Yeni Divriği Gazetesi SAYI-8
Transkript
1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 SAYFA 1 İrtibat: [email protected] BELEDİYE BAŞKANI’NIN DÜĞÜNÜ M.T.-Divriği Divriği’de Çarşı, çok önem ve özelliği olan bir yerdir. Selçuklu dönemi Türk Geleneğinin çok güzel bir örneğidir. Mahallelerden ayrı, yalnız alışveriş yapılan, çoğu tek katlı ahşap dükkânlardan oluşan bir alışveriş cennetidir. Aşağı çarşı, bildim bileli Divriği Çarşısının en prestijli bölgesidir. Bu özellik bundan 40 yıl önce daha bariz olarak ortaya çıkardı. En zengin esnafların dükkânları buradaydı. Tuhafiyenin her çeşidi, beyaz eşya, çeşidi bol bakkal dükkanları, halıcılar, çeyiz eşya satıcıları, lüks ayakkabıcılar ağırlıklı olarak burada bulunurdu. İkizlerin Pastane, Totuhların fırın,Demirkale,Özcanlar, Uzun Osman burada bulunurdu… Orhan Mursal’ın mağazasından çıktım eski belediye’den aşağı yürüyorum, Çobanoğlu ile selamlaştık. Sağ olsun buyur etti. Dükkân önünde oturalım dedim. Sağ olsun Mehmet Çankaya, Yavuz Iğımbat da görüp geldiler. Çay içerken dikkatimi çeken bir şey oldu. Durmadan arabalar geçiyor. Çarşının eski tadı yok… Yol ortasından sağa sola bakarak eskiden olduğu gibi rahat rahat yürümek mümkün değil… Konuştuğum esnaf arkadaşlar da bu durumdan şikâyetçi. Mal indirme bindirme saatleri dışında özellikle Aşağı çarşı bölgesinin araç trafiğine kapalı tutulması, giriş ve çıkışında bariyer sistemi kurulması sanki daha uygun bir uygulama olur gibime geliyor. Hani önce insan diyoruz ya, o ilke de hayata geçirilmiş olur. Araba ile aşağı çarşıdan niye geçilir ki? Bakın benim de arabam var demek için mi !…Bu düşünceyi ben hiçbir Divriğili kardeşime yakıştıramam. Divriğili sonradan görmüş değil ,olsa olsa asil doğmuştur…. YENİ ANAYASA HAKKINDA-1 (BAŞKANLIK SİSTEMİ) MUSTAFA TARAKÇI * Yeni anayasa konusunda temel esasların ne olması gerektiği hakkında basında ve televizyon kanallarında doğru dürüst bir şey söylenmiyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, hatta Muhalefet Partiler de... (Devamı sayfa 7’de) * www.mustafatarakci.com Özgeçmiş 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 Divriği Belediye Başkanı Veteriner Hekim Sayın Hakan Gök, yaklaşık bir yıllık nişanlılık döneminin ardından 17 Temmuz 2011 Pazar günü, Belediye’nin tahminlerine göre 4000 kişinin huzurunda Belediye Taşbaşı Sosyal tesislerinde, Sayın Bayan Fatma Tokhay ile nikah masasına oturdu. Nikâhın ardından dört davullu düğün de eğlence, ikram ve siyaset iç içeydi… Düğünde dikkatleri çeken bir husus vardı: AKP’nin Sivas Milletvekili Sayın Mesude Nursuna Memecan katılıp nikah şahitliği yaparken, geçen dönemlerde her vesile ile Divriği’ye gelen CHP Sivas Milletvekili Sayın Malik Ecder Özdemir düğüne katılmamıştı!?... SADIK ÖZGÜR DİVRİĞİ’DE SAYIN SADIK ÖZGÜR, KENAN KIZILTAN, İSKENDER UÇAN VE DİĞERLER Kale Holding’in onursal başkanı Sadık Özgür 13 Temmuz 2011’de Divriği’ye geldi. Yaptırmakta olduğu Divriği Sadık Özgür Devlet Hastanesi’nde incelemelerde bulundu. Şirket yöneticileri inşaat hakkında biri fink verdiler. Sadık Özgür şirket yöneticilerine acele etmemelerini hiç bir eksiklik olmamasına dikkat etmelerini söyledi. Hastane lojmanını’da gezen Sadık Özgür Divriği’de bir gece kalıp 14 Temmuz 2011’de İstanbul’a döndü. Her hangi bir sıkıntı yaşanılmadığı taktirde 05 Eylül 2011 de hastane’nin açılışı yapılacak. Açılışa Başbakan da katılacak. FATMA –HAKAN GÖK Divriği bu yıl festivaller şehri oldu. Ancak, özlemini çektiğimiz festivaller bu muydu? Bizim arzu ettiğimiz festivallerin “Ana Teması” Sayfa 5 ‘de. İnşallah seneye…. 1.DİVRİĞİ TANITIM ETKİNLİĞİ YAPILDI. 18. HÜSEYİN ABDAL VE ÇAMŞIH TÜRKÜ FESTİVALİ YAPILDI. ANK. DİVRİĞİ KÜLTÜR DERNEĞİ’NİN ORGANİZE ETTİĞİ DİVRİĞİ FESTİVALİ YAPILDI. (Ayrıntılar Dernek ve Kadın Kolları sayfamızda) ÖRT Kİ ÖLEM ! 15 Temmuz 2011 Cuma, Sabahleyin kahvaltı yaparken günün gazete haberlerini sabahçı spiker özetliyor:"Çankaya'da üçlü zirve toplandı. KKK ve Jandarma Genel Komutanı Operasyon bölgesine gitti.Şehit Cenazeleri Öğlen namazını müteakip kaldırılacak. Genelkurmay Başkanı da bölgeye gidecek... Sahile iniyorum, denize gireceğim ortalıkta bir hüzün nameleri dolaşıyor. Belli ki günün önemine binaen radyolar çalıyor. "Eledim eledim, öllük eledim. Büyüttüm besledim asker eyledim. Gitti de gelmedi buna ne çare..."Boğazımda bir şeyler düğümleniyor, isyan edesin geliyor. kaçırılan 3 kişiyi bulmak için 4000 kişi seferber oluyor. Bulunamıyor. Bulunamaz da Çünkü o yöre halkı birbirine benziyor ve birbirini destekliyor. Nasıl bulacaksın? Alnında yazılı değil ki? Birilerinin sana ihbar etmesi lazım. O müessese de maalesef çalışmıyor. Olan genç fidanlara oluyor… Ardından,idari soruşturma!Şimdiye kadar karşılaşılmadık bir durum.Genelkurmay’ın soruşturması yanı sıra İç İşleri Bakanlığına bağlı siviller de askerleri sorgulamaya başlarlar.Kabul edilir gibi değil.Derken halen görevdeki Ordu Komutanına savcılıkça yakalanma emrinin çıkarılması, hükümlü değil tutuklu 14 generalin emekli edilmesi isteği bardağı taşırıyor... Kuvvet Komutanları bekleme süreleri dolmuşken yaptıkları bir çıkış da asıl fedakarlık Genelkurmay Başkanı Sayın Koşaner’ den geliyor.4’lü istifa… Nerden nereye… Gel de deme yukarıdaki lafı “ört ki ölem”….(Mustafa Tarakçı) SAYFA 1 ÜCRETSİZDİR 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 SAYFA 2 KIBRIS POLİTİKASI ASLINA RÜCU ETTİ YEMİN ETTİK ÇÜNKÜ: Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Halkla İlişkilerden Sorumlu, Genel Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili, Alaattin YÜKSEL, CHP milletvekillerinin Mecliste yemin etmeleri konusunda gerekçe olarak dayandıkları AKP ile imzalanan mutabakat metnini açıklıyor: Mutabakatta yer alan ve altında CHP ve AKP yetkililerinin imzası bulunan o iki cümle aynen şöyledir; “Tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin, milletimizin kendilerine verdiği bu onurlu görevi yerine getirmeleri için TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz.” “Anayasa dahil, tüm mevzuatın hukukun üstünlüğü çerçevesinde ve kuvvetler ayrılığı dikkate alınarak, özgürlükleri genişletici bir anlayışla yorumlanması ve uygulanması gerektiğine inanıyoruz” “Yukarıda geçen cümleler tutuklu vekillerimizin yemin etme yolunu açan irade beyanıdır.” Doğrusu biz bu beyanı pek doyurucu bulmadık. Siz de dersiniz? DAHA DEMOKRATİK BİR ANAYASA?! AMA NASIL 1982 Anayasası 174 maddeden oluşmaktadır. Bu maddeler ve fıkralarında zaman içinde değişiklikler olmuştur. En son değişiklik de HSYK ve Yüksek Mahkemelerin yapısını düzenleyen konularda yapılmıştır. Mevcut anayasanın yürürlükten kaldırılması, yerine yeni ve sivil bir anayasa yapılması söz konusudur. Biz bugün kaba hatlarıyla siz değerli Yeni Divriği İnternet Gazetesi okurlarına mevcut anayasanın hangi konuları içerdiğini hatırlatmak istedik. Yeniyi kabullenmeden önce eski ne idi onu iyi bilmek lazım. Mevcut Anayasa 7 kısımdan oluşuyor. Her kısımda bir veya birden fazla bölümler var: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Kısım: Genel Hususlar Kısım: Temel Hak ve Ödevler Kısım: Cumhuriyetin Temel Organları Kısım: Mali ve Ekonomik Hükümler Kısım: Çeşitli Hükümler Kısım: Geçici Hükümler Kısım: Son Hükümler Genel Yayın Yönetmeni ve Yayın Koordinatörü MUSTAFA TARAKÇI Mizanpaj: Mutlucan AYDIN Bünyamin ŞAHİN Halkla İlişkiler-Tanıtım: Çiğdem Türkyılmaz DEMOKRASİ 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 İrtibat: [email protected] ZEVKSİZ BAŞKAN Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Bu ambleme çok benzer önceki amblemin mahkeme kararıyla yürürlükten kaldırılması üzerine, Belediye Meclisini toplayarak yukarıda şeklini gördüğünüz yeni amblemi seçtirerek yürürlüğe koydu. Bundan böyle Ankara’nın kıyısında köşesinde bu amblemi göreceğiz. Şöyle tarafsız gözle baktım. Gerçekten Ankara’yı temsilden uzak oldukça da zevksiz bir tasarım. Kim yapar kim düşünür hayret ediyorum. Kocatepe Camiinin minareleri, Ata Kule,yıldız kümesi al sana Ankara… Ankara’da Seğmenler var, Cumhuriyet’in temellerinin atılması var kos koca TBMM var, Anıtkabir var… Bunlar neden akla gelmez hayret bir şey… Kıbrıs Barış harekâtının 37. Yıldönümünde Kıbrıs’ı ziyaret eden Başbakan Erdoğan, Ercan Hava Alanında karşılandı. KKTC Başbakan’ı iltifatlarda bulundu. Sayın Erdoğan Kıbrıs konusunda önemli açıklamalarda bulundu: -KKTC, Türkiye’nin kopmaz bir parçasıdır. -Ana vatan, yavru Vatan dayanışması devam ediyor. -“Kıbrıs” diye bir ülke yoktur. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır. - Türkiye Kıbrıs’ta Annan Planı ile vermeyi düşündüğü Güzelyurt ve Karpaz gibi bölgeleri de vermeyi artık düşünmemektedir. -Avrupa Birliği sürecinde Güney Kıbrıs’ın dönem başkanlığı Türkiye için önemsizdir. Bu açıklamalar Kıbrıs konusunda gönülleri ferahlattı. Sayın Davutoğlu’nun da katkılarıyla Kıbrıs politikamız olması gereken çizgiye çekilmiş gibi. Kimi yazarlar ileride Kıbrıs’ın 82. Vilayetimiz olacağı yönünde fikir beyan etmeye başladılar. Bize de “keşke” demek düşer… EN GÜVENDİKLERİ 2 MÜTTEFİKMİŞİZ! ERTUĞRUL GÜNAY: DİVRİĞİ’Yİ DÜNYAYA TANITACAĞIZ Libya’ daki durum ve alınacak tedbirler konusunda32 ülke temsilcilerinin katıldığı toplantı için İstanbul’a gelen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton,bazı ikili temaslarda bulundu.İstanbul’a da hayran olduğunu, ”İstanbul kendimi iyi hissettiğim kentlerden birisi” dediği bu güzel şehrimizde , Boğaza nazır Cumhurbaşkanlığı Dinlenme Tesislerinde (Huber Köşkü)Cumhurbaşkanımız sayın Gül ile yaptığı görüşmede bir husus dikkatimizi çekti:Bayan Clinton,ne Suriye’yi,ne Mısır’ı, ne Libya’yı, ne de PKK’yı dert edinmeyip durmadan İsrail dedi. Neymiş efendim ABD’nin Ortadoğu bölgesinde en önemli müttefiki Türkiye ile İsrail’in arasındaki soğukluğun giderilmesi lazımmış! Clinton bölgedeki iki müttefik sayısını eksik söylüyor. Bir müttefik daha yarattılar: Kuzey Irak Kürt Yönetimi. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay,25.07.2011 günkü Hürriyet Gazetesinin haberine göre; Sivas Divriği’ye 20 milyon liraya yakın bir yatırım yapıldığını belirterek, ”Divriği’yi dünyaya tanıtacağız”dedi.Günay,şunları anlattı:”Ulu Cami ve Şifahanesi’nin çevresindeki işgalleri kaldırdık.Şimdi de ikinci etaba geçiyoruz.Kaleye giden aks temizlenecek.Bu yıl içinde orada da uygulama başlatılacak.2007’de göreve başladığımda özel idareye 2 milyon 5oo bin lira gönderilmişti.Dört yıl boyunca hiç el sürülmeden depo olarak kaldığını gördüm.Onun üzerine 10 milyon lira daha ilave ettik. Bu rakam 20 milyon oldu. Şimdi dünya mirasımızda Selimiye Camisi gibi yeni bir alanımız daha oldu. Uluslararası tanıtımda bu tarihsel zenginliklerimizi de değerlendirmeye çalışıyoruz…” SAYFA 2 ÜCRETSİZDİR 1 AĞUSTOS 2011 SAYI:8 SAYFA 3 İrtibat: [email protected] Hem de başkalarına gösterin… Ne güzel keklikler, ceylanlar, geyikler, dağ keçileri var bu topraklarda! Geçen yıl Vali Bey’den bir ricada bulunmuştum:”Divriği’de çok büyük bir doğa katliamı var. Bunun bir şekilde engellenmesi gerekiyor”dedim. Bana hak verdi. Ve bu sene daha fazla ağırlık vereceğini söyledi. FOTOGRAF SANATÇISI Divriği bölgesinde hangi av hayvanları var, hangi yaban kuşları var. Bu konuda bir şeyler söyleyebilirimsin? YUSUF GÜLDALI Yusuf Güldalı,Divriği Esnafları arasında en renkli simalardan biri.Yukarı çarşıda belediye pasajında elektronik ve müzik üzerinde yoğunlukla alışveriş yapılan dükkanına hep iş için uğranmaz.O dükkan çoğu Divriğilinin özellikle de yazlıkçı Divriğilinin buluşma noktası, uğrak yeridir. Yusuf Güldalı, festivallerde ses düzeni kurma işi, saz sanatçılığı, Divriği Kültür Derneği Başkanlığı yanı sıra kendi kendini yetiştirmiş iyi bir fotoğraf sanatçısıdır. Biz bugün Onun bu özelliğini ele alacak, öne çıkaracağız. Divriği kültür mirası, doğası, köy yaşamı üzerine yüzlerce resimlerle şimdiye kadar 8 sergi açan Güldalı bakınız fotoğrafçılığa nasıl başlamış: -1982’de fotoğrafçılığa başladım. Fotoğraf çekmeyi çok seviyordum. Bu konuda hiçbir ders de almadım. Köylerde kağnılarla taş taşıyan,öküzlerle, atlarla çift süren insanları seyrederken duygulanıyordum.Bu görüntüler yok olmasınlar, resmedilsinler istedim.Bu düşünce, bu duygu beni fotoğrafçılığa götürdü.19822011 nerdeyse 30 yıl sürüp gidiyor… Nelerin fotoğrafı, nerelerin fotoğrafı? Ben Divriği sevdalısıyım. Divriği’de gidilmedik, görülmedik o kadar çok değer var ki ben onları bulup ortaya çıkarmak istiyorum. Sıradan fotoğraflar değil bize özgü fotoğraflar peşindeyim… Her Pazar günü, özellikle kışın 5-6 saat vadi, kanyon gezisi yaparım. Oralarda ilginç şeylere tanık olurum.Dağ keçilerinin dağdan inişlerini görmek müthiş zevk verir bana.Onları saatlerce bekler, rast gelirse onları en tehlikeli, coğrafyada bile resmetmeye çalışırım. Avcılara şunu söylüyorum: Bunların bu güzel doğa yaratıklarının canını almaktansa alın bir fotoğraf makinesi, benim gibi onların güzelliklerini hem görün, 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 -Çaltı Suyu mihverinde bol miktarda tavşan var, domuz var, turna kuşu var, bıldırcın var… Turnalar tekrar gelmeye başladı.Bu sene turna fotoğrafı çektim. Çok ilginç bir tesadüf oldu. Bir yere davetliydim. Fotoğrafla uğraştığımı bildiklerinden “Biz şu yaylada ‘toy’kuşu gördük “dediler.Ben toy kuşunu çocukluğumda bir kere görmüştüm. Toy kuşu ararken turnalara rastladım. O turnalara yata yata , sürüne sürüne 500 metreye kadar yaklaştım.Baktım hakiki turna.İki turna aynı mesafede duruyor.Aynı hareketleri yapıyor, aynı anda havalanıp nerdeyse aynı anda yere konuyorlar…Bir sürprizdi benim için onları resimlemek. Müthiş bir arzu doğdu içimde… Sonunda başardım. -Fotoğraf niye çekilir? Fotoğraf bir yerin tanıtımında, kültüründe, doğasında, insanında var olan güzellikleri ortaya koymak için çekilir. Çekilen fotoğraf bir gerçeğin ifadesidir.Onun içinde güven vardır, gurur vardır,tarih vardır,insanlık vardır…. Bu bağlamda bizim de gayemiz, bu topraklarda, hiç değilse fotoğrafla da olsa sunabileceğimiz pek çok değeri ortaya çıkarmak, gezemeyenlerin, görme imkânı bulamayanların bu güzellikleri ayağına getirmek.. Divriği’nin içinde, köylerinde,derelerinde, tepelerinde bunca yıldır fotoğraf çekiyorsun hiç tepki aldığın oldu mu? -Herkes beni tanıdı artık. Geçenlerde ilginç bir şey oldu. Avcılar gelmiş dağda avlanıyor. O yörenin insanı çevreye, doğaya karşı duyarlı…”Bu avı yapmayın sizi şikayet ederiz falan”demişler. Tabi kar etmemiş, ava devam etmek istiyorlar. Bunun üzerine “Bizim bir fotoğrafçımız var, onu haberdar ederiz, gelir sizin fotoğrafınızı çeker, rezil olursunuz” demişler. Avcılar bunun üzerine avı mavı bırakıp, özür dileyerek çekip gitmişler… Bana bazen niye fotoğraf çekiyorsun diye de soruyorlar. Bu sorulardan, fotoğrafın zevkine , bilincine varmamış bu insanlardan ciddi rahatsızlık duyuyorum.Fotoğrafın bir sanat olduğu, kimi üniversitelerin Güzel sanatlar Fakültelerinde ‘fotoğraf sanatı’ adı altında bölümler olduğu maalesef hemen hiç kimse tarafından bilinmiyor…. SAYFA 3 Yusuf Güldalı, çektiği bu fotoğrafları, Derneklerle , vakıflarla, sevenleriyle paylaşıyor. Öte yandan bu fotoğraflar Divriği’nin tanıtımı için de çok önemli bir obje oluşturuyor.Divriği’de Ulu Cami’mizi,Kale’mizi, Kümbetlerimizi, Tarihi Konaklarımızı vs. düne kadar yalnız biz biliyorduk. Bunların Türkiye kamuoyuna tanıtılmasında,Kültür ve turizmle ilgili dergilere, broşürlere resim vererek, Divriği Tanıtım Günleri’nde “Divriği Fotoğrafları Sergisi”açarak, değerli arkadaşım Yusuf Güldalı’nın büyük katkısı olmuştur.Bir Divriği sevdalısı olarak kendisini bu vesile ile tebrik ediyor, teşekkürlerimi sunuyorum… (Mustafa Tarakçı) ÜCRETSİZDİR 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 SAYFA 4 İrtibat: [email protected] EMSAL Boya Kimya Poliester San.Paz.Dış Tic. Ltd.Şti. Dolapdere Sanayi Sitesi 6.Ada No:1 Ġkitelli / ĠSTANBUL 0 (212) 671 36 16 - 0 (212) 671 36 15 HAZIR YEMEK 28 Nisan Caddesi No: 12 Gürsel Mahallesi Kağıthane - İstanbul Tel: 0212 320 57 60 (10 hat) 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 SAYFA 4 Mail: [email protected] ÜCRETSİZDİR 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 SAYFA 5 İrtibat: [email protected] ANKARA VE ĠSTANBUL DiVRiĞi KüLTüR DERNEKLERiNE ÇAĞRI (Bu çağrıya şimdiye kadar her iki dernek başkanından bir cevap gelmediği için tekrar yayınlamak ihtiyacı hissettik) Facebook‟ta, şurda burda,29 Mayıs 2011‟de İstanbul Divriği Kültür Derneği,26 haziran 2011 „de Ankara Divriği Kültür Derneğinin geleneksel Pilav Günleri yapıldı. Kimilerine göre beklenen kalabalığı topladılar, kimilerine göre de beklediklerini bulamadılar… Bu söylentilere son vermek ve “şeffaf dernekçilik” anlayışından hareketle, Yeni Divriği İnternet Gazetesi olarak her iki Dernek Başkanımıza buradan Hemşerilerimiz adına çağrıda bulunuyoruz. Şu sorularımıza Sn. Çelik ve Sn. Höbek cevap verirlerse buradan yayınlayacak ve kendilerine okurlar adına teşekkür edeceğiz: -Pilav için kaç bilet satıp ne kadar para topladınız? -Topladığınız paraları nerelere harcadınız? YDG Ozan Hasan Karabaş-Divriği Divriği CHP ve AKP ilçe başkanları (23 .07.2011/ 1. Divriği Etkinliği) Ali Haydar Yalçın- Divriği 18.HÜSEYİN ABDAL VE ÇAMŞIH TÜRKÜLERİ FESTİVALİ 18 yıldır coşkuyla kutlanıyor. Bu sene dehada heyecanlı daha da coşkulu geçti.Başta Kaymakamımız ,Divriği ve Çetinkaya Belediye Başkanlarımız,il genel meclis üyelerimiz,CHP Divriği teşkilatı, Divriği halkı,Zara halkı ,Kangal halkı festivalimizi onurlandırdı. Festivalimizin özelliği, tüm konukları "alevi sünni " ayırmadan kardeş duyguları içinde bağrımıza basmak, birlik beraberliği hoşgörü ve kardeşliği pekiştirmek, ozanlarımızla türkülerimizle bu sürece kendi kültür anlayışımız dâhilinde katkıda bulunmaktır. Bu özelliğimizi bilen her kesimde dostlarımız bizi yalnız bırakmıyor. Her yıl daha da güzel geçen Festivalimize katılan konuklarımıza saygı ve selamlarımızı sunuyor teşekkür ediyoruz. Umarım bundan sonraki festivallerimizde de katılım sağlar bizleri yalnız bırakmazlar. Divriği genelinde çok sayıda köy etkinliği olmakta hele Temmuz ayı içinde her gün 3-4 şenlik yapılmaktadır. Çamşıh Festivali yapılan etkinliklerin en büyüğü en kalabalığı ve kalitesi açısında da beğenilen bir festival olma özelliğini taşımaya devam ediyor. Her sene 13-15 ozan ve sanatçı sahne alıyor. Festival alanı geniş ve bol çadır şemsiye ile takviye edilince kısmen de olsa güneşten korunma olasılıkları bulunmaktadır. 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 bir bayram edasıyla muhteşem bir düğünü geride bıraktık evlenen kişi belediye başkanı olunca düğüne ilgi ve katılım fazla oluyor belediye başkanı hakan gökle eşi Fatma Gök’ün şahitliğini AKP milletvekili Mesude Nursuna Memecan’la CHP il başkanı Cahit Korkut yaptılar. Evlenme cüzdanını ilçe kaymakamız Salih Ayhan’ın elinden aldılar. ilçeden katılan çok Kalabalık davetlilere dışarıdan gelen çok sayıda davetliler eklenince üç dört bine yakın insan kalabalığı oludu. Yemek ikramından sonra iki davul iki zurnayla insanlar doyasıya eğlendiler.Havayı fişek atışlarıyla unutulmayan bir düğünün sonuna gelindi. .. DİVRİĞİ TANITIM ETKİNLİĞİ Divriği Ulu Camii bitişiğinde yer alan Daruşşifa içerisinde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak Doç. Dr. Fatih Mehmet Dervişoğlu, Doç. Dr. Adnan Mahiroğuları, Araştırmacı-Yazar Ruhan Özaygün, Araştırmacı-Yazar Ahmet Mahir Peşken, Hüseyin Gazi Iğımbatlılar Derneği Başkanı Cevdet ERGÜN katıldı. Divriği Kültürel ve Doğal Varlıklarını Koruma Güzelleştirme ve Tanıtma Derneği Başkanı Salim Altun, açılış konuşmasında derneklerinin kısa bir zaman önce kurulmasına rağmen ilk defa böyle bir organize gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “derneğimiz siyasi parti başkanlarımız ve sivil toplum kuruluşları başkanları tarafından Kaymakam Salih Ayhan beyin desteğiyle kurulmuş olup, ilk organizeyi yapmaktayız, amacımız ilçemizi, ilçemizin tarihi ve turistik yerlerinin yanı sıra Unesco tarafından koruma altına alınan Ulu Camii ve Daruşşifa’mızı Dünya’ya tanıtmaktır” dedi. Kaymakam Salih Ayhan, Belediye Başkanı Hakan Gök’te birer konuşma yaptılar. Konuşmaların ardından Ulu Cami bitişiğindeki İmam Hatip Lisesi önünde Pilav ikramı yapıldı. Akşam ise halk konseri verildi. Konser Divriği Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği folklor ekibinin gösterisi ile açıldı. Ses sanatçıları Serkan POLAT, Pınar Dağdelen ve Bedirhan Gökçe ilçe meydanından ilçe halkına konser verdi. SAYFA 5 ÜCRETSİZDİR 1 AĞUSTOS 2011 SAYFA 6 SAYI: 8 İrtibat: [email protected] YAZI DİZİSİ MERSİ BEY AMCA - 2 ANADOLU'NUN EL-HAMRASI Anadolu beyliklerinden Mengücekoğulları döneminde hükümdar Süleyman Şah oğlu Ahmed Şah tarafından 1228 yılında yaptırılan Divriği Ulu Camii 1280 metrekarelik alanda, caminin bitişiğindeki Behram Şah,ın kızı Melike Turan Melek,in de aynı yıl yaptırdığı Darüşşifa ise 768 metrekarelik alanda yer alıyor.İnanç ve tarih turizmi açısından önemli bir eser olarak gösterilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, mimari üslubuyla dikkat çekiyor. Avrupalı bilim adamları tarafından da ,,Anadolu’nun El-Hamrası,, olarak görülen tarihi yapı, mimari yapısı ile başta sanat tarihçileri olmak üzere mimar ve mühendisleri büyülüyor.Süsleme ve örtü biçimlerinin dengeli ve uyumlu bir şekilde ayarlanmasıyla başlı başına kendine özgü bir yapı olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda, ışık ve gölge oyunları kuvvetlice hissediliyor.Ruh hastalarının musiki, su sesi ve Kuran dinletisiyle tedavi edildiğinin rivayet edildiği darüşşifada, hasta ve tabip odaları bulunuyor. Darüşşifanın içerisinde Ahmet Şah, eşi Turan Melek ve ailesinin türbeleri yer alıyor.İki kubbe ve 23 tonoz çatı ile örtülü olan tarihi eserdeki mihrabın biçim ve bezemelerinin Anadolu,da başka bir örneği bulunmuyor.Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’nun (UNESCO) ,,Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın batı kapısında, ikindi namazı vaktinde ortaya çıkan ,,namaz kılan insan,, silueti, ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. DİVRİĞİ’DE AŞIK EDEBİYATI Türk Halk müziğinde, Divriği kendine özgü ağız ve tavrı vardır. Çamşıhı ağzı, zaman zaman Arguvan ve Barak ağızlarıyla birlikte, deyişler, semahlar, duvazlar ve diğer ezgilerle Türk Halk Müziği alanında önemli bir yere sahip. Kul Himmet Üstadım Divriği’nin Örenik köyünde doğdu. Asıl adı İbrahim’dir. Aynı köyde vefat etmiştir. Kul Himmet Üstattan 2 dörtlük şöyle: Erenler derilip ceme varınca İptida şaz olup gülen kim idi Kabe’yi yaptırıp bina kurunca İptida içeri giren kim idi Kul Himmet Üstadım yolu Yol uludan uluyadır dediler Bize böyle dedi kırklar yediler Kırkların içinde ulu kim idi? 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 MAHMUT ERDAL’DAN BİR TÜRKÜ GİNE DERTLİ DERLİ İNİLİYORSUN Gine dertli dertli iniliyorsun Sarı turnam sinen yaralandı mı Hiç el değmeden de iniliyorsun Sarı turnam sinen yaralandı mı Yoksa ciğerlerin parelendi mi Yoksa sana yad düzen mi düzdüler Perdelerin tel tel edip üzdüler Tellerini sırmadan mı süzdüler Allı da turnam telli de turnam Sinen yarelendi mi Yoksa ciğerlerin parelendi mi BİLMECE Ağzı yok karnı tok (ceviz) Altı taş, üstü taş, ha dolaş (değirmen) Üniversite öğrencisi görünümündeydi. Çok güzel yeşil gözleri, uzun saçları vardı. Pahalı cinsten olmasa da şık ve göze hoş bir görüntü veren spor kıyafetler giymişti. Genç kızın otobüse sıkça binmediği her halinden anlaşılıyordu. Elindeki 20 TL’yi şoföre uzattı. Şoför, “bozuk yok, bozdurup gelseydin, biz burada para mı basıyoruz?” demesi üzerine sağa sola bakında; alçak ve kısık bir sesle “yirmiyi bozacak var mı?” dedi. Otobüsün önünde duran Rasim Bey’den başka olup bitenleri ne duyan ne de izleyen vardı. Kimseden ses çıkmayınca Rasim Bey genç kızın koluna hafifçe dokunarak “güzel kızım üzme kendini benim otobüs bilet kartım elimde senin içinde bir zahmet tutuver, bu da benim ikramım olsun” dedi. Yeşil gözlü genç kız alıp almamakta biraz tereddüt gösterdi. O hala elindeki parayı bozdurup, kendi parası ile otobüs biletini ödemek istiyordu. Rasim Bey “kızım lütfen, çok büyük bir şey değil, dert edip üzme kendini, bir gün sen de bir başkasına yardımcı olursun” dedi. Genç kız çekingen ve yardım kabul etmez tavrını daha fazla devam ettirmeyip, Rasim Beyin kartını kullanıp kartı geri iade ederken yalnızca “Mersi Beyamca” deyip otobüsün arkasına doğru ilerledi. Rasim bey, yardımının kabul edilmesine bir bakıma sevindi ancak, uzun saçlı, yeşil gözlü, kızı Yasemin’in gençliğine benzettiği bu genç kızın teşekkür tarzını beğenmedi. “Mersi Beyamca” yerine; “Amcacığım size de yük oldum. Bu günü unutamayacağım. İyi ki vardınız. Çok teşekkür ederim.” diyebilirdi. Otobüsün yolcu durumu bunu söyleyebilecek durumda idi. Otobüs henüz hareket etmemiş, hiç de sıkışık bir durum yoktu. Rasim Bey’in ona ısrarına, onucu iyi niyetine karşılık “Mersi Beyamca” yersiz ve yetersiz kalıyordu. Allah bize duygu ve düşüncelerimizi anlatmak için dil vermişti. Diğer canlılardan en büyük farkımız buydu, konuşabiliyorduk. O nedenle konuşmalı, duygularımız düşüncelerimizi en güzel şekilde ifade etmeliydik. DİVRİĞİ’YE ÖZGÜ KELİMELER - 4 Bıdıdik Bıldır Bilezüg Burma Bügü Bülecen Celle yeşil Cıbıl Cicik Cığız Cılbant Cilov Cıvıtmak Çağa : Küçücük : Geçen Yıl : Bilezik : Bükülmüş ot, yonca : Büyü, sihir : Bileceni ukala : Yeminin en büyüğü : Fakir, yoksul : Meme : Oyunbozan : suyun şehir içerisinde akışını düzenleyen kişi : Badana : Vazgeçmek, sözünde durmamak : Çocuk SAYFA 6 Rasim Bey de bunu bekledi. Yardım yaptığı için pişmanlık duymuyordu ama, Yasemin’in tavırlarından pek memnun kalmamıştı. Güzel yalnız boyla, gözle, saçla, kılık kıyafetle güzel olmuyordu. Huyla da güzel, tavırla hareketle, konuşmayla da güzel olunmalıydı… (son) MT ÜCRETSİZDİR 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 SAYFA 7 MUSTAFA TARAKÇI Yrd. Doç. Dr. / Em. Kur. Alb. [email protected] YENİ ANAYASA HAKKINDA-1 ( BAŞKANLIK SİSTEMİ) Yeni anayasa konusunda temel esasların ne olması gerektiği hakkında basında ve televizyon kanallarında doğru dürüst bir şey söylenmiyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, hatta Muhalefet Partiler de yeni anayasaya evet diyorlar ama içeriğinin ne olması gerektiği konusunda hiçbir açıklamada bulunmuyorlar… “Kısa bir anayasa olmalı” “Toplumun her kesimini kucaklamalı” “Herkes anayasada kendini bulmalı” En son olarak da sayın Başbakan, Türkiye İhracatçılar Merkezi’nde yaptığı konuşmada halen yürürlükteki 12 Eylül Anayasasını eski bir arabaya benzeterek,”Kaportası yamulmuş, motoru tekleyen, elektrik aksamı güven vermeyen bu aracı bırakalım ve sıfır kilometre yepyeni bir araçla yolumuza devam edelim.” Sayın Başbakan’ın Anayasa konusunda asıl düşüncesini biliyoruz. O “Başkanlık Sistemi”nin ana esaslarını ortaya koyacak bir anayasanın özlemini çekiyor. Öyle ise yapılacak anayasanın ana çerçevesi ne olabilir? Bu konuda ön alarak siz Divriğili Hemşerilerimi bilgilendirmek istedim. Ben de yanılmış olabilirim. Nihayet yaptığımız bir beyin jimnastiği. Eski bir kurmay subay olarak meseleye topyekûn bakıp, ayrıntıda boğulmamayı esas almaya çalıştım. Bu yazımız herhalde diğer sayıya da sarkacak… Hâlihazır durumda Cumhuriyetimizin şu açmazlarını görmemezlikten gelemeyiz. Yeni anayasa bu sıkıntıları, bu güvensizlikleri ve bu lüksü ortadan kaldırmanın esaslarını içinde taşımalıdır: 1-Bugün Türkiye’de birbirinden ayrı olması gereken üç erkin; yasama, yürütme, yargı’nın iç içe girmişliğini görüyoruz. Yasamanın içinden yürütme çıkıyor. Yürütme de yeniden seçilebilmek için işlerini ister istemez partizanca yapıyor. Yargı ise millet adına anayasal değerleri savunması gerekirken, iktidardan tam manasıyla ayrı olması gerekirken sanki iç içeymiş gibi bir durum sergiliyor. Bu durum huzursuzluk yaratıyor, iç barışı bozuyor. ÖMER FARUK KÜLTÜR Yrd. Doç. Dr. [email protected] İrtibat: [email protected] 2-AKP iktidarında Cumhurbaşkanlığı makamı formalite bir makam durumuna düştü. Her yasa onaylanıyor. Cumhurbaşkanı Çankaya noteri gibi. Gezi, temsil, ağırlama giderleri lüks harcama gibi geliyor bana. Cumhurbaşkanı halk nezdinde güçlü değil ama kâğıt üstünde güçlü duruyor. Önümüzdeki dönem Cumhurbaşkanını halkın seçmesi Ona yeni bir statü kazandıracak. Bu kez de ikili bir yarış başlayacak, seçilmiş başbakan, seçilmiş cumhurbaşkanı bir ipte oynayamayacak. Dolayısıyla bunların teke indirilmesinde yarar var. 3-12 Eylül’ün anayasa’dan başka yürürlüğe koyduğu iki önemli yasa da siyasi partiler yasası ve seçim yasasıdır. Bu yasalar da günümüz koşullarında yeteri kadar demokratik değildir. Maalesef hiçbir siyasi lider bu yasaların değişmesi konusunda ciddi bir çaba sarf etmemektedir. Halk siyasi parti liderine ve onun öne sürdüğü projelere oy vermektedir. Onun önerdiği milletvekili adaylarına halk oy vermeye mahkum edilmektedir. Milletvekilleri yeteri kadar özgür değiller. Üretici, temsil edici güçten yoksunlar… Seçim sistemimiz de partiler üzerinden yapılıyor. Kişiler ön plana çıkmıyor. Dar bölge sistemiyle bir milletvekili çıkarılacak bölgede partiler iki turlu seçimle önce durumlarını görseler, sonra ikinci turda birbirlerini destekleyerek en fazla iki veya üç kişinin yarışması sonunda onlardan birinin o bölgenin milletvekili olması o kişiyi daha da güçlü ve itibarlı kılacak, demokrasi adına o milletvekili daha da kıymetli olacaktır. 4- Sayın Başbakanın anayasa değişikliğinden muradı, başta da söylediğim gibi “başkanlık sistemi’nin anayasa da açıkça vurgulanmasıdır. Türkiye yeni bir sisteme geçecekse, Kürt vatandaşlarımıza demokratik bazı haklar verilecekse bunun anayasada yerini alması lazım. Zira anayasa iktidarın belirlenmesi, örgütlenmesi ve çalışması ile ilgili esasları koyar. Öte yandan başkanlık sisteminin koşulları ile ilgili olarak siyaset bilimi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Esat Çam’ın Siyaset Bilimi kitabı sayfa 112’deki şu ifadeleri dikkate almak durumundayız: “Günümüzde federal devletlerin sayısı çoktur. Ülkesi geniş olan devletlerin federalizmi benimsemesi coğrafi nedenlerdendir. Bazen de ‘etnik’ ve ‘dil’bakımından farklılık gösteren toplumlarda federalizme gidilmektedir”.Görüldüğü gibi Türkiye de Özallı yıllardan beri tartışıla gelen başkanlık sistemi bir bakıma siyaset bilimi esaslarına da uygundur. Coğrafyamız çok fazla büyük olmasa bile nüfus yapımızda etnik ve dil farkı olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ne yazık ki 88 yıllık cumhuriyetimiz tüm vatandaşlarına temel eğitim zorunlu olsa ve Türkçe yapılsa bile Türkçeyi doğru düzgün öğretme başarısını gösterememiştir. Devlet bu konuda gevşek davranmış ve bu günkü gelişmelerin çanak tutucusu olmuştur.( Devamı gelecek sayıda) SÖĞÜDÜN FANİLİĞİNE KARŞI, ÇINAR İDDAADIR. Bütün tasavvuf büyükleri İnancın yanında çalışmayı öne çıkarmışlardır. Hacı Bektaşi Veli ,o zamanın önemli mesleği askerlik olduğu için yeniçeri ocağı ile ilgilenmiştir. Hacı Bayramı Veli, yine o zamanın önemli üretim kaynağı ziraatçılara eğilmiş onlara destek vermiştir. Birbirlerinin uğraş alanlarını küçümsememiş birbirlerine destek olmuşlardır. Savaş çıktığı zaman ziraatçılığı bırakıp orduya katılmışlardır. DİVRİĞİ’NİN DEĞERLERİ Divriği’nin kendine has değerleri vardır. Bunları bu sütunlarda elimizden geldiğince gerçeklerden yani Ulu cami ve Darüşşifa üzerinden anlatmaya çalışacağız. Bunlar inanç, estetik-bilgi, sıhhat birliğidir. Bu üç unsur birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Beden için sıhhat, beyin için bilgi ve estetik, kalp için inanç gereklidir. Sıhhatsiz hiçbir şey olamaz, bilgisiz bir eser veya eylem yapılamaz estetikten yoksun yapılan bir şeyin değeri olmaz. İnançsız yapılan her şey yavandır banaldir samimi değildir hemen belli olur. Bunlar bize Ulu cami ve darüşşifasının ana hatları ile bize anlatmak istedikleri unsurlardır. Bizim kültürümüzde batı kültüründe olmayan külliyeci yaklaşım hakimdir. Onun için ecdadımız bir yere sadece cami yapmamıştır. Cami merkez alınarak yanında şifahane yani hastane medrese kütüphane yani eğitim kurumu, hamam ,tuvalet ,çarşı ve mezarlık ile külliye tamamlanmış olur. Evler ise külliyenin etrafında bahçe içinde bitişik nizam yani komşu ile beraber bir yaşam sunmaktadır. Mezarlıklar çarşı girişlerinde ve cami hazirelerinde yapılır ki sabah esnaf veya müşteri ölümü unutmasın haddi aşmasın güdülür. Çalışma ve üretim ön plana çıkarılır. Zanaatkârlık esnaflık belli kurallar dâhilinde yürütülür kimse kendi başına kural koyamaz kabul edilmiş kurallara uymak zorundadır. Kurallara uymayanlar için lonca teşkilatının müeyyidelerine maruz kalır. 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 Sıhhatin önemi için uygulanan kural öncelikle hasta olmadan önce sağlığı koruyucu tedbirler ön plana çıkarılmıştır. Bunun için hamam ve su getirme işleri ileri gitmiştir. O dönemlerde Avrupa saraylarında tuvaletin dahi olmadığı yıkanmanın vaftiz suyu gidecek diye hoş karşılanmağı düşünülürse bizim medeniyetimizin ne kadar sağlam ve köklü temelleri olduğu görülecektir. Bugün biz bazı değerlerimizi bunun gibi unuttuk mesela Tıp Fakültelerinde en az gelişmiş bölüm Hıfzı sıhha yani Halk sağlığı ana bilim dallarıdır. Kimse bu dallarda ihtisas yapmayı pek istemez daha çok para kazandıracak alanlara rağbet vardır. Yemekten önce ve sonra elleri yıkama dişleri temizleme pislikten temizlenme nikaha önem vererek cinsel yönden bulaşan hastalıklardan korunma oruçla bedeni ve ruhu temizleme, namazla bedeni ve ruhu canlı tutma ,Hac ile seyahati kardeşliği diğer gamlığı kainatı tanıma birliğe ulaşma gibi ve daha bizim bilemediğimiz, bilmek için çok çaba sarf edilmesi gerekli hakikatler gerçekler mevcuttur. TARİH VE KÜLTÜRLE BESLENMEYEN GELECEK, YOK OLMAYA MAHKÛMDUR! SAYFA 7 ÜCRETSİZDİR 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 SAYFA 8 ZEYNEL YAYLA* [email protected] DİVRİĞİ’DE ÇEVRE DÜZENLİYORUZ. Bu yazım da sizlerle Divriği’de yapılan Ulucami çevresinin kamulaştırma ve düzenlenmesi hakkında ki görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Divriği ilçemiz bulunduğu fiziki ve coğrafi yapısıyla ayrı bir özellikte, tarihi ve kültürel değerleri açısından da yine ayrı bir özelliğe sahiptir. Bunları bir araya getirdiğimiz zaman Türkiye de ender bulunan bir ilçe konumundadır. Ne yazık ki, Yeşil Divriği adı artık söylenmez oldu. Su yönünden zengin olmamıza rağmen Hem içecek hem de kullanacak sudan yoksun bırakılmış, susuzluklar içerisindeyiz. Hala bakış açıları dar ve ufku geniş olmayan yöneticilerin sayesinde şehrimiz gelişmemiş ve geliştirilememiştir. Elimizde bulunan demir madeninin de faydalanamaz duruma gelmişizdir. Varlık içerisinde yokluklar la yaşıyoruz. Söylenecek çok şeyler var… Şehrimiz, tarihi konumu itibari ile sit alanı içerisinde bulunmaktadır. Fakat sit alanı dahi masa başında yapılmıştır. İlçemiz modern bir kent görünümüne sahip bir plan ve proje üretilemediğinden dolayı çarpık bir kentleşmeyle Ulucami ve çevresi gecekondulaşmaya maruz bırakılmıştır. 1200 yıllarından bugüne kadar taşınan Ulucami artık korunamaz olmuştur. Tadilatı ve bakımı yapılamamaktadır. İçerisinde bulunan tarihi değerlere sahip eşya ve malzemeler her biri bir tarafa gidivermiştir. Divriğililer olarak bunlara dahi sahip çıkamadık.Şimdi biz ne yapıyoruz?..Çarpık kentleşmeden ve yapılanmadan dolayı yaptırdıklarımızı yıkıyoruz.Bunun hakkını verebildik mi?..Hayır.Neden? Al acele Ulucami çevresinde ki evlere programsız ve projesiz yıkım kararı alındı. Bunun ilçeye artısı mı oldu, eksisi mi? Getirisi mi oldu ötürüsü mü? Bu konuda hem tarihi olarak Ulucami’nin korunması ve turizm açısından bakmalıyız. Kamuoyu açısından da bakmalıyız. Burada çok mutlu olanlar da var mutsuz olanlar da var. Mutlu olanların problemi yok. Neden mutsuzlar? Bunlar soruldu mu? Bu işler al, acele kaptı kaştı işi ile olmamalı idi. Bu bölgede bulunan insanlar ile bire bir değil toplu halde bir toplantı düzenlenerek yapılacaklar ve çözüm projeleri halka sunuldu mu? Hayır. İnsanlar sindirile, sindirile yıllarca yaşadıkları yerler doğdukları mazileri ile dolu oldukları yerler bir anda yok edilmeye çalışıldı. O insanlar şöyle geriye bir baktıklarında evini ve bahçesini bulamayacaklar... Al paranı ne yaparsan yap denildi. Fakat ,alternatif sunulmadı ve proje üretilemedi… Şu anda Divriği de yaşamayanlar için bir avantaj oldu. Zaten burayı terk etmiş durumda olduğundan bu kamulaştırmaya eyvallah dedi ve bunu değerlendirdi. Divriği’de yaşayan düşünüyor. Maddi durumu iyi olan da düşünüyor olamayanda problem burada başlıyor. Bizim için de Divriği önemli. Yöneticiler düşünmeye başladı, yaptıkları yanlışları nasıl telafi ederiz diye. Bunu önceden düşünsen ne iyi olurdu! 800 yıllık Ulu cami 2 yıl içerisinde yıkılacak mıydı? Ulucami ve çevresinin düzenlenmesi için ayrılan ödenek kaç yıldır beklerken bir anda kamulaştırılma yapıldı ve aynı hızda devam ediyor. Sonradan düşünülen tek alternatif proje TOKİ. TOKİ çözüm mü? Bana göre çözüm değil.TOKİ kaç kişinin maddi ve manevi olarak problemini çözebilir? Divriği’de mağdur olan insanların ne düşündükleri önemli; sizlerin metazori önerdikleri değil. Ben çok katlı değil müstakil bahçeli evi mi özlüyorum bunun değeri ayrıdır. Ben komşuluk ilişkilerimi kültürümü mahallemi istiyorum sizin dayatmaca olan kura komşu mu değil. Buna göre bana bir alternatif sundunuz mu? Bunları da geçiyorum beni dinleme zahmetine katlandınız mı? Benim görüştüğüm halkın sesi böyle Sonuçta. Ulucami ve çevresinin kamulaştırma ve düzenlenmesi gelecek açısından önemli olmakla beraber şu anda yapılan çok acele uygulamaların plansız ve projesiz uygulanmasından dolayı Divriği’de ki vatandaşın mağdur edilerek zararına neden olmuştur. Sağlıklı ve mutlu günler dilerken, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. * CHP E. İlçe Bşk. ve Bld. Bşk.Adayı KONUK YAZAR SEVGİ UMUTTUR.... Sevgi bilgiden, nefret bilgisizlikten doğar. İlhan SELÇUK Dünyayı sevgi döndürür. Yaşama tutunmamızı sağlayan en temel güçtür sevgi.Sevmek sevdiklerimizi mutlu etmektir. Sevgi tümüyle insana yönelmiyorsa özlü bir sevgiyi yakalayamayız. Nasıl konarız insanın yüreğine, onun düzlüklerinde, yokuşlarında yolculuk yaparız? İnsanı biraz daha ileriye nasıl götürebiliriz? Doğayı insan mutluluğu adına nasıl değiştirebiliriz? Üretken sevgiyi nasıl yakalayabiliriz? Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yılmaz Büyükesmer’in başkanlığında yapılan bir araştırmaya göre hoşgörüsüz, katı ve sevgisiz bir toplum olduğumuz ortaya çıktı. Buna karşın halkımızın yüzde 77’si mutlu yani ‘Adam Sen de Bana Ne ‘ anlayışı hâkim. Kadına yönelik şiddet ve töre cinayetleri acımasızca sürmekte… Toplumdaki adaletsizlik ve hukuksuz demokrasi uygulamaları her geçen gün artmakta… Altında sevgisizlik olan trafik kazaları devam etmektedir… Bunlar sevgisiz bir toplumda yaşamanın işaretleri… Bir sevgi körlüğü sürecini yaşamaktayız. Hep yüzeydeler, biraz olsun derinlere indikleri yok. Günlük sorunları sadece yemek, içmek ve yatmak. Yaşamak için elbette bunların olması da gerekir ama insan olmanın gereksinimleri bununla biter mi? Sevgi güneşi olmadan nereye gidilir? Ben sevgisiz kişilerden akla, hayale gelmedik kötülükler beklerim diyen Mevlana ne kadar doğru söylemiş. Bugünkü sorunlarımızın kökeninde sevgisizlik olduğunu görmekteyiz. Sevgi nedir? Sevgi hiçbir karşılık beklemeden, bir başkasının tüm potansiyelini geliştirmesine kendini adamaktır(Karishnamurti 1989). 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 İrtibat: [email protected] DEMOKRASİ İSYANLARIN REJİMİDİR, KAVGALARIN REJİMİDİR! Burada üç temel faktör söz konusudur.(1) Karşılık beklememek, (2) Karşıdakinin tümüyle gelişimi, (3) Kendini adamak. Sevgi gönülde duyulan, insana huzur veren bir duygudur. Sorumlu çabayla eyleme dönüşen bir değerdir. İnsana güç veren bir enerjidir. Sevgi, bir veriş-alıştır. Vereni de, alanı da mutlu eder.Başka bir deyişle, sevgi bir insana ya da bir şeye duyulan güçlü bir yakınlıktır.Sevgi beklentilerin son bulduğu bir duraktır. Sevmek onaylamaktır.Sevmek inanmaktır.Sevmek paylaşmaktır.Sevgi umuttur. Sevgi yüreğinle gülümseyebilmektir. Sevgi emektir ve sevgi insan olabilmektir. Sevgi bir duygu, sevmek ise bir eylemdir. Sevgi öğrenilen bir davranıştır. Sevgi evrensel bir duygudur. Sevgi, bir ten’le bir teni, bir canla bir canı kavuşturmaktır. Sevgi, seveni sevilene bağlayan bir bağdır. Ve sevgiden doğan boşluğu hiçbir şey dolduramaz. Sevgi, davranışlarımızın temelinde bulunan toplumsal bir güçtür. Sevgi özveridir. Sevginin koşulu, koşulsuz sevgidir.’Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın yasasıdır.’ der Mahatma Gandhi . Sevmek, sevgilinin limanı olmaktır. Sevgi koşullu değildir. Sevgi kıskanç, kibirli, ya da gururlu değildir. Sevgi yanlışlıkların hesabını tutmaz. Sevgi sabırlı ve sevecendir. Sevgi kötülükle değil, gerçekle mutludur. Sevgi asla vazgeçmez. Sevgi başı ve sonu olmayan bir şeydir. İnanç, umut ve sevgi; bu üçü çok önemlidir. Ama en büyükleri sevgidir. Sevgiyle sağlanan doyum, insanın kendisine ve başkasına güven duymasını sağlar. Başkaları tarafından sevilen, beğenilen, ilgi gören insanlarda güven duygusu gelişir. Kendine güvenen herkes karşılaştığı sorunları çözer ve engelleri aşabilir. İnsan sevgisini çevresindekilere sıcak bir bakış, tatlı bir gülüş, güzel bir söz, candan bir ilgi, içten bir yardımla gösterebilir. Bu şekilde açığa vurulan duygular sonucu kolay, olumlu, sağlam, güvenli ilişkiler kurulur. Unutmayalım, dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey (Sait Faik Abasıyanık). Ataner Yıldırım, Araştırmacı Yazar-İst.([email protected]) SAYFA 8 ÜCRETSİZDİR 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 SAYFA 9 1 AĞUSTOS 2011 SAYI: 8 SAYFA 9 İrtibat: [email protected] ÜCRETSİZDİR
Benzer belgeler
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-50
sivil bir anayasa yapılması söz konusudur.
Biz bugün kaba hatlarıyla siz değerli Yeni Divriği İnternet
Gazetesi okurlarına mevcut anayasanın hangi konuları
içerdiğini hatırlatmak istedik. Yeniyi ka...
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-54
attı. Belediye Başkanının bu önerisine toplantıya katılan Bel.
Bşk. Aday Adayı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tarakçı’nın dışında
hemen bütün üyeler onay verir yönde irade beyanında
bulundular.
Mustafa Tara...
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-5
Öte yandan bu fotoğraflar Divriği’nin tanıtımı için de
çok önemli bir obje oluşturuyor.Divriği’de Ulu
Cami’mizi,Kale’mizi, Kümbetlerimizi, Tarihi
Konaklarımızı vs. düne kadar yalnız biz biliyorduk....
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-37
sivil bir anayasa yapılması söz konusudur.
Biz bugün kaba hatlarıyla siz değerli Yeni Divriği İnternet
Gazetesi okurlarına mevcut anayasanın hangi konuları
içerdiğini hatırlatmak istedik. Yeniyi ka...
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-55
Mursi dönene kadar, en azından da ramazan sonuna
kadar terk etmeyeceğe benziyorlar.
Bu durum, Amerika ve Avrupa’nın genelde
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-32
inşa edilen hastanenin tamamen hasta katı olarak inşa edilen, her
hasta başında O2 ve gerekli donatımları yapılmış 47 yataklı katı da
Divriği’deki tüm aile hekimliklerinin buraya taşınması dolayısı...
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-6
Öte yandan Divriğili İş adamlarımız, zenginlerimiz
hastane,
okul,
kütüphane
gibi
destekte
bulunuyorlar. Sağ olsunlar. Bu onların bu topraklara
ne kadar değer verdiklerinin bir tezahürü. Ancak
bunda...
Yeni Divriği Gazetesi SAYI-23
kucaklarında verecekleri din eğitimi, onların dini
vecibelerini yerine getirmeleri için kafidir. Ancak, İleri
derecede dini eğitim almak isteyenler için ilave eğitim
gereklidir.’’demişlerdir.
(1)Ze...
Yeni Divriği gazetesi SAYI
gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “derneğimiz siyasi parti başkanlarımız ve sivil toplum kuruluşları başkanları
tarafından Kaymakam Salih Ayhan beyin desteğiyle kurulmuş olup, ilk organizeyi yapm...