Yeni Divriği Gazetesi SAYI-6
Transkript
1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 1 İrtibat: [email protected] SEÇİMİN ARDINDAN KÜTÜPHANENİN DURUMU Demokrasiyi hazmetmek lazım. Benim düşüncem doğrudur, herkes benim gibi düşünmelidir dememek lazım. Doğru düşünceler, doğru eğitimden,çağdaş yaşam koşullarının oluşturduğu kültürden nasibini alır.Gerçek doğrular “neden”, “niçin” sorularında gizlidir. Türkiye’de görünürde tek tip eğitim,”tevhit-i tedrisat” vardır ama gerçekte öyle değildir. Farklı odaklar şu veya bu şekilde; kurslarda, dershanelerde, yurtlarda özellikle maddi durumu iyi olmayan öğrencilere derslere ilaveten teorik ve uygulamalı örtülü dini eğitim vermektedirler. İktidara gelenler de maalesef vatandaşın dini duygularını eylem ve söylemlerine konu ede gelmektedirler. Laikliğin esası olan din ve devlet işleri gerçek mandada birbirinden ayırt edilmemektedir. Bu durum karşısında vatandaş dini bir referans olarak görmekte, dini söylemleri öne çıkaran partilere daha çok oy vermektedir. Çünkü yılların eğitim ve telkini onu bu yöne kanalize etmektedir. Bu nedenle çağdaş yönetimin, çağdaş iktidarın yolu eğitimin bütünüyle çağdaş esaslar doğrultusunda akla bilme dayanarak tek elden yönetilmesinden geçmektedir. Bu gerçek bilinmezse çok güzel vaatler de boşa gidebilmektedir… M.T. –Divriği Divriği’ye bu yazın ilk ziyaretinde önce kabristan’daki Babam’a uğramayı müteakip Çarşı’ya giderken Askerlik Şube Başkanı Mehmet Bey’i ziyaretten önce içini çok merak ettiğim yeni Kütüphane’ye girdim. Hemen girişte Kültür bakanlığı memuru, ismi Muhammet olan sorumlu arkadaşla karşılaştım. İki ilköğretim öğrencisi kız çocuklarına 15 günlüğüne ödünç kitap vermenin kaydıyla uğraşıyordu. Çocuklarla ben de ilgilendim. Kitapları sevdiklerinden, öğretmenlerinin buraya gelmelerini kitap almalarını tavsiye ettiğinden bahsettiler… Kütüphane malum iki katlı. Üst katında açık raf sistemi tıklım tıklım dolu kitaplar gelin beni okuyun diyor… Hemen bitişikte okumak için birinci sınıf kalitede ahşap masa ve sandalyeler… Maalesef hepsi boş duruyordu. Acaba nasıl doldurulabilirdi? Muhammet Bey’e bunları anlatırken tek kişiyim dedi.”O önemli değil, sizin burada iki kişi olmanızdan daha çok buraya insanların kitap okumaya gelmeleri önemli, iki kişi de olsanız kimseler gelmezse ne işe yarar “dedim. Anladın ki bu konuda henüz kafa yorulmamış… Ben buradan değerli “Yeni Divriği gazetesi” okurlarına sesleniyorum. Sayın Duran Önder Bey çok güzel bir eser kazandırdı. İçinde bulunmaktan huzur duyulan, ferah, rahat oturma imkanları olan, elinizin altında binlerce eserle kafanıza takılan her konuda bilgi sahibi olabileceğiniz bir mekan. Lütfen gidin. Fırsat bulduğunuz her zaman gidin. Orada okuyun. isterseniz ödünç alıp 15 günde bir değiştirin. Kitap en güzel dosttur. Dostlarınızla kahvede geçirdiğiniz zamanın bir kısmını da Kütüphaneye ayırın. Pişman olmayacaksınız. Lütfen… DİVRİĞİ’DE BİM AÇILDI Karayolu’ndan Aşağı Çarşı istikametinde şehre girerken hemen sağda yer alan BİM mağazası, Divriği’de tutunacak gibi gözüküyor. Yaygın markerler zincirinin Divriği Şubesini Kayserili bir iş adamının açtığı söyleniyor. BESİ ÇİFTLİĞİNİ ZİYARET Divriği’de Palanga bölgesinde, yol kenarında bulunan, İlçemizin üretime yönelik en büyük özel sektör tesisi olan Besi Çiftliğini, gazetemizin Genel Yayın Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tarakçı geçtiğimiz Pazar günü yerinde ziyaret etti. Tesisin ortaklarından Tıp Doktoru Ömer Yıldırım tarafından büyük bir misafirperverlik örneği gösterilerek kapıda karşılanan Tarakçı, çiftliğe Estonya’dan yeni getirilen 79 adet inek adayı düve hakkında samimi bir sohbet gerçekleştirdi. Gazetecilik sınırları ötesinde dostça ve samimiyetle gerçekleştirilen bu sohbetin siz değerli okuyucularımızı ilgilendiren bölümünü gazetemizin “Röportajlar” sayfasında sunuyoruz. YENİ OTOGAR YAPILACAK Belediye Başkanı Sayın Hakan Gök’ün başkanlığında 7 Haziran 2011 günü yapılan Belediye Meclisi toplantısın da yeni otogar yapımı kararı 3 hayır,3 çekimser,6 evet oyu ile kabul edildi. Yeni otogar Aşağı hamam Mahallesi, Atatürk Caddesi üzerindeki yaklaşık 9 dönüm arsa üzerinde inşa edilecek. İlçemize gelen ve sayıları her geçen gün artan turist kafile otobüsleri de bu otoparka park ettirilecek. Yeni otopark öncelikle Belediye imkânlarıyla yapılacak, gerekirse İller Bankası’ndan kredi istenebilecek. Eski Otoparkın geleceği ise şeffaf değil ! ASKERDE YAN GELİP YATILMAZ! MUSTAFA TARAKÇI * Eskiden TV reklamlarında bir söz vardı:”ağzı olan konuşuyor”. Seçim sürecinde bir şey dikkatimi çekti. Her zaman olduğu gibi Silahlı Kuvvetler hep gündemde olduğu gibi seçim döneminde de konu edildi. Divriği'de Başarılı Öğrenciler Ankara, Bursa ve Çanakkale Gezisine Gönderildi Divriği Kaymakamı Salih Ayhan ilköğretim ve ortaöğretimde eğitim gören 90 başarılı öğrenci ve 5 öğretmeni Ankara, Bursa ve Çanakkale gezisine gönderdi. Divriği Milli Eğitim Müdürü Yusuf Babamgül, Atatürk Yatılı Bölge İlköğretim Okulu’nda düzenlenen törende bu bilgiyi verdi. Öğrencilerin konaklama ve diğer tüm ihtiyaçlarının kaymakamlık tarafından karşılandığını ifade eden Babamgül, "İlk defa bu şehirlere gidecek öğrencilerimiz var, aileleri de kendileri de oldukça sevinçli ve heyecanlılar" dedi. * www.mustafatarakci.com Özgeçmiş 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 1 ÜCRETSİZDİR 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 2 NAZIMİYE ŞEHİTLERİ İrtibat: [email protected] SN. SELAHATTİN MERMER’İN BEYANATI ÜZERİNE 22 Haziran 2011 günü Tunceli Nazımiye ilçesi çıkışında devriye dolaşan polis otosuna uzaktan komutalı bombanın patlaması üzerine, otomobil parçalandı. Parçaları çevreye dağıldı, İki polisimiz şehit oldu. Olay üzerine bölgeye giden seçim döneminin geçici İçişleri Bakanının, kameralar karşısında verdiği demeçte bir cümle dikkati çekti: “Bu resmen savaş ilanıdır.” Bu beyan bizce çok büyük bir beyandır. İçişler bakanının boyunu aşan bir beyandır. Bu ve benzeri cümleler siyasette belli bir ağırlığı olan Başbakan gibi kişilerin ağzına yakışır. Bu ve benzeri sözleri ulu orta sarf edersek iş ayağa düşer.Tamam bir iç savaş vardır.Ama savaş başka şeydir.İki farklı devlet arasında cereyan eder. Öte yandan bu tepkinin neye karşı verildiği sade vatandaşın bile dikkatinden kaçmayacak bir durumdur. Hatip Dicle kararının belli ki misillemesi, gözdağıdır. Burada asıl sorun Kürt sorununu sürüncemede bırakan İktidar ile uçuk isteklerde bulunan BDP ve PKK sorumlularıdır. Olan biricik polislerimize, subaylarımıza, astsubaylarımıza ve en fazlası da hayatının baharında toprağa verdiğimiz Mehmetçiğe, terörist olarak addedilse bile çoğu işin farkında olmayan gencecik Kürt kardeşlerimize oluyor… Yeter artık ! Bu Millet Bu Külfeti çekemiyor! Haber/Yorum (M.T.-Divriği) Asıl mesleğim (Kur. Sb.) gereği Anadolu’nun pek çok yerinde görev yaptım.Orta ve Doğu Anadolu’da Divriği kadar kendine özgü değeri olan bir başka ilçe görmedim.Bakınız Pasinler’e,Aşkale’ye, Kağızman’a, Sarıkamış’a, Malazgirt’e,Gürün’e,Sorgun’a,Zara’ya ,Hafik’e,Yıldızeli’ne… Biz,bu topraklarda 800-900 yıl önce tarih ve kültürle iç içe yaşamış,Anadolu Selçuklu Beyliği Başkent asaletini içimize sindirmiş insanlarız.. Divriği’nin okumuşu zengininden fazladır. Divriği” inanç” bağlamında hoşgörü içinde asırlardır kardeşçe yaşamasını bilmiş insanların yurdudur. Seçim sonuçlarını değerlendirme kapsamında yazılı bir açıklama yapan AKP İlçe Başkanı Sn. Selahattin Mermer önemli cümleler sarf etmiş: “Göç veren değil göç alan ilçe konumuna nasıl geliriz?...Hesaplaşma değil helalleşme ve kucaklaşma ile birlik ve beraberliğimizi daha da pekiştirerek biz birlikte Divriğiliyiz anlayışı içinde olacağız… Divriği’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…” Bunlar çok güzel temenniler. Hepimizin altına imza atabileceğimiz görüş ve düşünceler… Burada esas olan “sen ben yok biz varız” anlayışını hakim kılmaktır! Burada da birinci derecede görev partilerin ilçe başkanlarından ziyade “Kentin Anası” konumundaki Belediye Başkanına düşer. Sn. Belediye Başkanı, gerek yerli gerekse misafirlerin yoğun olduğu yaz aylarında, aralıklarla, üst üste 3-4 kere “beyin fırtınası”toplantıları yapıp, Divriği hakkında güzel öneri ve teklifleri olan herkesi dinlemeli, konuşulanları raporlamalı, kendi olanakları dahilinde olanları planlamalı; kendi gücünün dışında olanlar için de zengin ve hayırsever hemşerilerimizin ve Hükümet’in ilgili birimlerinin kapısını heyetlerle çalmalıdır.Yöntem bu olmalıdır. Zaman en kıymetli hazinedir. Divriği’nin kaybedecek zamanı yoktur. Atı alan Üsküdar’ı geçmektedir. Devir “ortak aklı” kullanmak devridir. Hiç kimse hepimizden daha akıllı değildir! BOSNALI HEYET DİVRİĞİ ULUCAMİİ GEZDİ Bir süredir Sivas'ta bulunan Bosna Hersek'in Gradacaç Belediye Başkanı Fadil İsmiroviç ve beraberindeki heyet, Divriği ilçesinde bir takım gezi ve incelemelerde bulundu. Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp ile birlikte Divriği'ye gelen Gradacaç Belediye Başkanı Fadil İsmiroviç ve beraberindeki heyet, bir takım gezi ve incelemelerde bulundu. Bosnalı heyet, UNESCO'nun dünya miras listesine aldığı Divriği Ulu Cami'yi de gezerek, namaz kılıp dua etti. Divriği Ulu Cami'den ayrılan heyet, daha sonra ilçedeki gezilerine devam etti. Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp, ziyaretçilerine çeşitli hediyeler takdim etti. Genel Yayın Yönetmeni ve Yayın Koordinatörü MUSTAFA TARAKÇI Mizanpaj: Mutlucan AYDIN Bünyamin ŞAHİN Halkla İlişkiler-Tanıtım: Çiğdem Türkyılmaz 1 TEMMUZ 2011 SÖZLEŞMELİ ERDE KRİTİK DURUM AYNALI KAHVE NEREDE? “Sözleşmeli Er” yasa tasarısı Mart 2011’de Milli Savunma Bakanlığının insiyatifinin öne çıktığı bir iklimde, TBMM’de yasalaştı. Şimdi Yönetmeliği hazırlanıyor. Bu yasaya göre TSK’ya öncelikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde istihdam edilmek üzere 1500TL maaş ve özlük hakları ile belli süreler için sözleşmeli er alınacak. Askerliğe elverişli yaşlar geçtikten sonra bu arkadaşlar Kamu Kurum ve Kuruluşlarında, örneğin Ziraat Bankası’nın, Halk Bankası’nın girişinde “Güvenlik Görevlisi” olarak istihdam edilecekler… İyi güzel de burada kritik durum şu: İlan ile sözleşmeli er alınacak.Yazılı ve sözlü ( mülakat) sınavları yapılacak.Yazılı sınavda problem olmaz da mülakatı sınavı kimler tarafından ve nerede yapılacak?Subayların buradaki rolü ne olacak?Bu durum bizce çok önemli.İktidar partisinin sivil bürokratları burada etkin rol oynarsa gelecek için endişeli bir durum ortaya çıkabilir! Divriği’de, dostları, arkadaşları ziyaret ederken ,birkaç genç kardeşimin özellikle bir sorusuna muhatap oldum: Aynalı Kahve Nerede? Malumlarınız” kardeş gazete”,”yeşil Divriği” gazetesinde “Aynalı kahve Sohbetleri” başlığı altında yazılarım yayınlanıyor. Oldukça beğenilen bu sohbetlerin Divriği’de geçtiği kahve hangisi acaba? Diye merak ediliyor. Aynalı Kahve, Divriğili 8-10 duyarlı insanın her hafta toplanıp konuştuğu, daha doğrusu konuşturulduğu sanal bir mekân. Öyle bir kahvemiz somut olarak yok. Ama öyle ümit ediyorum ki bizim kurgulamaya çalıştığımız sohbetlerin benzeri hatta daha iyisi başka gerçek kahvelerimizde, derneklerimizde, lokallerimizde, evlerde dost sohbetlerinde yapılıyordur… Konuşanlar da gerçek isim değiller. Ama olabilecek kişiler. Naci Hoca, Komutan Ahmet,Hacı Osman,Avrupa Görmüş İsmail,Ali Kemal,terzi Yusuf…Benim çok sevdiğim sanal da olsa kardeşlerim. (Mustafa Tarakçı) SAYI: 6 SAYFA 2 ÜCRETSİZDİR 1 TEMMUZ 2011 SAYI:6 DİVRİĞİ’DE BESİ ÇİFTLİĞİ Dr. Ömer Yılmaz Dr.Ömer Yılmaz ve Abuzer Polat beylerin ortaklaşa kurdukları ve geçtiğimiz aylarda Litvanya’dan Bakanlık aracılığı bile satın alınıp getirilen 79 adet cins ineği yerinde görmeye gittim. Pazar günü olmasına rağmen Dr. Ömer Bey çiftlikte işinin başındaydı. Bizi kapıda karşıladı. Uzun uzun hem Divriği hem de çiftlikle ilgili konuştuk. Bu konuşmamızdan öne çıkan hususları sizlerle paylaşmak istedim: Ömer ve Abuzer Beyler ithal inekleri Ziraat Bankası kredisi ile almışlar. Ancak banka, çiftlik arsasını ve gayrimenkullerini ipoteklemiş. İpotek bedelinin yaklaşık 2/5’i kadar kredi verilebiliniyormuş. Ayrıca, böyle bir kredi alınabilmesi için besihanenin altyapısı,tesislerin eksiksiz olması gerekiyormuş. “Her şey tamdı ama trafo eksiğimiz vardı.45 milyon verip trafo aldık o zoruma gitti. En azından onu devlet desteklemeliydi”dedi. Satın aldıkları düveler 22 aylıkmış,suni döllenmeyle gebe kalmışlar,kısmetse 2-2.5 ay sonra doğum yapacaklarmış.Ondan sonra gelsin sütler…Günde 30-40 kilo süt bekliyorlar her bir inekten.Toplanan sütü Malatya’da faaliyet gösteren bir firma ile anlaşmışlar.Onlar gelip alacaklarmış.Litvanya’dan başka Avusturya’dan, Macaristan dan da inek getirilebiliyor.Bizim internetten arayıp bulduğumuz firma Litvanya ile çalışıyormuş,biz de inceledik, en uygun orayı bulduk.En son geliştirilmiş inekler bunlar. Suni döllenmeyle uğraşarak en iyi inek cinsini yakalamışlar. Biz de almışken en iyisini alalım dedik. Bundan sonrası döllenme için öküz istemeyecekler. Allahtan o derdimiz yok. Bu inekler 7 sene verimli oluyor, ondan sonra keseceksin… “Çiftliğin aylık masrafı ortalama 50 milyon’a geliyor”dedi. Bende süt parası ile inşallah bunu çıkarır, danalar da sana kar kalır deyince hep beraber gülüştük… -İneklerin daha doğrusu düvelerin tanesi kaça geldi? Soruma şu cevabı aldım: Sayın Tarakçı kardeşim, bu alım bizim doğrudan gidip oradan mal alma şeklinde olmuyor. Aracı kurumlar var. Hem bizde var, hem de Litvanya’da var. O kurumlar kendi aralarında daha önce mutabık kalıyorlar, bizler de kafile kafile gidip oradan düvelerimizi alıyoruz. Her iki aracı şirketler de komisyonlarını alıyorlar. Ondan dolayı fiyatlar biraz yüksek.Her bir düve bize 8300 liraya mal oldu. Hele şükür aldığımız ipotekli kredinin faizi yok. Bu düveler Türkiye’de üretilecek olsa faizsiz kredi alamıyorsunuz. Yurt dışından faizsiz krediyle alıyorsun bu sefer de fiyatlar yükseliyor. Ha hasan kel, ha kel hasan… - 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 3 Yem işini nasıl halledeceksiniz, bu konuda Divriği imkanları sizin işinizi kolaylaştırıyor mu? soruma da verdiği yanıt şöyle: Tarla tutup yonca falan dikeyim istiyorum ama onun da maliyeti az değil. Şimdilik kuru ot ve arpa ile kitabına uygun besliyoruz. Doğum yapmalarından sonra bu işi daha da ciddi olarak ele alacağız… Divriği’de ot da o kadar ucuz değil. Dönümünü bile 25’e biçiyorlar. Çiftlik dışı diğer diğer sohbetlerimizde de halen Divriği Devlet hastanesinde Dâhiliye mütehassısı olarak görev yapan Dr. Ömer Yılmaz teşvik sisteminden de yakındı: Hükümet katında Marmaris’e ne kadar teşvik veriliyorsa Divriği’ye de o kadar veriliyor. Divriği Marmaris ayarında kalkınmış bölge görülüyor. Kalkınmada hiçbir önceliğimiz, avantajımız yok. Bunun da temel sebebi Divriği’ye giren para miktarı. Oyak Ermaden’in işçisine, mühendisine, sözleşmelisine verdiği para Divriği’nin geliri gibi gözüküyor. Oysa o çalışanların hepsi Divriğili değil. Vakıflar Bölge Müdürlüğünün Divriği için harcamış olduğu para da Divriği’nin geliri gibi gözüküyor. Devletin buraya yapmış olduğu yatırım gibi işlem görüyor.Bu paraların girmesi Divriğilinin fert başına gelir düzeyinin yüksek olduğu sonucunu doğuruyor.Bundan dolayı teşvik kapsamına giremiyoruz.yatırım yapmak, üretim faaliyetine girişmek için hiçbir cazip şartlar oluşmuyor. Her şey bilgisayarda.ne kadar para girişi olduğu herkes tarafından görülüyor.Vakıflar Bölge Müdürlüğünün yaptığı işler bir bakıma iyi bir bakıma kötü.Para harcanıyor, tarihi eserler ayağa kalkıyor ama bu parayı Divriği’ye harcadık diyerek başka harcama yapmaya yanaşmıyor.Gençlerimiz işsiz. Gittiği kahvede çay parasını ödeyemeden çıkan bir sürü delikanlı var. Bunlar işsiz güçsüz sen tutmuş kalenin taşıyla uğraşıyorsun “Ömer Bey tarihimize sahip çıkmazsak bir daha bulamayız. Onlar da yapılması gereken işlerdi. Fena olmadı onlarca camii, kümbet ayağa kalktı” yanıtıma; “Hocam, ben tarihten önce insanımızın karnının doymasından yanayım”dedi. Ben de her ikisini de beraber götürmek en güzeli diye o mevzuyu da tatlıya bağladık. Peki, Divriği’nin işsizliğine kendi olanaklarımızla nasıl bir çare bulabiliriz. Hiç değilse bu konuda az da olsa nasıl bir çözüm üretebiliriz? Dediğimde sorun, birlik ve beraberlik içinde ortak yatırım yapmaya dayandı. Dr. Ömer Bey farlı yaklaşımlar öne sürüyor: Divriği’de sivil toplum örgütlenmesinin güçlenmesi, işe alımlarda, ihaleye girmede bu örgütlerin rolü olması lazım. SAYFA 3 İrtibat: [email protected] Daha önce söyledim. Demir madeninde iş yapan taşeron firmalar harcamalarını Divriği’de yapıyor gösteriyorlar. Oysa bu doğru değil. Divriği’nin taşından toprağından başkaları para kazanıyor biz sefil perişan oluyoruz. İşte benim vurgulamak istediğim Sivil Toplum Örgütlerimiz o işleri almaya kalkacak, öncelik tanınmasını talep edecek, bizim madenimizi bizim insanımızın kamyonları taşıyacak. Başka yerlerden gelen kamyonlar bu işi yapmayacak. Yapamayacak. Biz gidip, Kahraman Maraş’ta, Adıyaman da şurada burada kolay kolay iş alabiliyor muyuz? Önümüze bir sürü engeller konuyor. Divriği Halkına Divriği madenlerinin işçilerimize verdiği ücret haricinde bana göre hiçbir faydası yoktur.”A Kafası” maden ocakları gözlerimiz önünde eridi bitti. Divriği’ye ne faydası oldu? Bizim dağımızı eritiyorlar, bizim madenlerimizi alıp götürüyorlar bize hiçbir faydası olmuyor. Bu topraklarda, cevher dolu bu topraklarda oturan bizim insanlarımız, işsizliğe, fakirliğe mahkûm olmamalı… Divriği’de Sivil Toplum Örgütleri yeteri kadar yok. Bu nedenle Divriğili esnafın ihaleye girmede, iş yapmada herhangi bir avantajı olmuyor. Bizim yapacağımız işi başkaları yapıyor… Ömer Bey’e hak verememek de mümkün değildi ama serbest piyasa ekonomisinde çarklar böyle dönüyordu. Bundan da geriye dönüş pek de mümkün gözükmüyordu. Ancak, devletin ekonomide biraz daha müdahaleci olması, yönlendirmesi, gerekirse özel sektörün gidemediği, giremediği yerlerde yatırım yapıp işsizliği ve göçü önlemesi kaçınılmaz gibi görünmektedir. Kendi aramızda yaptığımız müzakerelerde, Divriği’de yaşayan biraz birikimi olan insanlarımızın üretime yönelik örgütlenmesi, müşterek şirket kurmaları, güçlerini birleştirmeleri uygun bir yaklaşım olur diye değerlendirdik. Dr. Ömer Bey’in bu girişiminin örnek alınabileceği konusunda görüş birliğine vardık. Öte yandan Divriğili İş adamlarımız, zenginlerimiz hastane, okul, kütüphane gibi destekte bulunuyorlar. Sağ olsunlar. Bu onların bu topraklara ne kadar değer verdiklerinin bir tezahürü. Ancak bundan sonra üretime yönelik yatırım yapmaları, iş olanakları yaratmaları daha isabetli olur diye düşündük. Divriği’de görebildiğim kadarıyla üretime yönelik en büyük girişimci oldukları için Dr. Ömer Bey ‘e tebriklerimi, başarı dileklerimi dostça kucaklaşarak ayrıldık. ( Kaleme Alan: Mustafa Tarakçı) ÜCRETSİZDİR 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 4 İrtibat: [email protected] EMSAL Boya Kimya Poliester San.Paz.Dış Tic. Ltd.Şti. Dolapdere Sanayi Sitesi 6.Ada No:1 İkitelli / İSTANBUL 0 (212) 671 36 16 - 0 (212) 671 36 15 HAZIR YEMEK 28 Nisan Caddesi No: 12 Gürsel Mahallesi Kağıthane - İstanbul Tel: 0212 320 57 60 (10 hat) 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 4 Mail: [email protected] ÜCRETSİZDİR 1 TEMMUZ 2011 SAYFA 5 SAYI: 6 İrtibat: [email protected] 1 NCİ DİVRİĞİ ULUCAMİİ VE DARÜŞŞİFASI İLE KÜLTÜREL, DOĞAL VARLIKLARI VE KÜLTÜRÜNÜ TANITMA ETKİNLİĞİ (DİVRİĞİ 1.TARİH-KÜLTÜR ETKİNLİĞİ) 17 TEMMUZ 2011 PAZAR GÜNÜ YAPILACAKTIR. YAPILACAK ETKİNLİĞİN GAZETEMİZE SUNULAN PROGRAMI; KÜLTÜR BAKANLIĞINCA FİNANSE EDİLMESİ TEKİLF EDİLEN HARCAMA KALAMLERİ VE KATILIMCI LİSTESİ: PROGRAM TAHMİNİ MALİYET 09.00:Misafirlerin karşılanması 09.15:Misafirlere Abdullahpaşa konağında ikram 10.00:Ulu cami önünde açılış konuşması 10.15:saygı Duruşu ve İstiklal marşı 10.30:Ulu Camii ve Kale’nin gezilmesi 12.00:Kale Girişinde Divriği Pilavı ikramı 13.30:Tarihi tescilli konakların gezilmesi 15.00:Doğal güzelliklerin gezilmesi 16.oo :Şifahanede solo ney dinletisi 17.00:Sayın Necdet Sakaoğlu’nun Konferansı 18.00:Şiir dinletisi 18.30: Cumhuriyet Meydanı’nda Mahalli sanatçıların konseri 20.00:Halk Oyunu ekiplerinin gösterileri 21.00: Kapanış Sayın Necdet Sakaoğlu Neyzen sanatçısı Bedirhan Gökçe Sanatçı Pınar Dağdelen Halk Oyunları ekibi Ses düzeni 1500 kişilik “Divriği Pilavı” Konaklama Kamera,CD Afiş, Davetiye vs. Masa sandalye kirası Diğer TOPLAM 3.000 TL 3.000 TL 3.000 TL 1.000 TL 1.500 TL 6.000 TL 25.000 TL 2.500 TL 4.000 TL 3.000 TL 1.500 TL 2.500 TL KATILIMCILAR Sivas valisi Sivas Milletvekilleri Divriği Kaymakamı Divriği Belediye Başkanı Bölge Müdürleri İl Müdürleri İlçe Daire Amirleri İlçe Halkı Gurbetteki Divriğililer 56.OOO TL DİVRİĞİ’DEN BAZI AYRINTILAR… 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 5 ÜCRETSİZDİR 1 TEMMUZ 2011 SAYFA 6 SAYI: 6 FEYZULLAH ÇINAR DİVRİĞİ EVLİYALARI – 6 ARAPLIK TÜRBESİ FEYZULLAH ÇINAR’DAN BİR TÜRKÜ SİYAH SAÇLARINDA HATEM YÜZLERİN Siyah saçlarında hatem yüzlerin Garip bülbül gibi zareler beni Hilal ebruların ahu gözlerin Tığ-ı sevda ile yaralar beni Kaşlarında bismillah yüzün Beytullah Seni öz nurundan yaratmış Allah Sevmişem dost seni terketmem billah Aşkın hançeriyle vuralar beni TARİHİ TÜRK EVLERİ KORUMA DERNEĞİ 10 –14 Mayıs 2000 - SİVAS, DİVRİĞİ TARİHİ TÜRK EVLERİ DERNEĞİ HAFTASI Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği’nin gelenekselleştirdiği ‘Tarihi Türk Evleri Haftası’nın 2000 yılı etkinlikleri 4 Mayıs 2000 tarihinde İstanbul’da Mimar Sinan Üniversitesi Oditoryumu’nda düzenlenen açılış töreni ve panelle başlamış; 10 –12 Mayıs günlerinde Sivas’ta, 13 -14 Mayıs günlerinde de Divriği’de gerçekleştirilen tören, toplantı, görüşme ve çevre gezileriyle sürdürülmüştür. (Türbenin Eski Hali - 2010) Halkın Araplı Kadına verdiği türbe Kocapaşa Mahallesinde Tarakçı’ların bahçe dibi Ödekgil’in eski ev karşısındadır. Cumhuriyet ilkokuluna 200 metre mesafededir. Eskiden 8 kubbeli iken daha sonra kubbesi yıkılmış, kenar duvarları kalmıştır. Memluk’lu Sultanlığı(1391 – 1516) dönemine ait olduğu tahmin edilmektedir. Türbenin çöken kubbesinden sonra tam ortasında bir dargun ağacı yetişmiştir. Bitişiğinde üzeri dam olan küçük bir mescit bulunmakta idi. Bu türbenin 1965’ten 1986’ya kadar mescit damının karkürmesi ve çevre bakımı bitişik mülk sahibi Yusuf Tarakçı tarafından yapılmıştır. MENKIBE: Arap Baba Mengücekler döneminde yaşamıştır. Şah muhafızıdır. Arap asıllıdır. Burası daha çok korku, sevda ve sinir hastalıklarında ziyaret edilir. Dua edilip, adak adanır. Fakirler horoz keserler. Türbe 2008 yılında restore edilerek bakımlı bir hale getirilmiştir. Tarihi dargun ağacı daha önce kurumuştur. Yıkılan mescidin yerine yenisi yapılmamıştır. DİVRİĞİ’YE ÖZGÜ KELİMELER – 2 Ami Armu kenarları. Asbab Asigül Aşov Azucuk Azzet 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 : Amca : Toprak çatılı evlerin tavan : Elbise : Asiye’den kadın ismi. : Ayşe yerine. : Az, biraz, azıcık. : Buyur etme, davet. SAYFA 6 İrtibat: [email protected] YAZI DİZİSİ Senemana Köfte - 3 (kısa hikaye) Sözü yine Yusuf açtı:” Senemana Köftesi’nin diğer köftelerden bir farkı olup olmadığını” sordu: Lokanta Sahibi de,”Aslına bakarsanız pek de farkı yok.Annem güzel köfte yapardı.Çıraklık dönemimde çoğu yemeğin yapılışını ustalarımdan öğrendim.Ama ,Annemin köftesinin tadına diyecek olmadığından bunu pek merak edip sormadım.Zaten Annemle birlikte evde,hele hele hafta sonları piknikte çokça köfte yapıp yediğimiz olmuştur. Köftede maharet, ustadan çok malzemede. Eti iyi seçeceksin! Ne fazla yağlı,ne fazla yağsız olacak.Kasapta, makinede bir kere çekilecek.İçine hazır köfte harcı yerine ,kuru ekmek içi, özellikle varsa Trabzon ekmeği içini avuç içinde ovalayıp katacaksın.Sonra yeteri kadar baharat: Karabiber, kırmızı biber, kekik, köfte baharatı eksik olmayacak.Yoğururken azıcık da yoğurt katarsan fena olmaz. Bizim Köfte böyle yapılıyor. Zaten önceden yaptığımız köfte de hemen hemen böyle idi. Annemin adını niye mi verdim diye soracaksın? Biraz ticari düşünce, biraz reklam olsun.Malum herkes her gün, yeni yeni bir şeyler bulduğunu söylüyor. Adını bilmediğimiz yığınlarca yemek çeşidi var.Ben de değişiklik olsun, değişik bir şeymiş gibi yeni müşterilerin dikkatini çekmek istedim.Ama doğrusunu isterseniz Hocam, niye yalan söyleyeyim.Annemin ismini sıkça duymak gönlümden geçti.Ne güzel bak ! Seneman, benim annem.Herkesin annesi gibi, annelerin en iyisi, en güzeli…Vefalı, fedakar,yemez yediren, giymez giydiren, elindeki üç kuruş parayı, aman oğlum darda kalmasın diye bana gönderen, o güzel anne…İsmini hep birlikte bir kere daha andık. Fena mı oldu!” Akabinde, “Sen de bir şey yap Annen için fena olmaz” deyince,Yusuf da biraz düşündükten sonra:”Benim senin gibi serbest bir mesleğim yok. Ürettiğim mala ,yaptığım bir hizmete senin gibi bir ad verme şansım yok.Bende Annemin yaşadığı, Babamın yaşadığı mekanları her yıl olabildiğince uzun bir süre ziyaret edip,Onların özenle koruduğu kaysı, elma, kiraz ağaçlarına sahip çıkıp, ilaveten yeni ceviz, badem, şeftali gibi ağaçlar dikmek istiyorum. Annem, Babam hayata veda ettikten sonra O’nun yokluğunu hiç aratmadı. Eve, bahçeye ,ağaçlara O’nun gibi bakmaya özen gösterdi.Hani bir Anadolu Türküsünde söylenir ya:Asri gurbet harap etmiş köyümü. Bülbül gidip baykuş konmuş, Gelhele… Hiç istemezdi bu duruma düşmeyi…Evinin ,bahçesinin hep bakımlı kalmasını, ilgilenilmesini isterdi… Birer çay daha içtiler, benzer şeylerden bahsettiler… Anneler, birbirini daha önce hiç tanımayan iki kişiyi samimi iki dost yapmıştı.Para vermek için elini cebine uzatır uzatmaz Lokanta Sahibi,”Lütfen Efendim “dedi.”Bu sefer Annelerimizin ruhu için olsun.Bir başka sefere alırız.Hiç önemli değil. Sizin Annenizin de ruhu şad, mekânı cennet olsun, yine beklerim… (son) MT ÜCRETSİZDİR 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 7 MUSTAFA TARAKÇI Yrd. Doç. Dr. / Em. Kur. Alb. [email protected] ASKERDE YAN GELİP YATILMAZ ! Eskiden TV reklamlarında bir söz vardı:”ağzı olan konuşuyor”. Seçim sürecinde bir şey dikkatimi çekti. Her zaman olduğu gibi Silahlı Kuvvetler hep gündemde olduğu gibi seçim döneminde de konu edildi. İktidar, “sözleşmeli askerlik”,”bedelli askerlik” konularını dile getirdi. Ana Muhalefet partisi lideri sayın Kılıçdaroğlu’da askerlik süresini 9 aya indirmekten, üniversite öğrencilerine yaz aylarında parti parti askerlik yaptırmaktan söz etti. Bunların hepsi olabilecek şeyler.Eski bir kurmay subay olarak,sözleşmeli askerliğe de askerlik süresinin kısaltılmasına da taraftar olduğumu ifade etmek isterim.Ancak, seçim kampanyası süresinde bir söz duydum ki çok canım sıkıldı: TV8 televizyonunda gazeteci Özkan’a konuk olan CHP Sinop Milletvekili Engin Bey, askerlik konusunda, askerlik süresinin kısaltılması konusunda açıklamalar yaparken, askerlik hizmetini küçümseyici bazı ifadeler kullanmıştı.”Askerde ne yapıyorlar ki? Komutana çay taşınıyor, sağda solda mıntıka temizliği yapılıyor…” Engin Bey öğretmen emeklisi. Herhalde öğretmen kariyeriyle ya kısa süreli askerlik yaptı, ya da “asker öğretmen “sıfatıyla iki ay gibi bir eğitimi müteakip kendi mesleğine döndü. Bir dönem öğretmenlere bazı ayrıcalıklar tanınıyordu. Bilemiyorum, bu konuya girmedi. Yalnız askerlik hizmeti hakkında düşünceleri olumsuz! Yok öyle şey! Onun ve onun gibilerinin verdiği örnekler devede bir kulak kalır. Doğrudur, komutan postaları diye bir hizmet vardır. Hizmetten çok habercilik yaparlar. Mıntıka temizliği de vardır. ÖMER FARUK KÜLTÜR Yrd. Doç. Dr. [email protected] DİVRİĞİ’NİN EN ÖNEMLİ POTANSİYELİ -II Önceki yazımda Divriği’nin en önemli potansiyelinin İnsanları olduğunu söylemiştim. Bizim geleneğimizde bu konu aslında yedi asır önce Şeyh Edebilinin Osmanlı Devletinin Kurucusu Osman Gaziye "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" sözünde yerini bulmaktadır. İnsanın olmadığı yerde ne sanat vardır ne sanayi ne tarım ne de her gün onunla yatıp kalktığımız ekonomi. İnsanı Yüce yaratıcımız biz onu en mükemmel şekilde yarattık demektedir. Bu tanımlama aslında dünyanın barış ve huzur içinde yaşamasının teminatı olmaktadır. İnsanı değersiz bir varlık gibi gören görüş ve ideolojiler onun üzerinde çeşitli deneyler yapmaya savaşlarda piyon olarak kullanmada onun üzerinden yüksek kar elde etmek için gıdası ile oynayıp genetik bozmaya kadını meta Haline getirmeye sağlığı sadece kar etme sahası insanı müşteri görmeye eğitim alanını fabrikadan farksız görmede bir beis görmemektedir. Sonuçta oradan oraya koşuşan saatlerce çalışıp bir şey elde edemeden çırpınıp duran mutsuz insan yığınları oluşmaktadır. Modern insan mutluluğu çok tüketmede hazzın her türlüsünü sınırsız yaşamakta kendisini sınırlayan frenleyen bir şey olsun istememekte ancak buna rağmen yine mutlu olamamaktadır. Oysa İnsanı ayakta tutan sevgidir. Sevgiden güven doğar. 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 İrtibat: [email protected] Günün başlangıç ve bitiminde nöbetçi çavuş nezaretinde “bölük”erleri kendi bölgelerine düşen yaprakları, kuruyan otları, rüzgârın getirdiği naylon poşetleri, kâğıt parçalarını toplarlar. Ancak bunlar toplam bir saat sürer. Onun dışında yine sabah, “sabah sporu”, akşama doğru da. “savaş beden eğitimi” vardır. Her gün şoförler araçlarını, erler silahlarını temizler, bakımını yaparlar. Bunların dışında asıl eğitim öğlene kadar arazide bizzat takım ve bölük komutanların nezaretinde yapılır. Konya’da Alay Komutanı iken, alayın yaptığı eğitimi Engin Bey’e ve Engin Bey gibi düşünenlere kısaca anlatmak isterim: 5 km. derinliği,400metre genişliği olan bir eğitim alanımız vardı. Her bölük arka arkaya bu parkurda Takım ve Bölük Komutanı subayların nezaretinde Tabur komutanlarının gözetiminde benim de yakın takip ve kontrolümde her gün taarruz harekatının bütün manevralarını kullanarak ilerler, hedefte bulunan iki bölük de taarruz edenlere karşı savunma görevini yapardı. Her gün her asker başlarında subay ve astsubayları olduğu halde 5 kilometrelik bu mesafede savaşa benzer koşullarda ileri harekatta bulunurdu. Başlangıçta çok büyük hatalar yapılırdı. 3-4 ay gibi bir sürenin sonunda mükemmel denilebilecek bir seviyeye ulaşılırdı. Doğru, temel eğitim diyelim 3 ay, 3 ay da asıl birlik eğitimi etti 6 ay.6ayın sonunda askerlik görevinin tamamı öğrenilir. Ondan sonra bunun idamesi(korunması) sağlanır, “yan gelinip yatılmaz” Engin Bey’in dediği çay taşıma işleri vardır ve fakat devede bir kulak kalır. Çay taşımak için yırtınanlar, sağa sola telefon ettirenler de bence zavallı çikolata çocuklarıdır. Askere giden er meydanına çıkmasını bilmelidir! Barışta ter dökmeyenler savaşta kan dökerler. Engin Bey bir seferberlik anında umarım kan dökmez. Askere giden er meydanına çıkmasını bilmelidir! Güven den huzur neşet eder. Huzurdan bolluk ve bereket hasıl olur. İnsan topluluk içinde yaşar bunun için sevgiden sonra saygı gelir üretmek ve paylaşmak gelir. Bu döngünün aksadığı yerde problemlerimiz başlıyor. Ancak her problem çözülmek için vardır. Yeter ki gönüller bir yere aksın. Toplumsal yaşam da herkesin eşit imkânlara sahip olmadığı bir gerçek ancak bu paylaşma geleneğinin güçlendirilmesi ile aşılması gerekir. Divriğililerin büyük bir çoğunluğu Divriği dışında yaşamaktadır. Divriği dışında yaşayan Divriğilileri yılda en az bir defa Divriği ye getirme hedef seçilerek çeşitli etkinlikler yapılmasında fayda vardır. *Yılın belli bir ayında temmuz veya ağustos ta şenlik adı altında Divriğilileri buluşturmaya yönelik etkinlikler yapılması *Divriği konaklarından birkaçının restore edilip butik otel tarzında makul fiyatlarda maddi imkansızlıklar nedeni ile memleketine gelemeyen ve tüm Divriğililere hizmete açılması *Geçmişte Divriği ye Hizmet etmiş kişiliklerin yaşatılması anılması değer verilmesi adına park, cadde, okullara isimlerinin verilmesi, *Divriği ye hizmeti dokunacak kişilerin zaman zaman bir araya gelmesinin sağlanmasına yarayacak faaliyetler(sempozyum konferans panel vs) yapılması *Divriği dışında kurulu derneklerin zaman zaman bir araya gelmesini sağlayan platform vb. yapıların oluşturulması *Divriği’nin yetiştirdiği insanları sanal ortamda Divriğililere ve dünyaya tanıtacak ve birbirleri arasında iletişimi sağlayacak oluşumların hazırlanması… SAYFA 7 İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN! Şeyh Edibali ÜCRETSİZDİR 1 TEMMUZ 2011 SAYFA 8 SAYI: 6 ZEYNEL YAYLA® [email protected] ADINA DEMOKRASİ DİYORUZ, SADECE KULLANIYORUZ. 12 Haziran 2011 Pazar günü Türkiye genelinde bir genel seçim yapıldı. Bu seçim sonucuna göre de ülkemizi yönetecek bir iktidar kuruldu. Şu son süreçte yaşanan tüm siyasi yarışlarda söylenenler bir anda olmasa da bir ay sonra halkın % 90’nı, bir sene sonra % 99’u ise söylenenleri unuttuğu gibi, zaman, zaman yerine göre bir şeyler hatırlanmaya ve hatırlatılmaya çalışılacak. Onunda bir geçerliliği kalmayacak. Yani zamanla asmalar, kesmeler, vaatler, sözler, projeler, takvimler, vizyondur, misyondur, unutulup gidecek. Türkiye de halkın çoğunluğu bir anda bakıyorsun geleceği için proje ve programları inceleyeceğine olaylara maceraperest ve magazinsel yaklaşımlarla bakarak oyunu kullanmaktadır. Bir din kelimesi ortaya atılıyor hayda hücum ediyorlar. Bir Kürt deniliyor hayda diğer bir gruplaşma onlar hücum ediyor. Adına da demokrasi ve özgürlükler deniliyor. Bu ülke ilerleyebilir mi?Bu yapılanlar ülkenin insanlarını germez mi? Türkiye’yi yönetmeye talip siyasiler bu gelişmelerden ve ayrışımlardan memnun. Neden? Sadece oy avcılığı için. İnançlar üzerinden siyaset yapanlar inançları çok rahat malzeme etmektedir. Etnik ve mezhepsel ayrım yaparak demokrasiden dem vurmaktadırlar. Yöresini ve bölgesini analiz edemeyenler! Türkiye’yi ve Dünyayı analiz edebilirler mi? İrtibat: [email protected] Kendi bölgesinde insanları hala köle zihniyetinde çalıştıran toprak ağaları ve bu ülkenin siyasetçileri doğu ve güneydoğu bölgesinde toprak reformunu dahi dile getirmeyenler ve getiremeyenler ne kadar buradaki halkını düşünebilir. Dünyaya bakış açısı ve bilinci olmayan buradaki masumane ve biçare insanlar Türkiye’de yaşadığının farkında değil. Onun ülkesi ve dünyası sadece ağası, şıhı değil midir? İktidarlar Türkiye’de çifte standart uygulayarak ülkenin bir tarafı gelir dağılımından yoksun bırakılarak adeta aşiret reislerine ve cemaatlerin eline bırakılarak buralardaki uygulamalar tamamen farklı yansımaktadır. Burada yaşayan insanlar da ülkeyi kimin ve nasıl yönettiğinin bilincinde olmayarak bazı kişilerin eline bırakılarak yaşamlarına devam etmek zorunda bırakılmıştır. Hiç bir şekilde siyasi ekonomik bağımsızlığı olmadığı gibi ayrı bir merkezi idare tarafından yönetilmelerine mahkûm edilmiştir. Bunun adına da cumhuriyet ve demokrasi diyeceksiniz. Bunun adına özgürlük ve demokrasi diyeceksiniz. Sadece seçimlerden seçimlere insanların etnik ve dini inançlarını malzeme ederek halka gaz verip gerçek meselelerini görmezlikten gelerek oy avcılığı yapacaksınız. Halkın uyanmasına müsaade etmediğiniz gibi kendinize de siyasi ve ekonomik çıkar sağlayacaksınız. İşte ülkeyi yönetenler bu mantık ve iradeyle bir yere varamazlar. İleri demokrasi diye gericiliğe, demokrasi diye ayırımcılığa, bölücülüğe sadece çanak tutarlar. Gerçek demokrasi, eşitlik ve özgürlükten yana olanlar ise bu cephelerin karşısında mücadele vermeye devam edeceklerdir. Onun için gerçek demokratların işi çok zor. Adına demokrasi deyip, kullananların işi çok kolay. Bu halk bir zaman sonra tökezleyip kendine gelecektir. Fakat çok şeyler kaybedeceklerdir. Demokrasi kolay kazanılmıyor. ®Em. Teknisyen, Bel. Bşk. Eski Adayı/Anzahar-Divriği ETNİK VE MEZHEP AYRIMI YAPARAK DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLEMEZ! KONUK YAZAR TARİH VE KÜLTÜR KENTİ DİVRİĞİ Divriği’nin tarih yükü ağırdır. Anadolu’nun Türkleşmesinden günümüze kadar geçen süreç içinde Divriği yaşamındaki tarihi, siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik sahipliliği koruyan ve geleceğe taşınmasında emeği geçenleri minnet ve şükranla anıyoruz. Tarih ve kültür şehri olan Divriği’de maalesef sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilemediğimiz gibi yok etmek gibi bir lüksüde başarı addediyoruz. Örneğin 12 y.yıl Anadolu Beylikleri’nden kalan tek orijinal eser olan Divriği Kale Camii 2008 yılında yapılan onarımlarla orijinalliğini yitirmiştir, onarım yerine mevcudu olduğu gibi güçlendirme ve koruma yapılsaydı kültür turizmi ve sanat tarihi açısından bir mücevher gibi kalenin en üst tepesinde parlayacaktı. Maalesef bu şansı Divriği ve Türkiye olarak kaçırdık. 141ülkeden 851 varlığın yer aldığı UNESCO Dünya Miras Listesi’nde Türkiye’den tek anıt eser olarak Divriği Ulu Cami’nin alınması; insanlığın kültürel-tarihsel sürece ve yaratıcılığına tanıklık eden, benzersiz sanatsal bir başarı ürünü olan bu kültürel mülkiyet, kendi içinde İslami mimarinin en güzel anıt yapılarından birini temsil eder. Özgün bir başyapıt olarak taşıdığı ayrıcalıklı bir değer olarak Anadolu’nun aydınlanma çağını simgeleyen başyapıt olarak Divriği coğrafyasının bir kesitidir. Bu sanat abidesi, yüzyıldan beri bir dizi onarım- takviye amaçlı müdahalelere tabi tutulmuş ancak genel kabul görecek, koruma ve çevresel düzenleme amaçlı bir projeden yoksun bırakılmıştır. Son 50 yıl zarfındaki müdahalelerse yapıyı güçlendirmek şöyle dursun 8 asırlık direncini tehlikeye sokmuş; iç dış bezemelerine zarar vermiştir, taşların tuzlanarak akmasına, içeride ve kapılarda yoğun rutubetin neden olduğu erimelere neden olan en özensiz ve bilim-teknik dışı operasyonlarsa son 1965- 2008 evresindedir. Teras örtüsünün defalarca değiştirilmesi; külliyenin oturduğu zeminin çevresinde, temel ve ana duvarları etkileyen, drenaj sistemini bozan, üstelik çok çirkin istinat, ihata, imla duvarları örülmesi, etkilenme alanına kamu yapıları ve kaçak konutlar inşa edilmesi bu cümledendir. Divriği’de Mengücek Beyleri’nin bıraktıkları, kale, cami, han, hamam, türbe, köprü, kervansaray, medrese, çeşme, su şebekesi gibi 30 dolaylarında eserlerinin yanı sıra;2 kale,23 cami,24 mescit,8 türbe,8 han,3 hamam,24 tekke ve zaviye,10 klise,24 köprü,16 çeşme,24 mezarlık,50 tümülüs ve ören,400 dolaylarında özgün mimarili ev ve konak bulunmaktadır. Divriği 950 yıllık geçmişiyle anıtlarının yanı sıra zengin kültürüyle de Mengücekoğulları’nı temsil etmektedir. İhsan ÇALAPVERDİ (Kimya Müh. ve İş Adamı-İst.) KÜLTÜR, DÜŞÜNCEYİ ZENGİNLEŞTİREN, ZEVKİ İNCELTEN BİLGİLERDİR. 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 8 ÜCRETSİZDİR 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 9 1 TEMMUZ 2011 SAYI: 6 SAYFA 9 İrtibat: [email protected] ÜCRETSİZDİR
Benzer belgeler
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-54
aciz kalmış ve artık doğrudan terörist başından talimat alır hâle
gelmiştir.
İki hafta önce İmralı’ya giden “özel ulaklar”, dönüşlerinde oradaki
iblisin “Meclis yazın da çalışsın” direktifini ilgil...
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-8
Öte yandan Divriğili İş adamlarımız, zenginlerimiz
hastane,
okul,
kütüphane
gibi
destekte
bulunuyorlar. Sağ olsunlar. Bu onların bu topraklara
ne kadar değer verdiklerinin bir tezahürü. Ancak
bunda...
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-31
Bu beyan bizce çok büyük bir beyandır. İçişler bakanının boyunu aşan bir beyandır. Bu ve
benzeri cümleler siyasette belli bir ağırlığı olan Başbakan gibi kişilerin ağzına yakışır. Bu ve
benzeri söz...
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-32
yapı ve teçhizatlanma gerekse öğretim eleman ihtiyacı
olarak güçlendirilmesi gerekmektedir. Divriği dışında
yaşayan hemşehrilerimizden bazıları Divriği’ye önemli
yatırımlar yaparak kamuya bağışlamı...
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-27(15.05.12)
Bir süredir Sivas'ta bulunan Bosna Hersek'in Gradacaç Belediye Başkanı Fadil
İsmiroviç ve beraberindeki heyet, Divriği ilçesinde bir takım gezi ve
incelemelerde bulundu.
Sivas Belediye Başkanı Doğa...
haber - DİVRİĞİ GAZETESİ
Merkez: Okçumusa Cd. Midilli Sk Göldağı İş Mrkz. No: 2/8 34420
Karaköy-İstanbul-Türkiye T.+90 212 251 40 83 pbx-F. +90 212 249 83 00
Fabrika: İstasyon Mah. Baraj Yolu Mevkii Kümesi No: 20 Velimeşe ...
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-44
başta olmak üzere tüm kurullarına başarılı çalışmalar dileriz.