Şirketler Grubumuz Filipinler`e İhracata Hazırlanıyor Yumurtadan
Transkript
Kasım 2014 Sayı:205 Şirketler Grubumuz Filipinler’e İhracata Hazırlanıyor “MARKA OLMAK” BİR KURUM İÇİN EN YÜKSEK TİCARİ BAŞARI NOKTASIDIR… Küreselleşen dünyada teknolojinin sağladığı hızla artık faaliyet gösterdiğiniz sektörde farklılaşmak bundan 20 yıl öncesine kıyasla çok daha zor. Çünkü bulunan her icat, erişilen her gelişme, yapılan her yenilik dünyanın birçok noktasına eş zamanlı ulaşabiliyor. Peki, “aynıymış gibi” görünen bir çok alternatif varken; tercih edilmeyi ve vazgeçilmez olmayı nasıl sağlayacaksınız? İşte tam burada yüzyılın en önemli kavramı devreye giriyor: “Markalaşma”… Marka olmayı başarmak, bir kurum için en yüksek ticari başarı noktasıdır. Yıllar içinde kurumlar işlevselliğini yitirse de markalar yaşamaya devam ederler, ölümsüzdürler. Marka olmayı başardığınızda, bulunduğunuz pazarın sadece bir parçası olmaktan çıkar ve ‘kural belirleyici’ye dönüşürsünüz. Yoğun emek gerektiren ve yıllar alan markalaşma sürecinde; tüketiciye sunduğunuz vaatlerde sade ve anlaşılır olurken, kaliteyi her zaman en yukarıda tutmaya odaklanmalısınız. Tüketici yıllar içinde her alanda kendine bir marka seçer, onu benimser ve o markayla arasında duygusal bir bağ kurar. Eğer bir gıda firmasıysanız, sofranın en önemli buluşma alanı olduğu Türkiye’de, tüketicinin sevinçli anlarının, kutlamalarının, düğünlerinin ve daha nice özel anlarının gizli işbirlikçisi olmaya adaysınızdır. Bu yüzden de tüketici güvenmek ister, marka olmak bir açıdan da tüketici güvenini kazanmak demektir. Bu noktadan sonra aslolan bu güvenin devamlılığını sağlamaktır. Böylece, sektörünüzde krizler de olsa, dünya devleri de gelse; tüketici gönül bağı kurduğu markayla yola devam eder. Keskinoğlu olarak, 51 yıldır en önemli marka düsturumuz yüksek kalite ve şeffaflık oldu. Ürünlerimizi de, üretimimizi de, üretim tesislerimizi de hep bu bakış açısıyla geliştirdik. Soyadımızı verecek kadar değer atfettiğimiz markamıza güvendiğimiz için tesislerimizi de denetime açtık. Böylelikle isteyen tüketicilerimiz, piliç eti ve yumurta ürünlerimizin soyağacına varana kadarki tüm bilgilerine ulaşabildi. Bununla da kalmayıp üretimimizi 7/24 canlı yayına taşıdık. Bugün yarım asrı geride bırakabildiysek, bu başarıyı tüketicilerimizin duyduğu güvene ve 4 bin kişilik büyük Keskinoğlu ailesinin özverili çalışmalarına borçluyuz. Kurucumuzun bizlere bıraktığı en büyük miras olan “Çocuklarıma yediremeyeceğim hiçbir ürünü tüketicime de sunmam” inancı, her bir Keskinoğlu çalışanının içselleştirdiği bir marka felsefesine dönüştü. Keskinoğlu olarak bugün, bağımsız marka değerlendirme kuruluşu olan Brand&Finance’in gerçekleştirdiği “Türkiye’nin En Değerli Markaları” araştırmasında Türkiye’nin 35’inci markası olmaktan ve 75 ülkeye yaptığımız ihracatla global markalar ligine Türkiye’nin adını taşımaktan büyük gurur duyuyoruz. 75 ülkeye gerçekleştirdiği ihracatla sektörünün ihracat lideri olan ve beyaz et sektörünün toplam ihracatının yüzde 10’unu tek başına karşılayan şirketler grubumuz, Türkiye için yeni bir pazarın daha kapısını aralamaya hazırlanıyor. Son 3 yıldır Filipinler’e ihracat yapabilmek için çeşitli çalışmalar yürüten Filipinler Türkiye Konsolosluğu Ticaret Ateşesi Cezmi Beşoğul ve Filipinler Tarım Bakanı Müsteşarı Jose. C. Reano ile temaslarda bulunan Keskin Keskinoğlu “Son 3 yıldır Filipinler’e ihracat yapabilmek için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Üretim kalitemizi yerinde görebilmeleri için yetkilileri Türkiye’ye davet ettik. Filipinler Tarım Bakanlığı Veterinerleri 2015’in ilk çeyreğinde Akhisar’daki tesislerimizi ziyaret edecekler. Türkiye’ye gelecek ekip tesisleri inceleyecek ve arkasından da ihracat için onay süreci başlayacak. İkinci çeyrekte ise ihracatın başlamasını hedefliyoruz. Filipinler’in 2013 yılındaki piliç eti üretimi 827 bin ton, ithalatı ise 147 bin ton. Beklentimiz Türkiye’den ilk aşamada Filipinler’e 30 bin ton ihracat yapmak. Ağırlıklı olarak bütün piliç, kanat ve baget ihracatı yapılacağını tahmin ediyorum. Bu ihracatın ticari değeri ise 60 milyon doları bulacak. Keskinoğlu olarak biz bu ihracatın 20 milyon dolarlık kısmını tek başımıza karşılamayı hedefliyoruz. Zaten pazarı tanıyoruz, çünkü 5 yıldır ülkeye zeytinyağı ihraç ediyoruz. Ayrıca, pazardaki konumumuzu güçlendirmek üzere bir ana distribütörle anlaşmak için çalışmalarımızı da hızlandırdık” dedi. Yumurtadan İlham Alan Çocuklar, Keskinoğlu’nda… Yumurta Üreticileri Birliği’nin düzenlediği “Hayatın Kaynağı Yumurta ve Yumurta Keşifleri” resim yarışmasına Akhisar Koleji’nden katılan ve yarışmanın ikincisi olan Duru Bektaş ve okul arkadaşları şirketimizi ziyaret ettiler. Akhisar Koleji’nin fotoğrafçılık kulübü, okul müdür yardımcısı, 4 öğretmeni ve 15 öğrencisinin katıldığı geziye, yönetim kurulu başkanımız Fevzi Keskinoğlu, yönetim kurulu başkan yardımcımız Mehmet Keskinoğlu ve yönetim kurulu üyemiz Keskin Keskinoğlu ev sahipliği yaptı. Öğrencilere klasik araç müzesini bizzat gezdiren Keskin Keskinoğlu, “Sizin gibi pırıl pırıl gençlerin kazandığı her başarı çok değerli, arkadaşınız Duru Bektaş’ı da resim yarışmasındaki derecesinden dolayı tebrik ederim. Yumurta yaşamın en doğal mucizelerinden biri aslında ve uzmanlar sağlıklı beslenme için de her gün 1 tane yumurta yememizi öneriyor. Sağlıklı yaşamın temeli çocukluk döneminde atılır. Sağlıklı nesillerin gelişmesinde ise beslenme ve eğitim başta gelir. Bildiğiniz gibi bizlerde hem çocuk, hemde erişkin beslenmesinde son derece önemli olan piliç eti ve yumurtayı üretiyoruz. Dedemin 51 yıl önce kurduğu bu tesislerde sizlerin gönül rahatlığıyla tüketebileceği yumurta ve tavuk ürünlerini titizlikle üretiyoruz” dedi. Açıklamalarına devam eden Keskinoğlu “Biz büyükleriniz olarak sizlerin her başarısından büyük gurur duyuyoruz. Hepinize uzun, sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yaşam diliyorum” şeklinde konuştu. Keskinoğlu Satış Akademisi Eğitimlerine Devam Ediyor Şirketler grubumuz, satış potansiyelini geliştirmek, satış yetkinliğini artır“Şirketler grubumuz, satış mak ve rekabette farklılık yaratmak amacıyla “Satış Akademisi” kapsapotansiyelini geliştirmek, mında Türkiye’nin 21 bölgesinden satış yetkinliğini artırmak ve rekabette farklılık satış şeflerine, Kasımın 2. haftasında yaratmak amacıyla “Satış Akhisar’daki tesislerinde Temel Satış Teknikleri eğitimi verdi. Akademisi” kapsamında Türkiye’nin 21 bölgesinden Son yedi yılda tüketiciye ulaştığı satış satış şeflerine, Kasımın 2. nokta sayısını tüm bölgedeki saha satış ekibimizin yoğun çabası ile yedi haftasında Akhisar’daki katına ulaştıran ve hizmet verdiği tesislerinde Temel Satış bölgelerde sayısal dağıtımda pazarın Teknikleri eğitimi verdi.” %22’sini kapsadıklarını belirten yönetim kurulu üyemiz Hamit Keskinoğlu “Tüm Türkiye genelinde geniş bir satış ekibiyle hizmet sunan şirketimiz, bölgelerde 450 kişilik SAHA BİZİM ekibi için, yılda en az 6 defa olmak üzere farklı eğitimlerden oluşan özel bir eğitim programı başlattı. Tunç Eğitim ve Danışmanlık firması tarafından verilen eğitimlerin ilkini geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdik. Düzenli olarak yapılacak ve tüm satış ekibimize verilecek olan eğitimlerle birlikte hızla artan rekabet ortamında, pazardaki bulunurluluğumuzu arttırmak, hedeflediğimiz nokta ve müşteri selamlama sayılarına ulaş- mayı ve müşteri memnuniyetimizi arttırmayı amaçlıyoruz. Bu eğitim programı ile sahadaki satış ekibimizle belirlediğimiz hedefleri tartışıp, değerli geri dönüşlerini aldık. Sahada müşteriye dokunan, bayrağımızı dalgalandıran arkadaşlarımızla, üretimde müşteriye sunulmak üzere hazırlık yapan, lezzetler yaratan yüreklerimizi bir araya getirdik. Genelde görünmez ama üretim satış paylaşımı yaşandı, müşterilerimizin bekledikleri küçük iyileştirmeler direkt üretime Türkiye’nin markalı zeytinyağı ihracatının yüzde 10’unu tek başına karşılayan ve 75 ülkeye ihracat yapan şirketimizin zeytinyağı markası “Türkiye’nin markalı Ravika, global pazarda hızlı ve emin zeytinyağı ihracatının adımlarla ilerliyor. Yaptığı ihracat yüzde 10’unu tek başına atakları ile dikkat çeken Ravika yıl karşılayan ve 75 ülkeye ihracat yapan şirketimizin sonuna kadar ise Amerika’ya 1,5 zeytinyağı markası Ravika, milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyor. global pazarda hızlı ve Manhattan gurmelerinin gözdeemin adımlarla ilerliyor.” si olan Aspen Gourmet Market Place’te Eylül zeytinyağlarının satışa sunulmaya başlandığını belirten Keskin Keskinoğlu “Gurme ürünleri tüketiciyle buluşturan ve günlük ziyaretçi sayısı 1000’e yakın olan Aspen Market Place ile yıl sonuna kadar 100 tonluk bir anlaşma imzaladık. Böylece erken hasat ürünümüz Eylül ile Manhattan’ın en büyük gurme marketi Aspen’de satışa sunulan ilk ve tek Türk zeytinyağı markası olduk” dedi. Ravika için New York’ta 200’ün üzerinde noktaya her hafta taze ürün dağıtımı yapıldığını sözlerine ekleyen Keskinoğlu, “Amerika’ya 2010 yılından beri ihracat gerçekleştiriyoruz, bu sene özel bir dağıtım ağı ve ekip de kurduk. Her hafta sonu 200 noktada ürün tadımı yaptırıyoruz ve son 3 yılda Amerika’ya yaptığımız ihracat yüzde 300 oranında arttı. Diğer yandan Ravika için Amerika’daki hedeflerimiz her geçen gün büyüyor. Ravika, şu anda Manhattan, New York, New Jersey, Jamaica, Trinidad Tobago ve Karayip Adaları gibi birçok bölgede artık tüketicinin talep ettiği bir marka halini aldı. 2015 yılında ise Amerika’ya yap- birinci ağızdan bildirildi. Bizim açımızdan çok öğretici oldu. Birinci ağızdan sahayı duyduk, gördük, “Saha Bizim” ekibi ile dolu dolu iki gün geçirdik. İhtiyaçlarımızı belirledik, analizler yaptık ve farkındalığımızı nasıl ortaya koyarızı tartıştık. Saha bizimdeki satış şeflerimizle çok faydalı paylaşımlarda bulunduk” dedi. Eğitimin sonunda ise satış ekibimizle birlikte piliç işleme, ileri işlem tesisleri, yumurta işleme tesisleri ve Klasik Araç Müzesi ziyaret edildi. Ravika ile Yine İlklere İmza Attık 2 tığımız zeytinyağı ihracatını yüzde 50 artırmayı ve Boston’dan Washington’a kadarki tüm bölgelerde ulaşılabilir olmayı hedefliyoruz. Satış yaptığımız nokta sayısını da 2’ye katlamayı planlıyoruz” dedi. Ravika şu anda Amerika’da aralarında Associated süpermarket zincirleri, Compare Food, Met Food, Pioneer, Amish GourmetFoods, Garden of Eden Gourmet’in de bulunduğu 200’ü aşkın noktada satışa sunulurken, Manhattan’daki birçok lüks restoranın da tercihi oldu. Türk Döneri Keskinoğlu ile Paris’te… Piliç eti ve yumurta üretiminde 51. yılını dolduran, Türkiye’nin 7 bölgesinde 50 bin noktada tüketiciye ulaşan, global pazarda ise Türkiye’yi 5 kıtada 75 ülkede temsil eden şirketler grubumuz, 19-23 Ekim 2014 tarihleri arasında Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleşen Sial 2014 Uluslararası Gıda Fuarı’na, piliç eti ürünleri ve Ravika markalı zeytinyağı ile katıldı. Fuar boyunca piliç döner tadımı yapılan standımıza ilgi büyük oldu. Dünya üzerindeki en önemli gıda fuarlarının başında gelen Sial Fuarı’ndaki ticari hacmin her geçen gün genişlediğinin altını çizen Keskin Keskinoğlu, “Uluslararası fuarlar, yeni pazarlara farklı ürünlerle ulaşmak için büyük bir fırsat. Avrupa’nın merkezinde düzenlenen Sial Fuarı’na da bütün dünya ülkelerinden yoğun bir katılım oluyor. Ticari işbirliklerinin artmasında büyük katkı sağlayan böyle fuarlar bizler için çok önemli. Fuarda yeni ihracat anlaşmaları için görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerin kısa zamanda ticari işbirliğine dönüşmesini hedefliyoruz. Keskinoğlu olarak, 2013 yılında 86 milyon dolar olan ihraca- tımızı 2014 sonunda 100 milyon doların üzerine çıkarmak istiyoruz” dedi. Türk firmalarının bu yıl fuarda ağırlığının hissedildiğinin altını çizen Keskin Keskinoğlu, “Fuara 266 tane Türk firması katıldı. Türkiye artık global pazarın en iddialı oyuncuları arasında. Gıda ürünlerinin kalitesinde sunduğumuz devamlılık, Türk üreticilerini global pazarda layıkıyla hak ettiği konuma taşımaya başladı, bunu görmek gurur verici. Biz fuarda piliç eti ürünlerimizin yanı sıra Ravika markalı zeytinyağımızı da tanıttık, tattırdık. Zeytinyağı pazarında artık Türkiye’de var diyoruz. Keskinoğlu olarak bu güne kadar Rusya’dan Singapur’a kadar birçok ülkeyi Türk ürünleriyle tanıştıran ilk marka olduk. Yakın vadede AB pazarından da Türk piliç eti için müjdeli haberler alacağımıza inancım tam” dedi. Gıda sektörüne yön veren ve gıda endüstrisi tarafından yakından takip edilen Sial Gıda Fuarı; 1960’lı yıllardan beri her İki yılda bir Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleşiyor. Bu yıl 105 ülkeden 6300 firmanın katıldığı fuarı 200 ülkeden 150 bin kişi ziyaret etti. “Şirketler grubumuz, 1923 Ekim 2014 tarihleri arasında Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleşen Sial 2014 Uluslararası Gıda Fuarı’na, piliç eti ürünleri ve Ravika markalı zeytinyağı ile katıldı. Fuar boyunca piliç döner tadımı yapılan stantımıza ilgi büyük oldu.” Zeytinyağlılar Ravika İle Yeni Şeflerine Kavuştu Sosyal medyada 330 bini aşan takipçi sayısına ulaşan şirketler grubumuz, kurumsal facebook sayfasında gerçekleştirdiği birbirinden ilginç yarışmalarla takipçilerine seslenmeye devam ediyor. 26 Eylül – 2 Kasım 2014 tarihleri arasında başlattığı “Keskinoğlu Şefini Arıyor” yarışmasının bu sefer ki teması ise; “Zeytinyağlı Yemekler” oldu. Yüzlerce yemek tarifinin katıldığı ve en önemli kriterin ise orijinallik olduğu yarışmada toplam 79 özgün zeytinyağlı tarif kabul gördü. Düzenlenen yarışmada, tarifler için önce halk oylaması ve jüri ön elemesi yapıldı. Bu aşamayı başarıyla geçen 14 finalist İstanbul’daki Mutfak Sanatları Akademisi’ndeki (MSA) profesyonel mutfakta final heyecanını yaşadı. Keskinoğlu Executive Chef’i Hüseyin Sarıkaş, MSA Eğitmen ve Executive Chef’i Hakan Şen, Vera Melissa Restaurant Gourmet Chef’i Serkan Tütüncü ve İstanbul Fener Lokantası Genel Müdürü Burhan Şabanoğlu’nun jüriliğini yaptığı yarı finalde; Antalya Lara Kervansaray’da çift kişilik tatil olan birincilik ödülünü, Cevizli Sebze Şöleni isimli tarifiyle Ebru Yüksel kazandı. Zeytinyağlı Kış Türlüsü tarifiyle Arzu Batur, yarışmanın ikincisi olarak Beko marka ankastre setle ödüllendirilirken, Nazmiye Demirtaş ise Kırmızı Biber Sarması tarifiyle üçüncülük ödülü olan Arzum marka küçük ev aletleri seti kazandı. Yarışmaya katılan tüm tarifler http://www.facebook.com/keskinoglu.com.tr sitemizde bulunmaktadır. “Sosyal medyada 330 bini aşan takipçi sayısına ulaşan şirketler grubumuz, kurumsal facebook sayfasında gerçekleştirdiği birbirinden ilginç yarışmalarla takipçilerine seslenmeye devam ediyor.” 3 CİVCİV DÖNEMİ SEVK VE İDARESİ Kuluçkahaneden çıkan civcivler yaşamlarının ilk 10 gününde, kümes ortamına alışırlar. Bu dönemde civcivler, genetik potansiyelinin elverdiği ölçüde büyüme ve diğer kriterlerini elde edebilmek için adaptasyonlarını sağlayabilme, mümkün olduğunca kısa bir zaman içinde ve yeterli miktarda yeme ve suya ulaşarak iştah gelişimi için gerekli başlangıcı yapabilmelidir. Bu dönemde meydana gelebilecek herhangi bir yetersizlik civcivlerin ilk hafta içindeki potansiyel gelişimlerinde olumsuz etki yaratarak, dönem sonu sürü performansını düşürecektir. 1.Civciv Kalitesi Damızlık sürülerinde farklı yaş ve bağışıklık seviyesi en aza indirilmelidir. Civcivlerin nakliyesi esnasında hijyen ve bio güvenlik kurallarına uyulmalı, araç içindeki sıcaklık 24°C ve nispi nem %50 olmalıdır. 2.Civcivlerin Kümese Gelişi Ve Kümes Hazırlığı Civcivlerin kümese gelmesinden önce tüm ekipmanlar ve kümes uygun bir şekilde temizlenmeli ve daha önceki dönemlerde yaşanan enfeksiyonlar ve yoğun- luğu dikkate alınarak seçilecek uygun bir dezenfektan ile kümes dezenfekte edilmelidir. Yaz döneminde 3-4 kg/m² , kış döneminde 5-6 kg/m² altlık kullanılmalı ve altlık düzenli bir şekilde civciv bölmesine dağıtılmalıdır. Eşit ve uygun dağıtılmamış altlık, yeme ve suya ulaşılmasını zorlaştırarak iyi bir başlangıç yapılmasını önleyecektir. Kümesler hazırlanırken kümes ortamı sıcaklığı ile birlikte taban sıcaklığı dikkate alınmalıdır. Civciv gelmeden önce kümes içinde kalıcı sıcaklık seviyesi olarak tabir edilen sıcaklık, kümes içinde sağlanmalıdır. Bu ısıyı sağlamak için kümes, taban sıcaklığı 27,5°C altlık sıcaklığı 29°C olana kadar ısıtılmalıdır. Civciv kamyonundan indirilen civcivler kümese en kısa zamanda konmalıdır. Civcivler mümkün olduğunca çabuk kümese yayılarak, yem ve suyla buluşturulmalıdır. Civcivlerin fazla çaba sarf etmeden yeme ve suya ulaşmalarını sağlamak için, civciv bölmesi hazırlanırken ilk 3 gün metrekarede 40-45 adet civciv olmasına dikkat edilmeli, daha sonraki dönemler için bu sayı kademeli olarak azaltılarak, 15. günden sonra sürü tüm kümese alınmalıdır. Kümese gelen sürünün her ne kadar üniform olduğu düşünülse de, içlerinde %8-10 oranında canlı ağırlığı sürü ortalamasının altında olan civcivler bulunabilir. Bu tip küçük civcivlerin yeme ve suya ulaşmalarını sağlamak için, diğerlerinden daha fazla özen göstermek gerekir. Civcivlerin iyi bir başlangıç yapabilmeleri için, ilk 24 saat hayati önem taşır. Kursak doluluğuna bakarak, sürünün genelinin yeme ulaşıp ulaşmadığı kontrol edilmelidir. Eğer civcivlerin yem tüketimleri istenilen seviyede değilse kümes içinde yapılan uygulamaların tekrar gözden geçirilmesi gerekir. Genelde işletmelerde gözden kaçan uygulamalardan bir diğeri de sulukların kirlenmesini önlemek için, civciv geldiği günden itibaren, sulukların altına konulan tahta veya viol gibi yükseltilerin kullanılmasıdır. Bu durum kümes içinde civcivlerin suya gidişlerini engelleyeceğinden dolayı kullanılmasından kaçınılmalıdır. Kaynak: İnternet Hasan Tepe 4 Savaştepe’de bulunan 45 bin kapasiteli çiftliğinde yaptığı üretimle bu ayın başarılı üreticileri arasında yer aldı. Kendilerini tebrik eder, başarılarının devamını dileriz. Akhisar’da bulunan 80 bin kapasiteli çiftliğinde yaptığı üretimle bu ayın başarılı üreticileri arasında yer aldı. Kendilerini kutlar, başarılı çalışmalarının devamını dileriz. Erkan Çelik Cevizli Sebze Şöleni Hazırlanışı: Malzemeler: 1 adet küçük kereviz 1 adet havuç 1 adet patates 2 adet kabak 1 parça balkabağı 6 – 7 adet taze soğan 1 adet patlıcan 2 adet domates 3 çay bardağı Ravika Zeytinyağı Dereotu Dövülmüş ceviz Patlıcan, kereviz, patates, havuç ve bal kabağını minik küpler halinde doğrayın. Taze soğanı ve kabakları uzun dilim halinde ince ince kesin. Doğramış olduğunuz malzemeleri zeytinyağında kızartın. Ayrı bir tavaya 2 – 3 yemek kaşığı kadar Ravika zeytinyağı koyun. İçine havuç, kereviz, patates, bal kabağı ve taze soğanı sırasıyla ekleyerek kavurun. Tavadaki karışıma rendelenmiş 1 domates ekleyin ve bir süre de domatesin suyuyla pişmesi sağlayın. Son olarak dövülmüş ceviz ekleyip ocaktan alın. Soğuduktan sonra karışıma dereotu da ekleyip kabak dilimine sarın. 2 yemek kaşığı Ravika Zeytinyağı’nda rendelenmiş 1 domates kavurup kabakların üstüne dökün. Üzerine ceviz ilave ederek servis edin. Zeytinyağlı Kış Türlüsü Hazırlanışı: Malzemeler: 10 adet Brüksel lahanası 200 g brokoli ½ demet maydanoz 3 adet kırmızıbiber 1,5 çay kaşığı tuz 1 çay kaşığı karabiber 2 adet kesme şeker 1 adet havuç 3,5 çay bardağı Riviera Zeytinyağı 1 adet patates 1 adet kuru soğan 3 diş sarımsak 3 su bardağı sıcak su 1 adet pırasa Bir tencerenin içerisine sırasıyla doğramış olduğunuz Brüksel lahanasını, havucu, brokoliyi, patatesi, soğanı, sarımsağı, pırasayı, kesilmiş kırmızı biberleri, tuz, karabiber, şeker ve Ravika Zeytinyağı’nı ilave edin. En üste ise sıcak su koyup suyunu çekene kadar pişirin. Daha sonra servis tabağını alıp, maydanoz ve kırmızı biber ile süsleyerek servis edin. 5 ALİHAN SAKMAN Oyuncu Alihan Sakman ile oyunculuğa başlama hikayesi, projeleri, Türk sineması ve yemek zevkinin yer aldığı sizlerin de keyifle okuyacağı bir sohbet gerçekleştirdik. “Evde olup kendime zaman ayırmayı seviyorum. Günlük vazgeçemediğim çeşitli egzersizlerim var, onları mutlaka yapıyorum. Klasik müzik dinleyip rahatlıyor, günün stresinden bir nebze de olsa arınıyorum.” 6 Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? 1990 yılı Akhisar doğumluyum. Çocukluğum burada başladı ve sürdü. Daha sonra hem üniversite, hem de istediğim meslek olan oyunculuk için 17 yaşımda yolum İstanbul’a düştü. Daha o yıllarda sinemanın içinde yer almayı kafama koymuştum. Ailemin de desteği ile bu hayalime adım adım yürümeye başladım. Yaklaşık 7 yıldır İstanbul’da yaşamımı sürdürüyorum, bu 7 yıl içinde sinema ve oyunculuk adına birden çok girişimim oldu. Tiyatro gruplarında yer aldım. Bir de senaryosunu yazdığım henüz çekmediğimiz bir uzun metraj sinema filmi projem var. Bu proje için pilot çekimleri Akhisar’da yaptık. Şu anda Atv ekranlarında yayınlanan Kertenkele adlı dizide Oğuz karakterini canlandırıyorum. Oyunculuğa nasıl başladınız? Yönetmenlik mi oyunculuk mu desek ne dersiniz? İyi bir gözlemciyim. Çocukluğumdan beri çoğu arkadaşımın göremediklerini görmekle meşgul oldum. Bazı insanların doğadaki görmezden geldiği en ufak şeyler hakkında gözlemlerim oluyordu. Tabi bu gözlemlerimi bir şekilde insanlarla paylaşmak, onlara aktarmak istedim. İşte bu aktarım isteği beni oyunculuğa iten en büyük etkendi. Bununla da yetinmeyerek gözlemlerimi kaleme dökmeye başladım ve çevremdeki insanların olumlu eleştirileri beni yazarlık konusunda da bir hayli motive etti diyebilirim. Bunun üzerine oyunculuğa yatkın olmamın yanı sıra, yazarlığa da yatkın olduğumu gördüm, çocukluğumdan beri gözlemlediğim olayları bir hikaye çatısı altında toplayarak bir sinema filmi yazdım. Tabi tüm bunları besleyen şeyin sadece gözlemlerden ibaret olmadığını gördüm ve sosyoloji bölümünde okudum. Bunun da bana büyük bir katkısı oldu. Bunun yanı sıra ilerleyen yıllarda, yazdığım bir hikayeyi yönetmek isterim. Ama yönetmenlik daha farklı bir bakış açısı gerektiriyor ve bu bakış açısına sahip olmak için de yılların birikimi şart. Henüz 24 yaşındayım ve kendimi yönetmenlik için yetersiz görüyorum. Ama 20 sene sonra neden olmasın? Sinema ve dizi arasında tercih yapacak olsanız sizi hangisi mutlu eder? İkisi arasında ancak şöyle bir ayrıma gidebilirim. Diziler genel de insanların zaman geçirmek ve eğlenmek için odaklandığı şeyler oluyor. Fakat bir sinema filminin derdi, seyirciye 110 dakikada bir mesaj vermek. Bu çizgiden bakarsak sinema ağır basıyor. Bir de çizginin diğer tarafı var. İşte bu diğer tarafta bazı dizilerin büyük bir mesajı ve seyirciye anlatmak istediği bir derdi oluyor, tıpkı içinde bulunduğum Kertenkele dizisinde olduğu gibi. İşte o zaman da dizi ve sinema benim için aynı değeri taşıyor. Kısacası tercihim her zaman seyirciye bir mesajı olan yapımlarda yer almak. Böyle olduğu zaman mutlu oluyorum. Son yıllarda Türk filmlerinde bir artış var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Son zamanlarda ülkemizde sinema adına kaliteli işler yapılıyor. Kaliteli yönetmenlerimiz, oyuncularımız, senaristlerimiz ve kamera arkası ekiplerimiz var. İnsanlarımızda buna kayıtsız kalamıyor ve sinemaya gidiyor. Bu da haliyle yapımcılara motivasyon sağlıyor. Umarım daha çok sinema filmi çekilir. Yeni projelerinizden bahseder misiniz? Görüştüğüm ve anlaşma sağladığım Türk- Makedon ortak yapımı bir sinema filmi var. Mayıs ayında çekime başlamayı düşünüyorlar. Orada tüm ailesini savaşta kaybetmiş engelli bir Türk gencini oynayacağım. Karakterime şimdiden oyuncu koçum Cüneyt Sayıl’la başladık. Bu proje için çok heyecanlıyım. Set dışında neler yaparsınız, Alihan Sakman bir gününü nasıl geçirir? Hobileriniz nelerdir? Set dışında geceleri pek fazla dışarı çıkmıyorum. Evde olup kendime zaman ayırmayı seviyorum. Günlük vazgeçemediğim çeşitli egzersizlerim var, onları mutlaka yapıyorum. Klasik müzik dinleyip rahatlıyor, günün stresinden bir nebze de olsa arınıyorum. Buna karşılık gündüzleri evde durmayı pek sevmiyorum. Yoga, pilates, binicilik gibi aktivitelere katılıyorum. Tarihi sokaklarda yürümeyi ve sahafları dolaşmayı seviyorum. Bazen arkadaşlarımla sakin bir kafede buluşup sohbet ediyorum. Peki, mutfakla aranız nasıl? Mutfakla aram oldukça iyi, 7 yıldır İstanbul’da bekar hayatı yaşadığım için denemediğim yemek kalmadı diyebilirim. Ama en başarılı olduğum mutfak, kesinlikle İtalyan Mutfağı. Zeytinyağlı ve tavuklu yemeklerden favorileriniz hangileridir? Zeytinyağlı yaprak sarması ve dolma favorim. Ege mutfağında büyüdüğüm için zeytinyağlı herşeyi seviyorum aslında. Köri soslu tavuk ve tavuklu krep de vazgeçilmezlerim arasında. Son olarak, Keskinoğlu ürünlerini nasıl buluyorsunuz? Keskinoğlu ürünleriyle büyüdüm. Tavuk eşittir Keskinoğlu olarak biliyordum küçükken. Hala daha öyledir “Görüştüğüm ve anlaşma sağladığım Türk- Makedon ortak yapımı bir sinema filmi var. Mayıs ayında çekime başlamayı düşünüyorlar. Orada tüm ailesini savaşta kaybetmiş engelli bir Türk gencini oynayacağım.” benim için. Hem kalitesi, hem doğup büyüdüğüm şehrin markası seçimimdeki iki büyük etken. İstanbul’da yolum ne zaman Nişantaşı’na düşse hemen Tavvuk’a uğruyorum hatta. 7 DEPRESYON Hayatımızın akışında hüzün, mutluluk, sıkıntı, stres gibi duyguları yaşamamız ve bu duyguların, yaşantımızda meydana gelen gelişmelere göre bir süre devam etmesi doğaldır. Örneğin, işinizle ya da ilişkilerinizle ilgili zorlu bir süreçten geçiyorsanız hüzünlü olmanız, uykularınızın kaçması, stres düzeyinizin artması normal olarak kabul edilir. Depresyon durumunda farklı olan ise, hayatınızda olumlu gelişmeler olmasına karşın “boşluk hissi”, “bunalım” ve “hüznün” devam etmesidir. Önceki dönemlerde sizi sevindiren, teşvik eden olaylar depresyondaysanız hiç bir etki yaratmaz. Enerji azlığı, huzursuzluk, halsizlik, aşırı ya da az uyku depresyon belirtileri arasında ilk sıralarda sayılmakla birlikte, bu belirtiler depresyonun türüne ve kişiden kişiye göre değişiklik gösterebilir. Depresyon Belirtileri Kişi, normalde de depresyon belirtileri olarak kabul edilen üzüntü, mutsuzluk, yalnızlık hislerini zaman zaman yaşadığı için yaşadığının depresyon mu yoksa günlük hayatın bir parçası mı olduğunu ayırt etmek her zaman kolay olmayabilir. Bu noktada önemli olan, olaylar karşısında normalden farklı tepkiler verdiğinizi düşünüyorsanız ya da yakın çevrenizden bu konuda sorular geliyorsa bir uzmana danışmaktır. Çünkü uzun süre tedavi edilmeyen depresyon ilerleyerek kişiyi “intihar” gibi düşüncelere sürükleyebilir. Bu konuda yapılan çalışmalar depresyonda olan insanların yaklaşık yarısının depresyonun farkında olmadan ve herhangi bir tedavi görmeden hayatlarına devam ettiklerini göstermektedir. Tabii her depresyonda olan kişi intihara sürüklenmez ve depresyonda olsa dahi normal hayatına devam edebilir. Önemli nokta hayattan alınan zevkin ve yapıcı düşüncelerin tekrar geri kazanılabilmesi için tedaviye başlanmasıdır. Depresyon, okul ve iş performansınız üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir. Aşağıdaki “depresyon belirtileri depresyonun ilk işaretleri” olarak gösterdiği durumlardır •Konsantrasyon Sorunları •Detayları Hatırlamakta Zorlanma •Karar Vermekte Zorlanma •Halsizlik ve Enerji Azlığı •Suçluluk, Değersizlik ve/veya Beceriksizlik Hisleri •Normalden Fazla veya Az Uyuma •Olumsuz Düşüncelerin Önüne Geçememe •İştah Azlığı veya Aşırı İştahlı Olmak •Huzursuzluk Hissi, Agresif Olma Hali •Aşırı Alkol Tüketimi •Hayatın Yaşamaya Değer Olmadığı Düşüncesi Depresyonun “Alarm Veren” Belirtileri Nelerdir? Tedavi edilmeyen depresyon ilerleyebilir ve kişiyi intihar düşüncelerine sürükleyebilir. Her depresyon hastası kendiliğinden tedaviye yanaşmadığı için bir yakınınız da aşağıdaki belirtileri görüyorsanız mümkün olan en kısa sürede profesyonel yardım almasını sağlamalısınız. Çok üzüntülü bir ruh halinden mutlu bir ruh halinde aniden geçiş. Sürekli ölüm hakkında konuşma veya düşünme. Derin üzüntü, ilgi kaybı, uykusuzluk ve yeme sorunları. Kişinin “ölüm isteği” olması ve buna bağlı olarak tehlikeli davranışlarının artması. Önceden değer verdiği şeylere karşı ilgisinin kaybolması. Değersizlik, umutsuzluk, anlamsızlık hakkında yaptığı yorumların artması. “Kurtulmak istiyorum”, “burada olmasam daha iyi olurdu” cümlelerini sık kullanması. İntihar hakkında konuşması. Sonuç olarak; kendinizde depresyonun belirtilerinin farkına varmak her zaman kolay olmayabilir. Ancak genel olarak, olumlu olaylar olsa dahi hayattan zevk alamıyorsanız, insanlarla görüşmek sorun haline geliyorsa, keyif aldığınız aktiviteleri yapmak istemiyorsanız depresyonda olabilirsiniz. Ayrıca yakın çevrenizden bu yönde gelen öneriler varsa bunlara kulak vererek bir uzmana muayene olmak en doğrusu olacaktır. Kaynak: İnternet 8 HAZNEDAR Bir zamanlar Ayaz adlı bir köle varmış. Takdir bu ya, köle bir gün sultan Mahmud’un kölesi olmuş. Sultan, köleyi taşıdığı asil karakteri sebebiyle çok sevmiş. Derken sultanın öylesine itimadını kazanmış ki, bütün sultanlığın haznedarı tayin edilmiş ve en kıymetli ve zarif mücevherler, taşlar ona emanet edilir olmuş. Bu gelişmeyi gören saraylılar ise durumdan pek rahatsız olmuşlar. Hasetleri ve kibirleri yüzünden, sözüm ona basit bir köleye böyle bir mevki verilmesini ve kendi rütbelerine çıkarılmasını bir türlü hazmedememişler. Bu duygular içinde, özellikle sultan yakınlardaysa ondan gün geçtikçe daha çok şikayet etmeye başlamışlar ve asil ruhlu kölenin itibarını zedelemek için ellerinden geleni yapmışlar. Bir gün sultanın huzurunda bir saraylının diğerine şöyle dediği duyulmuş: “Köle Ayaz’ın sık sık hâzineye gittiğini biliyor musun? Onun mücevherlerimizi çaldığından adım gibi eminim.” Sultan kulaklarına inanamamış, “işin aslını kendi gözlerimle görmeliyim” demiş. Duvara küçük bir delik yaptırıp, içeride olanları seyretmeye hazırlanmış. Kölenin sessizce içeri girdiğini, kapıyı kapattığını ve sandığa gittiğini görmüş. Orada sakladığı küçük bir bohçaymış bu. Bohçayı öpmüş alnına koymuş ve sonra da açmış. İçinden çıkan köleyken giydiği yırtık pırtık bir elbise! Aynanın karşısına geçmiş. Kendi kendine, “Daha önceleri bu elbiseyi giydiğin zamanlar kim olduğunu hatırlıyor musun?” diye sormuş. “Bir hiçtin sen. Hepsi hepsi satılacak bir köleydin ve Allah, sultanın eliyle sana rahmetinden belki de hiç hak etmediğin nimetler lütfetti. Asla nereden geldiğini unutma! Çünkü mal mülk insanın hafızasını uçurur, unutuluşlara sürükler. Şimdi sen de, nimetçe senden aşağı olanlara kibirle bakma ve daima hatırla Ayaz, hatırla!” Sandığı kapatmış, kilitlemiş ve sessizce kapıya doğru yürümüş. Hazine dairesinden çıkarken birden sultanla yüz yüze gelmiş. Sultan gözlerini Ayaz’ın yüzüne dikmiş dururken, yanaklarından aşağı yaşlar süzülüyormuş ve boğazı öyle düğümlenmiş ki, konuşmakta güçlük çekmiş. Bugüne kadar mücevherlerimin haznedarıydın, ama şimdi kalbimin haznedarısın. Bana benim de önünde bir hiç olduğum kendi sultanımın huzurunda nasıl davranmam gerektiği dersini verdin.” Kaynak: İnternet Havaalanı Temel ile Dursun, pilot olmaya karar vermişler ve kursları bitirip diplomalarını almışlar. İlk seferlerini yapmak üzere uçakla havalanmışlar. İnişe geçecekleri sırada Temel, Dursun’a ; -“Şimdi kuleden haber geldi. Bu havaalanının pisti oldukça kısaymış. Bu yüzden tekerlekler yere değer değmez, frenlere sonuna kadar asıl ki, pist dışına çıkmayalım” demiş. Az sonra inişe geçmişler. Tekerlekler yere değer değmez, Dursun frenlere basmış. Uçak kıl payı pistten çıkmadan durmuş. Temel alnındaki terleri silmiş ve Dursun’a; -Ula bu ne, 100 metre uzunluğunda pist mi olur? Dursun, sağına soluna baktıktan sonra; -“Haklısın Temel, şu yanlara baksana genişliği de en az 3000 metre”. KEMAL Yazar: Gül Sunal Sayfa Sayısı: 260 Basım Yeri: İstanbul Yayın Yılı: 2014 Unutursam Fısılda Yönetmen: Çağan Irmak Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Mehmet Günsür, Işıl Yücesoy, Kerem Bürsin, Hümeyra Akbay Tür: Dram, Romantik Süre: 120 dakika Yapım: 2014 Çağan Irmak’ın “Unutursam Fısılda” adlı filminin çekimleri İzmir’de yapıldı. Film, Tarık ile kurduğu hayallerinin peşinden İstanbul’a giden genç kasabalı Ayperi’nin şöhret yıllarını, hayalleri için ayrıldığı kasabaya uzun yıllar sonra dönüşünü ve geçmişiyle hesaplaşmasını konu alıyor. Bir döneme damga vuran şarkıların sesi Hümeyra Ayperi karakterini canlandırıyor. Ayperi’nin gençlik yıllarını ise başarılı oyuncu Farah Zeynep Abdullah oynuyor. Ayperi’nin hayatına ve hayallerine yön veren müzisyen Tarık karakterinde ise Mehmet Günsür. Kerem Bürsin ise Erhan rolüyle Türkiye’de ilk kez sinemada kamera karşısına çıkıyor. “Hadi gel, bi kahve içelim...” O, bizim Kemal! Bu topraklarda yaşayan, yediden yetmişe herkesin görür görmez yüzüne bir gülümseme kondurmasına neden olan bir “sima”... Ekrandan, sinema perdesinden bize yansıyan çocuksu gülümsemesiyle saflığın sembolleşmiş hali... Kardeşlik ve paylaşımın... “İyiler sonunda hep kazanır” sözünün... Bizim Kemal, bizim gülen yüzümüz... Yetmişinci doğum gününde Kemal Sunal’ı bize sevgilisi, eşi, hayat arkadaşı, çocuklarının annesi Gül Sunal anlatıyor... Hem de en sahici, en samimi haliyle... Hiçbir formatın sınırlarına girmeyi kabul etmeden... İçinden geldiği gibi... O’nu sevmenin mutluluğunu, O’nsuz yaşamaya alışmanın hüznünü hâlâ en güçlü şekilde hissederek... 9 Keskinoğlu, Sosyal Medyada Kampanyalarına ve Etkinliklerine Devam Ediyor 16 205 10 Yanlış Bilinen Doğrular 11
Benzer belgeler
Mart - Keskinoğlu
aşkın noktada satışa sunulurken, Manhattan’daki birçok lüks
restoranın da tercihi oldu.
Eylül - Keskinoğlu
51. yılını dolduran, Türkiye’nin
7 bölgesinde 50 bin noktada
tüketiciye ulaşan, global pazarda
ise Türkiye’yi 5 kıtada 75 ülkede
temsil eden şirketler grubumuz,
19-23 Ekim 2014 tarihleri arasında
F...
Ocak - Keskinoğlu
Piliç eti ve yumurta üretiminde
51. yılını dolduran, Türkiye’nin
7 bölgesinde 50 bin noktada
tüketiciye ulaşan, global pazarda
ise Türkiye’yi 5 kıtada 75 ülkede
temsil eden şirketler grubumuz,
19-2...
Mayıs - Keskinoğlu
2015’in ilk çeyreğinde Akhisar’daki tesislerimizi ziyaret edecekler. Türkiye’ye gelecek
ekip tesisleri inceleyecek ve arkasından da
ihracat için onay süreci başlayacak. İkinci
çeyrekte ise ihracatı...
Şubat - Keskinoğlu
da bütün dünya ülkelerinden
yoğun bir katılım oluyor. Ticari
işbirliklerinin artmasında büyük
katkı sağlayan böyle fuarlar bizler için çok önemli. Fuarda yeni
ihracat anlaşmaları için görüşmeler ya...
Ekim - Keskinoğlu
51. yılını dolduran, Türkiye’nin
7 bölgesinde 50 bin noktada
tüketiciye ulaşan, global pazarda
ise Türkiye’yi 5 kıtada 75 ülkede
temsil eden şirketler grubumuz,
19-23 Ekim 2014 tarihleri arasında
F...
Keskinoğlu, Türkiye`de Bir İlke İmza Attı, Üretimini Canlı Yayına Açtı
Patlıcan, kereviz, patates, havuç ve bal kabağını minik küpler halinde doğrayın. Taze
soğanı ve kabakları uzun dilim halinde ince
ince kesin. Doğramış olduğunuz malzemeleri zeytinyağında kızartın. ...