Mart 2006 - Binfikir
Transkript
28.02.2006 06:56 Seite 1 Ýnsan... Kurtlar Vadisi Irak Brüksel’deki Amazone Derne- Sonunda “Ýnsanlýðý kurtaracak Kurtlar Vadisi Irak mý yoksa Ame- Leyla ERTORUN 4 yine ‘insan’dýr” görüþünde birleþtik... Fikret AYDEMÝR 11 kı 4. ’la ak 2 dız h en Yıl ma em . Ay a ara çin h akın v i b da k a be etme ayfay e s ði’nin kuruluþu sanýrým 10 yýl kadar önceydi... eld Casablanca Günlüðü rika mý bilinmez ama bu filmden en çok gocunanlar Amerikalýlar ve yanlýlarý oldu. 16 Ýlknur CENGÝZ Gazetemize her ay ulaþabileceðiniz noktalarýn adresleri sayfa 5’te Belçikalý Türk yazar Kenan Görgün’le söyleþtik www.binfikir.be Sayfa 1.qxp ç kitaplý, iki dilli yazar Kenan Görgün, “Yazar olmasaydým, önümde iki seçenek vardý. Ya kamyon þoförü olmak ya da Türkiye’de askeri okula gitmekti’ diyor. Ü Okuyun, bir fikir edinin Sayý 5 - Mart 2006 Vergi denetimine zaman yok Leyla Ertorun’un röportajý 12-13’te Karikatür deyip geçmeyin Kötü adamlara iyi haber: Belçika Vergi Ýdaresi’nin iþ yükü nedeniyle beyannameleri yeterince denetleyemeyeceði ortaya çýktý. animarka'nýn ardýndan diðer Avrupa ülkelerinde de Hz. Muhammed karikatürlerinin yayýmlanmasý ve bunun Müslüman dünyasýnda yarattýðý öfke 50’den fazla kiþinin canýna mal oldu. Belçika’dan ise farklý sesler yükseldi. D 7’de u yýl denetimler sadece rastgele örneklem yöntemiyle yapýlabilecek. Vergi Ýdaresi vergi denetiminden daha ziyade vergi toplamaya yoðunlaþacak. Bu yýldan itibaren beyannameler taranarak bilgisayara yüklenecek ve elektronik olarak iþlenecekti ancak bu yöntem 810 bin beyannamede hatalý doldurulmalarý nedeniyle kullanýlamadý. Bu nedenle tüm bu beyannamelerin elle iþlenmesi gerekiyor. Bu da vergicilerin B den editör’ Geçtiðimiz ay, Danimarka’da Jllands Posten Gazetesi’nde yayýnlanan karikatürler ve bu karikatürlere verilen tepkilerle dolu yoðun bir gündem vardý... 3’te zamanýnýn büyük bölümünü alacaða benziyor. Zaten her geçen gün problemler yaþanýyor. Daha önce Vergi Ýdaresi 3000 dosyada hata yaptýðýný kabul etmiþti. Buna ek olarak 4000 serbest meslek sahibine, peþin ödedikleri vergiler dikkate alýnmadýðý için hatalý vergi deðerlendirme sonuçlarý gönderildi. 8’de Yeni dönemde Türkiye’den kadýn göçü: GELÝNLER a Louviere Yabancýlar Uyum Merkezi Koordinatörü Psikolog Ertuðrul Taþ, Dünya Kadýnlar Günü nedeniyle, 2003’ten beri devam eden bir alan çalýþmasý ve klinik gözlemler ýþýðýnda Binfikir’e yazdý. L 6’da Sayfa 2.qxp 25.02.2006 14:03 Seite 1 Sayfa 3.qxp 28.02.2006 07:08 Seite 1 Mart 2006 GÜNDEM Türk Köyü Faymonville’de karnaval Avrupa'nýn merkezi bölgelerinde Türklerle birlikte pek çok yabancý göçmenin önyargýlara maruz kaldýðý bir süreçte, Türklere böylesine sempatiyle yaklaþan ve doðruluðu belli olmayan birtakým anlatýmlarla da olsa kendilerinin Türk olarak adlandýrýlmasýndan rahatsýz olmayan, hatta bundan gurur duyan bir topluluðun olmasý sevindirici. Haber Merkezi editör’den [email protected] ‘Binfikir’ olmanýn sorumluluðu K Belçika’daki köyümüz Türk damgasý yemiþler akin, huzur verici küçük bir Belçika köyü, 550 metre yükseklikteki Arden platosunda bulunan Faymonville. 1701'de yapýlan bir de sevimli kilisesi var köyün. Ýkinci Dünya Savaþý'nda binalarýn yüzde 80'den fazlasý yerle bir olmuþ. Köyün doðusunda bir de altýn madeni keþfedilmiþ. 1886'dan 1906'ya kadar altýn çýkarýlmýþ bu köyde. Tüm bunlarý yerinde görmeye, “Au Vieux Sultan'' (Yaþlý Sultan'ýn Yeri) adlý minik otelinde kalmaya ya da kayak yapmaya gitmedik Faymonville'e. 1786 yýlýndan kalma gazetelerde Faymonville'in Türk köyü olarak anýldýðý yazýlýyor. Aslýnda bu öykü daha eskilere gidiyor. Ancak ilk kez 60'lý yýllarda TRT'nin yayýnýyla haberdar olmuþ Türkler, ''Belçika'da böyle bir Türk köyünün varlýðýndan.'' ürk olarak adlandýrýlan bu köylülerin aslýnda Türk olmakla bir ilgileri yok. Anlatýlanlara göre 17. ve 18. yüzyýlda Türk iþgalinden zarar gören bölgelere yardým amacýyla para toplanýrken Faymonville kasabasý sakinleri para vermeyi reddetmiþ ve bu sebeple ''Barbar Türklerin dostu ve Hýristiyan toplumunun düþmaný'' olarak anýlmýþlar. Kendilerini cezalandýran Liege Prensi'ne kýzan köylüler, kilise çanlarýný susturup dua çaðrýsýný ezan takliti yaparak gerçekleþtirmeye baþlamýþlar. Köyün tanýtým belgelerine göre ise 716 yýlýnda Faymonville köylüleri Haçlý seferlerine katýlmayý reddettikleri için tarafsýz kalmalarýnýn bedelini “Türk'' damgasý yiyerek ödemiþler. T Türkiye’den evlenme teklifi ürk bayraðýný simge olarak sahiplenen, ''Turkenblut'' (Türk kaný) adýnda likör üretilen, gençlerinin derneklerine ''Genç Birleþmiþ Türkler'' adýný verdiði, Atatürk' e saygý duyan ve ay-yýldýzlý formasýyla ''Turkania'' isimli bir futbol takýmýna sahip olan köyün þu an kütüphane olarak kullanýlan eski belediye binasýnda çok sayýda Türk Bayraðý, Atatürk posteri, Türkiye'den (Ýstanbul Üniversitesi, Denizli Belediye Baþkaný, Ankara Anadolu Lisesi vb.) ve Belçikalý Türklerden gelen hediyeler, eski flamalar var. Türkiye'den gönderilen yüzlerce mektup çekti ilgizi. Köyle ilgili Türk medyasýnda çýkan haberler ve televizyon programlarýndan sonra Türkiye'den yüzlerce mektup gelmiþ Faymonville sakinlerine. Birçoðu ''evlenme teklifi''!. T Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Yayýn Koordinatörü Erdem Resne Haber Koordinatörü Fikret Aydemir Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku, Fikret Aydemir Lay-out Deniz Aydýn REKLAM [email protected] ADRES Max Roosstr. 39, 1030 Brussel TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be Serpil Aygün eçtiðimiz ay, Danimarka’da Jllands Posten Gazetesi’nde yayýnlanan karikatürler ve bu karikatürlere verilen tepkilerle dolu yoðun bir gündem vardý. Dünya basýný, yayýn özgürlüðü ve toplumlarýn hassasiyetleri üzerinde tartýþtý. Bu konu Binfikir sayfalarýnda geniþ yer buldu, bu nedenle benim burada anlatmak istediðim karikatür krizi ve onun yansýmalarý deðil. Ancak tabii ki bu konu Binfikir’in gazetecilik “Binfikir” olabilmenin ve yayýn ilkeleri ile önemli ilkelerinden yakýndan ilgili bir konu. Binfikir; her birisi daha da belirtürlü görüþe açýk, birginleþerek, kendisini birinden farklý hatta dayatýyor; “bir rengi birbirine zýt görüþleri ayný gazete sayfalaön plana çýkarýrken, rýnda barýndýrabildiðer renkleri yok meyi hedefleyen bir saymamak, onlarý yayýn organý. Binfikir konseptini aþaðýlamamak, oluþtururken de bu onurlarýný rencide anlayýþtan yola çýkaetmemek.” rak, “Belçika’da yaþayan herkesin görüþlerini özgürce ifade edebileceði bir platform yaratmayý” amaçladýk. Ancak bu anlayýþýn hayata geçirilmesi, yazýldýðý ya da söylendiði kadar kolay deðil, ne yazýk ki. “Binfikir” olmak, “Belçika’nýn Hyde Parký” olmak bazý görev ve sorumluluklarý yüklüyor. Tüm toplumu kucaklamayý hedeflemiþsen; her kesimin görüþlerine kapýný açýk tutmak, hatta onlarýn görüþlerinin Binfikir sayfalarýnda temsil edilmesini teþvik etmek göreviyle karþý karþýyasýn, demektir. Bu nedenle Binfikir, sayfalarýnda farklý fikirleri yayýnlama çabasýný sürdürüyor ve farklý fikirlerden yazarlar arayýþýna giriyor. Ancak burada böylesi geniþ bir yelpazede yayýn yapmanýn yüklediði sorumluluðu da gözden kaçýrmamak gerekiyor; bu yelpaze içinde yer alan kesimlerin aþaðýlanmasýna izin vermeme sorumluluðu. Düþüncelerin özgürce ifadesi, bir yazarýn köþesinde, kendi düþüncelerini özgürce ifade etme adýna, toplumun baþka bir kesiminin veya baþka bir grubun düþünce ve inançlarýna saygýsýzca davranmasý, anlamýna gelmiyor. Bu nedenle “Binfikir” olabilmenin önemli ilkelerinden birisi daha da belirginleþerek, kendisini dayatýyor; “bir rengi ön plana çýkarýrken, diðer renkleri yok saymamak, onlarý aþaðýlamamak, onurlarýný rencide etmemek.” Bu ilkelere uymayan yazýlar, “binfikir olmanýn dayanýlmaz hafifliði” ile bu sayfalarda yer almamalý, bunun adý sansür olmamalý, bunun adý özgürlüðün kýsýtlanmasý, olmamalý. Bu nedenle Binfikir köþe yazarlarý koro halinde yazmýyor. Bu nedenle Binfikir yazarlarýndan biri bir görüþü savunurken, diðeri onu eleþtirebiliyor, ama saygýyla ama kýrmadan, incitmeden…Binfikir bu sorumluluðu yerine getirebilmenin yoðun çabasýný veriyor. Binfikir, bunlarý yaþýyor, tartýþýyor ve geliþiyor. Hep birlikte daha hoþgörülü bir dünya yaratmak için“hemfikir“ ancak farklýlýðýmýzý zenginlik olarak deðerlendirip “Binfikir” olalým. G endilerini Türk olarak adlandýran köylüler, 27 Þubat’ta karnaval kapsamýnda yapýlan geçit törenine, her yýl olduðu gibi bu sene de at üstünde Türk bayraðý taþýyan erkekler ve mehter ekibini andýran kýyafet ve yürüyüþ düzeni ile kadýn, erkek ve çocuklardan oluþan bir ekiple katýldýlar. Belçika Türk Dernekler Birliði(BTDB) ve Turkish Lady Kadýnlar Derneði otobüslerle Türkleri karnavala taþýdýlar. Artýk Waimes belediyesine baðlanan Faymonville'in son belediye baþkaný Joseph Herman’ýn kiþisel çabalarýyla son iki yýldýr büyük bir heyetle karnavala katýlan Türk temsilcilerinin bu yýl davet edilmediði belirlendi. S 3 Sayfa 4.qxp 28.02.2006 07:42 Seite 1 Mart 2006 KADIN 4 KADINLAR [email protected] KAZABLANKA GÜNLÜÐÜ Haber Merkezi Fas Kraliyetin’de kadýn olmak. ubat ayýnýn ilk günlerinde Fas’ýn Kazablanka þehrinde Belçikalý, Faslý, Ýranlý ve Türkiyeli kadýnlar bir araya geldiler. Bu buluþma “Kadýnlar ve Geçiþ Dönemindeki Toplumlar” projesinin ilk ayaðýydý. Adalet Bakaný danýþmaný Simone Susskind’in önerdiði, Bakanlýðýn desteklediði bu projenin organizasyonunu “Amazone Derneði” üstlenmiþ durumda. Adalet Bakaný Laurette Onckelinkx’in açýlýþýný yaptýðý Kazablanka’daki seminere Türkiye, Ýran ve Belçika’dan politikacý, hukukçu, akademisyen ve sivil toplum örgütlerini temsil eden kadýnlar katýldýlar. Ýlk günkü konferansta her ülkeden gelen uzmanlar konuþmalar yaptýlar. Türkiye’yi temsilen kadýn hareketinin duayeni, sosyolog ve siyaset bilimci Þirin Tekeli, Pazartesi Dergisi editörü gazeteci Ayþe Düzkan, Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’ndaki deðiþiklikler için yýllardýr mücadele rüksel’deki Amazone derneðinin kuruluþu sanýrým 10 yýl kadar önceydi. Dönemin bakanlarýndan Miet Smets’in çabasýyla bütün kadýn derneklerine ayný çatýda toplanma imkaný saðlamayý amaçlýyordu. Bir kütüphanesi ve bir restoraný olan derneðin çatýsý altýnda birçok dernek ve federasyon barýnýyor. Bazý derneklerin sadece bir posta kutusu var ama isterlerse toplantý salonu gibi ortak kullaným alanlarýndan daha uygun bir fiyata yararlanabiliyorlar. Amazone Derneði’nin yeni bir giriþimi de 3 deðiþik Müslüman toplumlu ülkede kadýnýn statüsünü tartýþmak. Projenin baþlýðý «Kadýnlar ve geçiþ dönemindeki toplumlar.» Ben de bir yýldýr Avrupa’nýn deðiþik þeAmazone hirlerine gidip kâh TRA.B. iliþkilerini, kâh Derneði’nin yeni Belçika’daki Türk topbir giriþimi de 3 lumunu ve kadýn sorundeðiþik Müslüman larýný anlatýyorum. Geçtiðimiz Ocak ayýnda da toplumlu ülkede Paris’e ACORT dernekadýnýn statüsünü ðinin Fransýz Meclisi’nde düzenlediði bir tartýþmak... konferansa konusmacý olarak katýldým. Dönüþümde de Frankofon Kadýnlar Konseyi’nin Türk kadýný ile ilgili düzenlemek istediði konferansa yardýmcý olmaya çalýþýrken Amazone’nun projesine davet edildim. Türk kadýnýnýn konumunu Belçika’da yaþayan Türk kadýnlarý ile parallellik kurarak ele almam istendi. Projenin ilk toplantýsý Fas’ýn Kasablanka þehrinde yapýldý. Yeni Kral VI. Mohammed’in yapmak istediði deðiþiklikler arasýnda en fazla konuþulaný Mudavana, yani yeni medeni kanun. Belçika’da da geçen yýldan beri nerdeyse her ay bu konuyla ilgili bir konferans düzenleniyor. Belçika’da yaþayan önemli bir Fas kökenli topluluk olduðu için konuyu anlamak için bu toplantýlara ben de gitmiþtim. Ancak bilgilerimiz, Kazablanka’da görüþünü alabildiðimiz farklý düþüncelerde hukukçular, toplumbilimciler sayesinde daha da pekiþti. Pek çok entellektüelin katýldýðý ilk günkü konferansta Mudavana’nýn bir þeyler getirdiði konusunda bir çok kiþi hemfikirdi ama uygulama konusunda pekçok endiþe vardý. Bir de sýk sýk bu konularda referansýn/dayanaðýn islami mi evrensel mi olmasý yönündeydi. Bazýlarý bu deðerlerin birbiriyle çatýþmadýðýný söylerken bazýlarý da aksine dikkati çekiyordu. Türk Kadýný heyetinden Prof. Þirin Tekeli, gazeteci Ayþe Düzkan, avukat Hülya Gülbahar ve benim en çok þaþýrdýðýmýz nokta da bu konuþulan geliþmelerin bir poligamiyi (çokeþlilik) bile yasaklamadýðý, sadece bir yargýçýn iznine býrakýldýðýydý. Arkadaþlarýmýz bu konuyla ilgili olarak ayrýntýlý bir haber yaptýlar. Ben de Kazablanka Günlüðü baþlýðý altýnda, sitedeki köþemden yazmaya devam edeceðim. B ve geçiþ dönemindeki toplumlar Þ Dünya, Kadýnlar Günü’nü kutlamaya hazýrlanýyor Belçika’nýn çeþitli kentlerinde faaliyet gösteren Türk kadýn örgütleri 8 Mart Dünya Kadýnlar Günü’nü etkinliklerle kutlamaya hazýrlanýyor. Haber Merkezi imburg Bölgesinde faaliyet gösteren Doðuþ Engelliler Vakfý, 3 Mart Cuma günü engelliler yararýna “Kadýnlar Eðlencesi” düzenliyor.Daha önce de engelli araçlarý satýnalmak üzere çeþitli etkinlikler düzenleyen Doðuþ Vakfý, bu etkinliðin gelirlerini de engellilere araç almak üzere deðerlendireceðini açýkladý. Doðuþ Orkestra’sý ile canlý müzik sunulacak olan eðlencede tombala çekiliþi de yapýlacak. (Bilgi: ZEVNE Þükriye 0484 07 39 55) L Belçika Türk Dernekleri Birliði (BTDB), kadýnlar günü nedeniyle çeþitli dallarda baþarýlý Türk kadýnlarýna ödül verecek. 7 Mart Salý günü Casino Beringen’de gerçekleþtirilecek etkinlikte tiyatro gösterisi, baþarýlý Türk kadýnlarýna ödül töreni ve Ýkbal Gürpýnar’ýn sunacaðý þiir dinletisi yer alacak. (Bilgi – Bilet : 011 45 41 41 / 011 45 38 38) Charleroi’de faaliyet gösteren AÝME Türk Kadýnlar Derneði, "8 Mart Dünya Kadinlar Günü" nedeniyle 8 Mart 2006 Çarþamba günü Huri Sapan, Ali Seven, Zafer Özen, Þehnaz Dilan ve Ayca’nýn katýlacaðý bir konser düzenliyor. Giriþin ücretsiz olduduðu konser için davetiyelerin AÝME Derneði’nden (Esma Caner o475/65 87 40) edinilebileceði açýklandý. veren avukat Hülya Gülbahar ve hepinizin tanýdýðý Binfikir Gazetesi yazarlarýndan Sosyolog Leyla Ertorun katýldýlar. Fas’taki yeni Aile Kanunu’nun (Mudavana) uzantýsý olarak kurulan Aile Mahkemelerini, kadýn derneklerini ziyaret eden heyet Fas’taki kadýnýn konumunu anlamaya çalýþýrken, daha sonrasý için beklentileri de konuþtu. Proje koordinatörlerinden Handan Öz, “Bu proje, Müslümanlýðýn ve kadýnlýðýn çok farklý yaþandýðý, ama dikkatli bakýldýðýnda çok da ortak noktanýn yakalandýðý bu ülkelerdeki kadýnlarýn biraraya gelip deneyimlerini paylaþýp birbirlerine destek olmak üzere bir að oluþturmalarýný hedefliyor. Bunun yanýnda Belçika’da yaþayan çok sayýdaki yabancý asýllý kadýna, geldikleri ülkelerdeki kadýnlýk durumunu, yasal haklarýný anlamak üzere bir pencere açmaya çalýþýyor” dedi. Seminer dizisinin ikincisi 25-28 Mayýs tarihlerinde Ýstanbul’da gerçekleþecek. Türkiyeli kadýnlarýn yanýsýra yine diðer ülkelerden kadýnlarýn katýlacaðý seminer ve atölye çalýþmalarýnýn ana eksenini kadýn hareketleri, kazanýmlarý, engelleri ve hedefleri oluþturacak. 25 Mart 2006 cumartesi günü Conseil des Femmes Francophones-Frankofon Kadýnlar Konseyi Türk kadýnýnýn konumunu inceleyen bir konferans düzenliyor. ULB-Brüksel Hür Üniversitesi 'nde gerçekleþtirilecek konferansa Türkiye'den Prof. Þirin TEKELÝ ile Ka-der Derneði eski baþkaný Ayþe Bilge DÝCLELÝ katýlýyor. Daha fazla bilgi ve çalýþma grubuna katýlmak için Tel.: 0479.66.90.80 ya da www.cffb.be Charleroi kentinde, 8 Mart kadýnlar günü nedeniyle düzenlenen aktivitelere katýlan kadýnlar, 9 Mart Perþembe günü saat 10:00-13:00 arasý Belediye’ye ait bir salonda (Chaussée de Nivelles, 177 Gosseleis adresinde) toplanýp günün önemiyle ilgili konuþmalar ve görüþ alýþ veriþinden sonra düzenlenecek olan eðlenceye katýlacaklar. Sayfa 5.qxp 28.02.2006 07:55 Seite 1 Mart 2006 GÜNDEM u yazýyý kaleme alma ihtiyacý, Fas asýllý müzisyen Mousta Largo’nun konserini izledikten sonra doðdu. Salonun yüzde 90’ý Maðriplilerle doluydu. Sanatçý da durumu bildiði için izleyicilerle samimi diyaloglara girdi. Ancak her þarký bitiminde bir hikaye anlatan Largo, sözünü dinlemeyen gençlere nasihat ederken hiç de hoþuma gitmeyen bir öðüt faslýna girdi: “biz yabancýlarý hep etiketliyorlar ama görüyorsunuz ben müzisyen olmak istedim ve baþardým. Sizler de kýrýp dökeceðinize, hayallerinize inanýn; baþkalarýnýn sizlere etiket yapýþtýrmalarýna çanak tutacak davranýþlarda bulunmayýn.” Ýçeriðine katýlsam bile konuþma beni rahatsýz etti. Birincisi, “iþte ben baþardým, siz de yapabilirsiniz” demek, kaynaþma beklediðiniz insanlarýn yüzüne farklýlýklarýný þamar gibi vurmak demektir. Yabancý olarak baþarmak ne demek? Eþit deðil miyiz zaten? Ýkincisi, Maðripliler’de olduðu gibi Türkler’de sýk rastlanan “aðabeyliðe” hiç gelemiyorum: ayný sözleri haklý olarak bir Belçikalý söylese, o salon alt-üst olurdu. O yüzden sosyal amaçlý böyle konserlere hep soydaþlar getirtilip palyaçoluk yaptýrýlýyor, entegrasyon diye avuntu yaratýlýyor. “Kendi halimizden ancak 5 B Anvers 1-ANADOLU C.V.B.A Van Kerckhovenstraat, 39 2060 Anvers 2- ALGÜL MARKET-FIRIN Sint-Bernardsesteenweg 338, 2020 Anvers 3- BIG DEAL SUPPERMARKET KESTENOGLU NV Statiestraat 111-113 2600 Berchem 4- BERCHEM BAKKERIJ Statiestraat, 12 2600 Berchem 5- LORIN FIRINI Bredorodestraat, 135 2018 Anvers 6- MILENIUM BVBA Gillisplaats, 6 2000 Anvers 7- ÖZYILDIZ FIRINI Klamperstraat 1, 2060 Anvers 8- RAMADA FIRINI Statiestraat 42, 2600 Berchem [email protected] Þiddetin yabancý olaný Bir yabancýya uygulanacak en büyük ÞÝDDET, farklýlýðýnýn yüzüne vurulmasýdýr. Ayrýmcýlýk ortadan kalksa da, bu “psikolojik þiddet” hep mevcut. kendimiz anlarýz” zihniyeti bile, o salonu dolduran gençlerde kaynaþma deðil, farklýlýk duygusu uyandýrdý. Bir yabancýya uygulanacak en büyük ÞÝDDET, farklýlýðýnýn yüzüne vurulmasýdýr. Ayrýmcýlýk ortadan kalksa da, bu “psikolojik þiddet” hep mevcut, ve bunda iki tarafýn da sorumluluðu var. Çünkü bu örnekte anlattýðým gibi, bazen kendi farklýlýðýmýzý ve dýþlanmýþlýðýmýzý, kendimizi acýndýrarak körük- Binfikir elinizin altýnda Gazetemiz Binfikir’i her ay dernekler, cami lokalleri, kültür merkezleri, Anvers ve Brüksel Konsolosluklarý ve Demir Halk Bank þubelerinde bulabilirsiniz. Bunlarýn yanýnda gazetemizi ay boyunca sürekli olarak bulabileceðiniz noktalarý aþaðýda görebilirisiniz. 6-LÝBRARÝE ERSAN Place Liedts, 4 1030 Schaerbeek 18- G.C. MEDÝ-AVÝA Rue de josaphat 1, 1030 Scaherbeek 7-LAS VEGAS Avenue Rogier, 135 1030 Schaerbeek 19- MET FIRINI Avenue De La Reine 155, 1030 Schaerbeek 8-LÝBRAÝRÝE CEM Avenue Rogier, 2 1030 Schaerbeek 9-LÝBRAÝRÝE LE PRÝNTEMPS Place Pogge 339 1030 Schaerbeek 10-VÝZYON NIGHT SHOP Chaussée de Haecht, 92 1030 Schaerbeek 9- RABUN BVBA Dambruggestraat, 222 2060 Anvers 11-SÖYÜTLER SÜPER MARKET Rue Marie -Christine, 109 1020 Laken 10- ULUSOY KASABI Cuylitsstraat 2, 2018 Anvers 12- BOULANGERÝE EL’VAN Rue Ribaucourt 70, 1080 Molenbeek Brüksel 1- AU GOURMET SPRL Place de la Reine 50, 1030 Schaerbeek 2-B.A.V.S. SUPERMARCHE Chaussée de Helmet, 222 1030 Schaerbeek 3-Cado Center TOPUZ Place de la Reine, 28 1030 Schaerbeek 4- DÝDEM MARKET Boulevard Lambermont 45, 1030 Schaerbeek 5-GEMLÝK Patisserie Avenue Rogier, 27 1030 Schaerbeek lüyoruz. O konserden birkaç gün önce ünlü ressam Mehmet Aydoðdu’nun kariyerini ele alan serginin açýlýþýndaydým. Mehmet Bey ile kucaklaþtýktan sonra kendisi, beni sergi komiseri Francine Dawans’la tanýþtýrýp “Türkçe bir gazete için yazýyor” dedi. Konuþmamýz sýrasýnda Madam Dawans bana “Türk müsünüz? Hayret, hiç aksansýz Fransýzca konuþuyorsunuz” deyince yine bu bahsettiðim “psikolojik þiddet”i yaþamýþ hissettim kendimi. Onlardan iyi Fransýzca konuþsam da sonuçta ben, bir “yabancý”ydým. Basýn toplantýsý sýrasýnda Mehmet Aydoðdu, eserlerini ve sanatsal yaklaþýmýný anlattý. Söz, müze görevlilerine gelince yine o þiddet belirdi. “Mehmet Aydoðdu, sanatçýlýðýnýn yaný sýra entegrasyona örnek temsil etmesiyle de...” O, benim için ne bir entegrasyon örneði, ne de bir yabancýydý. O, baþlý baþýna bir insan ve deðerli bir sanatçýydý. Ve ben o farklýlýk þiddetini hissetmeden bir insaný, bir sanatçýyý dinlemeye gelmiþtim. Kötü niyetli olunmasa da her konuþmada entegrasyon ve örnek kelimelerini kullanmak, farklýlýklarý hatýrlatýyor, dolayýsýyla da “yabancýlýðý”. Evet, ben farklýyým ve bu farklýlýðýmla gurur duyuyorum. Ancak bu unsurla bana yaklaþýlmasýndan sýkýldým. “Yabancý olmama raðmen baþarmamýn” da olaðanüstü bir olay gibi görülmesinden sýkýldým. Bu psikolojik þiddeti yaþamamak için bizlere de görev düþüyor. Mousta Largo konserinde olduðu gibi kendimizi acýndýracak söylemlere girmeyip, birey ve insan olduðumuzu hatýrlamakta yarar var. 13- RABÝHA BOULANGERÝEPATÝSSERÝE Chaussee de Merctem 2, 1080 Molenbeek 14- ÝLKNUR FIRINI Chausse de Anvers 349, 1000 Brüksel 20- CHEZ TONTON NIGHT Place Pogge 349 1030 Schaerbeek Beringen 1.GÜL BAKERÝJ Stationstaraat 21 3582 Beringen Charleroi 2- ÞENOVA TÜRK FIRINI Sledderlo 40 3600 Genk 3. ELÝF MARKET Stalenstraat 29, 3600 Genk 4-GÜLER TÜRK FIRINI Stalenstraat 67, 3600 Genk 5- DÜDEMSA SÜPERMARKET VE KASAP Vennestraat 66, 3600 Genk Gent 1- TURKUAZ CENTER Dendermondsesteenweg 68, 9000 Gent 1- TÝMPAÞ ANADOLU Route De Mons, 7 6030 Marchienne AU. PONT 2- SULTAN KASABI Dendermondsesteenweg 123, 9000 Gent 2- TÝMPAÞ ANADOLU Rue Leon Dubois, 348 6030 Marchienne- Bocherie 3- RABOT FIRINI Wondelgem straat, 22 9000 Gent 3- ALÝMENTS INTER II sprl Rue Turenne, 36 6000 Charleroi 4- 'T FRUIT HOEKJE Wondelgem straat, 152 9000 Gent Farciennes 5- AYDIN MÜZÝK Wondelgem straat, 79 9000 Gent 15-LÝBRARÝE LE PETÝT BOTANIQUE SPRL Rue Royal 178, 1210 Brüksel 1- KAR DENÝZ MARKET 97, Rue J. Bolle 6210 Farciennes 16- 12- NÝMET FIRINI Rue Marie -Christine, 70 1020 Laken 2-SHOP EXPRESS Grande place 65, 6240 Farciennes 17- LÝBRARÝE AZRA Rue du Meridien 58, 1210 Saint-Josse TenNoode 3600 Genk Genk 1- EYÜP MARKET Sledderlo 54A 6- BAYRAMPAÞA FIRINI Bevrijdingslaan, 128 9000 Gent 7- A.C.I. Bakkerij Bevrijdingslaan, 30 9000 Gent 8- DAYI Boekhandel Damportstraat, 109 9000 Gent 9- ANKA Müzik Damportstraat, 52 9000 Gent 10- DE STER Drongensesteenweg 3 9000 Gent 11- SULTAN KASABI Sleepstraat 208, 9000 Gent 12- LEZZETLÝ FIRINI Phoenixstraat 119, B-9000 Gent Heusden-Zolder 1- HILAL MARKET Waterleidingstraat ,6 3550 Heusden-Zolder 2- KRÝSTAL VÝDEO Waterleidingstraat , 1/4 3550 Heusden-Zolder 3- ANADOLU BAKKERÝJ Koolmijnlaan 61 3550 Heusden-Zolder Leuven 1- EFES DÖNER KEBAB Tiensestraat 23, 3000 Leuven Liege 1- AYHAN MARKET Rue Saint-Nicolas 464, 4000 Liege 2- ACER MARKET Rue Saint Severin 75-81, 4000 Liege 3- NUR SPRL Rue saint Leonard 169, 4000 Liege 4- MERKEZ SPRL Rue Saint Walburge 40, 4000 Liege 5- PÝTA CATHEDRALE Rue Cathedrale 53, 4000 Liege 6- CHEZ ÝBO Rue Hoyoux 149, 4040 Herstal 7- MELÝH FIRINI Rue Saint-Nicolas 295, 4000 Liege 8- BÝJOUTERÝE HAREM Place du Marche 10, 10 Liege Lokeren 1-YILDIZ FIRINI ZAND 7,9160 Lokeren Maasmechelen 1- ÖZTANK MARKET Oude Baan 168 3630 Maasmechelen 2- AHÝ FIRINI Oudebaan 14, 3630 Maasmechelen Mons 1- OSMAN'IN YERÝ Rue Paul Pasteur 18, 7390 Quaregnon Namur 1. BOULANGERÝE SÝBEL Rue St Nikolas 30 5000 Namur Sint-Niklaas 1- AYYILDIZ BAKKERÝJ Hazezindstraat 63, 9100 Sint-Niklaas Willebroek 1-ÖZ HARPUT FIRINI Louýs de Naeyerplein 2, 2830 Willebroek Sayfa 6.qxp 28.02.2006 08:12 Seite 1 Mart 2006 GÜNDEM 6 çinde bulunduðumuz dönem ve yaþanan dinamikler Türkiye’nin dýþ politikada çok akýlcý adýmlar atmasýný zorunlu kýlýyor. Bir yandan jeopolitik öneminin hakkýný veren diðer yandan uluslararasý iliþkilerde þu ana kadar oturttuðu dengeleri sarsmayan, tutarlý, aceleden kaçýnan ve geleceði görebilen bir dýþ politika yürütülmesi ülkenin geleceði açýsýndan gerçekten çok önemli. Bu baðlamda Hamas’ýn ziyaretini olumlu bir adým olarak gösterebilmek oldukça güç. Bunun nedeni ise ziyaretin gerek ulusal çýkarlar, gerek terörle mücadele, gerekse AB ve ABD’yle iliþkiler açýsýndan ciddi sorunlar yaratma potansiyeli taþýyor olmasý. Her þeyden önce Hamas’ýn hem ABD’nin hem de AB’nin terörist örgütler listesinde yer alan bir örgüt olduðunu unutmamak gerek. Bu listeler Türkiye’nin PKK, DHKP-C ve ÝBDA-C gibi örgütleri sokturmak için yýllarca uðraþ verdiði listeler. Türkiye Hamas’ýn, özellikle de siyasi kanadýnýn, listeye alýnmasýndan memnun olmadýðýný daha baþýndan hissettirmiþti. AB, listesini güncelleþtirip Hamas’ýn siyasi kanadýný da terörist örgüt olarak sayýnca, diðer aday ülkelerle birlikte Ankara’nýn da kapýsýný çalýp listeyle mutabýk olup olmadýðýný sordu. Gelen Ý [email protected] Evdeki hesap çarþýya uymayýnca Umarýz ileride Türkiye açýsýndan “hassas” konular gündeme geldiðinde Halid Meþal’in meþhur ziyaretine yönelik “can sýkýcý hatýrlatmalarla” karþý karþýya kalmayýz. ilk yanýt olumsuzdu. Ancak gecikmeyle de olsa Ankara listeyle mutabýk olduðunu Brüksel’e iletti. Dolayýsýyla Türkiye, 25 AB üyesi, aday ülkeler ve ABD’yle ayný çizgide olduðunu gösterdi. Durum böyleyken mücadelesini terör zeminine oturtan bir örgütün, “Kimden ve ne için gelirse gelsin terör terördür, terörün dini imaný yoktur” tezini markalaþtýrmaya çalýþan Ankara tarafýndan aðýrlanmasý pek hoþ bir görüntü yaratmadý. Ankara, Hamas’ýn davet edilmesinin amacýný “doðru zamanda doðru mesajlarýn verilmesi” olarak yansýtmaya çalýþtý. Ancak zamanýn doðruluðu da tartýþýlýr nitelikte. Henüz kurulmamýþ bir hükümet, açýklanmamýþ bir program ve uluslararasý toplumun beklentilerine uyup uymayacaðý belli olmayan Yeni dönemde Türkiye’de kadýn göçü Ertuðrul Taþ / Psikolog La Louvière Yabancýlar Uyum Merkezi Koordinatörü elçika Türk toplumunda yetiþmiþ gençlerin üçte ikisi evliliklerinde eþlerini Türkiye’den seçmekteler. Son zamanlarda buna baðlý olarak Belçika’ya gelen farklý bir kadýn grubu dikkatimizi çekmektedir: “Gelinler“. “Gelinler” olarak da nitelendirilen yeni göçmen kadýnlarýn profillerinin birinci kuþak kadýnlara benzediklerini görüyoruz. Bu grubun üçte ikisi taþradan gelmektedir. Çoðunluk ancak ilkokul diplomasýna sahip. Buraya gelmeden önce çok azý lise diplomasý ve sürücü belgesi alabilmiþ. Ýçlerinde üniversite mezunu olanlar da var. Belçika’da ise çoðunluðu ev hanýmý olup, herhangi bir iþte çalýþmýyor. Dolayýsýyla ekonomik ve sosyal olarak eþlerine ve eþlerinin ailelerine baðýmlý kalýyorlar. Aile içi ve sosyal alandaki rolü genellikle eþ ve onun ailesi tarafýndan belirlenen «genç gelinin» çalýþmasý çoðu zaman öngörülmüyor. Çalýþma arzusu olsa da dil bilmeme, ailevi sorumluluklar ya da dönemsel faktörler bu bayanlarýn iþ piyasasýnda aktif yer almalarýný engelliyor. Fransýzcayý öðrenmek isteseler de fazla baþarýlý olamýyorlar. Toplumsal B Bu makalede verilen bilgiler 2003 yýlýndan beri devam eden bir alan çalýþmasýna ve klinik gözlemlere dayanmaktadýr. baðlarýný yeniden oluþtursalar da içinde yaþadýklarý ailenin veya Türk toplumunun dýþýna çýkmakta zorlanýyorlar. Yaþanýlan bölgenin dilini konuþamama, dini ve kültürel faklýlýklar Belçika toplumunu oluþturan diðer unsurlarla kurulacak iliþkileri sýnýrlýyor. Bu alanda toplumsal hareket alanýnýn daralmasýndan hatta toplumsallaþma sürecinde bir gerilemeden bahsedebiliriz. Bu bayanlarda bütün evliliklerde gözlemlediðimiz duygularýn yanýsýra baþka bir ülkeye, bilinmeyene gitmenin ve memleketini terk etmenin verdiði derin bir kaygýyý da gözlemliyoruz. Kýsa bir süre sonra içine geldikleri aile ve Türk toplumunun yaþam tarzýna uyum saðlamanýn ötesinde geldikleri yeni ülkeye de bir Hamas… Bu tür eleþtirileri savuþturmak için de “Bize gelmeseydi Ýran’a gidecekti” denildi. Bize geldi de ne oldu? Ýran’a gitmedi mi? Hamas’a Ankara’da Ýsrail’in var olma hakkýný tanýmasý, terörü desteklememesi, þiddetten vazgeçmesi, Ortadoðu barýþý için çizilen yol haritasýnýn gereklerini yerine getirmesi yönünde mesajlar verildi. Bu mesajlarý Ankara mý keþfetti? Hamas bu mesajlarý ilk kez mi duyuyor? Bu mesajlarýn Ankara tarafýndan verilmesi bir þey deðiþtirdi mi? Tüm bu sorulara verilecek tek yanýt ise “Hayýr”. Dünyanýn içinde bulunduðu durum, dýþ politika ve uluslararasý iliþkilerde “kimseden icazet almayýz” tezinin modasýnýn çoktan geçtiðini saniyeler içinde kanýtlayacak bir çok örnekle dolu. Özellikle dünyanýn en sýcak bölgelerinden birinde bulunan Türkiye gibi bir ülkenin adýmlarýný atarken bu adýmlarýn sonuçlarýný enine boyuna ve en ince detayýna kadar hesaplamasý gerekiyor. Þimdilik tüm veriler Ankara’nýn hesabýnýn þaþtýðýný gösterir nitelikte. Umarýz ileride Türkiye açýsýndan “hassas” konular gündeme geldiðinde Halid Meþal’in meþhur ziyaretine yönelik “can sýkýcý hatýrlatmalarla” karþý karþýya kalmayýz. GELÝNLER uyum saðlamak zorunda olduklarýnýn farkýna varýyorlar. Ýklim, ekonomik zorluklar, giyim, gençlerin davranýþlarý gibi konular bu kadýnlarý þaþýrtýyor. Bazýlarý kendilerinin Türk tolumunda zaman zaman aþaðýlandýklarýný belirtiyor ve bazen de Belçika’da yetiþmiþ genç kýzlarýn kendilerini dýþladýklarýný söylüyorlar. Kendilerine hizmet için buraya getirilmiþ gelinler olarak bakýlmasý kendilerini üzen konular arasýnda. Evliliðe baðlý bu göç türünde beklentiler bir kadýndan diðerine, Belçika’daki ailelerden Türkiye’deki ailelere göre farklýlaþýyor. Bu kadýnlar ve Türkiye’deki aileleri için refah düzeyi ve baðýmsýzlaþma, Belçika’daki aileler için ise kültür, deðerler ve geleneklere olan saygý ön plana çýkýyor. Bu kadýnlar evlendikleri gençlerin ve gelecek kuþaklarýn kültürel ve dini kimliklerinin korunmasý gibi onemli bir rolü de üstleniyorlar. Kültürel deðerleri beslemek, kimlik ve kültür erozyonuna karþý gelebilmek için «taze kan» taþýyorlar. Belçika’da yaþayan birinci kuþaktan ebeveynlerle yaptýðýmýz çalýþmalar bunu destekler yönde. Sayfa 7.qxp 28.02.2006 08:10 Seite 1 Mart 2006 GÜNDEM 7 Belçika’dan farklý sesler yükseldi Karikatür deyip geçmeyin, uðruna 50’den fazla kiþi can verdi.Olay, Danimarka gazetesi Jllands Posten'in kültür editörü Fleming Rose' un, güya Ýslama iliþkin, tabularý ve otosansürü yýkmak amacýyla karikatür sipariþ etmesiyle baþladý. Karikatürlerin Eylül 2005'te yayýmlanmasýndan bu yana, Ýslam aleminde gösteriler, protestolar, boykot çaðrýlarý birbirini izledi, hatta ölüm tehditleri bile yapýldý. Bir yanlýþ baþka bir yanlýþla düzelmez Haber Merkezi rkçýlar hariç Belçikalý politikacýlar bir taraftan ifade özgürlüðünü destekleyici mesajlar verirken diðer taraftan karikatürlerin müslümanlarý rencide ettiði görüþünde birleþtiler. Belçika basýnýnda ifade özgürlüðü konusunda farklý yaklaþýmlar sergilendi. Het Nieuwsblad ve Het Volk gazeteleri Flaman çizerlere karikatür krizi konusunda görüþlerini sordu. De Standaard tartýþýlan karikatürleri yayýnladý. La Libre Belgique ifade özgürlüðüne kesinlikle saygý duyulmalý ancak baþkalarýnýn inançlarýna da ayný saygý gösterilmeli diye yazdý ve medeniyetler çatýþmasý korkusunu dile getirdi. La Derniere Heure’de gazetenin çizeri Frederic duBus karikatürleri kýþkýrtma olarak nite- I nsanlýða doðru ve güzeli, iyi ve faydalýyý, adalet ve insan haklarýný en kamil manada vermeye ve anlatmaya çalýþan insanlarýn baþýnda Peygamberler gelir. Onun için de kendini bilen seviyeli hiçbir insan, Peygamberlerin hangisi olursa olsun hakaret içeren bir söz ve davranýþta bulunmaz ve bulunamaz. Buna hiçbir þekilde hakký yoktur. Fikir hürriyeti diyerek Peygamberlere her türlü hakareti yapan saldýrýlarda bulunmak veya bu tür yaklaþýmlarýn da Peygamber Efendimizin yüce þahsiyetine ve deðerine bir zarar veremeyeceði de kesindir ama o peygamberimize baðlý insanlarý namaz kýlmasalar, oruç tutmasalar dahi yaralar, küstürür ve onarýlmasý zor olan yaralar açar. Ýmanýn þartý olan kelime-i þahadet getirirken; Biz Efendimiz “Allah’tan baþka ilah (as)'ýn resminin yoktur ve Muhammed onun kulu ve elçisidir” yapýlmasýna bile diyoruz. Biz Efendimiz tahammül ede(as)'ýn resminin yapýlmasýna bile tahammül edemezken, hakaretmezken, hakaretvari kavari karikatürleririkatürlerinin çizilmesine nin çizilmesine kesinlikle razý olamayýz. Peygamberimizin, kesinlikle razý zamanýnda inanmayanlar olamayýz.. tarafýndan peygamberimizin alaya alýndýðýný, iþkence gördüðünü, küçük düþürüldüðünü, Kabe’ye giderken taþlandýðýný, kaynaklardan biliyoruz. Fakat peygamberimiz “ne yaptýklarýný bilmiyorlar” diyerek sabýr göstermiþ ve Mekke’nin fethinden sonra da intikam almamýþtýr. Tabii bizler peygamber deðiliz. O kadar da sabrýmýz yok. Tepki gösterme hakkýmýz da var. Ancak tepkilerimizi ortaya koymakta son derece dikkatli olmak durumundayýz. Ölenler, Müslüman. Kýrýlanlar Müslüman. Bu olaylara sevinenler ise karikatürü yapanlardýr. Çünkü olaylar Müslüman ülkelerde oluyor, zararý da Müslümanlar görüyor. Tepkilerimizi vurmadan, kýrmadan bizim üzüldüðümüz gibi onlarý da üzecek tepkiler olmalý. Onlarýn en çok deðer verdikleri paradýr. Eðer siz onlarýn paralarýna dokunursanýz çok üzülürler. Nasýl dokunuruz mallarýna? Boykot ederek, almayarak, tüketmeyerek... Müslümanlar, OPEC ülkeleri özür dilemezse, petrol vermeyiz deseydi, görürdük ne kadar çabuk özür dilediklerini. Müslümanlar; özgürlüðün kýymetini bildiðimizi ve bu sebeple basýn, sanat, düþünce ve din özgürlüklerini ortadan kaldýrmak gibi bir düþünceye sahip olmadýðýmýzý, ancak mukaddes deðerlerimize karþý saygýlý ve hoþgörülü olunmasýný isteyip, fikir hürriyeti hakaretle olmaz, diyor. Herkesi mukaddeslere saygýlý ve hoþgörülü olmaya davet ediyorum. Ý lendirdi. Dini çizmenin daha baþka ve etkili yöntemleri olduðunu vurgulayan çizer “Aslanýn kýçýna vurursan ve kolunu kaptýrýrsan sýzlanamazsýn” dedi. Le Soir’da Tariq Ramadan “ifade özgürlüðü altýnda her þeyi yapmak mümkün deðil” diye yazdý. De Gentenaar konunun karikatür tartýþmasýný aþtýðýný vurguladý. Irkçý parti Vlaams Belang yangýna körükle gidip Anvers’te tartýþmalý karikatürlerin pankartlara çizildiði bir protesto eylemi düzenleyerek ifade özgürlüðünü savundu. Baþta Brüksel olmak üzere Belçika’nýn çeþitli kentlerinde müslümanlar karikatürleri protesto eylemleri düzenleyerek kýnadýlar. Çizerimiz Ýsmail Doðan da çeþitli radyo ve televizyon programlarýna konuk olarak konuyla ilgili tartýþmalara katýldý. T.C. Brüksel Büyükelçisi Fuat Tanlay : “Eleþtiri ile hakaret arasýnda çok ince bir çizgi var” Eleþtiri ile hakaret arasýndaki çizgi o kadar incedir ki, jelatin gibidir. Tabii ki basýn hürriyetine saygýlýyýz. Fikir özgürlüðü þampiyonluðunu yapar hale geldik. Ama ne olursa olsun, her toplumun, her kültürün ince duyarlýlýklarý vardýr. Bunu aþmamak lazým. Dikkatli olmamýz, tahriklere kapýlmamamýz gerekir. Sokaklara dökülmeyelim. ÝSMAÝL DOÐAN [email protected] “Karikatürler iþ kazasý ama gösterilen tepkiler de dinimizle baðdaþmýyor” Bu konuda hassas olmam doðaldýr. Babasý ünlü “Ziverbey Köþkü”nde aðýr iþkencelerden geçirilmiþ ve Selimiye Kýþlasý’nda idamla yargýlanmýþ ve en sonunda Belçika’ya iltica etmeye zorlanmýþ, ifade özgürlüðü kýsýtlanmýþ bir babanýn oðlu olarak, hassasiyetim daha da anlam taþýmaktadýr. Bugün, yýllar sonra, gene bir sansür olayýyla karþý karþýyayýz. “Onu çizemezsin bir tehdit! Bunu çizemezsin, yoksa baþýna gelecekleri gör!” Bu kabul edilemez bir durum. Tabii ki, bu çizgiler ne kadar aþýrý ise, böylesi tepkiler de bir o kadar aþýrýdýr. “Aþýrý çizgileri, aþýrý sansüre tercih ederim!” O yapýlan tatsýz karikatürler de bir nevi iþ kazasý sayýlýr. Ben çizer olarak iþimi yaparým, iyi veya kötü, herkes de bilmediði anlamadýðý iþe bur- nunu sokmamalý. Bu yakýp yýkanlarýn, o karikatürleri bile görmeden Ýslam adýna manipüle edilmesi, tam 50 kiþinin ölümüne neden olmasý çok acý verici ve ayný zamanda çok düþündürücüdür. Kendi dinimize saygý bekliyorsak diðer dinlere saygýmýz sözde kalmamalý. Size “Ýnsanlýða inanmýyorum” diyen ve seni boðazlamakla cennete gideceðine inanmýþ (beyni yýkanmýþ) birisine ne cevap verirsiniz? Benim dinim barýþçýdýr! Benim dinim adýna yapýlanlar barbarlýktýr, islam dinimizle ilgisi yoktur. Önyargýlarýn ve tabularýn yýkýlmasý, insanca ve medeni bir yaþam için, barýþçýl bir dünya için, elele verilmesi arzularýmla, bir çizer olarak, güler düþüncenin silahý ile çizmeye devam diyorum. Sayfa 8.qxp 28.02.2006 08:18 Seite 1 Mart 2006 GÜNDEM 8 Vergi denetimine zaman yok Erdinç Utku [email protected] Dini büyütecek olan da batýracak olan da insandýr nsanlýðý avutacak Ýslamdýr, Hýristiyanlýktýr, … dindir. Dini yaratan insandýr. Öyleyse dini büyütecek de, batýracak olan da insandýr. Bir sayý önce Adnan Yýldýz “… insanlýðý kurtaracak dindir” yazmýyor, “… Ýslamdýr”, yazýyor. Önemli bir nüans. Yani diðer dinler insanlýðý kurtaramaz. Kesinlikle katýlmýyorum. Katýlmýyorum. Dinin insanlýðý kurtaracaðýna inanmýyorum. Zaman zaman Katýlmýyorum. Diðer dinlere fikirler çatýþakarþý saygýsýz ve ayrýmcý buldum. bilir, çatýþabilKatýlmýyorum. Toplum idaremeli de. Ayný sinin dinden baðýmsýz olmasýyayýn organýnna, laïkliðe aykýrý buldum. da bir fikre Katýlmýyorum. Demokrasiye inanýyorum ve din demokratik karþý zýt bir olamaz, olsa da özüyle çeliþir. fikir varsa ne Katýlmýyorum. Tarihte, dinin mutlu bize. insanlýðý kurtaran hiç bir örneðiyle karþýlaþmadým. Katýlmýyorum. Araþtýrdým ve dinsiz olmaya karar verdim. Kuraný, Tevratý, Ýncili ve bir nevi uzak doðu dini kitaplarý inceledim, kýyasladým ve her dinin toplum ve bireysel psikoloji açýsýndan önemli olduðunu gördüm. Spiritüel bir rahatlama, iç huzur ve avuntu gibi gereksinimlerden, insanýn din yaratmasýnýn kaçýnýlmaz olduðunu anladým ve kabullendim. Dini, ana babadan kalma, genetik bir hücre gibi, miras almak istemedim. Bilinçli ve kendi tercihimle müslüman olmak isterken, dinsiz oldum çýktým. Yazýsýnda “delil” diye sunduðu örneklerde, savýnýn kanýtýný göremedim, insanlýðý kurtaracak “delillerini” inandýrýcý bulmuyorum. Ýslam, zamanýnda önemli ve olumlu geliþmelere öncü olmuþtur. Bunu her din için söylemek mümkün. Semavi dinlerin oluþtuðu Orta Doðu’da diktatörlükler bitti mi? Kadýnlara eþit deðer verildi mi? Hiç bir semavi din kadýný erkekle eþ deðerde göremez. Kitaplarýnda önce erkekler ve sonra kadýnlar gelir. Bu böyledir. Din ve kadýn konusunda, binbir argümanlarla, yanýldýðýmý anlatmaya çalýþtýlar ... nafile, hepsi demagojik kýlýf uydurmalar. Din insanlýðý kurtaracak yüce güce sahipse ve o kurtuluþun delilleri varsa, o yüce güç kurtuluþtan tekrar çöküþü niye önleyemedi? Politika farklý silahlarla yapýlan bir savaþtýr. Din aktif politikaya soyunursa, savaþmak da zorundadýr. Savaþ, bir kulun diðer kula kýymasý demektir, küçük ve büyük cihaddýr. Cihadlarýn insanlýðý kurtaracaðýna inanmak, insanlýktan uzaklaþmak demektir. Satýr aralarýnda misyonerliði, cihadý çaðrýþtýran demeçler, Binfikir’in çizgisiyle çeliþmez. Zaman zaman fikirler çatýþabilir, çatýþabilmeli de. Ayný yayýn organýnda bir fikire karþý zýt bir fikir varsa ne mutlu bize. Diyalog içinde özgür ifade budur iþte. Ýfade özgürlüðü önemli bir temel deðerdir. Dini ideolojiden farklý bir ideolojinin eseri olan bu deðerin, ufacýk “delili” de benden. Belki insanlýðý deðil ama insaný kurtaracak nitelikte. Ý elçika Vergi Ýdaresi’nin bu sene vergi denetiminden daha ziyade vergi toplamaya yoðunlaþacaðý bildirildi. 30 Haziran’a kadar herkese vergi deðerlendirme sonuçlarýný göndermek istediklerini belirten Jean-Marc Delporte sistematik denetim için zaman kalmadýðýný açýkladý. Bilgisayarlar vergi beyannamelerini kontrol edip, vergicileri olasý vergi kaçýrmaya karþý uyarýyor. Ancak bu yýl bu denetimler sadece rastgele örneklem yöntemiyle yapýlabilecek. Bu yýldan itibaren beyannameler taranarak bilgisayara yüklenecek ve elektronik olarak iþlenecek. Bu yöntem 810 bin beyannamede hatalý doldurulmalarý nedeniyle kullanýlamadý. Bu nedenle B tüm bu beyannamelerin elle iþlenmesi gerekiyor. Bu da vergicilerin zamanýnýn büyük bölümünü alacaða benziyor. Problemler Daha önce Vergi Ýdaresi 3000 dosyada hata yaptýðýný kabul etmiþti. Buna ek olarak 4000 serbest meslek sahibine, peþin ödedikleri vergiler dikkate alýnmadýðý için hatalý vergi deðerlendirme sonuçlarý gönderildi. E-beyannamede sorun yok Bu sene Belçika’da isteyenler vergi beyannamelerini internet üzerinden doldurabilmiþlerdi. 590 bin kiþi bu olanaktan yararlandý. Bu e-beyannamelerde herhangi bir problem yaþanmadý. Belçika Türk Ýslam Diyanet Vakfý (BTÝDV) Etkinlikleri Leyla Ertorun elçika Türk Ýslam Diyanet Vakfý (BTÝDV) 24-30 Mart tarihleri arasýnda Ýstanbul ve Çanakkale’ye gezi düzenliyor. Gezinin bedeli ulaþým, konaklama ve sabah kahvaltýlarý dahil 350 Euro. BTÝDV’de Salý günleri taký kurslarý, Pazartesi günleri yemek kurslarý ve haftada 4 gün 35 kadýnýn katýldýðý okuma yazma kuslarý düzenleniyor. Ayrýca Pazartesi ve Çarþamba akþamlarý Fransýzca veriliyor. Cumartesi, Pazar ve Çarþamba öðleden sonralaru öðrencilere Kuraný Kerim, Din Bilgizi, Türkçe ve Türk Kültürü dersleri devam ediyor. B BTÝDV: 02/2185755 Müþavirlik: 02/513 59 35 GSM: 0484 527679 Belçika’yý karýþtýran Türk! Dualarýný Latince yaparak, “Doðan her Müslüman Batý dünyasýna yönelik bir bombadýr” diyen Papaz Samuel Özdemir, bazý insanlarý ‘sihirli elleriyle kanserden kurtardýðý’ iddialarýný yaydý. Haber Merkezi elçika’yý karýþtýran Papaz Türk çýktý. Charleroi kentine baðlý Tournai kasabasýnda papazlýk yapan Papaz Samuel Özdemir, hakkýnda ‘halký ýrk ayrýmýna ve yabancý düþmanlýðýna teþvik ettiði’ için dava açýldý. Karar 23 Mart’ta verilecek. Fýrsat Eþitliði ve Irkçýlýkla Mücadele Merkezi’nin açtýðý dava Charleroi Asliye Mahkemesi’nde görüldü. Charleroi Asliye Mahkemesi’ndeki duruþmadan sonra Papaz Samuel, “Avrupalý çocuklarýn Ýngiltere metrosunda ezilerek ölmelerini istemiyorum. Günün birinde hepimiz Ýslam dininin zulmüne uðrayacaðýz” dedi. Ömür boyu hapse mahkum olan sübyancý Mark Dutroux’nun 6 yýl boyunca avukatlýðýný da yapmýþ olan Julien Pierre þimdi de Papaz Samuel’in avukatlýðýný yapýyor. Güneydoðu Anadolu bölgesinde 1942’de doðan Samuel Özdemir, kendisinin ‘Mezopo- B tamyalý’ olduðunu, babasýnýn Hz. Ýsa’nýn dili olan Süryanice konuþtuðunu, Hz. Ýsa gibi hayvanlar arasýnda, bir ahýrda doðduðunu’ ileri süren Papaz Samuel Özdemir, altý yaþýnda rüyasýnda gördüðü bir meleðin kendisine “Bastonunu al. Hayvanlara ve insanlara çobanlýk yap” dediðini, 1967 yýlýnda papaz olduðunu, aralarýnda Ýstanbul'un da bulunduðu 10 kadar kentte görev yaptýðýný belirtti. Belçika’da siyasi sýðýnma hakký elde etmek için 1975 yýlýnda Türkiye'de baský gördüðünü öne süren Papaz Samuel Özdemir, kendisini eleþtiren diðer papazlarý “Marksist, alkolik, dinsiz ve kürtaj taraftarý” yanlýsý olmakla suçladý. Tournai Piskoposluðu’ndan uzaklaþtýrýlan Papaz Samuel Özdemir’in, Charleroi kenti yakýnlarýndaki Montignies-Sur-Sambre bölgesinde 400 bin Euro’ya bir kilise satýn aldýðý belirtildi. Satýn aldýðý kilisede Vatikan'a karþý tavýr aldýðý ifade edildi. Dualarýný Latince yaparak, “Doðan her Müslüman Batý dünyasýna yönelik bir bombadýr” diyen Papaz Samuel, bazý insanlarý ‘sihirli elleriyle kanserden kurtardýðý’ iddialarýný yaydý. “Bana saldýran herkes ölür” diyerek etrafýna korku salan, konuþmalarýnda Ýslam dinini ve Müslümanlarý hedef alan Papaz Samuel’in insanlardan topladýðý ‘baðýþlarla’ büyük paralar kazandýðý konuþuluyor. Sayfa 9.qxp 28.02.2006 08:55 Seite 1 Mart 2006 SÝZbize 9 Karnavallar toplumun sevinç günleri Binfikir, Türk Köyü olarak bilinen Faymonville’deki karnavaldaydý. Karnavala katýmak üzere Belçika’nýn deðiþik bölgelerinden Faymonville’e gelen vatandaþlarýmýza “Belçika’daki karnavallarý” sorduk. Kemal Topçu 50 - Din Görevlisi / Liege Konuyla direkt ilgili olmadýðým için çok fazla bilmiyorum ama bu karnavallarýn toplumlarýn kültürlerinin bir parçasý olduðunu düþünüyorum. Karnavallarla kültürlerini baþkalarýna aktarýyorlar. Bunlar toplumun sevinç günleri. Bu vesileyle insanlar biraraya geliyor. Batý’da bireysellik yoðun ama karnavallar birlikteliði pekiþtiriyor. 30 - Ev Hanýmý / Beringen Karnavallar eðlenceli ve güzel. Hele böyle Türk Köyü olunca kendimizi daha da içinde hissediyoruz. Daha önce Fransa’da da karnavala katýlmýþtým ama bu Türk Köyü’ndekini daha çok beðendim. Havva Elbiz 38 - Dernek Yöneticisi / Beringen Karnavallar gibi her milletin kendine özgü bir bayramý var. Kendilerini ifade etmek anlamýnda hoþ bir þey. Birlik beraberlik anlamýnda güzel bir olay. Özellikle de Belçika’da bize onlarýn geleneklerini tanýmak için fýrsat oluyor ve bunlarý paylaþmak güzel bir duygu. RVA/ONEM ve iþsizler Hüseyin Ersöz 38 - Din Görevlisi / Bilzen Her milletin kendine göre bir kültürü var. Karnavallar gibi bizim de bayramlarýmýz var. Bunlar halk arasýnda diyaloðu saðlýyor. Bunlar kültürün içinde olan unsurlar, koparýlýrsa kültür yaþamaz. Figen Ýþçi 37 - Hemþire / Brüksel Karanfil Tetik [email protected] Karnavallarýn hepsi çok güzel ama bu karnaval farklý tabii ki. Türk kültürünü de tanýttýðý için bizim için ayrý bir önemi var. Genel olarak karnavallar kültürün bir parçasý ve kültürleri de tanýtýyor. Belçikalýlarýn Türk Köyü’ndeki bu karnavala katýlmasý bizi onurlandýrýyor. Toplumlarý birbirine yaklaþtýrýyor. Reþit Yýldýrým 31 - Eðitimci / Liege Bu karnavallar Avrupalýlarýn bayramý ve bir kaynaþma günü. Bizim kültürümüzden farklý bir þekilde cereyan ediyor. Hep birlikte yapýlýyor. Eðlenceli bir tarzda yapýyorlar. Senede bir defa yaptýklarý için görüntüye aðýrlýk veriyorlar. Bizde bayramlar bire bir yapýlýyor. Sonuçta kaynaþmayý saðlýyor. Serpil Aygün þsizlerin RVA/FORUM tarafýndan kontrolü ve iþ aramada rehberlik ile ilgili federal hükümetin 2004 yýlýnda almýþ olduðu kararýn 2006 yýlýnýn baþýndaki sonuçlarýný ele alacaðým bu yazýmda. 2004 yýlýnda alýnan karara göre: 2004 yýlýnýn Haziran ayýnda baþlayarak, Haziran 2005’e kadar devam eden: 25 yaþýndan küçük olup ve en az 15 aydýr iþsiz olanlar ile 25 ile 30 yaþ arasýnda olup da en az 21 aydýr iþsiz olanlar çaðrýlmýþtýr. Temmuz 2005’ten Haziran 2006 yýlýna kadar: 40 yaþýndan küçük olup ve en az 15 ile 21 aydýr iþsiz olanlar þimdi çaðrýlmaktadýr. Temmuz 2006’dan Haziran 2007 yýlýný kadar ise: 50 yaþýndan küçük olup en az 15 ile 21 aydýr iþsiz olanlar çaðrýlacaklardýr. Ý • 15 ile 21 aydýr tamamen iþsiz olanlar ve Ýþsizin ciddi dop/somaj basanlar iþe çaðrýþekilde iþ aralabilirler. masý ve delil • 50 yaþ üzerinde olanlar, tam iþgünü çalýþmayanlar, sunmasý veya %33 oranýnda iþ göremezliklemeslek eðitimi ri olanlar ve doptan sosyal ve takip etmesi ailevi nedenlerden dolayý izinli olanlar bu çaðrýdan muaftýr. þarttýr. • RVA iþsizi davet edip iþsizin, iþ aramada ne kadar çapa sarf ettiðini araþtýrýr ve sorgulayabilir (iþsizin deliller sunmasýný isteyebilir). Ýlk görüþmeden RVA tatmin olmadýðýnda, ikinci veya üçüncü görüþme isteyebilir. Sonraki görüþmelerde RVA, iþsizin iþ aramada olumlu geliþme kaydedip etmediðini gözetler. Bilinmesi gereken bu görüþmelerde iþsizin sendikasýndan refakatçi isteme hakkýna sahip olmasý. Çaba sarfetmek demek, iþsizin, ille de iþ bulmasý demek deðildir. Ýþsizin ciddi þekilde iþ aramasý ve delil sunmasý veya meslek eðitimi takip etmesi þarttýr. Bilinmesi gereken ciddi þekilde iþ aradýðýný ispat edemeyen iþsiz, iþsizlik maaþýnýn bir kýsmýný veya tamamýný yitirebilir. Ve son rakamlara göre RVA/FORUM ile olumsuz görüþmesinin sonucunda aþaðý yukarý 800 kiþinin iþsizlik parasý kesildi. Özellikle bu rakamý etnik kökeni Türk ve Faslý olanlar oluþturuyor. Öncelikle sunu belirtmemiz lazým. Belçika’da Sosyal Güvenlik Sigortasýndan yararlanmak zamana tabi deðil ve süreklidir. Bu sistem emsalsizdir ve böyle kalmasýný da hepimiz istiyoruz. Bundan dolayý da Sosyal Güvenlik Sigortasýndan yararlananlarýn kontrol edilmesine kimsenin itirazý yoktur. Kontroller olmadýðý zaman, bu emsalsiz sistemin zayýflamasýna neden olunur. Ama iþsizlerin kontrolü adil olmalý ve geliþigüzel olmamalý. Ýþsizlerin yeniden iþ bulmada rehberlik yapýlmasý ve desteklenmesi (FOREM/VDAB tarafýndan) iyileþtirilmelidir. Ýþsizler, iþsiz olduklarýndan dolayý cezalandýrýlmaz. Bir Ýþsizin cezalandýrýlmasý sadece teklif ve uygun olan bir iþi reddetmesinde veya iþ aramada gerekli gayreti göstermediðinden dolayý kabul edilebilir. Sayfa 10.qxp 28.02.2006 00:11 Seite 1 Sayfa 11.qxp 28.02.2006 09:02 Seite 1 Mart 2006 GÜNDEM “Kainatýn aynasýyým mademki ben bir insaným, Hak’kýn varlýk deryasýyým mademki ben bir insaným, Ýnsan Hak’ta Hak insanda ne arar san var insanda, Çok marifet var insanda mademki ben bir insaným...” Geçen yüzyýlýn sonlarýnda, okul bitirme tezimin teþekkür bölümünde geçen yüzyýlýn baþýnda yaþamýþ olan bir halk ozanýnýn dizelerine yer verdim. Aþýk Daimi’nin yukarýdaki dizeleri belki de benim diploma almama vesile oldu. Tez savunmamda sadece ‘Ýnsan’ dizelerini ve anlamýný tartýþtýk hocalarýmla uzun uzun. Sonunda “Ýnsanlýðý kurtaracak yine Ýnsan’dýr” görüþünde birleþtik. Aradan geçen yýllar, geçen yüzyýllar da olduðu gibi deðiþen hiçbir þey olmadý. Binlerce yýldýr olduðu gibi, Yine ayný tartýþmalara kafa yorduk. Yine ayný tartýþmalarda gebe kaldýk. Birimiz “Ýnsanlýðý kurtaracak Ýslam’dýr” dedi. Bir diðerimiz “Ýnsanlýðý avutacak [email protected] Ýnsanlýðý kurtaracak yine ‘insan’dýr Sonunda, “Ýnsanlýðý kurtaracak yine ‘insan’dýr” görüþünde birleþtik... Ýslam’dýr” diye yazdý. Ýkisinin arasýnda kalan biz olduk. Bir yanda ilkeler ve felsefemiz, diðer yanda insanlarý incitmeme duyarlýlýðý. Binfikir yelpazesinde elbette her iki görüþe de yer var. Ama kýrmadan, dökmeden ve incitmeden. Çünkü her kýrýlýþta, her dökülüþte ve her incitiliþte kaybeden yine insan ve insanlýk olmamasý kaçýnýlmaz. Ýki kiþinin kaleminden çýkan iki çizgi 60 kiþinin canýna mal oldu. ‘Son Tuzak’a yoðun ilgi Hakan Beldað imburg bölgesinde çalýþmalarýný yürüten Türk Gençlik Tiyatrosu “Son Tuzak”la sahnelere merhaba dedi. “Son Tuzak”, konusu itibariyle de kendi güncelliðinden söz ettirecek bir oyun. Evet belki güçlü oyuncu kadrosu yok, profesyonel anlayýþta bazý eksiklikler mevcut fakat inanýlmaz bir inanç ve amatör bir ruh var bu grupta. Kar, kýþ, soðuk demeden imkansýzlýklar içinde imkaný var etmeye çalýþýyorlar ve bunda da oldukça baþarýlýlar. Bütün aksiliklere raðmen hep bir aðýzdan þu sözü söylüyorlar: ‘tiyatro bizler için hayata karþý bir duruþtur’. Çaðýn gençlik adýna önemli bir rahatsýzlýðý yani uyuþturucu sorununu konu L alan ve Veli Tayfun’un yazýp yönettiði ‘Son Tuzak’ oyununa ilgi büyüktü. Yönetmen Veli Tayfun yaptýðý açýklamada “Aslýnda amacýmýz gerçekten bu konuda madur olmuþ bireyleri veya aileleri oyuna çekebilmek fakat gelin görün ki salonda bu konuda maðdur olan aileleri veya bireyleri görmek çok zor. Hele hele bu bir Türk ailesi veya bireyi ise imkansýz. Çünkü biz Türkler bu konularý konuþmaktan ve yardým istemekten utanýyoruz. Oysa ki unutulmamasý gereken tek þey eðer böyle bir rahatsýzlýðýnýz söz konusu ise, yani madde baðýmlýsý iseniz mutlak süretle bilimsel yardým almanýzýn þart olduðudur. Aksi halde hayatýnýzý sonlandýrabiliyorsunuz” diyerek tüm anne babalardan çocuklarýyla konuþmalarýný istedi. Kim haklý kim haksýzý bir yana býrakýp, kaybedenin yine insan olduðunu görmemek için hem kör hem saðýr hem de akýlsýz olmak gerekir. Ýnsanlýðý katledenin de, insanlýðý kurtaracak olanýn da yine insan olduðu gerçeðini görmemezlikten gelemiyoruz, Ne acý... Yeryüzündeki canlýlarýn en tehlikelisi; hemcinsleri de dahil karþýsýna çýkan herþeyi yok etmek için çýrpýnan insan. 11 Zevk almaktan korkan güzel olan her þeyi kendine yasaklayan insan... Zamana, mekana ve yaþama anlam karan insan. Descartes “düþünen canlýdýr”, Andre Gide “hissedendir”, Durkheim; “insan sosyaldir”, Camus “isyan eden canlýdýr” Karl Marx ise “alet kulanan hayvandýr” diye betimler insaný. Kendini keþfetmemiþken kendi dýþýndaki herþeyi keþfetmek isteyen insan. Yaþadýkça, gördükçe, öðrendikçe en çok da sevdikçe güzelleþen insan. Ýnsan dediðin derya misali; üstünde milyonlarca dalga, içinde kýyametler kopmalý. insan dediðin derya misali; ucsuz bucaksýz olmalý... Yine insandýr insaný güzel kýlan. Atom bombasýný üreten insandý, Ýnsanlýðý kahreden. Elektriði icat eden de insandý, Ýnsanlýðý aydýnlatan. Bir halký yok eden Hitler de, Bin halka öncülük eden Mustafa Kemal de insandý. Ýnsanlýðý katledenin de, insanlýðý kurtaracak olan da yine insandýr. Bir yaþýndaki Oðulcan’ýma, bir fidan diktim bahçemize. Cansuyu tuttuk beraber, ‘insanlýk’la birlikte yeþersin diye… Sayfa 12.qxp 28.02.2006 08:40 Seite 1 12 SÖYLEÞTÝK Leyla Ertorun u sene Brüksel’deki kitap fuarýna gidememiþtim ama Türk isimli bir yazar olduðunu duymuþtum. Genç roman yazarlarý ile duyurulan Kenan Görgün, okurlarýn karþýsýna bir roman ve bir öykü kitabý ile çýkýyordu. Küçük bir araþtýrmadan sonra kendisine ulaþýyorum ve röportaj için randevulaþýyoruz. Buluþacaðýmýz yer kapalý olduðundan, mekan deðiþtirirken bana «siz bana hiç yabancý gelmediniz diyor». Ben de «sizin de isminiz bana öyle geldi» diyorum. B Ait olmamak seçenek sunar size Yazma þevki nereden geldi? Kim aþýladý? Okuma zevki yazmaya itmiþ ola bilir mi? Bir kere lisede verilen ödevler haricinde elime hiç kitap almamýþtým. Üstelik lisedeki ödevleri kitabý okumadan kütüphanedeki okuma fiþlerini kullanarak yapardým. Öyle yazar olayým þuna benzeyeyim buna benzeyeyim gibi örnek yoktu bildiðim ya da okuduðum. Zaten ya kamyon þöförü olacaktým ya da babam beni Türkiye’ye askeri okula gönderecekti. Ýnanýlýr gibi deðil, hiç kitap okuma dan yazar olmak? Ortaokul 3. sýnýfta bize bir ödev verilmiþti. 5. Cavalier diye bir kitabý okuyacaktýk. Ýlk üç sayfasýný okuyabildim. Ancak o seneki Fransýzca öðretmenimin benim üzerinde büyük bir etkisi oldu. Bir kompozisyon yazmam gerekiyordu. Bir gece epey uðraþtým, sonra sayfalarca yazdým. Öðretmen çok beðendi ve benim kelimelerle iyi oynadýðýmý söyleyip, beni bu yolda cesaretlendirdi. Böylece okuma ve yazma hevesini ayný anda keþfettim. Ve O Fransýzca öðretmenimle tanýþmam benim için «kaderimle tanýþmak gibi oldu». Kendisini çok ara- Ýlk yazdýðým dönemler pek bunu düþünerek yazmýyordum. Hatta þimdi romanýmý yayýnlayan yayýncý Luce Wilquin 13 yýl önce dört yazarla Palais des Beaux Arts’da yayýnevini lanse ediyordu. Ben de gittim oturdum. Hayrandým oradaki insanlara ve yayýncý ile tanýþmak, kendi yazdýklarýmdan bahsetmek istiyordum. Sonra kendi kendime «sen kim, yazar olmak kim» dedim ve çektim gittim. Kendini lâyýk görmedin mi o orta ma? Öyle de diyebiliriz. Benim yaþadýðým çevreyle çok farklý bir çevreydi. Ben sokaklarda yaþamýþ her türlü kötülüðü görmüþtüm. Zaten belki de yazma tutkusu beni bazý kötü alýþkanlýklardan korudu. Bu arada arkadaþlarla kendi kendimize kameraya bir þeyler çekip, kendi kendimize seyrediyorduk. Þu anda bir kaç senaryo çalýþmam da var. Kenan Görgün Kimdir ? Ben 1977 yýlýnda Belçika’da doðdum. Lise eðitimimi yaparken okulu býraktým. Kötü bir öðrenci deðildim ama eðitim sistemi falan okulda vakit kaybediyorum gibi geliyordu. Ortaokul 1. sýnýfý evimize yakýn bir okulda okudum. Sonra... Yaa bir dakika (bana daha dikkatle bakarak) “siz orada benim Türkçe öðretmenim deðil miydiniz ?” diyor ve dikkatle bakýnca ben de O’nu hatýrlýyorum. Ana dil ve kültürü eðitimi pilot projesinde ki öðrencilerimden ergen-çocuk þirin bir yüz, þimdi yaðýz bir delikanlý. Peki sonra hangi okula devam ettin? 2. sýnýfý da evimizin yanýndaki bir okulda okuduktan sonra 3. sýnýfta Ixelles’de ki Charles Janssens Lisesi’ne baþladým. Derslerimde kötü bir öðrenci olmamama raðmen okulla çok barýþýk deðildim. Ancak 5. sýnýfa kadar gayret edebildim. Mart 2006 Kendini o edebiyat ortamýna lâyýk görmemekle birlikte, kitap yazýyorsun, senaryo yazýyorsun ve Paris’teki yayýnevlerine kitaplarýný yolluyorsun. Doðru. Bir yerlerden baþlamak gerekiyordu ve kabul görmeyi bekliyordum tabii. Kitabým basýlsýn okunsun istiyordum. Belçikalý Türk yazar Kenan Görgün, 1977 yýlýnda Belçika’nýn Gent þehrinde Emirdað ilçesinin Güveççi Köyü’nden bir ailenin çocuðu olarak dünyaya geldi. Brüksel’de büyüdü. Yazma ateþi lise çaðlarýnda Fransýzca öðretmeninin teþvikiyle doðdu. Halbuki o zamana kadar doðru dürüst bir kitap bile okumamýþtý. Yazabilme kapasitesini kendisi de keþfedince yazmaya, yazmaya ve hiç durmadan yazmaya baþladý. Arkadaþlarýyla kýsa filmler çekip kendi kendilerine seyrettiler. Sokaklarla tanýþtý. Korkunç sokak gerçeklerini gördü. Ya batarým ya çýkarým dedi ve yazma tutkusu O’nu diðerlerinden þanslý kýldý. dým. Bulamadým. Emekli olmuþtu. Ondan sonraki Fransýzca öðretmenlerimle yýldýzým pek barýþmadý. Zaten okulu lise ikide býraktým. Okulu býrakýnca ailen karþý çýkmadý mý? Ne yaparým neyle geçinirim diye düþünmedin mi? Tabii ki istemediler. Abim çok karþý çýktý, liseyi bitir diye. Pazarda çalýþmaya baþladým. Bu arada yazýyordum, okuyordum. Özellikle bazý edebiyat çevrelerinin raðbet etmediði popüler yazarlar ilgimi çekmeye baþlamýþtý. Okulu býrakmadan önce kendi kendime «tahsilime devam edersem ne seçeyim, belki üniversitede edebiyat okuyabilirim» diye düþünmüþtüm. Ama söylediðim gibi okulda zaman kaybediyorum gibime geliyordu, o sistemin içinde olmayý pek sevmiyordum. Üstelik beni yazmaya teþvik eden öðretmenim «sende yetenek var, sen yazmana bak. Üniversiteye gidersen bu yeteðin kýrýlabilir» demiþti. Peki insan niye yazar, birileri okusun diye deðil mi? Takdir edilmeyi, tanýn mayý beklemez mi? Ne gibi tepkiler geldi yayýnevlerin den? Bir roman yazarý için henüz çok gençsiniz diyenler oldu ama eminim bir çoðu da o kadar çok proje geliyor ki okumuyorlar bile. Brüksel’de Baðýmsýz Türk Filmleri Festivali düzenlenmiþti. Orada gönüllü olarak görev aldým. Organizatörlerden Robert Malengreau Kitap Fuarýnýn basýn danýþmanlarýndan ve bir derginin sinema eleþtirmeniydi. O benim dergiye film eleþtirmeni olarak yazmamý istedi. Ben yazýyordum o düzeltiyordu. Böyle böyle yazarken yayýncý Luce Wilquin’le tanýþtým. Onlarýn üç ayda bir çýkardýðý bir dergi olan Marginal’de öykülerim yayýnlanmaya baþladý. Ve geçtiðimiz günlerde kitap fuarýnda tanýttýðýmýz ilk romaným «L’ogre, c’est mon enfant-Bu canavar, benim çocuðum» Luce Wilquin tarafýndan yayýnlandý. Halbuki bu ilk kitabýn degil? Bir þiir, bir de öykü kitabýn var? Evet roman bu yayýnevine daha uygundu. Öykü kitabým «L’enfer est à nous-Bizim cehennemimiz» de iki ay önce Quadrature’den çýktý. Halbuki ilk önce «Mémoire d’un cen drier sale-Kirli bir küllüðün hafýzasý» baþlýklý bir þiir kitabýyla çýktýn ortaya. Þiir yazmayý da seviyorum ve biraz asi bir tavýr takýnarak yazmayý seviyorum. Sayfa 13.qxp 28.02.2006 08:32 Seite 1 13 Mart 2006 biliyorum. Bir de Kemal Tahir’i keþfettim. Türk asýllý bir yazar olarak tanýnmak seni rahatsýz eder mi? Örneðin kitapla rýnda kökenini çaðrýþtýran bir þey yok? Hayýr tam tersine.Türklerin ilgisiyle karþýlaþtým ve bu beni çok memnun etti. Ýtiraf etmeliyim ki, daha önce yaþadýðým iki dünyayý tamamen ayýrýyordum. Hatta bir yere ait olmak istemiyordum. Ama bir yere ait olmamak size nereye ait olmak istiyorsanýz o seçeneði sunuyor. Ben de þimdi bütün bunlarý harmanlayarak yaþamak istiyorum. Yeni projeler neler? Bir kelime oyunu yaparak réévolutionnaire’lerden olduðunu söylüyor. Révolution devrim demekse réévolution’u da tekrar geliþme diye tercüme edebiliriz. Üzerindeki tiþörtte de ‘réévolution naire-tekrar geliþme’ yazýlý. Nâzým Hikmet’i biliyor musun? Hangi yazarlarý ve þairleri beðeniyorsun? Nâzým Hikmet’i herkes beðeniyor tabii. Belçika’ya DAMAT geldi Adres: Frankrijklei 36 2000 Antwerpen Tel: +32 3 231 41 39 Nâzým’ýn eserlerinin bir dönem yasak olduðunu söylüyorum. Çok þaþýrýyor. Ben Baudelaire’in þiirlerini beðenerim, Victor Hugo’yu beðenirim. Onlar da zamanlarýna karþý durmuþ, horlanmýþ insanlar esasýnda. Kýymetleri sonradan bilinmiþ. Türk yazarlar hakkýnda ne düþünüyorsun? Yaþar Kemal’i, Orhan Pamuk’u Toplam altý roman yazdým. Bunlardan ikisi yayýnlanýr durumdaydý, biri yayýnlandý, ikincisi de yayýna hazýr. 2002’de bir senaryo yazmýþtým, sinema yarýþmasý Cinéquest’te ödül aldý. Filmi çekilecek. Yazmak gerçekten uzaklaþmanýn bir yolu. Kaçmak bir çözüm deðil. Þimdi bir senaryo da yapýmcý Taylan Barman için yazýyorum. Sosyal realizm içerikli bir senaryo. Belçika Fransa ortak yapýmý olacak, Saga film ile 1001 Production gerçekleþtirecekler. Ve yazmaya devam edeceðim. Yazmak gerçekten uzaklaþmanýn bir yolu. Kaçmak bir çözüm deðil. Ait olmamak seçenek sunar size. Nereye ait olacaðýnýza siz karar verirsiniz. Sayfa 14.qxp 28.02.2006 09:09 Seite 1 Mart 2006 GÜNDEM 14 Ruanda’dan Belçika’ya uçak resti Baþ misafir ÝP Genel Baþkaný Doðu Perinçek: ‘Türk güneþi tüm insanlýðý ýsýtacak’ Haber Merkezi eltürk’ün 4. yaþgünü kutlamasýnýn onur konuðu Ýþçi Partisi Genel Baþkaný Dr. Doðu Perinçek oldu. Kutlamaya Dünya Azerbaycanlýlar Kongre Baþkaný Cavat Dezekti, Baþkan Yardýmcýsý Rahim Haydaroðlu ve Avrupa ülkelerinden, Azerbaycan’dan ve Belçika´dan gelen konuklar katýldý. Ulusalcýlarýn buluþtuðu gecede bir konuþma yapan Ýþçi Partisi Genel Baþkaný Dr. Doðu Perinçek “Atlantik ötesinde hazýrlanan tüm projeler Türk dünyasýný hedef almaktadýr. 200 yýldýr insanlýðýn ön cephesinde emperyalizme karþý savaþan bizlere büyük görevler düþüyor. Ýþte baðrýndan büyük Atatürk´ü çýkaran bu millet, bugünde onurlu bir savaþ için hazýrdýr. Çünkü hepimiz birer Atatürküz. Bugün yurt dýþýnda 10 milyonu aþkýn Türk var. Artýk bizler de mücadeleyi onlarýn bulunduðu yerden baþlatacaðýz. Bunu Lozan´da gösterdik Þimdi Berlin için hazýrlýklarýmýz sürüyor. Bizlere zorla sözde Ermeni soykýrým iddialarýný kabul etmemiz için baský yapanlara gereken cevabý Berlin´de vermeliyiz. Artýk Atlantik ötesi uygarlýðýn çöküþ sinyalleri geliyor. Önümüzdeki yüzyýla B Haber Merkezi uanda’nýn baþkenti Kigali’de üç gün bekletildikten sonra uçuþuna izin verilen SN Brussels Airlines uçaðý Brüksel havalimanýna indi. Ruandalý yetkililer bu gecikmeyi ilk olarak idari sebeplere baðlasa da Belçikalýlarýn araþtýrmalarý, olayýn küçük bir diplomatik kriz olduðunu ortaya çýkardý. Üç gün boyunca gerekçe göstermeden SN uçaðýný havalimanýnda rehin tutan Ruandalýlarýn bu tavýrlarý, baþta endiþe yaratmýþtý. 63 yolcu da durum hakkýnda hiçbir bilgiye ulaþamýyordu. Yetkililer uçuþla R ilgili formalitelerin doldurulmadýðýný ve idari sorunlarýn bulunduðunu öne sürmüþlerdi. Fakat Belçikalýlar durumu anlamakta gecikmedi: Ruanda Silverback þirketine ait DC-8 modeli bir uçaðýn 6 aydýr Brüksel havalimanýnda bekletilmesine kýzan Ruandalýlar, Belçika’ya karþýlýk vermek istemiþ. Silverback þirketi, geçen seneki facialardan sonra kara listeye alýnan þirketler arasýnda bulunduðu için Belçikalýlar tarafýndan uçuþ izni alamýyor. Bu olaya tepki gösteren Belçika hükümeti, sebepsiz yere kalkýþ izni verilmemesinin uluslararasý hukuka aykýrý olduðunu savundu. Asya uygarlýklarý damgasýný vuracaklar. Bu yeni uygarlýklarýn öncüsü Türkler olacaktýr. Türk güneþi tüm insanlýðý ýsýtacak. Mazlumlarýn umudu olacaðýz. Bizler fazla þey istemiyoruz.Yalan býraksýnlar. Karabað´da iþgale son versinler. Kýbrýs´ta oyunu býraksýnlar, pancar,tütün, pamuk ekmemize karýþmasýnlar, yeter. Biz Brüksel´den yöneltilmek istemiyoruz. Buralarda hepiniz birer bekçi kulesinin erleri olmalýsýnýz” dedi. Liège Üniversitesi’nden Türk bilim adamýna ünvan iège Üniversitesi, 30 Mart 2006 tarihinde Bilim Dünyasýndan 8 þahsiyete, "Honoris Causa" ünvaný verecek. Söz konusu þahsiyetler arasýnda 1966 yýlýnda ODTÜ Yüksek Onur Diplomasý, New York Üniversitesi Elektrik Mühendisliði ve Paris VI üniversitesi Matematik Bilimleri Doktorasý sahibi Profesör Sami Erol Gelenbe de bulunuyor. L Prof. Gelenbe, 1996 yýlýnda Roma Üniversitesi, 2004 yýlýnda Ýstanbul Boðaziçi Üniversitesi’nde "Honoris Causa" ünvanlarýna, 1992 ve 2001 yýllarýnda Fransa'da "Ordre National du Mérite" ve 2003 yýlýnda "Palmes Académiques", 15 Þubat 2006 kararýyla Ýtalya'da "Commendatore al Merito della Reppublica" ödüllerine layýk görüldü. Belçika’da ‘Türk toplumunu etkilemenin en etkili yolu’ Binfikir gazetesine ilan vermektir! Amacýmýz ‘siyasi çizgi’ deðil, nitelikli bir ‘yayýn çizgisi’ www.binfikir.be Belçika’nýn ‘Türkçe’ gündemi DHB163-250x350-Tk.pdf 27/02/06 14:06:23 Brüksel’den Afyon’a yol epey uzun! C M J CM MJ CJ CMJ N Ama merak etmeyin, “DHB seyahat destek paketi” Avrupa’da ve Türkiye’de, Anadolu’nun her kö≤esine kadar size yolda≤lık etmek için hazır. Tasasız ve huzur içinde tatile çıkmak her ailenin rüyasıdır. Ama maalesef, Üstelik “DHB seyahat destek paketi”, baska paketlerin aksine aracınızın bazen yolda ba≤ınıza hesapta olmayan problemler gelebilir. Böyle Anadolu’da kar≤ıla≤abilece∑i problemlerde de yanıba≤ınızda. Bu Belçika’da durumlarda pani∑e kapılmanıza artık hiç gerek yok! Dünyanın neresinde bir ilk! Bize danı≤madan yola çıkmayın! Daha fazla bilgi için: olursanız olun Inter Partner Assistance’ın DHB Bank mü≤terileri için özel Brüksel ≤ubesi tel. 02 221 04 67 olarak hazıladı∑ı “DHB seyahat destek paketi” hemen yardımınıza ko≤uyor. Anvers ≤ubesi tel. 03 229 19 30 Ipa Inter Partner Assistance NV/SA, compagnie d'assurance agréée sous le numéro de code 0487 pour pratiquer les assurances voyage. Numéro d’entreprise TVA BE 0415.591.055 RMR Bruxelles Avenue Louise 166 B1 - 1050 Bruxelles tél: +32(0)255 04 00 • www.ip-assistance.be CBFA 61143, TVA BE 0464.655.437, RPM Bruxelles www.dhbbank.be Sayfa 16.qxp 28.02.2006 09:17 Seite 1 Mart 2006 ARTfikir 16 Anvers’ten bir festival geçti 0090 Sanat Festivali on gün boyunca güncel Türk sanatýndan kesitler sundu. [email protected] Kurtlar Vadisi IRAK urtlar Vadisi Irak mý yoksa Amerika mý bilinmez ama bu filmden en çok gocunanlar Amerikalýlar ve yanlýlarý oldu nedense. Savaþ insanoðluna hep ilham olmuþtur. Sinemacýlar da dramayý kullanmada profesyonel olduklarýndan önlerine sunulan bu firsatý neden kullanmasýnlar? Kurtlar Vadisi Irak, bu konularý ele alan bir ilk deðil. Film tarihinde en acýmasýz filmler, Hollywood'dan çýkmýþtýr. Kaldý ki bu filme yabancý düþmanlýðýný savunuyor, diyenlere de sesleniyorum: Yabancý düþmanlýðýný savunan filmler en çok Amerika'da yapýlmýþtýr ki, buna masum görünen ve ucu intaharlara kadar varan çizgi filmler de dahil. Hollywood'un yýlNazi yanlýsý filmlardýr yaptýðý savaþ filmlerin hiçbirine lerinin çocuklar için özel yasak koymayan oyunlarý, tiþörtleri ve Almanya, bu filme okul eþyalarý dahi çýkýnca kimse tepki gösterkoyduðu tepkiyi miyor ama film gerçekten arkasýn- Türkiye'de yapýlýnca, artý Amerika'nýn iþine gelda durarak savumeyince herkes söz nabilir mi, bilhakký istemeye baþlýyor. Ben Amerika dýþýndan miyorum. gelen bütün tepkilerin yine Amerika'nýn baskýsý doðrultusunda olduðuna inanýyorum. Yoksa savaþýn veya korkunun ilk yansýdýðý film deðil, Kurtlar Vadisi Irak. Nazi yanlýsý filmlerin hiçbirine yasak koymayan Almanya, bu filme koyduðu tepkiyi gerçekten arkasýnda durarak savunabilir mi, bilmiyorum. Bunu Kurtlar Vadisi Irak'tan sonraki filmler gösterecek. Bu filme aðýr tepkiler veren Amerika'nýn film tarihine þöyle bir gözattýðýmýzda, ilk savaþ filmleri Amerikalýlarýn kendilerine aittir ki bunlarýn genelinde de yabancý düþmanlýðý ön planda ve önemsenerek görüntüleniyor. Örneðin, 1898'de çekilen ilk savaþ filmi, 90 saniyelik kýsa metrajlý 'Tearing Down the Spanish Flag' (J. Stuart Blackton ve Albert E. Smith). Amerika-Ýspanya savaþý sýrasýnda yapýlan film, Küba/Havana'daki hükümet binasýnýn Amerikan birliði tarafýndan yeniden ele geçirilmesini görüntülüyor. Yabancý düþmanlýðýný savunan ikinci savaþ filmi, yine Amerikalýlara ait, D.W. Griffith’in klasikler arasýnda bulunan 'The Birth Of A Nation' (1915). Ve Griffith aþýrý saðý açýk açýk savunmasýna raðmen döneminde Amerika'nýn en çok destek alan baþarýlý ve önde gelen yönetmeni olarak görülüyordu. Kurtlar Vadisi Irak, bence Türk Sinemasý’nda sinema formatýnda yapýlan en iyi birkaç filmden biri. Ýçeriðine gelince, çok da anormal ve gündeme yabancý bir konu deðil. Geçen hafta Amerikan askerlerinin yaptýklarý vahþetin fotoðraflarý Avustralya medyasý tarafindan bütün dünyaya daðýtýldý. Fotoðraflarý görünce, Kurtlar Vadisi Irak'taki görüntüler yine de gerçeklerin yanýnda çok hafif kalýyor. Ve bence filmin yönetmeni Serdar Akar bütün bunlara raðmen Amerikan gerçeklerine çok insaflý davranmýþ. K ans, müzik, tiyatro, görsel sanatlar ve sinema’dan oluþan program, sanatsal açýdan muhteþemdi. Anadolu Tiyatro Grubu’ndan tanýnan Mesut Arslan ve Aliye Kurumlu’nun, iki sene gibi kýsa bir süre içinde yakaladýklarý bu baþarý daha da pekiþtirilebilir: Flaman Kültür Bakalýðý’ndan sürekli ödenek almaya hak kazanan 0090’ýn, organizasyon açýsýndan da gitgide profesyonelleþeceðine inanýyorum. Yýllardýr “kendimizi tanýtamýyoruz” diye yakýnýrken Bel- festival tam uyuþmuyor. Yani ailece “haydi bu akþam festivale gidelim” denecek bir festival deðil, bu doðru. Bu anlamda Türklere tam olarak ulaþamamak, baþarýsýzlýk deðil, fakat Türk toplumunu önemsemiyoruz diye de bir þey yok.” Mesut Arslan da Belçikalýlara ulaþmanýn daha kolay olduðunu anlatýyor: “Flamanlar için birkaç afiþ ve flyer yapýyoruz, astýrýyoruz, ve bunlarýn ulaþmalarý gereken yere ulaþtýklarýný biliyoruz. Türklerin ilgisini çekmek için çok daha fazla çaba harcadýk. Türk medyasýndan daha fazla ilgi bekliyoruz açýkçasý. Binfikir luða sürükledi. Gerçek prova sayýlabilecek çalýþmalar sadece bir hafta sürmesine raðmen ortaya güzel bir konser çýkmýþ. 0090’a özel bir baika kreasyon da Kassandra adlý oyundu. Tek kiþilik olduðu için baþta ýsýnamadýðým oyun ilerledikçe, Övül Avkýran’ýn performansý “baþka oyuncu fazlalýk olurdu” diye düþünecek kadar fikrimi deðiþtirdi. Yetkililerin en çok yadýrgadýklarýný söyledikleri Playback adlý oyunu da genel olarak baþarýlý buldum. Gerçekle sanal arasýnda ince bir çizgide geliþen hikayelerin sayýsý fazlaydý, ama çika’nýn ikinci kenti olan Anvers’in kültür takviminde artýk her sene bir Türk Festivali yer alýyor. Diðer faaliyetlerin tersine bu Festival, “Türklerin Türklere düzenlediði” bir etkinlik deðil. Belçikalýlara güncel Türk sanatýný tanýtmaya yönelik. Zaten 0090’ýn çýkýþ noktasýný da Aliye ve Mesut þöyle özetliyorlar: “Bizler daha önce Flaman sanat merkezlerine gidince Çek, Rus, Ýspanyol sanatçýlar izleyebiliyorduk. Kendimize sorduk: neden Türk sanatçýlardan kimseyi göremiyoruz? Yani hep kendimize gösteriler düzenliyoruz. Ali Baðseven film getiriyor, konser düzenliyor. Ama sürekli olarak Belçikalýlara da bizim sanatýmýzý tanýma imkaný sunmak lazým.” Belki de bu yüzden tek zayýf noktasý, Türk kökenli izleyicilerin bazý gösterilere az raðbet göstermeleri. Aliye Kurumlu bu konuda çok enerji harcadýklarýný belirtiyor: “Türklere nasýl ulaþýrýz sorusuna cevap arýyoruz. Bu sene bir hayli yoðunlaþtýk: Binfikir’le ortak çalýþma, eðlence.be’ye yöneldik. Ama aslýnda Türk toplumunun buradaki profiliyle bizim yapmak istediðimiz ve Cumhuriyet’ten Zeynep Oral hariç, Türk medyasýndan kimse doðru düzgün ilgi göstermedi. Yahu Brüksel’de o kadar Türk gazeteci var, bunlar iþleri için bile olmasa kendileri için hiç mi sinemaya, dansa ve tiyatroya gitmez?” Her þeye raðmen benim izlediðim 6 gösteride salon, beklediðimden çok daha kalabalýktý. Ve Türk seyirci oraný azýmsanmayacak düzeydeydi. Alýþtýðýmýz gösterilerin dýþýnda bir format ve içerik olsa da, hatta “buradaki Türklerin profiline uymuyor” dense de –ki doðruluk payý var,– bence bu oraný yükseltmek mümkün, çünkü sanatta seviye ne olursa olsun, herkes kendince bir þeyler hissedebilir ve gördüðüm temsillerin tümü herkesi etkileyebilecek güzellikteydi. Alternatif sanatýn, deneysel çalýþmalarýn da sunulduðu bu festivale bilhassa gençlerin çok daha fazla ilgi gösterebileceklerine inanýyorum. Açýlýþ konserinde Sema Moritz’in tangoyla kanto arasýnda dolaþan sesiyle söylediði Ýstanbul þarkýlarý, izleyicileri eskiye doðru büyülü bir yolcu- teknik olarak ulaþýlmak istenen seviye, oyunculuðu çok zor kýlýyordu ve az sayýdaki pürüze raðmen oyuncular belli bir seviye tutturmayý baþardýlar. Doruk noktasý ise bence Ziya Azizi’nin Dervish in Progress adlý dans sunumuydu. Sema gösterilerinin özündeki tüm unsurlarý koruyarak günümüze bu denli baþarýlý þekilde uyarlamasý, duygusal olarak çok güçlü bir performans doðurdu. Aydýn Teker’ýn Momentum adlý dans gösterisi, belki Ziya Azizi’den hemen sonra programlanmasa çok daha etkili olurdu. Gördüklerim arasýnda en “deneysel” gösteri buydu diyebilirim. Sonuçta organizasyon olarak eleþtirilecek yönler yok deðil. Ama festivalin sanatsal deðeri ve Belçikalýlara güncel Türk sanatýný tanýtmadaki rolü çok yüksek. Tek temennim, bu giriþimin Belçika’da yaþayan ve sanatla ilgilenen Türkleri çalýþmalarýnda ilerlemek için kamçýlamasýdýr. Çünkü çalýþmalarýný sunmak için baþvurabilecekleri ve seyirciyle buluþabilecekleri bir platform var artýk. Erdem Resne D Sayfa 17.qxp 28.02.2006 09:29 Seite 1 Mart 2006 ARTfikir 17 kü l t ü r s a n a t etkinlik takvimi Haluk Levent konseri sadece Gent’te Gent Belediyesi Kültür Merkezi " De Centrale " 2 Nisan Pazar günü Haluk Levent konseri düzenliyor. Haluk Levent'in Belcika'da verecegi tek konser olan bu etkinlik Kültür Merkezi'nin Kraankindersstraat 2, 9000 Gent adresindeki salonunda gerçekleþecek. Tarih: 2 Nisan Pazar Saat: 20.00 Yer: Kraankindersstraat 2, 9000 Gent Bilgi- rezervasyon: 09/265.98.26 [email protected] www.decentrale.be E S K Ý y a þ a m l a r E S K Ý m e k a n l a r Belçikalý müzisyenlerden Türk müziði konseri Çoðunluðunu Belçikalý müzisyenlerin oluþturduðu Kybele topluluðu, türküleri kendi yorum ve düzenlemeleriyle sahneye taþýyan ve yedi müzisyenden oluþan bir grup. Grubun tek Türk kökenli müzisyeni ise baðlama sanatçýsý Cumali Bulduk. Grupta Cumali Bulduk baðlama, Dieter De Mits basgitar, Sammy Daese flüt, John Snauwaert saxafon ve klarnet, Johan De Baets vurmalý çalgýlar Tine Vandenbussche akordeon ve grubun solisti Hilde De Clercg darbuka ve davul çalýyor. Kybele'nin konseri De Centrale Kültür Merkezi'nde gerçekleþecek. Tarih: 16 Aralýk Cuma Saat: 20:00 Yer: DE CENTRALE KÜLTÜR MERKEZÝ Kraankindersstraat 2, 9000 Gent (turbinezaal) Fiyat : 7,-euro (üyeler ücretsiz) Bilgi ve reservasyon: 09/265.98.2 6 Attila Bakiroglu [email protected] / www.decentrale.be ‘Dostlarýn mapushanesi’ rüksel’in kuþkusuz en ilginç sokaklarýndan biri, ayný zamanda en lüks otelinin bulunduðu sokaktýr. Belediye Sarayý’nýn tam arkasýndaki Otel Amigo olarak bilinen mekân, ismini bulunduðu sokaktan alýyor. Ýspanyollar 16. yy’da Engizisyon savaþlarý sýrasýnda Flaman topraklarýný ele geçirdiklerinde, Brüksellilerin konuþtuklarý Flamanca þiveyi bilmiyorlardý. Sokaðýn adý olan Vrunt kelimesini, Vriend ile karýþtýrmýþ, ve dolayýsýyla Ýspanyolca arkadaþ anlamýna gelen “Amigo” olarak çevirmiþlerdi. Oysa Vrunt, “hapishane” demekti. Amigo kelimesi, zamanla Brüksel þivesinde “hapis” anlamýný kazandý. Çünkü bugün o þaþaalý otelin bulunduðu bina, ortaçaðda küçük suçlar iþleyenlerin, sarhoþ ve varoþlarýn hapsedildiði ve o zamanlar için bir hayli “rahat” sayýlabilecek bir cezaevini barýndýrýyordu. Ayrýca Engizisyon’un ilk B yýllarýnda Ýspanyollara direnen Protestanlar da burada hapsedildi ve rivayete göre onlar da arkadaþlýklarýný simgelemek için ironik olarak bu cezaevine Amigo ismini vermiþler. Amigo, evsiz barksýzlarýn, eþleriyle kavga etmiþ ve evden kovulmuþ erkeklerin de üç geceyi aþmamak þartýyla kalabilecekleri bir yerdi. Tesadüfler gereði gerçekten de ismi gibi “dostane” bir hapisti bu. Amigo’da geceleyenler arasýnda, Fransýz edebiyatýnýn en büyük ve tutkulu “dostluk” hikayesine ortak olan Verlaine de bulunuyor. Verlaine, 10 Temmuz 1873’te tartýþtýðý þair sevgilisi Rimbaud’ya place Rouppe yakýnlarýnda ateþ etmiþ ve cezalandýrýlmýþtý. Erdem Resne [email protected] Maydanoz terapiler eçenlerde birkaç kiþi son yazýlarýmý eleþtirerek, beni Belçika’yý daha iyi tanýmaya davet etti. Özelliklede “Yaðmur taþý ve yitik Belçýka”baþlýklý yazýmý yanlýþ bulmuþlar. Olabilir. Ben beðeni çabasýyla deðil, insaný düþünerek yazarým. Belki bu fark anlaþýlamamýþ olabilir. Söz konusu yazýmda, Belçika’da yaþanan son siyasi geliþmeleri deðerlendirerek, ülkeyi sahte hýrsýz Valonlar ile Flaman kovboylarýn kol gezdiði bir yere benzetmiþtim. Yobazlaþan toplum ile soysuzlaþan siyaYobazlaþan set arenasýnda olup bitenleri dikkate alarak yazdýðým toplum ile soybu yazýma, yeni örnekler suzlaþan siyaset vererek kaldýðým yerden arenasýnda olup devam edeceðim: 1- Liege’de kuyumcubitenleri dikkate luk yapan ve çifte tabiiyetli alarak yazdýðým Feridun ile Yýldýrým Kaynak bu yazýma, yeni adlý kardeþlerin bir gün teleörnekler vererek fonlarý çalar. Kendisini Meuse nehri aþaðý bölgesi kaldýðým yerden Federal Polis Karakol’unda görevli bir komiser olarak devam tanýtan kiþi, birkaç gün önce edeceðim... çalýnan bir banka kartý üzerine yaptýðý araþtýrmadan bahseder. Önyargýlý, ima dolu sözlerinden biri “Eðer dürüst bir yabancýysanýz, bu banka kartý ile sizden alýþ veriþ yapan kiþiyi veya kiþileri ele verirsiniz” olur. 2Yine Liege’de, dönercilik yapan ve çifte tabiiyetli Murat Boða, her yýl olduðu gibi ocak ayýnda Avusturalya’daki akrabalarýný ziyaret etmek üzere bu ülkenin Brüksel Baþkonsolosluðuna vize isteminde bulunur. Ancak, Avusturalya’nýn yeni terör yasasý sonucu “Türkiye Adana” doðumlu olduðu için otomatik vize isteði reddedilmiþtirr ... 3Belçika Patronlar Federasyonu diyebileceðimiz FEB Baþkaný’nýn resmen kabul etmiþ olduðu gibi eþgalleri veya adlarý yabancý olanlarýn, iþverenler tarafýnca maruz býrakýldýklarý yabancý düþmanlýðý ise utanç verici bir baþka örnektir. Belçika’da yaþadýðýmýza göre bunlar da yazýlmalýdýr. Toplum içindeki sorumlulukta bize düþeni yaparak, olumsuzluklarý ve haksýzlýklarý azaltmaya çalýþmalýyýz. Ateþi söndürmek için bir kuþun gagasýnda taþýdýðý bir damla su gibi, her birimiz, kendi gücü oranýnda bir damla katkýda bulunduðu zaman, toplum olarak ne denli büyük bir güç ve çözüm kaynaðý olduðumuzun farkýna vararak, eþit ve özgür bir insan olmanýn gücünü ve güzelliðini yaþayacaðýz. Kardeþliðe, barýþa ve huzura giden yol, her birimizden katký ve fedakarlýk gerektirir. Belçikalý, Japon veya Türk olalým, ne deðiþir ki. Her zaman suni hayat bildiðini okumamalý. Her ülke yöneticisi veya insanlar toplumu olarak “Maydanoz terapilare” son verilmelidir. Artýk, zaman yola koyulma zamanýdýr. Onun için deðer üreten, yaþantýnýz olsun dilerim. Deðilse, bol maydanozlu köfteleriniz afiyet olsun derim. G Sayfa 18.qxp 28.02.2006 09:31 Seite 1 Mart 2006 18 Hayt Huyt Park Haydar Abi “Delikanlý adamýn köþesi... Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!” Belçika’yý Eurovision’da Hadise temsil etsin Mayýs ayýnda yapýlacak olan Eurovizyon þarký yarýþmasýnda Kate Ryan Belçika’yý temsil edecek. Fransýzca bir cümle var içinde, þarký Ýngilizce. Böyle yaparak puan toplayacaklarýný sanýyor açýkgöz Belçikalýlar. Aha buraya yazýyom. Yine nal toplayacaklar. Halbuki Hadise’den içinde Türkçe metinler bulunan Ýngilizce bir parça Belçika’ya tavan yaptýrýrdý. Bu çýtýr kýzýmýzýn seksi sesi ve görüntüsü izleyenlerin aðzýný sulandýrýyor. Avrupa’daki Türklerin SMS mesajlarý yeterdi de artardý bile þerefsizim. Bu kez olmadý ama gelecek sene Hadise’yi göndermeleri için bizim Guy ile (Verhofstadt – kendisi baþbakan ve yakýn arkadaþým olur) konuþacaðým. Toplu olarak elçilik duvarýna iþeme eylemi yapacaðýz Dandik Danimarka, basýn özgürlüðü ile hakaret arasýndaki farký anlasýn diye tüm bu olaylarýn yaþanmasý mý gerekiyordu. Bu konuda yorum yapmayacaðým. Açarsam aðzýma baþka konulara yer kalmayacak. Yine de Müslüman mahallesinde salyangoz karikatürü çizerek cami duvarýna iþeyen Danimarka’yý protesto etmek için bizim çocuklarla Danimarka elçiliðine gidip toplu olarak elçilik duvarýna iþeme eylemi yapacaðýz. Binfikir “Kurtlar Vadisi Irak” afiþi versin Daha filmin galasý yapýlmadan, daha hiçbir yerlerde gösterilmeden “Kurtlar Vadisi Irak” filmini bana, Brüksel’e getirdiler. Þahsen çok beðendim. Yapýmcý çocuklara daha o zaman demiþtim bu filmin rekor kýracaðýný. Dizisini de hiç kaçýrmam. Aynen bizim alemin TV’ye uyarlanmasý. Belçika’ya geldik kahve köþelerine týkandýk kaldýk. Bazen þeytan diyo ,”git Türkiye’ye, topla eski ekibini, dal Irak’a”anasýný satayým. “Yankee go home” yaz jiletle tüm iþgalcilerin vücuduna. Belçikalýlar 16 yaþýndan küçükleri almýyorlarmýþ filme. Maksat izleyen sayýsýný azaltmak. Savaþa da almasanýz ya 16 yaþýndan küçükleri. Irak da ölen çocukarýn hesabýný verin siz önce. Filmde olsa da Türk’ün gücünü, þahlanýþýný görmek güzel. Hepinizin filme gitmesini öneririm þahsen. Tövbe tövbe, kafamýn tasýný attýrýp (konumuz kafatascýlýk deðil) yine bana ciddi yazdýrdýlar. Afiþ olayýna gelince; söyleye söyleye dilimde tüy bitti. Bence sadece afiþ deðil, Kurtlar Vadisi eki versin Binfikir her sayýsýnda. Ben böyle medeniyetin... Hollanda'da kendini yalnýz hisseden yaþlýlar, Brabant kentinde "DGM Yaþlýlara Hizmet Servisi" adýyla açýlan þirketten saati 28 Euro'ya, sohbet etmek, beraber dolaþmak yani sosyal iliþki kurmak için "arkadaþ" kiralayabileceklermiþ. Bak sen þu medeniyet dediðin tek diþi kalmýþ canavarýn iþine. Medeniyetin kalbi de kalmamýþ birader. Sadece parasý olan yararlanmasýn, madem yapýyosunuz bu iþi adam gibi yapýn. Bu hizmet için verilen para “sosyal terapi” masrafý olarak mütüvelden çekilebilsin. Parasý olmayan yalnýzlara Haydar abiniz kucaðýný açýyor. Gelin istediðiniz kadar sohbet edelim. Kahvede iki el de okey atarýz. Bu hizmetim bedava, çaylarýnýz da Haydar Abi’nizden! 9 Mart da “Erkekler Günü” olarak kutlansýn Eþitliðinizi sevsinler sizin. Madem eþitlik istiyorsunuz, 8 Mart Kadýnlar Günü var da neden Erkekler Günü olmuyor? Hadi göreyim feministliðinizi. Bakalým destekleyecek misiniz bu önerimi. Bana kalsa kadýnlara “Çamaþýr Günü” yeter de artar bile. Haa unutmadan yazayým; “Erkekler Günü” dediysek bu “Light Erkekler Günü” olmayacak. Sadece delikanlýlar kutlayacak bu günümüzü. Çýkaracaðým gazeteye isim arýyorum. Gazete çýkaracaðýmý geçen sayýda yazmýþtým. Þimdi gazeteye isim arýyoruz. Arkadaþýn biri HAYDARÝ adýný önerdi. Sizlerin de önerilerini bekliyorum. Sayfa 19.qxp 28.02.2006 06:17 Seite 1 Mart 2006 19 Türkçe yayýnlarla Türkiye’ye özlem gideriyoruz SEVÝM MURAT Heusden-Zolder Belediye Meclis Üyesi (CD&V) yýlýnda Mommeplas mahallesinde eðitim üzerine çalýþmalar yapmakla görevlendirilmiþtim. Ýki haftada bir annelere eðitim ile ilgili, bilgi günleri düzenlemek ve herhangi bir durumda destek olmaktý, fakat gösterdiðimiz çabaya karþýn çok az anne toplantýlara katýlýrdý. Çanak anten üzerinden yayýnlarýn baþladýðý dönemde, sürekli annelerin Türk programlarý hakkýnda sohbetlerine þahit oluyordum ve neden bu konunun anneler için bu kadar önemli olduðunu anlamak için bir toplantý yapmaya karar verdim.O gün lokalimiz dolup taþtý ve o zaman çanak üzerinden Türkçe yayýnlarýn, anneler için ne kadar önemli oldugunun farkýna vardým. Çanak antenle Türkçe ya- 1997 yýnlarý neden bu kadar önemli bulduklarýný sorduðumuz zaman verilen cevap: “Flamancamýz yeterli olmadýðý için Belçika TV kanallarýný izleyemiyoruz, bizim kültürümüz (adet, örf) ve dinimiz hakkýnda hiçbir program yok. Türkçe, biz ve çocuklarýmýz için çok önemli. Bizler halen Türküz ve Türkiye’yi özlüyoruz ve bu yayýnlarla Türkiye özlemimizi gideriyoruz.” 2006 yýlýný yaþadýðýmýz þu günlerde de hala çanak yayýnlarýnýn Türk ailelerinde önemli yeri var. Genelde birinci, ikinci kuþak ve Türkiye’den yeni gelen gelin ve damatlarýmýzýn dil sorunu olduðu için Türkçe yayýnlar tercih ediliyor. Buna da olumsuz bakmamak lazým. Türkçe yayýnlarda da çok güzel eðitici programlar oluyor ve bunu etrafýmdaki kiþilerden duyuyorum. Bazý görüþler ve konular (politika, eðitim, din, kadýn ve erkek farký vs…) hakkýnda tartýþýlabiliyor. Bildiðiniz gibi Türkiye’de yaþayan insanlar ve burada yaþayan insanlar arasýnda çok fark var, Televizyonlar, burada yaþayan insanlara Türkiye’de yaþayan toplum hakkýnda olumlu ya da olumsuz örnekler sunabiliyor. Burada önemli bir noktaya deðinmek isterim. Biz Belçika’da yaþýyoruz. Türkiye bizi nasýl ilgilendiriyorsa, Belçika’nýn da bizi ilgilendirmesi gerekiyor. Çünkü senenin 10 ayýný Belçika’da yaþýyoruz. Belçika’da okula gidiyoruz, Belçika’da çalýþýyoruz vs… Belçika, eðitim, politika, kanunlar vs. alanlarýnda Türkiye’den farlýlýklar gösteriyor. Biz Türk toplumu olarak bu konular hakkýnda kendimizi bilgilendirmeliyiz. Belçika’da olup bitenleri de takip etmeliyiz. Örneðin Belçika’nýn yabancýlar hakkýndaki politikalarý nelerdir, bizim bu toplumda yerimiz nedir, eðitim konusundaki sorumluluklarýmýz, vs… Bu memlekette yaþadýðýmýz süreçte Türkiye’ye olan ilgi ve sorumluluðumuzu da göstermeyi ihmal etmemek gerekiyor. Köþe baþýna dönerci açar gibi TV kanalý açýlýyor SÜLEYMAN ÖZDEMÝR Schaerbeek Belediye Meclis Üyesi (Ecolu) anak antenler aracýlýðýyla Türk Televizyonlarý’nýn tüm dünyaya yayýn yapmasý ilk baþta çok umut vericiydi. Türkçe’yi sadece Türkiye’nin Sesi Radyosu ya da sýnýrlý sayýdaki yabancý radyo ve TV’lerin programlarýndan izlerken, birden çok sayýda TV kanalýna ulaþmak sevindiriciydi. Özellikle Türkiye’deki özel TV‘ler, resmi televizyon imajýný kýrabilmek için sinema dünyasýnýn en marjinal ve klasikleþmiþ filmlerini yayýnlýyorlardý ancak bunun devamýný getiremediler. Sorgulanýp, iyi algýlanýlsaydý, aslýnda bizler için, özellikle de öz kültürünü, anadilini ve dünyada olup bitenleri anlamak (Ýyi Fransýzca ve Flamanca bilmeyenler için) amacýyla kullanýlabilecek araçlar haline getirilebilirdi TV’ler. Türkçe olsun ya da baþka dilde olsun, TV’ler Ç günümüzde insanlarý sorgulamadan kabul eden, ezberci, pasif “program tüketicisi” haline çeviriyor. Eski Türk filmlerindeki hayatlar yeni dizilerle tekrardan ýsýtýlýp “sanki yeniymiþ gibi” önümüze getiriliyor. Televolevari yayýncýlýk sonucu hem toplum uyutuluyor, hem de dünyanýn gerçek gündeminden uzaklaþtýrýlýyor. Yoksa köþe baþýna dönerci açar gibi 100’ün üzerinde Türkçe yayýn yapan televizyon mantar gibi ortaya çýkmazdý. Bunlara Avrupa merkezli gecekondu TV’ler de eklendi. Bir güzel örnek olsaydý, düzeyli bir yayýn çizgisi tuttursaydý, diðerleri de onu izleyebilirdi. Ancak þu anda TRT dýþýnda maalesef örnek alýnabilecek TV yok. Aslýnda Belçika devlet TV’leri örnek alýnabilir. Ticari kaygýlardan arýndýrýlmýþ, yeterince mali desteðe sahip oluþumlar Türk insanýna daha yararlý olabilir. TRT’de kýsmen de olsa bunu görebiliyoruz. Her TV’nin bir de Avrupa’ya dönük yayýný ya da kanalý var. Bunlar Avrupa Türklerinin ihtiyaçlarýna göre deðil, reklam pazarýndan pay alabilmek için acelece ortaya çýkarýlan programlardan oluþuyor. Avrupa Türklerinin tepki göstererek bu kanallardan kendilerine yakýþan, düzeyli yayýnlar yapmalarýný istemeleri gerekir. TV’lerin kolaycýlýðý ve uyuþturucu etkisi, kitap okumak, sinemaya ya da tiyatroya gitmek gibi deðerleri teker teker yok ediyor. Ýçinde bulunduðumuz ülkede kaliteli TV örnekleri varken bizler gidip, hemþehri TV’leri izler olduk. (Konya TV, Bursa TV, Ege TV v.b.) Birbirinin kopyasý TV’ler, birbirinin kopyasý insanlar yetiþtiriyor. Halbuki böylesi geliþmiþ bir teknoloji ürünü, insanýmýzý geliþtirmek için de kullanýlabilirdi. Ayný cep telefonunda ve internette olduðu gibi biz teknolojiden “sadece tüketici” olarak yararlanýyoruz. Böyle laflar ediyorum ama inþallah, seçim zamaný, ben de diðer politikacýlar gibi, Türk TV’lerine çýkýp seçmenlerime ulaþmak için araya adam sokmak zorunda kalmam! [email protected] Karþýlýklý kýþkýrtma: KAKArikatür! azetecilikte düþünce özgürlüðü insanlar arasýnda kin, nefret ve düþmanlýðý kýþkýrtacak biçimde kullanýlamaz. Karikatürün Osmanlý'ya giriþi Avrupa’dan yüzyýlý aþkýn bir süre sonradýr ama Ýlhan Selçuk’un sýkça vurguladýðý gibi “Ýslam dünyasýnda mizah, Aydýnlanma'dan önceki Hýristiyanlýk coðrafyasýnda geçerli mizahtan kat kat daha özgürdür, Bektaþi Babasý'nýn eþi menendi Avrupa'da yok!..” Batý’da ifade özgürlüklerinin sýnýrý hep olmuþtur. Söz konusu sýnýrlar, yasalar ve toplumsal uzlaþmayla çizilir. Yasalar ýrkçýlýðý yasaklar örneðin. Yasal bir engel olmamasýna karþýn hiçbir büyük gazete engelliler, eþcinseller, Çingenelerle dalga geçen karikatürlere yer vermemeye özen gösterir. Batý emperyalizminin silahlý iþgaline boyun eðen Müslümanlarýn, simgelere Anadolu gülmegösterdiði tepkinin, tarihce geleneðimizsel, siyasal ve toplumsal deki ''hiciv'' ile nedenlerini ve çeliþkileri sorgulamalýyýz. Senaryo''küçümseme'' yi sunu Amerikalý profesör ayýran bilgeliði Samuel P. Huntington'un ne yazýk ki tartýþ- yazdýðý ''Uygarlýklar Çatýþmasý'' oyunu mu sahneleýlan karikatürlerniyor yoksa? Amerika'ya de göremiyorum. göre çok daha laik ve demokratik bir yapý taþýyan AB, yine Amerika'nýn etkisi ve yönlendirmesiyle Müslümanlarý rencide eden Hz. Muhammed hakkýndaki çizimlerin yol açtýðý son karikatür krizi dolayýsýyla, ''Uygarlýklar Çatýþmasý'' senaryosunda kendisine biçilen Ýslam karþýtý ve Amerika'nýn dünya egemenliði oyununa uygun olan yeni bir rolü kabul etmemeli. Hazreti Ýsa'nýn, Batý basýnýnda film, karikatür, piyes ve müzikallerde, hiçbir gerçek Müslümanýn bile tüyleri ürpermeden izleyemeyeceði biçimde eleþtirildiði veya mizah konusu yapýldýðýný yadsýyamayýz. Ancak, Ali Sirmen’in net bir þekilde ifade ettiði gibi, “bütün bu eleþtirilerin, kendi toplumlarýnda yüzyýllar sürmüþ bir baþkaldýrýnýn ifadesi olmakla birlikte, diðer dinlere yönelik eleþtirilerin veya mizahýn, mizah sýnýrlarýný aþarak bir ötekini küçümsemeyi, horlamayý içerir görünüm verdiðini de görmezden gelemeyiz”. Anadolu gülmece geleneðimizdeki ''hiciv'' ile ''küçümseme'' yi ayýran bilgeliði ne yazýk ki tartýþýlan karikatürlerde göremiyorum. Kriz yüzünden 50’den fazla insanýn can verdiðini duyunca KAKArikatür demek geliyor içimden. Krizi kýþkýrtan ve kullanan aþýrý uç Ýslami gruplar ''Müslümanlar özgürlük deðerlerimizi anlamýyor; o deðerleri paylaþmýyor'' naralarýyla Ýslam’ý dýþlamak ve Ýslam’a karþý blok oluþturmak isteyenlerin ekmeðine yað sürüyor. Arasýndan Yunuslarý, Mevlanalarý çýkaran, Bektaþi fýkralarýna gülen, yeri gelince kendisiyle dalga geçmesini bilen Nasrettin Hoca’nýn torunlarý Anadolu insanlarý olarak, senaryosunu kendimizin yazmadýðý hiçbir oyunda “baþrol” bile verilse oynamamalýyýz. G Sayfa 20.qxp 28.02.2006 09:37 Seite 1 Mart 2006 Sivil Toplum 20 Belçika Türk Federasyonu ‘Meydaný boþ býrakýnca çakallar ortada döner’ Hüseyin Þahin “Belçika’da yaþayan Türkler olarak uyanýk davranmalý, tahriklere kapýlmamalý ve eðitime önem vermeliyiz. Ben olmayý býrakýp, biz olmalýyýz.” Belçikalý Türk Ýþadamlarý Derneði (BETÝAD) Baþkaný elçika Türk Federasyonu’nda (BTF) genel muhasebe iþleri, cenaze hizmetleri ve baþkan yardýmcýlýðý gibi görevleri üstlenmiþ ve iki yýldýr da Federasyon Baþkanlýðý görevini yürüten Zeki Yarol’a Federasyon’un amaçlarý, faaliyetleri ve gelecek planlarýný sorduk. BTF Gençlik Kollarý Baþkaný Hüseyin Çiçek ile BTF Gençlik Sorumlusu Hanifi Saðlam’ýn da katýldýðý sohbette Belçika’da ýrkçýlýðý da konuþtuk. BTF, Belçika’da yaþayan Türk toplumunda ve özellikle Türk gençleri arasýnda Türk kültürünü yaþatmak amacýyla çeþitli kültürel, sportif ve eðitim faaliyetleri düzenliyor. Federasyona, Belçika’nýn deðiþik bölgelerine yayýlmýþ 11 adet dernek baðlý. Siyasetle hiçbir þekilde ilgilenmediklerini belirtiyor. Amaçlarýný, Türk kültürünü gençlere aktarmak ve asimile olmamak için ellerinden gelen her þeyi gibi bayramlarý da kutladýklarýný belirten Baþkan Yarol, “Nevruz, Türklerin Ergenekon’dan çýkýþýnýn kutlandýðý bir bahar bayramýdýr. Türklerin dünyaya açýlýþýnýn bayramýdýr. Bunu Kürtler, Aleviler vs. bizimdir diye sahiplendi ama bu tüm Türklerin bayramýdýr” þeklinde açýklýyor. Son günlerde tekrar alevlenen Ermeni soykýrýmý tartýþmalarý ile iliþkili olarak da konferanslar düzenlediklerini söyleyen Baþkan, Diyanet’te yapýlan Ermeni soykýrýmý ile ilgili toplantýyý biz organize ettik, diyor. Ermeni soykýrýmý konusunda aslýnda üniversitelerde okuyan Türk gençlerine ulaþmak istediklerini ancak henüz bunu gerçekleþtirmediklerini anlatýyor. Türk toplumuna karþý dürüst ve Atatürkçü olan herkesle iþbirliði yapabileceklerini söyleyen Baþkan, “Alevi-Sünni fark etmez, Türk olduktan sonra herkesle çalýþýrýz” diyor. Federasyon’un Gençlik Kollarý Baþkaný Hüseyin Çiçek ise, Gençlik kollarý olarak amaçlarýnýn diðer gençlik kollarý ile birlikte çalýþarak, gençlere sorunlarýnda yardýmcý olmak yapmak olarak ifade ediyorlar. Ayrýca Belçika yasalarýna da saygýlý davranýlmasý gerektiðini vurguluyorlar. Þimdiye kadar yapýlan etkinlikler arasýnda; müzik ve eðlence, saz ve folklor kurslarý, din ve kültür dersleri ile Türkçe derslerinin de verildiði Federasyon’a baðlý tüm teþkilatlarda uyuþturucuya karþý da faaliyetler yapýlýyor. Baþkan Zeki Yarol, uyuþturucuya karþý mücadele kapsamýnda, EYADEmirdað Yardýmlaþma ve Dayanýþma Derneði ile birlikte Cüneyt Arkýn’ý Belçika’ya getirdiklerini belirtiyor. Ayrýca Çanakkale Zaferi, 30 Aðustos Cumhuriyet Bayramý ve Nevruz olduðunu söylerken, “Türküm diyen herkese açýðýz” diyor “Topluma uyum saðlarsanýz, Belçika’da ýrkçýlýk görmüyorum” diyen Baþkan Yarol, “ben Valon bölgesinde ýrkçý bir yaklaþým görmedim. Bizim Ýtalyan ve Yunan arkadaþlarýmýz evimizde yatardý” þeklinde deneyimlerini ifade ediyor. Gençlik Sorumlusu Hanifi Saðlam ise bu konuda görüþlerini þöyle ifade etti; “Belçikalýlar bizi Araplarla karýþtýrýyorlardý. Bizi de onlar gibi sanýyorlardý. Þimdi bizim konukseverliðimizi gördüler, artýk bizim farkýmýzý ayýrt ediyorlar” diyerek gözlemlerini anlatýyor. Bazý federasyonlarýn geçmiþ- Serpil Aygün Bugünün Belçikalý Ýþadamlarý ve BETÝAD ugünlerde 40 yýlý aþkýn bir serüvenin, geri dönüþü olmayan bir noktasýndayýz. Herkesin malumudur ki asýl sýkýntýlarý yaþayan birinci nesil buralara “yaban eller “ diyerek, köyündeki ailesine daha iyi bakabilmek gayesiyle gelmiþti.Ýþte o serüvenin seyri bugün çok farklý mecralara ulaþtý. Nasýl ki bir zamanlar “Rumeli “ dediði yerleri Ahi Evranlarýyla, Alperenleriyle, Hacý Bektaþi Veli’siyle, Mevlana’sýyla vatan bildi ise , bugün de bir çift “inek parasý” için çýkýp geldiði yerleri kendisine yurt edinmesini bildi. Bunu yaparken dün, ticarette Ahi Evran’ý, kalplerin gönüllerin egitilmesinde de Hacý Bektaþi Veli’si , Mevlana’sý vardý belki; bugün ise azimli, kararlý, cesur ve atýlgan insanlarý, iþadamlarý, ticaret erbabý, eðitim gönüllüleri oldu. Küresel ekonomi ve globalleþen bir Dün ticarette Ahi dünyada, yukarýda sayýlan deðerler Evrân’ý, kalplerin belki küçük ve gönüllerin egitilmesin- ehemniyetsiz gibi gözükebilir, fakat de de Hacý Bektaþi unutulmamalýdýr ki Veli’si, Mevlana’sý gölgesi altýnda yüzvardý belki; bugün ise lerce kiþinin serinlediði koca çýnarlar azimli, kararlý, cesur da dün, küçük bir ve atýlgan insanlarý, tohumdu. O küçük tohumdan olur, ne iþadamlarý, ticaret olursa. Az demeerbabý, eðitim den çalýþmak, býkgönüllüleri oldu. madan usanmadan çalýþmak, önüne engeller konsa da çalýþmak, yapýlmasý gereken sadece bu. Belçikalý Türklere bu mesajý en net ifadelerle iletebilmeliyiz. Burada özellikle iþ dünyasý sayesinde her kesimden insanla yakýn iliþkileri olan bizlerin, ‘buralýlýðýmýzý’ her firsatta dile getirmemiz gerekiyor. Yapýlacak tüm gelecek planlarý bu gerçeklik üzerine kurulmalý. Her alanda çalýþmak ve üretmek bizim Belçika’daki kimliðimiz olmalý. Bunca sýkýntýnýn yaþandýðý Avrupa Baþkenti’nde, sorun kaynaðý deðil çözümün bir parçasý olmalýyýz. Geçici iþçiler olarak gelinen Belçika, Belçikalý Türklerin, kendisine doðrudan katkýsýný hissetmelidir. Devletimizin sunduðu eðitim fýrsatlarýndan çocuklarýmýz olabildiðince faydalanmalý, gençlerimiz çalýþmalý hatta mümkünse iþ kurmalý, devletimizin sýrtýnda iþsizlik sigortasýna umut baðlayan yükler olmamalýdýr. Bugün biz Belçikalý Türk Ýþadamlarý Derneði (Betiad) olarak, çalýþkan Belçikalý Türklere bir çatý, ihtiyaç sahipleri için gerekli altyapýyý kurmuþ ve bu bilinçle harekete geçecek gençlere, mevcut dinamik ekipleriyle yardýmcý olma azmini taþýyoruz. B Buralýlýðýn bilincinde olmak ve bu ülkeye katký saðlama, dileklerimle... B Zeki Yarol te kendilerini ülkücü olduklarý gerekçesiyle dýþladýklarýný anlatan Baþkan Yarol, birlik ve beraberlik mesajlarý veriyor. “Belçikalý Türkler olarak birlik ve beraberlik içinde olmalýyýz” diyen Baþkan Yarol, Türk milletinin çýkarlarý için herkesle iþ yaparýz, diyor. 11 Mart’ta 8 Mart Dünya Kadýnlar Günü çerçevesinde etkinlik düzenleyen Belçika Türk Federasyonu, Belçika Atatürkçü Düþünce Derneði ve Turkish Lady gibi derneklere ortak çalýþma önerisinde bulunmuþ. Belçika’da yaþayan Türk toplumunun en önemli sorununun eðitim olduðunu belirten Baþkan, “bilgi ile hareket etmiyoruz, bilgisizce hareket edip doðru iþleri de mahvediyoruz” diyor. Belçika’da yaþayan Türk toplumuna, uyanýk davranma, tahriklere kapýlmama, eðitime önem verme mesajlarýný iletirken “ben olmayý býrakýp biz olmalýyýz” diyen Baþkan Zeki Yarol, “BTF tek baþýna hiçbir þeydir, birlikte davranýrsak gelecekte büyük iþlere imza atabiliriz” þeklinde birlikte çalýþmanýn önemini bir kez daha vurguladý. “Mesela biz, Ermeni soykýrýmý olmadý, diyoruz. Bunu tüm Türkler bir araya gelip söylersek, sesimizi tüm Belçika’ya duyururuz”. Son günlerde MR (Frankofon Liberal Partisi)’den Türk politikacýlarýnýn, MR’in Ermeni soykýrýmý konusundaki tavýrlarý nedeniyle istifasýnýn istenmesine de karþý çýkan Baþkan Yarol, partide kalýp mücadele vermeliler, meydaný boþ býrakmamalýlar derken “meydaný boþ býrakýnca çakallar ortada döner” dedi. Gelecek sayýmýzda Belçika’daki Atatürkçü Düþünce Dernekleri’ni tanýtacaðýz. Sayfa 21.qxp 28.02.2006 09:45 Seite 1 Mart 2006 SPOR 21 Birlik96 liderliði garantilemek üzere ABSSA (Royale Association Belge des Sports du Samedi) 4d grubunda mücadele eden Futbol Kulübümüz Birlik96, 18 maçtan 17’sini aldý. 84 gol atmasýna karþýn sadece 27 gol yedi. ABSSA’da 51 puanla en çok puan toplayan takým olma ünvanýný elinde bulunduran Birlik96’nýn (Union Schaerbeek), izleyen rakibi ile arasýnda 14 puan fark var. 11 yaþýnda futbol oynamaya baþlayan ve kuruluþundan bu yana kulüp baþkaný olan Erol Savaþ ve Balkan kökenli olmasýna karþýn “Emirdaðlý Ramis” olarak çaðrýlan deneyimli antrenör Ramis Nalbant Binfikir’e çalýþmalarý hakkýnda bilgi verdiler. Baþarýnýzý nasýl açýklýyorsunuz? Futbol’un bir spor olduðunu oyuncularýmýza anlattýk. Oyuncular, antrenör ve yöneticiler yakýn temas halindeler. Sürekli olarak hatalarýmýzý birlikte belirleyip, bir sonraki maçta daha aza indiriyoruz. Haber Merkezi Neden bir futbol takýmý kurma gereði duydunuz? 1974 yýlýnda Belçika takýmýnda oynuyordum. Parklardan topladýðým Türk gençleri ile Ýngilizlerle dostluk maçý yaptýk ve maçý kazandýk. Oynadýðým takýmýn yöneticileri bu Türk gençlerini de 1975-76 sezonunda takýma çaðýrdýlar. 1976 yýlýndan 1993 yýlýna kadar Ýstanbul76’da antrenörlük yap- tým. Rahatsýzlanýnca 3 yýl ara vermek zorunda kaldým. Özellikle de varolan Türk takýmlarýnda yer bulamayan ama futbol oynamak isteyen Türk gençlerinin isteði doðrultusunda 1996 yýlýnda Birlik96’yý kurduk. Ben de kuruluþundan bu yana bu takýmýn antrenörlüðünü yapýyorum. 2 yýl önce 4. gruba çýktýk ve halen lideriz. 2-3 maç daha alýrsak grup lideri olarak 3. gruba çýkmamýz kesinleþecek. Kadronuz kaç oyuncudan oluþuyor? Minikler ve çocuk takýmlarýnýz var mý? 22 kiþilik bir takým kadromuz var. Biz de çocuk takýmýmýz olsun isteriz ama þu an maddi imkanlarýmýz el vermiyor. Hiçbir ödenek almadan, sadece kendi yaðýmýzla kavruluyoruz. Gelecek için projeleriniz neler? Diðer takýmlarýmýza da özellikle futbolun spor olduðunu ve kavga, dövüþ ve þiddetin futbolla baðdaþmayacaðý konusunda örnek olmak istiyoruz. Baþkan Erol Savaþ: Baþarýmýzý saygý, sevgi ve karþýlýklý anlayýþa borçlu yuz. Birlik96 bir ekip çalýþmasý ürünüdür. Kulübümüzün asýl mimarý yýllarýn spor adamý büyüðümüz Ramis Nalbant’týr. Binfikir aracýlýðýyla ekleye cekleriniz veya gençlere vermek istediðiniz bir mesajýnýz var mý? Gençler kavgadan ve uyuþ- Çarþý Belgium’un hayalleri gerçek oluyor Ece Ayaydýn ernek Baþkaný olan Cemalettin Demirkol “gittiðimiz bir þampiyonlar ligi maçýnda aklýmýza böyle bir dernek fikri geldi. Sonrasýnda neler yapabileceðimizi, nasýl bir dernek olacaðýmýzý tartýþtýk. Zaten her zaman Ýstanbul Çarþý’ya özenirdik. Ve en sonunda Ýstanbul Çarþý’nýn da izniyle, Çarþý Belgium’u kurduk. Mart ayýnda güzel bir organizasyonla derneðimizin resmi açýlýþýný da yapacaðýz.” dedi. 12’si yönetim kurulu olmak üzere, 150 üyesi bulunan Çarþý Belgium’un amacý, tüm Avrupa’daki D Resmi olarak mart ayýnda açýlacak olan Çarþý Belgium adlý derneðin hayalleri iki yýl öncesine dayanýyor. Beþiktaþlýlarý bir araya toplamak. Bunu yaparken de holiganizmi ortadan kaldýrýp ezeli rakiplerin nasýl yan yana maç seyredebileceðini kanýtlamak. Belçika ile Türkiye arasýnda bir çeþit köprü kurmak, Belçika’da yaþayan Türk gençlerini spora ve kültürel faaliyetlere yöneltmek, Türkiye hakkýnda daha fazla bilgi sahibi olmalarýný saðlamaya çalýþmak ve Beþiktaþ’ý Avrupa’da ve Türkiye’de en iyi biçimde temsil etmek var. Daha önce Türk Kültür Federasyonu’nda da görev yapmýþ olan Baþkan Demirkol “Önceki çalýþmalarýmdan edindiðim tecrübeleri de kullanýp kültür ve sporu bir arada götüreceðiz. Siyasetle hiçbir ilgimiz olmayacak. Biz her türlü fikre açýðýz. Spor kardeþliktir ve bunu ön plana koyup diðer kulüplerle de ortak çalýþmalar yapmak istiyoruz. Yakýnda bir futbol takýmý da kuracaðýz ve umudumuz bu takýmdan yetenekli çocuklarý keþfedip Beþiktaþ’a yeni futbolcular kazandýrmak. Ayrýca 45 yaþ üstü kabuðuna çekilmiþ Beþiktaþlýlar için de bir üyelik kategorisi açmak istiyoruz” diye ekliyor Baþkan Demirkol. Þu an Anvers, Valon Bölgesi, Gent, Limburg ve Brüksel’de faaliyetlerini sürdüren Dernek, ilk olarak Gent‘te daha sonra da Brüksel’de lokaller açmayý planlýyor.Üyelikler 18, 18-25 ve 25+ olmak üzere üç kategoride yapýlýyor. Antrenör Ramis Nalbant: Emir Kýr Ýstanbul76’da 10 yýl yanýmda oynadý. Sað-iç ve sað-açýk oynuyordu, süratliydi. turucudan uzak dursunlar. Yaþadýklarý ülkeye adapte olsunlar ama kendi benliklerini de unutmasýnlar. Atatürk Kupasý heyecaný baþladý Haber Merkezi u yýl 11’incisi organize edilecek olan Atatürk Kupasý kuralarý Brüksel’de çekildi. BTSF’ye (Belçika Türk Spor Federasyonu) baðlý kulüp yöneticileri, BTSF Yönetim Kurulu üyeleri ve Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Eðitim Müþaviri Tolga Yaðýzatlý’nýn katýldýðý toplantýda BTSF tüzüðünde yapýlan deðiþiklikler ve kulüplerin yaþadýðý sorunlarýn tartýþýlmasýndan sonra 2006 Atatürk Kupasý kura çekiliþleri yapýldý. Kura çekiliþlerine göre seri baþý olan kulüpler þunlar: Fc Anadol Heusden, Beringen Türk Gücü, Houthalen Türk, Turkse Rangers Genk, Türk Spor Antwerpen, Fc Avrasya Gent, Jeunesse Turque Charleroi, Ýstanbul 76 Brüksel. Ýkinci torbada ilk üç sýrayý ise Zele Gençlerbirliði, Anatolia 95 Brüksel ve Liege karmasý aldý. Tunuvaya katýlacak diðer 5 takým ise 1 Mayýs 2005 de yapýlacak ön eleme maçlarýnda belli olacak. Konuyla ilgili olarak BTSF Baþkaný Hüseyin Dönmez Binfikir’e «ön eleme maçlarýna þu ana kadar 6 takýmýn müracaat ettiðini ve Atatürk Kupasýna katýlmak isteyen diðer aday futbol takýmlarýnýn 15 Nisan 2006 tarihinden önce kulüpleri hakkýnda ön bilgileri BTSF’e ulaþtýrmalarý gerektiðini» bildirdi. 2006 Atatürk Kupasý bu yýl Genk þehrinde aktif olan Turkse Rangers kulübünün tesislerinde yapýlacak. B Sayfa 22.qxp 28.02.2006 09:49 Seite 1 GÜLEN FÝKÝR GÜLEN ÇOCUK 22 alanlarýn, yollarýn, pazaryerlerinin ya da tapýnaklarýn gerçekte nasýl göründüklerini, kimler tarafýndan, nasýl kullanýldýðýný anlatan kitap, Serdar G. Sönmez’in karakalem resimleri ve özenli baskýsýyla armaðan niteliði kazanan, hem çocuklar hem yetiþkinler için kültür tarihimizin önemli bir dönemini aydýnlatan deðerli bir rehber niteliðinde. Filiz TOSYALI Arkeoloji çocuklarýn elinde “ALA ÇOCUK YOLLARDA” (Gün Iþýðý Kitaplýðý Yayýnlarý) Arkeolog, yazar Mine Soysal’ýn dört kitaptan oluþan “Ala Kitaplarý” dizisi yeni baskýsýnda gözden geçirilerek “Ala Çocuk Yollarda” adýyla tek kitapta toplandý. Soysal’ýn, Antik Çað’da Anadolu’nun Ege kýyýlarýný bir çocuðun gözünden þiirsel bir dille anlattýðý öyküler, bilimsel verilerin ýþýðýnda kaleme alýndý. Anadolu’nun her yanýnda kalýntýlarýna rastlanan eski kentlerin, kutsal Ýlk öykü “Ala”da tanýdýðýmýz Ala çocuk, Anadolu ülkesini bulutlarýn arasýndaki Gökkuþaðý Evi’nden izleyen meraklý bir çocuktur. Günün birinde dostlarý Bilge Yaðmur ve Deli Rüzgâr’a Anadolu’ya gitmek istediðini söyler. Ýkinci öykü “Mermer Kent Priene”de Ala, 2500 yýl öncelerindeki Priene kentini, bir Demeter rahibesi olan Nikeso’dan dinleyecek, kentin yaðmurla yýkanan sokaklarýnda yürüyecektir. Üçüncü öykü “Daðlardaki Tanrýlar, Labraynda”da Ala’nýn yolu Anadolu’nun en eski kutsal alanlarýndan olan Labraynda’ya düþer. Milas Ovasý’na bakan daðlardaki Zeus Tapýnaðý’na giden Ala, fildiþi keçi Pani’den yapýlan törenleri ve inançlarý dinler. Son öykü “Mavi Zamanlar, Halikarnassos”taysa Ala, tarih biliminin babasý olarak kabul edilen araþtýrmacý-yazar Herodotos’la karþýlaþýr. Ala, bir zamanlar günümüzün eðlence merkezi Bodrum’un yerinde yükselen Halikarnassos kentinin ve Dünyanýn Yedi Harikasý’ndan biri olan Mausoleum’un öyküsünü bu kentte doðup büyüyen Herodotos’un aðzýndan dinler. Mart 2006 Mine Soysal Ýstanbul’da doðan Soysal, Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Eski Önasya Dilleri ve Kültürleri Bölümü’nden 1981’de mezun oldu. 1994 yýlýna dek Ýstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde arkeolog-araþtýrmacý olarak çalýþtý, kazý ve yüzey araþtýrmalarýna katýldý. Müzedeki görevinden ayrýldýktan sonra, 1996 yýlýnda Günýþýðý Kitaplýðý’ný kurdu. Çocuklar ve gençler için pek çok kitap hazýrladý; her yaþtan okuyucu için bütünüyle canlandýrmaya dayalý “Ýstanbul Masalý” (1. baský: 2003, 2. baský: 2004) adlý anlatýyý, “Eylül’de Aþklar” (1. baský: 2001, 2. baský: 2003) adlý gençlik romanýný yazdý. Halen Günýþýðý Kitaplýðý’nýn yayýn yönetmenliðini sürdürüyor FÝKÝRCÝKLER Ýzel / ANKARA (10) Sevgili çocuklar! Beyza / ANTALYA (6) Burçin / ÇORUM (8) Bu sayfada yayýnlanmasýný istediðiniz resim, þiir, öykü ve yazýlarýnýzý Rue Max Roos 39, 1030 Schaerbeek/ Bruxelles posta adresine ya da [email protected] e-posta adresine gönderebilirsiniz. Sayfa 23.qxp 28.02.2006 09:56 Seite 1 Mart 2006 HABER Büyükelçi Tanlay uyardý ürk Dernekler Birliði Baþkaný Rýfat Can, düzenledikleri buluþmalar aracýlýðýyla sorumluluklarý olan kiþilerle Sivil Toplum Örgütleri temsilcilerini bir araya getirdiklerini söyledi. T Büyükelçi Fuat Tanlay da toplantýda yaptýðý konuþmada vatandaþlarýn sorunlarýna deðinerek karikatür krizi ve Ermeni soykýrým iddialarý konusunda Türk toplumunun duyarlý olduðunu, Avrupalýlarýn bu duyarlýlýklara özen göstermeleri gerektiðini vurguladý ve Türkleri aþýrý gruplarýn kýþkýrtmalarýna karþý uyararak, saðduyulu olmaya çaðýrdý. Daha sonra Büyükelçi Tanlay, Eðitim Müþaviri Tolga Yaðýzatlý ve Anvers Konsolosu Füsun Aramaz katýlýmcýlarýn sorularýný yanýtladýlar. 23 Sessizliðin ressamý Mehmet Aydoðdu Ünlü ressamýn 1980’den 2005’e kadar ürettiði eserleri Liège’de sergileniyor. Erdem Resne erçeküstücülük (sürrealizm) ile baþlayan kariyeri, yýllar geçtikçe soyut ve güncel bir Çaðdaþlýða doðru yöneliyor. “Eserlerimde sessizliði yansýtýyorum. Ama sessizlik, kendi baþýna bir dil oluþturmaya yeter”, diyordu sanatçý. Açýlýþta bulunan davetlilere de ayný yaklaþýmý tavsiye etti: “200’e yakýn eserim sizleri bekliyor. Konuþun onlarla, anlatacak çok þeyleri var, duymasýný bilenlere. Siz konuþursanýz, kendilerince cevap verirler.” Sergi, sanatçýnýn geçirdiði evrimleri de izleyiciye anlatmayý hedefliyor. Aydoðdu’nun eserlerine bakýnca, yalýnlýk göze çarpýyor. Çok sade maddeler (çarþaf, un, toprak,...), az renkle karýþýp güçlü bir ifadeye ulaþabiliyor. Bu ifadede Anadolu kültürünün mecazi anlatýmý da kuþkusuz büyük rol oynuyor. Çaðdaþ ve Avrupalý olmasýna raðmen Aydoðdu, yetiþtiði Anadolu kültürünü de taþýyan evrensel bir sanat G kurguluyor. “Bizde çarþafla doðulup, çarþafla ölünüyor. Yani bu kumaþ parçasýnýn yaþamla güçlü bir baðý var. Ve araþtýrýnca, aslýnda birçok kültürde bunun böyle olduðunu görüyorsunuz. Ben o yüzden çarþaf kullanmayý seviyorum.” Bir de nesnelere verdiði anlamla dikkat çekiyor Aydoðdu. “Bazen paket geliyor, dünyanýn bir ucundaki bir dosttan. Ýçinde de bir nesne: anahtarlýk, Afrika’dan adak,... Bunlardan yola çýkýp sanat eseri üretebiliyorsunuz, çünkü o nesnelerin bir deðeri var sizin için. Bir eserimde Afrika analarýnýn gözyaþlarýný, o kýtadan gelen unla canlandýrýyorum.” Belçika’daki telekom çözümünüz Türkiye’yi aramanın dakikası sadece 0 35 10 Ayda € € . ile başlayan fiyatlarla Ay Yıldız Faturalı Hat artık hizmetinizde ! Ay Yıldız ve BASE 7 müşterileriyle müşterileriyle saate varan bedava konuşma hakkı ! Kampanya uzatıldı. Fırsatı kaçırmadınız ! Mutlu Yıllar ! Ay Yıldız 2006’da da sürprizleriyle sizi şaşırtmaya devam edecek. Siz de büyük Ay Yıldız ailesine katılmak ister misiniz ? Öyleyse 30 nisan 2006 tarihinden önce Ay Yıldız Faturalı Hat müşterisi olun, Ay Yıldız veya BASE müşterileriyle ayda 1 saatten 7 saate varan bedava yurt içi konuşma hakkı kazanın. Üstelik Ay Yıldız’ın avantajlı tarifeleriyle günün her saati, istediğiniz operatörü sabit ücretle arayabilirsiniz. Her aramada ağa bağlantı için sadece 0,07 cent bağlantı ücreti tahsil edilir. Bu kampanya özel kullanımla sınırlı olup diğer kampanyalarla birlikte kullanılamaz. Daha ayrıntılı bilgi için size en yakın BASE-shop’a gidin. www.ayyildiz.be
Benzer belgeler
Şubat 2006
muhafaza edilen ve Taþnaklarýn faaliyetlerini detaylý biçimde
aktaran 76 sayfalýk bir belge de sundu.
Temmuz 2006
www.cffb.be
Charleroi kentinde, 8 Mart kadýnlar
günü nedeniyle düzenlenen aktivitelere
katýlan kadýnlar, 9 Mart Perþembe günü
saat 10:00-13:00 arasý Belediye’ye ait bir
salonda (Chaussée de Nivelle...
Kasım 2005
olarak kullanýlan eski belediye binasýnda çok sayýda Türk Bayraðý, Atatürk posteri, Türkiye'den
(Ýstanbul Üniversitesi, Denizli Belediye Baþkaný, Ankara Anadolu Lisesi vb.) ve Belçikalý
Türklerden ...
Aralık 2005
geçen yýldan beri nerdeyse her ay bu konuyla ilgili
bir konferans düzenleniyor. Belçika’da yaþayan
önemli bir Fas kökenli topluluk olduðu için konuyu
anlamak için bu toplantýlara ben de gitmiþtim.
...
Nisan 2006
Herde 2000 yerel seçimlerinde
Belediye Baþkaný listesini oluþturan
Duriau’ya sýrt çevirip kendi listelerini oluþturmuþlardý. MR’in ýlýmlý ortaðý olan FDF’in üçlüsü artýk yok.
Schaerbeek Belediye Ba...
Mayıs 2007
tartýþmaya açan “leilaenali” kampanyasý,
web sitesinde Türkçe
ve Flamanca forum
7’de
düzenliyor.
Eylül 2008
roman yapýlmasý düþünülüyor. Oyun- Dinçer, oyunla ilgili olarak çok heydaki þarkýlarý Tanar Çatalpýnar beste- canladýðýný belirterek þunlarý ifade etti:
lerken, rap bölümü ile Belçika’daki “oyunla ...