Hastalık Sigortası Yasasına Evet
Transkript
Halkoylaması; Oy Hakkını Kullan. Unia, Cablecom’u Kanalları yayından çıkarma konusunda uyarıdı. 2 Makina İşkolunda’ki Sözleşmede ne gibi yeni işçi hakları var? İsviçre Hastalığı 3 Göçmenliğin ruh sağlığına etkileri 4 Nr. 2 | März 2007 | türkisch Erscheint als Beilage zur Zeitung «work» | Redaktion T +41 31 350 21 11, F +41 31 350 22 11 | [email protected] | www.unia.ch Halkoylaması Hastalık Sigortası Yasasına Evet 11 Mart 2007 tarihinde yapılacak halkoylamasında, çalışanlar açısından son derece önemli bir yasa teklifide bulunyor, hastalık sigortalarının sosyal bir hale getirilmesi. Aralarında sendikalarında bulunduğu ilerici kurumlar tarafından önerilen hastalık sigortası yasasının değiştirilmesi doğrultusundaki yasa öneri, sürekli artan hastalık sigortası primlerinin çalışanlar için giderek büyüyen bir sorun olmasına bir son vermeyi amaçlamakta. Son yıllarda giderek daha fazla artmaya başlayan hastalık sigortası primleri özellikle dar gelirli aileleri zor durumda bırakmaya başlamıştı. Bu konuda daha önce yapılan düzenlemeler, çalışanlar açısından önemli bir değişiklik getirmemişti. İsviçre’deki sosyal sigortaların bir parçası olmasına karşın, prim ödemelerinin gelire göre belirlenmemesi hastalık sigortası yasasının önemli bir eksikliği. Bu arada gide- Unia sendikası halkoylamasın destekliyor. rek artan sağlık giderleri, hastalık sigortasının finansmanın yalnızca primlerin arttırılması ile karşılanmak istenmesi bu adaletsizliği daha da arttırmakta. Prim artışlarından geliri düşük olanların daha fazla etkilenmesi, sendikaların bu konuda sözkonusu yasa değişikliğ önerisini hazırlamalarına neden oldu. Oylamaya sunulan yasa değişikliği esas olarak primelerin gelirlere göre belirlenmesini öngörekte, böylece gelir düzeyi düşük olan kesimlerin, prim artışlarından fazla etkilenmemesi sağlanmiş olacak. Ayrıca hastalık sigortalarının birleştirilmesi ile idrari masraflarda önemli bir düşme sağlanması, böylece sağlık giderlerinin genel olarak azalması mümkün olabilecek. Yeni Göçmen Yasası’na karşı Gözlem Kurumu 8 Şubat 2007 tarihinde, yeni Göçmen ve İltica Yasalarına karşı kampanya yürüten kurumlar tarafından, yeni yasaların uygulanmasını takip etmek amacı ile bir Gözlem Kurumu kuruldu. Bilindiği gibi 24 Eylül 2006 tarihinde yapılan halkoylamasında bu yeni yasalar kabul edilmişti. Yeni yasaların İsviçre göçmen politikasının daha da sertleştirlşmesi için bir fırsat yaratacağı konusunda fikiri birliğinde olan bu kurumlar, yasanın bu yönde kullanılmasının önüne geçmek için, resmi makamların kontrol edilmesi gerekiği görüşündeler. Bu konudaki uygulamaların belgelerinin toparlanması ve kamuoyuna yansıtılması bu kurumun temel amacı olacak. Gerek uluslarası insan hakları prensipleri gereksede İsviçre Anayasa ve Yasaları bu konuda dikkate alına- cak önemli kriterler. Gözlem Kurumu, kendisine yansıtılan olayları bu mercekle inceleyip uygulamların temek hukuk ilkelerine uyup uymadığı konusunda fikir bildirme yönünde çalışmalarını yürütecek. Gözlem Kurumu Kuruluşu Bu amaçla bir araya gelen kişi ve kurumlar arasında eski bakanlardan Ruth Dreifuss, işveren Rolf Bloch ve eski müsteşar François Couchepain gibi isimler bulunmakta. 80 kişinin katıldığı kuruluş toplantısı ile bu kurumun yaratılması için ilk önemli adım atılmış olduğu, Sonbahara kadar kuruluş çalışmalarını tamamlaması beklenen bu kurumi yeni yasaların yıl sonunda yürürlüğe girmesinden önce asıl çalışmalarını başlatabilecek. Öte yandan yeni İltica Yasası’nın belli bölümlerinin bu yılın başından itibaren yürülüğe girmiş olmasıda, bözlesine bir kurum bir an önce çalışmalarına başlamasını zorunlu hale getirmekte. Gözlem Kurumu kuruluş toplnatısı. Unia nın katkıları Unia sendikası, ayrıca İsviöre’nin en büyük göçmen kurumu olarakta, bu yasalara karşın etkin bir mücadele vermişti. Bu nedenle bu gözlem kurmunun kurulmasınada katkıda bulunan Unia, kurumun çalışmalarını yakından takip etmekte. Aldina Camenisch und Hilmi Gashi 8 Mart İsviçre’de de Kutlandı 2006 yılını, ücret eşitliği yılı olarak ilan eden İsviçre Sendikalar Birliği, çalışan kadınların hala ayni iş için %20 lere varan oranlarda daha az ücret aldıklarını belirterek, bu kampanyayı 8 Mart kutlamalarının da konusu haline getirmişti. Bu eşitsizliğin, kadınların haftada bir gün bedava çalışması anlamına geldiğini veya 50 Frank yerine 39.– Fr. ücret alma olduğunu kampanyada dile getirdi. Yapılan hesapların her yıl içinde kadınların eline ortalama 14.500 Fr. daha az ücret geçtiği, üstelik bunun eşit işe eşit ücret prensibinin Anayada’da yer almasına karşın hala devam etmesi oldukça düşündürücü olduğu belirtilmişti. Artık Yeter Sendika üyesi kadınlar bu duruma artık bir demenini zamanının geldiği inancı ile İsviçre Sendikalar Birliği bir yıl boyunca işyerlerinde ve kamuoyuna açık yerlerde konu ile ilgili eylemler yaptı.Bu çerçevede 8 Mart dünya kadınlar günü nedeniyle sendikaların kadın üyereli kamuoyuna sorunu aksettirmek için bu yılda eylemler düzenlendi. Kadınlara eşit ücret kampanayı ayni zamanda sendikaların başlattıkları bir ücret kampanyası eşlik etmekte. Sendikalar işverenlerin ve işyeri yöneticilerinin kazançlarının astronomik bir şekilde armasına karşın ücretlerin, özelliklede kadın çalışanların ücretlerinin pratik olarak gerilediğini dikkat çekmekteler. Çalışanlarında gelirlerinin artması gerektiğini dikkat çeken sendikalar bu adaletsizliğin ortadan kaldırmak için genel olarak işçilerin daha fazla ücret almaları gerektiğini savunmaktalar. Bu çerçevede kadın çalışanların ücretlerinin artmasıda en önemli talep olarak hala gündemde durmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.lohngleichheit.ch www.unia.ch horizonte Kɩsa kɩsa Migros Bilindiği gibi geçen yıl tek taraflı olarak sendikalarla yaptığı Toplu İş Sözleşmesini fesheden Migros, bu yılın başından itibaren geçerli yeni bir Toplu İş Sözleşmesinin sendikalarla görüşmeden yürülüğe koydu. Unia sendikası bunun Migros tarafından işçi haklarını kısıtılamak için yapılan bir manevra olduğunu belirtti, anca Migros yeni sözleşme ile işçi haklarında kısıntı yapılmayacağını belirtmişti. Unia sendikası yeni sözleşmeyi tam olarak incelediğinde, Migros’un bu iddiasının asılsız olduğunu gösterdi. Yeni sözleşmede eskiye göre sadece çucuk sahibi olan babalara 2 haftalık izin hakkını yeni olarak getirmekte. Buna karşın aşağıda belirtilen konularda açıkça işçi hakları budanmekte. Örneğin Migros iddia ettiği gibi doğum iznini 18 haftaya çıkarmamakta. Bütün bunlara rağmen Migros toplu iş sözleşmesi hala satış işkolunda ki en iyi sözleşmelerden biri olarak kalmaya devam etmekte. Yeni sözleşmede,haftalık çalışma süresinin ücretlerin ayni kalması ile tek yanlı olarak uzatılması, ücret zammı görüşmelerinin, işverenin luzum görmesi halinde yapılması, çalışma süresinin hesaplanmasının bir işyeri ile sınırlandırılması, ek işte çalışma imkanlarının sınırlanması, fazla mesailerin ödenmesine engelller getirilmesi,13. aylık ve ücret zamlarının tek taraflı olarak sınırlandırılma imkanları bulunmakta. Bu konuda ki ayrıntılı bilgileri http://migros.unia.ch web sayfasında bulabilirsiniz. Emmi Emmi’nin Thun’da ki işyerlerini taşınması kararı almasının takiben Unia sendikası bu işyerinde çalışanların haklarını almak için başlattığı mücadele başarı ile sonuçlandı. Unia sendikası ile işyerinde çalışanlar tarafından hazırlanan talepler arasında, İşyerinin taşınması nedeniyle çikiş verilmemesi; Şu an ki ücretlerin en az bir yıl garanti edilmesi; Erken emeklilil; İşe gitme masraflarının karşılanması. İşyeri yönetiminin uzun bir kararsızlık döneminden sonra sendika ile görüşmesi ve istekleri kabul etmesi, çalışanlar arasında memnunluk yaratırken. Mücedele etmeden hak alınmayacağını bir kez daha gösterdi. Unia sendikası bunu takiben işyerinden yeni bir toplu iş sözleşmesi için görüşmelere başlanması talep etti. İş Kazaları İş kazalarının yapı işkolunda son yıllarda azalmış olmasına karşın yapı işkolunda öalışmanın hala güvenlikli düzeye gelmediği tesbiti ile Unia sendikası, kaza sigortası Suva ile birlikte işyerlerinde kurslar düzenlemeye başladılar. Son 5 yıl içinde yapı işkolunda iş kazalarının %12.5 azalmış olmasına karşın örneğin 2004 yılında bu işkolunda meydana gelen 49.000 iş kazası oldu ve 49 işçi hayatını bu kazalarda kaybederken 655 işçi maluliyete ayrılmak zorunda kaldı. Liestal’daki bir yapı işyerinde 25 işçinin katılımı ile yapılan ilk kursta, kazalara karşı alınması gereken önlemler işçiler tarafından aktif bir şekilde tartışıldı. Önümüzde ki dönemde bu kursların tüm İsviçre’de yapılacağını belirten Unia sendikası yetkileleri, amacın inşaatları daha güvenlikli hale getirmek olduğunu söylediler. 2 Nr. 2 | März 2007 | türkisch Unia Cablecom karşı İsviçre’nin büyük bir bölümünde kablolu televizyon yayınlarını paralı olarak sunan Cablocom şirketi,Nisan ayından itibaren RAI 1, Canale 5, France 2,TF1,N-TV ve WDR televizyon kanallarını yarından çıkrama kararı almasını Unia bir basın açıklaması ile protesto etti. 100 000 ni aşkın göçmen üyesi ile ayni zamanda en büyük göçmen kuruluşu olan Unia, Cablecom’u bu adımı atmaktan vazgeçmesi konusunda uyarıdı. 2005 yılında benzer şekilde Cablecom’un Portekizce yayınları kaldırmak istemesine karşı harekete geçen Unia buna engel olmuştu. Cablecom’dan yapılan açıklamada ise, göçmenlere hitap eden diğer televizyon kanallarınında programdan çıkartılma planları yapıldığı belirtilmesi üzerine Unia sendikası bu konuda yetkili makamlara başvurma kararı aldı. Amaç para kazanmak Ocak ayı içinde İletişim Müstaşarlığına resmen müracaat eden Unia sendikası, programların dijitile edilmesi adı altında normal programlardan çıkartılıp ek bir ücret karşılğı sunulmasının ayrımcılık olduğuna dikkat çekti. Resmi makamları bu Göçmenler ayrımcılık istemiyor! ayrımcılığa engel olmaya çağıran Unia’ya göçmen kurumlarıda destek oldu. Ayrımcılığa son İsviçre’de yaşayan göçmenlerin takip ettikleri televizyon kanallarının özel araçlarla ve ek bir ücret karşılığı seyrettirilmek istenmesinin açık bir ayrımcılık örneği olduğuna dikkat çeken Unia, mevcut yasalara göre her insanın eşit haklara sahip olduğunu ve bilgilenme hakkının anayasal bir hak olarak sınırlandırılamayacağını belirtmekte. Unia sendikası, resmi makamların alacakları tavra göre bu konusa ki girişimlerini sürdürmekte kararlı olduğunu ve bu güne kadar ki uygulamaları ile Cablecom’un, yasaları hiçe saydığını, ancak buna artık sessiz kalınmaması gerektiğine de dikkat çekti. Gurbetçi süperler! Almanya’da işçilik yapan babaları, çocuklarının geleceğini de aynı görüyordu. Onlarsa sanatçı, yazar, akademisyen, sporcu olmayı seçti! Almanya’da yaşayan 2.6 milyon Türk’ün çoğunun dönerci, işçi ya da kapıcı olduğu günler geride kaldı. Birinci kuşaktan sonra Almanya’da doğup yetişen Türkler, iş dünyasında, sanatta, sporda dünyanın tanıdığı isimler haline geliyor. Stern dergisi ‘Bizim süper Türklerimiz’ haberinde onların öykülerine yer verdi. Rakamlar Almanya’da yaşayan Türklerin yüzde 25’ten fazlasının işsiz olduğunu gösteriyor, peki ya yüzde 75? Türkiye Araştırmalar Merkezi Başkanı Faruk Şen’in verdiği bilgilere göre, 30 yaşındaki Türklerin üçte ikisi kalifiye işçi, memur veya serbest meslek sahibi, altı kişiden biri de lise mezunu. Şen, «Üniversitelerde 30 bin Türk öğrenci var. Burada başarıya ulaşan, ülkeyi ileri götüren kişi sayısı hızla artıyor» diyor. Ancak önyargılar sürüyor. Pınar Yılmaz devlet dairesine gittiğinde eğitim hanesine, ona sorulmadan ‘düşük seviyeli lise’ yazılabiliyor. Dışişleri Bakanı Steinmeier, şarkıcı Muhabbet’i kültürlerarası diyaloğa katkılarından dolayı ErnstReuter Girişimi’ne elçi ilan etse de, Muhabbet’ten CD tanıtımı için gittiği otele kaparo bırakması isteniyor. Çünkü Türkler ya faturayı ödemeden kaçar ya da odaya zarar verir! Babam bir şeyler y biliyordu (Pınar Yılmaz, Boksör, 18, Lüdenscheid doğumlu) Pınar Yılmaz’ın babası Ahmet Yılmaz bir dökümhanede işçiydi: «Babam Anadolu’dan ilk geldiğinde hiçbir şey bilmiyordu. Ama insanın öğrenebileceğini, bir yerlere gelebileceğini biliyordu. Bunu öğretti bana. Bu yüzden onunla gurur duyuyorum. Profesyonel boksör olmayı ve üniversiteye gitmeyi istiyorum. Bu genç yaşta hem okula, hem spora, ev kadını olmak için gitmiyoruz herhalde! Yemek pişirmesini bilmiyorum. Hayatta genç yaşta evlenmem. Kariyer istiyorum.» En genç profesör oldum (Zümrüt Gülbay, uluslararası ekonomi hukuku profesörü, 36 Ankara doğumlu) Babası çikolata fabrikasında işçiydi: «Annem ve babam, onlar gibi olmayalım diye kızlarını iyi liselere gönderdi. Ama evde de her şeyin onların istediği gibi kalmasını istediler, olmadı. Liseyi bitirdikten sonra evden gizlice ayrıldım, kitap ve giysi dolu iki bavulla. Çünkü babam Alman erkek arkadaşımı kabul etmiyordu. Daha genç kızken böyle zor kararlar almak beni şekillendirdi. Meslek planlarımı hırsla takip ettim, ‘Ne zaman hangi noktada olmak istiyorum?’ diye düşündüm. Hukuk eğitimimi de böylece altı dönemde tamamladım. 28 yaşımda Almanya’nın en genç profesörü oldum. Ben de şaşırdım, ama tam da istediğim şeydi. Başka Türk kadınlarına örnek filan olmak istemiyorum. Hayatım mükemmel geçti diyemem. Anne-babamla kavgam yıllarımı yedi, çok gözyaşı döktüm. Ama ancak kendi istediğim gibi yaşarsam mutlu olabileceğimi de biliyordum.» Varoşta büyüdüm (Muhabbet, şarkıcı, 22 Köln doğumlu) Oryantal melodiler üzerine Almanca şarkı söylüyor. Şarkıları internette 1 milyondan fazla indirildi: «Herkesin işsiz olduğu bir varoşta büyüdüm. Evde sırf Türk televizyonu seyredilirdi. Beş kişi 70 metrekarelik bir evde yaşardık. Babam hep ‘Senden bir şey olmaz, 16’na gelince benim gibi işçi olursun’ derdi. Ama öyle yaşamak istemiyordum. 16 yaşıma gelince evden kaçtım ama okulu bitirdim. Öfkemi müziğimle dışarı atabilirdim, öyle de yaptım. Alman-Türk gençlerin hoşuna gidiyor bu, ‘Hey, bu adam Türk ve başarmış’ diye düşünüyorlar. Gelecek sene birkaç kişi daha liseyi bitirir veya sanatçı olmaya karar verirse, amacıma biraz olsun ulaştım demektir.» Aynı anda Türk ve Almanım Hatice Akyün, gazeteci-yazar, 37, İç Anadolu’daki Akpınar Köyü’nde doğdu. Babası maden işçisiydi: «Ailemleyken Türküm, arkadaşlarımlayken Alman. Bu yük değil, nimet. Türküm diye önüme çıkan engellere bile teşekkür borçluyum. İnsanların, ailem Anadolu’dan geldiği halde başarılı olduğum için şaşırmasından bıktım. İnsanın aynı anda hem Türk, hem Alman olabileceğine inanmak niye bu kadar zor? Doğacak kızımın da, her iki dünyadan da bir şeyler almasına özen göstereceğim.» Fazla esmer diyorlar Erdal Yıldız, oyuncu, 40, Tunceli doğumlu Erdal Yıldız’ın ailesi 1974’te Tübingen’e yerleşmiş: «Yedi yaşındaydım ve vatanımı terk etmek zorunda kaldığım için kızgındım. Hayatımda ilk kez burada gördüğüm şeyleri bugün bile çok net hatırlıyorum: Coca-Cola ve televizyon! Altı kardeşim de, ben de Amerikan filmlerine hayran kalmıştık, o zamandan oyuncu olmak istediğimi biliyordum. 19 yaşıma gelince önce Berlin’de, sonra New York’ta oyunculuk okudum. Sonra Berlin’e döndüm. Tabii ki her zaman kolay olmadı, şunu sık sık duyuyorum: ‘Fazla esmersin, fazla güneyli görünüyorsun.’ Ama ben savaşçı bir insanım!» Türklük şık değildi Nazan Eckes, TV’de VJ, 30, Köln doğumlu. Babası Bayer’de kimya tesislerinde işçiydi: «Ben çocukken Türk olmak hiç öyle şık bir şey değildi. Ama ailem bana hep Türkiye’nin ne kadar etkileyici bir yer olduğunu gösterdi. Bunu artık Almanya da kabul ediyor. Ailem bana kendime güvenmeyi öğretti, ben de onların dışa açılmasına yardım ettim. En önemlisi de dildi. Hiç alay ya da taciz edildiğim olmadı. Buna rağmen farklı olduğumu düşünüyordum. Müslümanım diye, Noel Baba çorabı asamıyordum örneğin. Yine de onlara katılmak istiyordum. Bu yüzden kendimi Alman çocuklardan daha iyi ifade etmeyi öğrenmeye çalıştım. Bugünse mükemmel konuşmak artık mesleğim oldu.» http://www.radikal.com.tr/ haber.php?haberno=213543 horizonte 3 Nr. 2 | März 2007 | türkisch WSF Margarida Pereira Yeni Göçmen Sekreteri Geçen yılın sonunda Unia Margarida Pereira sendikası göçmen bölümünde çalışamaya başlayan Margarida Pereira, esas olarak portekizce konuşan göçmenlerin sorunları ile ilgili çalışamlar yapıyor. 20 yıllık sendşkal çalışması sonucu emeklilğe ayrılan Manuel Beja’nın görevini üstelenen Margarida Pereira, sendika içinde yeni bir yüz olmaktan çok yeni bir göreve başlamış bulunuyor. Daha önce Unia sendikası Zürih şubesinde çalışmaya başlayan Margarida Pereira, İsviçre’de ki Portekizli göçmelre arasında tanınan bir isim. Bu ülkede yaşayan göçmenlerin, özelliklede Portekiz asıllı göçmenelerin sorunlarını çok iyi bilen Margarida Pereira, göçmen geçmişinden edindiği tecürbe ve bilgilerle, göçmenlerin sorunlarına cevap getirebilecek bir geçmişe sahip. Son yıllarda portekiz asıllı mevsimlik işçilere yönelik sendikal kampanya içinde aktif olarak yer alan Margarida Pereira, Unia sendikasının bir çok organında da görev yapmiş durumda. Unia sendikası göçmen bölümü, portekizli arkadaşımızın katılması ile çalışmalarını eski gibi daha güçlü olarak sürdürmeye devam edecek. Vania Alleva Yeni yılda Tüm çalışanlar güvenlik 50.000 katılımcı, 1000 den fazla çalışma grubu ve 21 ayrı konu. Ocak 2007 sonunda Naorobi’de yapılan 7. Dünya Sosyal Forumuna ilişkin bazı rakamlar. İsviçre’de Sosyal Foruma katılan 35 kişilik delegasyon içinde 3 Unia temsilciside bulunmaktaydı. Dünya Sosyal Forumu, sendikalar için, «decent work – decent life» adı altında, çalışanlar için insanca yaşam koşulları yaratılma için bir kampanya başlatılmayı amaçladığı için önemliydi. Uluslararası Sendikalar Birlği tarafından başlatılan bu kampanya, yeni iş imkanları yaratılması, işçi haklarının geliştirilmesi, sosyal güvenlik ve eştiliğin sağlanmasına yönelik 3 yılllık bir çalışmayı öngörmekte. Benzer şekilde, çalışma koşullarını ilgilendiren uluslarası konuları öne çıkarma ve ayrımcılığa karşı etkin tedbirler alma bu kampanya çerçevesinde gerçekleştirilmek istenmekte. Fairplay için Dünya Sosyal Forumun’da bu doğrultuda ilk adımlar atıldı, 2010 yılında Güney Afrika’da yapılacak olan Dünya Futbol turnuvasına ilişkin örnek bir program benimsendi. 5 Milyar’lık bir inşaatın yapılması, diğer büyük projeler gibi sürekli bir zaman darlığını ortaya çıkarmakta, bu da çalışanların daha zor koşullarda çalışma zorunda bırakmakta. Bu çerçevede ayni olayların yaşanmaması için sendikalar ve Sosyal forum ortak bir çalışma yürütme kararı aldılar. Bu konuda elbette, Futbol Federasyonu Fifa’nın merkezinin Zürüh’te olması, İsviçre Sendikalarına özel bir durum yaratmakta. Benzer şekilde 2008 Avrupa Şampiyonası’nın İsviçre ve Avustrurya’da yapılacak olması iyi bir hazrılık platformu yaratacak. Bu anlamda sendikalar taleplerini belirleme fırsatı buldular, herşeyden önce Fifa sendikalarla çalışanların asgari hakları konusunda bir diyaloga girmek zorunda, asgari ücretler, iş güvenliği ve sendikal haklar konusunda garanti sağlamalıdır. Örneğin ‘Hiç iş kazasının olmadığı inşaatlar’ hedeflenmeldir. Benzer şekilde taşaron firmaların, iş aldıklarında çalışma koşullarına uymayı tahaddüt etmelidir. İsviçre’de yoksulluk «decent work – decent life» kampanyası çerçevesinde İsviçre’de neler yapılmalıdır? Son yıllarda ortaya çıkan yeni işyerlerinin genellikle düşük ücretli işler olduğundan hareketle, özellikle geçici (temporaer) çalışmanının artışının yarattığını sorunlara çözüm bulunmalıdır. Benzer şekilde ücret artışlarının daha yüksek olması, yoksullukla mücadele için gereklidir. Vania Alleva Makine Endüstrisi Sözleşme’deki Hakların Makine Endüstrisi’nde geçen yıl yapılan ve 2006 ila 2010 yılları arasında geçerli olan yeni Toplu İş Sözleşmesine ilişki olarak Unia sendikası hukuk bölümü tarafından hazırlanan broşür,çalışanları yeni sözleşmedeki işçi hakları konusunda ayrıntılı olarak bilgilendirmeyi amaçlamakta. Gerek işyeri komisyonları gereksede çalışanlar için bu broşür, işyerlerinde haklarını savunmak için önemli bir destek vermeyi amaçlamaktadır. Bundan 9 yıl önce yayınlanan benzeri ilk broşür, sözleşmede yer alan maddelerin hukuki olarak ne anlama geldiği ve nesıl uygulanması gerektiği konularına bir cevap vermeyi amaçlamaktaydı. Böylece, söz- leşmede yer alan maddelerin çalışanalar açısından nasıl anlaşılması gerektiğide ortaya konulmaktaydı. Bu broşür günlük çalışma yaşamında hemen önemli bir yere sahip oldu. de sendika üyelerine sunmakta. Böylece çalışanların işyerlerinde ki söz hakkının kullanmasına önemli bir katkıda bulınmaktadır. Önümüzdeki günlerde broşürle ilgili olarak yaygın kursların yapılmasına başlanacak. Yeni Broşür 1 Ocak 2006 dan itibaren geçerli olana yeni sözleşme sözkonusu broşürün toptan yenilenmesi gerektirmekteydi. Böylece bu yılın başında 150 sayfalık yeni bir broşü Unia sendikası tarafından yayınlandı. Yeni brışür içrerik olarak ilkinden farklı olmasına karşın temel düşünce ayni kaldı, yen, sözleşmeyi çalışanlar nasıl anlamalı. Böylece yeni sözleşme ve sözleşmeye ilişkin yorumaların yanısıra Unia sendikası sözleşmenin nasıl kavranması konusunda ki bilgileri- Üç dilde yayınlanan‚Makina, Elektro ve Metal Endüstrisi Toplu Sözleşmesi’ne ilişkin Yorumlar’ broşürü, Unia sendikası bürolarından veya aşağidaki adreslerden ücretsiz olarak edinilebilir. Gewerkschaft Unia Sektor Industrie, Weltpoststr. 20, 3000 Bern 15, T 031 350 23 67, industrie@ unia.ch İş Güvenliği Çalışanlara yeni haklar! Son 5 yıl içinde iş kazalarının İsviçre’de %12.5 oranında azalmış olmasına karşın hala çalışanlar için önemli bir tehlike oluşturmakta. Açıklanan son resmi rakamlara göre, son bir yıl içinde ki iş kazaları 250.000 civarında,200 işçinin hayatını kaybetmiş ve 1800 işçi maluliyete ayrılmış. Avrupa’da yapılan bir araştırmaya göre de çalışanların %27 si sağlıklarının işyerinde tehlikede olduğunu düşünmekteler. İsviçre’de iş kazalarının bir yıl içindeki maliyetininde 15’000’000’000 Frank’a ulaitığı düşünülürse bu konuda sendikaların girişimlerde bulunması anlaşılır. Sendikaların bu konuda ki son yıllardaki girişimleri sonucu hazırlanan yeni bir karaname 1 Şubat 2007 de yürülüğe girdi. Bu kararnamenin hazırlanmasında Unia sendikasının önemli katkıları olduğuda bilinmekte. Yeni karaname ile aşağıdaki konularda çalışanlar yeni haklar elde ettiler. I Bütün işyerleri, iş yerlerinde çalışanların sağlığını tehdit eden konuları analiz etmek zorundadır I Bu konuda yalnızca kaza tehlikesi değil, sağlığı tehdit eden diğer faktörlerde dikkate alınmalıdır. I İşyerinin büyüklüğü ne olursa olsun. Çalışanların sağlığını tehdit eden özel bir durum varsa bu konuda uzmanlara başvurulmalıdır. I Ayrıca işyerinin büyüklüğüne göre belli şartlarda bulunmaktadır, geçici olarak işyerinde çalışanların sayısıda, işyerinin büyüklüğü ko- nusunda dikkate alınmalıdır. Çalışılan işyerinde bu konuda gerekli önlemlerin alınıp alınmadığını kontrol etmek için aşağıdaki konular açıklğğa kavuşturulmalıdır. Bütün bu sorulara evet cevabı verilemiyorsa, işyerinde bu konuda bir I I I I I şeyler yapma gerekliliği bulunmaktadır. Öncelikle çalıaşanlar kendi raralarında bu konuyu gündeme getirmeli ve işyeri yönetimi ile görüşme talep etmelidirler. Bu konuda gerekli bilgileri Unia sendikası yetkililerinden edinilebilir. İşyerinde çalışanlar işyeri yönetimi tarafından iş güvenliği konusnda düzenli olarak bilgilendirilmekte ve hazırlık yapılmakta. Evet Hayır İşyerinde işveren iş kazalarına karşı gerekli malzeleri sürekli hazır tutumakta Evet Hayır İşyerinde çalışanlara düzenli olarak iş güvenliğini arttırma konusunda öneri verme imkanı tanınmakta ve getirilen öneriler ciddiye alınmakta Evet Hayır İşyerinde çalışanların sağlığı bir tehdit altında değil ve kendilerini güvencede hissetmekteler Evet Hayır Çalışanlar iş kazalarına karşı alınan önlemlere uymaktadırlar. Evet Hayır Ücretler Artıyor İsviçre sendikaları ve özellikle Unia sendikası 2006 yılı sonunda gerçekleştirilen ücret zamları ile ilgili olarak olumlu gelişmelere dikkate çektiler. Geçen yılın başından itibaren, ücret zammı ile ilgili çalışmalarını koordine etme kararı alan sendikalar bunun başarıl bir şekilde uygulandığını belirttiler. Ekonomik gelişmelerin ücret zammı konusundan elverişli bir ortam yarattığı ve bunun sonucu olarak bu yıl gerçekleştirilen ücret zamların geçen yıllara nazaran daha yüksek olduğu kamuoyu tarafından kabul edilmekte. Bu arada pahalılık oranınında geçtiğimiz yıllara göre daha düşük düzeyde gerçekleşmiş olması, çalışanların alım gücünün yükselmesi sonucunu doğurdu. Ancak genel olarak bakıldığında sendikaların daha yüksek bir ücret zammını gerçekleştürme imkanına sahip oldukları söylenebilir. Özellikle işyeri yöneticilerinin aldıkları ücretlerin ve kendi ücretlerine yaptıkları zamlar dikkate alındığında bunun en azından bir bölümünün çalışanlara verilmesi gerektiğide açık. Geçen yıl yükselen alım gücünün, daha önceki yıllarda kaybedilen satın alma gücünü telafi etmekte çok uzak olduğuda yapılan hesaplamalar sonucu ortaya çıkan başka bir gerçeklik. Bu anlamda Unia sendikası yaptığı değerlendirme sonunda, ücretlerle ilgili kampanyanın 2007 yılı içinde sürdürülemesi gerektiği sonucuna vardı. Geçen yıl olduğu gibi bu yılda ücret zammı sendikalar için en önde gelen konu olarak gündemde kalmaya devam edecek. Bu konuda Unia sendikası bir yıl sürecek olan çalışmaların planlanmasına başlamış durumuda. En son gelişmelerde bu konuda sendikal harekete önemli imkanlar sunmaya devam etmekte. Özellikle eşit işe eşit ücret talebi giderek daha fazal kamuoyu tarafından önemsenen konular arasına girmekte, ücret eşitsizliği İsviçre toplumu içinde de en fazla konuşulan konular içinde yer almakta. Basın yayın organlarında sürekli olarak ücretler ilgili tartışmanın sürmeside bunun bir göstergesi. Hedef ayni Unia sendikası bu çerçevede gerçekleştirilen ücre zamlarının haklı gururunun taşırken, bundan alınan güçle yeni mücadele ufuklarınıda belirlemekte, şimdiye kadar ücret zammı konusunda sendikal hareketin yeterince aktif olmamasına bir son verildi. Ancak bu mücadelenin başlangıcı, ücret zammı konusunda sendikal hareket daha önemli mücadeleler imza atmak zorunda. horizonte 4 Nr. 2 | März 2007 | türkisch Göçmenliğin ruh sağlığı üzerindeki etkileri ya da Bir Soru Bir Cevap İsviçre Hastalığı Serol Teber, tanınmış bir tıp doktoru ve psikiyatrdı. Meslek yaşantısını uzun yıllar Almanya’da sürdürdü. Göçmenliğin ruh sağlığı üzerindeki etkileri, Dr. Teber’in üzerinde çalışma sürdürdüğü özel uzmanlık alanları arasındaydı. Bu konuya yıllarını veren ve çok önemli bilimsel çalışmalara imzasını atan yapan bu değerli bilim adamı, 13 Kasım’da İstanbul’da yaşama veda etti. Serol Teber İsviçre’den de geçmişti. Bu büyük bilim adamının beş yıl önce Basel’de «göçmenlik ve ruh sağlığı ilişkisi» üzerine verdiği seminer kayıtlarını arşivlerimizden çıkararak yayımlamayı, ondan bir kez daha öğrenmek ve anonim bilimsel literatüre kazandırmak açısından bir görev biliyoruz. Anısı önünde saygıyla eğiliyor ve sözü Serol Teber’e bırakıyoruz. Serol Teber’in son derece ilginç çalışma gözlemlerini de aktardığı seminer kayıtlarını, onun sözlerini hiç kesmeden ilginize sunuyoruz. Pensiyon Kasa çalıştığım kliniğin servislerinin Türkiye kökenli insanlarla, kadınlar olsun erkekler olsun, işgal edildiğini gördük. Kadın servisinin yarısından çoğu bizimkiler, erkekler bölümünün yarısından çoğu yine bizimkiler. Değişik etkiler Burada adını bir kez daha saygıyla anmak istediğim çok değerli bir Alman bilim adamı Profesör Villigen bir gün vizite yaparken çekici kaldırıp yere attı ve şunları söyledi: «Çocuklar ben sizden yardım istiyorum. Bu olay nedir, nasıl oluyor böyle?» Yardım etmek istiyoruz, fakat bir türlü, hasta olarak gelen, oraya yatmış olan insanların gösterdiği belirtilere tıp dilinde bir karşılık bulamıyoruz. Yani bir insanın, saçının telinden ayağının parmağına kadar her tarafı nasıl ağrır? Ya da benzer şikayetler... Böyle Avrupa hekimine, tıbbına kolaylıkla anlatılamayan, onlar tarafından da kolayca anlaşılamayacak bir garip belirtiler yelpazesi... Bunun üzerine ben, birkaç yıl süren bir çalışma sonucu, 80’li yıllarda «İşçi Göçü ve Davranış Bozuklukları» başlığı altında bir kitap yayımladım. Göçmenlik nedir? İlk önce kendimle ilgili bir kaç satır bir şeyler söyleyeyim. Herhalde çoğunuz tarafından hiç bilinmiyorum. Ben Serol Teber, tıp doktoruyum. 1938 doğumlu ve İstanbul kökenliyim. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okudum. Sonra gene aynı üniversitenin Nöro Psikiyatri Bölümü’nde uzmanlık çalışması yaptım. Ardından da, 12 Mart’ı izleyen dönemde yurtdışına çıktım. O dönemden bu yana Almanya’da yaşıyorum. Düsseldorf’a yakın bir bölgede bir psikiyatri kliniğinde psikiyatr olarak çalışıyorum. Hizmet verdiğimiz psikiyatri kliniği toplumun tümüne yönelik bir klinik, yani sadece yabancılara, Türkiyelilere yönelik değil. Sağlık sorunları Almanya’daki yirmi küsur yıllık yaşam ve çalışma serüveni içinde, özellikle 70’li yılların sonlarına doğru birdenbire, biraz abartarak söylüyorum, küçük bir salgın şeklinde Gözlemler neler Benim konuyla yakından ilgilenmem bu şekilde oldu. Bir bakıma, Alman hekimlerinin beklentilerine yanıt vermek içindi. Ardından geçen yıllarda ilginç değişiklikler oldu ya da biz en azından ilginç değişiklikler gözlemledik. Göçün süresi arttıkça, göçmenlerin 25-30 yıllık bir dönem içinde gösterdikleri belirtiler de kanımca ilginç değişikliklerdi. Yani şöyle: Bir insanın göç sürecine başladığı ilk yıllarda gösterdiği – tabii ki herkesin göstermesi şart değil – belirtilerle, yıllar sonrası arasında ilginç, öğretici bazı farklılıklar oluyor. Burada bir şeyin altını ısrarla çizmek istiyorum. Benim burada söylediklerim yirmi yıllık bir gözlemi yansıtıyor, özetliyor. Ama bu kesinlikle istatistiki bir bilgi değil. Sadece, «bizim izlediklerimiz böyledir» diyebiliyoruz. Kendi bölgemizde, kendi kliniğimizde saptadıklarımızdan yola çıkarak bir şeyler söyleyebiliyoruz. Türkçe Sendikal Kurs Devam edecek. Soru: Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak İsviçre’de yaşamaktayım ve 2007 Aralık sonunda kendi ülkeme geri dönüp orada çalışmak istiyorum. Bu arada çalışma arkadaşlarımdan 1 Haziran 2007 tarihinden sonra, pansiyon kasada biriken primleri artık para olarak beraberimde alamayacağımı duydum. Bu doğru mu? mak ve prim ödemek zorunda kalacaksınız. Bu durumda, pansiyon kasa yasasına göre gerekli olan asgari prim miktarı, İsviçre’de sizin adınıza kalmak zorundadır. Eğer bundan daha fazla biriken priminiz varsa, bu miktarı beraberinizde alabilirsiniz. Cevap: Hayır, bu değişiklik sizin için geçerli değil. Pansiyon Kasa’da biriken primlerin ülkeye geri dönüşte para olarak alınma imkanının ortadan kalkması, yalnızca Avrupa Birliği ülkelerine geri dönüş halinde artık mümkün olamayacaktır. Sizin Brezilya ya geri dönmek istemeniz söz konusu olduğundan,beraberinizde pansiyon kasa da biriken primlerinizi alıp götürmeniz önünde bir engel bulunmamaktadır. Soru: Bir İspanya vatandaşı olarak 2007 Haziran ayından önce ülkeme geri dönmek istiyorum, çünkü bu tarihten sonra pansiyon kasada biriken paraları beraberimde götürme imkanının ortadan kalkacağını duydum. Ancak bazı arkadaşlarım, İspanya’ya bu tarihten sonra bile dönme halinde, eğer çalışmayacaksam, bu haktan yararlanma imkanının olduğunu söylüyorlar, bu doğru mu? Bunun için ne yapmam gerekli? Soru: Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak İsviçre’de yaşamaktayım ve 1 Ocak 2008 de, İsviçre’den ayrılıp Portekiz’de çalışmaya başlamak istiyorum. Bazı tanıdıklarım, 1 Haziran 2007 tarihinden sonra, pansiyon kasada biriken primleri artık para olarak beraberimde alamayacağımı söylüyorlar. Bu doğru mu? Cevap: Evet, bu durumda pansiyon kasada biriken paralarınızı beraberinizde alma imkanınız ortadan kalkacaktır. 31 Mayıs 2007 den sonra İsviçre’den ayrılan ve bir Avrupa Birliği ülkesinde çalışmaya başlayacak olanlar için bu imkan artık olmayacaktır. Portekiz’de çalışmaya başlayacağınız için bu ülkenin emeklilik sigortasında sigortalan- Cevap: Öncelikle isteğinizi, primlerinizin yatırıldığı Pansiyon Kasaya bildirmeniz gereklidir. Bu kasa size primleriniz, beraberenizde beraber götürme hakkına sahip olup olmadığınızı araştırmakla yükümülüdür. Bunun için kasaya İspanya’da emeklilik sigortasına prim ödemek zorunda olmadığınızı gösteren bir belgeyide vermek durumundasınız. Bunun için gerekl formuları pansiyon kasa veya resmi kurumlardan (Sicherheitsfonds BVG) edinebilirsiniz. Bu forum İspanya Emeklilik sigortasına (die Tesorería General de la Seguridad Social) gönderilerek durumunuz açıklığa kavuşturulduktan sonra,eğer emekli sigortasına prim ödeme zorunluluğunuz yoksa Pansiyon Kasa’da biriken primlerinizi beraberinizde götürebilirsiniz. Blick Yazıyor! SVP li Politikacıya Hafif Ceza 16 Şubat 2007 tarihli Blick gazetesinde ufak ama anlamlı bir haber vardı. Önce bu haberi virgülüne bile dokunmadan bir okuyalım. ‘Luzern. Arnavutlar çatı penceresinden içeri dalıyorlar. Evin alarm sisteminin sadece alt katı gözetlediğini çok iyi biliyorlar. Üç soyguncu 71 yaşında ki kuyumcu ve karısının silahla tehdit ettikten sonra, onları bağlıyorlar ve ağızlarını, gözlerini, kulaklarını bantlıyorlar. 836.000 Franklık bir vurgunla kayıplara karışıyorlar. 2000 yılı Mayıs ayındaki bu soygunun planlayıcısı ise Alois H. SVP nin tanınmış kanton meclisi üyesi politikacısı soyulan yaşlı çifti iyi tanımakta, soyguncu Arnavutlara alarn sistemi ve kasa hakkında bilgileri verende o. 2006 Şubat’ında bundan dolayı 18 ay şartlı hapis cezasına çarpıtılıyor. Mahkemede sürekli olarak suçsuz olduğunu söylüyor ve cezaya üst mahkemede itiraz ediyor. Üst mahkeme cezayı hafifletiyor, 15 ay şartlı hapis cezası ve 9434.85 Fr. para cezası. Alois H. Bu hafifletilmiş cezayı kabul ediyor.’ Haber bu kadar, tercümeyi yaparken virgülüne bile dokunmamaya özen gösterdim. Zaten yazının başlığıda Blick’in başlığı. Yazıyı okuduktan sonra kendi kendime düşündüklerimi, sorduğum soruları, sizde sormuşsunuzdur sanırım. Bana göre örnek bir haber, daha önce de Zürih’te iki SVP li politikacı uyuşturucu ticaretinden cezaya çarptırıldı. Başka biri genelev işletmekte, bir başkası sahte evrak düzenleyerek dolandırıcılık yapmakta. Elbette her partide bu tür insanlar bulunur, SVP de de bunlar var diye garipsememek gerekli doğruda, olayın biçimi genede böyle olayları günlük olay olarak görüp, diğerleri gibi SVP de de bunlar var deyip boş vermek mi gerekli? Ben boş veremedim. Ya sen? Neden boş verdin, boş vermedinse ne yaptın, okuyucularımızla paylaşmak istemez misin? İşyerinde Haklarım İşyerinde sendikal çalışmanın dayanağı olarak Toplu İş Sözleşmesi. Güçlü bir sendika, sağlam haklar, iyi sözleşme 16 ve 17 Haziran 2007, Rotschuo, Gersau. Kursa katılmak için sendika bürolarına müracaat edeblirsiniz. Daha fazla bilgi için: Beilage zu den Gewerkschaftszeitungen work, area, Événement syndical | Herausgeber Verlagsesellschaft work AG, Zürich, Chefredaktion: Marie-José Kuhn; Événement syndical SA, Lausanne, Chefredaktion: Serge Baehler; Edizioni Sociali SA, Lugano, Chefredaktion: Françoise Gehring Amato | Redaktionskommission M. Akyol, M. Pereira, M. Komaromi, H. Gashi, M. Martín | Sprachverantwortlich Mehmet Akyol | Koordination Mira Komaromi | Layout Simone Rolli, Unia | Druck Solprint, Solothurn | Adresse Redaktion «Horizonte», Postfach, 8021 Zürich, [email protected] [email protected], veya, Unia-Bildung, [email protected] www.unia.ch Mehmet Akyol
Benzer belgeler
Yeni Sözleşme
çalışanlar açısından son derece önemli bir yasa teklifide
bulunyor, hastalık sigortalarının sosyal bir hale getirilmesi.
Aralarında sendikalarında bulunduğu ilerici kurumlar tarafından
önerilen has...
Ayrımcılıkla Mücadele
temizlik işkollarında 13. aylık
hakkının kazanılmasından sonra bu
işkolundada ayni haklar artık kabul
edilmeli.
Daha Fazla Ücret
hükümet kararnamasinin çıkarılmak istenmesi işkolu konferansının en önemli gündemi haline
geldi. Unia sendikası bu kararnamenin hemen geriye çeklmesini
talep etme kararı aldı.
Satış işkolunda yaşan...
3 2 4 Göstermelik Çözümlere Hayır
«decent work – decent life» kampanyası çerçevesinde İsviçre’de neler yapılmalıdır? Son yıllarda ortaya
çıkan yeni işyerlerinin genellikle
düşük ücretli işler olduğundan hareketle, özellikle geçici ...
Yapı İşçileri Haklı
çalışmalarını tamamlaması beklenen bu kurumi yeni yasaların yıl
sonunda yürürlüğe girmesinden
önce asıl çalışmalarını başlatabilecek. Öte yandan yeni İltica Yasası’nın belli bölümlerinin bu yılın
b...
2 4 3 İşsizlik Sigortası`nda değişiklikler
çalışanlar açısından son derece önemli bir yasa teklifide
bulunyor, hastalık sigortalarının sosyal bir hale getirilmesi.
Aralarında sendikalarında bulunduğu ilerici kurumlar tarafından
önerilen has...
2 4 3 İkili Anlaşmaya Evet
çalışanlar açısından son derece önemli bir yasa teklifide
bulunyor, hastalık sigortalarının sosyal bir hale getirilmesi.
Aralarında sendikalarında bulunduğu ilerici kurumlar tarafından
önerilen has...
2 4 3 İşçilere Küstahlık Etmeyin
görüşmeden yürülüğe koydu. Unia
sendikası bunun Migros tarafından
işçi haklarını kısıtılamak için yapılan
bir manevra olduğunu belirtti, anca
Migros yeni sözleşme ile işçi haklarında kısıntı yapılm...