Beşinci Mevsim - Списание Юмит
Transkript
Aylık Aile, Çocuk ve Kültür Dergisi ŞUBAT 2009 YIL: 14, SAYI: 132 FİYATI: 1,50 lv. ISSN 1310-6422 BİLİM-FEN: 2008 yılında yaşanan bilimsel gelişmeler HAYVANLAR ALEMİ: Besleyen Karıncalar SAĞLIK: Gözümüzü Ne Kadar Görüyoruz? HİKAYE: Beşinci Mevsim Февруари 2009 1 İçindekiler ŞUBAT 2009 Ay lık Ai ve Kü le , Ço cu k ltü r De rg is i YIL: 14, SAYI: 132 FİYATI: 1,5 ISSN 131 0 lv. 0-6422 BİLİM-FEN : 2008 yılın yaşanan da gelişmelebilimsel r HAYVAN LAR ALEM İ: Besleye Karınca n lar SAĞLIK : Gözüm Ne Kad üzü Görüyo ar ruz? HİKAYE: Beşinci M evsim Февруари 2009 1 Издава: „A-PRESS“ OOD 2 Şubat 2009 Şubat 2009, Sayı: 132 Февруари 2009, брой: 132 4 6 10 12 14 16 18 24 28 30 32 36 38 40 43 Ne Yapsak da Dinlensek Как да си починем по-добре? 2008 yılında yaşanan bilimsel gelişmeler Научните открития през 2008 г. Besleyen Karıncalar Мравките, които имат свои питомници Trafik Işıkları Светофар Ne, Niçin, Nasıl? Какво, защо, как? Gözümüzü Ne Kadar Görüyoruz? Колко виждаме с окото си? Beşinci Mevsim Петият сезон Annemizin Köşesi За майките Bir Ders Урок Sizden Gelenler Вашите отзиви Sayımızın Okulu Училище на броя Genç Ressamlar Млади художници Mizah Хумор Otomobil Dünyası Автомобилен свят Bulmaca Кръстословица GENEL YAYIN MÜDÜRÜ Главен редактор YAYIN KURULU Издателски колектив Samir HATİPOĞLU [email protected] Niyazi KÜÇÜK Şevki ŞEN Seycan KARANİ Menevsiye BİLAL Emre ADEM YAYIN EDİTÖRÜ GÖRSEL YÖNETMEN Отговорен редактор и Графично оформление Nihat DAVUT [email protected] Editör’den Zamanımızın Paradoksu Bob Moorehead Yaşadığımız zamanın paradoksunu şöyle sıralayabiliriz: Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz. Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var. Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz. Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik. Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık. Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık. Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik. Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz. Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik. Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz. Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır. Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız. Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz. Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür. BÜROLAR / ОФИСИ Kırcali/Кърджали: 0361 / 814 53 Şumen/Шумен: 054 / 830 693 Varna/Варна: 052 / 612 634 Plovdiv/Пловдив: 032 / 63 11 58 Haskovo/Хасково: 038 / 66 21 67 Ruse/Русе: 082 / 87 55 32 Burgas/Бургас: 0878 528 624 Smolyan/Смолян: 0878 528 627 www.umitdergisi.com e-mail: [email protected] ABONE / АБОНАМЕНТ 9 месеца: 13,50 лв. 6 месеца: 9,00 лв., 3 месеца: 4,50 лв. ABONE VE DAĞITIM BULGARİSTAN POSTASI PK No: 1940 Абонамент и разпространение БЪЛГАРСКИ ПОЩИ ПК No: 1940 Парадоксът на нашето време Боб Муурхед Парадоксът на нашето време е, че имаме по-високи сгради, но по-ниска търпимост, по-широки магистрали, но по-тесни възгледи. Харчим повече, но имаме по-малко, купуваме повече, но се радваме на по-малко. Имаме по-големи къщи и по-малки семейства, повече удобства, но по-малко време. Имаме повече образование, но по-малко разум, повече знания, но по-лоша преценка, имаме повече експерти, но и повече проблеми, повече медицина, но по-малко здраве. Пием твърде много, пушим твърде много, харчим твърде безотговорно, смеем се твърде малко, шофираме твърде бързо, ядосваме се твърде лесно, лягаме си твърде късно, събуждаме се твърде уморени, четем твърде малко, гледаме твърде много телевизия и се молим твърде рядко. Увеличихме притежанията си, но намалихме ценностите си. Говорим твърде много, обичаме твърде рядко и мразим твърде често. Научихме се как да преживяваме, но не и как да живеем. Добавихме години към човешкия живот, но не добавихме живот към годините. Отидохме на луната и се върнахме, но ни е трудно да прекосим улицата и да се запознаем с новия съсед. Покорихме космическите ширини, но не и душевните. Правим по-големи неща, но не и по-добри неща. Пречистихме въздуха, но замърсихме душата. Подчинихме атома, но не и предразсъдъците си. Пишем повече, но научаваме по-малко. Планираме повече, но постигаме по-малко. Научихме се да бързаме, но не и да чакаме. Правим нови компютри, които складират повече информация и бълват повече копия от когато и да било, но общуваме все по-малко. Това е времето на бързото хранене и лошото храносмилане, големите мъже и дребните души, лесните печалби и повърхностните връзки. Времето на по-големи семейни доходи и повече разводи, по-красиви къщи и разбити домове. Времето на кратките пътувания, еднократните памперси и еднократния морал, връзките за една нощ и наднорменото тегло и на хапчетата, които правят всичко - възбуждат ни, успокояват ни, убиват ни. Време, в което има много на витрината, но малко в склада. Време, когато технологията позволява това писмо да стигне до вас, но също ви позволява да го споделите или просто да натиснете „изтриване”. Защото животът не се измерва с това колко пъти сме си поели дъх, а с моментите, които са ни карали да затаим дъх! Dergiye gönderilen eserler iade edilmez. Yayınlanan yazı ve şiirler kaynak gösterilerek yayınlanabilir. Yazılarda gerekli görülen düzeltmeler yapılır. Yazıların sorumluluğu yazara aittir. Получени материали не се връщат. Всички материали се публикуват с посочен източник. Материалите се редактират по необходимост. Отговорност за материала носи авторът. Adres: Sofya 1202, ul. “Timok” No: 2, Tel/Faks: 02-832 31 11 Февруари 31 11 Адрес: София 1202, ул. “Тимок” № 2, тел./факс: 02-832 2009 3 NOT: Dergide yer alan tercümeler, harfiyyen olmayıp mana olarak verilmiştir. Ne Yapsak da Dinlensek Как да си починем по-добре? Hatice EROĞLU Merhaba arkadaşlar, İyisiyle kötüsüyle bir dönemi daha geride bıraktık. Önce hedefimizi belirledik, çalışma programı, çalışma odası hazırladık. Bir dönem boyunca programımızı uygulamaya çalıştık. İçinde bulunduğumuz günlerde ise, belki de tatilin tadını çıkarıyoruz. Çalışmak kadar dinlenmek de önemlidir. Ama nasıl dinleneceğinizi biliyor musunuz? Bu nasıl soru, demeyin. Dinlenmek de bir amaca yönelik ve plânlı olmalıdır. Meselâ tatilinizi kitap okuyarak ya da kaset çalışması yaparak değerlendirebilirsiniz. Sevgili arkadaşlar, topluma önderlik yapan, herkes tarafından saygı ve hürmet gören, tarihte kalıcı izler bırakan, yüzyıllar sonra bile insanlar tarafından saygı ve 4 Şubat 2009 Здравейте, приятели! Ето, че измина и този учебен срок. Поставихме си цели, набелязахме си програма, подредихме си работния кът. Цял срок се старахме да изпълняваме набелязаната програма. А сега се радваме на ваканцията си. Почивката е не по-малко важна от работата. А знаете ли как да почивате пълноценно? Не казвайте веднага „Що за въпрос?” Почивката също трябва да е подчинена на определена цел и на набелязан план. Например, можете да си почивате, като четете книги или правите записи. Мили приятели, когато проследим живота на велики личности, оставили трайна диря в историята на човечеството, ще видим, че те са чели много книги и са имали богата култура. Ако и ние четем книги, ще можем да опознаем опита на поколенията преди нас. Ще бъдем по-уверени и по-целеустремени. Взимайки си поука от миналото, ще допускаме по-малко грешки. Книгите развиват нашето въображение. Когато гледаме филм, следваме действията на главния герой, който е определен от режисьора. Когато обаче четем книга, можем сами да си определим нашия любим герой. Той може да много по-хубав, добър и интересен от филмовия герой. Когато навлезем в приказния свят на книгата, можем да полетим към страната на Снежанка, да потънем в света на класиците, да минем през девет Boş bir kaset bularak, teybin ses kayıt düğmesine basın. Herhangi bir konu hakkında bir dakika konuşun ve kitaptan bir bölüm okuyun. Sonra da kendi sesinizi dinleyin. Konuşma veya okumanızdaki yanlışları fark edecek, kasetteki sese inanamayacaksınız. sevgiyle yad edilen insanların hayatını incelediğimizde, çok kitap okuyan, kültürlü insanlar olduklarını görürüz. Biz de kitaplarla barışırsak, bizden öncekilerin bırakmış olduğu bilgi birikiminden faydalanabiliriz. Kendimize olan güvenimiz, başarma azmimiz artar. Yaşananlardan ders alarak daha az hata yaparız. Kitaplar, hayâl dünyamızı da geliştirir. Film izlerken, yönetmenin uygun gördüğü kişi kahraman olur. Oysa kitap okurken kahramanları kendimiz belirlemiş oluruz. Bizim hayâlimizdeki kahraman, filmdekinden daha güzel, daha iyi, daha ilginç olabilir. Kitabın o hoş dünyasına girerek Pamuk Prenses’in ülkesine uçmaya, dünya klâsiklerinin dünyasına dalmaya, Kafdağı’nın arkasına gidip hayvanlarla konuşmaya, fikir kitapları okuyarak zihin jimnastiği yapmaya ne dersiniz? Ben, zaten düzenli olarak kitap okuyorum, kitaplarla aram iyi diyenlere de kaset çalışmasını öneriyoruz. Boş bir kaset bularak, teybin ses kayıt düğmesine basın. Herhangi bir konu hakkında bir dakika konuşun ve kitaptan bir bölüm okuyun. Sonra da kendi sesinizi dinleyin. Konuşma veya okumanızdaki yanlışları fark edecek, kasetteki sese inanamayacaksınız. Yapacağınız bu çalışma, daha iyi konuşmanızı ve okumanızı sağlayacak, sözel zekânızın gelişimine katkıda bulunacaktır. Zamanla eksik harfli kelime çalışmalarıyla bu egzersizi daha da geliştirebilirsiniz. Hiç “a” harfi kullanmadan çiçekleri anlatmak gibi... Meselâ: “Ben çiçekleri, çiçeklerin içinde de gülü çok severim. Sevdiğim kişileri “Gül yüzlü, gül kokulu.” diye överim. Gül, çiçeklerin prensidir. Nebiler nebisinin simgesidir.”... Bu çalışmayı yaparken düşünerek konuşacak; eş anlamlı kelimeleri bulmak için kafa yoracak, kelime hazinenizi de geliştirmiş olacaksınız. Bugünden başlayarak, kitaplığımızı büyütmeye, daha çok kitap okumaya ve kaset çalışması yaparak, konuşma, okuma ve yazma kabiliyetlerimizi geliştirmeye ne dersiniz? планини в десета. Така, четейки книги, можем да упражним гимнастика на мозъка. Ако и без това редовно четете книги, тогава мога да ви препоръчам да си правите записи. Можете да се запишете на касетофон или друго устройство, като говорите една минута по дадена тема. После се прослушайте. Обърнете внимание на грешките, които допускате при изговор или четене. Тези записи ще ви помогнат да подобрите начина ви на говорене и речевата ви култура. Правоговорните упражнения можете да разнообразите, като изговаряте думите без гласните. Например, можете да казвате имена на цветя, без да изговаряте звука „а”. Или пък можете да търсите синоними на думи, за да обогатите речниковия си запас. Е, какво ще кажете от днес нататък да започнете да четете повече книги, да записвате гласа си и да усъвършенствате своите умения да говорите, четете и пишете правилно? Февруари 2009 5 2008 bilimsel gelişmeler yılında yaşanan Научните открития през 2008 г. 2008 yılında çevre, tıp, teknoloji, uzay, biyoloji ve diğer alanlarda ne tür gelişmeler yaşandığına bir göz atalım. İklim değişikliği ve Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’ndan genomlara, fosillere ve doğurganlığa kadar, keşiflerle dolu bir yılı daha geride bıraktık. Ocak ayında, Londra Jeolojik Derneği üyeleri, dünya üzerindeki insanın etkisini yansıtmak için dünyanın “Antropocene” adı verilen yeni bir çağa girdiğini öne sürüyorlar. Küresel ısınmaya karşı savaşta biri gümüş kurşun gibi yetişen biofuel üretimi vardı. Gıda fiyatlarının artışında ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde biofuele dönülmesinin gıda fiyatlarında büyük bir artışa neden olacağı konusunda kaygılar bulunuyor. 2008 kanguruların, mağara adamlarının ve yünlü mamutların genom dizisinin ortaya çıkarıldığı yıl oldu. Gagalı memelilerin genomları Mayıs ayında ortaya çıkarıldı, memelilerdeki cins belirlemesinin 160 milyon yıldan daha önce değiştiği düşünülüyor. Mayıs ayında Avustralyalı araştırmacılar, tüm canlı türleri arasında en yaşlı anneye ait fosili keşfettiler. 380 milyon yıllık fosilde, bir embriyoya göbek bağıyla bağlı anne balığın 25 cm uzunluğundaki kalıntısı var. Bazı uzmanlar genetik ve epigenetik defekt- 6 Şubat 2009 Нека да разгледаме какви са постиженията в областта на околната среда, медицината, космическите изследвания, биологията и други научни области през изтеклата 2008 г. Миналата година беше белязана с редица постижения от климатичните промени и Големият адронов колайдер (ускорител на частици) до вкаменелостите и процесите на възпроизвеждане. През януари членовете на Лондонския клуб на геолозите твърдят, че светът е навлязъл в т.нар. Антропоцентрична епоха заради изключителното влияние на човека върху природата. За ефикасно средство срещу глобалното затопляне се приемаше биогоривото. В САЩ и Европейския съюз обаче смятат, че масовата му употреба ще доведе до увеличаване на цените на хранителните стоки. През 2008 г. се разкри геномът на кенгуратата, пещерните хора и мамутите. През май 2008 г. беше разгадан геномът на бозайниците, които имат човки. Въз основа на това откритие се смята, че бозайниците са се разделили на различни видове преди 160 мил. години. Пак през май австралийски изследователи откриха най-старата вкаменелост, чиято възраст е 380 мил. години. Тя представлява риба майка с дължина 25 см, която е свързана с пъпна връв с ембрион. Derleyen: Nihat DAVUT lerin riski konusunda endişeleniyor. Doğumda belirlenemeyen otizm ve kısırlık gibi koşullar IVF prosedürlerindeki kusurlu sperm kullanımı artışıyla yükselebilir. ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) yetkilileri, Mars’ın Kuzey Kutbu’nda donmuş su bulduklarını söylediler. Mars’taki suya Phoenix uzay aracının robot eliyle ilk kez dokunuldu ve tahlil edildi. Birçok arkeolog geçmiş dönemlere ait harikaları bulmak için dünya etrafında seyahat ederken, Avustralyalı araştırma grubu Afganistan’daki hisarı bulmak için Google Earth’ü kullandı. Eylül ayında ilk ışının yayılmasıyla Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın dünyanın sonunu getireceği korkuları sona erdi. Çarpıştırıcının elektrik bağlantılarından kaynaklanan arıza nedeniyle deney durduruldu. Yeni deneyin 2009 yılı ortalarında yapılabileceği umuluyor. Çok fazla güneş ışığının cilt kanserine yol açtığı biliniyordu, fakat eksikliği de erkeklerde kısırlığa yol açıyor. Avustralyalı araştırmacılar, D vitamini eksikliğini önlemek için sabah 10-15 dk güneşlenmenin faydalı olacağını belirtiyorlar. Някои специалисти са загрижени за риска от генетичните и епигенетичните дефекти. При процедурите инвитро при наличие на дефектна семенна течност могат да се увеличат случаите на аутизъм и безплодие, които не могат да установят при раждането. Служителите от НАСА обявиха, че са открили лед на северния полюс на Марс. Космическият апарат „Феникс” успя да докосне с механичната си ръка тази вода на Марс и тя беше проучена. Докато много археолози обикалят света, за да открият чудесата на миналото, група австралийски изследователи използваха Google Earth, за да установят местоположението на прочута крепост в Афганистан. През септември беше пуснат първият лъч светлина в Големия адронов колайдер (ускорител на частици). С това бяха разсеяни страховете, че колайдерът ще доведе до края на съществуването на света. Но заради проблеми с електрическите връзки опитите бяха прекъснати. Има надежди опитите да се възобновят в средата на 2009 г. Февруари 2009 7 Kaliforniyalı araştırmacılar, saniyede 3 santimetre hızla soyulan selobantın röntgen ışını olarak bilinen X-ray (X-ışını) üretebildiğini ortaya çıkardı. Bilim insanları, X ışınlarını ortaya çıkaran etkenin ne olduğunun anlaşılması durumunda, günümüzde röntgen çekimi için kullanılan ve tıp görevlilerini büyük tehlike altına sokan nükleer teknolojiler ile gerçekleştirilen işlemlerin daha tehlikesiz şekilde yapılması amacıyla tekniğin geliştirilebileceğini açıkladılar. Bazıları denizlerde keşvedilmedik canlı kalmadığını tartışırken, Kasım ayındaki Deniz Canlıları Sayımı’nın son verilerine göre, düşündüğümüzden çok daha fazla türün olduğu belirtiliyor. Преобладаваше мнението, че прекомерното излагане на слънчевите лъчи увеличава риска от рак на кожата, но се установи, че недостигът на светлина причинява от друга страна безплодие у мъжете. Австралийски учени отбелязват, че е добре всяка сутрин да се правят слънчеви бани по 10-15 мин., за да се набави необходимото количество витамин Д. Калифорнийски учени установиха, че селобантът може да произвежда рентгенови лъчи (Х-лъчи). Учените поясниха, че когато се разбере какво е влиянието на тези лъчи, ще може да се намали вредното влияние на сегашните рентгенови апарати, които носят риск и за медицинските работници, които работят с тях. Докато някои спорят, че вече няма неизвестни морски видове, пре- 2008’in en iyi 10 elektronik cihazı T ime dergisi, hayatımızı kolaylaştıran 2008’in en iyi elektronik cihazlarını seçti. Okur oylarıyla belirlenen listede tüketicilerin geçer not verdiği cihazlar şöyle sıralandı: Optoma Pico PK101: iPod veya iPhone’a bağlanabilen projektör sayesinde filmleri duvara, hatta uçakta koltuğun arkasına yansıtarak izlemek mümkün. 2 saatlik pil ömrü ve beyaz LED ışığı ile 480x320 piksel çözünürlüğe sahip. 114 gram ağırlığıyla birçok cep telefonundan daha küçük. Mitsubishi LaserVue 65” HDTV: Yüksek görüntü kalitesi için ilk kez lazer kullanılan televizyon geniş renk gamına sahip. Benzer büyüklükteki LCD ya da plazmaların yarısı kadar elektrik tüketiyor. Apple iPhone 3G: Harekete duyarlı resim ve video izleme, internette gezinme özelliğine sahip telefon, GPS ile çağın buluşu olarak tanımlanıyor. Nikon D 90: Dünyanın video kayıt özellikli ilk dijital fotoğraf makinesi . 8 Şubat 2009 foxL Bluetooth Portable Speaker: MP3 çalarlar için dinleyicileri memnun edecek ses kalitesini sağlıyor. Cep telefonuna kablosuz bağlantı ve mikrofonu ile arama yapabilme özelliğine sahip. Sennheiser MX W1 Wireless Headphones: Kulaklık, yüksek kalitesi ile ses iletiminde harika sonuçlar veriyor. Flip Video MinoHD: iPod büyüklüğündeki cihaz, yüksek çözünürlüklü video çekiyor. Kindle: Elektronik kitap görüntüleyici olan kindle, seyahat ederken kitap okumayı sevenler için müthiş bir cihaz. Roku Netflix Box: Birçok farklı port’tan TV’ye bağlanarak DVD’lerin tahtını sarsmaya aday cihaz. Sony PlayStation Home for PS3: Sony’nin üç boyutlu, online video oyun konsolu. Sosyal bir arkadaşlık servisi olan hizmet ücretsiz sunuluyor. Listede dev istiridyeler, Antarktika ahtapotları ve behemot bakterisi bulunuyor. 2008 yılının başında, Amerikalı araştırmacılar bir bakterinin ilk sentetik genomu (bir organizmanın kromozomlarında bulunan genetik şifrelerin tamamını simgeleyen terim) ortaya çıkarıldı. Araştırmacılar, bunun üzerine maya mantarından faydalanmaya karar verdi. Bu, araştırmacılara, kromozomlarındaki hasarı onarmak için doğal biçimde hücrelerden faydalanılan bir süreç olan ve “benzeşik yeniden bağdaştırma” denilen süreci kullanarak sentetik genom yaratma olanağı verdi. брояването на морските видове, приключило през ноември 2008 г., показа съвсем други резултати. В списъка заемат място гигантски стриди, антарктически октоподи и бактерията бехемот. В началото на 2008 г. американски изследователи създадоха първият синтетичен геном на бактерия. За тези цел изследователите са се възползвали от гъбичките на маята. Благодарение на това те успели да възпроизведат синтетичен геном като повторили генома на естествените бактерии в маята. Синтетичният геном може да се използва за възстановяване на повредени хромозомни структури. Най-добрите електронни уреди на 2008 г. С п. „Тайм” е класирало най-добрите електронни уреди за 2008 г. Класацията е извършена чрез гласуване от читателите на списанието, които са давали оценки за уредите като техни потребители. Ето тяхната класация: Optoma Pico PK101: прожектор, който може да се свърже към iPod или iPhone, и така да се гледат филми на стена или даже на гърба на седалката в самолета. Батерията му издържа два часа, светлината, която излъчва, тип бял LED, благодарение на която се постига образ с резолюция 480x320 пиксела. Тежи само 114 гр. и затова е по-малък от редица мобилни телефони. Mitsubishi LaserVue 65” HDTV: това е телевизор, в който за първи път е използван лазер. Затова той има широка цветова гама. Той употребява двойно по-малко електроенергия от телевизори с плазмен или LCD екран със същия размер. Apple iPhone 3G: мобилен телефон, който може да прави снимки в движение, видео клипове, да сърфира в интернет, както и да ползва GPS система. Тези характеристики го превръщат в последен писък на модата. Nikon D 90: това е първият цифров фотоапарат в света, който може да се използва и като видеокамера. Притежава добър звук благодарение на говорители от типа foxL Bluetooth. Така на него могат да се слушат песни във формат MP3 с добро качество на звука. Може да се свърже безжично с мобилния ви телефон и чрез вградения микрофон да провеждате разговори. Sennheiser MX W1: безжични слушалки, които осигуряват високо качество на звука. Flip Video MinoHD: уред с размера на iPod, който снима видео с висока резолюция. Kindle: това е електронна книга, която е чудесен спътник на пътуващите читатели маниаци. Roku Netflix Box: уред, който може да се свърже с телевизора чрез различни портове. Той застрашава сериозно трона на DVD-плейърите. Sony PlayStation Home for PS3: триизмерна интернет видео игра. Тя се предлага безплатно, защото е замислена като обществено значима услуга. Февруари 2009 9 Besleyen Karıncalar Мравките, които имат свои питомници Abdullah ARAZ İ nsanlar, çok eski devirlerden beri bazı vahşi hayvanları evcilleştirip onlardan faydalanmışlardır. Onların hem gücünden hem etinden hem yününden hem derisinden faydalanarak hayatı kolaylaştırmışlardır. Düşünün, asırlar önce öküzler olmasaydı insanlar çiftçiliği nasıl yapar, tarlalarını nasıl sürerlerdi? Yine develer olmasaydı ıssız çöllerde yüklerini nasıl taşır, yolculuklarını nasıl yaparlardı? Koyun, keçi vs. gibi hayvanları evcilleştirmeseydi et, süt gibi besinleri nasıl elde eder, bu hayvanların yününden nasıl faydalanabilirlerdi? Bütün bu sorular, insanların hayvanları evcilleştirmesiyle cevabını bulmuştur. Ama hayvanları evcilleştiren ve onları yetiştiren tek canlı insanoğlu değildir. О ще от древността хората са опитомили някои животни и се възползват от тяхната сила, месо, кожа. Така хората облекчават своето битие. Представете си, че преди векове нямаше волове. Как тогава хората щяха да обработват нивите си? Ами ако нямаше камили, как хората в пустинята щяха да пренасят товарите си, как щяха да се придвижват? Ако не бяха опитомени овцете, козите и т.н., как щяхме да си набавяме мляко, вълна? Затова хората са решили тези свои нужди, като са опитомили редица животни. Но човекът не е единственото същество, което опитомява други живи същества. Karıncaların Çiftliği Bazı karıncaların da hayvan besleyip yetiştirdiklerini söylesem inanır mısınız bana? İster inanın ister inanmayın bu doğru. Bu karıncalar insanların inek, koyun, keçi vs. beslediği gibi kendilerinden daha küçük canlıları besleyerek onlardan çeşitli yönleriyle faydalanmaktadır. Стопанството на мравките Ще ми повярвате ли, че някои мравки имат свои питомници? Ако искате ми вярвайте, ако искате не, но това е самата истина. Както хората са опитомили кравите, овцете и козите, така и тези мравки отглеждат по-малки от тях организми и се възползват по различни начини от тях. Ne Besliyorlar? Bu karıncalar, kurdukları çiftliklerinde “Yaprak biti” yetiştiriyorlar. Yumurtaya benzeyen yumuşak vücutları, bitkileri Какво отглеждат? Тези мравки имат стопанства, в които отглеждат листни въшки. Те имат меки тела, които приличат на яйце. KARINCALARIN, Yaklaşık dokuz bin ayrı türü olduğunu, Yaratılış programına göre temizlikçiler, ziraatçılar, hayvan yetiştiriciler gibi farklı mesleklere ayrıldığını ve bu mesleklere uygun vücut donanımına sahip olarak yaratıldıklarını, Sert kabuklu buğday tohumlarını, ıslatıp hamur hâline getirerek kuruması için güneşe serdiklerini, Yuvalarının giriş bölümlerini, güneşe ve dünyanın manyetik alan yörüngesine göre ayarladığını, Gıda sıkıntısı ortaya çıkınca işçi karıncaların besleyici karınca olarak hizmet vermek için yedek midelerindeki gıdaları zayıf karıncalara yedirdiğini, Yiyecek aramaya tek sıra halinde çıkarak yol boyunca bı- 10 Şubat 2009 raktıkları kokuyla birbirlerini takip ettiklerini, Geçtikleri her yerin fotoğrafını çekip beyinlerinde depoladıklarını ve bu sayede yuvalarından uzağa gitseler de kolaylıkla evlerine dönebildiklerini, Kraliçe karıncanın yirmi yıl kadar yaşayabildiğini, Bir çeşit temizlik işçisi gibi çalışarak, yeryüzünü çöplük olmaktan koruduğunu ve bu işleri yapmaları için onlara iki çift çene parçası verildiğini... Dıştakilerin büyük olup yiyecekleri taşımaya ve toprağı kazmaya, içtekilerin ise küçük olup gıdaları kesip öğütmeye yaradığını... BİLİYOR MUYDUNUZ! delebilecek gagaları olan minik canlılardır yaprak bitleri. Minik diyorum çünkü boyları genelde 2–3 milimetre kadar. Yaprak bitleri bakla, fasulye gibi bitkilere yerleşir, bitkinin dokusunu deler ve oradan bitkinin öz suyunu emerler. Bir iki milimlik canlıların çeneleri, son derece ince, iğneye benzer bir cerrah mili gibi yaratıldığı için bu işlemi kolaylıkla gerçekleştirirler. Yaprak Biti Beslemenin Püf Noktaları İşte karıncalar bu yaprak bitlerini besler, onların bakımlarını yapar. Üstelik bakımlarını yapmakla da kalmaz ve yaprak bitlerini uğur böcekleri, tülkanatlılar, örümcekler gibi düşmanlardan da korur. Peki neden? Çünkü yaprak bitleri, bitkilerin özsuyu ile beslenir. Ama bu sıvının hepsini tüketemez. İşte karıncalar bu fazla sıvıyı, yani bitki özünü onlardan alarak bu sıvı ile beslenir. Karıncalar, onların hayatını kolaylaştırarak daha çok sıvı üretmelerini sağlar, hatta daha çok sıvı üretmeleri için onları yönlendirir. Bunun için de onları bitkilerin daha çok besleyici olan uçlarına doğru sürer, gerektiğinde onları zorla orada tutarlar. Hatta bazen onları yuvalarına götürür, orada bakımını yaparak onların ürettiği sıvıdan yararlanırlar. İri bir bitin bir saatte iki milimetre küp sıvı ürettiğini düşünürseniz bunun karıncalar için ne kadar önemli olduğunu anlarsınız. Yapılan araştırmalarda bir karınca kolonisinin, yaprak bitlerini kullanarak üç ayda 2- 3 kg tatlı sıvı toplayabildiği belirlenmiştir. Bu durum hayvancılık yapan insanların çalışmalarına ne kadar benziyor değil mi? İnsanlar da inek, koyun, keçi gibi canlılardan daha çok verim almak için onların bakımını özel olarak yapar, yaşadığı ortamı daha güzel hâle getirir. Böylece onların sütünü artırır. ЗНАЕТЕ ЛИ, ЧЕ МРАВКИТЕ: са близо 9 хил. вида; са устроени така, че се делят на чистачи, растениевъди, животновъди; мокрят твърдите житни зърна, превръщат ги в тесто, което изсушават на слънце; правят така гнездата си, че входът им е по посока на слънцето и на магнитните полета на света; в случай на „продоволствена” криза дават храна на слабите мравки от резервите, които съхраняват в Имат и човчици, с които пробиват растенията. Размерите им варират до 2-3 милиметра. Листните въшки се срещат обикновено по бобените растения, като пробиват тъканите им и изсмукват сока. Челюстите на листните въшки са много тънки, приличат на игла и с професионализма на хирурзи лесно вършат тази работа. Особености на отглеждането на листните въшки Мравките отглеждат листни въшки и ги пазят от други насекоми като буболечки и паяци. А защо е така? Така е, защото листните въшки се хранят със сока на растенията. Те обаче не могат да консумират целия сок, който са изсмукали. Затова мравките се възползват от излишното количество сок в листните въшки. Мравките улесняват живота на листните въшки, стимулирайки ги по този начин да изсмукват от растенията повече сок. Нещо повече, мравките насочват и задържат листните въшки в онези части от растенията, в които има повече сок. Понякога мравките отвеждат листните въшки в гнездата си, отглеждат ги там и се възползват от събрания от тях сок. Като имате предвид, че една едра листна въшка събира около 2 кубични милиметра сок за един час, ще разберете колко важно е за мравките да бдят над листните въшки. Проучванията показват, че благодарение на листните въшки една колония от мравки събира за три месеца 2-3 кг растителен сок. Колко много прилича това на животновъдството при хората, нали! Хората също се грижат за кравите, овцете, козите, за да могат да получат повече продукция като месо, вълна, мляко. резервния си стомах; вървят в редица, когато излизат да търсят храна, като следват пътя по миризмата, която оставят; запаметяват като на снимка местата, откъдето са минали, и затова лесно намират обратния път към дома, колкото и много да са се отдалечили от него; имат мравка кралица, която живее до 20 години; изпълняват своеобразна роля на чистачи на Земята, като я чистят от отпадъци; мравките имат двойни челюсти – външните са по-едри и с тях те носят намерена храна или копаят в пръстта, а вътрешните са по-малки и с тях дъвчат храната? Февруари 2009 11 Trafik Işıkları Светофар Orhan Bilir B Е Kırmızı ışık diyor ki: Ben bu kavşakta doğdum. Küçük yaştan itibaren yanıp sönmeye başladım. İlk gün sürücüler benden pek hoşlanmadı. Fakat zamanla bana alıştılar. Bazı sürücüler hâlâ beni görmezden gelir. Merak ediyorum; acaba onlar benim tatlı rengimi fark edemezler mi? Yoksa pembe ışık mı olayım? Portakal rengine mi bürüneyim? Ya da onlara kırmızı camlı gözlük mü takayım? Червената светлина: Аз съм родена на това кръстовище. От малка светя и гасна тук. Първият ден шофьорите не бяха много доволни от мен, но с времето свикнаха. Някои шофьори още се правят, че не ме забелязват. Интересно как така не виждат моята червена светлина? Дали да не стана розова светлина? Или пък оранжева? Или пък да им сложа очила с червени стъкла? Светя за около 10 секунди. После им давам път. Като порасна малко повече, смятам да светя 20 секунди. Ако стават катастрофи, бих се замислила да светя и 40 секунди. Само да не стават катастрофи. Но внимавайте да не заспите на волана! u gün kavşaktaki trafik ışıklarını dinledim. Onlarla biraz sohbet ettim. Kısacık notlar aldım. Onların ne kadar iyi kalpli ışıklar olduğunu bir kez daha anladım. Aldığım bazı önemli notları sizlerle paylaşmak istiyorum. 12 Şubat 2009 дин ден се вслушах в светофара. Поговорих си малко с него. Записах си и някои неща. Разбрах, че той е с добро сърце и затова искам сега да споделя с вас това, което съм си записал. Зелената светлина: Аз винаги се събуждам от клаксоните на колите. Имам добър слух. Шофьорите натискат клаксона още преди да съм светнала. Е, не съм глуха! Да знаете колко много съм щастлива, когато давам път на хората да пресекат. Следя как пресичат, а автоYeşil ışık diyor ki: Ben her zaman мобилите се редят на кръстовището korna sesleri ile uyanırım. Ben duyma като лебеди. özürlü değilim ki. Daha ışığım yanmadan Да не говорим за децата! Между şoförler kornaya basarlar. Ben öcü müнас да си остане, виждам много деца, yüm? които пресичат неправилно. Oysa insanlara yol verirken ne kadar Аз светя най-дълго. Светя толmutlu olurum; bir bilseniz. Onların Oysa кова дълго, че ме заболява глаgeçişini yeşil gözlerimle izlerim. insanlara yol вата. Вече пушек ще излезе от Araçlar kavşağın etrafında kuğu ушите ми! За да си почина, verirken ne kadar mutlu gibi süzülürler. за малко си затварям зелеolurum; bir bilseniz. OnYa çocuklara ne demeli? ните очи, но скоро отново Aramızda kalsın, sek sek ların geçişini yeşil gözlerimle ме стряскат клаксоните. sekerek, rap rap yaparak, Şunun şurasında on saniyecik yanarım. Sonra onlara yol veririm. Biraz büyüyünce yirmi saniye yanmayı düşünüyorum. Bir kaza olursa karpuz kafamla kırk saniye yanmayı da göze alırım. Yeter ki kaza olmasın. Fakat dikkat; direksiyon başında uyumak yok.. izlerim. Araçlar kavşağın etrafında çiğ börek gibi yola düşerek Жълтата светлина: kuğu gibi süzülürler. Ya çocuklara Никой вече не ме взема karşıya geçen çocuklar görne demeli? Aramızda kalsın, sek düm. на сериозно. Има ли ме, Bu kavşakta en uzun süre няма ли ме, не е ясно. Заsek sekerek, rap rap yaparak, yanan ışık benim. O kadar това съм и много тъжна. çiğ börek gibi yola düşerek uzun süre yanarım ki başım От тъга съм цялата пожълkarşıya geçen çocuklar ağrımaya başlar. Kulaklarımтяла. Жълта съм като слънgördüm. dan duman fışkıracak olur. Yeşil чоглед! Но аз съм светлина на başımı dinlendirmek için gözlerimi надеждата. Светя една секунда, azıcık kapatırım. Tekrar korna sesleriyle смигам ви и ви пожелавам приятно uyanırım. пътуване по житейския път! Е, това дочух от светлините на свеSarı ışık diyor ki: Beni ciddiye alan тофара. Не искаха много да говорят, kalmadı. Varlığımla yokluğum belli değil. защото движението беше натоварено. Bu yüzden çok üzgünüm. Üzüntüden sararıp soldum. Tam bir sarı kafa oldum. Hâlbuki; ben bir umut ışığıyım. Bir saniyelik hayatım içinde sizlere göz kırpar, hayat yolunda herkese iyi yolculuklar dilerim. Trafik ışıkları ile ancak bu kadarcık sohbet edebildim. Mesai saatleri içinde daha fazla konuşmak istemediler. Февруари 2009 13 A. Başak SEZGİN BAZI KURŞUN KALEM UÇLARI NİÇİN DAHA KOYU RENKTE YAZAR? Kurşun kalem uçlarında, grafit ve kil denilen iki madde bulunur. Grafit, fabrikalarda yüksek sıcaklıkta çalışan makinelerde, yağlayıcı görevi de gören, koyu renkli ve yumuşak bir maddedir. Kil ise grafite göre daha serttir ve daha açık bir renge sahiptir. İçinde grafit oranı fazla olan kurşun kalemler, daha yumuşaktır ve koyu renkte yazar. Kil oranı fazla olanlar ise daha serttir ve açık renkte yazarlar. ЗАЩО НЯКОИ МОЛИВИ ПИШАТ ПО-ТЪМНО? На върха на молива има графит и глина. Графитът, който се използва във фабриките като смазка на машини, които работят при висока температура, е мек и тъмен на цвят материал. Глината е по-твърда и по-светла. Моливи, в които съдържанието на графит е поголямо, пишат по-меко и по-тъмно. Моливи, в които преобладава глината пък, пишат по-твърдо и по-светло. BİLGİSAYAR ÇALIŞIR DURUMDAYKEN NİÇİN SES ÇIKARIR? ЗАЩО КОМПЮТЪРЪТ ШУМИ, КОГАТО РАБОТИ? Bilgisayar; monitör, kasa, klavye ve fare gibi bölümlerden meydana gelir. Bilgisayar için gerekli olan elektrik enerjisinin büyük bir kısmı kasa içerisindeki devrelerde kullanılır. Elektrik enerjisi kullanımı zamanla devrelerde ısınmaya yol açacağından yanmaya müsait maddeler kolayca tutuşabilir. Bu tür kazaları önlemek amacıyla, kasanın dışarıya açık olan bir bölgesine, bilgisayar çalışırken dönen küçük bir pervaneden meydana gelen fan takılır. Fan, kasa içerisine dışarıdan sürekli hava girişi sağlayarak meydana gelen ısının devreler arasında dolaşan havaya geçmesini sağlar. Böylece tehlikeli ısınmaların önüne geçilmiş olur. Bilgisayar çalışırken çıkan ses işte bu fana aittir. Компютърът се състои от кутия, монитор, клавиатура и мишка. Голямата част от потребната за компютъра енергия минава през кутията. Това обаче може да доведе до прегряване на кутията и елементите в нея могат да прегорят. За да се избегне това, в кутията е поместен вентилатор, който я охлажда, като изтласква топлината от нея навън. Така кутията се предпазва от прегряване. Шумът, който се чува, когато компютърът работи, е именно от този вентилатор. 14 Şubat 2009 HAYVANLAR HASTALANINCA NE YAPARLAR? КАКВО ПРАВЯТ ЖИВОТНИТЕ, КОГАТО СЕ РАЗБОЛЕЯТ? Rabb’imizin sevki ile hareket eden hayvanların kendi kendilerini tedavi etmelerine dair pek çok misal vardır. İşte birkaç tanesi: Aslanlar, yaralandıklarında ağızlarına bir miktar su ve toprak alıp çiğnerler. Sonra yere tükürür ve bu karışımı yerde bir miktar yoğurup yaralarına sürerler. Çamur, yaradaki zehirli maddeleri emmenin yanında, yaranın tedavisine faydalı olan maddeleri de yaraya doğru çeker. Memeli hayvanlar genellikle yaralarını yalarlar. Bu sayede hem yara temizlenir, hem de böceklerin yaradan uzak durması sağlanır. Hatta yaralı bir kaplan yarasına ulaşamadığı zaman tükürüğünü ön pençelerinden biriyle yarasına sürer. Gökkuşağı papağanları ise yaralarına ulaşamadıkları zaman eşlerinin yardımıyla tükürüğünü yaralarına sürerek yaraların iyileşmesini sağlarlar. Yaralı geyikler ve karacalar ise yosunlu topraklara uzanırlar. Çünkü yosunlu topraklarda yaraları iyileştiren bir tür antibiyotik vardır. Ayılar ayağını arı kovanına sokarak balın iyileştirici özelliğinden faydalanırken arılar da vücutlarının ürettiği bir antibiyotiği, ballarıyla karıştırıp şifa bulurlar. Kunduzlar ise vücutlarında salgılanan bir tür jöle ile iyileşirler. Kediler ve köpekler, hasta olduklarında kusabilmek için çim, kurtlar ise tutam ısırgan otu yerler. Kurtların ayrıca yılan sokmalarına karşı halk yılan otu olarak bilinen bir bitkiyi yedikleri görülmüştür. Редица съществуващи по божия воля на този свят животни имат способността сами да се лекуват. Ето няколко примера. При нараняване лъвовете поемат и сдъвкват в устата си малко вода и пръст. После изплюват тази смес, овалват я още малко в пръстта и след това намазват раната с получената кал. Калта изсмуква от раната отровните вещества, а същевременно раната поема от калта полезните съставки в нея. Бозайниците обикновено ближат раните си. Така те почистват раната и държат насекомите далеч от нея. Даже, тигърът, ако не може да достигне с език до някоя рана по тялото си, плюе в лапата си и след това с нея нанася слюнката върху раната. Когато пък папагалите не могат да стигнат до мястото на раната, получават помощ от половинките си, които ги намазват със слюнка, за да заздравеят раните им. Ранените елени и сърни пък се излягат върху мъхеста почва, защото в горския мъх има антибиотик, който помага на раната да заздравее. Мечките се възползват от целебните качества на меда и затова пъхат наранения си крак в пчелния кошер. Самите пчели се лекуват чрез антибиотик, който се произвежда в тялото им. Те смесват отделения от тях антибиотик с меда и така намират лек. А видрите се лекуват с гел, който отделят от себе си. Котките и кучетата ядат трева, а вълците стрък коприва, за да могат да повърнат, когато са болни. Освен това вълците ядат и една билка, популярна като Змийска трева, която ги предпазва от ухапвания от змии. Февруари 2009 15 Dr. Fatih KOLBAY Gözümüzü Ne Kadar Görüyoruz? Колко виждаме с окото си? İ nsan vücudu, nice inanılmaz harikalarla doludur. Göz, bu mucizelerin başında gelenlerden biridir. Adeta dünyaya açılan pencerelerimiz olan gözlerimiz sadece anlık çekimleri yakalayan bir fotoğraf makinesi gibi değildir. Gözümüzün çalışması daha çok, bir video kaydına benzer. Madde ve hareketler hakkında daha fazla bilgi toplamak için gözümüzü hedefin etrafında hareket ettiririz. İnsan gözü, küçük açılarla, etraftaki anlık hareketleri yakalayarak kaydeder. Sonra da bütün olup bitenlere ait bu kayıtları beynimizdeki merkeze yansıtır. Göz ve beyin birlikteliği, retinadaki foto-alıcıları sayesinde, bir fotoğraf makinesinden veya gelişmiş bir kameradan çok daha net görüntüler elde etmemizi sağlar. En gelişmiş kameradan 300 kez daha detaylı net görüntü alan gözlerimiz, aynı 16 Şubat 2009 Ч овешкото тяло е пълно с безброй чудеса. Окото е едно от най-емблематичните от тях. Те са буквално нашият прозорец към света. Окото обаче не прилича на фотоапарат, който улавя само моментни образи, а повече на видеокамера. Окото се движи около фокуса на зрение, за да събере повече информация за обекта на наблюдение и неговите движения. Човешкото око е способно да запечата моментните действия около нас под много малък зрителен ъгъл, след което изпраща събраната информация до главния мозък. Благодарение на фоторецепторите върху ретината, окото заедно с мозъка получава много по-ясни изображения и от най-съвършените фотоапарати или видеокамери. Образът, който окото осигурява, е 300 пъти по-детайлен от най-добрата видеокамера, İki gözle yaratılmış olmamızın değişik sebepleri vardır: Öyle ki beynimiz her iki gözümüzden gelen sinyalleri toplar ve birlikte değerlendirir. Topladığı sinyallerle ilgili analiz yapar ve bilgileri sentezleyerek sonuçlandırır. zamanda masrafsız pilsiz ve elektriksiz çalışır. Gözlerimizle ilgili dikkat çekici bir husus da şudur: Dünyada yaratılmış gözü olan bütün canlılara iki tane göz verilmiştir. Hiçbir canlıda, bir tane veya üç tane göz yoktur. İki gözle yaratılmış olmamızın değişik sebepleri vardır: Öyle ki beynimiz her iki gözümüzden gelen sinyalleri toplar ve birlikte değerlendirir. Topladığı sinyallerle ilgili analiz yapar ve bilgileri sentezleyerek sonuçlandırır. Gözümüzün bu özelliği görüntü kalitesi ve üç boyutlu derinlik için mutlaka gereklidir. Elimizle tek gözümüzü kapattığımızda bunu çok daha iyi anlayabiliriz. Böyle bir durumda kısa sürede derinlik ve mesafe algısı bozulmaya başlar. Özellikle yabancısı olduğumuz yeni bir ortamda ciddi görüş sıkıntısına düşeriz. Tek gözü ne kadar net görürse görsün, bir gözü görmeyen şahıslara sürücü ehliyeti verilmemesinin sebebi işte budur. при това е напълно безплатен и без да се изразходват батерии или електричество. Има и още една особеност на очите: всички живи същества на планетата имат по две очи. Нито едно същество няма едно или три очи. Причините за наличието на две очи са различни: мозъкът събира, анализира и синтезира информация, осигурена и от двете очи. Двете очи осигуряват високо качество и триизмерност на образа. Когато затворим с ръка едното око, най-добре разбираме колко е важно да имаме две очи. Когато гледаме с едно око, намалява дълбочината на погледа и разстоянието, на което можем да виждаме. Това особено важи за място, което не познаваме. Затова, колкото и добре да виждат с едното око, не се дава шофьорска книжка на хора, които имат зрителни проблеми с другото. Февруари 2009 17 Beşinci Mevsim Петият сезон Melek ALTUN İ lkbahar, annenin sandıktan çıkardığı eşyalara benzer. Sandıkta ne varsa bir bir ortaya dökülür. İçinden çiçekler ve çocuk neşesi çıkar bahar sandığının. Bak; yollar, ağaçlar, kuşlar ne güzeldir baharda. Yaz, güle oynaya gelir. Biz çocukların mevsimidir yaz. Gazoz kapağından dışarı çıkmaya çalışan baloncuklar gibi oyuna koşarız. Önüm, arkam, sağım, solum oyundur. Gün hiç bitmesin isteriz. Gece gündüz oyun oynasak doymayız yine de. Geçen gün oyun parkında neşeyle oynayışını izledim. Belli ki sen de benim kadar seviyorsun yaz mevsimini ve oyunu. Sonbahar hele gelsin. Nasıl da yağmur tanelerini tutmak istersin. Küçük bir kavanozda yağmur suyu biriktirmek eğlenceli bir iştir, bilirsin. Okuldan eve dönerken ayaklarına düşen, bazen ceketine konan yaprakların bir benzeri resim defterinde var, biliyorum. Çizdiğin yaprakları niçin rengârenk boyadığını kuşlara söylemişsin. İçindeki kuşlardan söz ediyorum, hani hiç susmayan, durmadan şakıyan kuşlardan. Demişsin ki; çocukların çiçekleri, yaprakları hiç solmaz ki. Beyaz bir pamuk şekeri gibidir kış mevsimi. Karların üzerinde zıp zıplamak istersin kışın. Uçuç böceği, takvim yaprağındaki “ağustos”, beslenme çantandaki erikler, pencereye konan kuşlar, saklambaç oynuyorlardır. Depodaki bisikletin, masada kımıldamadan duran misketlerin güzel bir uyku çekiyordur. Hayat bilgisi dersinden biliyorsun; dört mevsim var demişti öğretmenin. Söylemeyi 18 Şubat 2009 П ролетта прилича на вещите, които майката изважда от раклата. Каквото има в раклата, се вади навън. От раклата на пролетта излизат цветя и детска радост. Виж, колко красиви през пролетта са пътищата, дърветата, птиците! И ето, че неусетно идва игривото лято. Това е сезонът за нас, децата. Играем също като газираните балончета, когато отворим бутилката. Всичко около нас е игра. Иска ни се денят никога да не свършва. Няма да се наситим дори и да играем ден и нощ. Вчера с удоволствие наблюдавах как си игра на детската площадка. Вижда се, че и ти обичаш лятото и играта колкото мен. И идва есента. Как искаш да хванеш с дланите си дъждовните капки. Знаеш, че е забавно да напълниш буркан с дъждовна вода. Сигурен съм, че имаш в скицника си рисунка, която изобразява как се връщаш от училище вкъщи, а върху теб падат есенни листа. Споделил си с птиците защо нарисуваните от теб листа са пъстроцветни. Това са птици, които не спират да чуруликат и те ми казаха твоят отговор: „Цветята и листата на децата никога не увяхват!” Зимата е като бял захарен памук. Искаш да подскачаш върху снега. Калинката, листът от календара за месец август, сливите в чантата ти за храна, птиците, кацнали на перваза на прозореца си играят на криеница. Колелото в мазето, сложеното на рафтовете грозде си спят сладко. Знаеш от уроците по природознание, че сезоните са четири. Но учителят е забравил да каже, че има и още един, пети сезон, кой- Hayat bilgisi dersinden biliyorsun; dört mevsim var demişti öğretmenin. Söylemeyi unutmuş olmalı öğretmenin. Bir de herkesin bilmediği bir mevsim vardır “beşinci mevsim” denilen… Beşinci mevsim, sevgi mevsimidir. Gözlerini kapadığında içinden umut yüklü şarkılar geçiyorsa ve sevgi çiçekleri açıyorsa kalbinde beşinci mevsimdesindir. unutmuş olmalı öğretmenin. Bir de herkesin bilmediği bir mevsim vardır “beşinci mevsim” denilen… Beşinci mevsim, sevgi mevsimidir. Gözlerini kapadığında içinden umut yüklü şarkılar geçiyorsa ve sevgi çiçekleri açıyorsa kalbinde beşinci mevsimdesindir. Her mevsimin çiçeği vardır, baharın papatyası, kışın kardeleni. Zamanı gelince hepsi açar, zamanı geçince de solar. Çiçeklerin mevsimi geçse bile sevgi çiçeğinin mevsimi geçmez. Biri oyuncağını kırdığında affediyorsan, yazılıdan düşük not aldığında umudunu yitirmiyorsan, birine yardım ettiğinde gözlerin ışıl ışılsa sen sevgi çiçeğinin mevsiminde, beşinci mevsimdesindir. Sevgi mevsiminde üşümez hiçbir çocuk… Savaşlarda ölmez… Kimse kötülük etmez, başkasından çok kendini düşünmez. Bütün günlerin, bütün ayların içinde saklıdır bu mevsim. Üç yüz altmış beş gün seninledir… Aramak için uzaklara gitme… Dön bak içine… İster yaz, ister bahar olsun mevsim, içindekidir mevsimin. İsterse dışarısı ayaz olsun, sevgidir istediğin. Unutma, bütün yolların sevgiye çıkıyorsa, iyi bir insan olmaya çalışıyorsan, nereye gidersen git umudun seninle geliyorsa sen her mevsim beşinci mevsimdesindir. то не всеки знае… Петият сезон е сезонът на любовта. Ако отвътре ти идва да пееш, когато затвориш очи, и в теб никнат цветята на любовта, тогава сърцето ти е в този пети сезон. Всеки сезон си има свои цветя: пролетта – маргаритка, зимата – кокиче. Когато му дойде времето, всяко цвете разцъфва и после увяхва. Но цветето на любовта в петия сезон никога не увяхва. Ако можеш да простиш на някого, когато ти счупи играчката, ако не губиш надежда, когато получиш ниска оценка, ако помагаш с радост на някого, значи си в сезона на цветето на любовта, в петия сезон. В сезона на любовта нито едно дете не може да настине… Не може да умре във войни… Никой не върши злини, не проявява егоизъм. Този сезон се намира във всички дни, всички месеци. Той е с теб 354 дни… не ходи далеч, за да го търсиш… Погледни в себе си… Може да е лято, може да е есен, сезонът на любовта е вътре в теб. Навън може да е студ, но това, което искаш, е любов. Не забравяй, че ако всички пътища, по които поемаш, те водят към любовта; ако се стараеш да бъдеш добър; ако си изпълнен с надежда, накъдето и да вървиш, през всички годишни времена ти се намираш в петия сезон! Февруари 2009 19 Derleyen: Emre Adem Bir Şair NAZIM HİKMET RAN S elanik’te doğdu. Heybeliada Harbiye Mektebi’ni bitirdi. Hamidiye Kruvazöru güverte subayı iken, sağlık nedeniyle askerlikten çıkarıldı. Bolu’da bir süre öğretmenlik yaptı, daha sonra Trabzon üzerinden Batum’a, oradan da Moskova’ya geçti. KUTV Üniversitesi’nde ekonomi-politik öğrenimi gördü. 1924’te yurda döndü. Aydınlık Gazetesinde yayınlanan yazı ve şiirleri yüzünden on beş yıl hapsi istenince Moskova’ya kaçtı. 1928 Af Kanunu’ndan yararlanıp tekrar yurda döndü. Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı. 1932’de yeniden dört yıl hapse mahkûm olduysa da, bu kez Onuncu Yıl Affı’ndan yararlandı. Gazetecilik yaptı, film stüdyolarında çalıştı. 1938’de Harp Okulu’ndaki aramalarda ele geçen şiir ve kitaplarıyla orduyu kışkırttığı ileri sürüldü ve 28 yıl 4 aya hüküm giydi. Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yattı. 1950’de özgürlüğüne kavuştuysa da sürekli olarak izlenmekten kurtulamadı. Askere alınması kararlaştırılınca tekrar Moskova’ya kaçtı. 25 Temmuz 1951’de T.C. vatandaşlığından çıkarıldı. Bunun üzerine Nâzım, Polonya uyruğuna geçti. 1963’te öldü. Moskova’da toprağa verildi. Mezarı hala bu kenttedir. 10 Ocak 2009 tarihi itibari ile Nazım Hikmet’e Türk vatandaşlığı iade edildi. ESERLERİ ŞİİR: 835 Satır (1929), Jokond ile Si-Ya-U (1929), Varan 3 (1930), 1+1=1 (1930-Nail V. ile), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranta Babu’ya Mektuplar (1935), Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı (1936), Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Saat 21-22 Şiirleri (1965-Bas. Haz. M.Fuat), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967-Bas. Haz. M.Fuat, 5 Cilt), Rubailer (1966-Bas. Haz. M. Fuat), Dört Hapishaneden (1966-Bas. Haz. M.Fuat), Yeni Şiirler (1966-Bas. Haz. Dost Yayınevi), Son Şiirleri (Bas. Haz. Habora Kitabevi), Tüm Eserleri (1980-Bas. Haz. A. Bezirci, 8 Cilt). 20 Şubat 2009 OYUN: Kafatası (1943), Bir Ölü Evi Yahut Merhumun Hanesi (1932), Unutulan Adam (1935), İnek (1965), Ferhat ile Şirin (1965), Enayi (1965), Sabahat (1966), Yusuf ile Menofis (1967), İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu (1985). ROMAN: Kan Konuşmaz (1965), Yeşil Elmalar (1965), Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (1966). YAZILAR: İt Ürür Kervan Yürür (1936-Orhan Selim takma adıyla), Alman Faşizmi ve Irkçılığı (1936), Milli Gurur (1936), Sovyet Demokrasisi (1936). MEKTUPLAR: Kemal Tahir’e Hapishaneden Mektuplar (1968), Cezaevinden Memet Fuat’a Mektuplar (1968), Bursa Cezaevinden Vâ-Nû’lara Mektuplar (1970), Nâzım’ın Bilinmeyen Mektupları (1986-Adalet Cimcoz’la Mektuplar, Haz. Ş. Kurdakul), Piraye’ye Mektuplar (1988). MASAL: La Fontaine’den Masallar (1949-Ahmet Oğuz Saruhan adıyla), Sevdalı Bulut (1967).e Bir Şiir: Yazım Kılavuzu KEREM GİBİ hava kurşun gibi ağır bağır bağır bağır bağırıyorum koşun, kurşun eritmeğe çağırıyorum o diyor ki bana: -sen kendi sesinle kül olursun ey! kerem gibi yana yana dert çok, hemdert yok yüreklerin kulakları sağır hava kurşun gibi ağır ben diyorum ki ona: -kül olayım kerem gibi yana yana. ben yanmazsam, sen yanmazsan, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa... hava toprak gibi gebe. hava kurşun gibi ağır. bağır bağır bağır bağırıyorum. koşun, kurşun eritmeğe çağırıyorum... Nazım Hikmet Birkaç Atasözü Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur. Cahil kişi, okuyup öğrenim görmemiş, bilgisiz ve deneyimsiz kimsedir. Bu bakımdan söylenen bir sözün ne maksatla söylendiğini, hangi anlama geldiğini kavramakta zorluk çeker. O ne biliyorsa, doğru onlandır. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın kendi doğrularından başka bir doğru kabul etmez. Öyle de inatçıdır ki deve nasıl hendek atlamamak için direniyorsa, o da görüşünden vazgeçmemek için direnip durur. Cambaz ipte, balık dipte gerek. Niteliği gereği hemen her varlık farklı bir yerde bulunur, barınır ve iş yapar. Niteliğine uygun olmayan yerin şartları onu zor durumda bırakabilir. Dolayısıyla her kişi elde ettiği niteliklerin gerektirdiği bilgi, beceri ve uzmanlık sahası içinde çalışmalı; o alanın dışındaki işlerden uzak durmalıdır. Cana gelecek (kaza-zarar) mala gelsin. Eğer bir kaza gelecek ve zarar görecekse insan, canına değil malına gelsin. Çünkü kazaya uğrayan, zarar gören malın tekrar kazanılması veya elde edilmesi mümkündür. Ama can için durum böyle değildir. Cana gelen felâketler silinmeyecek izler bırakır. Bir kazadan ötürü insan ölebilir, sakat kalabilir, dolayısıyla böylesi zararları gidermek mümkün değildir. Düzeltme İşareti Düzeltme işaretinin kullanılacağı yerler aşağıda gösterilmiştir: 1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine konur: adem (yokluk), âdem (insan); adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); alem (bayrak), âlem (dünya, evren); alim (her şeyi bilen), âlim (bilgin); aşık (eklem kemiği), âşık (vurgun, tutkun); hakim (hikmet sahibi), hâkim (yargıç); hal (pazar yeri), hâl (durum, vaziyet); hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu). UYARI: Katil (< katl = öldürme) ve kadir (< kadr = değer) kelimeleriyle karışma olasılığı olduğu hâlde katil (ka:til = öldüren) ve kadir (< ka:dir = güçlü) kelimelerinin düzeltme işareti konmadan yazılması yaygınlaşmıştır. 2. Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım kelime ve eklerle özel adlarda bulunan ince g, k ünsüzlerinden sonra gelen a ve u ünlüleri üzerine konur: dergâh, gâvur, ordugâh, tezgâh, yadigâr, Nigâr; dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt, Hakkâri, Kâzım, mahkûm, mekân, mezkûr, sükûn, sükût. Kişi ve yer adlarında ince l ünsüzünden sonra gelen a ve u ünlüleri de düzeltme işareti ile yazılır: Halûk, Lâle, Nalân; Balâ, Elâzığ, İslâhiye, Lâdik, Lâpseki. 3. Nispet i’sinin belirtme durumu ve iyelik ekiyle karışmasını önlemek için kullanılır. Böylece (Türk) askeri ve askerî (okul), (İslam) dini ve dinî (bilgiler), (fizik) ilmi ve ilmî (tartışmalar), (Atatürk’ün) resmi ve resmî (kuruluşlar) gibi anlamları farklı kelimelerin karıştırılması da önlenmiş olur. Nispet i’si alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır: millîleştirmek, millîlik, resmîleştirmek, resmîlik. Февруари 2009 21 22 Şubat 2009 Февруари 2009 23 ŞİFA KAYNAĞI BAL VE TARÇIN МЕДЪТ И КАНЕЛАТА ЕЛЕКСИР ЗА ЗДРАВЕ Bal ve tarçın karışımı birçok hastalığa iyi gelmektedir. Bugünün bilim adamları birçok hastalığın tedavisinde, balı çok etkili bir ilaç olarak kabul etmişlerdir. AĞRI KESİCİ Bir ölçü balı 2 ölçü ılık su içerisine koyup üzerine bir çay kaşığı toz Tarçın ilave ederek bir krem elde edilir. Bununla vücudun ağrıyan yerlerine masaj yapılır. 12 dakika içerisinde ağrının azaldığını gözlemleyebilirsiniz. BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ Her gün kullanılan bal ve tarçın bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve vücudu bakteri ve virus saldırılarına karşı korur. DİŞ AĞRISI Bir kaşık toz tarçın ve 5 tatlı kaşığı bal karışımı ağrıyan dişe tatbik edilir. Ağrı kesilene kadar günde üç defa tatbik edilir. SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİP Bir kaşık ılıtılmış Bal,1/4 tatlı kaşığı toz tarçın günde üç defa yenir. Bu uygulama birçok kronik öksürük, soğuk algınlığı ve sinüslerin temizlenmesi için de geçerlidir. İspanya da yapılan bir araştırmada bal içerisindeki bir maddenin grip mikroplarını öldürdüğü ve hastaları gripten koruduğu saptanmıştır. KALP HASTALIKLARI Bal ve tarçınla bir karışım yap ve bunu her sabah kahvaltıda reçel veya marmelat yerine ekmek üzerine sür. Bu uygulama arterlerdeki kolesterolleri eriterek hastaları kalp krizinden korur. Bu uygulama ile, daha önce kalp krizi geçirmiş kişiler, ikinci krizden kilometrelerce uzakta olacaklardır. Bu uygulamayı düzenli olarak yapan kişilerde solunum güçlüğü ortadan kalkacak ve kalp atışları kuvvetlenecektir. EVLAT SAHİBİ OLAMAMA Eğer bir erkek düzenli olarak uyumadan önce 2 kaşık bal yerse problemleri çözülecektir. Gebe kalamayan kadınlar bir tutam toz Tarçın ve yarım tatlı kaşığı balı gün boyunca bir bir sakız üzerine koyup çiğnediklerinde tükürükle karışarak yavaş yavaş emilerek etkili olmaktadır. 24 Şubat 2009 Сместта от мед и канела е лек за много болести. Днешните учени използват и препоръчват меда в медицинската практика. БОЛКОУСПОКОЯВАЩО Добавете една лъжица мед към две лъжици хладка вода, прибавете и 1 чаена лъжичка канела и разбъркайте. Трябва да се образува кремообразна смес, която се маже на болното място и се масажира. Ще забележите, че в рамките на 1-2 минути болката намалява. ИЗПЪЛНЯВА ЗАЩИТНА ФУНКЦИЯ ЗА ИМУННАТА СИСТЕМА Ежедневната употреба на канела с мед засилва функциите на имунната система и пази организма от бактерии и вируси. ПРИ ЗЪБОБОЛ Една супена лъжица смляна канела и 5 чаени лъжички мед се смесват. Слага се в болящия зъб. Може да се повтори докато болката спре. ПРИ ПРОСТУДА И ГРИП Една лъжица хладка мед, ¼ чаена лъжичка канела на прах се изяждат по три пъти на ден. Тази употреба ще подейства добре при хронична кашлица, простуда и за почистването на синусите. В едно изследване, направено в Испания, е доказано, че медът съдържа съставка, която убива гриповите микроби и пази болните от грипови зарази. СЪРДЕЧНИ БОЛЕСТИ Направете една смес от мед и канела и мажете с нея филията си сутрин, вместо мармалад или конфитюр. Помага за намалянето на холестерола в артериите и предпазва болните от сърдечна криза. За болни, претърпяли подобна криза, консумирането на мед и канела, намаля риска това да се повтори. Редовната закуска с мед и канела спомага за поспокойно дишане и усилва сърдечния ритъм. ПРИ ХОРА, КОИТО НЕ МОГАТ ДА ИМАТ ДЕЦА Ако един мъж редовно изяжда по две лъжички мед преди лягане, няма да има по-вече проблеми. За жените, които не могат да забременеят се препоръчва да слагат по малко канела на прах и по малко мед върху дъвката, която дъвчат няколко пъти на ден. PORTAKAL REÇELİ СЛАДКО ОТ ПОРТОКАЛИ Gerekli malzemeler: 2 kg. Portakal, 1 limon, 2 kg. toz şeker Hazırlanması: 2 kg. portakalın kabuklarını soyun. Portakal kabuklarını küp olarak kesin. Tencereye su ilave edin. Üzerine portakal kabuklarını ilave edip 5 dakika kaynatın ve acı suyunu çıkartın. Daha sonra tekrar portakalların üzerine sıcak su ilave edin ve tekrar portakal kabuklarını 5 dakika daha kaynatın. Tekrar acı suyunu çıkartın. Portakalları ise küp olarak kesin. Portakalları parçalayıcıdan geçirin .Daha sonra tencereye 2 kg. toz şeker ve portakal püresini ilave edin ve kaynamaya bırakın. Daha sonra üzerine limon suyu sıkın. Limon suyu ile beraber 10 dakika kadar daha kaynatın ve portakal reçelini kavanozlara boşaltın. Необходими продукти: 2 кг. портокали, 1 лимон, 2 кг захар. Начин на приготвяне: Обелете портокалите. Нарежете корите, които сте отделили на малки парченца. Сложете в тенджера вода, изсипете вътре и нарязаните портокалови кори. Сварете 5 минути и изхвърлете горчивата вода. Залейте портокаловите кори с гореща вода и сварете още веднъж 5 минути. Отново изхвърлете горчивата вода. Нарежете вътрешността на портокалите на парчета. Ако искате, направете ги на пюре с помощта на блендър. Сложете всичко в една тенджера, добавете 2 кг захар и сложете на котлона да се вари. След като се свари достатъчно, изстискайте сок от един лимон и го добавете. Сварете заедно с лимоновия сок около 10 минути, след което може да пълните сладкото в буркани. 26 Şubat 2009 Февруари 2009 27 BİRУ РDERS ОК Hatice İBRAHİM - Şumen B u sabah da her sabahki gibi kalktı –yüzünü yıkadı ve aynaya baktı, her zamanki gibi aynadaki yansımasına memnun memnun gülümsedi. Nerden nereye gelmişti. Büyük bir iş adamıydı şimdi. Şirketi en büyük şirketler arasına giriyordu. Fakat geçmişini unutmamıştı, daha doğrusu unutamıyordu. Geçmişi öyle acıydı ki, düşünmek bile istemiyordu, aklına gelince yüzü asık ve üzgün bir ifade alırdı. Annesi onu doğururken vefat etmişti. Babasının yanında büyümüştü. Babası ise sarhoş ve tembel bir adamdı, onu daha küçük yaştan çalıştırıyordu. Geçmişi acılarla doluydu, yaşamamıştı çocukluk günlerini, koşamamıştı doya doya, oyunlar oynamamıştı. Böylece daha küçük yaştan zorluklara alışmıştı. Babasından sevgi ve merhamet görmeyince bu duyguları tanımıyordu onları göstermeyi de bilmiyordu. Emri altında çalışanlara hep kaba ve sert davranıyordu, nazik ve yumuşak konuştuğu duyulmamıştı. İşçiler ondan korkuyorlardı ve onu sevmezlerdi. Ona en yakın insan olan genel müdüre bile yumuşak ve dostça davranmıyordu, ona da katı ve sert konuşuyordu. Bundan dolayı tek seveni bile yoktu. Yüz ifadesi de sert ve buz gibi soğuktu. Şirketi daha da büyümüştü son zamanlarda, büyük şefte de gurur, kibir daha da büyüdü. Her şeyi yapabileceğini, istediği gibi davranabileceğini düşünüyordu. Emri altındakilere kaba davranış ona göre normaldi. Bir gün kibri ve kabalığı son safhaya ulaştı, herkesin önünde bir işçiye tokat vurdu. İşçinin yüzü kıpkırmızı kesildi ve gözlerinden yaşlar süzüldü, hiç bir şey demedi başını eğdi ve iş yerini terketti bir daha da geri dönmedi. Büyük iş adamı her zaman öyle kalacağını zannederdi. Firmasının hep büyük kendisinin de hep erişilmez yükseklikte kalacağını düşünüyordu. Her çıkışın inişi de var, zirveden bir gün muhakkak inilir kanununu bilmezdi, çünkü paradan ve emir 28 Şubat 2009 И тази сутрин се събуди както всяка сутрин, изми си лицето, се погледна в огледалото и както винаги се усмихна доволно на отражението си. Сега беше голям бизнесмен, колко трудно бе стигнал до тук! Фирмата му беше сред най-големите в бранша. Не беше забравил миналото си, по скоро не можеше да го забрави, то бе изпълнено с горчилка, затова не искаше да се рови в него. Когато го връхлетяваха спомени лицето му придобиваше навъсен и тъжен вид. Майка му бе починала при раждането, затова израстна при баща си. Баща му бе пиян и мързелив човек, караше детето си да работи докато бе още малък. Миналото му навяваше горчиви спомени, не бе изживял детството си, не бе тичал на воля , не беше играл игри. Така още от малък бе свикнал с трудностите. Баща му никога не му бе показал обич или състрадание, затова той не познаваше тези чувства и никога не ги бе изпитвал подобни чувства. Към подчинените си той винаги се отнасяше прекалено строго и грубо, никой никога не го бе чул да говори любезно с мек тон. Работещите се страхуваха от него и никак не го обичаха. Дори към най близкия си човек - изпълнителния директор не се отнасяше приятелски и на него говореше прекалено строго. Поради тази причина никой не го обичаше. В самото изражение на лицето му имаше грубост и ледена студенина. В последно време фирмата му се разрасна още повече, а в същото време порасна още повече и надменността на шефа. Смяташе че може да прави каквото си поиска и да се отнасяше с всеки както желаеше. За него бе нормално да се отнася към подчинените си грубо. Един ден грубостта и надменността му достигнаха краен предел: пред всички удари шамар на един от работниците. Той се изчерви, наведе глава, по бузите му се стекоха сълзи, не каза нищо, тръгна си и повече не се върна. Големият бизнесмен мислеше, че винаги ще си остане такъв „велик”, фирмата му ще е все така преуспяваща а той ще е все така „недостижимо високо”. Не знаеше, че има закон, който не се променя - никой не е вечно на върха, след всяко изкачване нагоре идва време, когато се слиза надолу. Но той тези неща не ги Öyle korkunç bir duyguydu ki, kalbi tekrar duracak sandı. “Neden böyle yalnız kaldım, beni kimse sevmiyor mu?” İlk defa sevgi kelimesi aklına geldi. Aslında kendi kendine sorduğu sorunun cevabını bilirdi. Parayı her şey sanmıştı ve hiç dost edinmemişti, herkese kötü davranmıştı. Yalnızlık, hiç kimsesinin olmaması, korkunç bir duygu. Fakat tek suçlunun kendisi olduğunu da biliyordu. dağıtmaktan, büyüklük taslamaktan başka bir şey bilmezdi o. Yardımcı müdür bir gün geldi ve evrakları göstererek satışların iyi gitmediğini söyledi. Şef kızdı evrakları alıp müdürün yüzüne çarptı, kağıtlar yere düşüp dağıldılar. “Ahmaklar gerektiği gibi iş yapmıyorsunuz tabi!” diye öfkeyle bağırdı. O günden sonra firmanın zirveden inişi başladı. İşler hep kötüye gidiyordu. Şef sinirden çıldırıyordu ve ne yapacağını bilemiyordu. Bir gün müdür yanına gelip: - İflas ettik yapılacak bir şey yok! dedi. O zaman büyük şef kalbini tutarak nefessiz kaldı, yere düştü. Kalp krizi geçirdi. Çaresiz oksijen maskesiyle yatakta yatıyordu. Altıncı günde hayati tehkikeyi atlattı. Kendine gelince anladı ki, artık büyük firması yoktu ve o artık o büyük şef değildi. Hastanede kalışı esnasında ziyaretine gelen hiç olmadı. Kimsesizdi... Zengin ve başarılıyken yanında bir çok insan çalışırdı ama şimdi kimse onun ziyaretine gelmiyordu. Tek başınaydı, kimsesi yoktu. Bir anda onu korkunç bir his kapladı! Yalnızlık... Öyle korkunç bir duyguydu ki, kalbi tekrar duracak sandı. “Neden böyle yalnız kaldım, beni kimse sevmiyor mu?” İlk defa sevgi kelimesi aklına geldi. Aslında kendi kendine sorduğu sorunun cevabını bilirdi. Parayı her şey sanmıştı ve hiç dost edinmemişti, herkese kötü davranmıştı. Yalnızlık, hiç kimsesinin olmaması, korkunç bir duygu. Fakat tek suçlunun kendisi olduğunu da biliyordu. Kapı açıldı. Güler yüzlü genç hemşire girdi. “Geçmiş olsun amca, bugün hastaneden çıkıyorsunuz.” dedi. Hayatında ilk defa nezaket sözleri döküldü, ilk defa da iyilikle gülümsedi - Teşekkür ederim kızım, teşekkür ederim! Anlamıştı kötülüğün kötülük edene döndüğünü. O günden sonra yumuşak huylu, güler yüzlü, dikkatli bir insan oldu, dostu da seveni de çoktu. знаеше, защото знаеше само да раздава груби заповеди и изпитваше обич единствено към парите. Един ден изпълнителният директор дойде и каза, че нещата не вървят добре и продажбите спадат, после показа документите, които носеше. Шефът се ядоса, взе листовете от масата и ги хвърли в лицето на директора, те паднаха на земята и се разпиляха, после добави: „Глупаци, разбира се че не работите както трябва!„ От този ден нататък нещата във фирмата тръгнаха надолу. Собственикът на фирмата не знаеше какво да прави и се ядосваше ужасно. Когато един ден директорът дойде и каза, че всичко е загубено и фирмата е фалирала, тогава „големият шеф” се хвана за сърцето, дишането му се затрудни. Той получи инфаркт. Безпомощен лежеше с кислородна маска на лицето си. На шестия ден животът му бе вън от опасност. Когато вече бе на себе си той разбра, че вече голямата му фирма я нямаше и той не бе вече онзи надменен шеф. По време на престоя му в болницата никой не го посети, нямаше си никой. Когато бе собственик на фирмата при него работеха много хора, а никой не го беше посетил, чувстваше се самотен. В един момент такова силно чувство на самота го завладя, той така се изплаши, че му се стори че сърцето му пак ще спре. „Защо съм толкова сам, никой ли не ме обича?” - питаше се той, но всъщност знаеше отговора на въпросите който си задаваше. Знаеше причината за самотата си - той бе сметнал, че парите са всичко, отнасяше се със всички лошо и нямаше нито един приятел. Колко страшно бе усещането му за самота! Но знаеше, че сам си е виновен за положението в което се намираше сега. Вратата се отвори, в стаята влезе усмихната медицинската сестра. „Честито оздравяване, днес ви изписваме от болницата!” За пръв път в живота си се усмихна добродушно и произнесе - любезни думи: „Благодаря ти дъще, благодаря ти!” Разбрал беше че лошите дела винаги се връщат при този, който ги върши. След този ден той стана много внимателен, усмихнат и добър човек. Вече имаше приятели и хора, които го обичат! Февруари 2009 29 POSTA SİZDEN GELENL ER Любов Фатме Шамсидин Сейдахмед с. Люляково, обл. Бургас Няма нещо по-хубаво от любовта има сълзи, но е сладка, където и да си все ще те намери. Обичаш ли обичай винаги, защото с нея ще си щастлива, защото тя ще тe направи вечна. Ако си изгубила любовта значи, че си изгубила всичко на света. ПОЩА Bize yazı, şiir ve resim gönderme zahmetinde bulunan; yarışmalara katılan fakat sayfa sayımızın sınırlı olması sebebi ile çalışmalarının tamamını yayınlayamadığımız, aşağıdaki isimleri yazılı okuyucularımıza dergimize olan sevgilerinden dolayı çok teşekkür ederiz. Valentina Stoyçeva-Veselina/ Razgrad, Jülide MehmedovaVeselina/Razgrad, Ayşe Eminova-Veselina/Razgrad, İbrahim Aydın-Veselina/Razgrad, Aycan Ahmedov-Veselina/Razgrad, Harun Harun-Veselina/Razgrad, Selime Ridvanova-Veselina/Razgrad, Mustafa Ercanov-Veselina/Razgrad, Ahmed Ahmedov-Veselina/Razgrad, Aylin Servetova-Veselina/Razgrad, İsmail Sunay-Veselina/Razgrad, Deniz-Veselina/Razgrad, Emine Sabahatin-Prosenik/Burgas, Habibe Hüseyin-Razboyna/Burgas, Cem Hasan-Most/Kırcali, Aylân Mustafova-Stefan Karaca/Varna, Emine Sabrieva-Boyan/Şumen, Nevin Mahmud-Sokolovo/Dobriç, Azis Tanju-Sokolovo/Dobriç, Can CevatSokolovo/Dobriç, Siynem Ömer-Sokolovo/Dobriç, Mehmet Ömer-Sokolovo/Dobriç CİHAN DIGIN SOKOLOVO - DOBRİÇ DERYA MUSTAFA’nın 9. yaş gününü kutlar, hayırlı ömürler dileriz. (Annesi, babası, ablası, Mehmet abisi, Semiha, Sebahat ve Aylin ablalarından) 30 Şubat 2009 Okyucu Yorumu Anlamını kaybeden isimlerimiz ВАШИТ Abdullah Eminov - Kırcali T ürkçe’de, ilk tanışma esnasında isimler karşılıklı olarak paylaşılır paylaşılmaz sorulan bir soru vardır; “İsminizin anlamı ne?” Bu tesadüfi bir durum değil. Kanaatimce bir kaç önemli sebebi var. Evvela Türkçe’de kullanılan her ismin bir anlamı ve bazen de hikâyesi vardır. Sonra bütün doğu kültürlerinde olduğu gibi Türk adet, gelenek ve göreneklerinde de ismin karakterin oluşumunda büyük etkisi olduğuna inanılır. Haliyle kişi, tanıştığı kimsenin karakterini bu vesileyle öğrenme imkanına sahip olur. Daha başka sebepler aranabilir, ama değinmek ve dikkat çekmek istediğim konu bu değil. Her geçen gün konuşma dilimize ait bazı kısaltma ve söyleyişler yazı diline de geçmeye başlıyor. Bunların yazı dilinde kullanılmaya başlaması da içinden çıkılması ve telafisi zor bir hataya yol açıyor. Ne yazık ki, bu tür durumlar için akla gelen birinci örnek de isimlerimiz. Meselâ kelime başındaki ‘h’ sesinin düşmesi konuşma dilinde sık sık rastladığımız bir olay. ‘Hepsi’ yerine ‘epsi’ veya ‘hapşırmak’ yerine ‘apşırmak’ denmesinin sebebi budur. Bu kullanımın, özellikle de bir kişi adı kastedildiği zaman, yazı diline geçmesi büyük bir hataya dönüşmektedir. Çünkü isimlerimiz anlamlarını keybetmektedir. Hasan ve Hüseyin isimleri sırasıyla ‘güzel’ ve ‘güzellik’ anlamlarına gelen, Türkler arasında da yaygın olarak kullanılan iki isimdir. Bu isimlerin manası gibi hikayesi de güzel. Çünkü Hasan ve Hüseyin, Peygamber Efendimizin iki torununun isimleri aynı zamanda. Bu isimlerin ‘Asan’ ve ‘Üse- Е ОТЗИ ВИ yin’ şekline gelmesi kimin hoşuna gider? Bir diğer çarpıcı örnek de ‘iyi, yararlı, yetkili’ gibi anlamlara gelen Salih ismi. Bu ismin kökü aslında sulh, yani barış. Hani Atatürk’ün bir sözü var: “Yurtta sulh, cihanda sulh!” Şimdi bu ismin ‘Sali’ şeklini alması onun bütün değerini alıp götürüyor. Daha nice örnekler var bu şekilde: Alâeddin (dinin yücesi)Alâydin (dinin alayı), Bahriye (denizle ilgili)-Bariye (anlamı yok), Abdullah (Allah’ın kulu)-Aptula (anlamı yok) vs. Tabii bir de başta işaret ettiğimiz husus var. Hani isimlerin karakter üzerindeki etkisiyle ilgili olan. Bu nokta da dikkate alındığında durumun vehametinin daha da iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Konuyu önemli görmemin sebebi dil adına duyulan bir kaygı değil. İsimler neticede sadece anlamlarını kaybediyor, ya onları taşıyan bizlerin kaybettiği? İsimlerimizin anlamlarını kaybetmesiyle kimliklerin de kaybolacağına dikkat etmeli ve gereken önlemleri almalıyız. Artık resmi kimliklerimize de sıçramış bu olayın tek telafisi, hatanın tekrarlanmaması. Hiç değilse bundan sonra, doğan çocuklarımıza gururla taşıyacakları isimler verme konusunda gayretli ve dikkatli olmamız. Ama bunda başarılı olmak için, meselenin başta medya organlarında olmak üzere gündemde tutulması da önemli. AYLAN VE İNAN MESRU - STEFAN KARACA/VARNA ATİLLA Февруари 2009 31 Sveti Kiril i Metodiy İlköğretim Okulu, Stremtsi Köyü ОУ “Св. Св. Кирил и Методий”, с. Стремци Ali Ahmed-Kırcali B u ay sizlere tanıtacağımız okul Kırcali Belediyesine bağlı Stremtsi Köyü, Sveti Kiril i Metodiy İlköğretim Okulu. Okul hakkında, okul müdürü Lyubomir Pırvanov ile görüştük. Köy okulu, 1920’li yıllarda müslüman din adamları yetiştiren bir mektep olarak faaliyete başlar. 1950’li yıllara gelindiğinde ise, 500 öğrencinin, her sınıf için ikili veya üçlü şubeler halinde eğitim gördüğü modern bir okula dönüşür. Bu dönemde okul, dünya ve Avrupa çapında güreş şampiyonu olan öğrencileri ile ünlenir. Lyubomir Pırvanov bu dönemden sonra bir ge- 32 Şubat 2009 У чилището, което ще представим в този брой е ОУ “Св. Св. Кирил и Методий”, с. Стремци, общ. Кърджали. За него говорихме с Любомир Първанов - директор на училището. ОУ “Св. Св. Кирил и Методий” е създадено през 20-те години на миналия век. В началото е било духовно мюсюлманско училище. Към 50-те години то вече се превръща в едно светско училище, което дава образование на близо 500 ученика в двойни и тройни паралелки. По това време възпитаници на същото училище станали известни световни и европейски rileme olduğunu ifade ediyor. Köyle sınırlı kalmayıp bütün Bulgaristan’da gözlenen bu süreç esnasında 1985-1990 yılları arasındaki dönemde öğrencilerin sayısı yarı yarıya azalır. Çok sayıda öğrenci Türkiye’ye göç eder. 90’lı yılların başından itibaren her şey yeniden kurulmaya başlanır ve müdür Lyubomir Pırvanov’a göre 2001-2002 yıllarına gelindiğinde tekrar istenen seviyeye ulaşılır. Şu anda okulda 5 köyden, toplam 185 öğrenci eğitim görüyor. Taşımalı eğitimle ilgili herhangi bir sorun yaşanmıyor ve eğitim süreci normal seyrinde ilerliyor. Öğrencilere 18 öğretmen ve 4 yardımcı personelle hizmet veriliyor. Okul öğrencileri 5 yıl ard arda ülke çapındaki güreş turnuvalarında birinciliği, aynı zamanda Türkiye’de katıldıkları uluslararası yarışmalarda da altın madalyalar kazanmış durumda. Şu anda okulda ikinci bilgisayar labaratuvarı kuruluyor. Çok yakın bir zamanda Stremtsi, ilde iki bilgisayar labaratuvarı olan tek köy olacak. шампиони по борба. “След тези години има един срив, но то не е само за с. Стремци, то е за цяла България.” казва Любомир Първанов. В периода от 1985 г. до 1990 г. броят на учениците намалява почти на половина. Доста от тях се изселват в Турция. През 90-те години започва отново да се гради всичко и чак към 2001-2002 година нещата се стабилизират. В днешни дни броят на учениците е 185, пътуващи от 5 села. Няма проблем с транспорта и учебния процес протича нормално. За това се грижат педагогическият персонал, който се състои от 18 учители и 4 души помощен персонал. Училището има пет поредни години републикански шампиони по борба и златни медали от турнири в Турция. Учениците са участвали няколко пъти в международни състезания, пожарникарският отряд е първенец шест поредни години. В училището има и ансамбъл за автентичен фолклор към читалището, ръководен от г-жа Халил. Те участ- Февруари 2009 33 Şiddet konusu Stremtsi için geçerli değil Lyubomir Pırvanov’a göre her eğitim projesi onların ihtiyaçlarını karşılayamıyor. “Hepimiz çocukların en büyük zenginlik olduğunu biliyoruz. Onlar mükemmel. Gerek Cebel, gerekse de Kırcali’de öğretmenlik yaptım, ama buraki öğrencileri hiç bir yerde görmedim. Üç yıl önce Çocukları Koruma Ajansı tarafından organize edilen bir seminere katıldım. Burada aileleri, çocukların tütün işlememesi konusunda ikna etmemiz gerekiyordu. Sofyalı organizatörlerin anlamadığı bir şey vardı. Çocukların tütün işlemesinin sebebi yardımlarına ihtiyaç duyulması değil. Bu, ailelerinin onları bir eğitim şekli. İşte bundan dolayı da bizim okulumuzda ne bir hırsızlık, ne de sigara içen bir öğrenci görebilirsiniz. Sözkonusu projeler gerekli şühesiz, 34 Şubat 2009 ват в много тържества в областта, страната и в чужбина. В момента в училището се изгражда втори компютърен кабинет. Скоро Стремци ще бъде единственото село в областта с два компютърни кабинета. Темата за насилието не е актуална за с. Стремци Според Любомир Първанов не всички проекти за образованието отговарят на тeхните нужди. Той твърди: “Всички знаем, че найголямото богатство са децата, те са уникални, бил съм учител в гр. Джебел и в гр. Кърджали, но като тези деца нямаше никъде. Преди три години бяхме на един семинар организиран от Агенцията за закрила и защита на детето. Там ние трябваше да убедим родителите, децата им да не работят тютюн. Организаторите от София не разбираха, че те правят това не защото имат нужда от работна ръка, а за- ama onlara ihtiyaç duyulan yerde. Yukarıdan bazı projeler yapılsın deniyor. Okuldaki şiddetle ilgili bir proje mesela. Bu konu Stremtsi için geçerli değil bir kere. Burası için başka konuda projeler düşünülebilir. Şiddet probleminin görülmediği yerler için spor, eğitim vb. konulara ağırlık verilmeli.” щото така ги възпитават. Именно заради това ние нямаме нито една кражба, нито един пушач в училището. Тези проекти са наложителни, но където е необходимо. Проектът за насилие не е актуален за Стремци. Възможно е да се предложат проекти с други тематики, свързани например със спорта или други области на образованието.” Bağımsız bütçe (Delegiran byudjet) Müdür Lyubomir Pırvanov’a göre bağımsız bütçe sisteminin artıları da var. “Bağımsız bütçe sisteminin güzel yanı okulların finansal açıdan bağımsız olması. Bu, bizimki gibi orta büyüklükteki bir okul için güzel bir şey. Çok yoğun olmayan öğretmenler öğleden sonrası okuldaki değişik eğitim faaliyetlerini yönetebilir. Bu şekilde de tam günlük eğitim sistemine geçilebilir. Çünkü köydeki çocuklar okulun dışına çıktığında dersleri bir tarafa bırakıyor. Bağımsız bütçe ile mesleğinde iyi olan öğretmenlere de ek teşvikte bulunma imkanı var.” Делигираните бюджети Делигираните бюджети имат и плюсове според директора Любомир Първанов. “Хубавото на делигираните бюджети е това, че найпосле училищата имат финансова самостоятелност. За едно средно голямо училище, като нашето е добре. Учителите, които не са много натоварени, можем да ги оставим след обяд да поемат полуинтернатните групи и така да се мине постепенно на целодневна организация на учебния процес. Защото детето на село, когато напусне училището забравя за обучението. С делигирания бюджет може да се стимулират по-добрите учители.” Февруари 2009 35 AYLİN AYDIN - VESELİNA/RAZGRAD AYLİN AYDIN - VESELİNA/RAZGRAD İBRAHİM AYDIN - VESELİNA/RAZGRAD İSMAİL SUNAY - VESELİNA/RAZGRAD JULİDE MEHMEDOVA - VESELİNA/RAZGRAD 36 Şubat 2009 EMİNE AHMET - RAZBOYNA/BURGAS HABİBE MEHMET - RAZBOYNA/BURGAS AYLAN MUSTAFOVA - STEFAN KARACA/VARNA SİYNEM ÖMER - SOKOLOVO/DOBRİÇ MELİSA YUMER - SOKOLOVO/DOBRİÇ EMİNE AHMET - RAZBOYNA/BURGAS Февруари 2009 37 ☺ ВИ ЦОВЕ Доктор казва на пациентка: - Напълно ще оздравеете, ако спрете да свирите на пиано. След като си тръгнала пациентката, сестрата пита доктора: - Докторе, а каква е връзката между пианото и болестта й? - Живее етаж над мен. ☺ ☺ ☺ По време на проверка в затвора, инспекторът пита някакъв затворник: - Защо сте тук? - Ами, не ме пускат да изляза! ☺ ☺ ☺ Едно джудже влиза в бар и със силен глас казва: - Една фанта! - но никой не му отговаря. ☺ Ядосано то пак повтаря същото - но никакъв резултат.Зачервено то отива към високия стол започва да се изкачва по него и с последни сили стига до горе,сяда,удря по бара и крещи: - Искам една фанта!!! И навеждайки се вижда зад бара от другата страна джудже,което се напъва и вика усилено: - Каква фанта,каква фанта?? ☺ ☺ ☺ Срещат се двама пенсионера: - Как е живота? - Не излизам от ресторанта! - Нещо от реституцията ли си получил? - Портиер съм! НАРИСУВАНИ РЪЦЕ Eşeklerin bile trafik kurallarına uyduğu şu dünyada... Hala kırmızı ışıkta geçmek isteyenleri anlamak mümkün mü?! 38 Şubat 2009 FIKRALAR O Kadar Hızlı Bir salyangoz yolu geçerken ona bir kaplumbağa çarpmış. Acil serviste gözünü açan salyangoz neler olduğu sorulduğunda: - Pek hatırlamıyorum, her şey o kadar hızlı oldu ki, demiş. Kim Akıllı İki arkadaş bebeklerini gezdiriyorlarmış. Çetin’in on üç aylık bebeği yürümesine rağmen Zeki’nin üç yaşındaki bebeği hâlâ kucakta geziyormuş. Övünmek gibi olmasın ama benim çocuk çok akıllı, daha altı aylıkken yürümeye başladı. Asıl benimki çok daha akıllı. Bak otuz altı ay oldu hâlâ kendini kucakta taşıtıyor. Kaza Etmek Yolculardan biri şoförden namaz için mola vermesini rica etmek üzere onun yanına gitmiş: - Şoför bey, beş dakika mola verseniz de namazımızı kılsak olur mu? - Kardeşim şimdi mola verme de nereden çıktı? Kaza edin. kaza edin. - Ya biz kaza etmeden önce siz kaza ederseniz? Çocukları Gönderiyorum Almanlar, İkinci Dünya Savaşı’nda İngiltere’yi bombalarken çocuklarının hayatından endişe eden bir kadın çocukları, Norveç’teki anneannelerine göndermiş. Çocukların yaramazlığından bıkan anneanneleri kızına mektup yazmış: - Kızım savaş uçaklarını sen buraya gönder, ben çocukları sana gönderiyorum. Kırıklarından Olsun Cimri bir adam, yumurtacının önünde durmuş: - Yumurta kaç para, demiş. - 15 stotinka… Şu sepette beş tane kırık var onlar da 5 stotinka. - Bana yirmi tane daha kırar mısın? Dinlenme İhtiyacı Durmak bilmeden konuşmasıyla ün yapmış bir hatip, saatler süren konuşmalarından birini daha yapıyormuş. Dinleyicilerden biri daha fazla dayanamamış: - Efendim çok yoruldunuz, biraz dinlenseniz? - Benim dinlenmeye ihtiyacım yok. - Ama bizim var. BOYANMIŞ ELLER Февруари 2009 39 Hyundai i30 вече с 5 години гаранция SLK Gullwing разперва криле Mercedes подготвя нов SLK флагман с класически дизайн и нова хибридна технология M С лед отварянето на новия високотехнологичен завод на Hyundai в Чехия всички автомобили модел i30 и i30 CW ще бъдат с 5 години заводска гаранция. От своята премиера досега моделът i30 бе предлаган с 3 години гаранция без ограничение на пробега. Сега моделът ще се предлага фабрично с 5-годишнa гаранция, без да се доплаща за това и отново без ограничение на пробега. Следвайки обещанието на Hyundai, че истинското качество е от значение, автомобилите от тази фабрика ще бъдат и с 10-годишна гаранция против корозия. „Ние отбелязваме старта на производството в тази първа европейска фабрика чрeз въвеждането на тази изключителна възможност за i30 и i30 CW, като по този начин демонстрираме ясно, че ще произвеждаме автомобили от най-високо качество за нашите клиенти, заяви Алън Рушфорт, вицепрезидент на Hyundai Motor Europe. - Създаден в Европа и за Европа, моделът i30 постави нови стандарти за Hyundai още със своята поява. Това бе голям успех за нас, а чешката фабрика ще бъде ключова в посрещането на нуждите на европейския потребител.” От новата гаранция ще могат да се ползват всичките бензинови и дизелови двигатели, предлагани за модела. Агенция Speed-Press 40 Şubat 2009 ercedes подготвя нов SLK Gullwing, който ще оглави следващото поколение на компанията и ще е конкурент на Porsche Cayman S и на Audi TT RS. Дизайнът е базиран на класиката 300 SL, като вратите отново се отварят към тавана. Аеродинамиката подсказва, че новият SLK Gullwing ще има забележителни динамични показатели. Предницата е издължена и хищна, фаровете са скосени, а под тях е разположен сплитер. Задвижването е по хибридна технология, като батериите са разположени в праговете отстрани. Така праговете стават доста високи, но в същото време позволяват на страните да се отварят нагоре. Най-вероятно SLK Gullwing ще използва литиевойонните батерии от концепцията BlueZero E-Cell, която дебютира на изложението в Детройт. С тях автомобилът може да измине 190 км, преди да има нужда от презареждане. Електромоторът ще бъде комбиниран най-вероятно с доработка на 3,5-литровия бензинов V6, който се използва в сегашния модел. Като допълнение SLK Gullwing ще разполага със стоп-старт система, както и със система за регенериране на спирачната енергия. Това предполага, че автомобилът ще е с разход от около 5,8 л/100 км и с вредни емисии в границите на 150 г/км. Хибридното задвижване ще повиши въртящия момент благодарение на електромотора. Ускорението от място до 100 км/ч ще е в рамките на 5 сек, а максималната скорост ще бъде 250 км/ч. Разбира се, очаква се и AMG тунинг версия. Агенция Speed-Press Новият Avensis пристигна у нас “2009 г. ще е годината на Toyota.” Това каза PR мениджърът на “Тойота Болканс” Асен Василев по време на представянето на новото поколение на Toyota Avensis на българския пазар. Общо 10 нови модела ще представи японската компания през тази година и ще изненада клиентите с много нови предложения. Новият Avensis ще се предлага у нас във вариантите седан и комби. Автомобилът е създаден в Европа и съобразен с европейските вкусове. Дизайнът на автомобила е напълно обновен в стила на Toyota. Въпреки че запазва габаритните размери на досегашния модел, интериорът е доста по-просторен. В Avensis са внедрени всички последни технологии от автомобилната индустрия като радарен круз контрол, ново поколение стабилизираща програма VSC, роботизирани CVT и 6-степенни автоматични скоростни кутии, система Optimal Drive за намаляване на разхода и подобряване на динамиката и много други. Подобрена е безопасността, като моделът вече постигна отлични резултати в EuroNCAP тестовете – 5 звезди за защита на пътници, 4 за деца и 3 за пешеходци. Avensis е снабден и със система Pre Safe, която подготвя колата в случай на очакван инцидент. Първият Avensis, създаден за Европа и произвеждан в Европа, бе представен през 1997 г. През последните 10 години моделът е увеличил пазарния си дял в D сегмента от 6 на 8%. С третото поколение на модела Toyota се надява още повече да затвърди присъствието си на пазара. Агенция Speed-Press BMW X3 с награда за най-надежден автомобил “Винаги може да разчитате на BMW X3.” Това е заключението на Немската автомобилна асоциация ADAC, която отличи BMW X3 с приз Gelber Engel” 2009 (жълт ангел) за втора поредна година. Както и през 2008 г., отличието се присъжда в категория „Качество” и за втори път определя BMW X3 като най-надежден автомобил по немските пътища. Gelber Engel е една от най-престижните награди в автомобилната индустрия. Тя се връчва след анализ на данните за 2 млн. повреди, които механиците на пътна помощ е трябвало да отстранят, и проучване за удовлетвореността на клиентите сред читателите на списанието на германската автомобилна асоциация “ADAC motorwelt”, в което тази година са участвали 43 000 души. Според статистиката за пътни повреди на асоциацията BMW X3 отново е автомобилът, създал най-малко работа на пътна помощ към ADAC. Опитът на механиците, известни като „жълтите ангели”, потвърждава надеждността и качеството, превърнали BMW X3 в един от най-продаваните автомобили с 500 000 продажби към ноември 2008 г. Агенция Speed-Press Февруари 2009 41 ORİGAMİ ÇİÇEK / ЦВЕТЕ 1/2 42 Şubat 2009 Nasreddin Hoca Öyle Olacak Tabi Hoca kadı olarak göreve başlamış. Fakat gelen şikayetler karşısında herkese sabır tavsiye ederek: - Öyle olacak tabi, öyle olacak tabi, der dururmuş. Bundan rahatsız olan köy halkı Hoca’ya bir oyun oynamak istemiş ve Hoca’nın da koyunlarını güden çobana: - Bak çoban, akşam Hoca’nın koyunlarını dağda bırak ve Hoca’ya koyunların telef olduğunu, kurt kaptığını söyle, bakalım tepkisi ne olacak? Çoban denileni yapmış. Akşam geldiğinde dedikleri gibi Hoca’ya ait koyunların telef olduğunu söylemiş. Hoca her zamanki edasıyla: - Öyle olacak tabi, demiş. O gece büyük bir fırtına çıkmış ve köyün ağıllarını sular basmış. Köydekilerin koyunları gerçekten telef olmuş. Yalnız Hoca’nın koyunları dağda mağarada olduğundan onlara bir şey olmamış. Yaptıklarının yanlış olduğunu anlayan köylüler Hoca’nın yanına giderek olayın doğrusunu anlatmışlar. Durumu öğrenen Hoca yine aynı şekilde: - Öyle olacak tabi, öyle olacak tabi, demiş. Настрадин ходжа Каквото било писано! Настрадин ходжа станал кадия. На всички жалби обаче отговарял успокоително: - Е, така е било писано! Селяните обаче не били доволни от неговите думи и решили да му спретнат номер. Отишли при овчаря, който пасял и овцете на ходжата, и му казали: - Виж, овчарю, остави довечера овцете на ходжата в гората и му кажи, че са се загубили и че са ги изяли вълци. Нека тогава да видим как ще реагира! Овчарят така и постъпил. Когато се върнал вечерта в селото, казал на Настрадин ходжа, че овцете му са се изгубили. Ходжата отвърнал невъзмутимо: - Е, така е било писано! Същата вечер обаче над селото се развихрила буря, кошарите на селото били завлечени от потоп. Така селяните изгубили и овцете си. Само овцете на Настрадин ходжа оцелели, защото били в гората. Осъзнали грешката си, селяните отишли при ходжата и му признали истината. Щом я чул, той пак отвърнал невъзмутимо: - Е, така е било писано! Февруари 2009 43 E L M A Bulmaca karelerini ELMA kelimesinden başlayarak resimlerdeki hayvan, meyve ve sebze isimleriyle doldurunuz. Открийте изброените имена на градове, които са подредени в кръстословицата отгоре-надолу, отдолу-нагоре, отляво-надясно, отдясно-наляво и по диагонал. Благоевград Бургас Варна Велико Търново Видин Враца Габрово У З Ц Л У Ф Х В О Ъ З Щ Р Ъ А Е П А З А Р Д Ж И К С Ш А Ф О 44 Şubat 2009 И Д Ч Х В А Р Н А У Г И З Х Ж Ш С Т А Р А З А Г О Р А Г П Г Щ С М Ф Е А П Х Ж Т В У Р Р Т Добрич Кърджали Кюстендил Ловеч Монтана Пазарджик Перник С М О Л Я Н Р Д Х Й Ж И А Л К К К В Т И А Л Л Й С О Ж Д Б Н Л И Д Н Е Т С Ю К О А И Г И Е С Щ Н Р Ш Н Б Б Ж Ф Я Н Т М Н Д Ш Т П Щ О У Л Ч И Р Б О Д Ж Плевен Пловдив Разград Русе Силистра Сливен Смолян Л О Б М Я М Е А Я Я Ь А С В П З И Л Х К Ъ И Г Ф Д Ф Х Д Н Ф О В О Н Р Ъ Т О К И Л Е В С В Ц У В Б К Й Ш Е К О Е С З К Е С Ю Е Х У Ю Щ В Л В И У Ц Т Щ Ь И Ч С С Р К Г Д О Ш Р Ч П И София Стара Загора Търговище Хасково Шумен Ямбол Ш Й Л Л Д Ь Г Р Ж К П Г М Н В Я У Г И К Я С А В С Щ Н В Е О А Ъ М В С Ъ Д Д С А К П Н В Г О Ф Ж Е З Т Р П А Х О Е О Е Р Ж Х О Н Н А Р Д Щ Л Т Р Т Л Ъ Г П А Ф Ц О Т А Ж Р Б Н Г П Т В Р А Ц А Ж Г О Х А Н И Ж Ф Г Т Р Л Ъ Ч Г Ъ Х Г П Л К О Ъ З Н Ч Я Й М Т П Л О В Д И В Й Т В М Ь Ю В Н Р Щ Т Ф Л Б А Ю О DOYA DOYA BOYA ОЦВЕТИ И СЕ ЗАБАВЛЯВАЙ Февруари 2009 45 46 Şubat 2009 КАК ЩЕ ГИ ВИДИТЕ? Тихата и спокойна среда ще ви улесни. Поставете картината на стената или я дръжте с ръце, но без да мърдате. Не бива да се концентрирате върху преплетените изображения на картината. С други думи, погледът ви трябва да се съсредоточи не върху фигурите на самата картина, а отвъд нея. Ако ви е за първи път, бъдете по-търпеливи. Погрешно е да очаквате, че веднага ще видите триизмерни образи. Ако след две минути гледане все още не сте ги видели, не се измъчвайте. Починете си малко и опитайте пак с отпочинал поглед. Щом веднъж “прогледнете” триизмерните образи, ще изпитате истинско удоволствие. Освен това, подобно взиране е добро упражнение за очите, но не ги претоварвайте. Триизмерните картини, които се създават с помощта на компютър, са всъщност двуизмерни картини с преплетени изображения, които при внимателни заглеждане изглеждат като триизмерни. ЩО Е ТРИИЗМЕРНА КАРТИНА? МЕТОДИ НА ГЛЕДАНЕ Метод на пресичане: Погледът се концентрира върху точка между окото и обекта. При този метод и двете очи трябва да се фокусират върху една и съща точка. Дръжте картината много близо пред очите си. Отпуснете очните си мускули. Представете си, че наблюдавате цялата картина. Когато погледът ви се успокои, започнете да отдалечавате картината от себе си с два см на две-три секун- ди. Продължете да наблюдавате цялата картина. Първоначално погледът ви ще се премрежи, но след това ще започнете да виждате триизмерните образи. Метод на отражение: Изберете си някакъв образ, който се отразява в картината. Например съсредоточете погледа си върху отражението на носа или окото си. След няколко секунди ще започнете да виждате триизмерните образи. В МИНАЛИЯ БРОЙ GEÇEN AYKİ ÇÖZÜM NASIL GÖRECEKSİNİZ? Sessiz ve sakin bir ortam görmenizi kolaylaştıracaktır. Resmi hareket etmeyecek şekilde sabit bir düzleme yerleştirmeli ya da elinizle tutacaksanız kımıldatmamaya çalışmalısınız. Hiçbir zaman resmin görünen şekli Özel bilgisayar teknikleri ile elde edilen bu resimler sayesinde, iki boyutlu ve karışık bir görüntü üzerinde, üç boyutlu ve anlamlı şekilleri görmek mümkün oluyor. 3 BOYUTLU RESİM NEDİR? GÖRME METODLARI Kesiştirme metodu: Bakış göz ile obje arasında bir nokta üzerinde odaklanır. Bu metodda iki gözün de kaydırılmadan aynı nokta üzerinde odaklanması gerekir. Resmi burnunuza değecek kadar yakından tutun. Gözlerinizi rahatlatın. Görüntüyü izliyor gibi düşünün. Sakinleştikten sonra yavaş yavaş resmi yüzünüzden uzaklaştırın. 2-3 saniyede 2 santim. Resmin tümüne bakmaya devam edin. Okuma uzaklığında resmi uzaklaştırmayı durdurun ve bakmaya devam edin. Önce görüntü bulanacak, ardından üçüncü boyuta geçeceksiniz. Yansıma metodu: Resmin üzerine düşen bir yansımayı kendinize seçin. Mesela görebiliyorsanız gözünüzü ya da burnunuzu. Israrla bu yansımaya bakmaya devam edin. Birkaç saniye sonra derinliği farkedecek, daha sonra 3 boyutlu görüntüyle başbaşa kalacaksınız. olan karışık çizgi ve renklere takılmamalısınız. Bakışlarınızı resme değil de adeta resmin arkasına, derinliğe yönlendirmelisiniz. Eğer ilk kez böyle bir resme bakıyorsanız biraz sabırlı olmalısınız. Hemen göreceğinizi sanmak yanlış olur. İki dakika baktıktan sonra görüntüyü yakalayamazsanız, kendinizi zorlamayın. Biraz ara verip, sakin kafayla tekrar deneyin. Bir kere görmeye başladıktan sonra büyük zevk alacağınızı kesinlikle söyleyebiliriz. Bu teknikler gözünüzün sıhhati için iyidir, ancak gözleri fazla yormamaya dikkat etmek gerekir. абонаментна кампания 2009 Всяко печатно издание прилича на едно училище. Както всяко училище си има преподаватели и ученици, така и всяко издание си има своите автори и читатели. За нас сп. “Юмит” е училище - ние даваме най-доброто от нас, за да отговорим достойно на очакванията и изискванията на нашите читатели. Целта ни е да им бъдем максимално полезни. Немалко наши читатели станаха и наши уважавани автори. Matbaadan çıkan her bir yayın okula benzer aslında. Okullardaki öğretmen ve öğrencilere karşılık yayınlarda, yazarlar ve okuyucular vardır. Bizler, dergimiz Ümit’i bir okul olarak ele alıyor ve okuyucularımızın beklenti ve isteklerini en güzel şekilde karşılamak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Hedefimiz olabildiğince yararlı olmak. Nitekim, küçümsenmeyecek sayıda okuyucumuz, dergimizin saygın yazarları arasında yerlerini almışlardır. * Всички абонирали се за една година ще получат Книгата ХАЙ - адаптирана версия за деца на Ибн Туфейл. Февруари 2009 47 Месечно списание за семейството, детето и културата ФЕВРУАРИ 2009 ГОДИНА: 14, БРОЙ: 132 ЦЕНА: 1,50 лв. ISSN 1310-6422 НАУКА ТЕХНИКА: Научните открития през 2008 г. СВЕТЪТ НА ЖИВОТНИТЕ: Мравките, които имат свои питомници ЗДРАВЕТО: Колко виждаме с окото си? РАЗКАЗ: Петият сезон 48 Şubat 2009
Benzer belgeler
Yıldızların Trafiğini Kim Ayarlıyor Kuşlar ve Kuş Evleri
Добавихме години към човешкия живот, но не добавихме живот към годините. Отидохме на луната и се върнахме, но ни е
трудно да прекосим улицата и да се запознаем с новия съсед.
Покорихме космическите...
1 - Списание Юмит
Защото животът не се измерва с това колко пъти сме си поели дъх, а с моментите, които са ни карали да затаим дъх!
Sesli Bir Yazı BOYACI KUŞ En Büyük Organımız
Защото животът не се измерва с това колко пъти сме си поели дъх, а с моментите, които са ни карали да затаим дъх!
Tatil Planı Paylaştıkça Arttı Yarasalar Ümit Dergisi
Защото животът не се измерва с това колко пъти сме си поели дъх, а с моментите, които са ни карали да затаим дъх!
sigarayi boykot
Научихме се да бързаме, но не и да чакаме. Правим нови компютри, които складират повече информация и бълват повече
копия от когато и да било, но общуваме все по-малко.
Това е времето на бързото хра...
Altın Kalpli İnsan Bilgisayarlar Gökyüzü Çiçekleri
BÜROLAR / ОФИСИ
Kırcali/Кърджали: 0361 / 814 53
Şumen/Шумен: 054 / 830 693
Varna/Варна: 052 / 612 634
Plovdiv/Пловдив: 032 / 63 11 58
Haskovo/Хасково: 038 / 66 21 67
Ruse/Русе: 082 / 87 55 32
Burga...
ağustos 2010 - Списание Юмит
Научихме се как да преживяваме, но не и как да живеем.
Добавихме години към човешкия живот, но не добавихме живот към годините. Отидохме на луната и се върнахме, но ни е
трудно да прекосим улицата ...
1.50 lv. issn 1310-6422
12 месеца: 18,00 лв.
6 месеца: 9,00 лв.,
3 месеца: 4,50 лв.
ABONE VE DAĞITIM
BULGARİSTAN POSTASI
PK No: 1940
Абонамент и разпространение
БЪЛГАРСКИ ПОЩИ
ПК No: 1940
медицина - Списание Юмит
Научихме се да бързаме, но не и да чакаме. Правим нови компютри, които складират повече информация и бълват повече
копия от когато и да било, но общуваме все по-малко.
Това е времето на бързото хра...