Ekim 2007 - Binfikir
Transkript
Sayfa 1xx.qxp 10.10.2007 11:38 Seite 1 www.binfikir.be www.binfikir.be yenilendi! Okuyun, bir fikir edinin “Belçika’nýn Hyde Park’ý çok yakýnda tasarýmýný yeniliyor” ilanýyla gazetemiz aracýlýðla duyurduðumuz çalýþmamýzý DAHA FAZLA BEKLEMEDEN sizinle paylaþmaya karar verdik. Sürekli yenilenen ve kendini yenileyen Binfikir sitesinde de bir deðiþiklik yapmanýn zamaný çoktan gelmiþti. Amacýmýz “Belçika’nýn Türkçe gündemi”ni size daha çekici bir þekilde sunmak. Manþet” ve Haberi öne çýkaran ancak yorumlarý da önemseyen bir anlayýþla tasarlandý haber-yorum sitemiz; “M “Son Haberler” aracýlýðýyla Belçika’nýn nabzý sitemizde atacak. Gündem bölümünde ise gündeme damgasýný vuran konulardaki haber ve yorumlara yer verecegiz. Binfikir, “Düþünce Dünyasý” aracýlýðýyla ise yazarlarýmýzýn yorum ve izlenimlerini size daha derli toplu sunacak. Ana menü ve alt gruplarýný da daha iþlevsel ve kullanýcý dostu bir hale getirdik. Bunu zaten sitemizi kullanýrken farkedeceksiniz. Sayý 22 - Ekim 2007 KAÇAKLARA AF YOK lasý bir TuruncuMavi hükümetin ortaklarý, kriz içinde tekrar baþlayan müzakerelerde ilk sonucu elde ettiler. Göç, aile birleþimi, kaçaklar ve Belçika vatandaþlýðý dosyalarýnda sert önlemler konusunda anlaþan MR, CD&V/N-VA, Open VLD ve CDH, seçim sandýklarýndan çýkan «saða kayma» eðiliminin ilk somut örneðini sergilediler: Kaçaklara af yok, vatandaþlýk için dil þartý ve ekonomik göç için «Green Card» sistemi geliyor. O 4-5’te Köþe yazarlarýmýz Erdinç UTKU Fuat Çapa Binfikir’e konuþtu Ramazan coþkulu geçti 4 Erdem RESNE 5 Özgür BALCI 6 Leyla ERTORUN 7 Fuat Çapa 5 maç süren kýsa Gençlerbirliði macerasýný Binfikir’e anlattý. Mustafa KÖR 9 23’te Ýlknur CENGÝZ 16 Mehmet AYDOÐDU 17 Haydar ABÝ 18 Kenan GÖRGÜN 19 Nihat DURSUN 21 editör’den Belçika’da iftar yemekleri ve çadýrlarý ile dolu dolu geçen koca bir ayý geride býraktýk... 3’te Ay boyunca çeþitli kentlerde iftarlar ve rildi. 14-15 ’te ‘Ayrý odalarda yaþamaktansa taþýnmayý tercih ederim’ Valon Ekonomi ve Çalýþma Bakaný JeanClaude Marcourt i l e röportaj 12-13 ’te Tüm okurlarýmýzýn Ramazan Bayramýný kutlarýz. Sayfa 3.qxp 10.10.2007 10:49 Seite 1 Ekim 2007 GÜNDEM Gazeteler en önemli ve etkili iletiþim aracý Haber Merkezi cripta adýna TNS Media’nýn yaptýðý kamuoyu araþtýrmasýna göre gazeteler toplumsal yaþamda hala çok önemli rol oynuyor. Bilgilendirme ve sosyal iþlevi açýsýndan baþka hiçbir iletiþim aracý gazeteler kadar yoðun tüketilmiyor ve etkili ve kalýcý deðil. Bu nedenle de gazeteler hala hem okur hem de reklam verenler arasýnda ayrýcalýklý yerini koruyor. Araþtýrmacýlara göre gazeteler sadece geleneksel medyada deðil, internet ve cep telefonu gibi yeni iletiþim araçlarý karþýsýnda önemli bir konuma sahip. Bilgi verme ve reklam aracý S olarak gazeteler, iletiþim araçlarý arasýnda modern medya tüketicisinin çok, görev tutumunun olumsuz etkilerinden de en az pay alan bir araç olarak öne çýkýyor. Belgian Advertisers's Communication Executive Association (ACE) yemeðinde medya ve iþ dünyasýna sunulan araþtýrma sonuçlarýna göre bilgi bombardýmanýna tutulan tüketici tercihini gazeteden yana yapýyor. Gazete okumak yoðunlaþma isteyen bir uðraþ. Gazete okuyanlarýn sadece yüzde 5’i gazete okurken baþka bir þey için daha fazla ilgi gösteriyor. Dergilerde bu oran yüzde 10, televizyon izlerken yüzde 13, radyo dinlerken ise yüzde 68. Bilgilendirme konusunda da gazeteler önde. En güçlü rakipleri internet ve dergilerin iki katý daha etkili. Sohbet konusu yaratarak sosyal bir iþlevi yerine getirme konusunda da gazeteler önde. Bu konuda sadece gazeteler sinemadan daha etkili. Diðer iletiþim araçlarý sinemanýn gerisinde kalýyor. Reklama olumsuz tepki konusunda televizyon reklamlarý en önde. Katýlýmcýlarýn yüzde 54’ü TV reklamlarýna olumsuz tepki verdi. Gazeteler bu olumsuzluktan en az etkilenen iletiþim aracý olarak dikkat çekti. Olumlu etki konusunda ise gazeteler birinci sýrayý aldý. Uyum kursuna gitmeyene 5000 Avro ceza laman Bölgesi’ne gelen yabancýlardan yurttaþlaþtýrma kurslarýna gitmeyi reddedenlere 50 Avro’dan 5 000 Avro’ya kadar ceza verilecek. Ceza miktarý reddetmenin boyutuna göre ayarlanacak. Flaman Uyum Bakaný Marino Keulen (Open VLD) düzenlemenin 2008 yýlý baþýnda uygulanmaya baþlanacaðýný belirtti. Bakan Keulen “Ýnsanlarýn çoðu yurttaþlaþtýrma kurslarýný izlemek için çok çaba harcýyorlar ancak aralarýndan yurttaþlaþtýrma ödevlerini yerine getirmek istemeyen istisnalar çýkýyor” þeklinde konuþtu. Bakan Keulen “Ceza miktarýný insanlarýn ce- F za nasýl olsa az, kursa devam etmem cezayý öderim diyememesi için arttýrdýklarýný” ifade etti. Halen uyum-yurttaþlaþtýrma kurslarýný reddedenlerden 125 Avro ceza alýnmasý gerekiyor. Ancak þimdiye kadarki uygulamada ceza dosyasý savcýlýða sevkediliyor ve dosya iþleme konmadan savcýlýkta kalýyor. Halen Flaman bölgesinde 8000 yabancý kökenli uyum-yurttaþlaþtýrma kurslarýný izliyor. Bu rakamýn 2008 sonunda 28 000’e çýkmasý bekleniyor. Anvers’te ýrkçýlar protestosu, Genk’te iftar çadýrýna saldýrý Serpil Aygün nvers’te 3 gün süren Ramazan þenliklerinin ikinci günü ýrkçý parti Vlaams Belang’a yakýnlýðýyla bilinen Flaman Milliyetcisi Voorpost oluþumu taraftarý 300 kiþi Anvers’te Groenplaats’da gösteri yaptý. Flaman kentlerinin ve belediyelerinin islamlaþmasýný ve Anvers Belediyesi’nin Ramazan Þenlikleri’ni desteklemesini protesto ettiler. Genk’te Belediyenin desteði ile kurulan iftar çadýrý da kimliði belirsiz kiþi ya da kiþilerce kundaklandý. Dört yerinden ateþe verilen çadýrda maddi zarar oluþurken, çadýr organizatörü Genk Türk Dernekler Birliði Baþkaný Ali Çaðlar, Genk bölgesinin çokkülütrlü özelliðine dikkat çekerek,”kendini bilmez kiþi A ya da kiþilerce gerçekleþtirilen bu saldýrýnýn da yine Genkliler olarak birlikte üstesinden geleceðiz” dedi. 3 editör’den [email protected] Serpil Aygün Bayrama karamsar giriyoruz elçika’da iftar yemekleri ve çadýrlarý ile dolu dolu geçen koca bir ayý geride býraktýk. Hemen hemen her bölgede derneklerle örgütlenmiþ Türk toplumu düzenlediði bir organizasyonla iftar sofrasýný, mahallesindeki bir Belçikalýyla, bir Faslýyla, bir Polonyalý ile,... bir yabancý ile paylaþtý. Bir taraftan kendi toplumumuza Türkiye’deki Ramazanlarý, eski Ramazanlarý bir parça da olsa tattýrmak gayreti ile yapýlan etkinlikler diðer taraftan yaþadýðýmýz ülke içindeki Belçikalý ve diðer yabancý topluluklara kendi kültürümüzden olumlu örnekleri sunma gayretini de Ne yazýk ki zaman taþýrken, bizler de bu Binfikir’i haklý çýkardý çabalarý takdirle karþýladýk. Ancak ýrkçýlarýn kave Hristiyan Demoklesi sayýlan bir kentte rat- Liberal koalisyon çadýr organizasyonunu partileri hükümet kudestekleyen Belediyeyi, ýrkçýlarýn karþýsýnda zor rarlarsa, aile birleþiduruma düþürecek sahmini zorlaþtýran, hýzlý neler de yaþandý. ÇokBelçikalý olma yasakültürlü etkinlikler adý altýnda farklý etnik grupsýnda kýsýtlamalara larýn da katýldýðý çadýr giden önlemler konuorganizasyonlarýnda biraz fazlaca Türk kimliðisunda uzlaþtýlar. ni öne çýkrarak, diðer kimliklerin rahatsýz olmasýna varan sonuçlar doðurmamalýydýk. Umarým bu tarz hatalarý yapan kuruluþlar gelecek dönem için olumlu dersler çýkarýp, tamamen olumlu amaçlarla yola çýkýlan bu etkinliklerde hem artan Ýslam karþýtlýðýna raðmen organizasyonu destekleme cesaretini gösteren belediyeleri zor durumda býrakmaz hem de mesajlarýný yanlýþ anlamaya fýrsat vermeden ileten çalýþmalar yaparlar. Belçika’da 10 Haziran Federal seçimlerinden beri kurulamayan Federal Hükümet geçtiðimiz günlerde önemli anlaþmalara vararak, hükümetin yakýnda kurulacaðýna dair sinyaller verdiler. Ancak üç aydan fazla bir zamandýr hiçbir konuda uzlaþma saðlayamayan turuncu-mavi koalisyon partilerinin vardýklarý ilk uzlaþma ise ne yazýk ki ülkede yaþayan yabancýlarý sýkýntýlý günlere sürükleyecek, göç, sýðýnma ve vatandaþlýk konularýnda oldu. Hatýrlayacaksýnýz, seçimlerden sonraki Temmuz sayýmýzda Binfikir’in manþeti, “Belçika da saða kaydý” olmuþtu. Bu haberde Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerden sonra Belçika’da da sað partilerin iktidara geldiðini ve bu durumun önümüzdeki günlerde yabancýlar için sýkýntýlý günler yaratacaðýnýn haberini vermiþtik. Ne yazýk ki zaman Binfikir’i haklý çýkardý ve Hristiyan Demokrat- Liberal koalisyon partileri hükümet kurarlarsa, aile birleþimini zorlaþtýran, hýzlý Belçikalý olma yasasýnda kýsýtlamalara giden önlemler konusunda uzlaþtýlar. Ayrýca af için bekleyen yüzbinlerce kaçak için herhangi bir genel affýn söz konusunu olmayacaðýný kesinleþtirdiler. www.binfikir.be yeni tasarýmýyla Belçika’nýn nabzýný tutmaya devam ediyor. Umarým yeni çalýþmamýzý beðenirsiniz. Dinamik Binfikir ekibi gazetemizi daha çekici hale getirmek için çalýþmalarýný sürdürüyor. Bizi izleme devam edin! Hepinize iyi bayramlar. B Sayfa 4x.qxp 10.10.2007 10:51 Seite 1 Ekim 2007 GÜNDEM 4 Sýnýrlar kalkmýþtý, dil ve para sýnýrý geldi [email protected] ‘Yüzyýllýk göçmenlik’ ya da ‘öteki dünyadaki öteki’ abareci/yazar Nilgün Yerli Anvers’te Öteki Kitap Fuarý’ndaki söyleþide “Yüzyýllýk göçmenlik”ten býktýðýný söyledi. Yerli, Belçikalý ve Hollandalýlara “bizi yabancý kökenli olarak görmeyin, oyuncu ya da yazar olarak görün” diye seslendi. “Bizi köþede bir yerde yabancý kökenli sanatçý olarak tutup, bize yakýþtýrdýklarý rolü oynamamýzý bekliyorlar. Hollanda gazetelerine genel konularda yazý yollayýnca yayýnlamýyorlar, bizden beklenen hep yabancý kökenlilerle ilgili konularda yazmamýz. Yabancý kökenliyi insan olarak görün, önyargýlarýnýzýn gerçek olduðuna inanmayýn” çaðrýsýnda bulundu. Beklentiler, kliþeler ve önyargýlar kafesine kapatýldýðýnýzý farkettiðinizde siz de “yüzyýllýk göçmenlik”ten nefret etmiyor musunuz? K Hans Van Themsche’nin Beklentiler, kliþearkadaþlarýna ara sýra Hitler ve önyargýlar ler selamý verdiði ve ýrkçý fýkralar anlattýðý ortaya çýkkafesine kapatýltý. Van Themsche bunu yadýðýnýzý farkettiðiparken amacýnýn ýrkçýlýk olmadýðýný söyledi. Irkçýlýnizde siz de ðýn “þakasý” olur mu? Dün“yüzyýllýk göçyanýn gözü önünde devam menlik”ten nefret eden bu davada neredeyse etmiyor musunuz? Van Themsche’nin kendisinin kurban olduðuna inandýracaklar bizi. Yani adam utanmasa “abi ya iþte kafam biraz bulanýktý, çýkýp birkaç yabancý kökenli avlayayým rahatlarým diye düþündüm” diyecek ve bizim psikiyatrlar da “evet evet, ne yaptýðýný bilmiyordu” þeklinde rapor verecek! Flamanca yayýn yapan Belçika Devlet Televizyonu VRT’nin saygýn programlarýndan Panorama 23 Eylül’de yayýnlanan 45 dakikalýk bölümünde evlilik göçünü ele aldý. Havaalanýnda býrakýlan, getirildikten 23 ay sonra geri gönderilen ya da yaþamý boyunca “40 metre kare” Belçika’da köleler gibi yaþayan ithal gelinlerin baþlýk parasý yerine aldýklarý Belçika vizesi her zaman cennetin kapýlarýný açmaya yetmiyor, bazen yaþamlarýný cehenneme çeviriyor. Türk toplumunda tepki çeken programda ya bir de bu konulara deðinilseydi ne olurdu! Hepimiz insanýz, din dil, ýrk mýrk ayrýmý yapýlmýyor denmesine bakmayýn siz. Düpedüz ölürken bile “öteki” olarak ölüyoruz. Ben bunu iliklerime kadar hissettim Schaerbeek Mezarlýðý'nda. O gün, Schaerbeek Mezarlýðý'nda ölen Türk ve Fas kökenlilerin öteki dünyaya “öteki” olarak yolcu edildiðine gözlerimle þahit oldum. Ve o gün ben, Ýsmail’in kardeþi Çetin Doðan’ý beyaz güvercinle uðurlamasaydý, oracýkta aðlayacaktým. Mezarlýktaki soðuk, duygusuz, madeni havaya sevimli güvercin birazcýk da olsa umut kattý. Hala kendime soruyorum; sahi öteki dünyada “öteki” var mý? Tüm insanlarýn sadece insan olduklarýnýn dikkate alýndýðý bir dünyadan umudumu kestim, umarým öteki dünyada buna ulaþýrýz. Almanya, Hollanda, Fransa gibi ülkelerden sonra Belçika’da da aile birleþimi, kaçaklar ve Belçika vatandaþlýðý konularýnda sert önlemler alýnýyor. 10 Haziran seçimlerinde saða teslim olan ülkede uzun süredir hiçbir konuda anlaþamayan Hristiyan Demokrat, Hümanist ve Liberal partiler sýðýnma ve göç konularýnda kolay sayýlabilecek þekilde anlaþtýlar. Turuncu-Mavi hükümet kurulduðu takdirde göç yasasý deðiþtirilip ülkeye göç zorlaþtýrýlacak. 3 partiye karþý CDH, kaçaklara genel af isteminde direnmedi. ne göre deðiþse de 21 yaþ ve üstü bir birey için Brüt asgari ücret 1.258,88 Euro. Bu kural eskiye göre sertleþme ifade ediyor. Eski düzenlemelere göre iþsizlik yardýmý alanlar da aile bireyini getirebiliyordu. Aile birleþimi konusunda alýnan bu kararlar 18 yaþýndan küçük çocuklarýn Belçika’ya getirlmesinde geçerli deðil. Haber Merkezi alý sabahý saat 03.00’de sýðýnma ve göç konularýnda anlaþmaya varan Turuncu-Mavi partiler, böylece 120 gün sonra nihayet bir konuda görüþ birliðine varabildiler. Baþbakan adayý Yves Leterme (CD&V) anlaþmayý, “hassas bir konuda önemli bir anlaþma” þeklinde deðerlendirdi. S Vatandaþlýða dil þartý Kaçaklara af yok Yaklaþýk bir yýldýr Belçika’nýn gündemini iþgal eden kaçaklar ya da kaðýtsýzlar olarak ifade edilen Belçika’da resmi bir oturum izni olmayan yabancýlara yönelik genel bir af söz konusu deðil. Koalisyon’un Frankofon Hristiyan Demokrat kanadý CDH kaçaklara genel af isteðini uzlaþma uðruna ertelemek zorunda kaldý, fakat kaçaklarýn çalýþmalarý halinde oturum hakký kazanabilmelerini saðladý. Üzerinde anlaþýlan yeni yasaya göre sýðýnma istemleri hýzlý bir þekilde sonuçlandýrýlacak. Sýnýrdýþý etme politikasý daha sýký hale getirilecek. Sýðýnmacýlar Belçika’ya daðýtýlacak ve baþvurudan 6 ay sonra çalýþmalarýna izin verilecek. Sý- ðýnma konusunda bir bakan görevlendirilecek. Aile birleþimi zorlaþýyor Anlaþmada aile birleþimi konusunda katý kurallar yer alýyor. Özellikle sahte evliliklerle mücadele etmek amacýyla aile birleþimi sadece Belçika’da iþi ve geliri olanlar için mümkün olacak. Belçika’ya aile bireyini getirmek isteyen kiþiler asgari ücretin yüzde 125’i kadar gelir beyan etmek zorunda kalacak. Belçika’da asgari ücret yaþ ve çalýþma süresi- Vatandaþlýða geçiþin kolay sayýlabileceði Belçika’da bu yasa da deðiþecek. Snel-Belg Wet olarak adlandýrýlan “hýzlý Belçika vatandaþý olma yasasý” gözden geçirilerek Belçika yurttaþlýðýna baþvuranlardan kesintisiz 5 yýl Belçika’da oturmalarý ve ülke resmi dillerinden en az birini bilmeleri istenecek. Eski yasaya göre 3 yýl Belçika’da bulunuyor olmak yeterliydi. Yeni uygulama: Ekonomik göç Liberal partilerin istemesiyle Belçika’ya da Amerika’daki Green Card uygulamasý getirilecek ve “ekonomik göç”e izin verilecek. Eðer bazý iþler için Belçika ya da AB ülkelerinden eleman bulunamazsa AB dýþýndaki ülke yurttaþlarýna Green Cards verilecek. Kaçak olarak Belçika’da yaþayanlar da eðer uygun özelliklere sahiplerse Green Card’a baþvurabilecek. Muhtemel iktidar ortaklarý memnun 120 gün sonra bir konuda anlaþabilen Turuncu-Mavi partiler, zor bir konuda anlaþmaya varmýþ olmaktan memnunlar. Seçim zamaný göç konusundaki görüþ ayrýlýklarý hatýrlanýrsa, partilerin belirgin bir anlaþmaya mý vardýklarý, yoksa herkesin istediðini görebileceði muðlak bir anlaþma mý olduðu, merak konusu. Liberaller, ekonomik göç ve genel affýn reddini kabul ettirerek istediklerini elde ettiler. MR Baþkaný Didier Reynders, yeni anlaþmayý eski hükümetin çalýþmasýnýn devamý olarak gördüðünü açýkladý. Sayfa 5x.qxp 10.10.2007 10:54 Seite 1 Ekim 2007 GÜNDEM ir yönetmen senaryo yazarken mutlaka günlük hayatýndaki olaylardan esinlenir, tipleme yaratýrken etrafýndaki insanlarý bir nebze karikatürize eder. Yine de “bu kadarý da olmaz” dedirtecek kadar absürt ve komik sahneler vardýr ki, günlük hayatta benzerleriyle karþýlaþýnca “acaba filmden etkilenip þaka mý yapýyor, yoksa gerçekten mi anormal?” diye sorabiliyorsunuz kendinize. Niyahet geçen gün bir internet sitesinde haber okurken Yýlmaz Erdoðan’ýn Vizontele için Belçika Türklerinden esinlendiðine karar verdim. Vizontele Tuuba filmini izleyenler hatýrlarlar. Filmin bir sahnesinde Demokrat Parti Ýlçe teþkilatý, dönemin Baþbakaný Süleyman Demirel’i aðýrlayacak. Teþkilat yetkilileri son hazýrlýklarý yaparken, teþkilat baþkaný, masada duran ve partiyi simgeleyen altýn rengindeki at heykelini eline alýr. Atýn penisi gözüktüðü için yandaþlarýndan bunu törpülemelerini ister. Yýlmaz Erdoðan bu sahneyle yobazlýðý ve boyalý saygý hareketleriyle yapýlan yalakalýðý güzel ti’ye almýþtý. Þimdi 2007 yýlýnda Avrupa’nýn baþkenti Brüksel’de yayýmlanan bir haberi okuyayým size. Söz konusu haber, UETD’nin düzenlediði iftar yemeðiyle 5 B CDH ise genel af konusunda direnemese de, Baþkan Joelle Milquet, “çalýþmalarý halinde kaçaklara kaðýt verilecek olmasýný” kabul ettirdiklerini belirtti. CD&V ise Liberaller gibi göçün zorlaþmasýný elde etmekten memnun, fakat “iyi yönetim” üzerine kampanya yapan Yves Leterme, göç konusunda vaad ettiði “açýk ve objektif kriter”leri henüz belirleyemedi. Olasý bir Turuncu-Mavi hükümet, bu anlaþmayý yasalaþtýrmaya baþlarken kriterlerin ne olacaðý netlik kazanabilir fakat muhalefet de, kaçak ve insan haklarý örgütleri de belirsizliðin ve keyfi durumlarýn sürmesinden endiþeleniyor. Muhalefet ve sivil toplum tepkili PS’te Elio Di Rupo, göç konusundaki anlaþma hakkýnda endiþeli olduðunu belirtti. Di Rupo, ekonomik göçe izin verilmesini þöyle deðerlendirdi: “sýnýrlarýn açýlmasý beni endiþelendiriyor, Brüksel ve Valonya’daki iþsiz Belçikalýlara öncelik tanýnmasý gerektiðini düþünüyordum.” Laurette Onkelinx ise, “kendi iþsizlerimizi iþe almak yerine, dýþ ülkelerden iþçi almaya gidiyoruz ve böylece þirketler üzerindeki baskýyý, bilhassa formasyon konusunda, azaltýyoruz.” Kaçaklara kaðýt verilmesi konusunda ise yeterince ileri gidilmediðini belirten Onkelinx, “açýk bir yasa çerçevesinde, hakimlerden oluþan bir komisyon istemiþtik. Bunlarýn hiçbiri yok” dedi. Groen! Milletvekili Tinne Van erdem resne [email protected] Vizontele Belçika Yýlmaz Erdoðan’ýn “Vizontele” adlý film serisinin üçüncüsü vizyona girdi. 40 yýldan beri gösterimde olan Vizontele Belçika, günün her saatinde Türk toplumunun çeþitli kahvehane, bakkal-çakkal ve derneklerinde bedava izlenebilir. Yönetmeni ve senaryosu olmayan, doðaçlama oynanan bu komediye hepinizi davet ederiz... ilgili. Tüm konular irdelenmiþ ve iþte muhteþem saptama: “Ýftarýn verildiði ortamda müstehcen heykeller göz kamaþtýrýyordu. Çýplak heykelleri örtmek kimsenin aklýna gelmedi. Türkiye´de olsa mutlaka, bu heykellerin üzeri çarþafla kapatýlýrdý.” Ýþte Vizontele Belçika. Kahkahalar der Straeten, CD&V’ye yüklendi. Hristiyan-Demokratlarýn seçimlerden önce açýk kriterler taþýyan bir yasa ve dosyalarý inceleyecek bir kurum vaad ettiklerini hatýrlatan Van der Straeten, sözlerin tutulmadýðýný vurguladý: “sorunu çözmenin tek yolu, istediklerimizi yasaya açýkça yazmaktýr. Ama bu anlaþma yine avukatlara tüm yollarý deneme imkaný verecek. Bu yasama dönemi, açlýk grevleri dönemi olacak.” Ýnternet sitelerinde bildiri yayýnlayan Ecolo Federal sekreterleri Jean-Michel Javaux ve Ýsabelle Durant, Liberal ve HristiyanDemokratlarýn “açýk ve objektif kriterlere dayanan, baðýmsýz bir komisyon tarafýndan uygulanan bir göç politikasna karþý olduklarýný gördüklerini” belirttiler. “Eski hükümetin keyfi af politikasýnýn devamý olacak” dedikleri anlaþma, Ecolo’ya göre insan ticaretinin de artmasýna neden olacak. Çocuklarýn özgürlüklerinin ellerinden alýnmaya devam edeceðini savunan Ecolo, “Turuncu-Mavililer, çocuklarýn “daha iyi hapsedileceðini” belirterek iki yüzlülük yapýyor” diye görüþ bildirdi. “Bu anlaþmayla, kaðýtsýzlar ve af konularýna dokunulmadan geçilecek” diyen Ýnsan Haklarý derneði, “uzun prosedür kriterleri eskisi gibi devam edecek ve siyasetin bu konudaki etkisi hala büyük” diyerek, keyfi kararlarýn devam edeceði görüþünde. Dernek, Ekonomik göç kavramýnýn “gereklilik görüþü” olduðunu vurguladý ve iþverenlerin diktasýný eleþtirdi. atarak seyrettiðim ve “yok olmaz abi” dediðim bu sahne meðer gerçekmiþ. Bunun þaka olmadýðýný farkettiðimde Türk toplumu hakkýndaki son umutlarýmý da feleðin müstehcen yerlerine gömdüm. Bu toplumda hâlâ betondan bir pipi göremeyecek kafa yapýsýnda insanlar var mýdýr? Üç kuruþa gece- gündüz demeyip gazete hazýrlýyoruz, neredeyse bin kilometre (evet, evet, 1000 KM) katedip daðýtýyoruz da böyle vakalar olunca “acaba boþuna mý uðraþýyoruz?” diye soruyorum kendime. Birileri kendi çýkarlarý adýna bu toplumu yobazlýða sürükleyip enayi yerine mi koyuyor, yoksa bu toplum gerçekten bu mu? Deðilse neden böyle insanlar prim yapýyor? Ýnanýn toplumumuzla ilgili tüm çalýþmalarýma ve topluma yakýnlýðýma raðmen bu sorunun cevabýný bulamýyorum. Vizontele Belçika’nýn asýl korkunç yaný nedir biliyor musunuz? Karakterlerin KARAKTERSÝZ olmalarý. Yani bir filmin senaryosunda bir tipleme sürekli kendine sadýk kalýr. “Tipleme” böyle doðar. Korkak korkaktýr, psikopat psikopattýr. Ama Vizontele Belçika’da korkak da, psikopat da YAÐCI’dýr. Neden mi? Bahsettiðim haberin baþlýðý, “UETD Ýftar yemeðine AKP iktidarý gölgesi düþtü” þeklindeydi. Eh arkadaþ, o kadar AKP karþýtý, laik ve aydýn olacaksak, beton pipilerden mi korkalým? Asýl o heykeller örtülseydi bu sefer “iþte yobaz AKP bir cinsel organa bile tahammül edemiyor” denecekti. Milliyetçi mercimek çorbasý tayfasýnda iþte böyle kafa yapýlarý laikliði ve aydýnlýðý savunuyor. Ýþte Vizontele Belçika. Ýyi seyirler. Yabancý kökenli gençlerde iþsizlik azalýyor imburg’da geçen yýl iþsizlik yüzde 25 azaldý. Özellikle gençler ve specifik olarak da yabancý kökenli gençler bu eðilimden yararlanýyorlar. Het Belang Van Limburg gazetesinin haberine göre iþ bulma konusunda Limburg, Flaman Bölgesi’nin en iyisi. Geçtiðimiz yýl (Eylül 2006- Eylül 2007) iþsizlik Flaman Bölgesi’nde yüzde 20.8 azaldý ve iþsiz sayýsý 182 516’ya düþtü. Limburg’da ise iþsizlikdeki azalma yüzde L AB’nin göbeði kaçak iþçi dolu Grand Place yakýnlarýndaki restoranlarda yapýlan denetlemelerde yüzde 60’dan fazlasýnýn kaçak eleman çalýþtýrdýðý ortaya çýktý. Kaçak çalýþanlarýn çoðunun iþsizlik ödeneðinden yararlandýðý anlaþýldý. Temmuz ve Aðustos aylarýnda yapýlan denetlemelerde 28 soruþturma dosyasý açýldý ve her yasa ihlali için 15 bin Avro’ya varan cezalar kesildi. Brüksel’in diðer semtlerinde yapýlan denetlemelerde daha az yasa ihlaline rastlandý. Brüksel Hükümeti sýký denetimlerle þehir merkezinin imajýný düzeltmek istiyor. 24.5 olarak gerçekleþti. Bu geliþmeden özellikle gençler yararlandý. 25 yaþýndan küçük iþsiz sayýsý Flaman Bölgesi’nde yüzde 25.7 azalýrken bu oran Limburg’da yüzde 30 olarak gerçekleþti. Yabancý kökenli genç iþsiz sayýsý Flaman Bölgesi’nde yüzde 19.4 azalýrken, Limburg’da bu oran yüzde 27.7 olarak gerçekleþti. Yabancý kökenli iþsiz sayýsýnýn azalmasý özellikle þu belediyelerde dikkat çekti. Beringen - % 44.1, Genk - %27.4, Houthalen-Helchteren – % 43.7, Heusden-Zolder - % 49,7. Bu rakamlar özellikle yabancý kökenlilerin çalýþmak istemedikleri yönündeki önyargýlý söylemleri de çürütmüþ oluyor. Her türlü ayrýmcý yaklaþýmlara karþýn yabancý kökenli gençlerin iþsizlik oranlarýndaki azalma bu yargýyý onaylýyor. Uzmanlar yabancý kökenliler arasýnda iþsizlik oranlarýnýn zaten çok yüksek olmasýnýn da önemli bir rol oynadýðýný kaydettiler. AB yolunda can verdiler Ýtalyan Fortress Europe kuruluþu istatistiklerine göre bu yýlýn baþýndan bu yana 1096 göçmen Avrupa Birliði’ne kaçak olarak girmeye çalýþýrken can verdi. Avrupa medyasýnda çýkan haberleri kaynak alarak rakamlarý hesaplayan kuruluþ, sadece Eylül ayýnda 99 kiþinin Avrupa’ya kaçak olarak girmeyi baþaramadan yaþamýný yitirdiðini açýkladý. Bunlarýn yaklaþýk yarýsý Kanarya adalarýna ulaþmaya çalýþýrken canýndan oldu. Fortress Europe’a göre 1988 yýlýndan bu yana en az 10335 kiþi umuda yolculukta, AB’ye ulaþamadan can verdi. Sayfa 6x.qxp 10.10.2007 08:48 Seite 1 Ekim 2007 GÜNDEM 6 Geçenlerde Panorama programýnda evlilik göçü konulu bir belgesel izledim. Program yapýmcýlarý bizlere Belçika’da yaþayan birçok genç kýz ve erkeðin Türkiye’den evlenmeyi tercih ettiklerini gösterdiler. Nedenine gelince: erkeklere göre buradaki genç kýzlar örf ve adetlere uymuyorlarmýþ ve klasik erkek-kadýn dengelerini bozuyorlarmýþ. Kýzlara göre Belçika’da doðup büyüyen gençlerde –üzülmeyin arkadaþlar buna ben de dâhilim- maço tavýrlar hâkimmiþ ve eþlerine ikinci sýnýf muamelesi yapýyorlarmýþ. Vay vay vay… Oradan buraya gelmek isteyenlerin nedeni de –belgeselde bir gencin dile getirdiði gibi- para, yaþam, hayatmýþ. Üstelik fazla çalýþmak gerekmiyormuþ, zaten devlet bize bakýyormuþ. Bilmiyorum fark ettiniz mi ama olaya çok basit yaklaþtýlar gençlerimiz. Her þeyden önce, hem Belçika’dan giden gençlerimiz hem de orada bulunan gençlerimiz, son derecede önyargýlýydýlar. Oradaki gençlere seslenmek isterdim: Belçika para, yaþam ve hayat’la baðdaþtýrýlacak bir ülke deðil. Köyünüzde gördüðünüz Belçika plakalý son model arabalara aldanmayýn. O arabalar bu ülkenin yaþam þartlarýný göz önüne sermez. O simgeler anlýk görüntülerdir. Öyle ki, sizlere o anlýk görüntüleri sergilemek için buralarda bazen [email protected] Para. Yaþam. Hayat Belçika para, yaþam ve hayat’la baðdaþtýrýlacak bir ülke deðil. Köyünüzde gördüðünüz Belçika plakalý son model arabalara aldanmayýn. O arabalar bu ülkenin yaþam þartlarýný göz önüne sermez. O simgeler anlýk görüntülerdir. düþülen kötü durumlarý belki de anlatsam inanmazsýnýz. Ýzine gitmek için krediyle lüks bir araba alýp, gelince tekrar satanlarý mý anlatayým, yoksa Ferrari alýp tüp taktýrmak isteyenleri mi? Kýsacasý, o birkaç haftada sizlere sergilediðimiz hayat tarzý ve lüks tüketim, gerçeðe uymayan dýþ görüntüdür. Burada ne kentleþtik, ne de sürekli bir biçimde ekonomik ya da siyasi arenada bir yerlere gelebildik. Bu bir. Sledderlo’da Türkçe dersleri baþladý Ýki. Mantýklý evlilik göçüne karþý deðilim ama erken yaþta evlenenlere karþýyým. Çocuðunu Türkiye’den evlendirerek bir aile dostuna sözde yardýmda bulunmak isteyenlere de karþýyým. Uçak dönüþ biletim yanmasýn diye üç gün içinde birisiyle tanýþýp evlenenlere zaten tamamen karþýyým. Güçlü bir duygusal baða dayalý olmayan bu evlilikler yüzünden boþanmalar çoðalýyor ve aileler parçalanýyor. Boþanmalar ai- Gent’te bayram konseri Sertap Erener Brüksel’de Gent’te farklý kültürel etkinliklere imza atan De Centrale Kültür Merkezi, Ramazan bayramý nedeniyle 13 Ekim Cumartesi saat 20.00’de bir bayram konseri düzenliyor. Baðlama Blues, Türkülerimiz & Halaylarýmýz adý altýnda verilecek olan konserde Mahir Tezerdi, Deniz Güneþ ve Sibel Güneþ müzikseverlerin karþýsýna çýkýyor. Deniz Güneþ - baðlama, vokal Mahir Tezerdi – baðlama , vokal Sibel Güneþ – vokal Murtaza Tunç – mey, kaval, zurna Hasan Týrpan – davul Haber Merkezi elçika'nýn Genk þehri Sledderlo yerleþim birimindeki Yunus Emre Camii’nde 2007-2008 Ögretim Yýlý'nda Eylül ayýndan itibaren Kur’an-ý Kerim ve Türkçe dersleri 46’sý kýz, 43’ü erkek öðrenci olmak üzere 89 öðrenciyle baþladý. Derslerin Camii bünyesinde cumartesi günleri simdilik 1.5 saat olarak verildiði bildirildi. Dersler T.C. Brüksel Eðitim Müþavirliðinin görevlendirdiði öðretmenler Ahmet Ergen, Ahmet Kýrdað ve Ýnci Dilek Ergun ile çoþkulu bir þekilde yürütülüyor. Camii Derneði yöneticileri “Çocuklarýmýzýn anadili eðitimi ve kültürlerini ögrenmeleri konusunda her türlü çabayý göstererek faaliyetlerimizi sürdürüyoruz” dediler. Söz konusu dersler Camimiz bünyesinde cumartesileri þimdilik 1.5 saat olarak verilmektedir. Fotoðrafta Camii din görevlisi Abdurrahman Yýldýz, Dernek Baþkaný Ahmet Ýclek, öðretmenler ve öðrenciler görülüyor. B lelerin özel yaþamlarý içinde bir durum olarak deðerlendirilmeli, ama toplumsal zararlarýnýn çok olduðu da açýkça görülmekte. Sadece ekonomik anlamda deðil, toplumda aile, evlilik ve boþanma karþýsýndaki deðiþen tutumlar anlamýnda da. Toplumda boþanmalar çoðalýnca, boþanmak normal görülür hale geldi ve grip salgýný gibi daha da çoðaldý. O yüzden, sonucu baþlamadan belli olan, mantýksýz evlilikleri kanunlarla durdurmak gerekir. Son olarak belgesel yapýmcýlarýna deðinmek istiyorum. Bu konu hakkýnda yaptýklarý belgesel için tabii ki teþekkür ederiz. Bazý gerçekleri göz önüne serdiler, ama bunu yaparken olaya objektif yaklaþmadýlar. Eðer konu evlilik göçüyse olayýn bir de diðer tarafýna, burada birbirleriye evlenmeyi tercih edenlere bakmalarý gerekirdi. Ancak o zaman izleyiciye her þeyi içeren bir belgesel sunabilirsiniz. Sonuçta insanlar birbirlerine benzemez. Ayný konular hakkýnda farklý fikirleri olabilir. Ama deve kendi kamburunu deðil, arkadaþýnýn kamburunu görürmüþ. Belçika’da Türkler hakkýnda var olan ön yargýlarý doðrularcasýna, belgesel formatýna uyan kiþileri seçmiþler. Ele aldýðýnýz konu evlilik göçüyse, Filipinler’de evlenen Belçikalýlardan da bahsetmeniz gerekmez miydi? Ayrýntýlý bilgi: De Centrale Kraankindersstraat 2, 9000 Gent www.decentrale.be 09/265.98.26 Biletler 5,-euro, õyeler 3,-euro 2003 Eurovision birincisi Sertab ERENER ve ünlü Besteci ve Yapýmcý Demir DEMÝRKAN tarafýndan hazýrlanan PAINTED ON WATER adlý projenin konserlerinin GALASI, 29 Ekim 2007 Pazartesi günü BOZAR’da yapýlýyor. Galada Sertab Erener (Vokal), Demir Demirkan (Gitar), Alan Pasqua (Piyano), Kai Eckhardt (Bas), Sabri Tuluð Týrpan (Piyano), Thomas Lang (Davul) ve Trilok Gurtu (Perküsyon) müzik severlerle buluþacak. Beringen’de bayram kutlamasý Genk’te Cumhuriyet Bayramý coþkusu Belçika Türk Dernekler Birliði FC Turkse, Fatih Camii, Music Club iþbirliði içinde 14 Ekim Pazar günü Stationsstraat’ta þeker bayramý kutluyor. Türklerin yoðun olarak yaþadýðý bu sokakta Türkiye’dekilere benzer bir bayram ortamý yaratýlacaðý öðrenildi. Ayrýntýlý bilginin 011/454141 nolu telefondan alýnabileceði bildirildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluþunun 84. yýl dönümü saat 16.00’da Genk Kültür Merkezi’nde kutlanacak. Okul Aile Birliði ve Belçika Dernekler Birliði’nin Türk Dili ve Kültürü öðretmenleriyle düzenlediði Cumhuriyet Bayramý’na tüm Türklerin katýlmasý istendi. Sayfa 7x.qxp 10.10.2007 08:43 Seite 1 Ekim 2007 GÜNDEM 7 Anadolu Ateþi Belçika turnesine çýkýyor [email protected] Daha önce Brüksel’de, geçtiðimiz yýllarda da iki kez Hasselt’ta sahne alarak büyük beðeni toplayan Mustafa Erdoðan yönetimindeki Anadolu Ateþi Aralýk ayý baþýnda Brüksel, Gent, Charleroi ve Anvers’te Belçika turnesine çýkýyor. Haber Merkezi rganizasyonlarý gerçekleþtiren Kültür Sanat Vakfý Baþkaný Ali Baðseven konuyla ilgili olarak “Yeni sezonun ilk bölümünde “Beyaz Melek” ve “Kabadayý” filmlerinin gösterimi ve Anadolu Ateþi'nin Belçika turnesini düzenliyoruz. Mahsun Kýrmýzýgül'ün yazýp, yönettiði, Yýldýz Kenter, Mahsun Kýrmýzýgül, Nejat Uygur, Sarp Apak, Arif Erkin, Ali Sürmeli, Yavuz Bingöl, Emel Sayýn vs. oynadýðý melodram Beyaz Melek 15 Kasým’dan itibaren, Yavuz Turgul'un yazdýðý, Ömer Vargý'nýn yönettiði ve Þener Þen ve Kenan Imirzalýoðlu'nun oynadýðý aksiyon/drama, Kabadayý ise 12 Aralýk’tan itiba- O Kültürel çeþitliliðe duyarlý iþ fuarý Kültürler arasý çalýþmalar yapan Kif Kif, 27 Ekim Pazartesi günü Anvers Üniversitesi þehir kampüsünde Kültürlerarasý Ýþ Fuarý düzenliyor. Grote Kauwenberg 2, 2000 Antwerpen adresinde gerçekleþtirilecek olan iþ fuarýna çeþitlilik konusunda duyarlý þirketler katýlýyor. Etkinliðin öðleden önceki bölümünde kamu ve özel sektörden konuþmacýlar yer alýyor. Dünya mutfaðýndan yemeklerin sunulacaðý öðle yemeðinden sonra ise stand-up komedi gösterisi var. Etkinlik bir resepsiyonla sona erecek. Bilgi ve katýlým için: www.jobs.kifkif.be ren Belçika sinemalarýnda gösterime girecek. Artýk bir dünya markasý olup Türkiye'yi tüm dünyada tanýtan Anadolu Ateþi dans topluluðunun, görenlerin tekrar tekrar izleyip, izlemeye doyamadýðý muhteþem dans gösterisi 4-8 Aralýk tarihleri arasýnda Belçi- ka’da olacak. Brüksel'de yapýlan etkiniklere halkýmýzýn uzak bularak katýlamadýklarý yönündeki þikayetlerini de gözönünde bulundurarak, bu olaðanüstü gösteriyi görebilmeleri için 4 ayrý þehirde sahneleyeceðiz. Genellikle etkinliklerimiz Türk seyircileri hedeflediði için Belçikalý dostlarýný davet edemeyenler için de bu ayrý bir fýrsat oluþturmaktadýr. Organizasyon maliyetinin yüksekliðinden kaçýnmadan, ilk defa bir Türk grubunun gösterisini Belçika gibi kuçuk bir ülkede turne halinde 4 ayrý þehirde Türklerle buluþturuyoruz. Bu vesileyle, tüm iþadamlarýmýza, derneklerimize ve halkýmýza katký ve katýlýmlarýndan dolayý teþekkür ederiz.” dedi. TURNE PROGRAMI - 04.12.2007 saat 20.00: BRÜKSEL- BOZAR, 02.507 82 00 www.bozar.be - 05.12.2007 saat 20.00: GENT- CAPITOLE, 077 37 38 39 www.gentcapitole.be - 06.12.2007 saat 20.00: CHARLEROI- PBA, 071 31 12 12 www.pba.be - 08.12.2007 saat 20.00: ANVERS- K. ELISABETHZAAL; www.fccc.be Biletler salon ve internet sitelerinde ve www.sherpa.be’de ön satýþa sunulmuþtur. AP’de Çerkez günü vrupalý Çerkezler Federasyonu(AÇF) 15 Ekim 2007'de Avrupa Parlamentosu Yeþiller Grubu milletvekili Cem Özdemir ile ortaklaþa Brüksel’de Avrupa Parlamentosunda bir Çerkez Günü düzenliyor. Çerkez Günü’nde Çerkez Kültürünün tanýtýlacaðý öðrenildi. A Sabah saat 09.00’da baþlayacak olan programda Avrupa Parlamentosu gezisi, Çerkez Folklör gösterisi, Çerkezler hakkýnda bir belgesel film gösterimi, Çerkez üyelerin Avrupa Parlamentosu milletvekilleriyle görüþmesi, Parlamento’ya kitap ve Çerkez Bayraðý hediye edilmesi gibi etkinlikler yeralýyor. Avrupa’ya 20 milyon seçilmiþ göçmen azetemizde de bu ay yayýnlanan bir haber þöyle diyor: «Ýtalyan Fortress Europe kuruluþunun istatistiklerine göre bu yýlýn baþýndan bu yana 1096 göçmen Avrupa Birliði (A.B.)’ne kaçak olarak girmeye çalýþýrken can verdi.» Bu arada A.B.’nin geliþmiþ ülkelerinin kamuoyunda yabancý düsmanlýðý, ýrkçýlýk artarken þu söylemin arkasýna sýðýnýlýyor «dünyanýn bütün sefilliðini biz toplamak zorunda deðiliz». Ancak diðer yandan da eskiden de olduðu gibi Avrupa toplumlarýnda artmakta olan yaþlanma, yeni genç iþgücünü gerektirmekte. Hatta Polonya gibi bir yeni üye, göç verici ülkeler bile yaþlanma ve nüfusun azalmasýndan payýný almakta. Yani hemen hemen bütün Avrupa ülkeleri kontrollü bir göçe kapýlarýný açmak durumunda. A.B. Adaletten sorumlu Komiser Frattini’nin de geçtiðimiz günlerde bu yönde bir açýklamasý oldu. Frattini’ye göre önümüzdeki Önümüzdeki yirmi yirmi yýl içinde A.B. ülyýl içinde A.B. ülkekelerinde 20 milyon göçlerinde 20 milyon men iþgücüne ihtiyaç var. Göçü bir tehlike gibi göçmen iþgücüne görmekten vazgeçip, buihtiyaç var. Göçü nun planmasýný yapmak gerektiðini ve önlenebir tehlike gibi görmez bir geliþme, ayný zamekten vazgeçip, manda bir zenginlik olabunun planmasýný rak deðerlendirmek gerekiyor diyor. yapmak gerektiðini Bu arada Batý’ya akýn ve önlenemez bir eden vasýflý göçmenlerin Amerika Birleþik Devletgeliþme, ayný zaleri (ABD)’ni tercih ettikmanda bir zenginleri de gözden kaçmýyor. lik olarak deðerlenAvrupa basýnýna göre vasýflý iþgücünün % 55’i dirmek gerekiyor. ABD’ye giderken bunlarýn sadece %5’i AB ülkelerini tercih ediyor. Halbuki vasýfsýz isçilerin %5’i ABD’ye giderken %85’i AB ülkelerine gidiyor. Peki A.B. ülkeleri yeni iþgücünü nasýl ve hangi þartlarda alacak? Bütün A.B. ülkelerinde geçerli olacak tek bir prosedüre göre iþlem yapýlacak. ABD’deki göçmenlere oturma ve çalýþma izni saðlayan yeþil kart (green card) gibi, A.B.’nin mavi kart’ý olacak. Böyle bir kart vasýflý göçmenlere iki yýllýk oturma ve çalýþma izni verecek. Bu kart uzatýlabilecek ve eðer ayný ülkede beþ yýl kalýnýrsa, sürekli oturum iznine hak kazanýlacak. Ancak bu düzenleme kaçak geliþleri azaltmayacak büyük bir ihtimalle. Çünkü yasal yoldan giriþ yapamayanlar, soðuk sularda ölme pahasýna geliþmiþ Avrupa ülkelerine girmeye çalýþacaklar. 1998’den beri en az 10.335 kiþinin bu yolda hayatýný kaybettiðini unutmamak lazým. Bunu bir ölçüde telafi etmek üzere, asgari sosyal standartlar belirleyerek göçmen iþgücüne baþvuran AB ülkelerinin vasýfsýz iþgücü de almalarý saðlanacak. Avrupa Birliði Komisyonu þu anda Mali’de bir danýþma merkezi açýyor. Bu merkez aracýlýðýyla göçmen çalýþanlar Fransa ve Ýspanya’ya gidebilmek için baþvurularýný yapabilecekler. G Sayfa 8x.qxp 10.10.2007 11:01 Seite 1 Speakers Corner 8 Belçika’daki camilerimiz kültürlerarasý barýþ ve hoþgörünün sembolüdür Her yýl Ekim ayýnýn ilk haftasý, yurt içinde ve yurt dýþýnda “Camiler ve Din görevlileri Haftasý” olarak kutlanmaktadýr. Arapça, ‘toplayan, bir araya getiren’ anlamýna gelen cami, ibadet dünyasýnýn merkezlerinden biridir. Saygý duymak, boyun eðmek, alný yere koymak anlamýna gelen “sucud” kelimesinden türeyen mescid secde yapýlan yer anlamýndadýr. Kur’an’da yaklaþýk yüz yerde geçmektedir. Her mü’min þöyle bir soruyu kendisine sorsun: Cami benim için bir ihtiyaç mý? Cevap evet ise bu ihtiyaç ne derece gideriliyor? Ýnsanoðlu iki yönlü bir yaratýktýr. Biri beden, diðeri ruhtur. Bedenin ihtiyaçlarýný temin için güzelim yurdumuzu terk ettik, namerde muhtaç olmamak ve onurlu yaþam için yollara koyulduk. Dönüþ mü? Sadece Allah bilir. Ne zaman, nasýl… Aziz milletimizin ruhun gýdasýnýn temini olarak düþünüp ihya ettiði bu güzelim mabetler, yapýlýþý aþamasýndaki o heyecan maalesef yapýldýktan sonra kayboluyor. Neden? Bu mabetler kime ne yaptý? Bu ma- mýzla geliyoruz, gördüklerimize selam veriyoruz, hal hatýr soruyoruz, üzüntülü bir haber veya cenaze haberi almýþsak ya kýlýyoruz ya da taziyeleþiyoruz. Sevindirici bir haber veya düðün haberi almýþsak düðüne icabet ediyor, göz aydýnlýðýnda bulunuyoruz. Dertli insanla konuþup kendisine yaþama sevinci veriyoruz. Saymakla bitiremediðimiz birçok faydalara bu mabetlerde ulaþabiliyoruz. Kýsacasý, Allah (cc) birbirimizle ne kadar alakadar olursak o kadar bizden razý oluyor ve bize o oranda mükafat ihsan ediyor. Camilerimizin kültürler arasý barýþýn temsili olduðu noktasýndaki gerçeði, içinde ibadet yaptýðýmýz bu camide bu hakikati her gün yaþýyoruz. Yýllýk 6 bin resmi ziyaretciyi aðýrlayarak komþularýmýzýn bizi medyanýn yanlý tarifi ile deðil bizzat bizi camimize gelerek tanýyorlar. Hala “ biz gelmeden burada Müslümanlarýn toplandýðý, bizi taciz edeceði, taþlayacaðý” þeklindeki düþüncelerini itiraf eden ziyaretcilerle karþýlaþýyoruz. Bu þekilde düþünen insanlarýn sayýsý azýmsanamayacak kadar çok. Ekim 2007 Türkiyemiz’e neler oluyor? Zamanýnda “Türkiye laiktir, laik kalacak” ve “Türkiye Ýran olmayacak” diye baðýrýyorduk. Doðru, Türkiye Ýran olmadý. Türkiye’mizi Malezya’ya çeviriyorlar. Yavaþ, yavaþ. Hem de hiç hissettirmeden. Mahalle baskýsýyla, ihale baskýsýyla, politik baskýyla, ekonomik baskýyla, ellerinden geleni yapýyorlar. Anavatanýmýzý yöneten basiretsiz zihniyetin terör odaklarýyla kolkola meclise girenlerle muhabbetini hepimiz biliyoruz. A milli takýmý gibi 2. Cumhuriyet takýmýnýn ilk 11’i sahaya sürülüyor. Kalemlerini yüce Atamýzýn eseri, Cumhuriyet’i içten yýkmak için silah olarak kullanan AB ve ABD mandacýsý gürüh þimdi de AKP iktidarý ile sivil anayasa teranesi ile Cumhuriyetimizin ve birliðimizin altýný oymaya çalýþýyorlar. Þehitlerin dökülen kanlarý umrunda bile deðil bunlarýn. Her þehit haberiyle bizler de burada, ülkemizden uzaklarda yüreðimizden vuruluyoruz. Mehmetciðe sýkýlan her kurþun bir kez de bize sýkýlýyor, tam kalbimizin ortasýndan vuruyor bizi. BOPcu Tayyip Erdoðan sýnýr ötesine adým atmaya cesaret edemiyor, aða-babalarý ABD’den icazet bekliyor. Sinir ötesi bir durum bu. Anayasa tartýþmalarýyla gündemi gereksiz yere meþgul edip, Cumhuriyetimizin altýný oyanlar, teröre karþý biçare, SAM amcalarýndan medet umuyorlar. Ilýmlý islamýn suyu iyice ýsýndý. Ýslamýn ýlýmlýsý falan olmaz. Anadolu Ýslamý hoþgörü ve hümanizm temeline kurulmuþtur. Anadoluda yaþayan tüm insanlar birbirlerine insanlýk baðýyla baðlanmýþlardýr, kardeþlerdir. Türk-Kürt kardeþtir, vataný bölen kalleþtir. Þehitler ölmez, vatan bölünmez. Türkiye’yi Ýran yapmak isteyenler ise eninde sonunda kendi kazdýklarý kuyuya düþecekler. Cumhuriyet’imizin 84. yýldönümüne yaklaþýrken takýyyeci güruha hatýrlatmakta yarar görüyorum: Uþaklara efendileri bile saygý duymazlar. ABD ve AB kapýsýnda uþaklýk yapmak yerine Atamýzýn zamanýnda uyguladýðý dýþ politikalarý örnek alsýnlar da, ABD’nin Ortadoðu taþeronu olmaktan kurtulsunlar. Ahmet Canol - Brüksel Ya gelirsen betlerden neden uzaklaþýyoruz? Halbuki hem kendimizi hem çocuklarýmýzý bu mabetlerden azami faydalandýrmamýz gerekiyor. Camideki mü’minin durumunu peygamberimiz(sav) sudaki balýðýn durumuna benzetiyor. Demek ki caminin havasý bizim yaþam kaynaðýmýz. Camisiz yaparým diyen kiþinin durumu, suyun bana lüzumu yok deyip sudan çýkan ve kýsa bir süre sonra ölen balýðýn haline benzer. Bu mabetler Allah’ýn evidir. Gelenler Allah’a misafir geliyor. Allah (cc) kulunu hiç karþýlýksýz gönderir mi? Bu mabetler, sayýsýz melaikenin uðraðýdýr. Kabe’nin birer þubeleridir. Sahi, hiç düþündünüz mü? Cemaatle kýlýnan namaz neden evde kýldýðýmýz namazdan yirmiyedi derece efdal? Çünkü, evden gelene kadar yürüyoruz veya araba- “Camiler ve Din Görevlileri Haftasý” kutlamasý muvacehesinde siz, maddi ve manevi yardýmlarýný esirgemeyenleri, halen camilerin bakým, onarým ve layýk olduðu þekilde hizmet sunumu ile ilgilenen hizmet erlerini hiçbir zaman unutmuyoruz. Dualarýn kabul edildiði mübarek zaman diliminde onlarý hep rahmet ve selametle anýyoruz. Camiler haftanýzý tebrik ediyor, hepinize mabediyle ve mabuduyla barýþýk bir yaþam dileyerek yazýma ayeti kerime meali ile son vermek istiyorum. “Allah’ýn mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namaz kýlýp zekat veren ve sadece Allah’dan korkan kimseler imar eder. (Tevbe:18) Abdurrahman Yýldýz (Genk) Beynim tutuldu Yüreðim kanadý Sen giderken Bulutlar aðladý Beynim tutuldu Yüreðim kanadý Sen giderken Bulutlar aðladý Türkçe gözyaþlarýma Fransýz kaldýn Sen gittin Beni de götürdün sende Senin bir nüshan da Kaldý bende! Kanatma, deþme yaramý Süreyya Çýk artýk beynimden Bitsin bu umutsuz rüya Ýnan Ben aðlamadým Brüksel aðladý Geceleri ýþýklandýrýlmýþ yollarda Aydýnlýk tutulmasý kesti önümü Kör etti gözümü Aþkýndan sonra Ýkinci kez kör oldum Gözümü parýltýn almýþtý Þimdi de ýþýklar Gittiðini biliyorum da Ya gelirsen Ya seversen Ya özlersen Ya tutarsa Hüseyin T. / Liège Sayfa 9x.qxp 10.10.2007 10:32 Seite 1 Ekim 2007 SÝZbize 9 ‘Eski ramazanlar bir baþkaydý’ Bu yýl Ramazan ayý Belçika’nýn hemen hemen her yerinde kurulan iftar çadýrlarý ile çadýrlarda gerçekleþtirilen çeþitli etkinliklerle geçti. Hemen hemen her organizatör, bir þekilde insanlarý biraya getirmeye, Türkiye’de ve geçmiþte býrakýlan eski Ramazanlarda yaþanan duygularý yaþatmaya çalýþtýlar. Kimileri Karagöz-Hacivat’la kimileri Nasrettin Hoca ile özlenen Ramazanlarý yaþatmaya çalýþtýlar. Arkadaþýmýz Nihat Dursun da Charleroi Bölgesi’ndeki vatandaþlarýmýzla eski ramazanlarý konuþtu. Faruk Aydoðan / Ýþçi Nerede kaldý o eski Ramazanlar, insanlar arasýndaki paylaþma, büyük küçük arasýndaki sevgi-saygý, yürekten yapýlan ikramlar, hoþgörü, ikramda kusur etmemek için bir kaç gün önceden yapýlan hazýrlýklar, … Akraba ve komþular arasýnda her gün sahur ve iftarda davetler olurdu, iftar vaktini bildiren top atýþlarý, ezanlar, … þimdi hepsinin yerini teknoloji dediðimiz telefon, televizyon aldý; vatandaþ iftarýný açmak için telefonun alarmýný kuruyor. Safiye Karaca / Ev kadýný Eski Ramazanlarda insanlar daha sýk birbirlerine gider gelirlerdi, yemekler hazýrlanýp davetler verilirdi. Bu ayda insanlar diðer aylara nazaran daha sevinçli, daha hoþgörülü olurdu. Bayram hazýrlýklarý yapýlýr, yeni elbiseler giyilirdi. Ramazan temizliði, bayram temizliði yapýlýr, ellerimize kýna yakardýk, … ne güzeldi o günler. Þimdi herkes koþturuyor :” iþ, ev, ne bileyim oðlum herkes bir yol tutturmuþ, ha bire koþturuyor.” Selma Tek / Memur Ramazan deyince akla ilk gelen özenle hazýrlanan tatlýlar, yemekler, Ramazan çadýrlarýnýn kurulmasý, insanlarýn hayýr iþlerine koþturmasý olurdu. Akraba ve dostlarý, komþularý iftara davet etmek, bayramýn geliþini kutlamak, hazýrlýklar yapmak, küskünleri barýþtýrmak, … güzeldi o günler. O güzelliklerin unutulmamasý, kaybolmamasý için örf –adetlerimizi yaþatalým. Þimdiden herkesin Bayramýný kutlarým. Erdoðan Mýsýrlý / Emekli Geçmiþ yýllara kýyasla þimdiki Ramazanlar canlý geçmiyor. Dayanýþma, komþuluk iliþkileri, davetler gitgide kayboluyor. Bilemiyorum, belki de maddi imkanlar, olanaklar azaldýkça, insanlarýn refah düzeyi geriledikçe biraz evvel saydýðýmýz deðerler geri planda kalýyor. Eskiden Ramazan’da sokaklar dolar, bayram havasý yaþanýrdý, insanlar ufak þeylerden memnun olurdu; ya þimdi ? Bayramlarda temiz elbiseler, yeni giysiler giyilir, bundan da mutlu olunurdu. Þimdiki yaþamýn getirdiði stres, yeni nesillerin aile içinden çok dýþarýdan etkilenmeleri, vs. gelenek ve görenekleri unutturuyor. [email protected] Pencere eçen gün baþladýlar, tek tek düþmeye. Güz yapraklarý. Bugünkü manzaram: gökleri okþayan Kanada kavaklarý, etekleri aralarýna nokta nokta yayýlmýþ; sanki otladýklarý, gün geçtikçe seyrekleþen çimenmiþ duyusuna sahip kuzular. Bahçemin yanýbaþýnda çatýsý yosun tutmuþ ince uzun ahýr, üzerinde iki karga dedi kodu ediyor. Ama halleri her zamankinden baþka. Geçen haftadýr göç eden kazlar kanatlarýyla veda sallarken yeni bir dönemi anons ettiler canlý cansýza. Güzün hüznü var havada. G Hüzün mü dedim: Dünyanýn bir köþesinde bu küçük köyde olta atmýþ hayatým. Çeyrek asýrdýr seyrediyorum hayat penceremden. Kavaklarýn hýþýrtýsý, kuzularýn huzuru, manzaranýn resamlýk zenginliði, doðanýn eriþilmez ahengi ve çocukluk hatýralarý uyandýran melankoli. Her þairin mutlak böyle bir penceresi, buna benzer görüntüsü olmalý ki billur suyu bulsun, oltasý boþ çýkmasýn hayat denizlerinden, köfenleri derya mücevherleri dolup taþsýn. Þair mi dedim: Önce bir yaprak düþtü aðaçlarýn birinden, Sonra baþkalarý onu takip etti. Peþ peþe döküldü bütün yapraklar, Vakti gelen ya topraðýn altýna girdi, Ya bir suya sevdaya savruldu gitti. Sevda mý dedim: Müzik! En ulu sanat. Ruhun sýcak çorbasý, M üzi K. Baþlangýcým ve sonum. Ud çalan Tunus incisi tasavvufçu. Tek kýskandýðým insan. Neredeydin onca zaman, þafaðýmý belirten adam? Titreyen zihin tellerim, batan gözlerim, dolu kazan kafam, uluortada sessiz nutuklar parçalayan kalbim. Hepsi aþk kölesi, her nefesin omür boyu nostalji. Helal sana tuttuðum nöbet, orucumun iftarý yarim. Nostalji mi dedim: Ýçimdeki suflör sordurtur bana, suallerin sýrrýný çözmek isterim. Sebep ve nedenler ararým, dönen çarkýn, rüyanýn, cihanýn efendisini, gönlümde yatan aslaný vuran avcýyý, eline kýna süremediðim gelini. Gün gece takkesini giydiðinde binbir fikre ararým fakir, falcý; binbir sözümdeki kör düðüme sih, sihirbaz. Sordum aya. Sonsuzluða tek gidiþ bileti nerde satýlýr acaba bu sonbahar istasyonunda. Yükün aðýr dedi nur yüzlü dede, dolu bavulumu kime emanet býraksam. Sonsuzluk mu dedim: Doðarken kankýrmýzý seher vakti, bulut renkli muhafaza meleklerinin hangisi bu? Belki de ölüm döþeðimden hayatý yudumladýðým penceremden ziyaret edecek beni, ta ki ben kanat çýrparak aþkýmdan dostumdan anam babamdan öðretmenim bahçem kuzularým ve beyaz pencereli kýr evimden… Elveda mý dedim? Nihat Dursun Sayfa 10x.qxp 10.10.2007 10:35 Seite 1 Ekim 2007 GÜNDEM 10 MARCHÝENNE’DE TÜRK VE FASLILAR HUZURSUZ ‘Türk-Arap çatýþmasý yaratýlmaya çalaþýlýyor’ Belçika’nýn Charleroi kentine baðlý Marchienne yerleþim biriminde artan uyuþturucu satýþý bölgede yaþanan sorunlarý da artýrýrken, Türk ve Faslý sivil toplum örgütleri Belediye Baþkaný ve Emniyet Genel Müdürü’nün de katýldýðý bir toplantýyla sorun ve taleplerini dile getirdiler. Serpil Aygün Marchienne halký huzursuz Marchienne’de son yýllarda artan uyuþturucu trafiði nedeniyle bölgede yaþayan halk sýkýntýlý günler yaþýyor. Bölgede cadde ve sokaklarda uyuþturucunun açýktan satýlýr hale gelmesi ve hatta uyuþturucu kullanmayanlarýn da uyuþturucu satýnalmaya ya da haraç vermeye zorlanmasý bölge halkýný çileden çýkardý. 2 Eylül günü bu olaya tepki gösteren bir Türk genci, uyuþturucu satan bir Faslý’yý öldürmüþ ve bu olayýn arkasýndan bölgede gerginlik da- Marchienne Kültür Ocaðý Baþkaný Emin Karadeniz, Merkez Diyanet Cami Derneði Baþkaný Fikret Karaman ve Dostlar Derneði Baþkaný M.Ali Göcen ha da artmýþtý. Faslý gençler Türk gençlerini tehdit ederek, onlrýn da Türklerden iki kiþiyi öldüreceði tehditlerini savurmuþlardý. Bunun üzerine araya giren Türk ve Faslý sivil toplum örgütleri þimdilik gençleri sakinleþtirebildiler ancak gelecek için kaygýlarý devam ediyor. Türk Dernek temsilcileri ortak bir bildiri ile sorun ve taleplerini bildirdiler Bölgede bir Türk Arap çatýþmasý istemediklerini belirten Türk ve Faslý sivil toplum örgüt temsilcileri biraraya gelerek, Belediye Baþkaný ve Emniyet yetkililerine sorunlarýný ve taleplerini ilettiler. Marchienne Türk Diyanet Vakfý Derneði Lokali’nde gerçekleþen toplantýya Charleroi Belediye Baþkaný Paraya mı ihtiyacınız var ? “Bölgede bir Türk-Arap çatýþmasý yaratýlmaya çalýþýlýyor. Bizim burada en son çatýþma yaþayacaðýmýz halk Araplardýr. Ancak bölgedeki yerel basýn olayý Türk-fas çatýþmasý gibi göstermeye çalýþýyor ve biz bundan çok rahatsýzýz. Asýl sorun burada uyuþturucu satýþý ve bölge halký bu durumdan çok rahatsýz. Bu konulardaki sorunlarýmýzý dinlemek üzere Belediye Baþkaný’nýn buraya gelmesi halk açýsýndan önemli bir gösterge. “ Jean-Jacques Viseur, Charleroi Emniyet Genel Müdürü Francine Bio ve yardýmcýsý, Eðitimden sorumlu encümen Latifa Gaouchoi katýlýrken, Türk, Faslý ve Belçikalý vatandaþlar da katýldý. Marchienne Türk Kültür Ocaðý, Marchienne Diyanet Vakfý, Dostlar Derneði, Charleroi Diyanet Vakfý ve Marchienne Milli Görüþ olmak üzere 6 sivil toplum örgütü ortak olarak hazýrladýklarý bildiride, 2 Eylül günü yaþanan olayý hatýrlatarak, bu olaydan duduklarý üzüntüyü dile getirdiler. Bölgede sorunlarýn asýl kaynaðý olan uyuþturucu satýþýnýn artýk açýktan yapýlýyor oluþu ve hatta bölge halkýnýn da haraca zorlanmasý konusunda polisin yetersizliðini ifade eden Türk Dernek yetkilileri, son zamanlarda artan güvenlik sorunlarýný da dile getirdiler. Bölgedeki Türk dernek, cami ve kültür merkezi gibi alanlarda güvenlik önlemlerinin artýrýlmasýný isteyen yetkililer, tüm bu sorunlarýn kaynaðý olan uyuþturucu satýþýnýn önlenmesini talep ettiler. Sivil Toplum temsilcileri ayrýca önümüzdeki günlerde bölge halký olarak Belçika’daki uyuþturucu sorununa hassasiyetlerini dile getirmek üzere bir yürüyüþ planladýklarýný da söylediler. Belediye Baþkaný’ndan güvenliðin artýrýlmasý için yeni önlemler sözü Belediye Baþkaný Jean-Jacques Viseur (CDH), bölgedeki uyuþturucu sorunu konusunda emniyet yetkililerinin gereken çalýþmayý yaptýklarýný ancak sorunun yargý ve yabancýlar polisinde düðümlendiðini ifade etti. Baþkan Viseur, “bölgede uyuþturucu satýþý daha çok burada illegal olarak kalan kiþiler üzerinden gerçekleþtiriliyor. Bunlar da yakalandýktan bir süre sonra serbest býrakýlýyorlar. Ülkelerine geri gönderilmesi üzerinde bir takým sorunlar olan bu kiþiler bu trafiðin asýl sorumlularý tarafýndan kullanýlýyorlar” diyerek sorununun baþka boyutlarýna dikkat çekerken, bölgede çalýþan sivil polislerin yaný sýra arabalý ve üniformalý yeni devriyelerin ekleneceðini söyledi. Kısa Vadeli Kredi şartları ile deǧerlendirilir1 Sonradan pişmanlık duymadan kredi mi almak istiyorsunuz ? O zaman doǧru adrestesiniz.Citibanka geldiǧinizde istediǧiniz miktar ne olursa olsun,kredi sebebiniz ne olursa olsun,her zaman en iyi hizmetle ve konunun uzmanları ile karşılaşacaksınız. Detaylı bilgi için ; • 0800 24 023 numarayı arayın, • Cep telefonunuzdan 3102’ye ücretsiz olarak (hazırım) mesajınızı gönderin, • www.citibank.be internet üzerinden hemen başvurun (Fransızca veya Flamence), • Citibank satış noktalarımıza gelin,yetkililerimizle görüşün Simdi dövizle askerlik hizmeti için de sizlere 5,5%2 gibi çok uygun oranla kredi veriyoruz !!! Gurur duyarak alabileceǧiniz kredi !!!! 1 Kısa Vadeli Kredi, banka kriterlerine göre deǧerlendirildikten sonra,banka ve müşteri tarafından karşılıklı olarak kabul edildikten sonra, imzalanip onaylanır. 2 Bu oran yıllık maliyet yüzdesi ile hesaplanmış olup, sadece dövizle askerlik hizmeti için,en fazla 36 ay vade ve en fazla 7.500€ için geçerli olacaktır. Yetkili Kişi : M. De Bolle – Yetkili Kurum : Citibank Belçika SA, Boulevard General Jacques 263g,1050 Brüksel, Vergi No; BE 0401.517.147 RPM Brüksel, C.B. 954-5462261-42. Kredilerde en iyi hizmet, en hızlı hizmet ! Charleroi Belediyesi Meclis üyesi Serdar Kýlýç “Belediyemizde uyuþturucu ile ilgili hep kullanýcýlar üzerinde çalýþmalar yapýldý, uyuþturucuyu satanlar üzerinde hiçbir çalýþma yapýlmadý. Ben bu konuda Belediye Meclisi’nde öneride bulunmuþtum. Liege ve Anvers bölgeleri uyuþturucu satýcýlarý üzerine yaptýklarý çalýþmalarda çok baþarýlýlar. Onlarýn çalýþmalarý örnek alýnarak buradaki sorun üzerinde nasýl bir yöntem izleneceði belirlenebilir.” Charleroi Belediyesi Meclis üyesi Mahmut Doðru “Bu toplantýyý yetersiz buluyorum. Sanki burada böyle konuþulunca her þey çözülecekmiþ gibi görünüyor. Bu toplantýnýn yapýlmasý için bile bir kurban vermemiz gerekti. Belediye Baþkaný bize “korkmayýn” diyor. Bence býrakýn korkmayý bu bölgede sokaða çýkmak için cesaret lazým. Bölgede güvenlik önlemi kesinlikle artýrýlmalý ve uyuþturucu satýþý önlenmeli.” Sayfa 11x.qxp 10.10.2007 08:33 Seite 1 Ekim 2007 GÜNDEM 11 Türk ve Faslýlar saðlýksýz besleniyor Belçika’nýn Limburg Bölgesi’nde yapýlan bir araþtýrmanýn sonuçlarýna göre Türk ve Faslýlar Limburg Bölgesi’nde yaþayan Belçikalýlara ve Hollandalýlara göre daha saðlýksýz besleniyor. Þeker hastalýðý Türk ve Faslýlarda dört kat daha fazla görülürken, kalp ve damar hastalýlarý Türklerde diðer gruplara oranla iki kat daha fazla. Serpil Aygün et Belang Van Limburg gazetesinin haberine göre Flaman Bölgesi’nde ve Hollanda’da yapýlan araþtýrmalar bazý hastalýklarýn yabancý kökenlilerde daha sýk rastlandýðýný ortaya çýkardý. Belçikalýlardan farklý bir beslenme kültürü olan H Türkler ve Faslýlarýn özellikle þekerli ve yaðlý yiyecekleri tercih etmesi bu grupta þeker hastalýðýnýn artmasýna neden oluyor. Þeker hastalýðý Türk ve Faslýlarda 4 kat daha fazla rastlanýyor. Türklerde ise kalp ve damar hastalýklarý diðer insanlardan 2 kat daha fazla. Limburg yerel Halk Saðlýðý Merkezi’nden Doktor Ellen Stoffelen bu verilerin henüz kesin sonuçlar olmadýðýný ancak bir gösterge olarak dikkate alýnabileceðini ifade etti. Diðer taraftan Brüksel’de bir klinikte hizmet veren ve çoðunlukla Türk ve Faslý hastalarýn tercih ettiði doktor Nuran Býçak da araþtýrma ile ilgili olarak, verilerin kendi deneyimlerini doðruladýðýný ancak þeker hastalýðýna yakalanma oranýnýn 4 kat olmasýný abartýlý bulduðunu ifade etti. Doktor Býçak, “ Türk ve Faslýlar beslenme alýþkanlýklarý anlamýnda Belçikalýlardan farklýlar. Daha þekerli ve yaðlý besinler tüketiyorlar. Bu da þeker hastalýðýna yakalanma risklerini artýrýyor tabii ki. Türk ve Faslýlarýn Belçikalýlardan 4 kat fazla þeker hasatalýðýna yakalandýklarý bilgisi ise biraz abartýlý geldi bana” derken Türklerin kahvaltýda her gün çok miktarda zeytin tükettiklerini ve bunun da hareketsiz kalan kiþiler için çok fazla olduðunu ifade etti. Araþtýrmalarda Türklerin Faslýlara ve Hollandalýlara göre çok daha fazla sigara içtiði ve bunun kalp ve damar hastalýklarý riskini arttýrdýðý belirtildi. Doktor Býçak bu konuda ise araþtýrma verilerini desteklerken eðilimlerin deðiþtiðini de vurguladý “Türkler Belçikalýlardan olduðu gibi Faslýlardan da daha çok sigara içiyor. Ýlk gelen Faslýlar az sigara içiyorlardý. Ancak son yýllarda Faslý gençlerde sigara kullanýmý artýyor. Diðer taraftan Türk erkeklerde sigara içme oraný azalýrken, Türk kadýnlarýnda artýyor. Bu durumda Türk Faslý toplumlarýn farklý kesimlerinde sigara içme alýþkanlýðý ile ilgili eðilimler deðiþiyor ama hala Türklerin diðer gruplardan da- ha çok sigara içiyor olmasý muhtemel” diyen doktor Býçak araþtýrmanýn Türk ve Faslýlarda depresyonun Belçikalýlara ve diðer yabancý kökenlilere oranla oldukça yüksek olarak gözlemlenmesi konusunda ise þunlarý söyledi:” Türklerde bulunduðu ülkenin dilini konuþamama büyük sorun doðuruyor. Kendi dilinde iletiþim kuramadýðý gibi bulunduðu ülkenin dilinde de iletiþim kuramýyor bu da sýkýntýlarýný artýrýyor. Ayrýca Türk ve Faslýlarda özellikle kadýnlarda eþe baðýmlýk, maddi sýkýntýlar depresyona neden olabiliyor” dedi. Araþtýrma sonuçlarý da dikkate alýnarak Limburg Bölgesi’nde Türk ve Fas kökenliler için bir de özel saðlýklý beslenme pramidi tasarlandý. Erika Thijs tarafýndan sunulan beslenme pramidinde saðlýklý beslenmek için gerekenler gösteriliyor. Türk ve Faslýlar için tasarlanan beslenme pramidi için Flaman beslenme pramidi temel alýnmýþ ancak çay, incir ve patlýcan gibi bazý Dr. Nuran Býçak ürünler eklenmiþ. Türkçe ve Arapça’ya çevrilen saðlýklý beslenme pramidi diyetisyenlere ve saðlýk hizmeti saðlayan kuruluþlara daðýtýldý. Bu beslenme piramidi ile ilgili olarak ise doktor Nuran Býçak, giriþimi çok olumlu bulduðunu ifade etti. Sayfa 12x.qxp 10.10.2007 10:57 Seite 1 12 SÖYLEÞTÝK Ekim 2007 ‘Ayrý odalarda yaþamaktansa taþýnmayý tercih ederim’ Hükümet krizi yaþayan Belçika’da Flaman-Valon gerginliði artýnca eski defterler tekrar açýldý. O denli ki Fransýz Topluluðu bayramýnda ilk kez Frankofonlar da “baðýmsýzlýk halinde senaryo yazýlmasý gerektiðini” söylediler. Her zamanki gibi varlýk dengesizliði ve Valonya’nýn ekonomik durgunluðu bilhassa Flaman medyasýnda yer buldu. Buna karþýlýk Frankofon gazeteler olayýn abartýldýðýný açýklayan araþtýrmalar yayýnladý. Peki Valonya’nýn durumu nedir? Ekonomi sanýldýðý kadar kötü mü? Ve en önemlisi: baðýmsýz bir Valonya ayakta durabilir mi? Tüm bunlarý Valon Ekonomi ve Çalýþma Bakaný Jean-Claude Marcourt’a (PS) sorduk. (Not: bu röportajýn bir benzerini Flaman Ekonomi Bakaný Fientje Moerman ile yapýp, iki tarafýn görüþlerini birlikte, yanyana vermeyi planlamýþtýk ancak ilgili Bakanýn istifasý nedeniyle karþýlaþtýrmalý röportaj düþüncemiz gerçekleþemedi.) testine sokmadý. Ýþçi lazýmdý, iþçileri kabul ettik. Tabii ki bugünkü iþ dünyasýnda iletiþim önemli ve iyi konuþabilmek gerekiyor. Bu yüzden Flaman Çalýþma ve Eðitim Bakaný Frank Vandenbroucke ile bir proje geliþtirdik ve Valon iþsizlerin Flaman iþ ilanlarýna yönelmesini istiyoruz. Bunun için iki þart var: önce bu insanlarý orada çalýþmaya ikna etmek ve bunun için þirketleri de biraz özveride bulunmaya zorlamak. Dil bakýmýndan iþ kurumlarý bu Valon iþçilere Flamanca kursu vermeli fakat þirketler de bunu desteklemeli ve dil konusunda anlayýþlý olup kolaylýk saðlamalý. Prensip anlaþmasýna vardýk ve proje baþladý. Dil sýnýrýnýn “Berlin duvarý” olmamasý için de önemli bir proje. Erdem Resne/Mehmet Aydoðdu Valonya’nýn ekonomik olarak geri kaldýðý söyleniyor. Valonya’nýn ekonomik durumu nedir? Hem ekonomik hareketlilik hem de Valon Bölgesi’nin finansal durumu dendiði gibi kötü müdür? Þunu hatýrlamak gerekir ki Valonya geçmiþte dünya çapýnda bir ekonomik güç olmuþtur. Endüstriyel devrim öncelikle Ýngiltere ve Belçika’da doðdu. Ve en büyük endüstriyel toplum 19. yy’da Valonya’da inþa edildi. Yani Avrupa’nýn endüstriyel beþiði Valon bölgesiydi. Ýkinci Dünya Savaþý, Valon endüstrisinin sonunu hazýrladý. Neden? Öncelikle bazý madeni zenginlikler sona erdi. Ardýndan Flaman Bölgesi’ndeki yeni endüstri’nin büyüme oraný Valonya’ya göre fazlaydý. Valonya için “ekonomik gerileme”den bahsettiðimizde, bunu soyutlamak lazým. Diðerlerinin ekonomik büyümesi bizden hýzlý geliþtiði için, gerilemeden bahsediliyor. Fakat zenginlik açýsýndan deðiþiklik yok. Dünya geneline göre Valonya yine zengin bir bölge olarak kabul edilebilir. Sadece etrafýndaki diðer zengin bölgelere göre daha fakir. Flaman Bölgesi Batý Avrupa’nýn en saðlýklý 5-6 ekonomik bölgesinden biri, onlara göre gerideyiz. Fakat Orta Avrupa ve Akdeniz’e göre bile daha zenginiz. Fransa’daki birçok bölgeye nazaran daha iyi performans sergiliyoruz. O yüzden her þeyi çerçevesine göre deðerlendirmek lazým. Belçika genelindeyse hedefimiz, toplumumuzun hayat sandartlarýný yukarý çekmek ve bunu baþarmak için Flaman Bölgesi’yle olan ekonomik açýðýmýzý kapatmak. Dediðim gibi ekonomimizin büyüme oraný düþüktü. Çünkü zaten en yüksek noktaya gelmiþtik. Þimdi ise daha hýzlý büyüyecek yeni sektörlere yönelmemiz lazým, Marshall planýnýn hedefi de bu: Valonya’nýn genel zenginliðini yükseltmek. Bir zorluðumuz var, diðer bölgelere göre iþsizlik oranýmýz yüksek. Bunun iki sebebi var. Ýlki: Belçika endüstrisinin yüksek verimlilikle çalýþmasý. Verimlilik yüksek olduðu için ayný iþi yapmak için daha az insan çalýþtýrýyoruz. Ýkincisi: tarihi endüstrimiz (baþta madencilik) yeniden yapýlandýðýnda birçok insan iþini kaybetti ve onlarý tekrar yönlendiremedik. Marshall planýnýn hedefi bu geçmiþe sünger çekip yeni sektörlere yönelmek. Özellikle hizmet sektörüne yönelmeliyiz. Valonya, Batý Avrupa’nýn lojistik açýsýndan en iyi bölgesi, ki Batý Avrupa da dünyanýn en zengin merkezlerinden biri. Bu alanda 9 üniversite merkezimiz ve dolayýsýyla da araþtýrma gibi birçok kozumuz var. Durum zaten yavaþ yavaþ iyiye gidiyor. Daha çok ekonomik faaliyet ve daha çok istihdam sayesinde yabancý sermayeyi çekme imkanýmýz var. Bugün Japonya ve Amerika’dan gelen yatýrýmcý sayýsýnda artýþ var. Ýþsizlik’ten bahsettiniz ve nedenlerini açýkladýnýz. Fakat Valonlarýn çalýþmak istemediði gibi bir izlenim de var. Me sela Brüksel’e çalýþmaya gelen Flaman lar Valonlardan daha fazla. Flaman bölgesiyle sýnýrda olan Mouscron ve Tour nai gibi þehirlerde Flaman iþ bulma ku - rumuyla anlaþmalar yapýldý ama yine de Valonlar istenilen düzeyde Flaman piyasasýnda iþ bulmuyor... Bu önyargýlara katýlmýyorum. Flaman bölgesinde çalýþan Valon sayýsý 40.000 civarýnda. Bu ülkede 10 milyon insan var. Bunlarýn 3,2 milyonu Valonya’da. Oranlara bakarsanýz, Valonlarýn mobil olduðu görülür. Kaldý ki geçmiþteki tarihi nedenlerden dolayý (not: Frankofonlarýn elit olmasý ve Fransýzcanýn piyasa ve resmiyette daha yaygýn olasý) Flamanlar Fransýzcayý da kolayca öðreniyordu. Valonlarýn Flamanca öðrenmesinden daha kolay ve yaygýn bir durumdu. Ama bugün bu durum tersine dönüyor, Frankofonlar artýk daha kolay Flamanca öðreniyor, Flamanlar ise Fransýzca yerine Ýngilizce’yi tercih ediyor. Bu geçmiþ durum Flamanlara avantaj saðladý ama artýk durum öyle deðil. Korkularý yenmek lazým, 40-50 yýl önce Flamanlar sürüyle Valonya’da çalýþmaya geldiklerinde kimse onlarý dil Dolaylý olarak Flaman dil politikasýný eleþtirdiniz. Flaman Bölgesi’nde Sosyal lojman için kurs mecburiyeti var, bazý þirketler iþçilerin kendi aralarýnda bile Flamanca’dan baþka dil konuþmasýný yasakladýlar. Diðer yandan Valon iþçilerin gelmemsinden yakýnýyorlar. Fla man bölgesinin iþ ve dil politikalarýný çeliþkili buluyor musunuz? Kýsaca lojman için dil bilme þartýna biz Frankofonlar olarak mahkemelerde karþý çýktýk. Valonlarýn ne haddine denebilir ama insani açýdan zor þartlarda bulunan kiþilerin dýþlanmasýný doðru bulmuyoruz. Ýþ konusunda ise Flaman Bölgesi’nde bir yasa var, iþ yerlerinde Flamanca konuþma mecburiyeti öngörüyor. Bu yasa herhalde çok kötü uygulanýyordur zira birçok firmada Ýngilizce konuþuluyor ve bazý yöneticiler Flamanca bilmiyor. Bu yasa açýkça öncelikle Fransýzca’yý engellemeyi amaçlýyor ve kurumsal kriz yaþadýðýmýz bu günlerde bunu belki anlayabiliriz. Flaman Bölgesi’nde Fransýzca’dan korkuluyor. Ama Flaman Bölgesi bu kadar iþ gücüne muhtaçken, Flamanca’yý tam bilmeyen iþçilere tahammül etmeleri gerekir. Valonlarýn Flaman bölgesini lisan bakýmýndan istila etme gibi bir niyetleri yok, bunu asla yapmadýlar. Hiçbir Valon, Flaman Bölgesi’nde “biz burada Fransýzca’yý yaymak istiyoruz” gibi bir tutum sergilemedi. Ýnsanlarýn pratik sorunlarýna çözüm bulmamýz lazým. Flaman ve Valon firmalarýnýn iþçiye ihtiyaçlarý var, bizler de iþçileri bu istihdama yönlendirmeliyiz. Sayfa 13x.qxp 10.10.2007 10:59 Seite 1 13 Ekim 2007 Marshall planýnýn iyi gittiðinden bahsettiniz. Birçok kiþi henüz somut bir et ki görememekten þikayetçi. Ýnsanlar bunun ne olduðunu bile anlamýyor. Somut olarak Marshall’dan ne umuyorsunuz? En büyük sorun, Marshall’ýn sosyoekonomik bir plan olmasý ve bu planlar genelde halký ilgilendirmiyor. Halk plan istemiyor, iþ istiyor. Bir ülkenin ekonomik yapýsýný deðiþtirmek bir gecede olan bir iþ deðil. “Yarýn maaþlara zam yapýyorum” derseniz, insanlar bunu anlar. “Makro-ekonomik çerçeveleri deðiþtirip endüstriyel zenginlik yaratacaðým” derseniz, zamana ihtiyacýnýz var, en az 5-10 sene gerekiyor. Marshall planý Ocak 2006’da baþladý ve 20 aylýk bir plan. Bugün itibariyle bazý deðiþiklikler hissediliyor. Çocuk-bakým sektöründe 1000 kiþilik istihdam yaratýldý, ki bu sorun bizim toplumumuzun en büyük sorunlarýndan biri. Daðýnýk aile düzenlerinde iþ piyasasýna iþçi bulmak için çocuklarý emanet edecek yer bulmak lazým, bilhassa kadýnlar açýsýndan. Birçok kadýn bakýcý bulamadýðý için çalýþamýyor. Birçok insan iþ hayatýný, yaþlanan anne-babaya feda ediyor. Burada da düzen kuruyoruz. Marshall planýnýn en zayýf tarafý, halk tarafýndan anlaþýlamamasý ama biz bunu baþtan kabul ettik. Þimdi ilk semerelerini aldýðýmýz için Marshall’ý halka anlatabileceðiz, yapacaklarýmýzý deðil, yaptýklarýmýzý aktaracaðýz. Patronlar da sendikalar da Marshall planýnýn devamýna inanýyor, artýk halka yaymamýz lazým ve baþlayacaðýz. Patron ve sendikalardan laf açýlmýþ ken... Valonya, endüstriyel devrimden beri sendika mücadelesini en çok yaþa yan bölgelerden biri. Valonya uzun za mandýr sendikal ve sosyalist geçmiþi olan bir bölge. Küresel dünyada eko nomik kalkýnma istiyorsunuz, böyle bir geçmiþi olan bir yerde bu yapýlabilir mi? Tabii ki yapýlabilir. Sendikalar güçlü olduysa, endüstriyel devrim sayesinde güçlü oldular. Sosyal güvenliði kim saðlýyor? Patronlar deðil, iþçilerin grev kasalarý. Sendikalar iþlevi olan kurumlar, hatta gerekli kurumlar çünkü zayýf- larý koruyorlar. Ýþ piyasasýnda hep iþveren güçlü ve iþçileri korumak lazým. Ýyiye gidebilmek için eski sendika modelini muhafaza etmek mi lazým? Deðiþen bir dünyada her zaman temel noktalarla detaylarý ayýrmayý bilmek gerekiyor. Tabii ki küreselleþen dünyada sendikalar sorgulanýyor ve sorgulanmalý. Bu psikolojik deðiþim yavaþ yavaþ gerçekleþiyor, kafalar deðiþiyor. Fakat sendikalar bazen fazla eleþtiriliyor. Ýþçiler adeta provoke ediliyor ve asýl sendikalarýn olmadýðý yerde aþýrýlarýn olduðunu gözlüyoruz. O yüzden eleþtirileri üsluplu yapmak lazým, sendikalar belki deðiþmeli fakat varlýklarý tartýþýlmamalý. Küreselleþmeyle ekonomik model globalleþti fakat iþ dünyasý halen bölünmüþ durumda, rekabet herkesi sardý: “benim iþim var mutluyum, sen iþini kaybettin baþýnýn çaresine bak.” Bu durum halledilmesi gereken en büyük sorun. Rekabet bu kadar küreselleþmiþken toplu refahý düþünecek sistemleri nasýl kurabiliriz, bunu düþünmek lazým. Ýstihdamda ayýrýmcýlýktan sürekli þikayet ediliyor. Bilhassa yabancýlar dertli. Bu konuda çalýþmalarýnýz var mý? Yabancý asýllý topluluklarýn iþ dünyasýna entegre olmasý için çalýþmalar yürütüyoruz. Valonya ve genel olarak Belçika, bir hoþgörü topraðýdýr. Büyük göçler yaþadýk ve hepsini büyük badire olmadan atlattýk (ki belki en son büyük göç, Flaman iþçilerin gelmesiydi!). Bu ülkeye Fas, Ýtalya ve Türkiye’den önemli sayýda iþçi geldi. Tabii ki baþlangýçta bazý sosyal sorunlar yaþanýyor, benim gençliðimde Ýtalyanlar hor görülüyordu, ama entegrasyonu zamanla baþarýyoruz. Ayýrýmcýlýk sorunu sürekli bir sorun deðil. Mesela bir firmada ilk kez oruç tutulmasýyla sürekli oruç tutulmasý arasýnda fark var, farklýlýklar korku yaratýr ve bunlar zamanla aþýlýyor. Tabii ki sektöre göre, iþe göre farklýlýklar gözlemliyoruz. Yapýlan iþ, müþteriyle iletiþim olup olmamasý gibi etkenler, yabancýlarýn bazý sektörlerde gözükmemesini maalesef açýklýyor. Buna karþýlýk bir firma özellikle Müslümanlara bir ürün pazarlayacaksa, Müslüman birini çalýþtýrmayý daha sempatik bulabiliyor. Patronlarla birlikte iþ piyasasýnda farklýlýðý kabullenme ve iyi niyet projesi yürüttüm. Kota sistemini sevmiyorum çünkü bir insaný kapasite dýþý nedenlerle iþe almayý veya dýþlamayý doðru bulmuyorum. Ama þunu diyorum: eðer tüm önlemlere raðmen yabancýlarýn istihdamýný arttýramýyorsak, o zaman zorlayýcý kotalar koymak gerekebilir. Sosyal olarak daha düþük düzeyli semtlerde bir çalýþamamýz var. Fakir semtlerde genelde yabancýlar oturduðu için bu semtlerde baþarýlý olmuþ insanlarýn örnek alýnmasýný saðlamak istiyoruz. Bazý yabancýlar “gereken her þeyi yaptýk ama yine de bize þans tanýnmadý” diyorlar, bu psikolojiyi kýrmak için baþarmýþ insanlarý onlara örnek olarak sunmak lazým ki bu semtlerde eðitim artsýn. Topluluklar arasý para aktarmalarýndan hep bahsediliyor. Türlü rakamlar öne sürülüyor. Valonlar Flamanlara ne kadara mal oluyor? Valonlar, toplumdaki oranlarýna göre çok mu ödenek alýyor? Hayýr. Belçika halkýnýn %33’ünü oluþturuyoruz, devlet bütçesinin %39’unu alýyoruz. Yani büyük bir dengesizlik yok. Ýþsizlikten bahsediyorlar. Ama iþsizlerin yaný sýra Valonlar “baðýmsýzlýðý göze alalým” deyince bazýlarý bunu “baðýmsýzlýk istiyorlar” diye yorumluyorlar. Ben bugün “tüm ihtimaller düþünülmeli” desem, bazýlarý “Marcourt baðýmsýzlýða karþý deðil” diye çarpýtýr. emeklileri, geçici iþten ayrýlmalarý sayarsak, Valonya’nýn Federal giderlerden aldýðý pay yine %35. Yani hakkýmýzdan çok fazlasýný almýyoruz. Ama tabii ki sadece iþsizlik sayýlýrsa daha çok harcama yapýyoruz. Daha fakir olduðumuz için saðlýk harcamalarýmýz da fazla, çünkü gelir düzeyine göre saðlýk durumunun da deðiþtiði kanýtlanmýþ bir gerçek. Buna karþýlýk emeklilik gibi konularda Flamanlar bizden daha uzun yaþadýklarý ve daha yaþlý olduklarý için daha çok harcama yapýyorlar. Üstelik Flaman ekonomisinin en büyük pazarý, Valonyadýr. Fransa ve Almanya’da da bazý bölgeler diðerlerini ayakta tutuyor. Almanya’daki en fakir ile en zengin bölgeler arasýndaki farka bakarsanýz, Valonya – Flaman Bölgesi farkýndan daha büyük olduðunu görürsünüz. Flamanlar sürekli baðýmsýzlýðý göze alýyor. Bu yýl ilk kez Fransýz Topluluðu bayramýnda bu olasýlýk düþünüldü. MR’den bazý isimler baðýmsýzlýk halinde senaryolar üretmek gerektiðini belirtti. Baðýmsýz bir Valonya ekonomik olarak ayakta durabilir mi? Ýyi bir soru ama bu senaryolarý biz neden göze almýyoruz? Çünkü Valonlar “baðýmsýzlýðý göze alalým” deyince bazýlarý bunu “baðýmsýzlýk istiyorlar” diye yorumluyorlar. Ben bugün “tüm ihtimaller düþünülmeli” desem, bazýlarý “Marcourt baðýmsýzlýða karþý deðil” diye çarpýtýr. Doðruyu söylemek gerekirse ben Çalýþma Bakaný olarak bir uzmanlar grubundan rapor istedim. “Flamanlar baðýmsýz olursa ne olur?” konulu bir çalýþma. “Hayýr, bu çalýþmayý yapmamak gerekir” dendi, çünkü bunun Flamanlara cesaret vereceðini düþünüyorlar. Bence bu yanlýþ. Valonlar, “gelecek projemiz nedir?” diye kendilerine sormalý. Bunun cevabý “birlikte yaþamak istiyoruz” olsa bile bir fikir üretmek gerekiyor ve korkmamak gerekiyor. Ama bir þeye karþýyým: konfederalizm. Bence konfederalizm, ayný evi paylaþýp “mutfaða, banyoya ve bodruma girmek yasak, kendi odanda kal” demek gibi bir þey. Bu durumda taþýnmak daha iyi. Sayfa 14x.qxp 10.10.2007 14 rs e v An 09:53 Seite 1 Belçika’daRAMAZAN Ekim 2007 l e s k rü B Belçika Türk Federasyonu Baþkaný Zeki Yarol, federasyona baðlý dernek baþkanlarýný eþleriyle birlikte, Brüksel’de Diyanet Vakfý lokalinde verdiði iftara davet etti. l e s k ü Br Anvers’in Berchem semtinde faaliyet gösteren Türk-Belçika Dostluk Derneði Baþkaný Yýlmaz Karaca, dernek lokalinde verdiði iftar yemeðinde dostluk ve dayanýþma mesajlarý verdi. BETIAD, iftar yemeðinde Flaman Giriþimciler Derneði Unizo ile iþbirliði anlaþmasý imzaladý. rs e Anv Avrupalý Türk Demokratlar Birliði UETD’nin Brüksel’de verdiði iftar yemeðinde UETD’nin faalyetlerini anlatan sinevizyon gösterisi yapýldý. oi ler r a h C Merkezi Anvers’te bulunan Türk Dernekler Birliði SintJansens Plein’de 22-24 Eylül tarihleri arasýnda Ramazan þenlikleri düzenledi. Konuklarý Nasrettin Hoca karþýladý. Marchienne Türk Kültür Ocaðý bölgedeki Belçikalý dostlarýný aðýrladý. Baþkan Emin Karadeniz, yemekte yaptýðý konuþmada iki toplum arasýnda birlik ve dayanýþmanýn önemini vurguladý. VEFAT VE BAÞSAÐLIÐI Çizerimiz Ýsmail Doðan’ýn kardeþi Çetin Doðan genç yaþta aramýzdan ayrýlmýþ týr. Doðan ailesine baþ saðlýðý dileriz. BÝNFÝKÝR Sayfa 15x.qxp 10.10.2007 09:54 Seite 1 Ekim 2007 Belçika’daRAMAZAN k Gen 15 e Lièg Türk Dernekler Birliði’nin kurduðu Ramazan çadýrýnda her akþam iftar verildi. Müslüman olan olmayan tüm topluma açýk olan çadýrda belirli bir program çerçevesinde her gün farklý konuklar davet edildi. Birliðe baðlý derneklerin baþkanlarýnýn davet edildiði gecede konuklar arasýnda Belediye Baþkaný Jef Gabriels de vardý. r lde o Z n de Liège Merkez Camii Derneði her gün iftar yemeði verdi. Bunun yanýsýra bir günlük çadýr kuran Merkez Camii yöneticileri, amaçlarýnýn farklý kültürlerin biraraya geldiði bir buluþma ortamý yaratmak olduðunu vurguladý. t n e G Kültürlerarasý Platform Derneði’nin Liège þubesince Kongreler Sarayý’nda verilen iftar yemeðine Ýtalya Baskonsolosu Marco Riccardo Rusconi ile Liège Belediye Meclis üyesi Mehmet Aydoðdu da katýldý. s ier v r e V Heus Heusden-Zolder Belediyesi Encümeni Selahattin Özer’in inisiyatifi ve bölgede bulunan esnaf ve iþadamlarýnýn katkýlarýyla 600 kiþilik iftar çadýrý kuruldu. Öz Dernekler Federasyonu (FZOVL), iki hafta boyunca iftar çadýrý kurdu. Çadýrýn ikincisi Wondelgemstraat’taki kilisenin bahçesinde hizmet verdi. Verviers Türk Kültür Ocaðý, dernek lokalinde geniþ katýlýmlý bir iftar yemeði verdi. Aileleri ile birlikte olmaya özen gösteren ülkücüler, bu iftarda da eþleri ile birlikte yeraldýlar. Sayfa 16x.qxp 10.10.2007 10:40 Seite 1 16 [email protected] Zamanýn dijital hýzý aman teknoloji zamaný, anladýk. Fakat dünyayý kalkýndýralým derken bize neler oluyor acaba, bu dijital iliþkilerin hýzýnda? Neler yaþýyoruz hiç durmadan koþarken. Yarýný düþünerek, bugünden alakasýzken. Tanýmadýðýmýz bir hayata söz vermiþcesine, getirilerini bilmediðimiz yarýna harcýyoruz kendimizi. Verdiðimiz sözlerin kurbanýyýz, mola vermeden koþarken. Ve teknoloji her yeni gün zamanýn hýzlanmasý için çalýþadursun, bizler tuþlarýn hýzýnda nefes alarak, onun kölesi oluyoruz. Ýnsanlýðýn kendi yarattýðý teknolojinin kölesi O, kitaplarýn yaolacaðýný Ýngiliz yazar saklanmaya gerek Aldous Huxley, henüz 1932 yýlýnda bize anlatduyulmayacaðýnmaya çalýþmýþtý. Fakat o dan, çünkü artýk dönemlerde gözleri kör kitap okumak isteadamýn gelecek hakkýndaki bu kararlý konuþmayecek kimsenin larý kimseye inandýrýcý kalmayacaðýndan gelmemiþti. korkuyordu. DoðDaha 1930’lu yýllarda, ileri teknolojik çaðýn çok rularýn ve adaletin baþýnda kimsenin tahmin umursamazlýk deetmediði kehanetler ortanizinde boðulmaya atýyordu, bu genç sýndan korkuyordu. adam. Gözleri neredeyse görmüyordu. Geçirdigi bir hastalýktan dolayý fiziksel görme yetisi zayýflamýþtý. Ve yine de o, geleceðin dönüþümünü, insanlarýn tüketimin altýnda ezileceðini, üstlerindeki baskýdan zamanla hoþlanmaya baþlýyacaklarýný, düþünme yetilerini tembelleþtiren teknolojiyi yüceltmeye çalýþacaklarýný öngörüyordu. Kitaplarýn yasaklanmasýndan ya da düþünce özgürlüðünden korkmuyordu. Ýnsanlarýn bilgisiz ve yetkisiz býrakýlmalarýndan korkmuyordu. Gerçeðin insanlardan gizlenmesinden de korkmuyordu. O, kitaplarýn yasaklanmaya gerek duyulmayacaðýndan çünkü artýk kitap okumak isteyecek kimsenin kalmayacaðýndan korkuyordu. Doðrularýn ve adaletin umursamazlýk denizinde boðulmasýndan korkuyordu. Ýnsanoðlunun artýk tepkisizleþmesinden, tepki ihtiyacý duymamasýndan korkuyordu. Bunun asýl sebebi kiþinin doyumsuzluðu sonucu kendisinden sýkýlmasý olabilir. Veya aþinalýðýn yarattýðý býkkýnlýk. Dünyayý algýlama yetilerimiz üretici bir yapýdan çok eleyici bir iþleyiþe sahiptir. Fakat bizler küçük dünyacýklar oluþturarak ýþýðýn gösterdiðinden daha fazlasýný görmek için çaba harcamýyor aksine görmediðimiz þeyler hakkýnda hikayeler duymaktan her zaman hoþlanýyoruzdur. Büyük hikayelerin bir parçasý olmak gibi hatalarda bulunmayýz zaten. Çünkü suçlu bir baþkasýdýr. Bilgiye kolay yoldan ulaþmak dururken, neden elimizde kitapla anti tezlere yer verelim? Elimizde ne olursa olsun, sonuçta Huxley’in korktuðu bizim baþýmýza geldi: ‘insanlar pasifliðe ve egoizme sürüklenecek kadar fazla ‘dijital’ bilgi yaðmuruna tutuldular’. Ve böylesi çabuk geliþmeler aklýn aldýðý her þeyi birer meta olarak algýlamamýza neden olur. Z Ekim 2007 ARTfikir ‘Ne artizim ne sanatçýyým, ben aþýk biriyim’ Avrupalýlar onu “Anadolu müzik geleneði ve sufizm etkisi ile kültürel ve etnik miras temelinde Türkiye ve Mezopotamya müziði yapýyor” diye tanýtýyorlar konser duyurularýnda. Uzun yýllardýr Avrupa’da epeydir de Belçika’da yaþayan Tanar Çatalpýnar’ý birlikte tanýmaya ne dersiniz? Erdinç Utku “Ne artizim ne sanatçý. Ben aþýk biriyim” diyerek ozan olduðunu özellikle vurgulama gereði duyuyor Çatalpýnar. Artiz ve sanatçý(!)dan geçilmeyen bir ortamda haksýz da sayýlmaz. “Halk müziði, benim temelim. Halk müziðini kendime göre yapýyorum. Kulaðýma giren diðer farklý müzikler de yüreðime girdi. Blues, caz, pop... Her müzik, her müziðe ait. Bütün müzikler kardeþtir. Çünkü bütün insanlar kardeþ. Avrupa müzik kültürünün büyük bölümü keltlere ait. Tarým aletleri gibi müzik aletleri de onlar sayesinde gelmiþ. Galler, Ýrlanda ve Breton(Fransa) danslarý halaylarý, Mezopotamya danslarý gibi. Sufizm denince Mevlevi ya da Alevi sufizmi kalýplarýnda algýlamýyorum. Sufizmden ben Zerdüþtlerin filozofu Zarathustra anlýyorum” diyerek Batýlýlarýn müziði ile ilgili tanýmlamalarý açma gereði duyuyor. Halkevleri geleneðini tatmýþ olan Çatalpýnar, sanatýn çeþitli dallarýnda yer almýþ. Kabare ve çocuk tiyatrolarýnda oynamýþ. Tanar Çatalpýnar 1943 yýlýnda Ankara’da doðmuþ ama babasý Elazýðlý olduðu için kendisini “Elazýðlý” olarak nitelendiriyor. Babasý evde akordion ve saz çalarmýþ. Amcasý Radyo evinde saz sanatçýsýymýþ. Ninesi ise tek elini kulaðýna atýp türkü çýðýrýrmýþ. Evde klasik müzik, Fas, Arap, Yunan müziði, sinemada Elvis dinlemiþ. Dedelerinden hoþgörü ve evrensellik miras kalmýþ. Hafýz Burhan, Muharrem Ertaþ, Aþýk Veysel dinlemiþ. Avrupa macerasý 1973 yýlýnda baþlýyor. Bir arkadaþý ile birlikte Rotterdam’a gelmiþ. Amacý oradan Ýngiltere’ye sonra da Güney Amerika’ya gitmekmiþ. Evdeki hesap (ortak) pazara uymamýþ. Roterdam’da kulüplerde çalmýþ, kaçak olarak fabrikalarda ve gemilerde temizlik yapmýþ. 1974 yýlýnda evlenmiþ. Ýþsiz kaldýðý zamanlar Halkevlerinde küçüklere müzik dersleri vermiþ. Rotterdam’da Mozaik TV adýndaki bir televizyonda 10 yýl teknik sorumlu olarak çalýþmýþ. Bu arada 3 yýllýk bir plak stüdyosu denemesi var. Belçika ile buluþmasý 1992 yýlýndan itibaren Liege’de yaþayan ikinci hayat arkadaþý nedeniyle olmuþ. 2000 yýlýnda ise Brüksel’e taþýnmýþ Çatalpýnar. Türkiye’den geliyor, Belçika’da yaþýyor, resmen Hollandalý ama kendini dünya yurttaþý olarak görüyor: “ Ben hem Hristiyaným hem Yahudiyim hem Müslümaným. Ýsmim insan. Mecbur kaldýðým için pasaport taþýyorum, hiçbir pasaportun meraklýsý deðilim” Hatta 1994 yýlýnda “Hartverschewend” adlý Hollanda yapýmý filmde oynamýþ. Ýlk kez 1970 yýlýnda Fikret Kýzýlok ve Aþýk Veysel gibi ustalarla birlikte TRT’de televizyona çýkmýþ. Ýlk 45’liði 1972 yýlýnda çýkmýþ. Soprano saksafon, saz, gitar, mýzýka, perküsyon (vurmalý çalgý) çalýyor. Hepsini de kendi kendine öðrenmiþ. “Saz çalýþýma saz çalýyor, gitar çalýþýma gitar çalýyor demezler. Ben kendime göre çalýyorum” diyen ozanýn en iyi hükmedebildiði enstrüman ses, en önemli entrüman da o zaten. Tanar Çatalpýnar demek, “Turqoise”, “East meets West”, “Anadolu&Andalucia”, Acha ve Tan müzik gruplarý demek. Ya da tam tersi, bu gruplar demek Tanar Çatalpýnar demek. Çatalpýnar þu günlerde kendini tamamen 6 ve 20 aylýk 2 küçük çocuðuna vermiþ durumda. Çoçuklarýna bakmaktan, onlarý kendisi yetiþtirmekten zevk alýyor. Müzik çalýþmalarýný da fýrsat buldukça sürdürüyor. TANAR olarak konserler veriyor, orkestra isterlerse de TANAR ve arkadaþlarý olarak sahne alýyor. Düzenleme ve bestelere katký anlamýnda belirleyici olduðu içinde yer aldýðý gruplarla ilgili olarak “Gruba deðiþik insanlar girdikçe kendi katkýlarýný kendi anladýklarý þekilde yapýyorlar. Kiþilerin karakteri, müziðin rengini, kokusunu deðiþtiriyor. Temel ama hep ayný: Biz, hepimiz kardeþiz” diyerek farklý insanlar ve farklý týnýlarýn füzyonuyla “insan”a doðru yaptýklarý yolculuðu anlatýyor. Turqoise: 1987 yýlýnda Rotterdam’da Türk ve Hollandalý sanatçýlarla kurulmuþ. Caz-Rock, etnik otantik caz yapan grup 1990’da sona ermiþ. East meets West: “Pop-blues-otantik” füzyonu müzik yapan grup 1990 yýlýnda kurulmuþ. 20’yi aþkýn televizyon programýna, Ýngiltere, Almanya, Fransa turnelerine, Anvers, Gent vb. festivallerine çýkmýþlar. Grup 1995 yýlýnda sona ermiþ. Anadolu&Andalucia: Ýstanbul Festivali’nin yapýldýðý ilk yýl kurulmuþ. Ýki flamenko gitar, iki saz. Ýspanya’daki 700 yýllýk Endülüs kültürünü kökeniyle buluþturan bir arayýþ, yolculuk. Acha: 1996 yýlýnda Lahey’de yaþayan Aþok Pathak ile birlikte kurmuþlar. Hint aþýk geleneði ile Anadolu müziði buluþmuþ. Buna Hollandalýlar da katýlýnca kendine özgü yeni bir tür çýkmýþ ortaya. Acha, hala senede bir konserle devam ediyor. Tan: 2001 yýlýnda bir gecede Belçikalý Kemancý, Ýsrailli Bascý ile Tanar’ýn sazý ve sesi birleþince çok olumlu tepki alýnmýþ. Grup olarak 2006 yýlýna kadar devam etmiþler. Sayfa 17x.qxp 10.10.2007 10:45 Seite 1 Ekim 2007 ARTfikir 17 ‘Öteki kitap’ fuarýna yoðun ilgi Erdinç Utku lternatif bir kitap fuarý olarak baþlayan yýllýk “ÖTEKÝ KÝTAP” etkinliðinin 31.si 6-7 Ekim tarihlerinde Anvers’te Zuiderpershuis Dünya Kültürleri Merkezi’nde gerçekleþtirildi. Öteki Kitap Fuarý’ný 4000 kitapseverin ziyaret ettiði açýklandý. Het Andere Boek Derneði’nin, Oxfam-Wereldwinkel Antwerpen ve Wereldculturencentrum Zuiderpershuis ile birlikte düzenlediði bir etkinlikti bu. Etkinlik Belçika’da ve yurtdýþýnda çýkan kitaplarý okuyucularla buluþtururken, söyleþi, edebi tartýþ- A ma ve kitap okuma etkinlikleriyle yazarlarý da kitapseverlere tanýtýyor. Ermeni kökenli Antonia Arslan’ýn atalarýnýn Anadolu’dan Ýtalya’ya göçünü anlattýðý ve 1915 olaylarýna vurgu yaptýðý romaný ve Erdal Balcý’nýn De kinderen van Attila (Atilla’nýn Çocuklarý) kitaplarý 6 Ekim’de “Aile kronolojisinde ve Tarihte ermeni Soykýrýmý” konulu tartýþmada VRT’den Lukas de Vos’un yönetiminde tanýtýldý. 7 Ekim’de ise de Hollanda’da yabancý kökenli kabareci olarak ünlendikten sonra önyargýlar ve kendi yaþam öyküsü temelinde kitaplar yazan Nilgün Yerli ile gazeteci Nadia Dala söyleþti. 2006 yýlýnda Bangbang oyununu ünlü Carre Tiyatro Salonu’nda kapalý giþe oynayan kabareci “Yüzyýllýk göçmenlik”ten býktýðýný söyledi. Yerli, bizi yabancý kökenli olarak görmeyin, oyuncu ya da yazar olarak görün dedi. Yazarýn kendi özyaþam öyküsünü anlattýðý “De Garnalenpelster” adlý kitabýnýn filme çekileceði açýklandý. Sezonun hasatý konulu edebi etkinlikte Annelies Verbeke, Mustafa Kör ve Chika Unigwe kitaplarýndan parçalar okundu, yazarlar ve kitaplarý okuyuculara tanýtýldý. Mustafa Kör, "De Lammeren -Kuzular" adlý romanýndan pasajlar okuyup, sorularý yanýtladý. Kör daha sonra diðer yazarlarla birlikte kitaplarýný imzaladý. Kenan Görgün kitaplarýný imzaladý Serpil Aygün ransýzca yazdýðý romanlarla Fransa ve Belçika'da adýndan sözettiren Belçikalý Türk Yazar Kenan Görgün, Brüksel’de üçüncü romaný “Toplu Mezar (Fosse Commune) “ýn imza gününde okuyucularý ile söyleþti. Yazarýn imza günü ve söyleþisi Filigranes Kita- F bevi’nde düzenlendi. Kitaplarý Fransa ve Belçika’da ilgiyle karþýlanan yazarýn son romaný, babasý meçhul olan bir uyuþturucu baðýmlýsý, Randall Hollister’in hikayesini anlatýyor. Hayatýndan býkan Hollister, 1961’de yok olmuþ bir þehrin sokaklarýnda gezerken kendini aniden bu çaðda buluyor. KASIM 2005... EKÝM 2007... 22 sayýdýr yine ayný heyecanla 10 BÝN ADET Binfikir’i tam zamanýnda çýkartýp tüm Belçika’ya daðýtýyoruz Reklam vermek için: 0484 / 528 902 [email protected] Maymunlar neden ülser olmaz? Ekim’de Anvers Ceza Mahkemesi’nce baþlanan Hans Van Themsche davasý basit bir yabancý düþmanlýðý veya ýrkçýlýk olayý deðildir. Bugün Belçika Federal Hükümeti’ni kurmaya çalýþan partilerden en kuvvetlisinin, Vlaams Belang’ýn siyasi emelleriyle ayný çizgide olduðu açýkça bellidir. Tabii ki bu parti silahý ateþleyip kurþun sýkmadý. Ama yýllarca özgürlük bahanesiyle yavaþca yaydýðý görüþlerinin meyvesi olan bu kin, bu yabancý düþmanlýðý iki kiþiyi öldürdü ve de Türk vatandaþý Songül Koç’u yaraladý. Bu olay bizleri, kin denilen þeyi derin ve kalýn noktalarýna kadar sorgulamaya zorluyor. Ýçinde yaþanan sistem genelde Belçika’da yýllardoðrusal olmayan düþündýr tecimsel ve celer uyarýnca iþlediðinanamalcý deðerden dolayý kin ne insan, ne din, ne dil, ne kimlik ler kuramýna verine de sebep arýyor. Önce len yoðun siyasi sessiz ve haince kiþileri desteðin çok azýkuþatýr sonra toplum adýna sinsi ve þiddetli bir zený insanlara verhire dönüþtüðü için farkme cömertliðinde lýlýk taþýyan insan ve þeyleri birer tehlike unsuru bulunulursa insaolarak görüverir. noðlu yeni bir çaFlaman toplumunun ða girebilir. devlet olma rüyasý bir akýl tutulmasýna benzer. Toplum öðretmenliði kavramý içinde tarihin ilerletici unsurlarý ve eleþtirel akýl anlayýþýndan yoksun olarak yola çýkmasý kötü bir serüven baþlangýcýna benzer. Yaþamdaki her þey gibi siyaset de dahil olarak insaný etkenlemesi, içinde yaþanýlan toplumsal koþullarla ilintilidir. Dolayýsiyle bir birincil ve yerel anlayýþ, bir de ikinci-düzen ve yabancý anlayýþ ortaya çýkar. Aradaki tek fark ise, ikinci-düzen ve yabancý eklem anlayýþý bir gelenek olmadýðý için eleþtirel ve tartýþmacý bir tutumdur. Bu nokta bizlerin, yani yabancý kökenli Belçikalýlarýn doðal yeridir. Dünyanýn bütün yoksul ülkelerinin, hatta Türkiye’nin temel çýkarlarýnýn Batý toplumlarýnýn çýkarlarýyla zýt bir karakter taþýdýðýndan yola çýkarak sosyolojik bilimlerin evrensel olmadýðýný ileri sürenlerin bir mayýn tarlasý üzerinde olduklarýndan haberleri bile yok gibi. Belçika’da yýllardýr tecimsel ve anamalcý deðerler kuramýna verilen yoðun siyasi desteðin çok azýný insanlara verme cömertliðinde bulunulursa insanoðlu yeni bir çaða girebilir. Hepimiz bunu yanlýzca umut etmekle kalmayýp, talep etmek durumundayýz. Yaþamýn daha çok itelemesi ile bazý deðerler kaybedilir. Fakat para veya tazminat ile yaþam satýn alýnarak huzura kavuþulmaz. Ýþte bütün bunlara dayanarak Hans Van Themsche davasýnýn sonucu bir örnek teþkil etmelidir. Deðilse neden maymunlarýn ülser olmadýklarý bir soru olarak kalýr. Her birimizin dehþet uyandýrabilecek bir yönü olduðunu biliyor ve ürküyorum. 1 Sayfa 18x.qxp 10.10.2007 09:50 Seite 1 Ekim 2007 18 Hayt Huyt Park Haydar Abi “Delikanlý adamýn köþesi... Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!” BÝR ÞEY BÝLÝYORUZ DA SUSUYORUZ! Þimdi www.binfikir.be sitesini günlük olarak izleyenler, ‘Haydar Abi niçin susuyor, önemli geliþmeler oluyor ama o hala suskun, onun engin görüþ ve deneyimlerinden yararlanmak istiyoruz’ diye soruyorlarmýþ. Biz susuyorsak bir þey biliyoruz da susuyoruz. Haydar Abi’niz öyle kolay kolay susmaz. Onu susturmaya da zaten kimsenin gücü yetmez. Daha fazla konuþmak için susuyorum dersem ne dersiniz? Kendi radyo ve televizyon programlarýma baþlayacaðým. Radyolardan Ramazan, Selahattin ve Ünal zaten epeydir Haydar Abi sadece kapýmýz deðil mikrofonlarýmýz da sonuna kadar sana açýk, gel, halkýmýzý bizzat radyodan bilgilendir diyorlardý. Nihayetinde toplumumuzun benim gibi biri tarafýndan eðitilmesi, bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesi lazým. Ulusal kanallardan da canlý program yapmamý isteyenler var, o mevzuyu da benim koçlarla deðerlendiriyoruz. Haydar Abiniz yaparsa delikanlý program yapar. Öyle kýytýrýk iþlerle uðraþmaz. HÜKÜMETÝ KURAMAZLARSA EL KOYACAÐIM Daha önce yazmýþ mýydým bilmiyorum ama artýk kabak tadý verdiler. 121 gün oldu ortada hala hükümet yok. Geçen gün Yves’i bir kenara çekip kulaðýný çektim. “Bak Yves’ciðim bu ikinci ve son denemen, baþardýn baþardýn, baþaramazsan hükümete el koyacaðým ona göre ha” deyince bizimki panikledi. Apar-topar gidip hemen iltica ve göç konularýnda anlaþmýþlar. Vatandaþlýk, aile birleþimi ve iltica zorlaþtýrýlmýþ. Bizim koçlar “abi yanlýþ yaptýn, Yves Leterme’yi korkutmayacaktýn. Bak aceleyle anlaþýp, iþimizi zorlaþtýrdýlar. Halbuki biz Joelle Milquet’den kaçaklara genel af bekliyorduk” diye bana yakýndýlar. Laf aramýzda bizimkiler arasýnda da bayaðý turist var. Hatta birinin aklýný çelmiþler Binfikir’e Turisti mahlasýyla þiirler falan yazýyor. Günlerdir hiçbir konuda doðru dürüst anlaþamayan koalisyon partileri yabancýlara karþý nasýl jet hýzýyla birleþti ben de anlamadým! FUAT’A AYIP ETTÝLER Fuat iyi çocuktur. Hatta Cavcav’la da ben tanýþtýrdým. Ama Cavcav biraz Civciv çýktý ve bizim Fuat Çapa’ya yamukluk yaptý. 5 Maçta futbolcu daha oyuna ýsýnamýyor be adam! Dayamýþsýn çocuðun eline 89 sakatý ve uyumsuz teknik ekibi sonra Fuat’tan supermanlik bekliyorsun. Yok deve! BINFIKIR.BE YENÝLENMÝÞ! Yav kardeþim, oynamayýn þu milletin beyniyle yaa. Eskisi ne güzeldi öyle. Sýrala haber, yazý ve karikatürleri alt alta, olsun bitsin. Eþþek kadar fotoðrafý koyup, ekranda yeri niye boþuna harcýyorsunuz? Ben oraya 4-5 tane haber sýðdýrýrým. Hem niye gidip öyle farklý bir tasarým seçip Belçika sanal aleminin raconunu bozarsýnýz! Ayrýca yamuk çizer Ýsmail’e köþe vermenize de alýndým þahsen! www.binfikir.be adresine girerseniz bana hak vereceksiniz sevgili okurlar. KREDÝ KARTI – ÝNTERNET Bu ülkede kredi kartýný kaybetmek, kredi kartýyla internet üzerinden alýþ-veriþ yapmaktan ya da internet bankacýlýðýndan daha az zararlý. Hiç deðilse kartý kaybettiðini farkedince bloke ettirebiliyorsun. Ya diðerlerinde öyle mi! Sen farkýnda olmadan adamlar sövüþlemeye devam ediyor. Taa ki aylar sonra gazetelere haber olunca fark ediyorsun kaz gibi yolunduðunu! DÝREKT ESKÝÞEHÝR! Aydýncýðýmý severim. Ýyi çocuktur, saygýda kusur etmez. Daha önce direkt uçuþlar direkten dönmüþtü. Helal olsun çocuða sonunda direkt Eskiþehir uçuþlarýný gerçekleþtirdi. Sadýk Köksal’ý da kaparak iyi bir iþ yaptý. Desti’den çocuklar beni de ilk uçuþa davet ettiler, hatta daha sonra Aydýncýðým bizzat aradý ama çok istememe karþýn ben gidemiyorum. Sayfa 19x.qxp 10.10.2007 08:54 Seite 1 Ekim 2007 EÐÝTÝM 19 Çocuðunuzu duygularýndan dolayý suçlamayýn Kardeþ kýskançlýðý, tüm çocuklarda görülebilecek bir durum. Uzmanlar, Anne babalarýn, bu durumu anlayýþla karþýlamasý gerektiðini, çocuðun endiþelerinin farkýnda olarak, onun ne hissettiðini anlamanýn birlikte çözüm yolu bulmak açýsýndan önemli olduðunu söylüyorlar. Emel Kýlýç ocuklarda yeni doðacak kardeþinin kýskanýlmasý oldukça sýk gözleniyor. Hatta uzmanlara göre; kardeþini kýskanan çocukta okul baþarýsýnýn düþmesi, küçük yaþ özelliklerine geri dönme, anne ve babaya aþýrý baðlanma, hýrçýnlýk da zaman zaman görülüyor. Uzmanlar, ''Çocuðunuza onu anladýðýnýzý hissettirin, onu duygularýndan dolayý suçlamayýn'' önerisinde bulunuyorlar. Günce Danýþmanlýk Merkezi'nden Uzman Psikolojik Danýþman Seçil Akaygün Cüntay ile 'kardeþ kýskançlýðý ile ilgili görüþtük. Cüntay, konuyla ilgili sorularýmýzý þöyle yanýtladý: Ç BÝNFÝKÝR:: Çocuklarda kardeþ kýskançlýðý olduðunu ebeveyn nasýl farkeder? CÜNTAY: Kardeþini kýskanmak tüm çocuklar için karþýlaþýlabilecek bir durum olduðundan, kýskançlýðýn çocuðun hayatýndaki ifadesi durumun ciddiyeti hakkýnda anne babaya bilgi verebilir. Kimi çocuk kardeþi olduktan sonra, daha küçük yaþlara ait, alt ýslatma, emzik isteme gibi davranýþlarda bulunurken, kimisi anne ve babasýna daha çok baðýmlý hale gelir. Kardeþine fiziksel zarar vermek, onun hakkýnda kötü konuþmak, düþmanca tavýrlar sergilemek anne babalarý kýzdýran durumlar da olsa, bunlarý çocuðun yeni durumla baþ etmekte zorlandýðýnýn sinyali olarak yorumlamak gerekir. Eðer çocuk yeni durumu kabul etmekte zorlanýyor, zaman geçmesine raðmen, duygularýný yönetmekte güçlük yaþýyor ve kardeþi ile olan iliþkisinde rekabet çok aðýrlýklý gidiyorsa, kardeþ kýskançlýðýndan bahsedebiliriz. BÝNFÝKÝR: Çocuklarý, kýskançlýk nasýl etkiler? Kýskançlýk sonrasý çocuklarda neler gözlenebilir? CÜNTAY: Kýskanma insan do- ðasýna ait bir duygu olduðu için, hepimizin kýskandýðý durumlar veya kiþiler olabilir. Ancak eðer bu kýskançlýðýn dozu, bizim taþýyamayacaðýmýz, iç dünyamýzda dengeye oturtamadýðýmýz, bizi zorlayan, hatta öfkelendiren bir hale dönüþüyorsa, bu durumdan olumsuz etkilenmeye baþlarýz. Çocuklar da bu durumu yönetmekte zorlanýrlarsa, küçük yaþ özelliklerine geri dönme, parmak emme, alt ýslatma, uyku düzeninde deðiþiklik, akademik baþarýda düþme, okulda dikkatini toparlamada güçlük, anne ve babaya aþýrý baðlanma, hýrçýnlýk gibi tepkiler gösterebilirler. BÝNFÝKÝR: Yeni doðan bebeðin diðer çocuk tarafýndan kýskanýlmasý durumunda, anne babalar çocuða nasýl davranmalý? CÜNTAY: Yeni doðan kardeþin kýskanýlmasý normal bir durumdur. Her çocuk, yeni doðan kardeþini kýskanabilir. Doðumdan sonra yaþanan kýskançlýklarda ise en önemli ilke, bu tür duygularýndan dolayý çocuðu suçlamak, kýzmak, ayýplamak yerine, hislerini anlamaya çalýþmak ve gerekirse üst üste güvence vermektir. “Sanýrým kardeþinin aramýza katýlmasýyla ilgili duygularýn biraz karýþýk, onu hem çok severken, bazen de kýzýyor olabilirsin” diyerek hem onun hislerinden bahsetmeniz, hem de anlayýþ gösterdiðinizi bilmesi oldukça önemlidir. Güvence vereceðiniz alanlar ise, onun hala sizin için çok özel ve deðerli olduðu, onu çok sevdiðiniz, onunla zaman geçirmekten çok hoþlandýðýnýz olmalýdýr. BÝNFÝKÝR: Boþanmýþ ailelerin çocuklarýndaki ‘kardeþ kýskançlýðý’ ile ilgili önerileriniz neler olur? CÜNTAY: Boþanmýþ anne veya babanýn ikinci bir bebeðinin olmasý durumunda çocuklar yaþlarýna ve geliþim düzeylerine göre farklý tepkiler verebilirler. Tepkilerin altýnda, yine eskisi gibi sevilip sevilmeyeceði, anne ve babasýnýn yeni doðacak bebeði daha çok seveceði, kendisiyle ilgilenilmeyeceði, anne veya babasý ile olan iliþkisinin bozulacaðý gibi endiþeler vardýr. Bu endiþelerin farkýnda olmak, çocuðun ne hissettiðini anlamak, birlikte çözüm yolu bulmak açýsýndan çok önemlidir. Diðer anne ve babanýn da sürece olumlu katkýlarýnýn olmasý, “aile” kavramýna yeni eklenen bireyle ilgili farklýlaþan durumun çocuðun bakýþ açýsýndan deðerlendirilmesi yararlý olacaktýr. kenangörgü[email protected] Uzman Psikolojik Danýþman Ece Akýn Bakanay ise çocuklar arasýnda rekabet ve kýskançlýðý azaltmak için ailelere önerilerini söyle sýraladý: - Çocuklarýn bireysel özelliklerini fark etmeye ve desteklemeye özen gösterin, her birinin sahip olduðu güçlü yanlarý ve becerilerini ortaya çýkarmalarý için destek olun. - Davranýþlarýný eleþtirirken birbirlerini örnek olarak göstermeyin ya da kýyaslamayýn. - Her bir çocuðunuzla kýsa da olsa bireysel zaman geçirmeye çalýþýn. Eþinizden bu konuda yardým alarak anne-çocuk ve baba-çocuk birlikte eðlenceli zaman geçirin. - Çocuklarýn kavgalarýnda taraf tutmayýn, eðer mümkünse (çok ciddi durumlar dýþýnda-fiziksel zarar verme gibi) tartýþmalarýna karýþmadan kendilerinin çözüm yolu bulmalarýný destekleyin. - Kardeþ olmalarý birbirlerinden her zaman hoþlanmalarý anlamýna gelmez, birbirlerine karþý olan olumsuz duygularýný uygun þekilde ifade etmeleri için fýrsat verin. - Ýstenmeyen davranýþlara (kavga ve tartýþmalara) odaklanmayýn, bunun yerine birbirleri ile iyi geçindikleri olumlu davranýþlarý fark edip ödüllendirin. - Aile içi paylaþýma ve birliðe önem verin. - Aile kurallarý belirleyin. Ev ortamýnda genel olarak geçerli olan birkaç temel kural belirleyin. Her duruma o anda çözüm üretmeye çalýþmaktansa genel düzenlemeler yapmak daha etkin bir yöntemdir. - Kardeþlerin iþbirliði kurabileceði dayanýþma kurabilecekleri ortamlar yaratýn. - Sorunlarý birlikte çözümlemeye çalýþýn, çocuklarý da bu sürece dahil edin. Çocuklar gerektiðinde özür dilemeyi, fedakarlýkta bulunmayý, uzlaþmayý anne-babadan öðreneceklerdir. Beyaz Gece’nin siyah perdesi Eylül Cumartesi’ni 30 Eylül Pazar’a baðlayan gece, Brüksel halkýnýn bir kýsmý uyumadý, öbür kýsmý uyumayanlardan þikayetçi oldu. O gece dünyanýn sayýlý büyük þehirlerinde düzenlendiði gibi Brüksel’de baþlýðý «Beyaz Gece» olan þenlikler sokaklarý, barlarý, kulüpleri mekan saydý. Sanatçýlar/performansçýlar halký sabahlara kadar eðlendirme amacýyla haftalar önce hazýrlýða baþladýlar. Peki ama amaca ulaþýldý mý? Önce iki detayý aradan çýkaralým: «eðlenmek sübjektif bir konsept». Ben eðlenirken etrafýmda surat asaný çok gördüm; tersine, insanlarýn beðenisini toplayan bazý þeyler, bende dünya haritasýný kapýp nereye kaçacaðýmý arama hissi yarattý. Bunlar olur: insan kaçmaya karar verdiyse kaçar. Ýþ hayatýnda da öyle, aþkta da...Ama bu ayrý bir konu gibi geldi bana…AslýnÜç yýldýr bu Geda o kadar da ayrý deðil, ce’de yolumu biþimdi anlayacaksýnýz. Ýkinci detayýn objektifliði ise tartýlinçli bir þekilde þýlmaz: «gece ne zaman kaybettiðim için baþlar ve biter?» Güneþ batýnca baþlar, doðunca yatar þunu söyleyeyim: (yani, geceye iþaret ettim Beyaz Gece’yi burda, «güneþ doðunca yaakýllýca deðertar» cümlesinin zaten bir anlamý yok.) lendirmek güç. Gerçek problem þimdi baþlýyor, demedi demeyin, deseniz de dinlemem. Beyaz Gece gece 22.00 ile 23.00 arasý baþladý, sabah 04.00 olunca þehrin adeta bütün etkinlik kapýlarý kapandý. Buna Orta Þeker Gece demek gerekirdi (“Hatta biraz da demsiz olmuþ“). Üç yýldýr bu Gece’de yolumu bilinçli bir þekilde kaybettiðim için sunu söyleyeyim: Beyaz Gece’yi akýllýca deðerlendirmek güç. Ya bir mekan seçip programýn sonunu getirenler var – ki bunu her hafta sonu yapýyorsa Gece’nin özelliði kalmýyor; ya da bu gece benim gecem deyip sokaklarda mekik dokuyan, sabah hiç bir þeyin tadýný dolu dolu çýkaramadan eve dönenler. Hesaba bir de gece’nin yarým gece olduðunu katarsak, insanlarýn önemli bir kýsmý garip bir duruma düþüyor: ne pahasýna olursa olsun eðlenmek, hayatýn normal gün/gece düzeninden biraz olsun kaçmak istiyorum diyen var (kaçmak demiþtik, nasýl baðladým konuyu!) Ve iþte o insan, resmi eðlence sürecinde yaptýðýný sonra daha da yoðunlaþtýrýyor, hatta baþ uðraþ haline getiriyor: “içki“. Madem eðlenemiyorum, eve küp gibi sarhoþ olmadan dönmek yakýþmaz! Hadi devir koçum, sabah üstüme üstüme geliyor, alkolsüz yakalamasýn! Sabah geldiðinde Place de la Monnaie adlý merkez meydanýn kýzýla büründüðünü gördük: kan kýzýlý yerleri kaplamýþ, on kadar Latin Amerikali gencin yüzleri, boðazlarý, gövdelerinin þekil deðiþtirdiðini gördük. Polis, ambulans, kelepçeli eller, yerde yatan, mahvolmuþ kafa tasýný bir havluya sarýp þaþkýnlýkla etrafýna bakan gençleri gördük. Beyaz Gece’nin zindana dönüþtüðü o yerde ufak ve sübjektif detaylarýn ne kadar önemli olduðunu bir kez daha anladým. 29 Sayfa 20x.qxp 10.10.2007 08:51 Seite 1 20 Ekim 2007 Sivil Toplum Baþkan ANAZ: [email protected] ‘Oku, oku, oku’ u yýl akademi yýlýnýn açýlýsýnda yine göründü ki yabancý çocuklar üniversitede yok denecek kadar az. Belçika’nýn en büyük üniversitelerinden Katolik Leuven Üniversitesi’nde akademi yýlýnýn açýlýþýnda “üniversitelerimiz beyazlarýn kalesinden oluþuyor, yabancýlarý üniversitelere çekmek gerekiyor” denildi ve yapacaklarýný anlattýlar; - özel programlarla zayýf olan ön eðitimi düzeltmek - belediye ile beraber çalýþmak - yabancýlarýn yoðun olduðu okullar ile iþbirliði yapmak - Türkçe, Arapça broþürler bastýrmak - Velilerine ulaþýp çocuklarýný üniversiteye göndermeleri için ikna etmek - Türk ve Faslý derneklerle beraber çalýþmak Belçika’da ekmek Belçika’da ilk ve orta eðiartýk aslanýn aðtim ücretsiz, üstelik çocuk parasý veriliyor. Ortaöðrezýnda. Ýyi bir iþ nimde eðitim katký parasý dibulmak için okuye ödenek veriliyor. CLB demak gerekiyor. nen kurumlar hem velilere hem öðrencilere danýþmanlýk Okumamak için yapýyor. Liseyi bitirince sýde neden yok. navsýz üniversiteye kayýt oluDevlet elinden nabiliyor. Üniversite okuyanlara burs veya eðitim katký geleni yapýyor, parasý diye ödenek veriliyor. okullar ve CLBler Dinimizin ilk ayeti IKRA, size yardým etoku ile baþlýyor, çeþitli hadismek için bekliyor. lerde peygamberimiz okumayý teþvik ediyor. Okuma yazma öðreten esirler serbest býrakýlýyordu. Çok sayýda Müslüman ilim adamý vardý. Dinimiz okumayý emrediyorsa, devlet elinden geleni yapýyorsa, okullar ve üniversiteler gayret ediyorsa, çocuklarýmýz niçin okumuyor? Sorumlular kim? Bence veliler çünkü çocuklarýnýn eðitimi hakkýnda ilgisizler, okulu derslerini arkadaþlarýný takip etmiyorlar. Çocuklar okumalarý için yeterince motive edilmedikleri için okuldan soðuyorlar. Çocuðunuzun gittiði okulu, hangi sýnýfta olduðunu, öðretmeninin ismini bilmiyorsanýz, okul aile birliðine gitmiyorsanýz, çocuklarýnýzýn ajandasýný günlük okumuyorsanýz, ilkokuldaki çocuðunuza günde en az bir saat yanýnda durarak dersini takip etmiyorsanýz, ortaokula giden çocuðunuzun dersleri için günde iki saat zaman ayýrmýyorsanýz, çocuðunuzun hobisini paylaþmýyorsanýz demek ki sizin çocuðunuz da okumayacak! Eðer çocuðunuzun okumasýný istiyorsanýz çocuðunuza zaman ayýracaksýnýz, ilgilenecek ve takip edeceksiniz. Tabii çocuklarýn da sorunlarý var. Yanlýþ çevreye çýkma, yanlýþ arkadaþ edinme. Hollandaca veya Fransýzca’yý iyi bilmemek, derslere okula ilgi göstermemek bunun yan sýra bence çok olmasa da araya dýþlanma da girince çocuk okumak için motive olmuyor ve okumuyor. Belçika’da ekmek artýk aslanýn aðzýnda. Ýyi bir iþ bulmak için okumak gerekiyor. Okumamak için de neden yok. Devlet elinden geleni yapýyor, okullar ve CLBler size yardým etmek için bekliyor. Bu fýrsatlarý deðerlendirip çocuklarýmýz, neslimiz ve toplumumuzun geleceði için çocuklarýmýzý okutmamýz lazým. B “Ýlk amacýmýz buradaki iþadamlarýmýzý Belçika’ya entegre etmek” 2004 Yýlýnda yedi kiþi ile kurulan Aktif Giriþimciler Birliði’nin þu anda Anvers ve çevresinden 400 üyesi var. Birlik Baþkaný Ali Anaz UNACO’yu Binfikir’e anlattý. Binfikir nvers’te bir iþadamlarý derneði olmadýðýný düþünen 7 Anversli iþadamý 2004 yýlýnda bir araya gelip Aktif Giriþimciler Birliði UNACO’yu kurmaya karar vermiþler. “Yýllardýr Anvers’te iþ yaptýklarý halde bilmediðimiz iþadamlarý ve esnaflara rastlýyorduk. Bir derneðimiz olsa, tanýþsak, birbirimize yardým etsek düþüncesiyle iþyerlerini dolaþtýk. Tüm iþadamlarýný çatýmýzda toplayalým diye bir iddiamýz yoktu ama ilgi yoðun oldu” þeklinde özetledi kuruluþ öyküsünü Baþkan Ali Anaz. Þu anda Anvers ve çevresinden 400 üyesi var derneðin. “Beklentimizin çok üzerinde katýlým oldu, ilerleme de öyle” diyor Baþkan. Ýlk etkinlik olarak birlikte Çin’e iþ gezisine gitmiþler. Zaten daha önce Çinle iþ yapanlar dernek kurulduktan sonra birlikte gitmeye baþlamýþlar. Bunu Bosna, Cezayir ve Kazakistan izlemiþ. Gelecek vadeden ve iþ potansiyeli gördükleri ülkelere 15-20 kiþilik gruplar halinde gitmeye baþlamýþlar. Bu gezilerden sonuç da almýþlar. Örneðin Cezayir gezisinden sonra bir üyeleri otomobil ticareti yapmaya baþlamýþ. Dernek kurulduktan 5-6 ay sonra büyük bir ofise taþýnmýþ. Ýþ gezileri yanýnda üyelerine ticari sigortalar, ticari krediler v.b. konularda seminerler verdirtmiþler. Üyelerinin birlikte iþ yaptýklarý Flaman iþadamlarýnýn biraraya gelmelerini, tanýþýp kaynaþmalarýný saðlamak amacýyla yýl sonu resepsiyonlarý ve Ramazan’da iftarlar düzenlemiþler. ITO ve TUSCON baþkanlarýnýn da aralarýnda bulunduðu Türkiye’den iþ dünyasýndan gelen konuklarý aðýrlamýþlar, kendi üyeleriyle bu- A luþturmuþlar. Örneðin son olarak Gümrükler Birliði Baþkanýný misafir etmiþler ve Türkiye ile iþ yapan üyelerini bazý sorunlarý dile getirilmiþ ve hýzlý bir þekilde çözülmüþ. Baþkan Anaz “Ýlk amacýmýz buradaki iþadamlarýmýzý Belçika’ya entegre etmek. Bölük pörçükler ve ödeneklerden, teþviklerden habersizler. Mali plan, yatýrým planý ve bütçeleme konusunda yetersizler” diyerek en önemli hedeflerini açýklýyor. Dernek etkinliklerine diðer yabancýlar ve Belçikalýlar da katýlýyor. Baþkan “Belki ileride diðer yabancý kökenlilerle iþbirliði yapabiliriz. Derneðimiz Belçika’da ticaret yapan herkesi kapsýyor” diyerek geleceðe dönük sinyaller Ali Anaz veriyor. UNACO ofisinin kiralandýðý ev sahibi Türkiye ile ticaret yapmak istiyormuþ, derneðe üye olmak istediðini söylemiþ. Flaman giriþimciler örgütü Unizo ile Unaco iliþkileri 2005 yýlýnda baþlamýþ. 1 Ekim’de baþkanlar Karel Van Eetvelt ve Ali Anaz iþbirliði anlaþmasý imzaladý. Þimdilik iþbirliði proje bazýnda yapýlacak. “Peterschap-aðabeylik” projesinde UNACO katýlýmcýlar ve deneyimli aðabeyleri Unizo ise uzman ve logistik destek saðlayacak ve kendi aðýný Unaco’ya açacak. Her iki kurumda diðerinin temsili yönünde de uygun yöntem arayýþlarý sürüyor. Üyelerini bilgilendirmeye, bilgi birikimlerini birbirlerine aktarmaya yönelik önemli bir proje bu. Anadolu’nun usta-çýrak gele- neði gibi olmasa da iþadamlarýnýn deneyimlerini paylaþacaklarý, eskilerin yenilere yol göstereceði bir tür aðabeylik yapacaðý bir program hazýrlanýyor. Flamanlarýn “Peterschap” dediði bizim ise aðabey-ablalýk ya da kirvelik diyebileceðimiz bir yönlendirme aktivitesi bu. 60 iþadamý 20’þer kiþilik gruplar halinde ayda bir Pazar günü kahvaltýda biraraya gelecek. Her grupta bir deneyimli iþadamý aðabeylik yapacak. Gruplar hep ayný kiþilerden oluþacak, bilgi ve deneyimlerini paylaþacaklar. Bu gruplara UNIZO ile iþbirliði içinde ayda bir seminer verilecek. “Finansal destek nasýl saðlanýr?”, “Vergi”, “Avrupa fonlarý” gibi konularýn bulunduðu seçenekler ilk toplantýda katýlýmcýlara sunulacak, katýlýmcýlar bu konular hakkýnda tercihlerini bildirecekler, isterlerse de kendileri de yeni önerilerde bulunabilecekler. Bu doðrultuda yol haritasý çýkacak. Flamancasý eksik olanlar için tercüman olacak. Seminerler alanýnda isim yapmýþ uzmanlar tarafýndan verilecek. Etkinliði çekici hale getirmek istediklerini belirten UNACO yöneticileri, “ud ve ney ile dinlendirici canlý müzik eþliðinde mükemmel bir kahvaltý ve mükemmel bir servis ile rahatlatýcý bir ortam oluþturacaðýz. Üyeler kendi aralarýnda sohbet edecekler. Amacýmýz Pazar sabahlarýndaki etkinliði çekici hale getirip, bir sonraki buluþmayý iple çekmelerini saðlamak” diyerek iþadamlarýnýn devam sorununu aþmak için özel çaba harcadýklarýný hissettiriyorlar. Üstelik maaliyetin yarýsý hizmet çekleri ile ödenirken, diðer yarýsýný iþadamlarý vergiden düþebilecekler. Proje 27 Ekim’de baþlýyor. Baþkan Anaz kendilerini artýk Belçika’daki yabancý kökenli iþadamlarýnýn temsilcisi olarak gördüklerini söylüyor. “2 yýl önce UNIZO bizi dikkate bile almýyordu, þimdi yabancýlarla ilgili iþ kanunlarýnýn görüþüldüðü toplantýlara bizden de temsilci çaðrýlýyor”diyerek de gelinen aþamayý özetliyor. UNACO’nun kapýsý tüm Türklere, Belçikalýlar, hatta diðer yabancý kökenlilere açýk. Sayfa 21x.qxp 10.10.2007 08:32 Seite 1 Ekim 2007 YAÞAM 21 Boþanma ile ilgili 1 Eylül 2007 itibariyle yürürlüðe giren 27 Nisan tarihli yasa ve ilgili deðiþiklikler SOSYAL REHBER [email protected] evgili okurlar, boþanmanýn hýzla yaygýnlaþtýðý günümüzde önümüzdeki birkaç sayýyý deðiþen boþanma yasasýna ayýrýyoruz. Bu yazý dizisinin ilkinde boþanma ile ilgi bazý verilerle birlikte yasadaki bazý deðiþiklikleri ele alacaðým. S Belçika’da boþanma ile ilgili birkaç rakam: Belçika’da iki bin altý yýlýnda boþanma sayýsýnýn 29.183 olduðu belirtilmektedir. Bu sayý 2005 yýlýnda 30.884 olarak belirtiliyor. Bölgelere göre boþanma oranýndaki düþüþ Flaman Bölgesinde % 7,7, Walon Bölgesinde %5,8 oranýnda. Brüksel bölgesine gelince, boþanma sayýsý çok az da olsa artmýþ olup 5 690 dan 5 773’e yükselmiþtir. Diðer taraftan 2006 yýlýndaki boþanma oranýnýn 2001 – 2005 yýllarýndaki boþanma oranýna kýyasla daha az olduðu belirtilmektedir. Boþanmak istiyorsunuz ve kanunun öngördüðü imkanlar: 1. Yeni yasadan önceki durum: Daha evvel yargý, boþanmak için eþlere resmi olarak üç imkan vermekteydi. 1) Ýki tarafýn rýzasýyla boþanma: Eþlerin karþýlýklý olarak özellikle çocuklarýn bakýmý, nafaka, ortak mal-mülk ve gayrimenkullerin paylaþýmý, … konusunda anlaþmalarý istenmekteydi. Bu þartla boþanma yeni yasa içerisinde bazý deðiþikliklerle tekrar kabul edildi. 2) “Nedene dayalý boþanma – halk arasýnda “ hataya dayalý boþanma”: Yeni yasa tarafýndan iptal edilen bu boþanma prosedürü boþanmak isteyen taraftan eþinin evliliðin gereklerini yerine getirmediðini ( zina, þiddet uygulama, aþaðýlayýcý-küfürlü davranýþ, aile ile ilgili maddi sorumluluklarý yerine getirmeme, ...) ispatlamasý isteniyordu. 3) Ýki yýldan fazla ayrý yaþam sonrasý boþanma: Eski haliyle iptal edilen bu boþanma prosedüründe eþlerin iki yýlý aþkýn bir süredir ayrý yaþadýklarýnýn ispatlanmasý gerekiyordu. Boþanma imkânlarý bu üç yargýlama usulü ile sýnýrlýydý. Bu üç yargýlama usulüyle sýnýrlanan boþanma prosedürü, anlaþamazlýk durumlarý farklý da olsa mecburen bu yargýlama usulünden birini seçmek zorunda kalýyorlardý. Örneðin eþler boþanmak istiyor, fakat: • boþanmak için anlaþmaya varamýyorlar - anlaþmalý boþanma imkânsýz; • iki yýlý aþkýn bir süredir ayrý yaþamýyorlar - iki yýldan fazla ayrý kalmayýnca yasa sonrasý boþanma olmuyor; Boþanmak için tek yol “hataya dayalý” boþanma kalýyor ki bu durumda karþýlýklý þikayet veya hata arama, yalan veya gerçek olmayan senaryolara kadar varabiliyordu. Bu veya benzer durumlarda boþanmayý kolaylaþtýrmak, hýzlandýrmak ve boþanma sürecindeki anlaþmazlýklarý gidermek amacýyla Yasama Kurullarý tarafýndan boþanma yasasýnda reformlar yapýlmýþ ve yeni yasa 1 Eylül tarihinden itibaren uygulanmaya baþlanmýþtýr. Yeni yasa (1 Eylül 2007 tarihinden itibaren yürürlüðe giren 27 Nisan 2007 tarihli yasa) 1 Eylül 2007 tarihinden beri sadece iki boþanma prosedürü vardýr: 1) Yeni yasada tekrar iþleme konulan iki tarafýn rýzasýyla boþanma 2) Yeni yasadaki önemli deðiþiklik “çaresizlik sonucu ayrýlma nedeniyle boþanma” 1. Ýki tarafýn rýzasýyla boþanma:: Yasayla ilgili yenilikten önce, iki tarafýn rýzasýyla boþanmada, eþlerin en az 20 yaþýnda ve en az iki yýldýr evli olmalarý gerekiyordu. Yeni yasa bu iki þartý kaldýrýp, esþerin istedikleri takdirde anlaþarak boþanmalarýný kolaylaþtýrýyor. Bu boþanma þeklinde temel prensip; boþanacak eþlerin, boþanmak için karþýlýklý anlaþmalarýnýn yanýnda, boþanmanýn getireceði tüm sonuç ve sorumluluklarý da kabul etmeleridir. Ýki tarafýn rýzasýyla boþanmanýn yargýlama evreleri bir kaç etap gerektirmektedir. A. Eþler arasýnda yapýlan anlaþmanýn resmi olarak kaleme alýnmasý “boþanma kontratý”: Boþanmaya karar veren eþlerin anlaþarak boþandýðýný içeren ve boþanmayla ilgili tüm sorunlarýn çözümlü olarak yazýldýðý sözleþmedir. Bu sözleþme hangi sorunlarý içerir?: - Çocuklarýn bakýmý: Çocuklarýn “esas” bakýmýný kim alacak? Çocuklarýn bakýmý eþit olarak mý üstlenilecek ( bir hafta baba, bir hafta anne? ) Eþlerden birisi diðerine nafaka ödeyecek mi? Çocuklarýn Nihat Dursun eðitimiyle ilgili veya diðer önemli kararlarla ilgili anlaþmalar, vs. - Ortak mal-mülk paylaþýmý: Evlilik döneminde alýnan gayrimenkulün ( ev, arsa, ...) paylaþýmýnda evi alan diðerine ödeme yapacak mý? Kredi borcunu kim ödeyecek? Ev satýlýp eþler arasýnda mý paylaþtýrýlacak, boþanma prosedürü süresinde eþlerden biri vefat ettiðinde diðeri vefat edenin mirasýna sahip olacak mý (prensip olarak hala resmi olarak evli olduklarýndan bu mirasa sahip olmalýdýr, fakat yasaya göre reddedilebilinir)? Mobilya, banka hesaplarýndaki yekünlerin paylaþýmý, vs. B. Bu sözleþme-“boþanma kontratýnýn” hazýrlanmasý için baþvurulacak yetkili merciler: Eðer boþanacak eþlerin ortak gayrimenkulleri varsa düzenlenecek sözleþme-“Boþanma kontratýnýn” noter tarafýndan yapýlmasý mecburidir. Gayrimenkul yok ise bir notere, avukata veya baþka bir hukukçuya müracaat edilebilinir. Hazýrlanan sözleþme imzalandýktan sonra boþanma kararý için eþler veya avukatlarý tarafýndan bir dilekçe eþliðinde, çocuk yoksa sözleþmenin aslý ve bir kopyasý, çocuk varsa sözleþmenin aslý ve iki örneði Asliye Mahkeme kalemine býrakýlacaktýr (*). Dosya býrakýldýðýnda ayrýca kayýt için 52 Euro istenmektedir. Devam edecek (*) genellikle eþler boþanmak için ikamet ettikleri bölge mahkemesine baþvurmaktalar ancak, yeni yasa baþka bölge mahkemelerine baþvurma hakkýný da vermektedir. Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Koordinatör Erdinç Utku Haber Koordinatörü Erdem Resne Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku, Nihat Dursun, Mehmet Aydoðdu, TASARIM Openwings REKLAM 0484 528 902 [email protected] ADRES 44, rue des Palais bte 1, 1030 Bruxelles TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be Sayfa 22x.qxp 10.10.2007 08:29 Seite 1 22 Ekim 2007 SPOR Rusy Wandruzienne baþarýya koþuyor Bilal Çakýr iège’de Ýkinci Dünya Savaþý içinde, yani 1943 yýlýnýn mart ayýnda kurulan RUSJ WANDRUZÝENNE takýmý savaþ bitiminde bu bölgede ayakta kalabilmiþ ender þeylerden biri olarak sembolik bir önem taþýyor. Kurulduðu günden itibaren baþarýlý veya üzüntülü maçlar gerçekleþtirerek çeþitli bölge liglerinde top koþturarak bu günlere kadar gelebilmiþ. Hatta 1970 yýllarýnda Türk maden iþçilerinden bile oyuncusu olmuþ. Ama 60 yýl gibi uzun bir geçmiþin yaný sýra zamanla borçlu bir taký- L ma dönüþmüþ olduðu için bir grup yönetici takýmýn sahalardan silinmesini içlerine sindiremeyip Liege þehri Cheratte semti Türkleri ile Adnan CEYLAN’a bir teklif götürerek Anderlecht ve Galatasaray’ýn rakipleri belli oldu takýmý 2003 yýlýnda onlara devretmeyi baþarmýþlar. Borçlarýn tamamýndan kurtulamamýþ olan takým çok mütevazi olanaklarla yaþadýðý halde yeþil sahalarda muthiþ, örnek ve sportif mücadeleler vermeyi baþarmaktadýr. Olivier Claes ve Adnan Ceylan yönetimindeki RUSJ Wandruzienne takýmýný Alain DAVID çalýþtýrýyor. Belçika Futbol Federasyonu Liege Bölgesi 4.cü liginde oynayan RUSJ WANDRUZÝENNE takýmý Halit Kýlýç, Ludoic Stroz, Mustafa Karadað, Adnan Karabayýr, Hakan Karalýk, Mehmet Özer, Önder Çetin, Mehmet Yavuz, Mehmet Erdal, Servet Karadað, Ýbrahim Aydýn, Hasan Varlýk, Bekir Akyol ve Kasým Akbulut onbiriyle sahaya çýkýyor. RUSJ WANDRUZÝENNE takýmý 15 puanla lig 2.si. Gruplara kalan Anderlecht ile Galatasaray'ýn UEFA Kupasý’ndaki rakipleri belli oldu. Anderlecht (G) Galatasaray (H) Grubu'nda mücadele edecek. Gruplarda ilk üç sýrayý alan ekipler 3. tura adýný yazdýracak. Maçlar 25 Ekim, 8 Kasým, 29 Kasým, 5-6 Aralýk ve 19-20 Aralýk tarihlerinde oynanacak. Anderlecht’in grubunda Tottenham, CF Getafe, Hapoel Tel Aviv ve Aalborg, Galatasarayýn grubunda ise Bordeaux, A.Wien, Panionios ve Helsinburg yer alýyor. Verviers’te sayokan ve karate dersleri 1.5 yýldýr Verviers Türk Kültür Ocaðý bünyesinde verilen sayokan derslerinin yanýsýra kýz çocuklarý için bir de karate kursu düzenlenmesine karar verildi. Türkiye’de 5 yýl eðitim görüp geleneksel Türk sporu sayokanda siyah kuþak almýþ olan Selim Demir yönetiminde sürdürülen sayokan derslerine 814 yaþlarý arasýnda 14 öðrenci katýlýyor. Ramazan dolayýsýyla ara verilen derslerin 15 Ekim’de tekrar baþlayacaðý öðrenildi. Dersler sadece dernek üyelerine deðil tüm çocuklara açýk. Salý, Perþembe ve Cuma günleri okul sonrasý verilen derslerde 2 öðrenci 2. kuþaða ulaþtý. Sýký bir disiplin uygulanýyor ve 3 kez derslere katýlmayan atýlýyor. Öðrenciler ilk gösterilerini geçen yýl Charleroi’da düzenlenen Nevruz kutlamalarýnda yaptýlar. Çalýþmalar Verviers Belediyesi’nin katkýlarýyla Dernek binasýnýn birinci katýndaki spor salonunda yürütülüyor. Yakýnda baþlayacak olan karate kurslarýna ise 8 kýz öðrencinin kayýt yaptýrdýðý öðrenildi. Sayfa 23x.qxp 10.10.2007 08:26 Seite 1 Ekim 2007 SPOR 23 ‘Türk futbolunun Avrupa vizyonuna ihtiyacý var’ PRO Lisans diplomasýna sahip dünyadaki tek Türk teknik adamý Fuat Çapa 5 maç süren kýsa Gençlerbirliði macerasýný Binfikir’e anlattý. Avrupa ve Türk futbol anlayýþlarýný karþýlaþtýrdý. Ýstifa konusuna açýklýk getirdi. Serpil Aygün azý kaynaklarýn isteyerek istifa etmediðini, istifaya zorlandýðýný ileri sürdüðü Çapa Binfikir’e “Ýstifamý kendim sundum. Gençlerbirliði isteklerimi yerine getirmek için çaba harcadý. Teknik kadroya Belçika’dan 4 yeni eleman alýnmasýný istedim. Taleplerim gerçekleþmedi ve süreç uzayýnca istifam kesinleþti” dedi. Çapa þimdiki teknik kadronun kendi vizyonunu paylaþmadýðýný, o nedenle deðiþtirilmesini istediðini vurguladý. Sezona talihsizliklerle baþlayan Çapa, Gençlerbirliði’nde yeni transferler, 9-10 oyuncunun ayný anda sakatlýðý gibi sorunlarýn yanýnda hem futbolcularla ile hem de teknik kadro ile anlayýþ farký yaþamýþ. Futbolcunun kendisini Avrupalý’dan daha aþaðýda gördüðünü ve bunun üzücü olduðunu belirten Çapa, kendi teknik kadrosunu da beraberinde götüremeyince karþýlýklý üzülmemek açýsýndan istifasýný verdiðini, dile getirdi. Gençlerbirliði ile kýrgýn ayrýlmadýðýný, yönetimin kendisini baþarýlý bulduðunu ancak kendi çevresini oluþturamayýnca uyum sorunlarý yaþadýðýný ve yönetimin bu durumu anladýðýný vurgulayan Çapa, “gelecekte tekrar çalýþma olanaðý olabilir, taleplerimin gerçekleþmesi konusunda süreç uzayýnca karþýlýklý fazla üzülmemek açýsýndan istifa ettim” dedi. Çapa, futbolcu “hocam bana Avrupalý gibi davranma , ben Avrupalý deðilim” diyor. Kültürü zengin, geleneði ve göreneði dünya çapýnda bir toplumuz ama o þekilde kendilerini küçük görmeleri üzücü, dedi. “Avrupa en iyisini bilir, daha iyisini yapar, biz gerideyiz demek yanlýþ. O iþin en kolayý. Bazý þeyleri kabullenip, zaten olmaz, zaten yapamayýz, biz bu iþi beceremeyiz dediðin zaman» maðlup olmuþsun demektir. O zaman bazý þeyleri deðiþtirme þansýn yok. Belli bir düzen oturmuþtur, onu deðiþtiremezsin » diyerek Türkiye’de futbolcunun ruh halini anlatan Fuat Çapa, sözlerine þöyle devam etti: « Türk futbolcusunun kendisini Avrupa’dakilerden kalite ve profesyonellik olarak daha aþaðýda görmemesi lazým. Bunlar önemli þeyler ve deðiþmedikleri sürece Türk futbolcusunun Avrupa’da oynama þansý çok az. Türkiye’deki futbolcular buradakilere göre çok daha yetenekliler ama düþünce, kafa yapýsý deðiþik olduðu için baþarýlý olamýyorlar, kimi zaman ayaklarý yere basmýyor, uçuyorlar, kimi B Fuat Çapa zaman kendilerini küçük görüp düþüyorlar. Sonuçta ne uçmaya ne düþmeye gerek var, sadece yere saðlam basýp yürümeliler. » Türk futbolcusunun profesyonelliðnden de bahseden Çapa, « Futbolcular tam profesyonelce yaþamýyor. Oysa bilmeleri lazým ki Türkiye’de ekonomik þartlar zor ve onlar iyi para kazanýyorlar, bu paradan da sadece kendileri deðil, aileleri, akrabalarý da faydalanýyor . Türk futbolcusu ailesine yakýnýna yardým konusunda çok duyarlý. Bu çok güzel bir þey. Bu yüzden iþlerine daha sýký sarýlmalarý lazým. Profesyonel olup iþlerine konsantre olmalarý lazým. Bazý futbolcular oynayacaðýmýz rakibin kim olduðunu bilmiyordu, burada böyle bir þey mümkün deðil, maçlar bir hafta önceden hazýrlanýr. Karþýndaki oyuncularýn kim olduðunu, onu nasýl yenebileceðini bilmen gerekir» dedi. Yaþadýklarýnýn sadece anlayýþ farkýndan kaynaklanan sorunlar olmadýðýný da belirten Çapa, « Mentalite farký tabii ki çok büyük handikaptý. Ama Baþkan basýna yaptýðý açýklamasýnda çok doðru bir tespitte bulunmuþ benim için « çevresi olsaydý daha çabuk uyum saðlar, baþarýlý olurdu »demiþ. Bu sadece Türkiye’de deðil, dünyada öyle. Türkiye’de çevresi olsa, kendisine uyumlu bir ekip kurabilse kesinlikle daha baþarýlý olunacak. Baþkan zaten bazý þeyleri gördü. Hissetti. Yoksa bir kulüpten ayrýldýðýnda hiçbir kulüp baþkaný bu þekilde olumlu demeç vermez. Kendisine baþaka kulüplerden teklif yapýldýðýný döðrulayan Çapa «Tabii, teklifler var ama sezon ortasýnda da bir kulübe gitmek çok doðru bir þey deðil. Oluþmuþ bir kadro var, siz geldiðinizde bazý þeyleri deðiþtirmeniz gerekecek ama fazla zamanýnýz olmayacak oysa sezon baþý hazýrlýk kampýnda bunlarý yapmak daha kolay. Sezon ortasýnda hemen sýnava çýkýyorsunuz» þeklinde konuþtu. Türkiye’ye büyük hedeflerle gittiðini anlatan Fuat Çapa, Gençlerbirliði’ndeki çalýþmalarý ile Türk Futboluna katkýda bulunmayý hedeflediðini belirtiyor. «Ben Türkiye’ye büyük hedeflerle gittim, hazýrlýklar yaptým. Gitmeden PSV ve Club Brugge yöneticileriyle görüþtüm, Gençlerbirliði bu kulüplerle birlikte çalýþacaktý, altyapý hocalarý buraya gelip çalýþmalarý takip edecekti, ayný þekilde bu kulüpler de Türkiye’ye gi- dip karþýlýklý alýþveriþ yapýlacaktý. Ama bir kulübün yapmasý yetmiyor, birçok kulübün böyle çalýþma yapmasý lazým ki bir þeyler deðiþsin. Gerçi yönetimler burada takýmlarýn nasýl iþlediklerini biliyorlar ama altyapý hocalarýnýn da bilmeleri lazým, çünkü eðitim altyapýdan baþlar. Ama Türkiye’de yönetimlerin de sýk sýk deðiþmesi sorun yaratýyor. Bir yönetim geliyor, öðreniyor, bir þeyler uygulamaya baþlayacakken baþka yönetim seçiliyor. Sonra tekrar araþtýrmalarý gerekiyor. Futbolcular ve hocalar kadar yönetimlerin de yeri garanti deðil Türk futbolunda. Ayrýca Türk hocalara olan yaklaþýmýn da deðiþmesi lazým. Neden bir Avrupalý hoca kolay gönderilemiyor da Türk hocalar sürekli deðiþiyor. Avrupalý gelince buradaki gibi anlaþmalar yapýyor, tazminat ve türlü þartlar koþuyor ama Türk hocalarýn bunu yapma þanslarý yok. Yöneticilere saygý olduðu için bir þey diyemiyorlar» diyen Fuat Çapa’nýn kontratý tam bir Avrupalý Türk kontratý olmuþ ; «biraz Avrupalý biraz Türk kontratý». Türkiye’deki futbolun bireysel çabalar ve sonuca yönelik olduðunu belirten Çapa, futbolda ekip çalýþmasýnýn, oyun kurmanýn bir maçta galip gelmekten daha çok uzun vadeli olarak profesyonel oynamanýn önemini vurguluyor. Fenerbahçe, Galatasaray, Beþiktaþ gibi büyük kulüpleri bu eleþtiriler dýþýnta tutan Çapa, «bir oyuncu kötü oynasa da gol atýnca iyi oynamýþ sayýlýyor, takým kötü oynayýp galip gelirse iyi sayýlýyor. Oysa kötü oyunla gelen galibiyetler kalýcý olmaz. 3-4 haftadan sonra biter» þeklinde konuþtu. 18 Eylül’de basýnda “Turkcell Süper Lig'e kötü bir baþlangýç yapan Gençlerbirliði'nin teknik direktörü Fuat Çapa görevinden istifa etti” haberini gördük. Fuat Çapa Gençlerbirliði'nin baþýnda sadece beþ maç kalabilmiþti. 16 Haziran’da verilen transfer haberi 18 Eylül’de istifa haberine dönüþtü. Kulüpten yapýlan resmi açýklamada yönetim kurulunun 17 Eylül’de tesislerde yaptýðý toplantýda Çapa'nýn istifasýný sunduðu ve bunun kabul edildiði bildirildi. Türk medyasý Fuat Çapa'nýn istifa etmediði, istifaya zorlandýðýný yazdý. Bu karar sonrasýnda Çapa'nýn yardýmcýlýklarýný yapan Mustafa Kaplan ve Özcan Bizati de görevlerinden ayrýldý. Gençlerbirliði Kulübü Baþkaný Ýlhan Cavcav da sezon baþýnda teknik direktör Fuat Çapa ile anlaþtýktan sonra Gençlerbirliði Kulübü'nün dergisinde ''yeni sezon yeni umut'' baþlýðý altýndaki bölümünde, ''Bence bu sezon en büyük transferimiz Fuat Çapa'dýr. Kendisi 5 dil bilen FIFA ve UEFA'nýn 5 yýl içinde dünyadaki tüm takýmlarda bulunmasý zorunlu PRO Lisans diplomasýna sahip dünyadaki tek Türk teknik adamdýr. Kendisi Belçika'da 17 yýl görev yapýp rüþtünü kanýtlamýþ biridir. Çapa'dan, Gençlerbirliði ve Türk futbolunun çok þey kazanacaðýný umut ediyorum'' diyerek görüþlerini açýklamýþtý. Anvers’te yaþamýný sürdüren Çapa geçtiðimiz sezon VW Hamme’nin çalýþtýrýcýsýydý ve bu yýl da kalabilecekti. Fuat Çapa Belçika’da 8 sezon 3. ve 2. lig takýmlarýnda antrenörlük yaptý. Çapa Turnhout, Patro Eisen, Heusden Zolder, Geel ve Hamme takýmlarýný çalýþtýrdý. Sayfa 24.qxp 29.01.2007 08:36 Page 1
Benzer belgeler
Eylül 2008
Frankofon Hýristiyan Demokratlarý CDH ve Frankofon Sosyalisleri PS diðer koalisyon
partilerinden farklý bir çizgide.
CDH ve PS sýðýnma konusunda genel bir düzenlemeden
yanalar. Belçika’daki kaçakla...
Ocak 2007 - Binfikir
Genk Türk Dernekler Birliði
Baþkaný Ali Çaðlar, Genk bölgesinin çokkülütrlü özelliðine dikkat çekerek,”kendini bilmez kiþi
Mart 2008 - Binfikir
Gennez’nin (SP.a) geçen ay Binfikir’e verdiði sert demeçlere Didier Reynders’ten (MR) yanýt gecikmedi. Gennez
için “Onlarýn durumu da zor, Flaman Sosyalistler önemli
bir seçim bozgununun ardýndan y...
Ocak 2008 - Binfikir
ortaklarý, kriz
içinde tekrar baþlayan müzakerelerde ilk sonucu elde ettiler. Göç, aile birleþimi, kaçaklar ve Belçika
vatandaþlýðý dosyalarýnda
sert önlemler konusunda
anlaþan MR, CD&V/N-VA,
Open ...