Nisan-2015 - Petinfo Dergi
Transkript
PET SAĞLIĞI DERGİSİ NİSAN 2015 SAYI 74 nın a y n ü D ü en ünl er in r e t e v i hekim r D ok to e e gi t m ğ i n i l i ,k lerini adan kend ya p i h a s m a Hasta ksinimi duy te bulunm şı is r ge r e e teşh oogle’a ka kça n i r e l k e n d i i k e d e n D r . G m i a s ı o l du b e t t e şv k i m c a a n bu r e k a i? e h r e m n in veter i. Peki, yaşa evrilebilir l tepki a faydaya ç a sl ı n d İÇİNDEKİLER 8 > Dünyadan ve pet sektöründen son haberler Pet dünyasının tüm güncel haberlerinin en doğru adresi olan Petinfo Dergi’de bu ay da sektörel gelişmeleri, bilimin ışığındaki verileri ve ilgi çekici hikayeleri siz veteriner hekim meslektaşlarımızla paylaşıyoruz. sayfa 8 28 > Beslenme içeriği köpeklerde koklama yeteneğini etkiliyor Detektör köpeklerin koku alma yetenekleri üzerine yapılan bir araştırmada, diyet kompozisyonunun bu yetenek üzerindeki ilginç etkileri olduğu ortaya konuldu. 32 Tedavi sonunda Minnak ve Veteriner Hekim Fizyoterapist Sara Ece Ulutürk. 68 16 > Parazit mevsimine hazır mıyız? Parazitler köpekler için her zaman tehlikelidir ve önem arz eder. Mevsim değişimi ile havaların ısınmaya başlamasıyla parazitler, hem köpekler hem de insanlar için artan bir tehlike oluşturur. 20 > Dünyaca ünlü İsveç lezzeti BozIta’ya iyi şanslar 6-7 Nisan tarihlerinde, Mopsan’ın yeni markası Bozita’nın yöneticilerinin ve veteriner hekimlerin katıldığı görkemli lansmanda markanın zengin ürün yelpazesi tanıtıldı. sayfa sayfa 32 > Fizyoterapi ile sihirli dokunuşlar Arka bacakları paralizli bir şekilde Anatolia Hayvan Hastanesi’ne getirilen kedi Minnak, 1,5 aylık fizyoterapi sonrasında normal yürüyüşünü tekrar kazandı. İşte Minnak’ın hikayesi… sayfa 16 38 > Endokrinoloji ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi Küçük Hayvanlarda Endokrinoloji 21 - 22 Mart tarihlerinde gerçekleştirildi. Seminere karılan hekimlerin ortak fikri aynıydı: Endokrinoloji ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi… 48 > Kedi ve köpeklerde gıda intoleransı İnsanda olduğu gibi kedi ve köpeklerde de en sık karşılaşılan sağlık sorunlarından birisi gıda intoleransı ve buna bağlı oluşan reaksiyonlardır. 54 > Dünyanın en ünlü veteriner hekimi: Dr. Google Google Arama Motoru’nun kelimenin anlamıyla hekimliğe soyunduğu günlerde, Dr. Google veteriner hekimler içinde bir fırsat olabilir mi? Dosya konumuzu bir solukta okuyacağınıza eminiz. 68 > Avrupa Birliği’nde Veteriner Cerrahi Eğitim Sistemi ve gidişatı Avrupa Birliği içinde veteriner hekim diplomasını kazananlar serbest dolaşım ve çalışma hakkına sahiptir. Peki, bu sistem içinde mesleki düzeyin ve uzmanların kalitesinin değerlendirilmesi nasıl mümkün olabilir? PETİNFO 2015/04 04-05 EDİTÖR Tüm hekimlerin Dünya Veteriner Hekimler Günü’nü sevgiyle kutlarım. Google rekabeti bir fırsata çevrilebilir mi? Veteriner camiası, dünyaca ünlü Veteriner Hekim Dr. Google’a karşı tepkili. Bu hekim, hayvan sahiplerini kliniğe gitme gereksinimi duymadan kendi kendilerine teşhiste bulunmaları için teşvik ediyor ve dolayısıyla veteriner hekimlerin de rahatsız oldukları konuların başında internet geliyor. Çünkü Google Arama Motoru kelimenin anlamıyla hekimliğe soyundu. Peki Dr. Google veteriner hekimler içinde bir fırsat olabilir miydi? Dosya konumuzu bir solukta okuyacağınıza eminiz. Tüm bu dosya konularının yanında Nisan ayı etkinlik ayıydı. Mopsan yeni ürünü Bozita’nın lansmanını İstanbul’ da gerçekleştirdi. Veteriner hekimlerin geniş bir katılım gösterdiği lansmanda Petinfo olarak bizde yerimizi aldık ve izlenimlerimizi sizlerle paylaştık. petinfo Nisan / Sayı: 74 Pet Sağlığı Dergisi Ayda bir yayımlanır. YAYIN TÜRÜ SÜRELİ YEREL SAHİBİ Mat Medya Tanıtım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. MEHMET AKTOP GENEL KOORDİNATÖR BARIŞ KOLGU [email protected] Son olarak; Dünya Veteriner Hekimleri Günümüz kutlu olsun. Mesleğin sorunları günden güne büyüse de, bu kutsal mesleğe gönül veren biz veteriner hekimlerin heyecanı hiç bitmeyecek. Fakülte sayılarının bilinçsizce artması, denetimsizlik, etik dışı rekabet derken insanın aklına şu soru geliyor: ‘’Meslek elden gidiyor mu?’’ Hayır; meslek elden gitmiyor. Veteriner hekimliği hekim gibi yapan meslektaşlarımız sayesinde mesleğimiz yine hak ettiği yüce seviyede yerini alacaktır. İlerde çocuklarımıza torunlarımıza söyleyeceğimiz sözü duyar gibiyiz: İyi ki veteriner hekim olmuşum… Veteriner Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU Endokrinoloji ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi Küçük Hayvanlarda Endokrinoloji 21 - 22 Mart tarihlerinde gerçekleştirildi. Seminere karılan hekimlerin ortak fikri aynıydı: Endokrinoloji ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi… > syf 38 Bilimin ışığında kalmanız dileğiyle Saygılarımla Veteriner Hekim Gizem Kutun GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU [email protected] YAZI İŞLERİ SORUMLUSU VET. HEKİM GİZEM KUTUN [email protected] KATKIDA BULUNANLAR Prof. Dr. Murat şaroğlu Dr. Gürbüz Ertürk ENİKÖ KIRALY ART DİREKTÖR EBRU DERELİ [email protected] GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL BASKI Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti. 100 YIL MAHallesi MASSİT MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST Sertifika No: 12002 ADRES YAYINCILAR SK. 10/4 34414 SEYRANTEPE - İSTANBUL TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59 www.matmedya.com ABONE BANU SAYINÇ [email protected] Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır. PETİNFO 2015/04 06-07 NOTLAR Vektör aracılı patojenler ve oluşturdukları hastalıklar: Avrupa ve Türkiye gerçeği Değişen iklim şartları ve ekolojik denge Türkiye’nin bir çok bölgesini hastalık etkenlerini taşıyan vektörler için yaşanabilir hale getirirken, insan ve hayvanlarda klinik açıdan önemli sağlık sorunlarının çıkışına da yol açmaktadır. Bu çerçevede atmosferik değişimler Avrupa’da bir çok ülkede sporadik ya da epidemik olaylar halinde vektör aracılı patojenlerin görülmesinde artışlar gözlenmiştir. Bu global sorunun tüm yönlerinin ortaya konması, ortak çözüm yollarının araştırılması ve geliştirilmesine yönelik olarak bilimsel çalışma ve çalışanları bir noktada buluşturan bir COST projesi başlatılmıştır. Başkanlığını Dr. Andrei Mihalca’nın yaptığı bu projede 33 farklı Avrupa ülkesi ve 100 den fazla bilim insanı görev almış; bu coğrafyada büyüyen görünmez tehlike için ortak hareket etme çabası amaçlanmıştır. Türkiye’den management comittee (MC) ya da MC yardımcı üyesi araştırmacılar olarak Prof. Dr. Yusuf Özbel, Prof. Dr. Salih Bülent Alten ve Prof. Dr. Zeki Yılmaz görev almışlardır. leishmaniasis, lyme, erlişiyozis, tripanosomiasis, malaria ve veba gibi birçok zoonotik hastalık insan ve hayvanlarda deri hastalıkları ve kansızlık gibi sorunlar oluşturmakta, korunma önlemlerine rağmen varlıklarını sürdürmeye devam ettirmektedirler. Hastalıkların dağılımı, sosyo-ekonomik sonuçları ve araştırma detayları bu organizayonun ikinci olağan toplantısında 150 dolayında bilim insanının katılımıyla 31 Mart – 2 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Toplantıya veteriner hekimliğini temsilen yürütücülüğünü Prof. Dr. Zeki Yılmaz’ın yaptığı TÜBİTAK destekli proje ile katkı verilmiştir. Projede yürütücü ile birlikte yardımcı araştırmacı (Doç. Dr. Ebru Yalçın, Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Cihan, Araş. Gör. Dr. Meriç Kocatürk, Dr. Öğrencisi Pınar Levent) ve Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ ile vektör aracılı hastalıkları erkenden tanımlayacak serum proteinleri araştırılmaktadır. Bütçesi 279.000 TL olan bu projenin 2017 yılı Nisan ayında tamamlanması planlanmış olup, sonuçları yurtiçi ve yurtdışı kongrelerde paylaşılacak, bilimsel dergilerde makale olarak da aktarılacaktır. Böylece halkımızın yaklaşan ilkbahar ve yaz mevsiminde vektörlerle ı temaslarından ortaya çıkabilecek sorunlar için bilinçlendirilmesi gerekirken, pet sahiplerinin dış teması yüksek olan hayvanlar için dış parazitlerden korunma yollarını hekimlerden talep etmeleri önem arz etmektedir. Dişler hayati öneme sahip Dr. Dan Carmichael, CBS News’e yaptığı açıklamada hayvanlarda diş sağlığının birçok hastalığın temel sebeplerinden biri olduğunu belirtti. Pet hayvanlarının % 85’inin diş taşı, dişlerde çürüme, diş eti yangısı gibi bir sürü probleminin olduğunu belirten Dr. Dan Carmichael belli yaşlardan sonra düzenli olarak dişlerinin temizlenmesi gerektiğini belirti. Carmichael; hayati organların aktivitelerinin bozulduğu bazı durumlarda tüm dişleri çekerek hayvanın hayatını kurtardıklarını belirtti. PETİNFO 2015/04 08-09 NOTLAR Ozon terapinin önemi kanıtlandı Hayvanlarda ozon tedavisi ile birçok patolojik durum daha iyi hale geliyor veya tamamen düzelebiliyor. Bu durum bir seri tıbbi araştırma ve yayın ile kanıtlanmıştır. Kural olarak hastalıkların tedavisinde ozon diğer tedavilere ek olarak uygulanır, tamamlayıcı tedavi grubuna girer. Doğal olarak, diğer tıbbi tedavi yöntemlerinde de olduğu gibi % 100 garanti hiçbir zaman vaad edilemez, tedavi başarısı hayvanlarda uygulanan duruma, hastalığın ve hastanın genel sağlık durumuna bağlıdır ancak ozon tedavi ile hastanın genel durumunda iyileşme ve ağrılarında azalma mutlaka olmaktadır. Başarı hastanın ve hastalığın durumuna bağlı olduğu gibi uygulanan yönteme, konsantrasyona ve sıklığına bağlıdır. Kanser olgularında, uzun süre iyileşmeyen yaralarda özellikle bağışıklık sistemini desteklemek için ozon terapi pet hayvanlarında sıklıkla kullanılan bir tedavi yöntemidir. Son 5 yılda yaklaşık 60.000 köpek zehirlendi Kennel Club ve Veterinary Poisons Information Service’nin istatistik verileri, son beş yılda 60.000 köpeğin çeşitli etken maddeler ve besin maddeleri nedeniyle zehirlendiğini ortaya koydu. 2010 ve 2014 yılları arasındaki zehirlenme vakaları çoğunlukla evdeki ve bahçe etrafındaki zehirli maddelerin yenmesi ile şekillenmiş, aynı periyotta yaklaşık 500 köpeğin prognozu ölümle sonuçlanmıştır. Yetkililer köpeklerde en sık karşılaşılan beş zehirlenme nedeninin; beşeri ağrı kesiciler, rodentisitler, çikolata, üzüm - kuru üzüm ve sakızlarda bulunan Xylitol olduğuna dikkat çekiyorlar. Bunların dışında elektronik sigaralarla ve palm yağı ile de zehirlenme vakalarında da % 850 gibi yüksek oranda artış yaşandığını vurguluyorlar. Kennel Club toksikoloji uzmanları, “Her ne kadar köpekler evin küçük çocukları olsa da, veteriner hekimlerin hasta sahiplerine zehirlenme olguları ve belirtileri ile ilgili rehberlik etmeleri çok önemlidir.” şeklinde hekimleri farkındalığa çağırıyor. Sakızların içinde bulunan Xylitol, köpeklerde sıklıkla zehirlenmelere yol açmaktadır. Hipertriodi ve kronik böbrek yetmezliği birlikte değerlendirilmeli Dr. Rosanne Jepson, BSAVA Kongresi’nde hipertroidi ile kronik böbrek yetmezliği konularını ele aldı. Bu her iki durumun aynı anda ortaya çıktığını ve hipertroidi tedavisi gören azotemik kedilerde hipertansiyon şekillenmesi sonucunda böbrek hasarı da gerçekleştiği için tanı koymanın komplikeleştiğini belirtti. Aynı zamanda hipotrioidinin vasokonstriktif etkisinin doku hipoksisine ve bununla ilgili renal patolojiye de neden olduğunu söyledi. Paw Plunger nedir? Paw Plunger, pati yıkama kabıdır. Küçük dostlarımızın tozdan, çamurdan, kardan kirlenen patilerinin temizlenmesi için icat edilmiş; kesin çözüm sağlayan ve son derece pratik bir üründür. Paw Plunger menşei nedir ve kim tarafından icat edilmiştir? Her ürün ihtiyaçtan doğar; Paw Plunger da Amerikalı bir hayvan sever olan Brianne Leary tarafından icat edilmiştir. Lulu adındaki bol tüylü (Wheaton Terrier cinsi) köpeğinin patilerini, şehrin kirinden arındırmak için birçok yol deneyen Brianne, köpeğinden vazgeçmek yerine ihtiyaçlarına yönelik olarak Paw Plunger’ı yaratmış ve Paw Plunger, 2012 yılında Amerika’da yılın en iyi pet ürünü seçilmiştir. Çalışma prensibi nedir ve nasıl kullanılır? Paw Plunger, iç içe geçen iki kaptan oluşmuş bir düzenektir. İç kısmında yer alan yumuşak kıllar ve dolduracağınız su sayesinde patileri kolayca ve tahriş etmeden temizler. Son derece pratik bir kullanımı vardır: Öncelikle iç kısımda yer alan kabı çıkartarak işaretli kısma kadar su doldurun. Daha sonra çıkarttığınız kabı tekrar yerine yerleştirin ve ardından patiyi kabın ortasından içeriye sokun. Kabı aşağı yukarı veya sağa sola çevirerek bir kaç kez hareket ettirin. Patiyi kaptan çıkartıp bir havlu yardımı ile kurulayın ve diğer patilere de aynı işlemi tekrar edin. Dostunuzun patilerinin tertemiz olduğunu göreceksiniz. Neden Paw Plunger kullanmalıyız? İçinde yaşadığımız ortam sadece kirli değil, aynı zamanda çeşitli kimyasallar ile doludur. Patileri sadece silerek uzaklaştıramadığımız çevresel kirler; mesela kışın kar yağdığında kullanılan tuz, yazın parklarda çimlere uygulanan kimyasallar vb. ürünler çok ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Ayrıca hayvanlarımızla birlikte eve girişte ya da arabaya binerken bu kimyasalları yaşam alanlarımıza da bulaştırmış oluyoruz. Her seferinde köpeğinizin patilerini yıkamanın ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyoruz. Paw Plunger ile kolayca ve yorulmadan kesin sonuç elde edebilirsiniz. Sadece patiler değil evler de temiz kalır. Kullanımı hakkında sıkça sorulan sorular Sadece köpekler için midir? Hayır. Kedi patilerini de Paw Plunger ile temizleyebilirsiniz. Minik dostunuzun ağırlığına göre kullanılmak üzere üç boyda seçenek sunulmaktadır. En küçük boy, 6 kg’a kadar olan küçük köpekler içindir ve kedilerde de rahatça kullanılmaktadır. Suyu hangi sıklıkta değiştirmeliyiz? Her kullanımdan sonra suyu değiştirmek ve pati kabını yıkayıp kurumaya bırakmak gerekir. Kabı nemli ve sulu bırakmak; bakteri oluşumunu hızlandıracağı için bu işlem önemlidir. Ayıca; haftada bir kez çamaşır suyu ile kabın dezenfekte edilmesi önerilmektedir. Paw Plunger’ın üzerindeki lastik bölüm pati üzerindeki suyu çekmeye yeterli oluyor mu? Hayır. Kabın ortasındaki lastik bölüm, patiyi yumuşak bir şekilde kavrıyor ve sadece kabın içindeki suyun dışarıya sıçramasını önlüyor. Yıkamanın ardından patileri havlu ile kurulamanız önerilmektedir. NOTLAR Labradoodle gibi bazı melez ırklar, melezlendikleri ırkların predispoze kusurlarını günümüze kadar taşıyor. Hibrit köpeklerle ilgili endişeler artıyor Tasarım köpek olarak adlandırılan melez köpeklerin üretimi ile ilgili endişeler artarken, köpek ırkları üzerine uzman yetkililer, petshoplarda satılan köpek ırklarının yaklaşık % 50’sinin “tasarım - melez köpek” olduğunu söylüyor. Bu ırkların predispozisyonlarının ve ortak kalıtsal problemlerinin önemi insanlar tarafından anlaşılmaya başlanmış olsa da, arz - talep dengesi nedeniyle soruna kökten çözüm getirmekte başarılı olunamadığını belirtiyor. Genellikle bu kalıtsal problemler geçmişte köpeklerin ilk nesillerinde görülmüş olsa da, labradoodle gibi bazı melez ırklar, melezlendikleri her iki saf ırkın da predispoze olduğu kalıtsal kusurları günümüze kadar taşıyor. Kennel Club yetkilisi Aimee Llewellyn, “Melez hayvanları göz ardı edip, yokmuş gibi davranamayız. Bunun aksine, ırklar hakkında en zengin bilgiyi toplamak için, pedigrilerini tutmanın tersine yatkın oldukları hastalıklar ile ilgili iz sürmek gerekmektedir.” dedi. Herşeyin cevabı DNA’da var Mellanby Üniversitesi’nden Dr. Richard Mellanby, parmak izi kullanımının birincil amacının suça alet edilen ya da kurban edilen hayvanların konu olduğu soruşturmalarda yardımcı bir DNA veri tabanı oluşturmak olduğunu belirtti ve “Bu kaynak veri tabanının birçok değişik olumlu ikincil etkileri olacak. Örneğin, bu araştırma esnasında Jack Russell teriyerlerin genetik çeşitliliğini keşfettik” dedi. Köpek DNA’sının evcilleştirilme tarihini araştırmada da yardımcı olacağını söyledi. Anestezi esnasında ve sonrasında kediler klasik müzikle sakinleşiyor Kedi operasyonları sırasında ortamda klasik müzik çalınması postanestezi esnasındaki ekstitasyonları azaltıyor. Lizbon Üniversitesi araştırmacıları, Samuel Barber’dan “Adagio for Strings” şarkısını çalarken kedilerin sakinleştiklerini farketti ve bunun üzerine diğer müzik türleri üzerinde denemeler yapmaya başladı. 12 dişi kedinin kısırlaştırma operasyonu esnasında çalışma gerçekleştirildi ve klasik müzik eşliğinde yapılan operasyonlarda, anestezideki kedilerin solunumlarında ve pupillar diameterlerinde önemli derecede olumlu değişimler olduğu gözlendi. Kulaklıkla kedilere ikişer dakika Samuel Barber, Natalia İmbruglia ve AC/DC dinletildi ve pop ve metal müziğe maruz kalan kedilerin solunumlarında bozulma şekillendiği görüldü. PETİNFO 2015/04 14-15 Piyasada parazitlere karşı kısa süreli etkili, uzun süreli etkili, pratik ve rahat çözümler mevcuttur. Bunların ne zaman , nasıl ve hangi etkene karşı kullanabileceğimizi iyi bilmeliyiz. İyi bir veteriner hekim hem dostunu hem de düşmanını iyi tanımalıdır. Pire, kene, bit gibi canlılar eski çağlardan beri hem insan hem de hayvanların üzerinde konaklayıp, ısırıp irritasyona neden olduklarından, dünyanın en çok bilinen ektoparazitleridir. Aynı anda virüsler, bakteriler, protozoonlar ve helmintlere vektörlük yaparak, bu etkenleri de taşıdıkları ve bulaştırdıkları bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu özelliklerinden dolayı ektoparazitler hem beşeri hem de veteriner hekimlerin önemli odak noktasıdır. Parazitler köpekler için her zaman tehlikelidir ve önem arz eder. Havaların ısınmaya başlamasıyla parazitler, hem köpekler hem de insanlar için artan bir tehlike oluşturur. Bit, kene, sinek, sivrisinek, ilaçlı tasma, spot-on, sağlıklı köpek... Endoparazit? PETİNFO 2015/04 16-17 Parazitler hakkında kısa bir hatırlatma yapalım; Pireler: Sık sık ve tekrarlı olarak pire ısırmasına maruz kalan köpeklerde allerjik dermatit oluşmaktadır. Ayrıca sık karşılaşabileceğimiz pirelerden C. felis, Dipylidium caninum taşır. Yumurtalar, 3 evre geçiren larvalar ve pupalar da çevrede bulunan serbest yaşayan formlardır. Yetişkin parazitler ise konakçı olan köpekler üzerinde yaşamlarını sürdürürler. Uygun nem ve sıcaklık söz konusu olunca pireler yaşam döngülerini 23 günde tamamlamaktadır. Keneler: Keneler, bütün memeli türler için zararlı olup çeşitli virus, protozoon ve bakterilere vektörlük yapmaktadır. Yaşam döngülerinde 4 evre vardır. Bunlar; yumurta, larva, nimf ve yetişkin evrelerdir. Yumurta döneminden sonra keneler tüm yaşamı boyunca kan emerek beslenirler. Keneler hakkında çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalara göre Türkiye’nin de bulunduğu coğrafi bölgede Dermacentor reticulatus, Ixodes ricinus(Sakırga), Ixodes hexagonus (Kirpi kenesi) ve Rhipicephalus sanguineus (Kahverengi köpek kenesi) en sık rastlayabileceğimiz türlerdir. Akarlar: Geniş konak yelpazesine sahip olan Sarcoptes scabei akarı uyuz hastalığın etkenidir. Akarlar konağın daha az kıllı olan bölgelerini tercih ederler. Köpeklerdeki klinik semptomlar arasında devamlı kaşıntı, alopesi, eritematöz döküntü, papüller ve deri yüzeyinde sarımsı kabuklanma görebiliriz. Bitler: Pire ve kene enfestasyonlarindan daha nadir görünsede köpeklerdeki bit enfestasyonu da önemlidir. Hasta, yaşlı ve bağışıklığı düşük köpeklerde rastlanılabilir. Keneler, bütün memeli türler için zararlı olup çeşitli virus, protozoon ve bakterilere vektörlük yapmaktadır. Bu parazitlere karşı ne kullanabiliriz? Kullandığımız ürünler, parazitlere karşı hem etki şekilleri hem de etki sürelerine göre farklılık göstermektedir. Köpeklerin sağlığını korumak için doğru zamanda doğru ürün seçmemiz elzemdir. İlaçlı tasmalar: Tasmalar uzun etkili koruma sağlar. Uygun kullanıldıkları durumda 6-7 aya kadar etkilerini koruyabilmektedirler. Tasmaların aktif bileşenleri devamlı ve aşamalı şekilde salınır. Bu yüzden de banyo ve yüzme sırasında ya da yağışlı havada tasmaların çıkartılması tavsiye edilir, aksi takdirde bileşenler etkilerini beklediğimizden daha hızlı şekilde kaybeder ve tasma da koruma sağlayamaz. Tasmalara örnek olarak en kaliteli ve en uzun etkili olan Kiltix’i verebiliriz. Bayer ürünü olan Kiltix tasmasının, özel ve uzun etkisini veren iki bileşenin kombinasyonu bulunmaktadır. Bunlar; sentetik piretroit olan flumetrin (%2,25) ve carbamat gurubundaki propoxur (%10)’dur. Flumetrin etkili bir insektisit -yanı pire ve kenelere karşı kullanılabilecek bir ilaç- olarak bilinmektedir. Bilimsel çalışmaların da gösterdiği gibi, bu iki etkenin kombinasyonuyla, tek tek kullanılmalarından daha iyi sonuç elde edilmiştir. Kiltix tasması, Türkiye’de sık rastladığımız pire ve kenelere karşı etkilidir. Etkisi ilk 24 saat içinde kendisini göstermekte ve 7 ay boyunca da devam edebilmektedir. Bunu köpeğin tüy uzunluğu, temizliği ve enfestasyonun derecesi etkileyebilir. Köpeğin tüyü çok yağlı ve kirli ise tasmayı kullanmadan önce bir banyonun faydası olabilir. Spot-on damlalar: Unutmamamız gerekir ki, ilaçlı tasmalar diğer ürünlerin yanında, pire ve kenelere karşı daha uzun ve güçlü koruma sağlayabilsede, bitlere ve sineklere karşı etkisizlerdir.Bu nedenden dolayı ürünlerin kombine şekilde kullanilmasinda fayda vardır. Sinek ve sivrisineklere karşı uzun etkili, aynı anda pire ve kenelere karşı da etkili olan, ama etkisini kısa sürede UZUN SÜRELİ ETKİLİ KORUMA SAĞLAYAN TASMALARIN ETKİSİ İLK 24 SAAT İÇİNDE KENDİSİNİ GÖSTERMEKTE 7 AY BOYUNCA DA DEVAM EDEBİLMEKTEDİR. hayvanda 9 tane pire görsek, geri kalan 90’ını da etrafında aramalıyız. ENDOPARAZİTLERİ UNUTMAYALIM! Bayer’in ürettiği köpeklere özel Kiltix ilaçlı tasma ve Advantıx spot-on çeşitleri ile kombine edilen, Drontal ya da Droncit ile tam bir parazit mücadelesi yapabilirsiniz. gösteren spot-on damlaların çeşitleri ve kaliteleri arasında da farklılıklar görebiliriz. Keneler üzerindeki kovucu etkisi ile diğer spot-on ürünlerden ayrılan, Bayer’in Advantix adlı ürününü örnek gösterebiliriz.Spot-on’lar yazın saldırıya geçen ve köpeklerin kulağını harfi harfine çiğneyen sineklere karşı çok etkilidir. Sineklere karşı daha etkili olabilmesi için, köpeklerin kulak kenarına biraz ilaç damlatabiliriz. Geri kalanını da herzamaki gibi ense bölgesine, vertebraların bulunduğu bölgeye damlatabiliriz. Spreyler: Sprey şeklinde verilen ilaçlar hayvanlarda kullanıldığında, uzun etkili olmasa bile evi ve köpeğin yaşadığı bölgeyi iyi koruduğu bilinmektedir. Unutmamalıyız ki, PETİNFO 2015/04 18-19 Bahsettiğimiz yöntemlerin birisini ya da tavsiye kombinasyonunu uyguladığımız durumda ektoparazit olan keneler, sinekler ve akarlara karşı savaşı kazanmış oluyoruz.Ancak ektoparazitleri vektör olarak kullanan endoparazitlere karşı da hayvanın korunması gerekmektedir. Köpeğin üzerinde gördüğümüz ve hayvanı ısıran bir kene, pire, sivrisineğe karşı istediğimiz kadar mücadele etsek bile, uygun tedaviyi uygulamadığımız sürece hastalarımızı ciddi tehlikeye sokabiliriz. Sadece Babesiosis, Lyme ya da kalp kurdu gibi hastalıkların ve bunlara sebep olan parazitlerin yaşam döngüsünü düşünmemiz yeterlidir. ‘Ama aynı anda hem endoparazit hem de ektoparazitlere karşı ilaç kullanımı sakıncalı...’ HAYIR, bu bilgi kesinlikle yanlıştır. Ektoparazitlere karşı kullanılan ilaçlar deriden emilip, epitel yağ dokusunda birikirler ve merkezi dolaşıma asla ulaşmazlar. Biriken ilacın büyük kısmı ter ile atılır, çok az kısmı ise kapiller damarlardan emilerek böbrek ve dışkı yolu ile vücuttan uzaklaştırılır. Bu yolla atılan etkenlerin miktarı çok düşüktür. Endoparazitlere karşı tedavi yöntemlerinde ise ilaçlar enjeksiyon ya da peros yolla verildiklerinden dolayı ilk geçiş etkisine uğrar ve metabolize edilirler. Gördüğümüz gibi ekto- ve endoparazitlere karşı kullandığımız ilaçlarda etkileşim söz konusu olamaz. Tam aksine, hastamızın sağlığını korumak için ilaç kombinasyonlarının kullanımı daha uygundur. Bayer tarafından üretilen, köpeklere özel Kiltix ilaçlı tasma ve Advantix spot-on çeşitleri ile kombine edilen, Drontal ya da Droncit ile tam bir parazit mücadelesi yapabilirsiniz. Denemeye değer, hayvanların sağlığı ve mutluluğu için değer. LANSMAN Dünyaca ünlü İsveç lezzeti artık Türkiye’de İYİ ŞANSLAR BOZITA Mopsan, 6-7 Nisan tarihlerinde Hilton İstanbul Bosphorus Otel’de, yeni markası Bozita’nın yöneticilerinin ve yaklaşık 250 VETERİNER HEKİM VE PETSHOP SAHİBİ/ÇALIŞANININ katıldığı lansmanda, Bozita markasını ve ürün gamını zengin bir satış-pazarlama ve teknik içerikle katılımcılarla paylaştı. M opsan Veteriner Ürünleri hız kesmeden yeniliklerine devam ediyor. 2014 yılı Aralık ayı itibariyle markalar listesine İtalyan mamaları Golosi ve Better’ı ekleyen Mopsan, nisan ayı itibariyle de İsveç’in kedi köpek mama üreticisi Lantmännen Doggy’nin ürettiği Bozita markasının distribütörlük faaliyetlerini üstlendi. Açılış konuşmasını yapan Mopsan Yönetim Kurulu Başkanı Cafer İngeç konuşmasında; uzun zamandır sahadan gelen fikir ve görüşleri Mopsan ekibiyle değerlendirdiklerinin altını çizdi. Sektörde faaliyet gösteren firmaların bilmesi gereken en önemli unsurun veteriner hekimler ve pet shop sahipleri/çalışanları olmadan bir mamanın satılamayacağı gerçeği olduğunu söyleyen İngeç Mopsan’ın kurulduğu günden bugüne kadar profesyonel tavsiye ile satışın önemini savunduğunu ve savunmaya devam edeceğini söyledi. Cafer İngeç’in açılış konuşmasının ardından söz alan Bozita İhracat Bölge Müdürü Thorsten Heidelmann, Mopsan ile yaptıkları iş birliğinden mutluluk duyduklarını, Türkiye pazarının gelişmekte olan bir pazar olduğunu ve bu konuda Avrupa’nın da dikkatini çektiğini söyledi. PETİNFO 2015/04 20-21 112 yıldır İsveç’te mama üretiyoruz Bozita Uluslararası Kıdemli Marka Yöneticisi Anthony Kulda sunumunda 112 yıldır İsveç’te mama ürettiklerini ve hayvan hakları kanunlarının çok katı uygulandığı bir ülkede bu uzun sürecin başarı hikayesi olduğunu belirtti. Dünya da 25 ülkeye ihracat yaptıklarını söyleyen Kulda, 112 yıllık serüvenin devam edeceğini de sözlerine ekledi. Lantmännen Doggy kimdir? Lantmännen Doggy, 1903 yılında Aron Heyman tarafından kurulmuştur. 2014 yılı satışları yaklaşık 61 milyon Euro olan firmanın üretim merkezi İsveç’teki Vårgårda LANSMAN şehridir. 166 çalışanı ile faaliyet gösteren Lantmännen, Bozita, Bozita Robur, Bozita Nordich by Nature, Bozita Feline Funktion markalarının üreticisidir. Lantmännen, Bozita markasıyla dünyada; Kuzey ülkeleri, Almanya, Rusya, Polonya, Baltık ülkeleri, Hollanda, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Birleşik Krallık, İsviçre, Avusturya, İtalya, Yunanistan, Türkiye ve Japonya gibi ülkelerde satışa sunulmaktadır. 32.000 İsveçli çiftçinin sahip olduğu İsveç’in en büyük evcil hayvan mama üreticisi olan Lantmännen, ürünlerinde ham maddeden, mama kabına ulaşıncaya dek tamamen doğallığı ve yüksek kaliteyi garanti etmektedir. Mopsan Veteriner Ürünleri Kurucusu Cafer İngeç Müşterilerimiz 6 ayaklı... Bozita Kalite Müdürü Ann-Katrin Haraldsson sunumunda kedi ve köpeklerin yanı sıra sahipleri içinde önemli bir marka olduklarını söylerken, kedi ve köpek 4 ayaklı insan ise 2; yani toplamda 6 ayaklılar için çalışıyoruz söylemiyle farklı tezini ortaya koydu. Haraldsson lezzet denilince 3 önemli faktörün devrede olduğunu bunların ham madde, işleme parametleri ve mama tanelerinin şekli, dokusu ve boyutu olduğunu anlattı. Hammadde tedariğinin mama kalitesini belirleyen faktör olduğunun altını çizen Haraldsson ham madde olarak ne alacağımızı iyi bilirsek sonuçta kaliteli ürünlere sahip olacağımızı biliriz dedi. Bozita Uluslararası Marka Müdürü Anthony Kulda Bozita hakkında 1903 yılından beri İsveçli çiftçilerin hünerli elleriyle üretilen Bozita, üstün bir kedi ve köpek beslenmesi için çalışmaktadır. Aron Heyman tarafından kurulduğu günden beri İsveçli çiftçilerin ürettikleri en taze ve kaliteli ham maddeler kullanılarak üretilen mamalar, yüksek miktarda taze İsveç eti içermektedir. Bununla birlikte mamalarda bulunan ve doğal bileşenlerden oluşan Özel İşlenmiş Tahıllar (SPC), selenyum Bozita İhracat Bölge Müdürü Thorsten Heidelmann PETİNFO 2015/04 22-23 ve MacroGard® gibi formülasyonlar, mamanın lezzetini garanti etmekte ve evcil hayvan sağlığını korumaktadır. En önemlisi de Bozita, İsveç mirasına sahip çıkan bir markadır. İsveç, temiz doğası, sağlıklı ve kaliteli ürünleri ve hayvan haklarına duyduğu saygı ile meşhurdur. İşte bu yüzden Bozita ürünleri kedi ve köpeklerin hayatları boyunca ihtiyaç duyacakları tüm besin maddelerini içerecek şekilde, onların doğasına özgün ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla titizlikle üretilmektedir. Bozita ürün gamı kedi ve köpekler için özel geliştirilmiş kuru ve yaş mama formülasyonlarından oluşmaktadır. Bunlar Bozita, Bozita Feline ve Tetra Recart alt markaları ile isimlendirilmektedir. Bozita Ar-Ge Müdürü Ann-Katrin HaraldssoN Ürün gamını yakından tanıyalım Bozita’nın en önemli özelliği yaş mama segmentinde dünyada bir ilk olan Tetra Recart yaş mama paketlerinin yaratıcısı olmasıdır. Dünyanın ilk açılır - kapanır ve çevre dostu yaş mama paketlerine sahip olan Bozita, hem kediler hem köpekler için farklı lezzet alternatifleri ile Tetra paketlerde yaş mama üretmektedir. Dokuz canın her biri için... Yaş mamalarda Tetra Recart paketleme, pratik olduğu kadar kullanışlı ve aynı zamanda çevre dostudur. Tetra Recart paketleri karton bir kaptan oluşmaktadır ve geleneksel bir metal kutuyla eş değerdir. Paketler açılıp, kapanabilir şekilde tasarlanmıştır. Bozita doğaya yakın olma konusundaki felsefesini sadece ürettiği mamayla değil ayrıca ürünlerini hazırlama ve taşıma şekliyle de yansıtmaktadır. Tetra Recart paketlerinin tümü FSC işareti taşımaktadır. FSC logosu Orman İdare Konseyi yönetmeliklerine uygun bir şekilde belgelendirilen ormanları işaret etmektedir. FSC, ağaçların sadece yeniden üretilebileceği sayıda Mopsan Veteriner Ürünleri Satış Müdürü Turhan Aykut Mopsan Veteriner Ürünleri Genel Müdürü Alican İngeç LANSMAN kesilmesini, hayvan ve bitki varlığının korunmasını ve çalışanların güvenli bir çalışma ortamında, adil ücretlerle çalışmasını garanti etmektedir. FSC işaretli ürünler ormanların mevcut ve gelecek nesiller için sosyal, ekonomik ve çevresel ihtiyaçlara uygun şekilde kullanımını sağlamaktadır. Bozita Tetra Recart paketlerinin çevrenin korunmasına yönelik katkısı sadece üretimi sırasında olmamaktadır. Taşınması sırasında daha az karbondioksit üretilmekte ve daha az enerji tüketilmektedir. Bu da çevre dostu yapısının en önemli göstergesidir. Sözgelimi, lojistik faaliyetler açısından düşünüldüğünde, Tetra Recart paketler ile yüklenmiş bir kamyon, teneke konserve yüklü 16 kamyona eş değerdir. Bu nedenle Tetra Recart paket yaş mama alan tüketiciler, hem evcil hayvanlarını üstün bir lezzetle beslemiş hem de çevreyi koruyarak doğaya katkıda bulunmuş olurlar. Bozita Tetra yaş mamalarının her bir parçasında % 93 oranında taze İsveç eti bulunmaktadır. İçerisinde et unu, şeker, tahıl veya soya katkısı bulunmaz. Bozita yaş mamanın içerisindeki Macrogard bileşeni ile de kedilerin bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Jöleli ve soslu parçalar olmak üzere iki çeşitten oluşan Bozita Feline Tetra yaş mamalar; tavuk ve ciğerli, geyik etli, somon ve istiridyeli, orkinoslu, Ren Geyiği etli, sığır etli ve karidesli olmak üzere 7 farklı lezzet alternatifiyle kedi sahipleriyle buluşmaktadır. Köpek yaş mama gamında ise hem tetra paket hem de konserve mamalar mevcuttur. Konserveler, tavuklu pirinçli, somon balıklı, kuzu etli ve pirinçli, sığır etli ve patatesli, ren geyiği etli olmak üzere toplamda 5 farklı lezzet alternatifi bulundurmaktadır. Köpek tetra paketlerde ise jöleli parçalı olmak üzere hindi eti aromalı ve tavuk ve pirinç aromalı alternatifleri söz konusudur. Konserve ve Tetra Recart köpek yaş mamalarının aynı kedi mamalarında olduğu gibi her mamalarını nisan ayı itibariyle veteriner kliniklere ve petshoplara sunacak olan Mopsan’ın yeni markası BozIta’nın lezzeti; ham madde, işleme parametreleri, mama tanelerinin şekli, dokusu boyutundan gelmektedir. PETİNFO 2015/04 24-25 parçasında % 93 oranında taze İsveç eti bulunmaktadır. Mamalarda hiçbir koruyucu ve katkı maddesi içermez. Ayrıca et unu, şeker, tahıl ve soya gibi katkı maddeleri de içermemektedir. BozIta FelIne Kediler için özel olarak formüle edilmiş Bozita Feline, İsveç yüksek kalite standartları, organik ürünleri ve doğal ham maddelerin birleşimi ile kuru ve yaş mamalardan oluşan benzersiz bir içerik sunmaktadır. Kedilerin ihtiyacı olan her şey ve biraz daha fazlası... Kediler için Kitten, Outdoor & Active, Indoor & Sterilised, Sensitive Diet & Stomach, Sensitive Hair & Skin olmak üzere 5 farklı ürün kaleminden oluşan Bozita Feline kuru mamaları, içerdiği SPC (Özel Olarak İşlenmiş Tahıllar) ve Macrogard® bileşenleri ile kedilerin sıvı dengelerini ve bağışıklık sistemini koruyarak sağlıklı beslenmelerini sağlamaktadır. Bozita Feline kuru mamalarda daha fazla lezzet ve kolay sindirimi sağlamak için yüksek miktarda taze et bulunmaktadır. İsveç tavuğu, İsveç geyiği veya İskandinav somonlu mamalarda % 81 oranında ham hayvansal protein bulunmaktadır. Bozita Feline mamalarının içeriğindeki SPC yulafları (Özel Olarak İşlenmiş Tahıllar) vücut için hayati önem taşıyan proteinlerin üretimini desteklemektedir. SPC’ler gluten içermemektedir; hassas mideleri formda tutarak, sıvı dengesini düzenlemektedirler. Bozita’nın özel olarak geliştirdiği diğer bir bileşen olan Macrogard® ise maya özlü bir ß-glukandır. Macrogard®, akyuvarları harekete geçirmektedir ve böylece kedinin bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. SPC ve Macrogard® ile birlikte Bozita ürünlerinde kullanılan İskandinav Somonu, içerdiği Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri ve dengeli aminoasitler sayesinde sağlıklı bir deri ve parlak türler için en iyi koşulları oluşturmaktadır. Seçici kediler için özel olarak oluşturulan İsveç’in meşhur geyik eti hassas mideler için uygun olmakla birlikte benzersiz lezzeti ile seçici kediler için ideal bir alternatif sunmaktadır. Bozita Feline kuru mamaları selenyum ile antioksidan korumasını, kuşburnunun zengin antioksidan ve C vitamini içeriği ile destekleyerek kedilerin korunma mekanizmasını güçlendirerek bağışıklık sistemlerini en üst seviyede tutmaktadır. LANSMAN BozIta CanIne Köpekler için Bozita kuru mama çeşitleri onların tüm yaşam evreleri boyunca ihtiyaç duyduğu besin maddelerini karşılayan ürünler içermektedir. Bozita taze İsveç tavuk eti, İsveç ren geyiği eti, pancar küspesi gibi yüksek kaliteli içerik malzemeleri ile köpeklerin tüm besin ihtiyacını karşılamaktadır. Daha yüksek standartlara ve eşsiz bir lezzete sahip sağlıklı mamalardır. Her gün, yıl boyu... Tüm Bozita köpek kuru mamalarında İşveç kökenli doğal ham maddeler kullanılmaktadır. Bozita evcil hayvan sahiplerine tüm ürünlerinde sentetik lezzet artırıcılar yerine doğal ham maddeler kullanarak daha sağlıklı bir lezzeti garanti etmektedir. Bozita, köpeklere; Junior, Young & Fit, Original, Original Mini, Original XL, Original Plus, Senior, Sensitive Lamb & Rice, Light Chicken & Rice olmak üzere toplam 9 farklı ürün çeşidi ile tüm hayat evreleri ve ırk özelliklerine uygun bir ürün gamı sunmayı hedeflemektedir. Bozita’nın kuru köpek mamalarında % 96 oranında İsveç kökenli ham maddeler kullanılmaktadır. İsveç kuzu eti, İsveç tavuk eti veya İsveç Ren Geyiği eti aromalı mama çeşitleri içerdiği Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri ile sağlıklı deri ve parlak tüy yapısını korurken, içerisindeki laktik asit optimal bir sindirim sağlamaktadır. Mopsan’ın yeni markası İsveçli Bozita kedi ve köpek mamaları nisan PETİNFO 2015/04 26-27 ayı itibariyle seçkin veteriner klinikleri ve petshoplarda satışa sunulacaktır. Bozita, kedi ve köpeklerin hayat evrelerine, ırk özelliklerine ve fiziksel ihtiyaçlarına göre geliştirilen süper premium bir marka olarak evcil hayvan sahiplerinin memnuniyetini sağlayacak tam bir mamadır. Tüm Bozita mamalarında % 100 yeme garantisi vardır. Evcil hayvanın mamayı beğenmemesi durumunda, evcil hayvan sahibi mamayı iade edip, parasını geri alabilir. Tüm sektöre hayırlı olmasını dileriz. Düşük protein ve yüksek yağ içerikli yağ ile beslenen köpeklerin koklama duyuları gelişiyor. Beslenmenin içeriği köpeklerde koklama yeteneğini etkiliyor Detektör köpeklerin inanılmaz koku alma özellikleri üzerinde araştırmalar yapan bilim adamları, diyet kompozisyonunun bu yetenek üzerindeki ilginç etkisini keşfetti. B omba veya silah gibi suç delillerini koklayarak ortaya çıkarmada usta olan köpekler, hayat kurtarmayı ve barışı sağlamayı çok iyi biliyor. Araştırmacılar şimdi köpeklerin koklama duyularını, az protein ve daha çok yağ içeriği kullanarak beslenme ile nasıl artırabileceklerini ortaya çıkardılar. Araştırmacılar böyle bir diyetin, köpeklerde egzersizin ardından vücut ısısını düşürmeye yardımcı olduğunu böylece nefes nefese kalmayı azaltarak koklama duyusunu geliştirdiğini belirtiyorlar. Cornell Veteriner Üniversitesi Klinik Çalışmalar ve Beslenme Uzmanlığı Bölümü’nden Doç. Dr. Joseph Wakshlag, elde edilen bulguların, detektör köpeklerin beslenmelerinin değiştirilerek algılama yeteneklerinin artırılabileceğini belirtiyor. Auburn Üniversitesi araştırmacıları ile işbirliği içerisinde yapılan araştırmanın PETİNFO 2015/04 28-29 sonuçları 22 - 24 Mart tarihleri arasında düzenlenen Atlanta Evcil Hayvan Beslenme Zirvesi’nde tartışıldı. Yeni tesiste tespit oranı arttı ABD Adalet Bakanlığı tarafından finanse edilen 1 milyon dolarlık çalışma ile aynı zamanda detektör köpeklerin sanıldığından daha güvenilir sezgilere sahip olduğu tespit edildi. Çalışma; askeri köpek eğitmeni ile birlikte tasarlanmış, dünyanın KÖPEK tek tespit köpeği araştırma tesisinde yapılması nedeniyle ilk olma özelliğini taşıyor. Polis ve askeri güçlere uzman tespit köpekleri temin eden Alabama tesisinde, testler sırasında oluşan dumanlı ortamın, test aralarında her daim taze hava ile değişimi sağlanıyor. Wakshlag, bu özelliğin olmadığı diğer tesislerde yapılan önceki çalışmalarda, köpeklerin şüpheli maddeleri algılamasının % 70 doğrulukla gerçekleşebildiğini, çalışma dizaynındaki kusurlar nedeniyle meydana gelen bu oran düşüşünün yeni çalışma ile üstesinden gelinebildiğini ifade etti. Yeni tesiste gerçekleştirilen testlerde köpeklerin % 90 ve üzerinde doğruluk payıyla çalıştığını da sözlerine ekledi. Çalışmada aynı zamanda doğru beslenme metotlarıyla köpeklerin algılama performansının artırılabileceği bulundu. Grup, diyetlerine daha az protein ve daha fazla yağ eklenen eğitimli köpeklerin egzersiz ve algılama testlerinde daha başarılı olduğunu buldu. İyi koku almanın sırrı çoklu doymamış yağ asitlerinde Diyetlerin etkisi, Wakshlag tarafından 18 ay boyunca seçilen üç farklı diyetin 17 eğitimli köpeğe dönüşümlü uygulanması yoluyla incelendi. Bu üç farklı mama: En yüksek kalitede performans maması, normal yetişkin köpek maması ve mısır yağı ile dilüe edilmiş normal erişkin köpek mamasıydı. Farklı diyetlerin her köpeği nasıl etkilediğini ölçmek için yapılan çalışmada; Çoklu doymamış yağ asitleri koklama duyusunu iyileştiriyor. mısır yağı ile dilüe edilen mamayla beslenen köpeklerin egzersiz sonrası normal vücut sıcaklığına, normal mama ile beslenen köpeklerden daha hızlı bir şekilde döndüğü ve dumansız toz, amonyum nitrat ve TNT’yi daha iyi algılayabildiği kaydedildi. Wakshlag, mısır yağının, marketlerde yaygın olarak bulunan ayçiçek ve fındık yağı gibi diğer yağların da içerdiği çok fazla miktarda çoklu doymamış yağ asitini bünyesinde barındırdığını söylüyor. Başka yerlerden elde edilen geçmiş veriler de çoklu doymamış yağ asitlerinin koklama duyusunu geliştirebileceğini ve bunun detektör köpekler için geçerli olabileceğini düşündürmektedir. Bu yağ nasılsa burun-sinyalizasyon yapılarını geliştiriyor veya vücut ısısını düşürüyor ya da her ikisini birden yapıyor olabilir. Wakshlag, düşük protein oranının da koku alma duyusunu geliştirmede önemli bir rol oynadığını söylüyor. Araştırmacının köpeklere uyguladığı yüksek performans maması ve mısır yağı ile dizayn ettiği mama, yağdan gelen aynı miktardaki enerji düzeyine sahip (% 57). Fakat mısır yağlı diyet daha düşük düzeyde protein içeriyor. Bu oran regüler ve yüksek performans diyetlerle karşılaştırıldığında % 27’ye % 18. Doç. Dr. Joseph Wakshlag, “Eğer bir köpek iseniz, protein sindirimi vücut ısınızı yükseltir, böylece vücut sıcaklığınız daha uzun süre yüksek kalır ve bu ısıyı düşürmek için sık sık nefes alıp verirsiniz, bu da koklama duyunuzu olumsuz yönde etkiler.” diyor. KÖPEĞİN İŞ TANIMI DOĞRU YAPILMALIDIR Doç. Dr. Joseph Wakshlag bazı önemli durumların göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek şunları kaydediyor:“Çalışmamız yüksek performans diyetinin köpek için ne anlama gelebildiği paradigmasını değiştirir. Bu köpeğinizden beklentinizin ne olduğuna bağlıdır. Bir kızak köpeği veya bir av köpeği işini yapmak için daha fazla proteine ihtiyaç duyabilir. Fakat detektör köpekler kısa patlamalarda egzersiz eğilimindedir ve hızlı bir şekilde kurtarma yapmaları bunun için de iyi koku almaları gerekir. Bunun için daha az protein ve daha çok yağ size yardımcı olabilir.” PETİNFO 2015/04 30-31 SÖYLEŞİ Hayvan dostlarımıza sihirli dokunuşlar Arka bacakları paralizli bir şekilde Anatolia Hayvan Hastanesi’ne getirilen kedi Minnak, 1,5 aylık fizyoterapi sonrasında normal yürüyüşünü tekrar kazandı. İşte Minnak’ın hikayesi… Yazı: Veteriner Hekim Fizyoterapist Sara Ece Ulutürk Fizik tedavi sürecinin başlangıcında Minnak’ın arka bacak kas ölçümlerinin yapılması (üstte) Minnak’ın arka bacak eklemlerinin, açılıp kapanma açı derecelerinin belirlenmesi (altta) V eteriner hekimler olarak iyi biliyoruz ki, birçok hayvan sahibi henüz fizyoterapinin önemini yeterli kadar anlamış değil. Bazen fizyoterapi ile yürüme ihtimali olan hayvanların sahiplerine, terapi sayesinde eskisi kadar kaliteli ve sağlıklı yaşam koşullarına kavuşan hayvanların hikayelerini aktarabilmek ve iletişim ile bir bağ kurmak yerinde olabilir. O hikayelerden biri de; arka bacakları paralizli bir şekilde Anatolia Hayvan Hastanesi’ne getirilen kedi Minnak’ın, Veteriner Hekim Sara Ece Ulutürk’ün 1,5 aylık sihirli dokunuşları ile normal yürüyüşünü geri kazanmasının hikayesi… Yavaş adımlarla büyük işler yapmak huzur verici Hikayemizin başrolünde Yasemin Hanım ve kedisi Minnak yer alıyor. Yasemin Hanım yağmurlu bir kasım akşamında feci durumda bulduğu kedisinin, belinden pencerenin vasistasına sıkıştığını, debelenip durduğunu söyledi. Bir gayretle merdivene tırmanarak, çekip almıştı PETİNFO 2015/04 32-33 SÖYLEŞİ seansları planlayarak, Fototerapi denilen ışın tedavisinde ultraviyole ve beyaz ışın demetlerinden yararlandım. Masajdaki amacım, bölge kan dolaşımının arttırılması ve kas atrofisinin önüne geçilmesiydi. Kas gruplarının gerildiği bölgelere dairesel hareketlerle, derin dokulara nüfuz edecek şekilde basınç uygulamaları yaptım. Seanslar önceleri 5 dakika, sonraları 10 dakika olmak üzere günde iki kez uygulandı. Ayrıca fizyoterapi uygulamalarının başlamasından 1 hafta sonra, tüm arka bacak eklemlerine pasif hareketlerle Tedavi sonunda Minnak ve Veteriner Hekim Fizyoterapist Sara Ece Ulutürk. kedisini. Tabii kedisindeki kötü tabloyu fark edince hızla yetiştirdi Anatolia Hayvan Hastanesi’ne. Minnak’ı gördüğümde gerçekten onun adına çok üzülmüştüm. Acil durum değerlendirmesini yaparak duruma hemen müdahale ettim. Biricik kedide travmatik şokla birlikte, düşük vücut ısısı, idrarda ve dışkıda kan ve bilinç kaybı mevcuttu. Yaptığımız tedaviyle kritik olan ilk 24 saati başarıyla atlatmıştı kedicik. Yalnız bazı nörolojik sorunları vardı. Belden aşağısında his ve refleks kaybı oluşmuştu. Ön ayaklarına basabiliyor ancak arkaları sürükleyerek yürüyordu. Radyolojik bulgularda bir kırık görünmüyordu ancak bel bölgesinin uzun süreli sıkışması nedeniyle omurilik zedelenmesi şekillenmişti. Bu gibi hastalıkların sağaltımında medikal tedavinin yanı sıra düzenli fizik tedavi ve rehabilitasyon da gerekiyordu. Kısa sürede başarıya ulaştık Fizyoterapide bu olguda ışın tedavisiyle birlikte özel masaj KEDİSİNİ SIKIŞMIŞ HALDE BULAN YASEMİN HANIM, ARKA AYAKLARINI SÜRüyeREK YÜRÜMEYE ÇALIŞAN MİNNAK'IN FİZYOTERAPİ SAYESİNDE NEREDEYSE ESKİSİ KADAR SAĞLIKLI OLMASINDAN DOLAYI ÇOK MUTLU! açma kapama egzersizleri yapıldı. Minnak bu uygulamaların yararını tabii ki kısa sürede gördü. Refleks tepkileri olumluydu, her geçen gün aktif hareketleri artıyordu. 15. günde kafesinin içinde sendeleyerek de olsa yürümeye başlamıştı. Bu aşamaya geldiğinde karın altından geçirilen destek bantlarıyla yürütme egzersizleri de başlattık Minnak için. Kombine fizik tedavi uygulamalarıyla kedicik 3. haftada normale yakın yürüme modeli sergiliyordu. Bu olumlu gelişme üzerine taburcu edilen kedi, Yasemin Hanım tarafından 10 gün boyunca seanslara getirildi. Sonuç olarak sabır ve kararlılıkla yürütülen program ve sihirli dokunuşlar Minnak’ı normal ve eskisi gibi kaliteli yaşamına döndürmüştü. PETİNFO 2015/04 34-35 Fizyoterapi umut ışığımız oldu Yasemin Babayiğit Bir cumartesi gecesi Minnak kızımı vasistasta sıkışmış vaziyette bulunduğumda, hemen Anatolia Hayvan Hastanesi’ne gittik. Çok yoğun kanaması vardı ve patileri buz gibiydi. Belden aşağısını hareket ettiremiyordu ve hiçbir tepki vermiyordu. Üç kritik gün geçirdik, Veteriner Hekim Sara Ece Ulutürk’ün Minnak'a sevgi ve şefkatle 1,5 ay fizik tedavi uygulaması neticesinde kızım ayağa kalktı. İlk 10 gün geçtikten sonra kafesinin içinde sadece ön patilerinin üstüne kalkabiliyordu, daha sonra sağ ayağını yavaşça oynatabilir hale geldi. Yapılan masajlar ve ışın tedavisi, kullandığı özel ekipmanlar sayesinde olumlu sonuç verdi. Minnak şu an eskisinden de hareketli! Koşuyor, tırmanıyor, arkadaşlarıyla oyunlar oynayabiliyor. Anatolia Hayvan Hastanesi ekibine ve özellikle Veteriner Hekim Ece Hanım'a gerçekten minnettarım... Endokrinoloji Günleri Vet Akademi & Bucalemoon organizasyonu olan Küçük Hayvanlarda Endokrinoloji 21 - 22 Mart tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Seminere katılan hekimlerin ortak fikri aynıydı: “Endokrinoloji ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.” 21 - 22 Mart tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen Küçük Hayvanlarda Endokrinoloji seminerinin ana sponsorluğunu Advance üstlenirken; MVM, Big İthalat, Hasvet, Ako Sağlık, Mar Kimya bu seminerle veteriner hekimlerle birlikte olma fırsatını yakaladılar. Küçük hayvanlarda endokrinoloji semineri, klinisyen hekimlerin ilgisini çekecek ve pratikte sıklıkla karşılaşılan konularla şekillendirildi. Prof. Dr. Claudia Reusch seminerin ilk gününde; kedilerde diabet hastalığına değinerek, veteriner tıpta diabetin çeşitlerine, risk faktörlerine, klinik belirtilerine, tanı ve tedavisindeki püf noktalara değinerek katılımcılara bilgiler aktardı. Diyabet tedavisinde en ilgi çekici konulardan biri ise; hasta sahiplerinin yapması gerekenler başlığı oldu. Kedilerde akromegali, adrenal incidentaloma, köpeklerde hipotiroidizm konularının güncel yaklaşımları ve tedavisi yine seminerin ilk gününde Reucsh tarafından sunulan konular arasındaydı. “Adrenal incidentaloma; Karşılaşılmış Adrenal Kitle” konusu seminerin ilk gününün en farklı konusu, “Diabetes Mellitus” ise en ilgi çekici konusu olarak katılımcıların hafızalarında yer etti. Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ - Türk veteriner hekimlerinin pratikte çok sık karşı karşıya kaldığı endokrin alopesiler üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Her seminer PETİNFO 2015/04 38-39 günü sonunda, Keypad Sistemi ile katılımcılara olgular sunuldu. İlk günün akşamı, sanatçı Ali Altay ile stres atan katılımcılar pazar günü konuşmacıları soru yağmuruna tuttular. Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ’un rahatsızlanması üzdü Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ’un rahatsızlanarak 2. gününe katılamadığı seminerde, Claudia Reusch; Addison Hastalığı, hiperadrenokortisizm, pankreatit ve karaciğer enzimleri üzerine sunumlarını gerçekleştirdi. Klinik belirtilerin irdelenerek, endokrinolojik kökenli olup olmaması ile alakalı tanı kriteriterleri üzerinde özellikle duran Reusch’u katılımcılar seminer sonunda alkışlarıyla ödüllendirdi. SEMİNER M.Cem ÖKTEM Türkiye Satış Müdürü Prof. Dr. Claudia Reusch Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ ADVANCE ailesi olarak, bizim varlığımızın bir parçası olan değerli veteriner hekimlerimizin mesleki hayatlarına katkı sağlayacağına inandığımız her organizasyona destek olmayı bizler görev edindik. Bu bağlamda her şeyin en iyisini hak ettiğini düşündüğümüz değerli veteriner hekimlerimize destek olmaya devam edeceğiz. Küçük Hayvanlarda Endokrinoloji seminerini düzenleyen VETAKADEMİ ve organizasyonun bu kadar kaliteli olmasına katkı sağlayan BUCALEMOON Organizasyon’a çok teşekkür ederiz. Veteriner hekimlerimize bilimsel ve mesleki eğitimlerle katkı sağlayacak başka organizasyonlarda tekrar görüşmek en içten dileğimiz. Prof. Dr. Suphi Erdem Acar Mahmut Velayi, Ali Özer Kalender Vet. Hekim Erkut Gören PETİNFO 2015/04 40-41 Üniversite ve fakülteler enflasyonu, ülkemizin bir gerçeği olmuştur. Bu durumda her meslekte olduğu gibi, bizim veteriner hekimliği mesleğimizde de durum aynıdır. Birkaç fakülte hariç diğer fakültelerden mezun olan meslektaşlarımız, maalesef yeterli eğitim almadan mezun olmaktadırlar. Bu gerçeği, klinik açıp ya da bir klinikte hekim olarak başladığı an görmektedirler. Meslektaşlarımız eksikliklerini mezuniyet sonrası meslek içi eğitim seminerleri, sempozyumlar ve kongrelerle kapatmaya çalışmaktadırlar. İlk 50 Kurumu’nun düzenlediği seminerlerle, meslektaşlarımızın eksik olduğu konularda verdiği destekleri çok önemsiyorum. İlk 50’nin katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Başarılarının devamını gönülden diliyorum. SEMİNER Vet. Hek. Ali Özer KALENDER Hasvet Medikal Yazılım Tic. Ltd. Şti. Hasvet Medikal ailesi olarak, oldukça emek verilerek hazırlanılmış bu güzel organizasyonun, katılımcı hekimlerimize ve sponsor firmalara keyifli bir haftasonu geçirdiğini düşünmekteyiz. Bizim açımızdan, Fuji Film markamızın Tük veteriner hekimlerimize yeni sunduğu veteriner hormon ve immunoloji cihazı olan “İMMUNO AU10 FUJIFILM” ürünümüzü hekimlere sergileme fırsatı bulduk. Gelen tepkiler ve talepler, gösterilen ilgi bizi gerçek anlamda mutlu etti. Organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ederek tekrarlarında görüşebilmeyi dileriz. Vet. Hek. Kemal BEŞGÜL Vetakademi & Bucalemoon Org. Vtm Hayvan Hastanesi Vetakademi & Bucalemoon Org. olarak, 26. seminerimiz olan “Küçük Hayvanlarda Endokrinoloji” seminerimizde yine meslektaşlarımızın gelişimlerine katkı sağlayabileceğine inandığımız bir konu seçtik. ADVANCE mamalarının ana sponsorluğunu üstlendiği bu organizasyonda, endokrinolojinin kraliçesi olarak anılan Prof. Dr. Claudia Reusch ve Türk Veteriner Hekimliği’nde önemli bir yer alan Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ ile 135 katılımcıyı buluşturduk. Her gerçekleştirdiğimiz etkinlikte, ilk olarak “Ben katılsam ne isterdim?” sorusunu kendimize sorarak yola çıktık. Mesleki doygunluk ile beraber, organizasyon olarak eksiksiz bir yapılanmayı hedefledik. Ve yeni seminerimizin hazırlıklarına başladık.. Türkiye’nin en iyilerini, ilk pediatri seminerinde buluşturmayı hedefliyoruz. Eylül ayında gerçekleşecek “ENpedi” de görüşmek üzere, geri sayım başladı. PETİNFO 2015/04 42-43 SEMİNER Veteriner Hekim Gültekin KÜLEKÇİ ’Denilebilir ki; insan hekimliği, veteriner hekimliği yanında okyanusa karşı iç deniz gibidir.’’ İsmet İnönü. Mesleki gelişmeleri ve yenilikleri takip etmemizi sağlayan meslek içi eğitim seminerlerinin veteriner hekimler açısından önemi çok büyüktür. Üstelik kendini eğitime adamış, hepimizin sevdiği Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ hocamızın katkıda bulunduğu bir seminer olunca önemi çok daha büyük oluyor. Prof. Dr. Claudia Reusch’un konuya hakim ve akıcı anlatımıyla bilgilendirici olan bu semineri organize ederek bize mükemmel bir ortam hazırlayan Vetakademi (Vet. Hek. Kemal Beşgül)’ye ve ana sponsor Advance (Pet Garden) firmasına sonsuz teşekkürler. Bir dahaki seminerde görüşmek dileğiyle… veteriner hekim Tarık AKAN ‘Çok önemli bir konuyu kıymetli konuşmacılarla hatırlamış olduk. Bu organizasyonların yoğun emek harcanarak yapıldığını iyi biliyorum. Benim yaşadığım tek olumsuzluk sevgili Nilüfer Aytuğ Hoca’mızın rahatsızlanmasıydı. Kendisine acil şifalar diliyorum. Katkı veren tüm, sponsorlara ve İlk 50 Organizasyon’a teşekkür ederim. veteriner hekim Erkan MORGÜL Ülkemizdede artık veteriner hekimlikle ilgili spesifik konular seçilip bunun üzerinede seminerler verilmeye başlanması meslekteki pozitif ilerlemenin doğurduğu bilgi edinme ve kendini geliştirme kısmını tamamlayacaktır bunun yanında organızasyonun da başarılı olması semineri taçlandırması ayrı bir güzellikti. Çıtanın yükselerek devam etmesi dileğiyle emeği geçen herkese teşekkürler. PETİNFO 2015/04 44-45 SEMİNER PETİNFO 2015/04 46-47 TALAT GÜLBAY ANLATIYOR KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ Kedi ve köpeklerde gıda intoleransı İnsanda olduğu gibi kedi ve köpeklerde de en sık karşılaşılan sağlık sorunlarından birisi gıda intoleransı ve buna bağlı oluşan reaksiyonlardır. H er tür gıda kedi ve köpeklerde intolerans oluşturabilir ancak, pratikte en sık karşılaşılan gıda intoleranslarına; protein kaynakları (süt, dana eti v.s. gibi), karbonhidrat türeleri (laktoz, buğday v.s. gibi) ve renklendirici ve koruyucular gibi kimyasal gıda katkıları yol açmaktadır. Gıda maddeleri sonucu oluşan karşıt reaksiyonlar bağışıklık sistemi yoluyla ortaya çıkabildiği gibi bağışıklık sistemine etki etmeden de oluşabilir. Gıda intoleransının belirtileri çok çeşitlidir. Reaksiyonlar intolerans oluşturan gıdanın alınmasından sonra aniden ortaya çıkabildiği gibi birkaç gün sonra da görülebilmektedir. Belli başlı gıda intoleransı reaksiyonları iştahsızlık, halsizlik, karın bölgesinde ağrı ve gerginlik, rahatsız edici bir vücut kokusu ve kötü nefes kokusu gibi hafif ve genellikle spesifik olmayan hastalık belirtileri şeklinde görülebilir. Bazı durumlarda bu reaksiyonlar çok şiddetli olabilir ve anaflaksi sonucu şok ve ölüme yol açabilir. Kesin teşhis hayat kurtarır Kedi ve köpeklerde gıda intoleranslarında en çok etkilenen organlar deri ve sindirim sistemidir. Bu durumda egzama, deri kaşıntısı, dermatit, kulak yangıları, kusma, ishal, kolit, gastro-enterit, konvulsiyonlar, davranış değişiklikleri ve anomalileri, pankreatitis veya hepatitis gibi yangısal reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Uzun süre anlaşılmayan ve devam eden gıda intoleransları kalp ve böbrek dejenerasyonları hatta bazı kanser türlerinin de oluşmasında öncülük eden faktörler arasında yer alabilir. Gıda intoleransının teşhisinde en etkili ve emin yöntem “Eliminasyon Diyeti” uygulamalarıdır. Eliminasyon diyetinde öncelikle uygulanmakta olan mevcut diyetin kullanımına son verilir. Bunun yerine kedi ve köpeğin daha önce hiç yemediği içeriklerden oluşan bir diyet ya da degrade edilmiş proteinlerden oluşan hipoallerjenik bir diyet uygulanır. Eğer bu değişiklik sonucunda hastalık belirtileri ortadan kalktıysa gıda intoleransı şüphesi daha da kuvvetlenir. Hastalık belirtilerinin ve reaksiyonların tamamen ortadan kalkmasından sonra belli sürelerle intolerans oluşturduğundan şüphe edilen gıdalar tekrar denenir ve eğer yeniden reaksiyonlara yol açıyorsa İçerdiği Tiaminaz enzimi nedeniyle köpeklerde B1 Vitamini’ni (tiamin) eksikliğine bağlı sorunlara yol açabilmektedirler. Özellikle düzenli ve uzun süreli olarak çiğ balık yiyen kedi ve köpeklerde sinir sistemi ile ilgili ciddi hastalık tabloları karşımıza çıkabilmekte ve tiaminaz enzimi çok miktarda tüketildiğinde ölüme yol açabilmektedir. Pişirildiği taktirde balığın içindeki tiaminaz yapısını yitirerek bu etkisini kaybetmekte ve pişmiş balık bu tarz bir tehlike içermemektedir. bu gıdaların o kedi ya da köpeğe intolerans oluşturduğu tespit edilmiş olur. Gıda intoleransına bağlı sindirim sistemi reaksiyonları genellikle birkaç gün içinde diyet değişikliği ile ortadan kalkar. Gıda intoleransı sonucu oluşan diğer bozuklarının çoğunun tamamen ortadan kalkması ve düzelme süreci diet değişikliğini takiben 3-4 haftaya kadar sürebilir. Gıda intoleranslarının bir çoğunda intoleransa sebep olan gıdanın miktarı da reaksiyonların oluşması veya oluşmamasında etkilidir. CHAMPION'UN DESTEKLERİYLE HAZIRLANMIŞTIR. M. TALAT GÜLBAY, Veteriner Hekim Bu nedenle özellikle intolerans yaptığından şüphe edilen gıdaların tek başına uygulanarak denenmesi intoleransın tespit edilebilmesi için büyük önem taşımaktadır. KEDİ ve KÖPEKLERE YEDİRİLMESİ SAKINCALI YİYECEKLER Çikolata: Kedi ve köpekler için tehlikeli olan iki madde içermektedir. Bunlardan bir tanesi theobromin diğeri ise kafeindir. Son derece tehlikeli olan bu maddeler sütlü çikolata dahil olmak üzere insan için üretilmiş tüm çikolata çeşitlerinde bulunmaktadır. Bu maddelerin tüketilmesi ishale, kusmaya, titremelere, sinir sistemi problemlerine, nöbetlere, kalp rahatsızlıklarına ve hatta ölümle sonuçlanabilen sorunlara yol açabilir. Soğan ve Sarımsak: Çok miktarda tüketildiğinde hemolitik anemi olarak adlandırılan bir tür kansızlığa yol açarlar. Çok çok az miktarda sarımsak zararsız hatta bazen kedi ve köpeklerde iştahı açma açından faydalı olarak da kabul edilebilir. Ancak fazla miktarları zararlıdır. Soğan ise sarımsağa göre daha da tehlikelidir. Kedilerin köpeklere göre daha hassas olduğu taze veya kuru soğan ve sarımsaktan ve bunları içeren sos ya da toz halindeki katkı maddeleri ile hazırlanmış yiyecekleri onlardan uzak tutmakta fayda vardır. Yaş ve Kuru Üzüm: Sebebi henüz tam olarak bilinmemekle birlikte üzüm hem yaş hem de kuru olarak yedirildiğinde zararlı olabilmektedir. Alkol ve alkollü yiyecekiçecekler: Kedi ve köpeklerde alkolün emilimi çok hızlı bir şekilde olmaktadır. Bu nedenle alkol ve alkol içeren içecek ve yiyecekler ciddi zehirlenmelere, kalp problemlerine, 1969 yılında Ankara’da doğan M.Talat GÜLBAY, 1983 yılında girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nden 1987 yılında mezun olmuş ve İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde eğitimine devam etmiştir. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerinin sonrasında 1993 yılında Veteriner Hekim olarak mezun olmuştur. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları ana bilim dalında Doktora eğitimine başlamış ve 1995 yılında yeterlilik sınavını başarı ile tamamlayarak kedi ve köpeklerde obezite problemlerinin düzeltilmesi, kilo kontrolü ve kilo vermeye yardımcı doğal beslenme ilaveleri ve yöntemleri konusunda doktora çalışmasına başlamıştır. 1993 yılında kurduğu veteriner kliniğinde profesyonel iş yaşantısını başlatmış ve 1994 yılında kliniğin işletmesini de kapsayan Patiş Veteriner Hizmetleri Limited şirketini hayata geçirmiştir. Gülbay, 1994 yılında akademik çalışmalarını sürdürürken yerli ve yabancı birçok firmaya teknik danışmanlık yapmış ve özellikle hasta hayvanların beslenmesi konusunda hazırladığı aylık bültenler ve özel reçete diyetlerin evcil hayvan sağlığında kullanımı konusunda hem firmalara ve sektöre bilimsel desteklerde bulunmuştur. 1999 yılında ülkemizde Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin kuruluşunda bulunmuş ve ilk başkanı olarak 2000 yılında WSAVA (Dünya Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği)’ya üye olunmasını sağlamıştır. Amsterdam’da gerçekleşen bu başarı ile birlikte 4 yıl süre ile WSAVA Ulusal Temsilciği ve Uluslararası Genel Kurul Üyeliği görevlerini sürdürmüştür. Bu süre zarfında birçok ulusal ve uluslararası bilimsel konferans ve seminerler düzenlemiş ve birçok konferansta katılımcı olarak yer almıştır. 2001 ve 2005 yılında dünyada en başarılı ve prestijli mesleki konferanslardan birisi olan Kuzey Amerika Veteriner Konferansı’na (The North American Veterinary Conference) Avrupa veteriner hekimlerini temsilen Özel Konuk olarak katılmıştır. Çeşitli dergi yazıları ve akademik makaleleri bulunmaktadır. Örneğin Doğan Yayın Grubu’nda Hürriyet Gazetesi “Pako’nun Sayfasında” kendisine ait köşesinde haftalık olarak evcil hayvan sahiplerine yönelik bilimsel yazılar yayınlamaya başlamıştır. National Geografic Kids Türkiye Dergisi’nin evcil hayvanlarla ilgili olarak hazırladığı ve çocukların gönderdiği evcil hayvanlarla ilgili soruların yanıtları ve merak ettikleri konulardaki yazıları ile çocukların bilgi ve birikimlerine katkıda bulunmaya başlamıştır. Türkiye’nin ilk spesifik kuru kedi ve köpek maması, Premium Champion ve Goody markalarının sahibi Tropikal Pet’in fabrikasının kuruluş aşamasında bünyesine katılmış ve tüm ürünlerin tasarım, formülasyon ve üretimlerini gerçekleştirerek ulusal pet sektörüne tamamen yerli ve yüksek kaliteli ürünlerle büyük bir başarı ile katkıda bulunmuştur. Tropikal Pet teknik danışmanlık görevini de devam ettirmektedir. KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ nöbetlere, vücut ısısının düşmesine, böbrek tahribatına, koma ve ölüme yol açabilmektedir. Sığır, koyun ve tavuk kemikleri ve balık kılçıkları: Yutulduğu taktirde sindirim sisteminde ciddi tahribatlara ve bağırsaklarda yırtılmalara neden olabilir. Bu nedenle tüm kemik türlerini evcil hayvanlarınızdan uzak tutmalısınız. Bunun yerine sterilize edilmiş ve öğütülüp tekrar şekillendirilmiş özel ödül kemiklerini kullanabilirsiniz. Çiğ Yumurta: Çiğ yumurta akının içinde bulunan Avidin, B7 vitamininin emilimini azaltmakta ve yetersizliğine neden olmaktadır. Bu durum ciddi deri ve tüy problemlerine yol açabilmektedir. Unutulmaması gereken bir diğer nokta çiğ yumurtada Salmonella olarak adlandırılan mikroorganizmaların da enfeksiyon etkeni olarak bulunabileceği ve hayvanları hasta edebileceğidir. Patates ve Domates: Fazla miktarda tüketildiğinde içerdiği oksalatlardan dolayı sindirim, sinir sistemi ve idrar yollarında sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Domatesin kendisi dışındaki yaprakları, dalları ve kökleri sadece hayvanlar için değil insanlar için de zehirli olabilmektedir. Yeşil ve ham domatesler ve patates kabukları da kedi ve köpeklere yedirilmemelidir. Çay, kahve ve kakao: Ksantin, kafein ve teheofilin gibi hayvanların sinir sisteminde, idrar yollarında ve kalp kasında problemlere yol açan maddeler içerirler. Ksilitol: Ksilitol kedi ve köpeklerde kan şeker düzeyinin ani olarak düşmesine, depresyon ve koordinasyon bozukluğu gibi sinirsel belirtilere ve zehirlenme belirtileri görüldükten sonra hızla Gıda intoleransları genel olarak kedi ve köpek sahiplerinin tahmin ettiğinden çok daha yaygın olarak görülmektedir. tedavi edilmezse ölüme neden olabilmektedir. Erik, Şeftali ve diğer meyve çekirdekleri: Tüm meyvelerin çekirdekleri köpek ve kediler için zehirli maddeler içerebilmektedir. Ayrıca erik ve şeftali çekirdekleri gibi büyük çekirdekler ise kedi ve köpeklerde sindirim sistemi problemlerine ve özellikle tıkanmalara yol açabilirler. Mantar türleri: Özellikle yabani mantar türleri karın ağrısı, böbrek ve karaciğer harabiyetleri, kusma, ishal, kasılma, koma ve ölümle sonuçlanan zehirlenmelere neden olabilmektedir. Sucuk, salam, sosis, pastırma: Fazla miktarda baharat, sodyum, protein ve yağ içerdiği için çok miktarda tüketildiğinde köpek ve kedilerde ani sağlık sorunlarına yol açabilir. Süt ve sütlü besinler: Çoğu kez laktozu tolere edemeyen köpek ve kedilerde sindirim sistemi problemlerine ve ishale yol açarlar. İnek sütü ortalama %4, kedi ve köpek sütü ise ortalama %8-9 oranında yağ içerir. Bu nedenle inek sütünün köpek ve kedilerde problem oluşturma nedeni yanlış bilindiği şekilde yoğunluğu veya yüksek yağ oranı değil laktoz içermesidir. Bundan ötürü de genellikle yanlış bir uygulama olarak sütü sulandırmak bu sorunu ortadan kaldırmaz. KAPAK Dünyanın en ünlü veteriner hekimi Doktor Veteriner camiası, hayvan sahiplerini kliniğe gitme gereksinimi duymadan, kendi kendilerine teşhiste bulunmaları için teşvik eden, hekimlerin verdiği tedavilerden daha ucuz, ‘güvenilir’ ve genellikle petshoplarda da rahatlıkla bulunabilen yöntemler konusunda her zaman fikir veren dünyaca ünlü veteriner hekim dr. google’A oldukçA tepkili ve Ne yazık ki böyle durumlardan çoğunlukla hayvanlar zararlı çıkmakta... PETİNFO 2015/04 54-55 i ngiliz Veteriner Hekimler Derneği’nin Sunday gazetesine verdiği röportaja göre kliniklere gelen hasta sahiplerinin yaklaşık %98’i internette bulduğu bilgilere dayanarak fikirde bulunuyor ve okuduklarına göre anamnez veriyorlar. Maalesef bunlar % 40’a yakın oranda yanlış ve yanıltıcı bilgilerdir. Hatta, veteriner hekim ve hasta sahipleriyle yapılan birçok anketin sonuçlarına dayanarak hazırlanan Veteriner Hizmetlerin Kullanımı Hakkındaki İnceleme Raporu’nda da belirttiği gibi; hasta sahiplerinin % 15’i sadece internet kullanarak ve veteriner hekimin tavsiyelerine gereksinim duymadan her konu hakkında yeterli bilgiye sahip olabilecekleri yanılgısını sıklıkla yaşamaktadırlar. Türkiye’deki hasta sahiplerinin durumunda nadir bile olsa, Dr. Google bazen kliniğe kadar gelip, hekim muayene masasının yanında senelerin emeğini sanata dökmeye çalıştığı zaman, kendisi hasta sahibinin Dr. Google’a en çok sorulan soruların cevaplarını hasta sahibinize vererek rekabeti faydaya çevirin. KAPAK ...masaj yapar? Masaj hareketi yavruların süt emme sırasında meme bezleri üzerine uyguladıkları bir stimulasyon hareketidir. Erken yaşta annesinden ayrılmış olan veya ilgi isteyen yetişkin kedilerde de bu hareket sıklıkla gözlenir. Kedilerin yatmadan önce yaptıkları masaj hareketi de bu durum ile ilişkilendirilebilir. Süt emme sırasında annelerin yanında/üstünde yattıkları gibi, uyumadan önce yaptıkları bu hareket onlara güven ve konfor verir. Başka bir teoriye göre, kediler bu şekilde patilerinde bulunan ter bezleri ile bölgelerini işaretlemektedirler. Ya da belki sadece iyi bir histir. Veteriner hekimlerin diplomaları ve eğitimleri ile hasta sahiplerine sundukları bilgiler ile internetin sunduğu bilgiler arasında, hekimlerin hoşuna gitse de gitmese de bir rekabet şekillenmektedir. Böyle durumlarda sakin kalarak hasta sahiplerine mesleğe yakışır şekilde açıklamada bulunarak, rekabeti faydaya çevirebiliriz. ellerinde oturarak verdiğimiz teşhis hakkında hemen yorumda bulunabiliyor. Böyle bir durumda sakin kalmak ve karşımızdaki hasta sahiplerine mesleğimize yakışan şekilde yorumda bulunmak oldukça zor olabilir. Keşke hepimiz Dr. Google kadar bilgi sahibi olsak ve keşke aynı anda bütün sorulara cevap verebilsek. Ama ne yazık ki konu araştırmaya geldiği zaman pratisyen meslektaşlarımızın çoğu pek hevesli olmayabiliyor. Böyle durumlarda Dr. Google haklı, insanlar bilgiye aç; en temel sorulara bile cevap alamayan hasta sahipleri ise doğal olarak interneti tercih etmektedirler. Yani hoşumuza gitse de gitmese de sahip olduğumuz diploma ve internetin verdiği bilgiler arası rekabet günden güne artacaktır. Ama acaba bu rekabetten olumlu bir şekilde faydalanabileceğinizi düşündünüz mü? cevabını Google’de arar; ‘Kediler neden....?’ ‘Köpekler nasıl.....?’ sorularını arama motoruna yazdığımız zaman bunu biz de rahatlıkla görebiliriz. Hatta muayene sırasında sahiplerle iletişim kurmak için bu soruları biz de onlara sorabiliriz. Bu yöntemle hasta sahiplerinin zaten merak ettiği soruları da cevaplamış oluruz, bilgimizi ve ilgimizi gösterip basit bir sorunun cevabını- ve daha önemlisi, hastamızın sağlığını- bir Google algoritmasına bırakmamış oluruz. Hasta sahiplerine güven ve bilgi verirseniz, danışmak istedikleri bir konu olduğunda başvuracakları Veteriner Hekimler! hasta sahipleriniz bu soruları merak ediyor Bildiğimiz gibi, Google Arama Motoru, kelimelerin arama hacmini de kaydeder; yani istatistiki verilere dayanarak, yazdığımız kelimenin konusuyla ilgili en çok aranan seçenekleri aniden bize sunabilir. Ve bildiğimiz gibi, hayvan sahipleri de en çok merak ettikleri sorularının Kediler keyifli olmalarının yanı sıra hasta ve stresli olduklarında da mırlar. PETİNFO 2015/04 56-57 ilk kişi bir veteriner hekim, yani siz olacaksınız. Google’de en çok aranan sorular ve bilimsel cevapları; Kediler neden ...mırlar? Mırlama, beyin aktivitelerin nörolojik stimulasyon sonucu ses tellerinde oluşan titreşimden meydana gelmektedir. Nedeni halen tam anlaşılamamaktadır, ama mutluluk verici aktiviteler sonucu ortaya çıkmaktadır. Fakat kedilerin hasta ve yaralı oldukları zaman da mırıldanmaları bilinmektedir. Bu durumda ise vibrasyonun bir KAPAK Hasta sahiplerinin kedilerin keyifli ve hasta anlarında beyin aktivitelerinin stimüle edilmesi sonucu açığa çıkan mırlama davranışının, genel uyuşuk ve uykucu hallerinin nedenini, kedi nanesini neden sevdiği ve neden sıklıkla çim yeme istediği gösterdiklerini merak ettiklerini bilerek, bu soruların detaylı cevabını onlara vermek gerekir. nevi sakinleştirici etkisi olduğu düşünülmektedir. Kediler insanlarla iletişim kurmak için de mırıldanır. ...bu kadar fazla uyuyor? Kediler sanki sürekli uyumuş gibi gözükseler de aslında çoğu zaman uyanıktır. Bu tür uyuma tarzı, derin uyku şekli ile beraber seyreder. Kedilerin derin uykusu en fazla 10-30 dk sürmektedir ve günde ortalama 16-18 saat uyuyarak geçirirler. Bunun en önemli nedeni enerji tasarrufudur. Bütün kedigillerin vücudu aktif haldeyken enerji olarak glikozun özel bir formunu kullanmaktadır. Bu enerji kaynağı hızlı tükendiğinden dolayı kediler de bunun kullanımı konusunda dikkatli davranırlar. Kediler şafak ve alacakaranlık vakitlerinde daha fazla aktivite gösterip, insanların yaşam tarzına göre de ‘kedi uykusu’ ile ayak uydurmaktadır. ...‘Catnipi’ sever? Catnip-kedi nanesi, yaban sümbülü, Nepeta cataria- kedilerin sevdiği, güçlü kokulu bir bitki türüdür. Kedi türlerinin yarısı genetik olarak catnipin aktif yağ bileşimine karşı hassasiyet göstermektedir. Otozomal dominant bir özellik olduğundan dolayı her kedide bulunmamaktadır. Beynin hangi Fazla çim yiyen kedilere, IBD’den şüphe ile yaklaşmakta fayda vardır. kısmının etkilenmiş olduğu halen tam olarak bilinmemektedir; bu konu hakkındaki araştırmalar devam etmektedir. Ama bu bitkinin zararlı etkisi kesinlikle bulunmamaktadır; hatta hayvanlara bir oyuncak kabul ettirme döneminde yardımcı madde olarak kullanılabilir. Ödüllerin çoğu da catnip içermektedir. ...sudan korkar? Bu durum her kedi ırkı için söz konusu değildir. Özellikle Türk Van Kedisi ve ABD kökenli Main Coonlar suya ilgi gösterir, severek yüzer. Kedilerin çoğu, aç olduğu zamanlarda balık tutmak için suya yaklaşır. Suyu ...bu kadar uzun bıyıklı? sevmeyen ırklarda ise tüy yapısı sorunun cevabı olabilir. Çoğu kedi ırkının tüy yapısı suda yüzmek için uygun değildir, ıslandığı zaman ise oldukça ağır olabilir. ...çim yer? Nemli, tatlı çimin, intestinal parazitlere ve infeksiyonlara karşı purgatif mekanizmada rol oynaması konusunda veteriner hekimlerin çoğu hemfikirdir. Çim aynı zamanda lif ve mikro besinlerden oldukça zengindir, kediler bunu bir nevi besin takviyesi olarak da kullanabilmektedir. Ya da sadece hoşlandıkları için de yiyebilirler... Sebebi ne olursa olsun Bıyıklar çok hassas organlardır. Kedinin ortamdaki pozisyonu ve etrafındaki olaylar hakkında bilgi vermektedir. Özellikle karanlıkta, diğer organlarının çok iyi çalışamadığı durumlarda faydalıdır. Aynı anda bıyıklar bir kedinin keyfi hakkında da bize bilgi verebilir; kedinin heyecanlandığı, korktuğu ya da ava yaklaştığı durumlarda da kedi bıyıklarını öne doğru getirebilir. Bu durumda, bıyıkların çok hassas olmasından dolayı bu bölgeye dokunulmaması gerekir. PETİNFO 2015/04 58-59 KAPAK ...kutuları sever? Kediler saklanıp etraflarını gözetim altında tutmayı severler, kutu ise onlara bir nevi güvenlik hissi vermektedir. Bu davranış şekli 10.000 sene önceki vahşi kedilerden kalan bir mirastir. Hayvanlar bu şekilde ‘etrafta gezen yırtıcılardan’ korunmuş olurlar. fazla çim yiyen kedileri Enflamatuar Bağırsak Hastalığı (IBD) şüphesi ile muayene etmekte fayda var. ...kusar? Kediler bir çok sebepten dolayı kusabilirler. Kusma sebebi; tüy yumak çıkartması, stres, enfeksiyon ve daha birçok hastalık olabilir. Kusma bir semptomdur, hastalık değildir. Böyle bir olayı söz konusu olduğu zaman hayvan sahibinin kedinin durumunu gözleyerek veterinere başvurması tavsiye edilir. Kediler kaç sene yaşar? Kedilerin ortalama yaşam süresi 15 senedir. Hayvanın yaşam süresi bulunduğu ortam, sağlık durumu ve aldığı besinler ile büyük ölçüde ilişkilidir. Bazı durumlarda bu süre 20-22 seneyi de geçebilir. Eğer bir hayvana, sahiplenildiği andan itibaren gerekli ve sürekli kontroller, aşılar ve parazit tedavileri yapılırsa ve bunun yanı sıra uygun bir diyet uygulanırsa uzun ömürlü olma şansı yüksektir. Ev içinde yaşayan kedilerin yırtıcı ve rekabetçi hayvanlar olması yerine obezite ve diabet riskine karşı savaş verilmelidir. Köpekler neden... çim yer? Köpekler kedilerle aynı sebeplerden dolayı çim yer. Kedilerdeki gibi, köpeklerdeki ‘çimoburluk’ da gastrointestinal hastalıkların, parazitlerin ve bazı enfeksiyonların göstergesi olabilir. uyurken koşuyor? Köpeklerin uyku tarzı insanlarla birçok yönden benzerlik göstermektedir. Onlar da tıpkı bizim gibi rüya görebilir. Köpeklerin rüyası derin uykuya daldıktan sonra yaklaşık 20 dakika sürmektedir. Bu süre zarfında köpeklerde yüzeysel, düzensiz solunum, kas titremesi ve göz kapak hareketleri meydana gelir. Asıl sormamız gereken soru, köpekler acaba rüyalarında neler görür? ...ulurlar? Ulumak spesifik olmayan bir davranış tarzıdır. Bu hareket üzüntü, stres ve bölge koruma isteğinde görülmektedir. Aynı zamanda hayvanlar uzun süreli, yüksek frekanslı seslere de uğultu ile cevap verir. Doğada kurtlar diğer sürülere karşı meydan okumak ya da sürünün kaybolmuş bir üyesi için yol göstermek amacıyla bu sesi çıkartır. Yanı evden uzaklaştığımız zaman bizi özleyen köpeğimiz sadece geri dönüş yolu göstermek ister. Ulumak gayet keyif verici bir olay da olabilir. Duş altında şarkı söylemek gibi... “Neden çim yer” gibi kediler hakkında merak edilen bazı sorular köpekler için de geçerlidir. neden uykuda koştukları, neden sıklıkla uludukları, neden çukur kazdıkları ve neden kemik sakladıkları ile ilgili merak edilenlerin yanı sıra bazı istenmeyen davranışların nasıl engelleneceği konusunda hasta sahipleri meraklıdırlar. PETİNFO 2015/04 60-61 KAPAK Burundaki ıslak tabaka kokunun kimyasal bileşiklerini yakalamaya yardımcı olur. Sürekli eğitimler çalışanların mesleki gelişimi sağlar, aynı zamanda özsaygı ve değer duygusunu güçlendirir. Hekimler meslektaşlarıyla, hasta sahiplerinin merak ettiği vakalar üzerine beyin fırtınası yaparak, hatta seminerler düzenleyerek hasta sahiplerinin bilgi konusundaki açlığını gidermeye yönelik cevaplar bulabilirler. ...burnu ıslaktır? Islak burun köpeğin koku almasına yardımcı olur. Burun üzerindeki ince ıslak tabaka kokunun kimyasal bileşiklerini yakalar. köpek bunu diliyle yaladıktan sonra bileşikler damakta bulunan olfaktorik (koklama) bezlerine ulaşır. Islak burun aynı zamanda burundaki ter bezlerinin sonucudur. Bildiğimiz gibi, köpekler sadece patilerinde ve burunlarında ter bezlerine sahiptir. Sağıklı bir burun hafiften nemlidir. Isı değişikliğinde ya da bazı alerjik olaylarda burun normalden daha ıslak olabilir. Rengi değişmiş salgıların nedeni ise enfeksiyon, neoplazi, yabancı cisim ya da burun boşluğundaki kanama olabilir. Böyle durumlar mümkün olduğu en kısa sürede tedavi edilmelidir. ...çukur kazar ve bunu nasıl engelleyebilirim? Köpeklerin merakını gidermek için çukur kazmak eğlenceli bir aktivitedir ama kontrol altına alınmadığı durumda rahatsız edici seviyeye çıkabilir. Kazmaya meraklı olan köpekler kontrolsüz bırakılmamalı, köpek kazmasını istemediğimiz yerlerden uzak tutulmalı ve hayvanın sıkıntısını ...kuyruklarını kovalar? gidermek için farklı aktivitelerde bulunmalıdır. Fazla kazmaya meraklı olan köpekler için bahçeye bir kazma bölgesi oluşturulabilir. Bu bölgeyi kum ya da temiz, yumuşak toprakla doldurup içine ödül mamaları ve oyuncaklar saklayabiliriz (Önce sığ, sonra daha ve daha derine). ...kemiklerini saklar? Köpeklerin binlerce sene önceki ataları bir dahaki sefere ne zaman ve ne yiyeceklerini bilmediklerinden dolayı avlarından geri kalanlarını yer altına saklayıp korumuşlar. Önceleri yer altında saklanmış yemek karanlık ve soğuk ortamda bulunduğundan Hayvanda herhangi bir yaralanma söz konusu değilse, kuyruk kovalamak tamamen abnormal bir harekettir. Dikkat çekmek amacıyla oluşan bir hareket olarak gelişebilir ya da normal hareketler sırasındaki kompulsif davranış şekli olabilir. Kompulsif davranış, insanlardaki gibi obsesif kompulsif davranış bozukluğuna (OCD) benzer. Teorilere göre bu davranış hareketi sırasında beyınde salgılanan endorfin hastaya bir nevi zevk vermektedir. PETİNFO 2015/04 62-63 KAPAK dolayı daha uzun ömürlüydü. Köpeklerimize her gün yeterince besin vermemize rağmen yüzlerce senenin içgüdüselliğini kırmak zordur. ...bıyıklıdır? Yine kedilerle aynı sebepten dolayıdır. Çenede ve gözlerin etrafında da bulunan uzun kıllar, duyu organları olmalarının yanı sıra komünikasyonda da rol oynarlar. Diğer köpeklere, hayvanlara ve insanlara karşı ilgi duydukları zaman tüyler öne; korku ve endişe durumunda ise tüyler arkaya doğru eğilir. Dr. McPete’in tavsiyelerinden birkaç tane; Mutluluk: Hep pozitif ve işe hazır olalım. Kliniğimize mutlu elemanlar alalım! Negatif insanlar kliniğin ortamını da karartır, pozitif insanlarla çalışmak daha güzeldir. Ayrıca pozitif insanlar daha çalışkan ve produktif olurlar. Aktif öğle tatili: Çalışanlar öğlen yemeklerini dışarda yese/dışardan alsa, temiz havada 5-10 dakika yürüyüşten sonra daha enerjik ve rahat olurlar. Köpekler de, komünikasyon için bir duyu organı gibi bıyıklarını kullanırlar. Mesleki gelişim: Sürekli eğitimler çalışanların mesleki gelişimini sağlar, aynı zamanda da öz-saygı ve değer duygusunu güçlendirir. Çalışanlarınıza öğlenlerieğitim-yemek düzenlenip, onlarla gördükleri hastalar ve merak ettikleri vakalar hakkında beyin fırtınası yapabilirsiniz. Onları farklı seminerlere gönderip kısa bir sunum yapmalarını isteyebilirsiniz. Son olarak ise, kendimizle başlayalım: Unutmayın, davranış şeklinizi sadece siz kontrol edebilirsiniz ve bu davranış kliniğin havasına da yansıyacak. Çok güzel bir mesleğimiz var, böyle bir meslekte hizmet edebileceğimiz için mutlu olmalıyız ve veteriner hekimliğin gerçek hakkını vermeliyiz. Her gün sadece 5-10 dakkamızı verip internette araştırma yapabiliriz, hizmet ettiğimiz insanlar ve dünya hakkında fikir sahibi olmanın Dr. Google’a danışmaktan daha kolay bir yolu yoktur. Ama unutmamalıyız ki, gerçek veteriner hekim biziz. Kliniğe acil bir vaka gelince onu iyileştiren biziz, üzülen bir hasta sahibinin omuzuna ellerini koyup onu rahatlatan Dr. Google’ın fikirleri değil, bir veteriner hekimin bilgisidir. ...siyah-beyaz görür? Bu bilgi tamamen yanlıştır. Köpeklerin görme yetkisi insanlardan farklı olsa bile köpekler dünyayı siyah-beyaz görmezler. Renge duyarlı olan kon hücreler insan gözünde 3 çeşitken, köpek gözünde sadece iki çeşittir yani köpekler aslında renk körü olan bir insan gibi görürler. Ama insanlarda görme alanı 200 derece iken köpeklerde bu alan 280 derecedir. Ekstra olarak köpeklerin gözünde, kedilere benzeyen şekilde tapetum lucidum tabakası bulunur. Bu tabaka gece daha iyi görmelerine yardımcı olur. Veteriner hekimler böyle güzel bir mesleğe hizmet ettikleri için mutlu olmalı ve veteriner hekimliğin hakkını vermelidir. Unutulmamalıdır ki, kliniğe acil bir vaka geldiğinde onu iyileştirenler ve hayvanı için üzülen bir hasta sahibinin omuzlarına ellerini koyup onu rahatlatan Dr. Google’ın fikirleri değil, bir hekimin bilgisidir. PETİNFO 2015/04 64-65 KEDİ&KÖPEK AB’de Veteriner Cerrahi Eğitim Sistemi ve gidişatı 1978 yılında yayınlanan direktifler doğrultusunda AB içinde veteriner hekim diplomasını kazananlar serbest dolaşım ve çalışma hakkına sahiptir. Peki, bu sistem içinde mesleki düzeyin ve uzmanların kalitesinin değerlendirilmesi nasıl mümkün olabilir? PETİNFO 2015/04 68-69 Günümüzde EAEVE’ye bağlı 23 Avrupa uzman koleji bulunmaktadır ve 2600’den fazla kayıtlı veteriner diplamat bulunmaktadır. A vrupa Konseyi mesleki niteliklerin tanınması ile ilgili ilk direktiflerini 1978 yılında yayınladı (Konsey Direktifler 78 / 1026 / EEC ve 78 / 1027 / EEC Aralık 18, 1978). Bu direktifler doğrultusunda Avrupa Birliği sınırları içinde veteriner hekim diplomasını kazanan vatandaşlar serbest dolaşım ve çalışma hakkına sahiptir. Bu sistem içindeki mesleki düzey ve uzmanların kalitesinin değerlendirilmesi nasıl mümkün olabilir? Avrupa Konseyi, mesleki niteliklerin tanınması ile ilgili ilk direktiflerini 1978 yılında yayınladı. (Konsey Direktifler 78 / 1026 / EEC ve 78 / 1027 / EEC Aralık 18, 1978). Bu direktifler doğrultusunda Avrupa Birliği sınırları içinde veteriner hekim diplomasını kazanan vatandaşlar serbest dolaşım ve çalışma hakkına sahiptir. Ülkeler arasındaki kültürel, sosyal ve eğitim farklılıklarından dolayı veteriner eğitiminin standartlaştırılması gerekçesiyle tarih sırasına göre; Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği (EAEVE), Avrupa Veterinerler Federasyonu (FVE) ve Veteriner Uzmanlık Avrupa Kurulu (EBVS) kuruldu. Günümüzde ise bu kurumlara bağlı olan 23 Avrupa Uzman Koleji ve kolejlerin üyesi olan 2600’den fazla kayıtlı veteriner diplomat mevcuttur. 2000 yılında “Veteriner Cerrahların Avrupa Koleji (ECVS)” EBVS tarafından ilk tanınan ve faaliyete geçen kolej oldu. Bu kurum tarafından yürütülen çalışmalar bundan sonra kurulan bir çok koleje örnek teşkil etti. Kolejin amacı veteriner cerrahi bilimini ilerletmek, verdiği lisanüstü programları ile uzman veteriner hekim yetiştirmek ve uzmanları sürekli nitelendirmektir. ‘’...iyi bir ekipman her zaman iyi bir uzman anlamına gelmemektedir. Öyle klinikler gördüm ki, içinde son model aletler vardı, ama veterineri ile köpeğimin aşılamasını bile yaptırmazdım...’’ Temel eğitimini tamamlanmış bir veterinerin cerrahi alanda mesleki başarı elde etmesi, sadece uygulamada kazandığı tecrübeye bağlı değildir. Bunların yanı sıra diagnoz, anestezi, yara bakımı, ağrı yönetimi ve rehabilitasyon da büyük önem taşımaktadır. Bu felsefeden yola çıkarak Avrupa Birliği’ndeki bütün veterinerler hayat boyu eğitime tabi tutulmaktadır (Continuing Professional Development-CPD). 2013/55/EU direktifine göre bu eğitimler ‘’...teknik, bilimsel, yasal ve etik gelişmeler hakkında bilgi vermeli ve uzmanların hayat boyu eğitimi için motivasyon sağlamalı.’’ Bir veterinerin bir sene içinde tamamlaması gereken CPD puanını ülkenin mesleki kurumları belirlemektedir. Çalışma izni de, tamamladığı eğitimlerin ve kazandığı puanlar doğrultusunda ortalama her üçüncü sene yenilenmektedir. Veteriner cerrahlar, uzmanlaştıkları hayvan türlerine göre - pet, büyükbaş, at - seminer ve konferanslara katılarak gereken puanı toplayabilirler. Uzmanlık eğitim süresi ise genellikle en az 1 senelik uygulamalı eğitimden ve en az 3 senelik ileri eğitimden ibarettir. Bu süre zarfında öğrenciler cerrahi mesleğindeki seçkin hocalardan ders alıp, temel eğitimde kazandıkları bilgiyi ilerletmeliler. Bu süre zarfında muayene ettikleri bütün hastalar, KEDİ&KÖPEK yaptıkları bütün ameliyatlar ve katıldıkları bütün seminerler ECVS tarafından kayıt altında tutulmaktadır. Uzmanlık sınavının yanı sıra bu belgeler de öğrencinin ünvan kazanıp kazanamayacağında önem taşır. Yeni bir mezun için bu eğitim mesleki hayatının önemli bir durağıdır. Bunuda eğitim hastanelerinde veya uygun şartlar sağlayabilen özel kliniklerde gerçekleştirebilmektedir. Denetim altında olan öğrencilerin Geçen seneki 170 adet çoktan seçmeli sınav sorularından örnek Aşağıdaki primer karaciğer tümörlerinden hangisi köpeklerde en uzun tedavi sonrası prognoza sahiptir? a. Masif hepatosellüler karsinom b.Masif sarkomlar c. Nodüler karsinoidler d. Safra kanalı nodüler hepatosellüler karsinomu Köpek osteosarkomla ilgili aşağdaki faktörlerden hangisi kötü prognoz göstergesi olarak kabul edilir? a. Distal femoral lezyon b. Yüksek seviyede Serum LDH (laktat dehidrogenaz) c. Proksimal humerus lezyon d. 7 ve üzeri yaş AB’deki veteriner hekimler hayat boyu eğitime tabidir ve bir hekimin bir sene içinde tamamlaması gereken puanı ülkenin mesleki kurumları belirlemektedir. teorik olarak öğrendiklerini pratikte uygulamaları için olanak sağlar. Özellikle geleceğin cerrah adayları veya herhangi bir klinisyenlik alanında devam etmeyi arzulayan öğrenciler için, gördükleri klinik pratiğin önemi büyüktür. Bu stajlar, hasta sahipleri ile olan ilişkilerin ve klinik yönetiminin öğrenilmesine, meslektaşlarla olan ilişkilerin geliştirilmesine ve mesleki hayat boyunca kullanışlı olan özel bir kütüphane oluşturulmasına olanak sağlar. AB cerrah veterinerlerin en Ducharme ve ark. çalışmalarına göre (Equine Vet J 2003) atlardaki yumuşak damak dorsal deplasmanı (DDSP) patogenezinde thyrohyoid kasların rolü ile ilgili ifadelerden hangisi doğrudur? a. Endüklenmiş DDSP hastalar doğal olarak meydana gelen DDSP hastalardan endoskopik inceleme yönünden farklılık gösterdi. b. Bu çalışmada atların % 70’inde thyrohyoid kaslarının rezeksiyonu sonrası yumuşak damak dorsal deplasmanı(DDSP) gelişti. c. Bu çalışmanın sonucu olarak thyrohyoid kaslarının DDSP oluşmasında rol oynamadığı tespit edildi. d. Thyrohyoid kasların rezeksiyonu nedeniyle yutma mekanızması içinde meydana gelen zorlanmadan dolayı disfaji gelişti. İneğin Omentum Majus’u... a. sadece rumenin sol uzunlamasındaki oluğa bağlanmaktadir. b. rumenin sağ ve sol uzunlamasındaki oluğa bağlanmaktadir. c. rumene hiç bir şekilde bağlanmamaktadır. d. sadece rumenin sağ uzunlamasındaki oluğa bağlanmaktadir. Kolej ve sınav hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak isteyenler için; http://www.ecvs.org saygı duyulan üyeleri ise cerrahi diplomatlardır. Cerrahi diplomatlar kendi alanlarında sertifikalı veteriner uzmanlardır. Bu ünvan, 3 senelik uzmanlık eğitiminin ardından 4 - 8 sene ek eğitim ve tecrübe kazandıktan sonra elde edilebilir. Bu uzmanların eğitimi standart veteriner eğitim sisteminine dahil değildir; Veteriner Cerrahların Avrupa Koleji, yüksek standartlara dayanan eğitim vermektedir ve bu süreç her daim ulusal uzman bir PETİNFO 2015/04 70-71 kurul tarafından denetlenmektedir. Eğitim tamamladıktan sonra son olarak adayın 3 aşamadan oluşan bir sınavdan geçmesi gerekmektedir. Bu aşamalar; vaka çalışması, uygulama ve çoktan seçmeli testtir. Test soruları, pet hayvanlarla ilgili son 4 sene, büyükbaş hayvanlarla ilgili son 5 sene, besi hayvanlarla ilgili son 10 sene içinde yayınlanmış olan mesleki kitaplardan ve makalelerden çıkmaktadır. Fakat daha önceki senelerden adayın uzmanlık konusu KEDİ&KÖPEK ile ilgili önemli gelişmeler de mevcut ise, bu konulardan da soru sorulabilir. Diplomatların çoğu dünyanın sayılı üniversitelerinin birisinde öğretim üyesi olarak hizmet vermektedir ya da kendi kliniğini yönetmektedir. Uzman ve diplomat veteriner cerrahlar hasta sahipleri tarafından da tercih edilmektedir. Bunun sebebi ise; temel eğitimini tamamlamış bir veteriner, hayvanların genel sağlığı için gereken her türlü yardımda bulunabilir; ancak özel bir sorunun çıkması durumunda yıllardır eğitim görmüş bir uzmana ihtiyaç vardır. Uzmanlar komplike vakaları daha kolay teşhis eder ve müdahalede bulunur. Uzmanlar tarafından sunulan tedavi seçeneklerine hasta sahipleri daha çok güvenir ve daha kolay onaylar. İleri eğitime sahip kişiler aynı zamanda temel diplomaya sahip bir veterinerden daha özel alet ve ekipmanlara sahip olabilir, üye olduğu kolej ile fikir alışverişinde bulunabilir. Ama hemen bu cümleden sonra eklemek gerekir ki, iyi bir ekipman her zaman iyi bir uzman anlamına gelmemektedir. Bilgiye ve hastalarla iletişim kurma yeteneğine sahip bir veteriner hayvan sahiplerine daha fazla güven kazandırabilir. Gördüğümüz gibi Avrupa Birliği’ndeki veteriner cerrahinin gidişatı tamamen uzmanlaşmaya dayalıdır. Her sene toplanan kurumlar, akredite üniversitelerin eğitim sistemlerini göz önüne alır. İyi bir üniversiteden temel eğitimini alıp mezun olan veteriner ile, gelişmekte olan üye ülkelerinden gelen veterinerler arasındaki farkı kapatmayı hedefler. Bunun için uzmanlık ve hayat boyu eğitim şarttır. Önümüzdeki 15 sene içinde bütün ülkeleri kapsayan bir sistemin geliştirilmesi gündemdedir. Gelecekteki sistem, beşeri hekimlikte olduğu gibi, veteriner hekimliğinde de uzmanlık alanlarına ayrılacağıdır. Bu sistem kapsamında cerrah olmayı amaçlayan bir klinisyen EAEVE, FVE, EBVS ve ECVS iletişim bilgileri Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği (EAEVE); http://www.eaeve.org Avrupa Veterinerler Federasyonu (FVE); fve.org Veteriner Uzmanlık Avrupa Kurulu (EBVS); http://www.ebvs.org Veteriner Cerrahların Avrupa Koleji (ECVS); http://www.ecvs.org Uygun yeterlilik puanını elde eden hekimlerin kazandıkları çalışma izni, tamamladıkları eğitimlerin ve kazandıkları puanların doğrultusunda üç senede bir yenilenir. veteriner hekim temel eğitimini, ilgi alanı olacak hayvan türleri üzerine tamamlayabilecektir. Diploma sonrasıda uzmanlık eğitimine katılıp, kendisini cerrah olarak yetiştirebilir. Uzmanlıklarını tamamlamamış olan hekimlere klinik açma hakkı verilmeyecektir. Aynı anda bu kişiler kastrasyon gibi temel operasyonları yapabilecek hakka sahipken, ileri düzeydeki operasyonları sadece diplomatlar yapabilecektir. Günümüzde halen temellerini atmaya başlayan bu yeni sistem, veterinerlere sürekli eğitime ve gelişmeye imkan verecektir. Hastaların iyileşmesi ve sahiplerinin memnuniyeti uğruna, ülkeler arası bilgi açlığını kapatacak olan bu yeni gidişata, kendisini kutsal veterinerlik mesleğine adamış olan herkes bu sistemin gerekli olduğunu düşünmektedir. AB cerrah veteriner hekimleri içinde en saygı duyulan isimler cerrahi diplomatlardır. PETİNFO 2015/04 72
Benzer belgeler
aralik-2015 - Petinfo Dergi
[email protected]
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Ba...
CavalIer KIng Charles spanIel
Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Cihan, Araş.
Gör. Dr. Meriç Kocatürk, Dr. Öğrencisi
Pınar Levent) ve Prof. Dr. Nilüfer
Aytuğ ile vektör aracılı hastalıkları
engelli - Petinfo Dergi
[email protected]
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Ba...
Ekim 2015 - Petinfo Dergi
[email protected]
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Ba...