim ve kullaným hakkýna el koyma giriþiminde bulundu. Bu, düpedüz bir saldýrý ve susturma giriþimidir. Bildiðiniz gibi, bahsi geçen gazetenin temel basýn ilkelerini ihlal edip siyasi destek karþýlýðýnda Sait Köse’den para istediði haberleri, yine Köse’nin aðzýndan Binfikir ve Beltürk sitelerinde yayýmlanmýþtý. Hatta o zamanlar EuroTürk gazetesinin sahibi ve iddialarýn muhatabý Ethem Kýþlalý’yý arayan arkadaþýmýz Serpil Aygün, herhangi bir açýklama alamamakla birlikte haberin yayýmlanmasýný engellemek için tehdit edildi. Nezaketen bu tehdit olayýndan söz bile etmedik. Fakat bu kadar sinsice yürütülen bir susturma operasyonuna sessiz kalmamýz düþünülemez. Yayýncýlýðý ticari bir çýkar kapýsý olarak görenlerin ilk icraatý deðil bu. Ýlkeli yayýncýlýk ve Binfikir’e halkýmýzýn gösterdiði yoðun ilgi, bazý tüccarlarýn aðzýný sulandýrýyor. Baþýna geçirdiði gazete maskesiyle umduðu rantý alamayanlar, gecegündüz çalýþarak oluþturduðumuz imajýmýzý, Binfikir ismini çalýp ün yapmayý umuyorlar. Hukuki alanda hakkýmýzý aramakla birlikte Belçika’da yayýmlanan tüm gazetelere, gazeteci dernekleri ve medyayla uðraþan Belçika kurumlarýna da etiðe aykýrý bu olayý duyurmayý görev biliyoruz. Bu tür olaylara son vermenin tek yolu düzenlediðimiz panelde de ortaya çýktýðý gibi Belçika’da yerel medyanýn içdenetimini saðlayacak mekanizmalarý oluþturma yönünde örgütlenmesidir. Avrupa’ya örnek gösterildik elçika’da yayýn yapan Binfikir gazetesinin, Avrupa Türk Gazeteciler Birliði (ATGB) ile birlikte düzenlediði “Belçika’daki Türkçe yerel medyanýn sorunlarý” konulu panel, yoðun bir katýlýma sahne oldu. Belçika’da yayýncýlýk yapan tüm kesimler ilk defa bir araya gelerek kavgasýz, gürültüsüz bir þekilde ortak sorunlarýný dile getirdiler. ATGB Baþkaný Gürsel Köksal, bu toplantýdan, diðer Avrupa ülkelerinde de zaman kaybetmeden benzer etkinlikler düzenlenmesine yönelik bir mesaj çýktýðýný belirterek, “Artýk ortak enerjiyi Avrupa’daki Türkçe medyanýn, Türkçe iletiþimin geleceðine yöneltmek gerekiyor” dedi ve böylece panelimizi diðer Avrupa ülkelerine örnek olarak gösterdi. B Sayfa 11’de Okurlarýmýzýn Kurban Bayramý ve yeni yýlýný kutlarýz Sayfa 2.qxp 04.01.2007 00:41 Seite 1 Sayfa 3.qxp 04.01.2007 06:39 Seite 1 Ocak 2007 GÜNDEM Binfikir ajanslara haber kaynaðý oluyor 3 editör’den [email protected] Haber Merkezi aha önce Belçika basýnýnýn ilginç bulduðu ve tanýtým amacýyla konu aldýðý site ve gazetemiz Binfikir, artýk haber konusu deðil, haber kaynaðý oluyor. Serpil Aygün’ün “ýrkçýlýk maðduru Türk” haberi, Türkiye’de yayýn yapan birçok internet sitesi ve haber ajansý tarafýndan Binfikir kaynaklý olarak okuyuculara sunuldu. Binfikir geçen sene de Paris’te düzenlenmesi gereken Ermeni Soykýrým yasalarýný protesto yürüyüþünün iptali haberiyle Türk medyasýnýn ilgi odaðý olmuþtu. Türk medyasýný aþýp Belçika gazetelerine de sýzan Binfikir haberleri, La Libre Belgique gazetesinin seçim öncesi hazýrladýðý iki sayfalýk Türk toplumu sunuþunda kaynak olarak kullanýlmýþtý. Ardýndan Le Soir gazetesi, Emir Kýr’ýn baþkanlýk hedefi hakkýnda yine Binfikir’den yararlanmýþtý. Son olarak da UETD’nin düzenlediði toplantýyý “Malaise Ottoman à l’ULB” baþlýklý makalede haber yapan Le Soir, derneðin tanýtýmý için gazetemizde yayýmlanan Sivil Toplum Örgütleri söyleþisinden yararlandý. Binfikir, kuruluþundan bu yana Brussel Deze Week, Le Journal du Mardi, FM Brussel ve Het Belang van Limburg tarafýndan özel röportajlarla Belçikalýlara tanýtýldý. D Yeni yýlda yeni umutlarla laman Sosyalist Sendikasý ABVV, bir kez daha Flaman Sosyalist Parti SP.a ile anlaþmazlýða düþtü. Kurumsal reformlar kapasamýnda SP.a’nýn da, diðer partiler gibi çalýþma sektörünü tamamen bölmek istemesi, sendika tarafýndan kabul edilemez bir durum olarak deðerlendiriliyor. Belçika’da genellikle kurumsal reform ve federalleþme derken, kabaca ayrýmcý Flamanlar ve karþý gelen Valonlar imajý oluþuyor- F du. Sadece bir konuda bu saflaþma Flaman-Valon tartýþmasýný aþýp, ideolojik bir hale geliyordu: çaliþma ve sosyal sigorta. Bu konuda genellikle Sosyalistler, ulusal dayanýþmaya sahip çýkýp bölünmeye karþý geliyordu. Fakat Flaman Sosyalist Partisi SP.a, artýk bu sektörün de bölgeler arasýnda paylaþýlmasýný talep ediyor. ABVV’ye göre, bu istek fazla. Çalýþma ve iþsizlik meselelerini federalleþtirmenin tehlikeli olduðunu savunan sendika, bunun zamanla sosyal sigorta’yý tamamen çökerteceði görüþünde. Genel kanýnýn aksine iki bölge arasýnda çok büyük fark olmadýðýný söyleyen sendika yetkilileri, saðlýk ve emeklilik masraflarýnýn hem Flaman, hem Valon Bölgesi’nde ayný olduðunu, sadece iþsizlere verilen ödeneklerin Valon Bölgesi’nde daha yüksek olduðunu açýklýyor. Bunun da Valon Bölgesi’ndeki genel iþsizlik sorunundan kaynaklandýðýnýn üzerinde duruluyor. 2006’da Resmi Gazete’de 76 bin 486 sayfa yasa yayýmlandý uç iþleyip mahkemeye çýkarýlan ve yasalarý bilmediðini açýklayanlara Belçika’da genellikle þu hukuk sözü hatýrlatýlýr: “Herkesin yasalarý bilmesi gerektiði varsayýlýr”. Sadece varsayým. Çünkü Belçika’da sadece 2006 yýlýnda resmi gazete’de yayýmlanan yasalar, tam 76.486 sayfayý kapsýyor! Ya- S ni her vatandaþýn, günlük 200 sayfa yasayý ezberlemesi lazým. Bu sayý bir rekor deðil. 2005 yýlýna nazaran 20.000 sayfa fazla basýlmýþ, fakat 2004’teki yasa sayfa sayýsý tam 87.755’miþ. Bu sayý aslýnda sadece federal yasalarý deðil, bölge yasa ve kanunlarýný, genelgeleri ve yönetmelikleri de kapsýyor. eni yýl, bayram kutlamalarý derken, 2007’deki ilk sayýmýzý çýkarmanýn heyecanýný yaþýyorduk ki, bazý sahtekarlarýn paravan þirketler aracýlýðýyla, yirmiye aþkýn insanýn alýnteriyle oluþturduðu ve halkýmýzýn beðenisini kazanan Gazetemiz Binfikir’in ismini gaspetmeye çalýþtýklarýný öðrendik. Gazeteciliði ticari amaçlarý için araç olarak kullananlara gereken yanýtý birinci sayfamýzda verdik. Binfikir Gazetesi olarak Avrupa Türk Gazeteciler Birliði ile birlikte düzenlediðimiz panelin gerekliliði de bu geliþme ile bir kez de ortaya çýkmýþ oldu. Önümüzeki günlerde Binfikir olarak yaptýðýbu konudaki çalýþmamýz haberlerin hem larýmýz devam edecek Belçika hem de Türk ancak bu sayýmýzda panelle ilgili geliþmemedyasýnda kaynak leri okuyabilirsiniz. olarak gösterilmesi Ayrýca Binfikir olabizleri mutlu ederken, rak yaptýðýmýz haberlerin hem Belçika hem siz okuyucularýmýzla de Türk medyasýnda da bu bilgileri paylaþkaynak olarak gösterilmesi bizleri mutlu mak istedik. ederken, siz okuyucularýmýzla da bu bilgileri paylaþmak istedik. Binfikir web sitemiz hýzlý ve doðru haberleriyle ulusal Türk basýnýna hatta ajanslara kaynak oluyor. Diðer taraftan gazetemizde yeralan haber ve röportajlar da Belçika medyasýnda yeraldý. Konuyla ilgili haberi üçüncü sayfamýzda okuyabilirsiniz. Yeni yýlýn bu ilk sayýsýnda geçtiðimiz ayýn önemli geliþmelerini haber, yorum ve röportajlarla bulacaksýnýz. Bunun yanýnda 2007 yýlýndaki yeni geliþmeleri de sizler için derledik. Frankofon Radyo Televizyon Kurumu RTBF’in yaptýðý kurgu haberin perde arkasýný arkadaþýmýz Erdem Resne’nin, programýn sunucusu François de Brigode ile yaptýðý röportajýnýn yeraldýðý orta sayfada aralayabilirsiniz. Bu sayýnýn diðer bir önemli röportajýnda geleneksel Türkçe müziði farklý kültürlerden sanatçýlarla, farklý tarzlarla yorumlayan sanatçý Sibel’i, grubunu ve çalýþmalarýný arkadaþýmýz Erdinç Utku’nun kaleminden sizlere sunuyoruz. Halkýn Nabzý’nda arkadaþýmýz Ece Ayaydýn, Gent sokaklarýnda vatandaþlarýn Kurban Bayramý ve yeni yýlla ilgili görüþlerini aldý. Sivil Toplum Örgütleri tanýtýmýnda bu ay Liege Türk Dernekleri Federasyonu ile görüþtük. Baþkan Ýbrahim Kaya ve Federasyon yönetim kurulu üyeleri örgütlenmelerini tanýtýrken, Liege’deki siyasi faaliyetleri hakkýnda da önemli açýklamalarda bulundular. Çocuk sayfamýzýn yeni konuðu sevimli köpek Pati, Belçika’nýn önemli merkezlerini çocuklarýmýz için dolaþýp, onlar için anlattý. Pati bundan sonra her ay bizimle olacak. Çocuklarýmýzýn kendi resim , yazý ve þiirlerini de bu sayfada yayýnlamaya devam ediyoruz. Yeni yýlda yeni umutlarla ve yayýnlarla birlikte olmak dileðiyle tüm okuyucularýmýzýn yeni yýlýný ve kurban bayramýný kutluyorum. Y SP.A ve ABVV arasýnda yine fikir ayrýlýðý Belçika’nýn federal yapýya bürünmesiyle artan sayfa sayýsý, yetkililere göre gelecek senelerde düþüþe geçecek. Yayýmlanan yasalrýn çoðunlukla yeni yasa olmadýðý ve eski yasalarýn eksikliklerini tamamlamak veya gereksiz bazý yasalarý kaldýrmak amacýyla yayýmlandýðý söyleniyor. Serpil Aygün Sayfa 4x.qxp 04.01.2007 02:02 Seite 1 Ocak 2007 GÜNDEM 4 Belçika’da yeni yýlda yeni uygulamalar [email protected] Mafya’nýn saðý solu olmaz ir zamanlar, sað ve sol politik kutuplarýn daha belirgin olduðu dönemlerde yeraltý dünyasýný yönlendirenlerin bile saðcýsý solcusu olduðu söylenirdi. Hatta 1980 darbesi öncesi ünlü babalar vardý ki solcu baba olarak ün salmýþlardý. Ýsimleri telaffuz etmek istemiyorum. Yanlýþ hatýrlayabiliyor olabilirim, bir de konu þahýslar deðil. Geçenlerde de Belçika’yý iyi bilen bir kaç tanýdýkla sohbet ederken Türk asýllý bir iþadamýndan bahsedildi. Aramýzdan birisi ne iþadamý ya, mafya O dedi. Bir diðeri savunmaya çalýþtý “ama O solcu” dedi. Daha sonra baþka biri “solcu mafya babalarý yok mu abi, O da öyle” dedi. Bir ara kim bu adamý yeriyor kim kayýrýyor, þaþýrdým. Benim aklým bu konuda hep karýþýr. Yaa arkadaþlar dedim Hem mahallemafya illegal bir çýkar grubu nin kýzýnýn deðil midir? Öyle ise mafyanamusunu nýn solcusu olur mu? Ya da solcu olan adam mafya olur koruyup hem mu? de fuhuþ yaYa da Robin Hood gibi solpanlardan hacu mafya elemanlarý zenginden alýp fakire mi verir? Bazý raç kesilmez. eski Türk filmlerinde öyledir Böyle olursa ya. Örneðin, baba ölünce büyük abi küçük yaþýna raðmen mahallenizin evi geçindirmek için tahsili kýzlarý daha býrakýr. Gayesi diðer kardeþçoook batakla- lerini okutmak ve evi geçindirmektir. Ama su satarak, ra düþerler. boyacýlýk yaparak bunun altýndan kalkamaz ve racon neyse yolu ona göre çizilir. Küçük suçlardan büyük suçlara, kodese girip çýkmalara derken kendini organize suç örgütlerinin içinde serpilmiþ bir delikanlý olarak bulur. Ama kötü kalpli biri olmadýðýndan ve kaderin aðýna takýldýðýndan bütün bunlarý yapmaktadýr. Ve topladýklarý haraçtan aldýklarýnýn bir kýsmýný eski mahallesinin fakir insanlarýna daðýtmaktadýr. Ve yine, bu Türk filmlerinde, ahlaki deðerlerimiz böyle þeyleri kabul edemediðinden, su testisi su yolunda kýrýlýr. Hatta böyle filmlerin acýklý sonunda mafya aðabeyin okuttuðu kardeþ komser ya da savcý olmuþtur ve bu Robin Hood’larýn ölümü bu kardeþlerin elinden olur. Bana soracak olursanýz, solun, saðýn biraz karýþtýðý, deðerlerin biraz deðerinden yitirdiði þu günlerde mafyanýn saðcýsý solcusu olmaz. (Saðý-solu da olmaz) Zaten solcu olunursa mafya olunmaz. Hem mahallenin kýzýnýn namusunu koruyup hem de fuhuþ yapanlardan haraç kesilmez. Böyle olursa mahallenizin kýzlarý daha çoook bataklara düþerler. Küreselleþme rüzgarýnda 80 öncesinin anlamýnda ne sað kaldý ortada ne de sol. Ne gariptir ki bu süreç en çok da sosyalizm bayraðýný yere düþüren eski Doðu Bloku ülkelerinde yaþandý. Böyle olunca da ortalýk mafyaya kaldý.Sosyal adaletin iyi düzenlenmediði ülkelerde meydan yasadýþý oluþumlara kalýyor. B Yeni yýlla birlikte Belçika’da bazý alanlarda yaþamýmýzý çok yakýndan etkileyecek yeni uygulamalar geliyor. Serpil Aygün * Yeni yýlda tüm mali pullar uygulamadan kaldýrýlýyor. Resmi belgelere mali pul yapýþtýrýlmasý gerekmeyecek. * Sigara fiyatlarý 50 cent zamlanacak. Fiyat artýþý sigaraya eklenen vergilerin yükseltilmesinden kaynaklanýyor. * 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren lokantalarda sigara yasaðý uygulamasý baþlatýlýyor. Bu tarihten sonra sadece lokantalarýn özellikle sigara içmeye ayrýlmýþ kapalý odalarýnda sigara içilebilecek. Lokantalarýn yasaða uymamasý tespit edildiðinde ilk kez uyarýlýp, yasa hakkýnda bilgi verilecek. Tekrarlanmasý durumunda ise denetimciler 150 ila 1650 euro ceza kesebilecek. Belçika’da sigara yasaðý ilk olarak 1976 yýlýnda otobüslerde baþladý, daha sonra da 1987 yýlýnda kamuya açýk yerlerde uygulandý. Uçaklarda 1998, trenlerde 2004 ve iþyerlerinde ise 2006 yýlýnda yasak uygulamasý baþladý. *2007 yýlýnda elektrik için uygulanan ucuz gece tarifesi hafta sonlarý da geçerli olacak. Ucuz tarifeden yararlanabilmek için geceleri çamaþýr ve bulaþýk yýkama ve ütü yapma alýþkanlýðý da böylece sona erecek. Bu iþler hafta sonlarý ayný ucuz tarifeden yararlanýlarak gündüz de yapýlabilecek. *Ulusal telekomünikasyon þirketi Belgacom yurtiçi sabit telefonla telefon etme fiyatlarýný % 2 artýracak. Sabit telefondan diðer sabit telefonlara ya da cep telefonlarýna yapýlan görüþmeler % 2 zamlanýyor. * Yol çalýþmalarý nedeniyle müþterisi azalan esnaf 1 Ocak’tan itibaren tazminat isteyebilecek. Çalýþmalar nedeniyle iþyerini en az 14 gün kapatmak zorunda kalan esnaflar kapalý kaldýðý her gün için 44,20 Euro alacak. *2 yaþýnýn altýndaki çocuklarda menenjite karþý yapýlan aþý masrafý geri alýnabilecek. Bu aþý çocuk baþýna 273,08 Euro’ya mal oluyor. *1 Ocaktan itibaren rahim kanseri aþýsý(Gardasil) maliyetinin bir kýsmý hastalýk sigortasý tarafýndan geri ödenecek. 3 kez yapýlmasý gereken bu aþý toplam 412,20 Euro’ya maloluyor. Hastalýk sigortalarý bu masrafýn 50 Euro – 150 Euro’luk bölümünü geri ödeyecek. Belçika’da yýlda 270 kadýn rahim kanseri nedeniyle yaþamýný yitiriyor. * Gerekmediði halde hastanelerin acil servislerine baþvuran hastalar yeni yýlda 18 Euro ödeyecekler. Uygulama Acil Servisleri gereksiz yere meþgul edilmesinin önüne geçilmek amacýyla baþlatýlýyor. Ev doktorunun gönderdiði ya da ambulansla gerçekten acil olduðu icin acil servisten yararlananlar ise sadece 4 Euro ödeyecekler. * 1 Ocak 2007’den itibaren Brüksel’de musluk suyu fiayatlarý artýyor. Fiyat artýþý 19. yüzyýldan kalma su altyapýsýný modernize etmek amacýyla uygulanacak. Suyun fiyatý metre küp baþýna 0,25 Euro’dan (25 cent) 0,43 Euro’ya (43 cent) çýkýyor. * 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren Flaman Bölgesinde eþini kaybedenler, oturduklarý evin yarýsýný üzerine geçirmek için veraset ve intikal vergisi ödemeyecek. Uygulama evliler ve birlikte yaþayanlar için geçerli. 3 yýldan fazla ayný çatý altýnda yaþayan kardeþler de bu uygulamadan yararlanabilecek. * Flaman Bölgesinde 10 bin Euro’nun üzerinde tamirat/inþaat iþi yapanlar 1 Ocak 2007’den itibaren Flaman Toplumu’ndan tamir primi alabilecekler. Bu pirim masrafýn en fazla % 30’u olacak ve 10000 Euro’yu geçemeyecek. Küçük inþaat iþlerini kendi yapanlar da bu primden yararlanabilecek. Sayfa 5x.qxp 04.01.2007 02:41 Seite 1 Ocak 2007 GÜNDEM infikir’in düzenlediði “Belçika’da Türkçe basýnýn sorunlarý” panelinde en dikkat çekici nokta siyasetçi Mustafa Öztürk’ün yorumuydu: “fazla vitamin, bünyeye zarar. Binfikir kalitesini düþürüp halka inmeli”. Eleþtirel bile olsa kalitemizin kabul görmesi bizi gururlandýrdý. Konunun özüne dönmek gerekirse; medyanýn ve kamuoyunu yönlendirici kesimin (sanatçý, düþünür, vs...) topluma olumlu yönde katký yapma sorumluluðu elbette var. Fakat “halka inmek” kavramý bizce yanlýþ. Neden? 1- Bir insan bir eser ürettiðinde elbette bunun faydasý görülür. Ama sanatçý, düþünür, gazeteci, faydalý olmak gibi bir dayatmaya boyun eðmez. Doðrularýna göre üretir-yazar-çizer ve bu üretim yetkililer ve halk tarafýndan kullanýlýr. Faydalý olmak sonuç olabilir, ama amaç deðildir. Faydalý olma amacýný güden ve gütmesi gereken sadece siyasetçidir, yetkilidir. 2- Halk-aydýn ikilemi olduðunu düþünmek ilginç bir yanýlgý. Aydýn denen kiþi gökten zembille inmiyor. Yaþamýnýn belirli dönemlerinde halkla ters düþse ve ondan kopsa bile, aydýn da halktan gelip toplum sorunlarýna kafa yoran bireydir. 3- “Halktan kopsa bile” derken, yazar Özdemir Ýnce’nin bu konuda karaladýðý birkaç satýrý aktarýyoruz: “Toplumun her katmanýnda 'Ay- 5 B [email protected] Halka raðmen halk için medya “Halka inmek gerek” diyenlerin, yani bir þekilde halký cahil sananlarýn, ayný zamanda en halkçý geçinen insanlar olmalarý sizce ilginç deðil mi? Buna halký düþünmek deðil, popülizm deniyor. dýn'ýn Görev ve Sorumluluklarý' konusunda deðiþik yanýlsamalar var. Biri: “Aydýn, halký aydýnlatmakla görevlidir!” [Bu görüþe] ülkemizde bir katký bile yapýldý: 'Aydýn, halký anlamak için onun ayaðýna gitmelidir!' [Aydýn] elbette toplumunu, sýnýfýný tanýmak ve anlamak zorunda. Ancak, sadece Türk halký deðil, hiçbir halk, 'aydýn'ý kendinden saymaz. Hatta sevmez. Ama baþý sýkýþtýkça, yaþadýðý bunalýmýn faturasýný ona gönder- mekten zevk alýr. Bu nedenle, aydýn ile halk arasýnda iletiþim eksikliði bizim topluma özgü bir durum deðil, evrensel. Savaþ gibi hayatî bunalýmlarýn dýþýnda, halk ile aydýnýn ayný amaç ve gündelik kaygýlarý paylaþtýklarý pek görülmez. Halk, statükodan uzaklaþmaktan tedirgin olur; arzu ettiði ve kendi lehine olmasýný dilediði deðiþikliklerin statüko ortamýnda gerçekleþmesini ister. 'Aydýn' ise statükonun tartýþýldýðý yerde ve onu tar- týþmak için söz alýr. Durum böyle iken aydýný her þeyden sorumlu toplum çobanýna dönüþtürmek yanýlsama olmuyor mu?” (15/04/2001) “Evet, halktan kopmadan aydýn olmanýn, halka yararlý aydýn olmanýn olanaðý yoktur!” (31/08/2003) Bu sözleri söylemeye çok az insan cesaret edebiliyor, çünkü halktan tepki almaktan korkuyor. Oysa burada halktan kopma denen þey, halký küçümsemek deðil. Tam tersi: “halka inmek gerek” diyenlerin, yani bir þekilde halký cahil sananlarýn (burada sayýn Öztürk’ü eleþtirmiyoruz, genel bir tanýmdýr), ayný zamanda en halkçý geçinen insanlar olmalarý sizce ilginç deðil mi? Buna halký düþünmek deðil, popülizm deniyor. Yakýn Türk tarihinde ibret alýnacak yeterince aydýn var: Aziz Nesin ve Nazim Hikmet gibi. Bunlar ne halka karþý, ne halkýn yanýnda idi. Sadece bazen halka raðmen halk için savaþtýlar. Binfikir ekibi zaten en geniþ kitleye uzanabilmek için sürekli bu seviye konularýný tartýþýyor. Ama “halk anlamýyor” mazeretine sýðýnsaydýk hiçbir þey yazmamamýz, sadece eðlencelik bir gazete çýkarmamýz gerekirdi. Bu yüzden Binfikir, halka inmeyi deðil, halký yükseltmeyi amaçlýyor. Ýnsanlara “muhtaç çocuk” gözüyle deðil, “sorumlu yetiþkin” gözüyle bakýyor. Türk siyasetçiler yerel göreve baþladý Erdem Resne on olarak 2 Ocak’ta Flaman bölge belediyelerinde meclis üyelerinin yemin etmesiyle Belçika genelindeki 80’e yakýn Türk siyasetçi, yerel yönetimde göreve baþladý. Gent’teki yemin töreninde encümen olarak mazbata alan Fatma Pehlivan (SP.a), bu þehirde ilk Türk kökenli encümen oldu. Schaerbeek’te Sait Köse (MR), Saint-Josse’ta Hava Ardýçlýk (PS – Emir Kýr’a vekaleten) ve Nezahat Namlý (PS), Beringen’de Selahattin Koçak (SP.a) ve Ahmet Koç, (SP.a), Genk’te Ali Çaðlar (CD&V), Heusden-Zolder’de Gökay Elkýlýç (Nieuw-SP.a) da encü- S Fatma Pehlivan menliðe hak kazandýlar. Seçilen diðer Türkler de belediye meclis üyesi olarak yerlerini aldýlar. Mahinur Özdemir Bunlarýn arasýnda Binfikir ekibinden Ýlknur Cengiz (Gent – Spirit) ve Mehmet Aydoðdu (PS - Liège) da bulunuyor. Kampanya sýrasýnda baþlayan çekiþme ve spekülasyonlar seçim sonrasý da gündemi meþgul etti. Schaerbeek’te seçilen iki türbalý Türk adaydan Mahinur Özdemir, turbanla yemin ederken, Derya Alýç baþörtüsünü çýkarýp dikkat çekti. Parti baskýsýna boyun eðdiði söylenen Alýç, Binfikir’den Fikret Aydemir’e kampanya sýrasýnda “gerekirse Merve oluruz” demesine raðmen resmi alanda türbandan vazgeçti. Saint-Josse’ta ise engelli encümen Emir Kýr’ýn yerine, Polis teþkilatýndan istifa eden Hava Ardýçlýk geldi. Ýstifa edip etmeyeceði merak konusu olan fakat Emir Kýr tarafýndan desteklenen Ardýçlýk, Kýr’ýn bölge bakanlýðý süresince 1. encümen olarak görev yapacak. Gent’te ise siyasetin aðýr toplarý buluþtu. Baþbakan Guy Verhofstadt ve Derya Alýç Bakan Freya Van den Bossche’un bakanlýk görevlerinin yaný sýra belediye meclisine de girmeleri eleþtirildi. Vakit bulamayacaklarý yönünde eleþtirilen iki ünlü siyasetçi, tüm oturumlara katýlacaklarýna dair güvence verdi. Ayný þekilde senatör olan Fatma Pehlivan’ýn da, encümenliðe baþladýktan sonra yaklaþan genel seçimlerde senato için tekrar aday olup olmayacaðý merak ediliyor. Ýlknur Cengiz Sayfa 6x.qxp 04.01.2007 05:55 Seite 1 Ocak 2007 GÜNDEM 6 ’in gerçekleþtirdiði son kurgu haberi 2007 için Türkiye-Avrupa Birliði iliþkilerine uyarlasak karþýmýza þöyle bir senaryo çýkardý herhalde… Brüksel, Türkiye’nin tüm Kopenhag kriterlerini yerine getirdiðine karar verir ve Ýlerleme Raporu’nda yer alan tüm taleplerini geri çeker. Ek Protokol dayatmasýndan da vazgeçtiði için askýya alýnan baþlýklarýn hepsi normale döner hatta AB bununla da yetinmeyip 35 müzakere baþlýðýnýn en az 25’ini 2007’de açýp kapatacaðýný açýklar. AB Komisyonu, Türkiye üye olmadan baþka bir ülkenin üye olarak alýnmayacaðýný duyurur. Fransa, Türkiye’nin üyeliði için düzenlemeyi düþündüðü referandumu anayasasýndan çýkarýp Ankara’dan resmen özür diler. Rum lideri Tassos Papadopulos koltuðunu Mehmet Ali Talat’a býrakarak emeklilik günlerini KKTC’deki villasýnda geçirme kararý alýr. Eurobarometre tarafýndan düzenlenen kamuoyu yoklamalarý AB ülkelerinde Türkiye’nin üyeliðine verilen desteðin oranýný yüzde 99,99 olarak açýklar… Maalesef durum bu senaryodan oldukça farklý. Avrupa Birliði’yle Türkiye arasýnda yürütülen müzakereler en seçme filmleri bile aratmayacak bir boyut kazanmýþ durumda. Süreçte ne ararsanýz var. Entrika, komplo, ihanet, hayal RTBF [email protected] Kayýp yýl riski Avrupa Birliði’yle Türkiye arasýnda yürütülen müzakereler en seçme filmleri bile aratmayacak bir boyut kazanmýþ durumda. Süreçte ne ararsanýz var. Entrika, komplo, ihanet, hayal kýrýklýðý... kýrýklýðý... Son dönemde yüzde 30’lara düþen AB þevkine ve aslýnda teknik nitelikli olmasý gerekirken baþtan aþaðýya siyaset kokan bir sürece tanýk oluyoruz. Bu ortamda AB’nin bin dereden su getirten tutumuna Türkiye’nin günü kurtarma amaçlý politikalarý eklenince 2007 için ister istemez soru iþaretleri oluþuyor. Müzakerelere baþlamadan önce hatta müzakerelerin ilk aylarýnda AB’den gelen açýklamalara ya da Brük- Belçika’da banka kartýyla ödeme tehlikede Haber Merkezi Belçika Bancontact/MrCash sisteminden Uluslar arasý Maestro aðýna geçilmesi banka kartlarýyla yapýlan ödemelerin geleceðini tehlikeye sokuyor. Esnaf Örgütü NSZ tarafýndan yapýlan bir araþtýrmaya göre dükkan ve maðaza sahiplerinin % 31’i Maestro aðýnda ödeme maliyetlerinin artmasý nedeniyle sadece nakit ödeme kabul edeceklerini söylediler. Esnafýn yarýdan fazlasý banka kartýyla ödemelerin sadece büyük miktarlar için yapýlmasýndan yana tavýr sergilediler ve bu durumda bile tüketicinin maliyetin bir kýsmýný ödemesini istediler. NSZ, Belçika’nýn Maestro’yla birlikte geri adým attýðýný ve elektronik ödeme alýþkanlýðýný tehlikeye soktuðunu ifade etti. 1 Ocaktan itibaren Maestro sistemini kullanacak olan bankalar, kartla ödemeler için esnaftan iþlem baþýna 0.05 euro ve iþlem miktarýnýn % 0.20’sini maliyet olarak alacaklar. Esnaflar Birliði Unizo’nun yaptýðý hespalamalara göre yeni system 105 milyon Euro ek maliyet getirecek. sel tarafýndan yayýmlanan belgelere baktýðýmýzda geleneksel bir yaklaþýmla karþý karþýya kalýyorduk. Temel haklar, dini özgürlükler, azýnlýk haklarý, Kürt sorunu gibi konular Türkiye’nin alýþýk olduðu bir þekilde gündemdeydi. Aslýnda bu durumun yadýrganacak bir boyutu da yoktu. Son bir kaç aya baktýðýmýzda ise önceliklerin deðiþtiðini ve sürecin Ek Protokol’ün esiri olduðunu görüyoruz. AB’nin aðzýndan dökülen her iki kelimeden biri mutlaka bu bel- geyle iliþkili. Bu da zaten topallayarak ilerlemeye çalýþan süreci sürünme aþamasýna getirme sonucunu doðuruyor. 11 Aralýk’ta AB dýþiþleri bakanlarý tarafýndan alýnan ve 14-15 Aralýk tarihindeki zirvede onaylanan kararlar 2007’nin, belki de sonrasýnýn, Türkiye açýsýndan kolay geçmeyeceðinin somut kanýtlarýdýr. Rahatlýkla söylenebilecek tek þey 2007’nin, Türkiye-AB iliþkileri açýsýndan “kayýp yýl” olma riskinin çok yüksek olduðudur. Türkiye-AB iliþkilerindeki þartlarda bir þekilde iyileþtirme saðlansa bile iþler yolunda gitmekte zorlanacaktýr. Bunun belli baþlý nedenleri ise AB’yi bir kez ele geçiren Rum Kesimi’nin sonuna kadar direnmekten vazgeçmeyecek olmasý, Almanya’nýn altý ay boyunca AB dönem baþkanlýðý koltuðunda oturacak olmasý, Fransa’daki seçimler ve tabii ki Türkiye’deki seçimler olarak sýralanabilir. 2007’de “AB filminin geleneksel çizgilerle” devam edeceðinden kimsenin þüphesi olmamalý. Türkiye’nin iç politika malzemesi olarak kullanýlmaya devam edileceði, Bizans oyunlarýnýn her çeþidini göreceðimiz, çileden çýkaran raporlarýn yayýmlanacaðý, provokatif açýklamalarýn yapýlacaðý ve Ankara’nýn rayda kalmaya çalýþacaðý bir yýl olacak 2007. ‘Yýlýn adamý’ Yves Leterme De Standaard gazetesinin web sitesinde düzenlenen “yýlýn adamý” oylamasýnda Flaman baþbakaný Yves Leterme birinci geldi. Oylarýn %19’unu alan Leterme’i, küresel ýsýnmayý ele alan filmiyle Al Gore izliyor. Üçüncülüðü ise, ýrkçýlýða karþý “0110 konserleri”ni düzenleyen Tom Barman aldý. Yves Leterme ayný zamanda “yýlýn siyasetçisi” yarýþmasýný da önde bitirdi. 2007 genel seçimleri öncesi Flaman bölgesinde CD&V’nin yükseliþi böylece bir kez daha ortaya çýktý. “Yýlýn kadýný” yarýþmasýna ise sporcular damga vurdu. Yüksek atlama’da Avrupa þampiyonasýnda altýn madalya kazanan Tia Hellebaut ilk sýrayý alýrken, atlet Kim Gevaert ve tenisçi Justine Henin onu izlediler. Sayfa 7x.qxp 03.01.2007 19:39 Seite 1 Ocak 2007 GÜNDEM 7 Belçika deðil, kamuoyu bölündü! Haber Merkezi Aralýk akþamý saat 20:20 sularýnda RTBF’in yayýn akýþý kesildi. Aniden ekrana çýkan haber ekipleri “Flamanlar baðýmsýzlýklarýný ilan etti” diye 90 dakikalýk bir program yaptýlar. Programýn þaka olduðunu anlatmak için birkaç sembol kullanýldý. Yetmedi. Telefon merkezine yoðun olarak danýþan halkýn paniði üzerine RTBF, 30 dakika gecikmeyle bunun bir kurgu olduðunu altyazýyla bildirdi. Ve günlerce süren tepkiler... Halkýn ilk tepkisi çok aðýrdý. Ýnternette dolaþan eleþtiriler ardýndan imza kampanyalarýna kadar vardý. Fakat bir gün aradan sonra tepkiler duruldu. Kanalýn cesaretli davrandýðý yönünde yorumlar da yapýldý, önemli bir soruna ilgi çekildiði için kutlandý. Yine de iþin kurgu tarafý birçok soru iþareti uyandýrdý. Gazetecilerin, meslek kurallarýný ihlal ettikleri söylendi. Son olarak yapýlan araþtýrmaya göre Frankofonlarýn % 54’ü programýn sorumsuz olduðunu düþünüyor ama sadece programý izleyenler baz alýnýrsa, fikirler deðiþiyor: izleyenlerin % 87’si, gerçek bir soruna iþaret edildiðini; % 91’i de bu programýn, Frankofonlarý konuya daha duyarlý kýldýðýný düþünüyor. 13 SÝYASÝLER VE YAPTIRIMLAR Tüm Frankofon siyasetçiler sanki anlaþmýþ gibi tek bir eleþtiri getirdiler: “sorumsuzluk”. Oysa RTBF’in böyle bir program yapacaðýný bazý isimler biliyordu. Sadece þekil belirsizdi. Kanalýn Genel Yönetmeni Jean-Paul Philippot, yönetim kurulu tarafýndan dinlendi. Ardýndan sorumlu bakan Fadila Laanan (PS) tarafýndan. Ýki toplantýdan da ne ceza, ne de istifa çýktý. Bu kararýn arkasýnda biraz da halk tepkisinin deðiþip yumuþamasý vardý. Ama Laanan, olasý bir ceza için Radyo Televizyon Üst Kurulu’na dosya aktarýldýðýný açýkladý: “hatalar kabul edildi ama ihlal yoktu. Benim ceza vermem sansür veya siyasi etki olarak yorumlanabilir, zaten böyle bir yetkim yok. RTÜK bu konuda yetkili ve kararýný verecek.” Yönetim kurulunun raporunda izleyicilerden özür dilendi ve iç denetim olarak RTBF’in dýþýndan uzmanlarýn bulunacaðý bir etik komitesi kurulmasý istendi. Ekibe güven tazeleyen yönetim kurulu, en büyük hatanýn kurgu olayýný yeterince iyi belirtmemek olduðunu açýkladý fakat programýn gerekli olduðunu ve RTBF’in yine kamu görevi doðrultusunda böyle konulara dikkat çekeceðini açýkladý. ETÝK KONSEYÝ Uzun yýllardan beri ülkenin Frankofon tarafýnda eksikliði hissedilen Etik Konseyi, bu programla birlikte tekrar gündeme geldi. Profesyonel Gazeteciler Derneði (AJP)’nin 4 yýldýr üzerinde çalýþtýðý yasa tasarýsý için Fadila Laanan’dan en yakýn zamanda gündeme getirileceðine dair söz alýndý. Flaman bölgesinde böyle bir konsey mevcut ve gazetecilere karþý yaptýrýmlarý da mümkün. FLAMAN TEPKÝSÝ Kuzey basýnýný en çok meþgul eden konular, gazetecilerin etik kurallarýyla oynamalarý ve programýn Flamanlar hakkýnda sunduðu kliþeler oldu. Kýyaslama olarak VRT’nin, böyle bir programý iç tüzük gereði yapamayacaðý söylendi. Zira gazetecilerin uymasý gereken kurallar en ufak kurgu sapmasýný bile engelliyor. Ýçerik konusunda ise birçok Flaman gazetesi, ayýrýmcý Flaman imajýndan rahatsýz oldu. Ayrýca Frankofonlarýn da, Flamanlarýn istedikleri her devlet reformuna “ayýrýmcýlýk” gözüyle baktýðýný yazan gazeteler, Valonlarý “paranoyak” olmakla suçladý. De Standaard’ýn web sitesindeki ankete katýlanlarýn neredeyse yarýsý, RTBF’in fazla ileri gittiðini düþünüyor. YENÝ ÝNANÇ MEDYA Erdem Resne RTBF’in haber-kurgu progamý bir kez daha þunu kanýtladý: televizyonun beyinlerdeki etkisi çok güçlü. Programýn baþýndaki “bu bir kurgu olmayabilir” anonsu, altyazýlar, yani yanlýþa iþaret eden tüm belirtilere raðmen toplum, programa kandý. Çünkü tüm bilgilere raðmen insan her þeyden önce bir “inanç” makinasý. Bilgilerimiz genellikle duyum ve inançlardan ibaret. Haber bülteni izlerken herkesin ortak inancý, spikerin doðru söyleme niyetinde olduðu yönünde – en azýndan niyet olarak. Bu nedenle sürekli ve açýk biçimde kurgu yapýldýðýný belirten bir iþaret olmadýkça, gösterilenler ne kadar saçma olursa olsun, izleyici gazetecinin söylediðine kanýyor. Programýn baþýnda spikerin kullandýðý telefon çaðdýþý. Kral’ýn Kongo’ya kaçtýðý söyleniyor, oysa eski sömürge ülkesine kaçmasý mantýksýz. Sorgulama alýþkanlýðýndan gitgide yoksun býrakýlan bir toplum iþte bu yüzden her gördüðüne inanýr, gösterilen saçma olsa bile. Peki gazetecilerin hiç mi suçu yok? Elbette var. Olayýn karikatür yönü kesinlikle daha net belirtilmeliydi. Fakat yine bu kýsýr döngüye baðlanýyoruz: toplum kendini ilgilendiren haberler izlemek yerine Popstar’ý tercih ederse ve tüm iletiþim araçlarý sorgusuz eðlenceye dayanýrsa, gazetecilerin de magazin yöntemine baþvurmasý ne yazýk ki doðal. Medya, yeni çaðýn yeni inancý. Her inanç gibi kötüye kullanýldýðýnda yobazlaþýyor. RTBF’in programý en azýndan ilgisizliðimizi yüzümüze vurdu, bu yönü bile takdire deðer. [email protected] Yeni’den Ýnsanýn yaþam kaynaðý hep yeni’ye baðlanan umutlar oldu. Yeni bir umut, Yeni bir beklenti, Yeni bir dost, Yeni bir aþk, Yeni bir yýl... Eskittiðimiz bir yýlýn son demlerini yaþadýk, 2007 yýlýna yine yeni umutlarla ‘merhaba’ demeye hazýrlanýrken. Savaþlarýn bir türlü bitmek bilmediði günümüzde milyonlarca insan yeni yýldan “sevgi ve barýþ” beklentilerini dile getirecek, belki de boþuna çýrpýnýþlarla. Artýk, ‘sevgi ve barýþ’ isteyemez oldum, Türkiye’den ‘Sevgi ve barýþ’a olan inancýmý hala kaybetmemek kalkýp umuda için... yolculukta Belçika’da mola veren bizler, yine yenilerle tanýþtýk 2006’da. Yerel seçimlerde yarýþan yüzlerce Türk kökenli adaylardan 78’i yemin ederek görevlerine baþladýlar. Türkiye’den kalkýp umuda yolculukta Belçika’da mola veren bizler, yine yenilerle tanýþtýk 2006’da. Yerel seçimlerde yarýþan yüzlerce Türk kökenli adaylardan 78’i yemin ederek görevlerine baþladýlar. Seçimlerle, türbaný ihraç ettik Belçika’ya. Schaerbeek Belediye Meclisi’ne seçilen Belçika’nýn Merve’leri, yemin töreninin odaðýnda oldular. Türbanlý Mahinur Özdemir, maðrur bir edayla seyrederken etrafýný. Son dakikada baþýný açan Derya Alýç, mahçup ve ‘yalancý gülücükler’ saçmaya çalýþtý, baþý önünde. Gülücüklere, kendisi dahil kimse inanmadý... Belçika’da 1 Agustos 1965 tarihinde çýkan ilk Türkçe yerel gazete ‘Emek’e yenileri eklendi, aradan geçen 42 yýlda. Yerel medyanýn sayýsý 5 gazete, 6 radyo ve 10 internet sitesine ulaþtý. Binfikir ve Avrupa Türk Gazeteciler Birliði’nin (atgb) organizasyonunda ilk kez bir araya geldi, Belçika Türk yerel basýn organlarý. Avrupa Birliði’nin 14-15 Aralýk Zirvesi’nde ‘beklemeye alýnsa’ da AB-Türkiye iliþkileri, Avrupalý Türkler kýrk yýldýr ilerliyor kendi kulvarlarýnda. 40 yýlda bir arpa boyu yol alamadýðýmýz AB-Türkiye iliþkilerinin en haraketli yýllarýndan birini geride býraktýk 2006 yýlýnda. AB’nin baþkenti Brüksel’de görev yapan biz Türk gazeteciler yorucu ve iliþkilerde baþdöndürücü hýzda bir yýl geçirdik. Biz umutlandýk. Onlar oyaladýlar. Ve umut 2007’ye kaldý. yine de, herþeye raðmen, (u)mutlu yýllara... Sayfa 8.qxp 04.01.2007 06:04 Page 1 Speakers Corner 8 Ocak 2007 Anvers’teki Küçük Köy [email protected] Belçika, birliðini Türk ve Faslýlara borçlu! ’te yayýmlanan “Belçika’nýn Flaman Bölgesi’nin baðýmsýzlýðýný ilan ettiði” kurgu haberini protesto etmek ve Belçika Devleti’nin üniter yapýsýný desteklemek amacýyla yapýlan gösteriye Belçika’nýn birliði için katýlan ve “Yaþasýn Kral, yaþasýn Belçika” diye baðýranlar arasýnda yabancýlar da vardý. Bunlar arasýnda Türk kökenli politikacý Halis Kökten dikkat çekti. Kökten yürüyüþ öncesi “Belçikalý Türkler olarak ülkenin birliðine sahip çýkalým. Belçika’nýn birliði hepimizin birliði sayýlýr. Gelin birlikte yürüyelim.” çaðrýsýnda bulunmuþtu. Flamanlar Valonlarý sýrtlarýnda yük olarak görüyor, Valonlar ise neredeySahi ya, biz yabancý kökenliler de se tüm Flamanlarýn ýrkçý Vlaams Belang partisini olmasak, n’olacak desteklediðini sanýyor. Gariban Belçika’nýn üniter bu Belçika’nýn hayapýsýný korumak da yali? Belçika’yý tek bancý kökenli Kraliyet aibir ülke olarak gölesiyle Halis Kökten gibi diðer yabancý kökenlilere ren “federal yayýn kalýyor. Belçika'daki sineorganlarý”ný biz malarda Dünyayý Kurtaran Adamýn Oðlu filminin gösçýkarýrýz, birliðine terildiði günlerde Halis biz sahip çýkarýz Kökten gibi Dünyayý Kurama yine de yarataran Adamýn akrabalarý da Belçika'yý kurtarýyor. namayýz bir türlü! Ýkinci kitabýmdan uyarladýðým “Akýntýya Yürek Çekmek – Üçüncü Viyana Kuþatmasý” komedide de Belçika’nýn birliðini aslýnda Türk ve Faslýlara borçlu olduðunu anlatan replikler var. Ýþte sosyetik ve bilgiç bir kadýnýn saf görünümlü ama akýllý bir temzilikçi kadýnla konuþtuðu sahneden alýnan ilgili bölüm; “ - Belçika’da yaþayan yabancýlarýn hepsinin ülkelerine geri gönderildiðini bir düþün. Bu durum en çok ýrkçýlara zarar verecektir. Yabancýsýz bir ülkede ýrkçý kendini nasýl tatmin edecek? Kimi dýþlayacak? - Haa(þaþkýn bakar, biþey söylemez) - Valonlar Türklere ve Faslýlara dua etsinler... Türkler ve Faslýlar olmasaydý Flaman ýrkçýlarý Valonlarý daha da aþaðýlayacaklardý... Yabancýlar, Valonlarý Flaman ýrkçýlarýndan kurtarýyor! - Nasý yani? (þaþkýn bakar) - Türkler ve Faslýlar olmasa Belçika þimdiye çoktan bölünmüþtü. Zaten Bugüne kadar Belçika hala bölünmediyse, ALMAN ASILLI Kraliyet’e falan deðil, Belçika’daki yabancýlara borçlu... Valonlar Güney’e, Flamanlar Kuzey’e gidecek... bizi ne yapacaklarýný daha tam olarak kararlaþtýramadýlar! Hiçbiri bizi istemiyor ki! - Valonlar güneye, Flamanlar kuzeye gitsin; Brüksel’i de Türklerle Faslýlara býraksýnlar. Zaten aralarýnda paylaþamýyorlar. Sayemizde Belçika’nýn bir sorunu daha çözülmüþ olur.” Sahi ya, biz yabancý kökenliler de olmasak, n’olacak bu Belçika’nýn hali? Belçika’yý tek bir ülke olarak gören “federal yayýn organlarý”ný biz çýkarýrýz, birliðine biz sahip çýkarýz ama yine de yaranamayýz bir türlü! RTBF u þehrin kalbindeki büyük köy çok aldatýcý. Ýlk geldiðiniz anda biraz çekici ve hareketli görünüyor. Ancak yaþam dinamiðinde yerinizi aldýðýnýzda bir hafta geçmiyor, sýkýlýyorsunuz. Kim ne derse desin, deðiþik katmanlarda ve farklý boyutlarda ýrkçýlýk, eski Berlin yeni Amerika-Meksika ve Ýsrail-Filistin duvarlarý gibi tüm utanmaz ve arsýzlýðýyla karþýnýza çýkýyor. Gelin bir hafta misafirim olun ben sizlere ýrkçýlýk türlerini takdim edeyim. Son seçim sonuçlarýna göre ýrkçýlýkla mücadele konusunda hiçbir geliþme yok. Zafer çýðlýklarý atýldý ama neden? Irkçý karþýtý oylarda patlama olduðu için deðil, ýrkçý parti fazla oy alamadý diye sevinildi. (ölenler vurulanlar hikaye oldu tabii ki) Yani ortada baþarý, zafer vb. þeyler yok. Biz Türkler burada tam ke- B limeyle alemiz. Havanda su dövüyoruz. Gerçekleri görsek de sevmiyoruz. Herkes bir þeyleri görüyor, rahatsýz oluyor ama kesinlikle üstüne gitmiyor. Birkaç idealist uðraþýyor, çabuk pes ediyor. Çünkü yoðun bir dernek enflasyonu var ama üretim, katýlým ve paylaþýmda deflasyon var. Hepimizin kafalarý devekuþu misali kuma gömülü. Gençlerimizin hepsi cin gibi ama ümitsiz vaka. Okula bir türlü yatkýn deðiller. Deðerli zamanlarýný deðerlendiremiyorlar. Þimdiden potansiyel suç torbalarý olmuþlar. Kendilerine güvenleri az veya hiç yok.Türkçeleri kötü. Türkiye’yi tanýmýyorlar, ama övüp övünüyorlar (ah bir de tanýsalar bir de uyanacak...) Köylümcülük, kasabacýlýk, dernekçilik, tarikatçýlýk, mezhepçilik burada oldukça etkili. Ýnsanlar çok deðiþken. Kendi içinde ýrkçý,ayrýmcý ve çok katý. Seçimlerde ise ýrkçýlara karþý!!! Küfürbaz bir toplum oluþmuþ halde (hayýr diyen sanýrým olmaz). Bunlarý neden yazdým? Bu bir imdat çaðrýsý, bir yardým anonsudur. Evet büyük harfle ÝMDAT... Devletten, milletten, aklý olan, vicdan sahibi, insanýný ülkesini seven insanlarýn Anvers’te dernek, cemaat, örgüt, aþiret, tarikat vb. oluþumlar üstü yeniden bir hareketi oluþturup gençlerimizi daha aydýnlýk ve uygar çizgilerde Avrupa velilerinin karþýsýna çýkarmak için herkesi ellerini taþýn altýna koyup kollarý sývamaya çaðýrýyorum. Yapýlmazsa da ýrkçýlýða potansiyel suçlu görülmeye, kara kafa makak olarak anýlmaya sesimizi çýkarmayalým. Çünkü birileri bir gün çýkar pekala sen payýnca ne yaptýn deyiverir... Gürkan Kurt Rüstem Özata ÖZENME AVRUPA’YA EY ARKADAÞ ÖZÜN SÖZÜN DOÐRU OLSUN CAN Eski iþ sahasý kalmamýþ bitiyor Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ Euro’ya geçeli fiyatlar artýyor Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ DOSTUM Doðruluktur ancak insanlýðýn temeli, Yalandan hayýr gelmez insan bilmeli, Zarar da olsa insan doðruyu demeli, Özün sözün doðru olsun can dostum. Bir aylýk maaþ artýk zor yetiyor Vergiler fiyatlar devamlý artýyor Ýþsizlik günden güne çoðalýyor Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ Yalan insaný hep kötülüðe götürür, Kötülük de insaný cehenneme götürür, Doðruluk, iyilik de cennete götürür, Özün sözün doðru olsun can dostum. Avrupa’nýn cazibesi kalmýyor Gelenler pek memnun olmuyor Parayý bulsa da huzur bulmuyor Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ Bakýnýz atalarýmýz bize neler diyor, Bir gün yalancýnýn evi yanýyor, Ýmdat diyor ama ona kimse inanmýyor, Özün sözün doðru olsun can dostum. Ýyi bir iþ bulmak çok zor oluyor Paranýn alým gücü ise azalýyor Yüksek ücretli iþler de azalýyor Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ Olgun bir müslüman yalancý olmaz, Yalancý günahtan baþka þey alamaz, Dünyada ve ahirette huzur bulamaz, Özün sözün doðru olsun can dostum. Vatandaþ izine bile zor gidiyor Bazýsý gitmekten mahrum oluyor Avrupa’nýn ahý gitmiþ vahý kalýyor Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ Þeytan yalan ile havva’yý kandýrdý, Adem ve Havvayý cennetten indirdi, Yalan büyük günahtýr Allah bildirdi, Özün sözün doðru olsun can dostum. Belki de Avrupa’nýn sonu geliyor Burada yaþayanlar bunu biliyor Uzaktan manzara çok hoþ geliyor Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ Çok kötülük yalandan meydana gelir, Olgun mümünler yalandan uzak kalýr, Kurtuluþu ancak o doðrulukta bilir, Sözün özün doðru olsun can dostum. Ben Rüstem iþte bunlarý yazýyor Avrupa’nýn raporunu size veriyor Yaþayanlar bu gerçeði görüyor Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ Rüstem derki yalandan uzak duralým, Her zaman doðrularla beraber olalým, Gelin kurtuluþu doðrulukta bulalým, Özümüz sözümüz doðru olsun can dostum. Sayfa 9x.qxp 04.01.2007 03:08 Page 1 Ocak 2007 SÝZbize 9 “Bayramýn farklý tarihlerde kutlanmasý sorun deðil” Kurban bayramý ve yeni yýlý bir arada kutlarken, Binfikir olarak Gent’te Dendermondsesteenweg üzerindeki esnaflarla, kurban bayramý tarihi konusunda yaþanan karmaþa, kurban kesimi, yýlbaþý ve bayram kutlamalarýný konuþtuk. Resul Karakaya 21 - ÝÞÇÝ Yýlbaþýný deðil ama bayramý ailemizle kutladýk. Kurbaný hem burada hem Türkiye’de kestik. Kurban kesimine ben gitmedim ama babam bir sorun yaþamadan kesimi yaptýrmýþ. Ben farklý tarihlerde bayramýn baþlamasýný yadýrgamýyorum. Sonuç olarak bu bayrama zarar vermiyor. Her ulus kendi ülkesinin kararlaþtýrdýðý tarihte kutlar. Bu tarihler uygun görüldüyse bunu sorgulamanýn önemi yok. Öner Kabak 26 - ESNAF Yýlbaþýnda da bayram boyunca da çalýþýyoruz. Sadece aile ziyaretlerine vakit ayýrabiliyoruz. Araplarla farklý tarihlerde kutlamamýzýn bence hiçbir önemi yok. Zaten bildiðim kadarýyla bu olay sadece bu sene olan bir olay deðil. Ramazan baþlangýcýnda da bu þekilde oluyor. Serdar Kartal 33 - ESNAF Þahin Kýnýk 23 - ESNAF Bu sene iki bayramý beraber kutladýk; gündüz bayram, gece yýlbaþý. Kurbanýmýzý Türkiye’de kestirdik. On senedir buradayým yalnýzca bir kere burada kurban kestim. Bence burada kesmek mantýklý olmuyor. Ya hayýr kurumuna baðýþ yapýlmalý ya da Türkiye’ye yollanmalý. Zaten yýlbaþýna denk gelmesi nedeniyle kesimlerde aksaklýklar çýkmýþ. Kurban kesimleri çok rahat olmamýþ. Önceden bir araþtýrma yapýp Türkiye’nin belirlediði tarihi daha doðru bulmuþlardý. Bildiðim kadarýyla bu 3-4 sene bu þekilde gitti. Fakat yine tarihler deðiþti. Bence elbette ki tarihlerin ayný olmasý gerekir. Celal Solmaz 39 - ESNAF Bu sene kurbanýmýzý kesilmesi için Türkiye’ye gönderdik. Bir tane de burada kestik. Geçen yýl Afrika’ya yollamýþtýk. Kurban bayramýnýn Müslümanlýk aleminin içinde ayrý zamanlarda kutlanmasýný yadýrgýyorum. Nasýl Hýristiyanlar tüm dünyada ayný anda yýlbaþýný kutluyorsa biz de tüm dünyada ayný anda kutlamalýyýz. Bu tarihe Arabistan’ýn karar vermesi lazým, Hac zamanýnda da karýþýklýk çýkmaz böylece. Ben yýlbaþýný deðil bayramý kutlamayý tercih ettim, ama çocuklar kendilerince yeni yýlý da kutladýlar. Ben hem kurbanýmý kestim hem yýlbaþýný kutladým. Bayram tatilimiz fazla uzun sürmedi, herkes bayram týraþý için geliyor o nedenle dükkaný açtýk. Kurbanýmýzý burada bir hayýr kurumuna verdik. Onlar da bizim için Tanzanya’da kurbanýmýzý kestiler. Bir de Türkiye’ye para yolluyorum. Bence tarihlerin ayrý olmasý sorun yaratmýyor. Önemli olan bir þekilde bayramlarýn yaþanýlmasý. Böyle günlerde ailelerimizi ve maddi sýkýntýdaki insanlar unutulmamalý. Ece Ayaydýn Sayfa 10.qxp 04.01.2007 06:21 Seite 1 GÜNDEM 10 TURKSE RANGERS FUTBOL KULÜBÜ’NDEN ÇAÐRI Kulübümüze sahip çýkalým Turkse Rangers Futbol Kulübü Baþkaný Cabbar Alkan kulübün yönetim kurulu adýna yaptýðý ve son günlerde Belçika Futbol Federasyonu ile yaþadýklarý sýkýntýlarý anlatan açýklamasýnda Turkse Rangers’e sahip çýkýlmasýný istedi. Haber Merkezi “Yapýlanarak baþladýðýmýz yeni sezonda sportif açýdan da oldukça baþarýlý bir çizgi yakaladýk. Þu anda sezonun ilk yarýsýný 1. sýrada tamamlamýþ bulunmaktayýz. Fakat ne yazýk ki, hiç beklenmedik þekilde bu baþarýmýz gölgelenmek istenmekte ve hatta belkide bir daha kendimizi toparlayamayacak þekilde imha edilmek istenmekteyiz. Söz konusu olay bir oyuncumuzun kaydýnýn haberimiz dýþýnda silinerek aldýðýmýz puanlarýn bir çýrpýda silinmek istenmesidir.” ifadeleriyle baþlayan açýklamasýný þöyle sürdürdü; “Yavuz Akçin isimli oyuncu bundan 3 yýl önce Turkse Rangers klübüne böl- gesel liglerde oynamak üzere kayýt yaptýrmýþtýr. Turkse Rangers A takýmý sezonun ilk yarýsýný klasmanda 1. olarak bitirdi. Grubumuzun iddialý ekiplerinden Peer takýmýnda bir sarý kart alan oyuncumuz Yavuz Akçin’in Federasyona kayýt iþlemlerinin bir kopyasýnýn istenmesinden sonra durumdan þüphelenerek yaptýðýmýz araþtýrmada Futbol Federasyonu tarafýndan oyuncumuz Yavuz Akçin’in hiç kimseye haber vermeden lisansýnýn ve federasyona olan kayýtlarýnýn silindiðini gördük. Kýsaca büyük uðraþýlar sonucu Turkse Rangers takýmýný tekrar Belçika’da yaþayan Türk toplumunun gururu haline getirdiðimiz bu günlerde hiç de haketmediðimiz bir komplo ile karþý karþýyayýz. Belçika Futbol Federasyonu sezon baþýndan beri aldýðýmýz puanlarýn önemli bir bölümünü silmeye hazýrlanýyor. Aldýðýmýz bilgiye göre toplam 28 puanýmýz silinmek isteniyor. Bu þekilde klasmanda son sýraya düþüyoruz. Sonuç olarak Turkse Rangers bir imha hareketi ile karþý karþýya kalmýþtýr. Belçika’da yaþayan ve Turkse Rangers’a sempati ile bakan tüm sporseverlere bir çaðrý yaparak bizlere sahip çýkmalarýný istiyoruz.” Ocak 2007 2006 yýlýnda 62 bin yeni þirket kuruldu Esnaflar Birliði Unizo son 10 yýlda gözlemlenen en yüksek yeni þirket kuruluþunun 2006 yýlýnda yaþandýðýný bildirdi. 2006 yýlýnda kurulan 62 bin þirkete en büyük katký þirket kurulmasýnda % 10 artýþ tespit edilen Brüksel’den geldi. Bunu % 8 ile Flaman Bölgesi izliyor.Þirket kurulmasýndaki artýþýn, kolaylaþtýrýlan þirket idaresi ve eðitim ve medyanýn giriþimciliðe dikkat çekmesinden kaynaklandýðý ifade edildi. Sayfa 11x.qxp 03.01.2007 22:35 Seite 1 Ocak 2007 11 GÜNDEM Belçika Türk medyasý ilk kez biraraya geldi Basýn yayýn ilkeleri ve etik deðerlere uymayan kiþilerin sektörden soyutlanmasý için yerel medyada iç denetim ve örgütlenme gerekliliðinin vurgulandýðý konuþmalarda bu toplantýlarýn devam ettirilmesi istendi. Haber Merkezi Aralýk pazar günü Brüksel Hotel Villa Royale’da gerçekleþtirilen toplantýya, Ethem Kýþlalý’nýn çýkardýðý ve adý basýn yayýn ilkelerine aykýrý iddialara karýþan EuroTurk dýþýnda Belçika’da yerel olarak basýlý ve internet yayýncýlýðý yapan tüm yayýn organlarý ve radyo temsilcileri birer konuþmacý gönderdi. Panele ayrýca, Brüksel Bölge Milletvekili Emin Özkara (PS), Schaerbeek Belediye Meclis üyeleri Mustafa Öztürk (MR), Sadýk Köksal (MR), Halis Kökten (CDH) ve Mahinur Özdemir (CDH), Emirdaðlýlar Yardýmlaþma Derneði (EYAD) Baþkaný Metin Edeer, Belçika 10 Atatürkçü Düþünce Derneði (BADD) Baþkaný Ýsmail Sönmez, Avrupa Türk Akademisyenler Birliði’nden (EATA) Hülya Ertorun, Anadolu Kültür Derneði (Anatolia) Baþkaný Abdullah Yiðit, Belçikalý Türk Ýþadamlarý Derneði (BETÝAD) Sekreteri Alper Uyanýk, Anvers Türk Dernekleri Birliði Baþkaný Sedat Kaya, kültür, sanat ve diðer alanlarda çalýþan çeþitli kurumlarýn temsilcileri katýldý. Belçika’da yayýncýlýk yapan tüm kesimlerin ilk defa bir araya gelerek kavgasýz, gürültüsüz ortak sorunlarýný dile getirdiklerine dikkat çeken Binfikir Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün þöyle konuþtu: “Son dönemlerde yerel yayýn organlarýnýn artýþý biz yayýncýlarýn sorun ve sorumluluklarýný Gazetemiz öncülüðünde medya yöneticileri sorunlarýný tartýþýp çözüm aradýlar. da arttýrdý. Bu nedenle bu sorun ve sorumluluklarýmýzý konuþmak üzere bu toplantýyý düzenledik. Toplantý davetini yaparken bazý davetlilerin aramýzda kavga edeceðimiz endiþesi içinde olduklarýný üzülerek gözlemledim. Bu panelde ortak sorunlarýmýzý yanlýþlarýmýzý konu- ‘Belçika’daki Türk yayýncýlýðýnýn enerjisi sevindiriyor’ ATGB Baþkaný Gürsel Köksal, toplantýyý þöyle deðerlendirdi: “Binfikir gazetesinin birinci yýlýnda düzenlenen bu toplantý çok baþarýlýydý. Belçika’da yayýnlanan Türkçe yayýn organlarýnýn hemen hemen hepsi, Belçika’da aktif politika yapan çok sayýda Türk kökenli politikacýyla, çok sayýda kitle örgütünün temsilcileri katýldý. Sadece sorunlarýn ele alýnmasý, durum analizleri ya da yayýn organlarýnýn tanýtýmýyla yetinmedik, gazeteciler arasýndaki bazý anlaþmazlýklar da, eleþtiriler de gayet saygýlý bir atmosferde ele alýndý. Türkçe medyanýn Belçika’daki ve Avrupa’daki geleceði açýsýndan öneriler, yeni perspektifler de dile getirildi. Türkçenin gelecekte iletiþim dili olarak yaþatabilmek için, basýn yayýn çalýþanlarýnýn Avrupa çapýnda örgütlenmesinin gerekliliði, gazeteciliðin evrensel ilkelerinin esas olacaðý, gönüllülük temelinde iþleyecek etik denetim süreçlerine gereksinim vurgulandý. Elbette bir toplantýyla sorunlar çözülmez. Kimsenin de öyle bir beklentisi yoktu zaten. Ama orada yakýn gelecekte bu çerçevede ve sonuç almaya yönelik yeni giriþimlerin önü açýldý. Bence, Avrupa’nýn diðer ülkelerinde de hiç zaman kaybetmeden benzer etkinlikler düzenleyip, bütün bu süreçlerin ortak enerjisini ‘Avrupa’daki Türkçe medyanýn, Türkçe iletiþimin geleceðine yöneltmek’ gerekiyor.” þacaðýz.” Belçika’da Türkçe yerel medyanýn tarihsel geliþimini anlatmak üzere söz alan Sabah Gazetesi Belçika Temsilcisi ve Binfikir Gazetesi Haber Koordinatörü Fikret Aydemir’den sonra söz alan ATGB Baþkaný Gürsel Köksal (Milliyet), baþkanlýðýný yürüttüðü dernekle ilgili bilgi verdi. Tüm Avrupa çapýnda etkin olmayý, çeþitli Avrupa ülkelerinde çalýþan Türk basýn – yayýn çalýþanlarýný bir çatý altýnda birleþtirmeyi hedeflediklerini vurguladý. Oturumun baþkanlýðýný da üstlenen Köksal, panele gösterilen ilgiyi de övdü. Avrupa’da Türkçe yayýncýlýðýn devlet sorumluluðu üstlenen politikacýlarca zaman zaman medyasýna “entegrasyona engel” olarak görüldüðüne dikkat çeken Köksal,“Bir basýn ya da yayýn organýndan entegrasyon hedefiyle ortaya çýkmasý beklenmemeli. Entegrasyon, gazetecilik çalýþmalarý için hedef deðildir, ancak sonuçtur. Ýyi, doðru, ilginç ve çabuk habercilik peþindeki gazetecinin mesleðinin evrensel ilkelerine uyarak hazýrladýðý haberleri, so- nuçta entegrasyon süreçlerine olumlu katkýda bulunur” dedi. Binfikir Genel Koordinatörü Erdinç Utku ise “Binfikir”in internet sitesi olarak yayýn hayatýna baþladýðý kuruluþ yýllarýndan bahsederek, “O gün olduðu gibi bugün de Avrupa’nýn baþkentinde yaþayýp kasabada yaþar gibi yayýncýlýk yapýlmayacaðýný düþünüyoruz” dedi. Binfikir’i kurma sebebi olarak “postmodern köy” hayatýndan çýkma isteðini gösteren Utku, “Binfikir’den önce bizbize düðün dernek haberleri yapýp dýþarýdaki toplumdan kopup yaþýyorduk. Bu yüzden Fransýzca -Flamanca konuþamayan insanlara Türkçe Belçika haberi vermeyi kararlaþtýrdýk” dedi. Diðer konuþmacýlar hem kendi yayýn organlarýný kýsaca tanýttýlar hem de oturum baþkaný Gürsel Köksal’ýn yönelttiði sorulara cevap verdiler. Basýn yayýn ilkeleri ve etik deðerlere uymayan kiþilerin sektörden soyutlanmasý için yerel medyada iç denetimin ve örgütlenmenin gerekliliðinin vurgulandýðý konuþmalarda bu toplantýlarýn devam ettirilmesi istendi. Sayfa 12x.qxp 03.01.2007 19:06 Seite 1 12 / SÖYLEÞTÝK Ocak 2007 Gerekirse yine yaparým mek ne kadar zorsa, programa ilgi çekmek de o kadar zor. Dünyanýn en güzel Rubens’i iyi aydýnlatýlmazsa, kimse bakmaz. “Bu söyleþi bir kurgu olabilir... Ýyi günler sayýn Binfikir okuyucularý, RTBF’in ünlü spikeri François De Brigode, meslek kurallarýný ihlal ettiði için görevinden alýndý...” Siz bu satýrlarý okurken belki bu kurgu gerçeðe dönüþebilir, ama þu an öyle bir þey söz konusu deðil. De Brigode’la söyleþimizin nedeni belli: Frankofon devlet kanalýnýn, “Flamanlar baðýmsýzlýðýný ilan etti” diye baþlayýp ülkeyi ayaða kaldýran haber-kurgu yayýný. Ýþte tiyatrocu-gazeteci François De Brigode. Bir gazetecinin görevi, bu programda olduðu gibi “tiyatroculuk” olabilir mi? Amacýnýz neydi? Kamu þirketinde çalýþan bir gazetecinin öncelikli görevi, olan-biteni anlatmaktýr. Bu programda bunu yapmaya çalýþtýk ve sanýrým belirli yerlerde baþardýk. Þu nedenle baþardýk: seyircilere varolan bir tartýþmayý açýk seçik sunduk. Belçika’nýn bölünmesi sadece bir varsayým deðil, bazý Flaman siyasilerin bile, aklýnda – hatta söylemlerinde – olan bir gerçek. Frankofonlarýn bu konuda tavýr koymasý da bu tartýþmanýn varolduðunu kanýtlýyor... Bu yüzden mi kurgu olduðunu açýk ça belirtmediniz? Bu yeterli bir açýkla ma mý? Biraz akýllý bir insan, yaptýðýndan ders çýkarýr. Ve yaptýklarýnýzýn arkasýnda dursanýz bile, kusursuz olmadýðýný kabul etmeniz lazým. Bu programý tekrar yapmak gerekseydi, yine yapardým. Ama baþka türlü. Mesela kurgu yönünü daha anlaþýlýr bir çerçevede yapardým. Baþta “bu bir kurgu deðildir” diye mesaj yazmanýn; artýk kullanýlmayan eski telefon kullanmanýn; “Tüm bunlar Kongo’yu geri getirmez” adlý programýmýzýn logosunu göstermenin yeterli olacaðýný sandýk. Biz bu kadar etkili olacaðýmýzý düþünmedik. Yani bizler de deli kovboy deðiliz, bu denli etki yapacaðýmýzý bilseydik, tabii ki kendimizi kýsýtlardýk. Borsa faciasý gibi bir þey olabilir mi bu? Herkes bir þirketin batacaðýný söy lerse batacaðý yoksa bile herkes panik leyip senetlerini elinden çýkarýr ve þir ket batar. Flamanlarýn özerkliðini “as lýnda olabilirmiþ” diye körüklemediniz mi? Hayýr, hayýr, üç kere hayýr! Dediðim gibi bu tartýþma zaten var ve hiç de gizli yürütülmüyor. Biz bir sorunun farkedilmesini saðladýk ve bir bakýma da siyasetçilerin çözüm bulmasýna katkýda bulunduk. Bugün tüm Frankofon partilerin baþkanlarý birleþip Belçika’nýn geleceðini tartýþýyor. Bu program, Frankofonlarýn Flaman lar hakkýndaki kliþe fikirlerini kullandý mý? Kullandýysa bilerek mi oldu bu? Hayýr. Bu program bir kurguydu. Kurgunun kullanýldýðý her eserde biraz “karikatür”elbette vardýr. Biz de bazý yerleri abarttýk. Fakat ben asla “tüm Flamanlar” veya “tüm Valonlar, tüm Brükselliler” demem. Herkes farklýdýr ve genelleme yapmak yanlýþ. Normal haber bültenlerinde de “kur gu” var mý? Bir gün biri bana, haber bültenleri için “konularýn, gösteri yoluyla pedagojisi” tanýmýný yaptý. Bunu kullanacak kadar ileri gidemem ama kesinlikle sahneleniþiyle, kameranýn spikere doðru zoom yapmasýyla, ýþýk oyunlarýyla, siyasi olsun, dramatik olsun, bir haberin veriliþ tarzýyla, mimikleriyle, bir haber bülteni biraz kurgu içeriyor. Ama þekil olarak, içerik olarak deðil. Bu programdaki “kurgu”yu abartarak kendinizin ve normal haber bülteninizin güvenirliðini sarsmadýnýz mý? Hayýr kesinlikle. Bunu söyleyenler, “geleneksel bir tartýþma programý yapabilirdiniz” diyorlar, fakat öyle olsa insanlar bu kadar seyretmezdi. Programý geçtim, onu izleyen “Mise au Point” tartýþma programý, izlenmesi zor bir ya- yýn ama gecenin onikisinde beklenmedik bir izlenme oranýna ulaþtý... Sýrf izlenmek için bunu yapmaya deðer mi? Çalýþma þartlarýnýn zorluðundan yakýnan kamu televizyonu bunu yapa bilir mi? Özel kanal RTL’in haber mü dürü, “biz yapsaydýk, kimse tartýþmaya olan katkýmýzý görmez, herkes bizi rey ting uðruna gazeteciliði hiçe sayan ka nal olarak gösterirdi” dedi. Haksýz da deðil... Biz bu programý sadece reyting için yapmadýk. Bir kere programýn anonsunu bile yapmadýk, aniden yayýn akýþýný kestik, toplum yavaþ yavaþ izlemeye koyuldu, yani reytingi körükleyecek bir tavrýmýz yoktu. Peki deðer miydi? Yazýlý basýn ezelden beri okurun ilgisini; þaþýrtan, nötr olmayan baþlýklarla çekiyor: soru iþaretleri, provokatif fotoðraflar... Yani durup dururken kurallarý silip süpürmedik. Þimdi RTL’in verdiði derse gelirsek, ben herkesin fikrini dinlerim ama onlar bu programý yapmadýysa, bunun iki nedeni var: birincisi, akýl edemediler (gülümseme)... yani, bunu kabul edelim! Ýkincisi, genelde duygular üzerinden reyting yapan bir kanal varsa o da RTL’dir, yeni bir þey yapmalarýna gerek yok. Ýki kanal da kendine göre mantýk yürütüyor. Ama insanlarýn ilgisini bir tabloya çek- Siyasetçiler dediniz. Frankofon siya siler Flamanlarý hep milliyetçi popülizmle suçluyor. Bu programdan sonra size karþý sergiledikleri tavrý, eleþtirilerini, nasýl karþýlýyorsunuz? Bence öncelikle “bu program insanlarý ürkütüyor” diye düþündüler. Çünkü ilk veriler ve tepkiler öyleydi. “Madem ürkütüyor, demek ki kötü program” bu refleks herkeste var, normaldir bu. Ama durulunca durum deðiþiyor, þimdi bakýyorum, RTBF’i destekleyen imza kampanyasýnda – ki bizden çýkmadý bu – þu ana kadar 60 bin imza toplanmýþ. Yani tabii ki ilk tepkileri sert oldu. Ve bu tepkiler yetkili insanlardan geldiði için yadýrgayamayýz... “Ürkütüyor” dediniz, Valonlarýn Fla manlar hakkýndaki “bölücü” kliþesi ka dar, Flamanlarýn Valonlar için sarf etti ði “paranoyak” kliþesi de geçerli mi? Çünkü bu konularda Frankofonlar hep savunmaya çekiliyor, oysa programda o kadar komik yerler vardý ki gerçek olmasý zaten mümkün deðildi... Evet, Frankofonlarýn da bazý özelliklerini abarttýk. Çünkü kurgu yapsak bile gerçek bir sorunu tartýþýyoruz ve bu konuda Frankofonlarýn da bazen komik tavýrlarý olabiliyor. Ama tabii hepsi böyle deðil. Bizim amacýmýz toplumlarý kliþelerle sunmak deðildi. Sadece bölücülüðün “röntgen”ini çektik. Baðýmsýzlýk ilan edilirse neler olur diye düþündük. Sayfa 13x.qxp 03.01.2007 19:14 Seite 1 13 Ocak 2007 Programla ilgili ceza veya yaptýrým dan çekiniyor musunuz? Sonuçta kamu görevlisisiniz... Bir gazete, “ceza, kültürün Stalinleþmesidir” demiþ, iyi demiþ. Dramatik bir þey yapmadýk, suç iþlemedik. Ama hatalarýmýzý kabul ediyoruz. Toplumu bu kadar ilgilendiren bir meslekte eleþtiriye açýk olmazsanýz, tutunamazsýnýz zaten. Vlaams Belang’a söz hakký vermek aðýr deðil mi? Vlaams Belang’la ilgili tutumu bozmadýk, en azýndan RTBF mantýðý dahilinde. Bizde ýrkçýlara canlý yayýnda, kontrol edemeyeceðimiz durumlarda söz verme yasaðý var. Ama aþýrý sað konusunda her zaman yayýn yapýyoruz, son olarak Jean-Claude Defossé son derece eleþtirel hatta militan bir belgesel hazýrlamýþtý. Ayrýca Flaman baðýmsýzlýðýný konu alan bir programda Vlaams Belang’ýn görüþlerini de halka bildirmemek, gerçeküstü bir durum olurdu. Açýk olmak gerekirse baþta programýn tüm ayrýntýlarýný bilmiyordum ama Filip Dewinter gibi iðrenç bir insanla irtibata geçmek beni de rahatsýz etti. Belçika gibi rahat bir ülkede deðil de, Fransa, hatta Türkiye’de olsaydýnýz, bölücülüðü gündeme getirmek için bu yöntemi kullanmaya cesaret edebilir miydiniz? Bunu sormanýz ilginç, ben zaten Canal+ (Fransýz televizyonu) gazetecileriyle konuþtum, programý nasýl algýladýklarýný sordum, onlar da “biz burada Korsika’nýn baðýmsýzlýðýný ilan etsek herkes bayram ederdi” dediler. Ha, belki Fransýzlar Korsika’dan sýkýlmýþ olduklarý için böyle düþünüyorlardýr. Ama bilmiyorum. Fransa’da bizi eleþtirenlere, zamanýnda onlarýn meslek kurallarýný zorlayan tavrýlarýný hatýrlatabilirim sadece. Bizim programla ilgili eði- Biz zaten VRT ile yakýn iliþki içindeyiz. Her gün görüþüp, görüntü alýþveriþi yapýyoruz. Karþýlýklý olarak bültenlerimizde neler var neler yok diye masaya yatýrýyoruz. Ve birbirimize haberler konusunda yardýmcý oluyoruz, telif haklarý da cüzi þekilde hallediliyor. Flaman gazetecilerle sürekli görüþüyorum... Bu görüþmeler sýrasýnda “farklý dünyalar” hissi uyanýyor mu? Flamanlar sizden farklý mý? Bakýþ açýnýz deðiþik mi? Asýl sorun, herkesin kendi topluluðuna yönelmesi. Ve ne yazýk ki teknik olarak da bir televizyon haber bültenine her þeyi sýðdýrmak mümkün deðil. 32 ila 35 dakikalýk bir zamanýmýz var. Flaman bölgesiyle ne zaman ilgileniyoruz? Genelde siyasi sorunlar patlak verince – ki çoðu zaman bu sorunlar Frankofonlarý ilgilendiriyor. Mesela Jean-Marie Dedecker gibi Frankofonlar hakkýnda her gün sert ifadeler kullanan kiþiler gündeme oturuyor. Bunun haricinde ilgisizlik var. Birçok mektup aldým. Hiç kimse “Flamanlar veya Valonlar sizin gösterdiðiniz gibi deðil” demedi, yani karikatürü abarttýðýmýzý zannetmiyorum. Ama teþekkür edenler çok, hatta “varlýðýndan habersiz olduðumuz bir kurumsal sorunu bize anlattýðýnýz için saðolun” diyenler bile var! O zaman bu programýn gerekliliði hakkýnda deðil ama günlük gazetecilik çalýþmalarýmdan kuþku duymam gerekiyor! tici, azarlayýcý tavýrlardan pek hoþlanmýyorum. Bu programý yaptýktan sonra “Flamanlarý tanýmýyormuþuz” diye düþün dünüz mü? RTBF Flaman gündemiyle yeterince ilgileniyor mu? Ýki toplum birbirini tanýmýyorsa bu biraz haber ek sikliðinden kaynaklanmýyor mu? Tabii ki. Bu programýn en büyük derslerinden biri, bizim dýþýmýzda, birkaç kilometre ötemizde geliþen olaylara daha açýk olmamýz gerektiði yönünde. Sadece anekdot haberi yapmak de- ðil. Bu, biz habercilerin gerçekleri veya düþündükleri deðil. Halk da bunu söylüyor ve biz bu tepkileri daha programdan çok evvel almaya baþladýk. Eskiden “Flaman bakýþý” programýmýz vardý, gerçi biraz ironikti ama bilgi aktarýyordu. Böyle programlarý mutlaka yapmamýz gerekiyor artýk. Peki Flaman kanallarýyla iþbirliðiniz olacak mý? Ýki toplumu da hedefleyen yapýmlar olabilir mi? Mesela Binfikir gibi! Biz RTBF’ten daha ulusalýz, üç bölge’ye de daðýtýlýyoruz! Dedecker gibi kiþileri programa katýlmaya nasýl ikna ettiniz? Söylevleri (“evet, baðýmsýzlýðýmýzý uzun zamandýr bekliyorduk”) kurgu muydu, gerçek mi? Birçoðu söylediklerini gerçekten düþünüyordu. Ýkna etmek için sadece programýn amacýný anlattýk ve kabul ettiler. Ama þunu da söylemek gerekir: Valonlardan da pek anormal tepki gelmedi programa. Yani onlarýn beyninde de Flamanlarýn baðýmsýzlýðý gerçekten olabilirmiþ gibi doðal bir his var. Programýn bir bölümünde Valonya’nýn Fransa’ya baðlanmasýný isteyen bir grupla röportaj vardý, ki bu gerçek röportajdý. Aralarýndan biri de “Keþke Flamanlar bunu yapsa da biz de rahatlasak” diyor. Bir Flaman meslektaþým bana, “sizin programýnýz Flaman bölgesinde hiç ilgi çekmezdi” dedi, çünkü düþünüldüðü kadar sert ve yoðun olmasa bile yaygýn bir ayýrýmcýlýk var. Belçika size göre yaþayacak mý? Benim iki cevabým var bu konuda. Ýlki: ben Avrupalýlýða bile ikna olmadým, çokkültürlüyüm. Charleroi’da doðup okudum, Brüksel’de çalýþýp, yaþýyorum. Köken adamý deðilim, her yerde yaþayabilirim. Her þeyden önce “belediyeciyim”, “yerel yönetim” insanýyým, siyasi yakýnlýðýn gücüne inanýyorum, ama bunun þartý tabii güçlü bir üst yapý. Sosyal sigorta sorununuzu, adalet meselelerinizi bir belediye çözemez. Ani bir bölünme olacaðýný zannetmiyorum ama geliþim yavaþ yavaþ sürecek gibi. Bölge ve Topluluklarýn özerkliði artacak. Ama çokkültürlülüðe inanýyorum. 2. Nesil Ýtalyanlarýn geldiði bir okulda eðitim gördüm, iþçi Türk ailelerin cocuklarýný tanýdým, Faslýlarý... Yani asla Belçikalýlýk duygusu hissetmedim. Ben Valonya veya Brüksel’de yaþadýðýmý hissetmiyorum, þu an Brüksel olan, Avrupa ve Belçika’nýn baþkenti olan ve birçok insanla karþýlaþtýðým bir þehirde yaþýyorum sadece. Ama her yerde geçerli olan bir kavgam var, o da aþýrýlýða karþý. Sayfa 14.qxp 04.01.2007 04:54 Seite 1 Ocak 2007 GÜNDEM 14 2006’da Belçika’da Türk toplumunu etkileyen olaylar Serpil Aygün EMÝR KIR’A GENSORU GÜNDEME ALINMADI Brüksel Bölge Parlamentosu’nda MR(Frankofon Liberal parti)’li vekiller Ermeni soykýrýmý ile ilgili imza kampanyasý konusunda Kýr’a gensoru istedi ancak gensoru talebi, iç tüzüðe uymamasý nedeniyle gündeme alýnmadý. AALST’TA BÝR TÜRK POLÝS TARAFINDAN VURULDU Belçikalý Luna’yý öldürürken, o sýrada parkta kitap okuyan baþörtülü Songül Koç’u da aðýr yaraladý. Songül Koç uzun süren tedaviden sonra iyileþerek hastaneden çýktý. OKULA BAÞLAMA PRÝMÝ Ýlk kez bu yýl ilkokul, ortaokul ve liseye gidenlere Eylül ayýnda okula baþlama primi – yardýmý yapýldý. Bu yardým ortaokul ve liseliler için önümüzdeki yýllarda da devam edecek. FEHRÝYE ERDAL KAÇTI Sabancý suikastý faillerinden Fehriye Erdal, 28 Þubat’ta kayboldu. Erdal için uluslararasý arama emri çýkarýldý. Erdal hala aranýyor. 8 EKÝM SEÇÝMLERÝNDE 80 TÜRK BELEDÝYE MECLÝSLERÝNE GÝRDÝ Belçika’nýn Aalst kentinde 16 Haziran gecesi polis Ceylan Ardýçlar adlý bir Türkü vurdu. 38 yaþýndaki Ardýçlar kaldýrýldýðý hastanede bir hafta sonra vefat etti. ne katýldýlar. SOSYAL KONUTLARI KÝRALAMAK ÝÇÝN DÝL ZORUNLULUÐU Belçika’nýn Flaman Bölgesi’nde sosyal konutlara baþvuran kiþilere asgari düzeyde Flamanca bilme zorunluluðu getirildi. Flamanca bilmiyorsa dahi öðrenme isteði bu evleri kiralamada þart koþuldu. NASRETTÝN HOCA HEYKELÝ BRÜKSEL’E DÝKÝLDÝ SONRA DA KUYRUÐU KOPARILDI Uzun süren tartýþmalara neden olan Nasrettin Hoca heykeli 23 Eylül 2006’da Brüksel’de Türklerin yoðun olarak yaþadýðý Schaerbeek’te Gallait Sokaðý’na dikildi. Ancak heykel bir türlü rahat edemedi, son olarak da Nasrettin Hoca heykelinin kuyruðu koparýldý. ANVERS’TE IRKÇI SALDIRI– TÜRK KADINI ÖLÜMDEN DÖNDÜ 18 yaþýndaki Hans Van Themsche adlý bir genç 11 Mayýs günü Anvers sokaklarýnda dehþet saçtý. Hans Van Themsche, bir zenci kadýn ile bakmakta olduðu 2,5 yaþýndaki Her yýl Aralýk ayýnda Hollanda’nýn Den Haag kentinde gerçekleþtirilen “Büyük Hollandaca Dil Yarýþmasý”na 10 kiþilik tanýnmýþ Flamanlar grubu arasýnda Türk Politikacý Selahattin Koçak da katýldý. 20 Aralýk 2006’da Belçika ve Hollanda’nýn resmi kanallarýnda yayýnlanan yarýþmada ilk kez bir Türk de yeraldý. Yarýþmayý daha önce dokuz kez kazanan Belçika bu kez yenildi. MEHMET AYDOÐDU’NUN LÝEGE SERGÝSÝ, YAÞARKEN YAPILAN ÝLKLERDEN Dünyada ilk kez yaþayan bir sanatçýnýn eserleri geriye dönük olarak (Retrospektif) sergilendi. Belçika’da yaþayan Avrupa’nýn tanýnmýþ ressamý Mehmet Aydoðdu’nun eserlerinden oluþan retrospektif sergisi Liège Mo- BÜYÜK ÖDÜL ERGÜL AKTAÞ’IN BRÜKSEL’ÝN MERKEZÝNDE TÜRK GÜNÜ GERÇEKLEÞTÝRÝLDÝ, MANNEKEN PÝS FOLKLORÝK ÇANKIRI KIYAFETÝ GÝYDÝ ÝLTÝCA KANUNU’NDA YENÝ DÜZENLEMELER ONAYLANDI Belçika’da aylardýr kiliseleri iþgal eden, açlýk grevleri ve yürüyüþler düzenleyen kaçaklara raðmen Federal Meclis, onayladýðý yeni Ýltica Kanunu’nda herhangi bir toplu yasal düzenlemeye gitmedi. Çoðunluðun kararýyla onaylanan yeni yasada sadece iltica prosedürünün süresi kýsaltýrýlýrken, aile birleþimi de zorlaþtýrýldý. SELAHATTÝN KOÇAK DÝKTE YARIÞMASINA BELÇÝKA ADINA KATILDI Belçika’da 2006 yýlýnda ilk defa AB ülkeleri dýþýndan gelen ve Belçikalý da olmayan yabancýlar yerel seçimlerde oy kullandýlar. Emir Kýr aldýðý 1635 oyla Saint Josse’de Belediye baþkanýndan 44 oy daha fazla alarak Belediye’de ikinci adam oldu. Emir Kýr birinci encümen olarak yerine vekalet edecek kiþi olarak partisinden Havva Ardýçlýk’ý seçti. Federal Hükümet’te senatör Fatma Pehlivan da Gent Belediyesi’nde katýldýðý seçimlerde aldýðý yüksek oylarla Gent Belediyesi’nin ilk yabancý encümeni oldu. Irkçýlarýn Kalesi Anvers’te Flaman Sosyalist Partisi SP.a birinci oldu. Türk kýzý Güler Turan rekor oy aldý. 8 Ekim yerel seçimlerine Türkler damgasýný vururken Flaman, Valon ve Brüksel bölgelerinde 80 Türk belediyelere girmeyi baþardý. Bunlardan bir kýsmý encümen olurken diðerleri de meclis üyesi olarak bulunduklarý belediyelerin yönetimi- dern ve Çaðdaþ Sanatlar Müzesi’nde sergilendi. “Mehmet Vous Dit Bonjour (Mehmet size “merhaba” diyor) baþlýklý iki yýllýk bir projenin devamý olan bu sergi, 16 Þubat – 02 Nisan 2006 tarihleri arasýnda gezildi. Belçika Hristiyan Sosyal Sigorta Kurumu’nun (Christelijke Mutualiteit/ Mutualitè Chretienne) “Dayanýþma ve yardýmlaþma” konulu uluslararasý Karikatür Yarýþmasý’nda Büyük Ödül Türk çizer Ergül Aktaþ’a verildi. 9-10-11 Haziran tarihlerinde Brüksel’in iki büyük meydaný olan Grand Place ve Place de la Monnaie’de “Türk Günü” gerçekleþtirildi. Belçika Türk Dernekler Birliði’nin organize ettiði Türk Günü etkinlikleri ilk kez Brüksel’in merkezine çekilirken, Brüksel’in turistik bir simgesi olan Manneken-Pis (iþeyen çocuk) heykeli ilk kez Türk folklorik kýyafeti giydi. Brüksel’in büyük meydaný Grand Place yakýnlarýnda bulunan ve 749 çeþit kýyafete sahip olan, simge heykele Çankýrý yerel kýyafeti giydirildi. "SOYKIRIM" ÝSTÝFASI Belçika’da 8 Ekim’de yapýlacak yerel seçimlerde Brüksel’de Türklerin yoðun olarak yaþadýðý Saint- Josse Belediye Meclisi’ne MR listesinden 2. sýradan aday gösterilen Derya Bulduk, Ermeni soykýrýmýný tanýmadýðý için istifa ettirildi. Bulduk, “Ermeni soykýrýmýný kabul etmemi ve susmamý istediler. Susmadým, adaylýktan çekildim” dedi. OKULLARDA HELAL YEMEK Schaerbeek belediyesi Eðitim encümeni Mohamed Lahlali’nin (PS) okullarda helal yemek daðýtma projesi, iktidarý ikiye böldü. MR’li encümen Georges Verzin, belediye okullarýnda laiklik ilkesinin böyle projeleri kaldýramayacaðýný savundu. FLAMAN TOPLU TAÞIMA KURUMU YABANCI VE KADIN ELEMAN KOTASI KOYDU Flaman Toplu Taþýma Kurumu De Lijn, Kurumun toplumu daha iyi yansýtmasý gerektiðini düþünerek personel çeþitliliðini artýrmak için çalýþýyor. Bu nedenle yabancý ve kadýn kotasý belirleyen De Lijn personelinin þu anda %2,9’u yabancýlardan oluþuyor. ÝKÝNCÝ EL OTOMOBÝLLERE ZORUNLU EK KONTROL Belçika’da 15 Kasým 2006’dan itibaren, plaka baþvurusu yapýlan her ikinci el araç için teknik kontrol belgesinin yanýnda bir de ikinci el araç özel kontrolü istenecek. Ýkinci el araba özel kontrolü 76 kontrol noktasýnda gerçekleþtirilecek. BELÇÝKA’DA OKULLARDA BAÞÖRTÜSÜ YASAÐI Fransýz Topluluðu Baþbakan ve Eðitimden Sorumlu Bakaný Marie Arena’nýn (PS), baþörtüsünü yasaklayan iki okulun iç disiplin yönetmeliðini onaylamasýyla baþörtüsü sorunsalý tekrar alevlendi. Chaerleroi ve Anvers’te de bazý okullarda baþörtüsü konusunda problemler yaþanýrken, son olarak Anvers Belediyesi’nde giþelerde çalýþan personelin baþörtüsü takmasý yasaklandý. Yapýlan açýklamada giþelerde çalýþan personelin nötral olmasý gerektiði bildirilirken, iç bölümlerde çalýþan personel baçörtüsü ile çalýþabilecek. Sayfa 15.qxp 04.01.2007 05:02 Seite 1 Ocak 2007 GÜNDEM 15 Birinci kuþak Türklerin dramý: ASBEST Erdem Resne nvers’te kurulan Dolor adlý dernek, þu sýralar asbest (amyant) maddesinden ötürü akciðer kanserine yakalanan hastalar ve yakýnlarýyla dayanýþma projesi üzerinde çalýþýyor. Ýnþaat ve madencilik sektörlerinde sýkça kullanýlan asbest maddesi, bu sektörlerde yoðun olarak çalýþmýþ olan veya halen çalýþan Türkleri de tehdit ediyor. Hükümet ve sosyal sigortanýn iþ hastalýðý olarak kabul etmediði akciðer kanser tedavisi pahalý ve devlet tarafýndan tamamen karþýlanmýyor. Kütahyalý Aksaplý ailesi, asbestten dolayý akciðer kanserine bir kurban vermiþ ve bir ikinci kanser vakasýyla uðraþýyor. Nihat Aksaplý (48), “1987 ile 1998 arasýnda izolasyon þirketi için çalýþtým. 1,5 sene önce akciðer kanseri teþhisi kondu. Böbrek ve kemiklere vuran hastalýk þimdi de saç de- A rimde yaralara neden oluyor. Babam da bu hastalýða yakalanýp bir yýl içinde öldü, ben ise kemoterapiyle ayakta duruyorum” diyor. Nihat Aksaplý’nýn aylýk ilaç masraflarý 250 avro’yu buluyor. Bu miktara doktor ve hastane masraflarý dahil deðil. Nihat’ýn kardeþi Naci (39) de ayný sektörde çalýþmýþ; þu an hastalýk teþhisi olmayan Naci, nefes darlýðý çekmeye baþlamýþ bile. Sadece hastalara deðil, vefat edenlerin yakýnlarýna da destek olan derneðe bu çerçevede baþvuran bir diðer Türk, Abdullah Aydemir. Babasýný 2000 yýlýnda kaybeden Aydemir, “23-24 yaþlarýndayken büyük çocuk olarak aileye sahip çýkmak zorunda kaldým. Benim için zor günler baþlamýþtý. Gelecekte böyle dramlarýn artýk yaþanmamasý için hakkýmý arayacaðým” diye yakýnýyor. Yasal olarak asbest kullanýmý 1989’dan beri yasak olsa da, bazý þirketler yurt dýþýndan mal aldýklarý için asbest dene- timi yapýlamýyor. Doðu ülkelerinin çoðunda asbest yasaðý yok ve bu ülkelerdeki cüzi fiyatlar, birçok þirketi oradan mal almaya itiyor. Dolor dernek baþkaný Hendrik Boonen, geçmiþte asbestle çalýþýp iþçilerin hayatýný tehlikeye atan þirketlerin, oluþturulacak yardým fonuna katýlmalarýný ve sorumluluklarýný üstlenmelerini talep ediyor. Boonen ayrýca bu þirketlerin çoðu kez kaçak iþçi çalýþtýrdýklarý için, iþçilerin haklarýný arayamadýklarýný söylüyor. Kendilerini ele vermek istemeyen iþçiler, gidip de “ben þu kadar yýl þu þirkette asbestle çalýþtým” diyemiyor. Boonen bu yüzden kaçak olarak çalýþmýþ ama iþ yüzünden hasta düþmüþ insanlar için af istiyor. Asbest sorunu bununla da sýnýrlý deðil. Halen birçok ev ve bina’da asbest bulunduðu- nu ve bunun temizlenmediðini vurgulayan Hendrik Boonen, “bir yasayla ev satan insanlarýn, satýþ anýnda asbest olmadýðýna dair belge sunma zorunluluðu getirilmeli. Pahalý olan bu iþlemleri de devlet ve firmalarýn katýlacaðý yardým fonu üstlenmeli ki bina sahipleri teþvik edilsin” diyor. Derneðin Türk sorumlusu Bülent Öztürk, ilk kuþak Türklerin asbest ve benzeri hastalýklardan çok çektiklerini belirtti ve Türk toplumunun artýk bu soruna duyarlý olmasý geretiðinin altýný çizdi. Hükümet, seçimlerden önce asbest sorununu da kapsayabilecek olan “toplu zararlarý karþýlama” yasasý vaad etmiþti, fakat böyle bir yasa hala geçmedi. 2007 bütçesinde de zaten þu an bu zararlara iliþkin bir kaynak bulunmuyor. Dolor dernek yöneticileri, hükümetin geç kalmasýna içerleyip sivil güçleri harekete geçirmeye ve baský oluþturmaya karar vermiþ. Sayfa 16x.qxp 03.01.2007 19:29 Seite 1 Ocak 2007 ARTfikir 16 [email protected] Yeni yýlda yeni vicdan eni yýla girdik, gireceðiz derken yýlýn ilk günlerinde vicdanýna giden yoldaki çöpleri temizleme cüretini gösterse keþke þu “aklý baþýnda” dünyalýlar. “Savaþa Hayýr” ve “Barýþ” þarkýlarý da artýk etkisiz kaldýðýna göre...biz en iyisi mi yeni yýlda kendimizi kurtarmaya bakalým ve elimizi vicdanýmýza koyalým. Kaç fýlm izledik, esas kýz veya oðlan yerinde olmayý düþlediðimiz? Veya kaç aþk parçasý yazýldý bizim uðrumuza, tam da bizim ayrýlýðýmýzý anlatan... Binlerce dansöz varken biz Dondurmamýzý Gaymaktan yaparak kendimizi Kurtlar Vadisinden kurtarmaya çalýþtýk. Zaman geçtikçe atýlan her adýmýn faturasý önceden kesilmiþ gibi umutsuzca buruþturuluyor biten her sigara ve onun paketi. Özgürlük için savaþanlar birey olmanýn sýkýntýlarýný Geçen yýlý anlayaþýyorlar. Halbuki “yabancý” olmak, yalnýz kalmak ve ma zahmetinde ölüm karþýsýndaki çaresizlikbulunmayalým, ler hayatýn insancýl anlarýdýr. Yaþanacaktýr. çünkü yaþamýþ Þöyle bir bakarsak, öyküolduðumuz yýlý lerimiz almýþ baþýný gidiyor. Yaþanmalýdýr. anlamak için birYaþamak cesaret gerektikaç yýla ihtiyacýrir, karda kalýp, aþýk olmak mýz olacak. da. Yeni yýl, genelde karlý kýþa denk gelir, býrakýn iþe yaramayan kýrýntýlar karýn altýnda kalsýn. Siz yarým kalmýþ olsanýz bile kendinizi tamamlamanýz için önünüze koca bir yeni yýl sunuluyor. Tamamlanýn. Geçen yýlý anlama zahmetinde bulunmayalým, çünkü yaþamýþ olduðumuz yýlý anlamak için birkaç yýla ihtiyacýmýz olacak. Yeni yýlda yapamadýklarýmýzý yapmaya calýþsak. Mesela üzerinde yoðunlaþtýðýmýz þeylerin dünyalarýný tanýmaya yönelsek, olduklarý gibi görüp, gördüklerimizi sevebilsek. Hatalarla dolu hayatýmýzda büyük sözler söylemek yerine hayatýmýzýn ayrýntýlarýna özen göstersek, tekrar düþmemek için… “Bütün dünya buna inansa, Hayat bayram olsa” demeyeceðim fakat “keþke” demekten de kendimi alamýyorum. Yeni yilda deðiþecek bir diðer gerçek de, yaþýmýz. Bulunduðumuz yaþýmýza da “Hoþçakal” demeye hazýrlanmalýyýz girdiðimiz bu yeni senede. Aslýnda þu bulunduðumuz yaþýn geriye býraktýðý kýrýntýlarý bir araya toparlayarak adam gibi adam çýkarabilsek. Keþke. Bir yýldan bir diðerine geçerken, biz kendimizle, artý bir “bizle” gümrükten geçiyoruz, ruhsatsýzlarý geride býrakarak. Ayrýlarak. Yaþanýlan bu ayrýlýklarýn yanýnda yýllardýr yanýmýzdan ayýramadýðýmýz tek þey ise, çocukluðumuzun birkaç sahnesidir aslýnda. Çünkü o sahneler masum sahnelerdir, saf kalan tek karelerdir. O sahneler yeni yýlýmýzda nostalji olsalar da gelen her yeni ve yabancý yýlda banktaki yaþlýlarýn huzurunu paylaþmayý da öðreniyoruz, artýlarýmýzla. Nice artýlý yýllara. Y SÝBEL DÝNÇER: Türk müzigine ilgim Belçika’da depreþti Erdinç Utku elçikalý’nýn World music/dünya müziði algýlamasý da kliþelerle dolu. Deneysel çabalara yeterince açýk deðiller, baþka kökenli sanatçýlardan genellikle otantik parçalar bekliyorlar. Ama yine de «melez sound»lar ve farklý arayýþlar tüm önyargýlara karþýn ayakta kalabilmeyi baþarýyor. Bu farklý çalýþmalara imza B atanlardan biri de Sibel Dinçer öncülüðünde kurulan ve çalýþmalarýný sürdüren «Sibel» grubu. Bu grup dýþýnda Gavur Gelinler gibi ilginç bir çalýþmaya daha imza atan Sibel Dinçer ayrýca Belçikalý müzisyenlerden oluþan ve World Jazz yapan TürlüTurþu grubunda konuk solist olarak Türkçe þarkýlar söylüyor. Dinçer’in Türk müziðine ilgisi Belçika’da depreþmiþ. Yurt özlemiyle kendi kendine türküler mýrýl- Rock’tan Türkü’ye uzun ince bir yolculuk Müzisyen anne-baba’nýn kýzý olan Sibel Dinçer 7 yaþýnda piyano dersleri almaya baþlamýþ, müziðe ilgisini Ýstanbul Belediye Konservatuarý’nda keman eðitimi alarak sürdürmüþ. Liseyi Saint-Benoit Fransýz Lisesi’nde okumuþ. Mimar Sinan Üniversitesi Ýstanbul Devlet Konservatuarý’nda 4 sene Obua öðrenmiþ. Liseyi bitirdikten sonra MSÜ Devlet konservatuarý Opera Þan Bölümüne baþlamýþ. Bu arada bir rock grubunda þarký söylemiþ. Ancak tiyatoya her zaman özel bir ilgisi ve heyacaný varmýþ Sibel Dinçer’in. 1990 yýlýnda Belçika’da bulunan dayýsýný ziyaret ettiðinde Belçika’daki tiyatro okullarýný araþtýrmýþ. Ayný yýl Belçika’da, Ýnstitut des Arts de Diffusion’da (IAD) tiyatro eðitimine baþlamýþ. Tiyatro eðitimine devam ederken Belçika Dünya Müziði – Melez Müzik gruplarýnda Fransýzca þarký söylemiþ. 2000 yýlýnda, tek baþýna geleneksel Türk müziði örneklerini harmonize ederek söylemeye baþlamýþ ve Sibel Grubu’na giden yolda ilk adýmý atmýþ. Daha sonra ise diðer 3 müzisyen arkadaþý katýlmýþ ve 2002 yýlýnda þimdiki grup oluþmuþ. Sibel Grubu’nun repartuarýnýn büyük kýsmý Türkçe ancak birkaç parçanýn bazý bölümlerini Türkçe bilmeyenlere metinle de ulaþabilmek için Ýngilizce, Fransýzca ve Flamanca’ya cevirip söylüyorlar. (Uzun Ýnce Ýngilizce, Çökertme Fransýzca, Kýzýlcýklar Fransýzca ve Yenge Kýzý Fransýzca ve Flamanca) danmaya ve piyanoda çalmaya baþlamýþ. Fransýz/Belçikalý, Lüksemburglu ve Guyanalý/Belçikalý olmak üzere dört farklý kültüre ait sanatçýyla birlikte Geleneksel Türkçe müziðinin deðiþik yörelere ait örneklerini farklý bir tarz ile yorumlayan Sibel, yaptýðý müziði bir çeþit ”füzyon” olarak nitelendiriyor. Þarkýlarýn özü korunmakla birlikte batý enstrümanlarý kullanýlarak yapýlan müzik, caz esintileri taþýyor. Sibel ve arkadaþlarý, Aþýk Veysel’den Pir Sultan Abdal’a, Çanakkale Türküsü’nden Yüksek Yüksek Tepelere Türkiye’nin düþünsel dünyasý ve yöresel müzik kültürü hakkýnda bir kesit sunuyor, izleyenlere. Türkçe bilmeyen grup üyelerinin bazý þarkýlarda Türkçe olarak Sibel’e eþlik etmeleri þarkýlara ayrý bir keyif katýyor. Yine bazý þarkýlarda Fransýzca ve Ýngilizce bölümler Türkçe sözler içinde son derece uyumlu kullanýlýyor. Türkiye’de müzik eðitimi almýþ olan Sibel, 13 yýldýr tiyatro eðitimi için geldiði Belçika’da yaþýyor. Türkiye’de rock müziði ile ilgilenen Sibel Belçika’ya geldikten sonra Geleneksel Türk Müziðiyle ilgilenmeye baþlamýþ. 2002 yýlýnda arkadaþlarý Bénédicte Chabot (Belçika-keman), Daniel Vincke (Guyana/Belçika-saz) ve Claude Hoffmann (Lüksembur-bateri) ile birlikte Sibel grubunu kurmuþ. Sibel Dinçer her ne kadar 3 ayda bir Ýstanbul halüsinasyonlarý görse de Belçika’daki halinden memnun. Mutlu olduðu sürece de Belçika’da kalmayý düþünüyor. Kendisini çok þanslý Sayfa 17x.qxp 03.01.2007 19:35 Seite 1 Ocak 2007 görüyor; çokkültürlü bir çevrede yaþýyor ve çevresinde çok açýk fikirli ve iyi niyetli insanlar olduðuna inanýyor. Bu insanlardan çok þey öðrendiðini söylüyor. Zaten Sibel Dinçer aþýrý hýrslý biri deðil; “Star olayým, adým manþetlerde görünsün, yatým, katým olsun derdinde deðilim. Benim için önemli olan sevdiðim iþi yapmak, çevremdekilerle bunu paylaþmak” diyen Sibel Dinçer, “Sanatýmdan uzaklaþmamak için politikadan uzak duruyorum. Benim görevim politika deðil, politikayý meslek edinenler var. Tabii ki benim de görüþlerim ve insanlýðýn geleceði konusunda kaygýlarým var ama ben müziðe yoðunlaþmak istiyorum. Görüþlerimiz zaten müziðimize de yansýyor” diye ekliyor. FÜZYON OLUÞTURDUK “Batý entrümanlarý kullanýyoruz. Sazý da baðlama deðil, gitar ekolüyle çalýyoruz. Türküleri baþta sadece ben harmonize ediyordum, gittikçe arkadaþlar da katký yapmaya baþladý. Füzyon oluþturduk.” Sibel Grubu’nun en etkili olduðu alan konserler. Belçika’nýn belli baþlý kültür merkezlerinde (Centre Culturel Jacques Franck, Espace Senghor v.b.) ve festivallerinde (Akdeniz Sinema Festi- ARTfikir vali, Roots Rally Festival vs) sahneye çýktýlar. Fransýz Toplumu Eðitim Bakanlýðý’nýn, öðrencilerin farklý dillere ve kültürlere duyarlýlýðýný geliþtirmek gibi pedagojik bir amaçla çýkardýðý “Dillere Uyanýþ – Eveil aux Langes” CD’sinde Sibel Grubu’nun “Yüksek Yüksek Tepelere” Türküsü yer almýþ. Ýlk albümleri grubun adýný taþýyan “Sibel”i 2005 yýlýnda kendi prodüksiyonlarý olarak çýkarmýþlar. Verdikleri konserlerde satýyorlar, bazen de grubun web sitesi aracýlýðýyla müzik severlere ulaþtýrýlýyor. Albüm çýkarma gerekçelerini Sibel Dinçer’den dinleyelim isterseniz; “2002 yýlýnda bir demo yapmýþtýk. Evde kendi olanaklarýmýzla kaydetmiþtik bunu. 3 yýl sonra birbirimizi tanýdýkça tarzýmýz da geliþerek deðiþti. Tarzýmýz daha fazla deðiþmeden çalýþmalarýmýzý o anki halleriyle bir araya toplamak istedik.” TÜRKÝYE’DE “TÝCARÝ DEÐÝL”, BELÇÝKA’DA “OTANTÝK DEÐÝL” DÝYORLAR Albüm, Türk ve Belçikalý müzik adamlarýndan, müzisyenlerden ve müzik severlerden olumlu tepkiler almýþ. Türkler böyle bir þeyi hiç duymadýk, alýþýk ol- duðumuzdan çok farklý derken, Belçikalýlardan “Hayatýmda duyduðum en güzel müziklerden biri” þeklinde duygu ve düþüncelerini ifade edenler olmuþ. En ilginç tepki ise Dünya Müziði konusunda uzmanlaþmýþ Belçikalý bir plak þirketi sahibinden gelmiþ: “Otantik deðil”. “Ben batý müziði eðitiminden gelen birisi olarak, içinde doðup büyüdüðüm müziði icra etmeye çalýþýyorum.Türk müziðine ilgim Belçika’da depreþti. Yurt özlemiyle kendi kendime Türküler mýrýldanmaya ve piyanoda çalmaya baþladým. Piyanoda bu türküleri çalarken, Türk müziðinin keþfetmediðimiz baþka yeni zenginlikleri olduðunu fark ettim. Türküleri severek söylüyorum” SÝBEL GRUBU’NUN YENÝ PROJELERÝ Sibel Grubu Saint-Josse’ta La Patagonia Caz Kulübünde Ocak ayý boyunca Pazar günleri saat 20.00’den itibaren sahne alacak. Türkiye’de müzik yapýmcýlarý Sibel Grubu’nun yaptýðý müziði ticari olmadýðý için tercih etmiyor ama onlar ilk albümlerini Türkiye’de de piyasaya sunmak için uðraþýyorlar. Bir daðýtýmcý ile anlaþmak üzereler. Ýkinci albumleri için ise henüz hazýrlýk aþamasýndalar. Gavur Gelinler Fas ve Türk kökenli Müslüman kapalý ailelerdeki kadýnlarýn müzik yapabilmeleri için 2005 yýlýnda bir bayanlar grubu kurmaya karar vermiþ Sibel Dinçer. Bu kadýnlarý ev iþleri dýþýnda sosyal yaþama çekmekmiþ amacý. Baþlangýçta sadece Belçikalý kadýnlar ilgi göstermiþ. Sibel, bu amatör grubu tamamen kendisi yetiþtirmiþ. Ortaya bir kumbara koymuþlar, parasý olan Sibel’in öðretmenliði karþýlýðý kumbaraya para atmýþ, olmayanlar ise bedavaya yararlanmýþ bu olanaktan. Zamanla kulaktan kulaða yayýlmýþ. Konserler vermeye baþlamýþlar. Bu konserlerde Türk kadýnlar da grupla ilgilenip, Gavur Gelinler’e katýlmýþlar. Þu an 10-12 kadýn var grupta. Bunun yarýsý Türk yarýsý Belçikalý. Ancak Sibel, grubu kuruþ amacýna hala ulaþamamýþ. Çünkü gruba katýlan Türkler eðitimli ve zaten sosyal yaþamýn içindeki kadýnlardan oluþuyor. Gavur Gelinler grubunun repartuarý da yine Türkülerden oluþuyor. Sibel Grubu’nun söylediði Türkülerden farklý Türküler seçilmiþ. Zaten tarz da tamamen farklý. Enstrümansýz, eþliksiz, sadece sesle (Akapella) Türkü söylüyor bu kadýnlar grubu. Gruptaki Belçikalý kadýnlar da Türkçe söylüyor. “Grubun en eski elemanlarýndan biri Türkle evli bir Belçikalý. Bu Belçikalý gelinin Türkiye’deki kayýnvalidesi Türkiye’ye gittiklerinde Belçikalý gelinine “Gavur Gelin” diye hitap ediyormuþ. Bundan yola çýkarak grubun adýný Gavur Gelinler koyduk. Herkes ötekine göre gavur. O yüzden gavur dedik. ” diyor Sibel Dinçer. “Herkese açýðýz, kimseyi dýþlamýyoruz” mesajý vermek istemiþler. 17 [email protected] Bilgi çaðý ve hep ayný masallar on yýllarda biraz kendimizi aldatmak, biraz da kültürlü görünmek için “yazmaktan ve okumaktan daha çok sözle öðrenmekten hazzeder olduk” diyerek avunuyoruz. Hatta hariçten gazel okumak da diyebiliriz. Kýsa kesilen sazlý havalarýmýz ve bir türlü bitmeyen uzun havalarýmýz da vardýr. Bilen okur, bilmeyen baþkasýnýn yardýmýyla okur. Yüzeysel çarelerin çok olduðu kadar verimsiz olduðunu hiç düþünmeyiz. Bir çoðumuz yaþamýmýz içinde cereyan eden olaylar ve nesneleri okumaktan ve yazmaktan özürlüyüzdür, onlarý bilinçle öðrenmekte geç kalýrýz ve her zaman vaktimiz var diye bunlarý, öðrenmiþ birinden Bilginin fiziksel dinleyerek öðrenmeyi tercih ederiz. bir olgu olarak Yaþanan son RTBF kurgu maddi evrenin haber olayýna bakýlýrsa duyasalarýnýn rum aydýn-la-týcý olmaktan daha çok sorumsuz bir özetkisi altýnda gürlük kargaþasýný andýrýyor. olduðu bilinci Belçika’da herkesin yýllardýr bildiði bir þeyi RTBF kanalýçoðumuz taranýn yapay haber programý fýndan kabul olarak sunmasý her þeyi alt görmüþtür. üst etti. Ülke toplumsal bir polemik ayinine dönüþtüðü RTBF programý halde hiçbir fýrsatý kaçýrmabu yüzden yan siyasetçiler ucuz seçim malzemelerinin en verimlisiyasetçilerin sinden birine dokunulduðu tepkisini çekti. için çok kýzdýlar, gerçek enformasyona ulaþmaya çalýþan gazetecilere karþý retorik ve sansürcü bir davranýþ gösterdiler. Enformasyon ve bilginin fiziksel yapýsýnýn daha iyi anlaþýlmasý için bilginin toplanmasý, saklanmasý, iþlenmesi ve sonra kullanmak üzere geri alýnmasý çok önemlidir. Enformasyonun düzenlenmesi, bilginin yongalara sýkýþtýrýlmasý, eriþilir olmasý, kolay algýlanabilmesi demektir. RTBF çalýþanlarý yanlýzca yapay bir haber programý deðil, ayný anda gerçekten zamanýn siyasi ve sosyolojik bir raporunu yayýnladýlar. Enformasyon ve bilgi gücünde çaðdaþ rehberliðin ender örneklerinden birini sundular. Akredite yazar, akredite gazeteci, akredite aydýn veya akredite baþkan olmadýlar. Programlarýyla düþünce ürettiler. Düþünce üretmek, geliþtirici, açýklayýcý, yönlendirici yorumlarla toplumsal yaþantýya katkýlar sunmaktýr. RTBF çalýþanlarý Belçika için, bütün toplumlar için birey ve insan için daha dengeli bir enformasyon ve bilgi kaynaðý olma amacý uðruna çalýþmýþlar. Ýnþallah, bir gün olur da böylesi çalýþmalardan toplumumuz da nasibi alýr. Ýþte bundan ders almalýyýz. Günümüz insaný davul sesini kaðýt hýþýrtýsýna tercih etmektedir. Yaþamýmýzda bilinç iki hiçlik arasýnda gerili bir boþluða benzemektedir. Hepimiz yaþamýmýzla enine boyuna hesap vereceðiz. Yaþam sermayemiz sürekli bir denkleþme ve hesaplaþma içinde olmalýdýr, deðilse bilançonuz “iflas”týr. Sonuçta, her yenilik, güzel görünse de bir doðruyu engeller. Yaþamýnýzý okumadan, öðrenmeden, yaþamadan harcamayýn. S Sayfa 18.qxp 04.01.2007 02:56 Page 1 Ocak 2007 18 Hayt Huyt Park Haydar Abi “Delikanlý adamýn köþesi... Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!” KORKMAYIN! BEN VARKEN BELÇÝKA BÖLÜNMEZ Öyle RTBF’den kýytýrýk birkaç televizyoncunun kurgu haberiyle Belçika’yý böldüreceksem, bana da Haydar Abi demesinler. Biz Brüksel’de bostan korkuluðu muyuz? Olaydan sonra Karal Albert’i aradým, Albertciðim kaygýlanma ben varken Belçika ve sana bir þey olmaz dedim. Saðolsun kendisi de “Yok be Haydarcýðým, sen ve adamlarýn Brüksel’deyken benim gönlüm rahat. Krallar gibi yaþýyorum” þeklinde konuþtu. Zaten Halis Kökten de benim gibi düþünüp Belçika’nýn birliðine sahip çýktý. Gerekirse Halisciðim ile birlikte CD’li kampanya yapar, Belçika’nýn bütünlüðünü koruruz. Baktýk bu etkili olmuyor, güzellikten anlamýyorlar, bi güzel okþarým kendilerini. YENÝ YIL Çocuklar geldi, Abi herkes yeni yýl mesajý veriyor, sen de bir þeyler yazmayacak mýsýn, diye uyardý. Önce dalgayý çakmadým, galiba yeni bir gazete çýktý da benden yazý yazmamý istiyorlar sandým. Malum, eski gazeteler adýna “yeni” lafýný ekliyor, yeni çýkan gazeteler de yenili isimler buluyor. Yakýnda ortalýk Hece Kondu gazete dolacak. Neyse bu mevzu derin mevzu. Bizim entel-dantel takýmýna býrakalým. Ýþte benim yeni yýl dileklerimden bazýlarý; -Yeni yýlda çýkacak gazeteler “yeni” ile baþlamayan isimler bulsunlar ve gerçekten de “yeni” þeyler yapsýnlar! -M.K - E.K davasý sonuçlansýn. Emir Kýr “Belge”seli’ne bir son verilsin. -Müslüm abimiz Brüksel’de bir konser versin. -Þöyle çok rakamlý bir transfer teklifi alayým ve Binfikir’den kurtulayým. -Ýsmail Doðan artizi Binfikir’den kovulsun. -Avrupa Harbi Türk Delikanlýlar Birliði’ni kurup, baþkan olayým. -Yengeniz bizim dalgalarý hala çakmasýn, yeni Belçikalý çýtýrlar ayarlayabileyim. -Fenerbahçe þampiyon olsun. ... 40 YILIN GAZETECÝSÝ HAYDAR ABÝNÝZE ETÝK DERSÝ VERMEYE YELTENMEYÝN Benden daha büyük gazeteci mi var Brüksel’de. Gerekirse düzmece röportaj yayýnlar, istersem biyerimden haber uydururum. Size mi soracaðým? “Belçika Türkçe Yerel Medya Konseyi” kurup akýllarýnca gazetecilik dýþýna çýkanlarý bu konseye þikayet edeceklermiþ. Yesinler. Haydar Abi bu alemin kralýdýr ve kimse kýlýna bile dokunamaz. Eski küresel köye yeni gazetecilik adetleri getirip, keyfimizi bozmayýn. Ýþ takibi de yaparým, parayla haber de, tehditle reklam da toplarým, gerekirse yargýsýz infaz da yaparým. Ýcabýnda anýnda terörist damgasý vurur, cevap hakký bile vermem. Kolay mý, biz gazeteciyiz, boru deðil. Bugün bir Haydar Abi kolay yetiþmiyor? Haa bu arada ayrým falan yaptýðým yoktur biline. Hiçbir partiyi kayýrmam. Desteðim tamamen verilecek paraya endekslidir. HADÝSE KIZIM, BAK BÝZÝ MUDARA EDÝYORSUN Bizim çocuklar TMF müzik kanalýnda kýzýmýzýn yeni bir “hadise”sini yakalamýþlar. TMF`nin ödül gecesinde sahneye çýkan Hadise`nin üzerinde önce tüylü mini eteði varmýþ ancak þarkýsýný söylerken bir ara dansçý kýzlarýn arkasýna geçip eteðini çýkarývermiþ. Sahnede iç çamaþýrýyla kalan Hadise, þarkýsýný bu þekilde söylemeye devam etmiþ. Hadise bak yavrucuðum. Ayýp ediyorsun. Biz Eurovision yarýþmasýnda Türkiye’yi temsil edesin diye çaba harcarken sen bizi donla sahneye çýkýp mudara ediyorsun. Ayýptýr kýzým yapma. Hoþgörü sýnýrlarýmý zorlama. Mahallenin ve Belçikalý Türklerin Haydar Abisi olarak seni son kez uyarýyorum. Bi daha seni öyle açýk saçýk görürsem, 24 saat Ajdan iþkencesine tabi tutacaðým. Sayfa 19.qxp 04.01.2007 03:12 Seite 1 Ocak 2007 HABER 19 ‘Defedin þunu gitsin!’ Serpil Aygün vergem’de oturan 34 yaþýndaki Murat Çalýþkan, Euro Lock isimli hýrsýzlýk ve yangýna karþý güvenlik sistemleri satan bir kuruluþa iþ baþvurusu yaptý. Yönetici Yves Delgouffe, Murat Çalýþkan’a kibar bir red cevabý gönderirken, bu konuyla ile ilgili olarak sekreteri ile yaptýðý iç yazýþmayý da yanlýþlýkla Murat Çalýþkan’a gönderdi. Bu iç yazýþmada (maille yapýlan yazýþma) Yves Delgouffe, sekreterine “Defet þunu gitsin. Bir yabancýnýn güvenlik sistemleri sattýðý nerde görülmüþ” þeklinde Murat Çalýþkan’ýn reddedilmesini isterken, böylece Çalýþkan’ýn iþ baþvurusunun reddinin gerçek nedeni de ortaya çýkmýþ oldu. Sendikasý ile görüþen Çalýþkan, Irkçýlýkla Mücadele ve Irkçýlýk suç olmaktan çýkacak mý? E E S K Ý y a þ a m l a r E S K Ý m e k a n l a r Erdem Resne Eþit Haklar Merkezine baþvurdu. Önümüzdeki günlerde olayýn mahkemeye intikal etmesi beklenirken, Euro Lock ile çalýþan bazý firmalar da iliþkilerini askýya aldýlar. Belçika Eþit Haklar bakaný Christian Dupont, Parlamento’ya ayrýmcýlýkla mücadele yasalarýný derleyen bir tasarý sundu. Tüm ayrýmcýlýklarýn (ýrk, din, yaþ, cinsel tercih, cinsiyet,...) ayný kefede deðerlendirilmesini öngören yasa, ýrkçýlýk konusunda mevcut yasalara göre gerileme getiriyor. Sivil mahkemelerde ýrkçýlýk suçlarýný daha yüksek tazminatla cezalandýrmayý öngören yasa, buna karþýlýk aðýr ceza konusunda sýnýfta kalýyor. Mal ve hizmetlere ulaþýmda ýrkçý ayrýmcýlýk (ýrkçýlýða teþvik hariç), yeni yasaya göre devlet tarafýndan ele alýnmayacak, yani hapis cezasý ve toplum yararýna savcýlýk tarafýndan yürütülen sorgular yürürlükten kalkacak. Irkçý muamele gören kiþi, sivil mahkemede hakkýný aramak zorunda kalacak. Somut olarak maddi imkaný bulunmayan insanlar devlete yaslanamayacak, dava açmaktan baþka çareleri kalmayacak. Gazetemizde yer alan ve Murat Çalýþkan’ýn maðdur olduðu gibi vakalarda eþit haklar merkezi, ýrkçýlýkla mücadele dernekleri de bu çerçevede etkili olamayacak. Yasa ayrýca “testing” denen kanýt Sosyal düzen de tehlikede Bahsi geçen ayýrýmcýlýkla mücadele yasa tasarýsý, yaþa baðlý ayrýmcýlýklarý da ortadan kaldýracak. Fakat iþyerlerinde genellikle yaþlý elemanlar daha fazla maaþ alýp, daha yüksek vergi ödeyip sosyal sigortaya da katkýda bulunuyor. Binfikir’e ulaþan bilgilere göre çalýþma bakanlýðýndan sendikalara gönderilen bir mektupta, yaþ ayrýmcýlýðý yapýlmamasý isteniyor. Hükümeti iþveren birliklerinin baskýsý altýnda olmakla suçlayan sendikalar, bu isteðin kabul edilemez olduðunu fakat bu yasayla birlikte hükümetin bu amaca ulaþmak istediðini vurguluyor. Irkçýlýk ve çalýþma alanlarýný etkileyecek olan yasa, bu ay Parlamento’da tartýþýlacak. Yasa üzerinde çalýþmalardan dýþlanan ýrkçýlýkla mücadele derneði ve sendikalar, parlamento’da söz almayý talep edecekler. Tarih “kurban”ý Müslümanlar Kilise duvarýna iþemek ilenler bilir, Türkçemizdeki anlamlý deyimlerden biridir “eceline susayan it, cami duvarýna iþermiþ”. Brüksel’deki duruma bakýlýrsa bu durum kilise için geçerli deðil, zira 19. yy’a kadar doðal ihtiyaçlarýn sokakta giderildiði Brüksel þehrinin son umumi tuvaleti, SainteCatherine kilisesinin duvarý! Tanrý da bu durumu kabullenmiþ olacak ki iþedikten sonra ne baþýnýza yýldýrým düþüyor, ne de etraftakilerden tepki alýyorsunuz. Bugün bütün büyük þehirlerde tartýþma yaratan umumi tuvalet meselesi eskiden pek sorun yaratmýyordu. Ýnsanlýðýn ilk tuvaleti, tahmin edileceði gibi doða idi. Ardýndan þehirleþmeyle birlikte sokakta giderilen ihtiyaçlar, temizlik sorunu yaratmaya baþladý. Ýlk özel tuvaletler, “lazýmlýklý sandalye” de denilen taþýnabilir delikli kutulardý. Gözden ýrak kalýnacak odalar da yoktu. Mesela Kral 14. Louis’ye kadar önemli insanlar bile sandalye üzerinde “görevdeyken” (!) saray ahalisiyle sohbete devam ediyordu! Halk ise sokakta iþini görmeye devam ediyordu. Ta ki hijyen düzenlemeleriyle evlere özel tuvaletler yerleþtirilene kadar. Sainte-Catherine kilisesi 19. yy’da inþa edilse de, bulunduðu semtin eski liman ve ticaret faaliyeti itibariyle kuytu köþe ziyaretçileri (!) de pek fazlaydý. Umumi tuvalet yerleþtirme fikri de bundan ibaret. Kilise duvarýna iþemek caiz olsa da siz siz olun, cami duvarýndan sakýnýn... yöntemini de bir genelge’yle sýnýrlandýrýyor fakat 4 yýldýr yayýmlanmayan genelge’nin, gelecek yýllarda da sunulmasý beklenmiyor. Böylece ýrkçý ayrýmcýlýk maðdurlarý, haklýlýklarýný kanýtlamakta da zorlanacak. Haber Merkezi üslüman Temsil Kurulu’nun (MTK) Fetva konseyi önerisiyle resmi kurban bayram tarihini 30 Aralýk olarak açýklamasý, yine Müslümanlarý böldü. Diyanet’e baðlý Türk camilerinin yaný sýra birçok belediye de hazýrlýklarýný 31 Aralýk’a göre planlamýþtý. Kim haklý tartýþmalarýnýn ötesinde pratik sorunlarýn yaþanacaðý endiþesi yayýlmýþtý fakat korkulduðu gibi kargaþa olmadý. MTK’nýn kararýný bekleyen ve 30 Aralýk’ta kesim yapan Brüksel merkez belediyesinin kurduðu mezbahaya sadece 190 kiþi gelebildi. Ertesi gün bayramý kutlayan Türkler özel mezbahalara gitmek zorunda kaldý. Ayný durum, Anvers ve OostVlaanderen illerindeki 6 belediye’de de yaþandý ve Türkler belediye mezbahalarýndan yararlanamadý. Buna karþýlýk Schaerbeek belediyesi 31 Aralýk’ta kesim düzenleyip tüm Müslümanlara adak imkâný sundu, 350 ila 400 kiþiyi aðýrladý. MTK’nýn son anda deðiþik tarih vererek Müslümanlar arasýnda fitneye yol açtýðýný iddia eden Türk Dernekler Birliði baþkaný Sedat Kaya, “gelecek senenin tarihini daha þimdiden belirlemeleri gerekir, aksi takdirde yine gerginlik yaþanacak” derken, cevap veren MTK baþkaný Coþkun Beyazgül, fetva konseyiyle çalýþmalarýnýn hukuki bir zorunluluk olduðunu vurguladý ve tarihin, Hac sýrasýnda ay’ýn görünmesiyle ilgili olduðunu açýkladý. M B Erdem Resne Sayfa 20x.qxp 03.01.2007 22:39 Seite 1 20 Ocak 2007 Sivil Toplum Liège Türk Dernekler Federasyonu (FLAT): ‘Amacýmýz etkili lobicilik’ Erdem Resne [email protected] Türk’ü kötülemek Türk’e kaldý neriler bir bir geliyor. Artýk Türkiye’den biriyle evlenmek zor olacak gibi görünüyor. Geçenlerde haftanýn güncel konularýný iþleyen “De Zevende Dag” programýný izliyordum. Temalardan biri de her zaman olduðu gibi “Belçika’ya uyum saðlamak ve zorunlu evlilik”ti. Tartýþmacýlar arasýnda sosyal sektör görevlisi bir Türk ve Faslý bayan siyasetçi Nahima Lanjeri vardý. Konu uyumdan sahte ve zorunlu evliliklere kayýnca, yardým kuruluþu Evlilik yoluyla geçalýþanlarý, herkesi ayný kelen Türkler uyum feye koymadan sorunlarla saðlayamadýklarý ilgilenmek gerektiðini söylediler. . Nahima Lanjeri de için yaþ sýnýrý 25’e partisi CD&V’nin yeni yasa çekilmeliymiþ; buönerilerini anlattý. Önerilen yasaya göre Belçika’ya evrada yaþayýp yurt lilik yoluyla gelmek istedýþýndan eþ getiryenlerin en az 21 yaþýnda mek isteyenlerin olmalarý gerekiyor. Bunun, zorunlu evliliði önleyeceði standartlarýn üzeve uyumu kolaylaþtýracaðý rinde iþ ve geliri düþünülüyor. Bizim Türk olmasýný mecbur de söz alýp sorunlarý sýralakýlan yasa olmalýy- dý ve kendince (!) cevaplar getirdi: evlilik yoluyla gemýþ. Öneriye bak! len Türkler uyum saðlayamadýklarý için yaþ sýnýrý Türkten baþkasýnýn 25’e çekilmeliymiþ; burada aklýna gelmezdi! yaþayýp yurt dýþýndan eþ getirmek isteyenlerin standartlarýn üzerinde iþ ve geliri olmasýný mecbur kýlan yasa olmalýymýþ. Öneriye bak! Türk’ten baþkasýnýn aklýna gelmezdi! Sunucu da soruyor: “peki bu yasalar buraya yerleþmeyi imkansýz hale getirmez mi?” Bizimki de zaten bu önerileri o amaçla yaptýðýný, böylece Türklerin Türkiye’den eþ almasýný engellemiþ olup uyuma katkýda bulunacaðýný söylüyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turþusu? Bu ne biçim öneridir? Birincisi, insan haklarýna aykýrý. Çokbilmiþ bu efendimiz bu öneriyi Belçikalýlara sunsun da görelim. Ýkincisi, böyle bir yasa Hollanda’da kabul edildi de hangi sorun çözüldü? Üçüncüsü, yeni gelen Türklerin hepsi sorunlu deðil. Benim gördüðüm Türk esnafý yeni gelenlerden oluþuyor, okuyup da gelen ve buradaki topluma öncülük edenler de var. Dördüncüsü, yurt dýþýndan gelen Türklerin boþanma oraný daha yüksek deðil. Belçikalýlar yurt dýþýndan deðil buradan insanlarla evleniyorlar, onlarýn da boþanma oraný ayný! Anlayacaðýnýz, bu öneri insan haklarý ihlalinden baþka bir þey deðil. Oysa Flaman bölgesi yurttaþlýk yasasýný çýkardý ve eminim ki yakýnda uyum alanýnda bu yasa meyvelerini verecek (gelecek yazýmda bu yasayý ele alacaðým). Kendi insanýmýzýn toplumumuzu kötülemesine dayanamýyorum. Ama bir deli kuyuya taþ atar, 40 akýllý çýkaramazmýþ misali Belçika da, Hollanda’nýn yolunu izleyip yabancýlarýn yerleþmesini zorlaþtýrýcý yasalar çýkaracak. Akrabalarý getirmek bile imkansýz olacak. Umarým Türk politikacýlarýmýz bu yasalarýn önüne geçer. Mübarek Kurban bayramýnýzý kutlar, yeni yýl için en iyi dileklerimi sunarým. Ö esmi olarak 2006’da kurulan FLAT (Liège Türk Dernekler Federasyonu), Liège ilindeki 9 derneði çatýsý altýnda barýndýrýyor. Þu ana kadar tüm derneklerin cami dernekleri olmasý, federasyonun da dini bir federasyon olduðu yönünde bir imaj yaratmýþ ama yetkililer bu imajdan þikayetçi. Federasyon Baþkaný Ýbrahim Kaya, “9 dernek var, hepsi Diyanet’e baðlý. Ama sadece cami derneklerini kapsamak istemiyoruz. Bu iþleri baþlatan bizler, ayný zamanda cami dernek baþkanlarýydýk ama bu demek deðildir ki içimize baþka dernekler girmeyecek. Þu an henüz yeniyiz ve kendimizi tanýtmaya ihtiyacýmýz var” diyor. Federasyona üye olan Herstal Türk Kültür Merkezi baþkaný Ayhan Aktürk, herkese açýk olduklarýný, Liège’deki cami derneklerinin sadece dini iþlerle uðraþmadýðýný düþünüyor: “biz Cami dernekleri federasyonu deðiliz. Liège Türk Dernekler Federasyonu’yuz. Zaten Executif’in kararýna göre yakýnda camiler derneklerden ayrýlacak. Bizim imkanlarýmýz vardý da camiler dýþýnda dernek kuramadýk mý? Bugün Flaman bölgesindeki bazý federasyonlara bakýyorsunuz, spor kulübü, okul aile birliði gibi dernekler var bünyelerinde. Biz daha bunu yakalayamadýk çünkü yeniyiz. Herstal’da baþkaný olduðum dernek zaten cami dýþýnda birçok iþ yapýyor: spor kulübümüz var, kadýnlara çalýþmamýz var. Reflets diye dergi de çýkarýyoruz, tiyatro grubu var, yani içimizde 5 dernek kuracak faaliyetimiz var. Buraya göçen Türler sadece iki þeyle geldi: boþ olan ceketleri ve kafalarýndaki dinleri. Bu yüzden camiler kuruldu ama dernek faaliyetini de üstlenmek zorunda kaldý.” Liège’deki Türklerin halen çoðunlukla iþçi olduklarýný, kopuk olarak yaþadýklarýný ve diðer bölgelerdeki duruma karþýlýk etkili biçimde örgütlenemediklerini söyleyen Federasyon Baþkaný Ýbrahim Kaya, amacýný saklamýyor: “birleþimin saðlanamadýðý tek bölge Liege’di, herkes kendi çapýnda bayramlarda veya özel günlerde bir þeyler yapýyordu ve hoþ olmayan sonuçlar ortaya çýkýyordu. Herkesi birleþtirip büyük bir STÖ kurmak amacýndayýz. Ýsteðimiz, toplumu lobileþtirme. Üç sene önce Malmedy’de ilk toplantýmýzý yaptýk. Bazýlarýna göre bu birleþim gereksizdi fakat bu görüþe raðmen biz toplum R Soldan saða: Ýbrahim Kaya, Yakup Öndeþ, Ayhan Aktürk, Ömer Koçyiðit Ayaktaki: Bilal Çakýr adýna sonuçlarý tarttýk ve pozitif olacaðýný düþündük.” Kaya, bu amaca iki kez ulaþabildiklerini söylüyor ve seçimleri örnek gösteriyor. Müslüman Temsil Kurulu seçimlerinde Liège’deki 5 Türk adayý da seçtirmeyi baþardýklarýný anlatan Kaya, 2006 yerel seçimlerinde de etkili olduklarýný savunuyor. Bölge’de Türk adaylarýn seçime katýldýðý her belediye’de (St-Nicolas hariç) en az bir Türk adayýn seçilmesi, federasyon yetkililerini memnun etmiþ. Siyasi olarak toplumu çýkarlarýna göre bir partiye yönlendirebildikleri anda baþarýlý olacaklarýný savunan federasyon yetkilileri, þartlara göre partilere yakýnlýk gösterdiklerini fakat zamanla bu yakýnlýklarýn deðiþebileceðini söylüyorlar. Kaya, “herkesin görüþleri var ama Türk toplumunun çýkarý olunca tek sesten konuþabilmeliyiz” diyor. Ayhan Aktürk ise olayý þöyle özetliyor: “siyasi yelpazede Türk toplumunun çýkarlarýnýn olduðu yerdeyiz. Þimdilik bu PS gibi gözüküyor, ama zamanla cdH ve Ecolo da olabilir. Þu an liberaller en uzak parti gibi duruyor.” Federasyona üye olmak için derneklere koþulan þartlar çok genel. Ayhan Aktürk, “Türk toplumuna hitap etmeye çalýþan insanlar olarak bir araya geldik. Kriterimiz budur. Haklar ve toplumun sosyal çýkarlarý doðrultusunda baský yaratmak istiyoruz. Ay-yýldýzlý bayraða, Türk toplumuna, Türk toplumunun haklarýna sahip çýkan ve onurlu bir yaþam güden herkese açýðýz” demekle yetiniyor. Toplumlararasý dostluða inandýklarýný söyleyen Liège Merkez Cami Baþkaný Bilal Çakýr, “bizim lokalimize baþka milletlerden çok insan geliyor: Zenciler, Bosnalýlar, vs... Faslýlarýn camii ileride ama orada sadece namaz kýlýp burada vakit geçiriyorlar. Aidatýný ödeyen Bosnalý ve Pakistanlý üyemiz bile var” diyor. Þu ana kadar kendi yapýlanmasýyla uðraþan federasyon, siyaset dýþýnda pek faaliyette bulunamamýþ fakat projeler yok deðil. 23 Nisan bayramýnýn Belçika’da kurumsal olarak düzenlenmesi ve yerel halka tanýtýlmasý için çalýþan federasyon, ilköðretim okullarýnýn da projeye katýlýp tam bir festival havasý oluþmasýný umuyor. Bu yönde çeþitli belediyelerin yetkilileriyle temas kuruluyor. Festival düzenlenebilirse bölge’deki 10 Türkçe öðretmeni ve çeþitli folklor gruplarý da faaliyete geçecek. Federasyon yetkilileri, Liège’deki Türklerin en önemli sorunlarý olarak eðitimi, iþsizliði ve sosyal alanda toplantýlara katýlmayýp haklarýný arayamamalarýný gösteriyorlar. Baþkan Ýbrahim Kaya, bunun göç faktörüne baðlý olduðunu söylüyor: “ilk kuþak buraya sahipsiz geldi ve ikinci kuþak bunu derleme aþamasýnda. Bu dertlerle uðraþýrken yeni kuþaklara da gelecek yaratmamýz lazým. Ýyi eðitilmiþ insan gerekli. Sokaklarda iþsiz ve sorunlu geçlik istemiyoruz. Oysa bu bölgede sorunlar çok. Bunu inkar etmek olmaz, düzeltmek için sevecen bir yapýyla ve güleryüzle, gerçekleri anlatarak gençlere yanaþmak lazým. Müslüman kimliðimizle birlikte þu an zorluklar yaþýyoruz. Bunlara karþý gelmek için her alanda ehil insan lazým.” Sayfa 21.qxp 04.01.2007 03:18 Seite 1 Ocak 2007 YAÞAM Aile birleþimi nedir, kimleri kapsýyor, yapýlacak iþlemler, Belçika’daki prosedür ve yasal yenilikler 21 SOSYAL REHBER (2) … Verilen D modeli vize, vize sahibine Belçika'ya ulaþmak için, Schengen (Þengen) ülkelerini (Belçika, Danimarka, Almanya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Ýzlanda, Ýtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, Ýspanya, Avustralya ve Ýsveç) geçmek amacýyla beþ günlük bir süre vermektedir. Bazý durumlarda D modeli vizeyle birlikte C Bu madde kapsamýnda Belçika kimliðine veya pasaportuna sahip her vatandaþ bu hakka sahip olup, anne ve babalarý, yasanýn öngördüðü resmi prosedür yerine getirildiði taktirde bu haktan faydalanabilmektedirler. Bu resmi prosedürü iki baþlýkta toparlayabiliriz. Birincisi bu yasa çerçevesinde yükümlülüðünü alacaðýnýz kiþinin ebeveyniniz olduðunu resmi belgelerle kanýtlamanýz; ikinci olarak da bu kiþinin yükümlülüðünün sizde olmasýný ve bu sorumluluk için yeterli gelirinizin olduðunu ispatlamanýz istenmektedir. Belçika'da aile birlesimi (A.B.) müracaatinda yasal prosedürün özeti 40. Madde kapsamýnda istenilen resmi belgeler: modeli vize de verilmektedir. Bu durumda vize sahibi Belçika'ya gelmeden önce, vize tarihini geçirmemek þartýyla, Schengen ülkelerinde 3 ay kalabilme hakkýna sahiptir. Aile birleþimi çerçevesinde ebeveynler (ascendants-ouders) için yapýlacak vize müracaatý ve Belçika'da oturum hakký: Bu hak, bir önceki yazýmýzda konu aldýðýmýz 15 Aralýk 1980 tarihli yasanýn 40. maddesi kapsamýnda verilmektedir. Ýstek yapan yükümlüden istenilen belgeler -kimlik kartýnýn fotokopisi -istek müracaatýndan önce altý ay süresince gönderilen para ile ilgili kanýt (banka koçaný, …) -son üç ayýn maaþ bordrosu -belediyeden alýnacak "yükümlülük kabul belgesi" (certificat de prise en charge) Yükümlülüðü alýnacak kiþi ile ilgili Türkiye'den alýnacak belgeler -kimlik kartýnýn fotokopisi -doðum kayýt örneði (A modeli) -nüfus kayýt örneði -ikametgah il muhabiri (resimli) -en yakýn resmi merciden alýnan "bakima muhtaç" veya "fakirlik belgesi" -adli sicil belgesi -özel durumlarda boþanma kararý, ölüm il muhabiri, vs. Ýstenilen belgeler tamamlandýktan sonra Belçika Büyükelçiliði'ne baþvurulacaktýr. Herhangi bir amaçla Belçika'da bulunan ebeveynler için yapýlacak aile birleþimi çerçevesindeki oturum istemi ise yukarda belirtilen belgelerle birlikte baðlý bulunduðunuz belediyeye müracaat etmeniz gerekmektedir. Bir sonraki sayýda nisan 2007 tarihinden itibaren yürürlüðe girecek yasal yenilikler 19 BLD d’Anvers 1000 Bruxelles Tel: (0032) 2 218 17 37 Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Koordinatör Erdinç Utku Haber Koordinatörü Fikret Aydemir Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku, Fikret Aydemir Görsel Yönetmen Ece Ayaydýn REKLAM 0484 528 902 [email protected] ADRES 44, rue des Palais bte 1, 1030 Bruxelles TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be Sayfa 22x.qxp 04.01.2007 04:08 Page 1 Ocak 2007 GÜLEN FÝKÝR GÜLEN ÇOCUK 22 den ayrý yaþama olaylarý da ayrý bir baþlýk altýnda incelenebilir. Bu da sevgisiz olduklarýný göstermez. Bunda kariyer yapamayacaðýnýn yaný sýra, boþanma gibi korkular da yatmaktadýr. Filiz TOSYALI ÇOCUKLAR YAÞLILIK BASTONU DEÐÝLDÝR Türkiye'de aile denilince akla çocuk gelir. Hemen hemen hiç kimse çocuksuz bir aile düþünemez. Bazý aileler çocuklarýna kendi güvenceleri gibi bakarlar. Çocuklarýndan beklentisi olan aile oranýnýn yüzde yedilerde olduðu Amerika ve Avrupa'daki aileler, bizim Türk toplumumuzda sevginin oluþmadýðý aileler gibi deðerlendirilir. Avrupalý kadýn tek çocuk sahibi olmak istemektedir, doðrudur. Bu olay sevgisiz olduklarýný göstermez. Evden ayrýlma, aile- ÇOCUKLARIMIZ HER ÞEYÝMÝZ Çocuklarýmýzý onlar için yetiþtirmeliyiz. Onlar için vermeli, yaþamlarýný onlar için güzelleþtirmeliyiz. Onlarýn mutluluðu için deðerlerine deðer katmalýyýz. Kendi olanaklarýmýzý zorlayarak onlara verdiklerimizin beklentisi içinde olursak, hem çocuklarýmýzý hem de kendimizi mutsuz ederiz. Çocuklarýn baston olduðu düþüncesi çok gerilerde kaldý. Gezmemize, yaþamamýza, eþimizle beraber planlar yapmamýza engel görülmemeli çocuklarýmýz. Bütün zevkimizi, eðlencemizi onlar büyürken biz de yaþamalýyýz. Büyüsünler diye zamanýn bir an önce geçmesini beklemek yerine, onlarla yaþamanýn, çocuklarmýzla olmanýn keyfini sürmeliyiz. Hiçbir arzu ve isteðimizi sonraya býrakmamalýyýz. Katýla katýla gülmek, doyasýya eðlenmek, dostluklar edinmek için engel deðil çocuklarýmýz. Mutlu bir aile olmak istiyorsak eþimizle birlikte büyütüp birlikte gururlanmalýyýz. Zaman su gibi akýp geçerken, elimizdeki en büyük zevki kaçýrarak aptallýk etmemeliyiz. Onlar bizim kanýmýzdan canýmýzdan, sadece onlara; giysi almak, para vermek, oyuncak getirmekle iþimiz bitmez. Elini tutmalý, saçýný okþamalý, onun kendisi için mutluluðu yakalamasý için elimizden ne gelirse yapmalýyýz. Bize bakacak bir huzurlu ortam, yaþlýlýðýmýzda nasýlsa bulunacaktýr. Bize düþen; çocuklarýmýzý suçlamaktansa zamanýnda neyi yapýp neyi yapamayacaðýmýzý, neye olanak bulup neye bulamayacaðýmýzý görmeliyiz. Bakabileceðimiz kadar çocuk sahibi olmak çocuk haklarý açýsýndan ne kadar önemliyse, bizim kendi haklarýmýz açýsýndan da o kadar önemli. DERLEME FIKRALAR FÝL Öðretmen küçük Nermin'e sordu, -Söyle bakalým kýzým fil nerelerde bulunur -Filler o kadar büyüktür ki öðretmenim hiç kaybolmaz, kimse de onlarý bulmaz. ESKÝ ARABALAR Küçük çocuk annesine sordu, -Anneciðim arabalar eskiyince arabalarý ne yaparlar? -Ne yapacaklar oðlum, akýllýnýn biri gelir babana satar KONUÞMA ve ANLAMA 1- Suratý asýk, baðýrýyor. Sesi uzaklardan duyuluyor. Etrafýna zarar veriyor Söyle bakalým, bu neye binmiþ? 2- Ne tatlý! Tatlý tatlý konuþuyor, bir þeyler anlatýyor. Acaba bunun dili nasýl? 3- Ne güzel gülüyor. Nerede görsem gülerek bakýyor. Acaba bu nasýl yüzlü? 4- Herkese yardým ediyor, yardýmý seviyor. Oradan oraya yardým için koþuyor. Söyle bakalým, bu nasýl biri? 5- Nasýl da çalýþýyor... Arýlara benziyor. Durmadan uðraþýyor. Söyle bakalým, bu ne gibi çalýþýyor? 6- Ne kadar ince! Kýsa boylu, ufak tefek. Üstelik de þirin... CEV Nasýl biri? APL AR 4- Yardýmsever 1- Küplere binmiþ 2- Tatlý dilli 5- Arý gibi 3- Güler yüzlü 6- Çýtý pýtý FÝKÝRCÝKLER Na (8) zif e Lie ge Sin em /Br ük se l (5 ) Sevgili çocuklar! Bu sayfada yayýnlanmasýný istediðiniz resim, þiir, öykü ve yazýlarýnýzý Paleizenstraat Önümüzdeki ay yeni yerleri keþfetmeye hepinizi bekliyorum. 44, 1030 Schaerbeek/ Bruxelles posta adresine ya da [email protected] e-posta adresine gönderebilirsiniz. Sayfa 23.qxp 04.01.2007 01:11 Seite 1 Sayfa 24OK.qxp 30.10.2006 21:38 Seite 1
Benzer belgeler
Ekim 2007 - Binfikir
elçika’da yayýn yapan Binfikir gazetesinin, Avrupa
Türk Gazeteciler Birliði
(ATGB) ile birlikte düzenlediði “Belçika’daki Türkçe yerel medyanýn sorunlarý” konulu panel, yoðun bir
katýlýma sahne old...