Buluşma Dergisi, 2013 Sayı 1 / 9,76 Mb
Transkript
ALLIANZ Buluşma BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ hakkında bilmeniz gereken her şey sağlık Siz sorun doktor cevaplasın 2013 SAYI 1 HAFTA SONU KAÇAMAĞI İÇİN BEŞ ADRES vizesiz moskova SEYAHAT ROTAM Tarihle sanatın buluştuğu rengarenk bir tablonun içine yolculuk xxx - 2012 2012 xxx Ö Sevgili Okurlar, Öncelikle Allianz’ın geçirmiş olduğu harika yıl için hepinize teşekkür etmek istiyorum. Arkasında Avrupa’nın en büyük sigorta şirketi, AA notlu Allianz SE’nin yer aldığı Allianz, 2012 yılında da verdiği sözleri tuttuğunu ve sektördeki finansal olarak güçlü ve sağlam şirketlerden biri olduğunu kanıtlamış oldu. Bu durum sigortalılarımız, acentelerimiz ve diğer iş ortaklarımız açısından her zaman bir güven kaynağı olmaya devam edecek. Bu durumda değerli sigortalılarımızın saygın ve uzun dönem bir iş ortağı seçmiş olduklarını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Avrupa piyasalarında yaşanan ekonomik çalkantı ve Türkiye’deki mücadeleci ortam hepimize değerlerimizi, yaşam boyu birikimlerimizi güvence altına almanın önemini göstermiş oldu. Ve sigortaya olan ihtiyacı.. Allianz olarak gelişime oldukça önem veriyoruz ve her zaman en iyiyi hedefliyoruz. Konu sigortalılarımız olunca en mükemmel hizmeti onlara sunmayı hedefliyoruz. Allianz, gelişimin sınırları olmadığının farkındadır ve bu konuda hiç bir zaman rol yapmaz. Her ne kadar sigortalılarımızın öneri ve şikayetlerini dikkate alsak da, yapmamız gerekenin objektif, dürüst ve bilinçli bir yanıt vermek olduğunun farkındayız. Hatalarımızdan ders alarak, gelişmeyi hedefliyoruz. Allianz için büyük gayretle çalışarak; değerli sigortalılarımıza hizmet veren, oldukça yüksek seviyede profesyonellik, doğruluk ve bağlılık gerektiren bir meslek icra eden acentelerimiz ile gurur duyduğumu söylemek istiyorum. Ne sigortalılarımız ne de acentelerimiz olmasaydı, Allianz şu an bulunduğu konumda yer alamazdı. Ürün ve hizmetlerimizi her daim sigortalılarımıza taşıyan acentelerimize gördükleri köprü görevinden dolayı ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Sigortalılarımıza vermek istediğimiz hizmetin kalitesinin, tutkuyla çalışan acentelerimizin sunduğu hizmet kalitesiyle aynı doğrultuda seyretmesini amaçlıyoruz. Sigortalılarımıza sunduğumuz ürünlerin ve çözümlerin yanı sıra; yaşanan doğal felaketler sonrasında değer yaratan projeler ile toplumun yanında yer almaktan gurur duyuyoruz. Allianz Grup, acentelerimiz ve Allianz Sigorta olarak sürdürülebilir sosyal sorumluluk projelerine büyük önem veriyoruz. Allianz yönetimi, 2011 yılı sonunda Van’da yaşanan deprem felaketi sonucunda zarar gören Mollakasım Köyü’nde sürdürülebilir bir sosyal sorumluluk projesi başlatma kararı aldı. Dileğimiz, Mollakasım Köyü’nde yaşayan halk için bir ilkokul ve sağlıkevi inşa etmekti. Başlattığımız sosyal sorumluluk projesini 2012 yılının Ağustos ayında tamamladık. Allianz Sigorta İlkokulu’nun ve Allianz Sigorta Sağlıkevi ile lojmanın Mollakasım halkına en iyi şekilde hizmet vereceğini umuyoruz. Projemizin sürdürülebilir olmasını hedeflenerek, 2012 yılının sonunda şirket içerisinde “Van Dilek Ağacı” projesi geliştirildi. Okulda öğrenim gören çocukların dilekleri, Genel Müdürlük binamızda kurulan çam ağacının dallarını süsledi, gönüllü çalışanlar çocukların dileklerini yerine getirmek üzere harekete geçti. Toplanan hediyeler okula ulaştırılmak üzere ağacın altını süsledi. Yıl sonu balomuzda okuldaki çocukları ziyaret etmek isteyenler arasından yapılan çekiliş sonucunda 4 çalışanımız Van’ın Mollakasım Köyü’ne giderek hediyeleri çocuklara bizzat verme şansını yakaladı. Topluma geri vermek, kurumsal yönetim ilkelerimizin başında yer alıyor ve bu durum sektörde iş yapış şeklimizle de aynı paralelde seyrediyor. Kurumsal sosyal sorumluluğun bir defaya mahsus bir yaklaşım olmadığını düşünüyoruz. Sosyal sorumluluk projelerinin uzun dönemli ve sürdürülebilir olması gerektiğine inanıyoruz, tıpkı Allianz’ın profesyonel dünyaya yaklaşım biçimi gibi; kısa mesafe koşucusu gibi değil, maraton koşucusunun yaklaşımı gibi. 2013 yılına çoktan girmiş bulunuyoruz. Tüm çalışanlarımıza, sigortalılarımıza ve acentelerimize öncelikle sağlık, başarı ve iş hayatı ile özel hayat arasında denge dilerken, Allianz’a güvenen herkese de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Emin olunuz ki, beklentilerinize ve ihtiyaçlarınıza cevap verebilmek adına kendimizi geliştirmeye her zaman devam edeceğiz. En iyi dileklerimle, Alexander Ankel CEO Buluşma 2013 3 Bir tavsiye: Tatile çñkmadan önce evinizi olasñ risklere karáñ sigortalatmayñ unutmayñn. 6 YAŞAMA SANATI Daha keyifli bir yaşam için “zevk sahibi” öneriler… 10 BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ Herkesin merak ettiği bireysel emeklilik sigortası hakkında bilmeniz gereken her şey… 12 SEYAHAT ROTAM: MOSKOVA ŞEHZADELER ŞEHRİ: AMASYA Osmanlı döneminde “şehzadeler şehri” olarak ünlenen, Ferhat ile Şirin’in masallarına mesken olmuş, göz okşayan konakları ve tarihi dokusuyla Amasya’da bir gezinti… 48 KORSENİN DÖNÜŞÜ Vizelerin kalkmasıyla seyahat severlerin ilgi odağı olan Moskova’da bir turist olarak değil de şehrin bir sakini olarak vakit geçirmek ister misiniz?.. Artık günlük kıyafetlerde bile korse var. Modanın en büyük geri dönüşünün hikayesi… 50 KÜLTÜR REHBERİ Kitap, müzik, DVD… Arşivini38 JACK zin baş köşesinde bu önerileLONDON’IN rimize yer açın… GİZLİ KALMIŞ FOTOĞRAFLARI 52 MARILYN Muhabir, romancı olduğu MONROE’NUN kadar denizci, balina avcısı, MEKTUPLARI altın arayıcısı, uslanmaz bir 18 SAĞLIK SORULARI İyi olacak hastanın doktoru ayağına biz getiriyoruz… 22 KARATAY MUTFAĞI Canan Karatay’ın bilinen tüm diyet kurallarını altüst eden Karatay Mutfağı adlı kitabından çok özel yemek tarifleri… 34 HAFTA SONU KAÇAMAĞI İÇİN BEŞ ADRES gezgin ve maceracıydı Jack London. Ama bilinmeyen bir yönü daha vardı. Ölümünden 95 yıl sonra yayınlanan kendi çektiği fotoğrafları sayfa 38’de… 42 UZAY OTELLERİ Seyahatler önümüzdeki yıl başlıyor. Kalacağınız oteli şimdiden seçin 46 OTOMOBİL TEST: TEK KİŞİLİK ELEKTRİKLİ OTOMOBİL TWIZZY Bisiklet kullanmak kadar kolay, televizyon izlemek kadar ucuz… Ölümünden 50 yıl sonra ortaya çıkan mektuplarında Monroe’nun entelektüel yüzü ile tanışacaksınız. 58 BENİM İSTANBUL’UM Ünlü isimlerin objektifinden İstanbul fotoğrafları… Ve neden o kareyi çektiklerinin keyif dolu hikayeleri… 28 BULUŞMA 2013 Sayı 1 Allianz adına sahibi: Arif Aytekin Yapımcı: OCT Meşrutiyet Mah. Büyükdere Cad. Balçıktarlası Sk. Tanlı Han No:1 Kat:2 Şişli / İstanbul Tel: 0212 291 15 05 www.oct.com.tr Film, Baskı ve cilt: Stil Matbaacılık İbrahim Karaoğlanoğlu cad. Yayıncılar Sok. Stil Binası Seyrantepe 4. Levent İstanbul Tel: 0212 281 92 81 Yönetim yeri: Allianz Sigorta A.Ş. Bağlarbaşı Kısıklı Cad. No: 13 Altunizade 34662 İstanbul Tel: 0216 556 66 66 www.allianz.com.tr www.facebook.com/ allianzturkiye www.twitter.com/ allianzturkiye Yayın türü: Yaygın süreli yayın ilan Đn^W^giVkh^nZ]VnViiVd`^ēZ nVgVnVW^a^g#ĐhiZgZkhV]^W^dajc ^hiZg`^gVXè!6aa^VcoIb:k H^\dgiVhè^aZZk^c^okZZēnVaVgècèo \kZcXZVaiècYV# Allianz Acenteleri veya 444 45 46 Yayının mahiyeti: Kurumsal lll#Vaa^Vcoh^\dgiV#Xdb#ig 4 - Buluşma 2013 2012 xxx yaşama sanatı Mosmor oldun mu? L ila, eflatun, patlıcan, menekşe… Her yerde mor ve tonları var. Bu yılın rengi kesinlikle mor. Üstelik sadece kıyafette değil, makyajda da karşımıza çıkıyor. Özellikle de esmer ve koyu kumrallara çok yakışıyor. Morla kombin yapmak zor gibi görünse de aslında çok kolay. Çünkü siyahla da uyuyor, sarıyla, bejle ve beyazla da... Hatta doğru kullanılırsa kırmızıya bile yakışıyor. M.A.C’in mor oje ve rujlarına bir göz atın. Çünkü bu yıl mor dudaklar ama en çok da mor tonlarında tırnaklar göze çarpıyor. Benim favorim ise mor çantalar. Bottega Veneta ile başlayan mor çanta modası, Marc Jacobs ve Louboutin’le devam ediyor. Burberry Prorsum, Jean Paul Gaultier ve Betty Jackson da koleksiyonlarını baştan aşağı mosmor yapan tasarımcılar. Bu arada M.A.C’in mor ojesi 25 TL, ruju ise 30 TL. Moru kendinize yakıştıramayanlardansanız en azından mor taşlı bir yüzük edinebilirsiniz. Ford da 2011 yılına özel mor otomobiller tasarlamış. Yani mor salgını önümüzdeki yıl da devam edecek gibi gözüküyor. Devekuşu yastığı İLE tatlı uykular Madrid’in ünlü tasarım şirketi Kawamura Ganjavian, sık yolculuk yapanlar için müthiş bir yastık geliştirmiş; devekuşu yastığı. Havaalanında ya da garda beklerken oturduğunuz yerde bu yastık sayesinde kestirebiliyorsunuz. Başınızı omuzlarınızla dengeli bir şekilde tutan yastık, kafanızın sağa, sola, öne arkaya düşmesini engelliyor. Ayrıca ofiste masanın üzerine kapanıp uyumayı sevenler için de yastığın iki kenarına kol koyma bölümleri yapılmış. Dünyanın en pahalı böcekleri Dünyanın en ünlü mücevher tasarımcılarından biri olan Lorenz Baumer’ın kişiye özel tasarımları eşsiz birer sanat eseri muamelesi görüyor. Okyanus ve su altındaki büyülü dünyayı tasarımlarına yansıtan Baumer’in son koleksiyonu Scarabs 2012’de böcekler var. Ama dünyanın en pahalı taşlarından yapılmış böcekler… Safir, ametist, siyah ve beyaz pırlanta kullanarak yaptığı yanda gördüğünüz broşta, böceğin ortasına yerleştirilmiş pırlantaya basınca kanatları açılıyor. Miyake kolunuzda Topuklu sneakers modası Sıra dışı koleksiyonları ile tanınan ünlü Japon moda tasarımcısı Issey Miyake’nin yeni tasarım harikası Bao Bao çanta, hem işlev hem eğlenceyi aynı anda vaad ediyor. İçinde taşıdığı objeye göre şekil değiştiren çanta, bağımsız hareket eden modüler üçgen parçalardan oluşuyor. Farklı renk tonları ve parlaklıklarda seçenekleri mevcut. Hem şehir hayatında hem yazları plajda futuristik bir imaj arayanlara birebir. (isseymiyake.co.jp) Topuklu ayakkabı takıntılı şehirli kadının son gözdesi Isabel Marrant’ın topuklu sneakers’ları… Birçok marka ve moda evini etkisi altına alan topuklu sneakers akımı, gizli platformları sayesinde “gerekli” işlevselliğini yerine getiriyor. 6 - Buluşma 2013 Buluşma 2013 - 7 yaşama sanatı El bisikletiyle kolları inceltelim P ek çok kişi sırf kolu kası yapmak için yelken gibi sporları tercih ediyor. Kardiyo egzersizleri, bisiklet gibi sporları yaparken bacaklar, basen, bel bölgesi çalışıyor da kollar maalesef aynı kalıyor. Ama sonunda doğru egzersiz keşfedildi: Krank cycle. Bu bir el bisikleti. İster ayakta, ister oturarak yapabiliyorsunuz. Başta kol, sırt, göğüs olmak üzere bütün kasları çalıştırıyor. Üstelik çok fazla efor sarf etmenize de gerek kalmıyor. Üzerine bir de 30 dakikada 500 kalori yaktırıyor. Mutfaktaki sanat Carrol Boyes, kendi adıyla markalaştırdığı sanatsal ev aletleriyle, heykel sanatını mutfağınıza ve gündelik hayatınızın içine sokuyor. Madonna dahil birçok ünlü onun koleksiyonundan parçaları kullanıyor. Güney Afrika’dan aldığı ilhamla yola çıkan Boyes’in ürünleri artık Türkiye’de de satılıyor. Beymen mağazalarına uğramanız yeterli. 8 - Buluşma 2013 Türkiye’nin tasarım müzesi 1850’lerden günümüze gelişen tasarım ürünlerini bir tık’la gezmek ister misiniz? Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu Derneği, Türkiye’de özgün ürün tasarımı konusunda geçmişten günümüze gerçekleşen üretim ve tasarım süreçlerinin kaydını tutmak, bir tasarım belleği oluşturmak üzere Endüstriyel Tasarım Sanal Müzesi kurdu. Türkiye’deki ilk ve tek sanal müze olma özelliğini taşıyan ETSM dinamik bir yapı kazanabilmek için de dönemsel sergiler düzenliyor. 1998 yapımı tüplü televizyonlardan, LCD ekranlara kadar geniş bir içeriğe sahip olan müzeyi www.etsm. org.tr adresinden gezebilirsiniz. Flatform Üzeri babet, altı platform topuklu bu ayakkabı modeline moda dünyası “flatform” adını taktı. Çok zarif görünmüyorlar aslında ama önümüzdeki günlerden itibaren sıkça göreceğiz bu flatformları. Çünkü Chanel, Michael Kors, Prada, Derek Lam ve diğerleri… Pek çok marka bahar koleksiyonlarında flatform’lara yer verdi. Gerçi burada Ugg örneğini unutmamak lazım. İlk başta “kaba” diye karşı çıktığımız kar botlarını neredeyse giymeyen kalmamıştı. Hatta işi abarttık, yazın sıcağında bile giyenlere rastladık. Bakalım flatform’un moda camiasındaki akıbeti ne olacak. B En tatlı resimler aşyapıt resimlerin bugüne kadar balondan bile yapıldığını gördük. Ama Kristen Cumings’in yarattığı eserler bir hayli ilginç. Boya, fırça her şeyi atmış ve on binlerce şekerle çalışmış. Yaklaşık 60 saatte tamamlanan ve toplamda 12 bin şekerle ortaya çıkan resimler gerçekten de iştah kabartan cinsten. Acaba sanatçı, bu eserleri oluştururken şekerlerin kaç tanesini mideye indirdi, o da ayrı bir konu… Hayatımızı kolaylaştıran icatlar Panasonic’in Uluslararası Evde Bakım ve Rehabilitasyon Fuarı’nda sergilediği son icadı “yok artık” dedirtecek cinsten. Saç yıkayan ve masaj yapan bir robot tasarlamış. Koltuğa uzanıyorsunuz ve kafanızı yıkama setinin olduğu kısma yerleştiriyorsunuz. Robot, önce üç boyutlu olarak kafatası ölçünüzü alıyor. Ardından 16 parmakla şampuanı kafaya eşit olarak dağıtıyor, aynı zamanda da masaj yapıyor. Sonrasında da saçı duruluyor. Kafatasının ölçüsünü almasının nedeni ise basınç seviyesini ayarlamak için. Modüler ve kreatif Torinolu tasarım stüdyosu Adriano Design ve La Castellamonte ortaklığıyla üretilen Keramos marka dolaplar ev ve ofislerinize renk ve eğlence katmak isteyenlere göre. Cilalanmış seramik ve ahşap malzemeden üretilen bu modüler dolaplar, ahşap ayaklarının üstünde ister yatay ister dikey olarak yerleştirilebiliyor. Farklı renk ve kombinasyonlardaki bu dolaplardan sadece 99 adet üretilmiş. Her biri imzalı ve sertifikalı sunuluyor. (coprodotto.it) Buluşma 2013 - 9 BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ AllIanz BES Plus İLE DAHA FAZLASI Bu plan kapsamında; ¬ İşsizlik, tehlikeli hastalıklar vb.riskler ile karşılaşılması halinde verilen Katkı Payı Ödeme Güvencesi, ¬ Allianz’ın anlaşmalı olduğu sağlık kurumlarında %20’ye varan indirim seçenekleri, ¬ Ambulans gönderimi, tıbbi danışma hizmeti ve evde bakım hizmeti gibi Medikal Asistans Hizmetleri’nden yararlanabilirsiniz. %25’i devlet katkısı olarak hesaplanmakta. Bu kapsamdaki yeni yasal düzenlemeler sayesinde Bireysel Emeklilik Sistemi, devlet tarafından doğrudan teşvik edilen ve tüm katılımcıların bu teşvikten daha etkin faydalanacağı bir yapıya kavuştu. MİNUMUM KATKI PAYI TUTARINIZ ARTIK 100 TL OLDU Bu düzenlemeler paralelinde 2013 yılına ilişkin minimum katkı payınız 100 TL oldu. Her sözleşme yılı başlangıcında minimum katkı payınız TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) oranına bağlı olarak güncellenecek. Önerimiz, devlet katkısından en iyi şekilde faydalanabilmeniz için katkı paylarınızı düzenleyerek, geleceğinize yapacağınız bu yatırımlar ile huzurlu bir emeklilik geçirmeniz. YÖNETİM GİDER KESİNTİSİNDE AVANTAJLI ORANLAR Yeni yapıda, yönetim gider kesintisi ödediğiniz tutara bağlı olarak gerçekleştirilmekte. Örneğin sistemde tek seferde 5.000 TL ödemeniz halinde bu tutar 4.000 TL’nin üzerinde olduğu için herhangi bir kesinti gerçekleştirilmeyecek. Sisteme gerçekleştirdiğiniz ödeme bazında kesinti gerçekleştirilmekte. Yatırılan Tutar Alt Lİmİt (TL)* 0 400 4.000 Yatırılan Tutar Üst Lİmİt (TL)* 399,99 3.999,99 - Yönetİm Gİder Kesİntİsİ Oranı %2 %1 Alınmayacaktır. *Plana dahil olunması için ödenen minimum katkı payının katı olarak belirlenen alt ve üst limit her sözleşme yılınızda minimum katkı payınızla beraber güncellenecek. Sözleşmeniz için geçerli olan giriş aidatı şartları ve tutarı geçerliliğini korumakta. BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ Hakkında bilmeniz gereken her şey T TASARRUFLARINIZDA %25 DEVLET KATKISI 01 Ocak 2013 tarihinden itibaren, ödenen her katkı payının %25’ine karşılık gelen tutar, Devlet Katkısı olarak bireysel emeklilik hesaplarına yatırılmaya başlandı. Vergi matrahından indirilebilen mevcut vergi teşviki uygulaması 31 Aralık 2012 tarihinde son bulmuştu. Katılımcı adına ödenen katkı payının ilgili yıla ilişkin brüt asgari ücret tutarının toplamı ile sınırlı olmak kaydıyla, Emeklİlİk Yatırım Fonları KATKI PAYI ÖDEMEYE ARA VERME Yeni yasal düzenlemeler ile birlikte vadesinde ödenmeyen katkı payının ödeme tarihini takip eden üç ay içinde, herhangi bir ödeme yapılmaması durumunda, ilgili sözleşmede ödemeye ara verildiği kabul edilecek olup, ödeme gerçekleştirilmeyen her tam ay için 2 TL’lik kesinti gerçekleştirilecek. Bu sebeple siz değerli katılımcılarımızın Bireysel Emeklilik Sözleşmelerine düzenli ödemeler gerçekleştirmesini öneririz. FON İŞLETİM GİDER KESİNTİSİNDE ORANLAR DEĞİŞTİ Bu kesinti dışında da daha önce tanımlanmakta olan Fon İşletim Gider Kesintisi yerine Azami Yıllık Fon Toplam Gider Kesintisi Oranı* belirlenmiş olup fondan yapılan kesintiler aşağıda belirtilmiştir. Azamİ Yıllık Fon Toplam Gİder Kesİntİsİ Oranı Para Piyasası Likit Kamu Emeklilik Yatırım Fonu Gelir Amaçlı Kamu Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım Fonu Gelir Amaçlı Kamu Dış Borç.Araçları (EURO) Emeklilik Yatırım Fonu Gelir Amaçlı Kamu Dış Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım Fonu Büyüme Amaçlı Esnek Emeklilik Yatırım Fonu Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu Gelir Amaçlı Uluslararası Esnek Emeklilik Yatırım Fonu %1,09 %1,91 %1,91 %1,91 %2,28 %2,28 %2,28 * Fon toplam gider kesintisi azami oranlarında değişen koşullara göre Müsteşarlıkça yapılabilecek değişiklik, belirlenen değişiklik oranını aşmamak üzere emeklilik sözleşmelerinde belirtilen kesinti oranlarına yansıtılabilecektir. 10 - Buluşma 2013 Buluşma 2013 - 11 SEYAHAT ROTAM Moskova Vizesiz VİZELERİN KALKMASIYLA SOLUĞU RUSYA’DA ALMADAN BU REHBERİ OKUYUN. RUSYA’DA YAŞAYAN TÜRKLER ANLATIYOR xxx - 2012 >> Rusya’ya vizenin kalkması ülkenin başkenti Moskova’ya olan ilginin artmasına neden oldu. >> Peki Rus halkı ne yer, ne içer, neye sinirlenir, nelerden hoşlanır, nasıl yaşar? >> Şehri bir turist gibi gezmek yerine, onlardan biri gibi yaşamak için dikkat etmeniz gerekenler bu yazıda. 2012 xxx Aziz Vasili Katedrali’nin önündeki, Minin ve Pojarski’nin bronz heykeli. Bu iki tüccar, 1612 yılında Polonya işgalindeki Rusya bağımsızlığını ve özgürlüğünü kaybetmek üzereyken isyancılara karşı mücadelede liderlik yapmış... M Moskova’ya ayak bastığınızda ilk sınavı trafikte veriyorsunuz. Üstelik hayli zorlu bir sınav bu. Hava limanından merkeze gitmek için boşuna taksi aramayın, bulamazsınız. Önünüze çıkan herhangi bir araca elinizle işaret ettiğinizde hemen duracaktır. Sizi istediğiniz yere pazarlıkla götürecek, hazırlıklı olun. Moskova’da en kısa mesafe beş dolar, hava alanından merkez ise 50 dolar, daha fazlasına razı olmayın… Trafik genellikle çok yoğun, hem de yollar gidiş dönüş sekizer şerit olmasına rağmen. Saatlerce aynı noktada beklediğiniz için siz sinir krizi geçirirken şoförünüz ise son derece sakin görünecektir, çünkü halk SSCB döneminden kalma bir disiplin ile her türlü kuyrukta beklemeye alışkın. Ancak trafikte arıza çıkaranlar da var. Azeriler, Ermeniler ve Çeçenler beklemeyi pek sevmiyor… Burada kornaya basmak da büyük bir küfür olarak kabul ediliyor. Trafiğe alkollü çıkmak ise neredeyse imkansız. Trafikte alkol limiti 0. Rusların ekmek mayasından yapılma Kvas isimli yerel bir içecekleri var, yüzde bir alkol içeriyor, ama trafiğe çıkarken Kvas bile içmemeniz gerekiyor. Bu şehirde gençlerin en çok rağbet gösterdiği mesleklerden biri trafik polisliği, çünkü çok kazandırıyor. nen, devlet tarafından verilen ve birkaç ailenin bir arada yaşadığı üç odalı daireler bulunuyor. Moskova’da içki kültürü hayatın tam içine yerleşmiş durumda. Hatta sabah elinde birayla metroya binen iş kadınları görmek çok doğal. Metrolarda yaşlılar genellikle gençleri eleştirip duruyor. Komünist rejime alışkın yaşlıların yaşam tarzları gençlerinkinden oldukça farklı. Gençler kazandığı parayı gece kulüplerinde eğlenerek harcıyor. Yaşlılar ise sanata ve eğitime, kitap okumaya düşkün. Ama onlar da dansa meraklı. Bahar aylarında devlet radyosu parklara müzik yayını yapıyor, yaşlı emekliler de birbirlerine sarılarak dans ediyorlar. Dünyanın en büyük ikinci metrosu Moskova’da. Kievskaya, Komsomolskaya, Bibleoteka ve Arbatskaya durakları, sanat galerilerini kıskandıracak resimlerle süslü. GÜÇLÜ KADIN FİGÜRÜ Rusya’da kadın her alanda çalışıyor. Tramvay ve metro şoförleri, inşaat işçileri, boyacılar hep kadın. Her türlü ağır sanayi işini de kadınlar yapıyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra erkek nüfusunun azalması yüzünden tüm hayat yükü kadınların sırtına binmiş. Gençler, çok küçük yaşlarda evleniyorlar, ancak bu evlilikler birkaç yıl sonra genelde erkeğin başka bir kadının peşine düşüp evi terk etmesiyle sonuçlanıyor. Rusya bu sebeple genç, yalnız annelerle dolu. Moskova’da her caddede bir gece kulübü bulunuyor, zira genç Ruslar eğlenceye çok düşkün. Yanlarında eşleri ya da sevgilileri bile olsa başkalarıyla dans edebiliyorlar. Yabancılarla tanışıp konuşmak onlar için gayet normal. Ama bu, Türk Moskova Tarih Müzesi Evler çok pahalı Şehre gelmeden otelinizi ayarlayın. Zira en ucuz otel odasının günlüğü 150 dolar. Burada aslında hemen her şey çok pahalı. İstanbul’da bin liralık bir ev, burada 1500 dolar… Dünyadaki en pahalı emlak piyasalarından birine sahip Moskova. Evler de ya tek ya da iki odalı. Çoğu da Stalin döneminden kalma, “herkese bir ev” mantığıyla yapılmış 50 - 60 metrekarelik evler. Hemen her ailede böyle bir evin tapusu var. Gençler evlendiklerinde ayrı kiraya çıkacak paraları olmadığı için yine aileleriyle aynı evde yaşamaya devam ediyorlar. Evden ayrılmayı tercih edenler de babuşka denen, yaşlı Rus kadınların evinde kiralık bir oda tutuyor. Bir de komünalka de- 14 - Buluşma 2013 2012 xxx Moskova Nehri üzerinde bir gece turu, şehre gelenlerin mutlaka yapması gerekenler listesinin ilk sıralarında... erkeğinin Moskova kulüplerine akıp cüretkar teklifler yapabileceği, Rus kadınlarına iltifatlar yağdırabileceği anlamına gelmiyor. Bir de oligarklar var. SSCB dağıldıktan sonra 90’ların başındaki özelleştirmeler sırasında kurnaz davranarak zengin olmuş sonradan görmelere oligark deniyor. Onlar daha çok Batılı şarkıcı ve dansçıları getirttikleri özel partilerde eğleniyorlar. Eğlence anlayışları da Arap şeyhleriyle Amerikalı rap yıldızı arasında bir yerlerde. Hummer cipler, lüks spor otomobiller ve limuzinlerle gezip 2 bin metrekarelik evler yaptırıyorlar. Erkeklerin evlense bile birçok sevgilileri oluyor. Oligarklar, Lubyankaokothny/ Ryad/ Teatralnaya üçgenindeki kulüplerde eğleniyorlar. Ruslar’ın bir eğlencesi de kumar oynamak. Ancak iki yıl önce bütün kumarhaneler kapatılmış. Şu an illegal olarak internet kafelerde kumar oynatılıyor. Bir başka keyifleri ise saunalar. Bir de herkesin dinlenme evi yani bir dacha’sı var şehir dışında. Bu evlerde mangal yapıp ailecek yiyip içiyorlar hafta sonlarında. Moskova’da her 100 metrede bir eczaneye rastlayabilirsiniz. Eczanelerde genellikle kuyruk oluyor. Çünkü Ruslar vitamin haplarıyla yaşıyor. Nedeni de havanın soğuk, sebze meyvenin az ve pahalı olması. Krebe doyacaksınız Rusların vazgeçilmez yiyeceği krep. Hatta gece kulüpten çıktıktan sonra biz nasıl işkembe çorbası içiyorsak onlar da krep yiyorlar. Moskova’da her köşe başında bir krepçi, bir McDonald’s, bir Burger King var. Restoranlar 16 - Buluşma 2013 BUNLARI BİLİN >> Rusya’da sokağa çıkarken pasaportunuzu yanınıza almayı unutmayın, aksi takdirde başınıza büyük dert açarsınız; polis sizi derhâl merkeze götürür. >> Derdinizi İngilizce anlatmaya çalışarak kendinizi boşuna yormayın, kimse bu dili bilmiyor. Zaten şehirdeki Azeriler, Özbekler, Tacikler, Ahıska Türkleri, Gürcüler ve Ermenilerin bir bölümü gayet iyi Türkçe konuşuyor. >> Sarı taksi sayısı yok denecek kadar az ve çok pahalı. >> Kapkaça karşı çantanıza, cüzdanınıza dikkat edin. >> Bir Rus’a asla “kazyol” (keçi) demeyin, büyük hakaret. Söylenmeyecek diğer iki sözcük de “manyak” ve “durak”. Manyak bildiğiniz anlamda. Durak da deli demek. da var ama çok pahalı; akşam yemeği 2 bin - 3 bin ruble. İçki de içerseniz hesap 50 bin rubleyi bulabilir. Rusların, çeşitli soslarla hazırlanmış balıkları meşhur. Bahşiş şart değil, ama genelde hesabın yüzde 10-15’i kadar vermek gerekiyor. Size bir de güzel bir et lokantası önerelim: El Gaucho!. Gezilecek yerler Truva hazinesinin sergilendiği Puşkin Müzesi, Tretyakov Galerisi, Kremlin Sarayı ve onünde yer alan ünlü Kızıl Meydan görülmeye değer yerlerin başında geliyor. Yine buradaki Lenin Mozolesi ve St. Basil Kilisesi... Yakınlarındaki Bolşoy Tiyatrosu, Yeni Kızlar Manastırı’ndaki Nazım Hikmet’in mezarı, Moskova’yı kuşbakışı seyreden Lenin tepeleri, Ostankino Kulesi, Tverskaya Caddesi, Arbat Sokağı, İzmailov Pazarı mutlaka ziyaret edilmeli. Ulaşım Sheremeteyo Havaalanı Moskova’ya 30 km uzaklıktadır. Moskova’nın merkezini yürüyerek keşfetmeniz mümkün; buna rağmen taksi ile seyahat etmeniz kısa sürede çok daha fazla yeri görebilmeniz açısından daha iyi olacaktır. Taksilerde pazarlık edebilirsiniz. Dünyanın en etkileyici metrolarından biri olan Moskova metrosuyla seyahat etmenizi tavsiye ederiz. Burada kendinizi bir sarayda yürüyor gibi hissedeceksiniz. MOSKOVA’NIN EN POPÜLER KULÜPLERİ 1.RAY 2.BARKAD 3.KANSEPT 4.B1 VE B2 5.CESHTIR 6.OSCAR 7.PAPARAZZI 8.PAPA JOHNS 9.CARDAK 10.FANKI MAMA (Standart gece kulüplerinde bira 80 ruble ile 300 ruble arası değişiyor. Viski açtırmak 10 bin ruble) Buluşma 2013 - 17 sağlık soruları HER TÜRLÜ SORUNUZA KONUNUN UZMANINDAN CEVAPLAR Ağrılar neden günün geç saatlerinde ortaya çıkar? G Günün akşam saatlerine doğru vücudumuzdaki ağrıların artmaya başladığını görürüz. Bunun nedenlerinin bir kısmı psikolojik, bir kısmı ise pozisyonel. İstanbul Ağrı Merkezi’nden Uzman Doktor Rabia Sarı konuyla ilgili şu yorumu yapıyor: “Bu ağrıların oluşumunun psikolojik ve pozisyonel nedenleri vardır. Mesela bel ağrısı uzun süre yattığımız için oluşuyor, baş ağrısı ise meşguliyet olmadığı zamanlarda artıyor ki, buna ısı, ışık gibi etkenler de dâhil. Tabii havanın durumu, nem gibi detaylar ön planda. Bel ağrısı uzun süre yatmaktan, hareketsizlikten meydana gelebiliyor.” 18 - Buluşma 2013 Çocuğuma bol meyve suyu içirmemin zararı var mı? Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, günlük meyve tüketimi ihtiyacının meyve sularından sağlanabileceğini ve hastalıklara karşı direnç sağladığını belirtiyor ve ekliyor: “Meyve sularının tüketimi, büyüme ve gelişme, hücre yenilenmesi, doku onarımı, deri ve göz sağlığı, diş ve diş eti sağlığı, kan yapımı ve hastalıklara karşı direncin oluşumunda etkili, özellikle meyve sularının içerdikleri antioksidan vitaminler ve flavanoidlerle bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Özellikle okul ortamında birçok mikropla tanışan çocuklar meyve suyu tüketimi ile hastalıklara karşı daha dirençli hâle gelebiliyor. 10-12 saatlik açlık sonrasında kahvaltıda süt, meyve veya meyve suyu tüketiminin çocukların güne yeterli ve dengeli bir öğünle, canlı başlamalarını sağlıyor.” Çocuklar doğduklarında hemen yıkanmalılar mı? E bru Şallı’nın ikinci bebeğini dünyaya getirmesiyle birlikte “verniks” maddesi gündeme geldi. Çünkü kendisi doğum yaptıktan sonra, bebeğinin üzerindeki maddenin yararlı olduğu söylenmiş ve yıkanmadan sadece silinmişti. Maslak Acıbadem Hastanesi’nden Dr. Gülnihal Şarman şu açıklamayı yapıyor: “Verniks denilen yağlı tabaka bebeklerin cildinde daha anne karnında iken son üç ayda oluşan bir koruyucu maddedir. Krem gibi beyaz renkte ve yoğun kıvamdadır. Zamanından biraz erken doğan bebeklerde bu tabakanın daha yoğun olduğunu gözlemliyoruz. Zamanını doldurup geç doğan bebeklerde ise verniks tabakası kaybolur. Hatta bebek doğar doğmaz bu tabakaya bakarak bebeğin zamanını aşmış bir bebek olup olmadığına karar verebiliriz. Bebeklerin ciltlerindeki yağ hücreleri anneden geçen hormonlarla uyarılıp yağ salgısını artırıyor. Yağ salgısı ciltten dökülen hücrelerle birleşerek verniks tabakasını oluşturuyor. Verniks tabakasının tam olarak neden var olduğu bilinmiyordu. İçindeki maddeler detaylı araştırmalara tabi tutuldu. Verniksin içinde doğal bağışıklığı destekleyen 40-50 değişik protein yapısında madde saptandı. Bunların yarısının da tamamen vernikse özel proteinler olduğu belirlendi. Hatta direkt olarak mikropları yok edici etkileri de bulundu. Verniks yeni doğan bebeklerin cildinde doğum sırasında bulunuyor. Zamanında doğan bebeklerin cildi yoğun verniks tabakası ile kaplıdır. Bebek dünyaya kendi özel kremini sürmüş olarak gelir. Yıkandığı zaman bu tabakanın büyük bir kısmı hatta tamamı silinip gidiyor. Yıkanmayan bebeklerde verniksin bir-iki gün içinde cilde tamamen emildiğini görüyoruz. Bebeklerin doğumdan sonraki ilk altı saatte yıkanmamaları Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilmekte.” Fazla diş macunu diş minelerini çizer mi? D iş Hekimi Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, ağız ve diş bakımında doğru bildiğimiz yanlışlar ya da yanlış bildiğimiz doğruları şöyle sıralıyor: “Dişleri iyi fırçalamak, fırçanın sertliğiyle değil, fırçalama tekniğiyle ilgilidir. Genellikle orta sertlikte diş fırçaların kullanılması uygundur. Diş beyazlaştırıcı olarak piyasada satılan macunlar aslında dişleri beyazlatmaz. Karbonat ve tuz, iri granüllü maddeler olduğu için dişin mine tabakalarını çizer ve aşındırır. Bunun sonucunda dişler parlaklığını kaybeder ve yiyip içtiğimiz besinlerle, dişler daha kısa zamanda doğal rengini kaybeder. Dişlerin mine tabakasının çizilmesi; macunun fazla kullanılmasıyla ilgili değil, kullanılan macunun granüllerinin büyük olmasıyla ilgilidir. O yüzden granülleri büyük olan macunların uzun süreli kullanımından kaçınılmalı. Fırçanın üzerine konulan macunun miktarı ise “mercimek tanesi” büyüklüğünde olmalı. Diş fırçası, fırçalamaya başlamadan önce ıslatılmamalıdır. Çünkü fırça kılları ıslatılınca, sertliğini kaybeder. Diş fırçalarken görülen kanamalar, diş eti iltihabının belirtilerinden biridir. Vakit geçirmeden bir diş hekimine başvurmak gerekir.” Boğaz ağrısına dondurmanın iyi geldiği doğru mu? P rof. Dr. Tark Şapçı boğaz enfeksiyonlarıyla ilgili halk arasında doğru bilinen yanlışları açıklıyor: “Her üst solunum yolu enfeksiyonunda boğaz ağrısı görülmez, enfeksiyon farenks (ağız boşluğunun arka duvarı) ya da bademcik bölgesini tutarsa ya da bu bölgede aftöz lezyonlar olursa mutlaka boğaz ağrısı olur. Boğaz ağrısında sıcak içecekler yerine ılık içecekler tüketmek gereklidir. Eğer ateş, kırgınlık, yutma güçlüğü gibi bulgular varsa enfeksiyondan şüphelenilmeli ve mutlak doktora gidilmelidir. Ancak tahrişe bağlı boğaz ağrısı varsa bol sıvı alımı ve etken madde içeren pastil kullanımı etkilidir. Boğaz ağrıdığında dondurmanın yeri yoktur, sadece bademcik ameliyatı sonrası soğuğun ağrı kesici özelliği ve dondurmanın besleyici özelliğinden ötürü dondurmayı tavsiye ediyoruz. 2012 xxx xxxxxxx SAĞLIK Üzerinizde genel bir mutsuzluk hali var ve bir türlü atamıyorsanız; hatta sabah uyandığınızda kolunuzu bile kaldıracak güç bulamıyorsanız depresyon sizi gizli gizli ele geçiriyor olabilir. Endişelenmeyin, çaresi var… I Mevsimsel ya da değil; her türlü depresyonda büyük oranda etkili olan şey hormonların işleyişindeki bozukluklar. Beyinde bulunan ve melatonin hormonu üretmekle görevli olan epifiz bezi, güneş ışığında daha az, karanlık ortamlarda ise daha fazla üretim yapar. Bu hormon, uykulu ve sakin ruh hali yaratan, insanın fiziksel hareketlerini yavaşlatan doğal bir sakinleştirici özelliğe sahiptir. Dolayısıyla günlerin kısalması ve güneş ışığının azalmasıyla birlikte melatonin salgısı ve dolayısıyla uyku hali artar. Bunun haricinde serotonin hormonunun üretimindeki azlık da enerjisi düşük bir ruh haline yol açar. 1 Depresyonla mücadele etmek için bunları dikkate alın 10 adımda DEPRESYON nasıl başlamadan biter? 20 - Buluşma 2013 Alkolle aranıza mesafe koyun Yapılan birçok bilimsel araştırmadan çıkan sonuca göre uzun süreli alkol tüketiminin depresyonu tetiklediği artık çok net biliniyor. Alkol kullananlarda kullanmayanlara nazaran iki kat fazla depresyon görülüyor. Diğer taraftan depresyonun da kişiyi alkol almaya ittiği aşikâr. Bu çift taraflı etkileşimin sonucunda ise kişi fiziksel ve ruhsal bir çöküşe geçiyor. Dolayısıyla bu dönemde alkolden uzak durmak mevsimin olumsuz etkilerini azaltmakta geçerli yöntemlerden biri gibi görünüyor. 2 Şekeri dikkatli tüketin Canınızın her zamankinden daha fazla tatlı ya da hamur işi istemeye başlamış olabilir. Yine de bu dönemde özel- Dep res yonda mısınız? A likle şeker tüketimine dikkat etmenizde fayda var. Zira şekere ve beyaz unlu ürünlere bağımlılık bir süre sonra çok ciddi psikolojik sorunlara yol açabiliyor. 3 Kış mevsimiyle dost olun Kabul etseniz de etmeseniz de kış geldi. Ruhunuzu karartacağınıza mevsimin güzelliğini görmeye çalışın. Yazın kavurucu sıcaklarından kurtulduğumuza göre artık uzun yürüyüşlerin, sahilde serin kahvaltıların tadını çıkarabilirsiniz. 4 Omega 3 depolayın Vücut direncinizin düşüklüğü moralinizi de etkilediğinden biraz destek almakta yarar var. Serotonin hormonuna destekte bulunan Omega 3 depresyonu azaltmada oldukça etkili. Uskumru, alabalık, somon gibi balıklar haricinde semizotu, yeşil yapraklı sebzeler, ceviz, fındık ve badem Omega 3 depolamak için birebir. 5 Alternatif TMS yöntemi Uzun süren ve ilaçla tedavi edilemeyen depresyonlar için son yıllarda TMS yöntemi kullanılıyor. Amerika ve Avrupa’da oldukça yaygınlaşan bu yöntemde beyne manyetik akımlar gönderilerek depresyon izleri silinmeye çalışılıyor. Yan etkileri açısından zararsız bir yöntem olan TMS, hastanelerin nöropsikiyatri bölümlerinde uygulanıyor. 6 Günde yarım saat yürüyüş Metabolizmanızı hızlandırmak, nefes alış verişinizi düzenlemek, uyuşukluk ha- linden çıkmak istiyorsanız günde en az yarım saat yürüyüş yapmak bile yeterli olacaktır. 7 Sosyalleşmek en büyük ilaç Yazın sokakta adım atacak yer bulamazsınız, kışın ise evden çıkan birini. Oysa psikologlar sosyal çevrelerinden ve günlük aktivitelerinden uzaklaşanların depresyona daha kolay girdiklerini söylüyor. 8 10 dakika ışık terapisi Güneş ışığından uzak kalarak enerjisini kaybedenler için fototerapi uygulayan birçok hastane bulunuyor. Genelde sedef hastalığı, egzamalar, güneş alerjisi gibi cilt hastalıklarında kullanıldığı düşünülen bu yöntem uzman doktor kontrolünde günde 10 dakika kadar uygulandığında oldukça etkili oluyor. 9 Profesyonel destek alın Mevsimsel depresyon kişinin yaşam alanlarını bozabildiği için profesyonel yardım gerekebilir. İlaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte uygulanması halinde, hastaların bilişsel çarpıtmalarının yanı sıra davranışlarının değiştirilmesinde de etkili olabilir. Önemli bir nokta: Depresyonun tekrarlama riski çok yüksektir. Bu nedenle tedavinin düzenli olarak devam etmesi gerekir. >> Allianz Dinamik Sağlık Sigortası, sizin ve sevdiklerinizin beklenmedik sağlık giderlerini bütçenize uygun ve ekonomik fiyatlar ile güvence altına alıyor. Poliçeye giriş yaşı 6 ile 44 arasında olan ve geniş sigortalılık süresine sahip bu ürüne 45 yaşından önce sahip olarak, siz de sağlığınızı ömür boyu teminat altına alabilirsiniz. >> Dinamik Sağlık Sigortası, anlaşmalı kurumlarında, hastanede yatarak tedavi gerektiren sağlık giderlerini, limitsiz ve %100 ödemeli olarak karşılar. Üstelik Kemoterapi Radyoterapi - Dializ ve Küçük Cerrahi giderleriniz de dahil... Başvurduktan 18 ay sonra başlayan hamileliklerde, doğum giderlerinizi limitsiz ve %100 ödemeli olarak karşılar. >> Üstelik aile poliçesi yaptırmak isteyen sigortalılarımız % 10’a varan indirimlerden yararlanabilir. Allianz Acenteleri / 444 45 46 10 Sabah sekizden geç kalkmayın “Uyku uykunun mayasıdır” sözünü unutmadan çok uyuyarak dinleneceğinizi düşünmeyin. Aksine vücudunuz bu enerjisi düşük hale alışacaktır. Zor da olsa saatinizi kurun ve 08:00’den geç kalkmayın. şağıdakilerden en az 3’ünü 15 günden uzun bir süredir hissediyorsanız, depresyonla yüzleşmenin vakti gelmiş demektir. >> Uyku düzensizliği – uykusuzluk / çok uyuma >> Konsantrasyon bozukluğu >> Cinsel isteksizlik >> Hiçbir şeyden zevk almama, isteksizlik ÇOK UYGUN FİYATLA Allianz dinamik sağlık sigortası >> Enerji kaybı, yorgunluk >> İştah azalması ve artması >> Ümitsizlik >> Kendini değersiz hissetme >> Suçluluk duygusu >> İştah azalması ve artması >> Sinirlilik, karamsarlık LEZZET açeaçeaç eaçeaç eaçaüçzöaüzaözü Karatay Mutfağı’ndan yemek tarifleri Bilinen tüm diyet kurallarını altüst eden Prof. Dr. Canan Karatay’ın “Karatay Mutfağı” adlı kitabından, kilo almadan sağlıklı beslenmek isteyenler için seçtiğimiz yemek tariflerini yayınlıyoruz… amkakc>= eaçeşjayçje jeaçeaçö öç öüç öaüzöaüz öü zöaü zöaü ZEYTİN PİYAZI Dört mevsim yapılabilir. MalzemeLER • 250 gr yeşil zeytin (çizik veya kırma) • 100 gr ceviz içi (havanda ince ezilmiş) • 5-6 dal yeşil soğan • Yarım demet maydanoz • Yarım çay bardağı sızma zeytinyağı • 1 limonun suyu • Kristal kayatuzu, pul biber 22 - Buluşma 2013 HazırlaNIŞI • Çekirdeğini çıkardığınız zeytinleri küçük küp şeklinde doğrayın. Soğanları temizleyip ince ince doğrayın. Maydanozları da yıkayıp ince ince doğrayın. • Doğradığınız malzemeleri salata servis tabağına alın. Üzerine ince ezilmiş ceviz içi, tuz, pul biber, limon suyu ve zeytinyağını ekleyip karıştırın ve servis edin. Not: • Arzu ederseniz az miktarda ‘saf nar ekşisi’ de ilave edebilirsiniz. Ancak eğer hazır nar ekşisi alıp kullanıyorsanız piyasada yaygın olarak bulunan ‘nar sosu’ veya ‘nar ekşili sos’ diye adlandırılan katkı maddeleri ile üretilmiş ‘yapay nar ekşilerinden’ kesinlikle kullanmayın! Buluşma 2013 - 23 PEYNİRLİ YAZ TÜRLÜSÜ YUMURTALI KURU FASULYE PİYAZI Yaz ve sonbaharda yapılabilir. Yaz ve sonbaharda yapılabilir. MalzemeLER • 1 su bardağı kuru fasulye • 1 adet kuru soğan (mor soğan) • Yarım demet maydanoz • 5-6 dal taze fesleğen • 1 adet kırmızıbiber • 1 adet yeşilbiber • 1 adet domates • 1 adet marul • 10-15 adet zeytin (siyah veya yeşil) • 3 adet yumurta (kayısı kıvamında haşlanmış) • 1 yemek kaşığı hardal • 1 limonun suyu • Yarım çay bardağı sızma zeytinyağı • Kristal kayatuzu, karabiber, pul biber (ağız tadına göre) HazırlaNIŞI 1. Fasulyeleri bir gece önceden yıkayın ve tencereye koyup, üzerini örtecek miktarda sıcak su ile ıslatın. Ertesi sabah tekrar fasulyelerin üzerini örtecek miktarda su ilave ederek, kısık ateşte pişirin (suyunu iyice çekip, yumuşayana kadar). 2. Ayrı bir kapta yumurtaları kayısı kıvamında haşlayın ve sudan çıkarıp soğumaya bırakın. 3. Fasulye pişerken tüm sebzeleri güzelce yıkayın. Soğanı soyup piyazlık şekilde doğrayın. Domatesi soyup küp şeklinde doğrayın. Biberleri jülyen şeklinde (kibrit çöpü 24 - Buluşma 2013 MalzemeLER • 2 adet patlıcan • 2 adet sakız kabağı • 5-6 adet sivribiber • 3 adet domates • 2 adet kuru soğan • 1 baş sarımsak • 1 çay bardağı zeytinyağı • 100 gr beyaz peynir • Yarım demet maydanoz biçiminde) doğrayın. Maydanoz ve fesleğeni ince doğrayın. Marulu yaprak yaprak ayırın. 4. Pişmiş fasulyeleri geniş bir salata kâsesine koyun. Doğradığınız bütün malzemeleri ve zeytinleri üzerine ilave edin, hepsini birlikte harmanlayın. 5. Ayrı bir kâsede hardal, limon suyu, zeytinyağı, karabiber, tuz ve pul biberi karıştırıp sosu hazırlayın ve piyazın üzerine döküp karıştırın. 6. Yumurtaları dilimleyin. Marul yapraklarını servis tabaklarına yerleştirip, içine hazırladığınız piyazı koyun, yumurta dilimlerini üzerine yerleştirip servis edin. HazırlaNIŞI 1. Patlıcanları yıkayıp alacalı soyun, küp şeklinde doğrayın ve kararmaması için tuzlu suya atın (1 tatlı kaşığı tuz +1 kg su). 2. Kabakları yıkayıp dış kısmını kazıyın ve onları da küp şeklinde doğrayın. 3. Soğan, sarımsak ve domatesi soyun. Soğan ve domatesi küçük küp şeklinde doğrayın, sarımsakları bütün bırakın. Biberleri de yıkayıp, halka şeklinde ince doğrayın. 4. Derin bir tencerenin dibine ayıklanmış doğranmış soğanları döşeyin. Üzerine doğranmış biberler ve sarımsak dişlerini yerleştirin. 5. Biber ve sarımsakların üzerine sırasıyla ayıklanmış kabakları, domatesleri ve patlıcanları döşeyin. Böylece tencerede sebze katları oluşturun. 6. En son üzerine zeytinyağını gezdirin. Tencereyi kapağı kapalı olarak kısık ateşe oturtun. İlk beş dakika içinde ara sıra tencereyi saplarından tutarak sallayın. Daha sonra hiç karıştırmadan pişirin. 7. Bu arada beyaz peyniri küçük küp şeklinde doğrayın. Maydanozu yıkayıp ince ince doğrayın. 8. Sebzeler saldıkları suyu çekip kolayca çatal batacak kadar piştiğinde doğradığınız peynirleri koyun ve ateşi söndürün, tencereyi kapağı kapalı olarak ılınmaya bırakın. Daha sonra yaz türlüsünü üzerine maydanoz serperek ılık servis edin. Buluşma 2013 - 25 PASTIRMALI YUMURTA HURMALI DONDURMA Yaz ve sonbaharda yapılabilir. Dört mevsim yapılabilir. MalzemeLER • 5 su bardağı süt • 5 tatlı kaşığı saf salep (katkısız) • 8-10 adet hurma MalzemeLER • 4 adet yumurta • 2 adet kuru soğan • 2 adet domates • 100 gr pastırma • 1 çay bardağı su • 1 yemek kaşığı üzüm sirkesi • 1 yemek kaşığı tereyağı • Kristal kayatuzu, karabiber (ağız tadına göre) HazırlaNIŞI 1. Soğanları soyun ve piyazlık şekilde ince ince doğrayın. Domatesleri de soyup, küp şeklinde doğrayın. 2. Pastırma dilimlerini üç-dört parçaya bölün (arzunuza göre çemenleri ile birlikte veya çemenlerini temizleyerek). 3. Genişçe bir tavaya tereyağını koyun ve kısık ateşte eritin, soğanları ve pastırmaları koyup 2-3 dakika soteleyin. Üzerlerine domatesleri ilave edip, hepsini birlikte 1-2 dakika daha soteleyin ve bir çay bardağı su ile sirkeyi karıştırıp tavaya ilave edin, tavanın kapağını kapatıp kısık ateşte kaynamaya bırakın. Kaynamaya başlayınca 3-5 dakika kadar pişirin. 4. Daha sonra tavadaki malzemelerin üzerine tuz ve karabiber serpip, ortalarına dört tane küçük havuz açın. Bu havuzcuklara yumurtaları kırın ve tavanın kapağını kapatıp 2-3 dakika daha pişirin (yumurtaların akları beyazlaşıncaya kadar) ve tavayı ateşten alıp pastırmalı yumurtaları servis edin. Not: Bu tarifi arzu ederseniz domates koymadan da yapabilirsiniz. Pastırma yerine ev sucuğu ile de pişirebilirsiniz. 26 - Buluşma 2013 HazırlaNIŞI 1. Hurmaları yıkayın, dondurma yapımına başlamadan 2-3 saat önce bir kâsede üzerlerini örtecek miktarda ılık su ile ıslatın. 2. Mandıradan ya da marketten aldığınız çiftlik sütünü kaynatıp soğutun. 3. Salebi küçük bir kâseye koyun, soğuttuğunuz sütten bir miktar üzerine döküp, tahta bir kaşıkla karıştırarak salebi pütürsüz bir kıvama getirin ve karıştırarak tenceredeki süte katın. Ocağı orta ısıda açıp, devamlı karıştırarak pişirin (süt katı bir muhallebi kıvamı alıncaya kadar). 4. Süt iyice katılaşınca tencereyi ateşten alın ve 5-10 dakika kadar sürekli karıştırın. 5. Suda yumuşamış hurmaları çekirdeklerinden ayırıp küçük küp şeklinde doğrayın. Her kâseye iki adet hurma düşecek şekilde, hurmaları kâselerin içine koyun. Üzerine hazırladığınız dondurmayı dökün, soğutun, buzdolabında dinlendirin, servis etmeden 3-4 saat önce buzluğa koyup dondurun ve servis edin. A GÜÇ YANINIZDrta sı Optimum Sağlık Sigo . ı da Allianz güvencesindedir sağlık giderlerinizin tamam Mamografi; baylar için PSA >> 40 yaş ve üzeri bayanlar için ü anz sigortalıları erken tanıyla köt Tarama hizmetleri sayesinde Alli . iyor ilem üstelik hasarsızlığınızı da etk sürprizlere meydan okuyor ve e, miz eri ekl le hayata merhaba diyen beb öder. avi, >> Allianz poliçesiy Ted ik güvencesi e Fiz , ilem ilaç yen ar, u tuv boy ora ür Lab alarından önce öm bab ve e ann >> Üstelik Muayene, Röntgen, Aşı ı Çağ z. teminatlar ve Çocukluk “Ailemize hoş geldin” diyoru İleri Tanı Yöntemleri gibi alt ilecek olanağı sunarak şab olu de rin ele tan has e 46 rsit Allianz Acenteleri / 444 45 harcamaları da dahil. Ünive alı erleriniz için Allianz, geniş Anlaşm >> Ayakta ve Yatarak Tedavi gid ... Allianz, Anlaşmalı Sağlık Sağlık Kurum ağıyla hizmetinizde alarınızı takip eder ve sizin adınıza Kurumları’mızdaki sağlık harcam Buluşma 2013 - 27 KAÇAMAK Amasya Şehzadeler şehrİ Osmanlı döneminde şehzadeler şehri olarak ünlenen, Ferhat ile Şirin’in masallarına mesken olmuş, göz okşayan konakları ve tarihi dokusuyla Amasya, Yeşilırmak’ın iki yakasına kurulu bir açık hava müzesi. Akşam saatlerinde güzel bir ışıklandırmayla Hazeranlar Konağı ve Kral Kaya Mezarları birlikte muhteşem bir görüntü veriyorlar. 28 - Buluşma 2013 Buluşma 2013 - 29 A Amasya girişinde ilk fark edilen şey, kentin sarp kayalıklarla çevrili oluşu. İki dağ arasından geçen ve boz bulanık akan Yeşilırmak Nehri’nin iki yakasına kurulu kent, 7500 yıllık bir geçmişe sahip. Tarih boyunca önemli bir geçit noktası olmuş, çok çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış. Kentte tüm bunların izlerini görmek mümkün. Kentteki köprülerin kalelerin ve kalıntıların bir kısmı, uzun bir süre egemenlik kurmuş olan Roma ve Bizans uygarlıklarına ait. Amasya, Türklerin Anadolu’ya hakim olmaya başladığı dönemden itibaren stratejik bir öneme sahip olmuş. Özellikle Osmanlılarla birlikte kentin misyonu daha da önemli bir hale gelmiş. Padişah adayı şehzadeler devlet idaresini öğrenebilmek için buraya vali olarak gönderilmişler. Şehzadeler şehri olarak bilinen Amasya, birçok padişah yetiştirmiş. Daha sonraları Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç temelleri de Amasya’da atılmıştır. Yeşilırmak’ın bir tarafında eski Amasya’yı diğer tarafında yeni Amasya’yı görmek mümkün. Yeni şehir daha geniş bir alana yayılırken eski şehir küçük bir alanda sıkışmış. Dolayısıyla Kral Kaya Mezarları, Hükümet daireleri, Saat Kulesi, belediye binaları ve eski evler gibi bir çok tarihi yapıyı yürüyerek bile bir çırpıda gezmek mümkün olabiliyor. Açık hava müzesi olan bu kenti, kuşbakışı izlemek için Kale’ye çıkmanızı öneririz. Amasya Kalesi, Harşane Dağı’nın dik kayalıkları üzerinde bulunuyor. Kaleden 70 metre aşağıda Yeşilırmak’a ve Kral Kaya Mezarları’na kadar uzanan M.Ö. 3. yüzyıla ait merdivenli yer altı yolu, burç ve cami kalıntıları var. Ferhat ile Şirin’in masallarına konu olan Ferhat Su Kanalı da Amasya’nın doğusunda yer alıyor. Yeşilırmak’ın kıyısına bakan cumbalı evler, Yalıboyu Evleri olarak da bilinir. Evlerin en güzel panoraması ise Yeşilırmak vadisi üzerinde yer alan Yalıboyu Caddesi’nde görülüyor. Amasya evlerinin çoğu bitişik nizam yapılmış. Yan yana dizilen, sırt sırta vermiş bu evler daha çok bodrum üzeri tek ya da iki katlı. Üst katlar, üç tarafı pencereli ve çıkma tarzı cumbalara sahip. Haremlik ve selamlık tarzda yapılmış örneklerde bahçe ortada kalmakta ve konutlar dışa kapalı bir görünüm almakta. Yeşilırmak’ın diğer kıyısı bir zamanlar Amasya’da valilik yapan Osmanlı Şehzadeleri’nin anısına “Şehzadeler Gezi Yolu” olarak düzenlenmiş. Yolun bir ucunda da Şehzadelerin büstlerinin yanısıra efsaneye dönüşmüş bir büyük aşkın Ferhat ile Şirin’in ve burada doğmuş olan ünlü tarihçi Strabon’un heykelleri de bulunuyor. Şehzadeler yolunun arkasında cami, medrese ve kütüphaneden oluşan II. Bayezid Külliyesi var. II. Bayezid, 26 yıl valilik yaptığı Amasya’ya Osmanlı Sultanı olmasının bir şükranı olarak bu külliyeyi inşa ettirmiş. Kayalara oyulmuş Kral Kaya Mezarları da karşımızda görünüyor. Amasya Kalesi eteklerinde düz bir duvar misali dikine uzanan kalker kayalara oyularak yapılmış olan mezarlar ilk bakışta zaten dikkatleri çekiyor. Taş merdivenlerden tırmanarak ve bir hayli efor sarfedilerek çıkılıyor. Çıktıktan sonra biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz ama en azından bu yükseklikten de Amasya manzarası muhteşem görünüyor. Kral Kaya Mezarları yaklaşık 2500-3000 yıllık bir tarihe sahip. Kente derin izler bırakan Pontusluların kayalara derin oyuklar açarak yaptıkları bu mezarlardan Yeşilırmak Vadisi boyunca 23 adet bulunuyor. Aşağıya indikten sonra Etnografya Müzesi olarak düzen- 30 - Buluşma 2013 Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahlar ve şehzadeler şehri olan bu tarihi kentin bir başka özelliği de, tarihi konak ve birbirinden güzel yaşanası evleri… Yeşilırmak’ın bir kıyısı, zamanında Amasya’da valilik yapmış Osmanlı Şehzadeleri’nin anısına “Şehzadeler Gezi Yolu” olarak düzenlenmiş. 1865 yılında Amasya Valisi Ziya Paşa döneminde Yeşilırmak kenarına yapılan Amasya Saat Kulesi (solda). Nasıl Gidilir? Amasya, Ankara’ya 340 km, İstanbul’a 671 km, Merzifon ilçesindeki Amasya Merzifon Havaalanı’na ise 46 km uzaklıkta bulunuyor. Otomobil ile İstanbul’dan yola çıkanlar, Bolu’yu geçip Gerede kavşağından Samsun yolunda ilerleyerek, Ilgaz, Merzifon çevre yoluyla yaklaşık 9 saatlik bir yolculukla Amasya’ya ulaşabilirler. Yeşilırmak boyunca uzanan Yalıboyu Evleri, cumbalı, kırma çatılı, ahşap bezemeleriyle Türk sivil mimarlık örnekleri açısından çok önemli bir yere sahip. Buluşma 2013 - 31 Amasya Kalesi eteklerinde Pontusluların kayalara derin oyuklar açarak yaptıkları Kaya Mezarları, yaklaşık 2500-3000 yıllık bir tarihe sahip. Yeşilırmak Nehri’nden 300 metre yüksekte bulunan Harşena Dağı üzerindeki Amasya Kalesi’nden bütün şehri görmek mümkün. Ne Yenir? 2007 yılında yapılan Şehzadeler Müzesi’nde Amasya’da valilik yapmış şehzadelerin balmumu heykelleri sergileniyor. Amasya Arkeoloji Müzesi’nde 12 ayrı medeniyete ait Arkeolojik, Etnografik, Sikke, Mühür, El Yazması ve Mumyalar sergilenmekte. Müze’de sergilenen Meryem Ana Heykeli. 32 - Buluşma 2013 lenmiş Hazeranlar Konağı’nı gezebilirsiniz. Hazeranlar Konağı, Osmanlı Dönemi’nin en zarif sivil mimari örneklerinden birisi. Konak Defterdar Hasan Talat Efendi tarafından kız kardeşi Hazeran Hanım adına 1872 yılında yaptırılmış.2007 yılında inşa edilmiş Şehzadeler Müzesi’nin alt katında Amasya’da valilik yapmış ancak padişah olamamış şehzadelerin, üst katta ise padişahlık yapmış Yıldırım Bayezid, Çelebi Sultan Mehmet, II. Murat, Fatih Sultan Mehmet, II. Bayezid Han, III. Murat ile Amasya doğumlu olan Yavuz Sultan Selim’in balmumu heykelleri sergileniyor. Amasya Arkeoloji Müzesi’nde ise 12 aynı medeniyete ait eserler bulmak mümkün. Müze bahçesi içerisinde yer alan Selçuklu Sultanı I. Mesud’a ait türbede ise mumyalar teşhir edilmekte. Amasya Saat Kulesi, 1865 yılında Amasya Valisi Ziya Paşa döneminde Yeşilırmak kıyısına yapılmış. 1940 yılında hükümet köprüsünün yapımını engellediği gerekçesiyle yıktırılmış. 2002 yılında ise eski fotoğraflara dayanılarak yeniden yapılmış. Amasya aynı zamanda el sanatlarıyla da ünlü. Kaya mezarlarına çıkışın hemen yanında bunların sergilendiği ve hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlar var. Yöre halkının çay içme alışkanlığından kaynaklansa gerek birbirinden farklı ve süslemeli semaverler üreten zanaatkarlar da dikkatinizi çekecektir. Yeşilırmak’ın kenarında yöresel yemeklerin bolca bulunduğu Amasia Mutfağı bulunuyor. Yalıboyu Evleri arasında otantik bir konak. Keşkek, Toyga çorbası, etli bamya, bakla sarması ve ev baklavası tadı damağımızda kalan yemeklerdi. Balkonda yer bulabilirseniz nefis bir ziyafet sizi bekliyor. Ayrıca Amasya’ya hakim bir tepede Çakallar mevkiinde güzel bir manzaraya sahip Ali Kaya Restoran bulunuyor. Yöresel yemeklerin yanısıra kebap ve mezeleriye ön plana çıkıyor. Nerede Kalınır? Yeşilırmak Nehri kıyısındaki Yalıboyu Evleri arasında restore edilerek otel olan birçok konak bulunuyor. Şükrü Bey Konağı ön tarafındaki odaları Yeşilırmak, arka odaları Kral Kaya mezarları manzaralı bir yer. (Tel: 0358 212 62 85) Amasya Kalesi ve Kral Kaya Mezarları eteklerinde bulunan Emin Efendi Konakları: 0358 213 00 33. Yine Yalıboyu Evleri arasında yer alan Şehrizade Konağı: 0358 212 44 99. Çakallar mevkiinde bulunan The Apple Palace: 0358 219 00 19. SEYAHAT SEVENLER İÇİN Seyahat Sağlık Sigortası >> Seyahatte bir sağlık problemiyle karşılaşırsak bunun önlemini şimdiden alabilir miyiz? Allianz Seyahat Sağlık Sigortası işte bunun için var. Seyahatte olduğunuz dönemlerde sizi risklere karşı korumak için. Seyahate çıkmadan önce her ayrıntıyı planlayabilmeniz için. >> Seyahat Sağlık Sigortası, yurtiçi ya da yurtdışı seyahatleriniz sırasında meydana gelebilecek sağlık risklerine karşı sizi koruyan bir sigorta. Aynı zamanda yurtdışından ülkemize seyahat edenleri de ülkemizdeki seyahatleri boyunca sigortalıyor. >> Seyahatiniz sırasında ani bir hastalıkla karşı karşıya kalırsanız, tedavi görebileceğiniz en yakın sağlık kuruluşuna yönlendiriyor ve masraflarınızı karşılıyor. Tedavinizin bitiminde evinize naklinizi sağlıyor. Ayrıca seyahat sırasında vefat eden sigortalımızın nakil işlemlerini de gerçekleştiriyor. İsterseniz kişisel sorumluluklarınız, bagaj kayıplarınız, kaza sonucu vefat ve sürekli sakatlık ile kapkaç teminatlarını da poliçenize ekleyebilirsiniz. Allianz Acenteleri / 444 45 46 Buluşma 2013 - 33 KAÇAMAK KARTALKAYA Kar bisikleti, kayak ya da sucuk-şarap K HAFTASONU KAÇMAĞI İÇİN BEŞ ADRES ışın en güzel tarafı kuşkusuz kar. Beyaza bürünen bitki örtüsü tüm kusurları kapatırken, bir anda masalımsı bir atmosfer yaratıyor. İstanbul’da yaşamanın en güzel tarafı ise hemen yanı başımızda bile kayak merkezleri olması. Tamam Kartalkaya, belki Kartepe ya da Uludağ kadar yakın değil ama karı, Bolulu ustaların elinden çıkan lezzetli yemekleri ve pistleri ile hafta sonu kaçamağı için ideal bir destinasyon. Çok uzak değil, İstanbul’dan yaklaşık 270 kilometre mesafede. Bolu-Köroğlu Dağları üzerinde yer alan Kartalkaya’nın şu sıralar en güzel zamanı. 12 tane pisti olan bölgede ister kayak yapın, ister snowboard. İkisini de daha önce hiç denemeyenlerse profesyonel hocalardan yardım alabilir. “Benim için geç” diye düşünmeyin, çünkü burada kayak dersi alanların belli bir yaş sınırı yok. Kayak ve snowboard dışında macera düşkünüyseniz mutlaka kar motosikleti kiralayın. Karların üzerinde süratle süzülüp manevralar yapmanın zevki ve heyecanı bir başka oluyor. Kartalkaya’da kayak dışında yapacak pek çok aktivite var. Bütün gün pistte enerji harcadıktan sonra kaslarınızı gevşetmek, ruhunuzu dinlendirmek için kendinizi otellerden birinin spa’sına atabilirsiniz. Spa keyfinin ardından şömine başında kırmızı şarap yudumlayabilir ya da soğukta, karda sıcak şarap içip sucuk-ekmek yiyebilirsiniz. Ama Bolu’da olduğunuzu unutmayın ve buradaki sulu yemeklerin de mutlaka tadına bakın. Chocolate Cafe biraz daha popüler mekân arayanlar için ideal. Golden Key Otel’in restoranında da leziz yemekler yiyebilirsiniz. Kartalkaya’nın 1977 yılında kurulan ilk oteli olan Kartal Otel ise yöresel yemekleri tadabileceğiniz bir yer. Peki ama burada ne mi yemeli? Özellikle cevizli kebabı ünlü ama her gün onlarca çeşit sulu yemek çıkıyor. Çikolatalı kartal tatlısı ve kızarmış dondurma da Bolu’ya kadar gidip de yemeden dönülmemesi gerekenlerden. Buluşma 2013 - 35 ESKİŞEHİR ABANT Romantik tren yolculuğu ve ver elini Eskişehir T ren yolculuklarını kim sevmez? Peki ama İstanbul’dan trenle nereye mi gideceğiz? Elbette Eskişehir’e. İstanbul’dan trene bindikten tam dört saat sonra Eskişehir’de oluyorsunuz. Üstelik tren garı şehrin tam ortasında ve tüm güzel mekânlara yürüme mesafesinde. Tren yolculuğu sırasında zamanınızın bir kısmını yemek vagonunda zeytinyağlılar eşliğinde muhteşem doğa manzarasıyla geçirebilirsiniz. Trenden inince kendinizi Porsuk Çayı’nın kenarındaki yürüyüş parkuruna atabilirsiniz. Acıktığınızı hissettiğiniz anda hedefiniz Varuna Gezgin Cafe olsun. Kırmızı etten hoşlanmasanız da kocaman bir steak ve buharda haşlanmış sebzelerle beraber bol peynirli bir salataya kim hayır diyebilir. Hava kararmaya başlayınca gece için Cafe Del Mundo’yu öneririz. Burası daha çok gençlerin müdavimi olduğu, gezgin bir çift tarafından işletilen bir bar. Barın her yeri dünyanın çeşitli yerlerinden getirilmiş aksesuarlarla dolu. Değişik kokteylleri ve metreyle satılan içkileriyle ünlü. “Metreyle içki satılır mı?” demeyin çünkü satılıyor. Uzun bir metrenin üzerine shot bardakları diziliyor. Ve siz sırayla shot yapıyorsunuz. Bu arada konaklamak için Porsuk Çayı’nın çevresindeki otellerden birini tercih edebilirsiniz. Yeşille beyazın buluşma noktası Huzur da var eğlence de Şehir stresinden uzaklaşmanın en iyi yolu az da olsa kalabalıktan çıkıp, sakinlikte, tercihen de yeşillikte huzur bulmaktır. İstanbul’a 15 dakika uzaklıktaki Polonezköy, stres atmak, keyifli zaman geçirmek için ideal kaçış noktası. Üstelik burada canınızın sıkılma ihtimali yok. Çünkü yapacak çok fazla aktivite var. Legend Hotel, yeşil alanı, lama, kuğu, koç, ördek, katır gibi bahçesinde dolaşan hayvanları ile hafta sonu tatilinizi “huzur”a çevirebileceğiniz bir alan. İçinde oyun salonları ve kapalı havuzu da olan otelde dilerseniz açık havada mangal yapabilir, akşam gitar eşliğinde canlı müzik dinleyebilirsiniz. Polenezköy’de ata binebileceğiniz pek çok tesis var. Hiç denemediyseniz bile ders almanın şimdi tam zamanı. Çünkü yeşillikte ata binmenin, doğayı keşfetmenin keyfi bir başka. Üstelik ata bindiğiniz tesislerin birçoğunda şömine odaları var. Attan sonra yorgunluğunuzu şömine başında kırmızı şarap içerek atabilirsiniz. Kahvaltı içinse mutlaka bir sabah Leonardo’ya gidin deriz. Açık büfe kahvaltıyı es geçin ve ızgarada eritilmiş keçi peyniri ile paçanga böreğinin tadına varın. Bunlar da mı yetmedi! O halde atv safari yapın ya da Şile’deki balıkçılara bir bakın. İstanbul’un hemen yanı başındaki Polonezköy’de herkes için yapacak bir şeyler var. 36 - Buluşma 2013 BEYPAZARI B POLONEZKÖY azı yerler vardır ki modası asla geçmez. Yıllar geçse de her zaman tercih edilir ve popülerliğini kaybetmez. Abant da böyle yerlerden biri. Gerçi bölge çok değişti, sanayileşti. Restoranların ve otellerin sayısı arttı. Ama Abant’ın tadı hiç bozulmadı. Yolları düzgünleşti, doğası aynı kaldı. Yeni oteller ve yapılar gölün kuzeyinde yoğunlaşmış durumda. Göze batan bir yapılaşma da yok üstelik. İster hafta sonu kaçamağı yapın, ister dostlarınızla takılın, isterseniz de balayına kaçın… Abant özellikle de karla kaplandığı şu günlerde tüm beklentilerinizi karşılayacaktır. Gölün etrafında yürüyüşe çıkın, karda tarçınlı sıcak şarap tadın. Ya da benim gibi at binip, akşamı otelin şöminesinin önünde kırmızı şarap içerek geçirin. Güne yeşille beyazın buluştuğunu gözlemleyerek uyanmak gibisi yok. Beypazarı’nı keşfetmenin tam zamanı M etropol hayatı bazen insanın üzerine üzerine gelebiliyor. Otomobiline atlayıp nereye gittiğini bile bilmeden kent karmaşasından uzaklaşmak istiyor insan. İşte böyle bir hafta sonu kaçamağı için önyargılardan kurtulup Ankara, Beypazarı’nı keşfetmenin tam zamanı. O kadar etkileyici bir yer ki en kısa zamanda tekrar gitmek istiyor insan. Eski konaklar pansiyon haline getirilmiş ve hepsi aileler tarafından işletiliyor. Odalarda odun sobası yanıyor. Konak sahibi aç olduğunuzu öğrendiğinde hemen mutfağa girip buranın meşhur yemeği Beypazarı tavasını hazırlamaya başlıyor. Etli bir pirinç yemeği önünüze geliyor. Kırmızı et sevmeyenleri bile baştan çıkartacak kadar lezzetli. Yanında da ince asma yapraklarına sarılmış dolma ve yoğurt. Hepsi o kadar lezzetli ki mütevazı mönü bir anda ziyafete dönüşüveriyor. İçecek olarak soba üzerinde fıkır fıkır kaynayan çaydan yudumluyorsunuz. Beypazarı’nı gezerken de her yerde havuç ve taze havuç suları karşınıza çıkıyor. Burada havuç çok fazla yetiştiği için herkes havuç suyu içiyormuş. Gezilecek çok yer yok. Ama kuyumcular çarşısındaki gümüşler, Kapalı Çarşı’dakileri aratmayacak cinsten. Gümüş dışında alabilecekleriniz arasında kuşburnu reçeli, kuru kekik, domates ve elbette Beypazarı kurusu var... Buluşma 2013 - 37 TARİH Jack London gizli kalmış fotoğrafları ortaya çıktı Muhabir, romancı olduğu kadar denizci, balinafok avcısı, altın arayıcısı, devrimci, tarihin tanığı, uslanmaz bir gezgin ve maceracıydı Jack London. Ama bilinmeyen bir yönü daha vardı. Ölümünden 95 yıl sonra yayınlanan kendi çektiği fotoğraflarla işte fotoğrafçı Jack London... Tanıdığımız bİr yazar, tanımadığımız bİr fotoğrafçı xxx - 2012 2012 xxx G 1906’daki büyük San Francisco depreminin ardından şehre atla gelen London, ABD’nin halen unutamadığı bu yıkımın görüntülerini çeker. Gelmiş geçmiş yazarlar içerisinde en maceracısı, en deneyimlisi ve en ilginçlerinden biriydi kuşkusuz Jack London. Kısa ömrüne dünyanın değişik pek çok yerinden pek çok tecrübe ve hikâyeyi sığdırdı. Dünyayı dolaştı, okyanuslar aştı, korsanların arasına karıştı, dağları geçti, Asya’da güllelerin uçuştuğu bir savaşta haber kovaladı ve daha bir sürü şey… Maceraları kadar romanlarıyla modern anlamda ilk şöhret o oldu. Hep yazıları ve romanlarıyla bilindi. İflah olmaz bir macera adamı olarak arkasında 52 kitap, 200 hikâye ve yüzlerce makale bıraktı. Tüm bunları sığdırdığı ömrü tükendiğinde henüz 40 yaşındaydı. Bugüne kadar Jack London’ın bilinmedik yönü kalmadı sanılıyordu. Ama şimdi yeni bir özelliği daha keşfedildi. Bu maceracı yazar aynı zamanda bir fotoğrafçıydı. London, dünyanın öbür ucuna kadar sürdürdüğü yolculuklarına sadece kalemini değil, Kodak 3A’sını da götürmüş ve gördüklerini yazıya dökmekle kalmamış, fotoğrafa da aktarmıştı. İflah olmaz bir maceracı Üç araştırmacı Jeanne Campbell, Sara Hodson ve Philip Adam arşivleri taradılar ve Jack London’a ait 12 bin fotoğrafı ortaya çıkardılar ve bunlardan 200 kadarını “Fotoğrafçı Jack London” kitabıyla yayınladılar. Jack London, yaşadığı dönemde insanların ancak gemiyle birkaç ayda gidebildiği bölgelerdeki savaşlardan Kızılderililerin yaşadığı topraklara, felaketlerden, vahşi tabiat ortamlarına kadar birçok yerde binlerce fotoğrafa imza attı. Eserleriyle beraber bu çalışmalarına da bakıldığında neredeyse hiç uyumadan üretmiş 40 - Buluşma 2013 Ünlü yazar, 1902’lerin Londra’sında kol gezen sefaleti ve sosyal felaketi görüntülemek için serseri kılığında halkın arasına karışmıştı. Ülkedeki sefaleti ve en alttaki insanların halini fotoğraflarla dünyaya duyurunca İngiliz yöneticiler tarafından neredeyse lanetlenmişti. Kore. Japon ordusunun Ping Yang’a girişinde de Jack London ve fotoğraf makinesi hazır. Yıl 1906. Jack London karısıyla beraber yaptırdığı teknesiyle yedi yıl sürmesi planlanan dünya turuna çıkıyor. görünüyordu, kendini “tavuk hırsızı ve devrimci” olarak niteleyen maceracı yazar. Deniz dibinden inci çıkardığı, açlıkla boğuştuğu ve San Francisco salonlarının zeminlerini süpürerek geçirdiği çocukluk döneminden sonra başlayan bitmez tükenmez kaçışı Jack London’ı bir muhabir olarak dünyanın bir ucundan diğerine dolaştırır. Daha 16 yaşında bir balina gemisinde çalışmaya başlar. 1893’te17 yaşında denizci olarak Japon sularına ulaşır, balina katliamına tanık olur. 18 yaşında sosyalist olur ve Washington’da yürüyüşlere katılır. 19 yaşında kaçak yolcu olarak Amerika’yı boydan boya trenle geçer. 20 yaşında ise altın avcısı olur ve soluğu Alaska’da alır. Böyle başlayan kaçışı ve maceraları onu bir yandan aralıksız yazmaya öte yandansa deli gibi içmeye yönlendirir. Bu arada sosyal adaletsizliği ve Marx’ı keşfeder. Bu keşfi onu işverenlerle mücadeleye sürükler. İlk ciddi mücadelesini ise ilk romanı için kendisine ödeme yapmayan yayıncıyı döverek yapar. Neticede parasını almayı başarır. Hayatını kazanmak ve daha fazla yazmak için muhabirliğe başlar. O yıllarda fotoğraf makinesini taşımak için eşek kullanmak zorunda kalır. Bir ömür devr-i alem 1902’de İngiltere’deki sosyal felaket ve sefalete tanıklık eder. “Kızıl” damgasını yemesi de bu yıllara rastlar. Bir yıl sonra ise kendini Japonya’da bulur. En büyük gazeteler için bilinmeyen topraklardan hikâyeler geçer. Kore, Kazaklar, San Francisco depremi… Bir yandan yazarken bir yandan da fotoğraf çeker. 1906’da yaptırdığı yelkenlisiyle yanına karısını da alarak yedi yıllık dünya turuna çıkar. Nil Deltası, Çin, Polinezya, Avustralya uğradığı ve haberler gönderdiği durakların bazıları olur. Bir yandan hikâye ve romanlarını yayınlarken öte yandan da uzun süre unutulacak olan fotoğraflarını çeker. Daha sonraki durağı Emiliano Zapata ile Pancho Villa rüzgârlarının es- Jack London’ın objektifinden gizli kalmış daha pek çok fotoğrafı, “Jack LondonPhotographer” adlı albümde bulabilirsiniz. tiği devrim Meksika’sı olur. Buralarda tarihin yeniden yazılışına tanıklık ederken, kendinden kaçışını kolaylaştırmak için alkolün yanına afyon ve eroini de ekleyecektir. Uzun soluklu maceralarını 40 yaşına kadar aralıksız sürdürür. Ne yazık ki iflas eden böbrekleri onun daha ileri gitmesine izin vermeyecektir. 1916’da ölürken geriye sayısız kitap ve yazısının yanında ancak yıllar sonra karısının mirasıyla San Francisco Üniversitesi’nin arşivlerine devredilen binlerce fotoğrafı kalır. Jack London fotoğrafın haberin ayrılmaz eşlikçisi olmaya başladığı kitle medyasının ilk dönemlerinde yaşar. Kalemi kadar gözünü de kullanır ve tarihi anları, onları yaşayan insanları ve coğrafyaları fotoğrafa aktarır. Fotoğrafçı Jack London’ın ortaya çıkması içinse ölümünün üzerinden 95 yıl geçmesi ve “Jack London- Photographer“ kitabının yayınlanması gerekecektir. Buluşma 2013 - 41 BİLİM Uzay otellerİ (HHHHHHH) rehberi Uzay seyahatleri önümüzdeki yıl başlıyor. Boşuna heveslenmeyin hiç yer kalmadı. Ama yakında uzay otelleri açılıyor. Esas oradan şimdiden yer ayırtın. İşte size gerçek turizm rehberi, kalacağınız oteli şimdiden seçin. Ç Çok yakın bir gelecekte, biriki yıl içinde Mars’ta kayak yapmak, Ay’da zıplamak olmasa da atmosferin dışından mavi gezegeni seyretmek, dünyanın etrafında bir tur atmak, hatta uzayda birkaç huzurlu ve romantik gece geçirmek mümkün olacak. İşin uzmanlarına göre “21’inci yüzyılda turizm endüstrisinde en kayda değer gelişmeyi uzay turizmi gösterecek”. Hatta yeni programına göre Nasa bile astronotlarını uzaya özel uzay şitketleri aracılığıyla göndermeye hazırlanıyor. 42 - Buluşma 2013 u Shimtaiz . sarımı uzay oteli bir Japon görebileceğiniz e rd le lm fi k a c n A ı tasarım harikas 2012 xxx 80 l w Spuardcue. Hote Bigelo Bigelow k Robert kapsül odalar… Tek kullanımlık dakikada devr-i âlem Galactic Suite Hotel Suite Galaecatçic ılacak. 2012’d avier Claramuanntın X r a im m l o y n a İsp celik konaklam tasarladı. Üç gne dolar. ücreti 4 milyo Bugüne kadar uzaya çıkmak astronot ve kozmonotların dışında sadece yedi sivile nasip olmuştu. Milyarder girişimci Richard Branson’un bu sektöre de el atmasıyla uzay seyahatleri hem birkaç büyük zenginin tekelinden çıkarılmış oldu, hem de düpedüz uzay turizmi diye bir sektör oluşmaya başladı. Sıra dışı girişimlerin adamı Branson, Rusların uzay turizmi fiyatlarını hem onda birine indirdi, hem de daha fazla insanın bu gezilere katılmasının yolunu açtı. Marsa yolculuk hazırlığı Bu arada hazır uzaya iyi paralarla zengin müşteri göndermeye başlamışken, Ruslar bir yandan da Mars seferlerine hazırlanıyorlar. Ancak bu yolculuk için henüz erken. Belirsiz bir tarih için planlanan Mars seferinin şartlarına hazırlanmak ve tecrübe edinmek için, Mars 500 projesi çerçevesinde, Moskova’da yapay bir Mars gemisinde bir buçuk yıldır kapalı hâlde kalmayı kabul eden gönüllüler, muhtemel sefer için zorlu bir eğitim ve deneylerden geçiyorlar. Uzay şartlarında yıllarca kapalı kalmayı gerektiren bu deneyin amacı Mars yolculuğu için gerekli insani kapasiteyi belirlemek. Moskova’daki IBMP enstitüsünde kurulan üste gerçekleştirilen ve çok uzun fiziki ve psikolojik bir direnç gerektiren bu proje şimdilik ticari değil. Mars’a yolculuk bir gün gerçekleştirilme safhasına gelirse gezegene ulaşmanın dokuz ay, oradan dünyayla mesajlaşmanın 40 dakika süreceğini hatırlatalım. 44 - Buluşma 2013 Rezervasyonlar şİmdİden doldu Açtı diyoruz ancak Branson’un uzay dolmuşları henüz seferlere başlamadı. Ama 2014’te başlayacak olan düzenli seferlere ilgi o kadar büyük ki şimdiden 360 bilet tükenmiş durumda. Herkes için mümkün olmayacaksa da en azından 200 bin dolara kıyıp bilet alanlar için herhangi bir seyahate çıkar gibi dünya dışında tur atıp, gecelemek Virgin Galactic’le artık hayal olmaktan çıkacak. Ancak bunun için uçuşların başlayacağı 2014 yılını beklemek gerekecek. 2003 yılında uzay turizmini başlatmak için kolları sıvayarak Virgin Galactic’i kuran Branson kısa zamanda hızla yol alarak altı yolcu ve iki pilot kapasiteli gemisi SpaceShip Two’yu geçtiğimiz sene tüm dünyaya tanıttı. O günden bugüne sıraya girenlerin yaptırdıkları rezervasyonlarla Virgin Galactic daha uçuşlara bir yıldan fazla zaman varken 46 milyon dolarlık bilet satmış durumda. Sırada uzay otellerİ var Uzay turizmine girenler sadece Branson’un Virgin’inden ibaret değil. İlklerden olmak için kolları sıvayan havacılık firması EADS ve projesi Astrium da bu alanın bir diğer öncüsü… Avrupalı firma işi şimdiden sağlama almak için Virgin’inki gibi taşıyıcı uçak gerektirmeyen, kendi iniş-kalkış yapabilen bir mekikle rekabete girişmiş bile. Üstelik herhangi bir havaalanını kullanabilecek. Yolcu kapasitesi ise pilotlar hariç dört kişi. Uzay yolcularını ağırlamak için şimdiden uzay otelleri de planlanmaya başlanmış durumda. Yani uzaya çıkıp hemen dönmeye gerek kalmadan uzay oteli olarak kullanılacak bir uyduda birkaç gece geçirmek mümkün olacak. Gerçi daha insanoğlu Tabii uzayda gecelemenin de bir faturası var. Üç gecelik konaklama için Galactic Suite Ltd Space Hotel’e ödenecek ücret 4-5 milyon dolar arasında olacak. Bilet fiyatına gidiş-dönüş uçuşunun yanı sıra tropik bir adada haftalarca sürecek olan uzay eğitimleri, yerden 450 km yükseklikteki butik otelde geçirilecek üç gece ve 80 dakikada dünya turu da dâhil olacak. Kısaca her şey dâhil... Yörüngeye yerleştirilmesi planlanan, farklı modüllerden ve bireysel odalardan oluşan otel dünya yörüngesinde saatte 28 bin km hızla hareket edecek. Bu otelde konaklayacak olan uzay turistleri günde 16 defa güneşin doğuş ve batışını seyredebilecek. Tabii bu otelde konaklamak için de yolcuların önce dünyada bir adada kurulu üste talim görmeleri gerekecek. Uydu otel yılda 350 turist ağırlayabilecek. aya çıkmadan önce 1967’de Ay yüzeyinde bir “Lunar Hilton” ya da diğer adıyla “Galaxy Lounge” kurulacağı ilan edilmiş, ancak bırakın otel kurmak Ay’a dahi ancak gidilebilmişti. Günümüz projeleri ise gerçekleşmeye çok daha yakın. Zira Delaware Üniversitesi Otelcilik bölümünden Prof. Fred DeMicco öğrencilerini şimdiden uzay şartlarında otelciliğe uygun yetiştirmeye başladıklarını söylüyor. DeMicco’ya göre “turizm ve konaklamanın yeni ufku artık uzayda”. Uzay otellerinin şimdilik gerçekleşmeye en yakın görüneni İspanyol mimar Xavier Claramunt’un tasarladığı “Galactic Suite”. Ne yerde ne de uzayda gördüğümüz şeylere benzemeyen tuhaf mimarisiyle Galactic Suite Ltd Space Hotel şirketince açılacak olan uzay manzaralı otel inşa için gün sayıyor. Şirket oteli 2014 yılında hizmete açmayı öngörse de proje için 3 milyar doları sağlaması gerekiyor. Kimi uzmanlara göreyse uzayda uyuma hayalini gerçekleştirmek için 2025 yılına kadar beklemek gerekiyor. İspanyol menşeli otel projesinin dışında Japonlar da uzayda bir otel inşa etmek için kolları sıvayanlardan. Tokyo’daki Shimizu Corporation da bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz uzay üslerini andıran bir oteli tasarlamış durumda. Bir diğer otel projesi de ABD’den. Uzay teknolojleri ve uzay istasyon kapsülleri üzerine çalışan Bigelow Aerospace firması 1999’da otelci Robert Bigelow tarafından kurulmuş. Bu firmada Nasa astronotları için tüketilebilir yani kullanıldıktan sonra feda edilebilir uzay konaklama kapsülleri için çalışıyor. Firma bu teknolojiyi bir süredir ticari alana açmış durumda ve kapsülleri Bigelow Space Hotel olarak anılıyor. Öyle ya da böyle birileri uzay turizminde büyük gelecek görüyor ve şimdiden yatırımlarını yapıyorlar. Buluşma 2013 - 45 OTOMOBİL Şehre elektrik geldi Renault Twizy, üç saatte şarj oluyor. Maksimum hızı 80 kph. Türkiye’ye birkaç ay içerisinde gelmesi bekleniyor. Yeni nesil tek kişilikelektrikli araçların öncülerinden Renault Twizy sizin için Ibiza’da test edildi. Sonuç: Bisiklet kullanmak kadar kolay! Televizyon izlemek kadar ucuz! M Metropollerin bunaltıcı trafik sorununa “küçük” çözümler geliyor. Tek kişilik, elektrikli otomobiller. Yeni bir segment. Yeni bir yaşam tarzı. Gençleri ve şehirli çalışanları hedefliyor. Türünün ilk ve en çarpıcı örneklerinden biri ise Renault Twizy. Bu yeni nesil, yeni teknoloji araçların ilk öncülerinden birini kullanıyor olmanın heyecanını sonuna kadar yaşamadan önce teknik özelliklerine biraz daha yakından bakmakta fayda var... Park sorunu yok Aracın adı twin (ikiz) ve easy (kolay) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Bu minik otomobilde sürücü koltuğunun arkasında bir kişilik daha oturma yeri var. Bagajı da bu oturma yerinin altında. Motosiklet tasarımı ile otomobil konforu bir araya getirilmiş. En önemli avantajı, bir motosikletin bile girebileceği kadar küçük alanlara park edilebilmesi. Motor teknolojisinin yanı sıra tasarımı ve donanımıyla da otomobilde yeni bir dönemin habercisi. Özellikle metropoller için otomobilde kalıcı bir değişimin işaretini veriyor. Tepeden tırnağa yüzde 100 elektrikli araç olarak tasarlanan Twizy, Renault Sport F1 Spor Teknolojileri Tasarım Merkezi’nin katkılarıyla geliştirilmiş. Kİşİselleştİrİlmİş tarz Ultramobil olarak tasarlanan araç şehirlerde kentsel hareketlilik için en uygun çözümü sunuyor. Sıfırdan 45 kilometre hıza ulaşması, sadece altı saniye süren Twizy, ultra kompakt yapısı (uzunluğu 2.34 metre ve eni 1.24 metre) sayesinde en küçük boşlukları bile doldurabiliyor. Tarzın kişisel olduğunu kabullenen Renault, Twizy için kişiselleştirilmiş çeşitli iç tarzlar sunuyor. Kullanıcıların motordan şeffaf tavana, ekstra donanımlardan kullanılan malzemelere kadar seçim yapma olanağı var. Martı kanadı kapıları ile dikkat çeken aracın Avrupa satış fiyatı 7 bin euro. Aracın iki motor seçeneği bulunuyor. Twizy 45 için Avrupa’da sürücü belgesi gerekmiyor. 16 yaşından sonraki gençler için tasarlanmış. Maksimum hızı 45kph Twizy ise ehliyet ile kullanılabiliyor ve maksimum hız 80kph. Uzatma kablosuyla şarj Twizy üç ekipman seviyesinde sunuluyor: ‘Urban’ (baz versiyonlarında bile, güvenlik ve maksimum konfor), ‘Color’ (görüntü ve renk olarak özel) ve ‘Technic’ (şık siyah beyaz jant, alaşım tekerlekler ve metalik boya standart olarak bulunuyor). Müşteriler bu farklı ekipman seviyelerine ek olarak, kendi Twizy’lerini kendi kişisel zevklerinin bir göstergesi olarak dizayn edebiliyorlar. Twizy’nin en önemli özelliği kuşkusuz ki elektrikle çalışıyor olması. Evinizden bir uzatma kablosu ile bile şarj edebiliyorsunuz aracınızı. Bu arada, ön panelde bulunan iki torpido gözünde (3.5 ve 5 litre, ikincisi kilitlenebilir) 12V güç kaynağı var ve ayrıca yolcu koltuğunun arkasında 31 litrelik bir bagaj alanı saklı. Araç, 100 km şehir menziline sahip. 6.1kWh lityum -iyon batarya ve fren/ hız düşürme kazanım sistemi sayesinde kullanıcı, ekonomik sürüş ilkelerini gözeterek 80 km’lik menzile ulaşabiliyor. Twizy’nin 3 saatten daha az bir sürede şarjı tamamlanabiliyor. OTOMOBİLİNİ ÇOK SEVENLER İÇİN Tüm Oto Kasko Sigortası Allianz Tüm Oto Kasko Sigortası ile Hangi Riskler Güvence Altında? >> Çarpma, çarpılma, yanma >> Hırsızlık >> Halk hareketleri, terör >> Sel ve su baskını >> Ferdi kaza >> Hukuksal koruma >> Üçüncü şahıslara karşı mali sorumluluk >> Güvenlik sistemi ve araç kayıt belgesi teminatı >> İsteğe bağlı seçimlik teminatlar (deprem, yabancı ülkeler, otomobil ve kamyonetlerde sigara yanığı, kişisel eşya teminatı) ile poliçe kitapçığında belirtilen daha bir çok riski Tüm Oto Kasko Sigortası ile güvence altına alabilirsiniz. Üstelik faydalanabileceğiniz çok cazip indirimler de var. Mesleki indirimler, hasarsızlık indirimi, tek sürücü indirimi ve peşin ödeme indirimleri gibi… Allianz Acenteleri 444 45 46 xxx - 2012 Buluşma 2013 - 47 STİL M Madonna, Lady Gaga, Beyonce ve diğerleri… Korsenin yeniden gözde olmasında onların büyük payı var. Dünyaca ünlü yıldızların en sevdiği sahne kostümlerinden biri olan korse şimdi başta ABD ve İngiltere olmak üzere tüm dünyada yükselişe geçti. Son dönemde bu yükselişte “Mad Men” dizisinin ve “Marilyn ile Bir Hafta” filminin katkısı büyük. Korsenin geçmişi M.Ö. 200’lü yıllara kadar uzanıyor. O zaman Giritli kadınların korse giydiği biliniyor ama Giritliler korseyi elbiselerinin içine değil de dışına giymeyi tercih ediyordu. Sonrasında ise 16. yüzyılda İngiltere’de karşımıza çıktı korse… 1. Elizabeth döneminde sağlam olsun diye balina kemiğinden yapılıyorlardı. Avrupa’da ise Fransa Kralı 2. Henry’nin karısı Kraliçe Catherine de Medici sayesinde moda ve statü simgesi haline geldi. 16’ncı yy’da kraliçe sarayda geniş ve sarkık bel görmek istemediğini belirtince korse kullanılmaya başlandı. Korsenin dönüşü Korse… Vücudu dört dörtlük gösteren bu giysi şimdilerde bir hayli gözde. Bunda Madonna, Lady Gaga, Beyonce gibi dünya starlarının yanı sıra Türkiye’de de gösterilen “Mad Men” dizisi ve “Marilyn ile Bir Hafta” filminin payı da çok. Son üç-dört aydır satışlarında adeta patlama yaşanan korseyi artık günlük kıyafet olarak giymek mümkün. xxx - 2012 Viktorya dönemİnİn sİmgesİ 1830’lu yıllarda özellikle İngiltere’de Victorya döneminde, korseler, “kum saati” şeklindeydi. Kadınların nefes almalarını engellemeyen, hareket etmelerine izin veren bu korseler, fabrikalarda çok ucuza üretiliyor ve daha geniş çevrelere ulaşıyordu. 1917 yılına kadar çok moda olan korseler, o yıl ABD Savunma Bakanlığı’nın “Çelik tasarrufu yapmak için” kadınlara korse almama çağırısı yapmasına kadar devam etti. Birkaç yılda 28 bin ton metal tasarrufu yapıldı. Şimdi ise bu kadınsı giysi yeniden gözde… Üstüne üstlük korse akımı Türkiye’yi de etkilemiş durumda. Penti, korse satışlarının son yıllarda ivme kazandığını belirtiyor ve satışların yüzde 20 oranında arttığını söylüyor. Pentimizer adlı, şekillendirici bir koleksiyonu bulunan Penti’nin korseleriyle sıkı ve incecik bir vücuda sahip olmak mümkün. Marks&Spencer’da haftalık ortalama 500 adet korse satılıyor. Koleksiyonlarında ise 33 çeşit korse var. Elbise korsesi, body korse, paçalı korse, mide ve karın korsesi, etek korse, külot şeklinde korse bu çeşitler. 1930’lu yıllardan bu yana Beyoğlu’nda korse satan Kelebek Korse Mağazası’nda da durum farklı değil. Mağazada son üç-dört aydır korse satışları artmış durumda. Reklamların etkisinin bir hayli çok olduğunu söyleyen mağaza yetkilileri, yaz aylarında bu satışların daha da arttığını belirtiyor. Özellikle İngiltere’de iç çamaşırının kıyafet gibi kullanıldığı bir tarz moda olmuş durumda. Kadınlar artık vücutlarını daha sıkı ve güzel gösteren korseleri giyip dışarı çıkmayı tercih ediyor. Mesela İngiltere Marks&Spencer, üretime başladığı yeni serisinden her üç dakikada bir korse sattığını belirtiyor. Dünyaca ünlü internet alışveriş sitesi Ebay de son altı ayda korse satışlarında görülen artışın yüzde 185 olduğunu açıkladı. Ebay’in satış listesinde 2 bine yakın korse çeşidi bulunuyor. Mad Men dizisinde de elbiselerin altına giyilen korsenin etkisi görülüyor. Modacılar ne diyor? Genç neslin cesareti satışları patlattı Zeynep Tosun Müşterilerime her zaman korse veriyoruz. Elbisenin ağırlığı yerine korse kullanımıyla daha rahat hareket etme imkanı sağlıyoruz. Korsenin en büyük avantajı elbette vücudu sıkılaştırması ve elbisenizin içerisinde rahat etmenizi sağlaması. “Korse artık dış giyim oldu” Nihan Peker En son bir gelinlik diktim ve gelin iyi görünmek için tüm sıkıntısına rağmen korse giymek istedi. Şimdilerde ise korse artık dış giyim oldu. Dünyada da bizde de böyle bir trend var… Her türlü moda akımına rahatlıkla ulaşıyoruz. Ben de son koleksiyonumda şort görünümlü korselere yer verdim. “Farklı yorumlarla karşımıza çıkıyor” Dilek Hanif Korse, geçmişte kadın bedenini sıkan ve zorlayan bir çamaşır olarak görülüyordu. Bu aynı zamanda kadını güzel, diri ve şekilli de gösteriyordu. Burada bir kusur var ama değerliydi... Christian Dior’un 2012-13 SonbaharKış Couture koleksiyonunda da korseler dikkat çekiyordu. Buluşma 2013 - 49 KÜLTÜR MÜZİK KUTUSU HİKAYEM PARAMPARÇA EMRAH SERBES KİTAP DOĞU’DAN UZAKTA AMIN MAALOUF Ülkemizde hatrı sayılır bir okur kitlesi olan Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf’un uzun bir aradan sonra merakla beklenen yeni romanı ‘’Doğu’dan Uzakta’’, gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, hayalleri ve umutları olan bir grup insanın, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılmasını ve yıllar sonra eski arkadaşlarından birinin cenazesi nedeniyle tekrar ülkelerine dönmesinin hikayesini anlatıyor. “Doğu’dan Uzakta” savaşın gölgesinde değişen kimlikleri, ülkesinden ayrılmak zorunda olanların “göçmenliğini”, orada kalmayı seçenlerin “vatanseverlik” adına radikalleşmesini, bocalayıp da Araf’ta kalanların “yabancılaşmasını”, sonuçta bir savaştan dönmenin neden imkansız olduğunu anlatıyor. Maalouf, tabii ki bunu hakkını vererek yapıyor. (Yapı Kredi Yayınları) TUBİTAK-SAKLI DÜŞMAN EMRAH ABLAK Emrah Ablak’ın yedi yıl önce çizmeye başladığı “Tübitak” serisi uzun bir aradan sonra yeni çizgi roman albümüyle meraklılarının karşısına çıktı. Tübitak’ta çalışan bilim adamı Azmi Cankuş ile kurumun “halk tipi” kahramanı temizlikçi Bayram Efendi ve çevresindekilerin başına gelen komik öyküleri anlatan Ablak, iki yıldır üzerinde çalıştığı serinin ilk kitabının adını “Saklı Düşman” koymuş. “Tübitak” serilerinde iki kahraman var: Bilimadamı Azmi Cankuş ve temizlikçi Bayram Efendi. Maceranın peşinde hem birçok ülkeyi gezecek hem de keyifli bir çizgi roman okuyacaksınız. 50 - Buluşma 2013 Fenomen TV dizisi Behzat Ç’nin yazarı Emrah Serbes, yeni kitabı “Hikayem Paramparça”da, parçaları oldukça etkileyici bir şekilde bir araya getiriyor. Hem kendi hikayesini hem de memleketin hikayesini anlatıyor. (İletişim Yayınları) YAŞAM KOÇUM ARİSTO JULES EVANS DVD Paris’te Gece Yarısı Midnight in Paris Her filminde kendine başka bir şehri seçen ünlü yönetmen Woody Allen bu kez Paris’i kendine mesken tutmuş. “Midnight in Paris” Paris’e gelen genç nişanlı çiftin zaman içinde değişen ilişkisini konu alıyor. Gil (Owen Wilson) Inez’e (Rachel McAdams) sırılsıklam aşık, ancak ikisi de farklı dünyaların insanları. Gil, Hollywood’un gösterişli dünyasından da hayranı olduğu yazarların izinden gidip roman yazmak istiyor. Sosyal statü ve parayı seven maddiyatçı Inez ise aşırı muhafazakar ailesine çok bağlı. Genç adam Paris’in büyülü dünyasına aşık oluyor. Gece yarısından sonra birlikte olduğu hayal ürünü dostlarının dünyası artık onun için daha keyifli bir yer haline geliyor. Her sinema severin DVD arşivinde mutlaka bulunması gereken bir Woody Allen klasiği… Zamanda yolculuk yaparak 2 bin yıl geriye gidip Atina Okulu’nda 12 büyük filozoftan hayat dersleri almak ister miydiniz? Aristo, Platon, Sokrates gibi büyük isimler bu kitapta size yaşam koçluğu yapıyor. (Kuraldışı Yayınları) Fetih 1453 Son dönemin en çok konuşulan ve en büyük gişe başarılarından birinin sahibi olan Fetih 1453 filmi bu kez DVD olarak koleksiyonunuzun en nadide parçaları arasında yerini almayı bekliyor. Devrim Evin’in canlandırdığı Fatih Sultan Mehmet’in 21 yaşında İstanbul’u nasıl fethettiğini, dünya tarihini değiştirerek nasıl yeni bir çağı başlattığını, muhteşem görsel efektler eşliğinde izleyebilirsiniz. YEDİNCİ GÜN İHSAN OKTAY ANAR İhsan Oktay Anar, bu yeni düşüyle sizleri yine şaşırtacak. Çizgilerde değil kürelerde gezinecek, bilinen zamanların bilinmeyen anlarına yolculuk edeceksiniz. Alışık olmadığınız dünyanın kapısından girdiğinizde âşinalık hissedecek, kendinizi akışta yolculuk ederken bulacaksınız. (İletişim Yayınları) Hugo Unutulmaz filmlerin yönetmeni Martin Scorsese bu filmiyle Oscar dahil 41 ayrı uluslararası ödül kazanmıştı. Görkemli bir maceranın sihirli dünyasını bu DVD ile evinize getirebileceksiniz. Paris’te tren istasyonunun duvarları arasında yaşayan saatlerden sorumlu cingöz Hugo babasından kalan sırrı keşfeder. Ardından bir gizemi çözer ve etrafındaki herkesi değiştirebilecek ve Hugo’nun sevecen bir ev bulmasına yol açacak bir maceraya atılır. Herkes Aynı Hayatta Mehmet Erdem Albümün çıkış şarkısı olan, söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait “Hakim Bey”i dijital müzik platformları, radyo ve televizyon aracılığıyla dinlemeyen kalmamıştır. “Leyla ile Mecnun” dizisinin müziklerini beraber yaptığı Alper Atakan’ın prodüktörlüğünde kaydedilen “Herkes Aynı Hayatta” isimli albümde 10 şarkı yer alıyor. Hem Mehmet Erdem’in kendi bestelerinin, hem de unutulmaz eserlerin ustalıkla harman edildiği albümde “Leyla ile Mecnun” dizisiyle tanınan ve dijital platformlarda dinlenme rekorları kıran “Yalan”, “Polis” filminin soundtrack’i olan ve Mehmet Erdem’in etkileyici sesini kitlelere duyuran “Olur Ya” şarkılarının yanı sıra “Bir Harmanım Bu Akşam”, “Sen Mutlu Ol Ne Olur”, “Dünya Dönüyor” gibi daha önce seslendirilmiş ve klasikleşmiş eserler bulunuyor. Buluşma 2013 - 51 KÜLTÜR Marilyn’İn 50 yıl sonra ortaya çıkan mektupları P Ölümünden 50 yıl sonra ortaya çıkan tomarlarla yazısı Marilyn Monroe’nun hiç bilinmeyen ve tahmin edilemeyecek yönlerini ortaya çıkardı. Seks sembolü olarak tanıyorduk ama o bir entelektüelmiş. Pop kültürün önde gelen ikonlarından biri olan Marilyn Monroe hakkında gün geçmiyor ki yeni bir şey çıkmasın! Efsane yıldız Monroe’ya dair en son gelişme ise “Fragments” isimli kitap oldu. Ancak “Fragments”, unutulmayan yıldız hakkında bugüne kadar çıkanlardan oldukça farklı. En büyük özelliğiyse kitaptaki yazıların büyük kısmının Marilyn’in bizzat kendisi tarafından kaleme alınmış olması. Çok tartışılan kitap yıldızın “sarışın bomba” ve seks sembolü imajını altüst ediyor. Entel MarIlyn En seksi Hollywood ikonlarından biri olarak ölümsüzleşen Marilyn Monroe’nun yazdığı hiç yayımlanmamış edebi yazıları, samimi günlükleri, mektupları ve şiirlerini ilk defa gün ışına çıkarıyor, “Fragments”. Bununla da kalmıyor, kendisi yeterli eğitim görmemiş olsa da, parıltılı sahnelerin düşünceden uzak kadını sanılsa da gerçekte en zorlu yazarların sadık bir okuru olduğunu ve edebiyata olan yatkınlığını da kanıtlıyor. Kısacası bilinen imajının aksine, John Milton, Walt Whitman, Truman Capote, Flaubert, Conrad, Steinbeck, Hemingway, Beckett, Camus, Kerouac gibi yazarları hatta çok zor bir eser olarak bilinen James Joyce’un Ulysses’ini okuyan, şiirler yazan, göz kamaştırıcı sinema dünya- 52 - Buluşma 2013 Monroe’nun yazdıklarından… “Bu kadar cıvıl cıvıl bir kızı nasıl oynayabilirim?” “Endişeli, sinirli, dalgın ve kararsızım. Daha birkaç dakika önce platonun karanlık ve sessiz bir köşesinde gümüş bir tabağı fırlatıp attım. Yine de kendimi koyuvermeye hiç hakkım olmadığını biliyorum. Zaten, o noktaya gelirsem kendimi toparlayamayacağım için buna cesaretim de yok. Az önce tüm yediklerimi kusacaktım neredeyse. Üstelik çok yorgunum. Nasıl yaparım bilemiyorum; canlı, cıvıl cıvıl bir kızı oynamam gerekiyor. Tüm hayatım çok uzun süredir umutsuzlukla dolu ama ben yine de bu rolü sürdürmenin bir yolunu arıyorum…” (1950’ler) 2012 xxx Marilyn Monroe’nun yazdıklarından… “Başkası asla sevilemez” “İçimde daima derin bir ‘başkasının kârı olma’ korkusu var sanırım. Zaten hayat bana, birisinin gerçekten sevilmesinin asla mümkün olmadığını öğretti”. (1956) Marilyn’İn mektupları Şiir Ah, ne kadar isterdim Ölmüş olmayı, hatta hiç var olmamayı Uzaklara kaçmak isterdim Buradan ve her şeyden Yapabilir miyim acaba? sının içinde kendi hislerini ve düşüncelerini kâğıda geçiren yepyeni bir Marilyn Monroe imajıyla karşılaşıyoruz. En zorlu yazarların eserlerini kütüphanesine dolduran, ciddi ciddi okuyan, beraber olduğu erkeklerin entelektüel yönlerini adeta sömürerek her birinden bir şeyler kapan bir yıldızın gizli kalmış kişiliği bu. Bugüne kadar hep filmleri, cinselliği, güzelliğiyle yani kameraların önündeki hâliyle bilinmişti. Oysa kameraların yansıtmadığı gerçek hayatında kendisini satırlara aktarmış, sayfalarca yazısını başucundaki çekmecesine saklamıştı. Tüm bunların ortaya çıkması için yarım yüzyıl geçmesi gerekecekti. Daha Marilyn olmadan önce, Norma Jeane Mortenson adında 17 yaşında bir genç kızken yazmaya başladığı ve 1962’de ölümünden birkaç gün öncesine kadar hissiyatını döktüğü satırlar bugüne kadar en yakınında bulunmuş birkaç dostu dışında gizli kaldı. Kişisel mektupları, günlükleri, düşünceleri, kendisiyle tartıştığı iç sorunları, iş notları, hatıralarını ve hatta yemek tariflerini kâğıda aktardı. Onun daima en yakınında bulunan oyunculuk eğitmeni Lee Strasberg ve eşi tarafından mahremiyetine saygıdan dolayı gün yüzüne çıkarılmayan tüm yazıları, “Fragments”a göre gerçek zekâsı ve entelektüel yanı onlarca yıl gizledi. Yattı, dinledi, okudu Bir Marilyn Monroe uzmanı olan yazar François Forrestier de Monroe’nun bu gizli yönünü doğruluyor: “O bir sarışın bombaydı ama entelektüel olmaya da çalıştı” diyor. Ona göre “Yapımcılarla, aktörlerle, müzisyenlerle, pizzacılarla hatta ABD başkanı ve kardeşiyle de yatıyordu ünlü yıldız. Çünkü verebileceği tek şey buydu. Ama almasını da biliyor ve onları dinliyordu.” 54 - Buluşma 2013 1940’larda Elia Kazan’la ilişkisi sayesinde New York entelektüellerini tanır. Kazan’ın birikimi sayesinde sonradan kocası olacak Arthur Miller gibi yazarları okur, onun konuşmalarıyla bilgisini tazeler. 1954 yılında ilişki kurduğu fotoğrafçı Milton Greene ise onun için adeta hızlandırılmış okuma kursu olur. Bunu Milton Greene’in oğlu şöyle hatırlıyor: “Marilyn, Connecticut’taki evimizde aylarca kaldı. Havuz dâhil her yerde kitap okurdu…”. Eğitim eksikliğini böylelikle beraber olduğu erkeklerin kültürlerinden ve kitaplardan doldurmaya çalışır Marilyn. Hayatına başka erkekler ve onlarla beraber başka kitaplar girer. Marilyn eğitmeni Lee Strasberg sayesinde kitaplarla bir hayli haşır neşir olur. Yazar kocası Arthur Miller da onun okuma çabalarında bir mihenk taşı olur. Miller onun entelektüel aşkıdır. Psikiyatrı Ralph Greenson sayesindeyse Freud’a ilgi duyar ve “Totem ve Tabu”yu okumaya başlar. Laurence Olivier ile çalışmaları onun engin tiyatro bilgisinden yararlanmasını ve Shakespeare’i tanımasını sağlar. FBI tarafından aranan sol görüşlü militan Frederick Vanderbilt’le ilişkisi ise ideolojik bir eğitim olur. Gramsci gibi ideologları onun sayesinde okur. Bir yandan da şiirler yazar ve bunları ancak çok yakınlarına gösterir. Bunlardan biri de gazeteci dostu Norman Rosten’dir. Rosten’e göre Marilyn’de “hâkimiyeti olmasa da bir şairin içgüdüsü ve hassasiyeti vardır”. Kısacası Marilyn bir yanda yürek yakan sarışını canlandırırken öte yandan da iç dünyası daha zengin bir insan olmanın mücadelesini verir. Ön planda olan yaldızlı imajının yanında mayoyla, entelektüellerin bile okumakta zorlandığı James Joyce’un Ulysses’ini okurken verdiği pozlar kimseye inandırıcı gelmez ama o yazdığı notlarında şunları söylemektedir. “Edebiyat benim kurtarıcım olacak!” “Delilerle beraber kapatıldım…” (Dinlenme kürü bahanesiyle 1961’de kapatıldığı New York’ta bir psikiyatri hücresinde yazdığı mektup…) “Sevgili Lee ve Paula, Dr. Kris beni New York Hastanesi’nin psikiyatri bölümüne yatırdı ve doktorum olamayacak iki budala doktorun ellerine teslim etti. Size haber veremedim zira burada zavallı delilerle kapatılmış durumdaydım. Bu kâbus devam ederse burada delireceğim kesin. Burası kesinlikle bulunmam gereken son yer. Lee, lütfen Dr. Kris’i zihin sağlığımın iyi olduğuna ve ‘Rain’deki rolüme iyi hazırlanmam için çalışmalara başlayabileceğime ikna ederek, bana yardım edin!” HHH “Geçen gece bir kere daha tüm geceyi uykusuz geçirdim. Bazen gece denilen şeyin neye yaradığını merak ediyorum çünkü gerçekte benim için gece diye bir şey yok gibi. Tamamı bana sonu olmayan uzun bir gün gibi geliyor; korkunç! Ama yine de uykusuzluğumu faydalı kılmaya çalıştım ve Sigmund Freud’un yazışmalarını okumaya başladım. Kitabı açınca daha ilk sayfada Freud’un portresini gördüm ve gözyaşlarına boğuldum; fotoğrafı ölümünden hemen önce çekilmiş olmalıydı ki sonu hayalkırıklığı ve hüzünle bitmiş gibi çökmüş görünüyordu. Dr. Kris, bana onun daha çok bedenen ızdırap çektiğini söyledi. Ama yine de ben içgüdülerime güveniyorum. Onun mutsuz olduğunu biliyorum çünkü yüzünde melankolik bir bıkkınlık taşıyor.” (1960) Buluşma 2013 - 55 DİJİTAL DİJİTAL DÜNYANIN ÖNCÜ MARKASI: ALLIANZ 2011 Eylül ayında Allianz Türkiye olarak pazarlama iletişimi alanında interaktif mecra yatırımlarımıza başladık. Dopdolu geçen 2012 yılının sonuna gelindiğinde Allianz Türkiye’nin Facebook sayfası, 230.000 takipçiye ulaştı. 2012’de yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz birçok dijital projenin 2013 yılında da devamını getirecek, Allianz müşterilerimize ve dijital dünyada bizi takip eden takipçilerimize fırsatlar sunmaya devam edeceğiz. Emekli TV Kasım 2012’de yayına başlayan dünyanın ve Türkiye’ninilk emeklilik temalı internet televizyonu Emekli.Tv, birbirinden renkli programları ve muhteşem ödülleriyle 2013 yılı boyunca yayın hayatını sürdürmeye devam edecek. Emekli. Tv, içeriğindeki programlarla eğlenceli vakit geçirmenizi sağlarken, aynı zamanda Bireysel Emeklilik Sistemindeki gelişmeleri de yakından takip etmenizi sağlıyor. 2013’te yepyeni tasarımı ve içeriğiyle yayınına devam edecek olan Emekli.Tv’ye cep telefonu ve tabletleriniz üzerinden erişerek bireysel emeklilik sistemi ile ilgili bilgilere ulaşabilir, eğlenceli videolar ve oyunlar ile eğlenceli dakikalar geçirebilirsiniz. 56 - Buluşma 2013 YIL BOYUNCA NELER YAPTIK? A llianz, faaliyet gösterdiği ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 9 ülkede tüm sporseverlerin katılabileceği “Allianz Futbol Dünya Turu” adında bir organizasyon düzenledi. Facebook üzerinden yarışmaya katılan kullanıcılara sorduğumuz sorulara en kısa sürede en çok doğru cevabı veren 16 katılımcı finale kaldı. Finalistler, Okay Karacan tarafından düzenlenen workshop’ta bir spor muhabirinin sahip olması gereken özelliklere ve “spor haberi nasıl yapılır” sorusunun cevabına dair bilgiler aldı. Gün sonunda ise hem Türkçe hem de İngilizce haber hazırlayarak yarışmanın galibi olmaya çalıştılar. Allianz Futbol Akademisi’nin birincisi olarak Futbol Dünya Turu seçmelerinde Allianz Türkiye’yi temsil eden Ulaş Gürşat 2 gün boyunca Münih’te unutulmaz bir deneyim yaşadı. Elemelerin galibi Allianz Futbol Dünya Habercisi olarak 1 ay boyunca Allianz Futbol Dünya Turu’na katıldı ve projeye katılan ülkeleri geçerek futbolun uluslararası çeşitliliği ile ilgili deneyimlerini videolar, bloglar ve fotoğraflar aracılığı ile paylaştı. Allianz Futbol Akademisi Allianz ile Kendi Türk Filmini Yarat F acebook kullanıcıları “Allianz ile Kendi Türk Filmini Yarat” adlı uygulama ile nostaljik bir Türk filminin yönetmenliğini üstlendi. Kullanıcıların isterlerse fakir oğlan-zengin kız, isterlerse de zengin oğlan-fakir kız aşkını senaryoya taşıyabilecekleri uygulama unutulmaz Yeşilçam repliklerini, nostaljik müzikler ve İstanbul görüntüleri tamamladı. Sosyal medyada yoğun ilgi gören uygulamaya facebook.com/AllianzTurkiye üzerinden ulaşabilir, siz de kendi Türk filminize yönetmenlik yapabilirsiniz. Gençler Münih Futbol Kampı A llianz, Gençler Münih Futbol Kampı ile bu kez 14-16 yaş arasındaki futbol tutkunu gençlere hayatları boyunca unutamayacağı bir deneyim yaşama fırsatı sundu. Katılımcıların “Futbol tutkusunu anlatan” fotoğrafları deneyimli spor yazarı Okay Karacan ve Eski Milli Futbolcu Metin Tekin’in de bulunduğu jüri tarafından değerlendirildi. Jürinin seçtiği Furkan Koçak, Timuçin Vatansever ve Şahin Coşkun Münih’te düzenlenen “Gençler Münih Futbol Kampı”na katılma hakkını ederek harika bir deneyim yaşadı. 21 ülkeden gençlerin katıldığı 4. Gençler Münih Futbol Drive Master A llianz Global, yol güvenliği konusundaki uzmanlığıyla sürücüleri güvenli sürüş konusunda bilgilendirmek için “Drive Master” adlı Formula 1 oyununu hayata geçirerek konu hakkındaki önemli bilgileri kullanıcılara F1 deneyimini yaşatarak sunmayı hedefliyor. Biz de Allianz Türkiye olarak bu eğlenceli oyunu Türkiye için uyarladık. Allianz Türkiye Facebook sayfamızdan ulaşılabilecek olan Drive Master oyununda, oyun süresince telefonlarına gelen çağrılar ve kısa mesajlar ile dikkati dağıtılacak olan kullanıcılar, Mercedes AMG Petronas F1 pilotu Nico Rosberg’in tur zamanını geçmeye çalışacaklar. 21 Aralık 2012 – 28 Şubat 2013 tarihleri arasında oynanacak oyunlarda en iyi 10 tur zamanı yapan kullanıcılara Lisanslı Mercedes F1 ürünleri hediye edilecek. Oyunun, güvenli sürüş konusunda sürücüleri bilinçlendireceği ve dijital alanda yaratıcı ve eğlenceli bir iletişim olacağı düşünülüyor. Kampı’nın katılımcıları, 5 gün süren bir futbol şöleni yaşadılar. Dünyanın dört bir yanından gelen gençler,FC Bayern Münih’in antrenman sahasında altyapı antrenörleriyle idmana çıkmanın yanı sıra Bayern Münih’in dünyaca ünlü yıldızlarıyla da tanıştılar. Katılımcılarımız, Münih şehrini gezme fırsatına da sahip oldukları gibi, Allianz Arena’yı gezme imkanı yakaladılar ve Allianz Arena’da FC Bayern Münih’in Bundesliga maçını seyrettiler. 2013’te 5.’si gerçekleştirilecek Gençler Münih Futbol Kampı’na katılmak isteyen 14-16 yaş aralığındaki gençler facebook.com/AllianzTurkiye adresini takip ederek bu yıl düzenlenecek yarışmaya katılabilir ve unutamayacakları bir deneyimin ilk adımını atabilirler. 300 Sigortalı A llianz Türkiye Facebook sayfasında başlattığımız “300 Sigortalı” uygulamamıza gelen kullanıcılar ordularını kurup destanlar yazdı ve gerçekleştirdikleri aksiyonlara göre puanlar kazandı. On binlerce kullanıcı 300 Sigortalı’dan biri olmak için kıyasıya bir yarışın içerisine girdi. Ordularıyla savaşan, yazdıkları destanlarla en çok puanı toplayan 300 kullanıcı ise LED TV, iPad, iPhone gibi teknolojik ödüller ve Allianz Türkiye’den Kişisel Güvence Sigortası kazandı. YAŞAM 20 ünlü isim UNICEF’in yardım kampanyası için fotoğraf makinelerini boyunlarına astılar ve İstanbul sokaklarında kayboldular. Aralarında kimler yok ki... Ahmet Ümit’ten Türkan Şoray’a, Mehmet Günyeli’den Ayşe Kulin’e herbiri değerli isimlerin objektifinden özel kareler ve bu karelerin neler hissettirdikleri... İşte, yakında bir albüm olarak da yayınlanacak karelerden sizin için seçtiklerimiz... ÜNLÜLERİN OBJEKTİFİNDEN Benim İstanbul’um... 58 - Buluşma 2013 Mehmet Günyeli “İKİYÜZLÜ İSTANBUL adını verdiğim bu panoramik fotoğrafımla büyülü güzellikteki İstanbul’un modern ve çağdaş yüzünü gökdelenlerle, eski, yaşlı ve hüzünlü yüzünü ise gecekondu görüntüleriyle tek bir karede anlatmak istedim. İstanbul benim vazgeçilmezimdir…” Buluşma 2013 - 59 Zeynep Fadıllıoglu “... İstanbul’un içinde birkaç İstanbul var... Burası rüya gibi bir şehir... Kalbi nerede atıyor bilmiyorum ama İstanbul, devamlı koşturup bir şey yapmaya çalışıyor gibi. Şehirde mimari olarak çok kötü bulduğum çok sayıda yapı var o nedenle belki İstanbul’da eski bir devirde yaşamak isterdim... Ancak bir yandan da bu şehrin dinamiğini seviyorum, genç kültürünü seviyorum. O bakımdan da şu anda yaşamaktan memnunum... İstanbul’da iyi işler yapılıyor ancak biraz daha kültürü, biraz daha görgüsü yüksek insanların değişmeyecek ana tasarımlarda söz sahibi olması gerekiyor. Bilhassa restorasyonlarda...” Ahmet Ümit “Mihrimah Sultan Cami’nin kubbeleri... Mimar Sinan’ın kimbilir kaç kez düşünüp, kaç kez hesaplayıp yaptığı kubbelerin üstünde unutulmuş iki iskemle. Ne zaman konulmuş belli değil, üzerine oturanlar kim onlar da belli değil. Ne konuştuklarını da bilmiyoruz ama 400 küsur yıllık tarihi caminin kuleleri arasında bir muhabbet olduğu gerçek... İyilik, güzellik ve doğruluk üzerine bir muhabbet olsun deyip bastık deklanşöre...” Ayse Kulin “… bana göre İstanbul’un bin tane kalbi vardır. Nazım’ın şiirinde olduğu gibi her tarafta atar… İstanbul erkek olamayacak kadar değişken bir şehir… Yani ruh halleri değişik, biraz fingirdek, çok hareketli, müthiş enerjisi olan bir şehir. Ne yapacağı belli olmayan, şımarık, edepsiz, şirret bir kadın gibi… Bana İstanbul’u bir noktadan anlatın deseler, bunlardan biri yedi yılımın geçtiği Robert Koleji olurdu. Bana deseler ki dünyaya bir daha gelsen, ya da otur bir yedi sene seç sana o günleri yeniden yaşatalım. O kolejde geçirdiğim yılları seçerdim kesin...” EVİNİZİ RİSKLERE KARŞI GÜVENCE ALTINA ALMANIZ MÜMKÜN Tüm Ev Sigortası Allianz Tüm Ev Sigortası ile konutunuzu ve isteğe bağlı olarak içinde yer alan eşyalarınızı yangından hırsızlığa ve su baskınına kadar birçok riske karşı güvence altına alabilirsiniz. Hangi riskler güvence altında? • Yangın, yıldırım, infilak • Hırsızlık • Sel / su baskını • Deprem • Dahili su hasarları • Fırtına • Kar ağırlığı • Hava taşıtları çarpması • Kara taşıtları çarpması • Yer kayması • Duman • Grev, lokavt, kargaşalık, halk hareketleri, kötü niyetli hareketler, terörizm riskleri ve poliçe kitapçığında belirtilen daha birçok riskleri Tüm Ev Sigortası ile güvence altına alabilirsiniz. Allianz Acenteleri / 444 45 46 60 - Buluşma 2013 Buluşma 2013 - 61 Ercan Arslan “İstanbul’da sisler içinde bir vapur kimbilir bu kaçıncı seferi dünden bugüne. İstanbul’da kıyıdan kıyıya her yolculuk hüzünlü bir ayrılık, coşkulu bir kavuşmadır aslında…” Türkan Soray “İstanbul benim her şeyim… Gözümü açtığım, havasını koklayarak büyüdüğüm, her semtinde, her köşesinde acı tatlı anlarımı barındırdığım büyülü şehrim… Bu şehri bu denli güzel yapan, İstanbul’umun Boğaz’ı mıdır? Erguvanları mıdır? Tarihi midir? Yahya Kemal midir? Bilemiyorum… Ben yıllarca İstanbul’un güzelliğini içime sindirmişim, beynime kazımışım… Farkında olmadan… Annemin kucağı gibi ısınmışım, alışmışım, sevmişim, hayran olmuşum, aşık olmuşum… Şimdi çarpık kentleşmeyle, şekilsiz binalar gördükçe içim acıyor. Ama hiçbir şey İstanbul’umun güzelliğini bozamıyor…” Kezban Arca Batıbeki “İstanbul; doğduğum, büyüdüğüm yer olmasının yanı sıra benim için çok fazla anlamı olan bir şehir. Ben İstanbul’u, şehre kısa süreliğine gelmiş turistler gibi yaşayanlardanım ki bence doğrusu da bu. Güzelliği, tarihi, karmaşası ve rengiyle böyle bir ilgiyi hak eden dünyadaki en özel birkaç şehirden biri çünkü. Bu nedenledir ki; Galata Kulesi’nin 62 - Buluşma 2013 Haliç tarafından görünen İstanbul coğrafyası, fotoğrafım için en doğru açı gibi göründü. Salacak’taki evimiz, her gün baktığım tarihi yarımada, sürekli kullandığım Harem-Sirkeci feribotu, Tünel’deki atölyemin hemen yanı başındaki, yakın arkadaşlarımın yaşadığı Galata Kulesi civarı, hayatımı geçirdiğim tüm adresler aynı karede neredeyse...” Buluşma 2013 - 63 HABERLER YATLARA ÖZEL MAVİ DALGA POLİÇESİ Yat sigortacılığı sektöründe lider konumda yer alan Allianz Sigorta, sigortalılarına sunduğu yat ürünü “Mavi Dalga” poliçesiyle tekneleri denizde ve karada en geniş risk olasılıklarına karşı güvence altına alıyor. ALLIANZ STADYUM AİLESİNİ GENİŞLETİYOR A Dünyanın önde gelen sigorta şirketlerinden Allianz Group, spora ve sporcuya verdiği önemi her fırsatta öne çıkarırken, futbol dünyasında adını verdiği stadyumlara iki yenisini daha katıyor. A Almanya’nın Münih kentinde bulunan Allianz Arena’nın atmosferini ve başarılarını Fransa, ve İngiltere’ye de taşımaya karar veren Allianz Group, 2012 yılının başında Sidney’de bulunan stadyumun Allianz Stadium adını almasının ardından, Nice’de Allianz Riviera, ve Londra’da Allianz Park stadyumları ile sporseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Fransa’nın Nice kentinde yer alan Allianz Riviera stadyumu için uzun dönemli isim hakkı anlaşmasına imza atan Allianz, İngiltere’nin Saracens Rugby Club ile yapılan ortaklık anlaşmasıyla, kulubün tamamen yenilenen stadyumunun isim hakkını da aldı. Fransa’nın Nice kentinde inşa edilen 45 bin kişi kapa- Allianz Sigorta, yatları “Mavi Dalga” poliçesiyle; denizde, karada, indirilme esnasında, deniz kazası, korsanlık, yangın, deprem, infilak gibi pek çok risk teminatı kapsamında koruyor. Yatların ekipmanlarını ve takma motor gibi dış donanımlarını da kıyıda, depoda ve tamir halindeyken teminat altına alıyor. Özel amaçlı kullanılan tekneler için düzenlenen “Mavi Dalga” poliçesi, tekne sahiplerinin sigorta ihtiyaçlarına yönelik hazırlanan kapsamlı bir ürün olma özelliğine de sahip. Poliçe; tekne teminatına ek olarak, çekme kurtarma masrafları, makine hasarları genişletme, kişisel eşya ve balıkçılık ekipmanları, elektronik cihaz ve tekne personeli için ferdi kaza teminatı da sunuyor. siteli yeni stadyumun 2013 yılında açılması planlanıyor. Allianz Riviera futbol maçlarının yanı sıra diğer sporlara ve kültürel aktivitelere, konserlere ve şovlara da ev sahipliği yapacak. İngiltere’nin başkenti Londra’nın önemli kulüplerinden 2011 şampiyonu Saracens Rugby Club’ın Copthall stadyumu yenilenerek 2013 yılı itibariyle Allianz Park olarak anılmaya başlanacak. Allianz Park stadyumu senenin her günü kullanılabilecek ve Londra’nın Barnet bölgesinde bulunan okullara ücretsiz olacak. Saracens Rugby Club’ın maçlarını oynayacağı günlerde Allianz Park, son sistem teknolojisiyle geleneksel rugby heyecanını bir araya getirecek. ALLIANZ SİGORTA ÇALIŞANLARI VAN’DAYDI T Türk halkının sigorta ihtiyaçlarına A’dan Z’ye çözümler sunan Allianz Sigorta, 23 Ekim 2011 tarihinde Van’da yaşanan ve bölge halkını derinden etkileyen deprem felaketinin ardından Van’ın Mollakasım Köyü’nde bir ilkokul, sağlıkevi ve lojman inşa ederek, açılışlarını 2012 yılının Ağustos ayında gerçekleştirdi. Projenin sürdürülebilir olmasını hedefleyerek yola çıkan Allianz Sigorta, 2012 yılının sonunda “Van Dilek Ağacı ” projesini geliştirdi. Okulda öğrenim gören çocukların dilekleri, Allianz Sigorta Genel Müdürlük binasında kurulan çam ağacının dallarını süsledi, gönüllü çalışanlar çocukların dileklerini yerine getirmek üzere harekete geçti. Toplanan hediyeler okula ulaştırılmak üzere ağacın altını süslemeye başladı. Allianz’ın geleneksel hale gelen yıl sonu balosunda ise, okuldaki çocukları ziyaret etmek isteyen çalışanlar arasından yapılan çekiliş sonucunda 4 kişi Van’ın Mollakasım Köyü’ne 64 - Buluşma 2013 giderek hediyeleri çocuklara bizzat verme şansını yakaladı. Çalışanların yeni yıl öncesinde topladıkları hediye paketleriyle köyü ziyaret eden ekip, yaşama geçirilen sosyal sorumluluk projesinin mutluluğunu ve öğrencilerin yılbaşı dileklerini gerçekleştirmenin sevincini yaşadılar. Allianz Grup ve Allianz Sigorta olarak sürdürülebilir sosyal sorumluluk projelerine büyük önem verdiklerini belirten Allianz’ın Türkiye CEO’su Alexander Ankel Mollakasım Köyü’nde inşa ettikleri tesisleri çocuklar ve gençlerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak üzere hayata geçirdiklerini belirtti. ALLIANZ, SÜRÜCÜLERİ ZORLU HAVA KOŞULLARINA KARŞI UYARIYOR Dünyanın önde gelen sigorta şirketlerinden Allianz, zorlu mevsim koşullarında ortaya çıkan ve kazalara neden olabilecek durumlara karşı önlemler sunarken, sürücüleri sonbahar ve kış aylarında yaşanan yoğun sis, ıslak ve kaygan zemine karşı uyarıyor. A Allianz’ın,sürücülere özel hazırladığı kış sürüş rehberinde sonbaharla birlikte gelen sis ve yağışların trafik kazalarına yol açan nedenler arasında ilk sırada yer aldığı belirtiliyor. Rehberde yer alan diğer kaza nedenleri arasında süratli araç kullanımı, sert frenleme ve manevra sırasında yoldan savrulma yer alırken, kaymalar da trafik kazalarına neden olan unsurların başında geliyor. Sürüş tekniklerinin de bulunduğu rehberde, deneyimsiz sürücüler, zorlu kış koşullarında daha dikkatli olmaları ve kurallara uymaları yönünde uyarılıyor. Sürücülerin özellikle sonbahar ve kış aylarında daha yorgun olduğuna dikkatleri çeken rehberde, havanın erken kararıyor olmasının sürücülerin görüş mesafesinin azalmasına neden olduğu belirtiliyor. Allianz, sürücülere yolculukları kısa olsa bile olumsuz bir olay yaşamamaları için öncelikli olarak araç bakımlarını yaptırmalarını tavsiye ediyor ve seyir halindeyken kontrollü olmaları konusunda önerilerde bulunuyor. Buluşma 2013 - 65 sudoku 7:HÈI:N:CĐ 9yC:B0 orta kolay I6H6GGJ;A6G>C>O96 '*9:KA:I @6I@>H>### =Ze^b^oZbZ`a^a^č^b^o^^ccboYZjojcnèaaVgdaYjčjcjYēcgo#DnhVē^bY^YZcgV]ViW^gZbZ`a^a^č^ eaVcaVbV`bb`c#ĐēiZBireysel Emeklilik SistemiWjcjc^^ckVg#=VnViècèoèZbZ`a^a^č^c^oYZYZVncè gV]Viaè`aVYZkVbZii^gZW^abZc^o^^c### zor &-nVēècèYdaYjgbjē!]Zg`Zh7^gZnhZa:bZ`a^a^`H^hiZb^ÉcZ`VièaVW^a^g#&DXV`'%&(iVg^]^^i^WVg^naZibW^gZnhZa ZbZ`a^a^``VièaèbXèaVgèYZY^`aZg^Vnaè``Vi`èeVnècèc'*È^dgVcçcYV9ZkaZi@Vi`çhçVkVciV_ècVhV]^e daVXV`aVgYèg# 6aa^Vco^aZ7^gZnhZa:bZ`a^a^`H^hiZb^ÉcZ`VièaYèčècèoYV!jobVcW^g`VYgd^aZncZi^aZckZ^]i^nVXVjn\jc WZa^gaZcb^ē[dcaVg^aZnViègèbēVchèZaYZZYZgh^c^o# çözümler 66 - Buluşma 2013 Đēh^oa^`!iZ]a^`Za^]VhiVaè`aVgkW#g^h`aZg^aZ`VgēèaVēèabVhè]Va^cYZkZg^aZc@Vi`çEVnçyYZbZ<kZcXZh^! 6aa^VcoÉècVcaVēbVaçdaYjčjhVčaç``jgjbaVgçcYV'%ÈnZkVgVc^cY^g^bhZZcZ`aZg^! 6bWjaVch\cYZg^b^!ièWW^YVcèēbV]^obZi^kZZkYZWV`èb]^obZi^\^W^BZY^`Va6h^hiVch HizmetleriÉcYZcnVgVgaVcVW^a^gh^c^o# 6aa^Vco:bZ`a^a^`^aZnViçgçbaVgçcçoçcbZnkZh^c^ZbZ`a^a^`YcZb^c^oYZideaVnçc### kolay zor orta 6ngèXVYV]V[VoaVVkVciV_^ZgZc6aa^Vco7:HPlus hoaZēbZc^okVghVXgZih^odaVgV`hjcjaVc0 9ZkaZi^c`VièaèbXèaVgVYècVnViègVXVčè`Vi`èeVnèb^`iVgè!nèaaè`WgiVh\Vg^XgZi^c'*É^c^\ZZbZnZXZ`i^g# Allianz Acenteleri veya 444 45 46 www.allianzemeklilik.com.tr
Benzer belgeler
Buluşma Dergisi, 2013 Sayı 2 / 5,90 Mb
adet üretilmiş. Her biri imzalı ve sertifikalı sunuluyor. (coprodotto.it)
Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb
Öncelikle Allianz’ın geçirmiş olduğu harika yıl için hepinize
teşekkür etmek istiyorum. Arkasında Avrupa’nın en büyük sigorta şirketi, AA notlu Allianz SE’nin yer aldığı Allianz, 2012
yılında da ve...
Buluşma Dergisi, 2014 Sayı 2 / 5,5 Mb
Öncelikle Allianz’ın geçirmiş olduğu harika yıl için hepinize
teşekkür etmek istiyorum. Arkasında Avrupa’nın en büyük sigorta şirketi, AA notlu Allianz SE’nin yer aldığı Allianz, 2012
yılında da ve...
Buluşma Dergisi, 2014 Sayı 1 / 6,80 Mb
Öncelikle Allianz’ın geçirmiş olduğu harika yıl için hepinize
teşekkür etmek istiyorum. Arkasında Avrupa’nın en büyük sigorta şirketi, AA notlu Allianz SE’nin yer aldığı Allianz, 2012
yılında da ve...
Buluşma Dergisi, 2016 Sayı 1 / 13,7 Mb
yılında da verdiği sözleri tuttuğunu ve sektördeki finansal olarak güçlü ve sağlam şirketlerden biri olduğunu kanıtlamış oldu.
Bu durum sigortalılarımız, acentelerimiz ve diğer iş ortaklarımız açıs...